Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) tarafından ilk kez gerçekleştirilen "Arapça Köyü Projesi" ile imam hatip okulu öğrencilerine Arapça öğrenme ve konuşma becerisinin kazandırılması hedefleniyor.
"Arapça Köyü Projesi", TİMAV tarafından, model bir uygulama olarak 1,5 aylık süreyle İlim Yayma Cemiyeti Konya Şubesi İlahiyat Yurdu'nun ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Arap ülkelerinin yaşam ortamının oluşturulduğu mekanda, Arapça dışında dil kullanılmıyor. Türkçe bilmeyen Arap öğretmenler eşliğinde öğrenciler günün her saatinde sadece Arapça konuşuyor.
TİMAV Yönetim Kurulu Üyesi ve Proje Genel Koordinatörü Prof. Dr. Muhammet Tasa, "Proje ile Arapça'nın akıcı bir şekilde konuşulmasını sağlama, Arapça konuşulurken hata yapma korkusunu kırma, öğrencinin arkadaşlarını ve hocalarını Arapça konuşurken görerek cesaret kazanma ve bir Arap ülkesine gitme ihtiyacı duyulmadan ülkemizde Arapça konuşma becerisini kazanmayı amaçlıyoruz" dedi.
Proje geniş bir alanda kurulacak
Tasa, projede yürütülen etkinlikler kapsamında, Mısır-Türk İş Adamları Derneği Başkanı Atilla Ataseven, Yrd. Doç. Dr. Ali Dadan, Arap Dili ve Belagati Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Yusuf Sami Samancı gibi tecrübeli hocalar tarafından haftalık Arapça konferanslar ve panellerin de düzenlendiği söyledi. Tasa, yeni eğitim-öğretim yılı boyunca farklı öğrenci gruplarıyla 6-8 haftalık programlar şeklinde uygulamaya devam edileceğini aktardı.
Projenin pilot bölge olarak Konya'da başarıyla tamamlandığını dile getiren Tasa, önümüzdeki bir yıl içinde projeyi geniş bir alanda kurulacak Arapça Köyü'ne dönüştüreceklerini, tüm Türkiye'den öğrenci kabul edilecek köyde A'dan Z'ye tüm ihtiyaçların Arapça konuşularak giderileceğini anlattı.
Arapça öğrenmek için, Türkiye'den Arapça konuşulan ülkelere pek çok öğrenci gönderildiğini, öğrencilerin bu ülkelerde yeterince pratik yapma zamanı ve imkanı bulamadığını söyleyen Tasa, "Bu ülkelerdeki kısıtlı süre ile düzenlenen Arapça kurslarından da yeterli verimin elde edilemiyor. Üstelik birkaç aylık bir süre için çok ciddi bütçeler ayrılması gerekiyor" diye konuştu.
TİMAV Genel Başkanı Ecevit Öksüz ise projeyi, barınma, beslenme, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını giderebileceği küçük bir köy kurarak projeyi tüm Türkiye'den öğrenci kabul edebilir hale getirmeyi planladıklarını söyledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: vakıf ve Dernekler
Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) tarafından ilk kez gerçekleştirilen "Arapça Köyü Projesi" ile imam hatip okulu öğrencilerine Arapça öğrenme ve konuşma becerisinin kazandırılması hedefleniyor.
"Arapça Köyü Projesi", TİMAV tarafından, model bir uygulama olarak 1,5 aylık süreyle İlim Yayma Cemiyeti Konya Şubesi İlahiyat Yurdu'nun ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Arap ülkelerinin yaşam ortamının oluşturulduğu mekanda, Arapça dışında dil kullanılmıyor. Türkçe bilmeyen Arap öğretmenler eşliğinde öğrenciler günün her saatinde sadece Arapça konuşuyor.
TİMAV Yönetim Kurulu Üyesi ve Proje Genel Koordinatörü Prof. Dr. Muhammet Tasa, "Proje ile Arapça'nın akıcı bir şekilde konuşulmasını sağlama, Arapça konuşulurken hata yapma korkusunu kırma, öğrencinin arkadaşlarını ve hocalarını Arapça konuşurken görerek cesaret kazanma ve bir Arap ülkesine gitme ihtiyacı duyulmadan ülkemizde Arapça konuşma becerisini kazanmayı amaçlıyoruz" dedi.
Proje geniş bir alanda kurulacak
Tasa, projede yürütülen etkinlikler kapsamında, Mısır-Türk İş Adamları Derneği Başkanı Atilla Ataseven, Yrd. Doç. Dr. Ali Dadan, Arap Dili ve Belagati Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Yusuf Sami Samancı gibi tecrübeli hocalar tarafından haftalık Arapça konferanslar ve panellerin de düzenlendiği söyledi. Tasa, yeni eğitim-öğretim yılı boyunca farklı öğrenci gruplarıyla 6-8 haftalık programlar şeklinde uygulamaya devam edileceğini aktardı.
Projenin pilot bölge olarak Konya'da başarıyla tamamlandığını dile getiren Tasa, önümüzdeki bir yıl içinde projeyi geniş bir alanda kurulacak Arapça Köyü'ne dönüştüreceklerini, tüm Türkiye'den öğrenci kabul edilecek köyde A'dan Z'ye tüm ihtiyaçların Arapça konuşularak giderileceğini anlattı.
Arapça öğrenmek için, Türkiye'den Arapça konuşulan ülkelere pek çok öğrenci gönderildiğini, öğrencilerin bu ülkelerde yeterince pratik yapma zamanı ve imkanı bulamadığını söyleyen Tasa, "Bu ülkelerdeki kısıtlı süre ile düzenlenen Arapça kurslarından da yeterli verimin elde edilemiyor. Üstelik birkaç aylık bir süre için çok ciddi bütçeler ayrılması gerekiyor" diye konuştu.
TİMAV Genel Başkanı Ecevit Öksüz ise projeyi, barınma, beslenme, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını giderebileceği küçük bir köy kurarak projeyi tüm Türkiye'den öğrenci kabul edebilir hale getirmeyi planladıklarını söyledi.
