Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Ağrı Milli Eğitim Müdürlüğü'nün başarı ile yürüttüğü 'Yarın Sizdeyiz Projesi' kapsamında evleri tek tek ziyaret eden branş ve sınıf öğretmenleri velileri ikna ederek 66 kız çocuğunu yeniden okula kazandırdı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın iletişim merkezi ’Alo 147’yi arayarak, ’Ailem beni okula göndermiyor’ diyerek ihbarda bulunan 3 kızla birlikte, Ağrı Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bu yıl kendi bünyesinde başlattığı proje kapsamında da 63 olmak üzere 66 kız öğrenci yeniden okullu oldu. Milli Eğitim Müdürü Fatih Başak, proje sayesinde öğretmen-veli arasında sıcak ve samimi diyalog kurulduğunu söyledi. Başlattıkları proje kapmasında her öğretmenin hafiye gibi çalıştığını ifade eden Milil Eğitim Mdürü Fatih Başak şöyle dedi:
"Öncelikle çocuklarını okula göndermeyen aileler tespit ediyoruz. Bölgenin öğretmenleri tarafından okul bitiminde veya hafta sonu evlerine giderek velileri ile konuşuluyor. Veliye psikolog gibi yaklaşan öğretmenlerimiz çocuklarının okutmalarının yararlarını anlatıyor. Maddi nedenden çocuğunu okula gönderemediklerini belirten aileye devletin her türlü imkanı sağladığını söylüyoruz. Büyük bir özveri ile ev ev dolaşan öğretemlerimiz için bunun yorucu olduğu kadar severek ve isteyerek yaptıklarını da biliyorum. Bu eğitim öğretim yılının başında başlattığımız kampanya ile ilçe ve kent merkezimiz dahil 63 öğrenciyi yeniden okula kazandırdık. Ayrıca bakanlığımızın açmış olduğu Alo 147 ihbar hattına gelen 3 şikayeti de değerlindirip o çocuklarımızı da okula kazandırmanın mutluluğu içindeyiz."
Evlerine gelerek ailelerini ikna edip yeniden okula gitmelerini sağlayan öğretmenlerine minnettar olduklarını söyleyen öğrencilerden Aslı Kaya, "8 yıllık zorunlu eğitimi bitirdikte sonra ailelerimiz bizi okula göndermeyip ev işlerinde kullanıyor, ya da çocuk yaşta evlendiriyor. Okuyup, öğretmen, doktor, savcı gibi meslek sahibi olmak istiyoruz. Bizim tek isteğimiz okuma özgürlüğümüzün olması" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ağrı Milli Eğitim Müdürlüğü'nün başarı ile yürüttüğü 'Yarın Sizdeyiz Projesi' kapsamında evleri tek tek ziyaret eden branş ve sınıf öğretmenleri velileri ikna ederek 66 kız çocuğunu yeniden okula kazandırdı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın iletişim merkezi ’Alo 147’yi arayarak, ’Ailem beni okula göndermiyor’ diyerek ihbarda bulunan 3 kızla birlikte, Ağrı Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bu yıl kendi bünyesinde başlattığı proje kapsamında da 63 olmak üzere 66 kız öğrenci yeniden okullu oldu. Milli Eğitim Müdürü Fatih Başak, proje sayesinde öğretmen-veli arasında sıcak ve samimi diyalog kurulduğunu söyledi. Başlattıkları proje kapmasında her öğretmenin hafiye gibi çalıştığını ifade eden Milil Eğitim Mdürü Fatih Başak şöyle dedi:
"Öncelikle çocuklarını okula göndermeyen aileler tespit ediyoruz. Bölgenin öğretmenleri tarafından okul bitiminde veya hafta sonu evlerine giderek velileri ile konuşuluyor. Veliye psikolog gibi yaklaşan öğretmenlerimiz çocuklarının okutmalarının yararlarını anlatıyor. Maddi nedenden çocuğunu okula gönderemediklerini belirten aileye devletin her türlü imkanı sağladığını söylüyoruz. Büyük bir özveri ile ev ev dolaşan öğretemlerimiz için bunun yorucu olduğu kadar severek ve isteyerek yaptıklarını da biliyorum. Bu eğitim öğretim yılının başında başlattığımız kampanya ile ilçe ve kent merkezimiz dahil 63 öğrenciyi yeniden okula kazandırdık. Ayrıca bakanlığımızın açmış olduğu Alo 147 ihbar hattına gelen 3 şikayeti de değerlindirip o çocuklarımızı da okula kazandırmanın mutluluğu içindeyiz."
