banner

Yaratıcılık ve zeka




Yaratıcılık üzerinde çok konuşulan insan yeteneklerinden birisidir. Yaratıcılığın sergilendiği alanlar arasında sanat (resim, drama, edebiyat vb.), iş hayatı (pazarlama, muhasebe, ürün geliştirme vb.), eğitim (eğitim teknolojileri, eğitim stratejileri, ürünler vb.) ve tabi ki bilim (buluşlar, AR-GE sonucu geliştirilen ürün ve teknolojiler vb.) bulunmaktadır. Yaratıcılığın belirtilen  alanların etkili işleyişinde önemli bir yeri vardır.

Yaratıcılık nedir?  Tanrının bahşettiği bir ilahi yetenek midir? Bir hayal durumu, bir esriklik hali midir? Aniden ve sezgisel olarak gelen bir çözüm müdür? Sorunlara yeni çözümler bulma yeteneği midir? 

Genelgeçer bir tanımına göre yaratıcılık “değeri” olan “yeni” bir şeyi üretme yeteneğidir. Tanımdaki “değer” ve “yeni” terimlerinin kişiye göre, topluma göre veya yaratıcılığın sergilendiği alana göre değişeceği doğaldır. Tanımdaki “ürün” terimi ise iki farklı konuyu içerir: (1) Tarihsel uzam içinde yeni bir şeyin üretilmesi, ki buna tarihsel yaratıcılık denir,  (2) Kişinin yeni bir şeyi üretmesi, ki buna kişisel üreticilik denir. 

Yaratıcılık ve Zeka Hangisi doğru?

Yaratıcılık bilgiden daha önemlidir.

A. Einstein         

Yaratıcılık ne yaptığını biliyor olmanın yerine geçemez.

Anonim

J.P Guilford iki temel düşünme biçimi tanımlamıştır: birleşik, ayrışık (convergent, divergent). Birleşik düşünme sorunun tek doğru çözümü olduğundan hareket eder ve onu bulmayı hedefler. Bu düşünme biçimi analitik, mantıksal, tümdengelimci ve  gerçek-yönelimli olup daha önce kazanılmış bilgiler üzerinden yürütülür. Buna karşılık ayrışık düşünme bir soruna çok sayıda çözüm üretir. Düşünmede esnekliği içeren ayrışık düşünmede olaylara bütünsel olarak bakılır, imgeleme ve sezgilerin önemli yeri vardır. Bütün bunlara göre yaratıcılık ayrışık düşünmeyi içerir. J.L. Horn ve R.B Cattell’in öne sürdüğü zeka kuramında ayrışık düşünme zekanın akışkan (fluid) türü, birleşik düşünme ise kristalize türü ile ilişkilidir.

Yaratıcılık ayrışık düşünme ve akışkan zeka ile yakından ilişkili ise zeki olanlar aynı zamanda da yaratıcı mıdır?  E.P. Torrance’ın Eşik Kuramına göre yaratıcılık için normalin üstünde bir zeka düzeyi gereklidir ama yüksek zeka yaratıcılık için tek başına yeterli değildir. Diğer bir deyişle yaratıcılık zekanın dışında bazı başka özellikleri de içerir.

Aynı şekilde zeka da yaratıcılıktan başka bazı unsurları içerir. Üç Çember Kuramı’nda  (Şekil 1) J.S. Renzulli üstün yeteneği oluşturan üç bileşenden birinin yaratıcılık olduğunu öne sürer. Ancak üstün yetenek yaratıcılığın yanında genel zeka ve özel yetenekler ile yüksek güdülenmeyi içerir.

Yaratıcı bireylerin kişilik özellikleri ve duygulanım

Yaratıcı kişilerin önde gelen özellikleri arasında bağımsız hüküm verme ve kendine güven vardır. Karmaşık şeyler onların dikatini çeker, estetik onlar için önemlidir. Yaratıcı kişiler risk almaya da eğilimlidir. Bütün bu özellikler Kişiliğin Büyük Beş Kuramı’nda “Yeni Deneyimlere Açık Olma” altında toplanmaktadır.

