Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Ümit Kalko - Eğitim Girişimcisi
Eğitim, bütün toplumlar için önem taşır, çünkü her insan “öğrenme” yoluyla kendisini geliştirir. Öğrendiklerini de uygulayarak bilimin, tekniğin gelişmesine hizmet eder. Eğitim, bir toplumdaki kültür değerlerini genç kuşaklara aktararak milletin birlik ve beraberlik içinde huzurlu bir şekilde yaşamasını ve sürekliliğini sağlar. Toplumun gelişmesi, ilerlemesi ve çağdaşlaşması da eğitimin görevidir.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, her konuda olduğu gibi eğitim konusunda da yol gösterici olmuş, eğitimin, Türk Milletini başarıya ulaştıracak güçte ve nitelikte olmasını istemiştir.
Toplumun gelişmesi ve ilerlemesi eğitim ve öğretimin yaygın ve çağdaş bir duruma getirilmesiyle mümkündür. Atatürk, verilecek eğitimin milli toplumun kendi gereksinmelerine uygun ve laik olmasını ister. Atatürk’ün hedef gösterdiği “çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmak” için eğitim politikasının belli temellere dayanması gerekmektedir.
Bu doğrultuda öğretim birliğini sağlamak amacıyla 3 Mart 1924’te Öğretim Birliği Yasası (Tevhidi Tedrisat) kabul edildi. Buna göre mahalle mektepleri ve medreseler kapatıldı. Okulların hepsini Millî Eğitim Bakanlığı yönetmeye başladı. Yalnız subay okullarının yönetimi orduda kaldı. Yabancı dilde öğretim yapan okulların çoğu kapatıldı.
TBMM’de, 1 Kasım 1928’de, “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” un kabul edilmesinden sonra, yeni harflerin kısa sürede öğrenilmesini sağlamak amacıyla yöntemler düşünülür. Bunların başında yurt düzeyinde “Millet Mektepleri” açılması gelmektedir. 24 Kasım 1928 günü “Millet Mektepleri Teşkilatı Talimatnamesi” yayınlanır. Buna göre, hiçbir okula devam etmeyen 14-45 yaş arasındaki her Türk vatandaşı Millet Mektebi’ne devamla yükümlü kılınır. Millet Mekteplerinin ilk okuma yazma seferberliğidir ancak daha da önemli bir amacı vardır; O da kendine yetebilen, Atatürk Devrimlerine sahip çıkıp, geliştirecek çağdaş Cumhuriyet bireyleri oluşturmaktır.
Bilimin önemini bilen, araştıran, sorgulayan, derinlemesine ve özgün düşünen bireyler, geleceğin mezunlarında aranacak temel özelliklerdir. Ayrıca hedefleri olan, finansal anlamda ilerisini görebilen, analiz yeteneği gelişmiş, yeni fikirleri olan, sosyal zekâsı gelişmiş, teknolojiyi iyi kullanabilen, sorumluluk alabilen ve kendisini rahat ifade edebilen bireyler, gelecekteki iş yaşamlarında fark yaratacaklardır. Eğitimciler olarak bu becerilerle birlikte Cumhuriyet değerlerine, Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlı, sosyal sorumluluk sahibi, vatan ve ulus sevgisiyle dolu bireyler yetiştirmeye özen göstermeliyiz.
Başta eğitim kurumları olmak üzere ülkemizdeki tüm kurumların Cumhuriyetimize dört elle sarılarak Cumhuriyet değerlerine bağlı “aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” yetiştirme mecburiyeti vardır. Zira gençlere bırakacağımız tek mirasımız Cumhuriyet’tir.
Cumhuriyet, çağdaşlaşma yolunda sürekli bir atılımın, sürekli bir gelişmenin içinde olmamızı gerektirmektedir. Bize bu gelişmeyi, bu ilerlemeyi hazırlayacak ortam ise, anayasamızda vurgulandığı gibi laik demokratik sosyal hukuk devletidir. Bu nedenledir ki gelişen, ileriye giden bir Türkiye’de bütün ilerlemeler Cumhuriyet’in ışığında, Atatürk İlke ve Devrimlerinin kendisine zemin oluşturduğu laik ve demokratik toplum düzeni içinde gerçekleşecektir. Çünkü Atamızın gösterdiği çağdaş toplumlar seviyesine çıkabilmemizin biricik yolu buradan geçmektedir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ümit Kalko - Eğitim Girişimcisi
Eğitim, bütün toplumlar için önem taşır, çünkü her insan “öğrenme” yoluyla kendisini geliştirir. Öğrendiklerini de uygulayarak bilimin, tekniğin gelişmesine hizmet eder. Eğitim, bir toplumdaki kültür değerlerini genç kuşaklara aktararak milletin birlik ve beraberlik içinde huzurlu bir şekilde yaşamasını ve sürekliliğini sağlar. Toplumun gelişmesi, ilerlemesi ve çağdaşlaşması da eğitimin görevidir.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, her konuda olduğu gibi eğitim konusunda da yol gösterici olmuş, eğitimin, Türk Milletini başarıya ulaştıracak güçte ve nitelikte olmasını istemiştir.
Toplumun gelişmesi ve ilerlemesi eğitim ve öğretimin yaygın ve çağdaş bir duruma getirilmesiyle mümkündür. Atatürk, verilecek eğitimin milli toplumun kendi gereksinmelerine uygun ve laik olmasını ister. Atatürk’ün hedef gösterdiği “çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmak” için eğitim politikasının belli temellere dayanması gerekmektedir.
Bu doğrultuda öğretim birliğini sağlamak amacıyla 3 Mart 1924’te Öğretim Birliği Yasası (Tevhidi Tedrisat) kabul edildi. Buna göre mahalle mektepleri ve medreseler kapatıldı. Okulların hepsini Millî Eğitim Bakanlığı yönetmeye başladı. Yalnız subay okullarının yönetimi orduda kaldı. Yabancı dilde öğretim yapan okulların çoğu kapatıldı.
TBMM’de, 1 Kasım 1928’de, “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” un kabul edilmesinden sonra, yeni harflerin kısa sürede öğrenilmesini sağlamak amacıyla yöntemler düşünülür. Bunların başında yurt düzeyinde “Millet Mektepleri” açılması gelmektedir. 24 Kasım 1928 günü “Millet Mektepleri Teşkilatı Talimatnamesi” yayınlanır. Buna göre, hiçbir okula devam etmeyen 14-45 yaş arasındaki her Türk vatandaşı Millet Mektebi’ne devamla yükümlü kılınır. Millet Mekteplerinin ilk okuma yazma seferberliğidir ancak daha da önemli bir amacı vardır; O da kendine yetebilen, Atatürk Devrimlerine sahip çıkıp, geliştirecek çağdaş Cumhuriyet bireyleri oluşturmaktır.
Bilimin önemini bilen, araştıran, sorgulayan, derinlemesine ve özgün düşünen bireyler, geleceğin mezunlarında aranacak temel özelliklerdir. Ayrıca hedefleri olan, finansal anlamda ilerisini görebilen, analiz yeteneği gelişmiş, yeni fikirleri olan, sosyal zekâsı gelişmiş, teknolojiyi iyi kullanabilen, sorumluluk alabilen ve kendisini rahat ifade edebilen bireyler, gelecekteki iş yaşamlarında fark yaratacaklardır. Eğitimciler olarak bu becerilerle birlikte Cumhuriyet değerlerine, Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlı, sosyal sorumluluk sahibi, vatan ve ulus sevgisiyle dolu bireyler yetiştirmeye özen göstermeliyiz.
Başta eğitim kurumları olmak üzere ülkemizdeki tüm kurumların Cumhuriyetimize dört elle sarılarak Cumhuriyet değerlerine bağlı “aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” yetiştirme mecburiyeti vardır. Zira gençlere bırakacağımız tek mirasımız Cumhuriyet’tir.
Cumhuriyet, çağdaşlaşma yolunda sürekli bir atılımın, sürekli bir gelişmenin içinde olmamızı gerektirmektedir. Bize bu gelişmeyi, bu ilerlemeyi hazırlayacak ortam ise, anayasamızda vurgulandığı gibi laik demokratik sosyal hukuk devletidir. Bu nedenledir ki gelişen, ileriye giden bir Türkiye’de bütün ilerlemeler Cumhuriyet’in ışığında, Atatürk İlke ve Devrimlerinin kendisine zemin oluşturduğu laik ve demokratik toplum düzeni içinde gerçekleşecektir. Çünkü Atamızın gösterdiği çağdaş toplumlar seviyesine çıkabilmemizin biricik yolu buradan geçmektedir.
