Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
DEÜ Rektörlüğü, jeofizik mühendisliğindeki tuhaf uygulamaya soruşturma açıyor: Başörtülü öğrenciler içeri giremez!
YÖK'ün başörtülü öğrencilerin derslere alınması yönündeki talimatına rağmen Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Jeofizik Mühendisliği'nde farklı bir uygulamaya gidildi.
Okulun kapısına asılan bazı kanun maddeleri delil gösterilerek, başörtülülerin içeriye alınmayacağı hakaretvari bir ifadeyle duyuruldu.
Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Rahmi Pınar'ın imzasıyla asılan yazılarda, eski kanunların geçerli olduğu belirtilirken uymayanların cezalandırılacağı, uymanın ise bir çağdaşlık gereği olduğu ifade edildi. Başörtülü öğrenciler ise açıkça aşağılandıklarını, çağdaşlık kılık kıyafetle özdeşleştirilerek dinî inançlarından dolayı kendilerine yafta yapıştırılmak istendiğini kaydetti. Prof. Dr. Pınar, izinli olduğu için açıklama yapmazken Dekan Ercüment Yalçın, konunun bilgileri dışında cereyan ettiğini söyledi. DEÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün ise, "Hâlâ bilim insanlarının böyle şeylerle uğraşmasını kabul edemem. Gerekli inceleme ve soruşturmayı hemen başlatacağım." dedi. Bölümün kapısına asılan yazının kendilerini de son derece rahatsız ettiğini aktaran öğretim üyeleri de, üniversitenin adının bu tür yasakçı çıkışlarla anılmasından üzüntü duyduklarını söyledi.
Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Rahmi Pınar'ın imzasıyla kapıya asılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "2012-2013 eğitim ve öğretim yılı 1 Ekim 2012 tarihinde başlayacaktır. Her ders yılı başında sorun olan KILIK-KIYAFET ile ilgili tüm yasa ve yönetmelikler ekteki yazı ile sizlere duyurulmaktadır. Bu yasalara göre "baş açık, saçlar düzgün taranmış ve toplanmış olur. Kurum içinde baş örtülmez" (yasadan aynen alınmıştır). Yasaya uymayanlar hakkında cezai hükümler bulunmaktadır. Söz konusu bu yasa değişmemiştir ve yürürlüktedir. Çağdaş insan, "yasalara uyan insandır." Öğrencilerimizin, konuyu dikkate alarak, eğitim yuvasında, eğitimlerini sürdürmeleri ve başarılı olmalarını dilerim."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
DEÜ Rektörlüğü, jeofizik mühendisliğindeki tuhaf uygulamaya soruşturma açıyor: Başörtülü öğrenciler içeri giremez!
YÖK'ün başörtülü öğrencilerin derslere alınması yönündeki talimatına rağmen Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Jeofizik Mühendisliği'nde farklı bir uygulamaya gidildi.
Okulun kapısına asılan bazı kanun maddeleri delil gösterilerek, başörtülülerin içeriye alınmayacağı hakaretvari bir ifadeyle duyuruldu.
Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Rahmi Pınar'ın imzasıyla asılan yazılarda, eski kanunların geçerli olduğu belirtilirken uymayanların cezalandırılacağı, uymanın ise bir çağdaşlık gereği olduğu ifade edildi. Başörtülü öğrenciler ise açıkça aşağılandıklarını, çağdaşlık kılık kıyafetle özdeşleştirilerek dinî inançlarından dolayı kendilerine yafta yapıştırılmak istendiğini kaydetti. Prof. Dr. Pınar, izinli olduğu için açıklama yapmazken Dekan Ercüment Yalçın, konunun bilgileri dışında cereyan ettiğini söyledi. DEÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün ise, "Hâlâ bilim insanlarının böyle şeylerle uğraşmasını kabul edemem. Gerekli inceleme ve soruşturmayı hemen başlatacağım." dedi. Bölümün kapısına asılan yazının kendilerini de son derece rahatsız ettiğini aktaran öğretim üyeleri de, üniversitenin adının bu tür yasakçı çıkışlarla anılmasından üzüntü duyduklarını söyledi.
Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Rahmi Pınar'ın imzasıyla kapıya asılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "2012-2013 eğitim ve öğretim yılı 1 Ekim 2012 tarihinde başlayacaktır. Her ders yılı başında sorun olan KILIK-KIYAFET ile ilgili tüm yasa ve yönetmelikler ekteki yazı ile sizlere duyurulmaktadır. Bu yasalara göre "baş açık, saçlar düzgün taranmış ve toplanmış olur. Kurum içinde baş örtülmez" (yasadan aynen alınmıştır). Yasaya uymayanlar hakkında cezai hükümler bulunmaktadır. Söz konusu bu yasa değişmemiştir ve yürürlüktedir. Çağdaş insan, "yasalara uyan insandır." Öğrencilerimizin, konuyu dikkate alarak, eğitim yuvasında, eğitimlerini sürdürmeleri ve başarılı olmalarını dilerim."
Son Güncelleme: Cumartesi, 22 Eylül 2012 12:07
Gösterim: 1719
Tecavüz mağdurunun üç kardeşi okula alınmadı
Sakarya’nın Hendek İlçesi’nde tecavüz mağduru 13 yaşındaki Ö.D.’nin ilköğretim öğrencisi 3 kardeşinin, nakledildikleri okula 'diğer velilerin istemediği' söylenerek alınmadığı ileri sürüldü. Ailenin şikayeti üzerine soruşturma başlatıldı.
İlköğretim öğrencisi 13 yaşındaki Ö.D., geçen mart ayında tecavüze uğradığı için intihara kalkıştı. Aile, Ö.D.'ye tecavüzle suçlanan sanıkların yakınlarının da aynı okulda olması nedeniyle, bu öğretim yılında 6'ncı sınıf öğrencisi 12 yaşındaki G.D., 4'ncü sınıf öğrencisi 10 yaşındaki G.D. ve birinci sınıf öğrencisi olan 7 yaşındaki S.D.'nin naklini İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün de görüşünü alarak başka bir okula istedi. İkisi kız 3 kardeş, kayıt işlemlerinin ardından formalarını giyip dün okula gittiklerinde, iddiaya göre okul müdürü "Sizi aileler istemiyor" diyerek içeri almadı.
Çocuklarının okula alınmadığını öğrenince okula giden baba F.D.'nin girişimi de sonuçsuz kaldı. Okul önlükleriyle kapıdan döndürülen çocuklarıyla ne yapacağını şaşıran F.D., "Benim çocuklarımın günahı ne? Çocuklarımı nerede okutayım" diyerek tepki gösterdi. F.D. bu gelişme üzerine şikâyette bulundu.
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü soruşturma başlatırken, olayın intikal ettirildiği Sakarya Valisi Mustafa Büyük de , "Böyle bir şey olamaz. Gereken incelemeyi yaparız" dedi.
Suçlanan okul müdürü ise devlet memuru olduğunu açıklama yapmayacağını söylemekle yetindi.
4 SANIKTAN 2'Sİ TUTUKLU
Sakarya’nın Hendek ilçesinde geçen mart ayında 13 yaşındaki Ö.D.'nin, 4 kişinin tecavüzüne uğradığı ileri sürüldü. Tecavüz suçlamasıyla tutuklanan 22 yaşındaki M.A. 19 yaşındaki O.S., 19 yaşındaki C.B. ve 17 yaşındaki E.S. tutuklandı. Bu kişilerden O.S. ile M.A.'nin bir hafta sonra tahliye edilmesi üzerine Ö.D. intihara kalkıştı.(hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Tecavüz mağdurunun üç kardeşi okula alınmadı
Sakarya’nın Hendek İlçesi’nde tecavüz mağduru 13 yaşındaki Ö.D.’nin ilköğretim öğrencisi 3 kardeşinin, nakledildikleri okula 'diğer velilerin istemediği' söylenerek alınmadığı ileri sürüldü. Ailenin şikayeti üzerine soruşturma başlatıldı.
İlköğretim öğrencisi 13 yaşındaki Ö.D., geçen mart ayında tecavüze uğradığı için intihara kalkıştı. Aile, Ö.D.'ye tecavüzle suçlanan sanıkların yakınlarının da aynı okulda olması nedeniyle, bu öğretim yılında 6'ncı sınıf öğrencisi 12 yaşındaki G.D., 4'ncü sınıf öğrencisi 10 yaşındaki G.D. ve birinci sınıf öğrencisi olan 7 yaşındaki S.D.'nin naklini İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün de görüşünü alarak başka bir okula istedi. İkisi kız 3 kardeş, kayıt işlemlerinin ardından formalarını giyip dün okula gittiklerinde, iddiaya göre okul müdürü "Sizi aileler istemiyor" diyerek içeri almadı.
