Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Çocukluktan bu yana hayali olan öğretmenlik mesleğini seçerek iş yaşamına atılan Dilek Cambazoğlu, bir kadın çalışan olarak karşısına çıkan engelleri hep avantaja dönüştürerek mesleğinde ilerlemiş. Eğitim kurumlarında öğretmenlikten yöneticiliğe birçok alanda bulunan Cambazoğlu, Girne Amerikan Üniversitesi işbirliğiyle kurulan Girne Koleji’nin CEO’luğu görevine ise kısa bir süre önce getirildi. Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu ile iş yaşamının dönüm noktalarını, Girne Koleji’nin kuruluşunu ve hedeflerini konuştuk.

dilek_cambazoglu_girneÜlkemizde eğitim alanında birçok yönetim kademesinde yer almış kadın yöneticiler arasındasınız. Öncelikle eğitim hayatınızdan bahsedebilir misiniz? Hangi okullarda okudunuz? Nasıl bir öğrenciydiniz?
İlköğretim ve ortaöğretim eğitimimi Silivri’de tamamladım. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Biyoloji Öğretmenliğinden mezun olduktan sonra da yüksek lisansımı İstanbul Üniversitesinden aldım. Aslında öğrencilik dönemimden bahsetmeden önce öğrenen kimliğimden bahsetmek isterim. Merak ve hayal gücü tüm öğrenciler gibi benim de öğrenme yolculuğumu etkileyen önemli unsurlar arasında. Bu nedenle de her zaman araştırmak, keşfetmek, kendi çıkarımlarımı yapmak ve özenli çalışmak öğrencilik sürecimi tanımlıyor. İyi bir dinleyiciydim, öğretmenlerimin, sınıf arkadaşlarımın ve ailemin önerilerini ve anlattıklarını hep dikkate alırdım. Bir de gerçekten eğitim hayatımda da hep titiz ve disiplinliydim. Sorumlu olduğum çalışmalarda her zaman zamandan ziyade özenli bir ürün oluşturmayı, iyi bir çalışma sunmak için çaba göstermeyi, kendi emeğimle başarmayı önemserdim.

Üniversiteden mezun olduğunuz bölüm, isteyerek tercih ettiğiniz bir bölüm müydü? Neden bu alanda eğitim almak istediniz? Çocukken kariyer planlarınız nasıldı?
Eğitime dair bir işte yer almak benim için bilinçli bir tercihti. Çocuklarla ve öğrencilerle zaman geçirmek, okul ortamında çalışmak, her yaş grubunun merak duyduğu bir alanda ilerlemek hep istediğim bir şeydi. Bunun yanı sıra öğretmen olma yolunda ilerlerken kendi iç sesimi dinlediğimde, öğretmenliği deneyimlediğim yıllarda da kariyerime yönetici olarak devam etmeyi istedim. Çocukluğuma dair ailemle sohbet ettiğimde annem babam öğretmen kelimesinin dışında bir meslek ismi duymamışlar benden. İstikrarlı ve bilinçli bir tercihin sonucu bugünkü meslek alanım.

Bir kadın olarak kariyer basamaklarını tırmanırken ne gibi engellerle karşılaştınız? Bulunduğunuz noktaya gelmek isteyen kadınlara tavsiyeleriniz neler olur?
Aslında kariyer basamaklarına dair karşılaştığım her şeyi fırsat olarak değerlendirdim. Bir kadın ya da bir erkek, kendisini tanıdığında, keyif alacağı çalışma ortamını hayal ettiğinde ve irade ortaya koyduğunda mutlaka hedeflediği kariyere ulaşıyor. Profesyonel yaşam gerçekten de kendinizi sürekli yenilemeniz gereken bir alan ve kim olduğunuza saygı gösteren bir ortamda bulunmayı tercih ettiğinizde zorluk, engel hep önemli bir sıçrama fırsatına dönüşüyor. İş hayatında ve öğrenim hayatında bulunan kişilere en önemli tavsiyem kendilerini tanımaları ve kendilerini tanıyarak yenilenme alanlarını güçlendirmeleri.

YÖNETMEK BAĞ KURMAKTIR
Birçok kurumda yönetici olarak yer aldınız. Görevinizi yerine getirirken nelere dikkat ediyorsunuz? Nasıl bir yönetim modelini benimsiyorsunuz? Ayrıca size göre kadın yönetici ile erkek yönetici arasındaki farklar nelerdir?

Yönetici olmanın birincil önceliğinin iletişim olduğuna inanıyorum. O yüzden de karşılaştığım herkes için özenli bir dikkatle yönettiğim şey kurduğum cümlenin karşımdaki kişiyi iyi hissettirmesi. Yönetmek demek bağ kurmak demek; yönetici olmak tamamen samimiyetle güçlendirilen bir süreç. Bu nedenle iletişim temelli ve şeffaflık yönetim modelimi en doğru tanımlayan kelimeler. Kadın yönetici ve erkek yöneticiden ziyade zihnimde patron olmak ve lider olmak arasında fark var. Hiyerarşiyi değil benlik saygısını, yalnızca sonucu değil süreci ve iletişimi, sorumlulukları doğru kişilerle paylaşmayı, bireysel başarıdan ziyade takım çalışmasını önemsiyorum.

Ülkemizde birçok kadın, eğitim-öğretim imkânlarından ve çalışma hakkından yoksun bırakılıyor. İş hayatına girdiğinde ise ayrımcılık ve gelir adaletsizliği gibi birçok sorunla karşılaşabiliyor. Türkiye’de kadının toplumdaki ve iş dünyasındaki bu konumunun değişmesi sizce neye bağlı? Bu değişimin gerçekleşmesinde kadınların eğitimi ne derece önemli?
Eğitim başlı başına hepimizin birinci sorumluluğu ve eğitim en pozitif değişim gücü. Bu nedenle de eğitim, yenilenmeye açıklık ve çağın gerekliliklerine uyum iş dünyasının öncelikleri. Türkiye’de kadının iş dünyasındaki yerine dair pozitif bir ivme olduğunu düşünüyorum. Erkekler de kadınlar da cinsiyetçi dilden uzak olacak şekilde profesyonel iş insanı olarak mesleklerine devam ettikleri sürece ve herkes birbirini tamamlamak ve geliştirmek üzere pozitif iletişimle ilerlerse eminim her kurum başarısına süreklilik kazandıracaktır. Kadın erkek fark etmeksizin değişim eğitime verdiğiniz öneme bağlı.

girne_kolejleriGİRNE KOLEJİ GÜÇLÜ BİR İŞ BİRLİĞİ VE DENEYİMLE BAŞLADI
Kısa süre önce Girne Koleji CEO’luğuna atandınız. Girne Koleji’nin kuruluş sürecinden bahsedebilir misiniz?

Türkiye’de özel okul sektöründe bir nitelik sorunu yaşanmakta. Mevcut okul markalarının vaatlerinin artık birbirlerini tekrar ettiğini görüyoruz. 2020 Türkiye’sinde özel okulculukta yeni şeyler söylemenin zamanı geldiğini düşünüyoruz. Bu bağlamda bizler özel okul ekosisteminin tüm bireylerini kapsayan geniş çaplı araştırmalar yaptık. Yaptığımız araştırmalarda uluslararası bir üniversitenin vizyonunu arkasına alan, yabancı dil eğitiminde pratik konuşmaya önem veren, öğretmenlerinin bağlı olunan üniversitenin eğitim fakültesinin uzman kadrosuyla yoğun eğitici eğitimleri ile desteklendiği, eğitim kurumunda çalışan diğer tüm kadronun üniversitenin sürekli eğitim merkezi tarafından verilen yoğun hizmet içi eğitimlere ve sertifikasyon ön koşuluna tabii olduğu, öğrencilerinin öncelikle milli, manevi değerleri aldığı ve akabinde global değerlerle desteklendiği, okulun fiziki yapısının sınav başarısının yanında özellikle yaşam başarısı noktasında gerekli sosyal ortamlara sahip olduğu ve eğitimin bilimsel yönünü benimseyen bir okula ihtiyaç duyulduğunu gördük. Tüm bu süreçlerde Türkiye’nin en genç ve başarılı eğitim girişimcisi Ümit Kalko ile KKTC’nin ilk üniversitesini kazandıran ve alanında büyük başarılar elde etmiş Girne Amerikan Üniversitesi Kurucu Rektörü Sayın Serhat Akpınar’ın, böyle bir oluşum için harekete geçilmesinde büyük katkılar sunması işlerimizi oldukça kolaylaştırdı. Bu vesileyle Girne Koleji, Girne Amerikan Üniversitesinin kuruluşu olarak Türkiye’deki eğitim öğretim faaliyetlerine başladı. Kuruluş aşaması çok güçlü bir iş birliği ve deneyimle başladı. Üniversitenin desteği, yönetim ekibinin eğitim dünyasındaki itibarlı başarıları ve Türkiye’de özel okul yatırımlarının önemiyle dünya kimliğinde bir okul kurduğumuz için çok gururluyuz.

Girne Kolejinin eğitim anlayışı nasıl oluşturuldu? Nasıl bir eğitim sistemi uyguluyorsunuz? Kurumlarınızı diğer eğitim kurumlarından farklı kılan özellikler nelerdir? 
Girne Kolejinin gücünü organik bir üniversite işbirliğinden alması ve köklü deneyimi önemli bir avantaj. Girne Amerikan Üniversitesinin 1985 yılından bu yana, üç kıtaya yayılmış kampüslerinin olması, 135 farklı ülkeden gelen 200’e yakın programda yaklaşık 22.000 öğrencisine yüksek standartta eğitim olanakları sunması ve akademik programlarına dünyadaki tanınmış akreditasyon kurumlarından onay alan dünyadaki sayılı üniversiteler arasında yer alması şüphesiz ki Girne Kolejine olan güvene katma değer sağlıyor. Girne Amerikan Üniversitesinin Eğitim Fakültesinin olması da  eğitimin kalitesinden ödün vermeden gelişmeye ve büyümeye devam etmemizin teminatı niteliğinde. Anaokulundan lise mezuniyetine kadar her sınıf seviyesinin eğitim yaklaşımını ve yaşam önceliklerini şeffaf bir yol haritasıyla tanımlı. Bu nedenle de 2 yıl boyunca Girne Kolejinin AR-Ge çalışmaları bizim için en değerli süreçler arasındaydı. Öğretmen eğitimi ve yabancı dil eğitimi ise en fazla yatırım yaptığımız alan. Yabancı dil eğitiminde önceliğimiz öğrencilerimizin üretken dil becerileri üzerine; yani hitabet, ifade, konuşma, yazılı, sözlü, görsel anlatım yeterliliği programımızın odak noktası. Bu anlamda yabancı dil eğitiminde iletişim ve konuşma becerisi üzerine en takip edilen ilk ve tek okuluyuz. Girne Kolejinin en dikkat çeken yönlerinden birisi de dinamik, modern ve evrensel olması. Bizler dünya kimliğinde mezuniyetin gereklilikleri üzerinden eğitim anlayışımızı tanımladık. Bu nedenle de dünya kimliği, etkili iletişim, bütünsel tasarım ve yaratıcı bakış açısı eğitim çerçevemizin anahtar kelimeleri.

Biraz da özel yaşamınıza değinelim. Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız? Hobileriniz nelerdir?
Seyahat etmek, ailemle zaman geçirmek, ülkemizi ve dünyamızı yakından tanımak adına hem okul ziyaretleri hem de kültürel gezilere katılmayı seviyorum. Spora; özellikle yüzmeye ve tenise zaman ayırmaya dikkat ediyorum. Eğitim dünyasında olmak gerçekten yenileyici ve keyifli olduğundan en şanslı yöneticilerden birisi olduğuma inanıyorum.

GİRNE KOLEJİ ÖNCE TÜRKİYE’DE, ARDINDAN TÜRK CUMHURİYETLER ve ORTADOĞU’DA, SONRA DA DÜNYADA BÜYÜYECEK
Girne Kolejinin kısa, orta ve uzun vadede hedefleri ve büyüme stratejisi hakkında bilgi verebilir misiniz? 
Girne Koleji ve Girne Amerikan Üniversitesinin ortak vizyonu tamamen nitelik ve iletişim odaklı. Bu nedenle de eğitimin global sorumluluğuna dair tüm unsurların kalitesini ve uygulama örneklerini büyük bir özenle deneyimli bir ekiple hayata geçiriyoruz. Böyle bir yatırımın olması da eğitim yatırımı yapmak isteyenler için büyük bir fırsat oluşturdu. İlk yılımızda maksimum 10 okul ile başlangıç yapacağız çünkü Girne Koleji olarak eğitim faaliyetlerini yürütecek okullarda temel kriterimiz donanımlı kampüs ortamı ve fiziksel standartlar. Bu nedenle de eğitim binaları, yatırımcı profili ve okulun konumu bizim için ayrıştırıcı bir büyüme hızı stratejisi. Hedefimiz her zaman bu isme ve yatırıma yakışan örnek çalışmalarla öğrencilerimize öğrenme keyfini deneyimletmek, öğretmenlerimizin gelişimine odak oluşturmak ve anne babaların güveniyle büyümek. Orta vadede ayrıca yalnızca Girne Anaokulları ismiyle yatırım yapmak ve anaokulu özelinde çalışmalara devam etmek, birkaç yıl içinde Girne Amerikan Dil Okullarına yönelik yatırımlar yapmak hedeflerimiz arasında.
Biz Girne Kolejini kısa vadede Türkiye’de, orta vadede Türk Cumhuriyetleri ve Ortadoğu ülkelerinde, uzun vadede tüm dünya ülkelerinde büyütmek istiyoruz.
Girne Amerikan Üniversitesi Uluslararası Kampüsleri (ABD, Hong Kong, Sri Lanka ve Moldova, Türkiye), tüm Girne Amerikan Üniversitesi öğrencilerine beş farklı ülkede eğitim vermektedir. Girne Amerikan Üniversitesi gibi dünyanın farklı ülkelerinde kampüsleri olan bir üniversitenin büyüme modelini Girne Koleji olarak da aynı konseptte sürdürülebilir bir eğitim politikasıyla ilerleyeceğiz.

GİRNE KOLEJİ’NİN ANAHTAR KELİMELERİ;

  • DÜNYA KİMLİĞİ
  • ETKİLİ İLETİŞİM
  • BÜTÜNSEL TASARIM
  • YARATICI BAKIŞ AÇISI
> Girne Koleji ile dünya kimliğinde bir okul kurduk

Çocukluktan bu yana hayali olan öğretmenlik mesleğini seçerek iş yaşamına atılan Dilek Cambazoğlu, bir kadın çalışan olarak karşısına çıkan engelleri hep avantaja dönüştürerek mesleğinde ilerlemiş. Eğitim kurumlarında öğretmenlikten yöneticiliğe birçok alanda bulunan Cambazoğlu, Girne Amerikan Üniversitesi işbirliğiyle kurulan Girne Koleji’nin CEO’luğu görevine ise kısa bir süre önce getirildi. Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu ile iş yaşamının dönüm noktalarını, Girne Koleji’nin kuruluşunu ve hedeflerini konuştuk.

dilek_cambazoglu_girneÜlkemizde eğitim alanında birçok yönetim kademesinde yer almış kadın yöneticiler arasındasınız. Öncelikle eğitim hayatınızdan bahsedebilir misiniz? Hangi okullarda okudunuz? Nasıl bir öğrenciydiniz?
İlköğretim ve ortaöğretim eğitimimi Silivri’de tamamladım. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Biyoloji Öğretmenliğinden mezun olduktan sonra da yüksek lisansımı İstanbul Üniversitesinden aldım. Aslında öğrencilik dönemimden bahsetmeden önce öğrenen kimliğimden bahsetmek isterim. Merak ve hayal gücü tüm öğrenciler gibi benim de öğrenme yolculuğumu etkileyen önemli unsurlar arasında. Bu nedenle de her zaman araştırmak, keşfetmek, kendi çıkarımlarımı yapmak ve özenli çalışmak öğrencilik sürecimi tanımlıyor. İyi bir dinleyiciydim, öğretmenlerimin, sınıf arkadaşlarımın ve ailemin önerilerini ve anlattıklarını hep dikkate alırdım. Bir de gerçekten eğitim hayatımda da hep titiz ve disiplinliydim. Sorumlu olduğum çalışmalarda her zaman zamandan ziyade özenli bir ürün oluşturmayı, iyi bir çalışma sunmak için çaba göstermeyi, kendi emeğimle başarmayı önemserdim.

Üniversiteden mezun olduğunuz bölüm, isteyerek tercih ettiğiniz bir bölüm müydü? Neden bu alanda eğitim almak istediniz? Çocukken kariyer planlarınız nasıldı?
Eğitime dair bir işte yer almak benim için bilinçli bir tercihti. Çocuklarla ve öğrencilerle zaman geçirmek, okul ortamında çalışmak, her yaş grubunun merak duyduğu bir alanda ilerlemek hep istediğim bir şeydi. Bunun yanı sıra öğretmen olma yolunda ilerlerken kendi iç sesimi dinlediğimde, öğretmenliği deneyimlediğim yıllarda da kariyerime yönetici olarak devam etmeyi istedim. Çocukluğuma dair ailemle sohbet ettiğimde annem babam öğretmen kelimesinin dışında bir meslek ismi duymamışlar benden. İstikrarlı ve bilinçli bir tercihin sonucu bugünkü meslek alanım.

