Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara 18. İdare Mahkemesi’nin SBS sonuçlarının yürütmesinin durdurulması kararına bir üst mahkemeye başvurarak itiraz edileceğini açıkladı. Peki SBS’de yapılan yanlış hesaplama telafi edilebilir mi? Alpaslan Dartan yazdı…
SBS, YGS benzeri sıralama eleme sınavlarında bir öğrencinin sonuçlarının bile yanlış değerlendirilmesi tüm öğrencileri ve tüm sıralamayı etkiler.
Keşke MEB bu durum ilk ortaya çıktığında ve daha yerleştirmeler yapılmadan sadece 718 öğrencinin değil tüm öğrencilerin sonuçlarını yeniden değerlendirip yerleştirmeyi ona göre yapsaydı. Gelinen noktada MEB o dönem sadece 718 öğrenci için değerlendirme yaptı. Yapılması gereken de 1.112.604 öğrencinin tümünün puanlarının yeniden hesaplanması olmalıydı. Tüm yerleştirmelerde de diğer öğrencilerin eski sonuçlarını kullandı. Danıştay’ın bugünkü kararına kadar Milli Eğitim Bakanlığı tercihte bulunan tüm adayları Liselere yerleştirdi, öğretime başlandı ve birinci dönem de bugünlerde tamamlanmak üzere. Bu noktada MEB’in sonuçları tekrar değerlendirmesi bir zorunluluk oldu.
Ancak, Lise seçimleri ve yerleştirmelerin tümden ve yeniden yapılamayacağı da ortada. Dolayısıyla sonuçların yeniden değerlendirmesi hukuki bir zorunluluk olarak kâğıt üzerinde kalacak pratik bir karşılığı olmayacak gibi gözüküyor. Keşke devletin ilgili kurumları daha eşgüdümlü çalışabilse ve bu kararlar yerleştirmeler yapılmadan, eğitim ve öğretim yılı başlamadan verilebilseydi.
Yeni değerlendirme sonucunda okudukları okul dışında üst tercihlerine yerleşebilecek öğrenciler olabileceği gibi mevcut tercihlerinden daha düşük okullara da yerleşmesi gereken öğrenciler de olabilecektir. Bu tüm öğrencilerin mağduriyeti anlamına gelir. Hem kazanılmış hakların geriye götürülmesi açısından hukuki bir sorun ortaya çıkar hem de hem de özellikle iyi okullara yerleşme şansı yakalayabilecek ama küçük puan farklarıyla başka tercihlerine yerleşmiş olanların mağduriyetlerin önlenebilmesi mümkün görünmüyor.
Yeni kontenjan yaratmanın zorlukları ortadayken pek çok öğrenicinin ve ailesinin duygularıyla oynanması da pek hoş değil. Özellikle çocukların ve ailelerinin psikolojileri ve umutları üzerinden istismara yol açabilecek açıklamalardan da uzak durmak gerekiyor.
Milli Eğitim Bakanlığının bir üst mahkemeye yapacağı itirazın sonucu beklenmeden bu krizi bir kaos ortamına dönüştürmek de kimseye fayda sağlamaz. Veliler ve öğrencilerin hayatını tümden etkileyecek bir süreç yaşanmayacağını düşünüyorum. Ama yine de yeniden değerlendirme sonuçlarını umutlu bekleyenler olacağı muhakkak.
Bu krizi doğru yorumlayıp, gerçekçi çözümler aramak bu hatanın tek sorumlusu olan Milli Eğitim Bakanlığına düşüyor. Onların da itirazları reddedilirse kalan tek seçenekleri puanları yeniden hesaplamak ve kimlerin bu durumdan ne kadar etkilendiğini basınla paylaşmak. Çözümü ise doğal hayatın akışı içinde mümkün görünmüyor.
Alpaslan Dartan
Üst Kategori: ROOT Kategori: Alparslan Dartan
Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara 18. İdare Mahkemesi’nin SBS sonuçlarının yürütmesinin durdurulması kararına bir üst mahkemeye başvurarak itiraz edileceğini açıkladı. Peki SBS’de yapılan yanlış hesaplama telafi edilebilir mi? Alpaslan Dartan yazdı…
SBS, YGS benzeri sıralama eleme sınavlarında bir öğrencinin sonuçlarının bile yanlış değerlendirilmesi tüm öğrencileri ve tüm sıralamayı etkiler.
Keşke MEB bu durum ilk ortaya çıktığında ve daha yerleştirmeler yapılmadan sadece 718 öğrencinin değil tüm öğrencilerin sonuçlarını yeniden değerlendirip yerleştirmeyi ona göre yapsaydı. Gelinen noktada MEB o dönem sadece 718 öğrenci için değerlendirme yaptı. Yapılması gereken de 1.112.604 öğrencinin tümünün puanlarının yeniden hesaplanması olmalıydı. Tüm yerleştirmelerde de diğer öğrencilerin eski sonuçlarını kullandı. Danıştay’ın bugünkü kararına kadar Milli Eğitim Bakanlığı tercihte bulunan tüm adayları Liselere yerleştirdi, öğretime başlandı ve birinci dönem de bugünlerde tamamlanmak üzere. Bu noktada MEB’in sonuçları tekrar değerlendirmesi bir zorunluluk oldu.
Ancak, Lise seçimleri ve yerleştirmelerin tümden ve yeniden yapılamayacağı da ortada. Dolayısıyla sonuçların yeniden değerlendirmesi hukuki bir zorunluluk olarak kâğıt üzerinde kalacak pratik bir karşılığı olmayacak gibi gözüküyor. Keşke devletin ilgili kurumları daha eşgüdümlü çalışabilse ve bu kararlar yerleştirmeler yapılmadan, eğitim ve öğretim yılı başlamadan verilebilseydi.
Yeni değerlendirme sonucunda okudukları okul dışında üst tercihlerine yerleşebilecek öğrenciler olabileceği gibi mevcut tercihlerinden daha düşük okullara da yerleşmesi gereken öğrenciler de olabilecektir. Bu tüm öğrencilerin mağduriyeti anlamına gelir. Hem kazanılmış hakların geriye götürülmesi açısından hukuki bir sorun ortaya çıkar hem de hem de özellikle iyi okullara yerleşme şansı yakalayabilecek ama küçük puan farklarıyla başka tercihlerine yerleşmiş olanların mağduriyetlerin önlenebilmesi mümkün görünmüyor.
Yeni kontenjan yaratmanın zorlukları ortadayken pek çok öğrenicinin ve ailesinin duygularıyla oynanması da pek hoş değil. Özellikle çocukların ve ailelerinin psikolojileri ve umutları üzerinden istismara yol açabilecek açıklamalardan da uzak durmak gerekiyor.
Milli Eğitim Bakanlığının bir üst mahkemeye yapacağı itirazın sonucu beklenmeden bu krizi bir kaos ortamına dönüştürmek de kimseye fayda sağlamaz. Veliler ve öğrencilerin hayatını tümden etkileyecek bir süreç yaşanmayacağını düşünüyorum. Ama yine de yeniden değerlendirme sonuçlarını umutlu bekleyenler olacağı muhakkak.
Bu krizi doğru yorumlayıp, gerçekçi çözümler aramak bu hatanın tek sorumlusu olan Milli Eğitim Bakanlığına düşüyor. Onların da itirazları reddedilirse kalan tek seçenekleri puanları yeniden hesaplamak ve kimlerin bu durumdan ne kadar etkilendiğini basınla paylaşmak. Çözümü ise doğal hayatın akışı içinde mümkün görünmüyor.
Alpaslan Dartan
Son Güncelleme: Perşembe, 16 Ocak 2014 12:21
Gösterim: 2480
2013 üniversite yerleştirmelerinde 29 devlet üniversitesinde 45 bölüme hiç öğrenci yerleşmedi.
Eğitimtercihi’nden bir ilk daha! İstanbul PDR Şube Başkanı ve Rehberlik Uzmanı Alparslan Dartan Eğitimtercihi okurları için üniversitelerde en az tercih edilen bölümleri ve boş kontenjan sayılarını yazdı.
2013-ÖSYS merkezî yerleştirme sonuçları ile bir yükseköğretim programına yerleştirme sonuçlarına bakıldığında Tablo 4’te yer alan bilgilere göre 29 Devlet Üniversitesinin mevcut 45 Programını hiçbir öğrenci tercih etmedi ya da tercih etmesine rağmen yerleşemedi.
Bu 45 programın 43’ünün Fen Bilimleri alanında 2’sinin de Türkçe-Matematik alanından öğrenci aldığı anlaşılmaktadır. Bu programların toplamda öğrenci kontenjanı ise 1054’tür.
Bu bölümler Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliğinden Bahçe ve Tarla Bitkileri bölümüne, Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliğinden Bitki Koruma bölümüne, Biyoloji bölümünden Fen Bilgisi Öğretmenliğine, Fizik, Kimya Bölümlerinden İmalat Mühendisliği ve Malzeme Bilimi ve Mühendisliğine, Mekatronik Sistemler Mühendisliğinden İşletme (Almanca) ve Turizm İşletmeciliği bölümlerine kadar çeşitlilik göstermektedir.