Çocuklarının okula alınmadığını öğrenince okula giden baba F.D.'nin girişimi de sonuçsuz kaldı. Okul önlükleriyle kapıdan döndürülen çocuklarıyla ne yapacağını şaşıran F.D., "Benim çocuklarımın günahı ne? Çocuklarımı nerede okutayım" diyerek tepki gösterdi. F.D. bu gelişme üzerine şikâyette bulundu.
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü soruşturma başlatırken, olayın intikal ettirildiği Sakarya Valisi Mustafa Büyük de , "Böyle bir şey olamaz. Gereken incelemeyi yaparız" dedi.
Suçlanan okul müdürü ise devlet memuru olduğunu açıklama yapmayacağını söylemekle yetindi.
4 SANIKTAN 2'Sİ TUTUKLU
Sakarya’nın Hendek ilçesinde geçen mart ayında 13 yaşındaki Ö.D.'nin, 4 kişinin tecavüzüne uğradığı ileri sürüldü. Tecavüz suçlamasıyla tutuklanan 22 yaşındaki M.A. 19 yaşındaki O.S., 19 yaşındaki C.B. ve 17 yaşındaki E.S. tutuklandı. Bu kişilerden O.S. ile M.A.'nin bir hafta sonra tahliye edilmesi üzerine Ö.D. intihara kalkıştı.(hürriyet)
Son Güncelleme: Cuma, 21 Eylül 2012 14:18
Gösterim: 2034
Servisçiler, erken çıkan öğrencilerle geç çıkanlar arasında kaldı
Eğitimde 4+4+4 sistemiyle lise ve ortaokulda bazı sınıfların ders sayısının artırılmasından dolayı öğrenci servislerinin çıkış saatlerinde sıkıntıların yaşandığı ileri sürülüyor.
Ankara Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası Başkanı Tunçay Elmadağlı, ortaokul ve liselerde ders saati farklılıklarından dolayı servislerin çıkış saatlerinde birtakım sorunlar yaşadıklarını belirtti. Farklı çıkış saatlerinden dolayı servis araçlarının okulların önünde beklemek zorunda kaldığını iddia eden Elmadağlı, "Çocukların bir kısmı dersten çıkarken bir kısmı eğitime devam ediyor. Servisin hareket etmesi için erken çıkanlar diğer arkadaşlarını beklemek zorunda kalıyor. Örneğin, 9. sınıflar 14.50’de çıkarken, 10, 11 ve 12. sınıfların dersleri 15.50’de bitiyor. Dersleri erken bitenler servisin hareket etmesi için diğer arkadaşlarını bekliyor" diye konuştu. Bu sorunun ortaokul 5. sınıflarda da yaşandığını anlatan Elmadağlı, servisle giden çocukların bir saate yakın arkadaşlarının derslerinin bitmesini beklemek zorunda kaldığını söyledi. "Bu durum servisçilerimiz, öğrencilerimiz ve velilerimiz için büyük sorun yaratıyor" diyen Elmadağlı, şunları belirtti: "Okullarımızda çocukların beklemek zorunda kalmasından dolayı servisçilerle velilerimiz karşı karşıya geliyor. Yaşanan durumdan veli de öğrenci de rahatsız oluyor. Veliler öğrencilerin okuldan çıkmalarına rağmen serviste beklediklerini bu nedenle de eve geç geldikleri yönünde eleştiriler yöneltiyorlar. Buna çözüm üretemiyoruz. İki defa servise çıksak maliyetler artıyor. Telafisi mümkün olmuyor okulda beklesek öğrenciler evlerine geç gidiyor."
Ders saatleri yeniden düzenlenmeli
Yaşananlardan dolayı bazı öğrencilerin servisten ayrıldığını anlatan Elmadağlı, "Bu durum onlar için çözüm olmuyor. Velilere daha fazla sorun doğuruyor" diye konuştu. Sorunun çözümü için Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaokul 5. ve lise 9. sınıfların ders programlarını yeniden düzenlemesi gerektiğini öne süren Elmadağlı, "Yurt genelindeki servisçilerimiz büyük mağduriyet yaşıyor. Aileleri de etkileyen bu sorunu ancak Milli Eğitim Bakanlığı çözebilir. Bunu da yapacağına inanıyoruz" dedi.(hürriyeteğitim)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Servisçiler, erken çıkan öğrencilerle geç çıkanlar arasında kaldı
Eğitimde 4+4+4 sistemiyle lise ve ortaokulda bazı sınıfların ders sayısının artırılmasından dolayı öğrenci servislerinin çıkış saatlerinde sıkıntıların yaşandığı ileri sürülüyor.
