Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
RedHack, YÖK’ün sitesinden hacklediği 10’un üzerinde belgeyi yayımlandı. Bunlar arasında lise diplomasıyla üniversiteye önce öğretim üyesi ardında da bölüm başkanı olan Cuma Aydın’a ait Kastamonu Üniversitesi’ne ait de bir dosya var.
RedHack’in yayımladığı belgelerden yola çıkılarak yapılan Hürriyet’in haberinde, Cuma Aydın, Açıköğretim Fakültesi’ni yarıda bıraktı. Bilgisayarı iyi biliyordu. Sahte belgelerle Kastamonu Üniversitesi’nin işe alım sınavlarına girdi, kazandı, önce öğretim üyesi, ardından bölüm başkanı oldu. Olay ancak, Aydın’ın bölüm başkanı olmasına rağmen bir de Mustafa Kemal Üniversitesi’ne başvurmasıyla anlaşıldı. Üniversite, diplomasıyla ilgili bilgi isteyince, Aydın’ın foyası ortaya çıktı.
KASTAMONU’da yaşanan ‘sahte öğretim üyesi’ skandalı, popüler bilgisayar korsanı grubu ‘RedHack (Kızıl Hackerler)’ sayesinde ortaya çıktı. Grup, YÖK’e yönelik siber saldırıda ele geçirdiği 10’a yakın üniversiteye ilişkin belgeleri ‘Twitter’ üzerinden paylaştı. Binlerce belge arasında yer alan dosyalardan biri de Kastamonu Üniversitesi’ne ilişkindi. Soruşturma raporları ve davalara konu olan 396 sayfalık dosyanın baş aktörü, Hatay Altınöz nüfusuna kayıtlı Cuma Aydın’dı (33). Dosyadan elde edilen belgelere göre olay şu şekilde yaşandı:
Sahte diplomalı başkan
YÖK, Kastamonu Üniversitesi’ne öğretim üyesi alınacağı ilanı verdi. Açıköğretim Fakültesi’nden ‘terk’ olsa da bilgisayarlarla arası iyi olan Cuma Aydın, sahte diplomalarla başvuruda bulundu. 31 Kasım 2010’da üniversitenin yaptığı sınavı kazanan Aydın’ın öğretim üyeliğine atama kararnamesi, 27 Aralık’ta imzalandı. Cuma Aydın, 3 bin 300 lira maaş ile Araç Meslek Yüksekokulu (MYO) Bilgisayar Teknolojileri bölümünde derslere girmeye başladı. Kısa süre sonra da, Araç MYO Bilgisayar Teknolojileri Bölümü’ne Bölüm Başkanı olarak atandı. Kastamonu Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay imzalı atama kararının tarihi 25 Şubat 2011’di. Sahte diplomayla kısa sürede bölüm başkanı olan Cuma Aydın’ı yakan ise, yaptığı bir ‘hata’ oldu. Aydın, bölüm başkanı olarak atanmadan kısa süre önce, 4 Ocak 2011’de, Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) İskenderun Meslek Yüksek Okulu’na da başvuruda bulundu. MKÜ, Aydın’ı sınava almadan önce, ibra ettiği diplomaya göre, Teknik Eğitim Fakültesi’nden mezunu olduğu Fırat Üniversitesi’nden bilgi istedi.
‘Bizde öyle bir isim yok’
Fırat Üniversitesi başvurunun yapıldığı gün olan 11 Ocak’ta MKÜ’ye yanıt verdi: “Hayır bizde böyle bir isim öğrencilik yapmadı.” Bunun üzerine MKÜ Rektörlüğü, önce kendi içinde bir sorgulamaya gitti. Bünyesindeki MYO’ların ikisinden, Harbiye ve Antakya MYO’dan ‘kara’ haber geldi. Cuma Aydın, daha önce her iki MYO’da da ders vermişti. Rektörlük durumu 18 Ocak 2011’de YÖK’e bildirdi. YÖK gelen yazıya ilişkin 23 Şubat’ta hem tüm üniversiteleri hem bakanlığı Cuma Aydın konusunda uyardı. YÖK’ün uyarı yazısına, aynı gün Kastamonu Üniversitesi’nden yanıt geldi: “Cuma Aydın öğretim üyemiz.”
Aynı süreçte Emniyet Genel Müdürlüğü de bilgilendirilmişti. 11 Mart’ta Cuma Aydın evinde gözaltına alındı. Evinde, Fırat Üniversitesi’ne ait 5 adet sahte diploma ve noter tasdikli çeşitli evraklar ele geçirildi. Cuma Aydın’ın gözaltına alınmasından bir gün önce, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay istifasını sunarak görevinden ayrıldı.
8 yıl hapis cezası
Kastamonu Üniversitesi’nin 4 yöneticisi Cuma Aydın olayı nedeni ile davalık olmaktan kurtulurken, Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Aydın’a ilişkin kararını 14 Aralık 2011’de verdi. Bir süre tutuklu kalan Aydın’a 8 yıl hapis cezası verilmesine hükmetti. Yargılama sürecinde, Cuma Aydın’ın Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşletme Bölümü’nü bile bitiremediği ortaya çıktı. Aydın’ın, MYO’larda öğretim üyeliğinden önce çeşitli özel okullarda bilgisayar derslerine girdiği de yargılama sürecinde belirlendi.
‘Sahte belgeyi anlayamazdık’
YÖK Denetleme Kurulu, olay üzerine dönemin Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay, Genel Sekreter Mehmet Gemalmaz, Yardımcısı Nurten Çakıroğlu ve Personel Dairesi Başkanı Canan Şen hakkında soruşturma başlattı. Prof. Gökçebay, ifadesinde, Cuma Aydın’ın sunduğu evrakın sahteliklerini ne kendisinin ne personelinin anlayabileceğini söyledi. Özeren’in, Prof. Gökçebay hakkında “yönetim görevinden alma”, diğer üç isim içinse bir ay maaş kesme cezası istediği rapor, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’nın onayından geçti. Dosyanın 26 Temmuz 2012’de geldiği Danıştay Birinci Dairesi, geçtiğimiz 16 Ekim’de, 4 şüpheli hakkında kamu davasını açmaya yeterli delil olmadığı kararını oybirliği ile verdi.
