Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Hükümetin 10. Kalkınma Planı kapsamında eğitim alanında yapacağı düzenlemeler ve önlemler açıklandı. İşte ana başlıklar;

-Öğretmenler ve öğrencilerin yanı sıra eğitim sisteminin geneline yönelik çeşitli hedefler içeriyor

-Buna göre deneyimli öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışması özendirilecek

-Ortaöğretim ve yükseköğretime geçiş sistemi, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini dikkate alan süreç odaklı bir değerlendirme yapısına kavuşturulacak

-Öğrenci pansiyonları artırılacak

-YÖK, standart belirleme, planlama ve koordinasyondan sorumlu olacak şekilde yeniden yapılandırılacak

-Okul türleri azaltılacak, programlar arası esnek geçişler sağlanacak

-Yükseköğretim kurumları çeşitlendirilecek, yükseköğretim sistemi uluslararası öğrenciler ve öğretim üyeleri için çekim merkezi haline getirilecek

Hükümetin hazırladığı 10. Kalkınma Planı'na göre, okul türleri azaltılacak, programlar arası esnek geçişler sağlanacak.  

2014-2018 yıllarını kapsayan 10. Kalkınma Planı'nda eğitimin her kademesine ilişkin pek çok hedef ve amaç yer alıyor.

Eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması ve hizmet sunumunun iyileştirilmesi için ücretsiz ders kitabı temini, şartlı eğitim yardımları, taşımalı eğitim gibi uygulamaların hayata geçirildiği belirtilen planda, öğretmenlerin istihdamında ve hizmet içi eğitimlerinde artış sağlandığı, eğitime ayrılan kamu kaynağının artırıldığı, FATİH Projesi'nin başlatıldığı, 12 yıllık kademeli zorunlu eğitim sisteminin tesis edildiğini ve müfredatın bu doğrultuda yenilendiği anımsatıldı.

Eğitimde beşeri ve fiziki altyapının iyileştirildiği, başta kız çocuklarının okullaşması olmak üzere eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarında artış sağlandığı ifade edildi.

2012-2013 eğitim öğretim yılında okullaşma oranlarının okul öncesi eğitimde yüzde 44, ilköğretimde yüzde 107,6 ve ortaöğretimde yüzde 96,8 olarak gerçekleştiği bildirilen planda, eğitimin çıktılarını ve dolayısıyla sistemin performansını değerlendiren uluslararası araştırmalarda elde edilen ortalama puanlarda kısmi iyileşmenin sağlandığı belirtildi.

Yükseköğretime yoğun talebin karşılanması amacıyla 9. Kalkınma Planı dönemi başında 93 olan üniversite sayısının 2013 Mayıs ayı itibarıyla 170’e ulaştığı, yükseköğretimin ülke geneline yaygınlaştırıldığı ve kontenjanların önemli ölçüde artırıldığı ifade edildi.

Yükseköğretim sisteminin merkeziyetçi yapısı, hizmet sunumunda çeşitliliğin yeterince sağlanamamasıyla eğitim ve araştırma kalitesine ilişkin sorunların yükseköğretim sisteminin rekabet edebilirliğini, toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilme kapasitesini ve üretkenliğini olumsuz yönde etkilemeye devam ettiği kaydedildi.

Eğitime erişim başta olmak üzere sağlanan iyileşmelere rağmen eğitim kalitesinin yükseltilmesi, bölgeler ve okul türleri arasındaki başarı düzeyi farklılıklarının azaltılması ihtiyacının önemini koruduğu vurgulandı. 

Okul terkinin azaltılması planlanıyor

Planda önümüzdeki 5 yıla ilişkin eğitimle ilgili politikalara da yer verildi. Buna  göre, okul türlerinin azaltıldığı, programlar arası esnek geçişlerin olduğu, öğrencilerin ruhsal ve fiziksel gelişimleriyle becerilerini artırmaya yönelik sportif, sanatsal ve kültürel aktivitelerin daha fazla yer aldığı, bilgi ve iletişim teknolojilerine entegre olmuş bir müfredatın bulunduğu, sınav odaklı olmayan, bireysel farklılıkları gözeten bir dönüşüm programı uygulanacak.

Öğrencilerin sosyal, zihinsel, duygusal ve fiziksel gelişimine katkı sağlayan okul öncesi eğitim, imkanları kısıtlı hane ve bölgelerin erişimini destekleyecek şekilde yaygınlaştırılacak.

İlk ve ortaöğretimde başta engelliler ve kız çocukları olmak üzere tüm çocukların okula erişimi sağlanacak, sınıf tekrarı ve okul terki azaltılacak. Özel eğitime gereksinim duyan engellilerin ve özel yetenekli bireylerin, bütünleştirme eğitimi doğrultusunda, uygun ortamlarda eğitimlerinin sağlanması amacıyla beşeri ve fiziki altyapı güçlendirilecek.

Yabancı dil eğitimine erken yaşlarda başlanacak, bireylerin en az bir yabancı dili iyi derecede öğrenmesini sağlayacak düzenlemeler yapılacak. 

Ortaöğretim ve yükseköğretime geçiş sistemi, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini dikkate alan etkin rehberlik ve yönlendirme hizmetleri desteğiyle süreç odaklı bir değerlendirme yapısına kavuşturulacak.

Eğitim programlarına ulusal mesleki standart

Öğretmenlik mesleği daha cazip hale getirilecek; öğretmen yetiştiren fakültelerle okullar arasındaki etkileşim güçlendirilecek; öğretmen yetiştirme ve geliştirme sistemi, öğretmen ve öğrenci yeterliliklerini esas alan, kişisel ve mesleki gelişimi sürekli teşvik eden, kariyer gelişimi ve performansa dayanan bir yapıda düzenlenecek. Deneyimli öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışması özendirilecek. 

