banner

Eğitim Sistemi Düzelme Yolundayken Atılan Yanlış Adım




Prof. Dr. İrfan Erdoğan - Talim ve Terbiye Kurulu Eski Başkanı                                                                                                                                           irfan erdogan1Sekiz yıllık ilköğretimi iki kademeye ayırıp İlkokulların ve ortaokulların yeniden açılmasını sağlayan kanuni düzenlemeyi çok yerinde bulmuştuk.  Gerçekten de 1924 yılında kurulan ama 1997 yılında geçen zorunlu eğitim yasasıyla bozulan okul sistemi bu yeni düzenlemeyle restore edildi adeta.  Her halükarda doğru olan bu yapısal düzenlemenin başarılı olması tabiî ki yeni ilkokulun ve ortaokulun ders çizelgelerine de bağlıydı.

Nihayet ilkokullarda ve ortaokullarda okutulacak ders çizelgeleri belli oldu ve tabir caizse dağ fare doğurdu. Zira ders çizelgeleri ile ilgili ve okutulacak zorunlu ve seçmeli ders saatleriyle ilgili yapılabileceğin en kötüsü yapıldı. Bilinmelidir ki, TBMM’nin 2012 yılında tarihe mal olacak nitelikte çıkardığı yeni eğitim yasasıyla atılan doğru adım eğitim ve öğretimin en temel dayanağı olan derslerin doğru bir felsefeye ve çerçeveye oturtmadan hazırlanmış olması nedeniyle risk altındadır.

Bir değil birçok problem bulunmaktadır. Yabancı Dil dersiyle yapılan tasarruf hariç aşağıda sıralayacağım yanlışlara maalesef imza atılmıştır.

Öncelikle ilkokulun rahat ve oyuna dayalı bir programa sahip olması beklenirken bu kademeden “Beden Eğitimi ve Spor” dersi tamamen kaldırılmış olmasının nedeni izah edilemez. Her bir sınıfta sunulmak üzere 5’er saatlik “Oyun ve Fiziki Etkinlikler” diye bir ders kondu ki; oyun kısmı anlaşılmakla birlikte fiziksel etkinliklerde neyin kastedildiği belli değildir. Bununla Beden Eğitimi’ne denk düşen bir içerik kastediliyorsa, karar verme, sorun çözme, kaynak kullanımı gibi becerilerin kazandırılmasına dayalı “oyun” ile beden eğitimine denk düşecek Fiziki Etkinlikler’i birlikte vermek doğru olmaz.  Ayrıca bu kademedeki derslerin adı dersi alan çocukların anlayacağı düzeyde yalın ve açık olmalıdır. İlkokul 4. Sınıfta verilmesi planlanan “İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi” dersi de bu kademe için oldukça soyut ve anlamsızdır. Ayrıca kazandırılması gereken her değer, ders haline getirilmiş olsa değil 30 saat 50 saat bile yetmez.   Kaldı ki bu kademedeki “Hayat Bilgisi” dersinin temel amacı hayata dair elde edilecek kazanımların dışında hak, hürriyet ve demokrasi gibi değerlerin de kazandırılmasıdır.  İlkokula yeni konan” Fen Bilimleri” adındaki dersi değerlendirecek olursak; bilim kelimesini bu kademede kullanmak anlamsız olabilir. Klasik adıyla “Fen Bilgisi” kullanılmak istenmiyorsa “Fen” olarak da adlandırılabilirdi.

İlkokulda birinci sınıftan dördüncü sınıfa kadar “Görsel Sanatlar ve Müzik” derslerinin haftada birer saat olarak sunulacak olması da ayrı bir sorundur. Çocukların faaliyetleri ile kendilerini gerçekleştirebilecekleri en önemli iki dersin birer saat olarak verilmesi vahimdir. İlkokulu kendine özgü bir okul olarak düşünmek, eski ilköğretim okulunun ilk dört yılı gibi ele almamak gerekir ki; bu kademeye “Sosyal Bilgiler” ve “Fen Bilimleri” (bilgisi) derslerinin konmasının hiçbir gereği yok. Bu kademeyi eski ilköğretimin ilk üç yılına denk düşen bir evre olarak görmek gerekir.  İşte o zaman yeni ilkokul gerçek anlamda yeni bir ilkokul olur.

Ortaokullarda sunulacak olan seçmeli derslerle ilgili sınıflamaya gelince kendi içinde en doğru tutarlılığın sağlandığı alanın “Din, Ahlak ve Değerler” adlı alan olduğunu ifade etmek gerekir.

