Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
YÖK, 6 devlet üniversitesindeki seçimle belirlenen rektör adayları arasından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunulacak üçer adayı belirledi
Yükseköğretim Genel Kurulu, 6 devlet üniversitesinde yapılan seçimle belirlenen rektör adayları arasından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacak her üniversite için üç adayı belirledi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Yükseköğretim Genel Kurulu, 2014 yılının 13. Toplantısını dün gerçekleştirdi.
Genel Kurulun, 6 devlet üniversitesinde seçimle belirlenen her üniversitedeki 6 adaydan, cumhurbaşkanlığına sunulacak üçer rektör adayı ve üniversiteleri göre şöyle:
-Bursa Teknik Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Arif Karademir
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Ali Sürmen
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Osman Kopmaz
-Erzurum Teknik Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Muammer Yaylalı
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. İrfan Kaymaz
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Bülent Çakmak
-İstanbul Medeniyet Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Muhammet İhsan Karaman
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Seyfettin Erdoğan
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Turhan Çaşkurlu
-İzmir Katip Çelebi Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Galip Akhan
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Lütfullah Gündüz
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Turan Gökçe
-Necmettin Erbakan Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Muzaffer Şeker
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Galip Atasağun
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Tahir Yüksek
-Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Metin Doğan
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Mehmet Barca
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Bekir Çakır
-Vakıf üniversitesi rektör adayına olumlu görüş
Bir vakıf üniversitesinin mütevelli heyeti tarafından rektör adayı olarak YÖK'e önerilen adayla ilgili olumlu görüş bildirilmesine karar verildi. Buna göre, Beykent Üniversitesi rektör adayı Prof. Dr. Mehmet Emin Karahan ile ilgili olumlu görüş iletildi.
Dekan atamaları
Toplantıda, devlet üniversitelerindeki 15 fakülteye dekan ataması yapıldı. Bu isimler şöyle:
Adıyaman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi: Prof. Dr. Kadir Karkın
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi: Prof. Dr. Yücel Güney
Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi: Prof. Dr. Muhsin Macit
Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi: Prof. Dr. Hayrettin Türk
Anadolu Üniversitesi Mimarlık Ve Tasarım Fakültesi: Prof. Dr. Nuray Özaslan
Bartın Üniversitesi Fen Fakültesi: Prof. Dr. Ali İhsan Demirel
Gaziosmanpaşa Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi: Prof. Dr. Sefa Tarhan
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi: Prof. Dr. Recep Pekdemir
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi: Prof. Dr. Sebahattin Çevikbaş
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Teknoloji Fakültesi: Prof. Dr. Osman Göktaş
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi: Prof.Dr. Hasan KESKİN
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi: Prof. Dr. Aydın Mısırlıoğlu
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi: Prof. Dr. Ebül Muhsin Doğan
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi: Prof. Dr. Recep Yağız
Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi: Prof. Dr. Cihangir Akın
Vakıf üniversitesi
İki vakıf üniversitesinin mütevelli heyetince dekan adayı olarak YÖK'e önerilen adaylarla ilgili olumlu görüş bildirilmesi kararlaştırıldı. Buna göre, İstanbul Medipol Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi için Prof. Dr. İbrahim Sina Uçkan, Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi için ise Mehmet Gündüz'e olumlu görüş bildirildi.
Öte yandan bir vakıf meslek yüksekokuluna müdür atamasına ilişkin de olumlu görüş çıktı. Buna göre, Plato Meslek Yüksekokulu müdürlüğüne Prof. Dr. Mehmet Metin Hülagü için olumlu görüş verildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
YÖK, 6 devlet üniversitesindeki seçimle belirlenen rektör adayları arasından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunulacak üçer adayı belirledi
Yükseköğretim Genel Kurulu, 6 devlet üniversitesinde yapılan seçimle belirlenen rektör adayları arasından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacak her üniversite için üç adayı belirledi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Yükseköğretim Genel Kurulu, 2014 yılının 13. Toplantısını dün gerçekleştirdi.
Genel Kurulun, 6 devlet üniversitesinde seçimle belirlenen her üniversitedeki 6 adaydan, cumhurbaşkanlığına sunulacak üçer rektör adayı ve üniversiteleri göre şöyle:
-Bursa Teknik Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Arif Karademir
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Ali Sürmen
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Osman Kopmaz
-Erzurum Teknik Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Muammer Yaylalı
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. İrfan Kaymaz
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Bülent Çakmak
-İstanbul Medeniyet Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Muhammet İhsan Karaman
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Seyfettin Erdoğan
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Turhan Çaşkurlu
-İzmir Katip Çelebi Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Galip Akhan
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Lütfullah Gündüz
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Turan Gökçe
-Necmettin Erbakan Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Muzaffer Şeker
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Galip Atasağun
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Tahir Yüksek
-Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
1. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Metin Doğan
2. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Mehmet Barca
3. sıradaki rektör adayı Prof. Dr. Bekir Çakır
-Vakıf üniversitesi rektör adayına olumlu görüş
Bir vakıf üniversitesinin mütevelli heyeti tarafından rektör adayı olarak YÖK'e önerilen adayla ilgili olumlu görüş bildirilmesine karar verildi. Buna göre, Beykent Üniversitesi rektör adayı Prof. Dr. Mehmet Emin Karahan ile ilgili olumlu görüş iletildi.
Dekan atamaları
Toplantıda, devlet üniversitelerindeki 15 fakülteye dekan ataması yapıldı. Bu isimler şöyle:
Adıyaman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi: Prof. Dr. Kadir Karkın
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi: Prof. Dr. Yücel Güney
Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi: Prof. Dr. Muhsin Macit
Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi: Prof. Dr. Hayrettin Türk
Anadolu Üniversitesi Mimarlık Ve Tasarım Fakültesi: Prof. Dr. Nuray Özaslan
Bartın Üniversitesi Fen Fakültesi: Prof. Dr. Ali İhsan Demirel
Gaziosmanpaşa Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi: Prof. Dr. Sefa Tarhan
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi: Prof. Dr. Recep Pekdemir
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi: Prof. Dr. Sebahattin Çevikbaş
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Teknoloji Fakültesi: Prof. Dr. Osman Göktaş
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi: Prof.Dr. Hasan KESKİN
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi: Prof. Dr. Aydın Mısırlıoğlu
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi: Prof. Dr. Ebül Muhsin Doğan
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi: Prof. Dr. Recep Yağız
Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi: Prof. Dr. Cihangir Akın
Vakıf üniversitesi
İki vakıf üniversitesinin mütevelli heyetince dekan adayı olarak YÖK'e önerilen adaylarla ilgili olumlu görüş bildirilmesi kararlaştırıldı. Buna göre, İstanbul Medipol Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi için Prof. Dr. İbrahim Sina Uçkan, Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi için ise Mehmet Gündüz'e olumlu görüş bildirildi.