Son Güncelleme: Pazartesi, 06 Kasım 2023 14:35
Gösterim: 1198
Artı Eğitim Dergisi’nin düzenlediği Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’nin 10.’su Sheraton Grand Ataşehir’de gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. MEB, sektör dernekleri, kurucular, yöneticiler, öğretmenler ve eğitim tedarikçilerini katıldığı gecede 14 dalda kurum ve yöneticilere ödülleri takdim edilirken, Cumhuriyetin 100. Yılı Eğitim Onur Ödülleri de eğitim dünyasının üç duayen ismine sunuldu.
İstanbul Milli Eğitimi Müdürü Mücahit Yentür, TÖDER Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Taşel ve ÖZKURBİR Yönetim Kurulu Başkanı Enis Bahattin Şener’in açılış konuşmaları ile başlayan ödül töreninde işte 10. Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’ni alan kurum ve yöneticiler:
10. YILIN EĞİTİMDE BAŞARI ÖDÜLLERİ 2023
* YILIN ÖĞRETMENİ: ELİF SELÇUK - DENİZLİ PINAR BAHA ABALIOĞLU ANADOLU LİSESİ
* YILIN YAŞAM BOYU EĞİTİM ÖDÜLÜ: METİN ÖZER - SINAV EĞİTİM KURUMLARI YÖNETİM KURULU BAŞKANI
* YILIN REKTÖRÜ: PROF. DR. TAMER YILMAZ - YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ
* YILIN EĞİTİM GİRİŞİMCİSİ: ÜMİT KALKO - EĞİTİM GİRİŞİMCİSİ
* YILIN EĞİTİM PROFESYONELİ: AYKUT DAVUT ÖKTEM - İSKENDERUN YÜKSELİŞ KOLEJİ GENEL MÜDÜRÜ
* YILIN EĞİTİMDE TÜRKİYE MARKASI: GİRNE KOLEJİ
* YILIN EN İYİ ÇIKIŞ YAPAN EĞİTİM KURUMU: YÖNDER OKULLARI
* YILIN GEÇMİŞTEN GELECEĞE EĞİTİM MİRASI ÖDÜLÜ: SEVİNÇ EĞİTİM KURUMLARI
* YILIN GEÇMİŞTEN GELECEĞE EĞİTİM MİRASI ÖDÜLÜ: KABATAŞ ERKEK LİSESİ
* YILIN EĞİTİM PROJESİ: MONTESSORİ EĞİTİM PROJESİ / PALET OKULLARI
* YILIN OKUL MİMARİSİ: TED ÜSKÜDAR KOLEJİ
* YILIN MESLEKİ EĞİTİMDE BAŞARI ÖDÜLÜ: ÇİZGİ YAZILIM ANADOLU LİSESİ
* YILIN ONLINE EĞİTİM PLATFORMU: MINTICITY - DAS AKADEMIE
* YILIN SINIRLARI AŞAN EĞİTİM ÖDÜLÜ: ENDLESS ABROAD EDUCATION
* YILIN KÜLTÜR SANAT PROJESİ: MEKTEBİM KOLEJİ - ANADOLU RÜYASI KAHRAMAN MEKTEPLİLER
CUMHURİYETİN 100. YILI EĞİTİM ONUR ÖDÜLLERİ
* ÖMER BALIBEY - MEB ESKİ ÖĞRETMEN YETİŞTİRME ve GELİŞTİRME GENEL MÜDÜRÜ
* İBRAHİM TAŞEL - FİNAL EĞİTİM KURUMLARI YÖNETİM KURULU BAŞKANI / TÖDER BAŞKANI
* BAHATTİN DURMUŞ - KAVRAM EĞİTİM KURUMLARI ONURSAL BAŞKANI / TÖDER ONURSAL BAŞKANI
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Artı Eğitim Dergisi’nin düzenlediği Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’nin 10.’su Sheraton Grand Ataşehir’de gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. MEB, sektör dernekleri, kurucular, yöneticiler, öğretmenler ve eğitim tedarikçilerini katıldığı gecede 14 dalda kurum ve yöneticilere ödülleri takdim edilirken, Cumhuriyetin 100. Yılı Eğitim Onur Ödülleri de eğitim dünyasının üç duayen ismine sunuldu.
İstanbul Milli Eğitimi Müdürü Mücahit Yentür, TÖDER Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Taşel ve ÖZKURBİR Yönetim Kurulu Başkanı Enis Bahattin Şener’in açılış konuşmaları ile başlayan ödül töreninde işte 10. Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’ni alan kurum ve yöneticiler:
10. YILIN EĞİTİMDE BAŞARI ÖDÜLLERİ 2023
* YILIN ÖĞRETMENİ: ELİF SELÇUK - DENİZLİ PINAR BAHA ABALIOĞLU ANADOLU LİSESİ
* YILIN YAŞAM BOYU EĞİTİM ÖDÜLÜ: METİN ÖZER - SINAV EĞİTİM KURUMLARI YÖNETİM KURULU BAŞKANI
* YILIN REKTÖRÜ: PROF. DR. TAMER YILMAZ - YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ
* YILIN EĞİTİM GİRİŞİMCİSİ: ÜMİT KALKO - EĞİTİM GİRİŞİMCİSİ
* YILIN EĞİTİM PROFESYONELİ: AYKUT DAVUT ÖKTEM - İSKENDERUN YÜKSELİŞ KOLEJİ GENEL MÜDÜRÜ
* YILIN EĞİTİMDE TÜRKİYE MARKASI: GİRNE KOLEJİ
* YILIN EN İYİ ÇIKIŞ YAPAN EĞİTİM KURUMU: YÖNDER OKULLARI
* YILIN GEÇMİŞTEN GELECEĞE EĞİTİM MİRASI ÖDÜLÜ: SEVİNÇ EĞİTİM KURUMLARI
* YILIN GEÇMİŞTEN GELECEĞE EĞİTİM MİRASI ÖDÜLÜ: KABATAŞ ERKEK LİSESİ
* YILIN EĞİTİM PROJESİ: MONTESSORİ EĞİTİM PROJESİ / PALET OKULLARI
* YILIN OKUL MİMARİSİ: TED ÜSKÜDAR KOLEJİ
* YILIN MESLEKİ EĞİTİMDE BAŞARI ÖDÜLÜ: ÇİZGİ YAZILIM ANADOLU LİSESİ
* YILIN ONLINE EĞİTİM PLATFORMU: MINTICITY - DAS AKADEMIE
* YILIN SINIRLARI AŞAN EĞİTİM ÖDÜLÜ: ENDLESS ABROAD EDUCATION
* YILIN KÜLTÜR SANAT PROJESİ: MEKTEBİM KOLEJİ - ANADOLU RÜYASI KAHRAMAN MEKTEPLİLER
CUMHURİYETİN 100. YILI EĞİTİM ONUR ÖDÜLLERİ
* ÖMER BALIBEY - MEB ESKİ ÖĞRETMEN YETİŞTİRME ve GELİŞTİRME GENEL MÜDÜRÜ
* İBRAHİM TAŞEL - FİNAL EĞİTİM KURUMLARI YÖNETİM KURULU BAŞKANI / TÖDER BAŞKANI
* BAHATTİN DURMUŞ - KAVRAM EĞİTİM KURUMLARI ONURSAL BAŞKANI / TÖDER ONURSAL BAŞKANI
Son Güncelleme: Salı, 31 Ekim 2023 16:06
Gösterim: 983
Hami Koç /Eğitimci - Sosyolog
Sayın Yusuf Tekin Bey’in yeni Millî Eğitim Bakanı olarak göreve gelmesinden sonra Ankara’da özel öğretim kurumları temsilcisi olan dernek başkanı arkadaşlarım ve üyelerle çok önemli bir toplantı gerçekleştirdik. Tam gün çalıştay şeklinde bütün konuların konuşulduğu toplantıya Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürümüz Sayın Fethullah Güner ve daire başkanlarımız (genel müdür yardımcıları) teşrif ettiler. Gün boyunca hemen hemen bütün temsilcilerden, özel öğretim kurumlarının meselelerini ve bunlara ait çözüm tekliflerini itina ve sabırla dinlediler. Doğrusu, katılımcı sektör temsilcileri ve eğitimciler hemen her şeyi bütün açıklığıyla dile getirdiler. Sayın Genel Müdür’ümüz ve ekibi çok müspet bir yaklaşımla bütün konuşmacıları dinlediler ve gerektiğinde de bazı izahatta bulundular.
Sektör temsilcileri olarak toplantıya, Sayın Bakan’ımızın ve özel öğretim kurumlarından sorumlu bakan yardımcımızın teşriflerini bekliyorduk ancak kendileri Külliye’deki toplantıda olmaları hasebiyle çalıştayda bulunamadılar.
ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI ZOR BİR DÖNEM GEÇİRİYOR
Özel Öğretim kurumları beş yıldır, bazı kararlar ve doğru olmayan yaptırımlarla çok zor günler geçirmekte. Pandemi sürecinde bütün kurumlar ayakta kalmaya çalıştı. Bu yılın şubat ayında maalesef 11 vilayetimizi etkileyen, asrın en büyük felaketi olan depremin akabinde özel öğretim kurumları, okulları ve kurslarıyla kendilerine bir teklif gelmeden kendi aralarında organize olarak deprem bölgesinde zarar gören ailelerin on binlerce evladına, bu yıl, deprem bölgesi dışındaki eğitim kurumlarında hiçbir ücret almadan ilgili sınıflara yerleştirerek eğitim ve öğretim hizmeti verdi. Mali sıkıntılarına rağmen özel öğretim kurumları bu hizmeti bir vatandaşlık görevi ve şeref addetti, bunun için de çok ciddi gayret gösterdi. Bu elim deprem felaketinde aziz milletimiz, ülkemiz, bütün özel-resmî kurumlarıyla ve ferdî olarak hem kendi içimizde hem de dünyaya çok büyük dersler verecek ve örnek olacak icraatlar ortaya koyduk.
Kahramanmaraş’ta çocuklarını ve torunlarını depremde kaybeden eğitimci duayen bir abimiz, acısını yüreğine basmış; günlerce, okulun bütün imkânlarını seferber ederek zelzelede hayatta kalan insanlara ekibiyle sıcak yemek çıkarmıştı. Bunun yüzlerce, binlerce örneğini hep beraber gördük ve yaşadık. Ama bütün bunlara rağmen kendini bilmez bazı zavallılar, bu muhteşem birlikteliği görmezden geldi. Bu tür basit insanlar, gerçek olmayan ve insaf dışı akıl almaz düşüncelerini sosyal medya hesaplarında pervasızca ifade etmişler, saçma sapan yorumlarıyla cansiparane çalışan milyonlarca kadirşinas insanımızın vicdanını sızlatmıştır. Cenab-ı Hak aziz milletimize ve bütün insanlığa böyle büyük acıları bundan sonra bir daha göstermez inşâallah.
ÖZEL OKULLARLA ALAKALI TEMEL KONULAR
Beş yıl öncesinde MEB Müsteşarı olarak büyük hizmetleri olan Sayın Bakan’ımız ve ekibinin özel öğretim kurumlarının bütün meselelerini bildiğini düşünüyoruz. Umarız Sayın Bakan’ımızın bakanlığı döneminde kendileriyle daha önce görüştüğümüz ve çalıştayda da ifade ettiğimiz konular bir bir çözülür ve yüz binlerce evladımızın çok daha iyi hizmet alma kapıları ardına kadar aralanır.
Aşağıda bir kısmını sıraladığım ve sektörün tamamının da mutabık kaldığı konular hayata geçirilirse Sayın Bakan’ımız ve ekibi tarihe geçeceği gibi milyonlarca öğrencimiz, velimiz ve eğitim sektörünün fertleri tarafından da hayırla yâd edilecektir.
Çalıştayda konuştuğumuz onlarca konu içinden birkaç tanesini siz kıymetli okuyucularıma arz etmek istiyorum:
• Millî Eğitim Bakanlığı; hükûmetin de desteğiyle, özel öğretim kurumlarında görev yapan 250.000’in üzerindeki eğitimciye, resmî kurumlarda devlet memuru olarak görev yapan öğretmenlere tanıdığı bütün hakları tanımalıdır. Mesela, yıllarca çok büyük özveriyle çalışan özel okullardaki öğretmenler SGK’lı olmalarına rağmen diğer devlet memurları gibi yeşil pasaport alamamaktadırlar! (Üstelik, konunun muhataplarının bildiği gibi özel okullarda öğretmen olmak, resmî kurumlarda öğretmen olmaktan çok daha zor şartlara haizdir.) Hâlbuki bazı özel sektör temsilcilerine bu imkân sağlanmıştır! Bu ülkenin en önemli hizmet alanı eğitim sektörü olduğuna göre özel kurumlarda çalışan yüz binlerce öğretmen bundan mahrum bırakılmamalı, ayrıca bazı konularda pozitif ayrımcılık yapılarak taltif edilmelidir.
• Eğitim öğretimde; sportif, sosyal aktivite ve başarılarda özel okulların, sektör için lokomotif görevi yaptığı, akl-ı selim olan herkes tarafından kabul edilmektedir. İyi düşünüldüğünde başarılı olmayan/olamayan bir özel okulun ayakta durması mümkün olmadığı gibi hiç kimseye bahane bulmadan sektörden kendiliğinden çekilmektedir. Bu süreç, her sektör için tabii bir durumdur.
• Özel kurumlarda çalışan eğitimcilerin kuruma maliyeti, resmî kurumlarda çalışan öğretmenlere göre yaklaşık üç misli fazladır. Devlet, toplumun refahı için çeşitli sektörlere çok ciddî teşvikler vermektedir. Özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmen ve diğer personele de işçi ve işveren SGK desteğini devlet bir an önce hayata geçirmelidir. Bu desteğin hazineye mali olarak götürüsü olmayacağı gibi çok ciddi getirisi olacağı malumdur.
• Bazı sektörlerde KDV sıfır veya yüzde birdir. Ülkenin en önemli sektörü olan eğitim sektöründe de KDV %1’e indirilmelidir. Böylece resmî okulda çocuğunu ücretsiz okutacakken büyük bedeller ödeyerek özel kuruma gönderen velilere buradan bir destek sağlanmış olacaktır.
• Devlet; kendi iyiliği, ülkesinin ve evlatlarının menfaati için özel okullarda okuyan öğrencilere resmî kurumlarda okuması durumunda harcadığı kişi başına düşen maliyeti veliye ödemelidir.
• Bazı Avrupa ülkelerinde, devletin özel okul giderinin yüzde seksenini karşıladığını biliyoruz. O ülkeler bu desteği, girişimcinin ve velinin; girişimcilik, organizasyon masraflarını ve bir kısım masrafları üstlenmesi, devlete yardımcı olması hasebiyle vermektedir.
İŞTE İLAÇ GİBİ GERÇEKÇİ ÇÖZÜM TEKLİFLERİ
Bakın, sadece bu üç teşvik şekliyle neler oluyor neler:
1- Yeni hiçbir okul açılmasa bile mevcut özel okullardaki 1.500.000 boş kontenjan dolacak; dünyanın 25 yıldır konuştuğu ve her platformda örnek gösterilen Finlandiya’nın, üniversite öncesi toplam öğrenci sayısının üç katına yakın öğrencimiz, dünya standartlarında eğitim almaya devam edecektir. Böylece Sayın Bakan’ımızın müsteşarlığı döneminde ifade ettikleri özel okulların gecikmeli olarak da olsa %15 oranına ulaşması çok kolay olacak ve kendiliğinden gerçekleşecektir.
2- Özel okullara geçiş sebebiyle resmî okullardaki sınıf mevcutları ideal sayıya yaklaşacaktır. Böylece resmî kurumlarda eğitim ve öğretim niteliği artacaktır.
3- Bu sene en son resmî kurumlara 45.000 öğretmen ataması yapıldı, bundan sonraki süreçte ise artık devletin yüksek sayıda öğretmen ataması ihtiyacı olmayacaktır. Bu teşvikler verildiği takdirde özel öğretim kurumları azami iki yılda, 200.000’e yakın eğitimci ve diğer çalışanları istihdam edecek; bu da Türkiye’nin işsizlik sayısının azalmasına çok ciddi katkıda bulunacaktır. Devletin yaklaşık 8-10 yılda atayacağı öğretmeni özel okullar iki yılda istihdam edecektir.
Şu an itibariyle özel okullar1.500.000’lik boş bir kontenjana sahip. Özel öğretim kurumları bu öğrencileri aldığı zaman sadece sınıflarına teknik donanım malzemesi alma durumu olacaktır.
Özel kurumların kurucuları, yöneticileri hareket kabiliyeti yüksek girişimcilerdir. Bu girişimciler, veliler ve öğrenciler için her türlü imkânı kısa sürede en iyi şekilde hazırlayacaklardır. Devlet bu desteği sağladığı takdirde bu girişimciler, sadece teknik donanım konusunda yatırım yaparak kurumlarında öğrencilerle öğretmenlerini buluşturacaklardır.
