Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ndeki ilan skandalıyla ilgili üniversiteden ve üniversite rektöründen açıklama geldi.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nden (RTEÜ) yapılan yazılı açıklamada, bir ulusal gazetede yer alan ilan metninin üniversitenin Personel Daire Başkanlığı’nın doçentlik sınavına giren öğretim üyelerine ait rutin çalışma tablosu olduğu belirtildi. Açıklama şöyle:
"İlanı yapılacak resmi ilan metninin yerine, ilgili daire başkanlığının doçentlik sınavına giren öğretim üyelerine ait rutin çalışma tablosunu içeren müsvedde çalışması, 30.07.2013 tarihinde elektronik ortamda sehven Basın İlan Kurumu Trabzon Bölge Müdürlüğü’ne gönderilmiş ve yayınlanmıştır. Basın İlan Kurumu Trabzon Bölge Müdürlüğü’ne elektronik ortamda gönderilen söz konusu çizelgenin herhangi bir resmi niteliği bulunmamaktadır. Rektörlüğümüzce konu ile ilgili idari soruşturma başlatılmıştır. Üniversitemiz çeşitli birimlerine 2547 sayılı Kanun uyarınca öğretim üyesi alımı ile ilgili yapılması planlanan asıl ilan metni 01.08.2013 tarihli resmi yazı ekinde Basın İlan Kurumu Trabzon Bölge Müdürlüğü’ne ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na gönderilmiştir."
Rektör: Hoş bir şey değil gereken yapılacak
RTEÜ Rektörü Prof. Dr. Arif Yılmaz da DHA’ya yaptığı açıklamada, akademik ilanda daha önceden üniversitede yardımcı doçent olarak çalışıp açılan doçentlik sınavını başaran öğretim görevlilerine yönelik müsvette çalışmanın ilgili daire tarafından sehven gönderildiğini belirtti.
Rektör Yılmaz, "Bu idari olarak soruşturulacak. Biz gerçek olması gerekli olan ilan listemizi ilgili kuruluşa gönderdik. Olay dikkatsizlik sonucu meydana gelmiştir. Olayda art niyet olduğuna inanmıyorum. Ancak bu çalışmadaki söz konusu isimler üniversitemizde yardımcı doçent olarak çalışan arkadaşlarımızdı. Zaten doçentlik haklarıydı. İsimlerin basına yansıması hoş değil. Gereken idari olarak yapılacaktır" dedi.
'Kimin atanacağı belli'
Konuyla ilgili Hürriyet’e bilgi Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Beyazıt İlhan, akademik kadro ilanındaki keyfi yaklaşımları TTB olarak geçmişten bu yana engellemeye çalıştıklarını söyledi. İlhan şöyle devam etti:
“Söz konusu kadro ilanında da görülüyor ki ilan edilmekte olan kadrolara kimlerin atanacağı, ilanı verenler tarafından önceden belirlenmiş. Adrese teslim kadro ilanı yapmak, Türkiye’de üniversiteler arasında sıradan oldu, burada ise skandalın büyüğü var. TTB olarak, üniversitelere emek vermeden, oraya hiç uğramadan, asistan yetiştirmeden jet profesör olan kişilerin atanmasına karşıyız. Ne yazık bu ilanda adı geçen RTE üniversitesi, üniversiteye hiç uğramayan hekimlere profesörlük ünvanı verme konusunda da önde gelen üniversitelerimizden bir tanesi. Akademik hayatı bu kadar değersizleştiren bir durumu kabul etmiyoruz.
Aleni torpil
YÖK’ü ve Cumhurbaşkanını göreve çağırıyoruz. Tüm üniversitelerimizi, tüm akademisyenlerimizi akademiye bilime sahip çıkmaya ve böyle keyfi uygulamalara karşı durmaya davet ediyorum. Ne yazık ki bu ilanı apar topar kaldırıp yerine koydukları ilanda da aynı keyfi yaklaşımın sürdüğünü, kişileri tarif eden kriterler konulduğunu görüyoruz. RTE Üniversitesi açısından utanç verici bir durum. Torpil hiç bu kadar aleni ve çarpıcı olmamıştı.”
Kaynak Hürriyet
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ndeki ilan skandalıyla ilgili üniversiteden ve üniversite rektöründen açıklama geldi.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nden (RTEÜ) yapılan yazılı açıklamada, bir ulusal gazetede yer alan ilan metninin üniversitenin Personel Daire Başkanlığı’nın doçentlik sınavına giren öğretim üyelerine ait rutin çalışma tablosu olduğu belirtildi. Açıklama şöyle:
"İlanı yapılacak resmi ilan metninin yerine, ilgili daire başkanlığının doçentlik sınavına giren öğretim üyelerine ait rutin çalışma tablosunu içeren müsvedde çalışması, 30.07.2013 tarihinde elektronik ortamda sehven Basın İlan Kurumu Trabzon Bölge Müdürlüğü’ne gönderilmiş ve yayınlanmıştır. Basın İlan Kurumu Trabzon Bölge Müdürlüğü’ne elektronik ortamda gönderilen söz konusu çizelgenin herhangi bir resmi niteliği bulunmamaktadır. Rektörlüğümüzce konu ile ilgili idari soruşturma başlatılmıştır. Üniversitemiz çeşitli birimlerine 2547 sayılı Kanun uyarınca öğretim üyesi alımı ile ilgili yapılması planlanan asıl ilan metni 01.08.2013 tarihli resmi yazı ekinde Basın İlan Kurumu Trabzon Bölge Müdürlüğü’ne ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na gönderilmiştir."