Öte yandan bir vakıf meslek yüksekokuluna müdür atamasına ilişkin de olumlu görüş çıktı. Buna göre, Plato Meslek Yüksekokulu müdürlüğüne Prof. Dr. Mehmet Metin Hülagü için olumlu görüş verildi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 03 Aralık 2014 12:09
Gösterim: 2663
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi yerleştirmelerinde yaşanan sorunları çözmek için yaptıkları çalışmalar kapsamında, bu yıl açık lise kayıtlarını erken bir tarihe alacaklarını belirterek, " Kaydını yapmayan ya da açık liseye devam etmek isteyen çocuklarımızın da kaydını aynı tarihte açık liseye yapacağız" dedi.
Tekin, AA muhabirinin 19. Milli Eğitim Şurası ve eğitim gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Milli Eğitim Şurası'na ilişkin sürecin mevzuatla düzenlendiğini, gündemde nelerin olacağı, hangi konularda karar alınacağının ayrıntılı bir biçimde yönetmelikte yer aldığını anlatan Tekin, yönetmeliğin 15. maddesinde, şuranın gündemi dışındaki konularda karar alamayacağı şeklindeki düzenlemenin bulunduğunu aktardı.
Tekin, "Dolayısıyla tanımlanmış gündem içerisinde karar alınabilir. Onun dışındaki konularda karar alınmaz. Karma eğitim de bu anlamda bu şuranın gündemi içinde yer alan bir konu değil" bilgisini verdi.
Tekin, karma eğitimin kaldırılması yönünde bir önerinin, şuraya sunulması halinde sonucun ne olacağına ilişkin soru üzerine, "Bu öneriyi sunabilirler. İlgili arkadaşlar görüşlerini dile getirebilirler. Ama bu konuda gündem dışı olduğu için herhangi bir karar alınması mümkün değil. İlgililer ancak sonraki şuralar için gündem konusu edinmek üzere önerebilirler. O da tartışılabilir, konuşulabilir. Ama bir karar alınması mümkün değil" dedi.
Şuraya ilişkin, 10 çalıştay yaptıklarını ve bu çalıştaylar sonucunda ortaya çıkan konu başlıklarıyla ilgili karar alınabileceğini tekrarlayan Tekin, belirlenen konu başlıklarını da bakanlık olarak kendilerinin belirlemediğini, şura katılımcılarının önerileriyle gündemin oluşturulduğunu söyledi.
Değerler eğitimiyle ilgili kararlar önemli olacak
Komisyonlarda değerler eğitiminin de tartışıldığının hatırlatılması üzerine Tekin, değerler eğitimiyle ilgili tartışmaların komisyonda gündeme getirileceğini, orada alınacak kararların kendileri için yol gösterici olacağını, uygulamaya geçirilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı.
Değerler eğitimi ile ilgili MEB'in şura dışında başka bir çalışmasının bulunup bulunmadığının sorulması üzerine de Tekin, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmasında, 'kendi kültürü, geleneği, değerleriyle ve tarihiyle çelişen bir eğitimin dünyanın hiçbir yerinde olmadığı, bunun eğitim süreciyle çelişen uygulamalar olduğunu' söyledi. Bu zaten MEB’in üzerinde çalıştığı konulardan bir tanesiydi. Biz, MEB bünyesindeki okullarda okutulan ders kitaplarının içerisinde bu tür ifadelerin, bu tür hususların ayıklanması için ilgili çalışmalarımızı zaten başlatmıştık. Bunun dışında değerler eğitimiyle ilgili hususların nasıl müfredat içerisinde yer verileceği, şurada alınacak kararlar bizim için önemli olacak. O zaman da onları değerlendireceğiz."
Takviye kurslarında yoğun ilgi
Yusuf Tekin, dershanelerin özel okula dönüştürülmesi konusunda yeni bir gelişme olup olmadığı sorusu üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, dershaneler konusundaki kararlılığı ve bakanlığa yönelik desteği için teşekkür etti.
Dershanelerin fırsat eşitliğini engellediğini ifade eden Tekin, Bakanlığın, dershaneler konusunda aldığı kararların hep çarpıtıldığını ve yanlış aksettirildiğini vurguladı.
Dershanelerin Türkiye'deki eğitim sistemi içinde doğru bilinen bir sürü şehir efsanesini üreterek ayakta kalan mekanizmalar olduğunun altını çizen Tekin, sözlerine şöyle devam etti:
"Mesela 'fırsat eşitliğini sağlıyor dershaneler' iddiası... Koca bir yalan, böyle bir şey yok. 300-500 TL’lik ücreti olan dershanelerden 30-40 bin TL’ye uzanan geniş bir yelpaze var. Bu tam tersine fırsat eşitliğini sağlayan değil, fırsat eşitliğini engelleyen bir durumdu. Cumhurbaşkanımız da konuşmasında ona atıfta bulundu ve eğitime herkesin eşit düzeyde ulaşması için MEB müfredatının bir üst eğitim kurumuna yerleştirilme sınavlarında başat unsur olacağını, sürecin tamamen bununla sınırlı olacağını, tüm çocukların eğitime eşit düzeyde ulaşması için tedbirler alınacağını söyledi.
Biz, zaten bunun çalışmalarını yürütüyoruz. Cumhurbaşkanımızın, Başbakan olduğu dönemdeki talimatlarıyla başlatmıştık. Hafta sonları ve hafta içinde okullarda ve halk eğitim merkezlerinde, çocuklara okullardaki derslerini takviye edici nitelikte kurslarımızı başlattık. Çok yoğun bir ilgi var. Bu yoğun ilgiyi karşılamakta zorlandığımız yerler oldu. Bunun altını çizmek lazım. Öğretmenlerimizden, çok yoğun talepler var, öğrencilerimizden çok büyük talep var. Biz de üzerimize düşeni yapacağız."
TEOG yerleştirmelerinde özel okul kayıt takvimi erkene alınacak
Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında, lise yerleştirmelerinde yapılacak değişikliklere dair soruyu da yanıtlayan Tekin, sisteme ilişkin yaptıkları araştırmalarda sınav süreciyle ilgili memnuniyetin yüzde 100'e yakın olduğunu söyledi.
Okul derslerinin sınav kapsamında olması, müfredat dışında soru sorulmaması, öğrencilere dinlenme imkanı verilmesi, sınavın rutin okul faaliyeti olarak algılanması, yanlışların doğruyu götürmemesi ve telafi sınavlarının yapılmasının çocuklar için çok olumlu konular olduğunu aktaran Tekin, ancak sınava ilişkin memnuniyeti, yerleştirme sürecinde yaşayamadıklarını vurguladı.
Bu yıl 1 milyon 170 bin dolayında öğrenciyi tercihine yerleştirdiklerini, 120-130 bin dolayında öğrencinin ise tercihlerine yerleşemediğini ifade eden Tekin, yerleştirmedeki sorunları çözecek yeni tedbirlerin neler olacağı konusunda yaz boyunca çalıştaylar yaptıklarının altını çizdi.
