Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, Türklere karşı 1984-1989 döneminde uygulanan politikaların güncel tarih ders kitaplarında yer aldığını bildirdi.
Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, 1984-1989 yılları arasında ülkede Türklere karşı uygulanan asimilasyon politikasının güncel ders kitaplarında yer aldığını açıkladı.
Sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu’nun (BAF) konuyla ilgili bilgi talebi üzerine yazılı bir açıklama yapan Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, zorla isim değiştirme olaylarının 1989 öncesi ülkede hakim olan totaliter rejim konusunun öğretilmesi çerçevesinde günümüzde okutulan ders kitaplarında bulunduğunu belirtti.
Bakanlık açıklamasında, 6. 10. ve 11. sınıfların Tarih ve Medeniyet Dersi kitaplarında "Soya Dönüş" olarak adlandırılan ve Türklere karşı uygulanan asimilasyon politikasının, 1944-1989 yılları arasındaki ülke tarihini anlatan dersler içinde yer alan bir konu olduğu kaydedildi.
Açıklamada ayrıca, "Soya Dönüş" konusunun Sovyetler Birliği, İtalya, Almanya ve Doğu Avrupa’daki totaliter rejimler dönemi çerçevesinde de ele alındığı vurgulandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, Türklere karşı 1984-1989 döneminde uygulanan politikaların güncel tarih ders kitaplarında yer aldığını bildirdi.
Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, 1984-1989 yılları arasında ülkede Türklere karşı uygulanan asimilasyon politikasının güncel ders kitaplarında yer aldığını açıkladı.
Sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu’nun (BAF) konuyla ilgili bilgi talebi üzerine yazılı bir açıklama yapan Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, zorla isim değiştirme olaylarının 1989 öncesi ülkede hakim olan totaliter rejim konusunun öğretilmesi çerçevesinde günümüzde okutulan ders kitaplarında bulunduğunu belirtti.
Bakanlık açıklamasında, 6. 10. ve 11. sınıfların Tarih ve Medeniyet Dersi kitaplarında "Soya Dönüş" olarak adlandırılan ve Türklere karşı uygulanan asimilasyon politikasının, 1944-1989 yılları arasındaki ülke tarihini anlatan dersler içinde yer alan bir konu olduğu kaydedildi.
Açıklamada ayrıca, "Soya Dönüş" konusunun Sovyetler Birliği, İtalya, Almanya ve Doğu Avrupa’daki totaliter rejimler dönemi çerçevesinde de ele alındığı vurgulandı.
Son Güncelleme: Salı, 05 Kasım 2013 11:06
Gösterim: 1404
İstanbul’da toplam 13 bin 479 çocuğun okula başlaması, veli dilekçesi ve doktor raporuyla bir yıl ertelendi. Geçen yıl ilkokul 1’inci sınıfa başlayan öğrenci sayısı 271 bin 697 iken bu sayı 2013’te 222 bin 729’a düştü.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız’ın Hürriyet’ten Gönül Koca’ya verdiği bilgiye göre, İstanbul’da toplam 13 bin 479 çocuğun okula başlaması, veli dilekçesi ve doktor raporuyla bir yıl ertelendi.
Veli dilekçesi veren 66-68 aylıkların sayısı 11 bin 400 iken, 68 ay ve üzeri olup rapor alanların sayısı ise 2 bin 79 oldu. 2012’de ilk defa uygulanan 4+4+4 eğitim sistemi ile okul başlama yaşı 66 ay olarak belirlendi ve büyük tartışmalara neden oldu. 66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen veliden ‘okula başlamaya uygun olmadığı’na dair doktor raporu istendi. Milli Eğitim Bakanlığı 2013’te yaptığı düzenleme ile 66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen velilerden, rapor yerine dilekçe vermesini istedi.Bu düzenlemenin İstanbul’da 1’inci sınıfa kayıt yaptıran öğrenci sayısını düşürdüğü ortaya çıktı. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız’ın verdiği bilgiye göre, geçen yıl ilkokul 1’inci sınıfa başlayan öğrenci sayısı 271 bin 697 iken bu sayı 2013’te 222 bin 729’a düştü. 66-68 aylıklardan 11 bin 400’ü veli dilekçesi ile okula başlamayı bir yıl ertelerken, aynı grupta kayıt yaptıranların sayısı 38 bin 640 oldu. 68 ay ve üzeri rapor alanların sayısı 2 bin 79 olurken, aynı grupta okula başlayanların sayısı ise 161 bin 496 oldu.
