Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Faruk KÖPRÜLÜ / ÖZDEBİR / Özel Eğitim Öğretim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Her yıl olduğu gibi bu yıl da; biz eğitimciler, veli ve öğrencilerimiz açısından yoğun bir eğitim- öğretim dönemine başlamaktayız. Ülkemiz eğitim sistemi açısından başarılarla dolu bir eğitim-öğretim yılı geçmesi dileğiyle, sektörümüzü yakından ilgilendiren birkaç konuya değinmeye çalışacağım.
Eğitimcilerimiz, velilerimiz ve öğrencilerimiz tarafından bir süredir tartışılan, yenilenen öğretim programları, 18 Temmuz 2017 günü Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından açıklanmış olup bu eğitim-öğretim döneminde 1, 5 ve 9. sınıflar için uygulanmaya başlanacaktır.
Hatırlanacağı gibi, önce 2004 yılında 6 il ve 100 okulda başlatılan pilot uygulamayla ilköğretim öğretim programında köklü bir yenilik yapılmış, öğrenci merkezli eğitim modeli olarak adlandırılan bu program uygulanmaya başlanmıştı. 2005 yılında ise bu model tüm Türkiye genelinde hayata geçirilmişti.
2012 yılına gelindiğinde MEB, 5+3 şeklinde uygulanan 8 yıllık kesintisiz eğitimi 4+4+4 şeklinde 12 yıllık zorunlu eğitime çevirmiş, yeni sistemle okula başlama yaşından eğitim süresine kadar birçok başlık sil baştan değiştirilmişti. Haftalık ders saatleri değişirken, ortaokul ve lisedeki seçmeli dersler artırıldı, ders içeriklerinde kademeli olarak pek çok değişiklik yapılmaya başlandı. Böylesine köklü değişiklikler ve bu değişikliklerin etkileri henüz devam ederken 2016 yılının sonlarında başlatılan çalışma ile tüm kademelerde, her dersin öğretim programı bir kez daha değiştirildi.
Eğitim sistemimiz açısından böylesine köklü değişim süreçlerinin en geniş kesimlerce paylaşılarak, tüm paydaşların katılımıyla ve geniş zaman dilimlerine yayılarak yapılması elbette eğitim sektörünün tüm bileşenlerinin dileğidir. Süreçleri eğitimcilerimizin ve öğrencilerimizin en olumlu etkileneceği şekilde yönetmek ise eğitim sistemimiz içinde yer alan her kurumun ve idarecinin sorumluluğudur. Eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcılık gibi becerilerin kazandırılmasının öne çıkarıldığı, öğrenciyi ezbercilikten kurtararak neden-sonuç ilişkisi ile öğrenmenin sağlanacağı bir sistemi hayata geçirmek hepimizin ortak görevidir.
Yeni açıklanan ve bu eğitim-öğretim döneminden itibaren uygulanmaya başlanacak olan öğretim programlarının da geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz açısından olumlu sonuçlar doğurmasını, geleceğe ışık tutacak tecrübeler yaratmasını dilerim.
Özel Öğretim Kurumları Alanında Yaşanan Gelişmeler
Derneğimiz ÖZDEBİR’in faaliyet alanını oluşturan özel öğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler ve özellikle özel öğretim kurslarının verebileceği ders sayısını sınırlayan değişiklikler, son birkaç yıldır olduğu gibi bitirdiğimiz eğitim öğretim yılında da tartışılan konuların başını çekmiştir.
Hatırlanacağı üzere ilgili genelgenin, en fazla üç bilim grubunda özel öğretim kursu açılabileceğine ilişkin maddesinin Danıştay tarafından yürütmesinin durdurulması ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın konuyu tekrar gündeme almasıyla, belirlenen sekiz bilim grubundan beşini seçerek kurs faaliyeti verilmesine imkan sağlanmıştı. Bu değişiklik ile öğrencilerin ihtiyaç duyduğu dersleri tek bir çatı altında alabileceği kurumlar oluşturmanın önü açılmıştı. Hal böyleyken 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi ve ardından gelen olağanüstü hal (OHAL) ilanı, eğitim sektöründe de farklı önlemler alınmasına neden oldu. OHAL ilanının hemen ardından 5 Ağustos 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile beşe çıkarılan bilim grubu sayısı bire düşürüldü. Artı Eğitim Dergisi okurları ile önceki yazılarımızda detaylarını paylaşma fırsatı bulduğumuz bu konu, özel öğretim kursları nezdinde bir takım mağduriyetlere neden olmuştur.
Önümüzdeki eğitim-öğretim dönemleri için dileğimiz; öğrencilerimiz için daha işlevsel ve ihtiyaca dönük bir sistemin hayata geçirilmesidir. Çocuklarımızın ek ders ihtiyacını karşılayabilecek, onları her ders için ayrı bir kursa gitmekten kurtaracak bir düzenlemenin yapılmasının; uzun yıllardır özel öğretim kurumları için en ciddi sorunlardan biri olan kaçak yapıların da önünü kesecek, öğrencilerimiz ve velilerimiz açısından bu yapıları bir alternatif olmaktan çıkaracak bir adım olacağı kanaatindeyim.
Bakanlığımız 9 Aralık 2016’da Resmi Gazete’de yayınlanan 6764 sayılı Kanun ile kaçak eğitim-öğretim faaliyeti yapanlara önemli yaptırımlar getirmiş; bu gelişme sektörümüzü sevindirmiştir. Bizler için hayati önem taşıyan kayıt dışı kurumlarla mücadele konusunda atılan her adımı çok önemsiyor ve uygulama alanında da devamlılığını temenni ediyoruz.