Bir kadın olarak kariyer basamaklarını tırmanırken ne gibi engellerle karşılaştınız? Bulunduğunuz noktaya gelmek isteyen kadınlara tavsiyeleriniz neler olur?
Aslında kariyer basamaklarına dair karşılaştığım her şeyi fırsat olarak değerlendirdim. Bir kadın ya da bir erkek, kendisini tanıdığında, keyif alacağı çalışma ortamını hayal ettiğinde ve irade ortaya koyduğunda mutlaka hedeflediği kariyere ulaşıyor. Profesyonel yaşam gerçekten de kendinizi sürekli yenilemeniz gereken bir alan ve kim olduğunuza saygı gösteren bir ortamda bulunmayı tercih ettiğinizde zorluk, engel hep önemli bir sıçrama fırsatına dönüşüyor. İş hayatında ve öğrenim hayatında bulunan kişilere en önemli tavsiyem kendilerini tanımaları ve kendilerini tanıyarak yenilenme alanlarını güçlendirmeleri.

YÖNETMEK BAĞ KURMAKTIR
Birçok kurumda yönetici olarak yer aldınız. Görevinizi yerine getirirken nelere dikkat ediyorsunuz? Nasıl bir yönetim modelini benimsiyorsunuz? Ayrıca size göre kadın yönetici ile erkek yönetici arasındaki farklar nelerdir?

Yönetici olmanın birincil önceliğinin iletişim olduğuna inanıyorum. O yüzden de karşılaştığım herkes için özenli bir dikkatle yönettiğim şey kurduğum cümlenin karşımdaki kişiyi iyi hissettirmesi. Yönetmek demek bağ kurmak demek; yönetici olmak tamamen samimiyetle güçlendirilen bir süreç. Bu nedenle iletişim temelli ve şeffaflık yönetim modelimi en doğru tanımlayan kelimeler. Kadın yönetici ve erkek yöneticiden ziyade zihnimde patron olmak ve lider olmak arasında fark var. Hiyerarşiyi değil benlik saygısını, yalnızca sonucu değil süreci ve iletişimi, sorumlulukları doğru kişilerle paylaşmayı, bireysel başarıdan ziyade takım çalışmasını önemsiyorum.

Ülkemizde birçok kadın, eğitim-öğretim imkânlarından ve çalışma hakkından yoksun bırakılıyor. İş hayatına girdiğinde ise ayrımcılık ve gelir adaletsizliği gibi birçok sorunla karşılaşabiliyor. Türkiye’de kadının toplumdaki ve iş dünyasındaki bu konumunun değişmesi sizce neye bağlı? Bu değişimin gerçekleşmesinde kadınların eğitimi ne derece önemli?
Eğitim başlı başına hepimizin birinci sorumluluğu ve eğitim en pozitif değişim gücü. Bu nedenle de eğitim, yenilenmeye açıklık ve çağın gerekliliklerine uyum iş dünyasının öncelikleri. Türkiye’de kadının iş dünyasındaki yerine dair pozitif bir ivme olduğunu düşünüyorum. Erkekler de kadınlar da cinsiyetçi dilden uzak olacak şekilde profesyonel iş insanı olarak mesleklerine devam ettikleri sürece ve herkes birbirini tamamlamak ve geliştirmek üzere pozitif iletişimle ilerlerse eminim her kurum başarısına süreklilik kazandıracaktır. Kadın erkek fark etmeksizin değişim eğitime verdiğiniz öneme bağlı.

girne_kolejleriGİRNE KOLEJİ GÜÇLÜ BİR İŞ BİRLİĞİ VE DENEYİMLE BAŞLADI
Kısa süre önce Girne Koleji CEO’luğuna atandınız. Girne Koleji’nin kuruluş sürecinden bahsedebilir misiniz?

Türkiye’de özel okul sektöründe bir nitelik sorunu yaşanmakta. Mevcut okul markalarının vaatlerinin artık birbirlerini tekrar ettiğini görüyoruz. 2020 Türkiye’sinde özel okulculukta yeni şeyler söylemenin zamanı geldiğini düşünüyoruz. Bu bağlamda bizler özel okul ekosisteminin tüm bireylerini kapsayan geniş çaplı araştırmalar yaptık. Yaptığımız araştırmalarda uluslararası bir üniversitenin vizyonunu arkasına alan, yabancı dil eğitiminde pratik konuşmaya önem veren, öğretmenlerinin bağlı olunan üniversitenin eğitim fakültesinin uzman kadrosuyla yoğun eğitici eğitimleri ile desteklendiği, eğitim kurumunda çalışan diğer tüm kadronun üniversitenin sürekli eğitim merkezi tarafından verilen yoğun hizmet içi eğitimlere ve sertifikasyon ön koşuluna tabii olduğu, öğrencilerinin öncelikle milli, manevi değerleri aldığı ve akabinde global değerlerle desteklendiği, okulun fiziki yapısının sınav başarısının yanında özellikle yaşam başarısı noktasında gerekli sosyal ortamlara sahip olduğu ve eğitimin bilimsel yönünü benimseyen bir okula ihtiyaç duyulduğunu gördük. Tüm bu süreçlerde Türkiye’nin en genç ve başarılı eğitim girişimcisi Ümit Kalko ile KKTC’nin ilk üniversitesini kazandıran ve alanında büyük başarılar elde etmiş Girne Amerikan Üniversitesi Kurucu Rektörü Sayın Serhat Akpınar’ın, böyle bir oluşum için harekete geçilmesinde büyük katkılar sunması işlerimizi oldukça kolaylaştırdı. Bu vesileyle Girne Koleji, Girne Amerikan Üniversitesinin kuruluşu olarak Türkiye’deki eğitim öğretim faaliyetlerine başladı. Kuruluş aşaması çok güçlü bir iş birliği ve deneyimle başladı. Üniversitenin desteği, yönetim ekibinin eğitim dünyasındaki itibarlı başarıları ve Türkiye’de özel okul yatırımlarının önemiyle dünya kimliğinde bir okul kurduğumuz için çok gururluyuz.

Girne Kolejinin eğitim anlayışı nasıl oluşturuldu? Nasıl bir eğitim sistemi uyguluyorsunuz? Kurumlarınızı diğer eğitim kurumlarından farklı kılan özellikler nelerdir? 
Girne Kolejinin gücünü organik bir üniversite işbirliğinden alması ve köklü deneyimi önemli bir avantaj. Girne Amerikan Üniversitesinin 1985 yılından bu yana, üç kıtaya yayılmış kampüslerinin olması, 135 farklı ülkeden gelen 200’e yakın programda yaklaşık 22.000 öğrencisine yüksek standartta eğitim olanakları sunması ve akademik programlarına dünyadaki tanınmış akreditasyon kurumlarından onay alan dünyadaki sayılı üniversiteler arasında yer alması şüphesiz ki Girne Kolejine olan güvene katma değer sağlıyor. Girne Amerikan Üniversitesinin Eğitim Fakültesinin olması da  eğitimin kalitesinden ödün vermeden gelişmeye ve büyümeye devam etmemizin teminatı niteliğinde. Anaokulundan lise mezuniyetine kadar her sınıf seviyesinin eğitim yaklaşımını ve yaşam önceliklerini şeffaf bir yol haritasıyla tanımlı. Bu nedenle de 2 yıl boyunca Girne Kolejinin AR-Ge çalışmaları bizim için en değerli süreçler arasındaydı. Öğretmen eğitimi ve yabancı dil eğitimi ise en fazla yatırım yaptığımız alan. Yabancı dil eğitiminde önceliğimiz öğrencilerimizin üretken dil becerileri üzerine; yani hitabet, ifade, konuşma, yazılı, sözlü, görsel anlatım yeterliliği programımızın odak noktası. Bu anlamda yabancı dil eğitiminde iletişim ve konuşma becerisi üzerine en takip edilen ilk ve tek okuluyuz. Girne Kolejinin en dikkat çeken yönlerinden birisi de dinamik, modern ve evrensel olması. Bizler dünya kimliğinde mezuniyetin gereklilikleri üzerinden eğitim anlayışımızı tanımladık. Bu nedenle de dünya kimliği, etkili iletişim, bütünsel tasarım ve yaratıcı bakış açısı eğitim çerçevemizin anahtar kelimeleri.

Biraz da özel yaşamınıza değinelim. Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız? Hobileriniz nelerdir?
Seyahat etmek, ailemle zaman geçirmek, ülkemizi ve dünyamızı yakından tanımak adına hem okul ziyaretleri hem de kültürel gezilere katılmayı seviyorum. Spora; özellikle yüzmeye ve tenise zaman ayırmaya dikkat ediyorum. Eğitim dünyasında olmak gerçekten yenileyici ve keyifli olduğundan en şanslı yöneticilerden birisi olduğuma inanıyorum.

GİRNE KOLEJİ ÖNCE TÜRKİYE’DE, ARDINDAN TÜRK CUMHURİYETLER ve ORTADOĞU’DA, SONRA DA DÜNYADA BÜYÜYECEK
Girne Kolejinin kısa, orta ve uzun vadede hedefleri ve büyüme stratejisi hakkında bilgi verebilir misiniz? 
Girne Koleji ve Girne Amerikan Üniversitesinin ortak vizyonu tamamen nitelik ve iletişim odaklı. Bu nedenle de eğitimin global sorumluluğuna dair tüm unsurların kalitesini ve uygulama örneklerini büyük bir özenle deneyimli bir ekiple hayata geçiriyoruz. Böyle bir yatırımın olması da eğitim yatırımı yapmak isteyenler için büyük bir fırsat oluşturdu. İlk yılımızda maksimum 10 okul ile başlangıç yapacağız çünkü Girne Koleji olarak eğitim faaliyetlerini yürütecek okullarda temel kriterimiz donanımlı kampüs ortamı ve fiziksel standartlar. Bu nedenle de eğitim binaları, yatırımcı profili ve okulun konumu bizim için ayrıştırıcı bir büyüme hızı stratejisi. Hedefimiz her zaman bu isme ve yatırıma yakışan örnek çalışmalarla öğrencilerimize öğrenme keyfini deneyimletmek, öğretmenlerimizin gelişimine odak oluşturmak ve anne babaların güveniyle büyümek. Orta vadede ayrıca yalnızca Girne Anaokulları ismiyle yatırım yapmak ve anaokulu özelinde çalışmalara devam etmek, birkaç yıl içinde Girne Amerikan Dil Okullarına yönelik yatırımlar yapmak hedeflerimiz arasında.
Biz Girne Kolejini kısa vadede Türkiye’de, orta vadede Türk Cumhuriyetleri ve Ortadoğu ülkelerinde, uzun vadede tüm dünya ülkelerinde büyütmek istiyoruz.
Girne Amerikan Üniversitesi Uluslararası Kampüsleri (ABD, Hong Kong, Sri Lanka ve Moldova, Türkiye), tüm Girne Amerikan Üniversitesi öğrencilerine beş farklı ülkede eğitim vermektedir. Girne Amerikan Üniversitesi gibi dünyanın farklı ülkelerinde kampüsleri olan bir üniversitenin büyüme modelini Girne Koleji olarak da aynı konseptte sürdürülebilir bir eğitim politikasıyla ilerleyeceğiz.

GİRNE KOLEJİ’NİN ANAHTAR KELİMELERİ;

  • DÜNYA KİMLİĞİ
  • ETKİLİ İLETİŞİM
  • BÜTÜNSEL TASARIM
  • YARATICI BAKIŞ AÇISI

Son Güncelleme: Cumartesi, 21 Mart 2020 13:37

Gösterim: 1783

Eğitimci bir ailenin üçüncü kuşak temsilcisi olarak 60 yılı aşan bir geleneği sürdüren Adana Koleji Kurucu Temsilcisi ve Genel Müdürü Hande Melis Göksel, öğretmen olarak başladığı iş yaşamında ideallerinin ve heyecanın ilk gün gibi hiç değişmediğini söylüyor. Kadınların iş dünyasındaki konumunu değerlendiren Göksel, “Biz kadınlar her konuda güçlüyüzdür, bunu göstermek için kimsenin bize yol açmasını beklemeden, kendi yolculuğumuzun lideri olmalıyız.” diye konuştu. 

hande_m_gokselEğitim yaşamınız nasıl geçti? Hangi okullardan mezun oldunuz? 
Anaokulundan lise mezuniyetime kadar Adana Koleji'nde okudum. Lisans eğitimimi Bilkent Üniversitesi İngilizce- Fransızca Mütercim Tercümanlık Bölümünde tamamladım. Başkent Üniversitesinden İngilizce öğretmenliği için formasyon eğitimi aldım ve Adana'ya döndüğümde de Çukurova Üniversitesi İşletme Fakültesinde Yönetim ve Organizasyon Yüksek Lisansımı yaptım. Hem lisede hem de üniversitede sevdiğim ve istediğim bölümlerde okudum. Biraz zorlayıcıydı ama öğrenim yaşamım keyifli geçti. 

Eğitim dünyasına nasıl adım attınız? Eğitim sektörünü neden seçtiniz?
Eğitim, aile yaşamımın ta kendisiydi. Ailemde hemen hemen herkes eğitimcidir. Rahmetli dedem Ahmet Küstü'nün kurduğu Adana Koleji gerçek yuvamız. Eğitimlerimi aldıktan hemen sonra başladım öğretmenliğe. Bir süre sonra da Genel Müdür Yardımcılığı yaptım. Şimdi Kurucu Temsilcisi ve Genel Müdür olarak devam ediyorum. 

Yaşamınızın dönüm noktalarında belirleyici rol modeliniz oldu mu, onlardan neler öğrendiniz?Dedem, babaannem, anneannem, annem eğitim ve yaşam konusunda her zaman benim ilk rol modellerimdi. Hepsi alanında uzman birer öğretmen ve pek çok yaşama dokunmuş çok sevilen eğitimcilerdi. Onlardan disiplinli, titiz çalışmayı ve yaptığın işi sevgiyle yapmanın önemini öğrendim öncelikle. 

NİTELİKLİ EĞİTİMCİLERE İHTİYAÇ VAR
Mesleğe başlarken düşünceleriniz neydi? Bugün eğitimle ilgili neler düşünüyorsunuz?
Mesleğe 1. ve 9. Sınıflar İngilizce öğretmeni olarak başlarken de Genel Müdür olarak sürdürürken de ideallerim, heyecanım hiç değişmedi ve eksilmedi. O zamanlar öğretmen olarak değerlendirdiklerimi şimdi Genel Müdür olarak uyguluyorum. Bana göre eğitim insanın ve toplumun yararını düşünmeli. Öğrencinin geleceği düşünülerek uyum ve üretkenliğin artırılmasında en önemli etken olarak görülmeli. Düşünce ve davranış değişikliği yaratma çabası olumlu sonuç verirse öğretim tamamlanır. Ancak eğitim yaşam boyu sürer. Bugün daha nitelikli eğitimcilere ihtiyaç var. Gençlerin sosyal medya bağımlılığı aşırı boyutlara ulaşmış durumda... Genel kültürü destekleyen, öğrencinin yaşam bireyi olmasını sağlayan öğretmenlere saygımız sonsuz. Özveri ve hoşgörüyü ön plana çıkaran bir ekip neler başarmaz ki? Ülke sağlıklı bir eğitimle kalkınabilir düşüncesindeyim. Umudumuz gençlerdir, onlara her türlü olanağı sağlayabilmeliyiz. Gençlerin geleceği için karamsar değilim. Eğitimle onları iyi yerlere getirmeliyiz. 

hande_melis_goksel

Kendinizi nasıl bir yönetici olarak tanımlarsınız? Yönetim anlayışınızı belirleyen ilkeler neler?
Hayatta sevdiğin mesleği yapmak büyük bir şanstır. Benim için her konuda geçerli olan felsefe "hayatta ne yapıyorsan, onun hakkını ver". Bu anlayış doğrultusunda hareket ederim. Yaptığın işin hakkını verip, kendini adayabiliyorsan, bu bir de sevgi ile birleşince ortaya çıkan sonuç tatmin edici oluyor. 

ÖĞRETMENLİK DOĞASI GEREĞİ ANAÇLIK İSTER
Eğitim dünyasında kadın sayısının çok olmasına rağmen, yönetici kadın sayısının az olmasını nelere bağlıyorsunuz?
Öğretmenlik doğası gereği anaçlık ister. Öğrenciye ve yaşamına özgü konulara bizzat dokunmak, koşulsuz sevgi isteyen bir meslek kılar öğretmenliği. Bu anaçlık biz kadınların hamurunda olan bir özellik olduğu için bu meslek bizler tarafından daha çok tercih ediliyor. Yöneticilik ise doğası gereği çetrefilli yolları olan, uzun çalışma saatleri isteyen bir meslek. Hızlı ve keskin dönemeçlerden dolayı, ani kararlar olabiliyor. Aslında biz kadınlar bu konularda en yeteneklisiyiz. İşin mutfağında olmamız da ayrı bir önem taşıyor ve bu yüzden daha çok tercih ediliyoruz. Günümüzde kadınların iş dünyasında fazlaca söz sahibi olması gündemde. Bir şeyler yapmaya uğraş gösteren kadınlara güzel örnekler oluşturduğumuza inanıyorum. 

Kadınların eğitim dünyasında ve toplumdaki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda neler önerirsiniz?
Benim ailemdeki tüm kadınlar iş kadınıydı. Hemen hemen hepsi eğitim dünyasında öğretmen ya da yönetici idi. Ben üçüncü kuşağım. Yani az önceki argümantasyonun tersine ben şimdi artan örnekleri bizzat yaşamış şanslı bir bireyim. Kadınlar aslında iş dünyasının en iyi organizatörleri, en iyi zaman yöneticileri, çelik gibi duranlarıdır. Hayatta pek çok sıfata sahip olup (eş, anne, çalışan/ yönetici) hepsini layığı ile yapmak sizce de takdire şayan değil midir? Benim önerim, bu kadar güzel özelliklere sahip olanların, iş dünyasında daha da başarılı olabilecek güce sahip olduklarına inanmalarıdır. Biz kadınlar her konuda güçlüyüzdür, bunu göstermek için kimsenin bize yol açmasını beklemeden, kendi yolculuğumuzun lideri olmalıyız.