Rektör: Hoş bir şey değil gereken yapılacak
RTEÜ Rektörü Prof. Dr. Arif Yılmaz da DHA’ya yaptığı açıklamada, akademik ilanda daha önceden üniversitede yardımcı doçent olarak çalışıp açılan doçentlik sınavını başaran öğretim görevlilerine yönelik müsvette çalışmanın ilgili daire tarafından sehven gönderildiğini belirtti.
Rektör Yılmaz, "Bu idari olarak soruşturulacak. Biz gerçek olması gerekli olan ilan listemizi ilgili kuruluşa gönderdik. Olay dikkatsizlik sonucu meydana gelmiştir. Olayda art niyet olduğuna inanmıyorum. Ancak bu çalışmadaki söz konusu isimler üniversitemizde yardımcı doçent olarak çalışan arkadaşlarımızdı. Zaten doçentlik haklarıydı. İsimlerin basına yansıması hoş değil. Gereken idari olarak yapılacaktır" dedi.
'Kimin atanacağı belli'
Konuyla ilgili Hürriyet’e bilgi Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Beyazıt İlhan, akademik kadro ilanındaki keyfi yaklaşımları TTB olarak geçmişten bu yana engellemeye çalıştıklarını söyledi. İlhan şöyle devam etti:
“Söz konusu kadro ilanında da görülüyor ki ilan edilmekte olan kadrolara kimlerin atanacağı, ilanı verenler tarafından önceden belirlenmiş. Adrese teslim kadro ilanı yapmak, Türkiye’de üniversiteler arasında sıradan oldu, burada ise skandalın büyüğü var. TTB olarak, üniversitelere emek vermeden, oraya hiç uğramadan, asistan yetiştirmeden jet profesör olan kişilerin atanmasına karşıyız. Ne yazık bu ilanda adı geçen RTE üniversitesi, üniversiteye hiç uğramayan hekimlere profesörlük ünvanı verme konusunda da önde gelen üniversitelerimizden bir tanesi. Akademik hayatı bu kadar değersizleştiren bir durumu kabul etmiyoruz.
Aleni torpil
YÖK’ü ve Cumhurbaşkanını göreve çağırıyoruz. Tüm üniversitelerimizi, tüm akademisyenlerimizi akademiye bilime sahip çıkmaya ve böyle keyfi uygulamalara karşı durmaya davet ediyorum. Ne yazık ki bu ilanı apar topar kaldırıp yerine koydukları ilanda da aynı keyfi yaklaşımın sürdüğünü, kişileri tarif eden kriterler konulduğunu görüyoruz. RTE Üniversitesi açısından utanç verici bir durum. Torpil hiç bu kadar aleni ve çarpıcı olmamıştı.”
Kaynak Hürriyet
Son Güncelleme: Cuma, 02 Ağustos 2013 08:29
Gösterim: 1240
Milli Eğitim Bakanlığı, 2012 yılı faaliyetlerini içeren "Milli Eğitim Bakanlığı 2012 Yılı Faaliyet Raporu" yayımlandı. Rapora göre, geçen yıl, 8 sınıftan mezun olarak liselere kayıt yaptıran öğrencilerin 46 bin 324'ü özel okulları tercih etti.
Milli Eğitim Bakanlığı, 2012 yılı faaliyetlerini içeren "Milli Eğitim Bakanlığı 2012 Yılı Faaliyet Raporu" yayımlandı.
Rapora göre, ortaöğretimde 2012-2013 eğitim ve öğretim yılına başlamak üzere 168 anadolu lisesi, 3 fen lisesi, 2 anadolu öğretmen lisesi, 1 güzel sanatlar ve spor lisesi ve 1 genel lise olmak üzere 175 okul açıldı. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı 3 bin 304 okuldaki 59 bin 450 derslikte, 1 milyon 816 bin 149 öğrenci öğrenim gördü. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 31 oldu.
2012-2013 eğitim öğretim yılında fen liselerinde 38 bin 670, anadolu öğretmen liselerinde 96 bin 25, sosyal bilimler liselerinde 8 bin 266, anadolu liselerinde 895 bin 360, güzel sanatlar liselerinde 20 bin 840, düz liselerde ise 756 bin 998 öğrenci eğitim gördü.