Evlerine gelerek ailelerini ikna edip yeniden okula gitmelerini sağlayan öğretmenlerine minnettar olduklarını söyleyen öğrencilerden Aslı Kaya, "8 yıllık zorunlu eğitimi bitirdikte sonra ailelerimiz bizi okula göndermeyip ev işlerinde kullanıyor, ya da çocuk yaşta evlendiriyor. Okuyup, öğretmen, doktor, savcı gibi meslek sahibi olmak istiyoruz. Bizim tek isteğimiz okuma özgürlüğümüzün olması" dedi.
Son Güncelleme: Pazar, 20 Ocak 2013 11:12
Gösterim: 1080
Hasan Kalyoncu Üniversitesi'nde öğrencilere seslenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, birlik ve beraberlik mesajları vererek, öğrencilerin gelecekte Türkiye'nin köşe taşları olmasını istedi.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi'ne gelen Başbakan Erdoğan, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Orhan Cemal Kalyoncu ve Rektör Prof. Dr. İbrahim Özdemir'i ziyaret etti. Buradaki kısa görüşmenin ardından Erdoğan, Hukuk Fakültesi amfisinde öğrencilere seslendi manlig-halsa.se.
Başbakan Erdoğan, merhum Hasan Kalyoncu'nun kendi dünyasında özel bir yeri olduğunu belirterek, "Onun heyecanı heyecanımdır, onun özellikle eğitime, ilme, gençliğe olan aşkı aşkımdır ve her bir araya gelişimizde her oturup dertleşmemizde, eğitim bizim önemli sohbet başlığımız olmuştur. Ondaki heyecan olmasa, bu tür adımlar atılamazdı. Şu anda ben Kalyoncu Üniversitesini görünce Gaziantep'te farklı bir zenginliği gördüm. Gerçekten bu mimari tasarımıyla inşallah öğrenci ve öğretim üyesi noktasındaki tasarımı ve gerçekleşme payı; geleceğin Gaziantep’i, Türkiye'si için numune teşkil edecektir diye düşünüyorum. Bu tür şeylerde benim özellikle bir ısrarım var. Hep şunu söylerim; insanlar şehirleri zenginleştirdiği kadar, şehirler de insanları zengin kılar. İnsanların şehirler üzerinde hakkı olmaktan öte şehirlerin insanlar üzerinde hakkı vardır. Gaziantep'in 10 yıl öncesiyle bugününü değerlendirdiğimiz zaman, 10 yıl önce adeta bir kasaba görünümünde olan Gaziantep vardı ama bugün gerçekten şanına yakışır bir Gaziantep var. Şu anda 3 üniversitesi olan bir Gaziantep var. Biri devlet üniversitesi olan Gaziantep Üniversitesi, diğer tarafta 2 vakıf üniversitesi Hasan Kalyoncu Üniversitesi ve Zirve Üniversitesi var. Diğer alanlarda da hızla ilerleyen Gaziantep’in devlet ve girişimci işbirliğiyle bu sorunları aşacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi'nin istatistiklerine baktığını ve çok kısa bir zamanda önemli bir mesafe kaydettiğini hatırlatan Erdoğan, "İnanıyorum ki kampüs büyüdükçe ve fakülte binaları çoğaldıkça öğrenci sayıları da artacaktır. Tabii ki böyle bir bir vakıf üniversitesinde, keyfiyet, kemmiyet noktasında kemmiyeti aramak güzel, ama asıl olan keyfiyeti yakalamaktır. Keyfiyeti de ben şu anda bu üniversitenin tasarımından akademisyenlerine varıncaya kadar, öğrencilerinin heyecanına varıncaya kadar görüyorum. Gaziantep inşallah Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde müstesna, parmakla gösterilen bir şehir, üniversiteleri de bu rekabet içerisinde önemli yeri yakalayacak olan önemli bir şehir olacaktır" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan öğrencilere hitabında birlik ve beraberlik mesajları vererek, "Tüm öğrenci kardeşlerimi tebrik ediyorum. Çok farklı ve müstesna bir üniversitenin öğrencilerisiniz. Bu üniversitenin kıymetini bilin. İnşallah sizler hocalarınızdan, hocalarınızın da sizlerden gurur duyacak tabloyu, sizler ortaya koyacaksınız ve ben buna inanıyorum. Başarılarınızın artarak devamını diliyorum. Bir olun, beraber olun, diri olun, Türkiye'nin aydınlık geleceğinin inşallah köşe taşları sizler olun" dedi.
