Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kız ve erkeklerin aynı evlerde kaldığı ihbarlarını bir kenara atamayacaklarını belirterek, "Valiliklerimizle, emniyet teşkilatımızla bu tür ihbarları değerlendirip, üzerine gidiyoruz" açıklamasını köşe yazarları yorumladı.

Başbakan Erdoğan'ın kız ve erkek üniversite öğrencilerinin birlikte kaldıkları evlere denetleme gelebileceğini açıklaması Türkiye’nin bir numaraları gündem maddesi oldu. Gazetelerin köşe yazarları Başbakan’ın kızlı erkekli açıklamalarını köşelerine taşıdı.

Muhafazakâr toplum mühendisliği

Mehmet Yılmaz – Hürriyet

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’daki toplantıda, milletvekilleri ile sohbet ederken şöyle demişti:

“Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakâr demokrat yapımıza bu ters! Vali Bey’e bunun talimatını verdik. Bunun bir şekilde denetimi yapılacak.”

Yardımcısı ve danışmanı bu son derece tuhaf sözleri düzeltmeye çalıştılar ama Başbakan dün görüşünde ısrar etti.

“Bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyacına cevap veremediğimiz için evlerde kalma noktasında sıkıntı yaşanıyor. Buralarda güvenlik güçlerimize gelen istihbari bilgiler var. Valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar” dedi.

Demek valiler ve güvenlik güçleri artık bu işlere de karışıyorlar.

Başkalarının ne yaptığı, ne ettiğiyle kafayı bozmuş, mahallenin dedikoducu işsiz güçsüz insanları gibi, gözlerini evlerin içine dikmişler!

Yetişkin insanların nasıl yaşadığından size ne?

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Duaya devam

Taha Akyol – Hürriyet

Muhafazakâr duyarlılığımın gereği olarak böyle konulara “Şüyuu vukuundan beter” diye bakarım. Siyasette doğal olan taraftarlık ve muhalefet duygularını böyle konulara sirayet ettirmenin doğru olmadığına inanırım. Bülent Arınç’ın ve ardından Yalçın Akdoğan’ın açıklamalarını bu bakımdan memnunlukla karşılamıştım.

Fakat Sayın Başbakan, meseleyi bilinen üslubuyla öyle bir ele aldı ki, tartışma yeniden alevlendi. Toplumumuzda mutlaka istisnai, mutlaka marjinal olan bir konu genel, ateşli, siyasi bir tartışmaya dönüştü.

Sadece Denizli’den söz ediliyor; bazı ailelerin, şikâyetleri söz konusu. Bu şikâyetlerin haklı olduğunu sanıyorum. Fakat büyütmeden, mahallinde çözülebilecek sorunlar koca bir siyasi tartışmaya dönüştü.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Gençlere format atmaya çalışıyorlar

Ayşe Arman – Hürriyet

Yine aynı şey.

Hep aynı şey.

“Bu iktidar, en çok neden korkuyor?” derseniz.

Cinsellikten!

Bitmez tükenmez bir “cinsellik korkuları” var.

Aşamadılar.

Geçemediler.

Aman Allah’ım, ya o korkunç “şey” gerçekleşirse?

Maazallah, ya kızlarla erkekler sevişirlerse.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Kızların namusu...

Melih Aşık - Milliyet

Başbakan Erdoğan, “Kız - erkek öğrenci aynı evde kalamaz” sözlerini açıklığa kavuşturdu. Kız ve erkeklerin kaldığı evlerle ilgili ihbarlar geldiğini söylerken:

“Valiliklerimizle, emniyet teşkilatımızla bu tür ihbarları değerlendirip, üzerine gidiyoruz. Buralarda nelerin olduğu belli değil.” dedi.

Ana babaların çocuklarını devlete emanet ettiğini kaydetti. Bir hususu daha hatırlattı:

“Biz kızların, erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmiyoruz...”

Bir twitter mesajı ilişiyor gözümüze:

“Bizim iktidar sayesinde, üç günde bir en popüler konu cinsellik oluyor... Böyle muhafazakarlığı seveyim.”

Kadının başörtüsü... Kaç çocuk yapacağı... Çocuğu nasıl yapacağı... Nasıl yapmayacağı... Sezaryen ve kürtajı sorunu... Ekrana nasıl çıkacağı... Bunlar hep gündemdedir... Başbakan bu konuda çok hassastır. Şu sözler de onundur:

“Birisiyle kalkarsın aynı bankta yan yana oturursun, sohbetini yaparsın, şudur budur vesaire. Siz de bir yere kadar saygıyla karşılarsınız. Tayyip Erdoğan olarak ben karşılamam.”

“Kadıköy’den gelip vapurdan inenlerin durumunu görüyorum. Bunlar benim değerlerimle uyuşan şeyler değil...”

Türban sorunu çözümlendi. Şimdi türbansız gençliği zapturapta sokma zamanı. Kadın kısmının çekeceği var bu ahlak muhafızı iktidarın elinden...

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Referans din olunca

Mehveş Evin – Milliyet

Başbakan formunda: Neredeyse her gün bir tartışma konusu yaratmayı yine başarıyor.

Bu arada söylemi, gittikçe “muhafazakar demokrat”lıktan “muhafazakar”lığa, hatta “koyu muhafazakarlığa” doğru evriliyor.

Bazıları alenen dalga geçtiğini düşünüyor. Bazılarıysa gayet ciddi olduğunu...

Tartışırken, her şeyin bir liderin iki dudağının arasında olduğunu kabul ediyoruz...

Muhalefetinden basınına, herkes günlük “şok”ları absorbe etmeye çalışıyor. AKP iktidarı bunu gayet güzel başarıyor. Yalnız Gezi protestolarında tersine döndü işler.

Uzak durmaya çalıştım ama “Kızlarla erkekler aynı evde kalamaz” tartışmasına girmeden edemeyeceğim...

Bize göre böyle!

Birincisi, Başbakan’ın bu görüşte olduğu kimse için sır değil. Türkiye’de kadın ve erkeklerin, İslami yaşam kurallarını esas almasını istiyor.

Son birkaç yıldır bu yöndeki görüşlerini daha sık açıklamakta artık beis görmüyor.

“Dindar gençlik yetiştireceğiz”den tutun kürtaj yasası önermesine, “örtünmek dinin emri” demekten kadınla erkeğin eşit olmadığına...

Giderek artan bir dozda, siyasetle din birbirine karışıyor.

Hepsinde referans, din.

Öğrencinin nerede, kiminle, nasıl kalacağı da aynı muhafazakar İslami görüşe göre belirleniyor. “Bize göre böyle, artık gerisi size kalmış” mesajını veriyor bize.