45 çok programlı lise
Muammer Yıldız ayrıca, halk arasında ‘düz lise’ olarak bilinen genel liselerin kapatılmasının ardından, sınavla öğrenci alan okullara gidemeyenler için çalışmalara başladıklarını söyledi. Her ilçede bir meslek lisesi içinde ‘Çok Programlı Lise’ (ÇPL) oluşturduklarını belirten Yıldız şu bilgileri verdi: “Düz liseler kapanınca öğrencilere imam hatip, meslek ve açıköğretim lisesi seçenekleri kalıyordu. Bir de özel okullar var ama onlar da herkes için bir seçenek olmayabiliyor. Açıköğretim de Milli Eğitim Müdürü olarak önerdiğim bir lise türü değil. Çünkü örgün eğitim veren okulun bir havası, bir iklimi var. Öğrenciler bunu yaşamalı diye düşünüyorum. Programımızı da ona göre yaptık. Bütün ilçe Milli Eğitim ve 327 meslek lisesi müdürleri ile bizzat toplantı yaptım. Eğer meslek lisesi hâlâ memleket meselesi ise okul müdürlüklerinin, velilere meslek liselerinin avantajlarını, sunduğu meslek imkanları, öğrenciler üniversite sınavlarında kendi alanlarını seçerlerse elde edecekleri ek puanları anlatarak, meslek liselerine olan ön yargıların kırılmasını istedim. Ama bütün bunlara rağmen veli hâlâ ‘Ben çocuğumu genel liseye göndermek istiyorum’ derse de onlar seçeneksiz kalmamalıydı. Her ilçemizi bir il olarak düşündük ve o yönde program yaptık. Çünkü daha önce İstanbul genelinde 19 ÇPL vardı. Bu yıl meslek liselerin bünyesindeki ÇPL sayısını 45’e çıkardık. Her ilçede bir ÇPL açmış olduk, öğrencilerimizi buralara kayıt ettik. Veli bilgilendirmeleri, düz lise tercihini önemli ölçüde azalttı. Geçen yıl bu liseleri tercih eden yaklaşık 55 bin öğrenci varken, çalışmalarımız sonucunda ÇPL’leri seçenlerin sayısı 14 bin 596’ya düştü.”
247 bin açıköğretimli
Yıldız’ın verdiği bilgilere göre İstanbul’da açıköğretim liselerinde kayıtlı öğrenci sayısı toplam 247 bin 431. Genel açıköğretimde 197 bin 226, mesleki açıköğretimde ise 50 bin 205 öğrenci bulunuyor. Genel açıköğretimlerde erkek öğrencilerin sayısı 105 bin 675 iken, kızların sayısı 91 bin 551. Mesleki açıköğretimde ise erkeklerin sayısı 23 bin 674, kızların sayısı ise 26 bin 441.
