Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
MEB ile TÜBA, matematik, fen bilgisi ve sosyal bilgisi öğretmenlerinin mesleki niteliklerinin artırılması konusunda işbirliği yapacak.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) arasında 5, 6, 7 ve 8. sınıflardaki matematik, fen bilgisi ve sosyal bilgisi öğretmenlerinin mesleki niteliklerinin artırılması için protokol imzalandı.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Başkent Öğretmenevinde gerçekleştirilen "Bilim Eğitimi ve İlgili Diğer Etkinliklere Dair İşbirliği" protokolü imza töreninde, iki kurum arasında öğretmen niteliğinin artırılması konusunda işbirliğinin başlatıldığını belirtti.
Dünyanın her yerinde bilim akademilerinin, eğitim bakanlıkları ve kurumlarla, bilim eğitimi için kurumlar oluşturduklarını ifade eden Avcı, buralarda öğretmenlere en son gelişmeleri yakından takip edebilmeleri için destek eğitimleri verildiğini söyledi.
Protokol kapsamında da öncelikle 5, 6, 7 ve 8. sınıflardaki matematik, fen bilgisi ve sosyal bilgisi öğretmenlerine eğitim verileceğini söyleyen Avcı, "Öncelikle, matematik öğretmenlerinin, 5. sınıftan başlayarak, her düzeyde daha etkin ve eğlenceli ders tekniklerini öğrenmeleri ve meslekleriyle ilgili son gelişmeleri takip edebilmeleri için TÜBA'nın birikiminden, desteğinden yararlanacağız" dedi.
Katkılarından dolayı bilim kurulu üyelerine ve Başkan Acar'a teşekkür eden Avcı, ilk olarak mayıs ayında Gazi Üniversitesi Eğitimin Fakültesinde 20 öğretmene 5 gün eğitim verileceğini söyledi.
Programda, öğretmenlere 10’a yakın eğitim modülü ve bilimsel bilgilerin, alanlarında uzman 13 öğretim görevlisi ve TÜBA üyeleri tarafından anlatılacağını aktaran Avcı, "Bu protokolle, önümüzde gerçekten çok geniş bir alan açıldığını düşünüyorum. Protokolle, başlatacağımız eğitim çalışmaları zaman içerisinde sudaki dalgalar gibi yaygınlaşarak sürecek" dedi.
İlk eğitimi alanların, formatör eğitimci olarak illerde diğer öğretmenleri eğiteceğini belirten Avcı, çalışmanın bütün öğretmenlere hayırlı olması temennisinde bulundu.
TÜBA Başkanı Ahmet Cevat Acar ise 2002'de bilim eğitimi projesinin başlatıldığını anımsatarak, proje kapsamında okullarda birçok faaliyet gerçekleştirildiğini söyledi.
Eğitim sistemine katkıda bulunmak için bu projeyi yeniden hayata geçirdiklerini dile getiren Acar, özellikle temel bilimler matematik, fen ve sosyal bilimlerin temel alanlarındaki eğitimin daha iyi hale getirilmesini istediklerine işaret etti.
Tüm çalışmalara rağmen özellikle fen ve matematik alanlarında öğrenme etkinliği sonuçlarının istenilen seviyede olmadığına dikkati çeken Acar, bu eksikliğin giderilmesi için her kurumun üzerine düşeni yapması gerektiğini söyledi.
Konuşmaların ardından Bakan Avcı, Acar'a kalem, Acar da Bakan Avcı'ya başkanlığın hazırladığı kitapları hediye etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
MEB ile TÜBA, matematik, fen bilgisi ve sosyal bilgisi öğretmenlerinin mesleki niteliklerinin artırılması konusunda işbirliği yapacak.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) arasında 5, 6, 7 ve 8. sınıflardaki matematik, fen bilgisi ve sosyal bilgisi öğretmenlerinin mesleki niteliklerinin artırılması için protokol imzalandı.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Başkent Öğretmenevinde gerçekleştirilen "Bilim Eğitimi ve İlgili Diğer Etkinliklere Dair İşbirliği" protokolü imza töreninde, iki kurum arasında öğretmen niteliğinin artırılması konusunda işbirliğinin başlatıldığını belirtti.
Dünyanın her yerinde bilim akademilerinin, eğitim bakanlıkları ve kurumlarla, bilim eğitimi için kurumlar oluşturduklarını ifade eden Avcı, buralarda öğretmenlere en son gelişmeleri yakından takip edebilmeleri için destek eğitimleri verildiğini söyledi.