Son Güncelleme: Salı, 20 Ekim 2015 12:17
Gösterim: 839
TDV, 4 ilde yaklaşık 10 bin Suriyeli öğrenci ile 500'e yakın öğretmen, idareci ve yardımcı personelin masraflarını karşılayarak, öğrencilerin yarım kalan eğitimlerini sürdürmelerini sağlıyor.
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), 4 ilde yaklaşık 10 bin Suriyeli öğrenci ile 500'e yakın öğretmen, idareci ve yardımcı personelin masraflarını karşılayarak, öğrencilerin yarım kalan eğitimlerini sürdürmelerini sağlıyor.
Türkiye'de bin şubesi bulunan TDV, hayırseverlerin de desteğiyle Türkiye'nin yanı sıra 108 ülkede yardım faaliyeti gerçekleştiriyor. Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyelileri de yalnız bırakmayan vakıf, kamp dışında yaşayan misafirlere eğitim imkanı sunuyor.
Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis ve Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığının tahsis ettiği 18 okulda yaklaşık 10 bin Suriyeli öğrenci, öğleden sonraları eğitim görüyor.
İlk, orta ve lise eğitimlerinin verildiği bu okullarda görevli 500'e yakın öğretmen, idareci ve yardımcı personelin maaşları da TDV tarafından ödeniyor. Vakıf ayrıca öğrencilerin kırtasiye giderlerini karşılıyor, bunun dışında gıda ve giysi yardımında bulunuyor.
Başka projelerimiz de var
TDV Genel Müdürü İsmail Palakoğlu, Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin insani ihtiyaçlarının karşılanması yanında eğitim hususunda da projeler hayata geçirdiklerini belirtti.
Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis ve Ankara'da sistemli bir şekilde örgün eğitime başlandığını dile getiren Palakoğlu, "Bu örgün eğitim oluşturulurken Suriyeli gönüllü öğretmen adaylarının seçimi için Suriye'deki eğitim konusunda tecrübeli kişilerden bir mülakat ekibi oluşturuldu. Söz konusu illerdeki müftülüklerimiz üzerinden öğrenci kayıtları alındı ve öğrenciler bizim okullardaki gibi sınıflara ayrıldı. Eğitim mekanı konusundaki engeller ise Milli Eğitim Bakanlığıyla gerçekleştirilen protokolle aşılmıştır" diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: vakıf ve Dernekler
TDV, 4 ilde yaklaşık 10 bin Suriyeli öğrenci ile 500'e yakın öğretmen, idareci ve yardımcı personelin masraflarını karşılayarak, öğrencilerin yarım kalan eğitimlerini sürdürmelerini sağlıyor.
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), 4 ilde yaklaşık 10 bin Suriyeli öğrenci ile 500'e yakın öğretmen, idareci ve yardımcı personelin masraflarını karşılayarak, öğrencilerin yarım kalan eğitimlerini sürdürmelerini sağlıyor.
Türkiye'de bin şubesi bulunan TDV, hayırseverlerin de desteğiyle Türkiye'nin yanı sıra 108 ülkede yardım faaliyeti gerçekleştiriyor. Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyelileri de yalnız bırakmayan vakıf, kamp dışında yaşayan misafirlere eğitim imkanı sunuyor.
Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis ve Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığının tahsis ettiği 18 okulda yaklaşık 10 bin Suriyeli öğrenci, öğleden sonraları eğitim görüyor.
İlk, orta ve lise eğitimlerinin verildiği bu okullarda görevli 500'e yakın öğretmen, idareci ve yardımcı personelin maaşları da TDV tarafından ödeniyor. Vakıf ayrıca öğrencilerin kırtasiye giderlerini karşılıyor, bunun dışında gıda ve giysi yardımında bulunuyor.
Başka projelerimiz de var
TDV Genel Müdürü İsmail Palakoğlu, Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin insani ihtiyaçlarının karşılanması yanında eğitim hususunda da projeler hayata geçirdiklerini belirtti.
Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis ve Ankara'da sistemli bir şekilde örgün eğitime başlandığını dile getiren Palakoğlu, "Bu örgün eğitim oluşturulurken Suriyeli gönüllü öğretmen adaylarının seçimi için Suriye'deki eğitim konusunda tecrübeli kişilerden bir mülakat ekibi oluşturuldu. Söz konusu illerdeki müftülüklerimiz üzerinden öğrenci kayıtları alındı ve öğrenciler bizim okullardaki gibi sınıflara ayrıldı. Eğitim mekanı konusundaki engeller ise Milli Eğitim Bakanlığıyla gerçekleştirilen protokolle aşılmıştır" diye konuştu.
Son Güncelleme: Perşembe, 15 Ekim 2015 15:37
Gösterim: 612
Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülen proje kapsamında din görevlileri, hutbe ve vaazları işitme engellilere işaret diliyle aktarabilmek için eğitim alıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülen proje kapsamında din görevlileri, hutbe ve vaazları işitme engellilere işaret diliyle aktarabilmek için eğitim alıyor.
Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğünce yürütülen "İşittik ve İtaat Ettik Projesi" çerçevesinde 81 ilden 113 din görevlisi Kastamonu'da eğitim görüyor.
Kastamonu Diyanet Eğitim Merkezi Müdürlüğündeki eğitimler, Türk İşaret Dili Dini Kavramlar Sözlüğünü hazırlayan ekip ve özel ilahiyat eğitimcisi 6 kişilik kadro tarafından veriliyor.
Eğitimde, din görevlilerine, işaret dilinin ve işitme engelli bireylerin yapısı, işitme engellilerle iletişim kurma teknikleri, Türk işaret dilindeki kavramlar ve karşılıkları, itikat, ibadet ve ilmihal kavramlarının işaret dilindeki karşılıklarıyla hutbe ve vaazların işaret diline çevrilmesi konularında bilgiler aktarılıyor.
Kurs bitiminde tüm illerde en az bir camide hutbe ve vaazlar işaret diliyle tercüme edilecek.
