Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 18 fakülteye dekan ataması yaparken, MEF Üniversitesi ile Ufuk Üniversitesi’ne atanacak rektörler için olumlu görüş bildirdi
YÖK’ün 28 Mart’ta yapılan toplantıda aldığı karara göre18 fakülteye dekan ataması yapılırken, iki vakıf üniversitesinin mütevelli heyeti tarafından rektör adayı olarak Yükseköğretim Kurulu’na önerilen adaylarla ilgili de olumlu görüş bildirildiği belirtildi.
YÖK’ün olumlu görüş bildirdiği üniversitelerden MEF Üniversitesi’ne Prof. Dr. Muhammed ŞAHİN’in, Ufuk Üniversitesi’ne ise Prof. Dr. Aral EGE’nin rektör olarak atanmasına karar verildi.
İki vakıf üniversitesine rektör atamasında son kararı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül verecek.
YÖK’ün atadığı dekanlar ve fakülteler
ADIYAMAN Teknoloji Prof. Dr. Turhan KOYUNCU
ADNAN MENDERES Nazilli İktisadi ve İdari Bilimler Prof. Dr. Ertuğrul ACARTÜRK
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN Fen Edebiyat Prof. Dr. Mehmet BİBER
ANADOLU Eczacılık Prof. Dr. Yusuf ÖZTÜRK
ARTVİN ÇORUH İlahiyat Prof. Dr. Hasan AYIK
BURSA TEKNİK Orman Prof. Dr. Ramazan KURT
DİCLE Ziraat Prof. Dr. Bekir BÜKÜN
ERCİYES Fen Prof. Dr. Hüseyin ALTINDİŞ
GAZİOSMANPAŞA Diş Hekimliği Prof. Dr. Ali Altuğ BIÇAKÇI
İSTANBUL TEKNİK İşletme Prof. Dr. Fethi ÇALIŞIR
KARAMANOĞLU MEHMETBEY Kamil Özdağ Fen Prof. Dr. Mehmet KARATAŞ
MARMARA Teknik Eğitim Prof. Dr. Ahmet İrfan YÜKLER
PAMUKKALE Eğitim Prof. Dr. Selahittin ÖZÇELİK
SÜLEYMAN DEMİREL Teknoloji Prof. Dr. Osman İPEK
TRAKYA Fen Prof. Dr. Hasan AKBAŞ
Sağlık Bilimleri Prof. Dr. Hamdi Nezih DAĞDEVİREN
UŞAK İlahiyat Prof. Dr. Rifat OKUDAN
YALOVA Mühendislik Prof. Dr. Rafet BOZDOĞAN
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 18 fakülteye dekan ataması yaparken, MEF Üniversitesi ile Ufuk Üniversitesi’ne atanacak rektörler için olumlu görüş bildirdi
YÖK’ün 28 Mart’ta yapılan toplantıda aldığı karara göre18 fakülteye dekan ataması yapılırken, iki vakıf üniversitesinin mütevelli heyeti tarafından rektör adayı olarak Yükseköğretim Kurulu’na önerilen adaylarla ilgili de olumlu görüş bildirildiği belirtildi.
YÖK’ün olumlu görüş bildirdiği üniversitelerden MEF Üniversitesi’ne Prof. Dr. Muhammed ŞAHİN’in, Ufuk Üniversitesi’ne ise Prof. Dr. Aral EGE’nin rektör olarak atanmasına karar verildi.
İki vakıf üniversitesine rektör atamasında son kararı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül verecek.