Yine Derneğimizin faaliyet alanı ile ilgili tartışılan bir diğer konu ise Etüt Eğitim Merkezleri konusu olmuştur. Özel Öğretim Kursları ile ilgili böylesi bir düzenlemenin ardından ,Etüt Eğitim Merkezlerinin de 687 sayılı KHK ile kapatılması hükme bağlanmıştır. Bu KHK’da Öğrenci Etüt Eğitim Merkezleri tanımının 5580 sayılı Yasa’dan çıkarılması, 29/7/2017 tarihine kadar Okul, Çeşitli Kurslar, Özel Eğitim Okulu, Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi, Uzaktan Öğretim Kurumu, Özel Öğretim Kursu kurumlarından birinin gerektirdiği şartlara uygun hale getirilmeyen ve kurum açma izni buna göre düzenlenmeyen öğrenci etüt eğitim merkezleri hakkında sürekli kapatma işlemi uygulanacağı hükümleri yer almıştır.
Son gelinen noktada, 4/8/2017 tarihinde Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, özel öğrenci etüt eğitim merkezlerinin dönüşümünün tamamlandığını açıklamıştır. Buna göre; 1992 özel öğrenci etüt eğitim merkezinden 366´sının kurucu isteğiyle, 391´nini ise Bakanlık tarafından resen kapatıldığı, 1235´inin de başka bir özel öğretim kurumuna dönüşüm işlemlerinin yapıldığı bilgileri kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu kurumların 886´sının çeşitli özel kurslara, 294´ünün özel öğretim kurslarına, 53´ünün özel okula ve 2´sinin de özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine dönüştüğü, böylece "Özel Öğrenci Etüt Eğitim Merkezi" adıyla bir özel öğretim kurumu kalmadığı belirtilmiştir.
Bir diğer başlık ise özel öğretimde okullaşma oranında bir sıçramaya kaynaklık eden temel liseler konusudur. Temel liselerin 2019’dan sonraki durumlarının ne olacağı geçtiğimiz yıl da cevap aradığımız önemli sorulardan biriydi. Dönüşüm sürecinin ve o günün koşullarının zorunlu bir sonucu olarak açılan temel liseler, özel öğretim kurumları içinde belirtildiği gibi önemli nicel bir büyüklük taşımalarının yanı sıra, eğitim birikim ve deneyimleriyle, ekonomik değerleriyle desteklenmesi, geleceklerinin güvence altına alınması gereken kurumlardır.
Üniversiteye giriş sisteminde başarılarını kanıtlamış olan, özel öğretimin eğitimdeki payını artırmaya önemli katkılar sunan bu kurumlarımız uzun vadede varlıklarını sürdürmede önemli sorunlarla karşı karşıyadır. Yeniden gözden geçirilmesini zorunlu gördüğümüz bu konudaki belirsizliğin yeni eğitim-öğretim döneminde ortadan kaldırılması ve temel liselerin geleceğe güvenle bakabileceği bir düzenlemenin hayata geçirilmesi beklentimizdir.
Yeni Bir Eğitim-Öğretim Yılına Başlarken ÖZDEBİR
Özel öğretim alanı eğitim sistemimizin ayrılmaz bir parçasıdır. ÖZDEBİR sektördeki işbirliklerine öncülük etmiş, ortak çalışmaların hazırlayıcısı ve lokomotifi olmuş, ülke genelinde özel öğretim kurumlarını sahiplenmede üzerine düşeni yapmıştır. 1985’te Özel Dershaneler Birliği Derneği ÖZDEBİR adımızla eğitim dünyamızda yerini alan ve toplumda saygın bir yer edinen Kurumumuz, 17. Olağan Genel Kurulumuzda hem dershaneleri hem diğer özel öğretim kurumlarını çatısına alan bir yapıya dönüşmüş ve Özel Dershaneler ve Özel Öğretim Kurumları Birliği Derneği adını almıştı. Özel Dershanelerin eğitim sistemimizdeki düzenlemelerle “dönüştürülmesi” ve “dershane” tanımının yasadan çıkarılmış olması, Kurumumuzun da adında değişiklik yapmayı zorunlu kıldı. 18. Olağan Genel Kurulumuzda yapılan tüzük değişikliğiyle, bir marka olan kısa adımız “ÖZDEBİR” korundu ve Derneğimiz Özel Eğitim - Öğretim Derneği adını aldı. 2013 Kasımından bu yana tüm özel öğretim kurumlarının/kurucularının üye olabildiği yeni yapımızla, 30 yılı aşkın geçmişimizi yarınlara taşımaya; Atatürk’ün gösterdiği yolda eğitim hizmetlerimizi sürdürmeye devam ediyoruz.
Bu saiklerle 2017 Kasım ayında toplayacağımız 19. Genel Kurulumuz için hazırlıklarımızı sürdürmekteyiz. ÖZDEBİR, tüm eğitim çevrelerinde kabul gören güçlü varlığını; artık bütün özel öğretim kurumlarını bünyesinde kucaklayabilecek bir yapıyla daha da güçlendirmiştir. İnanıyoruz ki; 19. Genel Kurulumuz özel öğretim alanının Türk Eğitim Sistemi içindeki yerini daha da güçlendirmek için üzerine düşeni yapacaktır.
