Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, Gezi Parkı eylemleri ile ilgili yaptığı açıklamada bazı üniversite mensuplarının, tarafı oldukları siyasi pozisyonu kavram ve fikirler eşliğinde değil, sloganlar eşliğinde savunduğunu üzülerek gördüğünü söyledi. Çetinsaya, "Şiddet içeren, şiddeti öven talep ve fikirler akademik özgürlük sınırları ile bağdaşmaz" dedi.
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, Yalova’da toplanan Üniversitelerarası Kurul toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çetinsaya, "Taksim’de başlayan olaylar üzerine ve özellikle bu süreçte üniversitelerin rolleri bağlamında, bütün Üniversitelerarası Kurul üyelerinin de bana iştirak ettiklerine inanarak bir takım görüşlerimi paylaşmak istiyorum" dedikten sonra şöyle devam etti:
"Bugün siyasal ve toplumsal alanda yer alan bütün aktörler, yeni bir Türkiye’nin inşası ile karşı karşıya olduğumuz konusunda hem fikirdir. Bu sürecin sağlıklı biçimde yaşanabilmesi her şeyden önce farklı kültür ve anlayışların bir arada, müzakere halinde ve sürekli etkileşim içerisinde bulunabilmelerine bağlıdır. Sık vurguladığım gibi üniversiteler, öncü fikirlerin, barışçı gelecek tasavvurlarının, demokratik bir biçimde bir arada yaşama kültürünün yeşerdiği ve savunulduğu mekanlar olarak ülkemizin bugün tecrübe ettiği gerilimlerin tırmanmaması için çaba sarf etmek, itidali ve müzakereyi savunmak durumundadırlar. Üniversiteler siyasal, toplumsal, kültürel meseleler, sıkıntılar, çelişki ve gerilimler hakkında etkin araştırmaların, gerçek fikirlerin, sahici gelecek senaryolarının üretildiği mekanlardır. Bugün ülkemizde toplumun, doğanın, mekanın ve kültürün mahiyeti ve muhtevası hakkında farklı düzeylerde, birçok tartışmanın sürdürüldüğünü görüyoruz."
Prof.Dr. Gökhan Çetinsaya, üniversitelerin ülkedeki tartışma ve müzakere kültürüne katacağı çok önemli değerler olduğunu belirtirken, şöyle konuştu:
"Biz üniversite mensupları olarak kendimizi toplumun dışında ya da üstünde yer alan yargıçlar mesabesinde göremeyiz. Bizler toplumun içinde sosyalleşen, toplumun sorunlarını önemseyen ve onlara farklı çözüm alternatifleri geliştirebilen bireyler olarak araştırma ve eğitim gündemlerimizle fikir, teori, soru ve araştırmalarımızla kriz ve çatışma meseleleriyle ilgilenmek durumundayız. Ne var ki, biz toplumsal, kültürel, siyasi sorun ve gerilim alanlarına futbol taraftarlığı düzeyinde de yaklaşamayız. Bugün üzülerek görüyorum ki, bazı üniversite mensuplarımız, tarafı oldukları siyasi pozisyonu kavram ve fikirler eşliğinde değil, sloganlar eşliğinde savunmaktadır. Yine üzülerek görüyoruz ki birçok tartışma doğrulanmamış, manipülasyon amacıyla üretilen yanlış haberlere dayalı olarak sürdürülmektedir. Üniversite mensuplarımızın doğaya, mekana, tarihe, topluma, kültüre, geleceğe ilişkin çeşitli kitle iletişim ortamlarında görüş beyan etmeleri anlamlı, değerlidir. Fakat üniversite mensupları bununla yetinemezler. Çünkü üniversiteler araştırmaların, uzun dönemli çalışmaların mekanıdır. Bu nedenle üniversitelerimizin bu süreçte atmaları gereken en önemli adım toplumsal çatışma alanlarına uzun dönemli araştırmalarla sürece katkı vermesi, tartışmaların düzeyini ve kalitesini arttırmasıdır."
"1960’ların Türkiye’si ile karşı karşıya değiliz"
Üniversitelerin çevresine duyarlı olmaları gerektiğini ifade eden Prof.Dr. Gökhan Çetinsaya, bazı üniversite mensuplarının 1960’ların Türkiyesi diliyle konuştuğunu söyledi. Prof.Dr. Çetinsaya, şunları söyledi:
"Bizler, üniversitelerimizin sessizleşmesini değil, aksine üniversitelerimizin çevresine çok daha duyarlı olmalarını, fakat bunu bir çatışma diliyle ve sadece gündelik yorumlarla değil, müzakere diliyle ve yaptıkları uzun soluklu araştırmalarla yapmalarını önemli görüyoruz. Bunun yanında bazı üniversite mensuplarımızın pozitivist bilim paradigması içerisinden birer yargıç gibi konuşup, siyaseti, toplumu küçümsemesini doğru bulmuyoruz."
Prof.Dr. Çetinsaya, üniversitelerin toplumun dışında, toplumun üstünde bir yerde konumlanamayacağını ifade ederek, "Üniversite mensuplarımız da toplumun içinde özgür akademik üretimi gerçekleştiren mekanlardır. Biz o nedenle gerçek araştırmaya, fikir? Üretime değer veriyoruz. Bu çerçevede topluma, siyasete, farklı tespit, öneri ve öngörüleri sunmayı önemli buluyoruz. Fakat bu tespit, öneri ve öngörüleri geleneksel meslek odası mantığı ve diliyle ortaya koymayı da doğru bulmuyorum. 1960’ların Türkiye’si ile karşı karşıya değiliz ve 1960’ların meslek odası diliyle üniversite mensuplarımızın konuşmasını anlamakta zorlanıyorum. Üniversite mensupları olarak bizlere düşen ‘farklılıklardan korkulmaması’ ve ‘dogmatizmden kaçınılması’ gerektiğini savunmaktır" dedi.