Proje koordinatörü Mustafa Başkonak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye'deki tüm engelli bireylerin dini eğitim ve öğretim faaliyetine yönelik cumhuriyet tarihinin en geniş ve donanımlı çalışmalarını gerçekleştirdiğini söyledi.
Kurumun proje kapsamında öncelikle materyal geliştirerek Türk İşaret Dili Dini Kavramlar Sözlüğünü oluşturduğunu ifade eden Başkonak, şöyle konuştu:
"Bunun içinde 798 dini kavram var. Bunların işaret dilindeki karşılıklarının nasıl yapılacağı bulunmakta. Eğitim faaliyetine Kastamonu'da başladık. Eğitimimizde ülke genelinden 113 din görevlisi bulunuyor. Eğitimimiz 2 hafta sürecek ve yaklaşık 70 saate tekabül ediyor. Arkadaşlar, ilk başta işaret dilinin yapısı, işitme engellilerin yapıları ve diğer engel grubundaki bireylerin durumu, onlara yönelik eğitim, teknik ve yöntemlerin neler olduğu gibi konularda formasyon eğitim alacak. Daha sonra Türk işaret dilindeki kavramlar ve karşılıklarını öğrenecekler. Birinci ve ikinci kur halinde gerçekleştireceğimiz çalışmaların ölçme ve değerlendirmeleri de yapılacak. İkinci kura geçen arkadaşlarımıza günlük yaşantıda kullanılan itikat, ibadet ve muamelatla alakalı kavramlar öğretilecek."
Sosyalleştirmeyi gerçekleştirmeyi arzu ediyoruz
Başkonak, Türkiye'de sadece işitme engelliler değil, tüm engel gruplarındaki vatandaşlara yönelik farkındalık eksikliği olduğuna işaret etti.
Öncelikli amaçlarının bu farkındalığı oluşturmak olduğuna vurgulayan Başkonak, "Bu farkındalığın neticesinde işitme engelli kardeşlerimizde de dini sosyalleştirmeyi gerçekleştirmek istiyoruz. Dini yaşayamayan bireyler dinden uzak kaldıkları için sosyalleşmeleri de gecikiyor, bu sosyalleştirmeyi gerçekleştirmeyi arzu ediyoruz" değerledirmesinde bulundu.
Başkonak, din görevlilerinin, kurstan sonra toplumun tüm kesimine hitap edebilme olanağına kavuşacağını anlattı.
Görevliler, eğitimleri engelli bireylerin ailelerine de verecekler
Kursun bitiminde katılım belgesi almaya hak kazananların hem camilerde hem de görev yaptıkları kurslarda işitme engelli vatandaşlar için dini eğitim ve öğretim faaliyetine başlayabileceklerini belirten Başkonak, şunları kaydetti:
"Kursumuzdaki görevliler, bu eğitimleri engelli bireylerin ailelerine de verecekler. Kurs bittikten sonra, Türkiye'nin her şehrindeki en az bir camide cuma ve bayram namazlarının hutbe ve vaazları, işaret diliyle tercüme edilecek. Kursumuzun tüm ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum."
Başkonak, kursiyerlerin illerine döndükten sonra kendilerini bu konuda daha da geliştirmeleri için Diyanet İşleri Başkanlığının, Milli Eğitim Bakanlığı ile çalışmalarını sürdüreceğini sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: vakıf ve Dernekler
Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülen proje kapsamında din görevlileri, hutbe ve vaazları işitme engellilere işaret diliyle aktarabilmek için eğitim alıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülen proje kapsamında din görevlileri, hutbe ve vaazları işitme engellilere işaret diliyle aktarabilmek için eğitim alıyor.
Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğünce yürütülen "İşittik ve İtaat Ettik Projesi" çerçevesinde 81 ilden 113 din görevlisi Kastamonu'da eğitim görüyor.
Kastamonu Diyanet Eğitim Merkezi Müdürlüğündeki eğitimler, Türk İşaret Dili Dini Kavramlar Sözlüğünü hazırlayan ekip ve özel ilahiyat eğitimcisi 6 kişilik kadro tarafından veriliyor.
Eğitimde, din görevlilerine, işaret dilinin ve işitme engelli bireylerin yapısı, işitme engellilerle iletişim kurma teknikleri, Türk işaret dilindeki kavramlar ve karşılıkları, itikat, ibadet ve ilmihal kavramlarının işaret dilindeki karşılıklarıyla hutbe ve vaazların işaret diline çevrilmesi konularında bilgiler aktarılıyor.
Kurs bitiminde tüm illerde en az bir camide hutbe ve vaazlar işaret diliyle tercüme edilecek.
Proje koordinatörü Mustafa Başkonak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye'deki tüm engelli bireylerin dini eğitim ve öğretim faaliyetine yönelik cumhuriyet tarihinin en geniş ve donanımlı çalışmalarını gerçekleştirdiğini söyledi.
Kurumun proje kapsamında öncelikle materyal geliştirerek Türk İşaret Dili Dini Kavramlar Sözlüğünü oluşturduğunu ifade eden Başkonak, şöyle konuştu:
"Bunun içinde 798 dini kavram var. Bunların işaret dilindeki karşılıklarının nasıl yapılacağı bulunmakta. Eğitim faaliyetine Kastamonu'da başladık. Eğitimimizde ülke genelinden 113 din görevlisi bulunuyor. Eğitimimiz 2 hafta sürecek ve yaklaşık 70 saate tekabül ediyor. Arkadaşlar, ilk başta işaret dilinin yapısı, işitme engellilerin yapıları ve diğer engel grubundaki bireylerin durumu, onlara yönelik eğitim, teknik ve yöntemlerin neler olduğu gibi konularda formasyon eğitim alacak. Daha sonra Türk işaret dilindeki kavramlar ve karşılıklarını öğrenecekler. Birinci ve ikinci kur halinde gerçekleştireceğimiz çalışmaların ölçme ve değerlendirmeleri de yapılacak. İkinci kura geçen arkadaşlarımıza günlük yaşantıda kullanılan itikat, ibadet ve muamelatla alakalı kavramlar öğretilecek."
