Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Doğa Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Şimşek Doğuş Okulları ve Doğuş Üniversitesi’nin Doğa Grubu’na geçmesinin arka planını anlattı.
fethi_simsek_dogu_gozacanOrtada herhangi bir parasal ilişkinin bulunmadığını sadece güvene dayalı bir değişim gerçekleştiğini söyleyen Fethi Şimşek, Doğuş Okulları Kurucusu Doğu Gözaçan ile yaptıkları görüşmeyi Eğitimtercihi’ne açıkladı. “Doğu Bey bize sorumluluk devretti” diyen Fethi Şimşek, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Eğitim dünyasının duayenleri arasında yer alan Doğu Bey gibi önemli bir isim olmasaydı ben bu işin içinde yer almazdım. 40 yıldır eğitim sektörü içinde yer alan Doğu Gözaçan, saygın ve kaliteye dayalı eğitim anlayışıyla Doğuş Eğitim Kurumları ve Doğuş Üniversitesi’ni Türkiye’ye kazandıran önemli bir isimdir. 600 çalışanı 5000 öğrencisiyle Doğuş Eğitim Kurumlarının sorumluluğunu bize devretmiştir. Bu bir satın alma değildir. Sorumluluk devridir.”

Üniversite satın alınmaz
Bugün medyada çıkan bazı haberlerin mantık olarak yanlış ifade edildiğine dikkat çeken Fethi Şimşek, Doğuş Üniversitesi’nin satışı diye bir durumun olamayacağını vurguladı. “Söz konusu olan Mütevelli Heyeti’nin değişmesinden ibarettir” diyen Şimşek, üniversite mütevelli heyetinin devrinin sonradan ortaya çıktığını açıkladı. “Doğu Bey güvenmese bizimle bu anlaşmayı yapmazdı” diyen Şimşek, “Ortada tamamıyla güvene dayalı bir anlaşma vardır. Herhangi parasal bir devir söz konusu değildir. Üniversitenin mütevelli heyetinin değişmesiyle süreç tamamlanmış olacaktır. Şu anda prosedürler yerine getirilmektedir. Doğu Bey’in bize verdiği sorumluluğun farkındayız” diye konuştu. 

> Satın alma yok sorumluluk devri var

Doğa Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Şimşek Doğuş Okulları ve Doğuş Üniversitesi’nin Doğa Grubu’na geçmesinin arka planını anlattı.
fethi_simsek_dogu_gozacanOrtada herhangi bir parasal ilişkinin bulunmadığını sadece güvene dayalı bir değişim gerçekleştiğini söyleyen Fethi Şimşek, Doğuş Okulları Kurucusu Doğu Gözaçan ile yaptıkları görüşmeyi Eğitimtercihi’ne açıkladı. “Doğu Bey bize sorumluluk devretti” diyen Fethi Şimşek, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Eğitim dünyasının duayenleri arasında yer alan Doğu Bey gibi önemli bir isim olmasaydı ben bu işin içinde yer almazdım. 40 yıldır eğitim sektörü içinde yer alan Doğu Gözaçan, saygın ve kaliteye dayalı eğitim anlayışıyla Doğuş Eğitim Kurumları ve Doğuş Üniversitesi’ni Türkiye’ye kazandıran önemli bir isimdir. 600 çalışanı 5000 öğrencisiyle Doğuş Eğitim Kurumlarının sorumluluğunu bize devretmiştir. Bu bir satın alma değildir. Sorumluluk devridir.”

Üniversite satın alınmaz
Bugün medyada çıkan bazı haberlerin mantık olarak yanlış ifade edildiğine dikkat çeken Fethi Şimşek, Doğuş Üniversitesi’nin satışı diye bir durumun olamayacağını vurguladı. “Söz konusu olan Mütevelli Heyeti’nin değişmesinden ibarettir” diyen Şimşek, üniversite mütevelli heyetinin devrinin sonradan ortaya çıktığını açıkladı. “Doğu Bey güvenmese bizimle bu anlaşmayı yapmazdı” diyen Şimşek, “Ortada tamamıyla güvene dayalı bir anlaşma vardır. Herhangi parasal bir devir söz konusu değildir. Üniversitenin mütevelli heyetinin değişmesiyle süreç tamamlanmış olacaktır. Şu anda prosedürler yerine getirilmektedir. Doğu Bey’in bize verdiği sorumluluğun farkındayız” diye konuştu. 

Son Güncelleme: Salı, 21 May 2013 15:16

Gösterim: 5471

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Eş Başkanı Cem Gülan, özel okulların yüzde 60’ının kar etmediğini belirtti

Özel okulların tüm alanlarda eğitimin lokomotifi olduğunu söyleyen Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Eş Başkanı Cem Gülan, özel okulların gelişimi için teşvik mekanizmalarından önce eğitim-öğretim anlamında kontrollü serbestlik verilmesinin daha yararlı olacağına dikkat çekiyor. Önümüzdeki dönemde özel okullaşma oranlarında küçük artışlar beklediklerini ifade eden Cem Gülan ile, 4+4+4’ün özel okullara etkisinden zincir okullara, kurumlar arasındaki rekabetten özel okulların toplumdaki algısına bir çok konuyu konuştuk.

Özel okul sektörünün bugün için geldiği noktayı değerlendirebilir misiniz?

Türkiye’de özel okulların gelişimini yeterli görüyor musunuz? Özel okulların gelişimi için teşvik mekanizmaları üzerinde nasıl iyileştirmeler yapılmalı?

Özel okulculuk son yıllar içinde oransal olarak % 4 seviyesine yaklaşmıştır. Hiç şüphesiz bu oran gelişmiş ülkeler ortalamasının altındadır. Bunun başlıca nedenleri arasında ülkemizde gelişmiş ülkelerin tersine reel teşvikler olmaması ve devletin özel okullardan doğrudan hizmet satın almaması sayılabilir. Nitelik anlamında özel okullar akademik başarı, yabancı dil, fiziki yapı, teknoloji kullanımı gibi konularda ve tüm alanlarda eğitimin geneline lokomotif vazifesi görmektedir. Özel okulların gelişimi için teşvik mekanizmalarından önce eğitim-öğretim anlamında kontrollü serbestlik verilmesi daha yararlı olacaktır. Zira bugünkü şekliyle özel okullar paralı resmi okullar gibi eğitim-öğretim yapmak zorundadır, haftalık derslerden, seçmeli derslere, programdan, yeni sistemlerin denenmesine kadar her konu Bakanlığın iznine tabidir. Halbuki özel okullar yenilik ve değişimi ülkemize kazandıran kurumlar olmalı ancak tüm yapılanlar Devlet tarafından denetlenmelidir. Ekonomik anlamda ise reel olmayan mevcut teşvik planları yerine gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Devlet veya yerel yönetimler tarafından doğrudan öğrenci başına ödeme ile hizmet satın alımı hayata geçirilmelidir.

4+4+4 uygulamasının özel okulculuk sektörü üzerindeki etkisi nasıl olmuştur? Bu çerçevede bir değerlendirme yapabilir misiniz?

4+4+4 sistemi özel okullar için çok büyük bir değişiklik veya yenilik getirmemiştir. Aslında ciddi değişim olarak kabul edilebilecek konular zaten özel okullarda uygulanmaktaydı. Özel okullar için sorun 60-66 aylık çocukların 1. sınıfa kabul edilmesinde yaşanmıştır. İlk bakışta birinci sınıflarda öğrenci artıran bu karar diğer yanda bağımsız özel anaokullarının ciddi öğrenci kaybına yol açmıştır. Küçük yaşta öğrenci alan okullar da çocukların sisteme uyumda sıkıntı yaşadığını dile getirmektedir.

