Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Erzurum Atatürk Üniversitesi öğrencileri, yaptıkları eylemle pedagojik formasyon uygulamasının yeniden yürürlüğe konulmasını istedi.
pedagojik_1Atatürk Üniversitesi Kampüsü içerisindeki Rektörlük binası önünde toplanan bir grup öğrenci, kendilerine öğretmen olma yolunu açan formasyon uygulamasının kaldırılmasına tepki gösterdi. Eyleme çeşitli fakültelerden katılan öğrenciler, "Baba beni okuldan al öğretmen olamıyorum" yazılı bir pankart açtılar. Öğrenciler adına basın açıklaması yapan Güzel Sanatlar Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Hüseyin Rençber, 2009 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kaldırılan formasyon uygulamasının yeniden yürürlüğe
konulmasını istediklerini belirterek, "İşte bizler Atatürk Üniversitesi öğrencileri olarak verilmiş olan pedagojik formasyonun durdurulmasına yönelik kararın geri çekilmesini ve bizim gibi binlerce öğrencinin mağduriyetinin giderilmesini istiyoruz" dedi.
Boş pankart açan bir öğrenci ise, "Bu pankart boş, hiçbir şey yazılı değil. Anlamı da bizde 5 yıl okuyoruz, mezun oluyoruz ve sonuç hiçbir şey olamıyoruz. 4 eşittir sıfır, 5 eşittir sıfır. Bu da 4 yıl okuyoruz, 1 yılda bunun hazırlığı var. Ama yine sonuç sıfır" diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından öğrenciler, seslerinin duyulmadığını belirterek, 1 dakikalık sessiz eylem yaptılar schweizer-apotheke.de. Eylem olaysız şekilde sona ererken, çok sayıda güvenlik görevlisi olumsuz bir olay yaşanmaması için tedbir aldı.

> Öğretmen adaylarından formasyon eylemi

Erzurum Atatürk Üniversitesi öğrencileri, yaptıkları eylemle pedagojik formasyon uygulamasının yeniden yürürlüğe konulmasını istedi.
pedagojik_1Atatürk Üniversitesi Kampüsü içerisindeki Rektörlük binası önünde toplanan bir grup öğrenci, kendilerine öğretmen olma yolunu açan formasyon uygulamasının kaldırılmasına tepki gösterdi. Eyleme çeşitli fakültelerden katılan öğrenciler, "Baba beni okuldan al öğretmen olamıyorum" yazılı bir pankart açtılar. Öğrenciler adına basın açıklaması yapan Güzel Sanatlar Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Hüseyin Rençber, 2009 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kaldırılan formasyon uygulamasının yeniden yürürlüğe
konulmasını istediklerini belirterek, "İşte bizler Atatürk Üniversitesi öğrencileri olarak verilmiş olan pedagojik formasyonun durdurulmasına yönelik kararın geri çekilmesini ve bizim gibi binlerce öğrencinin mağduriyetinin giderilmesini istiyoruz" dedi.
Boş pankart açan bir öğrenci ise, "Bu pankart boş, hiçbir şey yazılı değil. Anlamı da bizde 5 yıl okuyoruz, mezun oluyoruz ve sonuç hiçbir şey olamıyoruz. 4 eşittir sıfır, 5 eşittir sıfır. Bu da 4 yıl okuyoruz, 1 yılda bunun hazırlığı var. Ama yine sonuç sıfır" diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından öğrenciler, seslerinin duyulmadığını belirterek, 1 dakikalık sessiz eylem yaptılar schweizer-apotheke.de. Eylem olaysız şekilde sona ererken, çok sayıda güvenlik görevlisi olumsuz bir olay yaşanmaması için tedbir aldı.

Son Güncelleme: Cuma, 24 Şubat 2012 16:36

Gösterim: 2074

DES, Başbakan Erdoğan’a gönderdiği mektupta, öğretmen ve öğretim elemanlarının kamuda en düşük maaş alan grup haline geldiğini ifade ederek, öğretmenler başta olmak üzere eğitim çalışanlarına ek bir ödeme yapılmasını talep etti.

Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı ve Genel Sekreter İshak Çelebi imzasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup gönderildi. Mektupta, öğretmen ve öğretim elemanlarının kamuda en düşük maaş alan grup haline geldiği ifade edilerek, öğretmenler başta olmak üzere eğitim çalışanlarına ek bir ödeme yapılması talep edildi. Mektupta, 2011 yılı sonunda çıkarılan 666 sayılı KHK ile aynı unvanla çalışan farklı kurumlardaki personele yönelik ücret eşitsizliğinin büyük oranda giderildiğini ancak öğretmen ve öğretim elemanlarının farklı kurumlarda eşitlerinin bulunmadığı için ek ödemelerinin artırılmadığını belirtildi. En düşük öğretmen aylığının bin 585 TL, ortalama öğretmen aylığının bin 750 TL olduğu hatırlatılan mektupta, dört kişilik bir öğretmen ailesinin kira, gıda, giyecek, yakacak, eğitim, sağlık, haberleşme, ulaşım, aydınlatma ve temizlik gibi zorunlu ve vazgeçilemez ihtiyaçlarını karşılamakta büyük sıkıntılar yaşadığına dikkat çekildi.