EĞİTİM EKİP İŞİDİR

“Erken yaşta yönetici olmak, önüme çıkan konularla baş ederken elbette ki beni zorladı. Ama çok güzel, paha biçilmez deneyimler edindim ve hala ediniyorum. Eğitim, bir tek yönetici elinden yapılan bir iş değil, ekip işidir. Sürecin tümünü beraber yönetebileceğim çok kıymetli çalışma arkadaşlarım ve büyüklerim var. Onların desteği yadsınamaz. Ekip olarak problem çözme yeteneğine sahip olmayı çok değerli buluyorum.”

 

                                  

 

> "Biz kadınlar kendi yolculuğumuzun lideri olmalıyız"

Eğitimci bir ailenin üçüncü kuşak temsilcisi olarak 60 yılı aşan bir geleneği sürdüren Adana Koleji Kurucu Temsilcisi ve Genel Müdürü Hande Melis Göksel, öğretmen olarak başladığı iş yaşamında ideallerinin ve heyecanın ilk gün gibi hiç değişmediğini söylüyor. Kadınların iş dünyasındaki konumunu değerlendiren Göksel, “Biz kadınlar her konuda güçlüyüzdür, bunu göstermek için kimsenin bize yol açmasını beklemeden, kendi yolculuğumuzun lideri olmalıyız.” diye konuştu. 

hande_m_gokselEğitim yaşamınız nasıl geçti? Hangi okullardan mezun oldunuz? 
Anaokulundan lise mezuniyetime kadar Adana Koleji'nde okudum. Lisans eğitimimi Bilkent Üniversitesi İngilizce- Fransızca Mütercim Tercümanlık Bölümünde tamamladım. Başkent Üniversitesinden İngilizce öğretmenliği için formasyon eğitimi aldım ve Adana'ya döndüğümde de Çukurova Üniversitesi İşletme Fakültesinde Yönetim ve Organizasyon Yüksek Lisansımı yaptım. Hem lisede hem de üniversitede sevdiğim ve istediğim bölümlerde okudum. Biraz zorlayıcıydı ama öğrenim yaşamım keyifli geçti. 

Eğitim dünyasına nasıl adım attınız? Eğitim sektörünü neden seçtiniz?
Eğitim, aile yaşamımın ta kendisiydi. Ailemde hemen hemen herkes eğitimcidir. Rahmetli dedem Ahmet Küstü'nün kurduğu Adana Koleji gerçek yuvamız. Eğitimlerimi aldıktan hemen sonra başladım öğretmenliğe. Bir süre sonra da Genel Müdür Yardımcılığı yaptım. Şimdi Kurucu Temsilcisi ve Genel Müdür olarak devam ediyorum. 

Yaşamınızın dönüm noktalarında belirleyici rol modeliniz oldu mu, onlardan neler öğrendiniz?Dedem, babaannem, anneannem, annem eğitim ve yaşam konusunda her zaman benim ilk rol modellerimdi. Hepsi alanında uzman birer öğretmen ve pek çok yaşama dokunmuş çok sevilen eğitimcilerdi. Onlardan disiplinli, titiz çalışmayı ve yaptığın işi sevgiyle yapmanın önemini öğrendim öncelikle. 

NİTELİKLİ EĞİTİMCİLERE İHTİYAÇ VAR
Mesleğe başlarken düşünceleriniz neydi? Bugün eğitimle ilgili neler düşünüyorsunuz?
Mesleğe 1. ve 9. Sınıflar İngilizce öğretmeni olarak başlarken de Genel Müdür olarak sürdürürken de ideallerim, heyecanım hiç değişmedi ve eksilmedi. O zamanlar öğretmen olarak değerlendirdiklerimi şimdi Genel Müdür olarak uyguluyorum. Bana göre eğitim insanın ve toplumun yararını düşünmeli. Öğrencinin geleceği düşünülerek uyum ve üretkenliğin artırılmasında en önemli etken olarak görülmeli. Düşünce ve davranış değişikliği yaratma çabası olumlu sonuç verirse öğretim tamamlanır. Ancak eğitim yaşam boyu sürer. Bugün daha nitelikli eğitimcilere ihtiyaç var. Gençlerin sosyal medya bağımlılığı aşırı boyutlara ulaşmış durumda... Genel kültürü destekleyen, öğrencinin yaşam bireyi olmasını sağlayan öğretmenlere saygımız sonsuz. Özveri ve hoşgörüyü ön plana çıkaran bir ekip neler başarmaz ki? Ülke sağlıklı bir eğitimle kalkınabilir düşüncesindeyim. Umudumuz gençlerdir, onlara her türlü olanağı sağlayabilmeliyiz. Gençlerin geleceği için karamsar değilim. Eğitimle onları iyi yerlere getirmeliyiz. 

hande_melis_goksel

Kendinizi nasıl bir yönetici olarak tanımlarsınız? Yönetim anlayışınızı belirleyen ilkeler neler?
Hayatta sevdiğin mesleği yapmak büyük bir şanstır. Benim için her konuda geçerli olan felsefe "hayatta ne yapıyorsan, onun hakkını ver". Bu anlayış doğrultusunda hareket ederim. Yaptığın işin hakkını verip, kendini adayabiliyorsan, bu bir de sevgi ile birleşince ortaya çıkan sonuç tatmin edici oluyor. 

ÖĞRETMENLİK DOĞASI GEREĞİ ANAÇLIK İSTER
Eğitim dünyasında kadın sayısının çok olmasına rağmen, yönetici kadın sayısının az olmasını nelere bağlıyorsunuz?
Öğretmenlik doğası gereği anaçlık ister. Öğrenciye ve yaşamına özgü konulara bizzat dokunmak, koşulsuz sevgi isteyen bir meslek kılar öğretmenliği. Bu anaçlık biz kadınların hamurunda olan bir özellik olduğu için bu meslek bizler tarafından daha çok tercih ediliyor. Yöneticilik ise doğası gereği çetrefilli yolları olan, uzun çalışma saatleri isteyen bir meslek. Hızlı ve keskin dönemeçlerden dolayı, ani kararlar olabiliyor. Aslında biz kadınlar bu konularda en yeteneklisiyiz. İşin mutfağında olmamız da ayrı bir önem taşıyor ve bu yüzden daha çok tercih ediliyoruz. Günümüzde kadınların iş dünyasında fazlaca söz sahibi olması gündemde. Bir şeyler yapmaya uğraş gösteren kadınlara güzel örnekler oluşturduğumuza inanıyorum. 

Kadınların eğitim dünyasında ve toplumdaki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda neler önerirsiniz?
Benim ailemdeki tüm kadınlar iş kadınıydı. Hemen hemen hepsi eğitim dünyasında öğretmen ya da yönetici idi. Ben üçüncü kuşağım. Yani az önceki argümantasyonun tersine ben şimdi artan örnekleri bizzat yaşamış şanslı bir bireyim. Kadınlar aslında iş dünyasının en iyi organizatörleri, en iyi zaman yöneticileri, çelik gibi duranlarıdır. Hayatta pek çok sıfata sahip olup (eş, anne, çalışan/ yönetici) hepsini layığı ile yapmak sizce de takdire şayan değil midir? Benim önerim, bu kadar güzel özelliklere sahip olanların, iş dünyasında daha da başarılı olabilecek güce sahip olduklarına inanmalarıdır. Biz kadınlar her konuda güçlüyüzdür, bunu göstermek için kimsenin bize yol açmasını beklemeden, kendi yolculuğumuzun lideri olmalıyız.

EĞİTİM EKİP İŞİDİR

“Erken yaşta yönetici olmak, önüme çıkan konularla baş ederken elbette ki beni zorladı. Ama çok güzel, paha biçilmez deneyimler edindim ve hala ediniyorum. Eğitim, bir tek yönetici elinden yapılan bir iş değil, ekip işidir. Sürecin tümünü beraber yönetebileceğim çok kıymetli çalışma arkadaşlarım ve büyüklerim var. Onların desteği yadsınamaz. Ekip olarak problem çözme yeteneğine sahip olmayı çok değerli buluyorum.”

 

                                  

 

Son Güncelleme: Perşembe, 19 Mart 2020 11:23

Gösterim: 995

11 kampüste 20 okul, kurs alanında ise 70 kurum ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdüren Doğru Cevap Eğitim Kurumları’nın yönetimine eğitim dünyasının yakından tanıdığı Hami Koç getirildi. Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim modelinin okul ve kurs modeli olarak ikiye ayrıldığını belirten Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su Eğitimci-Sosyolog Hami Koç ile, kurumun yapılanmasını, eğitim modelini ve gelecek hedeflerini konuşurken, özel öğretim sektöründe yaşanan gelişmeleri de değerlendirdik.

 

hami_koc_dogru_cevapKısa bir süre önce Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO'su olarak yeni bir sürece adım attınız. Doğru Cevap Eğitim Kurumları ve hizmet yelpazesi hakkında bilgi verebilir misiniz? 
Doğru Cevap Eğitim Kurumları, 2015 yılında doğru zamanda ve doğru yerde ortaya çıkan bir eğitim markasıdır. Ama bunun öncesinde, markayı kuran arkadaşların resmi ve özel kurumlarda öğretmenlik, kurum müdürlüğü, mali işler sorumluluğu, kurum sahibi olarak eğitim camiasında on yıldan fazla deneyimi olan eğitimciler-girişimciler olduğunu zikretmemiz lazım. Eğitim camiasında birçok markanın o zamanki şartlarda dershanecilik alanından çekilmeye başladığı bir dönemde, dershanelerin kapanması ile kanun gereği ihtiyaca cevap vermesi için Milli Eğitim Bakanlığınca resmi olarak oluşturulan kursçuluk alanında cesur bir adım atarak özel öğretim kursları alanında bir marka kurmuş ve kısa sürede vatandaşın ve öğrencilerin beklentilerini bilen eğitimci ve girişimcilerin güvenini kazanarak 250 şubeye kadar ulaşmıştır. Bu başarısı ile marka, sektördeki yarım asırlık diğer saygın kurumların arasında önemli bir seviyede kendine yer bulmuştur. Belki de Cumhuriyet tarihinin en hızlı büyüyen kurumudur. 2016 yılında özel okul alanında yaptığı ilk yatırımın ardından bugün 11 kampüs ve 20 okulla hizmet veren bir kurum haline geldik. Doğru Cevap Eğitim Kurumları, özel okul, özel öğretim kursları ve kişisel gelişim kursları ile Türk eğitim sistemine olumlu katkılarda bulunmayı kendine hedef olarak belirlemiş bir eğitim markasıdır. Amacımız; bilim alanında doğru çizgiye sahip, milli ve manevi değerlere saygılı ve bu değerleri içselleştirmiş, geleceğe odaklanmış, hoşgörülü, bilim ve teknikten beslenen, teknoloji ile donatılmış ve bilgiyi yönetme gücüne sahip insanlar yetiştirmektir. 

DOĞRU CEVAP BİR SENTEZ MODEL
Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim anlayışı nasıl oluşturuldu? Nasıl bir eğitim sistemi uyguluyorsunuz? Kurumlarınızı diğer eğitim kurumlarından farklı kılan özellikler nelerdir? 
Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim modeli okul ve kurs modeli olarak ikiye ayrılmaktadır.
Eğitim modelimiz felsefi bir arka plana sahiptir. Bu konuda ciddi bir akademik çalışma yapıldı ve nihayet hem zamanın ruhuna hem de bizlerin kültür dokusu ve ülkemizin gerçeklerine uygun olarak bir sentez model ortaya çıkarıldı. 19. ve 20. yüzyılın ilk yarısına hakim olan Pozitivist ve modern eğitim modellerinin ve diyalektik olarak bu modelin karşısında bulunan yapılandırmacı post-modern eğitim modellerinin bir sentezini yapmak gerekiyordu. Bu, iki sebepten dolayı zorunlu bir hal almıştı: Birincisi; her iki model de aşırı uçlarda yer alan iki farklı paradigmanın ürünüydü ve tek başına her şeyi ile doğru olamazdı. İkincisi ise içinde bulunduğumuz ve yakın gelecekte birlikte yaşayacağımız çağın ihtiyaçlarını tam olarak karşılamamaktaydılar. Biz eğitim modelimizi oluştururken bu iki temel yaklaşımın bir sentezini yaptık. Bu modelin uygulanmasında başat rolü öğretmen oynayacağı için öncelikle öğretmenin sınıfta, eğitim ve öğretim uygulamalarında hangi pozisyonda bulunması gerektiğini belirleyerek işe başladık. Modern paradigmanın erki temsil eden ve bilgi aktarıcısı öğretmeni ile post modern paradigmanın erksiz ve bilginin yapılandırma sürecindeki figüran öğretmeni sentezleyerek, "Yönetmen Öğretmen-Aktör Öğrenci" prensibini geliştirdik. Bu prensibe göre öğretmen bir bilgi aktarıcısı, bir mutlak otorite merkezi değil, senaryosu yazılmış, kazanım hedefleri belirlenmiş bir oyunu yöneten yönetmen; öğrenci ise rolünü kendi tarzı ile oynayan bir aktör pozisyonuna yükseltilmiştir.
Bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu günümüz dünyasında öğretmeni "Bilgi aktarıcısı" pozisyonundan kurtarmak ve onu bilgiyi kullanma yollarını keşfetmek için öğrencilerine ilham veren bir mentor pozisyonuna yükseltmek olmazsa olmazdı. Öğretmenin ve öğrencinin eğitim-öğretim süreçlerindeki pozisyonunu belirledikten sonra diğer aşamalara geçebilirdik ve modelimizin diğer unsurlarını inşa etmeye başladık.

7D EĞİTİM MODELİ
Okullarımızda 7D Eğitim Modelini uyguluyoruz. Bu model, öğrencilerimizin 7 farklı alanda doğru bilgi ve beceri ile donatılmasını hedeflemektedir. Yakın gelecekte içinde yaşayacağımız bilişim ve yapay zekâ ile donatılmış dönemin üretim tarzlarından, iletişim tarzlarına birçok farklı özelliği olacaktır ve öğrencilerimizi bu yeni çağa en hazır insanlar olarak yetiştirmeyi hedefliyoruz.
7D eğitim modeli, okullarımızda uygulanan ve öğrencilerin akademik, sosyal, yabancı dil, teknoloji, yetenekler ve etik kurallar gibi farklı alanlarda doğru insanlar olarak yetişmelerine destek olmak amacıyla kurgulanmıştır.
Kurslarımızda ise "Mentorluk" ve "4+1 Kazanım Pekiştirme" modelleri uyguluyoruz. Mentorluk sistemimiz "Öğrenci Tanıma", "Etkin Rehberlik", "Okul Takip ve Geliştirme" ve "Veli Bilgilendirme ve Veliyi Sürece Dahil Etme" gibi süreçleri içermektedir. Kurslarımızda ilk olarak öğrencilerin bilimsel test ve ölçeklerle tanınması için çalışmalar yapılmaktadır. Bu testler sonunda öğrencilerimizin akademik yeterliliklerini kazanım düzeyinde tespit edebiliyoruz. Bunun yanında dikkat düzeyleri ve psikomotor hızlarını, öğrenme stillerini, çalışma davranışlarını, zeka türlerini ve mizaç odaklı testlerle kişilik analizlerini ve mesleki yönelimlerini tespit ediyoruz. Öğrencilerimizi tanımadan, onların bireysel özelliklerinin farkına varmadan onlara yeterince destek veremeyeceğimizi biliyoruz.
Öğrenci tanıma programı sonrasında bireyselleştirilmiş rehberlik destek programını başlatıyoruz. Bu, sezon sonuna kadar devam eden ve sürekli kendini besleyen aktif bir süreçtir. Öğrencimizin bireysel özelliklerine uygun olarak geliştirilen programlarla hem akademik olarak hedeflenen düzeye ulaşmasına destek oluyoruz hem de çalışma davranışı, kişilik özellikleri gibi bireysel farklılıklarından kaynaklanan ve hedefe ulaşmamızı engelleyen faktörleri planlı şekilde ortadan kaldırmayı hedefliyoruz.

dogru_cevap_topluMEVCUT KURUMLARIMIZI DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ
Doğru Cevap Eğitim Kurumlarının kısa, orta ve uzun vadede hedefleri ve büyüme stratejisi hakkında bilgi verebilir misiniz? 
Doğru Cevap Eğitim kurumları ülkemizde her ilde ilçede okullaşmaya sağlam adımlarla devam etmektedir. Bizimle yoluna devam edecek münferit mevcut okullar ve yeni açılacak kurum sahipleri ile görüşmelerimiz hep sürmektedir. Özel öğretim kursları arasında da Türkiye'nin önemli seviyede büyük markasıdır. Yakın gelecekteki planımız, mevcut kurumlarımızın daha fazla geliştirilmesi ve güçlendirilmesi yönündeki stratejilerin uygulaması olacaktır. Eğitim takımımız hemen her hafta Edirne'den Van'a Doğru Cevap ismi altındaki kurumlara çok yönlü olarak hizmet vermeye devam etmektedirler. Bunun yanında şehirlerimizin sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksleri ve eğitim yatırımları ihtiyaç analizleri ışığında markamızın büyüme ve gelişme hedeflerine uygun, güçlü ve vizyoner eğitimcilerle-yatırımcılarla yeni yatırımlar yapmayı planlıyoruz. Gelecek yıl birçok şehrimizde daha fazla ve nitelikli eğitim kurumu sayısı ile öğrenci ve velilerimize hizmet vermeye devam edeceğiz. Her hafta yeni müracaatları değerlendiriyoruz.