Özel Fonlar özel okulculuğu tümünü etkileyebilir

Özel sermaye fonlarının eğitim sektörüne yönelik yatırımlarının arttığını görüyoruz. Sizce sektördeki yabancı sermayenin artışı beraberinde hangi sonuçları doğuracaktır? Sektöre olumlu ya da olumsuz etkileri neler olacaktır?

Yerli veya yabancı fonların özel okulculuk alanına ilgi gösterdiği açıktır. Bu konuya sağlıklı değerlendirmek için sahaya giren veya girmeyi düşünen fonların tarzını iyi bilmek gerekir. Genel olarak fonlar sahaya yaptıkları yatırımların getirisini kısa süreler içinde elde edip sahadan çıkmayı arzularlar. Bu nedenle amaç sayısal olarak hızlı büyümek yatırımı cazip hale getirerek iyi karla satmaktır. Bu tarz fonlar genellikle bina alımı veya inşası yerine kiralama, donatma ve reklam aşamasına ağırlık verirken diğer alanlarda ağır davranabilirler. Eğer sisteme bu tarz fonlar girmiş veya girerse ve zaman içinde eğitim kalitesi düşer ve verilen sözler yerine getirilmezse, özel okulculuğun tümü ağır darbe yiyebilir. Bu tarz bir olumsuz imajı silmek bin bir güçlükle silinen “Denize nazır diploma hazır okullar” imajını silmekten çok daha zor olabilir.

Eğer olumlu fonlar sisteme dahil olduysa ve olacaksa, daha fazla özel okul açılmasını, bu okulların devlet tarafından desteklenmesini ve eğitim kalitesinin yükselmesini sağlayabilirler.

Türkiye’deki özel okul sektörünü dünya ile kıyasladığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?

Gelişmiş ülkeler ile OECD ülkelerinde özel okulculuk %10 ile % 40 arası oranlarda değişen paya sahiptir. Özel okullaşma bizde olduğu gibi okul öncesinde yoğunlaşmaktadır. Bizden farklı olarak kiliseler, yerel yönetimler veya devlet tarafından desteklenen okullar bu oranın artmasında etkindir. Birçok ülkede devlet doğrudan öğrenci için okula para ödemekte, öğrenci velisinden çok az bir katkı alınmaktadır. Türkiye’de ise veliden alınan paranın üçte biri devlete gitmektedir.

Rekabet Kurulu’nun kısıtlamaları müdahaleyi engelliyor

Özel okullar arasına rekabetin giderek arttığı bir dönem yaşıyoruz. Bu rekabeti doğal buluyor musunuz? Rekabet koşullarının düzenlenmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?

Özellikle yerli ve yabancı fonlar ile sermayenin sektöre yönelmesi ile rekabet artmaktadır. Bazen rekabet son derece çirkin yollara başvurulmasıyla da ortaya çıkmaktadır. Geçmişte rekabetin etik kurallar çerçevesinde yapılması için gayret gösteren Derneğimiz, Rekabet Kurulu’nun getirdiği kısıtlar nedeniyle yaşanan çirkinliklere müdahale edememektedir. Bu nedenle eğitime gönül veren kurumlar ile ticari karlarına önem veren kurumlar değerlendirmesini yapmak velilere ve kamuoyuna kalmıştır.

Fast food’a karşı gurme restaurantlar

Zincir okullar olgusu ön plana çıkıyor. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Küçük okulların birleşerek zincir okullar haine geleceği veya büyük zincirlerin küçük okulları alacağı öngörülüyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?

Yukarıdaki pek çok maddede bu konuya değindim. Doğal olarak zincirlerin yeterli gücü olmayan okulları toplaması doğal görülmelidir. Küçük okulların bir araya gelerek zincirler oluşturması çok kolay gözükmemektedir. Güçlü ekonomik yapıya sahip, iyi geçmişi olan ve talep gören okullar ise durumlarını güçlendirerek yaşamaya devam edecektir. Bize göre eğitim çok özel ve farklı bir alandır. Bu alandaki zincirleşme market-bakkal örnekleminden çok fast food-gurme restaurant örneklemine benzeyecektir. Yani gerçek kalite ve özgün eğitim hizmeti veren kurumlar zincirlere göre ciddi üstünlük sağlayacaktır.

Özel okulların yüzde 60’ı kar etmiyor

Toplumda özel okullara yönelik algıyı nasıl görüyorsunuz? Burada tespit ettiğiniz müspet ya da menfi algılar nelerdir? Bu çerçevede yapılması gerekenleri ve sektöre tavsiyeleriniz neler olacaktır?

Toplumda özel okullar hemen her alanda üstün görülen ekonomik gücü yeterli olan insanların gittiği, ekonomik gücü yeterli olmayan insanların ise şartlarını zorladığı kurumlar olarak görülmektedir. Ancak pek çok veli ve basın mensubu özel okul sahibi kişi ya da kurumların sadece parayı düşünen ve yüksek ücret talep eden kişi ya da kurumlar olduğunu düşünmektedir. Aslında Türkiye’deki yaklaşık 4500 özel okulun ücreti düşünüldüğünde basının ve kişilerin bu izlenime sahip olmasına neden olan kurum sayısının % 10’u geçmeyeceği görülecektir. Ve yine aslında bu kurumlar en çok talep edilen ve toplumun dikkatinin yoğunlaştığı kurumlardır. Arz-talep dengesi içinde bu kurumlara yönelen kişiler zaman içinde şikayetçi olmaktadır. Köklü bir araştırma yapılsa özel okulların yaklaşık % 60’ının hiç kar etmediği görülebilir. Her ne kadar Maliye Bakanlığı kabul etmese de dürüst çalışan kurumların veliden aldığı ücretin üçte biri devlete gider. Bu şartlarda yarı kontenjanla çalışan kurumların ücretleri düşürmeleri pek mümkün olamamaktadır. Kurumlara tavsiyemiz sabırla ve dürüstçe hizmete devam etmeleri ve devletimizin gelişmiş ülkelerin verdiği teşvikleri vereceği günlerin gelmesini beklemeleridir.

DEVLETİN HİZMET SATIN ALMASI

Önümüzdeki dönemlerde de özel okullaşma oranlarında küçük artışlar beklemekteyiz. Ancak dünya ekonomisinin bundan böyle zaman, zaman krizler yaşayacağı unutulmamalı ve nüfus artış hızımızdaki düşmenin de kritik seviyeler geldiği göz önünde bulundurulmalıdır. Ciddi bir özel okullaşma için doğrudan devletin hizmet satın alması gerekli görülmektedir.

Özel okul seçmenin SİHİRLİ FORMÜLÜ

Velilerin özel okullara ilgisi artıyor mu? Çocuklarını özel okula gönderecek velilere neler tavsiye dersiniz? Veliler özel okul seçerken nelere dikkat etmeliler?

Özel okul seçecek velilere için bana göre sihirli formül şudur. Önce seçenek azaltılmalı daha sonra kalan bir kaç okulun mezunları bulunarak onlara mezun oldukları okulların kendilerine ne kattığı sorulmalıdır. Eğer bu mezunlar memnun ve çocuklarını da aynı okula göndermeyi kabul ediyorlarsa bu kez okulda halen okumakta olan velilere ve öğrencilere ulaşılmalıdır. Eğer onlarda memnunsa okul kalitesini devam ettiriyor demektir ve gönül rahatlığı ile o okul tercih edilebilir. 