(kaynak Hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
RedHack, YÖK’ün sitesinden hacklediği 10’un üzerinde belgeyi yayımlandı. Bunlar arasında lise diplomasıyla üniversiteye önce öğretim üyesi ardında da bölüm başkanı olan Cuma Aydın’a ait Kastamonu Üniversitesi’ne ait de bir dosya var.
RedHack’in yayımladığı belgelerden yola çıkılarak yapılan Hürriyet’in haberinde, Cuma Aydın, Açıköğretim Fakültesi’ni yarıda bıraktı. Bilgisayarı iyi biliyordu. Sahte belgelerle Kastamonu Üniversitesi’nin işe alım sınavlarına girdi, kazandı, önce öğretim üyesi, ardından bölüm başkanı oldu. Olay ancak, Aydın’ın bölüm başkanı olmasına rağmen bir de Mustafa Kemal Üniversitesi’ne başvurmasıyla anlaşıldı. Üniversite, diplomasıyla ilgili bilgi isteyince, Aydın’ın foyası ortaya çıktı.
KASTAMONU’da yaşanan ‘sahte öğretim üyesi’ skandalı, popüler bilgisayar korsanı grubu ‘RedHack (Kızıl Hackerler)’ sayesinde ortaya çıktı. Grup, YÖK’e yönelik siber saldırıda ele geçirdiği 10’a yakın üniversiteye ilişkin belgeleri ‘Twitter’ üzerinden paylaştı. Binlerce belge arasında yer alan dosyalardan biri de Kastamonu Üniversitesi’ne ilişkindi. Soruşturma raporları ve davalara konu olan 396 sayfalık dosyanın baş aktörü, Hatay Altınöz nüfusuna kayıtlı Cuma Aydın’dı (33). Dosyadan elde edilen belgelere göre olay şu şekilde yaşandı:
Sahte diplomalı başkan
YÖK, Kastamonu Üniversitesi’ne öğretim üyesi alınacağı ilanı verdi. Açıköğretim Fakültesi’nden ‘terk’ olsa da bilgisayarlarla arası iyi olan Cuma Aydın, sahte diplomalarla başvuruda bulundu. 31 Kasım 2010’da üniversitenin yaptığı sınavı kazanan Aydın’ın öğretim üyeliğine atama kararnamesi, 27 Aralık’ta imzalandı. Cuma Aydın, 3 bin 300 lira maaş ile Araç Meslek Yüksekokulu (MYO) Bilgisayar Teknolojileri bölümünde derslere girmeye başladı. Kısa süre sonra da, Araç MYO Bilgisayar Teknolojileri Bölümü’ne Bölüm Başkanı olarak atandı. Kastamonu Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay imzalı atama kararının tarihi 25 Şubat 2011’di. Sahte diplomayla kısa sürede bölüm başkanı olan Cuma Aydın’ı yakan ise, yaptığı bir ‘hata’ oldu. Aydın, bölüm başkanı olarak atanmadan kısa süre önce, 4 Ocak 2011’de, Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) İskenderun Meslek Yüksek Okulu’na da başvuruda bulundu. MKÜ, Aydın’ı sınava almadan önce, ibra ettiği diplomaya göre, Teknik Eğitim Fakültesi’nden mezunu olduğu Fırat Üniversitesi’nden bilgi istedi.
‘Bizde öyle bir isim yok’
Fırat Üniversitesi başvurunun yapıldığı gün olan 11 Ocak’ta MKÜ’ye yanıt verdi: “Hayır bizde böyle bir isim öğrencilik yapmadı.” Bunun üzerine MKÜ Rektörlüğü, önce kendi içinde bir sorgulamaya gitti. Bünyesindeki MYO’ların ikisinden, Harbiye ve Antakya MYO’dan ‘kara’ haber geldi. Cuma Aydın, daha önce her iki MYO’da da ders vermişti. Rektörlük durumu 18 Ocak 2011’de YÖK’e bildirdi. YÖK gelen yazıya ilişkin 23 Şubat’ta hem tüm üniversiteleri hem bakanlığı Cuma Aydın konusunda uyardı. YÖK’ün uyarı yazısına, aynı gün Kastamonu Üniversitesi’nden yanıt geldi: “Cuma Aydın öğretim üyemiz.”
Aynı süreçte Emniyet Genel Müdürlüğü de bilgilendirilmişti. 11 Mart’ta Cuma Aydın evinde gözaltına alındı. Evinde, Fırat Üniversitesi’ne ait 5 adet sahte diploma ve noter tasdikli çeşitli evraklar ele geçirildi. Cuma Aydın’ın gözaltına alınmasından bir gün önce, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay istifasını sunarak görevinden ayrıldı.
8 yıl hapis cezası
Kastamonu Üniversitesi’nin 4 yöneticisi Cuma Aydın olayı nedeni ile davalık olmaktan kurtulurken, Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Aydın’a ilişkin kararını 14 Aralık 2011’de verdi. Bir süre tutuklu kalan Aydın’a 8 yıl hapis cezası verilmesine hükmetti. Yargılama sürecinde, Cuma Aydın’ın Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşletme Bölümü’nü bile bitiremediği ortaya çıktı. Aydın’ın, MYO’larda öğretim üyeliğinden önce çeşitli özel okullarda bilgisayar derslerine girdiği de yargılama sürecinde belirlendi.
‘Sahte belgeyi anlayamazdık’
YÖK Denetleme Kurulu, olay üzerine dönemin Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay, Genel Sekreter Mehmet Gemalmaz, Yardımcısı Nurten Çakıroğlu ve Personel Dairesi Başkanı Canan Şen hakkında soruşturma başlattı. Prof. Gökçebay, ifadesinde, Cuma Aydın’ın sunduğu evrakın sahteliklerini ne kendisinin ne personelinin anlayabileceğini söyledi. Özeren’in, Prof. Gökçebay hakkında “yönetim görevinden alma”, diğer üç isim içinse bir ay maaş kesme cezası istediği rapor, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’nın onayından geçti. Dosyanın 26 Temmuz 2012’de geldiği Danıştay Birinci Dairesi, geçtiğimiz 16 Ekim’de, 4 şüpheli hakkında kamu davasını açmaya yeterli delil olmadığı kararını oybirliği ile verdi.