Günümüzde başarı kavramı farklı açılardan ele alınmaktadır. Bir eğitim kurumunun başarılı olarak değerlendirilebilmesi için hangi kıstaslara bakılmalıdır? Bu anlamda kurumunuzda neleri ön plana çıkarıyorsunuz?
Meşhur bir hikâye vardır. Bir parti yetkilisi anket yaptıklarını, sonuçların kendi lehlerine %70 çıktığını ve bundan dolayı çok sıkıntılı olduklarını söylemiş. %70 oranın çok iyi olduğunu ve niçin sıkıntılı olduğunu soranlara ise şöyle bir açıklama yapmış; “Anketi parti genel merkezinde yaptık.” Bu durumda başarıyı değerlendirirken birçok farklı kriteri göz önünde bulundurmak gerekir. Sadece akademik başarı üzerinde yoğunlaşmak ve rakamsal ifadelerle sınırlandırılmış bir başarı anlayışı benimsemek doğru değildir. Ölçümün nerede, ne zaman ve hangi şartlarda yapıldığı, değerlendirme kriterlerinin ne olduğu mutlaka göz önüne alınmalıdır. Bizim kurumlarımız açısından gerçek başarı öğrencilere ulaşabilmek, potansiyellerini açığa çıkarabilecek bir öğretim programı uygulayabilmek ve en önemlisi de onlara iyi örnek olabilmektir.    

Kurucu ve yönetici olarak uzun yıllardır sektördesiniz, öncelikle bir eğitim kurumunu yönetmenin zor ve kolay yanları nelerdir? Nasıl bir yöneticisiniz? Yöneticilik vasfınızı belirleyen ilkeleriniz nelerdir?
Yönetim bir bilim dalıdır. Ancak eğitim yönetimi, pozivitist paradigmanın genelleyici ve indirgeyici kurallarıyla sürdürülemeyecek kadar hassas bir alandır ve maalesef eğitim dünyası uzun bir süre yönetim alanından devşirilen kavramlarla idare edilmeye çalışılmıştır. Son yıllarda literatürde daha sık rastladığımız liderlik, eğitim ortamına daha çok uyan bir kavram olarak görülebilir. Artık dünyanın birçok ülkesinde lisans ve yüksek lisans programlarının isimleri “öğretim liderliği” olarak değiştirilmiş ve zihniyet de buna göre revize edilmiştir. Öğretim liderleri öncelikle insanla uğraştığının bilincinde olmalı ve yönetim politikalarını buna göre şekillendirmelidir. İnsanın olduğu yerde kesin kurallardan bahsedilemez ve durumsallık hakimdir. Okullarda teori, uygulama ve tecrübenin bileşiminden oluşan bir yönetim stratejisi belirlenmeli, okul yönetmenin bir fabrikayı yönetmekten farklı bir iş olduğu unutulmamalıdır. Eğitim yönetiminde en anahtar kavramlardan bir tanesi iklimdir. Yöneticinin en önemli işi önce okulda güzel bir iklim oluşturmak, daha sonra amaçları gerçekleştirmek için uygun adımları atmak olmalıdır. İklimin bozuk olduğu bir okulda, eğitim kurumunda amaçlar ne kadar büyük olursa olsun, ulaşmak mümkün olmaz. Şöyle de söyleyebiliriz; Çalışanların motivasyonunu sağlamadan ve aidiyet duygusunu oluşturmadan, hiçbir yönetim teorisi işe yaramaz. Herkesin fikrini rahatça ifade edebileceği bir kurum kültürü oluşturabilirseniz verim artar. Katı bir şekilde uygulanan hiyerarşik kurallar ve esneklikten uzak bir yönetim yaklaşımı eğitimin tabiatına aykırıdır. Yöneticilikte işin yüzde sekseni gönül yapmaktır. Diğer bir deyişle gönül kırmamaktır. Öğretmenlikte, eğitimde işin sırrı sevgidedir. Maalesef sevgi kavramı son yıllarda özgül ağırlığını yitirmiş, baloncuk yapmış her yönden gelen hafif rüzgara göre biçim ve pozisyon almıştır.

KURSLARDA DERS SINIRLAMASI KALDIRILMALI
Dershanelerin kapanmasıyla kurs piyasasında bir belirsizlik durumu oluştu. Bu kurumların kapanması da 1 yıl ertelenmişti. Ancak bu alanda açılan kurum sayısında da patlama yaşandığını biliyoruz. Bu alanda yaşanan gelişmeleri ve Türkiye’de kursların işlevini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kapsamda öneri ve öngörülerinizi alabilir miyiz?
Dersanelerin kapatılması o günkü şartlarda ülke güvenliği açısından önemli bir karardı. Dersane sektöründeki Fetö tehlikesi böylece bertaraf edildi. Dersane yerine gelen kursların işlevi bir ihtiyaçtır. Zaten bu yüzden Anayasa Mahkemesi meşru-alternatif yapı istemişti. Resmi okullarda açılan kurslar ne ölçüde ihtiyacı karşılamaktadır! Japonya ve Kore örneğinde olduğu gibi birçok gelişmiş ülkede bizden daha yüksek seviyede bu kurumlar varlığını sürdürmektedir. İmkanı olan hemen her vatandaş ve eğitimci dahil her meslekten bürokraside çalışan memur ve işçiler büyük oranda bu kurumlardan hizmet almaktadır. Son birkaç yılda kurs sektöründeki zorlaştırma uygulamaları neticesinde, merdiven altı tabir edilen ve hiçbir resmiyeti olmayan kurumların sayısı resmi kurumların sayısının çok üzerinde olduğu söylenmekte ve görülmektedir... Bu işin çözümü resmi olarak açılan kurslarda ders sınırlaması kalkmalı, mevzuat olarak her şey uygulanabilir hale getirilmeli, resmi olmayan yerlere de faaliyet için izin verilmemelidir. Yani gereği yapılmalıdır. Sonra da şayet devlet bu kurumların devamını istemiyorsa ihtiyacı giderecek tedbirler almalıdır. Böylece zaten bu kurumlar da birkaç yılda kendiliğinden varlığını sonlandırır. Bunun en sağlıklı yolu budur. Biz bu konularla alakalı olarak teklif ve düşüncelerimizi yetkililere her platformda arz ettik, etmeye de devam ediyoruz.

Hami Bey, bize eğitim yaşamınızdan da bahsedebilir misiniz?
İlkokulu köyümde bitirdiğimde ilçede ortaokulu okuyacağımın heyecanını yaşadığım haftaları hala bütün sıcaklığıyla hatırlarım. Yazları çobanlık yapardım. İlkokulda yazdığım şiirleri arkadaşlarımın milli bayramlarda okuduğunu bilirim. Ortaokuldan itibaren meslek olarak seçmeyi düşündüğüm üç tercihimden biri öğretmen olmaktı. 80’ler öncesi o dönemin Türkiye’sindeki eğitim ve şartlar bizi pişirdi. Bilen ve farkında olan için şimdi büyük oranda imkân ve fırsatlar çok. Hayatta en sevdiğim işlerden biri kitap okumaktır. Kitap okumaktan zevk almayan bir insan hayattan nasıl, neden zevk alır ki? Bilge kimselerin seminer, konferans, sohbet ve söyleşilerine çok önem verdim. Çünkü onlar yılların birikimini çoğu zaman hiçbir karşılık beklemeden özet olarak size sunuyor. İhtiyacına, karakter ve mizacına göre istifade imkânı var. Sosyoloji okurken dünyanın sosyal-kültürel yapılarını, dünyanın son iki asır tarihi ve sosyo-kültürel değişimini tekrar inceleme imkânım oldu. Eğitim yönetimi üzerine master yaptığım sürede eğitim teknolojilerinin eğitim sektöründeki yer ve ağırlığını çok yönlü araştırma, geliştirme fırsatım oldu. Eğitim yöneticisi olduğum süre zarfında öğretmen ve idari görevdeki takım arkadaşlarımla çok alanda ilklere imza attık. Bir eğitim yöneticisi olarak akademik-sosyal faaliyetler ve sportif faaliyetlerde çok az kimseye nasip olacak başarılar yaşadık. Bunların hemen hepsini dijital dünyada (sosyal medya ağlarında) görmek mümkündür. Doğrusu ben de bazılarına şaşırmışımdır. Çalıştığım ekip arkadaşlarımdan da çok şey öğrendim. Bu husus ve başarı hikayesi bile kitap konusudur. Eğitim-öğrenim yaşamım devam ediyor...

Eğitim sektöründe yer almaya nasıl ve neden karar verdiniz?  Bu kararınızı etkileyen unsurlar nelerdir?
Ben zaten öğretmenim. Birkaç mesleğim, branşım var. Yetkin olduğumu söyleyebileceğim bütün alanları severek isteyerek tercih ettim. Öğretmenlik bir gönül işidir, aşk işidir. Tarihte çok önemli örnekleri var, bunlardan da etkilendiğimi söyleyebilirim. Babam ve dedem yarı öğretmendiler, kanaat önderi durumunda idiler, bunların tesiri olmuştur. Bildiği ile hayat tarzı örtüşen öğretmenlerimin de tesiri olmuştur. En itibarlı meslek ilim ve öğretmenlik işi-meşguliyetidir. Manevi yönü hariç hangi meslekte sermayenizi vererek çoğaltabilirsiniz. İlim verdikçe-paylaştıkça çoğalır. Öğretmenlik beyinlere bilgi koyma mesleği değil gönüllere dokunma sanatıdır.  Son otuz yıldır ülkemizde ve yurt dışında üst düzey yöneticilik yaptım. Doğrusu bu görevlerim için belirlediğim hedefim yoktu. Ama elimden geldiğince işimi iyi yaptım. Amirlerime ve iş arkadaşlarıma hep dürüst ve samimi davrandım. Bulunduğum her pozisyonda kendimi ve menfaatimi kurum menfaati önünde tutmadım. Çalışan kurumunu yaşatmalı ki iş ve icraat imkânı olsun. Kurum yetkilisi de insanı yaşatmalı ki kurum yaşasın.

İş dışında nelerle ilgilenirsiniz? Neler yapmaktan hoşlanırsınız? İlgi alanlarınız nelerdir?
Okumak. Her alanda eğitim faaliyetleri... Yurt içi ve yurt dışında eğitim kurumlarını görmek-incelemek... Spor. Ülkemi bütün özellikleri ile öğrenmeye keşfetmeye devam etmek. İnsanlara faydalı olmak. Muhteşem kültür ve değerlerimizin şifalı antibakteriyel sularından beslenmek... 

VELİLERE TEMİNAT SAĞLAYACAĞIZ DERKEN
ÖĞRENCİLERİN DURUMLARI RİSKE ATILMAMALI
Türkiye’de özel okul sektörünün gelişimi hakkında değerlendirmeleriniz nelerdir? Sektörde yaşanan zorlukları nelere bağlıyorsunuz? Bu sektörün gelişimi için önerileriniz ve sektörün geleceğine yönelik öngörüleriniz nelerdir?
Özel okullaşmanın son yıllarda hızla artması olumlu ve olumsuz gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Sektörde yaşanan zorluklar maalesef son iki yılda ciddi boyutlara ulaşmış ve hepimizi üzen bazı neticeleri olmuştur. Ancak problemlerin temelinde esas olarak şu vardır. Eğitim gönül işidir. Sadece para kazanmak amacıyla kurulan okulların sektöre faydadan çok zararı olmuştur. Bir tekstil fabrikasını yönetir gibi okul yönetirseniz, idealiniz bu ülkeye hayırlı insanlar yetiştirmek olmazsa ve kurum politikalarını sadece sayısal büyüme üzerine temellendirirseniz sonuç hüsran olur. Ve olmuştur da. Türkiye’nin maarif davasına gönül veren insanlar özel okulculuk anlamında büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Ancak eğitimin ruhunu hissedemeyen, bir çocuğun hayatına dokunmanın ne kadar yüce bir şey olduğuna vakıf olamayan insanların özel okulculuk yapması sektörü zor durumda bırakmaya devam edecektir. Dünyanın her yerinde öğretmenlik ve okulculuk diğer sektörlerden farklı bir konuma sahiptir. Okulculuk özveri ve fedakârlık ister. Okul kuran kişiler, kendi kurumlarında eğitim gören çocukların geleceğiyle ilgili bir sorumluluk hissetmeli, derslerde boşa geçen bir dakikanın bile bedeli olduğunu bilmelidirler. Ancak zihniyet çarpık olursa, sonuçların da çok düzgün olması beklenemez. Bakanlık düzeyinde alınması gereken tedbirler vardır elbette. Özel okullar için teminat konusu gündemde. Ancak mevcut kurumların ve bu sene açılacak kurumların zarar görmeyeceği bir politika oluşturulmalı ve velilere teminat sağlayacağız derken öğrencilerin durumları riske atılmamalıdır. Bu konuyla ilgili dernek olarak da ciddi mesai harcadık ve tekliflerimizi bütün ilgili taraflara ve bakanlık düzeyinde sunduk. Son zamanlarda yaşanan üzücü hadiselerin bir daha yaşanmaması için bakanlık icraatlarına başlayacaktır. Ancak hükümet düzeyinde ne kadar önlem alınırsa alınsın, asıl mesele eğitim girişimcisinin, eğitim yöneticilerinin ve öğretmenlerin zihniyeti dönüşümüdür. Zihniyet aynı kaldığı müddetçe, alınan pansuman tedbirler uzun vadede kalıcı bir çözüm getiremez. 

Doğru Cevap Eğitim Kurumları’nı diğer kurumlardan farklı kılan en temel özelliği, bugüne değil, geleceğe insan yetiştirmesidir. Geleceğin nitelikli insan gücü ihtiyacını çok iyi biliyoruz ve hem okullarımızda hem de kurslarımızda bu ihtiyaca yönelik insan yetiştirmeye odaklanmış bulunmaktayız. Bireysel farklılıkların öğrenme ve eğitim süreçlerinde kesinlikle göz ardı edilmemesine olan inancımız ve tüm çalışmalarda bu ilkeyi temel prensip olarak benimsiyor oluşumuz bizleri diğer kurumlardan ayıran en belirleyici özelliğimizdir.”

> Vizyoner eğitimci ve yatırımcılarla yeni kurumlar açacağız

11 kampüste 20 okul, kurs alanında ise 70 kurum ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdüren Doğru Cevap Eğitim Kurumları’nın yönetimine eğitim dünyasının yakından tanıdığı Hami Koç getirildi. Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim modelinin okul ve kurs modeli olarak ikiye ayrıldığını belirten Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su Eğitimci-Sosyolog Hami Koç ile, kurumun yapılanmasını, eğitim modelini ve gelecek hedeflerini konuşurken, özel öğretim sektöründe yaşanan gelişmeleri de değerlendirdik.

 

hami_koc_dogru_cevapKısa bir süre önce Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO'su olarak yeni bir sürece adım attınız. Doğru Cevap Eğitim Kurumları ve hizmet yelpazesi hakkında bilgi verebilir misiniz? 
Doğru Cevap Eğitim Kurumları, 2015 yılında doğru zamanda ve doğru yerde ortaya çıkan bir eğitim markasıdır. Ama bunun öncesinde, markayı kuran arkadaşların resmi ve özel kurumlarda öğretmenlik, kurum müdürlüğü, mali işler sorumluluğu, kurum sahibi olarak eğitim camiasında on yıldan fazla deneyimi olan eğitimciler-girişimciler olduğunu zikretmemiz lazım. Eğitim camiasında birçok markanın o zamanki şartlarda dershanecilik alanından çekilmeye başladığı bir dönemde, dershanelerin kapanması ile kanun gereği ihtiyaca cevap vermesi için Milli Eğitim Bakanlığınca resmi olarak oluşturulan kursçuluk alanında cesur bir adım atarak özel öğretim kursları alanında bir marka kurmuş ve kısa sürede vatandaşın ve öğrencilerin beklentilerini bilen eğitimci ve girişimcilerin güvenini kazanarak 250 şubeye kadar ulaşmıştır. Bu başarısı ile marka, sektördeki yarım asırlık diğer saygın kurumların arasında önemli bir seviyede kendine yer bulmuştur. Belki de Cumhuriyet tarihinin en hızlı büyüyen kurumudur. 2016 yılında özel okul alanında yaptığı ilk yatırımın ardından bugün 11 kampüs ve 20 okulla hizmet veren bir kurum haline geldik. Doğru Cevap Eğitim Kurumları, özel okul, özel öğretim kursları ve kişisel gelişim kursları ile Türk eğitim sistemine olumlu katkılarda bulunmayı kendine hedef olarak belirlemiş bir eğitim markasıdır. Amacımız; bilim alanında doğru çizgiye sahip, milli ve manevi değerlere saygılı ve bu değerleri içselleştirmiş, geleceğe odaklanmış, hoşgörülü, bilim ve teknikten beslenen, teknoloji ile donatılmış ve bilgiyi yönetme gücüne sahip insanlar yetiştirmektir. 