Şiddeti öven istek ve fikirlerin akademik özgürlük sınırları ile bağdaşmadığını da belirten Prof.DR. Çetinsaya, devam etti:
"Normalleşen demokrasisi, büyüyen ekonomisi, artan itibar ve istikrarı ile Türkiye, büyük bir fırsat yakalamış, toplumsal barışı tesis etme adına önemli adımlar atmıştır. Üniversitelerimiz, farklı seslerin, farklı taleplerin akademik özgürlük sınırları içerisinde, şiddet içermeyen yol ve yöntemlerle dile getirilebildiği mekanlardır ve bu özelliklerini korumaları gerekir. Birkaç gündür ülkemizde yükselen toplumsal tansiyon karşısında öğrencisinden öğretim elemanına, idari çalışanından yöneticilerine kadar üniversitelerimizin değerli mensuplarının farklı fikir ve görüşlerini dile getirirlerken şiddete başvurmaları ya da şiddeti özendirmeleri kabul edilemez. Şiddet içeren, şiddeti öven talep ve fikirler akademik özgürlük sınırları ile bağdaşmaz. Akademik özgürlük, fikir ve görüşlerin korkusuzca ve barışçıl bir tarzda dile getirilmesi, kişilik haklarını rencide etmeksizin ortaya konması anlamına gelir. Üniversite mensuplarımızdan bu süreçte beklentimiz, ülkemizin toplumsal barış adına attığı önemli adımları boşa çıkaracak şekilde şiddet övgüsü yapan ifade ve örgütlenmelerden kaçınmalarıdır. Unutulmamalıdır ki üniversiteler her şeyden önce eğitimin ve araştırmanın mekanlarıdır. Özgür ve kaliteli bir akademik ortamın varlığı, daha güzel, daha müreffeh, daha demokratik bir Türkiye’nin de teminatı olacaktır."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, Gezi Parkı eylemleri ile ilgili yaptığı açıklamada bazı üniversite mensuplarının, tarafı oldukları siyasi pozisyonu kavram ve fikirler eşliğinde değil, sloganlar eşliğinde savunduğunu üzülerek gördüğünü söyledi. Çetinsaya, "Şiddet içeren, şiddeti öven talep ve fikirler akademik özgürlük sınırları ile bağdaşmaz" dedi.
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, Yalova’da toplanan Üniversitelerarası Kurul toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çetinsaya, "Taksim’de başlayan olaylar üzerine ve özellikle bu süreçte üniversitelerin rolleri bağlamında, bütün Üniversitelerarası Kurul üyelerinin de bana iştirak ettiklerine inanarak bir takım görüşlerimi paylaşmak istiyorum" dedikten sonra şöyle devam etti:
"Bugün siyasal ve toplumsal alanda yer alan bütün aktörler, yeni bir Türkiye’nin inşası ile karşı karşıya olduğumuz konusunda hem fikirdir. Bu sürecin sağlıklı biçimde yaşanabilmesi her şeyden önce farklı kültür ve anlayışların bir arada, müzakere halinde ve sürekli etkileşim içerisinde bulunabilmelerine bağlıdır. Sık vurguladığım gibi üniversiteler, öncü fikirlerin, barışçı gelecek tasavvurlarının, demokratik bir biçimde bir arada yaşama kültürünün yeşerdiği ve savunulduğu mekanlar olarak ülkemizin bugün tecrübe ettiği gerilimlerin tırmanmaması için çaba sarf etmek, itidali ve müzakereyi savunmak durumundadırlar. Üniversiteler siyasal, toplumsal, kültürel meseleler, sıkıntılar, çelişki ve gerilimler hakkında etkin araştırmaların, gerçek fikirlerin, sahici gelecek senaryolarının üretildiği mekanlardır. Bugün ülkemizde toplumun, doğanın, mekanın ve kültürün mahiyeti ve muhtevası hakkında farklı düzeylerde, birçok tartışmanın sürdürüldüğünü görüyoruz."
Prof.Dr. Gökhan Çetinsaya, üniversitelerin ülkedeki tartışma ve müzakere kültürüne katacağı çok önemli değerler olduğunu belirtirken, şöyle konuştu:
"Biz üniversite mensupları olarak kendimizi toplumun dışında ya da üstünde yer alan yargıçlar mesabesinde göremeyiz. Bizler toplumun içinde sosyalleşen, toplumun sorunlarını önemseyen ve onlara farklı çözüm alternatifleri geliştirebilen bireyler olarak araştırma ve eğitim gündemlerimizle fikir, teori, soru ve araştırmalarımızla kriz ve çatışma meseleleriyle ilgilenmek durumundayız. Ne var ki, biz toplumsal, kültürel, siyasi sorun ve gerilim alanlarına futbol taraftarlığı düzeyinde de yaklaşamayız. Bugün üzülerek görüyorum ki, bazı üniversite mensuplarımız, tarafı oldukları siyasi pozisyonu kavram ve fikirler eşliğinde değil, sloganlar eşliğinde savunmaktadır. Yine üzülerek görüyoruz ki birçok tartışma doğrulanmamış, manipülasyon amacıyla üretilen yanlış haberlere dayalı olarak sürdürülmektedir. Üniversite mensuplarımızın doğaya, mekana, tarihe, topluma, kültüre, geleceğe ilişkin çeşitli kitle iletişim ortamlarında görüş beyan etmeleri anlamlı, değerlidir. Fakat üniversite mensupları bununla yetinemezler. Çünkü üniversiteler araştırmaların, uzun dönemli çalışmaların mekanıdır. Bu nedenle üniversitelerimizin bu süreçte atmaları gereken en önemli adım toplumsal çatışma alanlarına uzun dönemli araştırmalarla sürece katkı vermesi, tartışmaların düzeyini ve kalitesini arttırmasıdır."