(kaynak Hürriyet)
Son Güncelleme: Perşembe, 10 Ocak 2013 09:43
Gösterim: 1877
İstanbul Üniversitesi, RedHack’in İstanbul Üniversitesi’nde yolsuzluk yapıldığı iddialarıyla ilgili yayımladığı belgelerin gerçeği yansıtmadığını belirten bir açıklama yaptı
Medyada “Redhack'in Yayımladığı Belgeler” doğrultusunda İstanbul Üniversitesi ile ilgili yayımlanan haberlerde yer alan bilgiler kesinlikle doğru değil ve yanıltıcıdır.
İstanbul Üniversitesi ile ilgili yayımlanan haberlere konu olan 2009 yılına ait belgeler üzerinde Sayıştay denetçileri tarafından tam inceleme yapılmıştır. İnceleme ile ilgili olarak Sayıştay’a yazılı ve belgeli açıklamalar yapılmıştır. Sayıştay 3. Daire tarafından yapılan inceleme neticesinde “Yapılan harcamaların usulüne uygun olduğu” Sayıştay ilamı ile anlaşılmıştır.
Haberlerde geçen 6 adet Passat ve 1 adet BMW marka araç İstanbul Üniversitesi’ne hibe edilmiştir. Bu araçlar İstanbul Üniversitesi’ne aittir. Araçlar için Maliye Bakanlığı’na yazı yazılmış ve 3 adet Passat ve 1 adet BMW marka araç Bakanlar Kurulu kararıyla İstanbul Üniversitesi Taşıt Cetveli’ne (T Cetveli) kayıt edilmiştir. Diğer 3 adet Passat marka aracın ise bütçe olanakları nedeniyle İstanbul Üniversitesi T Cetveli’ne kayıt işlemleri 2013 yılında gerçekleştirilecektir. (Habere konu olan araçların ruhsatları ekte sunulmuştur.)
Haberlerde yer alan Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinin otoparkları, İstanbul Üniversitesi Sosyal Tesisleri tarafından işletilmektedir. İÜ Sosyal Tesisleri tarafından 2009-2012 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi'nin bütçesine kira geliri olarak toplam 4 milyon 439 bin 333 TL yatırılmıştır. İÜ Sosyal Tesisleri’nin kira gelirleri ve kârı yıllık olarak İstanbul Üniversitesi'nin bütçesine aktarılmaktadır.
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İstanbul Üniversitesi, RedHack’in İstanbul Üniversitesi’nde yolsuzluk yapıldığı iddialarıyla ilgili yayımladığı belgelerin gerçeği yansıtmadığını belirten bir açıklama yaptı
Medyada “Redhack'in Yayımladığı Belgeler” doğrultusunda İstanbul Üniversitesi ile ilgili yayımlanan haberlerde yer alan bilgiler kesinlikle doğru değil ve yanıltıcıdır.
İstanbul Üniversitesi ile ilgili yayımlanan haberlere konu olan 2009 yılına ait belgeler üzerinde Sayıştay denetçileri tarafından tam inceleme yapılmıştır. İnceleme ile ilgili olarak Sayıştay’a yazılı ve belgeli açıklamalar yapılmıştır. Sayıştay 3. Daire tarafından yapılan inceleme neticesinde “Yapılan harcamaların usulüne uygun olduğu” Sayıştay ilamı ile anlaşılmıştır.
Haberlerde geçen 6 adet Passat ve 1 adet BMW marka araç İstanbul Üniversitesi’ne hibe edilmiştir. Bu araçlar İstanbul Üniversitesi’ne aittir. Araçlar için Maliye Bakanlığı’na yazı yazılmış ve 3 adet Passat ve 1 adet BMW marka araç Bakanlar Kurulu kararıyla İstanbul Üniversitesi Taşıt Cetveli’ne (T Cetveli) kayıt edilmiştir. Diğer 3 adet Passat marka aracın ise bütçe olanakları nedeniyle İstanbul Üniversitesi T Cetveli’ne kayıt işlemleri 2013 yılında gerçekleştirilecektir. (Habere konu olan araçların ruhsatları ekte sunulmuştur.)
Haberlerde yer alan Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinin otoparkları, İstanbul Üniversitesi Sosyal Tesisleri tarafından işletilmektedir. İÜ Sosyal Tesisleri tarafından 2009-2012 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi'nin bütçesine kira geliri olarak toplam 4 milyon 439 bin 333 TL yatırılmıştır. İÜ Sosyal Tesisleri’nin kira gelirleri ve kârı yıllık olarak İstanbul Üniversitesi'nin bütçesine aktarılmaktadır.
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Ocak 2013 16:31
Gösterim: 1496
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, ''Türkiye'de gençlerin önündeki engel; soruların çalınması, torpilin olması, KPSS ile ilgili oyun oynanması, ballı kurumlar yaratılması ve yandaşlara iş sağlanmasıdır'' dedi. İnce,''Türkiye'de İİBF ile eğitim fakülteleri öğrencileri bizim yanımızda dursun biz bu AKP'yi yıkarız, 600 bin kişi, perişan ederiz bunları'' açıklamasında bulundu.
İnce, parti grubunda bir grup İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu ''işsiz gençleri'' kabul etti.
Gençler adına konuşan İdil Öztürk, atamayı bekleyen 350 bin İİBF mezunu olduğunu belirterek Kasım 2012 sınavında bu mezunlardan sadece 722'sinin işe başlatıldığını söyledi.
Ziraat Bankası'nın 2 bin 500'ü lise mezunu olmak şartıyla banko memuru toplam 3 bin 240 kişiyi istihdam edeceğini vurgulayan Öztürk, ''350 bin İİBF mezunu işsiz gezerken bir devlet bankası neden lise mezunu bankacı alır- Eğer lise mezunundan bankacı olabiliyor ise biz neden iktisat, işletme ve buna benzer bölümler okuduk ya da bu bölümler neden var'' diye sordu.
Sınavlarda usulsüzlük
Muharrem İnce ise ''Senin çocuğun da işsiz kalsın, her üniversite mezununa iş bulmak mecburiyetinde değilim diyen bir Başbakan var bu ülkede. Türkiye'nin en ciddi sorunlarından birisi; bu Başbakan'ın bakış açısıdır'' dedi.