Reşit insanlardan bahsettiğimizi, kiminle nasıl kalacaklarının artık ailelerini bile ilgilendirmemesi gerektiğini düşünen yok.

Aynı yaş grubu, hevesle evlendirilmeye, çocuk yapmaya çalıştırılıyor ama... Nikah kıyıldığı sürece sorun yok!

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Devlet evin içine girmiş

Mehmet Tezkan – Milliyet

Valilikler bu tür evlere gereğini yapıyormuş..

Ne yapıyor acaba?

18 yaşından büyük kişilere anne babası müdahale edemiyor, ederse şunla ol, bunla ol, şöyle yaşa, böyle yaşa diyemiyor.. Derse, zorlarsa devlet müdahale ediyor.. Yargı, emniyet o genci koruyor..

Aynı devlet nasıl müdahale edecek, hangi yasaya dayanarak diyecek?

Valiler ne yapacak?

Evlilik cüzdanı olmayanları polis gücüyle kapının önüne mi koyacak, evini mi boşalttıracak?

Ev sahiplerine kiraya vermeyin baskısı mı yapılacak?

Muhafazakar iktidar evlerin içine nasıl müdahil olacak?

Devletin özel hayatları dizayn etme hakkı var mı?

Bu uygulama özel hayata müdahale değilse, özel hayata müdahale nasıl olur?

*

Asıl soru şu..

Herkes bundan böyle, iktidarın muhafazakarlık anlayışına uymak zorunda mı?

Muhafazakarlık resmi ideoloji mi oldu?

Yazının tamamını okumak için tıklayın 

Kızlarımın namusu ve ben... 

Reha Muhtar – Vatan

O benim çocuğum... 

O benim kızım... 

Onu sokakta bulmadım ben... 

O benim sorumluluğum...

Hırsızlık, uğursuzluk yapmadıkça, namusu da şerefi de onuru da önce benim sonra da kendi sorumluluğunda... 

Kendi kızımın namusunu “devletle paylaşamam...”

Hiç arzu etmem ama, onu “aynı evde erkek arkadaşlarıyla kaldı” diye komşu şikayetlerine maruz bırakıp, sorgulatamam...

18 yaşında kızlarımın namusunu “komşu şikayetlerine meze ettiremem...” 

Emniyette sorgu meselesi yaptırmam... 

Gencecik bir kızı böylesine bir aşağılamaya maruz bırakmam... 

Başbakan bir baba olarak çok iyi bilir ki;

Hiçbir baba, kızının namusunu, şerefini, onurunu; uluorta “komşu şikayetleri ve dedikoduları üzerinden, ayaklar altına aldırmaz... 

Meçhul şikayetlerle kızının namusunu emniyette test ettirmez...”

Baba olmak aynı zamanda böyle bir hassasiyet... 

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Başbakan haklı 

Mehmet Kamış – Zaman

Burada ince bir çizgi var; devletin hayat tarzına müdahale etmesi başka bir şey, muhafazakar bir partinin sosyal politikalarında muhafazakar bir çizgi benimsemesi başka bir şey. Kimse AK Parti’nin aileyi ilgilendiren, gençliği ilgilendiren konularda muhafazakar bir çizgide olmasını eleştiremez. Çünkü parti seçimlere girmeden önce bunu açıklamış, deklare etmiş, kendini böyle tanımlamıştır. Bu nedenle Başbakan’ın, “Biz kızların erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik, etmiyoruz. Bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyaca cevap veremediğimiz için evlerde kalma noktasında sıkıntı yaşanıyor. Buralarda güvenlik güçlerimize gelen istihbarî bilgiler var. Valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar. Bundan niye rahatsız olunuyor.’’ cümlesi partinin dünya görüşüyle bağdaşan, özel hayata müdahale olarak da asla yorumlanamayacak ifadelerdir. Başbakan’ın bu cümleleri kendi politik çizgisiyle, seçmene söyleyip de seçmenin benimsediği siyasi çizgiyle gayet uyumludur. Kimse bunu özel hayata müdahale olarak yorumlayamaz. Devlet erkini elinde bulunduran, seçimle gelmiş hükümetlerin buraları kendi siyasi politikalarına göre yönetmelerinden daha doğal ne olabilir?

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Kızlı-erkekli ev olay yeri inceleme birimi! 

Cüneyt Özdemir -  Radikal

İşte İsviçreli liguistik uzmanlarının bile zorlandığı satırlardan bir buket dahaydı. Hangi adımlar atılacaktı, neye müdahil olunacaktı ve bu müdahale yaşam sınırı hattında nasıl son bulacaktı, eğer bunlar olmazsa hangi sorumluluğun altına girilecekti? Bu soruların cevabı hâlâ ortada gözükmüyordu ama olsundu... “Bu ülkede annelerin-babaların kahir ekseriyetinin bu işlere asla müsaade etmeyeceğini bilen insanım. Damdan düşen bir insanım. Nerede nasıl seslerin yükseldiğini bilen insanım. Bu işte biz kararlı adım atmaya mecburuz.” 

İşte tam bu an artık çaresizlik içinde televizyonu kapattım. 

Son zamanların en gizemli tehdidi ve bu tehdit ile mücadelesiyle karşı karşıyaydık ve aklım hâlâ anlamamakta direniyordu! 

Yine de bu konuşmanın metin yazarını takdir ettim. Hiçbir şey söylemeden çok şey söyleme sanatı üzerine gerçek bir başyapıt ortaya konmuştu. 

Türkiye’de siyaset işte tam da böyle yapılıyordu. 

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Nazlı Ilıcak

Ben utanıyorum

Gazeteci Nazlı Ilıcak, CNN Türk ekranlarında yayınlanan Dört Bir Taraf programında öğrenci evlerinin denetlenmesi konusunda flaş sözler söyledi. Ilıcak, "Bu işlem hukuk dışı olduğunu söylüyorum. Buradan oy gelecekse hiç gelmesin. Ben utanıyorum" dedi.

Videoyu izlemek için Tıklayın

> Köşe yazarlarından kızlı erkekli öğrenci evi yorumları

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kız ve erkeklerin aynı evlerde kaldığı ihbarlarını bir kenara atamayacaklarını belirterek, "Valiliklerimizle, emniyet teşkilatımızla bu tür ihbarları değerlendirip, üzerine gidiyoruz" açıklamasını köşe yazarları yorumladı.

Başbakan Erdoğan'ın kız ve erkek üniversite öğrencilerinin birlikte kaldıkları evlere denetleme gelebileceğini açıklaması Türkiye’nin bir numaraları gündem maddesi oldu. Gazetelerin köşe yazarları Başbakan’ın kızlı erkekli açıklamalarını köşelerine taşıdı.