* Gelişmiş ülkeler ile OECD ülkelerinde özel okulculuk %10 ile % 40 arası oranlarda değişen paya sahiptir.

> Özel okulların yüzde 60’ı kar etmiyor

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Eş Başkanı Cem Gülan, özel okulların yüzde 60’ının kar etmediğini belirtti

Özel okulların tüm alanlarda eğitimin lokomotifi olduğunu söyleyen Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Eş Başkanı Cem Gülan, özel okulların gelişimi için teşvik mekanizmalarından önce eğitim-öğretim anlamında kontrollü serbestlik verilmesinin daha yararlı olacağına dikkat çekiyor. Önümüzdeki dönemde özel okullaşma oranlarında küçük artışlar beklediklerini ifade eden Cem Gülan ile, 4+4+4’ün özel okullara etkisinden zincir okullara, kurumlar arasındaki rekabetten özel okulların toplumdaki algısına bir çok konuyu konuştuk.

Özel okul sektörünün bugün için geldiği noktayı değerlendirebilir misiniz?

Türkiye’de özel okulların gelişimini yeterli görüyor musunuz? Özel okulların gelişimi için teşvik mekanizmaları üzerinde nasıl iyileştirmeler yapılmalı?

Özel okulculuk son yıllar içinde oransal olarak % 4 seviyesine yaklaşmıştır. Hiç şüphesiz bu oran gelişmiş ülkeler ortalamasının altındadır. Bunun başlıca nedenleri arasında ülkemizde gelişmiş ülkelerin tersine reel teşvikler olmaması ve devletin özel okullardan doğrudan hizmet satın almaması sayılabilir. Nitelik anlamında özel okullar akademik başarı, yabancı dil, fiziki yapı, teknoloji kullanımı gibi konularda ve tüm alanlarda eğitimin geneline lokomotif vazifesi görmektedir. Özel okulların gelişimi için teşvik mekanizmalarından önce eğitim-öğretim anlamında kontrollü serbestlik verilmesi daha yararlı olacaktır. Zira bugünkü şekliyle özel okullar paralı resmi okullar gibi eğitim-öğretim yapmak zorundadır, haftalık derslerden, seçmeli derslere, programdan, yeni sistemlerin denenmesine kadar her konu Bakanlığın iznine tabidir. Halbuki özel okullar yenilik ve değişimi ülkemize kazandıran kurumlar olmalı ancak tüm yapılanlar Devlet tarafından denetlenmelidir. Ekonomik anlamda ise reel olmayan mevcut teşvik planları yerine gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Devlet veya yerel yönetimler tarafından doğrudan öğrenci başına ödeme ile hizmet satın alımı hayata geçirilmelidir.

4+4+4 uygulamasının özel okulculuk sektörü üzerindeki etkisi nasıl olmuştur? Bu çerçevede bir değerlendirme yapabilir misiniz?

4+4+4 sistemi özel okullar için çok büyük bir değişiklik veya yenilik getirmemiştir. Aslında ciddi değişim olarak kabul edilebilecek konular zaten özel okullarda uygulanmaktaydı. Özel okullar için sorun 60-66 aylık çocukların 1. sınıfa kabul edilmesinde yaşanmıştır. İlk bakışta birinci sınıflarda öğrenci artıran bu karar diğer yanda bağımsız özel anaokullarının ciddi öğrenci kaybına yol açmıştır. Küçük yaşta öğrenci alan okullar da çocukların sisteme uyumda sıkıntı yaşadığını dile getirmektedir.

Özel Fonlar özel okulculuğu tümünü etkileyebilir

Özel sermaye fonlarının eğitim sektörüne yönelik yatırımlarının arttığını görüyoruz. Sizce sektördeki yabancı sermayenin artışı beraberinde hangi sonuçları doğuracaktır? Sektöre olumlu ya da olumsuz etkileri neler olacaktır?

Yerli veya yabancı fonların özel okulculuk alanına ilgi gösterdiği açıktır. Bu konuya sağlıklı değerlendirmek için sahaya giren veya girmeyi düşünen fonların tarzını iyi bilmek gerekir. Genel olarak fonlar sahaya yaptıkları yatırımların getirisini kısa süreler içinde elde edip sahadan çıkmayı arzularlar. Bu nedenle amaç sayısal olarak hızlı büyümek yatırımı cazip hale getirerek iyi karla satmaktır. Bu tarz fonlar genellikle bina alımı veya inşası yerine kiralama, donatma ve reklam aşamasına ağırlık verirken diğer alanlarda ağır davranabilirler. Eğer sisteme bu tarz fonlar girmiş veya girerse ve zaman içinde eğitim kalitesi düşer ve verilen sözler yerine getirilmezse, özel okulculuğun tümü ağır darbe yiyebilir. Bu tarz bir olumsuz imajı silmek bin bir güçlükle silinen “Denize nazır diploma hazır okullar” imajını silmekten çok daha zor olabilir.

Eğer olumlu fonlar sisteme dahil olduysa ve olacaksa, daha fazla özel okul açılmasını, bu okulların devlet tarafından desteklenmesini ve eğitim kalitesinin yükselmesini sağlayabilirler.

Türkiye’deki özel okul sektörünü dünya ile kıyasladığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?

Gelişmiş ülkeler ile OECD ülkelerinde özel okulculuk %10 ile % 40 arası oranlarda değişen paya sahiptir. Özel okullaşma bizde olduğu gibi okul öncesinde yoğunlaşmaktadır. Bizden farklı olarak kiliseler, yerel yönetimler veya devlet tarafından desteklenen okullar bu oranın artmasında etkindir. Birçok ülkede devlet doğrudan öğrenci için okula para ödemekte, öğrenci velisinden çok az bir katkı alınmaktadır. Türkiye’de ise veliden alınan paranın üçte biri devlete gitmektedir.

Rekabet Kurulu’nun kısıtlamaları müdahaleyi engelliyor

Özel okullar arasına rekabetin giderek arttığı bir dönem yaşıyoruz. Bu rekabeti doğal buluyor musunuz? Rekabet koşullarının düzenlenmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?

Özellikle yerli ve yabancı fonlar ile sermayenin sektöre yönelmesi ile rekabet artmaktadır. Bazen rekabet son derece çirkin yollara başvurulmasıyla da ortaya çıkmaktadır. Geçmişte rekabetin etik kurallar çerçevesinde yapılması için gayret gösteren Derneğimiz, Rekabet Kurulu’nun getirdiği kısıtlar nedeniyle yaşanan çirkinliklere müdahale edememektedir. Bu nedenle eğitime gönül veren kurumlar ile ticari karlarına önem veren kurumlar değerlendirmesini yapmak velilere ve kamuoyuna kalmıştır.

Fast food’a karşı gurme restaurantlar

Zincir okullar olgusu ön plana çıkıyor. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Küçük okulların birleşerek zincir okullar haine geleceği veya büyük zincirlerin küçük okulları alacağı öngörülüyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?

Yukarıdaki pek çok maddede bu konuya değindim. Doğal olarak zincirlerin yeterli gücü olmayan okulları toplaması doğal görülmelidir. Küçük okulların bir araya gelerek zincirler oluşturması çok kolay gözükmemektedir. Güçlü ekonomik yapıya sahip, iyi geçmişi olan ve talep gören okullar ise durumlarını güçlendirerek yaşamaya devam edecektir. Bize göre eğitim çok özel ve farklı bir alandır. Bu alandaki zincirleşme market-bakkal örnekleminden çok fast food-gurme restaurant örneklemine benzeyecektir. Yani gerçek kalite ve özgün eğitim hizmeti veren kurumlar zincirlere göre ciddi üstünlük sağlayacaktır.