"1960’ların Türkiye’si ile karşı karşıya değiliz"
Üniversitelerin çevresine duyarlı olmaları gerektiğini ifade eden Prof.Dr. Gökhan Çetinsaya, bazı üniversite mensuplarının 1960’ların Türkiyesi diliyle konuştuğunu söyledi. Prof.Dr. Çetinsaya, şunları söyledi:
"Bizler, üniversitelerimizin sessizleşmesini değil, aksine üniversitelerimizin çevresine çok daha duyarlı olmalarını, fakat bunu bir çatışma diliyle ve sadece gündelik yorumlarla değil, müzakere diliyle ve yaptıkları uzun soluklu araştırmalarla yapmalarını önemli görüyoruz. Bunun yanında bazı üniversite mensuplarımızın pozitivist bilim paradigması içerisinden birer yargıç gibi konuşup, siyaseti, toplumu küçümsemesini doğru bulmuyoruz."
Prof.Dr. Çetinsaya, üniversitelerin toplumun dışında, toplumun üstünde bir yerde konumlanamayacağını ifade ederek, "Üniversite mensuplarımız da toplumun içinde özgür akademik üretimi gerçekleştiren mekanlardır. Biz o nedenle gerçek araştırmaya, fikir? Üretime değer veriyoruz. Bu çerçevede topluma, siyasete, farklı tespit, öneri ve öngörüleri sunmayı önemli buluyoruz. Fakat bu tespit, öneri ve öngörüleri geleneksel meslek odası mantığı ve diliyle ortaya koymayı da doğru bulmuyorum. 1960’ların Türkiye’si ile karşı karşıya değiliz ve 1960’ların meslek odası diliyle üniversite mensuplarımızın konuşmasını anlamakta zorlanıyorum. Üniversite mensupları olarak bizlere düşen ‘farklılıklardan korkulmaması’ ve ‘dogmatizmden kaçınılması’ gerektiğini savunmaktır" dedi.
Şiddeti öven istek ve fikirlerin akademik özgürlük sınırları ile bağdaşmadığını da belirten Prof.DR. Çetinsaya, devam etti:
"Normalleşen demokrasisi, büyüyen ekonomisi, artan itibar ve istikrarı ile Türkiye, büyük bir fırsat yakalamış, toplumsal barışı tesis etme adına önemli adımlar atmıştır. Üniversitelerimiz, farklı seslerin, farklı taleplerin akademik özgürlük sınırları içerisinde, şiddet içermeyen yol ve yöntemlerle dile getirilebildiği mekanlardır ve bu özelliklerini korumaları gerekir. Birkaç gündür ülkemizde yükselen toplumsal tansiyon karşısında öğrencisinden öğretim elemanına, idari çalışanından yöneticilerine kadar üniversitelerimizin değerli mensuplarının farklı fikir ve görüşlerini dile getirirlerken şiddete başvurmaları ya da şiddeti özendirmeleri kabul edilemez. Şiddet içeren, şiddeti öven talep ve fikirler akademik özgürlük sınırları ile bağdaşmaz. Akademik özgürlük, fikir ve görüşlerin korkusuzca ve barışçıl bir tarzda dile getirilmesi, kişilik haklarını rencide etmeksizin ortaya konması anlamına gelir. Üniversite mensuplarımızdan bu süreçte beklentimiz, ülkemizin toplumsal barış adına attığı önemli adımları boşa çıkaracak şekilde şiddet övgüsü yapan ifade ve örgütlenmelerden kaçınmalarıdır. Unutulmamalıdır ki üniversiteler her şeyden önce eğitimin ve araştırmanın mekanlarıdır. Özgür ve kaliteli bir akademik ortamın varlığı, daha güzel, daha müreffeh, daha demokratik bir Türkiye’nin de teminatı olacaktır."
Son Güncelleme: Pazartesi, 17 Haziran 2013 17:19
Gösterim: 1368
Mardin'de lise öğrencisinin karnesindeki, 'Düşünceler' bölümünde, sınıf öğretmeninin yazdığı "Allah ıslah etsin" görüşüne aileden tepki geldi.
Mardin'in Midyat İlçesi'ndeki Midyat Anadolu Lisesi 9'uncu sınıf öğrencisi B.T.A.'nın karnesindeki, 'Düşünceler' bölümünde, sınıf öğretmeni M.H.'nin, "Ne diyeceğimi bilemiyorum. Allah ıslah etsin" görüşüne ağabeyi Rıdvan A. tepki gösterdi.
Midyat Anadolu Lisesi 9'uncu sınıf öğrencisi 16 yaşındaki B.T.A.'nın ağabeyi Rıdvan A., M.H. adlı sınıf öğretmenin, karnedeki yorumuyla kardeşini rencide ettiğini öne sürdü. Derslerindeki zayıf notları nedeniyle sınıfta kalan B.T.A.'nın ağabeyi Rıdvan A., "Biz çocuğumuzu ıslah evine mi göndermişiz yoksa Milli Eğitim'in, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir okuluna mı? Karıştırmış durumdayım şu an. Bir camide 'Allah ıslah etsin', bir ıslah evinde belki, 'ıslah etsin' olabilir. Ama biz çocuğumuzu eğer Allah'ın ıslahına bırakacaksak, onlara emanet etmemizin bir anlamı yoktur. İnanan insanlarız. Allah'ın ıslahı o, biz ve Allah'ın arasındadır. Eder veya etmez" dedi.
Kardeşinin başarılı bir öğrenciyken, artık okuldan nefret eden, dersten soğuyan, ders çalışmak istemeyen bir öğrenci haline getirdiğini ileri süren Rıdvan A., haklarını hukuki yoldan arayacaklarını söyledi. Rıdvan A, "Kendi eğitimlerini ilk önce becerebilsinler. Kendi dersi ile ilgili, fizik dersine de giriyormuş ve çocuğun bu dersi maalesef ki 1. Bununla ilgili bir gün olsun, ne öğrenci velisi olarak bana, ne de hiç kimseye bu konuda hiçbir iletişim kurulmamıştır. Sınıfın ortasında öğrenciyi rencide edip, okuldan soğutuyor diye konuştu.