Yukarıda arz ettiğim husus, gençlerimizin yüksek menfaati için çok mühim, hayata geçirilmesi çok kolay ve ülke menfaati için çok zaruri ve önemli bir durumdur. Yıllardır görüştüğümüz en üst seviyedeki bürokrat ve yetkililerle bu konuları detaylı bir şekilde mütalaa ettik. Bunların hayata geçirilmesi sadece irade meselesidir. Ülkemiz bunu hayata geçirecek güce ve imkâna sahiptir.
Bunlar olduğu takdirde özel kurumlarda çalışan öğretmenlerimiz de resmî kurumlarda çalışan öğretmenlerin maaşı kadar maaş alma imkânına kavuşacaktır. Bu müthiş fırsat değerlendirmezse bir müddet sonra hevesi kırılan eğitim yatırımcılarını bulmak belki çok zor olacaktır.
Ayrıca kanun, yönetmelik ve yönergelerde; özel kurumları, okulları ve çeşitli kurslarıyla sıkıntıya sokan uygulamalardan da bir an önce düzenlemeler yapılarak vazgeçilmesi (Ki bazı önemli düzenlemeler Ağustos 2023 itibarıyla yapılmış olup, sayın bakanımıza ve ekibine müteşekkiriz.) bunların mantıklı ve sürdürülebilir bir şekilde hayata geçirilmesi toplum menfaati için çok önemlidir. Böylece toplumun en saygın zümresi olan eğitimciler, eğitim girişimcileri, öğretmenler; çifte standartlardan ve onları sıkıntıya sokacak söylemlerden kurtulurlar.
TEKLİFLERİMİZİN ÜLKE MENFAATİ İÇİN NET SONUCU
Netice itibariyle bu tekliflerimiz yerine getirildiğinde;
1- En az 1.500.000 öğrenci daha gelişmiş ülkelerin standartlarında eğitim almaya devam edecektir.
2- Resmî okullardaki (devlet okullarındaki) sınıf mevcutları azalacak, dolayısıyla eğitim kalitesi de artacaktır.
3- 200.000’in üzerinde eğitimci ve başka meslek sahibi olanlar, iş sahibi olacak; böylece ülkenin işsizlik problemine de ciddi bir şekilde katkıda bulunulmuş olacaktır.
4- Özel okullardaki öğretmenler, maddi manevi daha mutlu olacaklardır. Bu durumun da okullarda eğitimin kalitesine çok yönlü olarak direk katkısı olacaktır.
5- Kamuoyunda, büyük ölçüde özel öğretim kurumlarıyla alakalı, gerçeği yansıtmayan negatif algı ve düşünceler müspet/pozitif anlayışa dönüşecektir. Bu sayede eğitim öğretim camiası bütün paydaşları ile azami derecede istifade edecektir.
Kazanan; eğitim sektörümüz, öğrencilerimiz, velilerimiz dolayısıyla da ülkemiz olacaktır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hami Koç /Eğitimci - Sosyolog
Sayın Yusuf Tekin Bey’in yeni Millî Eğitim Bakanı olarak göreve gelmesinden sonra Ankara’da özel öğretim kurumları temsilcisi olan dernek başkanı arkadaşlarım ve üyelerle çok önemli bir toplantı gerçekleştirdik. Tam gün çalıştay şeklinde bütün konuların konuşulduğu toplantıya Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürümüz Sayın Fethullah Güner ve daire başkanlarımız (genel müdür yardımcıları) teşrif ettiler. Gün boyunca hemen hemen bütün temsilcilerden, özel öğretim kurumlarının meselelerini ve bunlara ait çözüm tekliflerini itina ve sabırla dinlediler. Doğrusu, katılımcı sektör temsilcileri ve eğitimciler hemen her şeyi bütün açıklığıyla dile getirdiler. Sayın Genel Müdür’ümüz ve ekibi çok müspet bir yaklaşımla bütün konuşmacıları dinlediler ve gerektiğinde de bazı izahatta bulundular.
Sektör temsilcileri olarak toplantıya, Sayın Bakan’ımızın ve özel öğretim kurumlarından sorumlu bakan yardımcımızın teşriflerini bekliyorduk ancak kendileri Külliye’deki toplantıda olmaları hasebiyle çalıştayda bulunamadılar.
ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI ZOR BİR DÖNEM GEÇİRİYOR
Özel Öğretim kurumları beş yıldır, bazı kararlar ve doğru olmayan yaptırımlarla çok zor günler geçirmekte. Pandemi sürecinde bütün kurumlar ayakta kalmaya çalıştı. Bu yılın şubat ayında maalesef 11 vilayetimizi etkileyen, asrın en büyük felaketi olan depremin akabinde özel öğretim kurumları, okulları ve kurslarıyla kendilerine bir teklif gelmeden kendi aralarında organize olarak deprem bölgesinde zarar gören ailelerin on binlerce evladına, bu yıl, deprem bölgesi dışındaki eğitim kurumlarında hiçbir ücret almadan ilgili sınıflara yerleştirerek eğitim ve öğretim hizmeti verdi. Mali sıkıntılarına rağmen özel öğretim kurumları bu hizmeti bir vatandaşlık görevi ve şeref addetti, bunun için de çok ciddi gayret gösterdi. Bu elim deprem felaketinde aziz milletimiz, ülkemiz, bütün özel-resmî kurumlarıyla ve ferdî olarak hem kendi içimizde hem de dünyaya çok büyük dersler verecek ve örnek olacak icraatlar ortaya koyduk.
Kahramanmaraş’ta çocuklarını ve torunlarını depremde kaybeden eğitimci duayen bir abimiz, acısını yüreğine basmış; günlerce, okulun bütün imkânlarını seferber ederek zelzelede hayatta kalan insanlara ekibiyle sıcak yemek çıkarmıştı. Bunun yüzlerce, binlerce örneğini hep beraber gördük ve yaşadık. Ama bütün bunlara rağmen kendini bilmez bazı zavallılar, bu muhteşem birlikteliği görmezden geldi. Bu tür basit insanlar, gerçek olmayan ve insaf dışı akıl almaz düşüncelerini sosyal medya hesaplarında pervasızca ifade etmişler, saçma sapan yorumlarıyla cansiparane çalışan milyonlarca kadirşinas insanımızın vicdanını sızlatmıştır. Cenab-ı Hak aziz milletimize ve bütün insanlığa böyle büyük acıları bundan sonra bir daha göstermez inşâallah.
ÖZEL OKULLARLA ALAKALI TEMEL KONULAR
Beş yıl öncesinde MEB Müsteşarı olarak büyük hizmetleri olan Sayın Bakan’ımız ve ekibinin özel öğretim kurumlarının bütün meselelerini bildiğini düşünüyoruz. Umarız Sayın Bakan’ımızın bakanlığı döneminde kendileriyle daha önce görüştüğümüz ve çalıştayda da ifade ettiğimiz konular bir bir çözülür ve yüz binlerce evladımızın çok daha iyi hizmet alma kapıları ardına kadar aralanır.
Aşağıda bir kısmını sıraladığım ve sektörün tamamının da mutabık kaldığı konular hayata geçirilirse Sayın Bakan’ımız ve ekibi tarihe geçeceği gibi milyonlarca öğrencimiz, velimiz ve eğitim sektörünün fertleri tarafından da hayırla yâd edilecektir.
Çalıştayda konuştuğumuz onlarca konu içinden birkaç tanesini siz kıymetli okuyucularıma arz etmek istiyorum:
• Millî Eğitim Bakanlığı; hükûmetin de desteğiyle, özel öğretim kurumlarında görev yapan 250.000’in üzerindeki eğitimciye, resmî kurumlarda devlet memuru olarak görev yapan öğretmenlere tanıdığı bütün hakları tanımalıdır. Mesela, yıllarca çok büyük özveriyle çalışan özel okullardaki öğretmenler SGK’lı olmalarına rağmen diğer devlet memurları gibi yeşil pasaport alamamaktadırlar! (Üstelik, konunun muhataplarının bildiği gibi özel okullarda öğretmen olmak, resmî kurumlarda öğretmen olmaktan çok daha zor şartlara haizdir.) Hâlbuki bazı özel sektör temsilcilerine bu imkân sağlanmıştır! Bu ülkenin en önemli hizmet alanı eğitim sektörü olduğuna göre özel kurumlarda çalışan yüz binlerce öğretmen bundan mahrum bırakılmamalı, ayrıca bazı konularda pozitif ayrımcılık yapılarak taltif edilmelidir.