YÖK’ün atadığı dekanlar ve fakülteler
ADIYAMAN Teknoloji Prof. Dr. Turhan KOYUNCU
ADNAN MENDERES Nazilli İktisadi ve İdari Bilimler Prof. Dr. Ertuğrul ACARTÜRK
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN Fen Edebiyat Prof. Dr. Mehmet BİBER
ANADOLU Eczacılık Prof. Dr. Yusuf ÖZTÜRK
ARTVİN ÇORUH İlahiyat Prof. Dr. Hasan AYIK
BURSA TEKNİK Orman Prof. Dr. Ramazan KURT
DİCLE Ziraat Prof. Dr. Bekir BÜKÜN
ERCİYES Fen Prof. Dr. Hüseyin ALTINDİŞ
GAZİOSMANPAŞA Diş Hekimliği Prof. Dr. Ali Altuğ BIÇAKÇI
İSTANBUL TEKNİK İşletme Prof. Dr. Fethi ÇALIŞIR
KARAMANOĞLU MEHMETBEY Kamil Özdağ Fen Prof. Dr. Mehmet KARATAŞ
MARMARA Teknik Eğitim Prof. Dr. Ahmet İrfan YÜKLER
PAMUKKALE Eğitim Prof. Dr. Selahittin ÖZÇELİK
SÜLEYMAN DEMİREL Teknoloji Prof. Dr. Osman İPEK
TRAKYA Fen Prof. Dr. Hasan AKBAŞ
Sağlık Bilimleri Prof. Dr. Hamdi Nezih DAĞDEVİREN
UŞAK İlahiyat Prof. Dr. Rifat OKUDAN
YALOVA Mühendislik Prof. Dr. Rafet BOZDOĞAN
Son Güncelleme: Cuma, 29 Mart 2013 13:04
Gösterim: 1639
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2012-2013 eğitm yılına ilişkin verilerine göre, dershane sayısı azalırken, dershanelerde çalışan öğretmen sayısı 50 bin 163'ten 51 bin 522'ye yükseldi.
2011-2012 eğitim yılında 3 bin 961 olan dershane sayısı 2012-2013 döneminde 3 bin 858'e düştü.
Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) 2012-2013 istatistiklerine göre, dershane sayısında bir önceki eğitim dönemine göre yaklaşık yüzde 3'lük düşüş gerçekleşti.
Bir önceki dönem 3 bin 961 olan dershane sayısı 3 bin 858'e düştü. Dershanelerde eğitim gören öğrenci sayısı ise önceki döneme göre 60 bin 825 artarak, 1 milyon 219 bin 472'den 1 milyon 280 bin 297'e çıktı.
Özel dershanelere gidenlerin 644 bin 59'ünü erkek, 636 bin 238'ini kız öğrenciler oluşturuyor.
Dershanelerde çalışan öğretmen sayısı 50 bin 163'ten 51 bin 522'ye yükseldi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Başkan Yardımcısı Bekir Gür, AA muhabirine, dershane sayısının azalmasının önemini vurgulayarak, ''Yaklaşık 40 yıldır eğitim sisteminde varlığını ciddi anlamda hissettiren ve her geçen yıl gelişen bir sektörün büyümesi ilk defa durmuştur. Bunun en önemli sebebi, hükümetin son yıllarda çok sayıda üniversite açması ve YÖK'ün 2008 sonrası yükseköğretim kontenjanlarını artırmasıdır'' dedi.
Hükümet ve YÖK'ün, yükseköğretime giriş sisteminde arz ve talebin uyumlaştırılması konusunda önemli adımlar attığını ifade eden Gür, bunun olumlu sonuçlarının şimdiden görülmeye başlandığını söyledi.
''Sınavların eğitim sistemi üzerinde baskısı azaltılmalıdır''
Lise mezunlarının dershaneye ihtiyacının azaldığına ve mezunların yükseköğretim programlarına geçmişe kıyasla daha kolay yerleştiğine dikkati çeken Gür, şunları kaydetti:
''Şunu da ifade etmek gerekir ki dershane sektörü üniversiteye giriş açısından küçülmeye başlarken üniversite sonrası KPSS, YDS ve ALES gibi sınavlar dolayısıyla büyümektedir. Üniversite mezunlarının kamuda istihdamı, söz konusu sınavlara bağlı olduğu ve sınavlar toplum tarafından nesnel ve dolayısıyla meşru olarak değerlendirildiği için sınavların önümüzdeki yıllar boyunca devam edeceğini öngörebiliriz. Aynı şekilde üniversiteye giriş ve liseye geçiş sınavları da bizimle olmaya devam edecektir. Bununla beraber, alınacak tedbirlerle sınavların eğitim sistemi üzerinde baskısı azaltılmalıdır. Örneğin, şu an öğrencilerin neredeyse yarısını seçip yerleştiren bir SBS'ye son verilmeli, bunun yerine az sayıda liseye öğrenci seçen bir sınav tercih edilmelidir. Zaten Milli Eğitim Bakanlığı sınavla öğrenci alan lise enflasyonunun olumsuz sonuçlarını gördü ve şu an bu enflasyonu azaltacak tedbirleri bulmaya çalışıyor.''