Bu bölümlerin yanında Devlet ya da Vakıf toplam 61 Üniversitenin ÖSYM kılavuzunda Tablo 4’te ilan edilmiş kontenjanlarına ücretli ya da burslu 134 farklı bölümünde de hiç bir öğrencinin yerleşmenin olmadığı görülmektedir. Bu programlarda mevcut kontenjan sayısı ise 6691’tür.
Yani Tablo 4’te yer alan verilere bakıldığında 90 Üniversitenin 179 farklı programının öğrenciler tarafından hiç tercih edilmediğini ya da tercih ettiği halde yerleşemediğini göstermektedir. 7325 boş kontenjan bu sebeple boş kalmıştır.
Kayıtların sona ermesiyle Üniversiteler ÖSYM ye kayıt hakkı kazandığı halde kayıt yaptırmayan öğrencilerin durumunu da ileteceğinden ek kontenjanlardan yararlanmayı bekleyen öğrenciler için yeni bir fırsat doğacaktır.
Yerleşemeyen adayların önlerine gelecek bu fırsatı iyi kullanmalarını ve durumlarını yeniden değerlendirmelerini öneririm.
|
Merkezi Yerleştirme İle Öğrenci Alan |
|||||
|
Üniversite |
Programın Adı |
Puan Türü |
Genel Kontenjan |
Yerleşen Aday Sayısı |
Boş Kontenjan |
|
AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ (AFYONKARAHİSAR) |
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
15 |
0 |
15 |
|
|
|||||
|
AKSARAY ÜNİVERSİTESİ |
Maden Mühendisliği |
MF-4 |
41 |
0 |
41 |
|
|
|||||
|
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ (ERZURUM) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
BATMAN ÜNİVERSİTESİ |
İmalat Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
16 |
0 |
16 |
|
|
|||||
|
BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ (ZONGULDAK) |
Jeoloji Mühendisliği |
MF-4 |
36 |
0 |
36 |
|
|
|||||
|
CELÂL BAYAR ÜNİVERSİTESİ (MANİSA) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ (SİVAS) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ (SİVAS) |
Kimya |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ (SİVAS) |
İstatistik |
MF-1 |
41 |
0 |
41 |
|
|
|||||
|
ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ |
Kimya |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ (KÜTAHYA) |
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği |
MF-4 |
29 |
0 |
29 |
|
DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ (KÜTAHYA) |
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği (İÖ) |
MF-4 |
29 |
0 |
29 |
|
DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ (KÜTAHYA) |
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
13 |
0 |
13 |
|
|
|||||
|
DÜZCE ÜNİVERSİTESİ |
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği (M.T.O.K.) |
MF-4 |
13 |
0 |
13 |
|
|
|||||
|
FIRAT ÜNİVERSİTESİ (ELAZIĞ) |
Jeoloji Mühendisliği (İÖ) |
MF-4 |
41 |
0 |
41 |
|
FIRAT ÜNİVERSİTESİ (ELAZIĞ) |
İnşaat Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
27 |
0 |
27 |
|
FIRAT ÜNİVERSİTESİ (ELAZIĞ) |
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği (M.T.O.K.) |
MF-4 |
27 |
0 |
27 |
|
FIRAT ÜNİVERSİTESİ (ELAZIĞ) |
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
27 |
0 |
27 |
|
FIRAT ÜNİVERSİTESİ (ELAZIĞ) |
Su Ürünleri Mühendisliği |
MF-2 |
26 |
0 |
26 |
|
|
|||||
|
GAZİ ÜNİVERSİTESİ (ANKARA) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ (TOKAT) |
Su Ürünleri Mühendisliği |
MF-2 |
26 |
0 |
26 |
|
|
|||||
|
GİRESUN ÜNİVERSİTESİ |
Biyoloji |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ |
Fen Bilgisi Öğretmenliği |
MF-2 |
31 |
0 |
31 |
|
|
|||||
|
HARRAN ÜNİVERSİTESİ (ŞANLIURFA) |
Kimya |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
HARRAN ÜNİVERSİTESİ (ŞANLIURFA) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
HOCA AHMET YESEVİ ULUSLARARASI TÜRK-KAZAK ÜNİVERSİTESİ (TÜRKİSTAN-KAZAKİSTAN) |
Turizm İşletmeciliği |
TM-1 |
5 |
0 |
5 |
|
|
|||||
|
KAFKAS ÜNİVERSİTESİ (KARS) |
Kimya |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ (TRABZON) |
Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği |
MF-2 |
26 |
0 |
26 |
|
|
|||||
|
KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ |
Biyoloji |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
KIRGIZİSTAN-TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ (BİŞKEK-KIRGIZİSTAN) |
Bahçe ve Tarla Bitkileri |
MF-2 |
5 |
0 |
5 |
|
KIRGIZİSTAN-TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ (BİŞKEK-KIRGIZİSTAN) |
Bitki Koruma |
MF-2 |
5 |
0 |
5 |
|
|
|||||
|
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ |
İstatistik (İÖ) |
MF-1 |
52 |
0 |
52 |
|
|
|||||
|
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ |
Jeoloji Mühendisliği |
MF-4 |
21 |
0 |
21 |
|
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ |
Maden Mühendisliği |
MF-4 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ (DENİZLİ) |
Malzeme Bilimi ve Mühendisliği (M.T.O.K.) |
MF-4 |
13 |
0 |
13 |
|
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ (DENİZLİ) |
Malzeme Bilimi ve Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
13 |
0 |
13 |
|
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ (DENİZLİ) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ (RİZE) |
Kimya |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ (RİZE) |
Biyoloji |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ |
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
18 |
0 |
18 |
|
|
|||||
|
SİNOP ÜNİVERSİTESİ |
Su Ürünleri Mühendisliği |
MF-2 |
26 |
0 |
26 |
|
|
|||||
|
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ (ISPARTA) |
Tekstil Mühendisliği (İÖ) |
MF-4 |
72 |
0 |
72 |
|
|
|||||
|
TÜRK-ALMAN ÜNİVERSİTESİ (İSTANBUL)*Özel Koşullu |
İşletme (Almanca) |
TM-1 |
12 |
0 |
12 |
|
TÜRK-ALMAN ÜNİVERSİTESİ (İSTANBUL) *Özel Koşullu |
Mekatronik Sistemler Mühendisliği (Almanca) |
MF-4 |
12 |
0 |
12 |
Üst Kategori: ROOT Kategori: Alparslan Dartan
2013 üniversite yerleştirmelerinde 29 devlet üniversitesinde 45 bölüme hiç öğrenci yerleşmedi.
Eğitimtercihi’nden bir ilk daha! İstanbul PDR Şube Başkanı ve Rehberlik Uzmanı Alparslan Dartan Eğitimtercihi okurları için üniversitelerde en az tercih edilen bölümleri ve boş kontenjan sayılarını yazdı.
2013-ÖSYS merkezî yerleştirme sonuçları ile bir yükseköğretim programına yerleştirme sonuçlarına bakıldığında Tablo 4’te yer alan bilgilere göre 29 Devlet Üniversitesinin mevcut 45 Programını hiçbir öğrenci tercih etmedi ya da tercih etmesine rağmen yerleşemedi.
Bu 45 programın 43’ünün Fen Bilimleri alanında 2’sinin de Türkçe-Matematik alanından öğrenci aldığı anlaşılmaktadır. Bu programların toplamda öğrenci kontenjanı ise 1054’tür.
Bu bölümler Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliğinden Bahçe ve Tarla Bitkileri bölümüne, Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliğinden Bitki Koruma bölümüne, Biyoloji bölümünden Fen Bilgisi Öğretmenliğine, Fizik, Kimya Bölümlerinden İmalat Mühendisliği ve Malzeme Bilimi ve Mühendisliğine, Mekatronik Sistemler Mühendisliğinden İşletme (Almanca) ve Turizm İşletmeciliği bölümlerine kadar çeşitlilik göstermektedir.
Bu bölümlerin yanında Devlet ya da Vakıf toplam 61 Üniversitenin ÖSYM kılavuzunda Tablo 4’te ilan edilmiş kontenjanlarına ücretli ya da burslu 134 farklı bölümünde de hiç bir öğrencinin yerleşmenin olmadığı görülmektedir. Bu programlarda mevcut kontenjan sayısı ise 6691’tür.
Yani Tablo 4’te yer alan verilere bakıldığında 90 Üniversitenin 179 farklı programının öğrenciler tarafından hiç tercih edilmediğini ya da tercih ettiği halde yerleşemediğini göstermektedir. 7325 boş kontenjan bu sebeple boş kalmıştır.