Ankara Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası Başkanı Tunçay Elmadağlı, ortaokul ve liselerde ders saati farklılıklarından dolayı servislerin çıkış saatlerinde birtakım sorunlar yaşadıklarını belirtti. Farklı çıkış saatlerinden dolayı servis araçlarının okulların önünde beklemek zorunda kaldığını iddia eden Elmadağlı, "Çocukların bir kısmı dersten çıkarken bir kısmı eğitime devam ediyor. Servisin hareket etmesi için erken çıkanlar diğer arkadaşlarını beklemek zorunda kalıyor. Örneğin, 9. sınıflar 14.50’de çıkarken, 10, 11 ve 12. sınıfların dersleri 15.50’de bitiyor. Dersleri erken bitenler servisin hareket etmesi için diğer arkadaşlarını bekliyor" diye konuştu. Bu sorunun ortaokul 5. sınıflarda da yaşandığını anlatan Elmadağlı, servisle giden çocukların bir saate yakın arkadaşlarının derslerinin bitmesini beklemek zorunda kaldığını söyledi. "Bu durum servisçilerimiz, öğrencilerimiz ve velilerimiz için büyük sorun yaratıyor" diyen Elmadağlı, şunları belirtti: "Okullarımızda çocukların beklemek zorunda kalmasından dolayı servisçilerle velilerimiz karşı karşıya geliyor. Yaşanan durumdan veli de öğrenci de rahatsız oluyor. Veliler öğrencilerin okuldan çıkmalarına rağmen serviste beklediklerini bu nedenle de eve geç geldikleri yönünde eleştiriler yöneltiyorlar. Buna çözüm üretemiyoruz. İki defa servise çıksak maliyetler artıyor. Telafisi mümkün olmuyor okulda beklesek öğrenciler evlerine geç gidiyor."
Ders saatleri yeniden düzenlenmeli
Yaşananlardan dolayı bazı öğrencilerin servisten ayrıldığını anlatan Elmadağlı, "Bu durum onlar için çözüm olmuyor. Velilere daha fazla sorun doğuruyor" diye konuştu. Sorunun çözümü için Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaokul 5. ve lise 9. sınıfların ders programlarını yeniden düzenlemesi gerektiğini öne süren Elmadağlı, "Yurt genelindeki servisçilerimiz büyük mağduriyet yaşıyor. Aileleri de etkileyen bu sorunu ancak Milli Eğitim Bakanlığı çözebilir. Bunu da yapacağına inanıyoruz" dedi.(hürriyeteğitim)
Son Güncelleme: Cuma, 21 Eylül 2012 12:54
Gösterim: 1512
Galatasaray Üniversitesi'nde akademisyenler isyan etti: Sebahat Tuncel'in veto yemesi tek olay değil. Konferans başkanlarının değiştirilmesi istendi. Akit gazetesinin haberiyle başka bir toplantı engellendi
Galatasaray Üniversitesi Eğitim-Sen İşyeri Temsilciliği tarafından yapılan açıklama şöyle:
Galatasaray Üniversitesi’nde son zamanlarda art arta gerçekleşen vahim akademik özgürlük ihlalleri üzerine duyduğumuz rahatsızlığı kamuoyuyla paylaşma gereği hissediyoruz. İsveç ve Türkiye’de benzer alanlarda deneyimli kadınlar ile kadın kurumlarını buluşturmak, ekonomik ve politik katılım, eşitsizlik, şiddetle mücadele ve kadın-erkek eşitliğinin inşası pratiklerine dayalı somut deneyimleri paylaşmak amacıyla Filmmor, GSÜ-MEDİAR, KADER ve Mor Çatı tarafından düzenlenen ve 5-6 Ekim'de üniversitede yapılacağı duyurulan ‘Cinsiyet Eşitliğinin İnşası, İsveç-Türkiye Deneyimleri Konferansı’ programı ve katılımcıları üniversite rektörlüğüne çok önceden bildirildi ve rektörlük tarafından onaylandı. Üniversite Rektörlüğü 17 Eylül 2012 tarihinde Sebahat Tuncel’in konferans katılımcıları arasından çıkarılmasını talep etti, aksi halde konferansın iptal edileceğini bildirdi. Konferans düzenleme komitesi kararın ayrımcılık içerdiğine dikkat çekerek Sebahat Tuncel’i program dışı bırakmayı kabul etmediği için Rektörlük konferansa yer tahsisi konusundaki iznini iptal etti.