Yeni bir öğretim yılına başlarken özel öğretim kurumlarımızın ve eğitimimizin sorunlarına çözümler bulmada dayanışma içinde olan, yaptığımız tüm çalışmalarda dün olduğu gibi bugün de eğitimi ulusal çıkarlarımızla bütünleştiren, üyelerinin yasal hak ve taleplerini önceleyen bir sivil toplum örgütü olma kararlılığımızla çalışmalarımızı sürdüreceğimizi belirterek, tüm meslektaşlarımın, öğrencilerimizin ve elbette velilerimizin başarılarla dolu bir yıl geçirmesini dilerim.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Faruk KÖPRÜLÜ / ÖZDEBİR / Özel Eğitim Öğretim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Her yıl olduğu gibi bu yıl da; biz eğitimciler, veli ve öğrencilerimiz açısından yoğun bir eğitim- öğretim dönemine başlamaktayız. Ülkemiz eğitim sistemi açısından başarılarla dolu bir eğitim-öğretim yılı geçmesi dileğiyle, sektörümüzü yakından ilgilendiren birkaç konuya değinmeye çalışacağım.
Eğitimcilerimiz, velilerimiz ve öğrencilerimiz tarafından bir süredir tartışılan, yenilenen öğretim programları, 18 Temmuz 2017 günü Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından açıklanmış olup bu eğitim-öğretim döneminde 1, 5 ve 9. sınıflar için uygulanmaya başlanacaktır.
Hatırlanacağı gibi, önce 2004 yılında 6 il ve 100 okulda başlatılan pilot uygulamayla ilköğretim öğretim programında köklü bir yenilik yapılmış, öğrenci merkezli eğitim modeli olarak adlandırılan bu program uygulanmaya başlanmıştı. 2005 yılında ise bu model tüm Türkiye genelinde hayata geçirilmişti.
2012 yılına gelindiğinde MEB, 5+3 şeklinde uygulanan 8 yıllık kesintisiz eğitimi 4+4+4 şeklinde 12 yıllık zorunlu eğitime çevirmiş, yeni sistemle okula başlama yaşından eğitim süresine kadar birçok başlık sil baştan değiştirilmişti. Haftalık ders saatleri değişirken, ortaokul ve lisedeki seçmeli dersler artırıldı, ders içeriklerinde kademeli olarak pek çok değişiklik yapılmaya başlandı. Böylesine köklü değişiklikler ve bu değişikliklerin etkileri henüz devam ederken 2016 yılının sonlarında başlatılan çalışma ile tüm kademelerde, her dersin öğretim programı bir kez daha değiştirildi.
Eğitim sistemimiz açısından böylesine köklü değişim süreçlerinin en geniş kesimlerce paylaşılarak, tüm paydaşların katılımıyla ve geniş zaman dilimlerine yayılarak yapılması elbette eğitim sektörünün tüm bileşenlerinin dileğidir. Süreçleri eğitimcilerimizin ve öğrencilerimizin en olumlu etkileneceği şekilde yönetmek ise eğitim sistemimiz içinde yer alan her kurumun ve idarecinin sorumluluğudur. Eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcılık gibi becerilerin kazandırılmasının öne çıkarıldığı, öğrenciyi ezbercilikten kurtararak neden-sonuç ilişkisi ile öğrenmenin sağlanacağı bir sistemi hayata geçirmek hepimizin ortak görevidir.
Yeni açıklanan ve bu eğitim-öğretim döneminden itibaren uygulanmaya başlanacak olan öğretim programlarının da geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz açısından olumlu sonuçlar doğurmasını, geleceğe ışık tutacak tecrübeler yaratmasını dilerim.
Özel Öğretim Kurumları Alanında Yaşanan Gelişmeler
Derneğimiz ÖZDEBİR’in faaliyet alanını oluşturan özel öğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler ve özellikle özel öğretim kurslarının verebileceği ders sayısını sınırlayan değişiklikler, son birkaç yıldır olduğu gibi bitirdiğimiz eğitim öğretim yılında da tartışılan konuların başını çekmiştir.
Hatırlanacağı üzere ilgili genelgenin, en fazla üç bilim grubunda özel öğretim kursu açılabileceğine ilişkin maddesinin Danıştay tarafından yürütmesinin durdurulması ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın konuyu tekrar gündeme almasıyla, belirlenen sekiz bilim grubundan beşini seçerek kurs faaliyeti verilmesine imkan sağlanmıştı. Bu değişiklik ile öğrencilerin ihtiyaç duyduğu dersleri tek bir çatı altında alabileceği kurumlar oluşturmanın önü açılmıştı. Hal böyleyken 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi ve ardından gelen olağanüstü hal (OHAL) ilanı, eğitim sektöründe de farklı önlemler alınmasına neden oldu. OHAL ilanının hemen ardından 5 Ağustos 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile beşe çıkarılan bilim grubu sayısı bire düşürüldü. Artı Eğitim Dergisi okurları ile önceki yazılarımızda detaylarını paylaşma fırsatı bulduğumuz bu konu, özel öğretim kursları nezdinde bir takım mağduriyetlere neden olmuştur.