5 yıllık dönemde dershane sayısı azaldı
Bakanlığın verilerine göre, son 5 yılda dershanelerin sayısı azaldı. Yıllara göre dershane, öğrenci ve öğretmen sayıları şöyle:
YIL DERSHANE SAYISI ÖĞRENCİ SAYISI ÖĞRETMEN SAYISI
2003-2004 2 bin 568 668 bin 673 23 bin 730
2004-2005 2 bin 984 784 bin 565 30 bin 537
2005-2006 3 bin 570 925 bin 299 41 bin 031
2006-2007 3 bin 986 1 milyon 071 bin 827 47 bin 621
2007-2008 4 bin 031 1 milyon 232 bin 129 48 bin 855
2008-2009 4 bin 262 1 milyon 178 bin 943 51 bin 916
2009-2010 4 bin 193 1 milyon 174 bin 860 50 bin 432
2010-2011 4 bin 099 1 milyon 234 bin 738 50 bin 209
2011-2012 3 bin 961 1 milyon 219 bin 472 50 bin 163
2012-2013 3 bin 858 1 milyon 280 bin 297 51 bin 522
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2012-2013 eğitm yılına ilişkin verilerine göre, dershane sayısı azalırken, dershanelerde çalışan öğretmen sayısı 50 bin 163'ten 51 bin 522'ye yükseldi.
2011-2012 eğitim yılında 3 bin 961 olan dershane sayısı 2012-2013 döneminde 3 bin 858'e düştü.
Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) 2012-2013 istatistiklerine göre, dershane sayısında bir önceki eğitim dönemine göre yaklaşık yüzde 3'lük düşüş gerçekleşti.
Bir önceki dönem 3 bin 961 olan dershane sayısı 3 bin 858'e düştü. Dershanelerde eğitim gören öğrenci sayısı ise önceki döneme göre 60 bin 825 artarak, 1 milyon 219 bin 472'den 1 milyon 280 bin 297'e çıktı.
Özel dershanelere gidenlerin 644 bin 59'ünü erkek, 636 bin 238'ini kız öğrenciler oluşturuyor.
Dershanelerde çalışan öğretmen sayısı 50 bin 163'ten 51 bin 522'ye yükseldi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Başkan Yardımcısı Bekir Gür, AA muhabirine, dershane sayısının azalmasının önemini vurgulayarak, ''Yaklaşık 40 yıldır eğitim sisteminde varlığını ciddi anlamda hissettiren ve her geçen yıl gelişen bir sektörün büyümesi ilk defa durmuştur. Bunun en önemli sebebi, hükümetin son yıllarda çok sayıda üniversite açması ve YÖK'ün 2008 sonrası yükseköğretim kontenjanlarını artırmasıdır'' dedi.
Hükümet ve YÖK'ün, yükseköğretime giriş sisteminde arz ve talebin uyumlaştırılması konusunda önemli adımlar attığını ifade eden Gür, bunun olumlu sonuçlarının şimdiden görülmeye başlandığını söyledi.
''Sınavların eğitim sistemi üzerinde baskısı azaltılmalıdır''
Lise mezunlarının dershaneye ihtiyacının azaldığına ve mezunların yükseköğretim programlarına geçmişe kıyasla daha kolay yerleştiğine dikkati çeken Gür, şunları kaydetti:
''Şunu da ifade etmek gerekir ki dershane sektörü üniversiteye giriş açısından küçülmeye başlarken üniversite sonrası KPSS, YDS ve ALES gibi sınavlar dolayısıyla büyümektedir. Üniversite mezunlarının kamuda istihdamı, söz konusu sınavlara bağlı olduğu ve sınavlar toplum tarafından nesnel ve dolayısıyla meşru olarak değerlendirildiği için sınavların önümüzdeki yıllar boyunca devam edeceğini öngörebiliriz. Aynı şekilde üniversiteye giriş ve liseye geçiş sınavları da bizimle olmaya devam edecektir. Bununla beraber, alınacak tedbirlerle sınavların eğitim sistemi üzerinde baskısı azaltılmalıdır. Örneğin, şu an öğrencilerin neredeyse yarısını seçip yerleştiren bir SBS'ye son verilmeli, bunun yerine az sayıda liseye öğrenci seçen bir sınav tercih edilmelidir. Zaten Milli Eğitim Bakanlığı sınavla öğrenci alan lise enflasyonunun olumsuz sonuçlarını gördü ve şu an bu enflasyonu azaltacak tedbirleri bulmaya çalışıyor.''