Toplumsal Araştırmalar Merkezi bünyesinde Adalet Bakanlığı’nın izni ile yürütülen « Türkiye’de Kadın Suçluluğu ve Cezaevinde Kadın Olmak » konulu araştırma projesi kapsamında Toplumsal Araştırmalar Merkezi ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği tarafından Doğuş, Bilgi, Maltepe ve Sabancı Üniversitelerinin, Meclis’te gurubu bulunan siyasi partilerin, cezaevi üzerine çalışan sivil toplum örgütlerinin ve medya temsilcilerinin de katılımıyla 3-4 Ekim 2012 tarihlerinde düzenlenmesi planlanan ve izni aylar önce alınan ‘Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetiminde Sivil Toplumun ve Üniversitelerin Rolü"2 konulu toplantı Üniversite Rektörlüğü’nün 6 Eylül 2012 tarihinde Prof. Dr. Ahmet İnsel, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, ve Doç. Dr. Levent Korkut’tan oluşan oturum başkanlarının değiştirilmesi talebi ve bu talep yerine getirilmediği taktirde toplantının yapılmasına izin verilmeyeceği yönündeki beyanı üzerine iptal edildi.
Bundan birkaç ay önce ise, Merkezi Londra’da bulunan Demokratik Gelişim Enstitüsü (DPI) 28 Nisan 2012 tarihinde yapılması öngörülen ‘Çatışmalarda Medyanın Rolü’ başlıklı kapalı toplantı için Galatasaray Üniversitesi’nden yer talep etti. Üniversite, çeşitli partilerden milletvekillerinin, akademisyenlerin, yazarların katılımcı olacağı toplantı için yer tahsis etmeyi kabul etti. Ancak Akit gazetesinin söz konusu toplantıyı ‘PKK toplantısı’ olarak lanse eden haberinden sonra Galatasaray Üniversitesi Rektörü gazeteyi arayarak toplantının ve DPI’nin bu bağlantısını bilmediğini ve toplantıya katılmayacağını bildirdi. Bunun üzerine düzenleyiciler tarafından toplantı yerinin değiştirilmesi kararlaştırıldı. Galatasaray Üniversitesi internet sitesinde toplantının üniversite kampüsünde yapılmasının söz konusu olmadığını belirten bir duyuru yayınlandı.
Biz Galatasaray Üniversitesi çalışanları olarak Rektörlük makamının üniversitede yapılması planlanan bu üç etkinlikteki keyfi ve ayrımcılık içeren tavrının akademik özgürlüğümüzü kısıtlayan bir nitelik taşıdığını düşünüyor ve idarenin bu tutumunu kınıyoruz. Çağdaş ve demokratik bir üniversite anlayışına yakışmayan bu tarz olayların tekrarlanmaması için üniversite idaresinin katılımcıların siyasi görüşü, etnik kimliği gibi unsurlardan hareketle bilimsel faaliyetlerimize müdahale etmekten bir an önce vazgeçmesini diliyoruz. Üniversitede özgür düşünceye ve farklı görüşlerin tartışılmasına, sadece bilimin ve üniversitenin değil, toplumun da ihtiyacı olduğunu hatırlatmak istiyoruz.
Akademik özgürlüklerimizden taviz vermeyeceğimizi ve bilimsel faaliyetlerimize gelecek her türlü engellemeye karşı kararlılıkla mücadele edeceğimizi belirtiriz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur. “(radikal)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Galatasaray Üniversitesi'nde akademisyenler isyan etti: Sebahat Tuncel'in veto yemesi tek olay değil. Konferans başkanlarının değiştirilmesi istendi. Akit gazetesinin haberiyle başka bir toplantı engellendi
Galatasaray Üniversitesi Eğitim-Sen İşyeri Temsilciliği tarafından yapılan açıklama şöyle:
Galatasaray Üniversitesi’nde son zamanlarda art arta gerçekleşen vahim akademik özgürlük ihlalleri üzerine duyduğumuz rahatsızlığı kamuoyuyla paylaşma gereği hissediyoruz. İsveç ve Türkiye’de benzer alanlarda deneyimli kadınlar ile kadın kurumlarını buluşturmak, ekonomik ve politik katılım, eşitsizlik, şiddetle mücadele ve kadın-erkek eşitliğinin inşası pratiklerine dayalı somut deneyimleri paylaşmak amacıyla Filmmor, GSÜ-MEDİAR, KADER ve Mor Çatı tarafından düzenlenen ve 5-6 Ekim'de üniversitede yapılacağı duyurulan ‘Cinsiyet Eşitliğinin İnşası, İsveç-Türkiye Deneyimleri Konferansı’ programı ve katılımcıları üniversite rektörlüğüne çok önceden bildirildi ve rektörlük tarafından onaylandı. Üniversite Rektörlüğü 17 Eylül 2012 tarihinde Sebahat Tuncel’in konferans katılımcıları arasından çıkarılmasını talep etti, aksi halde konferansın iptal edileceğini bildirdi. Konferans düzenleme komitesi kararın ayrımcılık içerdiğine dikkat çekerek Sebahat Tuncel’i program dışı bırakmayı kabul etmediği için Rektörlük konferansa yer tahsisi konusundaki iznini iptal etti.