2012 yılında 8. sınıftan mezun olan ortaöğretime kayıt yaptıran 1 milyon 128 bin 557 öğrencinin 444 bin 718'i 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı düz lise, anadolu lisesi, fen lisesi, sosyal bilimler lisesi, anadolu öğretmen lisesi ve güzel sanatlar liselerine, 171 bin 279'u Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne bağlı imam hatip liselerine, 460 bin 260'ı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü bağlı meslek liselerine, 5 bin 534'ü Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı liselere, 442'si polis koleji, müzik ve sahne sanatları liselerine, 46 bin 324'ü Özel Öğretim Genel Müdürlüğüne bağlı özel liselere kayıt yaptırdı.
2011-2012 eğitim öğretim yılında okul öncesi eğitim çağı çocukların (48-72 ay çağ nüfusunun) yüzde 44.04’ü okullaştı. 2012 yılı için merkezi bütçeden 235 anaokulu planlanmış olup hayırsever, tadilat, dönüşüm, kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıklarıyla birlikte 305 anaokulu hizmete açıldı.
133 bin 72 öğrenci burs alıyor
Geçen yıl 47 öğrenci pansiyonu hizmete açıldı. Bu şekilde 9 bin 212 yatak kapasitesi sisteme eklendi. Bakanlık bu sayılarla 2012 yılı hedefi olan yüzde 5 oranında burslu ve yatılı öğrenci sayısını artırmak hedefine ulaştı. 2012-2013 eğitim öğretim yılında 122 bin 1 öğrenci de barınma hizmetlerinden faydalandı. Bu rakamın toplam öğrenci sayısı içerisindeki oranı ise yaklaşık yüzde 7 oldu.
2013 yılı verilerine göre genel ortaöğretim kurumlarında 63 bin 763 erkek, 69 bin 309 kız öğrenci olmak üzere toplam 133 bin 72 öğrenciye 3 ayda bir 375 lira burs veriliyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı, 2012 yılı faaliyetlerini içeren "Milli Eğitim Bakanlığı 2012 Yılı Faaliyet Raporu" yayımlandı. Rapora göre, geçen yıl, 8 sınıftan mezun olarak liselere kayıt yaptıran öğrencilerin 46 bin 324'ü özel okulları tercih etti.
Milli Eğitim Bakanlığı, 2012 yılı faaliyetlerini içeren "Milli Eğitim Bakanlığı 2012 Yılı Faaliyet Raporu" yayımlandı.
Rapora göre, ortaöğretimde 2012-2013 eğitim ve öğretim yılına başlamak üzere 168 anadolu lisesi, 3 fen lisesi, 2 anadolu öğretmen lisesi, 1 güzel sanatlar ve spor lisesi ve 1 genel lise olmak üzere 175 okul açıldı. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı 3 bin 304 okuldaki 59 bin 450 derslikte, 1 milyon 816 bin 149 öğrenci öğrenim gördü. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 31 oldu.
2012-2013 eğitim öğretim yılında fen liselerinde 38 bin 670, anadolu öğretmen liselerinde 96 bin 25, sosyal bilimler liselerinde 8 bin 266, anadolu liselerinde 895 bin 360, güzel sanatlar liselerinde 20 bin 840, düz liselerde ise 756 bin 998 öğrenci eğitim gördü.
2012 yılında 8. sınıftan mezun olan ortaöğretime kayıt yaptıran 1 milyon 128 bin 557 öğrencinin 444 bin 718'i 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı düz lise, anadolu lisesi, fen lisesi, sosyal bilimler lisesi, anadolu öğretmen lisesi ve güzel sanatlar liselerine, 171 bin 279'u Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne bağlı imam hatip liselerine, 460 bin 260'ı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü bağlı meslek liselerine, 5 bin 534'ü Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı liselere, 442'si polis koleji, müzik ve sahne sanatları liselerine, 46 bin 324'ü Özel Öğretim Genel Müdürlüğüne bağlı özel liselere kayıt yaptırdı.
2011-2012 eğitim öğretim yılında okul öncesi eğitim çağı çocukların (48-72 ay çağ nüfusunun) yüzde 44.04’ü okullaştı. 2012 yılı için merkezi bütçeden 235 anaokulu planlanmış olup hayırsever, tadilat, dönüşüm, kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıklarıyla birlikte 305 anaokulu hizmete açıldı.
133 bin 72 öğrenci burs alıyor
Geçen yıl 47 öğrenci pansiyonu hizmete açıldı. Bu şekilde 9 bin 212 yatak kapasitesi sisteme eklendi. Bakanlık bu sayılarla 2012 yılı hedefi olan yüzde 5 oranında burslu ve yatılı öğrenci sayısını artırmak hedefine ulaştı. 2012-2013 eğitim öğretim yılında 122 bin 1 öğrenci de barınma hizmetlerinden faydalandı. Bu rakamın toplam öğrenci sayısı içerisindeki oranı ise yaklaşık yüzde 7 oldu.
2013 yılı verilerine göre genel ortaöğretim kurumlarında 63 bin 763 erkek, 69 bin 309 kız öğrenci olmak üzere toplam 133 bin 72 öğrenciye 3 ayda bir 375 lira burs veriliyor.