Protokol kapsamında da öncelikle 5, 6, 7 ve 8. sınıflardaki matematik, fen bilgisi ve sosyal bilgisi öğretmenlerine eğitim verileceğini söyleyen Avcı, "Öncelikle, matematik öğretmenlerinin, 5. sınıftan başlayarak, her düzeyde daha etkin ve eğlenceli ders tekniklerini öğrenmeleri ve meslekleriyle ilgili son gelişmeleri takip edebilmeleri için TÜBA'nın birikiminden, desteğinden yararlanacağız" dedi.
Katkılarından dolayı bilim kurulu üyelerine ve Başkan Acar'a teşekkür eden Avcı, ilk olarak mayıs ayında Gazi Üniversitesi Eğitimin Fakültesinde 20 öğretmene 5 gün eğitim verileceğini söyledi.
Programda, öğretmenlere 10’a yakın eğitim modülü ve bilimsel bilgilerin, alanlarında uzman 13 öğretim görevlisi ve TÜBA üyeleri tarafından anlatılacağını aktaran Avcı, "Bu protokolle, önümüzde gerçekten çok geniş bir alan açıldığını düşünüyorum. Protokolle, başlatacağımız eğitim çalışmaları zaman içerisinde sudaki dalgalar gibi yaygınlaşarak sürecek" dedi.
İlk eğitimi alanların, formatör eğitimci olarak illerde diğer öğretmenleri eğiteceğini belirten Avcı, çalışmanın bütün öğretmenlere hayırlı olması temennisinde bulundu.
TÜBA Başkanı Ahmet Cevat Acar ise 2002'de bilim eğitimi projesinin başlatıldığını anımsatarak, proje kapsamında okullarda birçok faaliyet gerçekleştirildiğini söyledi.
Eğitim sistemine katkıda bulunmak için bu projeyi yeniden hayata geçirdiklerini dile getiren Acar, özellikle temel bilimler matematik, fen ve sosyal bilimlerin temel alanlarındaki eğitimin daha iyi hale getirilmesini istediklerine işaret etti.
Tüm çalışmalara rağmen özellikle fen ve matematik alanlarında öğrenme etkinliği sonuçlarının istenilen seviyede olmadığına dikkati çeken Acar, bu eksikliğin giderilmesi için her kurumun üzerine düşeni yapması gerektiğini söyledi.
Konuşmaların ardından Bakan Avcı, Acar'a kalem, Acar da Bakan Avcı'ya başkanlığın hazırladığı kitapları hediye etti.
Son Güncelleme: Perşembe, 16 Nisan 2015 17:14
Gösterim: 1376
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, bakanlıkta göreve başlayan uzman yardımcılarının tabi tutulacağı 300 saatlik eğitimin ilk dersini verdi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, bakanlıkta göreve başlayan uzman yardımcılarının tabi tutulacağı 300 saatlik eğitimin ilk dersini verdi.
Başkent Öğretmenevi'nde gerçekleştirilen derse katılan Avcı, uzman yardımcılarına, başarılar diledi.
Verimli okumaların mecbur olunmayan kitaplarla daha iyi yapılacağını belirten Avcı, katılımcılara, Erhan Bener'in "Bürokratlar", Şevket Süreyya Aydemir'in "Suyu Arayan Adam", Kemal Tahir'in "Bozkır'daki Çekirdek, Esir Şehrin İnsanları, Devlet Ana", Sabri Ülgener'in "Tarihte Darlık Buhranları", Ahmet Günay Sayar'ın "Bir İktisatçının Entellektüel Portresi: Sabri F. Ülgener", Joseph Needham "Doğunun Bilgisi, Batının Bilimi" ve Tarık Buğra'nın "Küçük Ağa" kitaplarını okumalarını tavsiye etti.
Bakan Avcı, Tarık Buğra ile ilgili bir anısını paylaştı. Tarık Buğra'nın Kürt asıllı bir ailenin çocuğu olduğunu, babasının da ağır ceza reisliği yaptığını söyledi. Tarık Buğra'nın İstanbul'da hukuk okuduğunu aktaran Avcı, "O günlerde Tarık Buğra, gençlikle, biraz Kürtçülük işlerine bulaşıyor. Babası bunu fark ediyor. Yaz tatiline geldiğinde, bir kenara çekiyor, 'Bana bak bulmuşsun, bedava bir devlet, kıymetini bil. Çok istiyorsan oku, benim gibi ağır ceza reisi ol, serserilik etme' diyor. Bu, Tarık Buğra'da karşılığını buluyor" dedi.