Kayıtların sona ermesiyle Üniversiteler ÖSYM ye kayıt hakkı kazandığı halde kayıt yaptırmayan öğrencilerin durumunu da ileteceğinden ek kontenjanlardan yararlanmayı bekleyen öğrenciler için yeni bir fırsat doğacaktır.
Yerleşemeyen adayların önlerine gelecek bu fırsatı iyi kullanmalarını ve durumlarını yeniden değerlendirmelerini öneririm.
|
Merkezi Yerleştirme İle Öğrenci Alan |
|||||
|
Üniversite |
Programın Adı |
Puan Türü |
Genel Kontenjan |
Yerleşen Aday Sayısı |
Boş Kontenjan |
|
AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ (AFYONKARAHİSAR) |
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
15 |
0 |
15 |
|
|
|||||
|
AKSARAY ÜNİVERSİTESİ |
Maden Mühendisliği |
MF-4 |
41 |
0 |
41 |
|
|
|||||
|
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ (ERZURUM) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
BATMAN ÜNİVERSİTESİ |
İmalat Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
16 |
0 |
16 |
|
|
|||||
|
BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ (ZONGULDAK) |
Jeoloji Mühendisliği |
MF-4 |
36 |
0 |
36 |
|
|
|||||
|
CELÂL BAYAR ÜNİVERSİTESİ (MANİSA) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ (SİVAS) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ (SİVAS) |
Kimya |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ (SİVAS) |
İstatistik |
MF-1 |
41 |
0 |
41 |
|
|
|||||
|
ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ |
Kimya |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ (KÜTAHYA) |
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği |
MF-4 |
29 |
0 |
29 |
|
DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ (KÜTAHYA) |
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği (İÖ) |
MF-4 |
29 |
0 |
29 |
|
DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ (KÜTAHYA) |
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
13 |
0 |
13 |
|
|
|||||
|
DÜZCE ÜNİVERSİTESİ |
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği (M.T.O.K.) |
MF-4 |
13 |
0 |
13 |
|
|
|||||
|
FIRAT ÜNİVERSİTESİ (ELAZIĞ) |
Jeoloji Mühendisliği (İÖ) |
MF-4 |
41 |
0 |
41 |
|
FIRAT ÜNİVERSİTESİ (ELAZIĞ) |
İnşaat Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
27 |
0 |
27 |
|
FIRAT ÜNİVERSİTESİ (ELAZIĞ) |
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği (M.T.O.K.) |
MF-4 |
27 |
0 |
27 |
|
FIRAT ÜNİVERSİTESİ (ELAZIĞ) |
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
27 |
0 |
27 |
|
FIRAT ÜNİVERSİTESİ (ELAZIĞ) |
Su Ürünleri Mühendisliği |
MF-2 |
26 |
0 |
26 |
|
|
|||||
|
GAZİ ÜNİVERSİTESİ (ANKARA) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ (TOKAT) |
Su Ürünleri Mühendisliği |
MF-2 |
26 |
0 |
26 |
|
|
|||||
|
GİRESUN ÜNİVERSİTESİ |
Biyoloji |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ |
Fen Bilgisi Öğretmenliği |
MF-2 |
31 |
0 |
31 |
|
|
|||||
|
HARRAN ÜNİVERSİTESİ (ŞANLIURFA) |
Kimya |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
HARRAN ÜNİVERSİTESİ (ŞANLIURFA) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
HOCA AHMET YESEVİ ULUSLARARASI TÜRK-KAZAK ÜNİVERSİTESİ (TÜRKİSTAN-KAZAKİSTAN) |
Turizm İşletmeciliği |
TM-1 |
5 |
0 |
5 |
|
|
|||||
|
KAFKAS ÜNİVERSİTESİ (KARS) |
Kimya |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ (TRABZON) |
Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği |
MF-2 |
26 |
0 |
26 |
|
|
|||||
|
KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ |
Biyoloji |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
KIRGIZİSTAN-TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ (BİŞKEK-KIRGIZİSTAN) |
Bahçe ve Tarla Bitkileri |
MF-2 |
5 |
0 |
5 |
|
KIRGIZİSTAN-TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ (BİŞKEK-KIRGIZİSTAN) |
Bitki Koruma |
MF-2 |
5 |
0 |
5 |
|
|
|||||
|
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ |
İstatistik (İÖ) |
MF-1 |
52 |
0 |
52 |
|
|
|||||
|
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ |
Jeoloji Mühendisliği |
MF-4 |
21 |
0 |
21 |
|
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ |
Maden Mühendisliği |
MF-4 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ (DENİZLİ) |
Malzeme Bilimi ve Mühendisliği (M.T.O.K.) |
MF-4 |
13 |
0 |
13 |
|
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ (DENİZLİ) |
Malzeme Bilimi ve Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
13 |
0 |
13 |
|
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ (DENİZLİ) |
Fizik |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ (RİZE) |
Kimya |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ (RİZE) |
Biyoloji |
MF-2 |
21 |
0 |
21 |
|
|
|||||
|
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ |
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği (M.T.O.K.) (İÖ) |
MF-4 |
18 |
0 |
18 |
|
|
|||||
|
SİNOP ÜNİVERSİTESİ |
Su Ürünleri Mühendisliği |
MF-2 |
26 |
0 |
26 |
|
|
|||||
|
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ (ISPARTA) |
Tekstil Mühendisliği (İÖ) |
MF-4 |
72 |
0 |
72 |
|
|
|||||
|
TÜRK-ALMAN ÜNİVERSİTESİ (İSTANBUL)*Özel Koşullu |
İşletme (Almanca) |
TM-1 |
12 |
0 |
12 |
|
TÜRK-ALMAN ÜNİVERSİTESİ (İSTANBUL) *Özel Koşullu |
Mekatronik Sistemler Mühendisliği (Almanca) |
MF-4 |
12 |
0 |
12 |
Son Güncelleme: Cuma, 20 Eylül 2013 12:36
Gösterim: 12157
Anne Babalar olarak hepimizin ortak hayali çocuklarımız için iyi bir geleceği olmasıdır. Lise öncesi bu hayalin adı bazen Robert Koleji, bazen de İyi bir Anadolu Lisesi oluyor…
Orta öğretim geçiş sisteminin kendi içinde barındırdığı güçlükler ve SBS’nin bu yıla özgü tartışılır puanlama sistemi sınava girecek çocuklarımızı olduğu kadar biz yetişkinleri de oldukça kaygılandırıyor. Bir yandan da sınav öncesindeki son günleri hem keyifli hem de verimli geçirmelerini istiyoruz.
Bu yüzden sınava doğru anne babaların çocukları adına önemsemeleri gereken bazı gerçekler vardır.
Çocuklar için;
• Sınava hazırlanmak zorlu bir süreçtir,
• Sınavın kendisi başlı başına kaygı unsurudur, bunu bilmek süreci yönetmenizi sağlar,
• Ergenle iletişimin dili önemlidir, olumlu dil kullanmalısınız,
• Koşulsuz ve şartsız destek her daim önemlidir,
• Sınava doğru çocuğunuzun alışık olduğu düzeni bozmayın,
• Çocuğunuzun özgüvenini destekleyin ve motive edin.
Sınav başarısı elbette ki planlanmış bir hedefe yönelmede önemli bir basamaktır ancak hayattaki tek amaç değildir. Bu yüzden çok fazla sınav odaklı konuşmalar çocuklarda isteksizlik ya da tedirginlik yaratabilir.
• Son günler çocukların zihinsel ve duygusal düzenlemeleri için önemli günlerdir, bu yüzden bu günlerde ebeveyn olarak sizlerin yaşayacağı telaş, panik ve tedirginlik çocuğunuzun hem odaklanmasını hem de duygusal düzenlemesini güçleştirebilir. Dolayısıyla çocuğunuz ile sohbetlerinizi sınav dışında şeyler üzerinden gerçekleştirmeye çalışmak ona yardımcı olacaktır.
• Bir şekilde konu sınava geldiğinde çocuğunuzu rahatlatan bir tavır sergilemeniz, eski başarılarını hatırlatarak güven duygusunu pekiştirmeniz ve sınavın sonucu ne olursa olsun hep onun yanında olacağınızı hissettirmeniz, çocuğunuz için çok önemli bir duygusal deneyim olacaktır.
• Kıyaslamalar, hem ergenlik döneminde olduğu için hem de önemli bir basamağın eşiğinde olduğu için çocuğunuzda tahmin edemeyeceğiniz duygusal zedelenmelere, öfkeye ve öz güven kaybına neden olabilir. Bununla beraber çocuğunuzda “Ailem beni sevmiyor ve benden utanıyor” algısının oluşmasına neden olabilir. Dolayısıyla bir kıyaslama yapmanız gerektiğinde bunu çocuğunuz ve diğer çocuklar arasındaki farklar üzerinden yapmanız yerine, çocuğunuzun mevcut durumu ve geçmiş performansları arasında kıyaslama yapmak, çocuğunuzun kendilik algısını ve öz güveninin gelişimini desteklemek için daha yararlı olabilir.