• Eğitim öğretimde; sportif, sosyal aktivite ve başarılarda özel okulların, sektör için lokomotif görevi yaptığı, akl-ı selim olan herkes tarafından kabul edilmektedir. İyi düşünüldüğünde başarılı olmayan/olamayan bir özel okulun ayakta durması mümkün olmadığı gibi hiç kimseye bahane bulmadan sektörden kendiliğinden çekilmektedir. Bu süreç, her sektör için tabii bir durumdur.
• Özel kurumlarda çalışan eğitimcilerin kuruma maliyeti, resmî kurumlarda çalışan öğretmenlere göre yaklaşık üç misli fazladır. Devlet, toplumun refahı için çeşitli sektörlere çok ciddî teşvikler vermektedir. Özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmen ve diğer personele de işçi ve işveren SGK desteğini devlet bir an önce hayata geçirmelidir. Bu desteğin hazineye mali olarak götürüsü olmayacağı gibi çok ciddi getirisi olacağı malumdur.
• Bazı sektörlerde KDV sıfır veya yüzde birdir. Ülkenin en önemli sektörü olan eğitim sektöründe de KDV %1’e indirilmelidir. Böylece resmî okulda çocuğunu ücretsiz okutacakken büyük bedeller ödeyerek özel kuruma gönderen velilere buradan bir destek sağlanmış olacaktır.
• Devlet; kendi iyiliği, ülkesinin ve evlatlarının menfaati için özel okullarda okuyan öğrencilere resmî kurumlarda okuması durumunda harcadığı kişi başına düşen maliyeti veliye ödemelidir.
• Bazı Avrupa ülkelerinde, devletin özel okul giderinin yüzde seksenini karşıladığını biliyoruz. O ülkeler bu desteği, girişimcinin ve velinin; girişimcilik, organizasyon masraflarını ve bir kısım masrafları üstlenmesi, devlete yardımcı olması hasebiyle vermektedir.
İŞTE İLAÇ GİBİ GERÇEKÇİ ÇÖZÜM TEKLİFLERİ
Bakın, sadece bu üç teşvik şekliyle neler oluyor neler:
1- Yeni hiçbir okul açılmasa bile mevcut özel okullardaki 1.500.000 boş kontenjan dolacak; dünyanın 25 yıldır konuştuğu ve her platformda örnek gösterilen Finlandiya’nın, üniversite öncesi toplam öğrenci sayısının üç katına yakın öğrencimiz, dünya standartlarında eğitim almaya devam edecektir. Böylece Sayın Bakan’ımızın müsteşarlığı döneminde ifade ettikleri özel okulların gecikmeli olarak da olsa %15 oranına ulaşması çok kolay olacak ve kendiliğinden gerçekleşecektir.
2- Özel okullara geçiş sebebiyle resmî okullardaki sınıf mevcutları ideal sayıya yaklaşacaktır. Böylece resmî kurumlarda eğitim ve öğretim niteliği artacaktır.
3- Bu sene en son resmî kurumlara 45.000 öğretmen ataması yapıldı, bundan sonraki süreçte ise artık devletin yüksek sayıda öğretmen ataması ihtiyacı olmayacaktır. Bu teşvikler verildiği takdirde özel öğretim kurumları azami iki yılda, 200.000’e yakın eğitimci ve diğer çalışanları istihdam edecek; bu da Türkiye’nin işsizlik sayısının azalmasına çok ciddi katkıda bulunacaktır. Devletin yaklaşık 8-10 yılda atayacağı öğretmeni özel okullar iki yılda istihdam edecektir.
Şu an itibariyle özel okullar1.500.000’lik boş bir kontenjana sahip. Özel öğretim kurumları bu öğrencileri aldığı zaman sadece sınıflarına teknik donanım malzemesi alma durumu olacaktır.
Özel kurumların kurucuları, yöneticileri hareket kabiliyeti yüksek girişimcilerdir. Bu girişimciler, veliler ve öğrenciler için her türlü imkânı kısa sürede en iyi şekilde hazırlayacaklardır. Devlet bu desteği sağladığı takdirde bu girişimciler, sadece teknik donanım konusunda yatırım yaparak kurumlarında öğrencilerle öğretmenlerini buluşturacaklardır.
Yukarıda arz ettiğim husus, gençlerimizin yüksek menfaati için çok mühim, hayata geçirilmesi çok kolay ve ülke menfaati için çok zaruri ve önemli bir durumdur. Yıllardır görüştüğümüz en üst seviyedeki bürokrat ve yetkililerle bu konuları detaylı bir şekilde mütalaa ettik. Bunların hayata geçirilmesi sadece irade meselesidir. Ülkemiz bunu hayata geçirecek güce ve imkâna sahiptir.
Bunlar olduğu takdirde özel kurumlarda çalışan öğretmenlerimiz de resmî kurumlarda çalışan öğretmenlerin maaşı kadar maaş alma imkânına kavuşacaktır. Bu müthiş fırsat değerlendirmezse bir müddet sonra hevesi kırılan eğitim yatırımcılarını bulmak belki çok zor olacaktır.
Ayrıca kanun, yönetmelik ve yönergelerde; özel kurumları, okulları ve çeşitli kurslarıyla sıkıntıya sokan uygulamalardan da bir an önce düzenlemeler yapılarak vazgeçilmesi (Ki bazı önemli düzenlemeler Ağustos 2023 itibarıyla yapılmış olup, sayın bakanımıza ve ekibine müteşekkiriz.) bunların mantıklı ve sürdürülebilir bir şekilde hayata geçirilmesi toplum menfaati için çok önemlidir. Böylece toplumun en saygın zümresi olan eğitimciler, eğitim girişimcileri, öğretmenler; çifte standartlardan ve onları sıkıntıya sokacak söylemlerden kurtulurlar.
TEKLİFLERİMİZİN ÜLKE MENFAATİ İÇİN NET SONUCU
Netice itibariyle bu tekliflerimiz yerine getirildiğinde;
1- En az 1.500.000 öğrenci daha gelişmiş ülkelerin standartlarında eğitim almaya devam edecektir.
2- Resmî okullardaki (devlet okullarındaki) sınıf mevcutları azalacak, dolayısıyla eğitim kalitesi de artacaktır.
3- 200.000’in üzerinde eğitimci ve başka meslek sahibi olanlar, iş sahibi olacak; böylece ülkenin işsizlik problemine de ciddi bir şekilde katkıda bulunulmuş olacaktır.
4- Özel okullardaki öğretmenler, maddi manevi daha mutlu olacaklardır. Bu durumun da okullarda eğitimin kalitesine çok yönlü olarak direk katkısı olacaktır.
5- Kamuoyunda, büyük ölçüde özel öğretim kurumlarıyla alakalı, gerçeği yansıtmayan negatif algı ve düşünceler müspet/pozitif anlayışa dönüşecektir. Bu sayede eğitim öğretim camiası bütün paydaşları ile azami derecede istifade edecektir.
Kazanan; eğitim sektörümüz, öğrencilerimiz, velilerimiz dolayısıyla da ülkemiz olacaktır.
Son Güncelleme: Salı, 24 Ekim 2023 16:07
Gösterim: 1011
Zafer Öztürk – TÖZOK Yönetim Kurulu Başkanı
Bakanımız Sayın Prof. Dr. Yusuf Tekin ve ekibinin göreve gelmesinin hemen ardından kısa süre içinde Bakanlık yetkilileri ile özel öğretim kurumları STK’ların katılımıyla “Özel Öğretim Kurumlarının Yaşadığı Sorunlar ve Çözüm Önerileri Çalıştayı” düzenlemesi ve katılımcılar tarafından sektör sorunlarının yetkililerle birlikte değerlendirilmesi özel öğretim kurumları tarafından memnuniyetle karşılandığını öncelikle belirtmek isterim. Bakanlığımızın düzenlediği bu çalıştayda katılımcıların dilek ve taleplerini açıklıkla ifade edebilme ortamı bulması ve Ağustos 2023 tarihinde Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde bazı düzenlemeler yapılması,özel okulların geçtikleri dar boğazda Bakanlığa seslerini duyabileceği yönünde moral ve motivasyonlarını yükseltmiştir.
Ancak aşağı çekilemeyen ve kısa sürede ineceğine dair bir belirti göstermeyen enflasyonla birlikte vergilerdeki (özellikle KDV) artışlar, 2023- 2024 öğretim yılının davelilerimiz ve özel okullarımız açısından zorlu geçeceğinin işareti olarak kabul edilmektedir.
