Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Üç aylık yaz tatilinin ardından 16 milyon 400 bin öğrenci ve 873 bin öğretmen ders başı yaptı.
Üç aylık yaz tatilinin ardından 16 milyon 400 bin öğrenci ve 873 bin öğretmen yarın ders başı yaptı.
2014-2015 eğitim öğretim yılında okul öncesinde 1 milyon 65 bin, ilkokulda 5 milyon 645 bin, ortaokulda 5 milyon 90 bin, lise ve meslek lisesinde 4 milyon 600 bin olmak üzere toplam 16 milyon 400 bin öğrenciders başı yaptı. İlkokul 1. sınıfa 1 milyon 290 bin 770 öğrencinin başladı.
Yeni eğitim öğretim döneminde mevcut 873 bin 747 öğretmene ilave olarak atanacak 40 bin öğretmen atanacak.
Yeni eğitim öğretim yılında neler olacak?
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yeni eğitim ve öğretim yılında ilk defa uygulamaya koyacağı çalışmalar yapacak.
Bakanlık, daha fazla sayıda çocuğun okul öncesi eğitimden faydalanabilmesi için 2014-2015 eğitim ve öğretim yılından itibaren tüm okul öncesi eğitim kurumlarında ikili eğitim uygulaması yapılmasına karar verdi. Ayrıca okul öncesi eğitim kurumlarında sınıf mevcutlarının 10’un altına düşmesi halinde kapatılmayarak diğer gruplara aktarılması ya da yıl sonuna kadar bu sınıflarda eğitim öğretime devam edilmesine imkan sağlanacak.
Performans görevleri
Öğretim programlarındaki kazanımların öğrenciler tarafından daha iyi kazanılmasını sağlamak amacıyla uygulamaya konulan performans görevlerinin, evde veliler tarafından yapılması şeklinde yanlış uygulamaların olduğu tespit edildi. Bu nedenle mevzuat çalışmalarında, öğrencilerin başarılarının değerlendirilmesinde "performans görevi puanı" yerine "ders etkinliklerine katılım puanı" getirildi. Öğrencilerin performanslarını değerlendirmeye yönelik çalışmalar için puan verilecek.
Seçmeli dersler notla değerlendirilecek
Seçmeli dersler, yeni eğitim ve öğretim yılından itibaren puanla değerlendirilecek. Böylelikle derslerin daha ciddiye alınması ve nitelikli bir eğitimin gerçekleşmesi için, uygulanan seçmeli derslerin öğrencilerde bıraktığı etkinin objektif değerlendirilmesi sağlanacak.
Çocuk kulüpleri
Bakanlık; okul öncesi eğitim kurumları ve ilkokullarda eğitim ve öğretim saatleri dışında açılacak kulüplerde, öğrencilerin bilim olimpiyatları ve proje, güzel sanatlar, beden eğitimi ve spor, halk oyunları, geleneksel çocuk oyunları, yabancı dil gibi konularda yeteneklerinin desteklenmesi için çocuk kulüpleri açacak. Kulübe günde 2 saat katılan çocuğun aileye maliyeti aylık 43 TL ila 86 TL arasında olacak.
Liselerde durum
Yeni öğretim yılından itibaren 299 anadolu öğretmen lisesini kademeli olarak fen, sosyal bilimler ve anadolu liselerine dönüştürüldü. 299 anadolu öğretmen lisesinden, 171’i anadolu lisesi, 76’si fen lisesi, 52’si sosyal bilimler lisesine dönüştürüldü. Anadolu lisesine dönüşen 7 anadolu öğretmen lisesi de kademeli olarak kapatılarak Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne devredildi.
Yeni eğitim öğretim yılında 29 anadolu lisesi, 6 fen lisesi, 4 sosyal bilimler lisesi, 4 spor lisesi, 2 güzel sanatlar lisesi açıldı.
Özelden resmi liselere geçiş imkanı sağlandı
Özel liselerde öğrenim gören ve değişik sebeplere bağlı olarak okullarından ayrılmak zorunda kalan öğrencilerin mağduriyetlerini gidermek için taban puan korunarak kontenjan şartına bakılmadan resmi liselere nakil ve geçişlerine imkan verildi.
Anadolu sağlık meslek liseleri hariç olmak üzere özel liselerden resmi liselere nakil ve geçişler, 30 Eylül 2014 tarihine kadar yapılabilecek.
Haftalık ders çizelgeleri değiştirildi
2014-2015 eğitim ve öğretim yılında 9 ve 10'uncu sınıflarında kademeli olarak uygulanacak dersçizelgeleri Talim ve Terbiye Kurulu'nun kararıyla kabul edildi. Buna göre, genel liselerde haftalık derssaati sayısı 37'den 35'e indirildi.
Öte yandan MEB tarafından çıkarılan yasayla özel okula dönüştürülecek olan dershaneler, bu yıl son kez öğrenci kaydı alacak. Dönüşüme alınmayan dershaneler ile gerekli şartları sağlayamayan öğrenci etüt eğitim merkezlerinin faaliyetleri, 1 Eylül 2015 itibarıyla sonlandırılacak.
Okullarda güvenlik önlemleri
Yeni eğitim-öğretim döneminde okullarda uyuşturucu kullanımına ilişkin sıkı önlemler alındı. Okulların başladığı haftadan itibaren okul çevrelerinde uyuşturucu konusunda uzman ekipler olan "narkotimler" görev yapacak.
Akademik takvim
MEB'in açıkladığı akademik çalışma takvimine göre, birinci kanaat dönemi, yarın başlayacak ve 23 Ocak 2015 Cuma sona erecek. Yarı yıl tatili, 26 Ocak-6 Şubat 2015'te yapılacak.
İkinci kanaat dönemi, 9 Şubat 2015 Pazartesi başlayacak ve 12 Haziran 2015'te sona erecek.
2015-2016 eğitim ve öğretim yılı, 14 Eylül 2015 Pazartesi günü başlayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni eğitim ve öğretim yılını kutladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, öğretmenlerin cep telefonlarına gönderdiği mesaj ile yeni eğitim ve öğretim yılını kutladı.
Erdoğan, öğretmenlere gönderdiği mesajda, "Değerli öğretmenim, 2014-2015 Eğitim ve Öğretim yılınızı kutlar; sağlık, esenlik ve başarılar dilerim" ifadelerini kullandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu
Başbakan Ahmet Davutoğlu, öğretmenlerin yeni eğitim-öğretim yıllarını telefonlarına gönderdiği mesajla kutladı.
Davutoğlu, mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Sevgili öğretmenlerim, değerli meslektaşlarım, yeni öğretim yılınız kutlu olsun. Sağlık ve başarılarla dolu nice yıllar diliyor, tüm öğrencilerimizin gözlerinden öpüyorum."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Üç aylık yaz tatilinin ardından 16 milyon 400 bin öğrenci ve 873 bin öğretmen ders başı yaptı.
Üç aylık yaz tatilinin ardından 16 milyon 400 bin öğrenci ve 873 bin öğretmen yarın ders başı yaptı.
2014-2015 eğitim öğretim yılında okul öncesinde 1 milyon 65 bin, ilkokulda 5 milyon 645 bin, ortaokulda 5 milyon 90 bin, lise ve meslek lisesinde 4 milyon 600 bin olmak üzere toplam 16 milyon 400 bin öğrenciders başı yaptı. İlkokul 1. sınıfa 1 milyon 290 bin 770 öğrencinin başladı.
Yeni eğitim öğretim döneminde mevcut 873 bin 747 öğretmene ilave olarak atanacak 40 bin öğretmen atanacak.
Yeni eğitim öğretim yılında neler olacak?
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yeni eğitim ve öğretim yılında ilk defa uygulamaya koyacağı çalışmalar yapacak.
Bakanlık, daha fazla sayıda çocuğun okul öncesi eğitimden faydalanabilmesi için 2014-2015 eğitim ve öğretim yılından itibaren tüm okul öncesi eğitim kurumlarında ikili eğitim uygulaması yapılmasına karar verdi. Ayrıca okul öncesi eğitim kurumlarında sınıf mevcutlarının 10’un altına düşmesi halinde kapatılmayarak diğer gruplara aktarılması ya da yıl sonuna kadar bu sınıflarda eğitim öğretime devam edilmesine imkan sağlanacak.
Performans görevleri
Öğretim programlarındaki kazanımların öğrenciler tarafından daha iyi kazanılmasını sağlamak amacıyla uygulamaya konulan performans görevlerinin, evde veliler tarafından yapılması şeklinde yanlış uygulamaların olduğu tespit edildi. Bu nedenle mevzuat çalışmalarında, öğrencilerin başarılarının değerlendirilmesinde "performans görevi puanı" yerine "ders etkinliklerine katılım puanı" getirildi. Öğrencilerin performanslarını değerlendirmeye yönelik çalışmalar için puan verilecek.
Seçmeli dersler notla değerlendirilecek
Seçmeli dersler, yeni eğitim ve öğretim yılından itibaren puanla değerlendirilecek. Böylelikle derslerin daha ciddiye alınması ve nitelikli bir eğitimin gerçekleşmesi için, uygulanan seçmeli derslerin öğrencilerde bıraktığı etkinin objektif değerlendirilmesi sağlanacak.
Çocuk kulüpleri
Bakanlık; okul öncesi eğitim kurumları ve ilkokullarda eğitim ve öğretim saatleri dışında açılacak kulüplerde, öğrencilerin bilim olimpiyatları ve proje, güzel sanatlar, beden eğitimi ve spor, halk oyunları, geleneksel çocuk oyunları, yabancı dil gibi konularda yeteneklerinin desteklenmesi için çocuk kulüpleri açacak. Kulübe günde 2 saat katılan çocuğun aileye maliyeti aylık 43 TL ila 86 TL arasında olacak.
Liselerde durum
Yeni öğretim yılından itibaren 299 anadolu öğretmen lisesini kademeli olarak fen, sosyal bilimler ve anadolu liselerine dönüştürüldü. 299 anadolu öğretmen lisesinden, 171’i anadolu lisesi, 76’si fen lisesi, 52’si sosyal bilimler lisesine dönüştürüldü. Anadolu lisesine dönüşen 7 anadolu öğretmen lisesi de kademeli olarak kapatılarak Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne devredildi.
Yeni eğitim öğretim yılında 29 anadolu lisesi, 6 fen lisesi, 4 sosyal bilimler lisesi, 4 spor lisesi, 2 güzel sanatlar lisesi açıldı.
Özelden resmi liselere geçiş imkanı sağlandı
Özel liselerde öğrenim gören ve değişik sebeplere bağlı olarak okullarından ayrılmak zorunda kalan öğrencilerin mağduriyetlerini gidermek için taban puan korunarak kontenjan şartına bakılmadan resmi liselere nakil ve geçişlerine imkan verildi.
Anadolu sağlık meslek liseleri hariç olmak üzere özel liselerden resmi liselere nakil ve geçişler, 30 Eylül 2014 tarihine kadar yapılabilecek.
Haftalık ders çizelgeleri değiştirildi
2014-2015 eğitim ve öğretim yılında 9 ve 10'uncu sınıflarında kademeli olarak uygulanacak dersçizelgeleri Talim ve Terbiye Kurulu'nun kararıyla kabul edildi. Buna göre, genel liselerde haftalık derssaati sayısı 37'den 35'e indirildi.
Öte yandan MEB tarafından çıkarılan yasayla özel okula dönüştürülecek olan dershaneler, bu yıl son kez öğrenci kaydı alacak. Dönüşüme alınmayan dershaneler ile gerekli şartları sağlayamayan öğrenci etüt eğitim merkezlerinin faaliyetleri, 1 Eylül 2015 itibarıyla sonlandırılacak.
