banner

Türkiye’ de eğitimin ilk ve son yılları




Türkiye’nin kuruluş yıllarındaki eğitimin politikalarına bakmadan, o yıllarda eğitimin ele alınışını irdelemeden son on yılın eğitimini anlamak güçtür. Cumhuriyetin ilk yıllarını içeren eğitim dönemi, bizzat Atatürk'ün liderliği ekseninde ele alındığında bağımsız ve özgün bir dönemdir. Ancak bu dönem eski ile yeni; İmparatorluk ile ulus devlet arasında modern devlete geçit veren, viz¬yon ve gelecek üreten de bir dönemdir. O bakımdan bu dönemi çocukluk ve gençlik yılları İmparatorluk değerlerine ait olan ve fakat Atatürk dönemiyle birlikte hayatları ulus devletin modern olanaklarıyla birleşen insanların yol¬culuğu olarak anlamak gerekir. Aşağıda isimleri verilmiş eğitim düşünürleri Atatürk döneminden sonra devam eden hayatları süresince düşünce ve çalışmalarıyla Türk eğitimine katkı vermeyi sürdürmüşlerdir.

Bu dönemin eğitim konusu olan eser ve çalışmaları Cumhuriyet pro-jesinin beklentileri etrafında çeşitlenmiştir. Topluma ve yaşadığı çevreye uyumlu bireyler yetiştirme örgün eğitim programları dahil olmak üzere eğitimin yaygın amaçları içinde önemli yer tutar. Halkın eğitim yoluyla ay-dınlatılması konusunu eğitim düşünürleri toplumsal bir sorumluluk olarak algılamışladır. O nedenle kitlelerde eğitimin kısa yoldan gerçekleştireceği bilgi ve beceri için pratik yöntemlerin üretilmesi hususu eğitim incelemele-rinin öncelikli sorunu olarak ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede dönemin eğitim incelemeleri akademik ve düşünsel boyutlarda olmak üzere iki temel kategoride çeşitlenir.

Darülfünunun II. Meşrutiyetteki eğitim potansiyeli Cumhuriyetin er-ken döneminin akademik kaynağı olmuştur. Bir kısmı Darülfünun'da hocalık da yapmış olan bir aydınlar grubu bu akademik katkının öncüleridir. Mustafa Sekip Tunç (1886-1958), İsmail Hakkı Baltacıoğlu (1886-1978), Nevzat Ayasbeyoğlu (1889-7), Sadrettin Celal Antel (1890-1954), Nafi Atıf Kansu (1890-1949), Halil Fik¬ret Kanad (1892-1974), Mehmet Emin Erişirgil (1891-1965), Mustafa Necati (1894-1929), Hasip Aytuna (1895-1980), Hasan Âli Yücel (1897-1961), İsmail Hakkı Tonguç (1897-1960), Faik Reşit Unat (1899-1964), Hıfzurrahman Raşit Öymen (1899-1979) ilk akla gelen isimlerdir. Bunlar arasında gerek yazılı eserleriyle gerekse bü¬rokratik ve siyasal etkinlikleriyle bazıları daha çok öne çıkar. Savundukları eği¬tim görüşleriyle hem yaşadıkları dönemde hem de ilerleyen dönemlerde etkili olan bu aydınlardan söz ederken, bugün eğitimi bu düzeyde etkileyen kaç aydından söz edebiliriz?

Son on yılda eğitimimizi yönlendirecek etkileri olan ne bir düşünce, ne de bir düşünür,  ne de toplumsal bir hareket söz konusu. Ancak vizyonu çok açık olmamakla birlikte kısmi değişiklikler ve bazı uygulamaları son on yılda görmek mümkün. Bu yenilikler,  mevzuat değişikliklerini, insan kaynaklarıyla ilgili yeniden yapılanmaları, ders kitaplarıyla ilgili yeni standartların oluşturulmasını ve öğretim programlarının gözden geçirilerek yenilenmesinin önüne geçememiştir. Kısaca son yıllarda ;

•             Okul programları değiştirilmiş ancak ne tür etkiler bıraktığına ilişkin nasıl bir sonuç verdiği kimse tarafından bilinemedi.