5 yıllık dönemde dershane sayısı azaldı
Bakanlığın verilerine göre, son 5 yılda dershanelerin sayısı azaldı. Yıllara göre dershane, öğrenci ve öğretmen sayıları şöyle:
YIL DERSHANE SAYISI ÖĞRENCİ SAYISI ÖĞRETMEN SAYISI
2003-2004 2 bin 568 668 bin 673 23 bin 730
2004-2005 2 bin 984 784 bin 565 30 bin 537
2005-2006 3 bin 570 925 bin 299 41 bin 031
2006-2007 3 bin 986 1 milyon 071 bin 827 47 bin 621
2007-2008 4 bin 031 1 milyon 232 bin 129 48 bin 855
2008-2009 4 bin 262 1 milyon 178 bin 943 51 bin 916
2009-2010 4 bin 193 1 milyon 174 bin 860 50 bin 432
2010-2011 4 bin 099 1 milyon 234 bin 738 50 bin 209
2011-2012 3 bin 961 1 milyon 219 bin 472 50 bin 163
2012-2013 3 bin 858 1 milyon 280 bin 297 51 bin 522
Son Güncelleme: Cuma, 29 Mart 2013 11:58
Gösterim: 1527
Özel okullar, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda Fatih Projesi kapsamında dağıtılan tabletlerden kendi öğrencilerinin de yararlanmasını talep ediyor
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, Fatih Projesi kapsamında dağıtılan tablet bilgisayarlarda özel ve devlet okulu öğrencisi ayrımı yapılmaması gerektiğini söyledi. Gülan, “Eğer devlet bir şeyi dağıtıyorsa çocuklar arasında ayrım yapmamalıdır” dedi.
İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda ‘Özel Okullarda Yeni Sisteme Uygun Teknoloji Uygulamaları’ adlı toplantı yapıldı. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, eğitimde son dönemde gerçekleştirilen projeleri değerlendirdi. Hükümetin özel okullara bakış açısı ile ilgili konuşan Gülan, “Fatih Projesi kapsamında devlet okullarına akıllı tahtalar verilirken, internet hizmeti sunuldu. Öğrencilere ise tabletler dağıtıldı. Özel okulların tahta ve internet hizmetini karşılaması gerekiyor. Ama tablet bir kitap gibidir. Eğer devlet tüm öğrencilerine tablet veriyorsa özel okul öğrencilerine de tablet verilmesi gerekiyordu. Burada iyi niyet önemli. Özel okullar akıllı tahta kurmak zorunda. Ama özel okullara tablet verilirse biz de içerik olarak zenginleştirme yaparız. Bir ülkede öğrencileri a, b, c diye sınıflandırılamazsınız. Eğer devlet bir şeyi dağıtıyorsa çocuklar arasında ayrım yapmamalı. Benim beş çocuğum varsa onlar arasında ayrım yapmam. Hepsi benim için eşittir. Devlette baba gibi olduğu için çocuklar arasında ayrım yapmamalı. Eğitim ticaret değil gönül işidir” dedi.
Fatih Projesi’nin gerçekleştirildiği pilot il olan Kocaeli ile ilgili ilginç bir iddia ortaya atan Gülan, “Dünyanın en güzel mutfağını kurabilirsiniz. En iyi en kaliteli malzemeyi alabilirsiniz. O yemeği yapmak için en iyi aşçıyı da bulursunuz. Ama o aşçının mutfağı tanıması gerekiyor. Yani tahtaları, en iyi tabletleri ve bilgisayarları alabilirsiniz ama öğretmen kullanamıyorsa zaman kaybıdır. Bu durum eğitimin kalitesinin düşmesine yol açar. Resmi bilgi değil ama dedikodu ve kanaat söylemek istiyorum. Kocaeli Fatih Projesi’nde pilot ildir. Orada tablet değil dizüstü bilgisayar verilmiş. Kocaeli ilinde sayısal verilere göre eğitim yüzde 5-10 oranında geriye gitti. Bu dedikoduda geçen sadece üniversite başarısıysa, ben bunu çok gerçekçi bulmuyorum” diye konuştu.
Dersahanelerin kapatılarak özel okula dönüştürülmesinin gündeme geldiğini ve bu durumun kaliteyi düşüreceğini belirten Gülan, “Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre özel okulların yüzde 35’i boş. Bir de dershaneler okullara çevrilirse, okullar öğrencileri birbirinden çalacaktır. O çalacak, siz çalacaksınız, kalite düşecek” dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Özel okullar, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda Fatih Projesi kapsamında dağıtılan tabletlerden kendi öğrencilerinin de yararlanmasını talep ediyor
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, Fatih Projesi kapsamında dağıtılan tablet bilgisayarlarda özel ve devlet okulu öğrencisi ayrımı yapılmaması gerektiğini söyledi. Gülan, “Eğer devlet bir şeyi dağıtıyorsa çocuklar arasında ayrım yapmamalıdır” dedi.
İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda ‘Özel Okullarda Yeni Sisteme Uygun Teknoloji Uygulamaları’ adlı toplantı yapıldı. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, eğitimde son dönemde gerçekleştirilen projeleri değerlendirdi. Hükümetin özel okullara bakış açısı ile ilgili konuşan Gülan, “Fatih Projesi kapsamında devlet okullarına akıllı tahtalar verilirken, internet hizmeti sunuldu. Öğrencilere ise tabletler dağıtıldı. Özel okulların tahta ve internet hizmetini karşılaması gerekiyor. Ama tablet bir kitap gibidir. Eğer devlet tüm öğrencilerine tablet veriyorsa özel okul öğrencilerine de tablet verilmesi gerekiyordu. Burada iyi niyet önemli. Özel okullar akıllı tahta kurmak zorunda. Ama özel okullara tablet verilirse biz de içerik olarak zenginleştirme yaparız. Bir ülkede öğrencileri a, b, c diye sınıflandırılamazsınız. Eğer devlet bir şeyi dağıtıyorsa çocuklar arasında ayrım yapmamalı. Benim beş çocuğum varsa onlar arasında ayrım yapmam. Hepsi benim için eşittir. Devlette baba gibi olduğu için çocuklar arasında ayrım yapmamalı. Eğitim ticaret değil gönül işidir” dedi.
Fatih Projesi’nin gerçekleştirildiği pilot il olan Kocaeli ile ilgili ilginç bir iddia ortaya atan Gülan, “Dünyanın en güzel mutfağını kurabilirsiniz. En iyi en kaliteli malzemeyi alabilirsiniz. O yemeği yapmak için en iyi aşçıyı da bulursunuz. Ama o aşçının mutfağı tanıması gerekiyor. Yani tahtaları, en iyi tabletleri ve bilgisayarları alabilirsiniz ama öğretmen kullanamıyorsa zaman kaybıdır. Bu durum eğitimin kalitesinin düşmesine yol açar. Resmi bilgi değil ama dedikodu ve kanaat söylemek istiyorum. Kocaeli Fatih Projesi’nde pilot ildir. Orada tablet değil dizüstü bilgisayar verilmiş. Kocaeli ilinde sayısal verilere göre eğitim yüzde 5-10 oranında geriye gitti. Bu dedikoduda geçen sadece üniversite başarısıysa, ben bunu çok gerçekçi bulmuyorum” diye konuştu.
Dersahanelerin kapatılarak özel okula dönüştürülmesinin gündeme geldiğini ve bu durumun kaliteyi düşüreceğini belirten Gülan, “Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre özel okulların yüzde 35’i boş. Bir de dershaneler okullara çevrilirse, okullar öğrencileri birbirinden çalacaktır. O çalacak, siz çalacaksınız, kalite düşecek” dedi.
Son Güncelleme: Cuma, 29 Mart 2013 08:25
Gösterim: 1735
Doğan Hızlan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde, Kütüphaneler Haftası dolayısıyla kaleme aldığı yazısında 4+4+4 eğitim sistemine geçişle birlikte ortaya çıkan derslik ihtiyacının karşılanması için okullarda kütüphanelerin kapatılıp sınıflara çevrildiği iddiasına yer verdi.
İşte o yazı
Kütüphaneler Haftası dolayısıyla 27.03.2013 tarihinde yayımlanan “Sadece bu haftada düşünmeyelim” yazımda kütüphanecilerden alıntıladığım iddialara göre; 4+4+4 eğitim sistemi sonrası, kimi okullarda ortaya çıkan derslik ihtiyacı dolayısıyla, okul kütüphaneleri kapatılıp dersliğe çevrilmiş.
Hal böyleyken birçok okulda, faal kütüphaneler kapatılmış... Bunun üzerine İstanbul Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız’dan bir açıklama notu geldi.