Muhafazakâr toplum mühendisliği

Mehmet Yılmaz – Hürriyet

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’daki toplantıda, milletvekilleri ile sohbet ederken şöyle demişti:

“Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakâr demokrat yapımıza bu ters! Vali Bey’e bunun talimatını verdik. Bunun bir şekilde denetimi yapılacak.”

Yardımcısı ve danışmanı bu son derece tuhaf sözleri düzeltmeye çalıştılar ama Başbakan dün görüşünde ısrar etti.

“Bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyacına cevap veremediğimiz için evlerde kalma noktasında sıkıntı yaşanıyor. Buralarda güvenlik güçlerimize gelen istihbari bilgiler var. Valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar” dedi.

Demek valiler ve güvenlik güçleri artık bu işlere de karışıyorlar.

Başkalarının ne yaptığı, ne ettiğiyle kafayı bozmuş, mahallenin dedikoducu işsiz güçsüz insanları gibi, gözlerini evlerin içine dikmişler!

Yetişkin insanların nasıl yaşadığından size ne?

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Duaya devam

Taha Akyol – Hürriyet

Muhafazakâr duyarlılığımın gereği olarak böyle konulara “Şüyuu vukuundan beter” diye bakarım. Siyasette doğal olan taraftarlık ve muhalefet duygularını böyle konulara sirayet ettirmenin doğru olmadığına inanırım. Bülent Arınç’ın ve ardından Yalçın Akdoğan’ın açıklamalarını bu bakımdan memnunlukla karşılamıştım.

Fakat Sayın Başbakan, meseleyi bilinen üslubuyla öyle bir ele aldı ki, tartışma yeniden alevlendi. Toplumumuzda mutlaka istisnai, mutlaka marjinal olan bir konu genel, ateşli, siyasi bir tartışmaya dönüştü.

Sadece Denizli’den söz ediliyor; bazı ailelerin, şikâyetleri söz konusu. Bu şikâyetlerin haklı olduğunu sanıyorum. Fakat büyütmeden, mahallinde çözülebilecek sorunlar koca bir siyasi tartışmaya dönüştü.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Gençlere format atmaya çalışıyorlar

Ayşe Arman – Hürriyet

Yine aynı şey.

Hep aynı şey.

“Bu iktidar, en çok neden korkuyor?” derseniz.

Cinsellikten!

Bitmez tükenmez bir “cinsellik korkuları” var.

Aşamadılar.

Geçemediler.

Aman Allah’ım, ya o korkunç “şey” gerçekleşirse?

Maazallah, ya kızlarla erkekler sevişirlerse.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Kızların namusu...

Melih Aşık - Milliyet

Başbakan Erdoğan, “Kız - erkek öğrenci aynı evde kalamaz” sözlerini açıklığa kavuşturdu. Kız ve erkeklerin kaldığı evlerle ilgili ihbarlar geldiğini söylerken:

“Valiliklerimizle, emniyet teşkilatımızla bu tür ihbarları değerlendirip, üzerine gidiyoruz. Buralarda nelerin olduğu belli değil.” dedi.

Ana babaların çocuklarını devlete emanet ettiğini kaydetti. Bir hususu daha hatırlattı:

“Biz kızların, erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmiyoruz...”

Bir twitter mesajı ilişiyor gözümüze:

“Bizim iktidar sayesinde, üç günde bir en popüler konu cinsellik oluyor... Böyle muhafazakarlığı seveyim.”

Kadının başörtüsü... Kaç çocuk yapacağı... Çocuğu nasıl yapacağı... Nasıl yapmayacağı... Sezaryen ve kürtajı sorunu... Ekrana nasıl çıkacağı... Bunlar hep gündemdedir... Başbakan bu konuda çok hassastır. Şu sözler de onundur:

“Birisiyle kalkarsın aynı bankta yan yana oturursun, sohbetini yaparsın, şudur budur vesaire. Siz de bir yere kadar saygıyla karşılarsınız. Tayyip Erdoğan olarak ben karşılamam.”

“Kadıköy’den gelip vapurdan inenlerin durumunu görüyorum. Bunlar benim değerlerimle uyuşan şeyler değil...”

Türban sorunu çözümlendi. Şimdi türbansız gençliği zapturapta sokma zamanı. Kadın kısmının çekeceği var bu ahlak muhafızı iktidarın elinden...

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Referans din olunca

Mehveş Evin – Milliyet

Başbakan formunda: Neredeyse her gün bir tartışma konusu yaratmayı yine başarıyor.

Bu arada söylemi, gittikçe “muhafazakar demokrat”lıktan “muhafazakar”lığa, hatta “koyu muhafazakarlığa” doğru evriliyor.

Bazıları alenen dalga geçtiğini düşünüyor. Bazılarıysa gayet ciddi olduğunu...

Tartışırken, her şeyin bir liderin iki dudağının arasında olduğunu kabul ediyoruz...

Muhalefetinden basınına, herkes günlük “şok”ları absorbe etmeye çalışıyor. AKP iktidarı bunu gayet güzel başarıyor. Yalnız Gezi protestolarında tersine döndü işler.

Uzak durmaya çalıştım ama “Kızlarla erkekler aynı evde kalamaz” tartışmasına girmeden edemeyeceğim...

Bize göre böyle!

Birincisi, Başbakan’ın bu görüşte olduğu kimse için sır değil. Türkiye’de kadın ve erkeklerin, İslami yaşam kurallarını esas almasını istiyor.

Son birkaç yıldır bu yöndeki görüşlerini daha sık açıklamakta artık beis görmüyor.

“Dindar gençlik yetiştireceğiz”den tutun kürtaj yasası önermesine, “örtünmek dinin emri” demekten kadınla erkeğin eşit olmadığına...

Giderek artan bir dozda, siyasetle din birbirine karışıyor.

Hepsinde referans, din.

Öğrencinin nerede, kiminle, nasıl kalacağı da aynı muhafazakar İslami görüşe göre belirleniyor. “Bize göre böyle, artık gerisi size kalmış” mesajını veriyor bize.

Reşit insanlardan bahsettiğimizi, kiminle nasıl kalacaklarının artık ailelerini bile ilgilendirmemesi gerektiğini düşünen yok.

Aynı yaş grubu, hevesle evlendirilmeye, çocuk yapmaya çalıştırılıyor ama... Nikah kıyıldığı sürece sorun yok!

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Devlet evin içine girmiş

Mehmet Tezkan – Milliyet

Valilikler bu tür evlere gereğini yapıyormuş..

