Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
ÖSYM, Yükseköğretime Geçiş Sınavı (2014-YGS) öncesi 2014-ÖSYS Kılavuzunda yer alan kitapçık kapağını birebir taklit ederek deneme sınavında kullanan dershane sorumluları hakkında suç duyurusunda bulundu.
ÖSYM yetkililerinden alınan bilgiye göre, 23 Mart Pazar günü yapılacak YGS öncesi, 2 milyon aday ve ailelerinin hassas bir süreç içerisinde oldukları da göz önüne alınarak, sınavın güven ve huzur içinde geçmesi için gerekli her türlü tedbir alındı ve tüm organizasyon hazır hale getirildi.
Bu aşamada, 17 Mart'tan başlamak üzere sosyal medyada "2014-YGS'ye ait soru kitapçıkları" olduğu ileri sürülen çok sayıda "soru kitapçığı kapağı"na ait fotoğrafların paylaşıldığı görüldü.
Yapılan araştırmada, 2014-ÖSYS Kılavuzunda yer alan kitapçık kapağının birebir taklit edilerek, bir özel dershanenin 17 Mart'ta yaptığı deneme sınavında, üzerinde bulunan yazıların neredeyse görülmeyecek biçimde hazırlandığı "öğrencilerinin sınava uyumu amacıyla ÖSYM kitapçık kapağı esas alınarak kendilerince hazırlandığı" ibaresiyle kullandığı tespit edildi. Söz konusu dershane sorumluları hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu.
Yetkililer, ÖSYM'nin, gerçekleştireceği tüm sınavlarda olduğu gibi 2014-YGS'de de her türlü önlemin alındığını belirtti. Kimseye haksız kazanım sağlanmasına müsaade edilmeyeceğine dikkati çeken yetkililer, ÖSYM'nin, tüm Türkiye'de huzur ve güven içinde, hak ve adaleti tesis edecek biçimde gerçekleşmesini engelleyecek her türden girişimi en kısa sürede tespit ederek, etkisiz hale getirecek yetenekte olduğunu vurguladı.
Öğrencilerin moral ve motivasyonunun korunması için başta medya kuruluşları olmak üzere herkesi daha duyarlı olmaya davet eden yetkililer, bu türden girişimlere ve asılsız haberlere adayların ve kamuoyunun itibar etmemesini bildirdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
ÖSYM, Yükseköğretime Geçiş Sınavı (2014-YGS) öncesi 2014-ÖSYS Kılavuzunda yer alan kitapçık kapağını birebir taklit ederek deneme sınavında kullanan dershane sorumluları hakkında suç duyurusunda bulundu.
ÖSYM yetkililerinden alınan bilgiye göre, 23 Mart Pazar günü yapılacak YGS öncesi, 2 milyon aday ve ailelerinin hassas bir süreç içerisinde oldukları da göz önüne alınarak, sınavın güven ve huzur içinde geçmesi için gerekli her türlü tedbir alındı ve tüm organizasyon hazır hale getirildi.
Bu aşamada, 17 Mart'tan başlamak üzere sosyal medyada "2014-YGS'ye ait soru kitapçıkları" olduğu ileri sürülen çok sayıda "soru kitapçığı kapağı"na ait fotoğrafların paylaşıldığı görüldü.
Yapılan araştırmada, 2014-ÖSYS Kılavuzunda yer alan kitapçık kapağının birebir taklit edilerek, bir özel dershanenin 17 Mart'ta yaptığı deneme sınavında, üzerinde bulunan yazıların neredeyse görülmeyecek biçimde hazırlandığı "öğrencilerinin sınava uyumu amacıyla ÖSYM kitapçık kapağı esas alınarak kendilerince hazırlandığı" ibaresiyle kullandığı tespit edildi. Söz konusu dershane sorumluları hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu.
Yetkililer, ÖSYM'nin, gerçekleştireceği tüm sınavlarda olduğu gibi 2014-YGS'de de her türlü önlemin alındığını belirtti. Kimseye haksız kazanım sağlanmasına müsaade edilmeyeceğine dikkati çeken yetkililer, ÖSYM'nin, tüm Türkiye'de huzur ve güven içinde, hak ve adaleti tesis edecek biçimde gerçekleşmesini engelleyecek her türden girişimi en kısa sürede tespit ederek, etkisiz hale getirecek yetenekte olduğunu vurguladı.