 

‘Memurlara da grev ve siyaset hakkının verilmesini istiyoruz’

Mektupta, sendika olarak çeşitli kampanya ve faaliyetlerle "evet" yönünde destek verdikleri 12 Eylül Referandumu’ndan bu tarafa yaklaşık 17 aydır Toplu Sözleşme Yasası için beklediklerini bildiren Avcı, "Kamu işçilerine verildiği gibi memurlara da grev ve siyaset hakkının verilmesini istiyoruz. Kaliteli, katılımcı ve çağdaş Türk siyaseti için memurlara siyaset hakkının verilmesi elzemdir. Sendikacılık bu sayede sosyal hastalıkların ve siyasi hesapların girdabından kurtulacak, bölgesel güç ve küresel aktör olma yolunda hızlı ilerleyen ülkemizin önemli lokomotif güçlerinden birisi haline gelecektir" dedi.

(Milliyet)

> DES: Öğretmen ve öğretim elemanlarının maaşı yetersiz

DES, Başbakan Erdoğan’a gönderdiği mektupta, öğretmen ve öğretim elemanlarının kamuda en düşük maaş alan grup haline geldiğini ifade ederek, öğretmenler başta olmak üzere eğitim çalışanlarına ek bir ödeme yapılmasını talep etti.

Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı ve Genel Sekreter İshak Çelebi imzasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup gönderildi. Mektupta, öğretmen ve öğretim elemanlarının kamuda en düşük maaş alan grup haline geldiği ifade edilerek, öğretmenler başta olmak üzere eğitim çalışanlarına ek bir ödeme yapılması talep edildi. Mektupta, 2011 yılı sonunda çıkarılan 666 sayılı KHK ile aynı unvanla çalışan farklı kurumlardaki personele yönelik ücret eşitsizliğinin büyük oranda giderildiğini ancak öğretmen ve öğretim elemanlarının farklı kurumlarda eşitlerinin bulunmadığı için ek ödemelerinin artırılmadığını belirtildi. En düşük öğretmen aylığının bin 585 TL, ortalama öğretmen aylığının bin 750 TL olduğu hatırlatılan mektupta, dört kişilik bir öğretmen ailesinin kira, gıda, giyecek, yakacak, eğitim, sağlık, haberleşme, ulaşım, aydınlatma ve temizlik gibi zorunlu ve vazgeçilemez ihtiyaçlarını karşılamakta büyük sıkıntılar yaşadığına dikkat çekildi.

 

‘Memurlara da grev ve siyaset hakkının verilmesini istiyoruz’

Mektupta, sendika olarak çeşitli kampanya ve faaliyetlerle "evet" yönünde destek verdikleri 12 Eylül Referandumu’ndan bu tarafa yaklaşık 17 aydır Toplu Sözleşme Yasası için beklediklerini bildiren Avcı, "Kamu işçilerine verildiği gibi memurlara da grev ve siyaset hakkının verilmesini istiyoruz. Kaliteli, katılımcı ve çağdaş Türk siyaseti için memurlara siyaset hakkının verilmesi elzemdir. Sendikacılık bu sayede sosyal hastalıkların ve siyasi hesapların girdabından kurtulacak, bölgesel güç ve küresel aktör olma yolunda hızlı ilerleyen ülkemizin önemli lokomotif güçlerinden birisi haline gelecektir" dedi.

(Milliyet)

Son Güncelleme: Çarşamba, 22 Şubat 2012 11:18

Gösterim: 2023

buseMersin'in Erdemli ilçesinde evde bakım hizmeti alan spastik engelli Buse Nur Gümüş'ün hayalini 'öğretmenlik' mesleği süslüyor.