“Fen Bilimleri ve Matematik” adıyla yaratılan alan temel bilim sınıflaması anlayışına terstir. Fen ve Matematik ilişkili olmakla birlikte aynı sınıflama içinde değerlendirilemez.  Bu kategoride yer alan “Bilişim Teknolojileri ve Yazılım” kendi başına ayrı bir ders olmakla birlikte “Bilim Uygulamaları”, “Çevre ve Bilim” dersleri üzerinden yeterli düzeyde fen eğitiminin yapılabilmesi mümkün değildir.

“Sosyal Bilimler” alanı altında “Halk kültürü”, “Medya Okuryazarlığı”, “Hukuk ve Adalet” ve “Düşünme Eğitimi” adlı seçmeli derslerle sosyal bilimlere dair bir temelin atılması mümkün değildir.  Ayrıca “Hukuk ve Adalet” adında bir dersi ortaokullarda vermenin mantığını açıklamak oldukça zor olsa gerek.   Üstelik bu dersler daha önceki programda yer almaktaydı. Yeni ortaokulun iddiası sekiz yıllık okul bütünlüğü içinde düşünülerek oluşturulan dersleri tekrar sunmak olmamalı.

“Dil ve Anlatım” alanı altında belirlenen seçmeli dersler için de benzer değerlendirmeyi yapmak mümkündür. Zira bu alanda sunulması tasarlanan “Okuma Becerileri”, “Yazarlık ve Yazma Becerileri”, “İletişim ve Sunum Becerileri” dersleriyle dil ve edebiyata dair yeterli bir altyapının kazandırılması mümkün değildir. Bu beceriler adı konarak değil çok dolu bir içerikle hazırlanmış doğrudan “Dil” ve “Edebiyata Giriş”, “Türk Edebiyatının Temelleri” gibi ciddi dersler yoluyla kazandırılabilir. Seçmeli olduğu için de bu derleri seçen öğrencilerin daha ileri düzeylerde beklentilerinin olduğu bilinmelidir. Bu kategoride yer alan “Yaşayan diller ve lehçeler” dersinin de dile ve edebiyata dair bir misyonu olamaz.

Bu arada “Sanat ve Spor” alanındaki “Drama” ve “Zeka Oyunları” derslerinin de muhtemelen  kamuoyunda popülerleşmiş alanlara duyulan özentiyle ilişkili olarak konmuş olabileceğini ifade etmek yanlış olmaz. Okullardaki derslerin içeriği bir tarafa adları bile çocukların/gençlerin zihin şemalarının oluşması, entelektüel bir çerçeveye kavuşması için anlamlı ve ciddi olmak zorundadır.  Bir çok dersin adının uluorta düşünmeden konduğunu üzülerek görmekteyiz. Antik Yunan’dan bu yana Trivium-Quadrium, Hürlerin Yedi Sanatı, Mihver Dersler gibi sınıflara bir bakılmış olsaydı bu özensizlik yapılmazdı.

Sonuç olarak ilkokullarda ve ortaokullarda sunulmak üzere açıklanan zorunlu ve seçmeli dersleri gösteren çizelgeye göre kendine özgü felsefesi, kültürü ve ruhu olan bir ilkokulun ve ortaokulun çıkması mümkün gözükmemektedir.  Çizelgede ortaokulun 1. sınıfın eski tabirle 5. Sınıf olarak anılması bile yetkililerin ilkokula ve ortaokula dayalı yapılanmanın temel felsefesini bilmedikleri ve anlamadıklarını göstermektedir.  Çizelgeye göre ayrı ve yeni bir ortaokul oluşturulamamış olup sadece ilkokula eklenmiştir, yapıştırılmıştır. Oysa ortaokulların bilhassa seçmeli dersleriyle birlikte iyi düşünülüp tasarlanmış olan bir müfredata sahip olmuş olsaydı seçilen alanlarda birçok liseden daha iyi donanım kazandıran bir okul haline gelmesi hayal olmazdı.   Bizim yaklaşık yüz yıllık okul deneyimlerinden hareketle bilerek ve emin olarak hayalini kurduğumuz ilkokulun ve ortaokulun geçen hafta itibarıyla açıklanan ders çizelgelerini takip edecek olan ilkokul ve ortaokul olmadığını belirtmemiz gerekiyor.   Bu ders çizelgelerinden herhangi bir alanda belli bir bilim altyapısının kazandırılması beklenemez. 

Sonuç olarak; başta Sayın Bakan Ömer Dinçer olmak üzere yetkililerden vakit kaybetmeden ilkokullardaki ve ortaokullardaki ders çizelgelerinde yer alan anlamsızlıkları ve tutarsızlıları ortadan kaldırmalarını ve TBMM’den geçen yasayla açılacak yeni ilkokula ve ortaokula yakışan bir çerçeve ortaya koymalarını eski bir Milli Eğitimci olarak içtenlikle talep ediyorum. 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.