Karnesinde bu değerlendirmeyi gördüğünde çok üzüldüğünü belirten B.T.A., çok üzüldüğünü arkadaşları arasında komik duruma düştüğünü ifade ederek, "Karnemde 'Allah ıslah etsin' sözlerini öğretmenden duymak hakikaten çok üzücü bir duygu. Şu ana kadar hiçbir öğretmenimden böyle kötü bir şey duymamıştım. Öğretmen babam gibidir. Böyle bir şey duymak hakikaten üzücüdür. Yani dövse daha iyiydi" dedi.
Sosyal medyada eleştirenler de oldu savunanlar da
Fatih Uğurlu: karnesinde o kadar zayıfı varken öğrenci rencide olmuyor, öğretmen görüş yazınca rencide oluyor. bırakın bu ayakları ya.. öğrenci o zaman kadar nerdeymiş. öğretmen küfretmemiş, hakaret etmemiş, bela okumamış. ıslah etsin dedi diye tepki gösterilmiş.
TC İnci Toplayıcı: aslında inanan insanlar olduklarını da bildirmişler.. Bu durumda Allah ıslah etsin ifadesi neden kötü olsun ki o bir duadır.. bence saçma dövse daha iyiydi demişler sanki sövmüş..
Meryem Yıldırım: iyi yazmış...
Seçil Can: Bunu yadırgayanlar gitsinler de o çocuklarla bir kaç gün uğraşsınlar o zaman anlarlar biz öğretmenleri.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Mardin'de lise öğrencisinin karnesindeki, 'Düşünceler' bölümünde, sınıf öğretmeninin yazdığı "Allah ıslah etsin" görüşüne aileden tepki geldi.
Mardin'in Midyat İlçesi'ndeki Midyat Anadolu Lisesi 9'uncu sınıf öğrencisi B.T.A.'nın karnesindeki, 'Düşünceler' bölümünde, sınıf öğretmeni M.H.'nin, "Ne diyeceğimi bilemiyorum. Allah ıslah etsin" görüşüne ağabeyi Rıdvan A. tepki gösterdi.
Midyat Anadolu Lisesi 9'uncu sınıf öğrencisi 16 yaşındaki B.T.A.'nın ağabeyi Rıdvan A., M.H. adlı sınıf öğretmenin, karnedeki yorumuyla kardeşini rencide ettiğini öne sürdü. Derslerindeki zayıf notları nedeniyle sınıfta kalan B.T.A.'nın ağabeyi Rıdvan A., "Biz çocuğumuzu ıslah evine mi göndermişiz yoksa Milli Eğitim'in, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir okuluna mı? Karıştırmış durumdayım şu an. Bir camide 'Allah ıslah etsin', bir ıslah evinde belki, 'ıslah etsin' olabilir. Ama biz çocuğumuzu eğer Allah'ın ıslahına bırakacaksak, onlara emanet etmemizin bir anlamı yoktur. İnanan insanlarız. Allah'ın ıslahı o, biz ve Allah'ın arasındadır. Eder veya etmez" dedi.
Kardeşinin başarılı bir öğrenciyken, artık okuldan nefret eden, dersten soğuyan, ders çalışmak istemeyen bir öğrenci haline getirdiğini ileri süren Rıdvan A., haklarını hukuki yoldan arayacaklarını söyledi. Rıdvan A, "Kendi eğitimlerini ilk önce becerebilsinler. Kendi dersi ile ilgili, fizik dersine de giriyormuş ve çocuğun bu dersi maalesef ki 1. Bununla ilgili bir gün olsun, ne öğrenci velisi olarak bana, ne de hiç kimseye bu konuda hiçbir iletişim kurulmamıştır. Sınıfın ortasında öğrenciyi rencide edip, okuldan soğutuyor diye konuştu.
Karnesinde bu değerlendirmeyi gördüğünde çok üzüldüğünü belirten B.T.A., çok üzüldüğünü arkadaşları arasında komik duruma düştüğünü ifade ederek, "Karnemde 'Allah ıslah etsin' sözlerini öğretmenden duymak hakikaten çok üzücü bir duygu. Şu ana kadar hiçbir öğretmenimden böyle kötü bir şey duymamıştım. Öğretmen babam gibidir. Böyle bir şey duymak hakikaten üzücüdür. Yani dövse daha iyiydi" dedi.
Sosyal medyada eleştirenler de oldu savunanlar da
Fatih Uğurlu: karnesinde o kadar zayıfı varken öğrenci rencide olmuyor, öğretmen görüş yazınca rencide oluyor. bırakın bu ayakları ya.. öğrenci o zaman kadar nerdeymiş. öğretmen küfretmemiş, hakaret etmemiş, bela okumamış. ıslah etsin dedi diye tepki gösterilmiş.
TC İnci Toplayıcı: aslında inanan insanlar olduklarını da bildirmişler.. Bu durumda Allah ıslah etsin ifadesi neden kötü olsun ki o bir duadır.. bence saçma dövse daha iyiydi demişler sanki sövmüş..
Meryem Yıldırım: iyi yazmış...
Seçil Can: Bunu yadırgayanlar gitsinler de o çocuklarla bir kaç gün uğraşsınlar o zaman anlarlar biz öğretmenleri.
Son Güncelleme: Pazartesi, 17 Haziran 2013 13:17
Gösterim: 3426
Lisans Yerleştirme Sınavı’nın (LYS) bu haftaki oturumları sona erdi. Uğur Dershaneleri Matematik Bölümü Uzmanları bugün yapılan Matematik-Geometri sınav sorularını değerlendirdi.
LYS maratonunda öğrenciler üniversitede yerleşmek istedikleri bölümlere göre sınavlara katılmakta ve testlere yanıtlar vermektedir. LYS oturumlarında adaylara her ders için farklı kitapçık ve süre verilmektedir. Böylece hem şans faktörü azaltılmakta hem de farklı derslerin farklı oranlarda katkısı kullanılarak 12 çeşit puan üretilmektedir. Bugün de LYS oturumlarından Matematik ve Geometri sorularını içeren LYS-1 oturumu yapıldı. Sınav, genel anlamda lise müfredatını içeren ancak adayların zorlandıkları bir derecede gerçekleşti. Bu durum, adayların katılacakları diğer LYS oturumları öncesinde konsantrasyonlarının azalmasına ve bu yüzden diğer oturumlara bakışlarının olumsuz olmasına sebep olacaktır. Adayların bu olumsuzluktan kurtulmaları, kendilerini diğer oturumlara hazır hale getirmeleri yararlarına olacaktır.