Özel okulların yüzde 60’ı kar etmiyor

Toplumda özel okullara yönelik algıyı nasıl görüyorsunuz? Burada tespit ettiğiniz müspet ya da menfi algılar nelerdir? Bu çerçevede yapılması gerekenleri ve sektöre tavsiyeleriniz neler olacaktır?

Toplumda özel okullar hemen her alanda üstün görülen ekonomik gücü yeterli olan insanların gittiği, ekonomik gücü yeterli olmayan insanların ise şartlarını zorladığı kurumlar olarak görülmektedir. Ancak pek çok veli ve basın mensubu özel okul sahibi kişi ya da kurumların sadece parayı düşünen ve yüksek ücret talep eden kişi ya da kurumlar olduğunu düşünmektedir. Aslında Türkiye’deki yaklaşık 4500 özel okulun ücreti düşünüldüğünde basının ve kişilerin bu izlenime sahip olmasına neden olan kurum sayısının % 10’u geçmeyeceği görülecektir. Ve yine aslında bu kurumlar en çok talep edilen ve toplumun dikkatinin yoğunlaştığı kurumlardır. Arz-talep dengesi içinde bu kurumlara yönelen kişiler zaman içinde şikayetçi olmaktadır. Köklü bir araştırma yapılsa özel okulların yaklaşık % 60’ının hiç kar etmediği görülebilir. Her ne kadar Maliye Bakanlığı kabul etmese de dürüst çalışan kurumların veliden aldığı ücretin üçte biri devlete gider. Bu şartlarda yarı kontenjanla çalışan kurumların ücretleri düşürmeleri pek mümkün olamamaktadır. Kurumlara tavsiyemiz sabırla ve dürüstçe hizmete devam etmeleri ve devletimizin gelişmiş ülkelerin verdiği teşvikleri vereceği günlerin gelmesini beklemeleridir.

DEVLETİN HİZMET SATIN ALMASI

Önümüzdeki dönemlerde de özel okullaşma oranlarında küçük artışlar beklemekteyiz. Ancak dünya ekonomisinin bundan böyle zaman, zaman krizler yaşayacağı unutulmamalı ve nüfus artış hızımızdaki düşmenin de kritik seviyeler geldiği göz önünde bulundurulmalıdır. Ciddi bir özel okullaşma için doğrudan devletin hizmet satın alması gerekli görülmektedir.

Özel okul seçmenin SİHİRLİ FORMÜLÜ

Velilerin özel okullara ilgisi artıyor mu? Çocuklarını özel okula gönderecek velilere neler tavsiye dersiniz? Veliler özel okul seçerken nelere dikkat etmeliler?

Özel okul seçecek velilere için bana göre sihirli formül şudur. Önce seçenek azaltılmalı daha sonra kalan bir kaç okulun mezunları bulunarak onlara mezun oldukları okulların kendilerine ne kattığı sorulmalıdır. Eğer bu mezunlar memnun ve çocuklarını da aynı okula göndermeyi kabul ediyorlarsa bu kez okulda halen okumakta olan velilere ve öğrencilere ulaşılmalıdır. Eğer onlarda memnunsa okul kalitesini devam ettiriyor demektir ve gönül rahatlığı ile o okul tercih edilebilir. 

* Gelişmiş ülkeler ile OECD ülkelerinde özel okulculuk %10 ile % 40 arası oranlarda değişen paya sahiptir.

Son Güncelleme: Pazartesi, 20 May 2013 14:24

Gösterim: 7015

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin 12 Mart 2013 tarihinde yapılan 32. Dönem Olağan Genel Kurul’unda alınan kararla eş başkanlık sistemine geçildi.

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği'nin 32. Dönem Olağan Genel Kurulu’nda aldığı kararla daha önce Cem Gülan'ın başkanlık yaptığı dernekte eş başkanlık modeline geçildi. Kurulda Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Eş Başkanlığı’na Özel Doğan Eğitim Kurumları’ndan Cem Gülan ile Özel Atacan Eğitim Kurumları’ndan Yusuf Tavukçuoğlu getirildi.

YÖNETİM KURULU ASİL ÜYELER

Yönetim Kurulu Eş Başkanı Cem GÜLAN Özel Doğan Eğitim Kurumları

Yönetim Kurulu Eş Başkanı Yusuf TAVUKÇUOĞLU Özel Atacan Eğitim Kurumları

Başkan Yardımcısı F. Nurullah DAL Özel Akasya Koleji

Genel Sekreter Hayik NİŞAN Özel Surp Haç Ermeni Lisesi

Muhasip Üye Özlem KARSAN Özel Oğuzkaan Eğitim Kurumları

Üye Mina AKCEN Ste. Pulcherie Fransız Lisesi

Üye Erdoğan BOZDEMİR FMV Özel Işık Okulları

Üye Erkan ÇELİK Özel Beykent Eğitim Kurumları

Üye Gökhan BAYBOĞAN Özel Çağ Eğitim Kurumları

YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYELER

Işıl Okan GÜLEN Özel Okan Eğitim Kurumları

Bora ÖZDEMİR Konya Özel İdeal Koleji

Melekşen DİRİKAL İzmir Özel Çamlaraltı Koleji

Necla KARATEKİN Özel Minik Tırtıl Anaokulu

Mehtap KASAPBAŞOĞLU Özel Kaplumbağa Anaokulu

DENETLEME KURULU ASİL

Kemal NAKİPOĞLU Özel Sağnak İÖO Kayseri

Leyla GÖKSEL Özel Adana Koleji

Saim MERAL Özel Tarhan Koleji

DENETLEME KURULU YEDEK

Kenan TAÇYILDIZ Özel Sakarya Doğa Koleji

Mehmet Faruk MELĠK Özel Fırat Koleji ġanlıurfa

Behiye ÖMEROĞLU Özel Nar Anaokulu

YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ BAŞKANLIK DİVANİ (Alfabetik sıra)

Ful Akıngüç ÖVER Özel Kültür Eğitim Kurumları

Güler KAMER Özel Amerikan Robert Lisesi

Nefise Ülker TURGUT İSTEK Özel Okulları

Dr. Rüstem EYÜBOĞLU Özel Eyüboğlu Eğitim Kurumları

Sevinç ATABAY TED Ankara Koleji

Dr. Yusuf EKİNCİ Gazi Üniversitesi Vakfı Özel Okulları

HAYSİYET DİVANI ASİL

Hüseyin ÇALIK Özel Antalya Koleji

Nur Yaşar ÖZBAY Özel Doku Kültür Anaokulu Ankara

Sabahattin ÖZBAKIR Özel Pera Güzel Sanatlar Lisesi

HAYSİYET DİVANI YEDEK

Nezihe TİFTİKÇİOĞLU Özel İstanbul İÖO

Cem ÇAKIR Özel Çakır İÖO Bursa

Sarven SERTŞİMŞEK Özel Aramyan-Uncuyan Ermeni İÖO

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

> Özel Okullar Birliği'nde 'Eş Başkanlık' dönemi

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin 12 Mart 2013 tarihinde yapılan 32. Dönem Olağan Genel Kurul’unda alınan kararla eş başkanlık sistemine geçildi.

