Sanatçı Şevval Sam ’ın Kocaeli’nin Karamürsel ilçesinde vermeyi planladığı konser, önceki gün belediye tarafından iptal edilmişti.
Dün bir konser iptali de Düzce’den geldi. DHA’nın haberine göre sanatçı, Van 100’üncü Yıl Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada başörtüsü için “Benim için tekstil ürünü” dediği iddiasıyla gündeme gelirken, Düzce’de konser verecek olması tepki çekti. Sosyal paylaşım sitelerinde Şevval Sam konserinin iptal edilmesi istendi. Düzce Belediyesi, dün internet sitesinden Yaz Konserleri programında değişiklik yapıldığını, Şevval Sam konserinin iptal olduğunu açıkladı. Düzce Belediyesi, geçen günlerde Yaz Konserleri kapsamında 7 Temmuz’da Şevval Sam ve Gökhan Türkmen, 8 Temmuz’da Murat Boz ve Göksel’in konser vereceğini açıklamıştı. Şevval Sam da internet sitesinin konserler bölümünde Düzce konseri programına yer vermişti.
(radikal)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Sanatçı Şevval Sam ’ın Kocaeli’nin Karamürsel ilçesinde vermeyi planladığı konser, önceki gün belediye tarafından iptal edilmişti.
Dün bir konser iptali de Düzce’den geldi. DHA’nın haberine göre sanatçı, Van 100’üncü Yıl Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada başörtüsü için “Benim için tekstil ürünü” dediği iddiasıyla gündeme gelirken, Düzce’de konser verecek olması tepki çekti. Sosyal paylaşım sitelerinde Şevval Sam konserinin iptal edilmesi istendi. Düzce Belediyesi, dün internet sitesinden Yaz Konserleri programında değişiklik yapıldığını, Şevval Sam konserinin iptal olduğunu açıkladı. Düzce Belediyesi, geçen günlerde Yaz Konserleri kapsamında 7 Temmuz’da Şevval Sam ve Gökhan Türkmen, 8 Temmuz’da Murat Boz ve Göksel’in konser vereceğini açıklamıştı. Şevval Sam da internet sitesinin konserler bölümünde Düzce konseri programına yer vermişti.
(radikal)
Son Güncelleme: Cumartesi, 30 Haziran 2012 14:36
Gösterim: 1305
28 Şubat döneminde meslekten ihraç edilen binlerce memurun beklediği yasal düzenleme Meclis'ten geçti.
2006'da çıkarılan kanunla mesleğe geri dönmeye hak kazanan memurlardan geriye dönük sigorta primlerini ödemeleri istenmişti. 20-30 bin lirayı bulan primler, birçoğu öğretmen olan memurları maddi sıkıntıya düşürdü.
AK Partili Mahmut Kaçar 28 Şubat mağduru memurların sıkıntısıyla ilgili harekete geçmiş, mağduriyetin giderilmesi için kanun teklifi hazırlamıştı. Zaman gazetesinin haberine göre söz konusu düzenleme önceki gece Meclis'te kabul edilerek yasalaştı. Düzenlemeye göre 23 Nisan 1999 ile 22 Haziran 2006 tarihleri arasında kurumlarından ilişiği kesilen memurların ödenmeyen sigorta primleri, ilişiği kesilen kurumlar tarafından ödenecek.
Öte yandan ÖSYM'nin şirket kurması, öğrenci affı, Sayıştay'ın denetim yetkilerinin sınırlandırılması gibi birçok düzenlemeyi içeren 'torba yasa teklifi'nin 2 bölümü dün Meclis'te kabul edildi. Sayıştay denetimini sınırlayan madde de muhalefetin sert eleştirilerine rağmen geçti. Buna göre Sayıştay denetçileri kamu idareleri tarafından yapılan düzenlemeler ile kamu idareleri tarafından verilen görüşlere aykırı rapor oluşturamayacak. Bir başka önergeyle de ÖSYM'nin kurduğu veya iştirak ettiği şirketten, ÖSYM'nin yapacağı mal ve hizmet alımlarında YÖK'ün de uygun görüşünü almak koşuluyla, sınav faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik yapılacak mal ve hizmet alımları, Kamu İhale Yasası kapsamı dışına çıkarıldı. Teklife eklenen başka bir maddeyle de kamu kurum ve kuruluşlarına ait resmi yapılar, yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor, sosyal ve kültürel alanlar, gerçek ve tüzel kişilerce yapılar, umuma açık hizmet veren her türlü yapıların özürlülerin erişilebilirliğine uygun hale getirilmesine yönelik tanınan ve 7 Temmuz'da dolacak olan süre 1 yıl uzatıldı.