Son Güncelleme: Perşembe, 01 Ağustos 2013 14:43
Gösterim: 1843
AK Parti Hükümeti’ne yakınlığıyla bilinen Star Gazetesi Köşe Yazarı Fehmi KORU, bugünkü köşesinde hükümetin dershaneleri kapatma kararını eleştirdi.
Star Gazetesi Yazarı Fehmi Koru bugünkü köşesinde hükümetin dershaneleri kapatma kararını böyle eleştirdi.
Koru, yazısında “Her dereceli okula girmenin sınavla belirlendiği bir ülkede ‘dershane kapatmak’ size mantıklı geliyor mu? Her düzeyde öğrenciler, test sistemiyle yapılan sınavlarda başarılı olabilmek için okul-dışı vakitlerini dershanelerde geçiriyorlar; sonuçta ticari kurumlar bunlar ve izinle açılıyorlar... Dahası, hükümetin yetiştirmeyi amaçladığını bildiğimiz ‘yeni nesil’ örneğine uygun çalışanları da az değil dershanelerin... Ancak, hükümet, dershaneleri kapatma niyetinde ısrarlı görünüyor...” dedi.
Fehmi Koru’nun bugünkü yazısı;
Mantık zorlanıyorsa, iki defa düşünmek lâzım
Serbest piyasa ekonomisi uygulanan, her dereceli okula girmenin sınavla belirlendiği bir ülkede ‘dershane kapatmak’ size mantıklı geliyor mu? Her düzeyde öğrenciler, test sistemiyle yapılan sınavlarda başarılı olabilmek için okul-dışı vakitlerini dershanelerde geçiriyorlar; sonuçta ticari kurumlar bunlar ve izinle açılıyorlar... Dahası, hükümetin yetiştirmeyi amaçladığını bildiğimiz ‘yeni nesil’ örneğine uygun çalışanları da az değil dershanelerin...
Ancak, hükümet, dershaneleri kapatma niyetinde ısrarlı görünüyor...
Mantığı zorlayan tek konu bu olsa neyse... Kısa süre öncesine kadar kendisini ziyarete gidenlere “Biz bu arkadaşlardan çok memnunuz, Allah yollarını açık etsin, onlar sayesinde ülke çok mesafe aldı” diyen bir Hocaefendi’yi sevenlerin okuduğu yayın organları, şimdilerde, tam da bu noktada eleştiriye muhatap... Gazetelerde, doğrudan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı hedef alan hükümet aleyhtarı yayınlar yapıldığı eleştirisi bu...
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
AK Parti Hükümeti’ne yakınlığıyla bilinen Star Gazetesi Köşe Yazarı Fehmi KORU, bugünkü köşesinde hükümetin dershaneleri kapatma kararını eleştirdi.
Star Gazetesi Yazarı Fehmi Koru bugünkü köşesinde hükümetin dershaneleri kapatma kararını böyle eleştirdi.
Koru, yazısında “Her dereceli okula girmenin sınavla belirlendiği bir ülkede ‘dershane kapatmak’ size mantıklı geliyor mu? Her düzeyde öğrenciler, test sistemiyle yapılan sınavlarda başarılı olabilmek için okul-dışı vakitlerini dershanelerde geçiriyorlar; sonuçta ticari kurumlar bunlar ve izinle açılıyorlar... Dahası, hükümetin yetiştirmeyi amaçladığını bildiğimiz ‘yeni nesil’ örneğine uygun çalışanları da az değil dershanelerin... Ancak, hükümet, dershaneleri kapatma niyetinde ısrarlı görünüyor...” dedi.
Fehmi Koru’nun bugünkü yazısı;
Mantık zorlanıyorsa, iki defa düşünmek lâzım
Serbest piyasa ekonomisi uygulanan, her dereceli okula girmenin sınavla belirlendiği bir ülkede ‘dershane kapatmak’ size mantıklı geliyor mu? Her düzeyde öğrenciler, test sistemiyle yapılan sınavlarda başarılı olabilmek için okul-dışı vakitlerini dershanelerde geçiriyorlar; sonuçta ticari kurumlar bunlar ve izinle açılıyorlar... Dahası, hükümetin yetiştirmeyi amaçladığını bildiğimiz ‘yeni nesil’ örneğine uygun çalışanları da az değil dershanelerin...
Ancak, hükümet, dershaneleri kapatma niyetinde ısrarlı görünüyor...
Mantığı zorlayan tek konu bu olsa neyse... Kısa süre öncesine kadar kendisini ziyarete gidenlere “Biz bu arkadaşlardan çok memnunuz, Allah yollarını açık etsin, onlar sayesinde ülke çok mesafe aldı” diyen bir Hocaefendi’yi sevenlerin okuduğu yayın organları, şimdilerde, tam da bu noktada eleştiriye muhatap... Gazetelerde, doğrudan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı hedef alan hükümet aleyhtarı yayınlar yapıldığı eleştirisi bu...