Uğur Dershaneleri ÖSYS Koordinatörü Gülay Hasdemir; “Sınava giren öğrencilerin sayıca en büyük grubunun sorumlu olduğu LYS-1 Matematik-Geometri sınavı bitti. Farklı illerdeki MF, TM öğrencilerinin ve matematik öğretmenlerinin görüşüne göre sınav, uğraştırıcı, uzun çözüm gerektiren, yoruma ve dikkatli çözüme dayalı sorulardan oluşmuştur. Sorularda birden fazla konuya ait bilgilerin kullanılması gerektiğinden öğrenciler birçok soruda zorlanmıştır. Sevgili öğrencilerimizin, sınav sonuçları nasıl olursa olsun, bir an önce bu soruların etkisinden kurtulup gelecek hafta sonu yapılacak olan Fen Bilimleri veya Edebiyat-Coğrafya sınavlarına odaklanıp bu sınavlardaki başarılarını olumlu etkileyecek son çalışmaları yapmalarını tavsiye ederiz. Bu sınavın önümüzdeki diğer sınavları olumsuz etkilemesine izin vermeyiniz.” dedi.
Uğur Dershaneleri Matematik Bölüm Başkanı Adil Kurt; “Matematik-Geometri LYS-1 sınavında önceki yıllara göre daha zor sorular seçilmiş, işlem ve yorum yaparak çözülebilen soru miktarı arttırılmıştır. Öğrencilerin bu sınavda başarılı olabilmesi için matematik ve geometriyi teorik olarak ve çizim yaparak öğrenmesi gerekmektedir. Soruların dağılımı şu şekildedir: Matematik: 9. Sınıftan 11 soru, 10. Sınıftan 13 soru, 11. Sınıftan 12 soru, 12. Sınıftan 14 soru. Geometri: 10. Sınıftan 10, 11. Sınıftan 15 ve 12. Sınıftan da 5 soru sorulmuştur. Bu soruların içinde 12. “işlem” sorusunda birim eleman olarak birden fazla değer çıkmaktadır. Halbuki birim eleman tektir. Bu nedenle bu soru hatalıdır. 18. Soruda kalan ax+b biçiminde olup şıklarda sabit fonksiyon verilmiştir. Bu nedenle bu soru da hatalıdır. Bu soruların iptal edilerek değerlendirme yapılması gerekmektedir. LYS bir sıralama sınavı olup soruların zorluk derecesi öğrencilerin yüzdelik dilimini etkilemez. Bu nedenle öğrencilerimizin netler üzerine değil yüzdelik dilim üzerine tercihte bulunmaları gerekmektedir. Ayrıca, Türkiye’de yapılan matematik eğitimi ile öğrencilerimizin bu sınavda başarılı olmaları mümkün değildir. ” dedi.
Uğur Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Can Ağırgöl; ''Matematik – Geometri (LYS 1) sınavı sona erdi. Bu oturuma MF 1, MF 2, MF 3, MF 4, TM 1, TM 2,TM 3 puan türüne göre öğrenci alan yükseköğretim programlarını tercih edecek adaylar katıldı. Önümüzdeki hafta bu sınava katılan adaylardan MF 1, MF 2, MF 3, MF 4 puan türüne göre öğrenci alan yükseköğretim programlarını tercih edecek adaylar Fen Bilimleri (LYS-2) sınavına; TM 1, TM 2,TM 3 puan türüne göre öğrenci alan yükseköğretim programlarını tercih edecek adaylar ise Edebiyat-Coğrafya 1 (LYS-3) sınavına katılacak. Eğer aday hem MF 1, MF 2, MF 3, MF 4 hem de TM 1, TM 2,TM 3 puan türüne göre öğrenci alan yükseköğretim programlarını tercih edecek ise her iki oturuma da katılmak zorunda. Adayların genel anlamda bilgi ve süre kullanımını ölçen ve daha önceki yıllarda gerçekleşen LYS-1 oturumlarına göre, adayları zorlayıcı bir sınav olduğu gözlemlenmiştir. Fakat LYS-1, hem MF hem de TM puanlarının oluşumunda tek başına yeterli değildir. Adayların önümüzdeki hafta yapılacak LYS-2 ve LYS-3 oturumlarını düşünmeleri, her iki oturumun sonucuna göre puanlarının ve sıralamalarının oluşacağını dikkate almaları gerekmektedir. Dolayısıyla sınav süreci hala devam ettiğinden adayların bugünkü sınavın muhakemesini bir kenara bırakıp önümüzdeki hafta gireceği sınavlarla ilgili kalan süreyi doğru kullanıp son tekrarlarını yapmaları önemlidir. Puan türlerinin oluşumunda her oturumun değerli ve önemli olduğu unutulmamalıdır. “ şeklinde konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Lisans Yerleştirme Sınavı’nın (LYS) bu haftaki oturumları sona erdi. Uğur Dershaneleri Matematik Bölümü Uzmanları bugün yapılan Matematik-Geometri sınav sorularını değerlendirdi.
LYS maratonunda öğrenciler üniversitede yerleşmek istedikleri bölümlere göre sınavlara katılmakta ve testlere yanıtlar vermektedir. LYS oturumlarında adaylara her ders için farklı kitapçık ve süre verilmektedir. Böylece hem şans faktörü azaltılmakta hem de farklı derslerin farklı oranlarda katkısı kullanılarak 12 çeşit puan üretilmektedir. Bugün de LYS oturumlarından Matematik ve Geometri sorularını içeren LYS-1 oturumu yapıldı. Sınav, genel anlamda lise müfredatını içeren ancak adayların zorlandıkları bir derecede gerçekleşti. Bu durum, adayların katılacakları diğer LYS oturumları öncesinde konsantrasyonlarının azalmasına ve bu yüzden diğer oturumlara bakışlarının olumsuz olmasına sebep olacaktır. Adayların bu olumsuzluktan kurtulmaları, kendilerini diğer oturumlara hazır hale getirmeleri yararlarına olacaktır.