(takvim)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
28 Şubat döneminde meslekten ihraç edilen binlerce memurun beklediği yasal düzenleme Meclis'ten geçti.
2006'da çıkarılan kanunla mesleğe geri dönmeye hak kazanan memurlardan geriye dönük sigorta primlerini ödemeleri istenmişti. 20-30 bin lirayı bulan primler, birçoğu öğretmen olan memurları maddi sıkıntıya düşürdü.
AK Partili Mahmut Kaçar 28 Şubat mağduru memurların sıkıntısıyla ilgili harekete geçmiş, mağduriyetin giderilmesi için kanun teklifi hazırlamıştı. Zaman gazetesinin haberine göre söz konusu düzenleme önceki gece Meclis'te kabul edilerek yasalaştı. Düzenlemeye göre 23 Nisan 1999 ile 22 Haziran 2006 tarihleri arasında kurumlarından ilişiği kesilen memurların ödenmeyen sigorta primleri, ilişiği kesilen kurumlar tarafından ödenecek.
Öte yandan ÖSYM'nin şirket kurması, öğrenci affı, Sayıştay'ın denetim yetkilerinin sınırlandırılması gibi birçok düzenlemeyi içeren 'torba yasa teklifi'nin 2 bölümü dün Meclis'te kabul edildi. Sayıştay denetimini sınırlayan madde de muhalefetin sert eleştirilerine rağmen geçti. Buna göre Sayıştay denetçileri kamu idareleri tarafından yapılan düzenlemeler ile kamu idareleri tarafından verilen görüşlere aykırı rapor oluşturamayacak. Bir başka önergeyle de ÖSYM'nin kurduğu veya iştirak ettiği şirketten, ÖSYM'nin yapacağı mal ve hizmet alımlarında YÖK'ün de uygun görüşünü almak koşuluyla, sınav faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik yapılacak mal ve hizmet alımları, Kamu İhale Yasası kapsamı dışına çıkarıldı. Teklife eklenen başka bir maddeyle de kamu kurum ve kuruluşlarına ait resmi yapılar, yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor, sosyal ve kültürel alanlar, gerçek ve tüzel kişilerce yapılar, umuma açık hizmet veren her türlü yapıların özürlülerin erişilebilirliğine uygun hale getirilmesine yönelik tanınan ve 7 Temmuz'da dolacak olan süre 1 yıl uzatıldı.
(takvim)
Son Güncelleme: Cumartesi, 30 Haziran 2012 14:26
Gösterim: 1911
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, seçmeli derslerle ilgili öğretmen atamasının merkezden yapılmayacağını, yerel düzeyde belirleneceğini söyledi.
Ağustos ayının sonuna doğru 40 bin öğretmen atamasının yapılacağını hatırlatan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, seçmeli dersler için öğretmen alımının yerel idarece gerçekleşeceğini söyledi. Dinçer, şu açıklamaları yaptı:
40 BİN ATAMA
Bu yıl hükümetimiz 17 bin kadroyu şubat ayında, 40 bin kadroyu da şimdi vererek en yüksek kadroyu tahsis etmiş oldular. 40 bin atamaya ilişkin kılavuz yayınlanacak. Kanun Hükmünde Kararname ile öğretmen alımlarını biz ağustos ayında yapmayı düzenlemiştik. Dolayısıyla çok büyük ihtimalle ağustos ayının sonuna doğru alımları gerçekleştirmiş olacağız.