Okul idarelerinin bütçeleme süreçlerinde yetki ve sorumlulukları artırılacak. Kalabalık ve birleştirilmiş sınıfla ikili eğitim uygulamaları azaltılacak, öğrenci pansiyonları yaygınlaştırılacak. Eğitimde alternatif finansman modelleri geliştirilecek, özel sektörün eğitim kurumu açması, özel kesim ve meslek örgütlerinin mesleki eğitim sürecine idari ve mali yönden aktif katılımı özendirilecek.

Örgün ve yaygın eğitim kurumlarında bilgi ve iletişim teknolojisi altyapısı geliştirilecek, öğrenci ve öğretmenlerin bu teknolojileri kullanma yetkinlikleri artırılacak. FATİH Projesi tamamlanacak ve teknolojinin eğitime entegrasyonu konusunda nitel ve nicel göstergeler geliştirilerek etki değerlendirmesi yapılacak.

Mesleki ve teknik eğitimde okul-işletme ilişkisinin orta ve uzun vadeli sektör projeksiyonlarını dikkate alacak biçimde güçlendirilmesi yoluyla artırılacak. Ulusal Yeterlilik Çerçevesi oluşturularak eğitim ve öğretim programları ulusal meslek standartlarına göre güncellenecek, önceki öğrenmelerin tanınmasını içeren, öğrenci hareketliliğini destekleyen ulusal ve uluslararası geçerliliğe sahip diploma ve sertifikasyon sistemi geliştirilecek.

Yükseköğretim kurumları çeşitlenecek

Yükseköğretim sistemi, hesap verebilirlik temelinde özerklik, performans odaklılık, ihtisaslaşma ve çeşitlilik ilkeleri çerçevesinde kalite odaklı rekabetçi bir yapıya dönüştürülecek. 

Yükseköğretim Kurulu, standart belirleme, planlama ve koordinasyondan sorumlu olacak şekilde yeniden yapılandırılacak. Yükseköğretimde kalite güvencesi sistemi oluşturulacak.

Yükseköğretim kurumlarının sanayiyle işbirliği içerisinde teknoloji üretimine önem veren, çıktı odaklı bir yapıya dönüştürülmesi teşvik edilecek ve girişimci faaliyetlerle gelir kaynakları çeşitlendirilecek. Yükseköğretim kurumları çeşitlendirilecek ve yükseköğretim sistemi uluslararası öğrenciler ve öğretim üyeleri için çekim merkezi haline getirilecek.

> Okul türleri azaltılacak, üniversiteler çeşitlendirilecek

Hükümetin 10. Kalkınma Planı kapsamında eğitim alanında yapacağı düzenlemeler ve önlemler açıklandı. İşte ana başlıklar;

-Öğretmenler ve öğrencilerin yanı sıra eğitim sisteminin geneline yönelik çeşitli hedefler içeriyor

-Buna göre deneyimli öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışması özendirilecek

-Ortaöğretim ve yükseköğretime geçiş sistemi, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini dikkate alan süreç odaklı bir değerlendirme yapısına kavuşturulacak

-Öğrenci pansiyonları artırılacak

-YÖK, standart belirleme, planlama ve koordinasyondan sorumlu olacak şekilde yeniden yapılandırılacak

-Okul türleri azaltılacak, programlar arası esnek geçişler sağlanacak

-Yükseköğretim kurumları çeşitlendirilecek, yükseköğretim sistemi uluslararası öğrenciler ve öğretim üyeleri için çekim merkezi haline getirilecek

Hükümetin hazırladığı 10. Kalkınma Planı'na göre, okul türleri azaltılacak, programlar arası esnek geçişler sağlanacak.  

2014-2018 yıllarını kapsayan 10. Kalkınma Planı'nda eğitimin her kademesine ilişkin pek çok hedef ve amaç yer alıyor.

Eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması ve hizmet sunumunun iyileştirilmesi için ücretsiz ders kitabı temini, şartlı eğitim yardımları, taşımalı eğitim gibi uygulamaların hayata geçirildiği belirtilen planda, öğretmenlerin istihdamında ve hizmet içi eğitimlerinde artış sağlandığı, eğitime ayrılan kamu kaynağının artırıldığı, FATİH Projesi'nin başlatıldığı, 12 yıllık kademeli zorunlu eğitim sisteminin tesis edildiğini ve müfredatın bu doğrultuda yenilendiği anımsatıldı.

Eğitimde beşeri ve fiziki altyapının iyileştirildiği, başta kız çocuklarının okullaşması olmak üzere eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarında artış sağlandığı ifade edildi.

2012-2013 eğitim öğretim yılında okullaşma oranlarının okul öncesi eğitimde yüzde 44, ilköğretimde yüzde 107,6 ve ortaöğretimde yüzde 96,8 olarak gerçekleştiği bildirilen planda, eğitimin çıktılarını ve dolayısıyla sistemin performansını değerlendiren uluslararası araştırmalarda elde edilen ortalama puanlarda kısmi iyileşmenin sağlandığı belirtildi.

Yükseköğretime yoğun talebin karşılanması amacıyla 9. Kalkınma Planı dönemi başında 93 olan üniversite sayısının 2013 Mayıs ayı itibarıyla 170’e ulaştığı, yükseköğretimin ülke geneline yaygınlaştırıldığı ve kontenjanların önemli ölçüde artırıldığı ifade edildi.