Ne yapıyor acaba?

18 yaşından büyük kişilere anne babası müdahale edemiyor, ederse şunla ol, bunla ol, şöyle yaşa, böyle yaşa diyemiyor.. Derse, zorlarsa devlet müdahale ediyor.. Yargı, emniyet o genci koruyor..

Aynı devlet nasıl müdahale edecek, hangi yasaya dayanarak diyecek?

Valiler ne yapacak?

Evlilik cüzdanı olmayanları polis gücüyle kapının önüne mi koyacak, evini mi boşalttıracak?

Ev sahiplerine kiraya vermeyin baskısı mı yapılacak?

Muhafazakar iktidar evlerin içine nasıl müdahil olacak?

Devletin özel hayatları dizayn etme hakkı var mı?

Bu uygulama özel hayata müdahale değilse, özel hayata müdahale nasıl olur?

*

Asıl soru şu..

Herkes bundan böyle, iktidarın muhafazakarlık anlayışına uymak zorunda mı?

Muhafazakarlık resmi ideoloji mi oldu?

Yazının tamamını okumak için tıklayın 

Kızlarımın namusu ve ben... 

Reha Muhtar – Vatan

O benim çocuğum... 

O benim kızım... 

Onu sokakta bulmadım ben... 

O benim sorumluluğum...

Hırsızlık, uğursuzluk yapmadıkça, namusu da şerefi de onuru da önce benim sonra da kendi sorumluluğunda... 

Kendi kızımın namusunu “devletle paylaşamam...”

Hiç arzu etmem ama, onu “aynı evde erkek arkadaşlarıyla kaldı” diye komşu şikayetlerine maruz bırakıp, sorgulatamam...

18 yaşında kızlarımın namusunu “komşu şikayetlerine meze ettiremem...” 

Emniyette sorgu meselesi yaptırmam... 

Gencecik bir kızı böylesine bir aşağılamaya maruz bırakmam... 

Başbakan bir baba olarak çok iyi bilir ki;

Hiçbir baba, kızının namusunu, şerefini, onurunu; uluorta “komşu şikayetleri ve dedikoduları üzerinden, ayaklar altına aldırmaz... 

Meçhul şikayetlerle kızının namusunu emniyette test ettirmez...”

Baba olmak aynı zamanda böyle bir hassasiyet... 

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Başbakan haklı 

Mehmet Kamış – Zaman

Burada ince bir çizgi var; devletin hayat tarzına müdahale etmesi başka bir şey, muhafazakar bir partinin sosyal politikalarında muhafazakar bir çizgi benimsemesi başka bir şey. Kimse AK Parti’nin aileyi ilgilendiren, gençliği ilgilendiren konularda muhafazakar bir çizgide olmasını eleştiremez. Çünkü parti seçimlere girmeden önce bunu açıklamış, deklare etmiş, kendini böyle tanımlamıştır. Bu nedenle Başbakan’ın, “Biz kızların erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik, etmiyoruz. Bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyaca cevap veremediğimiz için evlerde kalma noktasında sıkıntı yaşanıyor. Buralarda güvenlik güçlerimize gelen istihbarî bilgiler var. Valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar. Bundan niye rahatsız olunuyor.’’ cümlesi partinin dünya görüşüyle bağdaşan, özel hayata müdahale olarak da asla yorumlanamayacak ifadelerdir. Başbakan’ın bu cümleleri kendi politik çizgisiyle, seçmene söyleyip de seçmenin benimsediği siyasi çizgiyle gayet uyumludur. Kimse bunu özel hayata müdahale olarak yorumlayamaz. Devlet erkini elinde bulunduran, seçimle gelmiş hükümetlerin buraları kendi siyasi politikalarına göre yönetmelerinden daha doğal ne olabilir?

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Kızlı-erkekli ev olay yeri inceleme birimi! 

Cüneyt Özdemir -  Radikal

İşte İsviçreli liguistik uzmanlarının bile zorlandığı satırlardan bir buket dahaydı. Hangi adımlar atılacaktı, neye müdahil olunacaktı ve bu müdahale yaşam sınırı hattında nasıl son bulacaktı, eğer bunlar olmazsa hangi sorumluluğun altına girilecekti? Bu soruların cevabı hâlâ ortada gözükmüyordu ama olsundu... “Bu ülkede annelerin-babaların kahir ekseriyetinin bu işlere asla müsaade etmeyeceğini bilen insanım. Damdan düşen bir insanım. Nerede nasıl seslerin yükseldiğini bilen insanım. Bu işte biz kararlı adım atmaya mecburuz.” 

İşte tam bu an artık çaresizlik içinde televizyonu kapattım. 

Son zamanların en gizemli tehdidi ve bu tehdit ile mücadelesiyle karşı karşıyaydık ve aklım hâlâ anlamamakta direniyordu! 

Yine de bu konuşmanın metin yazarını takdir ettim. Hiçbir şey söylemeden çok şey söyleme sanatı üzerine gerçek bir başyapıt ortaya konmuştu. 

Türkiye’de siyaset işte tam da böyle yapılıyordu. 

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Nazlı Ilıcak

Ben utanıyorum

Gazeteci Nazlı Ilıcak, CNN Türk ekranlarında yayınlanan Dört Bir Taraf programında öğrenci evlerinin denetlenmesi konusunda flaş sözler söyledi. Ilıcak, "Bu işlem hukuk dışı olduğunu söylüyorum. Buradan oy gelecekse hiç gelmesin. Ben utanıyorum" dedi.

Videoyu izlemek için Tıklayın

Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Kasım 2013 10:05

Gösterim: 1849

Gazeteci Nazlı Ilıcak, CNN Türk ekranlarında yayınlanan Dört Bir Taraf programında öğrenci evlerinin denetlenmesi konusunda "Bu işlem hukuk dışı olduğunu söylüyorum. Buradan oy gelecekse hiç gelmesin. Ben utanıyorum" dedi.

nazlı ılıcak!tan başbakan'a tepkiBaşbakan Erdoğan'ın kız ve erkek üniversite öğrencilerinin birlikte kaldıkları evlere denetleme gelebileceğini açıklaması Türkiye’nin bir numaraları gündem maddesi oldu. Gazetelerin köşe yazarları Başbakan’ın kızlı erkekli açıklamalarını köşelerine taşıdı.

Nazlı Ilıcak CNN’den açıkladı: Ben utanıyorum

Gazeteci Nazlı Ilıcak, CNN Türk ekranlarında yayınlanan Dört Bir Taraf programında öğrenci evlerinin denetlenmesi konusunda flaş sözler söyledi. Ilıcak, "Bu işlem hukuk dışı olduğunu söylüyorum. Buradan oy gelecekse hiç gelmesin. Ben utanıyorum" dedi.