Öğrencilerin moral ve motivasyonunun korunması için başta medya kuruluşları olmak üzere herkesi daha duyarlı olmaya davet eden yetkililer, bu türden girişimlere ve asılsız haberlere adayların ve kamuoyunun itibar etmemesini bildirdi.
Son Güncelleme: Perşembe, 20 Mart 2014 13:34
Gösterim: 1175
17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası yayınlanmaya başlayan tapelere bir yenisi daha eklendi. THY Başkanı Hamdi Topçu’nun Dubai'de okuyan kızına İstanbul Teknik Üniversitesi'nde usulsüz yollardan kontenjan açıldığı iddia edildi.
Dün yayınlanan ses kayıtlarında YÖK'le ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. Sosyal paylaşım sitesi Twitter'da Başçalan hesabından yayınlanan kayıtlarda Başbakan Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen ve daha önceki ses kayıtlarında Savcı Zekeriya Öz'e soruşturmaya son vermesi için istekte bulunduğu ileri sürülen Hamdi Topçu'nun Dubai'de okuyan kızına İstanbul Teknik Üniversitesi'nde usulsüz yollardan kontenjan açıldığı iddia edildi.
İddiaya göre, THY Başkanı Hamdi Topçu kontenjanın dolu olduğunu öğrenmesi sonrası YÖK Üyesi ve Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal'ı arayarak kendisinin İTÜ'yü ayarladığını, Ağbal'ın ise YÖK Başkanını arayarak kızı için kontenjan artırılmasını ister. Ayrıca Topçu kamuoyunda Alo Fatih diye adlandırılan Fatih Saraç'ın ağabeyi Yekta Saraç'ın da durumdan haberdar olduğunu YÖK Üyesi ve Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal'a bildiriyor.
THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, Twitter'da yazdığı mesajında "İTÜ'de okuyan, mezun olan kızım, oğlum yoktur" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası yayınlanmaya başlayan tapelere bir yenisi daha eklendi. THY Başkanı Hamdi Topçu’nun Dubai'de okuyan kızına İstanbul Teknik Üniversitesi'nde usulsüz yollardan kontenjan açıldığı iddia edildi.
Dün yayınlanan ses kayıtlarında YÖK'le ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. Sosyal paylaşım sitesi Twitter'da Başçalan hesabından yayınlanan kayıtlarda Başbakan Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen ve daha önceki ses kayıtlarında Savcı Zekeriya Öz'e soruşturmaya son vermesi için istekte bulunduğu ileri sürülen Hamdi Topçu'nun Dubai'de okuyan kızına İstanbul Teknik Üniversitesi'nde usulsüz yollardan kontenjan açıldığı iddia edildi.
İddiaya göre, THY Başkanı Hamdi Topçu kontenjanın dolu olduğunu öğrenmesi sonrası YÖK Üyesi ve Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal'ı arayarak kendisinin İTÜ'yü ayarladığını, Ağbal'ın ise YÖK Başkanını arayarak kızı için kontenjan artırılmasını ister. Ayrıca Topçu kamuoyunda Alo Fatih diye adlandırılan Fatih Saraç'ın ağabeyi Yekta Saraç'ın da durumdan haberdar olduğunu YÖK Üyesi ve Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal'a bildiriyor.
THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, Twitter'da yazdığı mesajında "İTÜ'de okuyan, mezun olan kızım, oğlum yoktur" dedi.
Son Güncelleme: Perşembe, 20 Mart 2014 12:14
Gösterim: 1686
İzmir'de Çiğli Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinin okul müdürlerini toplayıp Berkin Elvan eylemleri nedeniyle tehdit ettiği ileri sürüldü. Yetkililerin müdürlere "Okullarda öğrencileri eylemlere teşvik edenlerden hesap sorulacak, kafaları kopartılacak" dediği iddia edildi.
DHA- İzmir - Eğitim Sen 2 nolu Şube Başkanı Hasan Ali Kılıç, "Berkin’in ölümünün ardından yapılan eylemlerde sanki sendikamız üyesi müdürler yönlendirmiş gibi zan altında bırakılıyorlar. Müdürler çok tedirgin" dedi. Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Nedim Köksal ise iddiaları reddederek, ’bilgilendirme’ toplantısı yapıldığını söyledi.