Çalıştaylarda gelen önerilerden birisinin, özel okulların kayıt sürecinin erken başlaması yönünde olduğunu kaydeden Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özel okullara kayıt sürecini yerleştirme sürecinden biraz önceye çekeceğiz. Özel okullar öğrencilerini kaydedecekler, isteyen öğrenci özel okula kayıt yaptıracak, isteyen öğrenci de kamu okullarındaki kayıt takvimini bekleyecek ve oradaki yerleştirme sürecine dahil olacak. Ama hiçbir şekilde kamu değil, özel okula gitmek isteyen çocuk da özel okula kaydını yapacak ve bizim sistemimizden düşmüş olacak. Ama sonra fikrini değiştirip kamu okuluna gelmek isterse eğer nakil prosedürüne tabi olarak gelebilecek. Böyle bir öneri var, bu öneriyi de değerlendiriyoruz."
Tercihte bulunmayanları için sunulan alternatifleri de değerlendiren Tekin, 12 yıllık zorunlu eğitime göre, 8. sınıfı bitiren tüm çocukların liseye kayıtlarının yapılması gerektiğine işaret etti. Yusuf Tekin, şunları kaydetti:
"Bir başka alternatifimiz de açık lise. Bunu da değerlendireceğiz. Kaydını yapmayan ya da açık liseye devam etmek isteyen çocuklarımızın aynı tarihte açık liseye kaydını yapacağız. Bu yılki sorun şuradan kaynaklandı: Açık lise kayıtları çok geç yani ekim ayı içinde başladı ve dolayısıyla TEOG yerleştirmeleri sürecinde, açık liseye gitmek isteyen çocuklar tercihlerini yapamadılar. Bu yıl o kayıtları da biraz erkene alacağız. Normal TEOG yerleştirmelerini aynı tarihe alıp ikisini birlikte yapmış olacağız."
Eğitim öğretim desteği
Bu yıl özel okula devam eden öğrencilere verilen eğitim-öğretim desteğinin gelecek yıl verilip verilmeyeceğine ilişkin soru üzerine Tekin, özel okullarda bu yıl 250 bin öğrenciye teşvik verildiğini belirtti. Desteğin, kamu okullarından özel okula geçenlere verildiğini dile getiren Tekin, "Mantığı da özel okullar, kamudaki yükü alıyorlar idi. Önümüzdeki yıl da bu uygulama devam edecek, aksayan kısımları varsa aksayan kısımlarla ilgili olarak değişiklikler yapabiliriz. Sahadan gelen talepler doğrultusunda değişiklikler yapılabilir. Şu anda bu konuda net olarak ne tür bir değişiklik yapacağımızı söylememiz doğru olmayabilir" diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi yerleştirmelerinde yaşanan sorunları çözmek için yaptıkları çalışmalar kapsamında, bu yıl açık lise kayıtlarını erken bir tarihe alacaklarını belirterek, " Kaydını yapmayan ya da açık liseye devam etmek isteyen çocuklarımızın da kaydını aynı tarihte açık liseye yapacağız" dedi.
Tekin, AA muhabirinin 19. Milli Eğitim Şurası ve eğitim gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Milli Eğitim Şurası'na ilişkin sürecin mevzuatla düzenlendiğini, gündemde nelerin olacağı, hangi konularda karar alınacağının ayrıntılı bir biçimde yönetmelikte yer aldığını anlatan Tekin, yönetmeliğin 15. maddesinde, şuranın gündemi dışındaki konularda karar alamayacağı şeklindeki düzenlemenin bulunduğunu aktardı.
Tekin, "Dolayısıyla tanımlanmış gündem içerisinde karar alınabilir. Onun dışındaki konularda karar alınmaz. Karma eğitim de bu anlamda bu şuranın gündemi içinde yer alan bir konu değil" bilgisini verdi.
Tekin, karma eğitimin kaldırılması yönünde bir önerinin, şuraya sunulması halinde sonucun ne olacağına ilişkin soru üzerine, "Bu öneriyi sunabilirler. İlgili arkadaşlar görüşlerini dile getirebilirler. Ama bu konuda gündem dışı olduğu için herhangi bir karar alınması mümkün değil. İlgililer ancak sonraki şuralar için gündem konusu edinmek üzere önerebilirler. O da tartışılabilir, konuşulabilir. Ama bir karar alınması mümkün değil" dedi.
Şuraya ilişkin, 10 çalıştay yaptıklarını ve bu çalıştaylar sonucunda ortaya çıkan konu başlıklarıyla ilgili karar alınabileceğini tekrarlayan Tekin, belirlenen konu başlıklarını da bakanlık olarak kendilerinin belirlemediğini, şura katılımcılarının önerileriyle gündemin oluşturulduğunu söyledi.
Değerler eğitimiyle ilgili kararlar önemli olacak
Komisyonlarda değerler eğitiminin de tartışıldığının hatırlatılması üzerine Tekin, değerler eğitimiyle ilgili tartışmaların komisyonda gündeme getirileceğini, orada alınacak kararların kendileri için yol gösterici olacağını, uygulamaya geçirilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı.
Değerler eğitimi ile ilgili MEB'in şura dışında başka bir çalışmasının bulunup bulunmadığının sorulması üzerine de Tekin, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmasında, 'kendi kültürü, geleneği, değerleriyle ve tarihiyle çelişen bir eğitimin dünyanın hiçbir yerinde olmadığı, bunun eğitim süreciyle çelişen uygulamalar olduğunu' söyledi. Bu zaten MEB’in üzerinde çalıştığı konulardan bir tanesiydi. Biz, MEB bünyesindeki okullarda okutulan ders kitaplarının içerisinde bu tür ifadelerin, bu tür hususların ayıklanması için ilgili çalışmalarımızı zaten başlatmıştık. Bunun dışında değerler eğitimiyle ilgili hususların nasıl müfredat içerisinde yer verileceği, şurada alınacak kararlar bizim için önemli olacak. O zaman da onları değerlendireceğiz."
Takviye kurslarında yoğun ilgi
Yusuf Tekin, dershanelerin özel okula dönüştürülmesi konusunda yeni bir gelişme olup olmadığı sorusu üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, dershaneler konusundaki kararlılığı ve bakanlığa yönelik desteği için teşekkür etti.
Dershanelerin fırsat eşitliğini engellediğini ifade eden Tekin, Bakanlığın, dershaneler konusunda aldığı kararların hep çarpıtıldığını ve yanlış aksettirildiğini vurguladı.
Dershanelerin Türkiye'deki eğitim sistemi içinde doğru bilinen bir sürü şehir efsanesini üreterek ayakta kalan mekanizmalar olduğunun altını çizen Tekin, sözlerine şöyle devam etti:
"Mesela 'fırsat eşitliğini sağlıyor dershaneler' iddiası... Koca bir yalan, böyle bir şey yok. 300-500 TL’lik ücreti olan dershanelerden 30-40 bin TL’ye uzanan geniş bir yelpaze var. Bu tam tersine fırsat eşitliğini sağlayan değil, fırsat eşitliğini engelleyen bir durumdu. Cumhurbaşkanımız da konuşmasında ona atıfta bulundu ve eğitime herkesin eşit düzeyde ulaşması için MEB müfredatının bir üst eğitim kurumuna yerleştirilme sınavlarında başat unsur olacağını, sürecin tamamen bununla sınırlı olacağını, tüm çocukların eğitime eşit düzeyde ulaşması için tedbirler alınacağını söyledi.