İnce, şunları kaydetti:
''KPSS, bu ülke için gerçekten bir devrimdir ama KPSS bugün güvenirliği yoktur. Çünkü Türkiye'nin en güvenilir kurumu olan ÖSYM'yi bu iktidar mahvetmiştir. ÖSYM'nin itibarı artık ayaklar altındadır. Türkiye'de Eğitim Bilimleri Sınavında, Polis Meslek Yüksekokulu sınavlarında, Tıpta Uzmanlık Sınavı'nda, Uzman Yardımcılığı Sınavı'nda yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlık, soru çalma oldu mu- Oldu. Yani aklınıza hangi sınav geliyorsa o sınavlarda bir problem vardır.
Sizin okulunuzdan mezun olan gençlerimizin kaymakam olma hakkı var. Peki kaymakamlık sınavında yazılıda ilk 20'ye girenin 16'sının mülakatta elendiğini biliyorsunuz, değil mi- Hatta yazılıda iki kere üst üste birinci olan çocuk, mülakatta elendi. Böyle bir ülkede yaşıyoruz artık; hukukun, adaletin, liyakatin, güvenilirliğin olmadığı. Türkiye'de ne yazık ki mülakatlarda kameranın kaldırılmış olması torpili azdırdı, bu noktaya getirdi.
İşsizliğe bakış açısı bu olan bu dahi Başbakan'ın, dünyanın tek dahisidir bu, bulduğu çözüm neydi biliyorsunuz; 'Her TOBB üyesi bir kişiyi işe alsa işsizlik çözülür' demişti. Böyle bir mantık Türkiye'de gençlerin işsizlik sorununu çözebilir mi-''
Ballı kurumlar
AK Parti iktidarı döneminde ''istisnai, ballı kurumlar'' yaratıldığını savunan İnce, gümrüklere alımda KPSS şartının kaldırılmasını buna örnek gösterdi.
İnce, işsizlik ile ilgili rakam oyunları olduğunu, rakamlarla oynandığını, torpil oyunları yapıldığını, mülakat, KPSS'siz işe yerleştirme, soru çaldırma oyunlarının var olduğunu belirterek, ''Türkiye'de İİBF ile eğitim fakülteleri öğrencileri bizim yanımızda dursun biz bu AKP'yi yıkarız, 600 bin kişi, perişan ederiz bunları'' dedi.
İnce, ''Türkiye'de gençlerin önündeki engel; soruların çalınması, torpilin olması, KPSS ile ilgili oyun oynanması, ballı kurumlar yaratılması ve yandaşlara iş sağlanmasıdır'' diye konuştu.
İnce, kendisine ''siz devlet büyüklerinden yardım istiyoruz'' diye seslenen İdil Öztürk'e de şöyle seslendi:
''Böyle milletvekillerine, grup başkanvekillerine, başka siyasetçilere, bakanlara falan 'devlet büyüğü' demeyin, Başbakan kızar böyle şeylere.
Şundan kızar; Hürrem Sultan'ı bile hacca gönderecek yakında, tesettüre kapattırdı, diziyi değiştirdi, Ramazan ayı getirdi. Yani dedi ki, 'Benden başka padişah olamaz bu memlekette, sen kimsin Kanuni'yi gösteriyorsun, bir tek ben varım' dedi. Devlet büyüğü de odur, küçüğü de, vali de, kaymakam da odur. Hatta şimdi Cumhurbaşkanı olursa başbakanı da aradan çıkartmak istiyor, başbakan da O olmak istiyor, onun için ben bir abiniz olarak katlanırım buna da Başbakan'ın duyacağı yerlerde demezsen iyi olur.''
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, ''Türkiye'de gençlerin önündeki engel; soruların çalınması, torpilin olması, KPSS ile ilgili oyun oynanması, ballı kurumlar yaratılması ve yandaşlara iş sağlanmasıdır'' dedi. İnce,''Türkiye'de İİBF ile eğitim fakülteleri öğrencileri bizim yanımızda dursun biz bu AKP'yi yıkarız, 600 bin kişi, perişan ederiz bunları'' açıklamasında bulundu.
İnce, parti grubunda bir grup İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu ''işsiz gençleri'' kabul etti.
Gençler adına konuşan İdil Öztürk, atamayı bekleyen 350 bin İİBF mezunu olduğunu belirterek Kasım 2012 sınavında bu mezunlardan sadece 722'sinin işe başlatıldığını söyledi.
Ziraat Bankası'nın 2 bin 500'ü lise mezunu olmak şartıyla banko memuru toplam 3 bin 240 kişiyi istihdam edeceğini vurgulayan Öztürk, ''350 bin İİBF mezunu işsiz gezerken bir devlet bankası neden lise mezunu bankacı alır- Eğer lise mezunundan bankacı olabiliyor ise biz neden iktisat, işletme ve buna benzer bölümler okuduk ya da bu bölümler neden var'' diye sordu.
Sınavlarda usulsüzlük
Muharrem İnce ise ''Senin çocuğun da işsiz kalsın, her üniversite mezununa iş bulmak mecburiyetinde değilim diyen bir Başbakan var bu ülkede. Türkiye'nin en ciddi sorunlarından birisi; bu Başbakan'ın bakış açısıdır'' dedi.
İnce, şunları kaydetti:
''KPSS, bu ülke için gerçekten bir devrimdir ama KPSS bugün güvenirliği yoktur. Çünkü Türkiye'nin en güvenilir kurumu olan ÖSYM'yi bu iktidar mahvetmiştir. ÖSYM'nin itibarı artık ayaklar altındadır. Türkiye'de Eğitim Bilimleri Sınavında, Polis Meslek Yüksekokulu sınavlarında, Tıpta Uzmanlık Sınavı'nda, Uzman Yardımcılığı Sınavı'nda yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlık, soru çalma oldu mu- Oldu. Yani aklınıza hangi sınav geliyorsa o sınavlarda bir problem vardır.