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği'nin 32. Dönem Olağan Genel Kurulu’nda aldığı kararla daha önce Cem Gülan'ın başkanlık yaptığı dernekte eş başkanlık modeline geçildi. Kurulda Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Eş Başkanlığı’na Özel Doğan Eğitim Kurumları’ndan Cem Gülan ile Özel Atacan Eğitim Kurumları’ndan Yusuf Tavukçuoğlu getirildi.

YÖNETİM KURULU ASİL ÜYELER

Yönetim Kurulu Eş Başkanı Cem GÜLAN Özel Doğan Eğitim Kurumları

Yönetim Kurulu Eş Başkanı Yusuf TAVUKÇUOĞLU Özel Atacan Eğitim Kurumları

Başkan Yardımcısı F. Nurullah DAL Özel Akasya Koleji

Genel Sekreter Hayik NİŞAN Özel Surp Haç Ermeni Lisesi

Muhasip Üye Özlem KARSAN Özel Oğuzkaan Eğitim Kurumları

Üye Mina AKCEN Ste. Pulcherie Fransız Lisesi

Üye Erdoğan BOZDEMİR FMV Özel Işık Okulları

Üye Erkan ÇELİK Özel Beykent Eğitim Kurumları

Üye Gökhan BAYBOĞAN Özel Çağ Eğitim Kurumları

YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYELER

Işıl Okan GÜLEN Özel Okan Eğitim Kurumları

Bora ÖZDEMİR Konya Özel İdeal Koleji

Melekşen DİRİKAL İzmir Özel Çamlaraltı Koleji

Necla KARATEKİN Özel Minik Tırtıl Anaokulu

Mehtap KASAPBAŞOĞLU Özel Kaplumbağa Anaokulu

DENETLEME KURULU ASİL

Kemal NAKİPOĞLU Özel Sağnak İÖO Kayseri

Leyla GÖKSEL Özel Adana Koleji

Saim MERAL Özel Tarhan Koleji

DENETLEME KURULU YEDEK

Kenan TAÇYILDIZ Özel Sakarya Doğa Koleji

Mehmet Faruk MELĠK Özel Fırat Koleji ġanlıurfa

Behiye ÖMEROĞLU Özel Nar Anaokulu

YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ BAŞKANLIK DİVANİ (Alfabetik sıra)

Ful Akıngüç ÖVER Özel Kültür Eğitim Kurumları

Güler KAMER Özel Amerikan Robert Lisesi

Nefise Ülker TURGUT İSTEK Özel Okulları

Dr. Rüstem EYÜBOĞLU Özel Eyüboğlu Eğitim Kurumları

Sevinç ATABAY TED Ankara Koleji

Dr. Yusuf EKİNCİ Gazi Üniversitesi Vakfı Özel Okulları

HAYSİYET DİVANI ASİL

Hüseyin ÇALIK Özel Antalya Koleji

Nur Yaşar ÖZBAY Özel Doku Kültür Anaokulu Ankara

Sabahattin ÖZBAKIR Özel Pera Güzel Sanatlar Lisesi

HAYSİYET DİVANI YEDEK

Nezihe TİFTİKÇİOĞLU Özel İstanbul İÖO

Cem ÇAKIR Özel Çakır İÖO Bursa

Sarven SERTŞİMŞEK Özel Aramyan-Uncuyan Ermeni İÖO

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

Son Güncelleme: Perşembe, 14 Mart 2013 11:40

Gösterim: 3546

Samsung ve FMV Işık Okulları arasında imzalan işbirliği sonucunda tablet destekli eğitim için ilk pilot derslik FMV Işık Okulları Nişantaşı Kampüsü’nde kuruldu. Öğrenci ve öğretmenlere bu kapsamda kalemli tablet dağıtıldı.

Samsung Electronics ve FMV Işık Okulları arasında yapılan iş birliği sonucunda ilk pilot derslik FMV Işık Okulları Nişantaşı Kampüsü’nde kuruldu. Dünya genelinde şu anda 27 ülkede yürütülen uygulamada FMV Işık Okulları 6. Okul olarak Türkiye’yi temsil ediyor. Tablet destekli eğitime geçerken bünyesinde özel bir Eğitim Teknolojileri Birimi kuran ve öğrenci, öğretmen ve personeline 1.100 adet tablet dağıtan FMV Işık Okulları, aynı zamanda Samsung’un geliştirdiği yeni sınıf yönetim yazılımı “Samsung School” un Türkiye’deki ilk uygulayıcısı oldu. Pilot uygulama için seçilen FMV Işık Okulları’nda kurulan “Samsung School” interaktif bir ders ortamı sağlarken, öğrencilerin ders konularına ilgilerini yoğunlaştırarak derslerin verimliliğini arttırmayı ve öğretmenlerin de ders takibini kolaylaştırmayı hedefliyor.

27 ülke arasındaki ilk Türk pilot okul

Samsung Electronics’in “Samsung School” yazılımını geliştirmek amacı ile dünya genelinde 27 ülkede seçtiği okullar arasında olan FMV Işık Okulları dünya genelinde uygulamanın yürütüldüğü 6. okul olarak, tabletli eğitime geçerken bünyesinde bir Eğitim Teknolojileri Birimi de kurdu. FMV Işık Okulları, Samsung Electronics’in Türkiye’deki ilk partner okulu olarak altyapı ve planlama aşamasını tamamlayıp demo sınıflarıyla testlerine başlayarak, uygulamaya ilişkin birçok okula da danışmanlık yapıyor.

“Samsung Okul” projeleri, gelişmiş S Pen teknolojisine sahip olan Samsung’un Android işletim sistemli GALAXY Note 10.1 tableti ile birlikte yürütülüyor. S Pen sayesinde tablet bilgisayarın 10.1 inç ekranına bir kalem ve kağıdın işlevselliğinde ve hassasiyetinde yazı yazılabiliyor.

Öğretmenler ve öğrenciler tüm içerikleri anında paylaşabilecek

Öğretmenler, akıllı tahta için hazırladığı ve kullandığı tüm içerikleri, sunum, ses, video, e-kitap vb. tüm materyalleri öğrencilerinin tabletleriyle anında paylaşabilecekler.

Öğrenciler, öğretmenlerinin kendileriyle paylaştığı ya da internet üzerinden alabilecekleri içerikler ile çalışabilecek, sunumlar ve e-kitaplar üzerinde notlar alabilecek ve tüm içeriklerine tabletleri sayesinde istedikleri yerden erişebilecekler.

Öğretmenler, ders içerisinde anlık olarak soru sorabilecek ya da sınavlar düzenleyerek yanıtları belirlediği sürenin sonunda anında alabilecekler.

Öğretmenler, mesaj ve ödev yollayıp öğrencilerin tabletlerini ders içerisinde yönetebilecek, yoklamayı dijital olarak alabilecek ve tüm ders materyallerine anlık olarak tabletlerinden ulaşabilecekler.

Öğretmenler, dersi anlatırken sınıf içerisinde kablosuz görüntü aktarım teknolojisi sayesinde, tabletlerini akıllı tahta gibi kullanarak sınıf içerisinde belli bir yere bağlı kalmaksızın ders anlatabilecekler.

Öğrenci ve öğretmenler okul kütüphanesindeki dijital ortama geçirilmiş kitapları tabletlerinden okuyabilecekler.

Öğrenciler okula geldiklerinde onları ‘okul ekranı’ karşılayacak. Okulda kullanabileceği uygulamalar dışında, kademeli güvenlik sistemi okul içerisinde öğrencilerin istediği her siteye erişmesini engelleyecek.