Çalışmaların büyük bölümünde yaratıcılığın olumlu duygularla (neşe, mutluluk, sevgi vb.) ilişkili olduğu bulunmuştur. Zira olumlu duygular kişinin biliş ve davranım repertuvarını artırır, böylece de olaylar arasında kurulabilecek bağ (çağrışım) sayı artar. Bütün bunlar yeni çağrışımların kurulma olasılığını artırır.

Bir ruhsal bozukluk türü olan şizofreninin özellikle bir alt tipinde hastalar norm dışı yani sağlıklı insanlarda görülenlerden farklı çağrışımlar kurar. Örneğin sağlıklı insanda “beyaz”  kelimesi “siyah” kelimesini çağrıştırırken şizofreni hastasında “beyaz” “ip” gibi ilişkisiz bir kelimeyi çağrıştırabilir. Şizofreni hastasının ürettiği bağların ve çözümlerin bir kısmı gerçekten de yeni ve orijinal olabilir. Ancak yukarıda yaratıcılığın sadece yeni değil aynı zamanda da değeri olan ürünler ortaya koymayı içerdiği belirtilmişti. Şizofreni hastalarındaki yaratıcılığın değerlendirilmesinde, ortaya konan orijinal ürünlerin nasıl bir değer taşıdığı üzerinde düşünülmelidir. 

Bazı çalışma ve gözlemlerde de yaratıcılığın olumsuz duygularla ilişkili olduğuna işaret edilmektedir. Literatür ve kaynaklar incelendiğinde yaratıcı olarak değerlendirilen besteciler (Robert Schumann, Ludwig Van Beethoven), müzisyen (Gaetano Donizetti, Jimi Hendrix), film oyuncuları (Vivian Leigh, Mel Gibson, Tracy Ullman), yazarlar (E. Hemingway, V. Woolf,  Jack London, Edgar Allan Poe, Honore de Balzac, Mark Twain) arasında depresyon, mani ve iki-uçlu bozukluğa sıkca rastlanmaktadır. Vincent Van Gogh ve Florence Nightingale de duygudurum bozukluğu hastası olarak değerlendirilmektedir. Ancak elbette ki, bu gibi gözlemlerden “Yaratıcılık için duygudurum bozukluğuna sahip olmalıdır.”, hatta “Duygudurum bozukluğu olanlar yaratıcıdır.” gibi sonuçlar çıkarılamaz. Duygudurum bozukluğu bir hastalıktır. Kişiye ve çevresine sorunlar yaratan, onları üzen, onlar için bir ızdırap kaynağı olan bu hastalığın ekonomik açıdan da yüksek maliyeti olan bu bozukluktur. Yaratıcılık gibi bir üstün yeteneğin böyle bir bozukluğ gerektiriyor olması gerekir.

Yaratıcılığın nörobiyolojik temeli

Yaratıcılık görünüşte ilişkisiz şeyleri ilişkilendirebilme yeteneğidir.

Ayrışık düşünme ve akıcı zeka ile yakından ilişkili olan yaratıcılığın sezgiler,  hayal kurma yeteneği, bütünsel düşünme ve imgeleme yeteneğini içerdiğini görmüştük. Genelgeçer bir kabule göre bu işlevlerden  beynin sağ yarımküresi (cerebral hemisphere) sorumludur. O zaman yaratıcılık bir sağ hemisfer işlevidir.

Sağ yarımküre belirtilen işlevlerden daha yüksek oranda sorumlu olsa da, nörobilimsel çalışmalar, diğerleri gibi yaratıcılıktan da her iki yarımkürenin sorumlu olduğunu göstermektedir. Tablo 1,  en yüksek yanallaşma (lateralizasyon) gösteren dil işlevi, yani lisan ve konuşmayla ilgili süreçlerin dahi her iki hemisferde temsil edildiğini göstermektedir cliquez sur ce lien. Üstelik bu oran kullanılan ele göre değişmektedir. 