Buse için ailesi, evlerinin salonunu adeta bir dersliğe dönüştürürken, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nden görevlendirilen bir öğretmense küçük kıza eğitim vererek, onunla yakından ilgileniyor. Buse Nur Gümüş, "Büyüyünce ben de öğretmen olmak istiyorum" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nca (MEB) uygulamaya konulan yönergeyle birlikte evde ve hastanede eğitim hizmeti alan engelli öğrenciler ve aileleri, söz konusu hizmetten oldukça memnun. Türkiye genelinde olduğu gibi Mersin'de de 2010 yılı itibariyle uygulamaya başlanan yeni sistemle birlikte Erdemli ilçesine bağlı Kargıcık Mahallesi'nde bir okulda eğitim-öğretim gören 7 yaşındaki Buse Nur Gümüş de, artık evinde eğitim alıyor. Ailesi, kızlarının eğitimi için evlerinin oturma odasını adeta bir dersliğe
dönüştürürken, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından görevlendirilen bir öğretmen de her gün eve gelerek, küçük kızın eğitimiyle yakından ilgileniyor. Hastalığı nedeniyle yürüme ve görme bozukluğu olan ilköğretim birinci sınıf öğrencisi olan spastik engelli Buse Gümüş'ün, derslerindeyse oldukça başarılı olduğu belirtiliyor.
Kızının engeli nedeniyle normal bir eğitim kurumuna götürüp, burada eğitim almasını sağlamanın çok zor olduğunu anlatan baba Ahmet Gümüş, hayata geçirilen yeni uygulamanın kendilerini hem mutlu ettiğini, hem de kızlarının daha sağlıklı bir eğitim almasını sağladığını ifade etti. Gümüş, "Buse Nur, 7 yaşına doldurduğu için bu yıl okula gitmesi gerekiyordu. Bu nedenle de evimize yakın bir okula kaydını yaptırdık. Ama yürüyemediği ve görme bozukluğu olduğu için birebir benimle okula gitmesi gerekiyordu.
Onunla birlikte okula gidiyorduk ve sırada da beraber oturuyorduk. Onun okulda bütün ihtiyaçlarını ben karşılıyordum. Bu durum bana ve annesine çok büyük bir sıkıntı oluyordu" dedi.

Kendisinin sınıfta bulunmasının diğer çocukları ve öğretmenleri olumsuz etkilediğini vurgulayan Gümüş, "Aynı zamanda da sınıftaki havayı değiştiriyorduk. Çözüm aradık, evde ve hastanede eğitim verildiğini öğrendik. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne konuyla ilgili olarak başvuruda bulunduk. Bize doktor ve başhekim imzasıyla evde hizmet alabileceğimizi söylediler. Fakat bizim burada en büyük sıkıntımız bazı kurumların bu yasadan haberlerinin olmaması ve bize yardımcı olamamaları oldu. Ancak bu konuda Milli
Eğitim Müdürlüğü'müze ve şube müdürümüze çok teşekkür ediyorum. Bizlere neler yapmamız gerektiğini açıkladılar ve yol gösterdiler. Böylelikle de biz evde eğitime başlamış olduk" ifadesini kullandı.
Buse'nin okula gitmesinin kendilerine büyük bir yük olduğunu ve kendi işlerini yapamadıklarını dile getiren Ahmet Gümüş, konuşmasını da şöyle sürdürdü; "Okulda sürekli biz onunla olduğumuz için kendi işlerimizi yapamaz hale gelmiştik. Bir diğeri de Buse rahatsızlıkları dolayısıyla çok çabuk hastalanıyordu. Okula gidip gelmesi esnasında üşütüp hasta olabiliyordu. Ama evde eğitim hizmeti almaya başladığımızdan bu yana bütün bu durumlardan kurtulduk. Bizlere böyle bir imkan sundukları için devletimize
teşekkür ediyoruz. Ben inanıyorum ki, Buse Nur bire bir eğitim aldığı için evde okuldaki alacağı eğitimden daha iyisini alacak."
Yapılan bu uygulamadan çok memnun olduğunu ifade eden küçük Buse Nur Gümüş de, "Ayşe öğretmenimi çok seviyorum. Onunla yazı yazmasını öğreniyorum. Resim yapıyoruz, boyamalar yapıyoruz. Bende büyüyünce Ayşe öğretmenim gibi öğretmen olmak istiyorum" dedi.

> En büyük hayali öğretmen olmak

buseMersin'in Erdemli ilçesinde evde bakım hizmeti alan spastik engelli Buse Nur Gümüş'ün hayalini 'öğretmenlik' mesleği süslüyor.