• Anne babalar olarak biz yetişkinler bazen çocuklarımızı motive etmenin yolunun net hedefler koymak ya da küçük cezalar vermek ve onlar adına kararlar almak olduğunu düşünürüz. Ancak özellikle bu günlerde yapacağımız “Şu kadar netin altına düşmemelisin” ya da “Sınavda başarı gösteremezsen bütün emeklerimiz boşa çıkar, geleceğin mahvolur.” gibi söylemler çocuğunuzu motive etmeye yaramayacaktır. Aksine kendisini yararsız, değersiz ve başarısız algılamasına, sınava yüksek bir kaygı ve mutsuzlukla girmesine neden olabilecektir.
• Çocuklarınız ile geçirdiğiniz bu son bir kaç günü çok fazla normal rutininizin dışına çıkmadan ve yeni alışkanlıklar geliştirmeye çalışmadan geçirmeniz; yeme, uyuma, dinlenme gibi etkinlikler için daha önce göstermediğiniz özeni göstermeye çalışmanız, alıştığınız sistemin bozulmasına, yeni sisteme adapte olmak konusunda belirsizlikler yaşamanıza ve kaygı duymanıza neden olabilir.
Her anne baba çocuğunun başarılı, sağlıklı ve mutlu olmasını ister. Bununla beraber olumsuz örnekler ve söylemler istediğimiz olumlu sonuçları almamızı engellemeyecektir. Önemli olan çocuklarımızın mutluluğu nasıl algıladıklarıdır; duygularımız çok benzer görünmekle beraber, çocuklarımızın mevcut yaşam deneyimleri bizimkilerden farklıdır. Dolayısıyla istekleri, duyguları ve duyguları yaşama biçimleri de bizimkilere benzer değildir. Bu durum sadece sınav deneyimi için değil hayatın tüm alanları için geçerlidir.
Sınava yaklaştığımız bu günlerde çocuklarımızın ve bizlerin çabalarının başarılı sonuçlarla karşılık bulmasını dilerim.
Alpaslan Dartan
Eğitimtercihi
Üst Kategori: ROOT Kategori: Alparslan Dartan
Anne Babalar olarak hepimizin ortak hayali çocuklarımız için iyi bir geleceği olmasıdır. Lise öncesi bu hayalin adı bazen Robert Koleji, bazen de İyi bir Anadolu Lisesi oluyor…
Orta öğretim geçiş sisteminin kendi içinde barındırdığı güçlükler ve SBS’nin bu yıla özgü tartışılır puanlama sistemi sınava girecek çocuklarımızı olduğu kadar biz yetişkinleri de oldukça kaygılandırıyor. Bir yandan da sınav öncesindeki son günleri hem keyifli hem de verimli geçirmelerini istiyoruz.
Bu yüzden sınava doğru anne babaların çocukları adına önemsemeleri gereken bazı gerçekler vardır.
Çocuklar için;
• Sınava hazırlanmak zorlu bir süreçtir,
• Sınavın kendisi başlı başına kaygı unsurudur, bunu bilmek süreci yönetmenizi sağlar,
• Ergenle iletişimin dili önemlidir, olumlu dil kullanmalısınız,
• Koşulsuz ve şartsız destek her daim önemlidir,
• Sınava doğru çocuğunuzun alışık olduğu düzeni bozmayın,
• Çocuğunuzun özgüvenini destekleyin ve motive edin.
Sınav başarısı elbette ki planlanmış bir hedefe yönelmede önemli bir basamaktır ancak hayattaki tek amaç değildir. Bu yüzden çok fazla sınav odaklı konuşmalar çocuklarda isteksizlik ya da tedirginlik yaratabilir.
• Son günler çocukların zihinsel ve duygusal düzenlemeleri için önemli günlerdir, bu yüzden bu günlerde ebeveyn olarak sizlerin yaşayacağı telaş, panik ve tedirginlik çocuğunuzun hem odaklanmasını hem de duygusal düzenlemesini güçleştirebilir. Dolayısıyla çocuğunuz ile sohbetlerinizi sınav dışında şeyler üzerinden gerçekleştirmeye çalışmak ona yardımcı olacaktır.
• Bir şekilde konu sınava geldiğinde çocuğunuzu rahatlatan bir tavır sergilemeniz, eski başarılarını hatırlatarak güven duygusunu pekiştirmeniz ve sınavın sonucu ne olursa olsun hep onun yanında olacağınızı hissettirmeniz, çocuğunuz için çok önemli bir duygusal deneyim olacaktır.
• Kıyaslamalar, hem ergenlik döneminde olduğu için hem de önemli bir basamağın eşiğinde olduğu için çocuğunuzda tahmin edemeyeceğiniz duygusal zedelenmelere, öfkeye ve öz güven kaybına neden olabilir. Bununla beraber çocuğunuzda “Ailem beni sevmiyor ve benden utanıyor” algısının oluşmasına neden olabilir. Dolayısıyla bir kıyaslama yapmanız gerektiğinde bunu çocuğunuz ve diğer çocuklar arasındaki farklar üzerinden yapmanız yerine, çocuğunuzun mevcut durumu ve geçmiş performansları arasında kıyaslama yapmak, çocuğunuzun kendilik algısını ve öz güveninin gelişimini desteklemek için daha yararlı olabilir.
• Anne babalar olarak biz yetişkinler bazen çocuklarımızı motive etmenin yolunun net hedefler koymak ya da küçük cezalar vermek ve onlar adına kararlar almak olduğunu düşünürüz. Ancak özellikle bu günlerde yapacağımız “Şu kadar netin altına düşmemelisin” ya da “Sınavda başarı gösteremezsen bütün emeklerimiz boşa çıkar, geleceğin mahvolur.” gibi söylemler çocuğunuzu motive etmeye yaramayacaktır. Aksine kendisini yararsız, değersiz ve başarısız algılamasına, sınava yüksek bir kaygı ve mutsuzlukla girmesine neden olabilecektir.
• Çocuklarınız ile geçirdiğiniz bu son bir kaç günü çok fazla normal rutininizin dışına çıkmadan ve yeni alışkanlıklar geliştirmeye çalışmadan geçirmeniz; yeme, uyuma, dinlenme gibi etkinlikler için daha önce göstermediğiniz özeni göstermeye çalışmanız, alıştığınız sistemin bozulmasına, yeni sisteme adapte olmak konusunda belirsizlikler yaşamanıza ve kaygı duymanıza neden olabilir.
Her anne baba çocuğunun başarılı, sağlıklı ve mutlu olmasını ister. Bununla beraber olumsuz örnekler ve söylemler istediğimiz olumlu sonuçları almamızı engellemeyecektir. Önemli olan çocuklarımızın mutluluğu nasıl algıladıklarıdır; duygularımız çok benzer görünmekle beraber, çocuklarımızın mevcut yaşam deneyimleri bizimkilerden farklıdır. Dolayısıyla istekleri, duyguları ve duyguları yaşama biçimleri de bizimkilere benzer değildir. Bu durum sadece sınav deneyimi için değil hayatın tüm alanları için geçerlidir.
Sınava yaklaştığımız bu günlerde çocuklarımızın ve bizlerin çabalarının başarılı sonuçlarla karşılık bulmasını dilerim.
Alpaslan Dartan
Eğitimtercihi
Son Güncelleme: Cuma, 24 May 2013 17:32
Gösterim: 2085
SBS kalkıyor ama sınav yine var, peki ama neden? Alparslan Dartan yazdı...
Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı kendisinden önceki bakanlara göre kamuoyunun daha büyük bir çoğunluğunun sempatisi ve güven duygusuyla bu koltuğa oturmuştur. Bilgi, beceri ve deneyim açısından da bu güveni hak etmiştir. Ancak sınavlar, dershaneler ve eğitimdeki kalite sorunu gibi önemli pek çok sorunu da göreve geldiğinde masasında bulmuştur. Özellikle ortaöğretime geçiş aşamasında karşılaşılan sorunlar, gerçekte yabancısı olmadığı acı bir gerçekle yüz yüze gelmesini sağlamıştır.
Sayın Nabi Avcı, son yıllarda eğitim sisteminde köklü değişiklik ve yenilikleri içeren yoğun bir çalışma içerisinde bulunduklarını, yürütülen çalışmaların içerisinde ortaöğretime geçiş sistemi ve sınavlar konusunun özellikli ve öncelikli alanları olduğunu sık sık dile getirmiştir.
Bilinen bir gerçek var ki Sayın Avcı, seneye Seviye Belirleme Sınavları’nın (SBS) kaldırılacağını, SBS yerine yıl içine yayılmış yazılıların uygulanacağını bu yazılıların merkezi olacağını ve taleplerin fazla olduğu özel statülü bazı okullara da yine merkezi bir sınav yapılabileceğini söylemiştir.