Yaracılığın beyinde bir merkezi var mıdır? Böyle bir merkez yoktur. Zira beyin işini bütünleşik (integrative) bir şekilde yerine getirir. Ayrışık düşünme, akışkan zeka ve düşünmede esnekliği içeren yaratıcı etkinlik pek çok  beyin yapısının birlikte çalışmasını ve bunların arasında yoğun bir iletişimin gerçekleşmesini gerektirir. Yaratıcı etkinlikte beynin ön kısmındaki frontal lob  düşüncelerin üretiminden sorumludur. Şakak kısmındaki temporal lob ve ilişkili alanlar yaratıcı etkinliğe bellek depoları  ile katkıda bulunur. Bu beyin alanı  yaratıcı düşüncede kullanılan dilden, kavramsal düşünmeden de sorumludur. Yaratıcı etkinlikte önemli olduğunu gördüğümüz duygu ve güdüler beynin iç kısmında yer alan limbik sistem yapılarının sorumluluk alanına  girer. Beyincik (cerebellum) bireyin çevreye uyumunu sağlayan beklentisel ve araştırıcı hareket ve düşüncelerden sorumludur. Beyinciğin bu içeriği frontal loba iletilir ve orada yaratıcı düşüncelerin oluşmasına zemin hazırlanır. Sorunlara çok sayıda çözüm üretme yeteneğinin beyincik işlevselliğiyle yakından ilişkili olduğu  görülmektedir.  

Yaratıcılık üzerindeki bu bilgi ve değerlendirmeleri A. Einstein’in şu sözüyle bitirelim: Hayal edebilme ve imgeleyebilme bilimden daha önemlidir, çünkü bilim sınırlıdır. Hayal ve imgeler ise sınırsızdır.  

Not: Şekil1  ve tablo 1’I Görsel olarak kullanalım…

Şekil 1. Üstün Yeteneğin Üç Çember Kuramı (Renzulli,










 

Tablo 1. Dilin Sağ Ve Sol Yarımkürelerde Temsil Edilme Oranının Kullanılan Ele Göre Değişimi (Rasmussen ve Milner, 1977).  

 

Dilin yarımkürede temsil edilme oranı (%)

Kullanılan El

Sol

Her ikisi

Sağ

Sağ

96

0

4

Sol

70

15

15











Prof. Dr. Sirel Karakaş

Nörometrika Medikal Tıp Teknolojileri Ltd.Şti.

Uluslarararası Kıbrıs Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı

Kaynaklar

Karakaş, S. (2008). Kognitif nörobilimde açıklamalar: Kuram ve modeller (Bölüm 1). S. Karakaş (Ed.),  Kognitif Nörobilimler. Ankara: MN Medikal & Nobel. 

Karakaş, S. (2011). Zeka , üstün zeka, üstün zekalı çocuğunu bilişsel özellikleri ve beyin işlevselliği. Karakaş, S., Doğutepe Dinçer, E. (Ed.). BİLNOT Bataryası El Kitabı: Nöropsikolojik Testlerin Çocuklar için Araştırma ve Geliştirme Çalışmaları: BİLNOT- Çocuk (Cilt I). İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri. 

Karakaş, S., Başar, E. (2006). Models and theories of brain function within a framework of behavioral cognitive psychology. International Journal of Psychophysiology (Special Issue on “Models and Theories of Brain Function with Special Emphasis on Cognitive Processing), 60(2), 186-193. 

Rasmusen, T., Milner, B. (1977). The role of earlu –y brain injury in determining the lateralization of speech. Annals of the New York Academy of Sciences, 299: 355-369.

Renzulli, J. S. (1986). The three-ring conception of giftedness: A developmental model for creative productivity. In Sternberg, R. J., & Davidson J. (Ed.) Conceptions of Giftedness (pp. 53-92). New York: Cambridge University Press.


YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.