Törende konuşan Rektör Prof. Dr. İbrahim Özdemir ise, üniversitenin kuruluşundan bugüne olan süreci hakkında bilgiler vererek, şunları aktardı:
"Üniversitenin kuruluş süreci 1990'lı yıllarda başlıyor. 5 fakültemizde 12 bölüm, yüksek lisans, 2 doktora programımız, bir yüksek okulumuz gibi bölümlerimiz bulunmaktadır. Biz yeni bir üniversite olduğumuzun farkındayız. Bölgenin sorunlarına bilgi temelli çözüm üretmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de Bologna sürecinin ruhuna uygun olarak bazı üniversitelerle ortak programlar yapıyoruz. Biz ülkemizin tecrübesinden yararlanarak üniversitemizi oluşturmaya çalışıyoruz. Başbakanımızın liderliğinde, dış politika ve stratejik nitelikli ve geleceğe yönelik, en son 2071 yılını bize hedef gösterdiniz. O tarihe bizleri götürecek gençleri yetiştirmek için çabalıyoruz. 20 ülkeden öğrenciyi tamamen burslu olarak okutuyoruz. Daha önce bir Somalili öğrencimiz vardı ve buraya geldiğinizde 5 Somalili öğrenci daha getirmemizi istemiştiniz. Bunu da yerine getirdik ve o öğrenciler de şu anda aramızda."
Yapılan konuşmaların ardından Hasan Kalyoncu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Orhan Cemal Kalyoncu ve Rektör Özdemir tarafından Erdoğan'a, Osmanlı İmparatorluğu'nun son meclisinin albümü hediye edildi.
Başbakan Erdoğan'a ziyaretinde; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, AK Parti milletvekilleri, Gaziantep Valisi Erdal Ata ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey eşlik etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hasan Kalyoncu Üniversitesi'nde öğrencilere seslenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, birlik ve beraberlik mesajları vererek, öğrencilerin gelecekte Türkiye'nin köşe taşları olmasını istedi.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi'ne gelen Başbakan Erdoğan, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Orhan Cemal Kalyoncu ve Rektör Prof. Dr. İbrahim Özdemir'i ziyaret etti. Buradaki kısa görüşmenin ardından Erdoğan, Hukuk Fakültesi amfisinde öğrencilere seslendi manlig-halsa.se.