Siyasetçi gibi konuşuldu iddiası
Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından geçen Pazartesi günü 75’inci Yıl Endüstri Meslek Lisesi’nde tüm ilk ve orta dereceli okul müdürlerinin katıldığı bir toplantı yapıldı. 40’ün üzerinde okul müdürünün katıldığı toplantıda, yıllık izinde olan Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdürü Hamdullah Işık’ın yerine vekalet eden Nedim Köksal konuştu.
İşte o iddialar
Müdür Vekili Köksal’ın, Berkin Elvan’ın adını anmadan, ancak ölümünün ardından gelişen protesto eylemleri ve hükümet aleyhine genel siyasi durumu ima ederek okul müdürlerini tehdit ettiğini öne süren Eğitim Sen 2 nolu Şube Başkanı Hasan Ali Kılıç, şu iddialarda bulundu:
"Toplantıya katılan müdürler çok tedirgin. Vekil müdür toplantıda, ’Süper güç olma yolunda ilerleyen ülkemizin önünü kesmek için eylemler planlanmaktadır. Gezi olaylarından önce 1.86 TL olan Euro bugün 3 lira olmuştur. Bundan hepimiz zarar görmekteyiz. Buna destek olan meslektaşlarımız var. Siyaset yapmak isteyen öğretmenliği bıraksın, gitsin siyaset yapsın. Okullarda öğrencileri eylemlere teşvik edenlerden hesap sorulacak, kafaları kopartılacak. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce kurulmuş olan komisyon okullara gidip araştırma yapacak ve sorumlular bulunup cezalandırılacaktır. Okullarda eylem yapan, siyah giyen öğrencilere göz yumanlar cezalandırılacaktır’ diye konuşmuş. Konuşan kişi de bizler gibi 657’ye bağlı, ancak sanki bir siyasi partinin il ya da ilçe başkanı, hatta İçişleri Bakanı gibi konuşuyor. İthamda bulunuyor, ’hesabını soracağız, kafa koparacağız’ diyor. ’Komisyon kuracağız’, diyor. Berkin Elvan’ın ölümünün ardından gerçekleşen eylemlerde sanki müdür arkadaşlarımız yönlendirmiş gibi, zan altında bırakıyorlar. Oysa halkın doğal tepkisi, sendika üyesi müdürler zan altında bırakılıyorlar."
Eyleme katılan öğrenciler tesbit edilmek isteniyor
Eğitim Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Bahri Akkan da, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de aynı konuda harekete geçtiğini, Berkin Elvan’ın ölümünü protesto eylemlerine katılan öğrencilerin ve onları bu eyleme teşvik ettiği öne sürülen öğretmenlerin sözlü ve gizli emirlerle cezalandırılmak istendiği öne sürdü. Akkan şubelerinde düzenlediği basın açıklamasında, "Sözlü ve gizli emirlerle, okullarda eyleme katılan çocukların tespit edilerek cezalandırılması, ’devlet büyükleri’ aleyhine öğretmenlerin faaliyet yürütüp yürütmediklerinin tespiti istenmektedir. Bu olayın takipçisi olduğumuzu Milli Eğitim yöneticileri bilmelidir. Hukuksuz ve gayrimeşru isteği hiçbir okul müdürümüz ciddiye almamalıdır. Kendilerini bu suç sarmalının içine atmamalıdır. Kendilerine, bizler gibi birer eğitimci olduklarını hatırlatıyor, vicdanlarının ve Eğitim Sen’in sesini dinlemeye çağırıyoruz" dedi.