Okullarda güvenlik önlemleri
Yeni eğitim-öğretim döneminde okullarda uyuşturucu kullanımına ilişkin sıkı önlemler alındı. Okulların başladığı haftadan itibaren okul çevrelerinde uyuşturucu konusunda uzman ekipler olan "narkotimler" görev yapacak.
Akademik takvim
MEB'in açıkladığı akademik çalışma takvimine göre, birinci kanaat dönemi, yarın başlayacak ve 23 Ocak 2015 Cuma sona erecek. Yarı yıl tatili, 26 Ocak-6 Şubat 2015'te yapılacak.
İkinci kanaat dönemi, 9 Şubat 2015 Pazartesi başlayacak ve 12 Haziran 2015'te sona erecek.
2015-2016 eğitim ve öğretim yılı, 14 Eylül 2015 Pazartesi günü başlayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni eğitim ve öğretim yılını kutladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, öğretmenlerin cep telefonlarına gönderdiği mesaj ile yeni eğitim ve öğretim yılını kutladı.
Erdoğan, öğretmenlere gönderdiği mesajda, "Değerli öğretmenim, 2014-2015 Eğitim ve Öğretim yılınızı kutlar; sağlık, esenlik ve başarılar dilerim" ifadelerini kullandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu
Başbakan Ahmet Davutoğlu, öğretmenlerin yeni eğitim-öğretim yıllarını telefonlarına gönderdiği mesajla kutladı.
Davutoğlu, mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Sevgili öğretmenlerim, değerli meslektaşlarım, yeni öğretim yılınız kutlu olsun. Sağlık ve başarılarla dolu nice yıllar diliyor, tüm öğrencilerimizin gözlerinden öpüyorum."
Son Güncelleme: Pazartesi, 15 Eylül 2014 11:00
Gösterim: 1192
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaöğretim kurumlarında bu hafta gerçekleştirilen nakil işlemleri ile Türkiye genelinde 39 bin 37 ilave kontenjan açıldığı bildirildi.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaöğretim kurumlarında bu hafta gerçekleştirilen nakil işlemleri ile Türkiye genelinde 39 bin 37 ilave kontenjan açıldığı bildirildi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) Sistemi puanlarına göre yapılan nakil işlemlerinin üçüncü haftasında oluşan boş kontenjanlara ilişkin bilgi verildi.
Açıklamada, 3 bin 669'unun İstanbul´da, 2 bin 67'sinin Ankara´da, bin 357'sinin İzmir´de olmak üzere 39 bin 37 ilave boş kontenjanın oluştuğu duyuruldu.
Yeni kontenjanlar için nakil başvurularının gelecek hafta pazartesi, salı, çarşamba, perşembe günleri e-okul üzerinden yapılabileceği aktarıldı.
Nakiller devam edecek
Okullar 15 Eylül Pazartesi günü açılacak ancak TEOG nakilleri önümüzdeki hafta da devam edecek. Öğrenciler 15-18 Eylül tarihleri arasında gitmek istedikleri okul için nakil dilekçesi verecek. Bakanlık ise yerleştirme sonuçlarını 19 Eylül Cuma günü açıklayacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaöğretim kurumlarında bu hafta gerçekleştirilen nakil işlemleri ile Türkiye genelinde 39 bin 37 ilave kontenjan açıldığı bildirildi.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaöğretim kurumlarında bu hafta gerçekleştirilen nakil işlemleri ile Türkiye genelinde 39 bin 37 ilave kontenjan açıldığı bildirildi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) Sistemi puanlarına göre yapılan nakil işlemlerinin üçüncü haftasında oluşan boş kontenjanlara ilişkin bilgi verildi.
Açıklamada, 3 bin 669'unun İstanbul´da, 2 bin 67'sinin Ankara´da, bin 357'sinin İzmir´de olmak üzere 39 bin 37 ilave boş kontenjanın oluştuğu duyuruldu.
Yeni kontenjanlar için nakil başvurularının gelecek hafta pazartesi, salı, çarşamba, perşembe günleri e-okul üzerinden yapılabileceği aktarıldı.
Nakiller devam edecek
Okullar 15 Eylül Pazartesi günü açılacak ancak TEOG nakilleri önümüzdeki hafta da devam edecek. Öğrenciler 15-18 Eylül tarihleri arasında gitmek istedikleri okul için nakil dilekçesi verecek. Bakanlık ise yerleştirme sonuçlarını 19 Eylül Cuma günü açıklayacak.
Son Güncelleme: Cumartesi, 13 Eylül 2014 00:01
Gösterim: 1220
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün akşam onayladığı torba yasa tabir edilen yasayla 40 bin öğretmen ataması gerçekleştireceklerini anımsatarak, "Bugünden itibaren 5 iş günü öğretmen adaylarından tercih alacağız. Perşembe gününe kadar tercihler devam edecek. Cuma gününden itibaren öğretmenler hangi okula atandığını öğrenmiş olacak" dedi.
AA Editör Masası'na konuk olan Bakan Avcı, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk ile editörler, bölge müdürleri ve dünyanın çeşitli merkezlerindeki muhabirlerin eğitim gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Avcı, torba yasa tabir edilen yasayla 40 bin yeni öğretmen adayının atamasının yapılacağını söyledi. Atamaların gelecek hafta cuma gününden itibaren yapılacağını ifade eden Avcı, atamaların gecikmesinde, yasanın Meclis'teki görüşmelerinde yaşanan gecikmenin neden olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk onayladığı yasayla Milli Eğitim Bakanlığında 40 bin öğretmen atamasının gerçekleşmesinin kendileri için de ayrı bir mutluluk olduğunu ifade eden ve Erdoğan'a teşekkür eden Avcı, "Bizim yönetmeliğimize göre Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra 5 iş günü boyunca adaylardan tercih almamız gerekiyor. Biz kontenjanlarımızı açıkladık, ne kadar öğretmen adayı alacağımızı açıkladık. O liste üzerinden adaylar tercihlerini yapacaklar. Bugünden başlandığı zaman önümüzdeki perşembe akşamı tercihler tamamlanmış olacak, cuma gününden itibaren de herkes hangi okula atandığını öğrenmiş olacak' dedi.
Atamaların 109 ayrı branştan yapılacağını, ihtiyaçlara göre oranlamayı yaptıktan sonra bunu branşlara uyarladıklarını anlatan Avcı, şöyle devam etti:
"Çok sayıda ama her halükarda onlara da ihtiyacımız olan branşlar var. Uçak Gövde Bakım bölümüne ilk atamada 3 kişi, İspanyolca'ya 1 kişi alınacak. Bizim asıl büyük rakamlarımız beden eğitiminde bin 613 kişi alınacak. Bunlar en örgütlü gruplardan bir tanesidir. Bilişim Teknolojileri Bölümü, benim en çok sıkıştırıldığım alan. 'Siz de iletişim hocasısınız, niye bize 10 bin kadro ayırmıyorsunuz' diye eleştirildiğim alanda bin 100. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi'nde 3 bin 405. Bu çok speküle edilen bir konu, 'din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni çok alınıyor' diye. Çok açığımız var bu konuda. İmam Hatip Ortaokullarının açılması bir yandan, diğer yandan seçmeli derslerin artırılması, Kuranı Kerim ve siyer dersleri en çok seçilen dersler. Mevcut din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerimizle bu işi götüremiyoruz. Fen Bilimleri ve Fen Teknolojileri, bin 375, İlköğretim Matematik öğretmenliği için 2 bin 426, İngilizce 3 bin 931, Matematik bin 290, ilköğretim matematikle toplanınca en yüksek bu oluyor. Okul öncesi bin 939, özel eğitim, en çok ihtiyaç duyulan alanlardan bir tanesi, bin 945. Rehberlik bölümüne 2 bin 902, sınıf öğretmenliği en yüksek 6 bin 152, Türk Dili ve Edebiyatı bin 125, Türkçe bin 772 gibi; neticede 40 bin. Bunların 39 bin 440'ı ilk atama olarak atayacağız."
Nabi Avcı, açıktan atama ve kurumlararası atamalar da yapacaklarını belirterek, açıktan atamanın kamuoyunda yanlış anlaşıldığını, bu durumdaki atamanın daha önce öğretmenlik yapmış, asaleti tasdik edildikten sonra meslekten ayrılan ve tekrar dönüş yapmak isteyen kişilere yönelik olduğunu, eğitim durumları uygun 160 milli sporcunun da beden eğitimi öğretmeni olarak atamasının gerçekleştirileceğini söyledi.
"Atanamayan öğretmen' ifadesi yanlış"
Bakan Avcı, konuşmalarında "öğretmen adayı" ifadesini özellikle kullandığını, "atanamayan öğretmen" kavramının da yanlış bir ifade olduğunu dile getirerek, "Atandığınız zaman öğretmen adayı oluyorsunuz, şimdi atayacaklarımız 'öğretmen adayı' oluyor, 1 yıl sonra asaleti tasdik ediliyor, eğer tasdik edilmezse 1 yıl daha tanıyoruz. 2 yıl içinde asaleti tasdik edildikten sonra öğretmen olunuyor. Öğretmen atamayla olunan bir şey değil, adaylık sürecini başarıyla tamamladıktan sonra öğretmen oluyorsunuz" diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığına başvuran herkesin kendisini hemen "atanamayan öğretmen" kategorisine soktuğunu ve bunun yanlış olduğunu vurgulayan Avcı, formasyon almış her fakülte mezununun kendisini öğretmen olarak görmesinin yanlış olduğunu, bunun "öğretmen adayı" olarak adlandırılması gerektiğini belirtti.
Bir öğretmen adayının atama sürecinin Talim Terbiye Kurulu'nun hangi derslerin okutulacağına karar vermesiyle başladığını, Kurulun "gizli anayasası" gibi görülen 80 sayılı kararı uyarınca hangi dersin öğretmeninin hangi kaynaklardan sağlanacağına karar verdiğini anlatan Avcı, şunları kaydetti:
"Gençler mezun olduklarında o listeye baktıklarında, İspanyolca bölümü mezunu olan genç 'İspanyolca öğretmeni olabilirim' diye düşünüyor, ama gazeteci de olabilir, Dışişleri Bakanlığına da girebilirsin, İspanyolca bölümü mezunu olarak yapabileceği çok farklı işler vardır. Ama kendini orada görünce hemen kendine 'atanamayan öğretmen' diyor. İspanyolca 1 kişi alınıyor, şimdi bölüm mezunları ayaklanabilir, ama bizim ihtiyacımız bu kadar, belki ihtiyacımız daha fazla, ama bu bir bütçe imkanı meselesi. 1 sene geriden gelen öğrenciler de var, bütün kadroları doldurduk o zaman yeni mezunlara ne yapacağız? 2 barajın yapımından vazgeçtik, kaynakları buraya aktardık, doldurduk kadroları, ama bunlar emekli olana kadar yeni mezunları ne yapacağız? Dolayısıyla biz her sene yeni mezun olanlardan, onların sınavlarda en üstte olanlardan alarak bu sirkülasyonu sağlıklı şekilde yürütmeye çalışıyoruz."
40 bin atama sonrası öğretmen açığı 105 bine düşecek
Avcı, bir soru üzerine MEB'in öğretmen açığının yapılacak 40 bin atamayla 105 bine düştüğünü söyledi. Avcı, "Kaç kişi öğretmen olmak istiyor?" sorusuna da "Onu tam ölçemiyoruz, bütün fakülte mezunları Talim Terbiye Kurulu'nun 80 sayılı kararındaki öğretmen kategorilerinden birinde kendini potansiyel aday olarak görebilir. Özellikle eğitim fakültesinden mezun 400 bini buluyor, bu daha da artabilir" dedi.
Fakülte mezunlarının tek istihdam olanağının Milli Eğitim Bakanlığı olmadığını vurgulayan Avcı, İspanyolca mezunları örneğinden hareketle o bölüm mezunu kişilerin başka kurumlarda da istihdam edilebileceklerini söyledi.