Biz, zaten bunun çalışmalarını yürütüyoruz. Cumhurbaşkanımızın, Başbakan olduğu dönemdeki talimatlarıyla başlatmıştık. Hafta sonları ve hafta içinde okullarda ve halk eğitim merkezlerinde, çocuklara okullardaki derslerini takviye edici nitelikte kurslarımızı başlattık. Çok yoğun bir ilgi var. Bu yoğun ilgiyi karşılamakta zorlandığımız yerler oldu. Bunun altını çizmek lazım. Öğretmenlerimizden, çok yoğun talepler var, öğrencilerimizden çok büyük talep var. Biz de üzerimize düşeni yapacağız."
TEOG yerleştirmelerinde özel okul kayıt takvimi erkene alınacak
Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında, lise yerleştirmelerinde yapılacak değişikliklere dair soruyu da yanıtlayan Tekin, sisteme ilişkin yaptıkları araştırmalarda sınav süreciyle ilgili memnuniyetin yüzde 100'e yakın olduğunu söyledi.
Okul derslerinin sınav kapsamında olması, müfredat dışında soru sorulmaması, öğrencilere dinlenme imkanı verilmesi, sınavın rutin okul faaliyeti olarak algılanması, yanlışların doğruyu götürmemesi ve telafi sınavlarının yapılmasının çocuklar için çok olumlu konular olduğunu aktaran Tekin, ancak sınava ilişkin memnuniyeti, yerleştirme sürecinde yaşayamadıklarını vurguladı.
Bu yıl 1 milyon 170 bin dolayında öğrenciyi tercihine yerleştirdiklerini, 120-130 bin dolayında öğrencinin ise tercihlerine yerleşemediğini ifade eden Tekin, yerleştirmedeki sorunları çözecek yeni tedbirlerin neler olacağı konusunda yaz boyunca çalıştaylar yaptıklarının altını çizdi.
Çalıştaylarda gelen önerilerden birisinin, özel okulların kayıt sürecinin erken başlaması yönünde olduğunu kaydeden Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özel okullara kayıt sürecini yerleştirme sürecinden biraz önceye çekeceğiz. Özel okullar öğrencilerini kaydedecekler, isteyen öğrenci özel okula kayıt yaptıracak, isteyen öğrenci de kamu okullarındaki kayıt takvimini bekleyecek ve oradaki yerleştirme sürecine dahil olacak. Ama hiçbir şekilde kamu değil, özel okula gitmek isteyen çocuk da özel okula kaydını yapacak ve bizim sistemimizden düşmüş olacak. Ama sonra fikrini değiştirip kamu okuluna gelmek isterse eğer nakil prosedürüne tabi olarak gelebilecek. Böyle bir öneri var, bu öneriyi de değerlendiriyoruz."
Tercihte bulunmayanları için sunulan alternatifleri de değerlendiren Tekin, 12 yıllık zorunlu eğitime göre, 8. sınıfı bitiren tüm çocukların liseye kayıtlarının yapılması gerektiğine işaret etti. Yusuf Tekin, şunları kaydetti:
"Bir başka alternatifimiz de açık lise. Bunu da değerlendireceğiz. Kaydını yapmayan ya da açık liseye devam etmek isteyen çocuklarımızın aynı tarihte açık liseye kaydını yapacağız. Bu yılki sorun şuradan kaynaklandı: Açık lise kayıtları çok geç yani ekim ayı içinde başladı ve dolayısıyla TEOG yerleştirmeleri sürecinde, açık liseye gitmek isteyen çocuklar tercihlerini yapamadılar. Bu yıl o kayıtları da biraz erkene alacağız. Normal TEOG yerleştirmelerini aynı tarihe alıp ikisini birlikte yapmış olacağız."
Eğitim öğretim desteği
Bu yıl özel okula devam eden öğrencilere verilen eğitim-öğretim desteğinin gelecek yıl verilip verilmeyeceğine ilişkin soru üzerine Tekin, özel okullarda bu yıl 250 bin öğrenciye teşvik verildiğini belirtti. Desteğin, kamu okullarından özel okula geçenlere verildiğini dile getiren Tekin, "Mantığı da özel okullar, kamudaki yükü alıyorlar idi. Önümüzdeki yıl da bu uygulama devam edecek, aksayan kısımları varsa aksayan kısımlarla ilgili olarak değişiklikler yapabiliriz. Sahadan gelen talepler doğrultusunda değişiklikler yapılabilir. Şu anda bu konuda net olarak ne tür bir değişiklik yapacağımızı söylememiz doğru olmayabilir" diye konuştu.
Son Güncelleme: Perşembe, 04 Aralık 2014 12:00
Gösterim: 1652
Milli Eğitim Bakanı Avcı, "karma eğitim" tartışmalarıyla ilgili "şura gündeminde olmayan bir konuda karar alınmasının mümkün olmadığını" belirtti.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Şuramıza katılan değerli üyelerin, kişisel olarak veya kendi kurumları adına, sendikaları, dernekleri, vakıfları adına veya kişisel kendi adlarına değişik konularda açıklama yapmaları gayet anlaşılabilir. Ama tüm bunlar şuramızı ve şurada alınacak kararları bağlayan açıklamalar değildir" dedi.
Bakan Nabi Avcı'ya bazı basın mensupları, Milli Eğitim Şura Genel Kurulu Toplantısı'nın öğleden sonraki oturumuna gelişinde, karma eğitime ilişkin ne tür kararlar alınacağını sordu. Bunun üzerine Avcı, şura gündeminde olmayan bir konuda karar alınmasının mümkün olmadığını ifade etti.
Daha sonra Bakan Avcı, Divan Başkanlığının oluşturulması için Milli Eğitim Şura Genel Kurulu Toplantısı'na katıldı.
Burada konuşan Bakan Avcı, medya mensuplarına yönelik uyarıda bulunmak istediğini belirterek, şura toplantısına gelişinde bazı medya mensuplarının röportaj yapmak istediğini ve gündemiyle hiç ilgisi olmayan konularda, ne gibi kararlar alacaklarını sorduklarını aktardı.
Şura yönetmeliğinin 15. maddesinde hangi konuların, nasıl görüşüleceğini ve nasıl karar alınacağını net bir şekilde tanımladığını anlatan Avcı, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla gündemde olmayan bir konuda, hele böyle peşin, başkanın önceden bildiği kararlar almak zaten mümkün değil. O bakımdan şüphesiz şuramıza katılan değerli üyelerin kişisel olarak veya kendi kurumları adına, sendikaları, dernekleri, vakıfları adına veya kişisel kendi adlarına, değişik konularda açıklama yapmaları gayet anlaşılabilir. Ama tüm bunlar şuramızı ve şurada alınacak kararları bağlayan açıklamalar değildir. Şuramızın konuları belli. 4 ana konuda konuşacağız ve bunu da şura yönetmeliğimizin ilgili maddeleri uyarınca tavsiye kararlarına dönüştüreceğiz. Bu bakımdan medyanın, üyelerimizin kendi adına yaptıkları açıklamalar üzerinden şura kararları alınmış gibi yayın yapmalarını yanlış olacağını vurgulamak için bu ön açıklamayı yapıyorum."