Başbakan Erdoğan, merhum Hasan Kalyoncu'nun kendi dünyasında özel bir yeri olduğunu belirterek, "Onun heyecanı heyecanımdır, onun özellikle eğitime, ilme, gençliğe olan aşkı aşkımdır ve her bir araya gelişimizde her oturup dertleşmemizde, eğitim bizim önemli sohbet başlığımız olmuştur. Ondaki heyecan olmasa, bu tür adımlar atılamazdı. Şu anda ben Kalyoncu Üniversitesini görünce Gaziantep'te farklı bir zenginliği gördüm. Gerçekten bu mimari tasarımıyla inşallah öğrenci ve öğretim üyesi noktasındaki tasarımı ve gerçekleşme payı; geleceğin Gaziantep’i, Türkiye'si için numune teşkil edecektir diye düşünüyorum. Bu tür şeylerde benim özellikle bir ısrarım var. Hep şunu söylerim; insanlar şehirleri zenginleştirdiği kadar, şehirler de insanları zengin kılar. İnsanların şehirler üzerinde hakkı olmaktan öte şehirlerin insanlar üzerinde hakkı vardır. Gaziantep'in 10 yıl öncesiyle bugününü değerlendirdiğimiz zaman, 10 yıl önce adeta bir kasaba görünümünde olan Gaziantep vardı ama bugün gerçekten şanına yakışır bir Gaziantep var. Şu anda 3 üniversitesi olan bir Gaziantep var. Biri devlet üniversitesi olan Gaziantep Üniversitesi, diğer tarafta 2 vakıf üniversitesi Hasan Kalyoncu Üniversitesi ve Zirve Üniversitesi var. Diğer alanlarda da hızla ilerleyen Gaziantep’in devlet ve girişimci işbirliğiyle bu sorunları aşacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi'nin istatistiklerine baktığını ve çok kısa bir zamanda önemli bir mesafe kaydettiğini hatırlatan Erdoğan, "İnanıyorum ki kampüs büyüdükçe ve fakülte binaları çoğaldıkça öğrenci sayıları da artacaktır. Tabii ki böyle bir bir vakıf üniversitesinde, keyfiyet, kemmiyet noktasında kemmiyeti aramak güzel, ama asıl olan keyfiyeti yakalamaktır. Keyfiyeti de ben şu anda bu üniversitenin tasarımından akademisyenlerine varıncaya kadar, öğrencilerinin heyecanına varıncaya kadar görüyorum. Gaziantep inşallah Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde müstesna, parmakla gösterilen bir şehir, üniversiteleri de bu rekabet içerisinde önemli yeri yakalayacak olan önemli bir şehir olacaktır" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan öğrencilere hitabında birlik ve beraberlik mesajları vererek, "Tüm öğrenci kardeşlerimi tebrik ediyorum. Çok farklı ve müstesna bir üniversitenin öğrencilerisiniz. Bu üniversitenin kıymetini bilin. İnşallah sizler hocalarınızdan, hocalarınızın da sizlerden gurur duyacak tabloyu, sizler ortaya koyacaksınız ve ben buna inanıyorum. Başarılarınızın artarak devamını diliyorum. Bir olun, beraber olun, diri olun, Türkiye'nin aydınlık geleceğinin inşallah köşe taşları sizler olun" dedi.
Törende konuşan Rektör Prof. Dr. İbrahim Özdemir ise, üniversitenin kuruluşundan bugüne olan süreci hakkında bilgiler vererek, şunları aktardı:
"Üniversitenin kuruluş süreci 1990'lı yıllarda başlıyor. 5 fakültemizde 12 bölüm, yüksek lisans, 2 doktora programımız, bir yüksek okulumuz gibi bölümlerimiz bulunmaktadır. Biz yeni bir üniversite olduğumuzun farkındayız. Bölgenin sorunlarına bilgi temelli çözüm üretmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de Bologna sürecinin ruhuna uygun olarak bazı üniversitelerle ortak programlar yapıyoruz. Biz ülkemizin tecrübesinden yararlanarak üniversitemizi oluşturmaya çalışıyoruz. Başbakanımızın liderliğinde, dış politika ve stratejik nitelikli ve geleceğe yönelik, en son 2071 yılını bize hedef gösterdiniz. O tarihe bizleri götürecek gençleri yetiştirmek için çabalıyoruz. 20 ülkeden öğrenciyi tamamen burslu olarak okutuyoruz. Daha önce bir Somalili öğrencimiz vardı ve buraya geldiğinizde 5 Somalili öğrenci daha getirmemizi istemiştiniz. Bunu da yerine getirdik ve o öğrenciler de şu anda aramızda."
Yapılan konuşmaların ardından Hasan Kalyoncu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Orhan Cemal Kalyoncu ve Rektör Özdemir tarafından Erdoğan'a, Osmanlı İmparatorluğu'nun son meclisinin albümü hediye edildi.
Başbakan Erdoğan'a ziyaretinde; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, AK Parti milletvekilleri, Gaziantep Valisi Erdal Ata ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey eşlik etti.
Son Güncelleme: Pazar, 20 Ocak 2013 08:13
Gösterim: 2032
Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisedeki yaklaşık 17 milyon öğrenci cuma günü karne heyecanı yaşayacak.