Sizin okulunuzdan mezun olan gençlerimizin kaymakam olma hakkı var. Peki kaymakamlık sınavında yazılıda ilk 20'ye girenin 16'sının mülakatta elendiğini biliyorsunuz, değil mi- Hatta yazılıda iki kere üst üste birinci olan çocuk, mülakatta elendi. Böyle bir ülkede yaşıyoruz artık; hukukun, adaletin, liyakatin, güvenilirliğin olmadığı. Türkiye'de ne yazık ki mülakatlarda kameranın kaldırılmış olması torpili azdırdı, bu noktaya getirdi.
İşsizliğe bakış açısı bu olan bu dahi Başbakan'ın, dünyanın tek dahisidir bu, bulduğu çözüm neydi biliyorsunuz; 'Her TOBB üyesi bir kişiyi işe alsa işsizlik çözülür' demişti. Böyle bir mantık Türkiye'de gençlerin işsizlik sorununu çözebilir mi-''
Ballı kurumlar
AK Parti iktidarı döneminde ''istisnai, ballı kurumlar'' yaratıldığını savunan İnce, gümrüklere alımda KPSS şartının kaldırılmasını buna örnek gösterdi.
İnce, işsizlik ile ilgili rakam oyunları olduğunu, rakamlarla oynandığını, torpil oyunları yapıldığını, mülakat, KPSS'siz işe yerleştirme, soru çaldırma oyunlarının var olduğunu belirterek, ''Türkiye'de İİBF ile eğitim fakülteleri öğrencileri bizim yanımızda dursun biz bu AKP'yi yıkarız, 600 bin kişi, perişan ederiz bunları'' dedi.
İnce, ''Türkiye'de gençlerin önündeki engel; soruların çalınması, torpilin olması, KPSS ile ilgili oyun oynanması, ballı kurumlar yaratılması ve yandaşlara iş sağlanmasıdır'' diye konuştu.
İnce, kendisine ''siz devlet büyüklerinden yardım istiyoruz'' diye seslenen İdil Öztürk'e de şöyle seslendi:
''Böyle milletvekillerine, grup başkanvekillerine, başka siyasetçilere, bakanlara falan 'devlet büyüğü' demeyin, Başbakan kızar böyle şeylere.
Şundan kızar; Hürrem Sultan'ı bile hacca gönderecek yakında, tesettüre kapattırdı, diziyi değiştirdi, Ramazan ayı getirdi. Yani dedi ki, 'Benden başka padişah olamaz bu memlekette, sen kimsin Kanuni'yi gösteriyorsun, bir tek ben varım' dedi. Devlet büyüğü de odur, küçüğü de, vali de, kaymakam da odur. Hatta şimdi Cumhurbaşkanı olursa başbakanı da aradan çıkartmak istiyor, başbakan da O olmak istiyor, onun için ben bir abiniz olarak katlanırım buna da Başbakan'ın duyacağı yerlerde demezsen iyi olur.''
Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Ocak 2013 14:30
Gösterim: 2148
Kar tatili uzatıldı. Etkili olan kar yağışı dolayısıyla bazı il ve ilçelerde eğitime bugün ve yarın 1 gün ara verildi.
Etkili kar yağışı nedeniyle Iğdır'da kent genelinde, Rize'nin Kalkandere ve İyidere ilçelerinde, Konya'nın Altınekin, Bozkır, Cihanbeyli, Derbent, Doğanhisar, Güneysınır, Halkapınar ve Kulu ilçelerinde, Kocaeli Üniversitesi'nde (KOÜ) bugün eğitime ara verildiğini bildirdi.
Bolu'nun 7 ilçesinde eğitime yarın ara verildi
Bolu'da eğitime verilen araya yarın da devam edilirken, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan engelli ve hamileler ile sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmiş kronik hastalığı olan personelin yarın ve 11 Ocak'ta idari izinli sayılacağı belirtildi.
Düzce
Düzce'de olumsuz hava koşulları nedeniyle anaokulu, ilk ve orta dereceli okullarda eğitime yarın ve Cuma günü de ara verildi.
Van
Van'da kar yağışı nedeniyle eğitime bir gün ara verildi.
Valilikten yapılan yazılı açıklamada, olumsuz hava koşulları nedeniyle Van merkez ve ilçelerinde yarın okullarda eğitime bir gün süreyle ara verildiği belirtildi.
Elazığ
Elazığ'da kar yağışı nedeniyle il merkezi ve 7 ilçede eğitime verilen aranın 1 gün uzatıldığı bildirildi.
Elazığ Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, yoğun kar yağışı ve olumsuz hava koşulları nedeniyle Arıcak, Ağın ve Keban hariç merkez ve diğer ilçelerde bulunan ilk ve orta dereceli okulların 10 Ocak Perşembe günü tatil edildiği belirtildi.
Kararın, İl Hıfzısıhha Kurulu'nca alındığı ifade edilen açıklamada, aynı gün il merkezi ve 7 ilçede hamile ve engelli memurların bir gün idari izinli sayılacakları duyuruldu.
Elazığ'da bugün il genelinde tüm okullarda eğitime bir gün ara verilmiş, hamile ve engelli memurlar bir gün süreyle idari izinli sayılmıştı.
Hakkari
Hakkari'de kar yağışı nedeniyle eğitime 2 gün ara verildi.
Hakkari Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada,olumsuz hava koşulları nedeniyle il genelinde eğitime 2 gün ara verildiği bildirildi.
Ordu
Ordu'nun Akkuş, Aybastı, Çamaş, Çaybaşı, Gölköy, Kabataş, Kabadüz, Korgan, Kumru, Ulubey, Gürgentepe ve Mesudiye ilçelerinde yarın ve Cuma günü eğitime ara verildi.
Bitlis
Bitlis'te yatılı ilköğretim bölge okulları dışında, Bitlis merkez ile Tatvan, Hizan ve Güroymak ilçelerinde 2 gün, Ahlat, Mutki ve Adilcevaz ilçelerinde ise eğitime 1 gün ara verildi.
Karabük
Karabük’te, sabah saatlerinde başlayan ve etkisini sürdüren kar yağışı sonrası Karabük ve ilçelerinde 249 köy yolunun tamamına yakını kapandı. Valilik okullarn yarın da tatil olduğunu duyurdu...
Siirt ve Bingöl
Kar yağışının etkili olduğu Mardin, Siirt ve Bingöl'de de yarın için eğitime ara verildi. Mardin ve Siirt'te kamu kurumlarında çalışan engelli ve hamile personel idari izinli sayılacak.