Sadece bilgilendirme toplantısı yapıldı
Öte yandan DHA muhabirinin telefonla sorusu üzerine Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Nedim Köksal, geçen hafta İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı tarafından yapılan ve ilçe milli eğitim müdürlerinin katıldığı toplantıda alınan karar doğrultusunda bu toplantıyı düzenlediğini belirtti. Köksal, şunları söyledi:
"Bu karar gereği aynı şekilde okul müdürleriyle bir bilgilendirme toplantısı yaptık, kısa da sürdü. Size katı bir şekilde aksettirmişler. Böyle ithamda bulunmak bize yakışacak bir davranış değil. Sonuçta karşınızdaki insanlar birer kurum yöneticisi. Öyle asarım, keserim diye bir şey söz konusu olmadı, olmazda. Hepsi bir hayal unsuru. Uyarı filan söz konusu değil. Rutin, bilgilendirme toplantısı. Görevimiz okullarda bilgi aşılamak, gelecek nesilleri ülkesine, vatanına, milletine, değerlerine sahip çıkacak şekilde yetiştirmektir. Bunu yaparken de daha tutarlı ve dikkatli olunması gerektiği söylendi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İzmir'de Çiğli Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinin okul müdürlerini toplayıp Berkin Elvan eylemleri nedeniyle tehdit ettiği ileri sürüldü. Yetkililerin müdürlere "Okullarda öğrencileri eylemlere teşvik edenlerden hesap sorulacak, kafaları kopartılacak" dediği iddia edildi.
DHA- İzmir - Eğitim Sen 2 nolu Şube Başkanı Hasan Ali Kılıç, "Berkin’in ölümünün ardından yapılan eylemlerde sanki sendikamız üyesi müdürler yönlendirmiş gibi zan altında bırakılıyorlar. Müdürler çok tedirgin" dedi. Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Nedim Köksal ise iddiaları reddederek, ’bilgilendirme’ toplantısı yapıldığını söyledi.
Siyasetçi gibi konuşuldu iddiası
Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından geçen Pazartesi günü 75’inci Yıl Endüstri Meslek Lisesi’nde tüm ilk ve orta dereceli okul müdürlerinin katıldığı bir toplantı yapıldı. 40’ün üzerinde okul müdürünün katıldığı toplantıda, yıllık izinde olan Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdürü Hamdullah Işık’ın yerine vekalet eden Nedim Köksal konuştu.
İşte o iddialar
Müdür Vekili Köksal’ın, Berkin Elvan’ın adını anmadan, ancak ölümünün ardından gelişen protesto eylemleri ve hükümet aleyhine genel siyasi durumu ima ederek okul müdürlerini tehdit ettiğini öne süren Eğitim Sen 2 nolu Şube Başkanı Hasan Ali Kılıç, şu iddialarda bulundu:
"Toplantıya katılan müdürler çok tedirgin. Vekil müdür toplantıda, ’Süper güç olma yolunda ilerleyen ülkemizin önünü kesmek için eylemler planlanmaktadır. Gezi olaylarından önce 1.86 TL olan Euro bugün 3 lira olmuştur. Bundan hepimiz zarar görmekteyiz. Buna destek olan meslektaşlarımız var. Siyaset yapmak isteyen öğretmenliği bıraksın, gitsin siyaset yapsın. Okullarda öğrencileri eylemlere teşvik edenlerden hesap sorulacak, kafaları kopartılacak. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce kurulmuş olan komisyon okullara gidip araştırma yapacak ve sorumlular bulunup cezalandırılacaktır. Okullarda eylem yapan, siyah giyen öğrencilere göz yumanlar cezalandırılacaktır’ diye konuşmuş. Konuşan kişi de bizler gibi 657’ye bağlı, ancak sanki bir siyasi partinin il ya da ilçe başkanı, hatta İçişleri Bakanı gibi konuşuyor. İthamda bulunuyor, ’hesabını soracağız, kafa koparacağız’ diyor. ’Komisyon kuracağız’, diyor. Berkin Elvan’ın ölümünün ardından gerçekleşen eylemlerde sanki müdür arkadaşlarımız yönlendirmiş gibi, zan altında bırakıyorlar. Oysa halkın doğal tepkisi, sendika üyesi müdürler zan altında bırakılıyorlar."
Eyleme katılan öğrenciler tesbit edilmek isteniyor
Eğitim Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Bahri Akkan da, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de aynı konuda harekete geçtiğini, Berkin Elvan’ın ölümünü protesto eylemlerine katılan öğrencilerin ve onları bu eyleme teşvik ettiği öne sürülen öğretmenlerin sözlü ve gizli emirlerle cezalandırılmak istendiği öne sürdü. Akkan şubelerinde düzenlediği basın açıklamasında, "Sözlü ve gizli emirlerle, okullarda eyleme katılan çocukların tespit edilerek cezalandırılması, ’devlet büyükleri’ aleyhine öğretmenlerin faaliyet yürütüp yürütmediklerinin tespiti istenmektedir. Bu olayın takipçisi olduğumuzu Milli Eğitim yöneticileri bilmelidir. Hukuksuz ve gayrimeşru isteği hiçbir okul müdürümüz ciddiye almamalıdır. Kendilerini bu suç sarmalının içine atmamalıdır. Kendilerine, bizler gibi birer eğitimci olduklarını hatırlatıyor, vicdanlarının ve Eğitim Sen’in sesini dinlemeye çağırıyoruz" dedi.