İlçelere performans kriteri
Muammer Yıldız ayrıca, ilde yeni bir performans uygulaması başlatacaklarını açıkladı. Kurulacak yeni sistemle okullar her ay düzenlediği etkinlikleri, öğrenciler için yapılan çalışmaları vs. sisteme işleyecek. Ay sonunda da hangi okulun neler yaptığı, ne kadar başarılı olduğu gibi sonuçlar ortaya çıkacak. Yıldız, performans kriterleri ile ilgili şu yorumu yaptı: “Bu kriterler arasında sportif, sanatsal etkinlikler, öğrencilerin devamsızlık oranları, sınav başarıları yer alacak. Henüz kriterleri tam olarak belirlemedik. Bu kriterleri başarıyla tamamlayan ilçeleri ödüllendireceğiz ama başarısız olanlara ceza vermeyeceğiz. Kesinlikle okullarımızı, müdürlerimizi cezalandırmak gibi bir amacımız yok. ”
Kaynak Hürriyet
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İstanbul’da toplam 13 bin 479 çocuğun okula başlaması, veli dilekçesi ve doktor raporuyla bir yıl ertelendi. Geçen yıl ilkokul 1’inci sınıfa başlayan öğrenci sayısı 271 bin 697 iken bu sayı 2013’te 222 bin 729’a düştü.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız’ın Hürriyet’ten Gönül Koca’ya verdiği bilgiye göre, İstanbul’da toplam 13 bin 479 çocuğun okula başlaması, veli dilekçesi ve doktor raporuyla bir yıl ertelendi.
Veli dilekçesi veren 66-68 aylıkların sayısı 11 bin 400 iken, 68 ay ve üzeri olup rapor alanların sayısı ise 2 bin 79 oldu. 2012’de ilk defa uygulanan 4+4+4 eğitim sistemi ile okul başlama yaşı 66 ay olarak belirlendi ve büyük tartışmalara neden oldu. 66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen veliden ‘okula başlamaya uygun olmadığı’na dair doktor raporu istendi. Milli Eğitim Bakanlığı 2013’te yaptığı düzenleme ile 66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen velilerden, rapor yerine dilekçe vermesini istedi.Bu düzenlemenin İstanbul’da 1’inci sınıfa kayıt yaptıran öğrenci sayısını düşürdüğü ortaya çıktı. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız’ın verdiği bilgiye göre, geçen yıl ilkokul 1’inci sınıfa başlayan öğrenci sayısı 271 bin 697 iken bu sayı 2013’te 222 bin 729’a düştü. 66-68 aylıklardan 11 bin 400’ü veli dilekçesi ile okula başlamayı bir yıl ertelerken, aynı grupta kayıt yaptıranların sayısı 38 bin 640 oldu. 68 ay ve üzeri rapor alanların sayısı 2 bin 79 olurken, aynı grupta okula başlayanların sayısı ise 161 bin 496 oldu.
45 çok programlı lise
Muammer Yıldız ayrıca, halk arasında ‘düz lise’ olarak bilinen genel liselerin kapatılmasının ardından, sınavla öğrenci alan okullara gidemeyenler için çalışmalara başladıklarını söyledi. Her ilçede bir meslek lisesi içinde ‘Çok Programlı Lise’ (ÇPL) oluşturduklarını belirten Yıldız şu bilgileri verdi: “Düz liseler kapanınca öğrencilere imam hatip, meslek ve açıköğretim lisesi seçenekleri kalıyordu. Bir de özel okullar var ama onlar da herkes için bir seçenek olmayabiliyor. Açıköğretim de Milli Eğitim Müdürü olarak önerdiğim bir lise türü değil. Çünkü örgün eğitim veren okulun bir havası, bir iklimi var. Öğrenciler bunu yaşamalı diye düşünüyorum. Programımızı da ona göre yaptık. Bütün ilçe Milli Eğitim ve 327 meslek lisesi müdürleri ile bizzat toplantı yaptım. Eğer meslek lisesi hâlâ memleket meselesi ise okul müdürlüklerinin, velilere meslek liselerinin avantajlarını, sunduğu meslek imkanları, öğrenciler üniversite sınavlarında kendi alanlarını seçerlerse elde edecekleri ek puanları anlatarak, meslek liselerine olan ön yargıların kırılmasını istedim. Ama bütün bunlara rağmen veli hâlâ ‘Ben çocuğumu genel liseye göndermek istiyorum’ derse de onlar seçeneksiz kalmamalıydı. Her ilçemizi bir il olarak düşündük ve o yönde program yaptık. Çünkü daha önce İstanbul genelinde 19 ÇPL vardı. Bu yıl meslek liselerin bünyesindeki ÇPL sayısını 45’e çıkardık. Her ilçede bir ÇPL açmış olduk, öğrencilerimizi buralara kayıt ettik. Veli bilgilendirmeleri, düz lise tercihini önemli ölçüde azalttı. Geçen yıl bu liseleri tercih eden yaklaşık 55 bin öğrenci varken, çalışmalarımız sonucunda ÇPL’leri seçenlerin sayısı 14 bin 596’ya düştü.”