Son Güncelleme: Perşembe, 01 Ağustos 2013 12:24
Gösterim: 1764
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden Şişli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderilen resmi bir yazı, Türkiye’de nüfus kayıtlarıyla ilgili bugüne kadar bilinmeyen bir gerçeği günışığına çıkardı.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından kaleme alınan resmi bir yazı, vukuatlı nüfus kayıtlarında gizli 'soy kodu' kullanıldığını ortaya çıkardı.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün resmi nitelikli yazısında Türkiye vatandaşı Ermenilerin 'soy kodu'nun '2' olduğu ifadesi yer alıyor. Nüfus müdürlüklerinde gizli tutulan 'soy kodu', talep eden devlet kurumlarına resmi bir yazıyla bildiriliyor.
Bugün çıkan AGOS gazetesinin manşetten duyurduğu habere göre Ermeni kimliğine geri dönen bir anne, yasal hakkını kullanarak çocuğunu Ermeni anakoluna kaydettirmek istedi. BU esnada İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından verilen resmi nitelikli bir belgede 'soy esasına göre fişleme' gerçeğiyle karşılaştı.
AGOS gazetesinden Ferda Balancar'ın haberi şöyle:
90 yıldır ‘soy kodu’ ile fişlemişler
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden Şişli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderilen resmi bir yazı, Türkiye’de nüfus kayıtlarıyla ilgili bugüne kadar bilinmeyen bir gerçeği günışığına çıkardı. İstanbul İl Milli Eğitim Müdür yardımcılarından birinin imzasını taşıyan resmi yazıda, 1923 yılından bu yana ‘vukuatlı’ nüfus kayıtlarının gizli ‘soy kodu’ taşıdığı belirtiliyor. Aynı yazıda soy koduna örnek olarak ‘Ermeni vatandaşlarımızın soy kodu 2’dir’ ifadesi yer alıyor.
Bir geri dönüş hikâyesi
Her şey İstanbul’daki bir Ermeni anaokuluna çocuğunu kaydettirmek isteyen bir ebeveynin verdiği mücadeleyle başladı. Öğrencinin velisi olmak isteyen anne, vaftiz olup kendi kimliğine dönmüş bir Ermeni. Anne, atalarının kimliğine geri dönerken, nüfus cüzdanındaki din hanesini Hıristiyan olarak değiştirir; çocuğun babasının kimliğinin din hanesinde ise Müslüman yazmaya devam eder. Anne babanın çocuklarını kaydettirmek istedikleri Ermeni anaokulunun müdürlüğü ise, yasal mevzuat gereği kendilerine şu cevabı verir: “Milli Eğitim’den okula kayıt yaptırmanızda bir sakınca olmadığına dair resmi izin belgesi alın.”
Ailenin avukatı İsmail Cem Halavurt, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvuruda bulunarak, çocuğun Ermeni anaokuluna kayıt yaptırmasının önünde bir engel olmadığına dair resmi yazı talep eder. Avukat Halavurt’un talebini değerlendiren İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılarından Ahmet Molak, Şişli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne hitaben resmi bir yazı yazar ve Halavurt’a bu yazıyla birlikte ilçe milli eğitim müdürlüğüne başvurmasını söyler. Molak’ın imzasını taşıyan resmi yazıda şu ifadeler yer alıyor:
“…Söz konusu okullara kayıt olacak öğrencinin velisinin mahkeme kararı ile din, isim, mezhep değiştirip değiştirmediğinin bilinmesi, 1923 yılından bu yana ‘Vukuatlı’ nüfus kayıtlarının gizli soy kodunun da (nüfus kayıt örneğinde Ermeni vatandaşlarımızın soy kodu 2 dir) çıkartılması gerektiğinden ancak adı geçen öğrencinin velisinin ilgili nüfus ve vatandaşlık müdürlüğünden nüfus kayıt örneğinde gizli soy kodunun 2 olması halinde kaydının yapılabileceği hususunda gereğini rica ederim.”
Bakanlık ne diyecek?
Avukat Halavurt ve ailenin, çocuğun Ermeni anaokuluna kayıt olabilmesi için verdikleri mücadele hâlâ sürüyor. Şimdi bir resmi mercinin kendilerine “Evet sizin gizli soy kodunuz 2’dir, çocuğunuzu Ermeni okuluna kaydettirebilirsiniz” demesini bekliyorlar. Bu talebe cevap veren resmi bir merci henüz yok. Ancak iki resmi kurumun, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı’nın kamuoyuna 1923’ten beri gizli olarak uygulanmakta olan ‘soy kodu’nun ne anlama geldiğini ve neden böyle bir uygulamaya gerek duyulduğunu bir an önce açıklaması gerekiyor.