17 Eylül 2012'de başlayan 2012-2013 eğitim öğretim yılının ilk yarısı, 25 Ocak'ta sona erecek. Okulla bu yıl tanışan 66-72 aylık yaklaşık 1 milyon 600 bin birinci sınıf öğrencisi de ilk kez karne alacak.
700 bin öğretmen ve 17 milyon öğrenci, 2 haftalık yarıyıl tatilinin ardından 11 Şubat'ta ders başı yapacak. Eğitim öğretim yılının ikinci yarısı 14 Haziran 2013'te sona erecek.
İkinci dönem, ortaokul öğrencileriyle lise son sınıf öğrencileri için sınav heyecanıyla geçecek.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın sınav takvimine göre, 8. sınıflar için Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ile Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı 8 Haziran Cumartesi günü gerçekleştirilecek.
Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı 5, 6, 7, 9, 10 ve 11. sınıflar için ise 9 Haziran Pazar günü yapılacak.
Lise son sınıf öğrencileri, üniversiteye giriş sınavlarının ilk aşaması olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) 24 Mart Pazar günü girecek.
Üniversiteye girişte ikinci aşama olan Lisans Yerleştirme Sınavları'na (LYS) 22-29 Nisan 2013 tarihleri arasında başvurulacak. Sınavlar, 15-16 Haziran ve 22-23 Haziran tarihlerinde 5 oturumda gerçekleştirilecek.
2013-2014 eğitim öğretim yılı ise 16 Eylül Pazartesi günü başlayacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisedeki yaklaşık 17 milyon öğrenci cuma günü karne heyecanı yaşayacak.
17 Eylül 2012'de başlayan 2012-2013 eğitim öğretim yılının ilk yarısı, 25 Ocak'ta sona erecek. Okulla bu yıl tanışan 66-72 aylık yaklaşık 1 milyon 600 bin birinci sınıf öğrencisi de ilk kez karne alacak.
700 bin öğretmen ve 17 milyon öğrenci, 2 haftalık yarıyıl tatilinin ardından 11 Şubat'ta ders başı yapacak. Eğitim öğretim yılının ikinci yarısı 14 Haziran 2013'te sona erecek.
İkinci dönem, ortaokul öğrencileriyle lise son sınıf öğrencileri için sınav heyecanıyla geçecek.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın sınav takvimine göre, 8. sınıflar için Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ile Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı 8 Haziran Cumartesi günü gerçekleştirilecek.
Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı 5, 6, 7, 9, 10 ve 11. sınıflar için ise 9 Haziran Pazar günü yapılacak.
Lise son sınıf öğrencileri, üniversiteye giriş sınavlarının ilk aşaması olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) 24 Mart Pazar günü girecek.
Üniversiteye girişte ikinci aşama olan Lisans Yerleştirme Sınavları'na (LYS) 22-29 Nisan 2013 tarihleri arasında başvurulacak. Sınavlar, 15-16 Haziran ve 22-23 Haziran tarihlerinde 5 oturumda gerçekleştirilecek.
2013-2014 eğitim öğretim yılı ise 16 Eylül Pazartesi günü başlayacak.
Son Güncelleme: Cumartesi, 19 Ocak 2013 11:49
Gösterim: 1354
Muğla'nın Bodrum ilçesine bağlı Armutçuk köyündeki ilkokul öğrencileri, komşu köyün okuluna gitmek istemedi. Çocukların eğitim-öğretimden uzak kalmasını istemeyen veliler, çareyi köy camisinde üniversiteli gençlerin öğrencilere ders vermesinde buldu.
Muğla'nın Bodrum ilçesine bağlı Armutçuk köyündeki ilkokul öğrencileri, komşu köyün okuluna gitmek istemeyince veliler çözüm yolları aramaya başladı. Çocukların eğitim-öğretimden uzak kalmasını istemeyen veliler, çareyi köy camisinde üniversiteli gençlerin öğrencilere ders vermesinde buldu.