Trabzon
Trabzon'un bazı ilçe, belde ve köyleri, Gümüşhane'nin Kürtün ve Rize'nin İkizdere ilçesi ile merkeze bağlı 14 köyde yarın eğitime ara verilecek.
Alınan bilgilere göre sürekli güncellenecektir…
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kar tatili uzatıldı. Etkili olan kar yağışı dolayısıyla bazı il ve ilçelerde eğitime bugün ve yarın 1 gün ara verildi.
Etkili kar yağışı nedeniyle Iğdır'da kent genelinde, Rize'nin Kalkandere ve İyidere ilçelerinde, Konya'nın Altınekin, Bozkır, Cihanbeyli, Derbent, Doğanhisar, Güneysınır, Halkapınar ve Kulu ilçelerinde, Kocaeli Üniversitesi'nde (KOÜ) bugün eğitime ara verildiğini bildirdi.
Bolu'nun 7 ilçesinde eğitime yarın ara verildi
Bolu'da eğitime verilen araya yarın da devam edilirken, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan engelli ve hamileler ile sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmiş kronik hastalığı olan personelin yarın ve 11 Ocak'ta idari izinli sayılacağı belirtildi.
Düzce
Düzce'de olumsuz hava koşulları nedeniyle anaokulu, ilk ve orta dereceli okullarda eğitime yarın ve Cuma günü de ara verildi.
Van
Van'da kar yağışı nedeniyle eğitime bir gün ara verildi.
Valilikten yapılan yazılı açıklamada, olumsuz hava koşulları nedeniyle Van merkez ve ilçelerinde yarın okullarda eğitime bir gün süreyle ara verildiği belirtildi.
Elazığ
Elazığ'da kar yağışı nedeniyle il merkezi ve 7 ilçede eğitime verilen aranın 1 gün uzatıldığı bildirildi.
Elazığ Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, yoğun kar yağışı ve olumsuz hava koşulları nedeniyle Arıcak, Ağın ve Keban hariç merkez ve diğer ilçelerde bulunan ilk ve orta dereceli okulların 10 Ocak Perşembe günü tatil edildiği belirtildi.
Kararın, İl Hıfzısıhha Kurulu'nca alındığı ifade edilen açıklamada, aynı gün il merkezi ve 7 ilçede hamile ve engelli memurların bir gün idari izinli sayılacakları duyuruldu.
Elazığ'da bugün il genelinde tüm okullarda eğitime bir gün ara verilmiş, hamile ve engelli memurlar bir gün süreyle idari izinli sayılmıştı.
Hakkari
Hakkari'de kar yağışı nedeniyle eğitime 2 gün ara verildi.
Hakkari Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada,olumsuz hava koşulları nedeniyle il genelinde eğitime 2 gün ara verildiği bildirildi.
Ordu
Ordu'nun Akkuş, Aybastı, Çamaş, Çaybaşı, Gölköy, Kabataş, Kabadüz, Korgan, Kumru, Ulubey, Gürgentepe ve Mesudiye ilçelerinde yarın ve Cuma günü eğitime ara verildi.
Bitlis
Bitlis'te yatılı ilköğretim bölge okulları dışında, Bitlis merkez ile Tatvan, Hizan ve Güroymak ilçelerinde 2 gün, Ahlat, Mutki ve Adilcevaz ilçelerinde ise eğitime 1 gün ara verildi.
Karabük
Karabük’te, sabah saatlerinde başlayan ve etkisini sürdüren kar yağışı sonrası Karabük ve ilçelerinde 249 köy yolunun tamamına yakını kapandı. Valilik okullarn yarın da tatil olduğunu duyurdu...
Siirt ve Bingöl
Kar yağışının etkili olduğu Mardin, Siirt ve Bingöl'de de yarın için eğitime ara verildi. Mardin ve Siirt'te kamu kurumlarında çalışan engelli ve hamile personel idari izinli sayılacak.
Trabzon
Trabzon'un bazı ilçe, belde ve köyleri, Gümüşhane'nin Kürtün ve Rize'nin İkizdere ilçesi ile merkeze bağlı 14 köyde yarın eğitime ara verilecek.
Alınan bilgilere göre sürekli güncellenecektir…
Son Güncelleme: Perşembe, 10 Ocak 2013 09:11
Gösterim: 2325
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, ''Yunus Emre'ye sansür koymak kimsenin haddi değil'' dedi.
Dinçer, Başkent Öğretmenevi'nde düzenlenen ''Ders Kitapları ve Öğretim Materyalleri İnceleme ve Değerlendirme Sürecinin Yeniden Tasarımı: Panel Değerlendirme Sisteminin Tanıtımı'' bilgilendirme toplantısında, eğitimin yaygınlığı kadar kalitesinin de önemli olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin son 10 yıllık süreçte eğitimin fiziki altyapısına ilişkin sorunları büyük ölçüde çözdüğünü, şimdi herkes için fırsat eşitliği ve kaliteli eğitime erişimi gündeme aldıklarını anlatan Dinçer, Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği'nin değişmesiyle önemli bir adım atıldığını belirtti.
Ders kitaplarının ve eğitim araçlarının hazırlanması, hazırlatılması, incelenmesi, inceletilmesi, değerlendirilmesi ve kabulüne ilişkin yeni bir süreç başlattıklarına işaret eden Dinçer, ''Bunun getirdiği yeniliklerden birincisi, ders kitaplarının hazırlanması, incelenmesi ve değerlendirilmesinde kamu-özel ayrımı ortadan kalkmıştır. Herhangi bir yayınevinin hazırladığı ders kitabıyla bakanlığımızın bir Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan ders kitabı aynı süreçlerle ve aynı ölçütlerle incelenecektir'' dedi.