247 bin açıköğretimli
Yıldız’ın verdiği bilgilere göre İstanbul’da açıköğretim liselerinde kayıtlı öğrenci sayısı toplam 247 bin 431. Genel açıköğretimde 197 bin 226, mesleki açıköğretimde ise 50 bin 205 öğrenci bulunuyor. Genel açıköğretimlerde erkek öğrencilerin sayısı 105 bin 675 iken, kızların sayısı 91 bin 551. Mesleki açıköğretimde ise erkeklerin sayısı 23 bin 674, kızların sayısı ise 26 bin 441.
İlçelere performans kriteri
Muammer Yıldız ayrıca, ilde yeni bir performans uygulaması başlatacaklarını açıkladı. Kurulacak yeni sistemle okullar her ay düzenlediği etkinlikleri, öğrenciler için yapılan çalışmaları vs. sisteme işleyecek. Ay sonunda da hangi okulun neler yaptığı, ne kadar başarılı olduğu gibi sonuçlar ortaya çıkacak. Yıldız, performans kriterleri ile ilgili şu yorumu yaptı: “Bu kriterler arasında sportif, sanatsal etkinlikler, öğrencilerin devamsızlık oranları, sınav başarıları yer alacak. Henüz kriterleri tam olarak belirlemedik. Bu kriterleri başarıyla tamamlayan ilçeleri ödüllendireceğiz ama başarısız olanlara ceza vermeyeceğiz. Kesinlikle okullarımızı, müdürlerimizi cezalandırmak gibi bir amacımız yok. ”
Kaynak Hürriyet
Son Güncelleme: Salı, 05 Kasım 2013 10:52
Gösterim: 1308
Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde Başbakan Erdoğan’ın partisinin Kızılcahamam’daki kampında üniversite öğrencilerinin yurt sorunlarına ilişkin yaptığı “Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakâr demokrat yapımıza bu ters” açıklamasına tepki gösterdi.
Hakan, yazısında “Hangi yetkiyle ev basacaksınız? Devletin üniversitede okuyan yetişkin bireylerin hayatlarına karışma hakkı var mı? Eğer varsa hangi yetkiye, hangi yasaya, hangi tüzüğe göre var? ‘Bir şekilde denetim yapılacak’ diyorsunuz. O ‘bir şekil’ nasıl bir şekil olacak? Sabaha karşı öğrenci evlerine şafak baskınları mı düzenlenecek?” diye sordu.
İşte Ahmet Hakan'ın bugünkü yazısı;
Hangi yetkiyle ev basacaksınız?
ZAMAN gazetesinin haberine göre...
Başbakan Erdoğan şöyle demiş:
“Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakâr demokrat yapımıza bu
ters... Bunun bir şekilde denetimi yapılacak”.
*
Soruyorum:
-Devletin üniversitede okuyan yetişkin bireylerin hayatlarına karışma hakkı var mı?
-Eğer varsa hangi yetkiye, hangi yasaya, hangi tüzüğe göre var?
-“Bir şekilde denetim yapılacak” diyorsunuz. O “bir şekil” nasıl bir şekil olacak?
-Sabaha karşı öğrenci evlerine şafak baskınları mı düzenlenecek?
-Bu baskınlara polis kameraları eşlik edecek mi?
-Televizyonlar “İşte aynı evde kalan kızlı erkekli üniversite öğrencileri” diye haberler mi verecek?