Uğur Dershaneleri ÖSYS Koordinatörü Gülay Hasdemir; “Sınava giren öğrencilerin sayıca en büyük grubunun sorumlu olduğu LYS-1 Matematik-Geometri sınavı bitti. Farklı illerdeki MF, TM öğrencilerinin ve matematik öğretmenlerinin görüşüne göre sınav, uğraştırıcı, uzun çözüm gerektiren, yoruma ve dikkatli çözüme dayalı sorulardan oluşmuştur. Sorularda birden fazla konuya ait bilgilerin kullanılması gerektiğinden öğrenciler birçok soruda zorlanmıştır. Sevgili öğrencilerimizin, sınav sonuçları nasıl olursa olsun, bir an önce bu soruların etkisinden kurtulup gelecek hafta sonu yapılacak olan Fen Bilimleri veya Edebiyat-Coğrafya sınavlarına odaklanıp bu sınavlardaki başarılarını olumlu etkileyecek son çalışmaları yapmalarını tavsiye ederiz. Bu sınavın önümüzdeki diğer sınavları olumsuz etkilemesine izin vermeyiniz.” dedi.
Uğur Dershaneleri Matematik Bölüm Başkanı Adil Kurt; “Matematik-Geometri LYS-1 sınavında önceki yıllara göre daha zor sorular seçilmiş, işlem ve yorum yaparak çözülebilen soru miktarı arttırılmıştır. Öğrencilerin bu sınavda başarılı olabilmesi için matematik ve geometriyi teorik olarak ve çizim yaparak öğrenmesi gerekmektedir. Soruların dağılımı şu şekildedir: Matematik: 9. Sınıftan 11 soru, 10. Sınıftan 13 soru, 11. Sınıftan 12 soru, 12. Sınıftan 14 soru. Geometri: 10. Sınıftan 10, 11. Sınıftan 15 ve 12. Sınıftan da 5 soru sorulmuştur. Bu soruların içinde 12. “işlem” sorusunda birim eleman olarak birden fazla değer çıkmaktadır. Halbuki birim eleman tektir. Bu nedenle bu soru hatalıdır. 18. Soruda kalan ax+b biçiminde olup şıklarda sabit fonksiyon verilmiştir. Bu nedenle bu soru da hatalıdır. Bu soruların iptal edilerek değerlendirme yapılması gerekmektedir. LYS bir sıralama sınavı olup soruların zorluk derecesi öğrencilerin yüzdelik dilimini etkilemez. Bu nedenle öğrencilerimizin netler üzerine değil yüzdelik dilim üzerine tercihte bulunmaları gerekmektedir. Ayrıca, Türkiye’de yapılan matematik eğitimi ile öğrencilerimizin bu sınavda başarılı olmaları mümkün değildir. ” dedi.
Uğur Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Can Ağırgöl; ''Matematik – Geometri (LYS 1) sınavı sona erdi. Bu oturuma MF 1, MF 2, MF 3, MF 4, TM 1, TM 2,TM 3 puan türüne göre öğrenci alan yükseköğretim programlarını tercih edecek adaylar katıldı. Önümüzdeki hafta bu sınava katılan adaylardan MF 1, MF 2, MF 3, MF 4 puan türüne göre öğrenci alan yükseköğretim programlarını tercih edecek adaylar Fen Bilimleri (LYS-2) sınavına; TM 1, TM 2,TM 3 puan türüne göre öğrenci alan yükseköğretim programlarını tercih edecek adaylar ise Edebiyat-Coğrafya 1 (LYS-3) sınavına katılacak. Eğer aday hem MF 1, MF 2, MF 3, MF 4 hem de TM 1, TM 2,TM 3 puan türüne göre öğrenci alan yükseköğretim programlarını tercih edecek ise her iki oturuma da katılmak zorunda. Adayların genel anlamda bilgi ve süre kullanımını ölçen ve daha önceki yıllarda gerçekleşen LYS-1 oturumlarına göre, adayları zorlayıcı bir sınav olduğu gözlemlenmiştir. Fakat LYS-1, hem MF hem de TM puanlarının oluşumunda tek başına yeterli değildir. Adayların önümüzdeki hafta yapılacak LYS-2 ve LYS-3 oturumlarını düşünmeleri, her iki oturumun sonucuna göre puanlarının ve sıralamalarının oluşacağını dikkate almaları gerekmektedir. Dolayısıyla sınav süreci hala devam ettiğinden adayların bugünkü sınavın muhakemesini bir kenara bırakıp önümüzdeki hafta gireceği sınavlarla ilgili kalan süreyi doğru kullanıp son tekrarlarını yapmaları önemlidir. Puan türlerinin oluşumunda her oturumun değerli ve önemli olduğu unutulmamalıdır. “ şeklinde konuştu.
Son Güncelleme: Pazar, 16 Haziran 2013 17:00
Gösterim: 1874
Lisans Yerleştirme Sınavları’nın bu haftaki oturumları sona erdi. Uzmanlar, LYS-1 Matematik Testi’nde iki hatalı soru olduğunu belirtiyor
Bilfen Liseleri Matematik Öğretmenleri LYS-1’i yorumladı. İşte yorumlar;
Son yılların en zor ve en tempolu matematik sınavıydı.Sınavın yüzde 30’luk bölümü zor-çok zor sorulardan yüzde 20’lik bölümü kolay ancak tek aşamada çözülemeyecek sorulardan yüzde 50 lik bölüm orta fakat zaman alıcı çözümler içeren sorularadan oluşmuştur.Bu soru tarzları nedeniyle Türkiye matematik ortalamasının ciddi oranda düşeceğini tahmin ediyoruz.Türkiyedeki öğrenci profile düşünüldüğünde bu soruların 75 dakika da tam ve doğru olarak çözülebileceğini düşünmüyoruz.