Bu bağlamda özel okulların ayakta kalabilmesi için yine yağında kavrulma çabası içinde olacağını belirtmek isterim. Son iki yıl içinde bütün planlamalarını ve yatırımlarını yönetmeliklerde belirtilen ücret ilanlarına ilişkin hükümler çerçevesinde yürütmeyi bekleyen sektör, Bakanlığın iki yıl üst üste ücret artışlarını piyasa gerçekleriyle uyuşmayan miktarlarda belirlemeleriyle karşılaştı. Bu uygulama bazı özel okulların kapanmasına ve bundan kaynaklı olarak birçok öğretmenimizin işsiz kalmasına sebebiyet verdi. 2024 yılında bu olumsuzlukların devam etmesini asla istemeyiz. Bu kapsamda daha iyi imkânlarla daha çok sayıda öğretmen istihdam edebilmeyi başarabilmek hedeflerimiz arasındadır.
Özel okullar, öğrencilerin mutlu olacağı, donanımlı bir ortamda verdikleri kaliteli eğitimleriyle velilerimizin ilgisini çeken eğitim kurumlarıdır. Maliyeti çok sorumluluğu yüksek olan bu kurumların verimliliklerini artırmaları genel eğitim sistemimize sağladığı katma değer açısından yararlı olduğu kadar ülkemiz genel bütçesinin yükünü de hafifletmektedir. Bu nedenle öncelikle sürdürülebilirliğin sağlanarak sektörün ayakta kalabilmesi, eğitimdeki değişim ve gelişimlerin öğrencilerimizin hizmetine sunulmasının artırılarak devam ettirilmesi gerekir. Her sektörde zorluklar ve riskler vardır. Tabii ki bu riskleri göze alıp yatırım yapan girişimciler de karşılık bulabilmelidir. Dolayısıyla resmi makamlarca verilen kararlarda, sektörün hizmetlerini sürdürülebilirliğine ilişkin önlemlerin göz önünde bulundurulması gerektiği beklenmektedir.
Çok önemsediğimiz ve Bakanlığımıza da arz ettiğimiz gibi;
* Özel okullarda çalışan öğretmenlerin resmi okullardaki öğretmenler gibi müzelerde girişlerde ve şehir içi toplu taşıma araçlarındaki indirimlerden faydalanması,
* Resmi okullardaki yönetici ve öğretmenlere verilen yeşil pasaportun, özel okul yönetici ve öğretmenlerine de verilmesi,
* Özel okullara giden öğrencilerin velilerinin eğitim giderinin vergiden düşmesinin sağlanması,
* Özel okul velilerimizin kendi imkânlarıyla eğitim ücreti ödedikleri bu nedenle KDV’yi %1 olarak ödemelerinin daha adil olacağı,
* Özel okullarda boş olan yaklaşık %55’lik kontenjanın, özel okulların sürdürülebilirliğini zorlaştırdığı, Devletin resmi okullardaki biröğrenci için yaptığı harcama kadar ücret karşılığında özel okullardan hizmet satın alınması,
konularındaki beklentilerimizin Bakanlığımızdan karşılık bulacağı, önümüzdeki öğretim yılında ülkemiz genelinde ve sektörümüz bazında sağlıklı ve başarılı gelişmelerin olacağını umut etmekteyiz.
Heyecan ve istekle karşılaşmayı beklediğimiz 2023- 2024 öğretim yılının, öğrencilerimize ve ülkemize hayırlı olması ve başarılar getirmesini içtenlikle diliyorum.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Zafer Öztürk – TÖZOK Yönetim Kurulu Başkanı
Bakanımız Sayın Prof. Dr. Yusuf Tekin ve ekibinin göreve gelmesinin hemen ardından kısa süre içinde Bakanlık yetkilileri ile özel öğretim kurumları STK’ların katılımıyla “Özel Öğretim Kurumlarının Yaşadığı Sorunlar ve Çözüm Önerileri Çalıştayı” düzenlemesi ve katılımcılar tarafından sektör sorunlarının yetkililerle birlikte değerlendirilmesi özel öğretim kurumları tarafından memnuniyetle karşılandığını öncelikle belirtmek isterim. Bakanlığımızın düzenlediği bu çalıştayda katılımcıların dilek ve taleplerini açıklıkla ifade edebilme ortamı bulması ve Ağustos 2023 tarihinde Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde bazı düzenlemeler yapılması,özel okulların geçtikleri dar boğazda Bakanlığa seslerini duyabileceği yönünde moral ve motivasyonlarını yükseltmiştir.
Ancak aşağı çekilemeyen ve kısa sürede ineceğine dair bir belirti göstermeyen enflasyonla birlikte vergilerdeki (özellikle KDV) artışlar, 2023- 2024 öğretim yılının davelilerimiz ve özel okullarımız açısından zorlu geçeceğinin işareti olarak kabul edilmektedir.
Bu bağlamda özel okulların ayakta kalabilmesi için yine yağında kavrulma çabası içinde olacağını belirtmek isterim. Son iki yıl içinde bütün planlamalarını ve yatırımlarını yönetmeliklerde belirtilen ücret ilanlarına ilişkin hükümler çerçevesinde yürütmeyi bekleyen sektör, Bakanlığın iki yıl üst üste ücret artışlarını piyasa gerçekleriyle uyuşmayan miktarlarda belirlemeleriyle karşılaştı. Bu uygulama bazı özel okulların kapanmasına ve bundan kaynaklı olarak birçok öğretmenimizin işsiz kalmasına sebebiyet verdi. 2024 yılında bu olumsuzlukların devam etmesini asla istemeyiz. Bu kapsamda daha iyi imkânlarla daha çok sayıda öğretmen istihdam edebilmeyi başarabilmek hedeflerimiz arasındadır.
Özel okullar, öğrencilerin mutlu olacağı, donanımlı bir ortamda verdikleri kaliteli eğitimleriyle velilerimizin ilgisini çeken eğitim kurumlarıdır. Maliyeti çok sorumluluğu yüksek olan bu kurumların verimliliklerini artırmaları genel eğitim sistemimize sağladığı katma değer açısından yararlı olduğu kadar ülkemiz genel bütçesinin yükünü de hafifletmektedir. Bu nedenle öncelikle sürdürülebilirliğin sağlanarak sektörün ayakta kalabilmesi, eğitimdeki değişim ve gelişimlerin öğrencilerimizin hizmetine sunulmasının artırılarak devam ettirilmesi gerekir. Her sektörde zorluklar ve riskler vardır. Tabii ki bu riskleri göze alıp yatırım yapan girişimciler de karşılık bulabilmelidir. Dolayısıyla resmi makamlarca verilen kararlarda, sektörün hizmetlerini sürdürülebilirliğine ilişkin önlemlerin göz önünde bulundurulması gerektiği beklenmektedir.
Çok önemsediğimiz ve Bakanlığımıza da arz ettiğimiz gibi;
* Özel okullarda çalışan öğretmenlerin resmi okullardaki öğretmenler gibi müzelerde girişlerde ve şehir içi toplu taşıma araçlarındaki indirimlerden faydalanması,
* Resmi okullardaki yönetici ve öğretmenlere verilen yeşil pasaportun, özel okul yönetici ve öğretmenlerine de verilmesi,
* Özel okullara giden öğrencilerin velilerinin eğitim giderinin vergiden düşmesinin sağlanması,
* Özel okul velilerimizin kendi imkânlarıyla eğitim ücreti ödedikleri bu nedenle KDV’yi %1 olarak ödemelerinin daha adil olacağı,
* Özel okullarda boş olan yaklaşık %55’lik kontenjanın, özel okulların sürdürülebilirliğini zorlaştırdığı, Devletin resmi okullardaki biröğrenci için yaptığı harcama kadar ücret karşılığında özel okullardan hizmet satın alınması,
konularındaki beklentilerimizin Bakanlığımızdan karşılık bulacağı, önümüzdeki öğretim yılında ülkemiz genelinde ve sektörümüz bazında sağlıklı ve başarılı gelişmelerin olacağını umut etmekteyiz.
Heyecan ve istekle karşılaşmayı beklediğimiz 2023- 2024 öğretim yılının, öğrencilerimize ve ülkemize hayırlı olması ve başarılar getirmesini içtenlikle diliyorum.
Son Güncelleme: Çarşamba, 25 Ekim 2023 14:53
Gösterim: 779
Ümit Kalko - Eğitim Girişimcisi
“Eğitim sektörünü diğer sektörlerden ayıran en önemli unsur, eğitimin “gelecek nesillere en büyük miras” olmasıdır. Ülkemizde uygulanan özel öğretim ücretlerinde yapılacak bu indirimin kısa, orta ve uzun vadede önemli avantajları olacaktır. Eğitimde en önemli yaklaşımlardan biri olan “eğitimden kazandığımızı tekrar eğitime yatırıyoruz” mottosunun desteklenmesi gerekmektedir.”