PROF. DR. İRFAN ERDOĞAN

13.Ağu.2015

Türk Eğitim Sisteminin Son 13 Yılında Bir Parantez

Prof. Dr. İrfan Erdoğan / Talim ve Terbiye Kurulu Eski Başkanı Türk eğitim sisteminin son on üç yıllık dönemi için tabi ki genel bir değerlendirme yapabilirim....

11.Ağu.2015

PROF. İRFAN ERDOĞAN: KOALİSYON PEDAGOJİSİ

Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN / Talim ve Terbiye Kurulu Eski Başkanı Ben bir eğitim bilimciyim, pratikte de öğretmenim. Bu bilinçle, şu sıralarda gündemde olan hükümetin nasıl ve...

06.Ara.2014

Ortaokulda seçmeli dersler değişiyor

Eski Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan, 19. Milli Eğitim Şurası’na ilişkin değerlendirme yaptı.  Erdoğan şunları söyledi; Şurada alınan kararlar kamuoyuna yansıyanlardan ibaret değil....

09.Eyl.2014

Eğitim can çekişiyor

Talim ve Terbiye Kurulu Eski Başkanı Prof. Dr manlig-halsa.se. İrfan Erdoğan, TEDXÇerkezkezköyED'de yaptığı konuşmada eğitim sistemiyle ve öğretmenlerle ilgili düşüncelerini katılımcılarla paylaştı. Öğretmenin her anın, her...

11.Haz.2014

Eğitimin son on yılı

Eğitim sistemimizin son on yılı için değerlendirme yapmak benim için hassas bir durum. Çünkü bu dönemin iki yıllık kısmında sorumluluklar aldım, inisiyatifler kullandım. Yaptıklarım ve...

07.Şub.2014

MEB’de kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine doğru

Bu yazıyı okumadan TTK’yı kapatmayın! MEB’de kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine doğru MEB, her şeye rağmen demokratik bir sistem gibi çalışan bir bakanlıktı. Talim ve Terbiye Kurulu...

18.Oca.2014

Milli Eğitim Bakanlığı operasyonel kaldı

Son iki yıldır eğitime dair yapılan ve tasarlanan iki düzenlemeyi önemli görüyorum. Öncelikle okulların ilk, orta ve lise şeklinde yapılanması önemli bir adımdı.  Son on...

09.Ara.2013

Sözde 'yeni’ TEOG’un şifreleri

MEB’in Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş adıyla hazırladığı model çok dikkat çekici yönler içeriyor.  Her şeyden önce bu modelin adı çok zorlanarak uydurulmuş. Daha etkili ve...

20.Kas.2013

Dershaneler de okullar da kapatılabilir!

MEB Talim ve Terbiye Kurulu Eski Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan, eğitimi yönetme konusunda performansı giderek düşen bakanlığın, dershaneleri kapatması halinde eğitimin bugünkünden daha iyi bir...

17.Tem.2013

Ortaöğretime geçiş sistemi bir faciaya doğru ilerliyor

Ortaöğretime öğrenci seçme karmaşası bir faciaya doğru ilerliyor Başa dönelim ve anlamaya çalışalım.  On beş yıl öncesine kadar az sayıda ayrıcalıklı sayılabilecek Fen ve Anadolu liseleri...

14.Ara.2012

Kalkınma planları sürecinde eğitim ve öğretmenlik

50 yıldır sürdürülen bir klasik: Beş Yıllık Kalkınma Planları Şu sıralarda 1961 Anayasası ile kurulan Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan Beş Yıllık Kalkınma Planlarının Onuncusu üzerinde...

27.Haz.2012

Eğitim Sistemi Düzelme Yolundayken Atılan Yanlış Adım

Prof. Dr. İrfan Erdoğan - Talim ve Terbiye Kurulu Eski Başkanı                           ...

01.Mar.2012

Eğitim sistemi düzelme yolunda

Prof. Dr. İrfan Erdoğan - Talim ve Terbiye Kurulu Eski Başkanı Bu yazıda okulların yapılanmasını düzenleyen yeni yasa tasarısını irdeleyeceğiz. Ancak önce kısa bir arka plan bilgisi...

21.Oca.2012

Kesintisiz Eğitim’ sistemi bozdu!

Millî Eğitim’de çözülmesi gereken en temel mesele 8 yıllık eğitim hususudur. Tecrübe gösterdi ki kesintisiz ilköğretim uygulaması her açıdan zararlı oldu.İşin kötüsü kesintisiz yapılanma bu...

Prof. Dr. İrfan Erdoğan
Prof. Dr. İrfan Erdoğan

Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.