FERDA BALANCAR / Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Agos gazetesi ayrıca, bu belgenin fotoğrafını yayınladığı 1. sayfasından, TBMM, Hükümet, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün yanıtlaması talebiyle şu soruları yöneltti: - Soy kodu uygulaması hangi amaçla yürürlüğe konmuştur? - Bugüne kadar neden hiçbir hükümet bu uygulamaya son vermemiştir? - Hangi vatandaşlar, hangi soy kodu ile tanımlanmıştır? - Bu soy kodu uygulaması yargı kurumları tarafından da dikkate alınmış mıdır? - Alınmışsa, yargı süreçleri bundan ne şekilde etkilenmiştir? - Yeni anayasayı tartışan TBMM ve hükümet, bu uygulamanın sona erdirilmesi için girişimde bulunacak mı?
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden Şişli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderilen resmi bir yazı, Türkiye’de nüfus kayıtlarıyla ilgili bugüne kadar bilinmeyen bir gerçeği günışığına çıkardı.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından kaleme alınan resmi bir yazı, vukuatlı nüfus kayıtlarında gizli 'soy kodu' kullanıldığını ortaya çıkardı.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün resmi nitelikli yazısında Türkiye vatandaşı Ermenilerin 'soy kodu'nun '2' olduğu ifadesi yer alıyor. Nüfus müdürlüklerinde gizli tutulan 'soy kodu', talep eden devlet kurumlarına resmi bir yazıyla bildiriliyor.
Bugün çıkan AGOS gazetesinin manşetten duyurduğu habere göre Ermeni kimliğine geri dönen bir anne, yasal hakkını kullanarak çocuğunu Ermeni anakoluna kaydettirmek istedi. BU esnada İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından verilen resmi nitelikli bir belgede 'soy esasına göre fişleme' gerçeğiyle karşılaştı.
AGOS gazetesinden Ferda Balancar'ın haberi şöyle:
90 yıldır ‘soy kodu’ ile fişlemişler
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden Şişli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderilen resmi bir yazı, Türkiye’de nüfus kayıtlarıyla ilgili bugüne kadar bilinmeyen bir gerçeği günışığına çıkardı. İstanbul İl Milli Eğitim Müdür yardımcılarından birinin imzasını taşıyan resmi yazıda, 1923 yılından bu yana ‘vukuatlı’ nüfus kayıtlarının gizli ‘soy kodu’ taşıdığı belirtiliyor. Aynı yazıda soy koduna örnek olarak ‘Ermeni vatandaşlarımızın soy kodu 2’dir’ ifadesi yer alıyor.
Bir geri dönüş hikâyesi
Her şey İstanbul’daki bir Ermeni anaokuluna çocuğunu kaydettirmek isteyen bir ebeveynin verdiği mücadeleyle başladı. Öğrencinin velisi olmak isteyen anne, vaftiz olup kendi kimliğine dönmüş bir Ermeni. Anne, atalarının kimliğine geri dönerken, nüfus cüzdanındaki din hanesini Hıristiyan olarak değiştirir; çocuğun babasının kimliğinin din hanesinde ise Müslüman yazmaya devam eder. Anne babanın çocuklarını kaydettirmek istedikleri Ermeni anaokulunun müdürlüğü ise, yasal mevzuat gereği kendilerine şu cevabı verir: “Milli Eğitim’den okula kayıt yaptırmanızda bir sakınca olmadığına dair resmi izin belgesi alın.”
Ailenin avukatı İsmail Cem Halavurt, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvuruda bulunarak, çocuğun Ermeni anaokuluna kayıt yaptırmasının önünde bir engel olmadığına dair resmi yazı talep eder. Avukat Halavurt’un talebini değerlendiren İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılarından Ahmet Molak, Şişli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne hitaben resmi bir yazı yazar ve Halavurt’a bu yazıyla birlikte ilçe milli eğitim müdürlüğüne başvurmasını söyler. Molak’ın imzasını taşıyan resmi yazıda şu ifadeler yer alıyor:
“…Söz konusu okullara kayıt olacak öğrencinin velisinin mahkeme kararı ile din, isim, mezhep değiştirip değiştirmediğinin bilinmesi, 1923 yılından bu yana ‘Vukuatlı’ nüfus kayıtlarının gizli soy kodunun da (nüfus kayıt örneğinde Ermeni vatandaşlarımızın soy kodu 2 dir) çıkartılması gerektiğinden ancak adı geçen öğrencinin velisinin ilgili nüfus ve vatandaşlık müdürlüğünden nüfus kayıt örneğinde gizli soy kodunun 2 olması halinde kaydının yapılabileceği hususunda gereğini rica ederim.”
Bakanlık ne diyecek?
Avukat Halavurt ve ailenin, çocuğun Ermeni anaokuluna kayıt olabilmesi için verdikleri mücadele hâlâ sürüyor. Şimdi bir resmi mercinin kendilerine “Evet sizin gizli soy kodunuz 2’dir, çocuğunuzu Ermeni okuluna kaydettirebilirsiniz” demesini bekliyorlar. Bu talebe cevap veren resmi bir merci henüz yok. Ancak iki resmi kurumun, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı’nın kamuoyuna 1923’ten beri gizli olarak uygulanmakta olan ‘soy kodu’nun ne anlama geldiğini ve neden böyle bir uygulamaya gerek duyulduğunu bir an önce açıklaması gerekiyor.