Önümüzdeki eğitim-öğretim dönemleri için dileğimiz; öğrencilerimiz için daha işlevsel ve ihtiyaca dönük bir sistemin hayata geçirilmesidir. Çocuklarımızın ek ders ihtiyacını karşılayabilecek, onları her ders için ayrı bir kursa gitmekten kurtaracak bir düzenlemenin yapılmasının; uzun yıllardır özel öğretim kurumları için en ciddi sorunlardan biri olan kaçak yapıların da önünü kesecek, öğrencilerimiz ve velilerimiz açısından bu yapıları bir alternatif olmaktan çıkaracak bir adım olacağı kanaatindeyim.
Bakanlığımız 9 Aralık 2016’da Resmi Gazete’de yayınlanan 6764 sayılı Kanun ile kaçak eğitim-öğretim faaliyeti yapanlara önemli yaptırımlar getirmiş; bu gelişme sektörümüzü sevindirmiştir. Bizler için hayati önem taşıyan kayıt dışı kurumlarla mücadele konusunda atılan her adımı çok önemsiyor ve uygulama alanında da devamlılığını temenni ediyoruz.
Yine Derneğimizin faaliyet alanı ile ilgili tartışılan bir diğer konu ise Etüt Eğitim Merkezleri konusu olmuştur. Özel Öğretim Kursları ile ilgili böylesi bir düzenlemenin ardından ,Etüt Eğitim Merkezlerinin de 687 sayılı KHK ile kapatılması hükme bağlanmıştır. Bu KHK’da Öğrenci Etüt Eğitim Merkezleri tanımının 5580 sayılı Yasa’dan çıkarılması, 29/7/2017 tarihine kadar Okul, Çeşitli Kurslar, Özel Eğitim Okulu, Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi, Uzaktan Öğretim Kurumu, Özel Öğretim Kursu kurumlarından birinin gerektirdiği şartlara uygun hale getirilmeyen ve kurum açma izni buna göre düzenlenmeyen öğrenci etüt eğitim merkezleri hakkında sürekli kapatma işlemi uygulanacağı hükümleri yer almıştır.
Son gelinen noktada, 4/8/2017 tarihinde Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, özel öğrenci etüt eğitim merkezlerinin dönüşümünün tamamlandığını açıklamıştır. Buna göre; 1992 özel öğrenci etüt eğitim merkezinden 366´sının kurucu isteğiyle, 391´nini ise Bakanlık tarafından resen kapatıldığı, 1235´inin de başka bir özel öğretim kurumuna dönüşüm işlemlerinin yapıldığı bilgileri kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu kurumların 886´sının çeşitli özel kurslara, 294´ünün özel öğretim kurslarına, 53´ünün özel okula ve 2´sinin de özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine dönüştüğü, böylece "Özel Öğrenci Etüt Eğitim Merkezi" adıyla bir özel öğretim kurumu kalmadığı belirtilmiştir.
Bir diğer başlık ise özel öğretimde okullaşma oranında bir sıçramaya kaynaklık eden temel liseler konusudur. Temel liselerin 2019’dan sonraki durumlarının ne olacağı geçtiğimiz yıl da cevap aradığımız önemli sorulardan biriydi. Dönüşüm sürecinin ve o günün koşullarının zorunlu bir sonucu olarak açılan temel liseler, özel öğretim kurumları içinde belirtildiği gibi önemli nicel bir büyüklük taşımalarının yanı sıra, eğitim birikim ve deneyimleriyle, ekonomik değerleriyle desteklenmesi, geleceklerinin güvence altına alınması gereken kurumlardır.
Üniversiteye giriş sisteminde başarılarını kanıtlamış olan, özel öğretimin eğitimdeki payını artırmaya önemli katkılar sunan bu kurumlarımız uzun vadede varlıklarını sürdürmede önemli sorunlarla karşı karşıyadır. Yeniden gözden geçirilmesini zorunlu gördüğümüz bu konudaki belirsizliğin yeni eğitim-öğretim döneminde ortadan kaldırılması ve temel liselerin geleceğe güvenle bakabileceği bir düzenlemenin hayata geçirilmesi beklentimizdir.
Yeni Bir Eğitim-Öğretim Yılına Başlarken ÖZDEBİR
Özel öğretim alanı eğitim sistemimizin ayrılmaz bir parçasıdır. ÖZDEBİR sektördeki işbirliklerine öncülük etmiş, ortak çalışmaların hazırlayıcısı ve lokomotifi olmuş, ülke genelinde özel öğretim kurumlarını sahiplenmede üzerine düşeni yapmıştır. 1985’te Özel Dershaneler Birliği Derneği ÖZDEBİR adımızla eğitim dünyamızda yerini alan ve toplumda saygın bir yer edinen Kurumumuz, 17. Olağan Genel Kurulumuzda hem dershaneleri hem diğer özel öğretim kurumlarını çatısına alan bir yapıya dönüşmüş ve Özel Dershaneler ve Özel Öğretim Kurumları Birliği Derneği adını almıştı. Özel Dershanelerin eğitim sistemimizdeki düzenlemelerle “dönüştürülmesi” ve “dershane” tanımının yasadan çıkarılmış olması, Kurumumuzun da adında değişiklik yapmayı zorunlu kıldı. 18. Olağan Genel Kurulumuzda yapılan tüzük değişikliğiyle, bir marka olan kısa adımız “ÖZDEBİR” korundu ve Derneğimiz Özel Eğitim - Öğretim Derneği adını aldı. 2013 Kasımından bu yana tüm özel öğretim kurumlarının/kurucularının üye olabildiği yeni yapımızla, 30 yılı aşkın geçmişimizi yarınlara taşımaya; Atatürk’ün gösterdiği yolda eğitim hizmetlerimizi sürdürmeye devam ediyoruz.