Bodrum'a bağlı Armutçuk köyünde 24 öğrenci, iki haftadır okula gitmiyor. 2012-2013 eğitim-öğretim yılına Mumcular beldesinde bulunan Fuat Erten İlkokulu'nda başlayan öğrenciler, bir hayırseverin desteğiyle Aşağımazı köyünde yaptırılan okulun yaklaşık 1 ay önce tamamlanmasıyla bu okula nakledildi. Nakilden haberleri olmadığını savunan veliler, duruma tepki gösterdi. Bunun üzerine köy halkı, bir çözüm bulununcaya kadar köyün camisini okul olarak kullanmaya başladı. Köyde ikamet eden üniversite mezunu gençler, dersleri iyi olan üniversite ve lise öğrencileri, 24 öğrenciye camide ders vermeye başladı. Seslerini duyurmak isteyen Armutçuk köyü sakinleri, köy meydanında eylem yaptı. Minik öğrencilerin de katıldığı eylemde veliler, çocuklarının eski okullarına dönmesini istediklerini söyledi.
"ÇOCUKLARIMIZ GİTMEK İSTEMİYOR"
Armutçuk köyü sakinlerinden Mesut Dönmez, “Bizim çocuklarımız 20 yıldan beridir Mumcular'daki okula gidiyor. Herkes alıştı Mumcular'daki okula. Şu anda çocuklar okula gitmiyor. Aşağımazı köyündeki okula bizden habersiz nakil yaptırdılar. Köyde okuyan 24 öğrenci var" dedi.
Çabalarına rağmen çocuklarını yeni okula gitmeye ikna edemediklerini öne süren Dönmez, "Biz Mumcular'daki okula her türlü yardımı yaptık ve çocuklarımız okula alıştı. Biz çocuklarımzı Aşağımazı köyündeki okula göndermek istiyoruz ama çocuklarımız gitmiyor. Sabah benim çocuğum kalkıyor, 'Ben o okula gitmem' diyerek ağlıyor. 'Siz beni o okula gönderseniz de ben okuldan kaçarım' diyor. Biz de çocuklar eğitiminden geri kalmasın diye köy camimizde öğrencilere eğitim verdiriyoruz. Köyümüzde bulunan üniversite mezunları, üniversite ve lise öğrencileri çocuklarımıza ders veriyor. Zaten bizim Aşağımazı köyü ile aramızda husumet var. Bazılarıyla konuşmuyor ve görüşmüyoruz. Bunun için çocuklarımızın oraya nakil edilmesinin tehlikeli olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
Tahir Kemer adlı köy sakini de, “Çocuklarımız Aşağımazı köyündeki okula gitmek istemiyor. Biz veliler olarak çocuklarımızın Mumcular'daki okula geri gitmelerini istiyoruz. Bizden habersiz nasıl alınır çocukların nakilleri. 'Biz Mumcular’ı istiyoruz' dedik ama kimse bizi dikkate almadı” dedi.
"ÇOCUKLARIMIZ KANUN KAÇAĞI DEĞİL Kİ"
Çocuklarının okula gitmek istememesi nedeniyle suçlu durumuna düşeceklerinin iletilmesi üzerine korkmaya başladıklarını ifade eden Sema Dönmez ise, şunları söyledi:
"Çocuğum bu sene birinci sınıfta. Geçen yıl da ana sınıfına gidiyordu. 5 yaşındaki çocuğu alıştırmak için sürekli okulda bekledim. Çocuklar sabah saat 06.00’da kalkıp 16.00’da eve dönüyor ve 20 kilometre yolu çekiyorlar. Aşağımazı köyündekiler kendi kafalarına göre 4 derslik bir okul yapmış. Çocuklarımızın kaydı ansızın o okula alınmış. Şimdi ise çocuklarımız okula gidemiyor. Çocuğum her sabah kalkıp ağlıyor. 2 haftadır o okula göndermiyoruz. Bir ara 'Jandarmayla götürürüz' dediler ve bizi bir korku sardı. Bizim çocuklarımız kanun kaçağı değil ki. Bizim okulda yangından zarar gördüğü için hocamıza rica ettik ve camiyi açtırdık. Çocuklarımız şimdi camide ders çalışıyor. Okul okuyanlar ders gösteriyor ve bu sayede okulu unutmuyorlar. Akşama kadar sokakta gezemezler, eğitim almak zorundalar.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Muğla'nın Bodrum ilçesine bağlı Armutçuk köyündeki ilkokul öğrencileri, komşu köyün okuluna gitmek istemedi. Çocukların eğitim-öğretimden uzak kalmasını istemeyen veliler, çareyi köy camisinde üniversiteli gençlerin öğrencilere ders vermesinde buldu.