-Diyelim ki daldınız evlere ve “Eller yukarı” diyerek öğrencileri teslim aldınız, o gençleri hangi suç isnadıyla karakola çekeceksiniz?
-Öğrencileri hangi yasaya göre yargılayacaksınız?
-Eğer cep telefonlarına sehven bir şeyler yüklemeyecekseniz mahkemede ortaya ne türden bir “savcı mütalaası” çıkacak?
-Öğrenciler “Biz imam nikâhlıyız” dediklerinde paçayı “bir şekilde” kurtaracaklar mı?
-Diyelim ki imam nikâhlı olanlar “bir şekilde” yırttı... Peki imam nikâhlı olup olmadıkları neye göre belirlenecek? İmam şahit mi olacak?
*
Pardon.
Bir şey daha soracağım:
“Bu ülkede yaşam tarzları benim teminatım altındadır” denilirken...
Kastedilen böyle bir şey miydi?
NOT: Bu yazı yazıldıktan sonra Başbakan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan’dan soru üzerine Hürriyet’e bir açıklama geldi. Akdoğan, “Ev, otel, yurt, pansiyon statüsünde olmayan yerler var ve bunlar öğrenci barındırmakta. Başbakan’ın sözleri bu tür yerlere yöneliktir” dedi ve ekledi: “Kız ve erkeklerin aynı evde kalmasına yönelik bir denetim söz konusu değil. Evleri nasıl kontrol edeceksin, yok böyle bir şey” dedi. Bülent Arınç da “Özel kiralanan evlerde kimlerin kaldığı ilgi alanımızda değil” açıklaması yaptı. Bu sözler önemli... Ama bundan daha da önemlisi Başbakan’ın çıkıp, “Bizim üniversite çağına gelmiş yetişkin insanların hayatlarına müdahale gibi bir derdimiz olmaz, olamaz... Zaten buna yetkimiz ve hakkımız da yok. Bize ne evlerde nasıl kalacakları? Bu bizim işimiz mi? Bunların alayı yalandır, uydurmadır” diye haykırmasıdır. Ancak böyle bir haykırışın ardından yanda sorduğum soruların tamamı geçersiz kalacaktır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde Başbakan Erdoğan’ın partisinin Kızılcahamam’daki kampında üniversite öğrencilerinin yurt sorunlarına ilişkin yaptığı “Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakâr demokrat yapımıza bu ters” açıklamasına tepki gösterdi.
Hakan, yazısında “Hangi yetkiyle ev basacaksınız? Devletin üniversitede okuyan yetişkin bireylerin hayatlarına karışma hakkı var mı? Eğer varsa hangi yetkiye, hangi yasaya, hangi tüzüğe göre var? ‘Bir şekilde denetim yapılacak’ diyorsunuz. O ‘bir şekil’ nasıl bir şekil olacak? Sabaha karşı öğrenci evlerine şafak baskınları mı düzenlenecek?” diye sordu.
İşte Ahmet Hakan'ın bugünkü yazısı;
Hangi yetkiyle ev basacaksınız?
ZAMAN gazetesinin haberine göre...
Başbakan Erdoğan şöyle demiş:
“Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakâr demokrat yapımıza bu
ters... Bunun bir şekilde denetimi yapılacak”.
*
Soruyorum:
-Devletin üniversitede okuyan yetişkin bireylerin hayatlarına karışma hakkı var mı?
-Eğer varsa hangi yetkiye, hangi yasaya, hangi tüzüğe göre var?
-“Bir şekilde denetim yapılacak” diyorsunuz. O “bir şekil” nasıl bir şekil olacak?
-Sabaha karşı öğrenci evlerine şafak baskınları mı düzenlenecek?
-Bu baskınlara polis kameraları eşlik edecek mi?
-Televizyonlar “İşte aynı evde kalan kızlı erkekli üniversite öğrencileri” diye haberler mi verecek?