Sadece bilgilendirme toplantısı yapıldı
Öte yandan DHA muhabirinin telefonla sorusu üzerine Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Nedim Köksal, geçen hafta İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı tarafından yapılan ve ilçe milli eğitim müdürlerinin katıldığı toplantıda alınan karar doğrultusunda bu toplantıyı düzenlediğini belirtti. Köksal, şunları söyledi:
"Bu karar gereği aynı şekilde okul müdürleriyle bir bilgilendirme toplantısı yaptık, kısa da sürdü. Size katı bir şekilde aksettirmişler. Böyle ithamda bulunmak bize yakışacak bir davranış değil. Sonuçta karşınızdaki insanlar birer kurum yöneticisi. Öyle asarım, keserim diye bir şey söz konusu olmadı, olmazda. Hepsi bir hayal unsuru. Uyarı filan söz konusu değil. Rutin, bilgilendirme toplantısı. Görevimiz okullarda bilgi aşılamak, gelecek nesilleri ülkesine, vatanına, milletine, değerlerine sahip çıkacak şekilde yetiştirmektir. Bunu yaparken de daha tutarlı ve dikkatli olunması gerektiği söylendi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Mart 2014 13:41
Gösterim: 1509
Ege Üniversitesi'nde (EÜ) başörtülü bir öğrencinin, ''okula girmesini engellediği'' suçlamasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezası kesinleşen Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurdu.
EÜ Fen Fakültesi Astronomi Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yaptığı dönemde, ''fakültenin matematik bölümü öğrencilerinden F.N.G'nin, başörtülü olması nedeniyle okula girmesini engelleyerek “eğitim öğrenim hakkını ihlal ettiği'' suçundan aldığı hapis cezası onanan Prof. Dr. Pekünlü, avukatı Murat Fatih Ünlü aracılığıyla, önce Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdu.
AYM, 23 Ocak 2014 tarihli kararında, "adil yargılanma hakkı", "kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle yapılan başvuruyu "açıkça dayanaktan yoksun" gerekçesiyle reddetti.
Bunun üzerine avukat Ülkü, "Anayasa'yı uygulamak istediği için hapse mahkum edildiğini" belirttiği Pekünlü'nün "adil yargılanmadığı" gerekçesiyle bu kez AİHM'e başvurdu.
Ülkü, başvuru dilekçesinde, Prof. Dr. Pekünlü'nün anayasayı ve Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamak amacıyla başörtüsüyle üniversitelere girmek isteyen öğrencileri uyardığını ve tutanak tuttuğunu, bu yüzden de 2 yıl 1 ay hapis cezası aldığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Hukuksal sürecin önümüze koyduğu bu sonuca inanamadık, inanmak istemedik. AYM kendi içtihadına sahip çıkar dedik ve AYM'ye bireysel başvuru hakkını kullandık. AYM, öyle bir karar verdi ki, 'bu olayın benim içtihatlarımla ilgisi yok' dedi. Hatta 2008'deki 'üniversitede türbana izin veren Anayasa değişikliğini iptal eden içtihatını yok saydı. Gelinen noktada, Türk yargısı, AYM kararlarına inanan, bu kararların anlam verdiği anayasa hükümlerini uygulamak isteyen bir astronomi profesörünü cezaevine atacak olmanın yüküyle karşı karşıya. Şok edici bir sonuç. AYM kararlarını ve anayasa hükümlerini uygulamaya çalışmak, 'hukuka aykırı ' ve 'suç' sayılıyor. Adil yargılanma hakkı ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi yerle bir edildi."
Olay nasıl gerçekleşmişti
Üniversite öğrencisi F.N.G, öğretim üyelerinden Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü tarafından 2012 yılı Haziran ayında fakülte binasına başörtülü olarak girişinin engellendiği ve cep telefonuyla fotoğrafının çekildiği iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Pekünlü'ye 2 yıl 1 ay hapis cezası verilmişti.