Toplumsal Araştırmalar Merkezi bünyesinde Adalet Bakanlığı’nın izni ile yürütülen « Türkiye’de Kadın Suçluluğu ve Cezaevinde Kadın Olmak » konulu araştırma projesi kapsamında Toplumsal Araştırmalar Merkezi ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği tarafından Doğuş, Bilgi, Maltepe ve Sabancı Üniversitelerinin, Meclis’te gurubu bulunan siyasi partilerin, cezaevi üzerine çalışan sivil toplum örgütlerinin ve medya temsilcilerinin de katılımıyla 3-4 Ekim 2012 tarihlerinde düzenlenmesi planlanan ve izni aylar önce alınan ‘Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetiminde Sivil Toplumun ve Üniversitelerin Rolü"2 konulu toplantı Üniversite Rektörlüğü’nün 6 Eylül 2012 tarihinde Prof. Dr. Ahmet İnsel, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, ve Doç. Dr. Levent Korkut’tan oluşan oturum başkanlarının değiştirilmesi talebi ve bu talep yerine getirilmediği taktirde toplantının yapılmasına izin verilmeyeceği yönündeki beyanı üzerine iptal edildi.
Bundan birkaç ay önce ise, Merkezi Londra’da bulunan Demokratik Gelişim Enstitüsü (DPI) 28 Nisan 2012 tarihinde yapılması öngörülen ‘Çatışmalarda Medyanın Rolü’ başlıklı kapalı toplantı için Galatasaray Üniversitesi’nden yer talep etti. Üniversite, çeşitli partilerden milletvekillerinin, akademisyenlerin, yazarların katılımcı olacağı toplantı için yer tahsis etmeyi kabul etti. Ancak Akit gazetesinin söz konusu toplantıyı ‘PKK toplantısı’ olarak lanse eden haberinden sonra Galatasaray Üniversitesi Rektörü gazeteyi arayarak toplantının ve DPI’nin bu bağlantısını bilmediğini ve toplantıya katılmayacağını bildirdi. Bunun üzerine düzenleyiciler tarafından toplantı yerinin değiştirilmesi kararlaştırıldı. Galatasaray Üniversitesi internet sitesinde toplantının üniversite kampüsünde yapılmasının söz konusu olmadığını belirten bir duyuru yayınlandı.
Biz Galatasaray Üniversitesi çalışanları olarak Rektörlük makamının üniversitede yapılması planlanan bu üç etkinlikteki keyfi ve ayrımcılık içeren tavrının akademik özgürlüğümüzü kısıtlayan bir nitelik taşıdığını düşünüyor ve idarenin bu tutumunu kınıyoruz. Çağdaş ve demokratik bir üniversite anlayışına yakışmayan bu tarz olayların tekrarlanmaması için üniversite idaresinin katılımcıların siyasi görüşü, etnik kimliği gibi unsurlardan hareketle bilimsel faaliyetlerimize müdahale etmekten bir an önce vazgeçmesini diliyoruz. Üniversitede özgür düşünceye ve farklı görüşlerin tartışılmasına, sadece bilimin ve üniversitenin değil, toplumun da ihtiyacı olduğunu hatırlatmak istiyoruz.
Akademik özgürlüklerimizden taviz vermeyeceğimizi ve bilimsel faaliyetlerimize gelecek her türlü engellemeye karşı kararlılıkla mücadele edeceğimizi belirtiriz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur. “(radikal)
Son Güncelleme: Cuma, 21 Eylül 2012 13:41
Gösterim: 1850
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Okul Sütü Projesi kapsamında 200 mililitrelik süt dağıtımının 2012-2013 eğitim öğretim yılında da devam edeceğini belirterek, bu yıl özel okulların da proje kapsamına alınacağını bildirdi.