Son yıllara gore integral konusuna ait soru sayısındaki artış, limit-özel tanımlı fonksiyon konularına ait soru sayısındaki azalış dikkat çekiciydi.
İki soru hatalı
Basına verilen soru kitapçığındaki 12.soruda bilimsel hata vardı. Sebebi birim eleman 1’dir ifadesi kullanıldığı için bu hesaplamadan yola çıkarak Yanlız I şıkkına ulaşılamamaktadır. Yanıtlar arasında doğru cevap yoktur.
12. Soru:
Tam sayılar kümesi üzerinde bir (-) işlemi, her a ve b tam sayısı için
a (-) b = a-b +1
biçiminde tanımlanıyor.
Buna göre, (-) işlemiyle ilgili olarak
I. Birim elemanı 1’dir.
II. Değişme özelliği vardır.
III. Birleşme özelliği vardır.
ifadelerinden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III
18. soruda ise verilen polinom x2 -5x+6 ile bölündüğünde elde edilen kalan şıklarda yer almamaktadır.Bu sebeplerden dolayı her iki sorununda iptal edilmesi gerekmektedir.
Geometik soruları öğrencileri çok zorladı…
Matematik bölümünde olduğu gibi Geometri bölümü sınavı da son yılların zor sınavlarından biriydi. Soruların büyük bir kısmının çözümü çok aşamalıydı. Sınav; bilgi, yorum ve işlem gerektiren sorulardan oluşuyordu. Bazı sorular metini yorumlayıp, çizimi yaptıktan sonra çözülebiliyordu. Bu da öğrencilerin çok azının yeni yeni alışkanlık kazanmaya başladıkları bir durum.Türkiye’ deki öğrenci profili düşünüldüğünde sorular oldukça zordu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Lisans Yerleştirme Sınavları’nın bu haftaki oturumları sona erdi. Uzmanlar, LYS-1 Matematik Testi’nde iki hatalı soru olduğunu belirtiyor
Bilfen Liseleri Matematik Öğretmenleri LYS-1’i yorumladı. İşte yorumlar;
Son yılların en zor ve en tempolu matematik sınavıydı.Sınavın yüzde 30’luk bölümü zor-çok zor sorulardan yüzde 20’lik bölümü kolay ancak tek aşamada çözülemeyecek sorulardan yüzde 50 lik bölüm orta fakat zaman alıcı çözümler içeren sorularadan oluşmuştur.Bu soru tarzları nedeniyle Türkiye matematik ortalamasının ciddi oranda düşeceğini tahmin ediyoruz.Türkiyedeki öğrenci profile düşünüldüğünde bu soruların 75 dakika da tam ve doğru olarak çözülebileceğini düşünmüyoruz.
Son yıllara gore integral konusuna ait soru sayısındaki artış, limit-özel tanımlı fonksiyon konularına ait soru sayısındaki azalış dikkat çekiciydi.
İki soru hatalı
Basına verilen soru kitapçığındaki 12.soruda bilimsel hata vardı. Sebebi birim eleman 1’dir ifadesi kullanıldığı için bu hesaplamadan yola çıkarak Yanlız I şıkkına ulaşılamamaktadır. Yanıtlar arasında doğru cevap yoktur.
12. Soru:
Tam sayılar kümesi üzerinde bir (-) işlemi, her a ve b tam sayısı için
a (-) b = a-b +1
biçiminde tanımlanıyor.
Buna göre, (-) işlemiyle ilgili olarak
I. Birim elemanı 1’dir.
II. Değişme özelliği vardır.
III. Birleşme özelliği vardır.
ifadelerinden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III
18. soruda ise verilen polinom x2 -5x+6 ile bölündüğünde elde edilen kalan şıklarda yer almamaktadır.Bu sebeplerden dolayı her iki sorununda iptal edilmesi gerekmektedir.
Geometik soruları öğrencileri çok zorladı…
Matematik bölümünde olduğu gibi Geometri bölümü sınavı da son yılların zor sınavlarından biriydi. Soruların büyük bir kısmının çözümü çok aşamalıydı. Sınav; bilgi, yorum ve işlem gerektiren sorulardan oluşuyordu. Bazı sorular metini yorumlayıp, çizimi yaptıktan sonra çözülebiliyordu. Bu da öğrencilerin çok azının yeni yeni alışkanlık kazanmaya başladıkları bir durum.Türkiye’ deki öğrenci profili düşünüldüğünde sorular oldukça zordu.
Son Güncelleme: Pazar, 16 Haziran 2013 19:14
Gösterim: 2396
Okul yönetimleri seçmeli dersleri belirleyemeyecek ve ilgili alanlarda öğretmen yokluğu gerekçesi ile öğrencileri ve velileri kesinlikle belirli derslere yönlendirmeyecek.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın valiliklere gönderdiği yazıda, ders saati sayısına göre 5. ve 6. sınıflar için ortaokullarda 6 saat, imam hatip ortaokullarında ise 2 saat seçmeli ders alınabileceği belirtildi. Buna göre, okul yönetimleri hangi seçmeli derslerin okutulacağına dair herhangi bir belirleme yapmayacak, özellikle ilgili alanlarda öğretmen yokluğu gerekçesi ile öğrencileri ve velileri kesinlikle belirli derslere yönlendirmeyecek.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaokullarda ve imam hatip ortaokullarında gelecek eğitim öğretim yılında okutulacak seçmeli derslere ilişkin valiliklere yazı gönderdi.
Yazıda seçmeli derslerin ne şekilde seçileceği ve okul müdürlüklerince yapılacak işlemler yer aldı. Buna göre, 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren 5. ve 6. sınıflardan başlayacak ve kademeli olarak uygulanacak seçmeli derslerle, öğrencilerin akademik başarılarının artırılmasıyla, ilgi ve yeteneklerini keşfetmeleri ve geliştirmeleri amaçlanıyor.