Yükseköğretim sisteminin merkeziyetçi yapısı, hizmet sunumunda çeşitliliğin yeterince sağlanamamasıyla eğitim ve araştırma kalitesine ilişkin sorunların yükseköğretim sisteminin rekabet edebilirliğini, toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilme kapasitesini ve üretkenliğini olumsuz yönde etkilemeye devam ettiği kaydedildi.

Eğitime erişim başta olmak üzere sağlanan iyileşmelere rağmen eğitim kalitesinin yükseltilmesi, bölgeler ve okul türleri arasındaki başarı düzeyi farklılıklarının azaltılması ihtiyacının önemini koruduğu vurgulandı. 

Okul terkinin azaltılması planlanıyor

Planda önümüzdeki 5 yıla ilişkin eğitimle ilgili politikalara da yer verildi. Buna  göre, okul türlerinin azaltıldığı, programlar arası esnek geçişlerin olduğu, öğrencilerin ruhsal ve fiziksel gelişimleriyle becerilerini artırmaya yönelik sportif, sanatsal ve kültürel aktivitelerin daha fazla yer aldığı, bilgi ve iletişim teknolojilerine entegre olmuş bir müfredatın bulunduğu, sınav odaklı olmayan, bireysel farklılıkları gözeten bir dönüşüm programı uygulanacak.

Öğrencilerin sosyal, zihinsel, duygusal ve fiziksel gelişimine katkı sağlayan okul öncesi eğitim, imkanları kısıtlı hane ve bölgelerin erişimini destekleyecek şekilde yaygınlaştırılacak.

İlk ve ortaöğretimde başta engelliler ve kız çocukları olmak üzere tüm çocukların okula erişimi sağlanacak, sınıf tekrarı ve okul terki azaltılacak. Özel eğitime gereksinim duyan engellilerin ve özel yetenekli bireylerin, bütünleştirme eğitimi doğrultusunda, uygun ortamlarda eğitimlerinin sağlanması amacıyla beşeri ve fiziki altyapı güçlendirilecek.

Yabancı dil eğitimine erken yaşlarda başlanacak, bireylerin en az bir yabancı dili iyi derecede öğrenmesini sağlayacak düzenlemeler yapılacak. 

Ortaöğretim ve yükseköğretime geçiş sistemi, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini dikkate alan etkin rehberlik ve yönlendirme hizmetleri desteğiyle süreç odaklı bir değerlendirme yapısına kavuşturulacak.

Eğitim programlarına ulusal mesleki standart

Öğretmenlik mesleği daha cazip hale getirilecek; öğretmen yetiştiren fakültelerle okullar arasındaki etkileşim güçlendirilecek; öğretmen yetiştirme ve geliştirme sistemi, öğretmen ve öğrenci yeterliliklerini esas alan, kişisel ve mesleki gelişimi sürekli teşvik eden, kariyer gelişimi ve performansa dayanan bir yapıda düzenlenecek. Deneyimli öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışması özendirilecek. 

Okul idarelerinin bütçeleme süreçlerinde yetki ve sorumlulukları artırılacak. Kalabalık ve birleştirilmiş sınıfla ikili eğitim uygulamaları azaltılacak, öğrenci pansiyonları yaygınlaştırılacak. Eğitimde alternatif finansman modelleri geliştirilecek, özel sektörün eğitim kurumu açması, özel kesim ve meslek örgütlerinin mesleki eğitim sürecine idari ve mali yönden aktif katılımı özendirilecek.

Örgün ve yaygın eğitim kurumlarında bilgi ve iletişim teknolojisi altyapısı geliştirilecek, öğrenci ve öğretmenlerin bu teknolojileri kullanma yetkinlikleri artırılacak. FATİH Projesi tamamlanacak ve teknolojinin eğitime entegrasyonu konusunda nitel ve nicel göstergeler geliştirilerek etki değerlendirmesi yapılacak.

Mesleki ve teknik eğitimde okul-işletme ilişkisinin orta ve uzun vadeli sektör projeksiyonlarını dikkate alacak biçimde güçlendirilmesi yoluyla artırılacak. Ulusal Yeterlilik Çerçevesi oluşturularak eğitim ve öğretim programları ulusal meslek standartlarına göre güncellenecek, önceki öğrenmelerin tanınmasını içeren, öğrenci hareketliliğini destekleyen ulusal ve uluslararası geçerliliğe sahip diploma ve sertifikasyon sistemi geliştirilecek.

Yükseköğretim kurumları çeşitlenecek

Yükseköğretim sistemi, hesap verebilirlik temelinde özerklik, performans odaklılık, ihtisaslaşma ve çeşitlilik ilkeleri çerçevesinde kalite odaklı rekabetçi bir yapıya dönüştürülecek. 

Yükseköğretim Kurulu, standart belirleme, planlama ve koordinasyondan sorumlu olacak şekilde yeniden yapılandırılacak. Yükseköğretimde kalite güvencesi sistemi oluşturulacak.

Yükseköğretim kurumlarının sanayiyle işbirliği içerisinde teknoloji üretimine önem veren, çıktı odaklı bir yapıya dönüştürülmesi teşvik edilecek ve girişimci faaliyetlerle gelir kaynakları çeşitlendirilecek. Yükseköğretim kurumları çeşitlendirilecek ve yükseköğretim sistemi uluslararası öğrenciler ve öğretim üyeleri için çekim merkezi haline getirilecek.

Son Güncelleme: Perşembe, 20 Haziran 2013 13:32

Gösterim: 1327

Gelecek eğitim öğretim yılından itibaren ortaokullarda, seçmeli dersler arasında hukuk ve adalet dersi de olacak. Öğrencilerin adalet ve hukuk bilincinin geliştirilmesi amaçlanan ders kapsamında, sınıflarda temsili mahkemeler oluşturulacak, adliyeler ziyaret edilecek

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaokul ve imam hatip ortaokullarında gelecek yıl okutulmaya başlanacak hukuk ve adalet dersinin öğretim programını yayımladı.