Bu saiklerle 2017 Kasım ayında toplayacağımız 19. Genel Kurulumuz için hazırlıklarımızı sürdürmekteyiz. ÖZDEBİR, tüm eğitim çevrelerinde kabul gören güçlü varlığını; artık bütün özel öğretim kurumlarını bünyesinde kucaklayabilecek bir yapıyla daha da güçlendirmiştir. İnanıyoruz ki; 19. Genel Kurulumuz özel öğretim alanının Türk Eğitim Sistemi içindeki yerini daha da güçlendirmek için üzerine düşeni yapacaktır.
Yeni bir öğretim yılına başlarken özel öğretim kurumlarımızın ve eğitimimizin sorunlarına çözümler bulmada dayanışma içinde olan, yaptığımız tüm çalışmalarda dün olduğu gibi bugün de eğitimi ulusal çıkarlarımızla bütünleştiren, üyelerinin yasal hak ve taleplerini önceleyen bir sivil toplum örgütü olma kararlılığımızla çalışmalarımızı sürdüreceğimizi belirterek, tüm meslektaşlarımın, öğrencilerimizin ve elbette velilerimizin başarılarla dolu bir yıl geçirmesini dilerim.
Son Güncelleme: Perşembe, 14 Eylül 2017 14:02
Gösterim: 2123
Selçuk Pehlivanoğlu - Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Geride bıraktığımız eğitim öğretim yılı hem ülkemizin yaşadığı olağanüstü koşullar sebebiyle oluşan olumsuzlukların bertaraf edilmeye çalışıldığı hem de eğitim sistemimizle ilgili temel problemleri odağa alan önemli kararların konuşulduğu bir eğitim öğretim yılı oldu.
Türk Eğitim Derneği olarak bir sivil toplum kuruluşu olmanın gerekliliğiyle eğitim sistemimize ilişkin sorunları ve çözüm önerilerimizi düzenli aralıklarla yaptığımız çalışmalarla paylaşıyoruz. Ülkemizdeki her çocuk nitelikli eğitime erişim sağlayana kadar dikkat çekmekten vazgeçmeyeceğimiz en önemli sorunumuzun eğitimde fırsat eşitliği ve adaletin sağlanması olduğunu düşünüyoruz. Geleceğe umutla bakabilmenin yolunun tüm çocuklarımıza adil ve nitelikli eğitim sağlamaktan geçtiği düşüncesinden hareketle Türk Eğitim Derneği çatısı altında yer alan tüm birimlerimizle herkes için adil ve nitelikli eğitime erişim olanağı sağlayacak bir eğitim sistemi için var gücümüzle çalışıyor, bu yolda atılan tüm adımlara katkı sağlamayı önemli görüyoruz.
OKUL ÖNCESİNİN KRİTİK ÖNEMİ
Tam da bu noktada; bireyin hayatı boyunca süren etkilere sahip okul öncesi eğitimin, adil ve nitelikli bir eğitim sistemi için öncelenmesi gereken alanların başında geldiğini düşünüyoruz. Erken çocukluk döneminde sağlanan nitelikli eğitim, fırsat eşitliği sağlamada ve nesilden nesile aktarılması muhtemel dezavantajları gidermede önemli bir yol olarak görülmektedir. Çocukluğun en kritik dönemine yapılan yatırımlar çocuğa ve dolayısıyla topluma kazandırdıkları açısından çarpan etkisi yaratmaktadır. Her çocuğun yaşama güçlü bir başlangıç yapabilmesi ve evrensel nitelikte bir eğitim alabilmesi, çocukların önemli bir kısmının gelişim dönemlerinin daha ilk basamağından geride bırakılmasını önlemekte; dolayısıyla toplumun bütünündeki eşitsizliklerin giderilmesinde kritik bir müdahale alanı olarak işlev görmektedir. Ancak, bazı ülkelerde 3 yaş için bile okul öncesine evrensel erişim sağlanmışken ülkemizde 5 yaşındaki çocukların sadece %59’u okul öncesi eğitime katılım sağlayabilmektedir. Türkiye’nin erken çocukluk eğitimine erişim konusunda dezavantajlı ve avantajlı kesim arasındaki makasın en çok açıldığı ülkelerden biri olması ise ülkemizde okul öncesine erişim ve katılımın önünde pek çok engel bulunduğuna işaret etmektedir. 2017-2019 Orta Vadeli Program’da okul öncesi eğitimin kademeli olarak zorunlu hale getirilmesine yönelik yer alan hedef bu engellerin kaldırılması için bir başlangıç noktası olarak düşünülebilir.
İKİLİ ÖĞRETİMİN KALDIRILMASI ÖNEMLİ BİR FIRSAT OLUR
Orta Vadeli Program’da yer verilen bir diğer hedef olan ikili öğretimin tamamen kaldırılmasına yönelik hedef ise, hem fırsat eşitliği hem de beşeri sermayenin niteliğinin artırılması için önemli bir fırsattır. Çocuklarımıza okullarda her açıdan doğalarına uygun koşulların sağlanması eğitim öğretim faaliyetlerine şüphesiz olumlu bir şekilde yansıyacaktır. Bu kapsamda altyapı problemlerinin sağlam gerekçeler üzerine tanımlanması ve planlamalarda dikkate alınması gerekliliğini korumaktadır. Öte yandan, son yıllarda okullarımızın fiziki olanaklarının güçlendirilmesi için çok fazla çalışma gerçekleştirilmiş olmasına rağmen temel altyapı problemlerinin giderilemediği okul sayımız ve bu problemlerden olumsuz etkilenen öğrenci sayımız yadsınamayacak kadar çoktur. Her okulda öğrencilerin kendini güvende hissedeceği ortamların yaratılmasına yönelik çalışmalar hız kesmeden devam etmelidir.