> Nazlı Ilıcak'tan Başbakan'ın açıklamasına tepki

Gazeteci Nazlı Ilıcak, CNN Türk ekranlarında yayınlanan Dört Bir Taraf programında öğrenci evlerinin denetlenmesi konusunda "Bu işlem hukuk dışı olduğunu söylüyorum. Buradan oy gelecekse hiç gelmesin. Ben utanıyorum" dedi.

nazlı ılıcak!tan başbakan'a tepkiBaşbakan Erdoğan'ın kız ve erkek üniversite öğrencilerinin birlikte kaldıkları evlere denetleme gelebileceğini açıklaması Türkiye’nin bir numaraları gündem maddesi oldu. Gazetelerin köşe yazarları Başbakan’ın kızlı erkekli açıklamalarını köşelerine taşıdı.

Nazlı Ilıcak CNN’den açıkladı: Ben utanıyorum

Gazeteci Nazlı Ilıcak, CNN Türk ekranlarında yayınlanan Dört Bir Taraf programında öğrenci evlerinin denetlenmesi konusunda flaş sözler söyledi. Ilıcak, "Bu işlem hukuk dışı olduğunu söylüyorum. Buradan oy gelecekse hiç gelmesin. Ben utanıyorum" dedi.

Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Kasım 2013 09:39

Gösterim: 1241

Başbakan Erdoğan, kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmasıyla ilgili "Bu konuyla ilgili yasal düzenlemeyi de yaparız. Valiliklerin inisiyatifleri kullanması gerekir" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya'ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Başbakan Erdoğan, kız ve erkek öğrencilerin birlikte tuttukları evlere mi yoksa yurt gibi faaliyet gösteren binalara ilişkin düzenleme yapılacağının sorulması üzerine, "Kız erkek artık karışık yurt dönemini biz kapattık. Şu ana kadar yüzde 75 düzenlemeyi Kredi Yurtlar Kurumuna biz yaptırmış durumdayız.  Dolayısıyla kızlarla erkeklerin aynı yerlerde kampüsü paylaştıkları yurtlar, aynı yerlerde kalmalarına fırsat verecek yurtlar bundan sonra olmayacak. Ev olayına bu, birçok şikayetlerinin olduğu, aynı daireyi kız ve erkek paylaşımı noktasında ciddi şikayetler var. Bu konuyu sizlerin takdirine bırakıyorum" diye konuştu.

"Muhafazakar demokrat bir iktidar olarak da ne gibi düzenlemeler yapılabilir, bunun psikolojik sosyolojik neticeleri nedir, ne değildir bu çalışmaları yapıp, bu şikayetleri değerlendirecegiz" diyen Erdoğan, valiliklerin bu durumdaki yetkisinin sorulması üzerine, bu düzenlemeden sonra gerekli yetkiyi alacaklarını ifade etti.

"Yasal düzenlemeyi de yaparız"

Evlerin özel ve müstakil olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Kişilerin özel müstakil evlerinde bir farklı kız, bir farklı genç ikisinin aynı evde kalması ne denli acaba uygun olabilir. Siz kızınıza, oğlunuza böyle bir şeyi hoşgörüyle karşılayabiliyor musunuz? Yok, yarın anne olduğunuzda veya annesiniz bilemiyorum. Kızınıza, çocuğunuza böyle bir şeyi uygun buluyorsanız sizin için hayırlı olsun. Ama eğer bir yasal düzenleme olması gerekiyorsa biz, bu konuyla ilgili yasal düzenlemeyi de yaparız. Şu anda valiliklerin bu konuda inisiyatifleri varsa bu inisiyatifleri de kullanması gerekir. Çünkü bunun bedeli yarın çok farklı bir şekilde karşımıza gelebilir"  dedi.

Fenerbahçe Spor Kulübünde Aziz Yıldırımın yeniden başkan seçilmesinin ve sonuçların belli olmasının ardından yaptığı konuşmasının sorulması üzerine Erdoğan, kulüplerle ilgil herhangi bir söylemde bulunmasının doğru olmadığını belirtti.

Fenerbahçe camiasının takdirini bu istikamette kullandığını, kendisine "hayırlı olsun" demenin düşeceğini belirten Erdoğan, "Söylenenlerin, vaatlerinin ne denli temelinin olup olmadığını bu '1,5 yılılık sürem var' diyor, 1,5 yıllık süre içinde Fenerbahçe camiası görecektir" ifadesini kullandı.

> Kızlı erkekli öğrenci evine yasal düzenleme mesajı

Başbakan Erdoğan, kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmasıyla ilgili "Bu konuyla ilgili yasal düzenlemeyi de yaparız. Valiliklerin inisiyatifleri kullanması gerekir" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya'ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Başbakan Erdoğan, kız ve erkek öğrencilerin birlikte tuttukları evlere mi yoksa yurt gibi faaliyet gösteren binalara ilişkin düzenleme yapılacağının sorulması üzerine, "Kız erkek artık karışık yurt dönemini biz kapattık. Şu ana kadar yüzde 75 düzenlemeyi Kredi Yurtlar Kurumuna biz yaptırmış durumdayız.  Dolayısıyla kızlarla erkeklerin aynı yerlerde kampüsü paylaştıkları yurtlar, aynı yerlerde kalmalarına fırsat verecek yurtlar bundan sonra olmayacak. Ev olayına bu, birçok şikayetlerinin olduğu, aynı daireyi kız ve erkek paylaşımı noktasında ciddi şikayetler var. Bu konuyu sizlerin takdirine bırakıyorum" diye konuştu.

"Muhafazakar demokrat bir iktidar olarak da ne gibi düzenlemeler yapılabilir, bunun psikolojik sosyolojik neticeleri nedir, ne değildir bu çalışmaları yapıp, bu şikayetleri değerlendirecegiz" diyen Erdoğan, valiliklerin bu durumdaki yetkisinin sorulması üzerine, bu düzenlemeden sonra gerekli yetkiyi alacaklarını ifade etti.