•             Özü değişmemekle birlikte sınavların adı ve sayısında değişiklikler olmuş eğitim sistemimizde bir iyileşme olmadığı PISA ve TIMSS gibi uluslararası sınav sonuçlarından anlaşıldı.

•             Kısa zamanda ve tartışılmadan ortaya çıkarılan 4+4+4 diye bilinen sisteme geçilerek okula başlama yaşı bir yıl geriye çekilmiş, sakıncalarının anlaşılması yine bir yıl sürdü ve yeniden eskiye dönüş oldu.

•             Okullar arasındaki nitelik farkları giderek daha da açılarak eğitimde dikey bağlamda okul hiyerarşisi oluşumu kemikleşti.

•             Teknoloji yatırımı piyasa ekonomisinin gücü ile eğitimde hak etmediği ölçüde önemsenmeye, öğretmenlerin idealist olması gereken rolü  ’’teknisyen rolüne’’ dönüştü.

•             Eğitimde serbest kıyafet uygulaması getirildikten yaklaşık bir yıl sonra başka bir bakan tarafından velilerin inisiyatifine terkedilmek suretiyle rafa kaldırıldı.  

•             Son yılların en dikkat çekici değişikliği ise dershanelerin kapatılmasını içeren kararı oldu. Eğitim biliminin ilkelerinden uzak yalnızca siyasi nedenlerle karar verilen dershanelerin kapatılmasının nasıl sonuçlanacağı henüz bilinmemekte.

 Ünlü Düşünür Edgar Morin, ‘’İnsan varlığı akıllı ve akıldışıdır, ölçülü ve ölçüsüz olabilir; yoğun ve istikrarsız bir duygusallığın öznesi olarak, güler, tebessüm eder, ağlar, ama nesnel olarak anlamasını da bilir; ciddi ve hesapçı, ama aynı zamanda sıkıntılı, içi daralan, zevkine düşkün, kendinden geçen, esrik bir varlıktır; şiddet ve şefkat, aşk ve kini barındıran bir varlıktır; düşselle kuşatılmış ve gerçeği tanıyabilen, ölümü bilen ve ölüme inanmayan, söylence ve büyünün yanı sıra bilim ve felsefe de yaratan; tanrılara ve düşüncelere teslim olan, ama aynı zamanda tanrılardan kuşku duyan ve düşünceleri eleştiren bir varlıktır; doğrulanmış bilgilerle, ama yanılsama ve düşlemlerle de beslenir’’ demek suretiyle insanın karmaşıklığına dikkat çekmektedir.

Böylesine karmaşık bir varlık olan insanın eğitilmesini içeren politik işlev, süreç yapı ve sistemleri değerlendirmek oldukça zor olsa gerek. Eğitim her şeyden önce bir insan modelini öngördüğünden, siyasal bir boyut taşımakta, ekonomik işlevleri, bireysel ve toplumsal özellikleri ile birlikte ele alınarak değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bunun etkili bir şekilde yapılabilmesi ancak belli bilimsel yeterlilikleri taşıyan araştırmacılara ve düşünürlere sahip özerk üniversiteleri bulunan ülkelerde mümkündür.  Bizim ülkemizde bu hususların ne ölçüde? Bulunduğuna ve bizim bunu ne ölçüde? Yapıyor olduğumuza bu yazıyı okuyanlar karar vereceklerdir.

Kaynaklar:

Binbaşıoğlu, C. Türkiye’de Eğitim Bilimlerini Tarihi. MEB,1995.

Morin, E.  Geleceğin Eğitimi İçin Gerekli Yedi Bilgi. İBÜ Yay., 2010

Pedagog Dr. Ali AKDOĞAN

Özel Taş İlköğretim Okulu Müdürü

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.