YABANCI DİL KONUSUNDA ATILAN ADIMLAR
Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim sisteminin niteliğini artırmaya yönelik adım attığı alanlardan bir diğeri yabancı dil öğretimidir. Sayın Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 5.sınıflara yabancı dil ağırlıklı eğitim verilmesine ilişkin uygulamayla ilgili yaptığı açıklamalarda TED okullarındaki yabancı dil öğretim programlarını örnek olarak göstermiştir. Okullarımızın yabancı dil öğretimi hedefleri arasında yer alan İngilizce yazılmış bir metni okumaktan zevk alan, tartışabilen, yorum yapabilen; günlük yaşamda yurt içi ve yurt dışında yabancı dilde iletişim kurabilen; akademik düzeyde İngilizce kullanmayı bilen bireyler yetiştirme hedefinin ülkemiz genelinde kapsayıcı olması için atılan adımlar, küresel yetkinliklerin her geçen gün daha çok odağa alındığı uluslararası eğitim politikaları dikkate alındığında ayrı bir önem kazanmaktadır.
Yeni eğitim-öğretim yılında temel sorunlarımızı çözme konusunda kararlı ve uygulanabilir adımların atılmasını umut ediyor, gençlerimizin geleceğe güvenle bakmalarını sağlamanın en önemli görevimiz olduğunun unutulmamasını diliyorum.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Selçuk Pehlivanoğlu - Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Geride bıraktığımız eğitim öğretim yılı hem ülkemizin yaşadığı olağanüstü koşullar sebebiyle oluşan olumsuzlukların bertaraf edilmeye çalışıldığı hem de eğitim sistemimizle ilgili temel problemleri odağa alan önemli kararların konuşulduğu bir eğitim öğretim yılı oldu.
Türk Eğitim Derneği olarak bir sivil toplum kuruluşu olmanın gerekliliğiyle eğitim sistemimize ilişkin sorunları ve çözüm önerilerimizi düzenli aralıklarla yaptığımız çalışmalarla paylaşıyoruz. Ülkemizdeki her çocuk nitelikli eğitime erişim sağlayana kadar dikkat çekmekten vazgeçmeyeceğimiz en önemli sorunumuzun eğitimde fırsat eşitliği ve adaletin sağlanması olduğunu düşünüyoruz. Geleceğe umutla bakabilmenin yolunun tüm çocuklarımıza adil ve nitelikli eğitim sağlamaktan geçtiği düşüncesinden hareketle Türk Eğitim Derneği çatısı altında yer alan tüm birimlerimizle herkes için adil ve nitelikli eğitime erişim olanağı sağlayacak bir eğitim sistemi için var gücümüzle çalışıyor, bu yolda atılan tüm adımlara katkı sağlamayı önemli görüyoruz.
OKUL ÖNCESİNİN KRİTİK ÖNEMİ
Tam da bu noktada; bireyin hayatı boyunca süren etkilere sahip okul öncesi eğitimin, adil ve nitelikli bir eğitim sistemi için öncelenmesi gereken alanların başında geldiğini düşünüyoruz. Erken çocukluk döneminde sağlanan nitelikli eğitim, fırsat eşitliği sağlamada ve nesilden nesile aktarılması muhtemel dezavantajları gidermede önemli bir yol olarak görülmektedir. Çocukluğun en kritik dönemine yapılan yatırımlar çocuğa ve dolayısıyla topluma kazandırdıkları açısından çarpan etkisi yaratmaktadır. Her çocuğun yaşama güçlü bir başlangıç yapabilmesi ve evrensel nitelikte bir eğitim alabilmesi, çocukların önemli bir kısmının gelişim dönemlerinin daha ilk basamağından geride bırakılmasını önlemekte; dolayısıyla toplumun bütünündeki eşitsizliklerin giderilmesinde kritik bir müdahale alanı olarak işlev görmektedir. Ancak, bazı ülkelerde 3 yaş için bile okul öncesine evrensel erişim sağlanmışken ülkemizde 5 yaşındaki çocukların sadece %59’u okul öncesi eğitime katılım sağlayabilmektedir. Türkiye’nin erken çocukluk eğitimine erişim konusunda dezavantajlı ve avantajlı kesim arasındaki makasın en çok açıldığı ülkelerden biri olması ise ülkemizde okul öncesine erişim ve katılımın önünde pek çok engel bulunduğuna işaret etmektedir. 2017-2019 Orta Vadeli Program’da okul öncesi eğitimin kademeli olarak zorunlu hale getirilmesine yönelik yer alan hedef bu engellerin kaldırılması için bir başlangıç noktası olarak düşünülebilir.