(En çok hangi branş) 4+4+4'ten ve seçimlik derslerin konulmasıyla ilgili düzenlemelerden sonra ihtiyaç için ayrı bir çalışmayı yürütüyoruz. Muhtemelen onu da ağustos ayının başına kadar bitirmiş oluruz.
(Özür grubu atamalar ne zaman yapılacak?) Daha önceden ağustos ayının başında veya temmuz ayında öğretmen alıyorduk. Dolayısıyla kıdem yılı hesaplanırken veya stajyerliğin kalkıp da memur olma şartıyla ilgili düzenlemeler hesaplanırken 30 Ağustos limit olarak belirlenmişti. Ancak şimdi ağustos ayı sonuna doğru aldığımız için yönetmelikte değişiklik yapıp bunu 30 Eylül'e çekeceğiz.
(Kürtçe gibi seçmeli derslerin öğretmenleri) Atamayı bu dönem merkezden yapmayacağız. Yerel düzeyde belirleyeceğiz. Biz, hangi dersler için, ne tür niteliklerde ve hangi alan öğretmenleri girebilir, onların tespitini yapacağız. Orada yerel kaynaklarla, yerel ihtiyaçlara cevap verecek kararları yerel idare verecek, yani valilik ve il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri verecek.
(sabah)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, seçmeli derslerle ilgili öğretmen atamasının merkezden yapılmayacağını, yerel düzeyde belirleneceğini söyledi.
Ağustos ayının sonuna doğru 40 bin öğretmen atamasının yapılacağını hatırlatan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, seçmeli dersler için öğretmen alımının yerel idarece gerçekleşeceğini söyledi. Dinçer, şu açıklamaları yaptı:
40 BİN ATAMA
Bu yıl hükümetimiz 17 bin kadroyu şubat ayında, 40 bin kadroyu da şimdi vererek en yüksek kadroyu tahsis etmiş oldular. 40 bin atamaya ilişkin kılavuz yayınlanacak. Kanun Hükmünde Kararname ile öğretmen alımlarını biz ağustos ayında yapmayı düzenlemiştik. Dolayısıyla çok büyük ihtimalle ağustos ayının sonuna doğru alımları gerçekleştirmiş olacağız.
(En çok hangi branş) 4+4+4'ten ve seçimlik derslerin konulmasıyla ilgili düzenlemelerden sonra ihtiyaç için ayrı bir çalışmayı yürütüyoruz. Muhtemelen onu da ağustos ayının başına kadar bitirmiş oluruz.
(Özür grubu atamalar ne zaman yapılacak?) Daha önceden ağustos ayının başında veya temmuz ayında öğretmen alıyorduk. Dolayısıyla kıdem yılı hesaplanırken veya stajyerliğin kalkıp da memur olma şartıyla ilgili düzenlemeler hesaplanırken 30 Ağustos limit olarak belirlenmişti. Ancak şimdi ağustos ayı sonuna doğru aldığımız için yönetmelikte değişiklik yapıp bunu 30 Eylül'e çekeceğiz.
(Kürtçe gibi seçmeli derslerin öğretmenleri) Atamayı bu dönem merkezden yapmayacağız. Yerel düzeyde belirleyeceğiz. Biz, hangi dersler için, ne tür niteliklerde ve hangi alan öğretmenleri girebilir, onların tespitini yapacağız. Orada yerel kaynaklarla, yerel ihtiyaçlara cevap verecek kararları yerel idare verecek, yani valilik ve il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri verecek.
(sabah)
Son Güncelleme: Cumartesi, 30 Haziran 2012 11:00
Gösterim: 2054
Bursa Nilüfer ilçesinde, 25 Kasım 2010'da meydana gelen trafik kazasında, Fatih Lisesi öğrencileri Didem Zeynep Çakar ve Ezgi Nil Topuz'a, okula gitmek için İzmir Yolu üzerinde karşıya geçmek isterken, Güner Çalışkan'ın kullandığı minibüs çarptı.