Buse için ailesi, evlerinin salonunu adeta bir dersliğe dönüştürürken, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nden görevlendirilen bir öğretmense küçük kıza eğitim vererek, onunla yakından ilgileniyor. Buse Nur Gümüş, "Büyüyünce ben de öğretmen olmak istiyorum" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nca (MEB) uygulamaya konulan yönergeyle birlikte evde ve hastanede eğitim hizmeti alan engelli öğrenciler ve aileleri, söz konusu hizmetten oldukça memnun. Türkiye genelinde olduğu gibi Mersin'de de 2010 yılı itibariyle uygulamaya başlanan yeni sistemle birlikte Erdemli ilçesine bağlı Kargıcık Mahallesi'nde bir okulda eğitim-öğretim gören 7 yaşındaki Buse Nur Gümüş de, artık evinde eğitim alıyor. Ailesi, kızlarının eğitimi için evlerinin oturma odasını adeta bir dersliğe
dönüştürürken, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından görevlendirilen bir öğretmen de her gün eve gelerek, küçük kızın eğitimiyle yakından ilgileniyor. Hastalığı nedeniyle yürüme ve görme bozukluğu olan ilköğretim birinci sınıf öğrencisi olan spastik engelli Buse Gümüş'ün, derslerindeyse oldukça başarılı olduğu belirtiliyor.
Kızının engeli nedeniyle normal bir eğitim kurumuna götürüp, burada eğitim almasını sağlamanın çok zor olduğunu anlatan baba Ahmet Gümüş, hayata geçirilen yeni uygulamanın kendilerini hem mutlu ettiğini, hem de kızlarının daha sağlıklı bir eğitim almasını sağladığını ifade etti. Gümüş, "Buse Nur, 7 yaşına doldurduğu için bu yıl okula gitmesi gerekiyordu. Bu nedenle de evimize yakın bir okula kaydını yaptırdık. Ama yürüyemediği ve görme bozukluğu olduğu için birebir benimle okula gitmesi gerekiyordu.
Onunla birlikte okula gidiyorduk ve sırada da beraber oturuyorduk. Onun okulda bütün ihtiyaçlarını ben karşılıyordum. Bu durum bana ve annesine çok büyük bir sıkıntı oluyordu" dedi.

Kendisinin sınıfta bulunmasının diğer çocukları ve öğretmenleri olumsuz etkilediğini vurgulayan Gümüş, "Aynı zamanda da sınıftaki havayı değiştiriyorduk. Çözüm aradık, evde ve hastanede eğitim verildiğini öğrendik. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne konuyla ilgili olarak başvuruda bulunduk. Bize doktor ve başhekim imzasıyla evde hizmet alabileceğimizi söylediler. Fakat bizim burada en büyük sıkıntımız bazı kurumların bu yasadan haberlerinin olmaması ve bize yardımcı olamamaları oldu. Ancak bu konuda Milli
Eğitim Müdürlüğü'müze ve şube müdürümüze çok teşekkür ediyorum. Bizlere neler yapmamız gerektiğini açıkladılar ve yol gösterdiler. Böylelikle de biz evde eğitime başlamış olduk" ifadesini kullandı.
Buse'nin okula gitmesinin kendilerine büyük bir yük olduğunu ve kendi işlerini yapamadıklarını dile getiren Ahmet Gümüş, konuşmasını da şöyle sürdürdü; "Okulda sürekli biz onunla olduğumuz için kendi işlerimizi yapamaz hale gelmiştik. Bir diğeri de Buse rahatsızlıkları dolayısıyla çok çabuk hastalanıyordu. Okula gidip gelmesi esnasında üşütüp hasta olabiliyordu. Ama evde eğitim hizmeti almaya başladığımızdan bu yana bütün bu durumlardan kurtulduk. Bizlere böyle bir imkan sundukları için devletimize
teşekkür ediyoruz. Ben inanıyorum ki, Buse Nur bire bir eğitim aldığı için evde okuldaki alacağı eğitimden daha iyisini alacak."
Yapılan bu uygulamadan çok memnun olduğunu ifade eden küçük Buse Nur Gümüş de, "Ayşe öğretmenimi çok seviyorum. Onunla yazı yazmasını öğreniyorum. Resim yapıyoruz, boyamalar yapıyoruz. Bende büyüyünce Ayşe öğretmenim gibi öğretmen olmak istiyorum" dedi.

Son Güncelleme: Pazar, 19 Şubat 2012 14:28

Gösterim: 3079

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi ve CHP Ankara Milletvekili Levent Öz, Türkiye'de binlerce kadının şiddet ve tacize maruz kalmasına rağmen bunun sadece yüzde 2'sinin adliyeye intikal ettiğini söyledi.

tbmm leventÖz, Adana'da tacize uğrayan öğretmenlere sahip çıkılması yerine onların başka bir okula sürgün edilmesinin ise kabul edilemez olduğunu, konuyu komisyona taşıyacaklarını belirtti.
Adana merkezdeki Semerkant İlköğretim Okulu'nda okul müdürü ve bir hizmetlinin tacizine maruz kaldıkları ileri sürülen S.T. ve H.G. adlı iki öğretmenin, konuyla ilgili olarak Adana 10. Asliye Ceza Mahkemesi'ne açtıkları dava sonrasında bir başka okula tayin edildiği yönündeki iddiaların yankısı sürüyor. Konuyla ilgili olarak CHP İl Binası'nda Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Kamuran Karaca ile birlikte toplantı düzenleyen TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi ve CHP Ankara Milletvekili Levent Öz,
yaşananların kabul edilemez olduğunu söyledi. CHP İl Başkanı Zeydan Karalar'ın da hazır bulunduğu toplantıda konuşan Gök, kadına yönelik şiddet ve tacizin Türkiye'de yaygın olarak görülen bir insan hakkı ihlali olduğunu ve her geçen gün de arttığını belirtti.

"KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN SADECE YÜZDE 2'Sİ YARGIYA TAŞINIYOR"
Türkiye'de hemen hemen her gün onlarca kadının şiddet ve tacize maruz kaldığını kaydeden Gök, "Ancak adli makamlara yansıyan istatistikler, Türkiye'de yaşanan bu ağır hak ihlallerinin çok küçük bir bölümünü oluşturuyor. Yaşanan olayların sadece yüzde 2'lik bir bölümü yargıya intikal ediyor. Kadın şiddete ya da tacize maruz kaldığı anda ilk başta çevre ya da aile baskısı nedeniyle konuyu yargıya taşıyamıyor. Daha da ilginci, polis merkezine giden kadına burada polis memurları şikayetini geri alması için
kendisine baskı uygulanıyor. Bu nedenle de Türkiye'de kayda alınmayan ve tespiti imkansız binlerce olay var. Genel olarak Türkiye tablosuna bakıldığında sadece o yüzde 2'lik tabloyu görebiliyoruz. Geriye kalan yüzde 98'inden hiçbirimizin haberi yok. Türkiye, ne yazık ki bu acı gerçekleri yaşamaya devam ediyor" dedi.

"ÖĞRETMEN ARKADAŞLARIMIZ BÜYÜK BİR 'MEDENİ CESARET' GÖSTERDİ"
Semerkant İlköğretim Okulu'nda okul müdürü ve bir hizmetlinin tacizine maruz kalan ve konuyu yargıya taşıdıkları gerekçesiyle 'sürgün'e gönderilen kadın öğretmenlerle ilgili yaşanan gelişmelere dikkat çeken Gök, "Kadınlarımız bu başvuruyu yaparken, ortaya koydukları 'medeni cesaret'i kutlamak gerek. Çünkü bu arkadaşlarımız evli. Yaşadıkları durum sadece kendi iç dünyalarında değil, aynı zamanda ailelerinde de bir travma ve tahribata neden oldu. Ama arkadaşlarımız tüm bunları göğüslediler ve konuyu
yargıya taşıdılar. Belki onlara bu konuyu kapatmaları için baskı uygulandı, bunu bilemeyiz ama gösterdikleri cesaret alkışlanmalı. Peki, onların bu başvurusunun ardından yapılması gereken nedir? Devlet ya da toplumun bu arkadaşlarımıza sahip çıkmasıdır. Böyle oldu mu? Bir müddet sonra görülmüştür ki, öğretmen arkadaşlarımız başka bir okula sürgüne gönderildi" diye konuştu.

"BU NE KADAR AYMAZ VE VURDUMDUYMAZ BİR DURUM"
Levent Gök, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Fiziki ve psikolojik anlamda ağır bir saldırıya maruz kalacaksınız, bu konuda hakkınızı sonuna kadar savunup, saldırıyı gerçekleştirenlerin cezalandırılması için mücadele vereceksiniz, bunun karşılığında görevinizden alınıp, başka bir okula sürgüne gönderileceksiniz. Bunun herhangi bir mantıkla ya da kadını korumaya yönelik bir davranış olarak izah etmek mümkün mü? Bu ne kadar aymaz ve vurdumduymaz bir durum. Kadını adeta tacize ve şiddete uğradı diye cezalandırıyorsunuz. Böylesi bir mantığı kabul etmek mümkün değil. Kadına ve insanlığa bakış açısı bu şekilde olduğu müddetçe kadınlarımız kendilerine yönelik en ufak bir haksızlıkta dahi haklarını aramaktan kaçınacaktır. Şiddete maruz kalan, taciz edilen bir kadının toplum tarafından korunup, sahip çıkılması, arkasında durulması, onun acılarının paylaşılması, çektiği ızdırapların ona unutturulması yönünde bir çaba sarf edilmesi gerekirken, böylesi bir yaklaşım içine girilmesi kabul edilir gibi değil."

"ÖĞRETMENLERİN SÜRGÜNE GÖNDERİLMESİ ANLAŞILIR GİBİ DEĞİL"
Adana'da yaşanan bu olayı TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na taşıyacakları gibi gerekli işlemlerin de yapılmasını sağlayacaklarını dile getiren Gök, konunun takipçisi olacaklarını sözlerine ekledi.
Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Kamuran Karaca ise, bugün yaşananların vahim ve üzücü olduğunu ifade ederek, yaklaşık 1.5 yıl önce yaşanan olayın sürüncemede bırakıldığını, okul müdürü ve hizmetli hakkında idari işlem başlatılmasını beklerken tacize uğrayan öğretmenlerin sürgün edilmesi durumuyla karşı karşıya kaldıklarını anlattı. Böylesi bir yaklaşımın anlaşılamaz olduğunu, İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün aldığı bu kararın gerekçesini ne olarak göstereceğini merak ettiklerini belirten Karaca, şunları
söyledi: "Bu iki öğretmen arkadaşımızın mağduriyeti üzerinden Türkiye'de kadınların yaşadığı bu travmanın ortadan kaldırılmasına dönük bir çalışma yapılmasını talep ediyoruz. Bu konuda CHP'nin üzerine düşeni yapacağına inanıyoruz."