Bakan Avcı, şuraya katılan eski bakanlara, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyelerine, ÖSYM ve YÖK, STK'lardan gelen katılımcılara ve tüm şura üyelerine teşekkür etti.
"Öğrencilerin görüş ve önerileri ayrı önem taşıyor"
Şura Genel Kurulu Divan Başkanvekili Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem de bu yılki Milli Eğitim Şurası'nda daha öncekilerden farklı olarak şuraya katılan tüm üyelerin oy kullanma hakkına sahip olduğunu bildirdi.
Özellikle öğrencilerin, velilerin, öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin katılım oranlarının bu yılki şurada arttığını dile getiren Erdem, sivil toplum kuruluşlarından, eğitim alanında faaliyet gösteren sendikalardan üye sayısıyla dengeli bir katılım sağlandığını bildirdi.
Oluşturulacak gruplarda, gündem konularıyla ilgili konuların müzakere edileceğini dile getiren Erdem, "Grup çalışmaları, müzakere edilecek görüşlerin farklılık ve çeşitlilikleriyle daha bir anlam kazanacak. Ortak akıl ile eğitim sisteminin geliştirilmesi için görüş ve önerilerin saygı ve hoşgörü anlayışı içinde ifade ve müzakere edileceğine inanıyoruz. Özellikle öğrencilerin görüş ve önerileri ayrı bir önem taşıyor. Çünkü bu şurayı öğrencilerimiz için, onlara daha iyi bir geleceğin kapılarını nasıl arayabileceğimizin yollarını aramak için gerçekleştiriyoruz" dedi.
Şurada "Öğretmen niteliğinin arttırılması" tartışıldı
Milli Eğitim Şurası'nda "Öğretmen niteliğinin arttırılması" tartışıldı. Tartışmalar sonucunda, öğretmenlik mesleğine orta vadede çoktan seçmeli sınavlar yerine, öğretmen yeterliliklerini temel alan, objektif bir çoklu değerlendirme sisteminin geliştirilmesi benimsendi.
"Öğretmen Niteliğinin Arttırılması" konulu komisyonda, öğretmen yetiştirilmesi ve istihdamı konusundaki sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldı.
Komisyon üyeleri tarafından Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmen ihtiyacının 115 bin dolayında, ancak eğitim fakültelerinden mezun olanların sayısının 40-42 bin dolayında olduğu, yapılan atamalarla bu ihtiyacın giderek azalacağı ifade edildi.
Öğretmen seçimi için çeşitli önerilerin getirildiği komisyonda, bir öneri olarak sunulan "mülakatla" seçim sistemi de tartışıldı.
Tartışmalardan sonra komisyonda, öğretmenlik mesleğine orta vadede çoktan seçmeli sınavlar yerine, öğretmen yeterliliklerini temel alan objektif bir çoklu değerlendirme sisteminin geliştirilmesi benimsendi.
"Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri"nin ele alındığı komisyonda ise okul öncesi eğitimin en az bir yıl zorunlu olması, okul öncesinden başlayarak 1, 2 ve 3. sınıflarda da değerler eğitimlerinin verilmesi konuları ele alındı.
Üyelerinin, görüşlerini açıkladığı tartışmaların ardından komiyonda, öğretim programlarının oyun temelli olması, okul öncesinde değerler eğitiminin verilmesi, okul öncesinden itibaren yetenek gelişiminin izlenmesi, ilkokuldan itibaren normal (tekli) eğitime geçilmesi konularında görüş birliğine varıldı.
Komisyon Başkanı Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Akyol, komisyonun ilk gününde okul öncesi eğitime ilişkin görüşlerin sunulduğunu belirterek, öne çıkan konular arasında okul öncesi eğitimde değerler eğitiminin de verilmesi görüşünün öne çıktığını ifade etti.
Akyol, komisyon üyelerinin değerler eğitiminin okul öncesinde verilmesi konusunda hemfikir olduklarını belirterek, "Tartışma, değerin ne olduğu kısmen de nasıl verileceği üzerine yoğunlaştı. Komisyon üyeleri evrensel, milli ve yerel ve dini değerler verilmesi yönünde görüşlerini açıkladılar. Diğer tartışılan konulardan biri de okullarda normal eğitim verilmesi yönündeydi" diye konuştu.
"Okul Güvenliği", "Eğitim Yöneticilerinin Niteliğinin Arttırılması" konu başlıkları da oluşturulan komisyonlarda görüşülmeye başlandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Avcı, "karma eğitim" tartışmalarıyla ilgili "şura gündeminde olmayan bir konuda karar alınmasının mümkün olmadığını" belirtti.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Şuramıza katılan değerli üyelerin, kişisel olarak veya kendi kurumları adına, sendikaları, dernekleri, vakıfları adına veya kişisel kendi adlarına değişik konularda açıklama yapmaları gayet anlaşılabilir. Ama tüm bunlar şuramızı ve şurada alınacak kararları bağlayan açıklamalar değildir" dedi.
Bakan Nabi Avcı'ya bazı basın mensupları, Milli Eğitim Şura Genel Kurulu Toplantısı'nın öğleden sonraki oturumuna gelişinde, karma eğitime ilişkin ne tür kararlar alınacağını sordu. Bunun üzerine Avcı, şura gündeminde olmayan bir konuda karar alınmasının mümkün olmadığını ifade etti.
Daha sonra Bakan Avcı, Divan Başkanlığının oluşturulması için Milli Eğitim Şura Genel Kurulu Toplantısı'na katıldı.
Burada konuşan Bakan Avcı, medya mensuplarına yönelik uyarıda bulunmak istediğini belirterek, şura toplantısına gelişinde bazı medya mensuplarının röportaj yapmak istediğini ve gündemiyle hiç ilgisi olmayan konularda, ne gibi kararlar alacaklarını sorduklarını aktardı.
Şura yönetmeliğinin 15. maddesinde hangi konuların, nasıl görüşüleceğini ve nasıl karar alınacağını net bir şekilde tanımladığını anlatan Avcı, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla gündemde olmayan bir konuda, hele böyle peşin, başkanın önceden bildiği kararlar almak zaten mümkün değil. O bakımdan şüphesiz şuramıza katılan değerli üyelerin kişisel olarak veya kendi kurumları adına, sendikaları, dernekleri, vakıfları adına veya kişisel kendi adlarına, değişik konularda açıklama yapmaları gayet anlaşılabilir. Ama tüm bunlar şuramızı ve şurada alınacak kararları bağlayan açıklamalar değildir. Şuramızın konuları belli. 4 ana konuda konuşacağız ve bunu da şura yönetmeliğimizin ilgili maddeleri uyarınca tavsiye kararlarına dönüştüreceğiz. Bu bakımdan medyanın, üyelerimizin kendi adına yaptıkları açıklamalar üzerinden şura kararları alınmış gibi yayın yapmalarını yanlış olacağını vurgulamak için bu ön açıklamayı yapıyorum."