İkinci yeniliğin ise ders kitaplarını inceleme kriterlerinin, mekanik yapıdan kurtarılması olduğunu belirten Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu kriterler, içeriğin Anayasa ve kanunlara uygunluğu, bilimsel yeterliliği, eğitim ve öğretim programının kazanımlarını gerçekleştirme yeterliliği, görsel ve içerik tasarımının öğrenmeyi destekleyecek nitelikte olması ve öğrencilerin gelişim özelliklerine uygunluğudur. Son olarak da ders kitaplarını inceleme ve değerlendirme süreci panel sistemi olarak bilinen bir sisteme dönüştürülmüştür. Yeni sistem hızlı, etkili ve esnek bir değerlendirmeyi esas alıyor. Teknik ayrıntılar yerine içerik ve tasarıma odaklı bir değerlendirme, özellikle değerlendiricilerin yeterliklerini ve hesap verebilirliklerini sağlayan ve daha da önemlisi şeffaf ve adil bir değerlendirmeyi esas alan bir süreç yaşayacağız. Bu özelliklere haiz bir değerlendirme sistemi rekabetçi bir ortam sağlayarak; daha özgün ve daha kaliteli ürünler ortaya konmasına imkan verecektir.''
''Dünyada az sayıda örneği kalmış bir sistem yürütülmeye çalışılıyordu''
Sistemi hazırlarken dünyadaki uygulamaları araştırdıklarını belirten Dinçer, ülkelerin gelişmişlik düzeyi arttıkça ders kitaplarının ve eğitim araçlarının incelenmesi ve değerlendirilmesi sürecinin de profesyonelleştiğini gördüklerini kaydetti.
Hali hazırda dünyada az sayıda örneği kalmış bir sisteminin yürütülmeye çalışıldığını söyleyen Dinçer, ''Ders kitaplarını sayfalar tutan kriterler listesiyle puanlamaya dayalı mekanik bir anlayış, Türkiye'nin bugün geldiği noktada kullanabileceği bir sistem değildir. Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanlığımız dernek ve birlik yöneticileriyle, sektörün ilgili tüm taraflarıyla sistemin nasıl geliştirilebileceğini konuştu, tartıştı. Bu görüşmelerin hiçbirinden geride bıraktığımız sistemin sürdürülmesi gerektiği ya da sürdürülebilir olduğuna dair bir görüş ya da kanaat çıkmadı'' diye konuştu.
''TTK'nın bir sansür kurumu gibi çalıştığını iddia etmek, insafsızlıktır''
Başta bakanlık merkez teşkilatı olmak üzere eğitim sisteminin yeniden yapılandırılmasında, sistemi bütünüyle merkeziyetçi, katı ve otoriter yapıdan kurtararak demokratikleştirmeyi amaçladıklarını vurgulayan Dinçer, ilerlemenin ve bilgi toplumunun bireylerini yetiştirmenin yolunun yasakçı, baskıcı, tep tipleştirici ve otoriter uygulamalardan geçmediğini söyledi.
Dinçer, şunları kaydetti:
''Bakanlık olarak bütün çabamız bu tarz zihniyet ve uygulamalarla mücadele etmek yönündeyken, Türk ve dünya edebiyatının seçkin örneklerini sansürlemek, yasaklamak gibi bir tutum içine girmemiz asla söz konusu olamaz. Son zamanlarda yazılı ve görsel basında yer alan yanlış, maksatlı ve haksız eleştiriler içeren haberleri esefle karşıladığımızı da buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Yunus Emre'ye sansür koymak kimsenin haddi değil. Belki burada eleştirilmesi gereken husus, kitabı yayımlayan yayınevinin şiirin bütünlüğünü korumak konusunda gerekli hassasiyeti göstermemiş olmasıdır. Buradan hareketle TTK'nın bir sansür kurumu gibi çalıştığını iddia etmek, apaçık insafsızlıktır. Aynı şekilde Şeker Portakalı, Fareler ve İnsanlar gibi sayısız kitap soruşturulmak için değil okunmak için varlar. İzmir'de bir velinin vermiş olduğu dilekçe sonrasında yaşananlar ve yapılan yorumlar, olsa olsa mizahın konusu olabilir. Bakanlığımın misyonu çocuklarımıza öğrenmenin, düşünmenin, eleştiri ve yorumlamanın temeli olan okuma alışkanlığını kazandırmaktır. Bütün çabamız bu doğrultudadır ve şahsen benim de en büyük arzum çocuklarımızda okuma zevkini ve alışkanlığını yerleştirmek, onları estetik beğenileri gelişmiş birer kitap okuruna dönüştürmektir.''
Öğrenci, öğretmen ve aileleri de işin içine katarak toplumun her kesiminden bilinçli bir okur kitlesi oluşturmaya ve okumayı bir yaşam biçimi haline getirmeye çalıştıklarını dile getiren Dinçer, okumanın insanı sınırlayan değil aksine özgürleştiren bir eylem olduğunu ifade etti.
Öğretim programları yenilenecek
Eğitim öğretim programlarının da yeniden tasarlanmasını gerektiğini dile getiren Dinçer, bu konudaki çalışmalarının devam ettiğini belirtti.
Dinçer, önümüzdeki eğitim öğretim yılında; beşinci sınıfta matematik ve fen bilimleri derslerinin, dokuzuncu sınıfta ise matematik, fizik, kimya ve biyoloji derslerinin öğretim programlarının yenileneceğini kaydetti.
Bu derslerle ilgili eğitim öğretim programlarının kısa bir sürede karara bağlanacağına işaret eden Dinçer, öğretim programlarının daha özgün ve kaliteli ders kitapları hazırlamaya imkan verecek esneklikte olması gerektiğini sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, ''Yunus Emre'ye sansür koymak kimsenin haddi değil'' dedi.
Dinçer, Başkent Öğretmenevi'nde düzenlenen ''Ders Kitapları ve Öğretim Materyalleri İnceleme ve Değerlendirme Sürecinin Yeniden Tasarımı: Panel Değerlendirme Sisteminin Tanıtımı'' bilgilendirme toplantısında, eğitimin yaygınlığı kadar kalitesinin de önemli olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin son 10 yıllık süreçte eğitimin fiziki altyapısına ilişkin sorunları büyük ölçüde çözdüğünü, şimdi herkes için fırsat eşitliği ve kaliteli eğitime erişimi gündeme aldıklarını anlatan Dinçer, Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği'nin değişmesiyle önemli bir adım atıldığını belirtti.