Muğla'nın Bodrum ilçesine bağlı Armutçuk köyündeki ilkokul öğrencileri, komşu köyün okuluna gitmek istemeyince veliler çözüm yolları aramaya başladı. Çocukların eğitim-öğretimden uzak kalmasını istemeyen veliler, çareyi köy camisinde üniversiteli gençlerin öğrencilere ders vermesinde buldu.
Bodrum'a bağlı Armutçuk köyünde 24 öğrenci, iki haftadır okula gitmiyor. 2012-2013 eğitim-öğretim yılına Mumcular beldesinde bulunan Fuat Erten İlkokulu'nda başlayan öğrenciler, bir hayırseverin desteğiyle Aşağımazı köyünde yaptırılan okulun yaklaşık 1 ay önce tamamlanmasıyla bu okula nakledildi. Nakilden haberleri olmadığını savunan veliler, duruma tepki gösterdi. Bunun üzerine köy halkı, bir çözüm bulununcaya kadar köyün camisini okul olarak kullanmaya başladı. Köyde ikamet eden üniversite mezunu gençler, dersleri iyi olan üniversite ve lise öğrencileri, 24 öğrenciye camide ders vermeye başladı. Seslerini duyurmak isteyen Armutçuk köyü sakinleri, köy meydanında eylem yaptı. Minik öğrencilerin de katıldığı eylemde veliler, çocuklarının eski okullarına dönmesini istediklerini söyledi.
"ÇOCUKLARIMIZ GİTMEK İSTEMİYOR"
Armutçuk köyü sakinlerinden Mesut Dönmez, “Bizim çocuklarımız 20 yıldan beridir Mumcular'daki okula gidiyor. Herkes alıştı Mumcular'daki okula. Şu anda çocuklar okula gitmiyor. Aşağımazı köyündeki okula bizden habersiz nakil yaptırdılar. Köyde okuyan 24 öğrenci var" dedi.
Çabalarına rağmen çocuklarını yeni okula gitmeye ikna edemediklerini öne süren Dönmez, "Biz Mumcular'daki okula her türlü yardımı yaptık ve çocuklarımız okula alıştı. Biz çocuklarımzı Aşağımazı köyündeki okula göndermek istiyoruz ama çocuklarımız gitmiyor. Sabah benim çocuğum kalkıyor, 'Ben o okula gitmem' diyerek ağlıyor. 'Siz beni o okula gönderseniz de ben okuldan kaçarım' diyor. Biz de çocuklar eğitiminden geri kalmasın diye köy camimizde öğrencilere eğitim verdiriyoruz. Köyümüzde bulunan üniversite mezunları, üniversite ve lise öğrencileri çocuklarımıza ders veriyor. Zaten bizim Aşağımazı köyü ile aramızda husumet var. Bazılarıyla konuşmuyor ve görüşmüyoruz. Bunun için çocuklarımızın oraya nakil edilmesinin tehlikeli olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
Tahir Kemer adlı köy sakini de, “Çocuklarımız Aşağımazı köyündeki okula gitmek istemiyor. Biz veliler olarak çocuklarımızın Mumcular'daki okula geri gitmelerini istiyoruz. Bizden habersiz nasıl alınır çocukların nakilleri. 'Biz Mumcular’ı istiyoruz' dedik ama kimse bizi dikkate almadı” dedi.