DOĞRU CEVAP BİR SENTEZ MODEL
Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim anlayışı nasıl oluşturuldu? Nasıl bir eğitim sistemi uyguluyorsunuz? Kurumlarınızı diğer eğitim kurumlarından farklı kılan özellikler nelerdir? 
Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim modeli okul ve kurs modeli olarak ikiye ayrılmaktadır.
Eğitim modelimiz felsefi bir arka plana sahiptir. Bu konuda ciddi bir akademik çalışma yapıldı ve nihayet hem zamanın ruhuna hem de bizlerin kültür dokusu ve ülkemizin gerçeklerine uygun olarak bir sentez model ortaya çıkarıldı. 19. ve 20. yüzyılın ilk yarısına hakim olan Pozitivist ve modern eğitim modellerinin ve diyalektik olarak bu modelin karşısında bulunan yapılandırmacı post-modern eğitim modellerinin bir sentezini yapmak gerekiyordu. Bu, iki sebepten dolayı zorunlu bir hal almıştı: Birincisi; her iki model de aşırı uçlarda yer alan iki farklı paradigmanın ürünüydü ve tek başına her şeyi ile doğru olamazdı. İkincisi ise içinde bulunduğumuz ve yakın gelecekte birlikte yaşayacağımız çağın ihtiyaçlarını tam olarak karşılamamaktaydılar. Biz eğitim modelimizi oluştururken bu iki temel yaklaşımın bir sentezini yaptık. Bu modelin uygulanmasında başat rolü öğretmen oynayacağı için öncelikle öğretmenin sınıfta, eğitim ve öğretim uygulamalarında hangi pozisyonda bulunması gerektiğini belirleyerek işe başladık. Modern paradigmanın erki temsil eden ve bilgi aktarıcısı öğretmeni ile post modern paradigmanın erksiz ve bilginin yapılandırma sürecindeki figüran öğretmeni sentezleyerek, "Yönetmen Öğretmen-Aktör Öğrenci" prensibini geliştirdik. Bu prensibe göre öğretmen bir bilgi aktarıcısı, bir mutlak otorite merkezi değil, senaryosu yazılmış, kazanım hedefleri belirlenmiş bir oyunu yöneten yönetmen; öğrenci ise rolünü kendi tarzı ile oynayan bir aktör pozisyonuna yükseltilmiştir.
Bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu günümüz dünyasında öğretmeni "Bilgi aktarıcısı" pozisyonundan kurtarmak ve onu bilgiyi kullanma yollarını keşfetmek için öğrencilerine ilham veren bir mentor pozisyonuna yükseltmek olmazsa olmazdı. Öğretmenin ve öğrencinin eğitim-öğretim süreçlerindeki pozisyonunu belirledikten sonra diğer aşamalara geçebilirdik ve modelimizin diğer unsurlarını inşa etmeye başladık.

7D EĞİTİM MODELİ
Okullarımızda 7D Eğitim Modelini uyguluyoruz. Bu model, öğrencilerimizin 7 farklı alanda doğru bilgi ve beceri ile donatılmasını hedeflemektedir. Yakın gelecekte içinde yaşayacağımız bilişim ve yapay zekâ ile donatılmış dönemin üretim tarzlarından, iletişim tarzlarına birçok farklı özelliği olacaktır ve öğrencilerimizi bu yeni çağa en hazır insanlar olarak yetiştirmeyi hedefliyoruz.
7D eğitim modeli, okullarımızda uygulanan ve öğrencilerin akademik, sosyal, yabancı dil, teknoloji, yetenekler ve etik kurallar gibi farklı alanlarda doğru insanlar olarak yetişmelerine destek olmak amacıyla kurgulanmıştır.
Kurslarımızda ise "Mentorluk" ve "4+1 Kazanım Pekiştirme" modelleri uyguluyoruz. Mentorluk sistemimiz "Öğrenci Tanıma", "Etkin Rehberlik", "Okul Takip ve Geliştirme" ve "Veli Bilgilendirme ve Veliyi Sürece Dahil Etme" gibi süreçleri içermektedir. Kurslarımızda ilk olarak öğrencilerin bilimsel test ve ölçeklerle tanınması için çalışmalar yapılmaktadır. Bu testler sonunda öğrencilerimizin akademik yeterliliklerini kazanım düzeyinde tespit edebiliyoruz. Bunun yanında dikkat düzeyleri ve psikomotor hızlarını, öğrenme stillerini, çalışma davranışlarını, zeka türlerini ve mizaç odaklı testlerle kişilik analizlerini ve mesleki yönelimlerini tespit ediyoruz. Öğrencilerimizi tanımadan, onların bireysel özelliklerinin farkına varmadan onlara yeterince destek veremeyeceğimizi biliyoruz.
Öğrenci tanıma programı sonrasında bireyselleştirilmiş rehberlik destek programını başlatıyoruz. Bu, sezon sonuna kadar devam eden ve sürekli kendini besleyen aktif bir süreçtir. Öğrencimizin bireysel özelliklerine uygun olarak geliştirilen programlarla hem akademik olarak hedeflenen düzeye ulaşmasına destek oluyoruz hem de çalışma davranışı, kişilik özellikleri gibi bireysel farklılıklarından kaynaklanan ve hedefe ulaşmamızı engelleyen faktörleri planlı şekilde ortadan kaldırmayı hedefliyoruz.

dogru_cevap_topluMEVCUT KURUMLARIMIZI DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ
Doğru Cevap Eğitim Kurumlarının kısa, orta ve uzun vadede hedefleri ve büyüme stratejisi hakkında bilgi verebilir misiniz? 
Doğru Cevap Eğitim kurumları ülkemizde her ilde ilçede okullaşmaya sağlam adımlarla devam etmektedir. Bizimle yoluna devam edecek münferit mevcut okullar ve yeni açılacak kurum sahipleri ile görüşmelerimiz hep sürmektedir. Özel öğretim kursları arasında da Türkiye'nin önemli seviyede büyük markasıdır. Yakın gelecekteki planımız, mevcut kurumlarımızın daha fazla geliştirilmesi ve güçlendirilmesi yönündeki stratejilerin uygulaması olacaktır. Eğitim takımımız hemen her hafta Edirne'den Van'a Doğru Cevap ismi altındaki kurumlara çok yönlü olarak hizmet vermeye devam etmektedirler. Bunun yanında şehirlerimizin sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksleri ve eğitim yatırımları ihtiyaç analizleri ışığında markamızın büyüme ve gelişme hedeflerine uygun, güçlü ve vizyoner eğitimcilerle-yatırımcılarla yeni yatırımlar yapmayı planlıyoruz. Gelecek yıl birçok şehrimizde daha fazla ve nitelikli eğitim kurumu sayısı ile öğrenci ve velilerimize hizmet vermeye devam edeceğiz. Her hafta yeni müracaatları değerlendiriyoruz.

Günümüzde başarı kavramı farklı açılardan ele alınmaktadır. Bir eğitim kurumunun başarılı olarak değerlendirilebilmesi için hangi kıstaslara bakılmalıdır? Bu anlamda kurumunuzda neleri ön plana çıkarıyorsunuz?
Meşhur bir hikâye vardır. Bir parti yetkilisi anket yaptıklarını, sonuçların kendi lehlerine %70 çıktığını ve bundan dolayı çok sıkıntılı olduklarını söylemiş. %70 oranın çok iyi olduğunu ve niçin sıkıntılı olduğunu soranlara ise şöyle bir açıklama yapmış; “Anketi parti genel merkezinde yaptık.” Bu durumda başarıyı değerlendirirken birçok farklı kriteri göz önünde bulundurmak gerekir. Sadece akademik başarı üzerinde yoğunlaşmak ve rakamsal ifadelerle sınırlandırılmış bir başarı anlayışı benimsemek doğru değildir. Ölçümün nerede, ne zaman ve hangi şartlarda yapıldığı, değerlendirme kriterlerinin ne olduğu mutlaka göz önüne alınmalıdır. Bizim kurumlarımız açısından gerçek başarı öğrencilere ulaşabilmek, potansiyellerini açığa çıkarabilecek bir öğretim programı uygulayabilmek ve en önemlisi de onlara iyi örnek olabilmektir.    

Kurucu ve yönetici olarak uzun yıllardır sektördesiniz, öncelikle bir eğitim kurumunu yönetmenin zor ve kolay yanları nelerdir? Nasıl bir yöneticisiniz? Yöneticilik vasfınızı belirleyen ilkeleriniz nelerdir?
Yönetim bir bilim dalıdır. Ancak eğitim yönetimi, pozivitist paradigmanın genelleyici ve indirgeyici kurallarıyla sürdürülemeyecek kadar hassas bir alandır ve maalesef eğitim dünyası uzun bir süre yönetim alanından devşirilen kavramlarla idare edilmeye çalışılmıştır. Son yıllarda literatürde daha sık rastladığımız liderlik, eğitim ortamına daha çok uyan bir kavram olarak görülebilir. Artık dünyanın birçok ülkesinde lisans ve yüksek lisans programlarının isimleri “öğretim liderliği” olarak değiştirilmiş ve zihniyet de buna göre revize edilmiştir. Öğretim liderleri öncelikle insanla uğraştığının bilincinde olmalı ve yönetim politikalarını buna göre şekillendirmelidir. İnsanın olduğu yerde kesin kurallardan bahsedilemez ve durumsallık hakimdir. Okullarda teori, uygulama ve tecrübenin bileşiminden oluşan bir yönetim stratejisi belirlenmeli, okul yönetmenin bir fabrikayı yönetmekten farklı bir iş olduğu unutulmamalıdır. Eğitim yönetiminde en anahtar kavramlardan bir tanesi iklimdir. Yöneticinin en önemli işi önce okulda güzel bir iklim oluşturmak, daha sonra amaçları gerçekleştirmek için uygun adımları atmak olmalıdır. İklimin bozuk olduğu bir okulda, eğitim kurumunda amaçlar ne kadar büyük olursa olsun, ulaşmak mümkün olmaz. Şöyle de söyleyebiliriz; Çalışanların motivasyonunu sağlamadan ve aidiyet duygusunu oluşturmadan, hiçbir yönetim teorisi işe yaramaz. Herkesin fikrini rahatça ifade edebileceği bir kurum kültürü oluşturabilirseniz verim artar. Katı bir şekilde uygulanan hiyerarşik kurallar ve esneklikten uzak bir yönetim yaklaşımı eğitimin tabiatına aykırıdır. Yöneticilikte işin yüzde sekseni gönül yapmaktır. Diğer bir deyişle gönül kırmamaktır. Öğretmenlikte, eğitimde işin sırrı sevgidedir. Maalesef sevgi kavramı son yıllarda özgül ağırlığını yitirmiş, baloncuk yapmış her yönden gelen hafif rüzgara göre biçim ve pozisyon almıştır.

KURSLARDA DERS SINIRLAMASI KALDIRILMALI
Dershanelerin kapanmasıyla kurs piyasasında bir belirsizlik durumu oluştu. Bu kurumların kapanması da 1 yıl ertelenmişti. Ancak bu alanda açılan kurum sayısında da patlama yaşandığını biliyoruz. Bu alanda yaşanan gelişmeleri ve Türkiye’de kursların işlevini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kapsamda öneri ve öngörülerinizi alabilir miyiz?
Dersanelerin kapatılması o günkü şartlarda ülke güvenliği açısından önemli bir karardı. Dersane sektöründeki Fetö tehlikesi böylece bertaraf edildi. Dersane yerine gelen kursların işlevi bir ihtiyaçtır. Zaten bu yüzden Anayasa Mahkemesi meşru-alternatif yapı istemişti. Resmi okullarda açılan kurslar ne ölçüde ihtiyacı karşılamaktadır! Japonya ve Kore örneğinde olduğu gibi birçok gelişmiş ülkede bizden daha yüksek seviyede bu kurumlar varlığını sürdürmektedir. İmkanı olan hemen her vatandaş ve eğitimci dahil her meslekten bürokraside çalışan memur ve işçiler büyük oranda bu kurumlardan hizmet almaktadır. Son birkaç yılda kurs sektöründeki zorlaştırma uygulamaları neticesinde, merdiven altı tabir edilen ve hiçbir resmiyeti olmayan kurumların sayısı resmi kurumların sayısının çok üzerinde olduğu söylenmekte ve görülmektedir... Bu işin çözümü resmi olarak açılan kurslarda ders sınırlaması kalkmalı, mevzuat olarak her şey uygulanabilir hale getirilmeli, resmi olmayan yerlere de faaliyet için izin verilmemelidir. Yani gereği yapılmalıdır. Sonra da şayet devlet bu kurumların devamını istemiyorsa ihtiyacı giderecek tedbirler almalıdır. Böylece zaten bu kurumlar da birkaç yılda kendiliğinden varlığını sonlandırır. Bunun en sağlıklı yolu budur. Biz bu konularla alakalı olarak teklif ve düşüncelerimizi yetkililere her platformda arz ettik, etmeye de devam ediyoruz.

Hami Bey, bize eğitim yaşamınızdan da bahsedebilir misiniz?
İlkokulu köyümde bitirdiğimde ilçede ortaokulu okuyacağımın heyecanını yaşadığım haftaları hala bütün sıcaklığıyla hatırlarım. Yazları çobanlık yapardım. İlkokulda yazdığım şiirleri arkadaşlarımın milli bayramlarda okuduğunu bilirim. Ortaokuldan itibaren meslek olarak seçmeyi düşündüğüm üç tercihimden biri öğretmen olmaktı. 80’ler öncesi o dönemin Türkiye’sindeki eğitim ve şartlar bizi pişirdi. Bilen ve farkında olan için şimdi büyük oranda imkân ve fırsatlar çok. Hayatta en sevdiğim işlerden biri kitap okumaktır. Kitap okumaktan zevk almayan bir insan hayattan nasıl, neden zevk alır ki? Bilge kimselerin seminer, konferans, sohbet ve söyleşilerine çok önem verdim. Çünkü onlar yılların birikimini çoğu zaman hiçbir karşılık beklemeden özet olarak size sunuyor. İhtiyacına, karakter ve mizacına göre istifade imkânı var. Sosyoloji okurken dünyanın sosyal-kültürel yapılarını, dünyanın son iki asır tarihi ve sosyo-kültürel değişimini tekrar inceleme imkânım oldu. Eğitim yönetimi üzerine master yaptığım sürede eğitim teknolojilerinin eğitim sektöründeki yer ve ağırlığını çok yönlü araştırma, geliştirme fırsatım oldu. Eğitim yöneticisi olduğum süre zarfında öğretmen ve idari görevdeki takım arkadaşlarımla çok alanda ilklere imza attık. Bir eğitim yöneticisi olarak akademik-sosyal faaliyetler ve sportif faaliyetlerde çok az kimseye nasip olacak başarılar yaşadık. Bunların hemen hepsini dijital dünyada (sosyal medya ağlarında) görmek mümkündür. Doğrusu ben de bazılarına şaşırmışımdır. Çalıştığım ekip arkadaşlarımdan da çok şey öğrendim. Bu husus ve başarı hikayesi bile kitap konusudur. Eğitim-öğrenim yaşamım devam ediyor...

Eğitim sektöründe yer almaya nasıl ve neden karar verdiniz?  Bu kararınızı etkileyen unsurlar nelerdir?
Ben zaten öğretmenim. Birkaç mesleğim, branşım var. Yetkin olduğumu söyleyebileceğim bütün alanları severek isteyerek tercih ettim. Öğretmenlik bir gönül işidir, aşk işidir. Tarihte çok önemli örnekleri var, bunlardan da etkilendiğimi söyleyebilirim. Babam ve dedem yarı öğretmendiler, kanaat önderi durumunda idiler, bunların tesiri olmuştur. Bildiği ile hayat tarzı örtüşen öğretmenlerimin de tesiri olmuştur. En itibarlı meslek ilim ve öğretmenlik işi-meşguliyetidir. Manevi yönü hariç hangi meslekte sermayenizi vererek çoğaltabilirsiniz. İlim verdikçe-paylaştıkça çoğalır. Öğretmenlik beyinlere bilgi koyma mesleği değil gönüllere dokunma sanatıdır.  Son otuz yıldır ülkemizde ve yurt dışında üst düzey yöneticilik yaptım. Doğrusu bu görevlerim için belirlediğim hedefim yoktu. Ama elimden geldiğince işimi iyi yaptım. Amirlerime ve iş arkadaşlarıma hep dürüst ve samimi davrandım. Bulunduğum her pozisyonda kendimi ve menfaatimi kurum menfaati önünde tutmadım. Çalışan kurumunu yaşatmalı ki iş ve icraat imkânı olsun. Kurum yetkilisi de insanı yaşatmalı ki kurum yaşasın.

İş dışında nelerle ilgilenirsiniz? Neler yapmaktan hoşlanırsınız? İlgi alanlarınız nelerdir?
Okumak. Her alanda eğitim faaliyetleri... Yurt içi ve yurt dışında eğitim kurumlarını görmek-incelemek... Spor. Ülkemi bütün özellikleri ile öğrenmeye keşfetmeye devam etmek. İnsanlara faydalı olmak. Muhteşem kültür ve değerlerimizin şifalı antibakteriyel sularından beslenmek... 