Bakan Avcı, şuraya katılan eski bakanlara, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyelerine, ÖSYM ve YÖK, STK'lardan gelen katılımcılara ve tüm şura üyelerine teşekkür etti.
"Öğrencilerin görüş ve önerileri ayrı önem taşıyor"
Şura Genel Kurulu Divan Başkanvekili Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem de bu yılki Milli Eğitim Şurası'nda daha öncekilerden farklı olarak şuraya katılan tüm üyelerin oy kullanma hakkına sahip olduğunu bildirdi.
Özellikle öğrencilerin, velilerin, öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin katılım oranlarının bu yılki şurada arttığını dile getiren Erdem, sivil toplum kuruluşlarından, eğitim alanında faaliyet gösteren sendikalardan üye sayısıyla dengeli bir katılım sağlandığını bildirdi.
Oluşturulacak gruplarda, gündem konularıyla ilgili konuların müzakere edileceğini dile getiren Erdem, "Grup çalışmaları, müzakere edilecek görüşlerin farklılık ve çeşitlilikleriyle daha bir anlam kazanacak. Ortak akıl ile eğitim sisteminin geliştirilmesi için görüş ve önerilerin saygı ve hoşgörü anlayışı içinde ifade ve müzakere edileceğine inanıyoruz. Özellikle öğrencilerin görüş ve önerileri ayrı bir önem taşıyor. Çünkü bu şurayı öğrencilerimiz için, onlara daha iyi bir geleceğin kapılarını nasıl arayabileceğimizin yollarını aramak için gerçekleştiriyoruz" dedi.
Şurada "Öğretmen niteliğinin arttırılması" tartışıldı
Milli Eğitim Şurası'nda "Öğretmen niteliğinin arttırılması" tartışıldı. Tartışmalar sonucunda, öğretmenlik mesleğine orta vadede çoktan seçmeli sınavlar yerine, öğretmen yeterliliklerini temel alan, objektif bir çoklu değerlendirme sisteminin geliştirilmesi benimsendi.
"Öğretmen Niteliğinin Arttırılması" konulu komisyonda, öğretmen yetiştirilmesi ve istihdamı konusundaki sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldı.
Komisyon üyeleri tarafından Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmen ihtiyacının 115 bin dolayında, ancak eğitim fakültelerinden mezun olanların sayısının 40-42 bin dolayında olduğu, yapılan atamalarla bu ihtiyacın giderek azalacağı ifade edildi.
Öğretmen seçimi için çeşitli önerilerin getirildiği komisyonda, bir öneri olarak sunulan "mülakatla" seçim sistemi de tartışıldı.
Tartışmalardan sonra komisyonda, öğretmenlik mesleğine orta vadede çoktan seçmeli sınavlar yerine, öğretmen yeterliliklerini temel alan objektif bir çoklu değerlendirme sisteminin geliştirilmesi benimsendi.
"Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri"nin ele alındığı komisyonda ise okul öncesi eğitimin en az bir yıl zorunlu olması, okul öncesinden başlayarak 1, 2 ve 3. sınıflarda da değerler eğitimlerinin verilmesi konuları ele alındı.
Üyelerinin, görüşlerini açıkladığı tartışmaların ardından komiyonda, öğretim programlarının oyun temelli olması, okul öncesinde değerler eğitiminin verilmesi, okul öncesinden itibaren yetenek gelişiminin izlenmesi, ilkokuldan itibaren normal (tekli) eğitime geçilmesi konularında görüş birliğine varıldı.
Komisyon Başkanı Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Akyol, komisyonun ilk gününde okul öncesi eğitime ilişkin görüşlerin sunulduğunu belirterek, öne çıkan konular arasında okul öncesi eğitimde değerler eğitiminin de verilmesi görüşünün öne çıktığını ifade etti.
Akyol, komisyon üyelerinin değerler eğitiminin okul öncesinde verilmesi konusunda hemfikir olduklarını belirterek, "Tartışma, değerin ne olduğu kısmen de nasıl verileceği üzerine yoğunlaştı. Komisyon üyeleri evrensel, milli ve yerel ve dini değerler verilmesi yönünde görüşlerini açıkladılar. Diğer tartışılan konulardan biri de okullarda normal eğitim verilmesi yönündeydi" diye konuştu.
"Okul Güvenliği", "Eğitim Yöneticilerinin Niteliğinin Arttırılması" konu başlıkları da oluşturulan komisyonlarda görüşülmeye başlandı.
Son Güncelleme: Salı, 02 Aralık 2014 21:33
Gösterim: 892
Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Rektör Vekilliği için Prof. Dr. Ahmet Ağırakça görevlendirildi.
Alınan bilgiye göre, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından Rektör Prof. Dr. Serdar Bedii Omay'ın görevden el çektirilmesi nedeniyle rektör vekilliğine 3 aylığına İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ağırakça görevlendirildi.
Omay, yaklaşık 6 yıldır Mardin Artuklu Üniversitesi rektörlüğü görevini yürütüyordu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Rektör Vekilliği için Prof. Dr. Ahmet Ağırakça görevlendirildi.
Alınan bilgiye göre, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından Rektör Prof. Dr. Serdar Bedii Omay'ın görevden el çektirilmesi nedeniyle rektör vekilliğine 3 aylığına İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ağırakça görevlendirildi.
Omay, yaklaşık 6 yıldır Mardin Artuklu Üniversitesi rektörlüğü görevini yürütüyordu.
Son Güncelleme: Çarşamba, 03 Aralık 2014 09:30
Gösterim: 1175
19. Milli Eğitim Şurası, "Öğretim programları ve haftalık ders çizelgeleri", "öğretmen niteliğinin arttırılması", "eğitim yöneticilerinin niteliğinin arttırılması" ve "okul güvenliği" olmak üzere 4 temel konudan oluşuyor.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından düzenlenen "19. Milli Eğitim Şurası Genel Kurul Toplantısı" Antalya'da bir otelde başladı.
Bakan Avcı, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, MEB şuralarının ülkenin eğitim ve kültür alanındaki birikimlerini oluşturan bilim insanları, eğitim yöneticileri, alan uzmanları, sivil toplum kuruluşları, öğretmen, öğrenci ve velileri bir araya getirdiğini vurguladı.
Şurada 5 gün boyunca yoğun bir tempoda çalışılacağını ve yoğun istişarelerde bulunulacağını ifade eden Avcı, "Siz değerli üyelerin alacağı tavsiye kararların, Bakanlığımız için çok önemli neticeler doğuracağından hiç şüphe duymuyorum" diye konuştu.
Günün ihtiyaçlarına uygun eğitim süreçlerinden geçmiş, milli ve manevi değerlerine bağlı, vizyon sahibi bir insan kaynağının, toplumun temel gücü olacağının kesin olduğunun altını çizen Avcı, "Hiç şüphe yok ki ülkemizin genç nüfusunu stratejik bir avantaja dönüştürmek onlara kazandıracağımız niteliklerle doğrudan ilgilidir. Bunun için eğitim kurumlarımızın imkan ve fırsatlarını en geniş biçimde başta öğretmen ve öğrenciler olmak üzere bütün eğitim paydaşlarına sunulduğu yerler olmasını sağlamak zorundayız" dedi.