"ÇOCUKLARIMIZ KANUN KAÇAĞI DEĞİL Kİ"
Çocuklarının okula gitmek istememesi nedeniyle suçlu durumuna düşeceklerinin iletilmesi üzerine korkmaya başladıklarını ifade eden Sema Dönmez ise, şunları söyledi:
"Çocuğum bu sene birinci sınıfta. Geçen yıl da ana sınıfına gidiyordu. 5 yaşındaki çocuğu alıştırmak için sürekli okulda bekledim. Çocuklar sabah saat 06.00’da kalkıp 16.00’da eve dönüyor ve 20 kilometre yolu çekiyorlar. Aşağımazı köyündekiler kendi kafalarına göre 4 derslik bir okul yapmış. Çocuklarımızın kaydı ansızın o okula alınmış. Şimdi ise çocuklarımız okula gidemiyor. Çocuğum her sabah kalkıp ağlıyor. 2 haftadır o okula göndermiyoruz. Bir ara 'Jandarmayla götürürüz' dediler ve bizi bir korku sardı. Bizim çocuklarımız kanun kaçağı değil ki. Bizim okulda yangından zarar gördüğü için hocamıza rica ettik ve camiyi açtırdık. Çocuklarımız şimdi camide ders çalışıyor. Okul okuyanlar ders gösteriyor ve bu sayede okulu unutmuyorlar. Akşama kadar sokakta gezemezler, eğitim almak zorundalar.”
Son Güncelleme: Cumartesi, 19 Ocak 2013 13:26
Gösterim: 1617
Akademisyen Prof. Dr. Toktamış Ateş (69), tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Alınan bilgiye göre, Toktamış Ateş, bir süredir tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi'nde organ yetmezliği nedeniyle 02.00'de hayatını kaybetti.
Toktamış Ateş'in öz geçmişi
İstanbul'da 1944'te dünyaya gelen Toktamış Ateş, Avusturya Ortaokulu ve Vefa Lisesi'ni bitirdi. Ateş, 1967'de İÜ İktisat Bölümü'nden mezun olduktan sonra Siyasal Bilimler Kürsüsü'nde asistan olarak kaldı. Ateş, 1969'da ''Kuruluş Dönemi Osmanlı Toplumunun Siyasal Yapısı'' başlıklı çalışmasıyla doktor, 1974'de ''Demokrasi Teorisi'' başlıklı çalışmasıyla doçent, 1982'de de profesör oldu.
Akademisyen ve gazeteci Toktamış Ateş, İÜ'nün yanı sıra değişik kurumlarda ders verdi, çeşitli dönemlerde ABD (Iowa) ile Almanya'da (Berlin - Münih) bulundu.
İÜ'nün İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü başkanlığının yanı sıra kurucuları arasında yer aldığı Bilgi Üniversitesi'nde Yönetim Kurulu üyesi olan Ateş, 30'un üzerinde kitap yayımladı.
Cumhuriyet gazetesinde 10 yılı aşkın süre görev yapan Ateş, son olarak Bugün gazetesinden yazıyordu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Akademisyen Prof. Dr. Toktamış Ateş (69), tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Alınan bilgiye göre, Toktamış Ateş, bir süredir tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi'nde organ yetmezliği nedeniyle 02.00'de hayatını kaybetti.
Toktamış Ateş'in öz geçmişi
İstanbul'da 1944'te dünyaya gelen Toktamış Ateş, Avusturya Ortaokulu ve Vefa Lisesi'ni bitirdi. Ateş, 1967'de İÜ İktisat Bölümü'nden mezun olduktan sonra Siyasal Bilimler Kürsüsü'nde asistan olarak kaldı. Ateş, 1969'da ''Kuruluş Dönemi Osmanlı Toplumunun Siyasal Yapısı'' başlıklı çalışmasıyla doktor, 1974'de ''Demokrasi Teorisi'' başlıklı çalışmasıyla doçent, 1982'de de profesör oldu.
Akademisyen ve gazeteci Toktamış Ateş, İÜ'nün yanı sıra değişik kurumlarda ders verdi, çeşitli dönemlerde ABD (Iowa) ile Almanya'da (Berlin - Münih) bulundu.
İÜ'nün İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü başkanlığının yanı sıra kurucuları arasında yer aldığı Bilgi Üniversitesi'nde Yönetim Kurulu üyesi olan Ateş, 30'un üzerinde kitap yayımladı.
Cumhuriyet gazetesinde 10 yılı aşkın süre görev yapan Ateş, son olarak Bugün gazetesinden yazıyordu.
Son Güncelleme: Cumartesi, 19 Ocak 2013 13:41
Gösterim: 1288