Ayrıntıları belli olmamakla beraber dile getirilen değişikliklere bakacak olur isek;
• Düz liseler Anadolu lisesine dönüştürüldüğünden bu liselere girişte öğrenciler 8’inci sınıfın mayıs ayında ön başvuru yapacakları,
• Başvuruların okul kontenjanının altında olursa kesin kayıtların yapılacağı ve eğer başvuranların sayısı o okulun kontenjanını aşarsa il bazında sınav uygulamasına gidileceği ve belirlenen seçme kriterlerinin devreye gireceği,
• Liselere girişte kullanılmak üzere Matematik, Türkçe, Sosyal Bilgiler ve Fen Bilimleri alanlarında yıl içerisinde bir ya da iki merkezi sınav yapılacağı,
• Öğrencilerin başarı puanını belirlemede spor, bilim, sanat vs. gibi faaliyetlerin de etkili olacağı,
• Galatasaray, İstanbul Erkek, Kadıköy Anadolu gibi bazı özel statülü okullar için talebin baştan çok olacağı varsayımından hareketle her ilde belirlenen bu okullar için merkezi bir sınavın yapılabileceği,
• Bu sınavların iller bazında ayrı ayrı gerçekleştirilebileceği,
• Fen liseleri ve Sosyal Bilimler Liseleri için merkezi sınavın devam edeceği ve merkezi bir sınav yapıldığında da bunun tek bir kez ve OKS/SBS benzeri biçiminde olacağı,
• Özel Okulların her koşulda ya MEB tarafından gerçekleştirilecek olan merkezi sınava tabi olacakları ve yalnızca sınav başarısını gözetecekleri, eğer MEB tarafından merkezi bir sınav yapılmayacaksa da önceki yıllarda olduğu gibi kendi sınav komisyonlarını kurarak bir sınav yapacakları,
konuşulmaktadır, bu bilgiler sayın bakanımızın basın toplantılarında dile getirdiği ifadelerdir.
İstanbul’da Özel Statülü Okul Kapsamına Girebilecek Bazı Okullar
|
2012 |
Okul Adı |
Öğretim Süresi |
Yabancı Dili |
Kontenjanı |
TAVAN PUANI |
YÜZDELİK DİLİMİ |
|
|
1 |
İSTANBUL / BEYOĞLU / Galatasaray Üniversitesi Galatasaray Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
Fransızca |
100 |
507,424 |
0,03 |
|
|
2 |
İSTANBUL / FATİH / İstanbul Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
Almanca |
204 |
500 |
0,06 |
|
|
3 |
İSTANBUL / BEŞİKTAŞ / Beşiktaş Kabataş Erkek Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
İngilizce |
136 |
496,432 |
0,11 |
|
|
4 |
İSTANBUL / KADIKÖY / Kadıköy Anadolu Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
İngilizce |
340 |
494,55 |
0,39 |
|
|
5 |
İSTANBUL / FATİH / Cağaloğlu Anadolu Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
Almanca |
204 |
493,307 |
0,45 |
|
|
6 |
İSTANBUL / ÜSKÜDAR / Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
İngilizce |
170 |
493,088 |
0,55 |
Ara Değerlendirme Sınavları Ne İçin Yapılacaktır?
Gerçekte, SBS sistemi içerisinde yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrencinin tümünün girmesini gerektirecek bir yarış yoktur. Özel yabancı kolejler için 20-25 bin, belli başlı bazı Anadolu liseleri için de en fazla 250-300 bin adayın yarışı söz konusudur.
Özel statülü Anadolu liseleri ve yüksek puanla öğrenci alan belli başlı diğer Anadolu liseleri MEB tarafından uygulanacak merkezi bir sınav sonucuna göre öğrenci alacaklar ise bu okullar dışında tüm okulların adrese dayalı öğrenci alabileceğini de varsayarsak düşünülen ara değerlendirme sınavları ne için yapılacaktır?
Türk Eğitim Derneği’nin (TED) alt birimi olan TEDMEM, ‘Ortaöğretimde Dönüşüm: Bir Yol Haritası Önerisi’ başlıkla hazırladığı raporda Lise türlerinin azaltılması, bu liselere alımların hem sınav, hem de bölgesel ihtiyaçlara göre yapılması önerisine yer verilmiştir. Çalışmada ‘Niçin Bir Değişime İhtiyaç Var?’ sorusuna da cevap aranmış ve ortaöğretimdeki sorunların kaynağı olarak finansman, erişim, erişilen hizmetin kalitesi, sınav baskısı, öğretmen niteliği, iller ve okullar arası farklılıklar, dershane sistemi, mesleki eğitimin genel eğitim içindeki oranı gibi konular gösterilmiştir.
Bakanlık düz liseleri Anadolu Lisesine dönüştürerek bu konuda önemli bir adım atmıştır. Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Lisesi ve Öğretmen Liseleri gibi nitelikli okulların mevcudiyetini sağlayarak da özel öğrencilerin eğitim alacakları kurumların varlığını korumuştur, bu da çok önemlidir.
Ancak önemli liselerimiz için sınav olacak ise Sayın Nabi Avcı’nın 8. Sınıftan başlayarak 7, 6 ve 5. Sınıfa yayacaklarını söyledikleri merkezi ara değerlendirme sınavları, acaba beklendiği gibi öğrenci, öğretmen, okul ve okul yöneticileri hakkında istenilen geri bildirimleri verebilecek mi? Sanmıyorum.
Bu sınavlar şu anki haliyle kurguladığımız gibi olacak ise Milli Eğitim Bakanlığı uzmanlarının aşağıdaki soruların yanıtlarını da veriyor olmaları gerekir.
1. 8. Sınıftan başlayarak 7, 6 ve 5. Sınıfa yayılacak her dönemde en az bir ya da 2 sınavın çocuklar üzerindeki etkileri hiç düşünüldü mü? Ergenlik, sınanma kaygısı, her dersten sıralanma ve damgalanma riski göz önünde tutuldu mu?
2. Öğrenciler, SBS’yi sevmese bile SBS’nin adaletli ve mantıklı olduğunu söylüyorlar, bu sistem farklı bölgeler, okullar ve öğretmenler arasındaki farklılıklardan dolayı bir eşitsizliğe neden olabilir mi?
3. İl bazında yapılacak sınavlar nedeniyle bir öğrenci ve ailesinin bulunduğu ildeki, semtteki okullara mahkum edilmesinin önüne nasıl geçilebilir? İl bazında uygulanacak sınav tüm Türkiye’ye açık olması düşünülmeli mi?
4. Okullar arasındaki fiziksel, sosyal ve eğitim alma koşulları aynı ilin hatta aynı ilçenin farklı okullarında bile eşit değilken, öğrencilerden sınav olunacak her derste birbirleriyle rekabeti mümkün müdür?
5. Sene içinde okul notlarını belirleyecek olan bu sınavların yapılması, öğrencilerin stresini ve sınav maliyetlerini arttırmayacak mıdır?
6. Ortak sınavlar uygulanması müfredata bağlı olmayı, tek tipliliği özel ve özgül öğrenmeleri göz ardı etmeyi ve ayrıca sınıf içi bireysel dinamikleri yok saymayı getirmeyecek midir? Her çocuk özeldir ve her öğretmen her çocuğun hızına uygun ilerlemek durumundadır. Bu sistemle öğretmenin tanıdığı, bildiği öğrenciye uygun eğitim modeli üretilmesi engellenmektedir. Bunun önüne nasıl geçilecektir?
7. Bir öğrencinin bir yıla yayılmış öğrenme motivasyonunun her sınavda aynı olması çok da mümkün değildir. Zaman zaman inişler çıkışlar gösterebilecektir. Her sınav öğrencinin stres yükünü artırmayacak mıdır?
8. Bakan beyin kendisinin ifadesiyle okullar arasında dengesizlik ve öğrencilerin değerlendirilmelerinde sübjektif yaklaşımlar olabilmektedir. Getirilecek olan sistemin bu sorunu aşamayacağını göremiyor muyuz? SBS uygulanan hali ile bile sözü edilen pek çok ölçme ve değerlendirme kriterlerine uygunluk sağlamıyor muydu?
9. Proje ve sosyal faaliyet ödevleri hangi okulda aynı nitelikte ve nicelikte sürdürülüyor olabilir ki. Elbette özel okulda okuyanlar daha ayrıcalıklı olmayacak mıdır? Öğrencilerin motivasyonları ve başarıları sunulan olanaklarla değişime uğramayacak mıdır? Bu nedenlerle bu tür değişkenlerin etkili olmaması öğretmen-öğrenci, öğretmen-veli ilişkilerini zedelemeyecek midir?
Kısaca getirilmesi düşünülen sistem bir güne değil, birkaç güne, hatta sene içine yayılan bir değerlendirme sistemi. Peki Bakanlık bunu niye yapıyor? Bu derslerin ortalamalarını alıp öğrenciler hakkında bir fikir sahibi olmak istiyor. Bu konuda varsayalım ki bir bilgi edinildi, yasal mevzuatlar ve kanunlar yanlış yapanlar hakkında yaptırım uygulanmasına izin veriyor mu? Bugüne kadar hangi okullara yaptıkları sübjektif değerlendirmeler için yaptırım uygulanabildi?