FERDA BALANCAR / Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Agos gazetesi ayrıca, bu belgenin fotoğrafını yayınladığı 1. sayfasından, TBMM, Hükümet, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün yanıtlaması talebiyle şu soruları yöneltti: - Soy kodu uygulaması hangi amaçla yürürlüğe konmuştur? - Bugüne kadar neden hiçbir hükümet bu uygulamaya son vermemiştir? - Hangi vatandaşlar, hangi soy kodu ile tanımlanmıştır? - Bu soy kodu uygulaması yargı kurumları tarafından da dikkate alınmış mıdır? - Alınmışsa, yargı süreçleri bundan ne şekilde etkilenmiştir? - Yeni anayasayı tartışan TBMM ve hükümet, bu uygulamanın sona erdirilmesi için girişimde bulunacak mı?
Son Güncelleme: Perşembe, 01 Ağustos 2013 14:58
Gösterim: 2424
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dershanelerin kapatılmasının ne Bakanlar Kurulu ne de Meclis gündeminde olduğunu söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dün Zaman Gazetesi'nde çıkan ‘dershaneler kapatılacak’ tartışmalarını fırsat bilip öğrencileri dolandırmaya çalışan interaktif yayıncılar haberini ‘gazetecilik başarısı’ olarak niteledi. Kapatma kararının ne Bakanlar Kurulu ne de Meclis gündeminde olduğunu söyledi.
Zaman Gazetesi’nin haberine göre, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dün gazetede manşetten verilen ‘Merdivenaltı sanal eğitim furyası’ haberini ‘Önemli bir gazetecilik başarısı’ olarak niteledi. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, “Dershaneleri kapatacağız.” çıkışına rağmen ortada bir yasal düzenleme olmadığına dikkat çeken Şahin, “Dolayısıyla dershaneler kapatılmış değildir. Fakat bazı istismarcılar, sanki dershaneler kapatılmış gibi bir hava vererek vatandaşı kandırabilir. Buna karşı dikkatli olmak gerekir. Zaman’ın bu haberi, halkı uyarmak adına yerinde bir haberdir. Vatandaşların bu tür haberlere kanmaması gerekir.” yorumunu yaptı.
Mehmet Ali Şahin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın direktifiyle AK Parti Genel Merkezi bünyesinde kurulan ‘Dershane Komisyonu’nun da başkanı idi. Komisyon, ‘dershanelerin kapatılmasının yol açacağı mahzurları’ anlatan raporunu, geçtiğimiz mayıs ayında Erdoğan’a sunmuştu. Bakan Avcı da 4 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında, “Dershaneler önümüzdeki yıl kapatılacak.” demiş ve velilere kayıt için acele etmeme çağrısında bulunmuştu. Şahin, bu karara bazı çekinceler getiriyor. “Sayın Bakan’ın böyle bir açıklama yapmasının sebebini ve gerekçesini bilemem. Fakat bizim hazırlamış olduğumuz o raporu da mutlaka incelemişlerdir.” diyen Şahin, dershaneleri oluşturan şartlar ortadan kaldırılmadan ya da kapatıldıktan sonra gün yüzüne çıkacak problemlerle ilgili tedbirler alınmadan adım atılmaması gerektiği görüşünde. Bu alanla ilgili mutlaka bir düzenleme yapılacağına işaret eden genel başkan yardımcısı, şu ifadeleri kullandı: “Dershaneler özel okullara dönüşecekse de kapatılacaksa da bir yasal düzenleme şart. Milli Eğitim Bakanlığı, dershaneler kapatılacak diye bir açıklama yaptığına göre herhalde bir yasal düzenleme üzerinde de çalışıyordur. Fakat ne Bakanlar Kurulu’nun gündeminde ne de Meclis gündeminde böyle bir konu yok şu anda. Dershaneler nasıl özel okullara dönüştürülecek, devlet kendilerine hangi katkıları sağlayacak, bütün bunların da ayrıca görüşülmesi, düşünülmesi ve yapılacak yasal düzenlemenin bunları da içermesi gerekir. Dolayısıyla sadece ‘dershaneleri kapattık’ demekle çözülecek ve ortadan kaldırılacak bir sorunla karşı karşıya değiliz. Birçok yönüyle incelenmesi, değerlendirilmesi gereken bir gerçekle karşı karşıyayız.”