Avcı, 6 ay kadar önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Uzman Meslek Edindirme Kursları adıyla istihdam garantili sertifika programı yaptıklarını anımsatarak, bu kursları alan kişilerin farklı alanlarda iş ve kariyer sahibi olabileceğini, olanların da bulunduğunu kaydetti.
Öğretmen yetiştirmek üzere kurulan, Türkiye genelinde açılan, 298 Anadolu öğretmen lisesinin kapatıldığını ifade eden Avcı, "İhtiyacımızla talebi, taleple arzı bir şekilde buluşturmamız lazım. Anadolu öğretmen lisesinden mezun olan öğrencilerimizin neredeyse tamamı farklı alanlara yöneliyorlar. Buralardan iyi puanlarla üniversiteyi kazanıyorlar ve genellikle katsayı takviyesi kalktıktan sonra tıp ve mühendislik fakültesine gidiyorlar. Orada okuyanlar daha sonra bu okulların fen lisesi olması için ciddi talepte bulunuyorlardı" diye konuştu.
Nabi Avcı, geçen yıl Arapgir'de bir işadamının yaptırdığı liseyi ziyaret ettiğini, mevzuat koşullarıyla Anadolu Öğretmen Lisesi olarak yaptırılan bu okulun, imkanlarıyla, laboratuvarlarıyla üniversite olabilecek bir yapıya sahip bulunduğunu anlatarak, oradaki öğrencilerin okullarının statüsünün Fen Lisesine çevrilmesini istediklerini, bu tür öğretmen okullarında okuyan birçok öğrencinin, öğretmen değil, farklı mesleklere yönelmek istediklerini belirtti.
(Sürecek)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün akşam onayladığı torba yasa tabir edilen yasayla 40 bin öğretmen ataması gerçekleştireceklerini anımsatarak, "Bugünden itibaren 5 iş günü öğretmen adaylarından tercih alacağız. Perşembe gününe kadar tercihler devam edecek. Cuma gününden itibaren öğretmenler hangi okula atandığını öğrenmiş olacak" dedi.
AA Editör Masası'na konuk olan Bakan Avcı, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk ile editörler, bölge müdürleri ve dünyanın çeşitli merkezlerindeki muhabirlerin eğitim gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Avcı, torba yasa tabir edilen yasayla 40 bin yeni öğretmen adayının atamasının yapılacağını söyledi. Atamaların gelecek hafta cuma gününden itibaren yapılacağını ifade eden Avcı, atamaların gecikmesinde, yasanın Meclis'teki görüşmelerinde yaşanan gecikmenin neden olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk onayladığı yasayla Milli Eğitim Bakanlığında 40 bin öğretmen atamasının gerçekleşmesinin kendileri için de ayrı bir mutluluk olduğunu ifade eden ve Erdoğan'a teşekkür eden Avcı, "Bizim yönetmeliğimize göre Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra 5 iş günü boyunca adaylardan tercih almamız gerekiyor. Biz kontenjanlarımızı açıkladık, ne kadar öğretmen adayı alacağımızı açıkladık. O liste üzerinden adaylar tercihlerini yapacaklar. Bugünden başlandığı zaman önümüzdeki perşembe akşamı tercihler tamamlanmış olacak, cuma gününden itibaren de herkes hangi okula atandığını öğrenmiş olacak' dedi.
Atamaların 109 ayrı branştan yapılacağını, ihtiyaçlara göre oranlamayı yaptıktan sonra bunu branşlara uyarladıklarını anlatan Avcı, şöyle devam etti:
"Çok sayıda ama her halükarda onlara da ihtiyacımız olan branşlar var. Uçak Gövde Bakım bölümüne ilk atamada 3 kişi, İspanyolca'ya 1 kişi alınacak. Bizim asıl büyük rakamlarımız beden eğitiminde bin 613 kişi alınacak. Bunlar en örgütlü gruplardan bir tanesidir. Bilişim Teknolojileri Bölümü, benim en çok sıkıştırıldığım alan. 'Siz de iletişim hocasısınız, niye bize 10 bin kadro ayırmıyorsunuz' diye eleştirildiğim alanda bin 100. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi'nde 3 bin 405. Bu çok speküle edilen bir konu, 'din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni çok alınıyor' diye. Çok açığımız var bu konuda. İmam Hatip Ortaokullarının açılması bir yandan, diğer yandan seçmeli derslerin artırılması, Kuranı Kerim ve siyer dersleri en çok seçilen dersler. Mevcut din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerimizle bu işi götüremiyoruz. Fen Bilimleri ve Fen Teknolojileri, bin 375, İlköğretim Matematik öğretmenliği için 2 bin 426, İngilizce 3 bin 931, Matematik bin 290, ilköğretim matematikle toplanınca en yüksek bu oluyor. Okul öncesi bin 939, özel eğitim, en çok ihtiyaç duyulan alanlardan bir tanesi, bin 945. Rehberlik bölümüne 2 bin 902, sınıf öğretmenliği en yüksek 6 bin 152, Türk Dili ve Edebiyatı bin 125, Türkçe bin 772 gibi; neticede 40 bin. Bunların 39 bin 440'ı ilk atama olarak atayacağız."
Nabi Avcı, açıktan atama ve kurumlararası atamalar da yapacaklarını belirterek, açıktan atamanın kamuoyunda yanlış anlaşıldığını, bu durumdaki atamanın daha önce öğretmenlik yapmış, asaleti tasdik edildikten sonra meslekten ayrılan ve tekrar dönüş yapmak isteyen kişilere yönelik olduğunu, eğitim durumları uygun 160 milli sporcunun da beden eğitimi öğretmeni olarak atamasının gerçekleştirileceğini söyledi.
"Atanamayan öğretmen' ifadesi yanlış"
Bakan Avcı, konuşmalarında "öğretmen adayı" ifadesini özellikle kullandığını, "atanamayan öğretmen" kavramının da yanlış bir ifade olduğunu dile getirerek, "Atandığınız zaman öğretmen adayı oluyorsunuz, şimdi atayacaklarımız 'öğretmen adayı' oluyor, 1 yıl sonra asaleti tasdik ediliyor, eğer tasdik edilmezse 1 yıl daha tanıyoruz. 2 yıl içinde asaleti tasdik edildikten sonra öğretmen olunuyor. Öğretmen atamayla olunan bir şey değil, adaylık sürecini başarıyla tamamladıktan sonra öğretmen oluyorsunuz" diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığına başvuran herkesin kendisini hemen "atanamayan öğretmen" kategorisine soktuğunu ve bunun yanlış olduğunu vurgulayan Avcı, formasyon almış her fakülte mezununun kendisini öğretmen olarak görmesinin yanlış olduğunu, bunun "öğretmen adayı" olarak adlandırılması gerektiğini belirtti.
Bir öğretmen adayının atama sürecinin Talim Terbiye Kurulu'nun hangi derslerin okutulacağına karar vermesiyle başladığını, Kurulun "gizli anayasası" gibi görülen 80 sayılı kararı uyarınca hangi dersin öğretmeninin hangi kaynaklardan sağlanacağına karar verdiğini anlatan Avcı, şunları kaydetti:
"Gençler mezun olduklarında o listeye baktıklarında, İspanyolca bölümü mezunu olan genç 'İspanyolca öğretmeni olabilirim' diye düşünüyor, ama gazeteci de olabilir, Dışişleri Bakanlığına da girebilirsin, İspanyolca bölümü mezunu olarak yapabileceği çok farklı işler vardır. Ama kendini orada görünce hemen kendine 'atanamayan öğretmen' diyor. İspanyolca 1 kişi alınıyor, şimdi bölüm mezunları ayaklanabilir, ama bizim ihtiyacımız bu kadar, belki ihtiyacımız daha fazla, ama bu bir bütçe imkanı meselesi. 1 sene geriden gelen öğrenciler de var, bütün kadroları doldurduk o zaman yeni mezunlara ne yapacağız? 2 barajın yapımından vazgeçtik, kaynakları buraya aktardık, doldurduk kadroları, ama bunlar emekli olana kadar yeni mezunları ne yapacağız? Dolayısıyla biz her sene yeni mezun olanlardan, onların sınavlarda en üstte olanlardan alarak bu sirkülasyonu sağlıklı şekilde yürütmeye çalışıyoruz."
40 bin atama sonrası öğretmen açığı 105 bine düşecek
Avcı, bir soru üzerine MEB'in öğretmen açığının yapılacak 40 bin atamayla 105 bine düştüğünü söyledi. Avcı, "Kaç kişi öğretmen olmak istiyor?" sorusuna da "Onu tam ölçemiyoruz, bütün fakülte mezunları Talim Terbiye Kurulu'nun 80 sayılı kararındaki öğretmen kategorilerinden birinde kendini potansiyel aday olarak görebilir. Özellikle eğitim fakültesinden mezun 400 bini buluyor, bu daha da artabilir" dedi.
Fakülte mezunlarının tek istihdam olanağının Milli Eğitim Bakanlığı olmadığını vurgulayan Avcı, İspanyolca mezunları örneğinden hareketle o bölüm mezunu kişilerin başka kurumlarda da istihdam edilebileceklerini söyledi.
Avcı, 6 ay kadar önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Uzman Meslek Edindirme Kursları adıyla istihdam garantili sertifika programı yaptıklarını anımsatarak, bu kursları alan kişilerin farklı alanlarda iş ve kariyer sahibi olabileceğini, olanların da bulunduğunu kaydetti.
Öğretmen yetiştirmek üzere kurulan, Türkiye genelinde açılan, 298 Anadolu öğretmen lisesinin kapatıldığını ifade eden Avcı, "İhtiyacımızla talebi, taleple arzı bir şekilde buluşturmamız lazım. Anadolu öğretmen lisesinden mezun olan öğrencilerimizin neredeyse tamamı farklı alanlara yöneliyorlar. Buralardan iyi puanlarla üniversiteyi kazanıyorlar ve genellikle katsayı takviyesi kalktıktan sonra tıp ve mühendislik fakültesine gidiyorlar. Orada okuyanlar daha sonra bu okulların fen lisesi olması için ciddi talepte bulunuyorlardı" diye konuştu.
Nabi Avcı, geçen yıl Arapgir'de bir işadamının yaptırdığı liseyi ziyaret ettiğini, mevzuat koşullarıyla Anadolu Öğretmen Lisesi olarak yaptırılan bu okulun, imkanlarıyla, laboratuvarlarıyla üniversite olabilecek bir yapıya sahip bulunduğunu anlatarak, oradaki öğrencilerin okullarının statüsünün Fen Lisesine çevrilmesini istediklerini, bu tür öğretmen okullarında okuyan birçok öğrencinin, öğretmen değil, farklı mesleklere yönelmek istediklerini belirtti.
(Sürecek)
Son Güncelleme: Cuma, 12 Eylül 2014 12:38
Gösterim: 1769
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Haydi Kızlar Okula" kampanyasıyla 300 bine yakın kız öğrencinin eğitime kazandırıldığını söyledi.
Bakan Avcı, Sabancı Vakfı ile Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Eskişehir Anemon Otel'de gerçekleştirilen "Birleşmiş Milletler Kadınların İnsan Haklarının Geliştirilmesi Ortak Programı" toplantısında yaptığı konuşmada, Sabancı Vakfı kurucusu merhum Sakıp Sabancı'nın "Anamın yamadığı çorapları giyerek büyüdük" sözünü anımsattı.
"Bu söz aslında annelerimize, kadınlarımıza, kızlarımıza neler borçlu olduğumuzu çok veci bir şekilde anlatıyor" diyen Avcı, şöyle konuştu:
"Hepimiz kadınların inşa ettiği, kurduğu, tamir ettiği ve ayakta tuttuğu hayatları yaşıyoruz. Hayatlarımızın söküklerini, yırtıklarını, açıklarını, zayıf yönlerini analarımız, eşlerimiz, kızlarımız, arkadaşlarımız yamıyor, kapatıyor. Yani kadınlarımız sıradan bir şekilde anlatılmayacak kadar özel bir değer ifade ediyor" diye konuştu.