Kazada ağır yaralanan Didem Zeynep Çakar aynı gün, Ezgi Nil Topuz ise kaldırıldığı hastanede 7 Aralık 2010'da hayatını kaybetti. Kazanın ardından, çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanan sürücü için Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne 'Taksirle Birden Fazla Kişinin Ölümüne Sebebiyet Vermek' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Sanık Çalışkan, davanın ilk duruşmasında, saatteki hızının
Mahkeme heyetinin, kararını açıklamasının ardından liseli kızların aileleri gözyaşları içerisinde adliyeden çıktı. Ezgi Nil Topuz'un annesi Zeynep Topuz karara tepki göstererek, "Kızlarımızın tek suçu yaya geçidinden karşıya geçmekti. İçiniz alev alev yanarken, su serpintisini adaletten bekliyorsunuz. Ama bir bakıyorsunuz ki su da o ateşin içerisinde yanıyor." dedi. Baba Sinan Çakar kararı temyiz edeceklerini açıkladı. Çakar, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar gideceklerini ifade etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bursa Nilüfer ilçesinde, 25 Kasım 2010'da meydana gelen trafik kazasında, Fatih Lisesi öğrencileri Didem Zeynep Çakar ve Ezgi Nil Topuz'a, okula gitmek için İzmir Yolu üzerinde karşıya geçmek isterken, Güner Çalışkan'ın kullandığı minibüs çarptı.
Kazada ağır yaralanan Didem Zeynep Çakar aynı gün, Ezgi Nil Topuz ise kaldırıldığı hastanede 7 Aralık 2010'da hayatını kaybetti. Kazanın ardından, çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanan sürücü için Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne 'Taksirle Birden Fazla Kişinin Ölümüne Sebebiyet Vermek' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Sanık Çalışkan, davanın ilk duruşmasında, saatteki hızının
Mahkeme heyetinin, kararını açıklamasının ardından liseli kızların aileleri gözyaşları içerisinde adliyeden çıktı. Ezgi Nil Topuz'un annesi Zeynep Topuz karara tepki göstererek, "Kızlarımızın tek suçu yaya geçidinden karşıya geçmekti. İçiniz alev alev yanarken, su serpintisini adaletten bekliyorsunuz. Ama bir bakıyorsunuz ki su da o ateşin içerisinde yanıyor." dedi. Baba Sinan Çakar kararı temyiz edeceklerini açıkladı. Çakar, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar gideceklerini ifade etti.
Son Güncelleme: Cumartesi, 30 Haziran 2012 13:47
Gösterim: 1589
İstanbul Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, eğitim sisteminde yapılan yeni düzenlemelerin daha esnek, daha demokratik bir yapılanma için olduğunu söyledi.
İstanbul Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, katıldığı bir toplantıda 4+4+4 eğitim sistemiyle ilgili merak edilenleri cevapladı.
Zorunlu eğitim yaşının 60- 72 aya alınmasında velilerin isteğine bağlı kalındığını belirten Muammer Yıldız, “Genelgeyle bu düzenlendi ve genelge şunu öngörüyor, 66 aydan itibaren artık çocuklar zorunlu eğitim çağına girmişlerdir ve okulda olmaları gerekiyor, bu konuda daha çok anneler tedirginlik duymuştu. Kanun 60 aydan itibaren çocuklarımızı zorunlu eğitime almayı öngördü. Ama daha sonra kamuoyunda bir duyarlılık oluştu. Kamuoyuna gelen talepler doğrultusunda 60 ay ile 66 ay arası velilerin isteğine bağlı kalındı. Veliler çocukları 60 ve 66 arasında istedikleri takdirde gönderebilir istemiyorlarsa göndermezler” dedi.