Herkes demo sınıflardan yararlanabilecek

Herkesin tabletli eğitim olanaklarından yararlanabilmesi için kampüslerinde, içerisinde öğrenci ve öğretmen tabletleriyle etkileşimli akıllı tahta bulunan demo sınıflar oluşturan FMV Işık Okulları, tüm öğretmenlerine önceden randevu alarak sınıflarıyla birlikte bu teknolojik ortamda ders yapabilme imkanı da sunuyor.

Öğretmenlere tabletli eğitimin sunduğu olanaklar ve yeniliklere ilişkin her hafta düzenli eğitim verileceği FMV Işık Okulları’nda, Eğitim Teknoloji Birimi’nin okul öğrencilerinden oluşturacağı S -Tech ekipler ise diğer öğrencilere destek veriyor olacaklar.

> Öğrenciler kalemli tabletle eğitim görüyor

Samsung ve FMV Işık Okulları arasında imzalan işbirliği sonucunda tablet destekli eğitim için ilk pilot derslik FMV Işık Okulları Nişantaşı Kampüsü’nde kuruldu. Öğrenci ve öğretmenlere bu kapsamda kalemli tablet dağıtıldı.

Samsung Electronics ve FMV Işık Okulları arasında yapılan iş birliği sonucunda ilk pilot derslik FMV Işık Okulları Nişantaşı Kampüsü’nde kuruldu. Dünya genelinde şu anda 27 ülkede yürütülen uygulamada FMV Işık Okulları 6. Okul olarak Türkiye’yi temsil ediyor. Tablet destekli eğitime geçerken bünyesinde özel bir Eğitim Teknolojileri Birimi kuran ve öğrenci, öğretmen ve personeline 1.100 adet tablet dağıtan FMV Işık Okulları, aynı zamanda Samsung’un geliştirdiği yeni sınıf yönetim yazılımı “Samsung School” un Türkiye’deki ilk uygulayıcısı oldu. Pilot uygulama için seçilen FMV Işık Okulları’nda kurulan “Samsung School” interaktif bir ders ortamı sağlarken, öğrencilerin ders konularına ilgilerini yoğunlaştırarak derslerin verimliliğini arttırmayı ve öğretmenlerin de ders takibini kolaylaştırmayı hedefliyor.

27 ülke arasındaki ilk Türk pilot okul

Samsung Electronics’in “Samsung School” yazılımını geliştirmek amacı ile dünya genelinde 27 ülkede seçtiği okullar arasında olan FMV Işık Okulları dünya genelinde uygulamanın yürütüldüğü 6. okul olarak, tabletli eğitime geçerken bünyesinde bir Eğitim Teknolojileri Birimi de kurdu. FMV Işık Okulları, Samsung Electronics’in Türkiye’deki ilk partner okulu olarak altyapı ve planlama aşamasını tamamlayıp demo sınıflarıyla testlerine başlayarak, uygulamaya ilişkin birçok okula da danışmanlık yapıyor.

“Samsung Okul” projeleri, gelişmiş S Pen teknolojisine sahip olan Samsung’un Android işletim sistemli GALAXY Note 10.1 tableti ile birlikte yürütülüyor. S Pen sayesinde tablet bilgisayarın 10.1 inç ekranına bir kalem ve kağıdın işlevselliğinde ve hassasiyetinde yazı yazılabiliyor.

Öğretmenler ve öğrenciler tüm içerikleri anında paylaşabilecek

Öğretmenler, akıllı tahta için hazırladığı ve kullandığı tüm içerikleri, sunum, ses, video, e-kitap vb. tüm materyalleri öğrencilerinin tabletleriyle anında paylaşabilecekler.

Öğrenciler, öğretmenlerinin kendileriyle paylaştığı ya da internet üzerinden alabilecekleri içerikler ile çalışabilecek, sunumlar ve e-kitaplar üzerinde notlar alabilecek ve tüm içeriklerine tabletleri sayesinde istedikleri yerden erişebilecekler.

Öğretmenler, ders içerisinde anlık olarak soru sorabilecek ya da sınavlar düzenleyerek yanıtları belirlediği sürenin sonunda anında alabilecekler.

Öğretmenler, mesaj ve ödev yollayıp öğrencilerin tabletlerini ders içerisinde yönetebilecek, yoklamayı dijital olarak alabilecek ve tüm ders materyallerine anlık olarak tabletlerinden ulaşabilecekler.

Öğretmenler, dersi anlatırken sınıf içerisinde kablosuz görüntü aktarım teknolojisi sayesinde, tabletlerini akıllı tahta gibi kullanarak sınıf içerisinde belli bir yere bağlı kalmaksızın ders anlatabilecekler.

Öğrenci ve öğretmenler okul kütüphanesindeki dijital ortama geçirilmiş kitapları tabletlerinden okuyabilecekler.

Öğrenciler okula geldiklerinde onları ‘okul ekranı’ karşılayacak. Okulda kullanabileceği uygulamalar dışında, kademeli güvenlik sistemi okul içerisinde öğrencilerin istediği her siteye erişmesini engelleyecek.

Herkes demo sınıflardan yararlanabilecek

Herkesin tabletli eğitim olanaklarından yararlanabilmesi için kampüslerinde, içerisinde öğrenci ve öğretmen tabletleriyle etkileşimli akıllı tahta bulunan demo sınıflar oluşturan FMV Işık Okulları, tüm öğretmenlerine önceden randevu alarak sınıflarıyla birlikte bu teknolojik ortamda ders yapabilme imkanı da sunuyor.

Öğretmenlere tabletli eğitimin sunduğu olanaklar ve yeniliklere ilişkin her hafta düzenli eğitim verileceği FMV Işık Okulları’nda, Eğitim Teknoloji Birimi’nin okul öğrencilerinden oluşturacağı S -Tech ekipler ise diğer öğrencilere destek veriyor olacaklar.

Son Güncelleme: Cuma, 19 Nisan 2013 14:52

Gösterim: 2763

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin 12. Geleneksel Eğitim Sempozyumu Sonuç Bildirgesi yayımlandı. Sempozyumun bu yıl ki teması "Yeni Eğitim Sistemi ve Dijital Eğitimde Öğretmenin Yeri ve Önemi" oldu.

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin 7-9 Şubat 2013 tarihleri arasında Antalya Rixos Lares Otel’de “Yeni Eğitim Sistemi ve Dijital Eğitimde Öğretmenin Yeri ve Önemi” temasıyla düzenlediği 12. Geleneksel Eğitim Sempozyumu’nun Sonuç Bildirgesi yayımlandı

TÜRKİYE ÖZEL OKULLAR BİRLİĞİ DERNEĞİ

"(Yeni Eğitim Sistemi ve Dijital Eğitimde Öğretmenin Yeri ve Önemi) (7-9 Şubat 2013, Antalya ) Sempozyum; Antalya Rixos Lares Otel’de M.E.B. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı, M.E.B. Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü, Bakanlık bürokratları, Antalya Vali Yardımcısı, Antalya İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı, Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ve İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 1 konfederasyon, 1 federasyon ve 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 2 yabancı akademisyen, ülkemizin önde gelen üniversitelerinden 24 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 750 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmenin katılımıyla gerçekleşmiştir. Sempozyumda alınan kararlar şöyledir: Dijital eğitimde en iyi teknolojik alt yapıya sahip olunsa, en iyi içerikler satın alınsa da öğretmenin bunları kullanamaması durumunda amaca ulaşılamayacağı ve milli kaynaklarımızın boşa harcanmış olacağı görüşünde hem fikir olunmuştur. Ülkemizin önündeki hedeflerini gerçekleştirmek ve genç nüfusun ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına zaman ve kaynak kaybına tahammülü yoktur.