Avcı, bunun için eğitim kurumlarının imkan ve fırsatlarının en geniş biçimde başta öğretmen ve öğrenciler olmak üzere bütün eğitim paydaşlarına sunulduğu yerler olmasının sağlanmasının gerektiğini vurguladı.
Hızla değişen dünyada, her insan ve kurumun kendini sürekli gözden geçirmesi, yenilenme ve gelişme gayreti içinde olmasının gerektiğine işaret eden Avcı, bu yüzden ortak gayret, işbirliği ve ortak aklın şurada vücut bularak çok değerli dönüşüm imkanları oluşturacağına yürekten inandığını aktardı.
19. Milli Eğitim Şurasının özel ihtisas komisyonları hazırlık çalışmaları ve bunlara ilişkin sonuç raporlarının, 11 gün önce şura üyelerine gönderildiğini anlatan Avcı, bunlara eş zamanlı olarak, Adana, Aydın, Balıkesir, Erzurum, İstanbul, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Samsun ve Trabzon'da hazırlık çalışmaları gerçekleştirildiğini ifade etti.
Şura hazırlık çalışmalarına akademisyen, maarif müfettişi, okul yöneticisi öğretmen, veli, öğrenci, sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden oluşan toplam 2 bin 200 kişinin katıldığını bildiren Avcı, tüm katılımcılara teşekkürlerini sundu.
Şuranın, "öğretim programları ve haftalık ders çizelgeleri", "öğretmen niteliğinin arttırılması", "eğitim yöneticilerinin niteliğinin arttırılması" ve "okul güvenliği" olmak üzere 4 temel konusu bulunduğuna işaret eden Avcı, şöyle konuştu:
"Öğretim programları ve haftalık ders çizelgeleri konusunda, öğretim programlarının niteliği, öğretim programlarında hangi konulara ne kadar yer vermeliyiz? Özellikle zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla birlikte neleri hangi yaş gruplarında nasıl öğretmeliyiz? 12 yıllık zorunlu eğitimi bitiren bir öğrenci, mesela ne kadar fizik, kimya, ne kadar matematik bilmelidir? Medeniyetimizin değerlerini genç kuşaklara nasıl aktarmalıyız? Öğrencilerimizi uluslararası akranlarıyla, çağdaşlarıyla daha iyi rekabet edebilir duruma nasıl getirebiliriz? Haftalık ders çizelgelerinde bir dönemde alınan ders sayısının sadeleştirilmesi için neler yapabiliriz? Derslerin dönemlik olarak uygulanması ya da bazı derslerin ayrı bir ders olarak okutulması yerine temel derslerle bütünleştirilmesi gibi teknik konulara varıncaya kadar hangi alternatifleri oluşturabiliriz? Bu ve benzeri sorulara en uygun cevapları bulacağımızı umut ediyorum."
Öğretmen niteliğinin arttırılması derinlemesine ele alınacak
Bakan Avcı, şuranın ikinci gündem maddesi olan öğretmen niteliğinin arttırılması konusunda ise öğretmen aday adaylarının yetiştirilmesi, öğretmen eğitiminde hizmet öncesi eğitimin niteliği, öğretmen aday adaylarının mesleğe seçimi, öğretmenlerin mesleki gelişimi, hizmet içi eğitim ve kariyer sisteminin yapılandırılması gibi konuların derinliğine istişare edileceğini söyledi.
Avcı, "eğitim yöneticilerinin niteliğinin arttırılması" konusunda ise eğitim yöneticilerinin nitelikleri, okul yöneticilerinin performans değerlendirmeleri, eğitim yöneticilerinin atanma esasları gibi konuların önemli olduğunu ifade etti.
Okul zorbalığı da ele alınacak
Okul güvenliği konusunda da okulun fiziki mekan yapısı, kapasitesi konularında gelinen nokta ve eksikliklerin tespit edileceğini belirten Avcı, daha güvenli eğitim ortamları oluşturmak için yapılanlar ve yapılması gerekenlerin de şurada ele alınacağını bildirdi.
Okullarda yaşanan bazı olumsuzluklara yönelik, alınması gereken tedbirlerin, çocukları her türlü kötü alışkanlıktan, özellikle de uyuşturucu kullanımından korunma yollarının da şurada görüşüleceğini dile getiren Avcı, "Bunun çok ciddi bir sorun oluşturduğu konusunda hepimizin aynı kanaatte olduğumuzu biliyorum. Okul zorbalığı vandalizm, hırsızlık, ihmal ve istismarlar gibi istisnai de olsa bu tür yönelimler konusunda paydaşlara düşen sorumluluklar neler olmalıdır. Bu ve benzeri sorulara cevap vermek durumunda olduğumuzu düşünüyorum" diye konuştu.
Bakan Avcı, şurada işlerinin zor olduğunu ancak beş gün süresince eğitim dünyasının sorunlarına çözüm olacak tavsiye niteliğinde çok önemli kararlar alacaklarına inandığını dile getirerek, "Allah hepimize kolaylıklar versin" dedi.
Bakan Avcı, konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a şuraya katılımı dolayısıyla milli eğitim camiası ve maarif olarak teşekkürlerini sundu.
Notlar
Açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı, MEB'in ''en üst danışma kurulu'' niteliğindeki şura, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, KKTC Milli Eğitim Bakanı Özdemir Berova, ÖSYM Başkanı Ali Demir, TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak, eski Milli Eğitim Bakanlarından Vehbi Dinçerler, Nimet Baş, Ömer Dinçer, şura üyeleri, eğitimciler ile davetlilerden oluşan yaklaşık 600 kişinin katılımıyla yapılıyor.
Gruplar ilk gün çalışmalarına başlayacak
Şuranın öğleden sonraki oturumunda, Başkanlık divanı oluşturulacak. Daha sonra "Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri", "Öğretmen Niteliğinin Arttırılması", "Eğitim Yöneticilerinin Niteliğinin Arttırılması" ve "Okul Güvenliği” konularında oluşturulan 4 çalışma grubu ilk gün çalışmalarına başlayacak.
Şurada alınan kararlar, tavsiye niteliği taşıyor. Şura 6 Aralık'ta sona erecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
19. Milli Eğitim Şurası, "Öğretim programları ve haftalık ders çizelgeleri", "öğretmen niteliğinin arttırılması", "eğitim yöneticilerinin niteliğinin arttırılması" ve "okul güvenliği" olmak üzere 4 temel konudan oluşuyor.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından düzenlenen "19. Milli Eğitim Şurası Genel Kurul Toplantısı" Antalya'da bir otelde başladı.
Bakan Avcı, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, MEB şuralarının ülkenin eğitim ve kültür alanındaki birikimlerini oluşturan bilim insanları, eğitim yöneticileri, alan uzmanları, sivil toplum kuruluşları, öğretmen, öğrenci ve velileri bir araya getirdiğini vurguladı.