Yıldız, “Milli Eğitim Bakanlığı son yıllarda özellikle Sayın Bakanımız göreve geldikten sonra genel anlamda bir yapısal değişim dönüşüm programı uygulanmakta. Teşkilat yapısı değişti. Daha verimli bir yapıya dönüştü. Bu değişiklikler içerisinde en önemli değişiklik ve daha çok bizleri, anne babaları ve kamuoyunun kafasını kurcalayan, soruların olduğu alan 4+4+4 olarak bilinen Milli Eğitim Bakanlığı ilköğretim yasasının değiştirilmesi. Bu yasayla birlikte en kesin bilinen ve kamuoyunun takdirle karşıladığı sonuç, zorunlu eğitimin 8 yıldan 12 yıla çıkarılması. Artık liselerde bu programa dahil oldu. Bunun çeşitli gerekçeleri de var. Ama en önemli gerekçesi, Avrupa Birliği ülkelerinde bugün ortalama zorunlu eğitim yaşı 11,5 yıl, 12 yıla tekabül ediyordu. Fiili bu süre 6,5 yıl. Global bir dünyada bizim çocuklarımızın diğer ülkelerin çocuklarıyla rekabet edebilmeleri için zorunlu eğitim süresinin bu manada belli bir süreye getirilmesi gerekiyordu. Bir de dünyada temel yaklaşımlardan birisi de esnekliktir. Eğitim’de “flexible” dediğimiz temel esneklik. Bu da daha önce ilkokul, ortaokul, lisede yapılandırılan okul kademelerini daha sonraki 8 ve 9 olan eğitimle birlikte birleştirilmesiydi. İşte bu yasayla birlikte yeniden esnek bir anlayışla okullar kademelendirilmiş oluyor. Yani kesintili ve kesintisizden ziyade burada esas olan daha demokratik bir biçimde olmasıdır. Çünkü çocuk ilkokulu bitirince ortaokula gitmek için değişik seçenekleri olması gerekiyor. Aynı şekilde ortaokulu bitirdiği zaman da liseye gidebilmesi için değişik alternatiflerin olması gerekiyor. Yapılan temel değişiklik daha esnek daha demokratik bir yapılanmadır” ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, ortaokulların İmam Hatip liselerine dönüştürülmesiyle ilgili olarak “Bizim genelde bu 4+4+4 ile birlikte illerde il milli eğitim müdürleri ve idareci arkadaşlarımızın en çok üzerlerinde durdukları, çalıştığımız, şu anda da devam eden konuların başında, bu okulların dönüştürülmesidir. Sayın bakanımız bizlere okulları dönüştürürken daha çok ailelerin, velilerin, kamuoyunun faaliyetleri doğrultusunda düzenlemeler yapmamızı önerdiler. Diyelim ki bir ilkokul olarak planlanmış bir okulu bir hayırsever oranın bir ortaokul olmasını istiyorum derse bizde ona göre bir düzenleme yapıyoruz. Ya da ilahiyat fakültesi olmasını istiyoruz diyorsa yine ona göre. Bir de tarihi, köklü olan okullarımız var. Çok başarılı ilköğretim okullarımız var. Bu okullarımızı da olabildiğince ilköğretim okulu olarak tutmaya gayret ediyoruz. Çünkü bizim buradaki amacımız belli seviyede başarıyı yakalamak. O halde bu başarılı okulların yapısını bozmamaya gayret ediyoruz. Bir başka husus çocuklarımızın, ailelerimizin mağdur edilmemeleri esasıdır. Dolayısıyla her ne kadar yasal bütün okullarımızı, ilkokul-ortaokul ve lise olarak ayrı tutmamız önerilse de bu geçiş döneminde ailelerin de taleplerini ve çocukların da mağduriyetlerini önlemek, o taleplere karşılık verebilmek için bir kısım okullarımızı ilkokul, ortaokul olarak tutuyoruz. Yani aynı okul hem ilkokul hem de ortaokul olacak. Bunların İstanbul genelinde sayısı bindir. Bizim bin dört yüz elliye yakın ilköğretim okullarında bu dönüşüm programını uyguluyoruz. Yani bin tane okulumuzda aileler çocuklarını okula nasıl gönderiyorsa şimdi de öyle gönderecekler. Genel anlamda bu dönüşüm planında bu ilkelere dikkat ederek bu dönüşüm programlarımızı tamamladık” diye konuştu.