İKİLİ ÖĞRETİMİN KALDIRILMASI ÖNEMLİ BİR FIRSAT OLUR
Orta Vadeli Program’da yer verilen bir diğer hedef olan ikili öğretimin tamamen kaldırılmasına yönelik hedef ise, hem fırsat eşitliği hem de beşeri sermayenin niteliğinin artırılması için önemli bir fırsattır. Çocuklarımıza okullarda her açıdan doğalarına uygun koşulların sağlanması eğitim öğretim faaliyetlerine şüphesiz olumlu bir şekilde yansıyacaktır. Bu kapsamda altyapı problemlerinin sağlam gerekçeler üzerine tanımlanması ve planlamalarda dikkate alınması gerekliliğini korumaktadır. Öte yandan, son yıllarda okullarımızın fiziki olanaklarının güçlendirilmesi için çok fazla çalışma gerçekleştirilmiş olmasına rağmen temel altyapı problemlerinin giderilemediği okul sayımız ve bu problemlerden olumsuz etkilenen öğrenci sayımız yadsınamayacak kadar çoktur. Her okulda öğrencilerin kendini güvende hissedeceği ortamların yaratılmasına yönelik çalışmalar hız kesmeden devam etmelidir.
YABANCI DİL KONUSUNDA ATILAN ADIMLAR
Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim sisteminin niteliğini artırmaya yönelik adım attığı alanlardan bir diğeri yabancı dil öğretimidir. Sayın Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 5.sınıflara yabancı dil ağırlıklı eğitim verilmesine ilişkin uygulamayla ilgili yaptığı açıklamalarda TED okullarındaki yabancı dil öğretim programlarını örnek olarak göstermiştir. Okullarımızın yabancı dil öğretimi hedefleri arasında yer alan İngilizce yazılmış bir metni okumaktan zevk alan, tartışabilen, yorum yapabilen; günlük yaşamda yurt içi ve yurt dışında yabancı dilde iletişim kurabilen; akademik düzeyde İngilizce kullanmayı bilen bireyler yetiştirme hedefinin ülkemiz genelinde kapsayıcı olması için atılan adımlar, küresel yetkinliklerin her geçen gün daha çok odağa alındığı uluslararası eğitim politikaları dikkate alındığında ayrı bir önem kazanmaktadır.
Yeni eğitim-öğretim yılında temel sorunlarımızı çözme konusunda kararlı ve uygulanabilir adımların atılmasını umut ediyor, gençlerimizin geleceğe güvenle bakmalarını sağlamanın en önemli görevimiz olduğunun unutulmamasını diliyorum.
Son Güncelleme: Perşembe, 14 Eylül 2017 13:59
Gösterim: 2465
Milli Eğitim Bakanlığı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) Sistemi kapsamında liselere yerleştirme sonuçlarını açıkladı.
Yerleştirme sonuçlarına ulaşmak için teılayınız: teog2017.meb.gov.tr
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) Sistemi kapsamında liselere yerleştirme sonuçlarını açıkladı.
Yerleştirme sonuçlarına ulaşmak için teılayınız: teog2017.meb.gov.tr
Son Güncelleme: Pazartesi, 07 Ağustos 2017 19:15
Gösterim: 3097
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir bugün görevinden istifa ettiğini açıkladı. ÖSYM'nin puan hesaplamasına ilişkin yaptığı hata sonrası bugün açıklama yapan Ömer Demir, "İlgili personelin kasıt taşımayan dikkatsizlikleri sonucu ortaya çıkan yerleştirme hatası nedeniyle ÖSYM'nin kurum olarak tartışılmasının önüne geçmek maksadıyla görevden ayrılma talebimi ilgili makama bugün itibarıyla sunmuş bulunmaktayım" diye konuştu.ÖSYM Başkanı Ömer Demir istifa sonrası yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Personelin kasıt taşımayan dikkatsizlikleri sonucu ortaya çıkan yerleştirme hatası nedeniyle ÖSYM’nin kurum olarak tartışılmasının önüne geçmek maksadıyla görevden ayrılma talebimi ilgili makama bugün itibarıyla sunmuş bulunmaktayım. Yapan 3 arkadaş akşam saatlerinde bana gelip böyle bir hata yaptık ne yapacağız dediler? Yapılacak olan hatayı düzeltip kamuoyunun bilgilendirilmesidir dedik ve bahsettiğim süreç böyle çalıştı.
O arkadaşlarla ilgili ben kasıtsız bir kusur olduğunu gördüm ve onlara verilebilecek bir yaptırımın benim istifam bağlamında bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Normalde yerleşmemeleri gerekirken yanlışlıkla yerleştirildikleri için kişiler için nesnel hak mahrumiyetinden bahsedemeyiz ama idari kusur olduğunu kabul ediyoruz. Yanlışlık sonucu kişi bir hak kazanabiliyor olamaz.
Kurum hata yaptıysa hatasının nedir karşılığı yapılabilir. Kusurumuz var kurum olarak böyle yapmamalıydık. ÖSYM’nin sistematik çalışması ve yapmasıyla ilgili bir güven sorunu olduğuna dair bir algı yok bende. Ama 2010 meselesi memleketimizin başına kabus gibi çökmüştür. Binlerce kamu görevlisi kamudan ihraç edilmiştir. Bütün bu kurumlara verilen zarar gibi buraya da zarar verilmiştir. Bunun dışında bu kurumun kendi doğal çalışma düzeni içerisinde kusur üretme meselesine ilişkin sabıkası söz konusu değil. Bu kuruma sahip çıkmalıyız. Hepimizin haklarını elde etmesinde rol alan bir kurumdur. Buna sahip çıkmak buradan ayrılmayı gerektiriyorsa ayrılmalıyız. Burada bulunmayı gerektiriyorsa bulunmalıyız. Bunun özellikle vurgulanması için ben görevden ayrılma talebimi ilettim. Puan hesaplamasında iki ayrı ekip hesaplayıp yapıyor. Farklı bir sonuç olursa nereden kaynaklandığı yapılıyor. Ama yerleştirmelerde şimdiye kadar buna benzer bir riskle karşılaşılmadığı için ikili yerleştirme yapılmadı. Bundan sonra yapılabilir belki, çokta isabetli olur" diye konuştu.