Kadınların toplumsal hayattaki yeri
Bugün herkesin çağın getirdiği bazı zorlamaların, mecburiyetlerin ve mahkumiyetlerin tehdidi altında olduğunu ifade eden Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değerlerimizin ve aşırı bireysel istilası karşısında zayıflamasının sonucu olarak sadece kadınlarımızı değil, hepimizi tehdit eder bir durumda olduğunu görüyoruz. Kadınlara layık oldukları konumu birlikte hazırlamaya çalışırken, insana dair, topluma dair tutumlarımızı, anlayışlarımızı vicdani bir yaklaşımla gözden geçirmek durumundayız. Milli Eğitim Bakanlığı olarak özellikle kız çocuklarımızın okullaşmasını, okullarımızda kadın çalışanlarımızın sayılarında sağladığımız artışlara, zihinlerdeki ayrımcılığı silmek üzere ders programlarında yaptığımız değişikliklere rağmen mevcutla geldiğimiz noktayla yetinmek niyetinde olmadığımızı, bu konudaki gayretlerimizin artarak süreceğini ifade etmek istiyorum. Evet, kadınların toplumsal hayattaki yerleri konusunda son 10 yılda nispi bir iyileşme gözle görülür bir şekilde var ama yeterli değil. Bunun ivme kazanabilmesi için, artarak sürebilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı olarak bize düşen sorumlulukların farkındayız."
-"Haydi Kızlar Okula" kampanyasıyla 300 bine yakın kız öğrenci eğitime kazandırıldı
Bakan Avcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın "Haydi Kızlar Okula" kampanyasıyla eğitime kazandırdığı 300 bine yakın kız öğrenci için teşekkür etti.
Milli Eğitim Bakanlığı olarak kadınlara yönelik çalışmaları hakkında da bilgi veren Avcı, şöyle devam etti:
"Özellikle eğitimli gençlerin genç kadınların, kızların, milli eğitim camiasında bir takım ana kronik yasaklar nedeniyle görev almalarının önündeki engelleri kaldırarak, onları da eğitim ordumuza dahil edebilmiş olmaktan ötürü gerçekten çok mutluluk duyuyoruz. Aldığımız mesafe gerçekten küçümsenmeyecek bir mesafe ama bu almamız gereken mesafe konusunda kararlılığımızı tabi ki azaltmıyor. Yine bugünlerde uygulamaya koyduğumuz özellikle 'okul yöneticiliklerinde kadın müdür yardımcısı normlarında kadın öğretmenlerimize dönük pozitif ayrımcılık iyi bir örnek oluşturacak' diye umut ediyoruz. Kadınlarımıza, kızlarımıza yönelik bilinçlendirme çalışmaları yapmaya, üniversitelerimizin, ilgili kuruluşların, ayrımcılıkla mücadele eden inisiyatiflerin tekliflerine açık olmaya bakanlık olarak devam edeceğiz. Liselerimizde gerçekleştirdiğimiz 'mor sertifika' programı lise öğretmenlerimize yönelik olarak bu kararımızın bir neticesidir ve elde ettiğimiz sonuçlar bizim içinde çok anlamlı göstergeler oluşturuyor."
"Az laf, çok iş" sloganını anımsatan Avcı, başta Güler Sabancı olmak üzere emeği geçenlere teşekkür etti.
Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, BM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü Türkiye Temsilcisi Ingibjorg Gisladottir'in birer konuşma yaptığı toplantıya, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Hasan Gönen ile iş adamları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Haydi Kızlar Okula" kampanyasıyla 300 bine yakın kız öğrencinin eğitime kazandırıldığını söyledi.
Bakan Avcı, Sabancı Vakfı ile Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Eskişehir Anemon Otel'de gerçekleştirilen "Birleşmiş Milletler Kadınların İnsan Haklarının Geliştirilmesi Ortak Programı" toplantısında yaptığı konuşmada, Sabancı Vakfı kurucusu merhum Sakıp Sabancı'nın "Anamın yamadığı çorapları giyerek büyüdük" sözünü anımsattı.
"Bu söz aslında annelerimize, kadınlarımıza, kızlarımıza neler borçlu olduğumuzu çok veci bir şekilde anlatıyor" diyen Avcı, şöyle konuştu:
"Hepimiz kadınların inşa ettiği, kurduğu, tamir ettiği ve ayakta tuttuğu hayatları yaşıyoruz. Hayatlarımızın söküklerini, yırtıklarını, açıklarını, zayıf yönlerini analarımız, eşlerimiz, kızlarımız, arkadaşlarımız yamıyor, kapatıyor. Yani kadınlarımız sıradan bir şekilde anlatılmayacak kadar özel bir değer ifade ediyor" diye konuştu.
Kadınların toplumsal hayattaki yeri
Bugün herkesin çağın getirdiği bazı zorlamaların, mecburiyetlerin ve mahkumiyetlerin tehdidi altında olduğunu ifade eden Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değerlerimizin ve aşırı bireysel istilası karşısında zayıflamasının sonucu olarak sadece kadınlarımızı değil, hepimizi tehdit eder bir durumda olduğunu görüyoruz. Kadınlara layık oldukları konumu birlikte hazırlamaya çalışırken, insana dair, topluma dair tutumlarımızı, anlayışlarımızı vicdani bir yaklaşımla gözden geçirmek durumundayız. Milli Eğitim Bakanlığı olarak özellikle kız çocuklarımızın okullaşmasını, okullarımızda kadın çalışanlarımızın sayılarında sağladığımız artışlara, zihinlerdeki ayrımcılığı silmek üzere ders programlarında yaptığımız değişikliklere rağmen mevcutla geldiğimiz noktayla yetinmek niyetinde olmadığımızı, bu konudaki gayretlerimizin artarak süreceğini ifade etmek istiyorum. Evet, kadınların toplumsal hayattaki yerleri konusunda son 10 yılda nispi bir iyileşme gözle görülür bir şekilde var ama yeterli değil. Bunun ivme kazanabilmesi için, artarak sürebilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı olarak bize düşen sorumlulukların farkındayız."
-"Haydi Kızlar Okula" kampanyasıyla 300 bine yakın kız öğrenci eğitime kazandırıldı
Bakan Avcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın "Haydi Kızlar Okula" kampanyasıyla eğitime kazandırdığı 300 bine yakın kız öğrenci için teşekkür etti.
Milli Eğitim Bakanlığı olarak kadınlara yönelik çalışmaları hakkında da bilgi veren Avcı, şöyle devam etti:
"Özellikle eğitimli gençlerin genç kadınların, kızların, milli eğitim camiasında bir takım ana kronik yasaklar nedeniyle görev almalarının önündeki engelleri kaldırarak, onları da eğitim ordumuza dahil edebilmiş olmaktan ötürü gerçekten çok mutluluk duyuyoruz. Aldığımız mesafe gerçekten küçümsenmeyecek bir mesafe ama bu almamız gereken mesafe konusunda kararlılığımızı tabi ki azaltmıyor. Yine bugünlerde uygulamaya koyduğumuz özellikle 'okul yöneticiliklerinde kadın müdür yardımcısı normlarında kadın öğretmenlerimize dönük pozitif ayrımcılık iyi bir örnek oluşturacak' diye umut ediyoruz. Kadınlarımıza, kızlarımıza yönelik bilinçlendirme çalışmaları yapmaya, üniversitelerimizin, ilgili kuruluşların, ayrımcılıkla mücadele eden inisiyatiflerin tekliflerine açık olmaya bakanlık olarak devam edeceğiz. Liselerimizde gerçekleştirdiğimiz 'mor sertifika' programı lise öğretmenlerimize yönelik olarak bu kararımızın bir neticesidir ve elde ettiğimiz sonuçlar bizim içinde çok anlamlı göstergeler oluşturuyor."
"Az laf, çok iş" sloganını anımsatan Avcı, başta Güler Sabancı olmak üzere emeği geçenlere teşekkür etti.
Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, BM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü Türkiye Temsilcisi Ingibjorg Gisladottir'in birer konuşma yaptığı toplantıya, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Hasan Gönen ile iş adamları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
Son Güncelleme: Cuma, 12 Eylül 2014 16:46
Gösterim: 1036
Milli Eğitim Bakanı Avcı, AA Editör Masası'nda eğitim gündemine ilişkin merak edilenleri cevaplıyor...
Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk ile editörler, bölge müdürleri ve dünyanın çeşitli merkezlerindeki muhabirlerin eğitim gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Avcı, torba yasa tabir edilen yasayla 40 bin yeni öğretmen adayının atamasının yapılacağını söyledi. Atamaların gelecek hafta cuma gününden itibaren yapılacağını ifade eden Avcı, atamaların gecikmesinde, yasanın Meclis'teki görüşmelerinde yaşanan gecikmenin neden olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk onayladığı yasayla Milli Eğitim Bakanlığında 40 bin öğretmen atamasının gerçekleşmesinin kendileri için de ayrı bir mutluluk olduğunu ifade eden ve Erdoğan'a teşekkür eden Avcı, "Bizim yönetmeliğimize göre Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra 5 iş günü boyunca adaylardan tercih almamız gerekiyor. Biz kontenjanlarımızı açıkladık, ne kadar öğretmen adayı alacağımızı açıkladık. O liste üzerinden adaylar tercihlerini yapacaklar. Bugünden başlandığı zaman önümüzdeki perşembe akşamı tercihler tamamlanmış olacak, cuma gününden itibaren de herkes hangi okula atandığını öğrenmiş olacak' dedi.
Atamaların 109 ayrı branştan yapılacağını, ihtiyaçlara göre oranlamayı yaptıktan sonra bunu branşlara uyarladıklarını anlatan Avcı, şöyle devam etti:
"Çok sayıda ama her halükarda onlara da ihtiyacımız olan branşlar var. Uçak Gövde Bakım bölümüne ilk atamada 3 kişi, İspanyolca'ya 1 kişi alınacak. Bizim asıl büyük rakamlarımız beden eğitiminde bin 613 kişi alınacak. Bunlar en örgütlü gruplardan bir tanesidir. Bilişim Teknolojileri Bölümü, benim en çok sıkıştırıldığım alan. 'Siz de iletişim hocasısınız, niye bize 10 bin kadro ayırmıyorsunuz' diye eleştirildiğim alanda bin 100. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi'nde 3 bin 405. Bu çok speküle edilen bir konu, 'din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni çok alınıyor' diye. Çok açığımız var bu konuda. İmam Hatip Ortaokullarının açılması bir yandan, diğer yandan seçmeli derslerin artırılması, Kuranı Kerim ve siyer dersleri en çok seçilen dersler. Mevcut din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerimizle bu işi götüremiyoruz. Fen Bilimleri ve Fen Teknolojileri, bin 375, İlköğretim Matematik öğretmenliği için 2 bin 426, İngilizce 3 bin 931, Matematik bin 290, ilköğretim matematikle toplanınca en yüksek bu oluyor. Okul öncesi bin 939, özel eğitim, en çok ihtiyaç duyulan alanlardan bir tanesi, bin 945. Rehberlik bölümüne 2 bin 902, sınıf öğretmenliği en yüksek 6 bin 152, Türk Dili ve Edebiyatı bin 125, Türkçe bin 772 gibi; neticede 40 bin. Bunların 39 bin 440'ı ilk atama olarak atayacağız."
Nabi Avcı, açıktan atama ve kurumlararası atamalar da yapacaklarını belirterek, açıktan atamanın kamuoyunda yanlış anlaşıldığını, bu durumdaki atamanın daha önce öğretmenlik yapmış, asaleti tasdik edildikten sonra meslekten ayrılan ve tekrar dönüş yapmak isteyen kişilere yönelik olduğunu, eğitim durumları uygun 160 milli sporcunun da beden eğitimi öğretmeni olarak atamasının gerçekleştirileceğini söyledi.