Sosyalleştirmeyi gerçekleştirmeyi arzu ediyoruz
Başkonak, Türkiye'de sadece işitme engelliler değil, tüm engel gruplarındaki vatandaşlara yönelik farkındalık eksikliği olduğuna işaret etti.
Öncelikli amaçlarının bu farkındalığı oluşturmak olduğuna vurgulayan Başkonak, "Bu farkındalığın neticesinde işitme engelli kardeşlerimizde de dini sosyalleştirmeyi gerçekleştirmek istiyoruz. Dini yaşayamayan bireyler dinden uzak kaldıkları için sosyalleşmeleri de gecikiyor, bu sosyalleştirmeyi gerçekleştirmeyi arzu ediyoruz" değerledirmesinde bulundu.
Başkonak, din görevlilerinin, kurstan sonra toplumun tüm kesimine hitap edebilme olanağına kavuşacağını anlattı.
Görevliler, eğitimleri engelli bireylerin ailelerine de verecekler
Kursun bitiminde katılım belgesi almaya hak kazananların hem camilerde hem de görev yaptıkları kurslarda işitme engelli vatandaşlar için dini eğitim ve öğretim faaliyetine başlayabileceklerini belirten Başkonak, şunları kaydetti:
"Kursumuzdaki görevliler, bu eğitimleri engelli bireylerin ailelerine de verecekler. Kurs bittikten sonra, Türkiye'nin her şehrindeki en az bir camide cuma ve bayram namazlarının hutbe ve vaazları, işaret diliyle tercüme edilecek. Kursumuzun tüm ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum."
Başkonak, kursiyerlerin illerine döndükten sonra kendilerini bu konuda daha da geliştirmeleri için Diyanet İşleri Başkanlığının, Milli Eğitim Bakanlığı ile çalışmalarını sürdüreceğini sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Cuma, 28 Ağustos 2015 10:40
Gösterim: 517
Sabancı Vakfı, Toplumsal Gelişme Hibe Programı kapsamında "kadın" alanında "Kırsalda Genç Kadınların Güçlendirilmesi", "O Köy Bizim Köyümüzdür" ve "Çocuk İstismarına Dur De!" projelerine, "genç" ve "eğitimde ayrımcılık" alanlarında "Engelli Üniversite Öğrencileri İnisiyatifi", "Eğitim Ortamında Engelli Ayrımcılığı ile Mücadele Etmek" ve "Etiketsiz Eğitim" projelerini destekledi.
Sabancı Vakfının Toplumsal Gelişme Hibe Programı (TGHP) kapsamında desteklediği projelerde bir yıl boyunca yapılan faaliyetler düzenlenen toplantıda kamuoyuyla paylaşıldı.
Sabancı Center'da yapılan toplantıda verilen bilgilere göre, 2014-2015 döneminde "kadın" alanında Anne Çocuk Eğitim Vakfının (AÇEV) yürüttüğü "Kırsalda Genç Kadınların Güçlendirilmesi" projesine destek verildi.
Kırsalda yaşayan kadınların "Dere Tepe Eğitim Kadın Destek Programı" ile güçlenmeleri, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının kadınlarla çalışma becerisi geliştirmeleri ve kapasitelerini artırmaları amaçlanan proje kapsamında 46 köyde 1.192 kadın 11 haftalık Dere Tepe Eğitim Programı'na katıldı.
Adana ve Mersin'deki sivil toplum kuruluşlarından (STK) 37 kişi eğitici olmak üzere eğitim aldı ve köylerde bu programı yürüttü. STK'lar ile kadın hakları üzerine geliştirilen modül, 1.255 kadına uygulandı.
Mersin ve Adana'dan toplam 23 STK, kapasitelerini artırmak için talep ettikleri konularda eğitimlere katıldı. Köylerde toplam 400 erkek ile farkındalık toplantıları düzenlendi.
"O Köy Bizim Köyümüzdür" projesi
Kadın Merkezi Vakfının (KAMER) yürüttüğü "O Köy Bizim Köyümüzdür" projesine de destek olundu.
Siirt ve Batman'ın köylerinde yaşayan kadınlarla iletişime geçilerek ihtiyaç duydukları desteğin sağlanması ve bu desteğin devamlılığı için köylerde destek alabilecekleri aktörlerin, kadın hakları konusunda bilgilendirilmesini amaçlayan proje kapsamında Siirt ve Batman'ın 467 köyünde 3 bin 261 kadınla görüşüldü.
Köy ziyaretlerini takiben KAMER'e köylerden 189 kadın başvurdu. İlçelerde düzenlenen 12 toplantı ile toplam 1.742 imam, jandarma, muhtar, öğretmen ve kamu görevlisi kadın hakları konusunda bilgilendirildi. Köylerden elde edilen veriler analiz edildi ve bir basın toplantısı ile paylaşıldı.
"Çocuk İstismarına Dur De!" projesi
Muş Kadın Çatısı Derneğince hayata geçirilen, erken yaşta ve zorla evliliklerin engellenmesini amaçlayan "Çocuk İstismarına Dur De!" projesi kapsamında 45 rehber öğretmene 16 hafta boyunca "Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı" verildi.
Rehber öğretmenler, 27 okulda 11-18 yaş arası 4 bin 200 kız çocuğuna ulaşarak çocuk hakları ve erken yaşta evliliğin zararları konulu atölyeler düzenledi. 6 okulda 280 veliyle toplantı yapılarak proje tanıtıldı, kız çocuklarının eğitiminin önemi konuşuldu.
Muş'ta erken yaşta evliliklere karşı iş birliği amacıyla 33 STK ve 9 kamu kurumu temsilcileriyle görüşüldü.