2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren, 6 ve 7. sınıflarda seçmeli dersler arasında yer alacak hukuk ve adalet dersiyle, öğrencilerin adalet ve hukuk bilincinin geliştirilmesi amaçlanıyor.

Geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı arasında imzalanan protokol kapsamında "Hukuk Bilinci Geliştirme Komisyonu" oluşturuldu. Komisyon tarafından geliştirilen "Hukuk ve Adalet Dersi" öğretim programı, MEB'in internet sitesinde yayımlandı.

Programa göre, hukuk ve adalet dersiyle, öğrencilerin, "Evrenin ruhu olan adalet duygusu" ve hukuk bilincinin erken yaşlarda geliştirilmesi amaçlanıyor.

Dersle çocuklara başkalarının hakkına saygı duyması, bunu ilişkilerine yansıtması, vatandaş olarak hak ve sorumluluk bilincine sahip olması, güncel hayatta karşılaşabileceği sorunlara yönelik temel hukuki bilgi ve becerileri edinmesi hedefleniyor.

"Hukuk ve Adalet Dersi" öğretim programı, öğrencilerin günlük yaşamda karşılaşabileceği hukuk ve adalet kavramlarıyla ilişkili sorunların çözümünde özellikle barışçıl yöntemlere ilişkin gerekli bilişsel ve duyuşsal kazanımları vurgulamayı temel alıyor. Bu noktada öğrencilerin kendi yaşantıları yoluyla örnek olaylara dayalı çözümlemeler yapmaları, hukuk ve adaletle ilgili yaşantı ve gözlemlerinden hareketle bu derste öğrendikleri yeni kavramları içselleştirmeleri ve temel beceriler kazanmaları bekleniyor.

Yargı kurumları ziyaret edilecek

Programdaki kazanımların gerçekleştirilme sürecinde; yargı sistemindeki kurumlara ziyaret düzenlenmesi, sınıflarda temsili mahkemelerin oluşturulması gibi etkinliklerle örnek olay yönteminden de yararlanarak dersin işlenmesi, adaletin sağlanması ve hukukun uygulanması konularında sınıf ortamına yargı sisteminde görevli hukuk uygulayıcılarının davet edilerek birincil kaynaklardan yararlanılması öneriliyor.

Yargılama sisteminin işleyişi ve bu sistemde çalışan kişilerin rolleriyle ilgili adliye ziyareti şeklinde bir etkinlik düzenlenmesi durumunda adliye yetkililerince öğrenciler için pedagojik açıdan herhangi bir probleme neden olmayacak bir ziyaret ortamının temin edilmesi halinde adliye ziyaretleri gerçekleştirilecek.

Ders işlenirken öğrencilere hukuk kurallarına uyulmadığı takdirde bir yaptırımla karşılaşılabileceği ve uygulanacak yaptırımın da olağan hayatını ve geleceğini etkileyebileceğinin hatırlatılması isteniyor.

Öğretmenlerden “özenli” olmaları istendi

Ders işlenirken öğrencilerin beceri ve tutumlarının geliştirilmesi amacıyla çatışma çözme, yorumlama, neden-sonuç ilişkisi kurma, empati kurma, makul çözümleri kabul etme ve karar verme becerilerini geliştirmeye yönelik etkinlikler düzenlenecek.

Derslerde, öğretmenlerin örnekler üzerinde titizlikle durularak hukuk sisteminin karmaşıklığı, süreçlerden bunalma, korku gibi etkenlerin öğrencilerde hak aramaktan çekinme duygusu yaratmaması konusuna dikkat etmesi isteniyor.

Öğrenme öğretme sürecinin daha etkin ve verimli olabilmesi için derste; hukuk terimleri sözlüğü, kanunlar, ilgili resmi internet siteleri gibi yardımcı kaynaklar ile hâkim, savcı, avukat gibi kişilerden yararlanılabilinecek.

> Hukuk ve adalet eğitimi ortaokuldan başlayacak

Gelecek eğitim öğretim yılından itibaren ortaokullarda, seçmeli dersler arasında hukuk ve adalet dersi de olacak. Öğrencilerin adalet ve hukuk bilincinin geliştirilmesi amaçlanan ders kapsamında, sınıflarda temsili mahkemeler oluşturulacak, adliyeler ziyaret edilecek

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaokul ve imam hatip ortaokullarında gelecek yıl okutulmaya başlanacak hukuk ve adalet dersinin öğretim programını yayımladı.

2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren, 6 ve 7. sınıflarda seçmeli dersler arasında yer alacak hukuk ve adalet dersiyle, öğrencilerin adalet ve hukuk bilincinin geliştirilmesi amaçlanıyor.

Geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı arasında imzalanan protokol kapsamında "Hukuk Bilinci Geliştirme Komisyonu" oluşturuldu. Komisyon tarafından geliştirilen "Hukuk ve Adalet Dersi" öğretim programı, MEB'in internet sitesinde yayımlandı.

Programa göre, hukuk ve adalet dersiyle, öğrencilerin, "Evrenin ruhu olan adalet duygusu" ve hukuk bilincinin erken yaşlarda geliştirilmesi amaçlanıyor.

Dersle çocuklara başkalarının hakkına saygı duyması, bunu ilişkilerine yansıtması, vatandaş olarak hak ve sorumluluk bilincine sahip olması, güncel hayatta karşılaşabileceği sorunlara yönelik temel hukuki bilgi ve becerileri edinmesi hedefleniyor.