VELİLERE TEMİNAT SAĞLAYACAĞIZ DERKEN
ÖĞRENCİLERİN DURUMLARI RİSKE ATILMAMALI
Türkiye’de özel okul sektörünün gelişimi hakkında değerlendirmeleriniz nelerdir? Sektörde yaşanan zorlukları nelere bağlıyorsunuz? Bu sektörün gelişimi için önerileriniz ve sektörün geleceğine yönelik öngörüleriniz nelerdir?
Özel okullaşmanın son yıllarda hızla artması olumlu ve olumsuz gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Sektörde yaşanan zorluklar maalesef son iki yılda ciddi boyutlara ulaşmış ve hepimizi üzen bazı neticeleri olmuştur. Ancak problemlerin temelinde esas olarak şu vardır. Eğitim gönül işidir. Sadece para kazanmak amacıyla kurulan okulların sektöre faydadan çok zararı olmuştur. Bir tekstil fabrikasını yönetir gibi okul yönetirseniz, idealiniz bu ülkeye hayırlı insanlar yetiştirmek olmazsa ve kurum politikalarını sadece sayısal büyüme üzerine temellendirirseniz sonuç hüsran olur. Ve olmuştur da. Türkiye’nin maarif davasına gönül veren insanlar özel okulculuk anlamında büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Ancak eğitimin ruhunu hissedemeyen, bir çocuğun hayatına dokunmanın ne kadar yüce bir şey olduğuna vakıf olamayan insanların özel okulculuk yapması sektörü zor durumda bırakmaya devam edecektir. Dünyanın her yerinde öğretmenlik ve okulculuk diğer sektörlerden farklı bir konuma sahiptir. Okulculuk özveri ve fedakârlık ister. Okul kuran kişiler, kendi kurumlarında eğitim gören çocukların geleceğiyle ilgili bir sorumluluk hissetmeli, derslerde boşa geçen bir dakikanın bile bedeli olduğunu bilmelidirler. Ancak zihniyet çarpık olursa, sonuçların da çok düzgün olması beklenemez. Bakanlık düzeyinde alınması gereken tedbirler vardır elbette. Özel okullar için teminat konusu gündemde. Ancak mevcut kurumların ve bu sene açılacak kurumların zarar görmeyeceği bir politika oluşturulmalı ve velilere teminat sağlayacağız derken öğrencilerin durumları riske atılmamalıdır. Bu konuyla ilgili dernek olarak da ciddi mesai harcadık ve tekliflerimizi bütün ilgili taraflara ve bakanlık düzeyinde sunduk. Son zamanlarda yaşanan üzücü hadiselerin bir daha yaşanmaması için bakanlık icraatlarına başlayacaktır. Ancak hükümet düzeyinde ne kadar önlem alınırsa alınsın, asıl mesele eğitim girişimcisinin, eğitim yöneticilerinin ve öğretmenlerin zihniyeti dönüşümüdür. Zihniyet aynı kaldığı müddetçe, alınan pansuman tedbirler uzun vadede kalıcı bir çözüm getiremez. 

Doğru Cevap Eğitim Kurumları’nı diğer kurumlardan farklı kılan en temel özelliği, bugüne değil, geleceğe insan yetiştirmesidir. Geleceğin nitelikli insan gücü ihtiyacını çok iyi biliyoruz ve hem okullarımızda hem de kurslarımızda bu ihtiyaca yönelik insan yetiştirmeye odaklanmış bulunmaktayız. Bireysel farklılıkların öğrenme ve eğitim süreçlerinde kesinlikle göz ardı edilmemesine olan inancımız ve tüm çalışmalarda bu ilkeyi temel prensip olarak benimsiyor oluşumuz bizleri diğer kurumlardan ayıran en belirleyici özelliğimizdir.”

Son Güncelleme: Çarşamba, 26 Şubat 2020 12:50

Gösterim: 931

20 yılı geçen meslek hayatı boyunca okul sektöründe okul geliştirmeden eğitim yönetimine birçok alanda yöneticilik yapan İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, “Mesleğe başladığımdan bu yana ideallerimde en ufak bir sapma olmadı. Eğitim bilimlerini rehber alarak eğitimde ideal olana ulaşmayı hedeflediğim iş yaşamımda, hala aynı duygu ve hislerle ilerliyorum.” diye konuştu. 

biriz_kutogluEğitim yaşamınız nasıl geçti? Hangi okullardan mezun oldunuz?
Lise ve üniversiteyi Ankara’da okudum. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim Dalında lisans, Beykent Üniversitesinde İşletme yüksek lisansı yaptım. Eğitim ve işletmeyi her zaman birbiriyle bütün olarak gördüm ama her zaman eğitimin yeri benim için ayrıydı. Ailemin de desteğiyle eğitimci olmaya karar verdim. Okul yıllarında hem derse hem de sosyal alanlara eşit zaman ayıran bir öğrenciydim.

GAZETE İLANIYLA İŞ YAŞAMINA BAŞLADIM
Eğitim dünyasına nasıl adım attınız? Eğitim sektörünü neden seçtiniz?
Hayatım boyunca, hep geleceğe dair hayalleri ve hedefleri olan biri oldum. Çocukluk yıllarında en büyük hayalim severek yapacağım bir işe sahip olmaktı. Burada en önemli nokta sanırım insanın kendisini çok iyi tanıması… Ailem de beni ilgi alanlarım, yeteneklerim ve hayallerime dair çok destekledi. Eğitimciliğe giden kariyer yolunda, bu kararlılık ve odaklanma beni bilinçli bir tercihle eğitim bilimleri alanında yükseköğrenim görmeye yöneltti. Öğrenimimi tamamladıktan sonra eğitim alanında iş arayışına girdim. Bir gazete ilanıyla, Hacettepe Üniversitesi içindeki ilköğretim okulunda “eğitim uzmanı” olarak işe başladım. 20 yılı geçen meslek hayatım boyunca okul sektöründe eğitim uzmanlığı, program geliştirme ve ar-ge uzmanlığı, okul geliştirme uzmanlığı, eğitim yönetimi danışmanlığı, lise ve fen lisesi direktörlüğü, eğitim yayıncılığı gibi alanlarda farklı deneyimlerim oldu. Vakıf okulları, özel okullar, sivil toplum kuruluşları derken farklı mecralar da olsa eğitimin ışığında meslek hayatımı sürdürdüm. 

İDEALİZM SİHİRLİ KELİMEM OLDU
Mesleğe başlarken düşünceleriniz neydi? Bugün eğitimle ilgili neler düşünüyorsunuz? 
Her zaman planlı programlı hareket eder, muhtemel olumsuzluklara karşı hazırlıklı olmaya çalışırım. Bir eğitimci olarak da yola çıkışımda “idealizm” sihirli kelimem oldu. Mesleğe başladığımdan bu yana ideallerimde en ufak bir sapma olmadı. Eğitim bilimlerini rehber alarak eğitimde ideal olana ulaşmayı hedeflediğim iş yaşamımda, hala aynı duygu ve hislerle ilerliyorum. Hemen her iş alanında olduğu gibi, eğitim alanında da ideal uygulamaları hayata geçirmek çok kolay olmuyor. Yenilikçilik, gelişime açık olmak ve zaman zaman risk alabilmek ideallerin gerçekleşebilmesi için yapı taşları. İşin zor kısmı da, eğitim sistemi içindeki gelenekçi yapı. Yeniliğe ve değişime dirençli, yenilikçi çabaları yokuşa süren bir anlayışla mücadele ettiğim yıllar oldu. Yakın geleceğin eğitim gereklilikleri; yenilikçi, değişirken geliştiren bakış açısını zorunlu kılıyor. Bu noktada ideal olana ulaşmak sürekli gelişmekten geçiyor.   

Bir kadın olarak kariyer yolculuğunda en çok zorlandığınız konular neler oldu ve bunları nasıl aştınız?
Eğitimle güçlendirilmiş kadınlar, güçlü toplumlar, mutlu yarınlar anlamına geliyor. Özellikle Türkiye’de eğitim sektöründe kadın çalışan oranı erkeklerin oranını aşmış durumda. Öğretmenlik kadınların daha çok tercih ettiği mesleklerin başında, belki de bu sebeple kariyer konusunda kadın ayrımcılığına yönelik bir engelle karşılaşmadım. Eğitimde yenilikçi çalışmaları yönetirken pek çok eleştiri, farklı görüş ve düşünce tabi ki karşıma çıktı. Bunları bir zenginlik olarak avantaja dönüştürmeye çalıştım. Bunun yanı sıra biz eğitim bilimleri mezunlarının konumlandırılamamasından kaynaklanan zorluklarla da karşılaştım. Ancak her zorluk bir öğrenme fırsatı da oldu benim için. Takım ruhunu korurken dinlemek, anlayışlı olmak, saygı duymak ve hoşgörü diliyle iletişimi güçlü tutmak zorluklarla baş etme yolumda kılavuzlarım oldu. 

Eğitim dünyasında kadın öğretmenlerin sayısının çok olmasına rağmen, yönetici kadın sayısının az olmasını neye bağlıyorsunuz?
Kadınların çalışma hayatında daha az yer almasının kültürel, sosyolojik ve ekonomik birçok sebebi var. Aile yapısı, eğitim seviyesi, ücretsiz aile işçiliği, çocuk ve yaşlı bakımı, düşük ücret, kayıt dışı istihdam gibi sebepler kadınların iş gücüne katılımını olumsuz yönde etkiliyor. Kültürel ve sosyolojik açıdan, ülkemizdeki geleneksel aile yapısı kadınları çalışma hayatının dışında tutan başlıca etkenlerden biri. Burada cinsiyet eşitsizliği karşımıza çıkıyor ne yazık ki. Geçmişte erkek egemen anlayış, kadınların yöneticiliğe mesafeli bakmasına neden olmuş. Gelenekçi toplumsal yapının etkisi, artık cesur kadınların cesur adımlarıyla siliniyor. Kadınların değişen bakış açısı, toplumun bakış açısını da değiştirecek. 

KADININ İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI
DÜNYADA ARTIYOR TÜRKİYE’DE AZALIYOR

Kadınların iş dünyasında ve toplumdaki konumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nüfusun %49,8’ini kadınların oluşturduğu Türkiye’de kalkınmanın gerçekleştirilmesi için kadınların ekonomik hayata katılımlarının artırılması gerekmektedir. Kadının işgücüne katılım oranı dünya genelinde artarken ne yazık ki Türkiye’de azalmakta ve kadın işsizlik oranları özellikle 2003’ten sonra sürekli olarak %10’un üzerinde seyretmektedir. Türkiye’de kadın istihdamının yapısı incelendiğinde kadınların eğitim düzeyindeki artışların kadın istihdam oranlarını pozitif yönde etkilediği gözlenmektedir. İlkokul ve lise mezunu kadınların yaklaşık %20-30’u istihdam edilirken yüksekokul veya fakülte mezunu olan kadınların %60-%70’i, yani neredeyse iki kat fazlası istihdam edilmektedir. Dolayısıyla eğitim düzeyinin kadın istihdamını artırmada önemli bir etken olduğu söylenebilir. İstihdam edildikleri statülere göre kadınlar 1988-2004 yılları arasında çoğunlukla ücretsiz aile işçisi iken 2004 yılından sonra ücretli, maaşlı veya yevmiyeli statüde istihdam edilmektedirler. Bunun en önemli nedenlerinden biri ise kırsal bölgede tarım sektöründe ücretsiz aile işçisi olarak çalışanların tarımda istihdamın azalmasıyla kentlere göç etmeleridir. Dolayısıyla kente gelen kadınlar düşük eğitim seviyesinde olmaları nedeniyle katma değeri düşük vasıfsız işlerde düşük ücretlerle çalışmaktadırlar.
Kadın istihdamında etkili olan bir diğer husus da kadının medeni durumdur. Türkiye’de boşanan ve bekar olan kadınların istihdam oranı evli kadınlara nazaran daha yüksek düzeydedir. Bunun sebebi ise kanunlardaki eşitlikçi yapıya karşın, kadının niteliksel gelişimini ve işgücü piyasasında aktif rol almasını sağlayacak gerekli mekanizmaların oluşamamasıdır. Ataerkil düşünce yapısına sahip olan Türkiye’de ev işleri, yaşlı ve çocuk bakımı gibi işler kadının görevi olarak görülmektedir. Dolayısıyla kadınların evlendikten sonra bu yükümlülükleri artmakta ve iş gücü piyasasının dışında kalmaya zorlanmaktadırlar. Türkiye’de kadınların işgücüne dahil olmama sebepleri içinde ev işleri büyük bir ağırlığa sahiptir. 

“İyi bir yöneticinin, doğru ve sağlıklı iletişim becerilerine sahip olması gerektiğine inanıyorum. Demokratik ve çoğulcu bir yönetimi her zaman benimsemişimdir. Bunun için adil olabilmek, olayları doğru analiz edebilmek çok önemli. Ben, takım ruhu oluştururken takım oyuncusu olabilen bir lider olmayı önemsiyorum. Yönetimde başarı; hedef belirleme, öngörü, çözüm odaklılık, iletişim, motivasyon ve mutlulukla ortaya çıkıyor diyebilirim.”

 

> Gelenekçi yapı kadınların cesur adımlarıyla siliniyor

20 yılı geçen meslek hayatı boyunca okul sektöründe okul geliştirmeden eğitim yönetimine birçok alanda yöneticilik yapan İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, “Mesleğe başladığımdan bu yana ideallerimde en ufak bir sapma olmadı. Eğitim bilimlerini rehber alarak eğitimde ideal olana ulaşmayı hedeflediğim iş yaşamımda, hala aynı duygu ve hislerle ilerliyorum.” diye konuştu. 

biriz_kutogluEğitim yaşamınız nasıl geçti? Hangi okullardan mezun oldunuz?
Lise ve üniversiteyi Ankara’da okudum. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim Dalında lisans, Beykent Üniversitesinde İşletme yüksek lisansı yaptım. Eğitim ve işletmeyi her zaman birbiriyle bütün olarak gördüm ama her zaman eğitimin yeri benim için ayrıydı. Ailemin de desteğiyle eğitimci olmaya karar verdim. Okul yıllarında hem derse hem de sosyal alanlara eşit zaman ayıran bir öğrenciydim.

GAZETE İLANIYLA İŞ YAŞAMINA BAŞLADIM
Eğitim dünyasına nasıl adım attınız? Eğitim sektörünü neden seçtiniz?
Hayatım boyunca, hep geleceğe dair hayalleri ve hedefleri olan biri oldum. Çocukluk yıllarında en büyük hayalim severek yapacağım bir işe sahip olmaktı. Burada en önemli nokta sanırım insanın kendisini çok iyi tanıması… Ailem de beni ilgi alanlarım, yeteneklerim ve hayallerime dair çok destekledi. Eğitimciliğe giden kariyer yolunda, bu kararlılık ve odaklanma beni bilinçli bir tercihle eğitim bilimleri alanında yükseköğrenim görmeye yöneltti. Öğrenimimi tamamladıktan sonra eğitim alanında iş arayışına girdim. Bir gazete ilanıyla, Hacettepe Üniversitesi içindeki ilköğretim okulunda “eğitim uzmanı” olarak işe başladım. 20 yılı geçen meslek hayatım boyunca okul sektöründe eğitim uzmanlığı, program geliştirme ve ar-ge uzmanlığı, okul geliştirme uzmanlığı, eğitim yönetimi danışmanlığı, lise ve fen lisesi direktörlüğü, eğitim yayıncılığı gibi alanlarda farklı deneyimlerim oldu. Vakıf okulları, özel okullar, sivil toplum kuruluşları derken farklı mecralar da olsa eğitimin ışığında meslek hayatımı sürdürdüm. 

İDEALİZM SİHİRLİ KELİMEM OLDU
Mesleğe başlarken düşünceleriniz neydi? Bugün eğitimle ilgili neler düşünüyorsunuz? 
Her zaman planlı programlı hareket eder, muhtemel olumsuzluklara karşı hazırlıklı olmaya çalışırım. Bir eğitimci olarak da yola çıkışımda “idealizm” sihirli kelimem oldu. Mesleğe başladığımdan bu yana ideallerimde en ufak bir sapma olmadı. Eğitim bilimlerini rehber alarak eğitimde ideal olana ulaşmayı hedeflediğim iş yaşamımda, hala aynı duygu ve hislerle ilerliyorum. Hemen her iş alanında olduğu gibi, eğitim alanında da ideal uygulamaları hayata geçirmek çok kolay olmuyor. Yenilikçilik, gelişime açık olmak ve zaman zaman risk alabilmek ideallerin gerçekleşebilmesi için yapı taşları. İşin zor kısmı da, eğitim sistemi içindeki gelenekçi yapı. Yeniliğe ve değişime dirençli, yenilikçi çabaları yokuşa süren bir anlayışla mücadele ettiğim yıllar oldu. Yakın geleceğin eğitim gereklilikleri; yenilikçi, değişirken geliştiren bakış açısını zorunlu kılıyor. Bu noktada ideal olana ulaşmak sürekli gelişmekten geçiyor.   

Bir kadın olarak kariyer yolculuğunda en çok zorlandığınız konular neler oldu ve bunları nasıl aştınız?
Eğitimle güçlendirilmiş kadınlar, güçlü toplumlar, mutlu yarınlar anlamına geliyor. Özellikle Türkiye’de eğitim sektöründe kadın çalışan oranı erkeklerin oranını aşmış durumda. Öğretmenlik kadınların daha çok tercih ettiği mesleklerin başında, belki de bu sebeple kariyer konusunda kadın ayrımcılığına yönelik bir engelle karşılaşmadım. Eğitimde yenilikçi çalışmaları yönetirken pek çok eleştiri, farklı görüş ve düşünce tabi ki karşıma çıktı. Bunları bir zenginlik olarak avantaja dönüştürmeye çalıştım. Bunun yanı sıra biz eğitim bilimleri mezunlarının konumlandırılamamasından kaynaklanan zorluklarla da karşılaştım. Ancak her zorluk bir öğrenme fırsatı da oldu benim için. Takım ruhunu korurken dinlemek, anlayışlı olmak, saygı duymak ve hoşgörü diliyle iletişimi güçlü tutmak zorluklarla baş etme yolumda kılavuzlarım oldu. 

Eğitim dünyasında kadın öğretmenlerin sayısının çok olmasına rağmen, yönetici kadın sayısının az olmasını neye bağlıyorsunuz?
Kadınların çalışma hayatında daha az yer almasının kültürel, sosyolojik ve ekonomik birçok sebebi var. Aile yapısı, eğitim seviyesi, ücretsiz aile işçiliği, çocuk ve yaşlı bakımı, düşük ücret, kayıt dışı istihdam gibi sebepler kadınların iş gücüne katılımını olumsuz yönde etkiliyor. Kültürel ve sosyolojik açıdan, ülkemizdeki geleneksel aile yapısı kadınları çalışma hayatının dışında tutan başlıca etkenlerden biri. Burada cinsiyet eşitsizliği karşımıza çıkıyor ne yazık ki. Geçmişte erkek egemen anlayış, kadınların yöneticiliğe mesafeli bakmasına neden olmuş. Gelenekçi toplumsal yapının etkisi, artık cesur kadınların cesur adımlarıyla siliniyor. Kadınların değişen bakış açısı, toplumun bakış açısını da değiştirecek. 