2012-2013 eğitim öğretim yılında ilkokul 4 ve ortaokul 5. sınıflarda okuyan öğrencilerin 2013-2014 eğitim öğretim yılında okuyacakları seçmeli derslere ilişkin tanıtım videolarını Bakanlığın web sayfasından (www.meb.gov.tr) izlenebilinecek.
Öğrenciler, ilgi, istek ve yeteneklerine göre seçmek istedikleri derslerden 10 dersi öncelik sırasına göre belirleyerek okul müdürlüklerine 14-21 Haziran arasında yazılı olarak bildirecek.
Okul müdürlüğüne yazılı olarak beyan edilen ders seçimlerinin veliler tarafından ayrıca e-okul sistemine girişinin yapılması sağlanacak.
Ders saati sayısına göre 5 ve 6. sınıflar için ortaokullar 6 saat, imam hatip ortaokullarında ise 2 saat seçmeli ders seçilecek. Seçmeli derslerin kaç kez alınabileceği konusunda öğrenciler bilgilendirilecek.
Öğretmenler rehberlik edecek
İlkokul 4. sınıf öğrencilerinin kendi ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda ders seçimini yapabilmeleri için sınıf öğretmenleri rehberlik edecek. Okullarda en az 10 öğrencinin aynı dersi seçmesi durumunda oluşturulan gruplar e-okul üzerinden görülebilecek.
Okul yönetimleri belirleme yapamayacak
Okul yönetimleri hangi seçmeli derslerin okutulacağına dair herhangi bir belirleme yapmayacaklar, özellikle ilgili alanda öğretmen yokluğu gerekçesi ile öğrencileri ve velilerini kesinlikle belirli derslere yönlendirmeyecekler. Ortaokullarda gruplandırılmış olarak belirlenen seçmeli derslerde, öğrenciler tüm derslerini bir gruptan seçebileceği gibi her bir gruptan ayrı ayrı dersler de seçerek seçmeli derslerini tamamlayabilecekler.
Okulda ilgili alanda yeterli sayıda öğretmenin bulunmadığı derslerin seçilmesi halinde öncelikle diğer okullardan maaş veya ek ders karşılığı görevlendirmeler yoluyla öğretmen temin edilecek, bunun da mümkün olmadığı hâllerde ücretli öğretmen temin edilmek suretiyle bu dersler açılacak ve okutulacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Okul yönetimleri seçmeli dersleri belirleyemeyecek ve ilgili alanlarda öğretmen yokluğu gerekçesi ile öğrencileri ve velileri kesinlikle belirli derslere yönlendirmeyecek.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın valiliklere gönderdiği yazıda, ders saati sayısına göre 5. ve 6. sınıflar için ortaokullarda 6 saat, imam hatip ortaokullarında ise 2 saat seçmeli ders alınabileceği belirtildi. Buna göre, okul yönetimleri hangi seçmeli derslerin okutulacağına dair herhangi bir belirleme yapmayacak, özellikle ilgili alanlarda öğretmen yokluğu gerekçesi ile öğrencileri ve velileri kesinlikle belirli derslere yönlendirmeyecek.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaokullarda ve imam hatip ortaokullarında gelecek eğitim öğretim yılında okutulacak seçmeli derslere ilişkin valiliklere yazı gönderdi.
Yazıda seçmeli derslerin ne şekilde seçileceği ve okul müdürlüklerince yapılacak işlemler yer aldı. Buna göre, 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren 5. ve 6. sınıflardan başlayacak ve kademeli olarak uygulanacak seçmeli derslerle, öğrencilerin akademik başarılarının artırılmasıyla, ilgi ve yeteneklerini keşfetmeleri ve geliştirmeleri amaçlanıyor.
2012-2013 eğitim öğretim yılında ilkokul 4 ve ortaokul 5. sınıflarda okuyan öğrencilerin 2013-2014 eğitim öğretim yılında okuyacakları seçmeli derslere ilişkin tanıtım videolarını Bakanlığın web sayfasından (www.meb.gov.tr) izlenebilinecek.
Öğrenciler, ilgi, istek ve yeteneklerine göre seçmek istedikleri derslerden 10 dersi öncelik sırasına göre belirleyerek okul müdürlüklerine 14-21 Haziran arasında yazılı olarak bildirecek.
Okul müdürlüğüne yazılı olarak beyan edilen ders seçimlerinin veliler tarafından ayrıca e-okul sistemine girişinin yapılması sağlanacak.
Ders saati sayısına göre 5 ve 6. sınıflar için ortaokullar 6 saat, imam hatip ortaokullarında ise 2 saat seçmeli ders seçilecek. Seçmeli derslerin kaç kez alınabileceği konusunda öğrenciler bilgilendirilecek.
Öğretmenler rehberlik edecek
İlkokul 4. sınıf öğrencilerinin kendi ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda ders seçimini yapabilmeleri için sınıf öğretmenleri rehberlik edecek. Okullarda en az 10 öğrencinin aynı dersi seçmesi durumunda oluşturulan gruplar e-okul üzerinden görülebilecek.
Okul yönetimleri belirleme yapamayacak
Okul yönetimleri hangi seçmeli derslerin okutulacağına dair herhangi bir belirleme yapmayacaklar, özellikle ilgili alanda öğretmen yokluğu gerekçesi ile öğrencileri ve velilerini kesinlikle belirli derslere yönlendirmeyecekler. Ortaokullarda gruplandırılmış olarak belirlenen seçmeli derslerde, öğrenciler tüm derslerini bir gruptan seçebileceği gibi her bir gruptan ayrı ayrı dersler de seçerek seçmeli derslerini tamamlayabilecekler.
Okulda ilgili alanda yeterli sayıda öğretmenin bulunmadığı derslerin seçilmesi halinde öncelikle diğer okullardan maaş veya ek ders karşılığı görevlendirmeler yoluyla öğretmen temin edilecek, bunun da mümkün olmadığı hâllerde ücretli öğretmen temin edilmek suretiyle bu dersler açılacak ve okutulacak.
Son Güncelleme: Cumartesi, 15 Haziran 2013 13:40
Gösterim: 2305