Şurada 5 gün boyunca yoğun bir tempoda çalışılacağını ve yoğun istişarelerde bulunulacağını ifade eden Avcı, "Siz değerli üyelerin alacağı tavsiye kararların, Bakanlığımız için çok önemli neticeler doğuracağından hiç şüphe duymuyorum" diye konuştu.
Günün ihtiyaçlarına uygun eğitim süreçlerinden geçmiş, milli ve manevi değerlerine bağlı, vizyon sahibi bir insan kaynağının, toplumun temel gücü olacağının kesin olduğunun altını çizen Avcı, "Hiç şüphe yok ki ülkemizin genç nüfusunu stratejik bir avantaja dönüştürmek onlara kazandıracağımız niteliklerle doğrudan ilgilidir. Bunun için eğitim kurumlarımızın imkan ve fırsatlarını en geniş biçimde başta öğretmen ve öğrenciler olmak üzere bütün eğitim paydaşlarına sunulduğu yerler olmasını sağlamak zorundayız" dedi.
Avcı, bunun için eğitim kurumlarının imkan ve fırsatlarının en geniş biçimde başta öğretmen ve öğrenciler olmak üzere bütün eğitim paydaşlarına sunulduğu yerler olmasının sağlanmasının gerektiğini vurguladı.
Hızla değişen dünyada, her insan ve kurumun kendini sürekli gözden geçirmesi, yenilenme ve gelişme gayreti içinde olmasının gerektiğine işaret eden Avcı, bu yüzden ortak gayret, işbirliği ve ortak aklın şurada vücut bularak çok değerli dönüşüm imkanları oluşturacağına yürekten inandığını aktardı.
19. Milli Eğitim Şurasının özel ihtisas komisyonları hazırlık çalışmaları ve bunlara ilişkin sonuç raporlarının, 11 gün önce şura üyelerine gönderildiğini anlatan Avcı, bunlara eş zamanlı olarak, Adana, Aydın, Balıkesir, Erzurum, İstanbul, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Samsun ve Trabzon'da hazırlık çalışmaları gerçekleştirildiğini ifade etti.
Şura hazırlık çalışmalarına akademisyen, maarif müfettişi, okul yöneticisi öğretmen, veli, öğrenci, sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden oluşan toplam 2 bin 200 kişinin katıldığını bildiren Avcı, tüm katılımcılara teşekkürlerini sundu.
Şuranın, "öğretim programları ve haftalık ders çizelgeleri", "öğretmen niteliğinin arttırılması", "eğitim yöneticilerinin niteliğinin arttırılması" ve "okul güvenliği" olmak üzere 4 temel konusu bulunduğuna işaret eden Avcı, şöyle konuştu:
"Öğretim programları ve haftalık ders çizelgeleri konusunda, öğretim programlarının niteliği, öğretim programlarında hangi konulara ne kadar yer vermeliyiz? Özellikle zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla birlikte neleri hangi yaş gruplarında nasıl öğretmeliyiz? 12 yıllık zorunlu eğitimi bitiren bir öğrenci, mesela ne kadar fizik, kimya, ne kadar matematik bilmelidir? Medeniyetimizin değerlerini genç kuşaklara nasıl aktarmalıyız? Öğrencilerimizi uluslararası akranlarıyla, çağdaşlarıyla daha iyi rekabet edebilir duruma nasıl getirebiliriz? Haftalık ders çizelgelerinde bir dönemde alınan ders sayısının sadeleştirilmesi için neler yapabiliriz? Derslerin dönemlik olarak uygulanması ya da bazı derslerin ayrı bir ders olarak okutulması yerine temel derslerle bütünleştirilmesi gibi teknik konulara varıncaya kadar hangi alternatifleri oluşturabiliriz? Bu ve benzeri sorulara en uygun cevapları bulacağımızı umut ediyorum."
Öğretmen niteliğinin arttırılması derinlemesine ele alınacak
Bakan Avcı, şuranın ikinci gündem maddesi olan öğretmen niteliğinin arttırılması konusunda ise öğretmen aday adaylarının yetiştirilmesi, öğretmen eğitiminde hizmet öncesi eğitimin niteliği, öğretmen aday adaylarının mesleğe seçimi, öğretmenlerin mesleki gelişimi, hizmet içi eğitim ve kariyer sisteminin yapılandırılması gibi konuların derinliğine istişare edileceğini söyledi.
Avcı, "eğitim yöneticilerinin niteliğinin arttırılması" konusunda ise eğitim yöneticilerinin nitelikleri, okul yöneticilerinin performans değerlendirmeleri, eğitim yöneticilerinin atanma esasları gibi konuların önemli olduğunu ifade etti.
Okul zorbalığı da ele alınacak
Okul güvenliği konusunda da okulun fiziki mekan yapısı, kapasitesi konularında gelinen nokta ve eksikliklerin tespit edileceğini belirten Avcı, daha güvenli eğitim ortamları oluşturmak için yapılanlar ve yapılması gerekenlerin de şurada ele alınacağını bildirdi.
Okullarda yaşanan bazı olumsuzluklara yönelik, alınması gereken tedbirlerin, çocukları her türlü kötü alışkanlıktan, özellikle de uyuşturucu kullanımından korunma yollarının da şurada görüşüleceğini dile getiren Avcı, "Bunun çok ciddi bir sorun oluşturduğu konusunda hepimizin aynı kanaatte olduğumuzu biliyorum. Okul zorbalığı vandalizm, hırsızlık, ihmal ve istismarlar gibi istisnai de olsa bu tür yönelimler konusunda paydaşlara düşen sorumluluklar neler olmalıdır. Bu ve benzeri sorulara cevap vermek durumunda olduğumuzu düşünüyorum" diye konuştu.
Bakan Avcı, şurada işlerinin zor olduğunu ancak beş gün süresince eğitim dünyasının sorunlarına çözüm olacak tavsiye niteliğinde çok önemli kararlar alacaklarına inandığını dile getirerek, "Allah hepimize kolaylıklar versin" dedi.
Bakan Avcı, konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a şuraya katılımı dolayısıyla milli eğitim camiası ve maarif olarak teşekkürlerini sundu.
Notlar
Açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı, MEB'in ''en üst danışma kurulu'' niteliğindeki şura, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, KKTC Milli Eğitim Bakanı Özdemir Berova, ÖSYM Başkanı Ali Demir, TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak, eski Milli Eğitim Bakanlarından Vehbi Dinçerler, Nimet Baş, Ömer Dinçer, şura üyeleri, eğitimciler ile davetlilerden oluşan yaklaşık 600 kişinin katılımıyla yapılıyor.
Gruplar ilk gün çalışmalarına başlayacak
Şuranın öğleden sonraki oturumunda, Başkanlık divanı oluşturulacak. Daha sonra "Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri", "Öğretmen Niteliğinin Arttırılması", "Eğitim Yöneticilerinin Niteliğinin Arttırılması" ve "Okul Güvenliği” konularında oluşturulan 4 çalışma grubu ilk gün çalışmalarına başlayacak.
Şurada alınan kararlar, tavsiye niteliği taşıyor. Şura 6 Aralık'ta sona erecek.
Son Güncelleme: Salı, 02 Aralık 2014 11:48
Gösterim: 1591