> Öğretmenlere taciz iddiası TBMM'ye taşınıyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi ve CHP Ankara Milletvekili Levent Öz, Türkiye'de binlerce kadının şiddet ve tacize maruz kalmasına rağmen bunun sadece yüzde 2'sinin adliyeye intikal ettiğini söyledi.

tbmm leventÖz, Adana'da tacize uğrayan öğretmenlere sahip çıkılması yerine onların başka bir okula sürgün edilmesinin ise kabul edilemez olduğunu, konuyu komisyona taşıyacaklarını belirtti.
Adana merkezdeki Semerkant İlköğretim Okulu'nda okul müdürü ve bir hizmetlinin tacizine maruz kaldıkları ileri sürülen S.T. ve H.G. adlı iki öğretmenin, konuyla ilgili olarak Adana 10. Asliye Ceza Mahkemesi'ne açtıkları dava sonrasında bir başka okula tayin edildiği yönündeki iddiaların yankısı sürüyor. Konuyla ilgili olarak CHP İl Binası'nda Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Kamuran Karaca ile birlikte toplantı düzenleyen TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi ve CHP Ankara Milletvekili Levent Öz,
yaşananların kabul edilemez olduğunu söyledi. CHP İl Başkanı Zeydan Karalar'ın da hazır bulunduğu toplantıda konuşan Gök, kadına yönelik şiddet ve tacizin Türkiye'de yaygın olarak görülen bir insan hakkı ihlali olduğunu ve her geçen gün de arttığını belirtti.

"KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN SADECE YÜZDE 2'Sİ YARGIYA TAŞINIYOR"
Türkiye'de hemen hemen her gün onlarca kadının şiddet ve tacize maruz kaldığını kaydeden Gök, "Ancak adli makamlara yansıyan istatistikler, Türkiye'de yaşanan bu ağır hak ihlallerinin çok küçük bir bölümünü oluşturuyor. Yaşanan olayların sadece yüzde 2'lik bir bölümü yargıya intikal ediyor. Kadın şiddete ya da tacize maruz kaldığı anda ilk başta çevre ya da aile baskısı nedeniyle konuyu yargıya taşıyamıyor. Daha da ilginci, polis merkezine giden kadına burada polis memurları şikayetini geri alması için
kendisine baskı uygulanıyor. Bu nedenle de Türkiye'de kayda alınmayan ve tespiti imkansız binlerce olay var. Genel olarak Türkiye tablosuna bakıldığında sadece o yüzde 2'lik tabloyu görebiliyoruz. Geriye kalan yüzde 98'inden hiçbirimizin haberi yok. Türkiye, ne yazık ki bu acı gerçekleri yaşamaya devam ediyor" dedi.

"ÖĞRETMEN ARKADAŞLARIMIZ BÜYÜK BİR 'MEDENİ CESARET' GÖSTERDİ"
Semerkant İlköğretim Okulu'nda okul müdürü ve bir hizmetlinin tacizine maruz kalan ve konuyu yargıya taşıdıkları gerekçesiyle 'sürgün'e gönderilen kadın öğretmenlerle ilgili yaşanan gelişmelere dikkat çeken Gök, "Kadınlarımız bu başvuruyu yaparken, ortaya koydukları 'medeni cesaret'i kutlamak gerek. Çünkü bu arkadaşlarımız evli. Yaşadıkları durum sadece kendi iç dünyalarında değil, aynı zamanda ailelerinde de bir travma ve tahribata neden oldu. Ama arkadaşlarımız tüm bunları göğüslediler ve konuyu
yargıya taşıdılar. Belki onlara bu konuyu kapatmaları için baskı uygulandı, bunu bilemeyiz ama gösterdikleri cesaret alkışlanmalı. Peki, onların bu başvurusunun ardından yapılması gereken nedir? Devlet ya da toplumun bu arkadaşlarımıza sahip çıkmasıdır. Böyle oldu mu? Bir müddet sonra görülmüştür ki, öğretmen arkadaşlarımız başka bir okula sürgüne gönderildi" diye konuştu.