Milli Eğitim Bakanlığı, okullardaki öğrenmeyi destekleyecek hızlı ve etkili bir yönetim yapısı oluşturmak için politika ve uygulamalarını bütüncül bir yaklaşımla geliştirmeye devam etmelidir. Bu amaçların gerçekleşmesi için öğretmenlere, 21. yüzyılın hızına uyum sağlamalarına yardımcı olacak mesleki gelişim materyalleri sağlanmalı, deneysel girişimlerin önünü açacak özgürlükler tanınmalı, yeni beceriler kazanmalarına destek olunmalı, daha vasıflı hale gelmeleri ve birbirlerinden öğrenmeleri teşvik edilmelidir; çünkü eğitim ve öğretim süreçlerinin kalitesiyle öğretmenlerin nitelikleri ve becerileri arasındaki ilişki yadsınamaz. Üniversite, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının ortak desteği de sağlanarak öğretmen gelişimi ile beraber eğitim programları öğrenci merkezli öğrenme paradigmasına uygun olarak gözden geçirilmeli ve bilişim teknolojilerinin sağladığı imkânlardan yararlanılarak öğrencilere kaliteli eğitim içeriğine erişmede fırsat eşitliği sağlanmalıdır.

Sosyal ağlar ve dijital oyunlar çağında eğitim ortamlarını yeniden biçimlendiren oyun tabanlı eğitimin motivasyonu artırdığı, yetenek ve zekâyı geliştirdiği ve kullanıcının hem oyun ortamıyla hem de birbirileriyle etkileşim kurabilmelerini sağlayarak çok küçük yaşlardan itibaren çocukları etkilediği ve yerli içerik ile tarih ve kültürümüzü öğretebileceğimiz de dikkate alınarak oyunun pozitif gücünden faydalanılmalıdır.

Öğretmenin ve lider durumda olan yöneticilerin teknoloji ile ilgisi, algısı, görüş ve birikimi çok önemlidir. Bunun da kısa süreli hizmet içi eğitimler ile sağlanmasının mümkün olmadığı araştırmalarla ortaya konmuştur. Bu süreçte farklı strateji ve yöntemlerin planlanması ve gerçekleştirilmesi için zaman ve emek gerekmektedir. Öğretmen yetiştiren fakültelerin aynı tahta ya da kalem gibi dijital eğitimi gerçekleştirmek üzere teknolojiyi içselleştirmeleri çok önemlidir.

Pilot okul olarak FATİH projesini uygulayan okullarda akademisyenler tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin etkileşimli tahta kullanımından mutlu oldukları, ancak Fatih projesi ağı dışında paylaşımın olmaması nedeniyle tablet uygulamalarından verim alamadıkları belirtilmektedir. Fatih Projesinden verim almak için pc tabletlerle internete ulaşımın serbest olması ve tabletler arası yönetimsel yazılımın geliştirilmesi gerekir. Başka bir özel okulda öğretmen, idareci, öğrenci ve veli katılımıyla birebir dizüstü/tablet programı zamana yayılarak ve ders programlarına entegre edilerek yapıldığında sürekli gelişim sağlanmıştır. Bu tip özel okul deneyimleri model olarak kullanılmalıdır. E-dönüşüm ve Türkiye kapsamındaki FATİH projesi için bu pilot çalışmaların sonuçları dikkate alınmalıdır.

Dijital teknoloji sayesinde modüler öğrenme etkin ve kolay uygulanabilmektedir. Bu tür yöntemlerden farklı seviyelerde öğrenme özelliği gösteren bireylere farklı çalışma akışlarıyla sunulan öğrenme modülleri FATİH projesi kapsamında da oluşturulmalıdır. Bunun için öğrenenlerinin gereksinimlerini anlamaya, zamanı doğru kullanmaya, araştırmaya, keşfetmeye, belgelemeye ve becerilerin olgunlaşmasına zaman verilmelidir.

Öğretmen yetiştiren fakültelerde kitle eğitimi değil daha seçkin ve az sayıda aday ile bilgi ve becerilerin edinilmesi, eğitim programlarının teknolojik gelişmeler nezdinde organize edilmesi ve eğitim sisteminde öğrenci, öğretmen ve yöneticilerin ortak paydası haline getirilebilmesi hedeflenmelidir. Günümüzün eğitim yöntemlerinden biri olan uzaktan eğitim yoluyla da öğretmen adaylarına hizmet içi öncesi eğitimle aldıkları bir kısım dersler ve/veya derslerin bir kısmı verilebilir.

Dijital yerliler denilen yeni kuşağın farklı öğrendikleri savı öne sürülmektedir ve dijital yerliler öğrenme süreçlerinde yeni teknolojileri ve sosyal medyayı kullanmayı tercih etmektedirler. Bu nedenle öğretmenler dijital araçları kullanabilmeli, kaynakları yönetebilmeli ve üretebilmeli, sosyal medya araçlarını kullanarak iletişim kurabilmelidir. Öğretmenlerin teknolojik becerilerinin geliştirilmesi, sistemin bütünsel desteğinin sağlanması, yöneticilerin öneminin kavranması ve geliştirilmeleri gerekir.

Teknoloji kullanımı okulda öğrenci başarısını arttırırken öğrencilerde, öğretmenlerde ve de okul liderliğinde davranış değişikliğine neden olur. Öğretmenler, çatışmadan birbirlerine destek olarak ve birbirlerinden öğrenerek meslektaş dayanışması içinde çalışmalıdırlar.

Teknolojinin nimetlerinden yararlanırken tehlikelerinden de haberdar olmamız önemlidir. Çocuk ve gençlerde siber zorbalık, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey ya da gruba özel ya da tüzel bir kişiliğe karşı yapılan teknik ya da ilişkisel tarzda zarar verme davranışlarının tümüdür. Siber zorbalık davranışları hakkında eğitimciler, aileler ve öğrenciler olarak bilgi edinilmeli, kötüye kullanım yolları hakkında bilinçlenilmeli, yasal ve teknolojik olarak önlemler alınmalıdır.

Bilgi çağının insanı kendi hedefini koyabilmeli, izleyebilmeli ve bunu gerçekleştirmek için teknolojiden de yararlanarak başkalarıyla takım halinde çalışabilmelidir. Eğitim programlarımız ve eğitimci eğitimlerimiz bu tür insanı yetiştirmek üzere yeniden düzenlenmelidir."

> 12. Geleneksel Eğitim Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin 12. Geleneksel Eğitim Sempozyumu Sonuç Bildirgesi yayımlandı. Sempozyumun bu yıl ki teması "Yeni Eğitim Sistemi ve Dijital Eğitimde Öğretmenin Yeri ve Önemi" oldu.