Pekünlü'nün avukatı Murat Fatih Ülkü'nün kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay'a gönderilmiş ve karar onanmıştı.
Dava sürecinde YÖK'ün başlattığı soruşturma sonucunda görevden alınan Prof. Dr. Rennan Pekünlü emekliye ayrılmıştı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ege Üniversitesi'nde (EÜ) başörtülü bir öğrencinin, ''okula girmesini engellediği'' suçlamasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezası kesinleşen Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurdu.
EÜ Fen Fakültesi Astronomi Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yaptığı dönemde, ''fakültenin matematik bölümü öğrencilerinden F.N.G'nin, başörtülü olması nedeniyle okula girmesini engelleyerek “eğitim öğrenim hakkını ihlal ettiği'' suçundan aldığı hapis cezası onanan Prof. Dr. Pekünlü, avukatı Murat Fatih Ünlü aracılığıyla, önce Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdu.
AYM, 23 Ocak 2014 tarihli kararında, "adil yargılanma hakkı", "kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle yapılan başvuruyu "açıkça dayanaktan yoksun" gerekçesiyle reddetti.
Bunun üzerine avukat Ülkü, "Anayasa'yı uygulamak istediği için hapse mahkum edildiğini" belirttiği Pekünlü'nün "adil yargılanmadığı" gerekçesiyle bu kez AİHM'e başvurdu.
Ülkü, başvuru dilekçesinde, Prof. Dr. Pekünlü'nün anayasayı ve Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamak amacıyla başörtüsüyle üniversitelere girmek isteyen öğrencileri uyardığını ve tutanak tuttuğunu, bu yüzden de 2 yıl 1 ay hapis cezası aldığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Hukuksal sürecin önümüze koyduğu bu sonuca inanamadık, inanmak istemedik. AYM kendi içtihadına sahip çıkar dedik ve AYM'ye bireysel başvuru hakkını kullandık. AYM, öyle bir karar verdi ki, 'bu olayın benim içtihatlarımla ilgisi yok' dedi. Hatta 2008'deki 'üniversitede türbana izin veren Anayasa değişikliğini iptal eden içtihatını yok saydı. Gelinen noktada, Türk yargısı, AYM kararlarına inanan, bu kararların anlam verdiği anayasa hükümlerini uygulamak isteyen bir astronomi profesörünü cezaevine atacak olmanın yüküyle karşı karşıya. Şok edici bir sonuç. AYM kararlarını ve anayasa hükümlerini uygulamaya çalışmak, 'hukuka aykırı ' ve 'suç' sayılıyor. Adil yargılanma hakkı ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi yerle bir edildi."
Olay nasıl gerçekleşmişti
Üniversite öğrencisi F.N.G, öğretim üyelerinden Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü tarafından 2012 yılı Haziran ayında fakülte binasına başörtülü olarak girişinin engellendiği ve cep telefonuyla fotoğrafının çekildiği iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Pekünlü'ye 2 yıl 1 ay hapis cezası verilmişti.
Pekünlü'nün avukatı Murat Fatih Ülkü'nün kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay'a gönderilmiş ve karar onanmıştı.
Dava sürecinde YÖK'ün başlattığı soruşturma sonucunda görevden alınan Prof. Dr. Rennan Pekünlü emekliye ayrılmıştı.
Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Mart 2014 14:17
Gösterim: 1557
Eskişehir Barosu Başkanı Rıza Öztekin, Hukuka aykırı olarak kişisel veri elde etme ve kaydetmenin fişleme unsurlarından sayıldığını belirtti
T24 haber sitesine açıklama yapan Eskişehir Barosu Başkanı Avukat Rıza Öztekin, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) müfettişlerince özel okul, yurt ve dershanelerde, veli ve öğrencilerin sorgu odalarında ifadelerinin alınmasının hem anayasal suç teşkil ettiğini hem de BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu söyledi.