Kendilerinin komisyon olarak çalışma yaparken dünya örneklerini de incelediklerini belirten Mehmet Ali Şahin, şu değerlendirmeleri yaptı: “Bazı ülkeler, ki Güney Kore onlardan biridir. Bir zamanlar dershaneleri yasaklamış ama olumsuz sonuçlarını görünce daha sonra tekrar dershaneciliğe izin vermiş. Hatta yasaklamadan önceki durumla şimdiki durum kıyaslandığında, dershaneciliğin çok daha yaygın bir hale geldiğini görüyoruz. O bakımdan dünya örneklerini de göz önünde bulundurarak hareket edilmesinde yarar görüyorum. Mutlaka bakanlığımız bu çalışmaları yaparken dünya örneklerini de göz önünde bulundurmalıdır. Yani önümüzde bir örnek varken deneme yanılma yöntemiyle yol almaktansa bu örneklerden hareketle iş yapmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.”
Kaynak Zaman
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dershanelerin kapatılmasının ne Bakanlar Kurulu ne de Meclis gündeminde olduğunu söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dün Zaman Gazetesi'nde çıkan ‘dershaneler kapatılacak’ tartışmalarını fırsat bilip öğrencileri dolandırmaya çalışan interaktif yayıncılar haberini ‘gazetecilik başarısı’ olarak niteledi. Kapatma kararının ne Bakanlar Kurulu ne de Meclis gündeminde olduğunu söyledi.
Zaman Gazetesi’nin haberine göre, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dün gazetede manşetten verilen ‘Merdivenaltı sanal eğitim furyası’ haberini ‘Önemli bir gazetecilik başarısı’ olarak niteledi. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, “Dershaneleri kapatacağız.” çıkışına rağmen ortada bir yasal düzenleme olmadığına dikkat çeken Şahin, “Dolayısıyla dershaneler kapatılmış değildir. Fakat bazı istismarcılar, sanki dershaneler kapatılmış gibi bir hava vererek vatandaşı kandırabilir. Buna karşı dikkatli olmak gerekir. Zaman’ın bu haberi, halkı uyarmak adına yerinde bir haberdir. Vatandaşların bu tür haberlere kanmaması gerekir.” yorumunu yaptı.
Mehmet Ali Şahin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın direktifiyle AK Parti Genel Merkezi bünyesinde kurulan ‘Dershane Komisyonu’nun da başkanı idi. Komisyon, ‘dershanelerin kapatılmasının yol açacağı mahzurları’ anlatan raporunu, geçtiğimiz mayıs ayında Erdoğan’a sunmuştu. Bakan Avcı da 4 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında, “Dershaneler önümüzdeki yıl kapatılacak.” demiş ve velilere kayıt için acele etmeme çağrısında bulunmuştu. Şahin, bu karara bazı çekinceler getiriyor. “Sayın Bakan’ın böyle bir açıklama yapmasının sebebini ve gerekçesini bilemem. Fakat bizim hazırlamış olduğumuz o raporu da mutlaka incelemişlerdir.” diyen Şahin, dershaneleri oluşturan şartlar ortadan kaldırılmadan ya da kapatıldıktan sonra gün yüzüne çıkacak problemlerle ilgili tedbirler alınmadan adım atılmaması gerektiği görüşünde. Bu alanla ilgili mutlaka bir düzenleme yapılacağına işaret eden genel başkan yardımcısı, şu ifadeleri kullandı: “Dershaneler özel okullara dönüşecekse de kapatılacaksa da bir yasal düzenleme şart. Milli Eğitim Bakanlığı, dershaneler kapatılacak diye bir açıklama yaptığına göre herhalde bir yasal düzenleme üzerinde de çalışıyordur. Fakat ne Bakanlar Kurulu’nun gündeminde ne de Meclis gündeminde böyle bir konu yok şu anda. Dershaneler nasıl özel okullara dönüştürülecek, devlet kendilerine hangi katkıları sağlayacak, bütün bunların da ayrıca görüşülmesi, düşünülmesi ve yapılacak yasal düzenlemenin bunları da içermesi gerekir. Dolayısıyla sadece ‘dershaneleri kapattık’ demekle çözülecek ve ortadan kaldırılacak bir sorunla karşı karşıya değiliz. Birçok yönüyle incelenmesi, değerlendirilmesi gereken bir gerçekle karşı karşıyayız.”
Kendilerinin komisyon olarak çalışma yaparken dünya örneklerini de incelediklerini belirten Mehmet Ali Şahin, şu değerlendirmeleri yaptı: “Bazı ülkeler, ki Güney Kore onlardan biridir. Bir zamanlar dershaneleri yasaklamış ama olumsuz sonuçlarını görünce daha sonra tekrar dershaneciliğe izin vermiş. Hatta yasaklamadan önceki durumla şimdiki durum kıyaslandığında, dershaneciliğin çok daha yaygın bir hale geldiğini görüyoruz. O bakımdan dünya örneklerini de göz önünde bulundurarak hareket edilmesinde yarar görüyorum. Mutlaka bakanlığımız bu çalışmaları yaparken dünya örneklerini de göz önünde bulundurmalıdır. Yani önümüzde bir örnek varken deneme yanılma yöntemiyle yol almaktansa bu örneklerden hareketle iş yapmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.”
Kaynak Zaman
Son Güncelleme: Perşembe, 01 Ağustos 2013 14:00
Gösterim: 3228