Bir gazetede köşe yazarlığı yaparken, etnik milliyetçilik ve şovenizm üzerine bir yazı yazmayı ve bu anekdottan da faydalanmayı düşündüğünü ifade eden Avcı, "Belki, Tarık Buğra, rahatsız olur, diye kendisini aradım ve 'Müsaade eder misiniz, bu anekdotu ben de yazımda kullanabilir miyim' diye sordum. 'Çok memnun olurum, bugünlerde buna çok ihtiyaç var' dedi. Ben de yazımda kullandım. Böyle bilge bir adamdı" diye konuştu.
Bakan Avcı, şiir okumanın düşünme yeteneğini çok geliştirdiğine işaret ederek, "Bir ağabey, bir hoca gibi tavsiyede bulunacağım, mutlaka bir veya birkaç şairiniz olmalı" ifadelerini kullandı.
Cahit Koytak'ın şiirlerine özel bir önem gösterilmesini isteyen Avcı, uzman yardımcılarına, İsmet Özel, Sezai Karakoç, Cemal Süreyya, Ece Ayhan, Edip Cansever, Yahya Kemal, Ahmet Haşim ve Can Yücel'in şiirlerini okumalarını önerdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, bakanlıkta göreve başlayan uzman yardımcılarının tabi tutulacağı 300 saatlik eğitimin ilk dersini verdi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, bakanlıkta göreve başlayan uzman yardımcılarının tabi tutulacağı 300 saatlik eğitimin ilk dersini verdi.
Başkent Öğretmenevi'nde gerçekleştirilen derse katılan Avcı, uzman yardımcılarına, başarılar diledi.
Verimli okumaların mecbur olunmayan kitaplarla daha iyi yapılacağını belirten Avcı, katılımcılara, Erhan Bener'in "Bürokratlar", Şevket Süreyya Aydemir'in "Suyu Arayan Adam", Kemal Tahir'in "Bozkır'daki Çekirdek, Esir Şehrin İnsanları, Devlet Ana", Sabri Ülgener'in "Tarihte Darlık Buhranları", Ahmet Günay Sayar'ın "Bir İktisatçının Entellektüel Portresi: Sabri F. Ülgener", Joseph Needham "Doğunun Bilgisi, Batının Bilimi" ve Tarık Buğra'nın "Küçük Ağa" kitaplarını okumalarını tavsiye etti.
Bakan Avcı, Tarık Buğra ile ilgili bir anısını paylaştı. Tarık Buğra'nın Kürt asıllı bir ailenin çocuğu olduğunu, babasının da ağır ceza reisliği yaptığını söyledi. Tarık Buğra'nın İstanbul'da hukuk okuduğunu aktaran Avcı, "O günlerde Tarık Buğra, gençlikle, biraz Kürtçülük işlerine bulaşıyor. Babası bunu fark ediyor. Yaz tatiline geldiğinde, bir kenara çekiyor, 'Bana bak bulmuşsun, bedava bir devlet, kıymetini bil. Çok istiyorsan oku, benim gibi ağır ceza reisi ol, serserilik etme' diyor. Bu, Tarık Buğra'da karşılığını buluyor" dedi.
Bir gazetede köşe yazarlığı yaparken, etnik milliyetçilik ve şovenizm üzerine bir yazı yazmayı ve bu anekdottan da faydalanmayı düşündüğünü ifade eden Avcı, "Belki, Tarık Buğra, rahatsız olur, diye kendisini aradım ve 'Müsaade eder misiniz, bu anekdotu ben de yazımda kullanabilir miyim' diye sordum. 'Çok memnun olurum, bugünlerde buna çok ihtiyaç var' dedi. Ben de yazımda kullandım. Böyle bilge bir adamdı" diye konuştu.
Bakan Avcı, şiir okumanın düşünme yeteneğini çok geliştirdiğine işaret ederek, "Bir ağabey, bir hoca gibi tavsiyede bulunacağım, mutlaka bir veya birkaç şairiniz olmalı" ifadelerini kullandı.
Cahit Koytak'ın şiirlerine özel bir önem gösterilmesini isteyen Avcı, uzman yardımcılarına, İsmet Özel, Sezai Karakoç, Cemal Süreyya, Ece Ayhan, Edip Cansever, Yahya Kemal, Ahmet Haşim ve Can Yücel'in şiirlerini okumalarını önerdi.