Okullarda fişleme yapıldığını ve bunu kınadıklarını vurgulayan Öztekin, konusu suç teşkil eden emrin hiçbir surette yerine getirilemeyeceğini söyledi. Hukuka aykırı olarak kişisel veri elde etme ve kaydetmenin fişleme unsurlarından sayıldığını belirten Baro Başkanı, “Buna göre uygulama TCK’nın 135. maddesinin 1. fıkrasına göre suç teşkil etmektedir. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre de kişilerin siyasî, felsefî veya dini görüşlerine ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılır. Burada yapılanların hepsi kanunsuzdur, suçtur. Buna göre de bunları yapan ve uygulayanlar hapis cezasıyla yargılanır.” dedi.
Öztekin düzenlediği basın toplantısında, hükümet tarafından şimdi de küçük çocukların fişlenerek, üzerlerinde korku imparatorluğu oluşturulmaya çalışıldığına işaret etti. Valiler, il millî eğitim müdürleri ve müfettişlerinin, ‘bakanın talimatını uyguluyoruz’ diyerek sorumluluktan kurtulamayacağının altını çizdi. Sorgulanan küçük çocukların ruh sağlıklarının olumsuz etkilendiğini de hatırlatan Öztekin, “Bu durum BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır. Sözleşmenin 16. maddesine göre, hiçbir çocuğun özel yaşantısına, aile, konut ve iletişimine keyfî ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamaz. Onur ve itibarına saldırılamaz.” tespitinde bulundu.
Anayasamıza göre herkesin vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu dile getiren Baro Başkanı, kimsenin dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını, bunlardan dolayı suçlanamayacağını kaydetti. Öztekin özel okul, dershane ve yurt sahipleri ile yöneticilerine de şöyle seslendi: “Baro bu işin takipçisi. Hukuksuzluğun bekçisidir. Bu uygulamaya maruz kalan her kim olursa olsun. Ama mutlaka bize başvursun. Biz onlara gereken her türlü hukukî desteği sağlayacağız.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eskişehir Barosu Başkanı Rıza Öztekin, Hukuka aykırı olarak kişisel veri elde etme ve kaydetmenin fişleme unsurlarından sayıldığını belirtti
T24 haber sitesine açıklama yapan Eskişehir Barosu Başkanı Avukat Rıza Öztekin, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) müfettişlerince özel okul, yurt ve dershanelerde, veli ve öğrencilerin sorgu odalarında ifadelerinin alınmasının hem anayasal suç teşkil ettiğini hem de BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu söyledi.
Okullarda fişleme yapıldığını ve bunu kınadıklarını vurgulayan Öztekin, konusu suç teşkil eden emrin hiçbir surette yerine getirilemeyeceğini söyledi. Hukuka aykırı olarak kişisel veri elde etme ve kaydetmenin fişleme unsurlarından sayıldığını belirten Baro Başkanı, “Buna göre uygulama TCK’nın 135. maddesinin 1. fıkrasına göre suç teşkil etmektedir. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre de kişilerin siyasî, felsefî veya dini görüşlerine ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılır. Burada yapılanların hepsi kanunsuzdur, suçtur. Buna göre de bunları yapan ve uygulayanlar hapis cezasıyla yargılanır.” dedi.
Öztekin düzenlediği basın toplantısında, hükümet tarafından şimdi de küçük çocukların fişlenerek, üzerlerinde korku imparatorluğu oluşturulmaya çalışıldığına işaret etti. Valiler, il millî eğitim müdürleri ve müfettişlerinin, ‘bakanın talimatını uyguluyoruz’ diyerek sorumluluktan kurtulamayacağının altını çizdi. Sorgulanan küçük çocukların ruh sağlıklarının olumsuz etkilendiğini de hatırlatan Öztekin, “Bu durum BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır. Sözleşmenin 16. maddesine göre, hiçbir çocuğun özel yaşantısına, aile, konut ve iletişimine keyfî ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamaz. Onur ve itibarına saldırılamaz.” tespitinde bulundu.
Anayasamıza göre herkesin vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu dile getiren Baro Başkanı, kimsenin dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını, bunlardan dolayı suçlanamayacağını kaydetti. Öztekin özel okul, dershane ve yurt sahipleri ile yöneticilerine de şöyle seslendi: “Baro bu işin takipçisi. Hukuksuzluğun bekçisidir. Bu uygulamaya maruz kalan her kim olursa olsun. Ama mutlaka bize başvursun. Biz onlara gereken her türlü hukukî desteği sağlayacağız.”
Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Mart 2014 08:08
Gösterim: 1187