"Hukuk ve Adalet Dersi" öğretim programı, öğrencilerin günlük yaşamda karşılaşabileceği hukuk ve adalet kavramlarıyla ilişkili sorunların çözümünde özellikle barışçıl yöntemlere ilişkin gerekli bilişsel ve duyuşsal kazanımları vurgulamayı temel alıyor. Bu noktada öğrencilerin kendi yaşantıları yoluyla örnek olaylara dayalı çözümlemeler yapmaları, hukuk ve adaletle ilgili yaşantı ve gözlemlerinden hareketle bu derste öğrendikleri yeni kavramları içselleştirmeleri ve temel beceriler kazanmaları bekleniyor.

Yargı kurumları ziyaret edilecek

Programdaki kazanımların gerçekleştirilme sürecinde; yargı sistemindeki kurumlara ziyaret düzenlenmesi, sınıflarda temsili mahkemelerin oluşturulması gibi etkinliklerle örnek olay yönteminden de yararlanarak dersin işlenmesi, adaletin sağlanması ve hukukun uygulanması konularında sınıf ortamına yargı sisteminde görevli hukuk uygulayıcılarının davet edilerek birincil kaynaklardan yararlanılması öneriliyor.

Yargılama sisteminin işleyişi ve bu sistemde çalışan kişilerin rolleriyle ilgili adliye ziyareti şeklinde bir etkinlik düzenlenmesi durumunda adliye yetkililerince öğrenciler için pedagojik açıdan herhangi bir probleme neden olmayacak bir ziyaret ortamının temin edilmesi halinde adliye ziyaretleri gerçekleştirilecek.

Ders işlenirken öğrencilere hukuk kurallarına uyulmadığı takdirde bir yaptırımla karşılaşılabileceği ve uygulanacak yaptırımın da olağan hayatını ve geleceğini etkileyebileceğinin hatırlatılması isteniyor.

Öğretmenlerden “özenli” olmaları istendi

Ders işlenirken öğrencilerin beceri ve tutumlarının geliştirilmesi amacıyla çatışma çözme, yorumlama, neden-sonuç ilişkisi kurma, empati kurma, makul çözümleri kabul etme ve karar verme becerilerini geliştirmeye yönelik etkinlikler düzenlenecek.

Derslerde, öğretmenlerin örnekler üzerinde titizlikle durularak hukuk sisteminin karmaşıklığı, süreçlerden bunalma, korku gibi etkenlerin öğrencilerde hak aramaktan çekinme duygusu yaratmaması konusuna dikkat etmesi isteniyor.

Öğrenme öğretme sürecinin daha etkin ve verimli olabilmesi için derste; hukuk terimleri sözlüğü, kanunlar, ilgili resmi internet siteleri gibi yardımcı kaynaklar ile hâkim, savcı, avukat gibi kişilerden yararlanılabilinecek.

Son Güncelleme: Perşembe, 20 Haziran 2013 11:46

Gösterim: 1302

Açıköğretim Fakültesi öğrencilerine müjde! Tek dersten başarısız olan Açıköğretim Fakültesi öğrencileri, 28 Temmuz'da sınava alınacak.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, bu eğitim-öğretim yılında tek dersten başarısız olan Açıköğretim Fakültesi öğrencilerinin, 28 Temmuz 2013'de tek ders sınavına alınacağını duyurdu.

YÖK'ten yapılan açıklamaya göre, Çetinsaya, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da konuya ilişkin duyuruda bulundu. 

Çetinsaya, "Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi mezun durumdaki öğrenciler için tek ders sınavı 28 Temmuz'da, 11 merkezde yapılacak" ifadesini kullandı.  

Sınav Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Samsun, Van'da  ve yurt dışı programlarına kayıtlı öğrenciler için Almanya-Köln ile Azerbaycan-Bakü’de yapılacak. Yaklaşık 50 bin öğrencinin girmesi beklenen sınav, toplamda 550 ders için gerçekleştirilecek. Sınava mezun olabilmesi için tek dersi kalan öğrenciler girebilecek.

> Açıköğretim'de tek ders sınavı

Açıköğretim Fakültesi öğrencilerine müjde! Tek dersten başarısız olan Açıköğretim Fakültesi öğrencileri, 28 Temmuz'da sınava alınacak.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, bu eğitim-öğretim yılında tek dersten başarısız olan Açıköğretim Fakültesi öğrencilerinin, 28 Temmuz 2013'de tek ders sınavına alınacağını duyurdu.

YÖK'ten yapılan açıklamaya göre, Çetinsaya, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da konuya ilişkin duyuruda bulundu. 

Çetinsaya, "Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi mezun durumdaki öğrenciler için tek ders sınavı 28 Temmuz'da, 11 merkezde yapılacak" ifadesini kullandı.  

Sınav Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Samsun, Van'da  ve yurt dışı programlarına kayıtlı öğrenciler için Almanya-Köln ile Azerbaycan-Bakü’de yapılacak. Yaklaşık 50 bin öğrencinin girmesi beklenen sınav, toplamda 550 ders için gerçekleştirilecek. Sınava mezun olabilmesi için tek dersi kalan öğrenciler girebilecek.

Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Haziran 2013 12:27

Gösterim: 1829

Özgür Bolat, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde ÖRAV’a sahip çıktı ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya çağrıda bulundu.