Bu ve benzeri sorunlar ön plandayken özellikle ortaöğretime geçiş modelleri içerisinde ülkemiz koşullarına en uygun modelin geliştirilmesi önemlidir. Genel olarak sisteme bütünsel bakmak, güvenilir ve objektif bir yerleştirme sistemi yaratabilmek her şeyden daha önemlidir. Yeni sistemin belki de en önemli artısı her öğrencinin içinde olmayacağı bir yarış alanı yaratması olacaktır. Bu sistemle özel okullar ve özel statülü sayılan okullarla ilgilenen yaklaşık 250-300 bin öğrenci dışındaki öğrenciler sınav stresi yaşamayabilirler, dershane ve özel ders yükü altında kalmayabilirler bu da önemli bir kazanımdır.
Ülkemizde hem ulusal düzeyde yapılan sınavlarla hem de uluslararası platformda gerçekleştirilen TIMSS, PISA, PIRLS gibi uygulamalara sınavlar ve eğitim sistemimiz hakkında yeterince genel bilgiler edinebilmekteyiz. Bu nedenle zaten özel statülü okullar için sınav var ise yıllara yayılan çoklu ara değerlendirme sınavlarına gerek olmadığını düşünüyorum.
Bakanlığın yeni sistemin ayrıntılarını geniş bir paydaş kitlesiyle değerlendirmesi gerekir. Öğretmen ve yöneticiler, veliler ve öğrenciler, eğitim yazarları, mesleki dernekler ve kuruluşlar bu değerlendirmenin içerisinde olmalılar. Ama ne yazık ki birkaç sınırlı paydaş dışında geniş kitlelerin görüşü alınmamaktadır.
Alpaslan Dartan
Türk PDR Derneği İstanbul Şube Başkanı
Terakki Vakfı Okulları
Üst Kategori: ROOT Kategori: Alparslan Dartan
SBS kalkıyor ama sınav yine var, peki ama neden? Alparslan Dartan yazdı...
Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı kendisinden önceki bakanlara göre kamuoyunun daha büyük bir çoğunluğunun sempatisi ve güven duygusuyla bu koltuğa oturmuştur. Bilgi, beceri ve deneyim açısından da bu güveni hak etmiştir. Ancak sınavlar, dershaneler ve eğitimdeki kalite sorunu gibi önemli pek çok sorunu da göreve geldiğinde masasında bulmuştur. Özellikle ortaöğretime geçiş aşamasında karşılaşılan sorunlar, gerçekte yabancısı olmadığı acı bir gerçekle yüz yüze gelmesini sağlamıştır.
Sayın Nabi Avcı, son yıllarda eğitim sisteminde köklü değişiklik ve yenilikleri içeren yoğun bir çalışma içerisinde bulunduklarını, yürütülen çalışmaların içerisinde ortaöğretime geçiş sistemi ve sınavlar konusunun özellikli ve öncelikli alanları olduğunu sık sık dile getirmiştir.
Bilinen bir gerçek var ki Sayın Avcı, seneye Seviye Belirleme Sınavları’nın (SBS) kaldırılacağını, SBS yerine yıl içine yayılmış yazılıların uygulanacağını bu yazılıların merkezi olacağını ve taleplerin fazla olduğu özel statülü bazı okullara da yine merkezi bir sınav yapılabileceğini söylemiştir.
Ayrıntıları belli olmamakla beraber dile getirilen değişikliklere bakacak olur isek;
• Düz liseler Anadolu lisesine dönüştürüldüğünden bu liselere girişte öğrenciler 8’inci sınıfın mayıs ayında ön başvuru yapacakları,
• Başvuruların okul kontenjanının altında olursa kesin kayıtların yapılacağı ve eğer başvuranların sayısı o okulun kontenjanını aşarsa il bazında sınav uygulamasına gidileceği ve belirlenen seçme kriterlerinin devreye gireceği,
• Liselere girişte kullanılmak üzere Matematik, Türkçe, Sosyal Bilgiler ve Fen Bilimleri alanlarında yıl içerisinde bir ya da iki merkezi sınav yapılacağı,
• Öğrencilerin başarı puanını belirlemede spor, bilim, sanat vs. gibi faaliyetlerin de etkili olacağı,
• Galatasaray, İstanbul Erkek, Kadıköy Anadolu gibi bazı özel statülü okullar için talebin baştan çok olacağı varsayımından hareketle her ilde belirlenen bu okullar için merkezi bir sınavın yapılabileceği,
• Bu sınavların iller bazında ayrı ayrı gerçekleştirilebileceği,
• Fen liseleri ve Sosyal Bilimler Liseleri için merkezi sınavın devam edeceği ve merkezi bir sınav yapıldığında da bunun tek bir kez ve OKS/SBS benzeri biçiminde olacağı,
• Özel Okulların her koşulda ya MEB tarafından gerçekleştirilecek olan merkezi sınava tabi olacakları ve yalnızca sınav başarısını gözetecekleri, eğer MEB tarafından merkezi bir sınav yapılmayacaksa da önceki yıllarda olduğu gibi kendi sınav komisyonlarını kurarak bir sınav yapacakları,
konuşulmaktadır, bu bilgiler sayın bakanımızın basın toplantılarında dile getirdiği ifadelerdir.
İstanbul’da Özel Statülü Okul Kapsamına Girebilecek Bazı Okullar
|
2012 |
Okul Adı |
Öğretim Süresi |
Yabancı Dili |
Kontenjanı |
TAVAN PUANI |
YÜZDELİK DİLİMİ |
|
|
1 |
İSTANBUL / BEYOĞLU / Galatasaray Üniversitesi Galatasaray Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
Fransızca |
100 |
507,424 |
0,03 |
|
|
2 |
İSTANBUL / FATİH / İstanbul Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
Almanca |
204 |
500 |
0,06 |
|
|
3 |
İSTANBUL / BEŞİKTAŞ / Beşiktaş Kabataş Erkek Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
İngilizce |
136 |
496,432 |
0,11 |
|
|
4 |
İSTANBUL / KADIKÖY / Kadıköy Anadolu Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
İngilizce |
340 |
494,55 |
0,39 |
|
|
5 |
İSTANBUL / FATİH / Cağaloğlu Anadolu Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
Almanca |
204 |
493,307 |
0,45 |
|
|
6 |
İSTANBUL / ÜSKÜDAR / Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi |
Hazırlık + 4 yıl |
İngilizce |
170 |
493,088 |
0,55 |
Ara Değerlendirme Sınavları Ne İçin Yapılacaktır?
Gerçekte, SBS sistemi içerisinde yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrencinin tümünün girmesini gerektirecek bir yarış yoktur. Özel yabancı kolejler için 20-25 bin, belli başlı bazı Anadolu liseleri için de en fazla 250-300 bin adayın yarışı söz konusudur.
Özel statülü Anadolu liseleri ve yüksek puanla öğrenci alan belli başlı diğer Anadolu liseleri MEB tarafından uygulanacak merkezi bir sınav sonucuna göre öğrenci alacaklar ise bu okullar dışında tüm okulların adrese dayalı öğrenci alabileceğini de varsayarsak düşünülen ara değerlendirme sınavları ne için yapılacaktır?
Türk Eğitim Derneği’nin (TED) alt birimi olan TEDMEM, ‘Ortaöğretimde Dönüşüm: Bir Yol Haritası Önerisi’ başlıkla hazırladığı raporda Lise türlerinin azaltılması, bu liselere alımların hem sınav, hem de bölgesel ihtiyaçlara göre yapılması önerisine yer verilmiştir. Çalışmada ‘Niçin Bir Değişime İhtiyaç Var?’ sorusuna da cevap aranmış ve ortaöğretimdeki sorunların kaynağı olarak finansman, erişim, erişilen hizmetin kalitesi, sınav baskısı, öğretmen niteliği, iller ve okullar arası farklılıklar, dershane sistemi, mesleki eğitimin genel eğitim içindeki oranı gibi konular gösterilmiştir.
Bakanlık düz liseleri Anadolu Lisesine dönüştürerek bu konuda önemli bir adım atmıştır. Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Lisesi ve Öğretmen Liseleri gibi nitelikli okulların mevcudiyetini sağlayarak da özel öğrencilerin eğitim alacakları kurumların varlığını korumuştur, bu da çok önemlidir.
Ancak önemli liselerimiz için sınav olacak ise Sayın Nabi Avcı’nın 8. Sınıftan başlayarak 7, 6 ve 5. Sınıfa yayacaklarını söyledikleri merkezi ara değerlendirme sınavları, acaba beklendiği gibi öğrenci, öğretmen, okul ve okul yöneticileri hakkında istenilen geri bildirimleri verebilecek mi? Sanmıyorum.