"Atanamayan öğretmen' ifadesi yanlış"
Bakan Avcı, konuşmalarında " öğretmen adayı" ifadesini özellikle kullandığını, "atanamayan öğretmen" kavramının da yanlış bir ifade olduğunu dile getirerek, "Atandığınız zamanöğretmen adayı oluyorsunuz, şimdi atayacaklarımız ' öğretmen adayı' oluyor, 1 yıl sonra asaleti tasdik ediliyor, eğer tasdik edilmezse 1 yıl daha tanıyoruz. 2 yıl içinde asaleti tasdik edildikten sonraöğretmen olunuyor. Öğretmen atamayla olunan bir şey değil, adaylık sürecini başarıyla tamamladıktan sonra öğretmen oluyorsunuz" diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığına başvuran herkesin kendisini hemen "atanamayan öğretmen" kategorisine soktuğunu ve bunun yanlış olduğunu vurgulayan Avcı, formasyon almış her fakülte mezununun kendisini öğretmen olarak görmesinin yanlış olduğunu, bunun "öğretmen adayı" olarak adlandırılması gerektiğini belirtti.
Bir öğretmen adayının atama sürecinin Talim Terbiye Kurulu'nun hangi derslerin okutulacağına karar vermesiyle başladığını, Kurulun "gizli anayasası" gibi görülen 80 sayılı kararı uyarınca hangi dersin öğretmeninin hangi kaynaklardan sağlanacağına karar verdiğini anlatan Avcı, şunları kaydetti:
"Gençler mezun olduklarında o listeye baktıklarında, İspanyolca bölümü mezunu olan genç 'İspanyolca öğretmeni olabilirim' diye düşünüyor, ama gazeteci de olabilir, Dışişleri Bakanlığına da girebilirsin, İspanyolca bölümü mezunu olarak yapabileceği çok farklı işler vardır. Ama kendini orada görünce hemen kendine 'atanamayan öğretmen' diyor. İspanyolca 1 kişi alınıyor, şimdi bölüm mezunları ayaklanabilir, ama bizim ihtiyacımız bu kadar, belki ihtiyacımız daha fazla, ama bu bir bütçe imkanı meselesi. 1 sene geriden gelen öğrenciler de var, bütün kadroları doldurduk o zaman yeni mezunlara ne yapacağız? 2 barajın yapımından vazgeçtik, kaynakları buraya aktardık, doldurduk kadroları, ama bunlar emekli olana kadar yeni mezunları ne yapacağız? Dolayısıyla biz her sene yeni mezun olanlardan, onların sınavlarda en üstte olanlardan alarak bu sirkülasyonu sağlıklı şekilde yürütmeye çalışıyoruz."
Avcı, bir soru üzerine MEB'in öğretmen açığının yapılacak 40 bin atamayla 105 bine düştüğünü söyledi. Avcı, "Kaç kişi öğretmen olmak istiyor?" sorusuna da "Onu tam ölçemiyoruz, bütün fakülte mezunları Talim Terbiye Kurulu'nun 80 sayılı kararındaki öğretmen kategorilerinden birinde kendini potansiyel aday olarak görebilir. Özellikle eğitim fakültesinden mezun 400 bini buluyor, bu daha da artabilir" dedi.
Fakülte mezunlarının tek istihdam olanağının Milli Eğitim Bakanlığı olmadığını vurgulayan Avcı, İspanyolca mezunları örneğinden hareketle o bölüm mezunu kişilerin başka kurumlarda da istihdam edilebileceklerini söyledi.
Avcı, 6 ay kadar önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Uzman Meslek Edindirme Kursları adıyla istihdam garantili sertifika programı yaptıklarını anımsatarak, bu kursları alan kişilerin farklı alanlarda iş ve kariyer sahibi olabileceğini, olanların da bulunduğunu kaydetti.
Öğretmen yetiştirmek üzere kurulan, Türkiye genelinde açılan, 298 Anadolu öğretmen lisesinin kapatıldığını ifade eden Avcı, "İhtiyacımızla talebi, taleple arzı bir şekilde buluşturmamız lazım. Anadolu öğretmen lisesinden mezun olan öğrencilerimizin neredeyse tamamı farklı alanlara yöneliyorlar. Buralardan iyi puanlarla üniversiteyi kazanıyorlar ve genellikle katsayı takviyesi kalktıktan sonra tıp ve mühendislik fakültesine gidiyorlar. Orada okuyanlar daha sonra bu okulların fen lisesi olması için ciddi talepte bulunuyorlardı" diye konuştu.
Nabi Avcı, geçen yıl Arapgir'de bir işadamının yaptırdığı liseyi ziyaret ettiğini, mevzuat koşullarıyla Anadolu Öğretmen Lisesi olarak yaptırılan bu okulun, imkanlarıyla, laboratuvarlarıyla üniversite olabilecek bir yapıya sahip bulunduğunu anlatarak, oradaki öğrencilerin okullarının statüsünün Fen Lisesine çevrilmesini istediklerini, bu tür öğretmen okullarında okuyan birçok öğrencinin, öğretmen değil, farklı mesleklere yönelmek istediklerini belirtti.
Lise yerleştirmeleri
Bakan Avcı, "Lise yerleştirmelerde 1 milyon 136 bin 546 öğrenci tercih yaptı. Bunların bir milyon 57 bin 799'u 15 tercihinden birine yerleşti. Sorunsuz. Yüzde 93'ü listedeki tercihlerinden birine yerleşti. Bir milyon 57 bin öğrencinin, yarıdan fazlası, 550 bini ilk 3 tercihten birine yerleşti. Bu müthiş bir başarı. 15 tercihininden birine yerleşememiş öğrencilerimiz de 78 bin 477 kişi bunlardan B grubuna yerleşti. Onda da sorun yok."
TEOG'da boş kontenjan sayısı
Milli Eğitim Bakanı Avcı, TEOG sonuçlarına göre yapılacak nakil işlemlerinin üçüncü haftasında, ortaöğretim kurumlarında oluşan boş kontenjan sayısının bugün akşam açıklanacağını belirterek, 30 bin dolayında boş kontenjan olacağının öngörüldüğünü bildirdi.
İmam hatibe tercihsiz 45 kişi yerleştirildi
Avcı, TEOG sisteminde hiç tercih etmediği halde imam hatip okullarına yerleştirilenlerin sayısının 45 olduğunu bildirdi.
Avcı, "93 bin öğrenci, A grubunda yani 15 okul tercihinde, birinci sırada imam hatip yazmış. Bunlardan kaçını biz yerleştirmişiz? 53 bin. Birinci tercihi imam hatip olduğu halde yerleşememiş 40 bin öğrenci var. Ben niye istemediği halde öğrencileri imam hatibe yönlendireyim? Zaten orayı birinci derecede isteyen o kadar öğrenci varken yerleşememiş" diye konuştu.
"Dersler Kürtçe okutulabilir ama resmi dil Türkçe'dir"
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Türkçe'den başka hangi dillerin eğitim öğretimde kullanılabileceği konusunda karar verme yetkisinin Bakanlar Kurulunda olduğunu belirterek, "Bu tür özel okullar açılabilir, o özel okullarda belli dersler Kürtçe de okutulabilir ama resmi dil Türkçe'dir" dedi.
AA Editör Masası'na konuk olan Avcı, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk ile editörlerin eğitim gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Diyarbakır'da Kürtçe eğitim verecek özel okulların açılması yönünde talepler ve buna ilişkin eylemler olduğu hatırlatılarak, görüşü sorulan Avcı, anadilde eğitimin herkesin en tabii insan hakkı olduğunu belirtti.
Türkiye'de anadili öğrenmek bir yana konuşma üzerinde yıllardır süren çok ağır yasakların, insanlık dışı uygulamaların iktidarları döneminde kaldırıldığını ifade eden Avcı, "Eskiden insanların sadece anadillerinde anneleriyle konuştukları için eziyet gördüğü bir Türkiye vardı. Bugün, özellikle anadili Kürtçe olan çocuklarımızın anadillerini gereği gibi öğrenmek istiyorlarsa ki istemeleri tabii bir haktır, istemeleri gerekir, bunların önündeki imkanı açacak düzenlemeleri yapmaya başladık" diye konuştu.
Avcı, 2 yıldan beri Kırmançi ve Zazaki seçmeli dersler olduğunu anımsatarak, bütün seçmeli derslerde olduğu gibi bunlarla ilgili de sınıf açılabilmesi için en az 10 öğrencinin bulunması gerektiğini anlattı.
Ancak ders seçildikten sonra kaç öğrencinin katılacağının görüldüğünü ve bu nedenle önceden norm kadro oluşturulamadığını dile getiren Avcı, 2 yıllık geriye doğru bakarak hangi okullarda bu sene Kürtçe dersini kaç öğrencinin seçeceğini tahmin edebildiklerini ve bu yıl ilk defa norm kadroya 18 tane Kürtçe öğretmenliği kadrosu koyduklarını belirtti.
Anadilde öğrenimin dışında, anadilini bilenlere anadilinde eğitim vermenin de mümkün olduğunu ifade eden Avcı, hem devlet okullarında hem özel okullarda bazı derslerin farklı dilde okutulabildiğini aktardı.
Bakan Avcı, şöyle devam etti:
"Türkçe'den başka hangi dillerin eğitim öğretimde kullanılabileceği konusunda karar verme yetkisi Bakanlar Kurulunda. Dolayısıyla Bakanlar Kurulu diyorki, 'evet Çince eğitim yapılabilir okullarda, Kürtçe eğitim yapabilir, Rusça eğitim yapabilir, Boşnakça yapabilir' o zaman bu tür özel okullar açılabilir, o özel okullarda belli dersler Kürtçe de okutulabilir ama resmi dil Türkçe'dir. Milli Eğitim Bakanlığı olarak görevimiz her çocuğumuza önce resmi dil olan Türkçe'yi öğretmek zorundayız. Biz Türkçe'yi öğretiriz, o okullarda da öğretiriz, öğretmemiz de gerekir.
Belli hazırlıklar olduğunu biliyorum bazı girişimcilerin, Milli Eğitim Bakanlığına tıpkı İngilizce kolej gibi, Fransızca kolej gibi bazı dersleri Kürtçe okutacak bir özel okul açma girişimi içinde olduklarını gayriresmi olarak biliyorum. Ama bu Lice'deki olaydan söz etmiyorum. Hakkari'de bir grup bir hazırlık içindeydi. Hakkari ziyaretimde 'böyle bir şey yapabilir miyiz, yasal mevzuat müsait mi', evet müsait. Yapabilirsiniz. Valiliğe müracaat edeceksiniz. Valilik onu Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğüne gönderecek. Biz bakacağız, 'bu okul, şu müfredatla, şu öğretmen kadrosuyla, şu dersliklerde, şu okul standartlarında bir yer ve böyle bir müfredat uygulamak istiyor. Bizce yasal sakınca yok, yapabiliriz. Ama siz diyorsanız 'Ben Milli Eğitim Bakanlığını, valiliği tanımıyorum, hiçbir standardını da kaale almıyorum, istediğim binada, istediğim gibi, istediğim müfredatla, istediğim öğretmenle zorunlu eğitim çağındaki çocukları kaydederek orada, böyle bir okul açıyorum', bunun adı bir defa okul olmaz. Bunun yasal bir dayanağı olmaz."
Üniversiteye giriş sistemi
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, üniversiteye giriş sistemine ilişkin "Bilişim teknolojisindeki gelişmeler nedeniyle 3 sene sonra 5 sene sonra, biz hem sınıf içi etkinliklerimizi hem bütün bir lise boyunca çocuklarımızın performanslarının ölçümlerini çok daha yakından, bireysel özelliklerini göz ardı etmeyecek kadar derinlemesine takip edilebilir duruma geleceğiz. O zaman belki bugün bildiğimiz anlamda bir sınava ihtiyaç olmayabilir" dedi.