Özgür Bolat, Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde Öğretmen Akademisi Vakfı’na (ÖRAV) destek çıktı. Gezi Parkı eylemleri sırasında Garanti Bankası Genel Müdürü Ergün Özen’in “Ben de çapulcuyum” demesinden sonra bazı basın kuruluşlarında çıkan haberler sonucunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın hiçbir gerekçe göstermeden Garanti Bankası sponsorluğunda eğitim alanında hizmet veren ÖRAV’la çalışmalarını durdurması eğitim camiasından büyük tepki toplamıştı. Eğitimciler sosyal medya üzerinden de ÖRAV’a destek olmuş ve Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulunmuştu. Özgür Bolat ÖRAV’la ilgili Bakan Avcı’ya çağrıda bulundu. İşte o yazı;

Özgür Bolat'ın yazısı için Tıklayın

> Öğretmenin sınırı bu mu olmalı?

Özgür Bolat, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde ÖRAV’a sahip çıktı ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya çağrıda bulundu.

Özgür Bolat, Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde Öğretmen Akademisi Vakfı’na (ÖRAV) destek çıktı. Gezi Parkı eylemleri sırasında Garanti Bankası Genel Müdürü Ergün Özen’in “Ben de çapulcuyum” demesinden sonra bazı basın kuruluşlarında çıkan haberler sonucunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın hiçbir gerekçe göstermeden Garanti Bankası sponsorluğunda eğitim alanında hizmet veren ÖRAV’la çalışmalarını durdurması eğitim camiasından büyük tepki toplamıştı. Eğitimciler sosyal medya üzerinden de ÖRAV’a destek olmuş ve Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulunmuştu. Özgür Bolat ÖRAV’la ilgili Bakan Avcı’ya çağrıda bulundu. İşte o yazı;

Özgür Bolat'ın yazısı için Tıklayın

Son Güncelleme: Perşembe, 20 Haziran 2013 08:48

Gösterim: 2246

Teknik öğretmenler, mühendis ve mühendis adaylarının sosyal medyada “bedava mühendislik, mühendislikYÖKoluyor” başlıklarıyla başlattığı kampanyaya tepki gösterdi.

Eğitimtercihi-Teknik öğretmenlere ÖSYM'nin 21 Temmuz'da yapacağı sınavla mühendislik yolunu açan düzenleme mühendis ve mühendis adaylarının tepkisine neden olmuş, mühendisler sosyal medya üzerinden bu duruma tepki göstermişti. Teknik öğretmenler de mühendis ve mühendis adaylarının başlattığı kampanya ve onlara destek verdiklerini düşündükleri basın kuruluşları ile ilgili bir bildiri yayınladı. 

Teknik öğretmenlerin bildirisi şöyle;

Basın yayın kuruluşlarında Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarına “bedava” mühendislik verildiğine dair asılsız, aşağılayıcı, yerici olması yanında, hukuka ve demokratik ilkelere uygun olmayan haksız, amacını aşan bir kampanyanın sosyal ortamda yürütüldüğü ve bunu da bir çok basın kuruluşunun tek taraflı olarak haber yaptığı görülmektedir.

Teknik Öğretmenlerin Mühendislik tamamlama eğitimine ilişkin 3795 sayılı yasa, ilgili kurumlarca hazırlanan birçok bilimsel rapor sonucu, 1992 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'nca tüm partilerin oy birliği ile çıkarılmıştır. Ne var ki söz konusu Kanunun, bazı egemen güçler tarafından uygulanmamasına yönelik birçok girişimde bulunulmuştur. Ancak gerek Anayasa Mahkemesi gerek diğer yargı birimleri tüm iptal taleplerini reddetmiştir.2001 yılına kadar bir çok bürokratik engele rağmen kanun kısmen uygulanmış, 2001 yılından sonraki dönemin YÖK’ü tarafından bugüne kadar hiçbir gerekçe gösterilmeden Kanun uygulanmamıştır. Bu durum Meslek ve Teknik okulların önüne getirilen katsayı anlayışı ile paralel bir uygulamadır ve tamamen 28 şubat sürecinin bir tezahürü ve felsefesine dayalı bir anlayış olarak ortaya çıkmıştır. Bu kanunun uygulanmaması nedeniyle, 4 yıl teknik lisede 4 yıl Fakültede teknik eğitim almasına karşın mezun Teknik Öğretmenler sanayi sektöründe çalıştığında statü , imza ve yetki sorunu ile karşı karşıya bırakılmış, hem maddi hem de manevi olarak mağdur edilmiştir. On binlerce Teknik Eğitim Fakültesi mezununun da işsiz kalmasına neden olmuştur. Teknik Eğitim Fakülteleri 4 yıllık lisans düzeyinde, yüzde 90' ı hem teorik hem de pratik mühendislik eğitimi veren fakültelerdir ve eğitim dersleri dışında mühendislik fakültelerinden kredi olarak daha fazla teknik ders içermektedir.

2009 yılında kapatılan fakültelerin yerine mühendis yetiştiren Teknoloji Fakülteleri kurulmuştur. Bu fakültelerin Teknik Eğitim Fakülteleri ile aynı fiziki ortama, laboratuvara ve Öğretim Görevlisine sahip olmasına, ayrıca ders içeriklerinin benzer olmasına rağmen, Teknik Öğretmenlere aynı unvanın(mühendis unvanının) verilmemesi ayrı bir haksızlıktır...Halihazırda Milli Eğitim Bakanlığı'nda görev yapan teknik öğretmenlerin ciddi bir kısmı MÜHENDİS kökenlidir ve halen Mühendisler Teknik Öğretmenlik yapmaya devam etmektedir. Türkiye'nin dahil olduğu ve eğitim birliğine yönelik imzalamış olduğu anlaşmaya dahil olan bir çok ülkede mühendislik fakültesi mezunları eğitim formasyonu aldıktan sonra ancak Teknik öğretmen olabilirken, ülkemizde Teknik Öğretmenlerin mühendis olabilmeleri için fark dersleri ve sınav konulması zaten ayrı bir çelişki olarak ortada durmaktadır. Söz konusu Kanun kapsamında yapılacak bahse konu sınav iddia edildiği gibi SBS değil ALES düzeyinde zorlu bir sınavdır (not:mühendislik tamamlama sınavı ile aynı içeriğe sahip matematik sorularını kapsayan ALES sınavının sonucuna göre yüksek lisans ve doktora öğrencisi kabulu yapılmaktadır.) Mühendislik tamamlama programına giriş için sıralama niteliği taşıyan bu sınav sonrasında ise daha önce alınan mühendislik temel derslerinin tekrarı olarak en fazla iki dönem fark dersi vermek kaydıyla mühendislik imza ve yetki hakkıTeknik Öğretmenlere verilmektedir. Bu kabul edilmez engellerle imza yetkisini alabilecek Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının sayısı çok sınırlı olacağı aşikardır.