"Genç" ve "eğitimde ayrımcılık" alanlarında desteklenen projeler
Eğitimde Görme Engelliler Derneğinin, engelli gençlerin örgütlenmesi, haklarını nasıl talep edeceklerini öğrenmeleri ve yaşadıkları sorunun görünür olması amacıyla hayata geçirdiği "Engelli Üniversite Öğrencileri İnisiyatifi" projesi kapsamında Türkiye'nin farklı üniversitelerinden 26 engelli genç seçildi.
Bu gençler, düzenlenen çalıştaylarla haklarının yanı sıra üniversitelerde ayrımcı uygulamalar ve bu uygulamalarla nasıl mücadele edecekleri konusunda bilgilendi. Engelli üniversite öğrencileri arasında iletişimin sağlanması için bir e-platform kuruldu.
Üniversitelerin engelli öğrenciler için erişilebilirlik durumunu ortaya koymak için veriler toplandı, bir raporda yayımlandı. Veriler kamu kurumları ile yapılan görüşmelerde paylaşıldı.
"Eğitim Ortamında Engelli Ayrımcılığı ile Mücadele Etmek" projesi
Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezinin, eğitim ortamında engelli ayrımcılığı ile mücadele etmek için uygulamaya geçirilen "Eğitim Ortamında Engelli Ayrımcılığı ile Mücadele Etmek" projesi kapsamında farklı seviye ve branşlardan 25 öğretmen bir sene boyunca engellilik konusunda çalışan akademisyenlerle atölyelerde bir araya gelerek bu konuyu masaya yatırdı.
Akademisyenler ve öğretmenler, eğitimde engelli ayrımcılığını önlemek amacıyla farklı seviyelerdeki sınıflarda uygulanabilecek alternatif ders etkinlikleri üretti. Alternatif ders etkinlikleri projeye katılan öğretmenler tarafından pilot sınıflarda uygulandı, öğrencilerin geri bildirimleri alındı.
Üretilen bu ders etkinlikleri tüm öğretmenlerle ve ilgili paydaşlarla paylaşmak amacıyla bir kitapta toplandı.
"Etiketsiz Eğitim" projesi
Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneğince hayata geçirilen ve devlet korumasında yetişmiş öğrencilerin eğitimde etiketlenmesi ile mücadeleyi amaçlayan "Etiketsiz Eğitim" projesi çerçevesinde koruyucu aileler, evlat edinenler, devlet korumasında yetişmiş kişiler, sosyal hizmet uzmanları ve öğretmenlerden oluşan 123 kişiyle eğitimde ayrımcı söylem ve tutumlar analiz edildi.
Analiz raporu basın ve ilgili kurumlarla paylaşıldı.
Devlet korumasında yetişen kişilerin maruz kaldığı ayrımcılığın önlenmesini hedefleyen bir eğitim modülü oluşturuldu ve 10 ilden 30 öğretmen, modülün eğiticisi olarak yetiştirildi. Eğitim alan 30 öğretmen, 9 ilde 882 öğretmenin konu hakkında bilgilenmesini sağladı.
"Engelli" alanında desteklenen projeler
Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneğinin, engellilerin ayrımcılığa uğramadan, sahip oldukları haklardan eşit şartlarda yararlanabilmelerinin sağlanması amacıyla uygulamaya koyduğu "Engelli Hakları İzleme Grubu" projesi çerçevesinde, engelli haklarıyla ilgili bilgilendirici bir video grafik ve kamu spotu hazırlandı.
Kamu spotları farklı televizyon kanallarında gösterildi. Hazırlanan videolar toplamda 400 bine yakın izlendi.
Engelli haklarının ne derece uygulandığını görebilmek amacıyla 3 bine yakın kuruma bilgi edinme başvurusu yapıldı ayrıca medya analizi için 3 bin civarında haber tarandı.
Geçen yıl kurulan ve engelliliğin farklı kollarında çalışmalar yürüten STK'lardan oluşan Engelli Hakları İzleme Grubu yeniden bir araya gelerek deneyim paylaşımı yaptı. Proje kapsamında toplanan verileri değerlendirdi.
Mevcut yasal düzenlemelerin ne derece uygulandığını ortaya koyan kapsamlı bir rapor hazırlandı.
"Engelli Kadınların Hak Temelli Mücadele Adımları" projesi
Engelli Kadın Derneğinin, engelli kadınların ayrımcılık, şiddet gibi günlük hayatta karşılaştıkları sorunların üzerine düşünmeleri ve bu sorunların çözümünde aktif rol almalarının sağlanması amacıyla hayata geçirilen proje kapsamında 2 ilde 40 engelli kadına ulaşılarak kadınların hakları konusunda bilgilenmeleri sağlandı. Projenin üç yılı toplamında 8 ilde 160 engelli kadına ulaşıldı.
Bilgilenen kadınlar, çevrelerinde engelli hakları konusunda etkinlikler ve basın açıklamaları düzenledi. Engelli kadınlar kendilerine günlük hayatta yöneltilen sorulara cevap verdikleri bir kitapçık üretti. Engelli kadınlara yönelik "Engelli Hakları ve Ayrımcılık Kitapçığı" yayımlandı.
"Hoş Geldin Bebek" projesi
Down sendromlu çocuk sahibi ailelere destek amacıyla Ulusal Down Sendromu Derneği tarafından hayata geçirilen "Hoş Geldin Bebek" projesi kapsamında proje gönüllüleri ve ortakları aracılığıyla İzmir genelinde 35'i yeni doğan, toplam 617 down sendromlu çocuk ve bireye ulaşıldı.
Down sendromlu çocuğu bulunan ailelerle 7 deneyim paylaşım toplantısı yapıldı, 60 çocuk ve ailesine 250 saatten fazla psikolojik destek verildi.
Proje ortakları il sağlık ve halk sağlığı müdürlükleri aracılığıyla İzmir'in 25 ilçesinde 60'tan fazla sağlık merkezi ziyaret edildi, 250'ye yakın sağlık çalışanı down sendromu hakkında bilgilendirildi.