"BU NE KADAR AYMAZ VE VURDUMDUYMAZ BİR DURUM"
Levent Gök, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Fiziki ve psikolojik anlamda ağır bir saldırıya maruz kalacaksınız, bu konuda hakkınızı sonuna kadar savunup, saldırıyı gerçekleştirenlerin cezalandırılması için mücadele vereceksiniz, bunun karşılığında görevinizden alınıp, başka bir okula sürgüne gönderileceksiniz. Bunun herhangi bir mantıkla ya da kadını korumaya yönelik bir davranış olarak izah etmek mümkün mü? Bu ne kadar aymaz ve vurdumduymaz bir durum. Kadını adeta tacize ve şiddete uğradı diye cezalandırıyorsunuz. Böylesi bir mantığı kabul etmek mümkün değil. Kadına ve insanlığa bakış açısı bu şekilde olduğu müddetçe kadınlarımız kendilerine yönelik en ufak bir haksızlıkta dahi haklarını aramaktan kaçınacaktır. Şiddete maruz kalan, taciz edilen bir kadının toplum tarafından korunup, sahip çıkılması, arkasında durulması, onun acılarının paylaşılması, çektiği ızdırapların ona unutturulması yönünde bir çaba sarf edilmesi gerekirken, böylesi bir yaklaşım içine girilmesi kabul edilir gibi değil."

"ÖĞRETMENLERİN SÜRGÜNE GÖNDERİLMESİ ANLAŞILIR GİBİ DEĞİL"
Adana'da yaşanan bu olayı TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na taşıyacakları gibi gerekli işlemlerin de yapılmasını sağlayacaklarını dile getiren Gök, konunun takipçisi olacaklarını sözlerine ekledi.
Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Kamuran Karaca ise, bugün yaşananların vahim ve üzücü olduğunu ifade ederek, yaklaşık 1.5 yıl önce yaşanan olayın sürüncemede bırakıldığını, okul müdürü ve hizmetli hakkında idari işlem başlatılmasını beklerken tacize uğrayan öğretmenlerin sürgün edilmesi durumuyla karşı karşıya kaldıklarını anlattı. Böylesi bir yaklaşımın anlaşılamaz olduğunu, İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün aldığı bu kararın gerekçesini ne olarak göstereceğini merak ettiklerini belirten Karaca, şunları
söyledi: "Bu iki öğretmen arkadaşımızın mağduriyeti üzerinden Türkiye'de kadınların yaşadığı bu travmanın ortadan kaldırılmasına dönük bir çalışma yapılmasını talep ediyoruz. Bu konuda CHP'nin üzerine düşeni yapacağına inanıyoruz."

Son Güncelleme: Salı, 21 Şubat 2012 17:57

Gösterim: 2074

Malatya'da görev yerlerine gitmek için minibüsle yola çıktıntan sonra kar ve tipi nedeniyle yolda kalan 14 öğretmen, 10 saat süren çalışmaların ardından kurtarıldı.


kar kurtarma ogretmenMalatya'nın Yeşilyurt ilçesine bağlı Ortaköy İlköğretim Okulu'nda görev yapan 14 öğretmen, saat 08.00'de bindikleri servis aracıyla görev yerlerine doğru haraket etti. İçinde öğretmenlerin bulunduğu minibüs, Bürücek yaylası civarına geldiği zaman kar ve tipi nedeniyle kapanan yolda mahsur kaldı. Öğretmenlerin yardım istemesi üzerine Yeşilyurt Kaymakamlığı, İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği Ekibi, İl Milli Eğitim Müdürü, İlçe Jandarma, ve112 Acil Servis ekipleri harekete geçerek öğretmenleri kurtarmaya
çalıştı. Yoğun kar ve tipi nedeniyle çalışmalar zor şartlar altında yürütülürken bölgeye İl Özel İdaresi tarafından iş aracı takviye edildi. Ayrıca Malatya Belediyesi'ne ait bir kepçe ve TEDAŞ'a ait bir kar kedisi de bölgeye destek olarak gönderildi. Minibüs kışın ulaşım amacıyla kullanılan Çat Barajı'nın 11 kilometre uzunluğundaki tünelden gece saat 23.00 sıralarında geçirilerek, kurtarıldı. Öğretmen ile yakınları burada buluşarak, mutluluk yaşadı. İl Özel İdaresi Genel Sekreteri İrfan Kaya, "Saat 10.00
civarında Yeşilyurt Orta köye ait 14 öğretmenimizin minibüsle mahsur kaldıklarını öğrendik. Burada bir dozer bir greyder çalışıyordu. Yoğun kar ve tipiden dolayı onlarda mahsur kalmışlar. Bir kar kedisi, bir kepçe, bir greyder ile bu yolu tünele kadar açtık" dedi.
Öğretmen Ahmet Balcı, "Sabah saat 08.00'da yola çıkmıştık. Yolda tipi ve kardan dolayı yolda mahsur kaldık. İlçeden çıktıktan 2 saat sonra iletişimimiz kesildi. Burada kar kalınlığı çok fazlaydı. Görüş mesafesi bir metreye kadar düştü. Çok endişelendik.10 saat süren bir zorlu mücadeleden sonra Orta köyüne varabildik. Bayan arkadaşlarım çok etkilendi. İl Özel idaresi ekipleri önümüzde olduğu halde onlar da mahsur kaldı. Köylüler bize sahip çıktı. Sıkıntımız en çok telefonların çekmemesi oldu. Çünkü hiç
kimse ile iletişim kuramadık. Sonuçta sağ salim Malatya'ya geldik''diye konuştu.
Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut ise, "Yeşilyurt ilçesi öğretmenleri eğitim ve öğretim için görevli bulundukları Orta köyüne giderken yağan kar ve tipiden dolayı mahsur kalmışlardır. Sabah saat 08.00 de, 5 bayan, 9 erkek öğretmenimiz servislere binerek görev yeri Orta köye giderken Bürücek yaylası civarında tipiye yakalanmışlar. Saat 11.00'den sonra haber irtibatın kesilmesi ile harekete geçtik..İl özel idaresi ekiplerde yol açarken onlarla mahsur kalmış. Sağ salim öğretmenlerimiz ailelerine
kavuşturduk" ifadelerini kaydetti.