KADININ İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI
DÜNYADA ARTIYOR TÜRKİYE’DE AZALIYOR

Kadınların iş dünyasında ve toplumdaki konumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nüfusun %49,8’ini kadınların oluşturduğu Türkiye’de kalkınmanın gerçekleştirilmesi için kadınların ekonomik hayata katılımlarının artırılması gerekmektedir. Kadının işgücüne katılım oranı dünya genelinde artarken ne yazık ki Türkiye’de azalmakta ve kadın işsizlik oranları özellikle 2003’ten sonra sürekli olarak %10’un üzerinde seyretmektedir. Türkiye’de kadın istihdamının yapısı incelendiğinde kadınların eğitim düzeyindeki artışların kadın istihdam oranlarını pozitif yönde etkilediği gözlenmektedir. İlkokul ve lise mezunu kadınların yaklaşık %20-30’u istihdam edilirken yüksekokul veya fakülte mezunu olan kadınların %60-%70’i, yani neredeyse iki kat fazlası istihdam edilmektedir. Dolayısıyla eğitim düzeyinin kadın istihdamını artırmada önemli bir etken olduğu söylenebilir. İstihdam edildikleri statülere göre kadınlar 1988-2004 yılları arasında çoğunlukla ücretsiz aile işçisi iken 2004 yılından sonra ücretli, maaşlı veya yevmiyeli statüde istihdam edilmektedirler. Bunun en önemli nedenlerinden biri ise kırsal bölgede tarım sektöründe ücretsiz aile işçisi olarak çalışanların tarımda istihdamın azalmasıyla kentlere göç etmeleridir. Dolayısıyla kente gelen kadınlar düşük eğitim seviyesinde olmaları nedeniyle katma değeri düşük vasıfsız işlerde düşük ücretlerle çalışmaktadırlar.
Kadın istihdamında etkili olan bir diğer husus da kadının medeni durumdur. Türkiye’de boşanan ve bekar olan kadınların istihdam oranı evli kadınlara nazaran daha yüksek düzeydedir. Bunun sebebi ise kanunlardaki eşitlikçi yapıya karşın, kadının niteliksel gelişimini ve işgücü piyasasında aktif rol almasını sağlayacak gerekli mekanizmaların oluşamamasıdır. Ataerkil düşünce yapısına sahip olan Türkiye’de ev işleri, yaşlı ve çocuk bakımı gibi işler kadının görevi olarak görülmektedir. Dolayısıyla kadınların evlendikten sonra bu yükümlülükleri artmakta ve iş gücü piyasasının dışında kalmaya zorlanmaktadırlar. Türkiye’de kadınların işgücüne dahil olmama sebepleri içinde ev işleri büyük bir ağırlığa sahiptir. 

“İyi bir yöneticinin, doğru ve sağlıklı iletişim becerilerine sahip olması gerektiğine inanıyorum. Demokratik ve çoğulcu bir yönetimi her zaman benimsemişimdir. Bunun için adil olabilmek, olayları doğru analiz edebilmek çok önemli. Ben, takım ruhu oluştururken takım oyuncusu olabilen bir lider olmayı önemsiyorum. Yönetimde başarı; hedef belirleme, öngörü, çözüm odaklılık, iletişim, motivasyon ve mutlulukla ortaya çıkıyor diyebilirim.”

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 18 Mart 2020 12:02

Gösterim: 940

Tüm okullarında geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştirdiklerini belirten GEN Eğitim Kurumları Genel Müdürü Erol Boy, “Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır.” diye konuştu. 

erol_boyGEN Koleji olarak 2019-2020 eğitim öğretim yılına hangi projelerle hazırlandınız? Projeler şu an hangi aşamadalar? Daha çok hangi alana yönelik projeler gerçekleştiriyorsunuz?
GEN Koleji, 21.yüzyılda kurulmuş, gelecek nesil eğitim programı sunan, öğrencisine insancıl yaklaşım gösteren; çağdaş, yenilikçi ve başarı odaklı kimliğiyle öne çıkan bir okuldur. GEN Koleji’ne özgü geliştirdiğimiz proje temelli “Gelecek Neslin Eğitim” modelinde öğrencilerimize uyguladığımız Gen Haritası ile onların bireysel yetenek-ilgi-öğrenme şekillerini tespit ediyor, bu doğrultuda kurgulanan GENÇ Yetenekler Programı’nda öğrencilerimizin gelişimini çok yönlü sağlıyoruz.
Ayrıca, öğrencilerimizin 21. Yüzyıl becerileri ve Endüstri 4.0’a hazır olan bireyler olarak yetişmeleri hedefiyle kurguladığımız GEN+More kapsamında gerekli öğrenme, uygulama ve deneyimleme ortamları yaratıyoruz. Proje temelli eğitim programımızın yapıtaşlarını; öğrencilerimize farkındalık kazandırma, tasarım, finans okuryazarlığı, eleştirel ve yaratıcı düşünme, problem çözme, zamanı iyi yönetme, öğrenmeyi öğrenme, sorumluluk alma ve iş birliği içinde çalışma metotları oluşturuyor. Projelerimiz; STEAM çalışmaları, eğlenceli deneyler, Endüstri 4.0 çerçevesinde robotik, yapay zeka, arttırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, siber güvenlik, bulut bilişim gibi yeni kavramlar ve robotik-kodlama atölyeleri, sosyal sorumluluk çalışmaları, girişimcilik, teknolojiyi üretme ve doğru kullanma becerileri odağında kategorize oluyor.

Bilimsel çalışmalardan sosyal sorumluluğa ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen projeleriniz hazırlık sürecinden bahsedebilir misiniz? Projeler hazırlanırken hangi kıstaslara önem veriliyor?
GEN Koleji’nde proje tasarlarken Endüstri 4.0’a uyum sağlayabilecek, teknolojiyi her alanda tasarlayan, geliştiren, üreten ve üretilen teknolojiyi kullanabilen öğrenciler yetiştirirken, problem çözmeye odaklı projeler tasarlıyoruz. Bu sayede GEN Koleji, öğrencilerinin problemleri doğru tanımlayan, çözümü için yenilikçi fikirler üreten, çözüm için doğru yöntem ve teknikleri kullanabilen bireyler olarak yetişmesini amaçlıyor. Bu anlamda, GEN Koleji’nde uyguladığımız projelerde öğrencilerimiz mentor eğitmenleriyle birlikte kuluçka merkezinde girişimcilik eğitimi alıyor, G-Arena seminerlerine katılıyor ve Sivil Toplum Kuruluşları ile ortak projeler gerçekleştiriyorlar.
GEN Eğitim Kurumları olarak, tüm okullarımızda geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştiriyoruz. Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır. Hazırlanan projelerin bu anlamda amacımıza tam hizmet etmesi bizim için çok önemli. Kıstasları doğru analiz etmek için sürekli proje değerlendirme kriterlerimizi dünyanın hızlı gelişimini yakından takip ederek güncelliyor ve eğitim koordinatörlerimizin öncülüğünde geniş bir yelpazede yeni projeler geliştirmeye gayret ediyoruz.
Yerel ve uluslararası, alanında lider kurumlarla iş birlikleri yapıyor, uluslararası geçerliliğe sahip eğitim, yabancı dil, sosyal sorumluluk, kişisel gelişim, girişimcilik ve daha birçok alanda geliştirilmiş programları bünyemize katarak öğrencilerimizi eğitim ve kariyer hayatları boyunca kullanabilecekleri bilgi ve becerilerle donatıyoruz.  

Projelerin okul iklimine etkileri ve kazanımları neler?
GEN Koleji’nin proje temelli iklimi kapısında girer girmez hissedilmektedir. Öğrencilerimizin proje çalışmalarından kazandıkları beceri ve edindikleri deneyimlerinin okul başarılarındaki ve sosyal hayatlarındaki gelişimlerine olumlu etkisini her daim gözlemliyoruz.

Projeler kuruma ve öğrencilere neler katıyor?
GEN Koleji’nde öğrenciler haftaya sanat ya da sporla başlıyor. Öğrencilerimizin hafta boyu akademik derslerin yanı sıra sanat, spordaki yeteneklerini geliştirebileceği ve 21.yüzyıl becerilerini edinebileceği projelere ve derslere düzenli olarak girmelerini sağlıyor, onları çok yönlü geliştiriyoruz.
Öğrencilerimize gelişmiş ve araştırmacı bir teknolojik ortam sunmak, her zaman her konuda meraklı olmalarını sağlamak, onlara dünyanın kapılarını açmak ve proje temelli bir eğitim modeliyle “yaparak öğrenme” sistemlerini benimsemeleri üzerine çalışıyoruz. Yeni Nesil veya Dijital Yerliler olarak tanımladığımız öğrencilerimize, evrensel değerler aşılayan, bilginin yanı sıra iletişim ve yaşam becerilerini kazandıran ve bilişim toplumunda üretken bireyler olarak yetişmelerini sağlayan bir eğitim programı sunuyoruz.    

PROJELERLE ÖĞRENCİLERE FARKLI İMKANLAR SUNULUYOR
Projeler hangi aşamalarda? Sonuçları nasıl değerlendiriliyor?
Kendilerini gerek sosyal gerekse çağın gelecek ihtiyaçlarına uygun şekilde, çok yönlü beceriler ve projelerle geliştirmiş öğrenciler hem Türkiye hem dünyanın her yerinde ön plana çıkıyor. Bizler de öğrencilerimizi bu odakta ve geniş bir yelpazede tam donanımlı hale getirmeyi hedefliyoruz. GEN+More kapsamında, öğrencilerimiz geleceğin kodlarını bugünden yazıyor.
Ortaokul ve Anadolu Lisesi öğrencilerimiz kodlama derslerinde, kod dilini öğreniyor, kodlayabiliyor, hayal edip üretebiliyor. Üretkenliği koda dönüştüren yeni nesil becerileri öğrencilerimize bugünden kazandırıyor onları hayata bir adım önde başlatıyoruz.
STEAM çalışmalarımızda bu ay atık ve sanatsal malzemeleri kullandık.
Öğrencilerimiz, STEAM derslerinde yer alan LEGO Modelleme veya Atık malzemeler ile gerçekleştirdiği çalışmalarda elektrikli araba, buldozer, kuş vb. farklı modeller yaratarak, fen bilgisi dersinde gördükleri kazanımlarla ilişkili tasarım çalışmaları gerçekleştiriyorlar. Bunu gerçekleştirirken STEAM’in tüm alanlarındaki; Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Mekanik ile ilişkili bilgi ve becerilerini kullanıyorlar. GEN+More programımız kapsamında iki haftada bir uygulanan STEAM projelerinde geçen ay sanatsal malzemeler ve led ışıklar ağırlıklı olarak listemizde yer alıyordu. Lisede üretilen ışıklı ve özel çizimli panolarımız okulumuzun bu yılki Yeni Yıl Panayırı’nda görücüye çıktı.
GEN Koleji öğrencileri Koruncuk Vakfı ile birlikte “YENİ YILDA PARLAYAN KALPLER” projesini gerçekleştirdi.
Öğrencilerimizin Yeni Yıl Temasıyla oluşturduğu STEAM projeleri, Fotoğraf Sergisi ve daha nice birbirinden özel Ürün ve Atölye Çalışmaları yine Yeni Yıl Panayırımızda ziyaretçileriyle buluştu. Velilerimiz tarafından yoğun bir ilgi gösterilen panayırdan sağlanan gelir, GEN Koleji öğrencilerinin KORUNCUK Vakfı ile gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesine bağışlandı. Öğrencilerimizin Koruncuk Vakfı ile ortak gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesi kapsamında, öğrencilerimiz okulumuzda düzenlenen Yeni Yıl Panayırından elde edilen gelirle korunmaya ihtiyacı olan çocuk ve gençlere destekte bulundular.
“Eğlenceli Bilim Paketi” projeleri her öğrenciye özel olarak hazırlanıyor.
Bilim paketindeki materyalleri kullanarak laboratuvarda yıl boyunca müfredatta yer alan konularla ilgili deneylerin yapılması, öğrencilerin yaparak-yaşayarak öğrenmeleri sağlanıyor. Bu çalışma ile öğrencilerin fen ve doğa konularına karşı ilgi ve meraklarını artırmak amaçlanıyor. Yenilenebilir Enerji Eğitim setleri ile öğrencilerin temiz enerjinin üretiminin tüm safhalarını gözlemlemesi sağlanıyor. Öğrencilerde bu konuyla ilgili farkındalık uyandırmak başta geliyor. Öğrencilerin rüzgar tribünleri, güneş enerjisi ile çalışan paneller, hidrojen yakıt ile çalışan araçlar tasarlayarak temiz enerji kaynağı yaratması hedefleniyor.
GEN STEAM Eğitim Kitleri ile öğrencilerin yenilikçi düşünmeleri ve yaratıcı fikirleri hayata geçirmeleri hedeflenmektedir. Kitler Legolarla uyumlu, mıknatıs, led, DC motor vs içeren, öğrencilerin okulda ve evde kullanımına uygun, mobil cihaz ile rahatlıkla kodlanabilen, istenirse Arduino ile programlanan, uzaktan kontrol edilebilen ürünlerden oluşuyor. Öğrenciler bu kitlerle her dönem 2, yılda toplam 4 proje gerçekleştiriyor. Projeler ilgili sınıf seviyesindeki fen ve matematik dersi kazanımları dikkate alınarak hazırlanıyor.
Ayrıca, Dünya’da 50 farklı ülkede uygulanan ve Legolarla modelleme öğrencilerimiz yıl içinde düzenli olarak atık malzemelerin yanı sıra Legolarla da STEM Atölyeleri gerçekleştiriyor. Bu sayede öğrencilerin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında GEN Koleji eğitim programına uyumlu konularda STEM tabanlı eğitim görmesi; ayrıca tasarım ve yaratıcı oyunlar ile edinilen bilgileri takımlar halinde, hayal güçlerini kullanarak ve eğlenerek pekiştirilmeleri sağlanıyor.

Genç Girişimcilik ve Geleceğin CEO’ları Sertifika Programları
Bilim odaklı, yenilikçi, üretim ve geliştirme esaslı GEN Koleji Kuluçka Merkezi'nde öğrencilerin hayalleri hayat buluyor. Öğrencilere bu iki sertifika kapsamında fikir geliştirmeden iş modeli geliştirmeye, sunum tekniklerinden pazarlama tekniklerine kadar birçok alanda eğitim veriliyor. Öğrenciler geleceğin başarılı birer girişimcisi olma yolunda ilk adımlarını atıyor.
Ayrıca, “Yuvarlak Masa Etkinlikleri” kapsamında öğrencilerin start-up kurucuları ve iş dünyasından profesyonellerle bir araya gelmeleri ve mentorlük almaları amaçlanıyor. Düzenlenen Demo Day etkinliğinde öğrencilerin ailelerine, arkadaşlarına ve melek yatırımcılara iş fikirlerini sunmaları sağlanıyor. Ayrıca, Girişimcilik Fuarı düzenleniyor ve öğrencilerin geliştirdiği tüm iş fikirleri geniş kitlelerle buluşuyor.

HER ÖĞRENCİNİN GEN HARİTASI OLUŞUYOR

Ulusal ve uluslararası projelerde yer alan öğrenciler nasıl belirleniyor?
Öğrenciyi tanımak ve potansiyelini keşfetmek amacıyla bilişsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik alanlarda uygulanan çeşitli test, envanter ve birebir görüşmeler sonucunda her öğrencinin GEN Haritası oluşuyor. GEN Haritası öğrenciyi tanıma ve bireysel farklılıkları, eğilimleri, istekleri ve hedefleri doğrultusunda öğrenciye eğitim sunma ve kariyer planlama sürecinde kılavuz niteliği taşıyor.
GENÇ Yetenekler Programı’nda yer alan dersler, atölyeler, uygulamalar ve etkinlikler öğrencinin ilgisinin yüksek olduğu alanlarda hobi edinmesini ve kendini geliştirmesini, yeteneğinin yüksek olduğu alanlarda farkındalık kazanmasını hem yetenek hem ilgisinin baskın olduğu alanlarda ise uzmanlaşmasını amaçlıyor. Öğrenciyi GENÇ Yetenekler Programında yer alan çalışmalara yönlendirmeden önce ''Yetenek ve İlgi Haritası'' envanteri öğrenciye uygulanıyor, öğrencinin baskın yetenek ve ilgi alanları belirleniyor. Gerek envanter uygulamaları gerekse öğrencinin GENÇ Yetenekler Programı’nda yeteneği ve ilgisi bulunan alanda uzun süre çalışması onların daha o alanda uzmanlaşmasını sağlıyor.
GEN Koleji olarak, öğrencilerimizi uzmanlaştıkları alanda ulusal yada uluslararası yarışmalara katılmalarına destek veriyoruz. Öğrencilerimiz uzmanlaştıkları alana göre bireysel yada diğer okul arkadaşlarıyla takım olarak yarışmalara katılabiliyor. Yarışma yada projelerde yer almak öğrencilerimizin öğrenme motivasyonlarını artırmasının yanında özgüven, sosyalleşme, liderlik, girişimcilik, zamanı yönetme, takım çalışması, dayanışma vb becerilerinin de hızlı gelişmesini sağlıyor.