Proje sonuçlarını duyurmak ve kamunun desteğini istemek amacıyla 150 kişinin katılımıyla sağlık çalışanlarına yönelik bir seminer düzenlendi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: vakıf ve Dernekler
Sabancı Vakfı, Toplumsal Gelişme Hibe Programı kapsamında "kadın" alanında "Kırsalda Genç Kadınların Güçlendirilmesi", "O Köy Bizim Köyümüzdür" ve "Çocuk İstismarına Dur De!" projelerine, "genç" ve "eğitimde ayrımcılık" alanlarında "Engelli Üniversite Öğrencileri İnisiyatifi", "Eğitim Ortamında Engelli Ayrımcılığı ile Mücadele Etmek" ve "Etiketsiz Eğitim" projelerini destekledi.
Sabancı Vakfının Toplumsal Gelişme Hibe Programı (TGHP) kapsamında desteklediği projelerde bir yıl boyunca yapılan faaliyetler düzenlenen toplantıda kamuoyuyla paylaşıldı.
Sabancı Center'da yapılan toplantıda verilen bilgilere göre, 2014-2015 döneminde "kadın" alanında Anne Çocuk Eğitim Vakfının (AÇEV) yürüttüğü "Kırsalda Genç Kadınların Güçlendirilmesi" projesine destek verildi.
Kırsalda yaşayan kadınların "Dere Tepe Eğitim Kadın Destek Programı" ile güçlenmeleri, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının kadınlarla çalışma becerisi geliştirmeleri ve kapasitelerini artırmaları amaçlanan proje kapsamında 46 köyde 1.192 kadın 11 haftalık Dere Tepe Eğitim Programı'na katıldı.
Adana ve Mersin'deki sivil toplum kuruluşlarından (STK) 37 kişi eğitici olmak üzere eğitim aldı ve köylerde bu programı yürüttü. STK'lar ile kadın hakları üzerine geliştirilen modül, 1.255 kadına uygulandı.
Mersin ve Adana'dan toplam 23 STK, kapasitelerini artırmak için talep ettikleri konularda eğitimlere katıldı. Köylerde toplam 400 erkek ile farkındalık toplantıları düzenlendi.
"O Köy Bizim Köyümüzdür" projesi
Kadın Merkezi Vakfının (KAMER) yürüttüğü "O Köy Bizim Köyümüzdür" projesine de destek olundu.
Siirt ve Batman'ın köylerinde yaşayan kadınlarla iletişime geçilerek ihtiyaç duydukları desteğin sağlanması ve bu desteğin devamlılığı için köylerde destek alabilecekleri aktörlerin, kadın hakları konusunda bilgilendirilmesini amaçlayan proje kapsamında Siirt ve Batman'ın 467 köyünde 3 bin 261 kadınla görüşüldü.
Köy ziyaretlerini takiben KAMER'e köylerden 189 kadın başvurdu. İlçelerde düzenlenen 12 toplantı ile toplam 1.742 imam, jandarma, muhtar, öğretmen ve kamu görevlisi kadın hakları konusunda bilgilendirildi. Köylerden elde edilen veriler analiz edildi ve bir basın toplantısı ile paylaşıldı.
"Çocuk İstismarına Dur De!" projesi
Muş Kadın Çatısı Derneğince hayata geçirilen, erken yaşta ve zorla evliliklerin engellenmesini amaçlayan "Çocuk İstismarına Dur De!" projesi kapsamında 45 rehber öğretmene 16 hafta boyunca "Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı" verildi.
Rehber öğretmenler, 27 okulda 11-18 yaş arası 4 bin 200 kız çocuğuna ulaşarak çocuk hakları ve erken yaşta evliliğin zararları konulu atölyeler düzenledi. 6 okulda 280 veliyle toplantı yapılarak proje tanıtıldı, kız çocuklarının eğitiminin önemi konuşuldu.
Muş'ta erken yaşta evliliklere karşı iş birliği amacıyla 33 STK ve 9 kamu kurumu temsilcileriyle görüşüldü.
"Genç" ve "eğitimde ayrımcılık" alanlarında desteklenen projeler
Eğitimde Görme Engelliler Derneğinin, engelli gençlerin örgütlenmesi, haklarını nasıl talep edeceklerini öğrenmeleri ve yaşadıkları sorunun görünür olması amacıyla hayata geçirdiği "Engelli Üniversite Öğrencileri İnisiyatifi" projesi kapsamında Türkiye'nin farklı üniversitelerinden 26 engelli genç seçildi.
Bu gençler, düzenlenen çalıştaylarla haklarının yanı sıra üniversitelerde ayrımcı uygulamalar ve bu uygulamalarla nasıl mücadele edecekleri konusunda bilgilendi. Engelli üniversite öğrencileri arasında iletişimin sağlanması için bir e-platform kuruldu.
Üniversitelerin engelli öğrenciler için erişilebilirlik durumunu ortaya koymak için veriler toplandı, bir raporda yayımlandı. Veriler kamu kurumları ile yapılan görüşmelerde paylaşıldı.
"Eğitim Ortamında Engelli Ayrımcılığı ile Mücadele Etmek" projesi
Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezinin, eğitim ortamında engelli ayrımcılığı ile mücadele etmek için uygulamaya geçirilen "Eğitim Ortamında Engelli Ayrımcılığı ile Mücadele Etmek" projesi kapsamında farklı seviye ve branşlardan 25 öğretmen bir sene boyunca engellilik konusunda çalışan akademisyenlerle atölyelerde bir araya gelerek bu konuyu masaya yatırdı.
Akademisyenler ve öğretmenler, eğitimde engelli ayrımcılığını önlemek amacıyla farklı seviyelerdeki sınıflarda uygulanabilecek alternatif ders etkinlikleri üretti. Alternatif ders etkinlikleri projeye katılan öğretmenler tarafından pilot sınıflarda uygulandı, öğrencilerin geri bildirimleri alındı.
Üretilen bu ders etkinlikleri tüm öğretmenlerle ve ilgili paydaşlarla paylaşmak amacıyla bir kitapta toplandı.