Avcı, "Üniversiteler de dahil olmak üzere milli eğitim sistemi neden sürekli tartışma konusu, niye sürekli eleştiriliyor, niye sürekli sistem, yöntem, model değiştiriyoruz?" şeklindeki soru üzerine Avcı, milli sporlarımızdan birinin "Biz adam olmayız" şeklindeki muhabbet olduğunu, buna yeni bir ulusal spor daha eklendiğini, bunun da "Eğitim yaz-boz tahtasına döndü" şeklindeki klişenin eklendiğini söyledi.
Hitlerin propaganda bakanı Goebbels'den örnek verdi
Joseph Goebbels'in, "Kültür lafını duyunca elim tabancama gidiyor" sözünü dile getiren Avcı, kültür sözünün çok suyunun çıkarıldığını ifade etti. Avcı, şöyle devam etti:
"(Eğitim yaz-boz tahtasına döndü) lafı da biraz suyu çıkarılmış klişelerden bir tanesi. Burada çok basit bir mantık hatası var. Soru bir. Eğitim sistemimiz iyi mi memnun muyuz? Soruyorum. İyi bir eğitim sistemimiz var hepimiz memnunuz her şey çok güzel diyecek kimse var mı? Yok.
O zaman bu memnun olmadıklarımızı değiştirmek istemez misiniz? Memnun olmadığımız şeyler var demek ki milli eğitimde... Bu ne demek, bazı şeylerin değişmesi gerekiyor demek. Peki, değiştirdiğimiz zaman 'yaz-boz tahtasına döndü' diye bağırıyorsunuz. Ben bunu Meclis'te bu kadar böyle söylemedim ama aynı muhalefet partisinden bir arkadaşımız şikayet ediyor, 'şunlar şunlar böyle olmaz' ve bunların içinde bir çoğu da doğru. Tamam. Hemen arkasından aynı partiden bir milletvekili arkadaşımız çıkıp 'her gün milli eğitimde bir şeyi değiştiriyorsunuz, yetti artık bırakın biraz da çocuklar nefes alsınlar, velileri yormayın'.E, güzel kardeşim bir karar verelim. Ya şikayet etmeyeceksiniz veya bunların gücümüzün yettiği kadarını değiştirmeye kalktığımız zaman yaz-boz tahtasına döndü klişesine sarılmayacaksınız."
Üniversiteye giriş sınavında yapılacak değişiklikler
Avcı, bilişim sektöründeki gelişmelerden en çok etkilenmesi gerekenin, eğitim sektörü olduğunu ifade ederek, üniversiteye giriş sınavlarında daha önce açık uçlu soruların sorulduğunu, kendi döneminde ise test usulu sorulara geçildiğini aktardı.
Şu anda büyük kitleleri sınava alabilecekleri çok gelişmiş teknolojilerin bulunduğuna işaret eden Avcı, şöyle konuştu:
"Anlık sınav yapabilecek teknolojiler var. Yani şu anda herkes bilgisayarının başına otursun ve anlık olarak sınav yapabileceğimiz teknolojiler var. Hatta çocuklarınızdan veya yakınlarınızdan biliyorsunuzdur, bir öğrencinin ilkokuldaki, ortaokuldaki özellikle lisedeki başarısını, dersteki performansını bilgisayar üzerinden online kayıtlara bakarak ölçme şansınız var. Yani diyelim, matematik dersini öğretmen ödevini bilgisayar üzerinden aldığında, çocuğun nerelerde yanlış yaptığı, hangi konuyu anlamadığı, hangi konulara vakit ayırdığı gibi çocuğun çok bireysel özelliklerini bile takip edebilecek bir teknoloji geliyor önümüze. Bu teknolojiyle biz önümüzdeki yıllarda şöyle şeyler olabilir dediğim zaman, hemen ertesi gün gazetelerde 'üniversiteye girişte yeni model' başlıklarının atıldığını aktararak, "Bu örneği anlatırken, mesela TOEFL'daki teknoloji ileride bizde de kullanılabilir" dedim. Ertesi gün TOEFL geliyor denildi. Hayır öyle birşey söylemedim. TOEFL'ı ben farklı sınav yapma tekniklerinden birinin örneği olarak verdim.
Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler nedeniyle, 3 sene sonra 5 sene sonra biz hem sınıf içi etkinliklerimizi, hem bütün lise boyunca öğrencilerimizin performanslarının ölçümlerini çok daha yakından ve bireysel özelliklerini gözardı etmeyecek kadar derinlemesine takip edebilir duruma geleceğiz. 'O zaman bugün bildiğimiz anlamda bir sınava ihtiyaç olmayabilir' dediğin anda 'sınavlar kalkıyor' deniyor. Hayır orada özellikle söylüyorum. Bunu artık öğrendim. Bugün bildiğimiz anlamda bir sınava ihtiyaç olmayabilir diyorum."
Milli Eğitim Bakanı Avcı, teknolojinin sunduğu olanakların artışına dikkati çekerek, "Biz de Milli Eğitim Bakanlığı olarak nasıl başka bakanlıklar gelişen teknolojinin imkanlarından yararlanıyorsa, nasıl artık Ankara-Eskişehir arasında kömürle işleyen kara lokomotifler çalışmıyor, hızlı tren çalışıyorsa, nasıl artık her birimizin cebinde telefonlarımız, özel bilgisayarlarımız varsa, hiç kimse artık manyetolu telefon kullanmıyorsa, biz de artık manyetolu telefona mahkum değiliz. Teknolojilerimizi ona göre kullanmamız lazım. Bu da ister istemez hem yaptığımız sınavları hem müfredatı değiştirmemizi gerektiriyor hem öğretmenlerimizde aradığımız niteliklerin farklılaşmasını getiriyor. Yani eğitimin herşeyini bunlar belirliyor çoğalmasını gerektiriyor. Eğitimin herşeyini bunlar belirliyor. Bunları yapmak zorundayız" ifadelerini kullandı.
"Provokasyon kokusunu hissetmemek mümkün değil"
"Hiçbir standart tanımıyorum" diyerek hareket edilemeyeceğini belirten Avcı, "Bütün bunların Lice'de çıkıyor olması, meşhur bir laf vardır, 'Paranoyak olmanız takip edilmediğiniz anlamına gelmez.' Çok fazla komplo teorileriyle kafayı bozmuş olmanız da komplo olmadığı anlamına gelmez. Çok kritik bir süreçten geçiyoruz. Bir yandan da uyuşturucuyla mücadelede yürüyor. Uyuşturucuyla mücadele programı ve bundan rahatsız olan kesimler, gruplar, örgütler vesaire ile olayların çıktığı yerler ve çıkış zamanlarını peşpeşe koyduğunuz zaman bir provokasyon kokusunu hissetmemek mümkün değil" dedi.
"Her yerde bu tespiti yaparız"
"Olay, örgüte yakın bazı ajansların haberlerinde çok farklı veriliyor" diyen Avcı, Bakanlıktan bir grubun oraya tespit için gittiğini belirtti. Avcı, şunları söyledi:
"Biz her yerde bu tespiti yaparız. Sizin burada 'Anadolu Ajansı koleji kurduk, kendi çocuklarımızı kendimiz eğiteceğiz' dediğinizi duysak buraya gelip burada da nasıl bir şey yapıyorsunuz diye tespit tutanağı tutarız. Bunu yapmak zorundayız yasal olarak. Oradaki görevlinin de yaptığı anladığım kadarıyla o. Burada böyle bir şey yapılacağına dair bir şey söylenmiş, onlar da tutanak tutmaya gitmişler. Ama sanki binayı yıkmaya gidilmiş, orada büyük çatışmalar çıkmış gibi verilmeye çalışılıyor. Bu da işin Kürtçe eğitim, anadilde eğitim meselesi olmadığını, bunun arkasında başka bir rüzgar estirilmek istendiğini gösteriyor.
"Böyle bir gerginliği hak edecek hiçbir şey yok"
Kürtçe meselesinde son 3 senede yaşanan gelişmelere dikkati çeken Avcı, "Yapılanlara baktığımızda, bundan sonra yapılabilecekler konusunda gerek hükümet programında gerek bizim açıklamalarımızda söylenenlere baktığımızda böyle bir gerginliği, böyle bir çatışmayı, böyle bir provokasyon hak edecek hiçbir şey yok. Ayıp" dedi.
Kürtçe dil kursları hakkında da bilgi veren Avcı, 14 tane Kürtçe dil eğitimi veren kurs açıldığını, bunlardan 5'inin faaliyetini sürdürdüğünü, 9'unun kapandığını söyledi.
Bonzai konusuyla ilgili yeni dönemde bir eylem planları olup olmadığı sorulan Avcı, "Okullarımızı ve çevrelerini bu insanlara dar edecek bir kampanya, bu eğitim öğretim yılından itibaren başlıyor" dedi.
"Bunun kaynağı paralel yapı, doğrudan söylüyorum"
Milli Eğitim Bakanı Avcı, belli yayın organlarınca, düzenli olarak Milli Eğitim Bakanlığı,Milli Eğitim Bakanı ve Bakanlığın icraatlarıyla ilgili, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı, genel müdürleri, okul müdürleri ve il milli eğitim müdürleriyle ilgili çok dezenformatik yayınlar yapıldığını ifade ederek, "Birileri hem CHP'li, hem MHP'li milletvekiline yanlış bilgi notunu veriyor, sonra onları kendi kanalında aynı şekilde aynı banttan yayımlıyor. Bunun kaynağı paralel yapı, doğrudan söylüyorum" dedi.
Uyuşturu ile mücadele bu eğitim öğretim yılından itibaren başlıyor
Milli Eğitim Bakanı Avcı: (Bonzai ile mücadele) Okullarımızı ve çevrelerini bu insanlara dar edecek bir kampanya, bu eğitim öğretim yılından itibaren başlıyor."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Avcı, AA Editör Masası'nda eğitim gündemine ilişkin merak edilenleri cevaplıyor...
Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk ile editörler, bölge müdürleri ve dünyanın çeşitli merkezlerindeki muhabirlerin eğitim gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Avcı, torba yasa tabir edilen yasayla 40 bin yeni öğretmen adayının atamasının yapılacağını söyledi. Atamaların gelecek hafta cuma gününden itibaren yapılacağını ifade eden Avcı, atamaların gecikmesinde, yasanın Meclis'teki görüşmelerinde yaşanan gecikmenin neden olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk onayladığı yasayla Milli Eğitim Bakanlığında 40 bin öğretmen atamasının gerçekleşmesinin kendileri için de ayrı bir mutluluk olduğunu ifade eden ve Erdoğan'a teşekkür eden Avcı, "Bizim yönetmeliğimize göre Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra 5 iş günü boyunca adaylardan tercih almamız gerekiyor. Biz kontenjanlarımızı açıkladık, ne kadar öğretmen adayı alacağımızı açıkladık. O liste üzerinden adaylar tercihlerini yapacaklar. Bugünden başlandığı zaman önümüzdeki perşembe akşamı tercihler tamamlanmış olacak, cuma gününden itibaren de herkes hangi okula atandığını öğrenmiş olacak' dedi.