Bu sınavlar şu anki haliyle kurguladığımız gibi olacak ise Milli Eğitim Bakanlığı uzmanlarının aşağıdaki soruların yanıtlarını da veriyor olmaları gerekir.
1. 8. Sınıftan başlayarak 7, 6 ve 5. Sınıfa yayılacak her dönemde en az bir ya da 2 sınavın çocuklar üzerindeki etkileri hiç düşünüldü mü? Ergenlik, sınanma kaygısı, her dersten sıralanma ve damgalanma riski göz önünde tutuldu mu?
2. Öğrenciler, SBS’yi sevmese bile SBS’nin adaletli ve mantıklı olduğunu söylüyorlar, bu sistem farklı bölgeler, okullar ve öğretmenler arasındaki farklılıklardan dolayı bir eşitsizliğe neden olabilir mi?
3. İl bazında yapılacak sınavlar nedeniyle bir öğrenci ve ailesinin bulunduğu ildeki, semtteki okullara mahkum edilmesinin önüne nasıl geçilebilir? İl bazında uygulanacak sınav tüm Türkiye’ye açık olması düşünülmeli mi?
4. Okullar arasındaki fiziksel, sosyal ve eğitim alma koşulları aynı ilin hatta aynı ilçenin farklı okullarında bile eşit değilken, öğrencilerden sınav olunacak her derste birbirleriyle rekabeti mümkün müdür?
5. Sene içinde okul notlarını belirleyecek olan bu sınavların yapılması, öğrencilerin stresini ve sınav maliyetlerini arttırmayacak mıdır?
6. Ortak sınavlar uygulanması müfredata bağlı olmayı, tek tipliliği özel ve özgül öğrenmeleri göz ardı etmeyi ve ayrıca sınıf içi bireysel dinamikleri yok saymayı getirmeyecek midir? Her çocuk özeldir ve her öğretmen her çocuğun hızına uygun ilerlemek durumundadır. Bu sistemle öğretmenin tanıdığı, bildiği öğrenciye uygun eğitim modeli üretilmesi engellenmektedir. Bunun önüne nasıl geçilecektir?
7. Bir öğrencinin bir yıla yayılmış öğrenme motivasyonunun her sınavda aynı olması çok da mümkün değildir. Zaman zaman inişler çıkışlar gösterebilecektir. Her sınav öğrencinin stres yükünü artırmayacak mıdır?
8. Bakan beyin kendisinin ifadesiyle okullar arasında dengesizlik ve öğrencilerin değerlendirilmelerinde sübjektif yaklaşımlar olabilmektedir. Getirilecek olan sistemin bu sorunu aşamayacağını göremiyor muyuz? SBS uygulanan hali ile bile sözü edilen pek çok ölçme ve değerlendirme kriterlerine uygunluk sağlamıyor muydu?
9. Proje ve sosyal faaliyet ödevleri hangi okulda aynı nitelikte ve nicelikte sürdürülüyor olabilir ki. Elbette özel okulda okuyanlar daha ayrıcalıklı olmayacak mıdır? Öğrencilerin motivasyonları ve başarıları sunulan olanaklarla değişime uğramayacak mıdır? Bu nedenlerle bu tür değişkenlerin etkili olmaması öğretmen-öğrenci, öğretmen-veli ilişkilerini zedelemeyecek midir?
Kısaca getirilmesi düşünülen sistem bir güne değil, birkaç güne, hatta sene içine yayılan bir değerlendirme sistemi. Peki Bakanlık bunu niye yapıyor? Bu derslerin ortalamalarını alıp öğrenciler hakkında bir fikir sahibi olmak istiyor. Bu konuda varsayalım ki bir bilgi edinildi, yasal mevzuatlar ve kanunlar yanlış yapanlar hakkında yaptırım uygulanmasına izin veriyor mu? Bugüne kadar hangi okullara yaptıkları sübjektif değerlendirmeler için yaptırım uygulanabildi?
Bu ve benzeri sorunlar ön plandayken özellikle ortaöğretime geçiş modelleri içerisinde ülkemiz koşullarına en uygun modelin geliştirilmesi önemlidir. Genel olarak sisteme bütünsel bakmak, güvenilir ve objektif bir yerleştirme sistemi yaratabilmek her şeyden daha önemlidir. Yeni sistemin belki de en önemli artısı her öğrencinin içinde olmayacağı bir yarış alanı yaratması olacaktır. Bu sistemle özel okullar ve özel statülü sayılan okullarla ilgilenen yaklaşık 250-300 bin öğrenci dışındaki öğrenciler sınav stresi yaşamayabilirler, dershane ve özel ders yükü altında kalmayabilirler bu da önemli bir kazanımdır.
Ülkemizde hem ulusal düzeyde yapılan sınavlarla hem de uluslararası platformda gerçekleştirilen TIMSS, PISA, PIRLS gibi uygulamalara sınavlar ve eğitim sistemimiz hakkında yeterince genel bilgiler edinebilmekteyiz. Bu nedenle zaten özel statülü okullar için sınav var ise yıllara yayılan çoklu ara değerlendirme sınavlarına gerek olmadığını düşünüyorum.
Bakanlığın yeni sistemin ayrıntılarını geniş bir paydaş kitlesiyle değerlendirmesi gerekir. Öğretmen ve yöneticiler, veliler ve öğrenciler, eğitim yazarları, mesleki dernekler ve kuruluşlar bu değerlendirmenin içerisinde olmalılar. Ama ne yazık ki birkaç sınırlı paydaş dışında geniş kitlelerin görüşü alınmamaktadır.
Alpaslan Dartan
Türk PDR Derneği İstanbul Şube Başkanı
Terakki Vakfı Okulları
Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Ağustos 2013 10:14
Gösterim: 4089
Dershanelerin kaldırılmasında SBS kursları yakın YGS ve LYS kursları uzak ihtimal
Sayın Başbakan idarenin ve yürütmenin başı olarak böyle bir karar verebilir ve dershanelerin kapatılmasını isteyebilir. Siyasi otorite elindeki mevcut yetkileri kullanarak ve sisteme akan kaynakları kontrol altına alarak bu kararın fiili olarak gerçekleşmesini sağlayabilir.
Ancak dershane gerçeğinin sadece sınav endeksli eğitim sisteminin doğurduğu bir oluşum olmadığının unutulmaması gerekir. Genel anlamda dershane gerçeği, eğitim sisteminde yer alan bir dolu problemin, eşitsizliğin, adil olmayan uygulamaların topyekun bir sonucudur.
Doğal olarak eğitim sisteminin bir parçasında gerçekleştirilen bir değişim sitemin bütününe etki edecektir. Eğitim sisteminin bir parçası olan dershaneler, sistemin diğer parçalarını olumlu ya da olumsuz olarak etkileyecektir.
Bugün özel dershanelerin açılmasına ve yaygınlaşmasına neden olan tüm sebepler geçerliliğini korumaktadır. Giriş sınavlarının varlığı, okullarımızdaki fiziksel donanımlar, öğretmen ve eğitim kalitesinin bölgelere, illere ve hatta il içerisindeki yerleşim bölgelerine göre ciddi farklılıklar gösterdiği herkesin malumudur. Bunların giderilmesi durumunda dershanelerin tümden değilse bile büyük çoğunluğunun varlık sebebi ortadan kalkacaktır. Bu da sisteme ve sistemin bileşenlerine olumlu yansıyacaktır.
Sistemin genelinde iyileştirme bugünden yarına hemen gerçekleşecek bir durum değildir. Dershanelerin kapatılması kararının sakıncaları da ilerleyen zamanlarda belirginleşecektir. Öğrenci ve velinin rekabet ortamında özel ders ve takviye ihtiyacı hep var olacaktır. Bu da en başta da dershane adıyla olmasa bile farklı adlar altında bu sistemi yürüyeceği anlamına gelir. İhtiyaç olunca da ister istemez bunu karşılayacak arz da legal ya da legal olmayan yollarla var olmaya devam edecektir.
SBS ya da Üniversiteye girecek öğrenciler, dershanelerin kaldırılması ile zor duruma düşer mi?
Milli Eğitim Bakanlığının, Başbakanın dershanelerin kapatılması kararıyla ilk hedefi öncelikle SBS hazırlık kurslarının kaldırılması olduğu aşikârdır. Bunu yapmasını kolaylaştıran düzenle me de adrese dayalı kayıt sistemi getirerek SBS sınavını ortadan kaldırmaktan geçiyor.
Sınav ortadan kalkınca yıllardır kendini bir şekilde ön plana çıkarmış eğitim kalitesini kanıtlamış başarılı Anadolu Liselerini sıradanlaşacak ve oralarda okumak isteyen başarılı öğrencileri artık göremeyeceğiz. Dershanelere de bu nedenle gerek kalmayacağı düşünülmektedir.