Köşemin elverdiği ölçüde bu yazıdan ana düşünceleri okurlarımla paylaşacağım:
“Sayın Doğan Hızlan,
İstanbul Milli Eğitim olarak bizler sizin de Bağcılar’da öğrencilerimizle buluştuğunuz; amacı öğrencileri okudukları kitabın yazarıyla buluşturan ‘Yazarlar Okullarda’ projemizle kitaba olan ilgiyi ve kitabın gerekliliğini anlatma çabasındayız. ‘Yazarlar Okullarda’ projesiyle iki yıl içinde 39 ilçemizde 150 bini aşkın öğrencimizi 160 yazarımızla buluşturduk. Haydar Ergülen, Selim İleri, Ahmet Ümit, Beşir Ayvazoğlu, Yiğit Bener, Pınar Kür, Füruzan ve Cemil Kavukçu bu yazarlarımızdan sadece birkaçıdır. Proje kapsamında biri çocuk edebiyatı olmak üzere her ilçenin iki yazarı var ve öğrenciler kurayla ilçeleriyle eşleşen yazarların kitaplarını okuduktan sonra yazarla birebir görüşüp her türlü fikirlerini onlara iletiyorlar.
Okullarımızda ‘Yazarlar Okullarda Kitaplığı’ oluşturuyoruz. Bu kapsamda çağdaş yazarların eserlerinden oluşan kitaplıklar okulun en görünen yerinde ve herkese açık bir konumda yer alıyor.
İstanbul genelinde gerek 4+4+4 kapsamında gerekse okul dönüşümlerinde hiçbir kütüphane dersliğe dönüştürülmemiş, aksine okullardaki kütüphaneler çağdaş yazarlar buluşmasıyla daha da aktif hale getirilmiştir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Doğan Hızlan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde, Kütüphaneler Haftası dolayısıyla kaleme aldığı yazısında 4+4+4 eğitim sistemine geçişle birlikte ortaya çıkan derslik ihtiyacının karşılanması için okullarda kütüphanelerin kapatılıp sınıflara çevrildiği iddiasına yer verdi.
İşte o yazı
Kütüphaneler Haftası dolayısıyla 27.03.2013 tarihinde yayımlanan “Sadece bu haftada düşünmeyelim” yazımda kütüphanecilerden alıntıladığım iddialara göre; 4+4+4 eğitim sistemi sonrası, kimi okullarda ortaya çıkan derslik ihtiyacı dolayısıyla, okul kütüphaneleri kapatılıp dersliğe çevrilmiş.
Hal böyleyken birçok okulda, faal kütüphaneler kapatılmış... Bunun üzerine İstanbul Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız’dan bir açıklama notu geldi.
Köşemin elverdiği ölçüde bu yazıdan ana düşünceleri okurlarımla paylaşacağım:
“Sayın Doğan Hızlan,
İstanbul Milli Eğitim olarak bizler sizin de Bağcılar’da öğrencilerimizle buluştuğunuz; amacı öğrencileri okudukları kitabın yazarıyla buluşturan ‘Yazarlar Okullarda’ projemizle kitaba olan ilgiyi ve kitabın gerekliliğini anlatma çabasındayız. ‘Yazarlar Okullarda’ projesiyle iki yıl içinde 39 ilçemizde 150 bini aşkın öğrencimizi 160 yazarımızla buluşturduk. Haydar Ergülen, Selim İleri, Ahmet Ümit, Beşir Ayvazoğlu, Yiğit Bener, Pınar Kür, Füruzan ve Cemil Kavukçu bu yazarlarımızdan sadece birkaçıdır. Proje kapsamında biri çocuk edebiyatı olmak üzere her ilçenin iki yazarı var ve öğrenciler kurayla ilçeleriyle eşleşen yazarların kitaplarını okuduktan sonra yazarla birebir görüşüp her türlü fikirlerini onlara iletiyorlar.
Okullarımızda ‘Yazarlar Okullarda Kitaplığı’ oluşturuyoruz. Bu kapsamda çağdaş yazarların eserlerinden oluşan kitaplıklar okulun en görünen yerinde ve herkese açık bir konumda yer alıyor.
İstanbul genelinde gerek 4+4+4 kapsamında gerekse okul dönüşümlerinde hiçbir kütüphane dersliğe dönüştürülmemiş, aksine okullardaki kütüphaneler çağdaş yazarlar buluşmasıyla daha da aktif hale getirilmiştir.
Son Güncelleme: Cuma, 29 Mart 2013 08:39
Gösterim: 1523
Avrupa Birliği, öğrenci ve bilim insanlarının Avrupa'ya gelmelerini sağlayacak yeni bir yasa tasarısını hayata geçirmeye hazırlanıyor. Tasarı parlamento tarafından kabul edilirse öğrencilerin eğitim amaçlı Avrupa ülkelerine giriş ve oturma izni alması kolaylaşacak, geçimlerini sağlamak amacıyla çalışmalarına olanak sağlanacak.
Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel'in hem Berlin kampusu açılışı hem de Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı çağrı yerini buldu. Avrupa'da eğitim görmek isteyen Türk öğrencilere getirilen vize kısıtlamalarının kaldırılması konusunda girişimlerde bulunan ve bu konuda geçtiğimiz ay Avrupa Parlamentosu'nda bir konuşma gerçekleştiren Yücel'in talepleri hayata geçiriliyor. Avrupa Birliği Komisyonu'nun İçişlerinden Sorumlu Komiseri Cecilia Malmström tarafından kamuoyuyla paylaşılan yasa tasarısı öğrencilere daha esnek seyahat, vize ve oturma izni verilmesini kapsıyor. Yeni yasa tasarısına göre, öğrencilere oturma izni verilip verilmeyeceğine en fazla 60 gün içerisinde karar verilmesi öngörülüyor.
Ayrıca öğrencilere eğitimlerini finanse edebilmeleri için haftada en az 20 saat çalışma izni verilmesi planlanıyor.
"Bu vize anlamsız"
Bahçeşehir Üniversitesi Berlin Kampusu açılışında konuyu gündeme getiren ve vize konusunda yaşanan sıkıntıları Avrupa Parlamentosu'na taşıyarak Şubat ayında Parlamento üyelerine seslenen Enver Yücel "Avrupa Birliği ülkelerinde öğrenci ve bilim insanlarına karşı uygulanan bu vize geliyor. Öğrenciler üç ay eğitim gördükten sonra mutlaka ülkelerine geri gitmek zorunda kalıyorlar.
Dünyada artık bu anlayış olmamalı. Bunu el birliği ile aşmamız lazım" demiş ve Avrupa Parlamentosu'nu bu konuda göreve davet etmişti. Konuyu Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth'a da ileten Enver Yücel yaşanan sıkıntıyı "Berlin'e kampus açtık. Öğrencilerimizin farklı dönemlerde Berlin'de eğitim almasını planlıyoruz ama Alman makamları öğrencilerimize en fazla üç ay vize veriyor. Bunun değişmesini istiyoruz" şeklinde ifade etmişti.
Avrupa Parlamentosu ve yetkilileri ile yapılan görüşmeler sonucunda olumlu gelişmelerin gündeme gelmesinden dolayı son derece memnun olduklarını ifade eden Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel; "Eğitimde sınırların kaldırılması gerektiğini her yerde söylüyoruz. Bu yüzyılda eğitim almak isteyen öğrenciye, bilim insanına sınırlı vize hakkı tanınması kabul edilebilir değil. Şimdi Avrupa Parlamentosu bu konuda pozitif adımlar atıyor. Umut ediyorum ki bu girişimler olumlu sonuçlanacak ve Türk öğrencilerine ve bilim insanlarına Avrupa'da diledikleri kadar araştırma, çalışma ve eğitim hakkı tanınacaktır" dedi.
Tasarı neleri kapsıyor?
Avrupa Parlamentosu'na sunulan tasarıda eğitim ya da araştırma projeleri sona eren bilim insanı ve öğrencilerin iş fırsatlarını değerlendirebilmeleri için 12 ay daha Avrupa'da kalmalarına izin verilmesi de yasa tasarısı kapsamında yer alıyor. Ayrıca bilim insanlarının aileleriyle birlikte başka bir AB üyesi ülkeye taşınmasının kolaylaştırılması da planlanan kolaylıklar arasında. Yasa tasarısı çocuk bakıcısı olarak Avrupa Birliği ülkelerine gelen gençleri ve ücretli stajyerleri de kapsıyor. Avrupa Birliği Komisyonu üyesi Malmström'un sözcüsü, "AB'nin imajını uluslararası bir mükemmeliyet merkezi olarak iyileştirmek kendi çıkarınadır" ifadelerini kullandı. AB'ye yılda 220 bin öğrenci, bilim insanı ve stajyer geliyor. Yeni yasa tasarısının yürürlüğe girebilmesi için AB hükümetleri ve Avrupa Parlamentosu'nun kararı bekleniyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Avrupa Birliği, öğrenci ve bilim insanlarının Avrupa'ya gelmelerini sağlayacak yeni bir yasa tasarısını hayata geçirmeye hazırlanıyor. Tasarı parlamento tarafından kabul edilirse öğrencilerin eğitim amaçlı Avrupa ülkelerine giriş ve oturma izni alması kolaylaşacak, geçimlerini sağlamak amacıyla çalışmalarına olanak sağlanacak.
Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel'in hem Berlin kampusu açılışı hem de Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı çağrı yerini buldu. Avrupa'da eğitim görmek isteyen Türk öğrencilere getirilen vize kısıtlamalarının kaldırılması konusunda girişimlerde bulunan ve bu konuda geçtiğimiz ay Avrupa Parlamentosu'nda bir konuşma gerçekleştiren Yücel'in talepleri hayata geçiriliyor. Avrupa Birliği Komisyonu'nun İçişlerinden Sorumlu Komiseri Cecilia Malmström tarafından kamuoyuyla paylaşılan yasa tasarısı öğrencilere daha esnek seyahat, vize ve oturma izni verilmesini kapsıyor. Yeni yasa tasarısına göre, öğrencilere oturma izni verilip verilmeyeceğine en fazla 60 gün içerisinde karar verilmesi öngörülüyor.
Ayrıca öğrencilere eğitimlerini finanse edebilmeleri için haftada en az 20 saat çalışma izni verilmesi planlanıyor.
"Bu vize anlamsız"
Bahçeşehir Üniversitesi Berlin Kampusu açılışında konuyu gündeme getiren ve vize konusunda yaşanan sıkıntıları Avrupa Parlamentosu'na taşıyarak Şubat ayında Parlamento üyelerine seslenen Enver Yücel "Avrupa Birliği ülkelerinde öğrenci ve bilim insanlarına karşı uygulanan bu vize geliyor. Öğrenciler üç ay eğitim gördükten sonra mutlaka ülkelerine geri gitmek zorunda kalıyorlar.
Dünyada artık bu anlayış olmamalı. Bunu el birliği ile aşmamız lazım" demiş ve Avrupa Parlamentosu'nu bu konuda göreve davet etmişti. Konuyu Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth'a da ileten Enver Yücel yaşanan sıkıntıyı "Berlin'e kampus açtık. Öğrencilerimizin farklı dönemlerde Berlin'de eğitim almasını planlıyoruz ama Alman makamları öğrencilerimize en fazla üç ay vize veriyor. Bunun değişmesini istiyoruz" şeklinde ifade etmişti.
Avrupa Parlamentosu ve yetkilileri ile yapılan görüşmeler sonucunda olumlu gelişmelerin gündeme gelmesinden dolayı son derece memnun olduklarını ifade eden Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel; "Eğitimde sınırların kaldırılması gerektiğini her yerde söylüyoruz. Bu yüzyılda eğitim almak isteyen öğrenciye, bilim insanına sınırlı vize hakkı tanınması kabul edilebilir değil. Şimdi Avrupa Parlamentosu bu konuda pozitif adımlar atıyor. Umut ediyorum ki bu girişimler olumlu sonuçlanacak ve Türk öğrencilerine ve bilim insanlarına Avrupa'da diledikleri kadar araştırma, çalışma ve eğitim hakkı tanınacaktır" dedi.
Tasarı neleri kapsıyor?
Avrupa Parlamentosu'na sunulan tasarıda eğitim ya da araştırma projeleri sona eren bilim insanı ve öğrencilerin iş fırsatlarını değerlendirebilmeleri için 12 ay daha Avrupa'da kalmalarına izin verilmesi de yasa tasarısı kapsamında yer alıyor. Ayrıca bilim insanlarının aileleriyle birlikte başka bir AB üyesi ülkeye taşınmasının kolaylaştırılması da planlanan kolaylıklar arasında. Yasa tasarısı çocuk bakıcısı olarak Avrupa Birliği ülkelerine gelen gençleri ve ücretli stajyerleri de kapsıyor. Avrupa Birliği Komisyonu üyesi Malmström'un sözcüsü, "AB'nin imajını uluslararası bir mükemmeliyet merkezi olarak iyileştirmek kendi çıkarınadır" ifadelerini kullandı. AB'ye yılda 220 bin öğrenci, bilim insanı ve stajyer geliyor. Yeni yasa tasarısının yürürlüğe girebilmesi için AB hükümetleri ve Avrupa Parlamentosu'nun kararı bekleniyor.
Son Güncelleme: Perşembe, 28 Mart 2013 17:55
Gösterim: 2063