Yıldız, “Bu arada, bir okulu ilkokul olarak belirlediğimiz zaman o okula 4. sınıf ve 5. sınıfa giden çocuklarımızı kaydedemiyoruz. Bu sene 1. sınıftan 2. sınıfa geçen çocuklarımız 2’yi 3’ü, 4’ü okuyup mezun olacak. Dolayısıyla da 3 yıl içinde bu okulların dönüşümü tamamlanmış olacak. Ayrıca ortaokul dediysek ilkokulun 1. sınıfından öğrenci alamıyoruz. İlkokul dediysek de bu sefer 4. sınıftan 5 ‘e geçen öğrencileri oraya kaydedemiyoruz. Her 1. sınıfa kaydedilen çocuk buna lise de dahil yani ilkokulların 1. sınıflarına ortaokulların 1. sınıfına liselerin yine 1. sınıfına adrese dayalı kayıt sistemine göre kayıt yapıyoruz. Bir okul dönüştürülmüş olsak bile şu andaki mevcut öğrencilerimiz bu okullardan mezun olup ayrılıncaya kadar onlarla ilgili herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Yani çocuklar 2. sınıfı 3. 4. sınıfı okuyup gidecekler veya 6. 7. 8. sınıftan mezun olup ayrılacaklar. 3 yıl sonra bu okullar tamamen dönüşmüş olacak” şeklinde konuştu.
İmam Hatip okullarına kayıtların adrese dayalı olmayacağını belirten Yıldız, “Ortaokula kaydolan çocukların dönüşümlerini yapıyoruz. Yani bir çocuk adrese dayalı kayıtlı olduğu mahallede okuduysa anne babası, velisi veya çocuğun kendisi dilekçe verecek talep edecek biz onu imam hatip ortaokuluna kaydını yapacağız. İstanbul genelinde 80 e yakın alternatif ortaokul oluştu. Ortaöğretim, imam hatip ortaokul oluşturduk. Ama velilerden bize gelecek talepler doğrultusunda azala da bilir veya arta da bilir. O yüzden eylül ayına kadar biz esnek bir anlayışla hareket ediyoruz. Biz bir okulu ortaokul olarak planladık ama orada öğrenci yoğunluğu ve ilkokul öğrencilerinin sayısı fazla olacaksa biz o dönemde bir onay alıp okulumuzu ortaokul veya ilkokul olarak değiştirebiliriz. Böyle esnek bir anlayışımız var” dedi.
İstanbul’daki etüt beslenme okullarının durumu hakkında da bilgi veren Yıldız, “Bu okullar sadece İstanbul’a özgü okullardır. Türkiye’nin başka bir ilinde yoktur. Sadece İstanbul’da 19 okul’da Anne ve babaların çocuklarının gittiği 1995 yılında bir genelgeyle oluşturulmuş ve ondan bu yana da eğitimlerini alıyorlar. Türkiye’nin diğer yerlerinden de talep geliyor ama ben çocuğumu oraya göndereme diyorlar. Türkiye’nin her tarafından çocuk geliyor. Ağlayan çocuğu gönderemiyorum diyorlar. En iyi okul bizim oturduğumuz eve en yakın olan okuldur. Biz de çocuklarımıza okulları adrese dayalı kayıt sistemiyle açmış olduk. Şunu net söylüyorum. Şu anda orada eğitim öğretim gören çocuklarımızı mağdur etmeyecek şekilde bir düzenleme yapıyoruz. Dönüşümler yapılana kadar 3 yıl mevcut eğitim sistemini hala devam ettirecekler” diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İstanbul Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, eğitim sisteminde yapılan yeni düzenlemelerin daha esnek, daha demokratik bir yapılanma için olduğunu söyledi.
İstanbul Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, katıldığı bir toplantıda 4+4+4 eğitim sistemiyle ilgili merak edilenleri cevapladı.
Zorunlu eğitim yaşının 60- 72 aya alınmasında velilerin isteğine bağlı kalındığını belirten Muammer Yıldız, “Genelgeyle bu düzenlendi ve genelge şunu öngörüyor, 66 aydan itibaren artık çocuklar zorunlu eğitim çağına girmişlerdir ve okulda olmaları gerekiyor, bu konuda daha çok anneler tedirginlik duymuştu. Kanun 60 aydan itibaren çocuklarımızı zorunlu eğitime almayı öngördü. Ama daha sonra kamuoyunda bir duyarlılık oluştu. Kamuoyuna gelen talepler doğrultusunda 60 ay ile 66 ay arası velilerin isteğine bağlı kalındı. Veliler çocukları 60 ve 66 arasında istedikleri takdirde gönderebilir istemiyorlarsa göndermezler” dedi.