Bakan Eker, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nda, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk ve AA editörlerini ağırladı.
Okul Sütü Programı'nın devam edeceğini bildiren Eker, programın birinci amacının çocukların sağlıklı beslenmesine katkı sağlamak olduğunu vurguladı.
Öncelikle çocukların sağlıklı ve dengeli beslenmesi ve süt içme alışkanlığı kazanmasını amaçladıklarını dile getiren Eker, ''Tabii burada uygulamayla ilgili şöyle bir şey var. Malum Türkiye, ihale vs. süreci... Geçen sene bir defalığına, çok acil olarak, ihale kanununun verdiği imkanla, bir usul ile yapıldı, ama bu sene o imkana sahip değiliz. Şu anda karar verildi. Onun ilanı, ihalesi vs. yapılacak. Okul sütü, bu tamamlandığında başlar'' diye konuştu.
Okul sütünün haftada kaç gün verileceğiyle ilgili bir anket çalışması yapıldığını, bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ile de görüşmelerinin olduğunu dile getiren Eker, şunları kaydetti:
''Uygulama pratiği açısından, sevk idare açısından, haftanın 5 günü, haftanın 3 günü mü, gün aşırı vs. olmak kaydıyla, daha uygun bir dönemde yapılabilmesiyle ilgili, şu anda bunun çalışması yapılıyor. Ama Okul Sütü Projesi devam ediyor. Bu öğretim yılında uygulanacak. 2012-13 öğretim yılı içinde yine aynı şekilde 200 mililitrelik kutu sütler sağlanacak.''
Ayran da verilebilir mi araştırması yapılıyor
Geçen dönem basında, ''süt zehirlenmesi, zehirli süt veya bozuk süt'' şeklinde birtakım yayınlar yapıldığını hatırlatan Eker, ''Tekrar söylüyorum, bir tek zehirlenme vakası olmadı''dedi.
Eker Şöyle devam etti:
''Bir tane bir doktorumuzun, bir sağlık kuruluşumuzun 'bu sütten dolayı zehirlendi' dediği çocuğumuz yok. Her ile, her okula gönderilen sütün partilerinden numune alındı. Binlerce süt numunesinin laboratuvarlarda analizi yapıldı. Bir tanesinde hastalık yapıcı yani zehirlenmeye yol açıcı bir bakteriye, mikroba rastlanmadı. Ama bazı çocuklarımızın ya daha önce süt içmemiş olmasından ya da az içmiş olmasından ötürü veya çocuklarımızın mide bağırsak sistemlerinin hassas olmasından ötürü birtakım reaksiyonları, şikayetleri oldu, bulantı, kusma gibi. Onlarla ilgili olarak yerine ayran verilebilir mi verilemez mi onun da şu anda araştırması yapılıyor. Yani pratiği var mı yok mu- Çünkü ayran uzun ömürlü süt gibi değil. Muhafaza şartları ve tüketimi itibarıyla o pratik olarak mümkünse düşünülebilir.''
Özel okullar da kapsama dahil edildi
Bakan Eker, bir soru üzerine, ''Özel okulları da bu sene kapsayacağız'' dedi.
Süt arzında bir sıkıntı olmayacağına işaret eden Eker, ''Önce çocuklarımızın sağlıklı ve dengeli beslenmesi önemli. Tabii bu tek amaçlı değil, diğer amaçlara da hizmet ediyor. Diğer amaçlar neler- Birisi, üreticilerimizin ürettiği sütün bir şekilde tüketilmesine yardımcı olmak. Bir başka boyutu da endüstri ve sanayiyle ilgili. Sonuçta milyonlarca, yüz milyonlarca kutu süt imalatı yapılacak, süt sanayine de gıda sanayine de onun yan sanayisine, hatta lojistiğe de birçok paralel sektörü de harekete getirecek yararlı bir proje'' diye konuştu.
Eker, okul sütü projesinin ihale sürecinin olacağını, ilana çıkılacağını, bunun başlamasının 2-3 ayı bulacağını ve başladığı noktadan yıl sonuna kadar da devam edeceğini bildirdi.
Okul Sütü Projesi'nde geçen yıl yaklaşık 75 milyon lira ayrıldığını anlatan Bakan Eker, ''Bu sene, bunun 120-130 milyon civarında olabileceği hesaplanıyor'' dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Okul Sütü Projesi kapsamında 200 mililitrelik süt dağıtımının 2012-2013 eğitim öğretim yılında da devam edeceğini belirterek, bu yıl özel okulların da proje kapsamına alınacağını bildirdi.