Son Güncelleme: Perşembe, 16 Nisan 2015 17:12
Gösterim: 1243
Danıştay, Dikey Geçiş Sınavı (DGS) kılavuzundaki, açıköğretim adalet ön lisans mezunlarının, hukuk fakültelerine dikey geçiş sırasında tercih edebilecekleri kontenjan sayısına kısıtlama getiren düzenlemelerin yürütmesini durdurdu
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Dikey Geçiş Sınavı (DGS) kılavuzundaki, açıköğretim adalet ön lisans mezunlarının, hukuk fakültelerine dikey geçiş sırasında tercih edebilecekleri kontenjan sayısına kısıtlama getiren düzenlemelerin yürütmesini durdurdu.
2014 yılı Meslek Yüksekokulları ile Açıköğretim Ön Lisans Programları Mezunlarının Lisans Öğrenimine Dikey Geçiş Sınavı Kılavuzu'ndaki "Bk. 900" kod nolu koşulda yer alan düzenlemelerin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açılmıştı.
Danıştay 8. Dairesi, yürütmenin durdurulması istemini reddetti. Davacıların karara itiraz etmesi üzerine dosya, Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna geldi.
Kurul, davacının itirazını kabul ederek, Danıştay 8. Dairesinin kararını kaldırdı ve düzenlemenin yürütmesini durdurdu.
Gerekçeden
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun gerekçesinde, Yükseköğretim Yönetmeliğinde, açıköğretim öğrencileri ile aynı öğretim programına göre örgün öğretim öğrencileri arasında öğrenci hakları bakımından fark bulunmadığı gibi her iki yoldan mezun olanların eşit hak ve yetkilere sahip olacakları kuralına yer verildiği belirtildi.
Gerekçede, ilgili kanun ve yönetmelik hükümlerinde, açıköğretim ön lisans mezunlarının lisans programlarına dikey geçiş başvuruları sırasında örgün meslek yüksekokulu mezunlarından farklı bir değerlendirmeye tabi tutulacağına ilişkin açıköğretim ön lisans mezunlarının aleyhine herhangi bir kısıtlayıcı düzenlemeye yer verilmediği vurgulandı.
Açık Yükseköğretim Yönetmeliğinin 13. maddesinde, bu mezunların eşit hak ve yetkilere sahip olduklarının belirtildiğine işaret edilen gerekçede, bu nedenle açıköğretim adalet ön lisans mezunlarının, hukuk fakültelerine dikey geçiş sırasında tercih edebilecekleri kontenjan sayısına kısıtlama getirilmesine ilişkin dava konusu kılavuz düzenlemelerinin üst hukuk normlarına aykırı olduğu kaydedildi.
Gerekçede, adalet meslek yüksekokulu mezunları ile açıköğretim adalet ön lisans mezunlarının başvurabilecekleri hukuk fakültesi kontenjanları arasında ayrım yapılarak, adalet meslek yüksekokulu mezunlarının daha az sayıda kontenjan için başvuru yapabileceğine ilişkin düzenlemenin, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile ÖSYM Kanununda belirtilen fırsat eşitliği ilkesine de aykırı olduğu belirtildi.
Kurulun gerekçesinde, "Hukuksal olarak eşit durumda bulunan kişiler arasında eşitlik ilkesine aykırı düzenleme yapılması hukuka ve hakkaniyete aykırıdır" ifadesi kullanıldı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Danıştay, Dikey Geçiş Sınavı (DGS) kılavuzundaki, açıköğretim adalet ön lisans mezunlarının, hukuk fakültelerine dikey geçiş sırasında tercih edebilecekleri kontenjan sayısına kısıtlama getiren düzenlemelerin yürütmesini durdurdu
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Dikey Geçiş Sınavı (DGS) kılavuzundaki, açıköğretim adalet ön lisans mezunlarının, hukuk fakültelerine dikey geçiş sırasında tercih edebilecekleri kontenjan sayısına kısıtlama getiren düzenlemelerin yürütmesini durdurdu.
2014 yılı Meslek Yüksekokulları ile Açıköğretim Ön Lisans Programları Mezunlarının Lisans Öğrenimine Dikey Geçiş Sınavı Kılavuzu'ndaki "Bk. 900" kod nolu koşulda yer alan düzenlemelerin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açılmıştı.
Danıştay 8. Dairesi, yürütmenin durdurulması istemini reddetti. Davacıların karara itiraz etmesi üzerine dosya, Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna geldi.
Kurul, davacının itirazını kabul ederek, Danıştay 8. Dairesinin kararını kaldırdı ve düzenlemenin yürütmesini durdurdu.