Özel öğretim kurumları ülkemizde ekonomiye ve eğitime nasıl katkı sağlamaktadır?
Millî Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından hazırlanan ve kamuoyu ile paylaşılan “Millî Eğitim İstatistikleri Örgün Eğitim 2021-2022” verilerine göre ülkemizde toplam 14.179 özel öğretim kurumunda 1.578.233 öğrenci eğitim görmekte ve 163.975 öğretmen görev yapmaktadır. Özel öğretim kurumları sayısının toplam örgün eğitim içindeki oranı yüzde 20,1’dir. Bir başka ifadeyle, ülkemizde örgün eğitimde yer alan her 5 kurumdan 1’i özel öğretim kurumudur. Özel öğretim kurumları ekonomiye doğrudan katma değer sağlamaktadır. Eğitim sektörü dışında hizmet sektörüne de doğrudan etki etmektedir. İstihdam edilen güvenlik, yemek, servis, danışma vb. personelleri dışında kitap ve ürün hizmetleri ile yayıncılık, tekstil sektörlerine de önemli iş imkanı oluşturmaktadır.
Özel öğretim kurumlarındaki öğrencilerin toplam örgün eğitim içindeki oranı yüzde 9’dur. Bir başka ifadeyle, ülkemizde örgün eğitime devam eden her 10 öğrenciden 1’i özel öğretim kurumlarında eğitim görmektedir. Ülkemizde 6 yaşından 17 yaşına kadar tüm çocuklar için eğitim zorunludur. Dolayısıyla, özel öğretim kurumları zorunlu eğitim çağındaki çocuklar için nitelikli eğitim alternatifleri sunmaktadır. Özel öğretim kurumlarındaki öğretmenlerin toplam örgün eğitim içindeki oranı yüzde 14,4’tür. Bu açıdan bakıldığında, öğretmenler için iş ve kariyer fırsatı verilmektedir. Ayrıca özel öğretim kurumlarında yöneticiler için de önemli iş ve kariyer imkanı bulunmaktadır. Diğer yandan, ülkemizde akademik, sosyal ve spor alanlarında özel öğretim kurumlarımızın elde ettiği ulusal ve uluslararası başarılar ile millî eğitimimize katkı sağlanmaktadır.
ÖZEL OKULLARDA GELİR – GİDER DENGESİ BOZULACAK
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından özel okul zam oranlarına getirilen sınır ne anlama gelmektedir? Sektöre etkileri neler olacaktır?
Ülkemizde özel okul ücretleri için artış oranları, Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde yer alan “Ücretlerin Tespit, İlan ve Tahsili” bölümüne göre belirlenmektir. Yönetmelikte ara sınıf kayıtları için yer alan “bir önceki yılın ortalama (Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi Y.İ-ÜFE+ Tüketici Fiyat Endeksi TÜFE)/2 oranına en fazla yüzde 5 oranında artış yapılarak belirlenir” ibaresi “yapılacak artış oranı, yıl sonu TÜFE oranı dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenen oranı aşmayacak şekilde tespit edilir” şeklinde değiştirilerek Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
2023-2024 eğitim öğretim yılında aynı kademeye devam edecek öğrenciler için bir önceki eğitim öğretim yılında ilan edilen eğitim ücretine %65 artış oranı uygulanabilecektir. Veli açısından bakıldığında olumlu karşılanabilecek bir artış oranı olsa da özel okullarda gelir-gider dengesi sağlanmakta zorlanılacaktır. Özel okul ücretlerinde yapılan artış oranlarının veliler ve okul kurucuları olmak üzere her iki açıdan da ele alınması gerekir. Yaşanacak mağduriyetler kısa, orta ve uzun vadede eksikliklere yol açacaktır.
RASYONEL HEDEFLER BELİRLENMELİ
Enflasyon vb. parametrelerin özel öğretim kurumlarına etkileri nelerdir? Bu etkilerin hafifletilmesi için neler yapılmalıdır?
Pandemi sonrası tüm dünyada ekonomik sıkıntılar yaşanmaya devam etmektedir. Ülkemizde son yıllarda artan enflasyon oranı özel sektördeki tüm kurumları olduğu gibi özel öğretim kurumlarını da doğrudan etkilemektedir. Alım gücünün düşmesi bu doğrudan etkilenmenin temel bir göstergesidir. Çalışan ücretleri, kira, enerji, gıda, ulaşımda artan maliyetler sebebiyle finansal açıdan özel okullar olumsuz etkilenmektedir. Asgari ücretin son 1 yılda %100 artış göstermesi özel okullarda çalışan ücretlerine de zam ihtiyacı oluşturmuştur. Diğer yandan kira, enerji, gıda ve ulaşım giderleri son bir yılda %100’dan çok daha fazla artış göstermiştir.
Özel okulların nitelikli eğitimlerine devam edebilmeleri için yemek ve kitap-kırtasiye ücretlerini eğitim ücretleri dışında tutarak mevcut maliyetleri göz önünde bulundurarak 2023-2024 eğitim öğretim yılı başlangıcında açıklamaları önemlidir. Ayrıca 2023-2024 eğitim öğretim yılı için talep edilen tüm ücretler karşılığında özel okulların 2024 yılı haziran ayına kadar eğitim öğretim hizmeti vereceği unutulmamalıdır. Dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntıların devam edebileceğini de öngörerek farklı ekonomik senaryolar hazırlayarak rasyonel hedeflerin koyulması önemlidir. Değişen ve gelişen yeni özel öğretim kurumları düzeninde "rastgele kayıt" yerine "istikrarlı kayıt" kavramı öne çıkmaktadır.
NASIL BİR TEŞVİK MODELİ GETİRİLMELİ?
Bir eğitim girişimcisi olarak nasıl bir teşvik modeli öneriyorsunuz?
Geçmişte başarılı bir şekilde uygulanan ve binlerce öğrencinin özel okulda eğitim görmesine imkan veren eğitim-öğretim desteklerinin tekrar gündeme gelerek hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ülkemizde ve dünyada son yıllarda öne çıkan “herkes için eğitim” yaklaşımından da hareketle eğitimi herkes için aynı ölçüde ulaşılabilir hale getirmek hedefimiz olmalıdır. Ülkemizin farklı şehirlerinden velilerden gelen geribildirimlerde özel okul öğrencilerine yönelik eğitim-öğretim desteklerinin önemli ölçüde nitelikli eğitime katkıda bulunacağı değerlendirmeleri yer almaktadır.
Özel öğretim hizmet ücretlerinde uygulanan %8 KDV oranının “vergisiz” olarak ele alınarak geleceğe yatırım olarak değerlendirmek gerekir. Eğitim sektörünü diğer sektörlerden ayıran en önemli unsur, eğitimin “gelecek nesillere en büyük miras” olmasıdır. Ülkemizde uygulanan özel öğretim ücretlerinde yapılacak bu indirimin kısa, orta ve uzun vadede önemli avantajları olacaktır. Eğitimde en önemli yaklaşımlardan biri olan “eğitimden kazandığımızı tekrar eğitime yatırıyoruz” mottosunun desteklenmesi gerekmektedir.
Kapsayıcı ve eşitlikçi eğitimin güvence altına alınması, herkes için yaşam boyu öğrenimin desteklenmesine yönelik, 2030 yılına kadar tamamlanması planlanan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında “nitelikli eğitim” yer almaktadır. Bu amaç kapsamında yer alan “erişilebilir ve etkili öğrenme ortamlarını oluşturmak” hedefi ancak nitelikli eğitimin yaygınlaştırılması ile mümkündür. Ülkemizdeki özel okul kurucularına yönelik teşviklerin artırılması ve yeni eğitim yatırımlarına yönlendirilmesi bu bakımdan çok kıymetlidir.
"RASTGELE KAYIT" YERİNE "İSTİKRARLI KAYIT"
2023-2024 eğitim öğretim yılı için talep edilen tüm ücretler karşılığında özel okulların 2024 yılı haziran ayına kadar eğitim öğretim hizmeti vereceği unutulmamalıdır. Dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntıların devam edebileceğini de öngörerek farklı ekonomik senaryolar hazırlayarak rasyonel hedeflerin koyulması önemlidir. Değişen ve gelişen yeni özel öğretim kurumları düzeninde "rastgele kayıt" yerine "istikrarlı kayıt" kavramı öne çıkmaktadır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ümit Kalko - Eğitim Girişimcisi
“Eğitim sektörünü diğer sektörlerden ayıran en önemli unsur, eğitimin “gelecek nesillere en büyük miras” olmasıdır. Ülkemizde uygulanan özel öğretim ücretlerinde yapılacak bu indirimin kısa, orta ve uzun vadede önemli avantajları olacaktır. Eğitimde en önemli yaklaşımlardan biri olan “eğitimden kazandığımızı tekrar eğitime yatırıyoruz” mottosunun desteklenmesi gerekmektedir.”