Bakan Eker, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nda, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk ve AA editörlerini ağırladı.
Okul Sütü Programı'nın devam edeceğini bildiren Eker, programın birinci amacının çocukların sağlıklı beslenmesine katkı sağlamak olduğunu vurguladı.
Öncelikle çocukların sağlıklı ve dengeli beslenmesi ve süt içme alışkanlığı kazanmasını amaçladıklarını dile getiren Eker, ''Tabii burada uygulamayla ilgili şöyle bir şey var. Malum Türkiye, ihale vs. süreci... Geçen sene bir defalığına, çok acil olarak, ihale kanununun verdiği imkanla, bir usul ile yapıldı, ama bu sene o imkana sahip değiliz. Şu anda karar verildi. Onun ilanı, ihalesi vs. yapılacak. Okul sütü, bu tamamlandığında başlar'' diye konuştu.
Okul sütünün haftada kaç gün verileceğiyle ilgili bir anket çalışması yapıldığını, bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ile de görüşmelerinin olduğunu dile getiren Eker, şunları kaydetti:
''Uygulama pratiği açısından, sevk idare açısından, haftanın 5 günü, haftanın 3 günü mü, gün aşırı vs. olmak kaydıyla, daha uygun bir dönemde yapılabilmesiyle ilgili, şu anda bunun çalışması yapılıyor. Ama Okul Sütü Projesi devam ediyor. Bu öğretim yılında uygulanacak. 2012-13 öğretim yılı içinde yine aynı şekilde 200 mililitrelik kutu sütler sağlanacak.''
Ayran da verilebilir mi araştırması yapılıyor
Geçen dönem basında, ''süt zehirlenmesi, zehirli süt veya bozuk süt'' şeklinde birtakım yayınlar yapıldığını hatırlatan Eker, ''Tekrar söylüyorum, bir tek zehirlenme vakası olmadı''dedi.
Eker Şöyle devam etti:
''Bir tane bir doktorumuzun, bir sağlık kuruluşumuzun 'bu sütten dolayı zehirlendi' dediği çocuğumuz yok. Her ile, her okula gönderilen sütün partilerinden numune alındı. Binlerce süt numunesinin laboratuvarlarda analizi yapıldı. Bir tanesinde hastalık yapıcı yani zehirlenmeye yol açıcı bir bakteriye, mikroba rastlanmadı. Ama bazı çocuklarımızın ya daha önce süt içmemiş olmasından ya da az içmiş olmasından ötürü veya çocuklarımızın mide bağırsak sistemlerinin hassas olmasından ötürü birtakım reaksiyonları, şikayetleri oldu, bulantı, kusma gibi. Onlarla ilgili olarak yerine ayran verilebilir mi verilemez mi onun da şu anda araştırması yapılıyor. Yani pratiği var mı yok mu- Çünkü ayran uzun ömürlü süt gibi değil. Muhafaza şartları ve tüketimi itibarıyla o pratik olarak mümkünse düşünülebilir.''
Özel okullar da kapsama dahil edildi
Bakan Eker, bir soru üzerine, ''Özel okulları da bu sene kapsayacağız'' dedi.
Süt arzında bir sıkıntı olmayacağına işaret eden Eker, ''Önce çocuklarımızın sağlıklı ve dengeli beslenmesi önemli. Tabii bu tek amaçlı değil, diğer amaçlara da hizmet ediyor. Diğer amaçlar neler- Birisi, üreticilerimizin ürettiği sütün bir şekilde tüketilmesine yardımcı olmak. Bir başka boyutu da endüstri ve sanayiyle ilgili. Sonuçta milyonlarca, yüz milyonlarca kutu süt imalatı yapılacak, süt sanayine de gıda sanayine de onun yan sanayisine, hatta lojistiğe de birçok paralel sektörü de harekete getirecek yararlı bir proje'' diye konuştu.
Eker, okul sütü projesinin ihale sürecinin olacağını, ilana çıkılacağını, bunun başlamasının 2-3 ayı bulacağını ve başladığı noktadan yıl sonuna kadar da devam edeceğini bildirdi.
Okul Sütü Projesi'nde geçen yıl yaklaşık 75 milyon lira ayrıldığını anlatan Bakan Eker, ''Bu sene, bunun 120-130 milyon civarında olabileceği hesaplanıyor'' dedi.
Son Güncelleme: Cuma, 21 Eylül 2012 12:57
Gösterim: 1823