Gerekçeden
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun gerekçesinde, Yükseköğretim Yönetmeliğinde, açıköğretim öğrencileri ile aynı öğretim programına göre örgün öğretim öğrencileri arasında öğrenci hakları bakımından fark bulunmadığı gibi her iki yoldan mezun olanların eşit hak ve yetkilere sahip olacakları kuralına yer verildiği belirtildi.
Gerekçede, ilgili kanun ve yönetmelik hükümlerinde, açıköğretim ön lisans mezunlarının lisans programlarına dikey geçiş başvuruları sırasında örgün meslek yüksekokulu mezunlarından farklı bir değerlendirmeye tabi tutulacağına ilişkin açıköğretim ön lisans mezunlarının aleyhine herhangi bir kısıtlayıcı düzenlemeye yer verilmediği vurgulandı.
Açık Yükseköğretim Yönetmeliğinin 13. maddesinde, bu mezunların eşit hak ve yetkilere sahip olduklarının belirtildiğine işaret edilen gerekçede, bu nedenle açıköğretim adalet ön lisans mezunlarının, hukuk fakültelerine dikey geçiş sırasında tercih edebilecekleri kontenjan sayısına kısıtlama getirilmesine ilişkin dava konusu kılavuz düzenlemelerinin üst hukuk normlarına aykırı olduğu kaydedildi.
Gerekçede, adalet meslek yüksekokulu mezunları ile açıköğretim adalet ön lisans mezunlarının başvurabilecekleri hukuk fakültesi kontenjanları arasında ayrım yapılarak, adalet meslek yüksekokulu mezunlarının daha az sayıda kontenjan için başvuru yapabileceğine ilişkin düzenlemenin, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile ÖSYM Kanununda belirtilen fırsat eşitliği ilkesine de aykırı olduğu belirtildi.
Kurulun gerekçesinde, "Hukuksal olarak eşit durumda bulunan kişiler arasında eşitlik ilkesine aykırı düzenleme yapılması hukuka ve hakkaniyete aykırıdır" ifadesi kullanıldı.
Son Güncelleme: Perşembe, 16 Nisan 2015 12:04
Gösterim: 1373
MEB, gelecek 4 yılı içeren yeni Stratejik Plan taslağında, tüm ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısını 15'e düşürülmesi hedefini koydu
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2015-2019 yıllarını kapsayan yeni Stratejik Plan taslağında, Türkiye genelinde tüm ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısını 15'e düşürülmesi hedefini koydu.
MEB, tüm eğitim kademelerinde ilişkin 2015-2019 yılları arasında yapılacak çalışmalarını içeren ''Stratejik Plan'' taslağı Kalkınma Bakanlığına gönderdi.
Bakanlık, stratejik plana ilişkin, 37 bin 551 iç, 32 bin 350 dış olmak üzere 69 bin 901 paydaşa eğitim sisteminden neler beklediklerine dair anket uygulandı. 238 sivil toplum kuruluşu, 175 üniversite, 72 eğitim fakültesi, 140 gazeteci ve köşe yazarından görüş aldı ve 9 çalıştayda bin 365 katılımcıyla stratejik plan çalışmalarını müzakere etti.
MEB Stratejik Plan koordinasyon ekibince, yaklaşık 35 bin sayfa uluslararası metin, rapor, belge ve nitelikli eğitim verdiği kabul edilen ülkelerin eğitim sistemleri incelendi. İncelemeler sonucunda bireye özgü, bireyin ilgi ve yeteneklerini ön planda tutan "her çocuğun dahi bir tarafı vardır" felsefesi ve bilgi eksenli eğitim-öğretimin aynı zamanda beceri, tutum ve davranış eksenli bir yöne evrildiği hususu öne çıktı. Bu hususlar, plana yansıtıldı.
Hedef eğitimde kaliteyi artırmak
"Hayata hazır, sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştiren bir eğitim sistemi" vizyonuyla hazırlanan plan, eğitim ve öğretime erişim, eğitim ve öğretimde kalite ile kurumsal kapasitenin geliştirilmesi eksenlerinde kurgulandı.
Eğitime erişim kapsamında, artan ve çeşitlenen eğitim talebini karşılamak, okul öncesi eğitim başta olmak üzere bütün eğitim kademelerinde katılımı arttırmak ve devamı sağlamak, özel politika gerektiren grupların azami derecede eğitime erişebildiği ve hayat boyu öğrenme kapsamında herkese, her yerde ve her zaman eğitim imkanlarının sunulduğu bir eğitim sistemi oluşturmak; kalitenin artırılması kapsamında ise öğrencilerin akademik başarılarının yanı sıra bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişiminin desteklenmesini, en az bir yabancı dili iyi bir şekilde öğrenmesini, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi amaçlandı.