Demir, sorular üzerine "Şaibeli diye bir şey söz konusu olamaz. Bu kural ilk kez bu yıl gelmiş. Üst üste gelince böyle bir hata ortaya çıkmış oldu. Şaibeli bir durum söz konusu olamaz. Bütün adaylar cevap kağıtlarına ulaşabiliyorlar" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir bugün görevinden istifa ettiğini açıkladı. ÖSYM'nin puan hesaplamasına ilişkin yaptığı hata sonrası bugün açıklama yapan Ömer Demir, "İlgili personelin kasıt taşımayan dikkatsizlikleri sonucu ortaya çıkan yerleştirme hatası nedeniyle ÖSYM'nin kurum olarak tartışılmasının önüne geçmek maksadıyla görevden ayrılma talebimi ilgili makama bugün itibarıyla sunmuş bulunmaktayım" diye konuştu.ÖSYM Başkanı Ömer Demir istifa sonrası yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Personelin kasıt taşımayan dikkatsizlikleri sonucu ortaya çıkan yerleştirme hatası nedeniyle ÖSYM’nin kurum olarak tartışılmasının önüne geçmek maksadıyla görevden ayrılma talebimi ilgili makama bugün itibarıyla sunmuş bulunmaktayım. Yapan 3 arkadaş akşam saatlerinde bana gelip böyle bir hata yaptık ne yapacağız dediler? Yapılacak olan hatayı düzeltip kamuoyunun bilgilendirilmesidir dedik ve bahsettiğim süreç böyle çalıştı.
O arkadaşlarla ilgili ben kasıtsız bir kusur olduğunu gördüm ve onlara verilebilecek bir yaptırımın benim istifam bağlamında bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Normalde yerleşmemeleri gerekirken yanlışlıkla yerleştirildikleri için kişiler için nesnel hak mahrumiyetinden bahsedemeyiz ama idari kusur olduğunu kabul ediyoruz. Yanlışlık sonucu kişi bir hak kazanabiliyor olamaz.
Kurum hata yaptıysa hatasının nedir karşılığı yapılabilir. Kusurumuz var kurum olarak böyle yapmamalıydık. ÖSYM’nin sistematik çalışması ve yapmasıyla ilgili bir güven sorunu olduğuna dair bir algı yok bende. Ama 2010 meselesi memleketimizin başına kabus gibi çökmüştür. Binlerce kamu görevlisi kamudan ihraç edilmiştir. Bütün bu kurumlara verilen zarar gibi buraya da zarar verilmiştir. Bunun dışında bu kurumun kendi doğal çalışma düzeni içerisinde kusur üretme meselesine ilişkin sabıkası söz konusu değil. Bu kuruma sahip çıkmalıyız. Hepimizin haklarını elde etmesinde rol alan bir kurumdur. Buna sahip çıkmak buradan ayrılmayı gerektiriyorsa ayrılmalıyız. Burada bulunmayı gerektiriyorsa bulunmalıyız. Bunun özellikle vurgulanması için ben görevden ayrılma talebimi ilettim. Puan hesaplamasında iki ayrı ekip hesaplayıp yapıyor. Farklı bir sonuç olursa nereden kaynaklandığı yapılıyor. Ama yerleştirmelerde şimdiye kadar buna benzer bir riskle karşılaşılmadığı için ikili yerleştirme yapılmadı. Bundan sonra yapılabilir belki, çokta isabetli olur" diye konuştu.
Demir, sorular üzerine "Şaibeli diye bir şey söz konusu olamaz. Bu kural ilk kez bu yıl gelmiş. Üst üste gelince böyle bir hata ortaya çıkmış oldu. Şaibeli bir durum söz konusu olamaz. Bütün adaylar cevap kağıtlarına ulaşabiliyorlar" dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 21 Ağustos 2017 19:28
Gösterim: 2680
ÖSYM, 2017-ÖSYS yerleştirme sonuçlarının 8 Ağustos'ta "https:/sonuc.osym.gov.tr" internet adresinden açıklanacağını bildirdi.
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), 2017-ÖSYS yerleştirme sonuçlarının, 8 Ağustos'ta "https:/sonuc.osym.gov.tr" internet adresinden açıklanacağını bildirdi.
ÖSYM'nin sosyal medya hesabı Twitter adresinden yapılan paylaşıma göre, üniversite yerleştirme sonuçları 8 Ağustos'ta açıklanacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
ÖSYM, 2017-ÖSYS yerleştirme sonuçlarının 8 Ağustos'ta "https:/sonuc.osym.gov.tr" internet adresinden açıklanacağını bildirdi.
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), 2017-ÖSYS yerleştirme sonuçlarının, 8 Ağustos'ta "https:/sonuc.osym.gov.tr" internet adresinden açıklanacağını bildirdi.
ÖSYM'nin sosyal medya hesabı Twitter adresinden yapılan paylaşıma göre, üniversite yerleştirme sonuçları 8 Ağustos'ta açıklanacak.
Son Güncelleme: Cumartesi, 05 Ağustos 2017 13:21
Gösterim: 2663