"Yasal düzenlemeyi de yaparız"

Evlerin özel ve müstakil olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Kişilerin özel müstakil evlerinde bir farklı kız, bir farklı genç ikisinin aynı evde kalması ne denli acaba uygun olabilir. Siz kızınıza, oğlunuza böyle bir şeyi hoşgörüyle karşılayabiliyor musunuz? Yok, yarın anne olduğunuzda veya annesiniz bilemiyorum. Kızınıza, çocuğunuza böyle bir şeyi uygun buluyorsanız sizin için hayırlı olsun. Ama eğer bir yasal düzenleme olması gerekiyorsa biz, bu konuyla ilgili yasal düzenlemeyi de yaparız. Şu anda valiliklerin bu konuda inisiyatifleri varsa bu inisiyatifleri de kullanması gerekir. Çünkü bunun bedeli yarın çok farklı bir şekilde karşımıza gelebilir"  dedi.

Fenerbahçe Spor Kulübünde Aziz Yıldırımın yeniden başkan seçilmesinin ve sonuçların belli olmasının ardından yaptığı konuşmasının sorulması üzerine Erdoğan, kulüplerle ilgil herhangi bir söylemde bulunmasının doğru olmadığını belirtti.

Fenerbahçe camiasının takdirini bu istikamette kullandığını, kendisine "hayırlı olsun" demenin düşeceğini belirten Erdoğan, "Söylenenlerin, vaatlerinin ne denli temelinin olup olmadığını bu '1,5 yılılık sürem var' diyor, 1,5 yıllık süre içinde Fenerbahçe camiası görecektir" ifadesini kullandı.

Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Kasım 2013 09:05

Gösterim: 1233

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan'ın öğrenci evlerine ilişkin açıklamasını değerlendirirken, "Ben söylediğimi söyledim, Başbakan da söylediğini söyledi. Onun kendine göre bir siyaset yapma tarzı var, benim de kendime göre bir siyaset yapma tarzım var. Ben dünkü konuşmamda, özel evlerde kiralama yöntemiyle kalınıyorsa bu kişiler 18 yaşını geçmişse, yani reşit olan insanların birbirleriyle birlikte kalmak istemelerine bir yasal itiraz ya da engel olmadığı kanaatindeyim" dedi.

Arınç, TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda kızlı erkekli aynı evde kalınmasıyla ilgili açıklamalar yaptı

Arınç, Başbakan Erdoğan'ın öğrenci evlerine ilişkin açıklamasını değerlendirirken, "Türk toplumunun çoğunluğunda aile önemlidir. Kızlarımızın evleninceye kadar bu tür karı koca ilişkileri içinde bulunmasını mahsurlu görenler de bence büyük bir ekseriyet" dedi.

Tasarı üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Arınç, özel öğrenci evlerine ilişkin olarak dün Bakanlar Kurulu toplantısının ardından bir soru üzerine verdiği cevabın ve bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında yaptığı konuşmanın, görüşmelerde gündeme geldiğini ifade etti.

Sözlerinin arkasında olduğunu belirten Arınç, şunları söyledi:

"Ben dünkü konuşmamda, özel evlerde kiralama yöntemiyle kalınıyorsa bu kişiler 18 yaşını geçmişse, yani reşit olan insanların birbirleriyle birlikte kalmak istemelerine bir yasal itiraz ya da engel olmadığı kanaatindeyim. Ancak şunu iyi bilmemiz lazım. Hepimiz anne ve babayız. Değerleri olan bir toplumda yaşıyoruz. Bizim de parti kimliğimiz muhafazakar demokrat. Bu kimliğimiz ile oy alıyoruz.

Öyle insanlar vardır ki kızının bir başka yabancı erkekle, nikahlı olmadığı halde bile birarada aynı evde karı koca gibi yaşamasında hiçbir sakınca görmeyebilir. Ben buraya gelirken bir program izledim, sokakta röportaj yaptılar, gencecik bir kız, biraz da mahcubiyetle 'ateşle barut bir arada olur mu?' dedi.

Toplumun böyle bir kanaatinde bazen erkek tarafı da 'oğlum ne istersen yap' diyebilir. Bu toplumda kızının ilk tecrübelerinde bile yol gösteren köşe yazarları olduğunu biliyorum. Bunların kim olduğunu herkes de bilir. Ama Türk toplumunun çoğunluğunda aile önemlidir. Kızlarımızın evleninceye kadar bu tür karı koca ilişkileri içinde bulunmasını mahsurlu görenler de bence büyük bir ekseriyet. Sayın Başbakan'ın ifade ettiği budur.

Buradaki şikayet, 'Madem ki gönül rızası ile insanlar bir arada kalıyorlar, yasal olarak da yapılacak bir şey yok. O zaman sıkıntı ne?' Oradaki sıkıntı şu olabilir: Biz de apartmanlarda yaşıyoruz. Bizim de olduğumuz mahallelerde, sokaklarda herkes şunu söyleyer. 'Şurada bir daire tuttular, gelen giden belli değil.' Bunlar talebeyse arkadaşaları da olacaktır. Kızlı erkekli arkadaşlar o daireye girip çıktıkça, halktan şu şikayet gelir: 'Burası neye döndü birader? Giren çıkan belli değil.' İkinci şikayet, 'Burası bir örgüt evi mi yoksa?' diye olabilir.

Çünkü öyle yerler basıldı ki bu tür ilişkiler içinde olanlar bazı yasadışı örgütlere eleman temini için de kullanılabiliyor. Bir başkası, 'vur patlasın çal oynasın' yaparlarsa, apartman sakinleri şikayet eder. Peki ne yapacağız bu durum karşısında?"




"Kaybeden kızlar oluyor"

Bülent Arınç, bu tür durumların üzerinde valilikler ya da belediyelerin mutlaka duracağını ifade etti.

Başbakan Erdoğan'ın, bu açıdan bakıldığında, kendi kimliği ile konuşutuğunu kaydeden Arınç, buna karşılık bir başkasının farklı düşünebileceğini dile getirdi.

Arınç, şöyle devam etti:

"(Bunda hiçbir sakınca yoktur) diyebilirsiniz. 'Hiçbir sakınca yoktur' derken şunu da düşünelim: Eğer kızlar ve erkekler bir arada kalabiliyorsa ve gencecik kızlar sokakta, 'ateşle barut bir arada durmaz' diyebiliyorsa, sonunda çoğu zaman kaybeden kızlar oluyor.

Yani bir mahcubiyeti ömür boyu taşıyabiliyorlar. Yanındakinin terk etmesi halinde ya da başkalarının da kullanmaya kalkması durumunda nasıl facialar yaşandığı hepimiz biliyoruz. Kusura bakmayın, biz muhafazakar bir toplumuz. Muhafazakar demokrat da bir partiyiz.

Baskıcı unsurlar olmamalı ancak bu tür şikayetler konusunda da biz ciddi şekilde meselenin üzerine düşemeliyiz.