Böylece veliler için rüzgarın yönü değişecektir. Rüzgârın yönü, çocuklarını iyi bir okulda okutmak isteyen velileri özel okullara doğru esecektir. Aynı 4+4+4 uygulamasında Özel Okulların anaokullarında bu yıl gerçekleşen öğrenci artışında olduğu gibi.
Üniversite hazırlık kursları için ise planlanan biraz daha farklı. Rekabet ve yaşanan hızlı değişim özellikle kariyer hedefleri konusunda kafası netleşmemiş gençlere iki önemli mesaj vermektedir. Kendinizi geliştirin ve dönüştürün. Bunun yolunu iyi bir üniversite ve iyi bir bölüme girmek olarak gören adaylar okulda aldıkları eğitimi destekleyecek ve takviye edecek yolu mutlaka arayıp bulacaklardır.
Üniversite hazırlık kurslarının birkaç yıl içerisinde kaldırılabileceğini Bakanlık da mümkün görmüyor. Ana hedef 2016 dan sonra kontenjan sayılarını maksimum düzeyde artırmak, sınav sistemini merkezi olmaktan çıkarmak ve mümkün olduğunca sınava yönelik hazırlık aşamasını en aza indirgeyebilmek.
Yeni YÖK yasası ve bununla ilintili ÖSYM yapılanması çok yakın bir zamanda Üniversite sınavlarının ve buna hazırlık yapan dershanelerin kapatılmasını hızlandırmayacak. Ancak 2016 dan sonra hızlı değişimler mümkün olabilir.
Dershanelerin karşıladığı ihtiyacı liseler karşılayabilir mi?
Yukarıda da belirttiğim gibi bugün özel dershanelerin açılmasına ve yaygınlaşmasına neden olan tüm sebepler geçerliliğini korumaktadır. Giriş sınavlarının varlığı, okullarımızdaki fiziksel donanımlar, öğretmen ve eğitim kalitesinin bölgelere, illere ve hatta il içerisindeki yerleşim bölgelerine göre ciddi farklılıklar göstermesi çok yakın zamanlarda değişmeyecektir.
Lise ve dershaneler birbirlerinin yerine ikame edilecek kurumlar değillerdir. Doğal olarak da işlev olarak farklı ihtiyaçları gideren farklı mekanizmalar gibi çalışmaktadırlar.
Eğitimde sistemin bütününe yönelik radikal kararları gerçekçi bir biçimde ele alıp reformlar gerçekleştirilebilir ise dershanelerin işlevi azalacak, okul yaşamında elde edilen bilgi ve beceriler öğrencileri hayata hazırlayabilecektir. Bunun için de öğretmen yetiştirme programlarından, müfredat değişikliğine kadar pek çok bileşen üzerinde çalışmak gerekecektir.
Eğitimtercihi
Alpaslan DARTAN
Terakki Vakfı Okulları
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi Koordinatörü &
Türk PDR Derneği İstanbul Şube Başkanı
Üst Kategori: ROOT Kategori: Alparslan Dartan
Dershanelerin kaldırılmasında SBS kursları yakın YGS ve LYS kursları uzak ihtimal
Sayın Başbakan idarenin ve yürütmenin başı olarak böyle bir karar verebilir ve dershanelerin kapatılmasını isteyebilir. Siyasi otorite elindeki mevcut yetkileri kullanarak ve sisteme akan kaynakları kontrol altına alarak bu kararın fiili olarak gerçekleşmesini sağlayabilir.
Ancak dershane gerçeğinin sadece sınav endeksli eğitim sisteminin doğurduğu bir oluşum olmadığının unutulmaması gerekir. Genel anlamda dershane gerçeği, eğitim sisteminde yer alan bir dolu problemin, eşitsizliğin, adil olmayan uygulamaların topyekun bir sonucudur.
Doğal olarak eğitim sisteminin bir parçasında gerçekleştirilen bir değişim sitemin bütününe etki edecektir. Eğitim sisteminin bir parçası olan dershaneler, sistemin diğer parçalarını olumlu ya da olumsuz olarak etkileyecektir.
Bugün özel dershanelerin açılmasına ve yaygınlaşmasına neden olan tüm sebepler geçerliliğini korumaktadır. Giriş sınavlarının varlığı, okullarımızdaki fiziksel donanımlar, öğretmen ve eğitim kalitesinin bölgelere, illere ve hatta il içerisindeki yerleşim bölgelerine göre ciddi farklılıklar gösterdiği herkesin malumudur. Bunların giderilmesi durumunda dershanelerin tümden değilse bile büyük çoğunluğunun varlık sebebi ortadan kalkacaktır. Bu da sisteme ve sistemin bileşenlerine olumlu yansıyacaktır.
Sistemin genelinde iyileştirme bugünden yarına hemen gerçekleşecek bir durum değildir. Dershanelerin kapatılması kararının sakıncaları da ilerleyen zamanlarda belirginleşecektir. Öğrenci ve velinin rekabet ortamında özel ders ve takviye ihtiyacı hep var olacaktır. Bu da en başta da dershane adıyla olmasa bile farklı adlar altında bu sistemi yürüyeceği anlamına gelir. İhtiyaç olunca da ister istemez bunu karşılayacak arz da legal ya da legal olmayan yollarla var olmaya devam edecektir.
SBS ya da Üniversiteye girecek öğrenciler, dershanelerin kaldırılması ile zor duruma düşer mi?
Milli Eğitim Bakanlığının, Başbakanın dershanelerin kapatılması kararıyla ilk hedefi öncelikle SBS hazırlık kurslarının kaldırılması olduğu aşikârdır. Bunu yapmasını kolaylaştıran düzenle me de adrese dayalı kayıt sistemi getirerek SBS sınavını ortadan kaldırmaktan geçiyor.
Sınav ortadan kalkınca yıllardır kendini bir şekilde ön plana çıkarmış eğitim kalitesini kanıtlamış başarılı Anadolu Liselerini sıradanlaşacak ve oralarda okumak isteyen başarılı öğrencileri artık göremeyeceğiz. Dershanelere de bu nedenle gerek kalmayacağı düşünülmektedir.
Böylece veliler için rüzgarın yönü değişecektir. Rüzgârın yönü, çocuklarını iyi bir okulda okutmak isteyen velileri özel okullara doğru esecektir. Aynı 4+4+4 uygulamasında Özel Okulların anaokullarında bu yıl gerçekleşen öğrenci artışında olduğu gibi.
Üniversite hazırlık kursları için ise planlanan biraz daha farklı. Rekabet ve yaşanan hızlı değişim özellikle kariyer hedefleri konusunda kafası netleşmemiş gençlere iki önemli mesaj vermektedir. Kendinizi geliştirin ve dönüştürün. Bunun yolunu iyi bir üniversite ve iyi bir bölüme girmek olarak gören adaylar okulda aldıkları eğitimi destekleyecek ve takviye edecek yolu mutlaka arayıp bulacaklardır.
Üniversite hazırlık kurslarının birkaç yıl içerisinde kaldırılabileceğini Bakanlık da mümkün görmüyor. Ana hedef 2016 dan sonra kontenjan sayılarını maksimum düzeyde artırmak, sınav sistemini merkezi olmaktan çıkarmak ve mümkün olduğunca sınava yönelik hazırlık aşamasını en aza indirgeyebilmek.
Yeni YÖK yasası ve bununla ilintili ÖSYM yapılanması çok yakın bir zamanda Üniversite sınavlarının ve buna hazırlık yapan dershanelerin kapatılmasını hızlandırmayacak. Ancak 2016 dan sonra hızlı değişimler mümkün olabilir.
Dershanelerin karşıladığı ihtiyacı liseler karşılayabilir mi?
Yukarıda da belirttiğim gibi bugün özel dershanelerin açılmasına ve yaygınlaşmasına neden olan tüm sebepler geçerliliğini korumaktadır. Giriş sınavlarının varlığı, okullarımızdaki fiziksel donanımlar, öğretmen ve eğitim kalitesinin bölgelere, illere ve hatta il içerisindeki yerleşim bölgelerine göre ciddi farklılıklar göstermesi çok yakın zamanlarda değişmeyecektir.
Lise ve dershaneler birbirlerinin yerine ikame edilecek kurumlar değillerdir. Doğal olarak da işlev olarak farklı ihtiyaçları gideren farklı mekanizmalar gibi çalışmaktadırlar.
Eğitimde sistemin bütününe yönelik radikal kararları gerçekçi bir biçimde ele alıp reformlar gerçekleştirilebilir ise dershanelerin işlevi azalacak, okul yaşamında elde edilen bilgi ve beceriler öğrencileri hayata hazırlayabilecektir. Bunun için de öğretmen yetiştirme programlarından, müfredat değişikliğine kadar pek çok bileşen üzerinde çalışmak gerekecektir.
Eğitimtercihi
Alpaslan DARTAN
Terakki Vakfı Okulları
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi Koordinatörü &
Türk PDR Derneği İstanbul Şube Başkanı
Son Güncelleme: Pazartesi, 17 Aralık 2012 14:20
Gösterim: 3898