-Diyelim ki daldınız evlere ve “Eller yukarı” diyerek öğrencileri teslim aldınız, o gençleri hangi suç isnadıyla karakola çekeceksiniz?
-Öğrencileri hangi yasaya göre yargılayacaksınız?
-Eğer cep telefonlarına sehven bir şeyler yüklemeyecekseniz mahkemede ortaya ne türden bir “savcı mütalaası” çıkacak?
-Öğrenciler “Biz imam nikâhlıyız” dediklerinde paçayı “bir şekilde” kurtaracaklar mı?
-Diyelim ki imam nikâhlı olanlar “bir şekilde” yırttı... Peki imam nikâhlı olup olmadıkları neye göre belirlenecek? İmam şahit mi olacak?
*
Pardon.
Bir şey daha soracağım:
“Bu ülkede yaşam tarzları benim teminatım altındadır” denilirken...
Kastedilen böyle bir şey miydi?
NOT: Bu yazı yazıldıktan sonra Başbakan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan’dan soru üzerine Hürriyet’e bir açıklama geldi. Akdoğan, “Ev, otel, yurt, pansiyon statüsünde olmayan yerler var ve bunlar öğrenci barındırmakta. Başbakan’ın sözleri bu tür yerlere yöneliktir” dedi ve ekledi: “Kız ve erkeklerin aynı evde kalmasına yönelik bir denetim söz konusu değil. Evleri nasıl kontrol edeceksin, yok böyle bir şey” dedi. Bülent Arınç da “Özel kiralanan evlerde kimlerin kaldığı ilgi alanımızda değil” açıklaması yaptı. Bu sözler önemli... Ama bundan daha da önemlisi Başbakan’ın çıkıp, “Bizim üniversite çağına gelmiş yetişkin insanların hayatlarına müdahale gibi bir derdimiz olmaz, olamaz... Zaten buna yetkimiz ve hakkımız da yok. Bize ne evlerde nasıl kalacakları? Bu bizim işimiz mi? Bunların alayı yalandır, uydurmadır” diye haykırmasıdır. Ancak böyle bir haykırışın ardından yanda sorduğum soruların tamamı geçersiz kalacaktır.
Son Güncelleme: Salı, 05 Kasım 2013 09:50
Gösterim: 1571
Başbakan Erdoğan’ın kızlı-erkekli öğrencilerin aynı evde kalmasına yönelik eleştirileri tepki çekti. CHP'li Toprak, "İsteyen istediği ile evde kalır" dedi.
Dün Başbakan Erdoğan’ın Kızılcahamam toplantısında kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmasına denetim getireceklerini söylediği iddiaları üzerine Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili CHP ’li Binnaz Toprak açıklama yaptı.
AK Parti ’nin Kızılcahamam kampında bazı milletvekilleri illerindeki yurt sorununu dile getirerek çözüm istedi. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, illerdeki yurtlarla ilgili bilgi verdi. Bu sırada Başbakan Erdoğan, yurtların yetersizliğinden dolayı öğrencilerin çeşitli sıkıntılar yaşadığını söyledi. Erdoğan, sıkıntılara ve ”hoşa gitmeyen olaylara” örnek olarak bazı kız ve erkek öğrencilerin aynı evi paylaşmasını gösterdi. Başbakan, AK Parti’nin muhafazakâr-demokrat kimliğini hatırlatarak “Kız-erkek aynı evde kalınmasına alışık değiliz” dedi. Erdoğan, Bakan Kılıç’a yurt sorununun çözülmesi talimatını verdi.
‘Eve denetim yok’
Erdoğan’ın basına kapalı toplantıdaki sözleri bazı gazetelere, kız-erkek birlikte kalan öğrenci evlerinin “denetleneceği”, hatta Denizli Valisi Abdülkadir Demir’e kendi ilinde denetim yapması için talimat verdiği şeklinde yansıdı. Ancak Radikal’in ulaştığı kaynaklar Başbakan’ın “denetleme talimatı verdiği” yönündeki iddiaları doğrulamadı.