Atamaların 109 ayrı branştan yapılacağını, ihtiyaçlara göre oranlamayı yaptıktan sonra bunu branşlara uyarladıklarını anlatan Avcı, şöyle devam etti:
"Çok sayıda ama her halükarda onlara da ihtiyacımız olan branşlar var. Uçak Gövde Bakım bölümüne ilk atamada 3 kişi, İspanyolca'ya 1 kişi alınacak. Bizim asıl büyük rakamlarımız beden eğitiminde bin 613 kişi alınacak. Bunlar en örgütlü gruplardan bir tanesidir. Bilişim Teknolojileri Bölümü, benim en çok sıkıştırıldığım alan. 'Siz de iletişim hocasısınız, niye bize 10 bin kadro ayırmıyorsunuz' diye eleştirildiğim alanda bin 100. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi'nde 3 bin 405. Bu çok speküle edilen bir konu, 'din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni çok alınıyor' diye. Çok açığımız var bu konuda. İmam Hatip Ortaokullarının açılması bir yandan, diğer yandan seçmeli derslerin artırılması, Kuranı Kerim ve siyer dersleri en çok seçilen dersler. Mevcut din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerimizle bu işi götüremiyoruz. Fen Bilimleri ve Fen Teknolojileri, bin 375, İlköğretim Matematik öğretmenliği için 2 bin 426, İngilizce 3 bin 931, Matematik bin 290, ilköğretim matematikle toplanınca en yüksek bu oluyor. Okul öncesi bin 939, özel eğitim, en çok ihtiyaç duyulan alanlardan bir tanesi, bin 945. Rehberlik bölümüne 2 bin 902, sınıf öğretmenliği en yüksek 6 bin 152, Türk Dili ve Edebiyatı bin 125, Türkçe bin 772 gibi; neticede 40 bin. Bunların 39 bin 440'ı ilk atama olarak atayacağız."
Nabi Avcı, açıktan atama ve kurumlararası atamalar da yapacaklarını belirterek, açıktan atamanın kamuoyunda yanlış anlaşıldığını, bu durumdaki atamanın daha önce öğretmenlik yapmış, asaleti tasdik edildikten sonra meslekten ayrılan ve tekrar dönüş yapmak isteyen kişilere yönelik olduğunu, eğitim durumları uygun 160 milli sporcunun da beden eğitimi öğretmeni olarak atamasının gerçekleştirileceğini söyledi.
"Atanamayan öğretmen' ifadesi yanlış"
Bakan Avcı, konuşmalarında " öğretmen adayı" ifadesini özellikle kullandığını, "atanamayan öğretmen" kavramının da yanlış bir ifade olduğunu dile getirerek, "Atandığınız zamanöğretmen adayı oluyorsunuz, şimdi atayacaklarımız ' öğretmen adayı' oluyor, 1 yıl sonra asaleti tasdik ediliyor, eğer tasdik edilmezse 1 yıl daha tanıyoruz. 2 yıl içinde asaleti tasdik edildikten sonraöğretmen olunuyor. Öğretmen atamayla olunan bir şey değil, adaylık sürecini başarıyla tamamladıktan sonra öğretmen oluyorsunuz" diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığına başvuran herkesin kendisini hemen "atanamayan öğretmen" kategorisine soktuğunu ve bunun yanlış olduğunu vurgulayan Avcı, formasyon almış her fakülte mezununun kendisini öğretmen olarak görmesinin yanlış olduğunu, bunun "öğretmen adayı" olarak adlandırılması gerektiğini belirtti.
Bir öğretmen adayının atama sürecinin Talim Terbiye Kurulu'nun hangi derslerin okutulacağına karar vermesiyle başladığını, Kurulun "gizli anayasası" gibi görülen 80 sayılı kararı uyarınca hangi dersin öğretmeninin hangi kaynaklardan sağlanacağına karar verdiğini anlatan Avcı, şunları kaydetti:
"Gençler mezun olduklarında o listeye baktıklarında, İspanyolca bölümü mezunu olan genç 'İspanyolca öğretmeni olabilirim' diye düşünüyor, ama gazeteci de olabilir, Dışişleri Bakanlığına da girebilirsin, İspanyolca bölümü mezunu olarak yapabileceği çok farklı işler vardır. Ama kendini orada görünce hemen kendine 'atanamayan öğretmen' diyor. İspanyolca 1 kişi alınıyor, şimdi bölüm mezunları ayaklanabilir, ama bizim ihtiyacımız bu kadar, belki ihtiyacımız daha fazla, ama bu bir bütçe imkanı meselesi. 1 sene geriden gelen öğrenciler de var, bütün kadroları doldurduk o zaman yeni mezunlara ne yapacağız? 2 barajın yapımından vazgeçtik, kaynakları buraya aktardık, doldurduk kadroları, ama bunlar emekli olana kadar yeni mezunları ne yapacağız? Dolayısıyla biz her sene yeni mezun olanlardan, onların sınavlarda en üstte olanlardan alarak bu sirkülasyonu sağlıklı şekilde yürütmeye çalışıyoruz."
Avcı, bir soru üzerine MEB'in öğretmen açığının yapılacak 40 bin atamayla 105 bine düştüğünü söyledi. Avcı, "Kaç kişi öğretmen olmak istiyor?" sorusuna da "Onu tam ölçemiyoruz, bütün fakülte mezunları Talim Terbiye Kurulu'nun 80 sayılı kararındaki öğretmen kategorilerinden birinde kendini potansiyel aday olarak görebilir. Özellikle eğitim fakültesinden mezun 400 bini buluyor, bu daha da artabilir" dedi.
Fakülte mezunlarının tek istihdam olanağının Milli Eğitim Bakanlığı olmadığını vurgulayan Avcı, İspanyolca mezunları örneğinden hareketle o bölüm mezunu kişilerin başka kurumlarda da istihdam edilebileceklerini söyledi.
Avcı, 6 ay kadar önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Uzman Meslek Edindirme Kursları adıyla istihdam garantili sertifika programı yaptıklarını anımsatarak, bu kursları alan kişilerin farklı alanlarda iş ve kariyer sahibi olabileceğini, olanların da bulunduğunu kaydetti.
Öğretmen yetiştirmek üzere kurulan, Türkiye genelinde açılan, 298 Anadolu öğretmen lisesinin kapatıldığını ifade eden Avcı, "İhtiyacımızla talebi, taleple arzı bir şekilde buluşturmamız lazım. Anadolu öğretmen lisesinden mezun olan öğrencilerimizin neredeyse tamamı farklı alanlara yöneliyorlar. Buralardan iyi puanlarla üniversiteyi kazanıyorlar ve genellikle katsayı takviyesi kalktıktan sonra tıp ve mühendislik fakültesine gidiyorlar. Orada okuyanlar daha sonra bu okulların fen lisesi olması için ciddi talepte bulunuyorlardı" diye konuştu.
Nabi Avcı, geçen yıl Arapgir'de bir işadamının yaptırdığı liseyi ziyaret ettiğini, mevzuat koşullarıyla Anadolu Öğretmen Lisesi olarak yaptırılan bu okulun, imkanlarıyla, laboratuvarlarıyla üniversite olabilecek bir yapıya sahip bulunduğunu anlatarak, oradaki öğrencilerin okullarının statüsünün Fen Lisesine çevrilmesini istediklerini, bu tür öğretmen okullarında okuyan birçok öğrencinin, öğretmen değil, farklı mesleklere yönelmek istediklerini belirtti.
Lise yerleştirmeleri
Bakan Avcı, "Lise yerleştirmelerde 1 milyon 136 bin 546 öğrenci tercih yaptı. Bunların bir milyon 57 bin 799'u 15 tercihinden birine yerleşti. Sorunsuz. Yüzde 93'ü listedeki tercihlerinden birine yerleşti. Bir milyon 57 bin öğrencinin, yarıdan fazlası, 550 bini ilk 3 tercihten birine yerleşti. Bu müthiş bir başarı. 15 tercihininden birine yerleşememiş öğrencilerimiz de 78 bin 477 kişi bunlardan B grubuna yerleşti. Onda da sorun yok."
TEOG'da boş kontenjan sayısı
Milli Eğitim Bakanı Avcı, TEOG sonuçlarına göre yapılacak nakil işlemlerinin üçüncü haftasında, ortaöğretim kurumlarında oluşan boş kontenjan sayısının bugün akşam açıklanacağını belirterek, 30 bin dolayında boş kontenjan olacağının öngörüldüğünü bildirdi.
İmam hatibe tercihsiz 45 kişi yerleştirildi
Avcı, TEOG sisteminde hiç tercih etmediği halde imam hatip okullarına yerleştirilenlerin sayısının 45 olduğunu bildirdi.
Avcı, "93 bin öğrenci, A grubunda yani 15 okul tercihinde, birinci sırada imam hatip yazmış. Bunlardan kaçını biz yerleştirmişiz? 53 bin. Birinci tercihi imam hatip olduğu halde yerleşememiş 40 bin öğrenci var. Ben niye istemediği halde öğrencileri imam hatibe yönlendireyim? Zaten orayı birinci derecede isteyen o kadar öğrenci varken yerleşememiş" diye konuştu.
"Dersler Kürtçe okutulabilir ama resmi dil Türkçe'dir"
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Türkçe'den başka hangi dillerin eğitim öğretimde kullanılabileceği konusunda karar verme yetkisinin Bakanlar Kurulunda olduğunu belirterek, "Bu tür özel okullar açılabilir, o özel okullarda belli dersler Kürtçe de okutulabilir ama resmi dil Türkçe'dir" dedi.
AA Editör Masası'na konuk olan Avcı, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk ile editörlerin eğitim gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Diyarbakır'da Kürtçe eğitim verecek özel okulların açılması yönünde talepler ve buna ilişkin eylemler olduğu hatırlatılarak, görüşü sorulan Avcı, anadilde eğitimin herkesin en tabii insan hakkı olduğunu belirtti.
Türkiye'de anadili öğrenmek bir yana konuşma üzerinde yıllardır süren çok ağır yasakların, insanlık dışı uygulamaların iktidarları döneminde kaldırıldığını ifade eden Avcı, "Eskiden insanların sadece anadillerinde anneleriyle konuştukları için eziyet gördüğü bir Türkiye vardı. Bugün, özellikle anadili Kürtçe olan çocuklarımızın anadillerini gereği gibi öğrenmek istiyorlarsa ki istemeleri tabii bir haktır, istemeleri gerekir, bunların önündeki imkanı açacak düzenlemeleri yapmaya başladık" diye konuştu.
Avcı, 2 yıldan beri Kırmançi ve Zazaki seçmeli dersler olduğunu anımsatarak, bütün seçmeli derslerde olduğu gibi bunlarla ilgili de sınıf açılabilmesi için en az 10 öğrencinin bulunması gerektiğini anlattı.
Ancak ders seçildikten sonra kaç öğrencinin katılacağının görüldüğünü ve bu nedenle önceden norm kadro oluşturulamadığını dile getiren Avcı, 2 yıllık geriye doğru bakarak hangi okullarda bu sene Kürtçe dersini kaç öğrencinin seçeceğini tahmin edebildiklerini ve bu yıl ilk defa norm kadroya 18 tane Kürtçe öğretmenliği kadrosu koyduklarını belirtti.
Anadilde öğrenimin dışında, anadilini bilenlere anadilinde eğitim vermenin de mümkün olduğunu ifade eden Avcı, hem devlet okullarında hem özel okullarda bazı derslerin farklı dilde okutulabildiğini aktardı.
Bakan Avcı, şöyle devam etti:
"Türkçe'den başka hangi dillerin eğitim öğretimde kullanılabileceği konusunda karar verme yetkisi Bakanlar Kurulunda. Dolayısıyla Bakanlar Kurulu diyorki, 'evet Çince eğitim yapılabilir okullarda, Kürtçe eğitim yapabilir, Rusça eğitim yapabilir, Boşnakça yapabilir' o zaman bu tür özel okullar açılabilir, o özel okullarda belli dersler Kürtçe de okutulabilir ama resmi dil Türkçe'dir. Milli Eğitim Bakanlığı olarak görevimiz her çocuğumuza önce resmi dil olan Türkçe'yi öğretmek zorundayız. Biz Türkçe'yi öğretiriz, o okullarda da öğretiriz, öğretmemiz de gerekir.