Ders kitaplarının ve eğitim araçlarının hazırlanması, hazırlatılması, incelenmesi, inceletilmesi, değerlendirilmesi ve kabulüne ilişkin yeni bir süreç başlattıklarına işaret eden Dinçer, ''Bunun getirdiği yeniliklerden birincisi, ders kitaplarının hazırlanması, incelenmesi ve değerlendirilmesinde kamu-özel ayrımı ortadan kalkmıştır. Herhangi bir yayınevinin hazırladığı ders kitabıyla bakanlığımızın bir Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan ders kitabı aynı süreçlerle ve aynı ölçütlerle incelenecektir'' dedi.
İkinci yeniliğin ise ders kitaplarını inceleme kriterlerinin, mekanik yapıdan kurtarılması olduğunu belirten Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu kriterler, içeriğin Anayasa ve kanunlara uygunluğu, bilimsel yeterliliği, eğitim ve öğretim programının kazanımlarını gerçekleştirme yeterliliği, görsel ve içerik tasarımının öğrenmeyi destekleyecek nitelikte olması ve öğrencilerin gelişim özelliklerine uygunluğudur. Son olarak da ders kitaplarını inceleme ve değerlendirme süreci panel sistemi olarak bilinen bir sisteme dönüştürülmüştür. Yeni sistem hızlı, etkili ve esnek bir değerlendirmeyi esas alıyor. Teknik ayrıntılar yerine içerik ve tasarıma odaklı bir değerlendirme, özellikle değerlendiricilerin yeterliklerini ve hesap verebilirliklerini sağlayan ve daha da önemlisi şeffaf ve adil bir değerlendirmeyi esas alan bir süreç yaşayacağız. Bu özelliklere haiz bir değerlendirme sistemi rekabetçi bir ortam sağlayarak; daha özgün ve daha kaliteli ürünler ortaya konmasına imkan verecektir.''
''Dünyada az sayıda örneği kalmış bir sistem yürütülmeye çalışılıyordu''
Sistemi hazırlarken dünyadaki uygulamaları araştırdıklarını belirten Dinçer, ülkelerin gelişmişlik düzeyi arttıkça ders kitaplarının ve eğitim araçlarının incelenmesi ve değerlendirilmesi sürecinin de profesyonelleştiğini gördüklerini kaydetti.
Hali hazırda dünyada az sayıda örneği kalmış bir sisteminin yürütülmeye çalışıldığını söyleyen Dinçer, ''Ders kitaplarını sayfalar tutan kriterler listesiyle puanlamaya dayalı mekanik bir anlayış, Türkiye'nin bugün geldiği noktada kullanabileceği bir sistem değildir. Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanlığımız dernek ve birlik yöneticileriyle, sektörün ilgili tüm taraflarıyla sistemin nasıl geliştirilebileceğini konuştu, tartıştı. Bu görüşmelerin hiçbirinden geride bıraktığımız sistemin sürdürülmesi gerektiği ya da sürdürülebilir olduğuna dair bir görüş ya da kanaat çıkmadı'' diye konuştu.
''TTK'nın bir sansür kurumu gibi çalıştığını iddia etmek, insafsızlıktır''
Başta bakanlık merkez teşkilatı olmak üzere eğitim sisteminin yeniden yapılandırılmasında, sistemi bütünüyle merkeziyetçi, katı ve otoriter yapıdan kurtararak demokratikleştirmeyi amaçladıklarını vurgulayan Dinçer, ilerlemenin ve bilgi toplumunun bireylerini yetiştirmenin yolunun yasakçı, baskıcı, tep tipleştirici ve otoriter uygulamalardan geçmediğini söyledi.
Dinçer, şunları kaydetti:
''Bakanlık olarak bütün çabamız bu tarz zihniyet ve uygulamalarla mücadele etmek yönündeyken, Türk ve dünya edebiyatının seçkin örneklerini sansürlemek, yasaklamak gibi bir tutum içine girmemiz asla söz konusu olamaz. Son zamanlarda yazılı ve görsel basında yer alan yanlış, maksatlı ve haksız eleştiriler içeren haberleri esefle karşıladığımızı da buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Yunus Emre'ye sansür koymak kimsenin haddi değil. Belki burada eleştirilmesi gereken husus, kitabı yayımlayan yayınevinin şiirin bütünlüğünü korumak konusunda gerekli hassasiyeti göstermemiş olmasıdır. Buradan hareketle TTK'nın bir sansür kurumu gibi çalıştığını iddia etmek, apaçık insafsızlıktır. Aynı şekilde Şeker Portakalı, Fareler ve İnsanlar gibi sayısız kitap soruşturulmak için değil okunmak için varlar. İzmir'de bir velinin vermiş olduğu dilekçe sonrasında yaşananlar ve yapılan yorumlar, olsa olsa mizahın konusu olabilir. Bakanlığımın misyonu çocuklarımıza öğrenmenin, düşünmenin, eleştiri ve yorumlamanın temeli olan okuma alışkanlığını kazandırmaktır. Bütün çabamız bu doğrultudadır ve şahsen benim de en büyük arzum çocuklarımızda okuma zevkini ve alışkanlığını yerleştirmek, onları estetik beğenileri gelişmiş birer kitap okuruna dönüştürmektir.''
Öğrenci, öğretmen ve aileleri de işin içine katarak toplumun her kesiminden bilinçli bir okur kitlesi oluşturmaya ve okumayı bir yaşam biçimi haline getirmeye çalıştıklarını dile getiren Dinçer, okumanın insanı sınırlayan değil aksine özgürleştiren bir eylem olduğunu ifade etti.
Öğretim programları yenilenecek
Eğitim öğretim programlarının da yeniden tasarlanmasını gerektiğini dile getiren Dinçer, bu konudaki çalışmalarının devam ettiğini belirtti.
Dinçer, önümüzdeki eğitim öğretim yılında; beşinci sınıfta matematik ve fen bilimleri derslerinin, dokuzuncu sınıfta ise matematik, fizik, kimya ve biyoloji derslerinin öğretim programlarının yenileneceğini kaydetti.
Bu derslerle ilgili eğitim öğretim programlarının kısa bir sürede karara bağlanacağına işaret eden Dinçer, öğretim programlarının daha özgün ve kaliteli ders kitapları hazırlamaya imkan verecek esneklikte olması gerektiğini sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Ocak 2013 12:58
Gösterim: 1383