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili CHP ’li Binnaz Toprak ise Erdoğan’ın verdiği “hoşa gitmeyen örnek”e tepki gösterdi. Yurt sorununun, üniversite öğrencilerinin en büyük sorunlarının başında geldiğinin altını çizen Toprak, sosyal devletin görevlerinden birinin de isteyen öğrencilerin barınması için yurtlar yapması olduğunu söyledi. Toprak, “Ancak bazı öğrenciler yurtlarda değil evlerde kalmayı tercih edebilir. Öğrencilerin kiminle ev arkadaşlığı yapacağına demokratik ülkelerde başbakanlar ve üniversite yönetimleri karışmaz” dedi. Artık Meclis’te başörtülü milletvekillerinin de olduğunu hatırlatan CHP’li Toprak, “İnsanların ne giyeceğine karışamayacağı gibi, nasıl bir yaşam süreceklerine de karışılamaz. Sonuçta bu öğrenciler 18 yaş üstü. Reşit olduklarından kendileri karar verebilmeli” ifadesini kullandı. Bu arada Başbakan’ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan, Twitter’dan dün şu açıklamayı yaptı: “Kayıtdışı ve denetim dışı ticaret yapan apartman türü bu yerler öğrenciler açısından da bir kısım sorunlar üretmektedir. Mesele budur. Ev, otel, yurt, pansiyon statüsünde olmayan, herhangi bir mevzuata ve kontrole de tabi olmayan bazı yerler öğrenci barındırmaktadır.”
Kaynak Radikal
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Erdoğan’ın kızlı-erkekli öğrencilerin aynı evde kalmasına yönelik eleştirileri tepki çekti. CHP'li Toprak, "İsteyen istediği ile evde kalır" dedi.
Dün Başbakan Erdoğan’ın Kızılcahamam toplantısında kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmasına denetim getireceklerini söylediği iddiaları üzerine Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili CHP ’li Binnaz Toprak açıklama yaptı.
AK Parti ’nin Kızılcahamam kampında bazı milletvekilleri illerindeki yurt sorununu dile getirerek çözüm istedi. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, illerdeki yurtlarla ilgili bilgi verdi. Bu sırada Başbakan Erdoğan, yurtların yetersizliğinden dolayı öğrencilerin çeşitli sıkıntılar yaşadığını söyledi. Erdoğan, sıkıntılara ve ”hoşa gitmeyen olaylara” örnek olarak bazı kız ve erkek öğrencilerin aynı evi paylaşmasını gösterdi. Başbakan, AK Parti’nin muhafazakâr-demokrat kimliğini hatırlatarak “Kız-erkek aynı evde kalınmasına alışık değiliz” dedi. Erdoğan, Bakan Kılıç’a yurt sorununun çözülmesi talimatını verdi.
‘Eve denetim yok’
Erdoğan’ın basına kapalı toplantıdaki sözleri bazı gazetelere, kız-erkek birlikte kalan öğrenci evlerinin “denetleneceği”, hatta Denizli Valisi Abdülkadir Demir’e kendi ilinde denetim yapması için talimat verdiği şeklinde yansıdı. Ancak Radikal’in ulaştığı kaynaklar Başbakan’ın “denetleme talimatı verdiği” yönündeki iddiaları doğrulamadı.