Mühendislik tamamlama, hâlihazırda çalışan Teknik Öğretmenlerin imza yetki sorunu çözüme kavuşturacak ve yetişmiş beyin gücünün üretimin içerisinde yer almasını sağlayacaktır. Örneğin, büyük bir firmada proje müdürü olan Elektrik Öğretmeni veya Fabrikada üretim mühendisi olarak çalışan Otomotiv Öğretmeninin imza ve yetki sorunun giderecektir. Bu çalışma mühendislerin çalışma alanını daraltması asla söz konusu değildir. Tam aksine üretimde verimliliği artıracaktır. Unvanla iş yapan değil gerçekte bilgisine ve tecrübesine güvenen ön plana çıkacaktır. Çalışma hayatında benzer mesleklerin yer alması ile AB kriterlerine uygun bir üretim hamlesi yaratacaktır. Bu ülkemiz için büyük kazanım olacaktır.

Son yıllarda demokratikleşen ülkemizde, meslek guruplarının, sivil toplum örgütlerinin toplumsal taleplerinin her alanda en yüksek perdeden dile getirildiği ve bir çoğunun Hükümette karşılığını bulduğu bir gerçektir. Ancak, bazı gurupların alışagelmiş alışkanlıklarla, egemen güçlerini kullanarak, başkalarını yok sayma, değersiz görme, hafife alma, mağdurların taleplerini örgütleri eliyle yok etme girişimleri kabul edilmez bir durumdur. Bu girişimlere Hükümetimizin ve ilgili yetkililerin de itibar etmeyeceğine inancımız tamdır.Bu sürece herhangi bir zarar gelmesi durumunda 80 bin Teknik Öğretmenin mezununun tek vücut olarak hukuka bağlı kalarak her ortamda en sert bir şekilde gerekli cevabın verileceğinden, kimsenin şüphesi olmasın.

Hal böyle iken, Gerek ulusal gerek uluslararası düzeydeki mevzuatlarda verilen ve kazanılan bir hakkın yıllardır engellenmesini, yok sayılmasını ve bundan dolayı mağdur olan on binlerce yetişmiş insan gücünün görmezden gelinmesini bir haksızlık olarak görmeyip, bu haksızlığı gidermeye çalışan kurumların hedef alınmasını halkımızın insafına vicdanına havale ediyoruz.

Bu tür hukuk ve bilim dışı operasyonlara ve yaklaşımlara Değerli Basınımızın itibar etmemesini önemle rica ediyoruz ve hem haksızlığın tarafında yer alan hem de gerçek dışı bilgilerle karalama kampanyasına destek olan basın kuruluşlarını KINIYORUZ.

> Teknik öğretmenlerden mühendislere tepki!

Teknik öğretmenler, mühendis ve mühendis adaylarının sosyal medyada “bedava mühendislik, mühendislikYÖKoluyor” başlıklarıyla başlattığı kampanyaya tepki gösterdi.

Eğitimtercihi-Teknik öğretmenlere ÖSYM'nin 21 Temmuz'da yapacağı sınavla mühendislik yolunu açan düzenleme mühendis ve mühendis adaylarının tepkisine neden olmuş, mühendisler sosyal medya üzerinden bu duruma tepki göstermişti. Teknik öğretmenler de mühendis ve mühendis adaylarının başlattığı kampanya ve onlara destek verdiklerini düşündükleri basın kuruluşları ile ilgili bir bildiri yayınladı. 

Teknik öğretmenlerin bildirisi şöyle;

Basın yayın kuruluşlarında Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarına “bedava” mühendislik verildiğine dair asılsız, aşağılayıcı, yerici olması yanında, hukuka ve demokratik ilkelere uygun olmayan haksız, amacını aşan bir kampanyanın sosyal ortamda yürütüldüğü ve bunu da bir çok basın kuruluşunun tek taraflı olarak haber yaptığı görülmektedir.