Özel öğretim kurumları ülkemizde ekonomiye ve eğitime nasıl katkı sağlamaktadır?
Millî Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından hazırlanan ve kamuoyu ile paylaşılan “Millî Eğitim İstatistikleri Örgün Eğitim 2021-2022” verilerine göre ülkemizde toplam 14.179 özel öğretim kurumunda 1.578.233 öğrenci eğitim görmekte ve 163.975 öğretmen görev yapmaktadır. Özel öğretim kurumları sayısının toplam örgün eğitim içindeki oranı yüzde 20,1’dir. Bir başka ifadeyle, ülkemizde örgün eğitimde yer alan her 5 kurumdan 1’i özel öğretim kurumudur. Özel öğretim kurumları ekonomiye doğrudan katma değer sağlamaktadır. Eğitim sektörü dışında hizmet sektörüne de doğrudan etki etmektedir. İstihdam edilen güvenlik, yemek, servis, danışma vb. personelleri dışında kitap ve ürün hizmetleri ile yayıncılık, tekstil sektörlerine de önemli iş imkanı oluşturmaktadır.
Özel öğretim kurumlarındaki öğrencilerin toplam örgün eğitim içindeki oranı yüzde 9’dur. Bir başka ifadeyle, ülkemizde örgün eğitime devam eden her 10 öğrenciden 1’i özel öğretim kurumlarında eğitim görmektedir. Ülkemizde 6 yaşından 17 yaşına kadar tüm çocuklar için eğitim zorunludur. Dolayısıyla, özel öğretim kurumları zorunlu eğitim çağındaki çocuklar için nitelikli eğitim alternatifleri sunmaktadır. Özel öğretim kurumlarındaki öğretmenlerin toplam örgün eğitim içindeki oranı yüzde 14,4’tür. Bu açıdan bakıldığında, öğretmenler için iş ve kariyer fırsatı verilmektedir. Ayrıca özel öğretim kurumlarında yöneticiler için de önemli iş ve kariyer imkanı bulunmaktadır. Diğer yandan, ülkemizde akademik, sosyal ve spor alanlarında özel öğretim kurumlarımızın elde ettiği ulusal ve uluslararası başarılar ile millî eğitimimize katkı sağlanmaktadır.
ÖZEL OKULLARDA GELİR – GİDER DENGESİ BOZULACAK
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından özel okul zam oranlarına getirilen sınır ne anlama gelmektedir? Sektöre etkileri neler olacaktır?
Ülkemizde özel okul ücretleri için artış oranları, Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde yer alan “Ücretlerin Tespit, İlan ve Tahsili” bölümüne göre belirlenmektir. Yönetmelikte ara sınıf kayıtları için yer alan “bir önceki yılın ortalama (Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi Y.İ-ÜFE+ Tüketici Fiyat Endeksi TÜFE)/2 oranına en fazla yüzde 5 oranında artış yapılarak belirlenir” ibaresi “yapılacak artış oranı, yıl sonu TÜFE oranı dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenen oranı aşmayacak şekilde tespit edilir” şeklinde değiştirilerek Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
2023-2024 eğitim öğretim yılında aynı kademeye devam edecek öğrenciler için bir önceki eğitim öğretim yılında ilan edilen eğitim ücretine %65 artış oranı uygulanabilecektir. Veli açısından bakıldığında olumlu karşılanabilecek bir artış oranı olsa da özel okullarda gelir-gider dengesi sağlanmakta zorlanılacaktır. Özel okul ücretlerinde yapılan artış oranlarının veliler ve okul kurucuları olmak üzere her iki açıdan da ele alınması gerekir. Yaşanacak mağduriyetler kısa, orta ve uzun vadede eksikliklere yol açacaktır.
RASYONEL HEDEFLER BELİRLENMELİ
Enflasyon vb. parametrelerin özel öğretim kurumlarına etkileri nelerdir? Bu etkilerin hafifletilmesi için neler yapılmalıdır?
Pandemi sonrası tüm dünyada ekonomik sıkıntılar yaşanmaya devam etmektedir. Ülkemizde son yıllarda artan enflasyon oranı özel sektördeki tüm kurumları olduğu gibi özel öğretim kurumlarını da doğrudan etkilemektedir. Alım gücünün düşmesi bu doğrudan etkilenmenin temel bir göstergesidir. Çalışan ücretleri, kira, enerji, gıda, ulaşımda artan maliyetler sebebiyle finansal açıdan özel okullar olumsuz etkilenmektedir. Asgari ücretin son 1 yılda %100 artış göstermesi özel okullarda çalışan ücretlerine de zam ihtiyacı oluşturmuştur. Diğer yandan kira, enerji, gıda ve ulaşım giderleri son bir yılda %100’dan çok daha fazla artış göstermiştir.
Özel okulların nitelikli eğitimlerine devam edebilmeleri için yemek ve kitap-kırtasiye ücretlerini eğitim ücretleri dışında tutarak mevcut maliyetleri göz önünde bulundurarak 2023-2024 eğitim öğretim yılı başlangıcında açıklamaları önemlidir. Ayrıca 2023-2024 eğitim öğretim yılı için talep edilen tüm ücretler karşılığında özel okulların 2024 yılı haziran ayına kadar eğitim öğretim hizmeti vereceği unutulmamalıdır. Dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntıların devam edebileceğini de öngörerek farklı ekonomik senaryolar hazırlayarak rasyonel hedeflerin koyulması önemlidir. Değişen ve gelişen yeni özel öğretim kurumları düzeninde "rastgele kayıt" yerine "istikrarlı kayıt" kavramı öne çıkmaktadır.
NASIL BİR TEŞVİK MODELİ GETİRİLMELİ?
Bir eğitim girişimcisi olarak nasıl bir teşvik modeli öneriyorsunuz?
Geçmişte başarılı bir şekilde uygulanan ve binlerce öğrencinin özel okulda eğitim görmesine imkan veren eğitim-öğretim desteklerinin tekrar gündeme gelerek hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ülkemizde ve dünyada son yıllarda öne çıkan “herkes için eğitim” yaklaşımından da hareketle eğitimi herkes için aynı ölçüde ulaşılabilir hale getirmek hedefimiz olmalıdır. Ülkemizin farklı şehirlerinden velilerden gelen geribildirimlerde özel okul öğrencilerine yönelik eğitim-öğretim desteklerinin önemli ölçüde nitelikli eğitime katkıda bulunacağı değerlendirmeleri yer almaktadır.
Özel öğretim hizmet ücretlerinde uygulanan %8 KDV oranının “vergisiz” olarak ele alınarak geleceğe yatırım olarak değerlendirmek gerekir. Eğitim sektörünü diğer sektörlerden ayıran en önemli unsur, eğitimin “gelecek nesillere en büyük miras” olmasıdır. Ülkemizde uygulanan özel öğretim ücretlerinde yapılacak bu indirimin kısa, orta ve uzun vadede önemli avantajları olacaktır. Eğitimde en önemli yaklaşımlardan biri olan “eğitimden kazandığımızı tekrar eğitime yatırıyoruz” mottosunun desteklenmesi gerekmektedir.
Kapsayıcı ve eşitlikçi eğitimin güvence altına alınması, herkes için yaşam boyu öğrenimin desteklenmesine yönelik, 2030 yılına kadar tamamlanması planlanan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında “nitelikli eğitim” yer almaktadır. Bu amaç kapsamında yer alan “erişilebilir ve etkili öğrenme ortamlarını oluşturmak” hedefi ancak nitelikli eğitimin yaygınlaştırılması ile mümkündür. Ülkemizdeki özel okul kurucularına yönelik teşviklerin artırılması ve yeni eğitim yatırımlarına yönlendirilmesi bu bakımdan çok kıymetlidir.
"RASTGELE KAYIT" YERİNE "İSTİKRARLI KAYIT"
2023-2024 eğitim öğretim yılı için talep edilen tüm ücretler karşılığında özel okulların 2024 yılı haziran ayına kadar eğitim öğretim hizmeti vereceği unutulmamalıdır. Dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntıların devam edebileceğini de öngörerek farklı ekonomik senaryolar hazırlayarak rasyonel hedeflerin koyulması önemlidir. Değişen ve gelişen yeni özel öğretim kurumları düzeninde "rastgele kayıt" yerine "istikrarlı kayıt" kavramı öne çıkmaktadır.
Son Güncelleme: Çarşamba, 08 Mart 2023 11:42
Gösterim: 1731