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili CHP ’li Binnaz Toprak ise Erdoğan’ın verdiği “hoşa gitmeyen örnek”e tepki gösterdi. Yurt sorununun, üniversite öğrencilerinin en büyük sorunlarının başında geldiğinin altını çizen Toprak, sosyal devletin görevlerinden birinin de isteyen öğrencilerin barınması için yurtlar yapması olduğunu söyledi. Toprak, “Ancak bazı öğrenciler yurtlarda değil evlerde kalmayı tercih edebilir. Öğrencilerin kiminle ev arkadaşlığı yapacağına demokratik ülkelerde başbakanlar ve üniversite yönetimleri karışmaz” dedi. Artık Meclis’te başörtülü milletvekillerinin de olduğunu hatırlatan CHP’li Toprak, “İnsanların ne giyeceğine karışamayacağı gibi, nasıl bir yaşam süreceklerine de karışılamaz. Sonuçta bu öğrenciler 18 yaş üstü. Reşit olduklarından kendileri karar verebilmeli” ifadesini kullandı. Bu arada Başbakan’ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan, Twitter’dan dün şu açıklamayı yaptı: “Kayıtdışı ve denetim dışı ticaret yapan apartman türü bu yerler öğrenciler açısından da bir kısım sorunlar üretmektedir. Mesele budur. Ev, otel, yurt, pansiyon statüsünde olmayan, herhangi bir mevzuata ve kontrole de tabi olmayan bazı yerler öğrenci barındırmaktadır.”
Kaynak Radikal
Son Güncelleme: Salı, 05 Kasım 2013 09:48
Gösterim: 1658
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in öğretim üyelerinin ücretlerinin düşük olduğu yönündeki açıklamasına katıldıklarını ancak sorunun çözümünün de Bakan Şimşek'in inisiyatifinde olduğunu söyledi.
Koncuk, yazılı açıklamasında, öğretim üyelerinin, özellikle 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen ek ödeme uygulamasının dışında tutularak büyük bir mağduriyet yaşadıklarını savundu.
O dönemde yaklaşık 1,5 milyon kamu görevlisinin ek ödeme oranları artırılırken öğretmenler ve öğretim üyelerinin adeta unutulduğunu ifade eden Koncuk, şöyle konuştu:
"Dünyanın hemen her ülkesinde öğretmenler ve akademik personel en yüksek maaş alan çalışan kesimini oluşturmaktadır. Bu nedenle söz konusu personelin ücretlerinin bir an önce düzeltilmesi ve eğitim-öğretim camiasının sorunlarına çözüm getirilmesi öncelikli konudur. Sayın Bakan'ın sorunu kabul etmesi önemli bir gelişmedir. Ancak çözüm de Sayın Mehmet Şimşek'in iki dudağı arasındadır. Bu bakımdan Sayın Bakan bir talimatla öğretim üyelerinin ve öğretmenlerimizin ek ödemelerini artırmalı, öğretmen ve akademisyenlerle bu çerçevede ek ders veren tüm personelin ek ders ücretlerinin iki katına çıkarılmasını sağlamalıdır."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in öğretim üyelerinin ücretlerinin düşük olduğu yönündeki açıklamasına katıldıklarını ancak sorunun çözümünün de Bakan Şimşek'in inisiyatifinde olduğunu söyledi.
Koncuk, yazılı açıklamasında, öğretim üyelerinin, özellikle 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen ek ödeme uygulamasının dışında tutularak büyük bir mağduriyet yaşadıklarını savundu.
O dönemde yaklaşık 1,5 milyon kamu görevlisinin ek ödeme oranları artırılırken öğretmenler ve öğretim üyelerinin adeta unutulduğunu ifade eden Koncuk, şöyle konuştu:
"Dünyanın hemen her ülkesinde öğretmenler ve akademik personel en yüksek maaş alan çalışan kesimini oluşturmaktadır. Bu nedenle söz konusu personelin ücretlerinin bir an önce düzeltilmesi ve eğitim-öğretim camiasının sorunlarına çözüm getirilmesi öncelikli konudur. Sayın Bakan'ın sorunu kabul etmesi önemli bir gelişmedir. Ancak çözüm de Sayın Mehmet Şimşek'in iki dudağı arasındadır. Bu bakımdan Sayın Bakan bir talimatla öğretim üyelerinin ve öğretmenlerimizin ek ödemelerini artırmalı, öğretmen ve akademisyenlerle bu çerçevede ek ders veren tüm personelin ek ders ücretlerinin iki katına çıkarılmasını sağlamalıdır."
Son Güncelleme: Salı, 05 Kasım 2013 08:28
Gösterim: 1685