Ortaokul seviyesinde 100 öğrenciden 45'nin sigara, 16'sının uyuşturucu, onun dışında kalanların alkol kullanmaya başladığı bir Türkiye'de biz bunları düşünmeliyiz."

"Biz dün tanışmadık"

Başbakan Erdoğan ile kendisinin konuşmasının birbirine ters olduğu yönündeki eleştirilere de yanıt veren Arınç, "Ben böyle düşünmüyorum. Ben söylediğimi söyledim, Başbakan da söylediğini söyledi. Onun kendine göre bir siyaset yapma tarzı var, benim de kendime göre bir siyaset yapma tarzım var. Biz dün tanışmadık. Herhangi bir kafede kahve içerken buluşmadık. Kırk senedir birbirimizi tanıyoruz. Biz birbirimizi biliriz. Başka konularda tartışırız, görüşürüz, anlaşırız. Ama bugüne kadar bir yol ayrılığımız olmadı" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın, toplumun üzerinde hassasiyet gösterdiği bir konuyu gündeme getirdiğini vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:

"Buna karşılık partilerimizin ya da milletvekillerimizin, bunu beğenmiyorlarsa söyleyecekleri şey şudur: 'Hayır, kızlar ve erkekler birarada öğrenci evi ya da kiraladıkları bir yerde kalmalıdır, tüm ilişkiler de serbest almalıdır.'

Bunun karşılığının halkta nasıl yansıyacağını da hep beraber, seçimlerde olması bile en azında 10 gün sonra görürüz.

Mert olmamız lazım. Başbakan diyor ki, 'Bu evlerde kızlar ve erkekler, evli olmadıkları halde birarada kalırlarsa doğabilecek sıkıntıları halk bize şikayet olarak bildiriyor. Biz bu konuda ilgili makamlara bu şi inceleyin deriz.' Siz bunu eleştirirken, 'Hayır böyle bir yetkiniz yok. Bu çağda böyle bir düşünce olabilir mi?' dersiniz, her şeyi söyleyebilirsiniz."

> Arınç’tan kızlı erkekli açıklaması

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan'ın öğrenci evlerine ilişkin açıklamasını değerlendirirken, "Ben söylediğimi söyledim, Başbakan da söylediğini söyledi. Onun kendine göre bir siyaset yapma tarzı var, benim de kendime göre bir siyaset yapma tarzım var. Ben dünkü konuşmamda, özel evlerde kiralama yöntemiyle kalınıyorsa bu kişiler 18 yaşını geçmişse, yani reşit olan insanların birbirleriyle birlikte kalmak istemelerine bir yasal itiraz ya da engel olmadığı kanaatindeyim" dedi.

Arınç, TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda kızlı erkekli aynı evde kalınmasıyla ilgili açıklamalar yaptı

Arınç, Başbakan Erdoğan'ın öğrenci evlerine ilişkin açıklamasını değerlendirirken, "Türk toplumunun çoğunluğunda aile önemlidir. Kızlarımızın evleninceye kadar bu tür karı koca ilişkileri içinde bulunmasını mahsurlu görenler de bence büyük bir ekseriyet" dedi.

Tasarı üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Arınç, özel öğrenci evlerine ilişkin olarak dün Bakanlar Kurulu toplantısının ardından bir soru üzerine verdiği cevabın ve bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında yaptığı konuşmanın, görüşmelerde gündeme geldiğini ifade etti.

Sözlerinin arkasında olduğunu belirten Arınç, şunları söyledi:

"Ben dünkü konuşmamda, özel evlerde kiralama yöntemiyle kalınıyorsa bu kişiler 18 yaşını geçmişse, yani reşit olan insanların birbirleriyle birlikte kalmak istemelerine bir yasal itiraz ya da engel olmadığı kanaatindeyim. Ancak şunu iyi bilmemiz lazım. Hepimiz anne ve babayız. Değerleri olan bir toplumda yaşıyoruz. Bizim de parti kimliğimiz muhafazakar demokrat. Bu kimliğimiz ile oy alıyoruz.

Öyle insanlar vardır ki kızının bir başka yabancı erkekle, nikahlı olmadığı halde bile birarada aynı evde karı koca gibi yaşamasında hiçbir sakınca görmeyebilir. Ben buraya gelirken bir program izledim, sokakta röportaj yaptılar, gencecik bir kız, biraz da mahcubiyetle 'ateşle barut bir arada olur mu?' dedi.

Toplumun böyle bir kanaatinde bazen erkek tarafı da 'oğlum ne istersen yap' diyebilir. Bu toplumda kızının ilk tecrübelerinde bile yol gösteren köşe yazarları olduğunu biliyorum. Bunların kim olduğunu herkes de bilir. Ama Türk toplumunun çoğunluğunda aile önemlidir. Kızlarımızın evleninceye kadar bu tür karı koca ilişkileri içinde bulunmasını mahsurlu görenler de bence büyük bir ekseriyet. Sayın Başbakan'ın ifade ettiği budur.

Buradaki şikayet, 'Madem ki gönül rızası ile insanlar bir arada kalıyorlar, yasal olarak da yapılacak bir şey yok. O zaman sıkıntı ne?' Oradaki sıkıntı şu olabilir: Biz de apartmanlarda yaşıyoruz. Bizim de olduğumuz mahallelerde, sokaklarda herkes şunu söyleyer. 'Şurada bir daire tuttular, gelen giden belli değil.' Bunlar talebeyse arkadaşaları da olacaktır. Kızlı erkekli arkadaşlar o daireye girip çıktıkça, halktan şu şikayet gelir: 'Burası neye döndü birader? Giren çıkan belli değil.' İkinci şikayet, 'Burası bir örgüt evi mi yoksa?' diye olabilir.

Çünkü öyle yerler basıldı ki bu tür ilişkiler içinde olanlar bazı yasadışı örgütlere eleman temini için de kullanılabiliyor. Bir başkası, 'vur patlasın çal oynasın' yaparlarsa, apartman sakinleri şikayet eder. Peki ne yapacağız bu durum karşısında?"




"Kaybeden kızlar oluyor"

Bülent Arınç, bu tür durumların üzerinde valilikler ya da belediyelerin mutlaka duracağını ifade etti.

Başbakan Erdoğan'ın, bu açıdan bakıldığında, kendi kimliği ile konuşutuğunu kaydeden Arınç, buna karşılık bir başkasının farklı düşünebileceğini dile getirdi.

Arınç, şöyle devam etti:

"(Bunda hiçbir sakınca yoktur) diyebilirsiniz. 'Hiçbir sakınca yoktur' derken şunu da düşünelim: Eğer kızlar ve erkekler bir arada kalabiliyorsa ve gencecik kızlar sokakta, 'ateşle barut bir arada durmaz' diyebiliyorsa, sonunda çoğu zaman kaybeden kızlar oluyor.