> Kar engeline takılan 14 öğretmen kurtarıldı

Malatya'da görev yerlerine gitmek için minibüsle yola çıktıntan sonra kar ve tipi nedeniyle yolda kalan 14 öğretmen, 10 saat süren çalışmaların ardından kurtarıldı.


kar kurtarma ogretmenMalatya'nın Yeşilyurt ilçesine bağlı Ortaköy İlköğretim Okulu'nda görev yapan 14 öğretmen, saat 08.00'de bindikleri servis aracıyla görev yerlerine doğru haraket etti. İçinde öğretmenlerin bulunduğu minibüs, Bürücek yaylası civarına geldiği zaman kar ve tipi nedeniyle kapanan yolda mahsur kaldı. Öğretmenlerin yardım istemesi üzerine Yeşilyurt Kaymakamlığı, İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği Ekibi, İl Milli Eğitim Müdürü, İlçe Jandarma, ve112 Acil Servis ekipleri harekete geçerek öğretmenleri kurtarmaya
çalıştı. Yoğun kar ve tipi nedeniyle çalışmalar zor şartlar altında yürütülürken bölgeye İl Özel İdaresi tarafından iş aracı takviye edildi. Ayrıca Malatya Belediyesi'ne ait bir kepçe ve TEDAŞ'a ait bir kar kedisi de bölgeye destek olarak gönderildi. Minibüs kışın ulaşım amacıyla kullanılan Çat Barajı'nın 11 kilometre uzunluğundaki tünelden gece saat 23.00 sıralarında geçirilerek, kurtarıldı. Öğretmen ile yakınları burada buluşarak, mutluluk yaşadı. İl Özel İdaresi Genel Sekreteri İrfan Kaya, "Saat 10.00
civarında Yeşilyurt Orta köye ait 14 öğretmenimizin minibüsle mahsur kaldıklarını öğrendik. Burada bir dozer bir greyder çalışıyordu. Yoğun kar ve tipiden dolayı onlarda mahsur kalmışlar. Bir kar kedisi, bir kepçe, bir greyder ile bu yolu tünele kadar açtık" dedi.
Öğretmen Ahmet Balcı, "Sabah saat 08.00'da yola çıkmıştık. Yolda tipi ve kardan dolayı yolda mahsur kaldık. İlçeden çıktıktan 2 saat sonra iletişimimiz kesildi. Burada kar kalınlığı çok fazlaydı. Görüş mesafesi bir metreye kadar düştü. Çok endişelendik.10 saat süren bir zorlu mücadeleden sonra Orta köyüne varabildik. Bayan arkadaşlarım çok etkilendi. İl Özel idaresi ekipleri önümüzde olduğu halde onlar da mahsur kaldı. Köylüler bize sahip çıktı. Sıkıntımız en çok telefonların çekmemesi oldu. Çünkü hiç
kimse ile iletişim kuramadık. Sonuçta sağ salim Malatya'ya geldik''diye konuştu.
Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut ise, "Yeşilyurt ilçesi öğretmenleri eğitim ve öğretim için görevli bulundukları Orta köyüne giderken yağan kar ve tipiden dolayı mahsur kalmışlardır. Sabah saat 08.00 de, 5 bayan, 9 erkek öğretmenimiz servislere binerek görev yeri Orta köye giderken Bürücek yaylası civarında tipiye yakalanmışlar. Saat 11.00'den sonra haber irtibatın kesilmesi ile harekete geçtik..İl özel idaresi ekiplerde yol açarken onlarla mahsur kalmış. Sağ salim öğretmenlerimiz ailelerine
kavuşturduk" ifadelerini kaydetti.

Son Güncelleme: Cumartesi, 18 Şubat 2012 15:37

Gösterim: 1729


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.