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin 7-9 Şubat 2013 tarihleri arasında Antalya Rixos Lares Otel’de “Yeni Eğitim Sistemi ve Dijital Eğitimde Öğretmenin Yeri ve Önemi” temasıyla düzenlediği 12. Geleneksel Eğitim Sempozyumu’nun Sonuç Bildirgesi yayımlandı

TÜRKİYE ÖZEL OKULLAR BİRLİĞİ DERNEĞİ

"(Yeni Eğitim Sistemi ve Dijital Eğitimde Öğretmenin Yeri ve Önemi) (7-9 Şubat 2013, Antalya ) Sempozyum; Antalya Rixos Lares Otel’de M.E.B. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı, M.E.B. Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü, Bakanlık bürokratları, Antalya Vali Yardımcısı, Antalya İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı, Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ve İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 1 konfederasyon, 1 federasyon ve 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 2 yabancı akademisyen, ülkemizin önde gelen üniversitelerinden 24 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 750 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmenin katılımıyla gerçekleşmiştir. Sempozyumda alınan kararlar şöyledir: Dijital eğitimde en iyi teknolojik alt yapıya sahip olunsa, en iyi içerikler satın alınsa da öğretmenin bunları kullanamaması durumunda amaca ulaşılamayacağı ve milli kaynaklarımızın boşa harcanmış olacağı görüşünde hem fikir olunmuştur. Ülkemizin önündeki hedeflerini gerçekleştirmek ve genç nüfusun ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına zaman ve kaynak kaybına tahammülü yoktur.

Milli Eğitim Bakanlığı, okullardaki öğrenmeyi destekleyecek hızlı ve etkili bir yönetim yapısı oluşturmak için politika ve uygulamalarını bütüncül bir yaklaşımla geliştirmeye devam etmelidir. Bu amaçların gerçekleşmesi için öğretmenlere, 21. yüzyılın hızına uyum sağlamalarına yardımcı olacak mesleki gelişim materyalleri sağlanmalı, deneysel girişimlerin önünü açacak özgürlükler tanınmalı, yeni beceriler kazanmalarına destek olunmalı, daha vasıflı hale gelmeleri ve birbirlerinden öğrenmeleri teşvik edilmelidir; çünkü eğitim ve öğretim süreçlerinin kalitesiyle öğretmenlerin nitelikleri ve becerileri arasındaki ilişki yadsınamaz. Üniversite, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının ortak desteği de sağlanarak öğretmen gelişimi ile beraber eğitim programları öğrenci merkezli öğrenme paradigmasına uygun olarak gözden geçirilmeli ve bilişim teknolojilerinin sağladığı imkânlardan yararlanılarak öğrencilere kaliteli eğitim içeriğine erişmede fırsat eşitliği sağlanmalıdır.

Sosyal ağlar ve dijital oyunlar çağında eğitim ortamlarını yeniden biçimlendiren oyun tabanlı eğitimin motivasyonu artırdığı, yetenek ve zekâyı geliştirdiği ve kullanıcının hem oyun ortamıyla hem de birbirileriyle etkileşim kurabilmelerini sağlayarak çok küçük yaşlardan itibaren çocukları etkilediği ve yerli içerik ile tarih ve kültürümüzü öğretebileceğimiz de dikkate alınarak oyunun pozitif gücünden faydalanılmalıdır.

Öğretmenin ve lider durumda olan yöneticilerin teknoloji ile ilgisi, algısı, görüş ve birikimi çok önemlidir. Bunun da kısa süreli hizmet içi eğitimler ile sağlanmasının mümkün olmadığı araştırmalarla ortaya konmuştur. Bu süreçte farklı strateji ve yöntemlerin planlanması ve gerçekleştirilmesi için zaman ve emek gerekmektedir. Öğretmen yetiştiren fakültelerin aynı tahta ya da kalem gibi dijital eğitimi gerçekleştirmek üzere teknolojiyi içselleştirmeleri çok önemlidir.

Pilot okul olarak FATİH projesini uygulayan okullarda akademisyenler tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin etkileşimli tahta kullanımından mutlu oldukları, ancak Fatih projesi ağı dışında paylaşımın olmaması nedeniyle tablet uygulamalarından verim alamadıkları belirtilmektedir. Fatih Projesinden verim almak için pc tabletlerle internete ulaşımın serbest olması ve tabletler arası yönetimsel yazılımın geliştirilmesi gerekir. Başka bir özel okulda öğretmen, idareci, öğrenci ve veli katılımıyla birebir dizüstü/tablet programı zamana yayılarak ve ders programlarına entegre edilerek yapıldığında sürekli gelişim sağlanmıştır. Bu tip özel okul deneyimleri model olarak kullanılmalıdır. E-dönüşüm ve Türkiye kapsamındaki FATİH projesi için bu pilot çalışmaların sonuçları dikkate alınmalıdır.

Dijital teknoloji sayesinde modüler öğrenme etkin ve kolay uygulanabilmektedir. Bu tür yöntemlerden farklı seviyelerde öğrenme özelliği gösteren bireylere farklı çalışma akışlarıyla sunulan öğrenme modülleri FATİH projesi kapsamında da oluşturulmalıdır. Bunun için öğrenenlerinin gereksinimlerini anlamaya, zamanı doğru kullanmaya, araştırmaya, keşfetmeye, belgelemeye ve becerilerin olgunlaşmasına zaman verilmelidir.

Öğretmen yetiştiren fakültelerde kitle eğitimi değil daha seçkin ve az sayıda aday ile bilgi ve becerilerin edinilmesi, eğitim programlarının teknolojik gelişmeler nezdinde organize edilmesi ve eğitim sisteminde öğrenci, öğretmen ve yöneticilerin ortak paydası haline getirilebilmesi hedeflenmelidir. Günümüzün eğitim yöntemlerinden biri olan uzaktan eğitim yoluyla da öğretmen adaylarına hizmet içi öncesi eğitimle aldıkları bir kısım dersler ve/veya derslerin bir kısmı verilebilir.

Dijital yerliler denilen yeni kuşağın farklı öğrendikleri savı öne sürülmektedir ve dijital yerliler öğrenme süreçlerinde yeni teknolojileri ve sosyal medyayı kullanmayı tercih etmektedirler. Bu nedenle öğretmenler dijital araçları kullanabilmeli, kaynakları yönetebilmeli ve üretebilmeli, sosyal medya araçlarını kullanarak iletişim kurabilmelidir. Öğretmenlerin teknolojik becerilerinin geliştirilmesi, sistemin bütünsel desteğinin sağlanması, yöneticilerin öneminin kavranması ve geliştirilmeleri gerekir.

Teknoloji kullanımı okulda öğrenci başarısını arttırırken öğrencilerde, öğretmenlerde ve de okul liderliğinde davranış değişikliğine neden olur. Öğretmenler, çatışmadan birbirlerine destek olarak ve birbirlerinden öğrenerek meslektaş dayanışması içinde çalışmalıdırlar.

Teknolojinin nimetlerinden yararlanırken tehlikelerinden de haberdar olmamız önemlidir. Çocuk ve gençlerde siber zorbalık, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey ya da gruba özel ya da tüzel bir kişiliğe karşı yapılan teknik ya da ilişkisel tarzda zarar verme davranışlarının tümüdür. Siber zorbalık davranışları hakkında eğitimciler, aileler ve öğrenciler olarak bilgi edinilmeli, kötüye kullanım yolları hakkında bilinçlenilmeli, yasal ve teknolojik olarak önlemler alınmalıdır.

Bilgi çağının insanı kendi hedefini koyabilmeli, izleyebilmeli ve bunu gerçekleştirmek için teknolojiden de yararlanarak başkalarıyla takım halinde çalışabilmelidir. Eğitim programlarımız ve eğitimci eğitimlerimiz bu tür insanı yetiştirmek üzere yeniden düzenlenmelidir."

Son Güncelleme: Salı, 12 Şubat 2013 08:30

Gösterim: 2230


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.