Yıldız, “Milli Eğitim Bakanlığı son yıllarda özellikle Sayın Bakanımız göreve geldikten sonra genel anlamda bir yapısal değişim dönüşüm programı uygulanmakta. Teşkilat yapısı değişti. Daha verimli bir yapıya dönüştü. Bu değişiklikler içerisinde en önemli değişiklik ve daha çok bizleri, anne babaları ve kamuoyunun kafasını kurcalayan, soruların olduğu alan 4+4+4 olarak bilinen Milli Eğitim Bakanlığı ilköğretim yasasının değiştirilmesi. Bu yasayla birlikte en kesin bilinen ve kamuoyunun takdirle karşıladığı sonuç, zorunlu eğitimin 8 yıldan 12 yıla çıkarılması. Artık liselerde bu programa dahil oldu. Bunun çeşitli gerekçeleri de var. Ama en önemli gerekçesi, Avrupa Birliği ülkelerinde bugün ortalama zorunlu eğitim yaşı 11,5 yıl, 12 yıla tekabül ediyordu. Fiili bu süre 6,5 yıl. Global bir dünyada bizim çocuklarımızın diğer ülkelerin çocuklarıyla rekabet edebilmeleri için zorunlu eğitim süresinin bu manada belli bir süreye getirilmesi gerekiyordu. Bir de dünyada temel yaklaşımlardan birisi de esnekliktir. Eğitim’de “flexible” dediğimiz temel esneklik. Bu da daha önce ilkokul, ortaokul, lisede yapılandırılan okul kademelerini daha sonraki 8 ve 9 olan eğitimle birlikte birleştirilmesiydi. İşte bu yasayla birlikte yeniden esnek bir anlayışla okullar kademelendirilmiş oluyor. Yani kesintili ve kesintisizden ziyade burada esas olan daha demokratik bir biçimde olmasıdır. Çünkü çocuk ilkokulu bitirince ortaokula gitmek için değişik seçenekleri olması gerekiyor. Aynı şekilde ortaokulu bitirdiği zaman da liseye gidebilmesi için değişik alternatiflerin olması gerekiyor. Yapılan temel değişiklik daha esnek daha demokratik bir yapılanmadır” ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, ortaokulların İmam Hatip liselerine dönüştürülmesiyle ilgili olarak “Bizim genelde bu 4+4+4 ile birlikte illerde il milli eğitim müdürleri ve idareci arkadaşlarımızın en çok üzerlerinde durdukları, çalıştığımız, şu anda da devam eden konuların başında, bu okulların dönüştürülmesidir. Sayın bakanımız bizlere okulları dönüştürürken daha çok ailelerin, velilerin, kamuoyunun faaliyetleri doğrultusunda düzenlemeler yapmamızı önerdiler. Diyelim ki bir ilkokul olarak planlanmış bir okulu bir hayırsever oranın bir ortaokul olmasını istiyorum derse bizde ona göre bir düzenleme yapıyoruz. Ya da ilahiyat fakültesi olmasını istiyoruz diyorsa yine ona göre. Bir de tarihi, köklü olan okullarımız var. Çok başarılı ilköğretim okullarımız var. Bu okullarımızı da olabildiğince ilköğretim okulu olarak tutmaya gayret ediyoruz. Çünkü bizim buradaki amacımız belli seviyede başarıyı yakalamak. O halde bu başarılı okulların yapısını bozmamaya gayret ediyoruz. Bir başka husus çocuklarımızın, ailelerimizin mağdur edilmemeleri esasıdır. Dolayısıyla her ne kadar yasal bütün okullarımızı, ilkokul-ortaokul ve lise olarak ayrı tutmamız önerilse de bu geçiş döneminde ailelerin de taleplerini ve çocukların da mağduriyetlerini önlemek, o taleplere karşılık verebilmek için bir kısım okullarımızı ilkokul, ortaokul olarak tutuyoruz. Yani aynı okul hem ilkokul hem de ortaokul olacak. Bunların İstanbul genelinde sayısı bindir. Bizim bin dört yüz elliye yakın ilköğretim okullarında bu dönüşüm programını uyguluyoruz. Yani bin tane okulumuzda aileler çocuklarını okula nasıl gönderiyorsa şimdi de öyle gönderecekler. Genel anlamda bu dönüşüm planında bu ilkelere dikkat ederek bu dönüşüm programlarımızı tamamladık” diye konuştu.