Teknik Öğretmenlerin Mühendislik tamamlama eğitimine ilişkin 3795 sayılı yasa, ilgili kurumlarca hazırlanan birçok bilimsel rapor sonucu, 1992 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'nca tüm partilerin oy birliği ile çıkarılmıştır. Ne var ki söz konusu Kanunun, bazı egemen güçler tarafından uygulanmamasına yönelik birçok girişimde bulunulmuştur. Ancak gerek Anayasa Mahkemesi gerek diğer yargı birimleri tüm iptal taleplerini reddetmiştir.2001 yılına kadar bir çok bürokratik engele rağmen kanun kısmen uygulanmış, 2001 yılından sonraki dönemin YÖK’ü tarafından bugüne kadar hiçbir gerekçe gösterilmeden Kanun uygulanmamıştır. Bu durum Meslek ve Teknik okulların önüne getirilen katsayı anlayışı ile paralel bir uygulamadır ve tamamen 28 şubat sürecinin bir tezahürü ve felsefesine dayalı bir anlayış olarak ortaya çıkmıştır. Bu kanunun uygulanmaması nedeniyle, 4 yıl teknik lisede 4 yıl Fakültede teknik eğitim almasına karşın mezun Teknik Öğretmenler sanayi sektöründe çalıştığında statü , imza ve yetki sorunu ile karşı karşıya bırakılmış, hem maddi hem de manevi olarak mağdur edilmiştir. On binlerce Teknik Eğitim Fakültesi mezununun da işsiz kalmasına neden olmuştur. Teknik Eğitim Fakülteleri 4 yıllık lisans düzeyinde, yüzde 90' ı hem teorik hem de pratik mühendislik eğitimi veren fakültelerdir ve eğitim dersleri dışında mühendislik fakültelerinden kredi olarak daha fazla teknik ders içermektedir.

2009 yılında kapatılan fakültelerin yerine mühendis yetiştiren Teknoloji Fakülteleri kurulmuştur. Bu fakültelerin Teknik Eğitim Fakülteleri ile aynı fiziki ortama, laboratuvara ve Öğretim Görevlisine sahip olmasına, ayrıca ders içeriklerinin benzer olmasına rağmen, Teknik Öğretmenlere aynı unvanın(mühendis unvanının) verilmemesi ayrı bir haksızlıktır...Halihazırda Milli Eğitim Bakanlığı'nda görev yapan teknik öğretmenlerin ciddi bir kısmı MÜHENDİS kökenlidir ve halen Mühendisler Teknik Öğretmenlik yapmaya devam etmektedir. Türkiye'nin dahil olduğu ve eğitim birliğine yönelik imzalamış olduğu anlaşmaya dahil olan bir çok ülkede mühendislik fakültesi mezunları eğitim formasyonu aldıktan sonra ancak Teknik öğretmen olabilirken, ülkemizde Teknik Öğretmenlerin mühendis olabilmeleri için fark dersleri ve sınav konulması zaten ayrı bir çelişki olarak ortada durmaktadır. Söz konusu Kanun kapsamında yapılacak bahse konu sınav iddia edildiği gibi SBS değil ALES düzeyinde zorlu bir sınavdır (not:mühendislik tamamlama sınavı ile aynı içeriğe sahip matematik sorularını kapsayan ALES sınavının sonucuna göre yüksek lisans ve doktora öğrencisi kabulu yapılmaktadır.) Mühendislik tamamlama programına giriş için sıralama niteliği taşıyan bu sınav sonrasında ise daha önce alınan mühendislik temel derslerinin tekrarı olarak en fazla iki dönem fark dersi vermek kaydıyla mühendislik imza ve yetki hakkıTeknik Öğretmenlere verilmektedir. Bu kabul edilmez engellerle imza yetkisini alabilecek Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının sayısı çok sınırlı olacağı aşikardır.

Mühendislik tamamlama, hâlihazırda çalışan Teknik Öğretmenlerin imza yetki sorunu çözüme kavuşturacak ve yetişmiş beyin gücünün üretimin içerisinde yer almasını sağlayacaktır. Örneğin, büyük bir firmada proje müdürü olan Elektrik Öğretmeni veya Fabrikada üretim mühendisi olarak çalışan Otomotiv Öğretmeninin imza ve yetki sorunun giderecektir. Bu çalışma mühendislerin çalışma alanını daraltması asla söz konusu değildir. Tam aksine üretimde verimliliği artıracaktır. Unvanla iş yapan değil gerçekte bilgisine ve tecrübesine güvenen ön plana çıkacaktır. Çalışma hayatında benzer mesleklerin yer alması ile AB kriterlerine uygun bir üretim hamlesi yaratacaktır. Bu ülkemiz için büyük kazanım olacaktır.

Son yıllarda demokratikleşen ülkemizde, meslek guruplarının, sivil toplum örgütlerinin toplumsal taleplerinin her alanda en yüksek perdeden dile getirildiği ve bir çoğunun Hükümette karşılığını bulduğu bir gerçektir. Ancak, bazı gurupların alışagelmiş alışkanlıklarla, egemen güçlerini kullanarak, başkalarını yok sayma, değersiz görme, hafife alma, mağdurların taleplerini örgütleri eliyle yok etme girişimleri kabul edilmez bir durumdur. Bu girişimlere Hükümetimizin ve ilgili yetkililerin de itibar etmeyeceğine inancımız tamdır.Bu sürece herhangi bir zarar gelmesi durumunda 80 bin Teknik Öğretmenin mezununun tek vücut olarak hukuka bağlı kalarak her ortamda en sert bir şekilde gerekli cevabın verileceğinden, kimsenin şüphesi olmasın.

Hal böyle iken, Gerek ulusal gerek uluslararası düzeydeki mevzuatlarda verilen ve kazanılan bir hakkın yıllardır engellenmesini, yok sayılmasını ve bundan dolayı mağdur olan on binlerce yetişmiş insan gücünün görmezden gelinmesini bir haksızlık olarak görmeyip, bu haksızlığı gidermeye çalışan kurumların hedef alınmasını halkımızın insafına vicdanına havale ediyoruz.

Bu tür hukuk ve bilim dışı operasyonlara ve yaklaşımlara Değerli Basınımızın itibar etmemesini önemle rica ediyoruz ve hem haksızlığın tarafında yer alan hem de gerçek dışı bilgilerle karalama kampanyasına destek olan basın kuruluşlarını KINIYORUZ.

Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Haziran 2013 11:17

Gösterim: 2741


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.