Yani bir mahcubiyeti ömür boyu taşıyabiliyorlar. Yanındakinin terk etmesi halinde ya da başkalarının da kullanmaya kalkması durumunda nasıl facialar yaşandığı hepimiz biliyoruz. Kusura bakmayın, biz muhafazakar bir toplumuz. Muhafazakar demokrat da bir partiyiz.

Baskıcı unsurlar olmamalı ancak bu tür şikayetler konusunda da biz ciddi şekilde meselenin üzerine düşemeliyiz.

Ortaokul seviyesinde 100 öğrenciden 45'nin sigara, 16'sının uyuşturucu, onun dışında kalanların alkol kullanmaya başladığı bir Türkiye'de biz bunları düşünmeliyiz."

"Biz dün tanışmadık"

Başbakan Erdoğan ile kendisinin konuşmasının birbirine ters olduğu yönündeki eleştirilere de yanıt veren Arınç, "Ben böyle düşünmüyorum. Ben söylediğimi söyledim, Başbakan da söylediğini söyledi. Onun kendine göre bir siyaset yapma tarzı var, benim de kendime göre bir siyaset yapma tarzım var. Biz dün tanışmadık. Herhangi bir kafede kahve içerken buluşmadık. Kırk senedir birbirimizi tanıyoruz. Biz birbirimizi biliriz. Başka konularda tartışırız, görüşürüz, anlaşırız. Ama bugüne kadar bir yol ayrılığımız olmadı" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın, toplumun üzerinde hassasiyet gösterdiği bir konuyu gündeme getirdiğini vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:

"Buna karşılık partilerimizin ya da milletvekillerimizin, bunu beğenmiyorlarsa söyleyecekleri şey şudur: 'Hayır, kızlar ve erkekler birarada öğrenci evi ya da kiraladıkları bir yerde kalmalıdır, tüm ilişkiler de serbest almalıdır.'

Bunun karşılığının halkta nasıl yansıyacağını da hep beraber, seçimlerde olması bile en azında 10 gün sonra görürüz.

Mert olmamız lazım. Başbakan diyor ki, 'Bu evlerde kızlar ve erkekler, evli olmadıkları halde birarada kalırlarsa doğabilecek sıkıntıları halk bize şikayet olarak bildiriyor. Biz bu konuda ilgili makamlara bu şi inceleyin deriz.' Siz bunu eleştirirken, 'Hayır böyle bir yetkiniz yok. Bu çağda böyle bir düşünce olabilir mi?' dersiniz, her şeyi söyleyebilirsiniz."

Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Kasım 2013 14:54

Gösterim: 2208

Başbakan Yardımcısı Arınç, Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili yaptığı açıklamada okulun yeniden eğitime açılması konusunda yasal bir engel olmadığını belirtti. Arınç, "Bu bir siyasi iradedir. Açılması gerekiyorsa açılır, açılmaması gerekiyorsa, bazı engeller varsa açılmaz.” dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili tartışmalara değindi.

Arınç, okulun 1840 yılında açıldığını, 1971 yılına kadar faaliyetini sürdürdüğünü, Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatıldığını anımsattı.

Anayasa Mahkemesi kararırının, okulun üç yıllık teoloji eğitimi veren kısmı ile ilgili olduğunu belirten Arınç, ancak lise kısmını da kendilerinin, 'bu durumda eğitim yapamayız' düşüncesiyle kapatmak zorunda kaldıklarını hatırlattı.

Okulun yeniden eğitime açılması konusunda yasal engel olmadığını anlatan Arınç, "Bu bir siyasi iradedir. Açılması gerekiyorsa açılır, açılmaması gerekiyorsa, bazı engeller varsa açılmaz. Din mensupları, kendi din adamlarını yetiştirmek için böyle bir ihtiyaç duyuyorlarsa bunu karşılamak her hükümetin görevidir. Anayasa Mahkemesi'nin kararını yeniden önümüze koyarak, pozitif düşünmek suretiyle bu okulun eğitime açılması bence mümkündür" diye konuştu.

TDK'ya yönelik eleştiriler

TDK'ya yönelik eleştirileri yanıtlayan Arınç, "(Biz Türk dilini bütün yabancı etkilerden arındıralım) dersek, hepimizin isminin Arapça ya da Farsça olduğunu söyleyebiliriz. Biz öyle bir medeniyetiz ki her dilden almışız, özümsemişiz güzel bir dil olarak kelime haznemizi zenginleştirmişiz" dedi.

> Ruhban Okulu’nun açılması için yasal bir engel yok

Başbakan Yardımcısı Arınç, Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili yaptığı açıklamada okulun yeniden eğitime açılması konusunda yasal bir engel olmadığını belirtti. Arınç, "Bu bir siyasi iradedir. Açılması gerekiyorsa açılır, açılmaması gerekiyorsa, bazı engeller varsa açılmaz.” dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili tartışmalara değindi.

Arınç, okulun 1840 yılında açıldığını, 1971 yılına kadar faaliyetini sürdürdüğünü, Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatıldığını anımsattı.

Anayasa Mahkemesi kararırının, okulun üç yıllık teoloji eğitimi veren kısmı ile ilgili olduğunu belirten Arınç, ancak lise kısmını da kendilerinin, 'bu durumda eğitim yapamayız' düşüncesiyle kapatmak zorunda kaldıklarını hatırlattı.

Okulun yeniden eğitime açılması konusunda yasal engel olmadığını anlatan Arınç, "Bu bir siyasi iradedir. Açılması gerekiyorsa açılır, açılmaması gerekiyorsa, bazı engeller varsa açılmaz. Din mensupları, kendi din adamlarını yetiştirmek için böyle bir ihtiyaç duyuyorlarsa bunu karşılamak her hükümetin görevidir. Anayasa Mahkemesi'nin kararını yeniden önümüze koyarak, pozitif düşünmek suretiyle bu okulun eğitime açılması bence mümkündür" diye konuştu.

TDK'ya yönelik eleştiriler

TDK'ya yönelik eleştirileri yanıtlayan Arınç, "(Biz Türk dilini bütün yabancı etkilerden arındıralım) dersek, hepimizin isminin Arapça ya da Farsça olduğunu söyleyebiliriz. Biz öyle bir medeniyetiz ki her dilden almışız, özümsemişiz güzel bir dil olarak kelime haznemizi zenginleştirmişiz" dedi.

Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Kasım 2013 08:13

Gösterim: 1248


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.