Yıldız, “Bu arada, bir okulu ilkokul olarak belirlediğimiz zaman o okula 4. sınıf ve 5. sınıfa giden çocuklarımızı kaydedemiyoruz. Bu sene 1. sınıftan 2. sınıfa geçen çocuklarımız 2’yi 3’ü, 4’ü okuyup mezun olacak. Dolayısıyla da 3 yıl içinde bu okulların dönüşümü tamamlanmış olacak. Ayrıca ortaokul dediysek ilkokulun 1. sınıfından öğrenci alamıyoruz. İlkokul dediysek de bu sefer 4. sınıftan 5 ‘e geçen öğrencileri oraya kaydedemiyoruz. Her 1. sınıfa kaydedilen çocuk buna lise de dahil yani ilkokulların 1. sınıflarına ortaokulların 1. sınıfına liselerin yine 1. sınıfına adrese dayalı kayıt sistemine göre kayıt yapıyoruz. Bir okul dönüştürülmüş olsak bile şu andaki mevcut öğrencilerimiz bu okullardan mezun olup ayrılıncaya kadar onlarla ilgili herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Yani çocuklar 2. sınıfı 3. 4. sınıfı okuyup gidecekler veya 6. 7. 8. sınıftan mezun olup ayrılacaklar. 3 yıl sonra bu okullar tamamen dönüşmüş olacak” şeklinde konuştu.
İmam Hatip okullarına kayıtların adrese dayalı olmayacağını belirten Yıldız, “Ortaokula kaydolan çocukların dönüşümlerini yapıyoruz. Yani bir çocuk adrese dayalı kayıtlı olduğu mahallede okuduysa anne babası, velisi veya çocuğun kendisi dilekçe verecek talep edecek biz onu imam hatip ortaokuluna kaydını yapacağız. İstanbul genelinde 80 e yakın alternatif ortaokul oluştu. Ortaöğretim, imam hatip ortaokul oluşturduk. Ama velilerden bize gelecek talepler doğrultusunda azala da bilir veya arta da bilir. O yüzden eylül ayına kadar biz esnek bir anlayışla hareket ediyoruz. Biz bir okulu ortaokul olarak planladık ama orada öğrenci yoğunluğu ve ilkokul öğrencilerinin sayısı fazla olacaksa biz o dönemde bir onay alıp okulumuzu ortaokul veya ilkokul olarak değiştirebiliriz. Böyle esnek bir anlayışımız var” dedi.
İstanbul’daki etüt beslenme okullarının durumu hakkında da bilgi veren Yıldız, “Bu okullar sadece İstanbul’a özgü okullardır. Türkiye’nin başka bir ilinde yoktur. Sadece İstanbul’da 19 okul’da Anne ve babaların çocuklarının gittiği 1995 yılında bir genelgeyle oluşturulmuş ve ondan bu yana da eğitimlerini alıyorlar. Türkiye’nin diğer yerlerinden de talep geliyor ama ben çocuğumu oraya göndereme diyorlar. Türkiye’nin her tarafından çocuk geliyor. Ağlayan çocuğu gönderemiyorum diyorlar. En iyi okul bizim oturduğumuz eve en yakın olan okuldur. Biz de çocuklarımıza okulları adrese dayalı kayıt sistemiyle açmış olduk. Şunu net söylüyorum. Şu anda orada eğitim öğretim gören çocuklarımızı mağdur etmeyecek şekilde bir düzenleme yapıyoruz. Dönüşümler yapılana kadar 3 yıl mevcut eğitim sistemini hala devam ettirecekler” diye konuştu.
Son Güncelleme: Cumartesi, 30 Haziran 2012 10:43
Gösterim: 2254