"Etiketsiz Eğitim" projesi
Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneğince hayata geçirilen ve devlet korumasında yetişmiş öğrencilerin eğitimde etiketlenmesi ile mücadeleyi amaçlayan "Etiketsiz Eğitim" projesi çerçevesinde koruyucu aileler, evlat edinenler, devlet korumasında yetişmiş kişiler, sosyal hizmet uzmanları ve öğretmenlerden oluşan 123 kişiyle eğitimde ayrımcı söylem ve tutumlar analiz edildi.
Analiz raporu basın ve ilgili kurumlarla paylaşıldı.
Devlet korumasında yetişen kişilerin maruz kaldığı ayrımcılığın önlenmesini hedefleyen bir eğitim modülü oluşturuldu ve 10 ilden 30 öğretmen, modülün eğiticisi olarak yetiştirildi. Eğitim alan 30 öğretmen, 9 ilde 882 öğretmenin konu hakkında bilgilenmesini sağladı.
"Engelli" alanında desteklenen projeler
Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneğinin, engellilerin ayrımcılığa uğramadan, sahip oldukları haklardan eşit şartlarda yararlanabilmelerinin sağlanması amacıyla uygulamaya koyduğu "Engelli Hakları İzleme Grubu" projesi çerçevesinde, engelli haklarıyla ilgili bilgilendirici bir video grafik ve kamu spotu hazırlandı.
Kamu spotları farklı televizyon kanallarında gösterildi. Hazırlanan videolar toplamda 400 bine yakın izlendi.
Engelli haklarının ne derece uygulandığını görebilmek amacıyla 3 bine yakın kuruma bilgi edinme başvurusu yapıldı ayrıca medya analizi için 3 bin civarında haber tarandı.
Geçen yıl kurulan ve engelliliğin farklı kollarında çalışmalar yürüten STK'lardan oluşan Engelli Hakları İzleme Grubu yeniden bir araya gelerek deneyim paylaşımı yaptı. Proje kapsamında toplanan verileri değerlendirdi.
Mevcut yasal düzenlemelerin ne derece uygulandığını ortaya koyan kapsamlı bir rapor hazırlandı.
"Engelli Kadınların Hak Temelli Mücadele Adımları" projesi
Engelli Kadın Derneğinin, engelli kadınların ayrımcılık, şiddet gibi günlük hayatta karşılaştıkları sorunların üzerine düşünmeleri ve bu sorunların çözümünde aktif rol almalarının sağlanması amacıyla hayata geçirilen proje kapsamında 2 ilde 40 engelli kadına ulaşılarak kadınların hakları konusunda bilgilenmeleri sağlandı. Projenin üç yılı toplamında 8 ilde 160 engelli kadına ulaşıldı.
Bilgilenen kadınlar, çevrelerinde engelli hakları konusunda etkinlikler ve basın açıklamaları düzenledi. Engelli kadınlar kendilerine günlük hayatta yöneltilen sorulara cevap verdikleri bir kitapçık üretti. Engelli kadınlara yönelik "Engelli Hakları ve Ayrımcılık Kitapçığı" yayımlandı.
"Hoş Geldin Bebek" projesi
Down sendromlu çocuk sahibi ailelere destek amacıyla Ulusal Down Sendromu Derneği tarafından hayata geçirilen "Hoş Geldin Bebek" projesi kapsamında proje gönüllüleri ve ortakları aracılığıyla İzmir genelinde 35'i yeni doğan, toplam 617 down sendromlu çocuk ve bireye ulaşıldı.
Down sendromlu çocuğu bulunan ailelerle 7 deneyim paylaşım toplantısı yapıldı, 60 çocuk ve ailesine 250 saatten fazla psikolojik destek verildi.
Proje ortakları il sağlık ve halk sağlığı müdürlükleri aracılığıyla İzmir'in 25 ilçesinde 60'tan fazla sağlık merkezi ziyaret edildi, 250'ye yakın sağlık çalışanı down sendromu hakkında bilgilendirildi.
Proje sonuçlarını duyurmak ve kamunun desteğini istemek amacıyla 150 kişinin katılımıyla sağlık çalışanlarına yönelik bir seminer düzenlendi.
Son Güncelleme: Salı, 13 Ekim 2015 14:13
Gösterim: 926
TDV Genel Müdürü Palakoğlu, Uluslararası İlahiyat Programı kapsamında 14 ülkede 477 öğrenci ile yapılan mülakatlar sonrası 205 gurbetçi gencin Türkiye'de dini yükseköğrenim imkanı kazandığını söyledi.
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Genel Müdürü İsmail Palakoğlu, Uluslararası İlahiyat Programı kapsamında 14 ülkede 477 öğrenci arasında yapılan mülakatlar sonrası 205 gurbetçi gencin Türkiye'de dini yükseköğrenim imkanı kazandığını söyledi.
Palakoğlu, yurt dışında yaşayan gençlere Türkiye'de yükseköğrenim imkanı sağlamak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 2006 yılında başlatılan eğitim ve burs programı hakkında AA muhabirine bilgi verdi.
Palakoğlu, Uluslararası İlahiyat Programı'nda hedeflerinin başta Avrupa ülkeleri olmak üzere ABD ve Avustralya gibi ülkelerde lise öğrenimi tamamlamış öğrencilerin Türkiye’deki ilahiyat fakültelerinde lisans düzeyinde dini eğitim almaları olduğunu dile getirdi.
205 kişi eğitim imkanı kazandı
İsmail Palakoğlu, "Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV koordinesinde yürütülen Uluslararası İlahiyat Programı’nda üniversiteler, yurt dışı birlik ve vakıflarımız ile din hizmetleri müşavirlik ve ataşeliklerimiz paydaş kurumlar olarak organizasyonda yer almaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV, programa devam eden öğrencilere ayrıca rehberlik ve danışmanlık hizmetleri sunarak öğrencilerin uyum süreçlerini problemsiz olarak atlatmalarına ve eğitim süresince karşılaşabilecekleri yeni durumlarda birinci elden yardım alabilmelerine olanak sağlamaktadır. Bu yıl 14 ülkeden 477 öğrenci programa müracaat etti. Yaptığımız mülakatların ardından 205 kişi Türkiye'de eğitim imkanı kazandı."