GEN KOLEJİ HEM AVRUPA HEM ANADOLU YAKASINDA
Küreselleşen dünyada başarılı olabilmek için yeniliklere açık, yaratıcı ve etkin eğitime
ihtiyaç her geçen gün daha da artıyor. GEN Koleji’nde öncelikli olarak küreselleşen dünyayı tanıyan, kendine bu dünyada yer edinebilen, akademik bilginin yanı sıra 21.yüzyıl becerilerine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefleyen projeler gerçekleştiriyoruz.
Bunların yanı sıra eleştirel düşünebilen, bilgiye farklı yollardan ulaşarak ulaştığı bilgiyi kullanabilen, uluslararası bir kültür ve bilgi birikimine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz. 2020-2021 eğitim-öğretim yılında “Gelecek Nesil Egitim Modelini” sunan GEN Koleji’nin kapılarını İstanbul’un hem Avrupa hem Anadolu yakasında öğrencilerimize açacağız.
Veliler, bu sene Ocak ve Şubat döneminde çocukları için en önemli kararları verirken, eğitim sektörü için zorlu geçen 2019’dan sonra çocuklarına uygun, güvenilir ve donanımlı bir okul seçimi için her zamankinden daha hassas davranacaklar. Bu anlamda ebeveynlerin ve çocuklarımızın ihtiyaçlarını çok iyi bilen uzman eğitimcilerimizle, velilerin tüm sorularına doğru yanıtları bulabilecekleri seminerler düzenliyoruz.

"Ebeveynlerin, tarihi uzun zamandır sordukları Bursluluk Sınavımızı ise 22-23 Şubat 2020’de gerçekleştireceğiz. Daha detaylı bilgi almak ve/veya bursluluk sınavına kaydolmak isteyen veliler kayit.gen.k12.tr adresinden forma ulaşarak sınavımıza kaydolabilir."

 

> Geleceğin liderleri Gen Koleji’nde yetişiyor

Tüm okullarında geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştirdiklerini belirten GEN Eğitim Kurumları Genel Müdürü Erol Boy, “Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır.” diye konuştu. 

erol_boyGEN Koleji olarak 2019-2020 eğitim öğretim yılına hangi projelerle hazırlandınız? Projeler şu an hangi aşamadalar? Daha çok hangi alana yönelik projeler gerçekleştiriyorsunuz?
GEN Koleji, 21.yüzyılda kurulmuş, gelecek nesil eğitim programı sunan, öğrencisine insancıl yaklaşım gösteren; çağdaş, yenilikçi ve başarı odaklı kimliğiyle öne çıkan bir okuldur. GEN Koleji’ne özgü geliştirdiğimiz proje temelli “Gelecek Neslin Eğitim” modelinde öğrencilerimize uyguladığımız Gen Haritası ile onların bireysel yetenek-ilgi-öğrenme şekillerini tespit ediyor, bu doğrultuda kurgulanan GENÇ Yetenekler Programı’nda öğrencilerimizin gelişimini çok yönlü sağlıyoruz.
Ayrıca, öğrencilerimizin 21. Yüzyıl becerileri ve Endüstri 4.0’a hazır olan bireyler olarak yetişmeleri hedefiyle kurguladığımız GEN+More kapsamında gerekli öğrenme, uygulama ve deneyimleme ortamları yaratıyoruz. Proje temelli eğitim programımızın yapıtaşlarını; öğrencilerimize farkındalık kazandırma, tasarım, finans okuryazarlığı, eleştirel ve yaratıcı düşünme, problem çözme, zamanı iyi yönetme, öğrenmeyi öğrenme, sorumluluk alma ve iş birliği içinde çalışma metotları oluşturuyor. Projelerimiz; STEAM çalışmaları, eğlenceli deneyler, Endüstri 4.0 çerçevesinde robotik, yapay zeka, arttırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, siber güvenlik, bulut bilişim gibi yeni kavramlar ve robotik-kodlama atölyeleri, sosyal sorumluluk çalışmaları, girişimcilik, teknolojiyi üretme ve doğru kullanma becerileri odağında kategorize oluyor.

Bilimsel çalışmalardan sosyal sorumluluğa ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen projeleriniz hazırlık sürecinden bahsedebilir misiniz? Projeler hazırlanırken hangi kıstaslara önem veriliyor?
GEN Koleji’nde proje tasarlarken Endüstri 4.0’a uyum sağlayabilecek, teknolojiyi her alanda tasarlayan, geliştiren, üreten ve üretilen teknolojiyi kullanabilen öğrenciler yetiştirirken, problem çözmeye odaklı projeler tasarlıyoruz. Bu sayede GEN Koleji, öğrencilerinin problemleri doğru tanımlayan, çözümü için yenilikçi fikirler üreten, çözüm için doğru yöntem ve teknikleri kullanabilen bireyler olarak yetişmesini amaçlıyor. Bu anlamda, GEN Koleji’nde uyguladığımız projelerde öğrencilerimiz mentor eğitmenleriyle birlikte kuluçka merkezinde girişimcilik eğitimi alıyor, G-Arena seminerlerine katılıyor ve Sivil Toplum Kuruluşları ile ortak projeler gerçekleştiriyorlar.
GEN Eğitim Kurumları olarak, tüm okullarımızda geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştiriyoruz. Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır. Hazırlanan projelerin bu anlamda amacımıza tam hizmet etmesi bizim için çok önemli. Kıstasları doğru analiz etmek için sürekli proje değerlendirme kriterlerimizi dünyanın hızlı gelişimini yakından takip ederek güncelliyor ve eğitim koordinatörlerimizin öncülüğünde geniş bir yelpazede yeni projeler geliştirmeye gayret ediyoruz.
Yerel ve uluslararası, alanında lider kurumlarla iş birlikleri yapıyor, uluslararası geçerliliğe sahip eğitim, yabancı dil, sosyal sorumluluk, kişisel gelişim, girişimcilik ve daha birçok alanda geliştirilmiş programları bünyemize katarak öğrencilerimizi eğitim ve kariyer hayatları boyunca kullanabilecekleri bilgi ve becerilerle donatıyoruz.  

Projelerin okul iklimine etkileri ve kazanımları neler?
GEN Koleji’nin proje temelli iklimi kapısında girer girmez hissedilmektedir. Öğrencilerimizin proje çalışmalarından kazandıkları beceri ve edindikleri deneyimlerinin okul başarılarındaki ve sosyal hayatlarındaki gelişimlerine olumlu etkisini her daim gözlemliyoruz.

Projeler kuruma ve öğrencilere neler katıyor?
GEN Koleji’nde öğrenciler haftaya sanat ya da sporla başlıyor. Öğrencilerimizin hafta boyu akademik derslerin yanı sıra sanat, spordaki yeteneklerini geliştirebileceği ve 21.yüzyıl becerilerini edinebileceği projelere ve derslere düzenli olarak girmelerini sağlıyor, onları çok yönlü geliştiriyoruz.
Öğrencilerimize gelişmiş ve araştırmacı bir teknolojik ortam sunmak, her zaman her konuda meraklı olmalarını sağlamak, onlara dünyanın kapılarını açmak ve proje temelli bir eğitim modeliyle “yaparak öğrenme” sistemlerini benimsemeleri üzerine çalışıyoruz. Yeni Nesil veya Dijital Yerliler olarak tanımladığımız öğrencilerimize, evrensel değerler aşılayan, bilginin yanı sıra iletişim ve yaşam becerilerini kazandıran ve bilişim toplumunda üretken bireyler olarak yetişmelerini sağlayan bir eğitim programı sunuyoruz.    

PROJELERLE ÖĞRENCİLERE FARKLI İMKANLAR SUNULUYOR
Projeler hangi aşamalarda? Sonuçları nasıl değerlendiriliyor?
Kendilerini gerek sosyal gerekse çağın gelecek ihtiyaçlarına uygun şekilde, çok yönlü beceriler ve projelerle geliştirmiş öğrenciler hem Türkiye hem dünyanın her yerinde ön plana çıkıyor. Bizler de öğrencilerimizi bu odakta ve geniş bir yelpazede tam donanımlı hale getirmeyi hedefliyoruz. GEN+More kapsamında, öğrencilerimiz geleceğin kodlarını bugünden yazıyor.
Ortaokul ve Anadolu Lisesi öğrencilerimiz kodlama derslerinde, kod dilini öğreniyor, kodlayabiliyor, hayal edip üretebiliyor. Üretkenliği koda dönüştüren yeni nesil becerileri öğrencilerimize bugünden kazandırıyor onları hayata bir adım önde başlatıyoruz.
STEAM çalışmalarımızda bu ay atık ve sanatsal malzemeleri kullandık.
Öğrencilerimiz, STEAM derslerinde yer alan LEGO Modelleme veya Atık malzemeler ile gerçekleştirdiği çalışmalarda elektrikli araba, buldozer, kuş vb. farklı modeller yaratarak, fen bilgisi dersinde gördükleri kazanımlarla ilişkili tasarım çalışmaları gerçekleştiriyorlar. Bunu gerçekleştirirken STEAM’in tüm alanlarındaki; Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Mekanik ile ilişkili bilgi ve becerilerini kullanıyorlar. GEN+More programımız kapsamında iki haftada bir uygulanan STEAM projelerinde geçen ay sanatsal malzemeler ve led ışıklar ağırlıklı olarak listemizde yer alıyordu. Lisede üretilen ışıklı ve özel çizimli panolarımız okulumuzun bu yılki Yeni Yıl Panayırı’nda görücüye çıktı.
GEN Koleji öğrencileri Koruncuk Vakfı ile birlikte “YENİ YILDA PARLAYAN KALPLER” projesini gerçekleştirdi.
Öğrencilerimizin Yeni Yıl Temasıyla oluşturduğu STEAM projeleri, Fotoğraf Sergisi ve daha nice birbirinden özel Ürün ve Atölye Çalışmaları yine Yeni Yıl Panayırımızda ziyaretçileriyle buluştu. Velilerimiz tarafından yoğun bir ilgi gösterilen panayırdan sağlanan gelir, GEN Koleji öğrencilerinin KORUNCUK Vakfı ile gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesine bağışlandı. Öğrencilerimizin Koruncuk Vakfı ile ortak gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesi kapsamında, öğrencilerimiz okulumuzda düzenlenen Yeni Yıl Panayırından elde edilen gelirle korunmaya ihtiyacı olan çocuk ve gençlere destekte bulundular.
“Eğlenceli Bilim Paketi” projeleri her öğrenciye özel olarak hazırlanıyor.
Bilim paketindeki materyalleri kullanarak laboratuvarda yıl boyunca müfredatta yer alan konularla ilgili deneylerin yapılması, öğrencilerin yaparak-yaşayarak öğrenmeleri sağlanıyor. Bu çalışma ile öğrencilerin fen ve doğa konularına karşı ilgi ve meraklarını artırmak amaçlanıyor. Yenilenebilir Enerji Eğitim setleri ile öğrencilerin temiz enerjinin üretiminin tüm safhalarını gözlemlemesi sağlanıyor. Öğrencilerde bu konuyla ilgili farkındalık uyandırmak başta geliyor. Öğrencilerin rüzgar tribünleri, güneş enerjisi ile çalışan paneller, hidrojen yakıt ile çalışan araçlar tasarlayarak temiz enerji kaynağı yaratması hedefleniyor.
GEN STEAM Eğitim Kitleri ile öğrencilerin yenilikçi düşünmeleri ve yaratıcı fikirleri hayata geçirmeleri hedeflenmektedir. Kitler Legolarla uyumlu, mıknatıs, led, DC motor vs içeren, öğrencilerin okulda ve evde kullanımına uygun, mobil cihaz ile rahatlıkla kodlanabilen, istenirse Arduino ile programlanan, uzaktan kontrol edilebilen ürünlerden oluşuyor. Öğrenciler bu kitlerle her dönem 2, yılda toplam 4 proje gerçekleştiriyor. Projeler ilgili sınıf seviyesindeki fen ve matematik dersi kazanımları dikkate alınarak hazırlanıyor.
Ayrıca, Dünya’da 50 farklı ülkede uygulanan ve Legolarla modelleme öğrencilerimiz yıl içinde düzenli olarak atık malzemelerin yanı sıra Legolarla da STEM Atölyeleri gerçekleştiriyor. Bu sayede öğrencilerin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında GEN Koleji eğitim programına uyumlu konularda STEM tabanlı eğitim görmesi; ayrıca tasarım ve yaratıcı oyunlar ile edinilen bilgileri takımlar halinde, hayal güçlerini kullanarak ve eğlenerek pekiştirilmeleri sağlanıyor.

Genç Girişimcilik ve Geleceğin CEO’ları Sertifika Programları
Bilim odaklı, yenilikçi, üretim ve geliştirme esaslı GEN Koleji Kuluçka Merkezi'nde öğrencilerin hayalleri hayat buluyor. Öğrencilere bu iki sertifika kapsamında fikir geliştirmeden iş modeli geliştirmeye, sunum tekniklerinden pazarlama tekniklerine kadar birçok alanda eğitim veriliyor. Öğrenciler geleceğin başarılı birer girişimcisi olma yolunda ilk adımlarını atıyor.
Ayrıca, “Yuvarlak Masa Etkinlikleri” kapsamında öğrencilerin start-up kurucuları ve iş dünyasından profesyonellerle bir araya gelmeleri ve mentorlük almaları amaçlanıyor. Düzenlenen Demo Day etkinliğinde öğrencilerin ailelerine, arkadaşlarına ve melek yatırımcılara iş fikirlerini sunmaları sağlanıyor. Ayrıca, Girişimcilik Fuarı düzenleniyor ve öğrencilerin geliştirdiği tüm iş fikirleri geniş kitlelerle buluşuyor.

HER ÖĞRENCİNİN GEN HARİTASI OLUŞUYOR

Ulusal ve uluslararası projelerde yer alan öğrenciler nasıl belirleniyor?
Öğrenciyi tanımak ve potansiyelini keşfetmek amacıyla bilişsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik alanlarda uygulanan çeşitli test, envanter ve birebir görüşmeler sonucunda her öğrencinin GEN Haritası oluşuyor. GEN Haritası öğrenciyi tanıma ve bireysel farklılıkları, eğilimleri, istekleri ve hedefleri doğrultusunda öğrenciye eğitim sunma ve kariyer planlama sürecinde kılavuz niteliği taşıyor.
GENÇ Yetenekler Programı’nda yer alan dersler, atölyeler, uygulamalar ve etkinlikler öğrencinin ilgisinin yüksek olduğu alanlarda hobi edinmesini ve kendini geliştirmesini, yeteneğinin yüksek olduğu alanlarda farkındalık kazanmasını hem yetenek hem ilgisinin baskın olduğu alanlarda ise uzmanlaşmasını amaçlıyor. Öğrenciyi GENÇ Yetenekler Programında yer alan çalışmalara yönlendirmeden önce ''Yetenek ve İlgi Haritası'' envanteri öğrenciye uygulanıyor, öğrencinin baskın yetenek ve ilgi alanları belirleniyor. Gerek envanter uygulamaları gerekse öğrencinin GENÇ Yetenekler Programı’nda yeteneği ve ilgisi bulunan alanda uzun süre çalışması onların daha o alanda uzmanlaşmasını sağlıyor.
GEN Koleji olarak, öğrencilerimizi uzmanlaştıkları alanda ulusal yada uluslararası yarışmalara katılmalarına destek veriyoruz. Öğrencilerimiz uzmanlaştıkları alana göre bireysel yada diğer okul arkadaşlarıyla takım olarak yarışmalara katılabiliyor. Yarışma yada projelerde yer almak öğrencilerimizin öğrenme motivasyonlarını artırmasının yanında özgüven, sosyalleşme, liderlik, girişimcilik, zamanı yönetme, takım çalışması, dayanışma vb becerilerinin de hızlı gelişmesini sağlıyor.

GEN KOLEJİ HEM AVRUPA HEM ANADOLU YAKASINDA
Küreselleşen dünyada başarılı olabilmek için yeniliklere açık, yaratıcı ve etkin eğitime
ihtiyaç her geçen gün daha da artıyor. GEN Koleji’nde öncelikli olarak küreselleşen dünyayı tanıyan, kendine bu dünyada yer edinebilen, akademik bilginin yanı sıra 21.yüzyıl becerilerine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefleyen projeler gerçekleştiriyoruz.
Bunların yanı sıra eleştirel düşünebilen, bilgiye farklı yollardan ulaşarak ulaştığı bilgiyi kullanabilen, uluslararası bir kültür ve bilgi birikimine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz. 2020-2021 eğitim-öğretim yılında “Gelecek Nesil Egitim Modelini” sunan GEN Koleji’nin kapılarını İstanbul’un hem Avrupa hem Anadolu yakasında öğrencilerimize açacağız.
Veliler, bu sene Ocak ve Şubat döneminde çocukları için en önemli kararları verirken, eğitim sektörü için zorlu geçen 2019’dan sonra çocuklarına uygun, güvenilir ve donanımlı bir okul seçimi için her zamankinden daha hassas davranacaklar. Bu anlamda ebeveynlerin ve çocuklarımızın ihtiyaçlarını çok iyi bilen uzman eğitimcilerimizle, velilerin tüm sorularına doğru yanıtları bulabilecekleri seminerler düzenliyoruz.

"Ebeveynlerin, tarihi uzun zamandır sordukları Bursluluk Sınavımızı ise 22-23 Şubat 2020’de gerçekleştireceğiz. Daha detaylı bilgi almak ve/veya bursluluk sınavına kaydolmak isteyen veliler kayit.gen.k12.tr adresinden forma ulaşarak sınavımıza kaydolabilir."

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 05 Şubat 2020 12:06

Gösterim: 1324


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.