Belli hazırlıklar olduğunu biliyorum bazı girişimcilerin, Milli Eğitim Bakanlığına tıpkı İngilizce kolej gibi, Fransızca kolej gibi bazı dersleri Kürtçe okutacak bir özel okul açma girişimi içinde olduklarını gayriresmi olarak biliyorum. Ama bu Lice'deki olaydan söz etmiyorum. Hakkari'de bir grup bir hazırlık içindeydi. Hakkari ziyaretimde 'böyle bir şey yapabilir miyiz, yasal mevzuat müsait mi', evet müsait. Yapabilirsiniz. Valiliğe müracaat edeceksiniz. Valilik onu Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğüne gönderecek. Biz bakacağız, 'bu okul, şu müfredatla, şu öğretmen kadrosuyla, şu dersliklerde, şu okul standartlarında bir yer ve böyle bir müfredat uygulamak istiyor. Bizce yasal sakınca yok, yapabiliriz. Ama siz diyorsanız 'Ben Milli Eğitim Bakanlığını, valiliği tanımıyorum, hiçbir standardını da kaale almıyorum, istediğim binada, istediğim gibi, istediğim müfredatla, istediğim öğretmenle zorunlu eğitim çağındaki çocukları kaydederek orada, böyle bir okul açıyorum', bunun adı bir defa okul olmaz. Bunun yasal bir dayanağı olmaz."
Üniversiteye giriş sistemi
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, üniversiteye giriş sistemine ilişkin "Bilişim teknolojisindeki gelişmeler nedeniyle 3 sene sonra 5 sene sonra, biz hem sınıf içi etkinliklerimizi hem bütün bir lise boyunca çocuklarımızın performanslarının ölçümlerini çok daha yakından, bireysel özelliklerini göz ardı etmeyecek kadar derinlemesine takip edilebilir duruma geleceğiz. O zaman belki bugün bildiğimiz anlamda bir sınava ihtiyaç olmayabilir" dedi.
Avcı, "Üniversiteler de dahil olmak üzere milli eğitim sistemi neden sürekli tartışma konusu, niye sürekli eleştiriliyor, niye sürekli sistem, yöntem, model değiştiriyoruz?" şeklindeki soru üzerine Avcı, milli sporlarımızdan birinin "Biz adam olmayız" şeklindeki muhabbet olduğunu, buna yeni bir ulusal spor daha eklendiğini, bunun da "Eğitim yaz-boz tahtasına döndü" şeklindeki klişenin eklendiğini söyledi.
Hitlerin propaganda bakanı Goebbels'den örnek verdi
Joseph Goebbels'in, "Kültür lafını duyunca elim tabancama gidiyor" sözünü dile getiren Avcı, kültür sözünün çok suyunun çıkarıldığını ifade etti. Avcı, şöyle devam etti:
"(Eğitim yaz-boz tahtasına döndü) lafı da biraz suyu çıkarılmış klişelerden bir tanesi. Burada çok basit bir mantık hatası var. Soru bir. Eğitim sistemimiz iyi mi memnun muyuz? Soruyorum. İyi bir eğitim sistemimiz var hepimiz memnunuz her şey çok güzel diyecek kimse var mı? Yok.
O zaman bu memnun olmadıklarımızı değiştirmek istemez misiniz? Memnun olmadığımız şeyler var demek ki milli eğitimde... Bu ne demek, bazı şeylerin değişmesi gerekiyor demek. Peki, değiştirdiğimiz zaman 'yaz-boz tahtasına döndü' diye bağırıyorsunuz. Ben bunu Meclis'te bu kadar böyle söylemedim ama aynı muhalefet partisinden bir arkadaşımız şikayet ediyor, 'şunlar şunlar böyle olmaz' ve bunların içinde bir çoğu da doğru. Tamam. Hemen arkasından aynı partiden bir milletvekili arkadaşımız çıkıp 'her gün milli eğitimde bir şeyi değiştiriyorsunuz, yetti artık bırakın biraz da çocuklar nefes alsınlar, velileri yormayın'.E, güzel kardeşim bir karar verelim. Ya şikayet etmeyeceksiniz veya bunların gücümüzün yettiği kadarını değiştirmeye kalktığımız zaman yaz-boz tahtasına döndü klişesine sarılmayacaksınız."
Üniversiteye giriş sınavında yapılacak değişiklikler
Avcı, bilişim sektöründeki gelişmelerden en çok etkilenmesi gerekenin, eğitim sektörü olduğunu ifade ederek, üniversiteye giriş sınavlarında daha önce açık uçlu soruların sorulduğunu, kendi döneminde ise test usulu sorulara geçildiğini aktardı.
Şu anda büyük kitleleri sınava alabilecekleri çok gelişmiş teknolojilerin bulunduğuna işaret eden Avcı, şöyle konuştu:
"Anlık sınav yapabilecek teknolojiler var. Yani şu anda herkes bilgisayarının başına otursun ve anlık olarak sınav yapabileceğimiz teknolojiler var. Hatta çocuklarınızdan veya yakınlarınızdan biliyorsunuzdur, bir öğrencinin ilkokuldaki, ortaokuldaki özellikle lisedeki başarısını, dersteki performansını bilgisayar üzerinden online kayıtlara bakarak ölçme şansınız var. Yani diyelim, matematik dersini öğretmen ödevini bilgisayar üzerinden aldığında, çocuğun nerelerde yanlış yaptığı, hangi konuyu anlamadığı, hangi konulara vakit ayırdığı gibi çocuğun çok bireysel özelliklerini bile takip edebilecek bir teknoloji geliyor önümüze. Bu teknolojiyle biz önümüzdeki yıllarda şöyle şeyler olabilir dediğim zaman, hemen ertesi gün gazetelerde 'üniversiteye girişte yeni model' başlıklarının atıldığını aktararak, "Bu örneği anlatırken, mesela TOEFL'daki teknoloji ileride bizde de kullanılabilir" dedim. Ertesi gün TOEFL geliyor denildi. Hayır öyle birşey söylemedim. TOEFL'ı ben farklı sınav yapma tekniklerinden birinin örneği olarak verdim.
Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler nedeniyle, 3 sene sonra 5 sene sonra biz hem sınıf içi etkinliklerimizi, hem bütün lise boyunca öğrencilerimizin performanslarının ölçümlerini çok daha yakından ve bireysel özelliklerini gözardı etmeyecek kadar derinlemesine takip edebilir duruma geleceğiz. 'O zaman bugün bildiğimiz anlamda bir sınava ihtiyaç olmayabilir' dediğin anda 'sınavlar kalkıyor' deniyor. Hayır orada özellikle söylüyorum. Bunu artık öğrendim. Bugün bildiğimiz anlamda bir sınava ihtiyaç olmayabilir diyorum."
Milli Eğitim Bakanı Avcı, teknolojinin sunduğu olanakların artışına dikkati çekerek, "Biz de Milli Eğitim Bakanlığı olarak nasıl başka bakanlıklar gelişen teknolojinin imkanlarından yararlanıyorsa, nasıl artık Ankara-Eskişehir arasında kömürle işleyen kara lokomotifler çalışmıyor, hızlı tren çalışıyorsa, nasıl artık her birimizin cebinde telefonlarımız, özel bilgisayarlarımız varsa, hiç kimse artık manyetolu telefon kullanmıyorsa, biz de artık manyetolu telefona mahkum değiliz. Teknolojilerimizi ona göre kullanmamız lazım. Bu da ister istemez hem yaptığımız sınavları hem müfredatı değiştirmemizi gerektiriyor hem öğretmenlerimizde aradığımız niteliklerin farklılaşmasını getiriyor. Yani eğitimin herşeyini bunlar belirliyor çoğalmasını gerektiriyor. Eğitimin herşeyini bunlar belirliyor. Bunları yapmak zorundayız" ifadelerini kullandı.
"Provokasyon kokusunu hissetmemek mümkün değil"
"Hiçbir standart tanımıyorum" diyerek hareket edilemeyeceğini belirten Avcı, "Bütün bunların Lice'de çıkıyor olması, meşhur bir laf vardır, 'Paranoyak olmanız takip edilmediğiniz anlamına gelmez.' Çok fazla komplo teorileriyle kafayı bozmuş olmanız da komplo olmadığı anlamına gelmez. Çok kritik bir süreçten geçiyoruz. Bir yandan da uyuşturucuyla mücadelede yürüyor. Uyuşturucuyla mücadele programı ve bundan rahatsız olan kesimler, gruplar, örgütler vesaire ile olayların çıktığı yerler ve çıkış zamanlarını peşpeşe koyduğunuz zaman bir provokasyon kokusunu hissetmemek mümkün değil" dedi.
"Her yerde bu tespiti yaparız"
"Olay, örgüte yakın bazı ajansların haberlerinde çok farklı veriliyor" diyen Avcı, Bakanlıktan bir grubun oraya tespit için gittiğini belirtti. Avcı, şunları söyledi:
"Biz her yerde bu tespiti yaparız. Sizin burada 'Anadolu Ajansı koleji kurduk, kendi çocuklarımızı kendimiz eğiteceğiz' dediğinizi duysak buraya gelip burada da nasıl bir şey yapıyorsunuz diye tespit tutanağı tutarız. Bunu yapmak zorundayız yasal olarak. Oradaki görevlinin de yaptığı anladığım kadarıyla o. Burada böyle bir şey yapılacağına dair bir şey söylenmiş, onlar da tutanak tutmaya gitmişler. Ama sanki binayı yıkmaya gidilmiş, orada büyük çatışmalar çıkmış gibi verilmeye çalışılıyor. Bu da işin Kürtçe eğitim, anadilde eğitim meselesi olmadığını, bunun arkasında başka bir rüzgar estirilmek istendiğini gösteriyor.
"Böyle bir gerginliği hak edecek hiçbir şey yok"
Kürtçe meselesinde son 3 senede yaşanan gelişmelere dikkati çeken Avcı, "Yapılanlara baktığımızda, bundan sonra yapılabilecekler konusunda gerek hükümet programında gerek bizim açıklamalarımızda söylenenlere baktığımızda böyle bir gerginliği, böyle bir çatışmayı, böyle bir provokasyon hak edecek hiçbir şey yok. Ayıp" dedi.
Kürtçe dil kursları hakkında da bilgi veren Avcı, 14 tane Kürtçe dil eğitimi veren kurs açıldığını, bunlardan 5'inin faaliyetini sürdürdüğünü, 9'unun kapandığını söyledi.
Bonzai konusuyla ilgili yeni dönemde bir eylem planları olup olmadığı sorulan Avcı, "Okullarımızı ve çevrelerini bu insanlara dar edecek bir kampanya, bu eğitim öğretim yılından itibaren başlıyor" dedi.
"Bunun kaynağı paralel yapı, doğrudan söylüyorum"
Milli Eğitim Bakanı Avcı, belli yayın organlarınca, düzenli olarak Milli Eğitim Bakanlığı,Milli Eğitim Bakanı ve Bakanlığın icraatlarıyla ilgili, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı, genel müdürleri, okul müdürleri ve il milli eğitim müdürleriyle ilgili çok dezenformatik yayınlar yapıldığını ifade ederek, "Birileri hem CHP'li, hem MHP'li milletvekiline yanlış bilgi notunu veriyor, sonra onları kendi kanalında aynı şekilde aynı banttan yayımlıyor. Bunun kaynağı paralel yapı, doğrudan söylüyorum" dedi.
Uyuşturu ile mücadele bu eğitim öğretim yılından itibaren başlıyor
Milli Eğitim Bakanı Avcı: (Bonzai ile mücadele) Okullarımızı ve çevrelerini bu insanlara dar edecek bir kampanya, bu eğitim öğretim yılından itibaren başlıyor."
Son Güncelleme: Cuma, 12 Eylül 2014 16:36
Gösterim: 2634