Uluslararası İlahiyat Programı'nın Türkiye'de altı farklı ilahiyat fakültesinde devam ettiğini ve 744 öğrencinin Türkiye'de öğrenim gördüğünü vurgulayan Palakoğlu, en çok gurbetçi öğrencinin Almanya'dan geldiğini belirtti. Palakoğlu, 374 öğrencinin geldiği Almanya'yı 175 öğrenci ile Fransa, 62 öğrenci ile Belçika, 17 öğrenci ile ABD'nin takip ettiğini bildirdi.
TDV Genel Müdürü Palakoğlu, program dahilinde 2015'de 85 öğrencinin mezun olduğunu, toplamda mezun sayısının ise 273'ü bulduğunu kaydetti.
Türkiye Diyanet Vakfı tarafından beslenme ve barınma imkanı sunulan öğrencilerin burslu statüde öğrenimlerini sürdürdüğünü vurgulayan Palakoğlu, "Gerek sosyal imkanlar ve gerekse fakülte derslerinin takviye edilmesi amacıyla öğrencilerimizin bulunduğu şehirlerde koordinasyon merkezleri oluşturularak da öğrenim hayatlarını en iyi biçimde sürdürebilmeleri için uygun ortamlar oluşturduk" diye konuştu.
Din hizmetleri alanında istihdam edilecekler
Palakoğlu, Uluslararası İlahiyat Programı öğrencilerinin ilahiyat fakültelerinin mevcut sistemi içinde öğrenim gördüğünü, programı başarıyla tamamlayan öğrencilerin lisans diploması alacağını ifade etti.
Palakoğlu, diplomalarını alan öğrencilerin öncelikle geldikleri ülkelerde istihdam edilmesinin planlandığı bilgisini verdi ve görev almak isteyen mezunların Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılan sınavlarla yurt dışında sözleşmeli din görevlileri olarak çalışma hayatına atılabileceğini sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: vakıf ve Dernekler
TDV Genel Müdürü Palakoğlu, Uluslararası İlahiyat Programı kapsamında 14 ülkede 477 öğrenci ile yapılan mülakatlar sonrası 205 gurbetçi gencin Türkiye'de dini yükseköğrenim imkanı kazandığını söyledi.
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Genel Müdürü İsmail Palakoğlu, Uluslararası İlahiyat Programı kapsamında 14 ülkede 477 öğrenci arasında yapılan mülakatlar sonrası 205 gurbetçi gencin Türkiye'de dini yükseköğrenim imkanı kazandığını söyledi.
Palakoğlu, yurt dışında yaşayan gençlere Türkiye'de yükseköğrenim imkanı sağlamak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 2006 yılında başlatılan eğitim ve burs programı hakkında AA muhabirine bilgi verdi.
Palakoğlu, Uluslararası İlahiyat Programı'nda hedeflerinin başta Avrupa ülkeleri olmak üzere ABD ve Avustralya gibi ülkelerde lise öğrenimi tamamlamış öğrencilerin Türkiye’deki ilahiyat fakültelerinde lisans düzeyinde dini eğitim almaları olduğunu dile getirdi.
205 kişi eğitim imkanı kazandı
İsmail Palakoğlu, "Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV koordinesinde yürütülen Uluslararası İlahiyat Programı’nda üniversiteler, yurt dışı birlik ve vakıflarımız ile din hizmetleri müşavirlik ve ataşeliklerimiz paydaş kurumlar olarak organizasyonda yer almaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV, programa devam eden öğrencilere ayrıca rehberlik ve danışmanlık hizmetleri sunarak öğrencilerin uyum süreçlerini problemsiz olarak atlatmalarına ve eğitim süresince karşılaşabilecekleri yeni durumlarda birinci elden yardım alabilmelerine olanak sağlamaktadır. Bu yıl 14 ülkeden 477 öğrenci programa müracaat etti. Yaptığımız mülakatların ardından 205 kişi Türkiye'de eğitim imkanı kazandı."
Uluslararası İlahiyat Programı'nın Türkiye'de altı farklı ilahiyat fakültesinde devam ettiğini ve 744 öğrencinin Türkiye'de öğrenim gördüğünü vurgulayan Palakoğlu, en çok gurbetçi öğrencinin Almanya'dan geldiğini belirtti. Palakoğlu, 374 öğrencinin geldiği Almanya'yı 175 öğrenci ile Fransa, 62 öğrenci ile Belçika, 17 öğrenci ile ABD'nin takip ettiğini bildirdi.
TDV Genel Müdürü Palakoğlu, program dahilinde 2015'de 85 öğrencinin mezun olduğunu, toplamda mezun sayısının ise 273'ü bulduğunu kaydetti.
Türkiye Diyanet Vakfı tarafından beslenme ve barınma imkanı sunulan öğrencilerin burslu statüde öğrenimlerini sürdürdüğünü vurgulayan Palakoğlu, "Gerek sosyal imkanlar ve gerekse fakülte derslerinin takviye edilmesi amacıyla öğrencilerimizin bulunduğu şehirlerde koordinasyon merkezleri oluşturularak da öğrenim hayatlarını en iyi biçimde sürdürebilmeleri için uygun ortamlar oluşturduk" diye konuştu.
Din hizmetleri alanında istihdam edilecekler
Palakoğlu, Uluslararası İlahiyat Programı öğrencilerinin ilahiyat fakültelerinin mevcut sistemi içinde öğrenim gördüğünü, programı başarıyla tamamlayan öğrencilerin lisans diploması alacağını ifade etti.
Palakoğlu, diplomalarını alan öğrencilerin öncelikle geldikleri ülkelerde istihdam edilmesinin planlandığı bilgisini verdi ve görev almak isteyen mezunların Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılan sınavlarla yurt dışında sözleşmeli din görevlileri olarak çalışma hayatına atılabileceğini sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Cuma, 28 Ağustos 2015 10:35
Gösterim: 670