Sınav odaklı değil beceri ve tutuma dayalı bir eğitim hedeflendi
Planda, eğitimin sınav odaklı olmasından ziyade bilgi, beceri, tutum ve davranış odaklı olması, kazanımlara dayalı bir ölçme değerlendirme sisteminin oluşturulması, sağlıklı ve güvenli eğitim ortamlarının sağlanması, eğitim ile istihdam ilişkisinin güçlü bir şekilde kurulması, okullarda sosyal, sanatsal, kültürel ve sportif faaliyetlerin sayısı, çeşidi ve öğrencilerin söz konusu faaliyetlere katılım oranının artırılması, okuma kültürünün yaygınlaştırılması, hayat boyu rehberlik hizmeti alt yapısının oluşturulması, rehberlik faaliyetleri kapsamında kurum ve kuruluşlar ile işbirliği yapılması, rehberlik ve araştırma merkezlerinin hizmet kalitesinin artırılması gibi tedbirler yer aldı.
Ayrıca, eğitim ve öğretimde, kalitenin belirleyici unsurlarından birisi olan öğretmen niteliğinin artırılması için mesleği genel ve özel alan yeterlilikleri belirlenerek öğretmenlerin, mesleki gelişimine yönelik Okul Temelli Mesleki Gelişim Modelinin yaygınlaştırılması hedeflendi.
Öğrencilerin uluslararası hareketliliği artırılacak
Stratejik Planda, yer alan hedeflerden bazıları şöyle:
"- Uygulamada olan veya uygulanacak öğretim programlarının ve kullanılan ders kitaplarının etki analizleri yapılacak bu analizler ışığında güncelleme çalışmaları yapılacak.
-Öğrencilerin, farklı kültürleri tanıyarak birlikte yaşama bilincini edinmeleri için ulusal ve uluslararası hareketliliği teşvik edilecek.
-Öğrenci ve öğretmenlerin uluslararası hareketliliğini destekleyen proje, protokol ve burslardan yararlanan birey sayısı artırılacak.
-FATİH Projesi kapsamında eğitim ve öğretim sisteminin teknolojiyle entegrasyonunu ve Z-Kitaplar ve elektronik ders içeriklerinin de eğitim kurumlarında daha etkin kullanılması sağlanacak.
-Eğitim sisteminin performansının değerlendirilmesine imkan tanıyacak şekilde yayınlanacak olan Türkiye Yeterlilikler ile Milli Eğitim Kalite Çerçevesine uygun olarak öğrenci kazanımlarının izlenebilmesini için ulusal düzeyde çoklu değerlendirme mekanizması geliştirilecek.
-Açık öğretim okullarındaki eğitim ve öğretimin kalitesi artırılacak.
-Mesleki ve teknik eğitimin kalitesinin artırılması için sektörle etkin bir işbirliğine gidilerek hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin sektörle ilgili güncel bilgi ve becerileri kazanmaları sağlanacak.
-Eğitimden erken ayrılma oranı yüzde 50'ye düşürülecek.
-Öğrencilerin en az bir yabancı dili iyi derecede öğrenmesine yönelik düzenlemeler yapılacak.
-Ayrıca öğrenci hareketliliğine destek olacağı düşünülen uluslararası tanınırlığı olan diploma ve sertifikasyon sistemi geliştirilecek.
-Eğitim ve öğretimden ayrılma oranını ve 10 gün ve üzeri devamsızlık yapan öğrenci oranı yüzde 50'ye düşürülecek.
-Özel eğitiminin okul öncesindeki payı yüzde 9,16'dan yüzde 23'e, ilkokuldaki payı yüzde 3,31'den yüzde 6'ya, ortaokuldaki payı yüzde 3,51'den yüzde 7'ye çıkarılacak.
-Özel yetenekli öğrencilerle ilgili öğretim süreçleri konusunda aile, öğretmen, yönetici ve maarif müfettişlerine eğitimler verilecek.
-Organize sanayi bölgelerinde bulunan özel mesleki ve teknik okul sayısının 20'den 120'ye çıkarılacak.
-Türkiye genelinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısını ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde 15'e düşürülecek. MEB'in yayımladığı 2014-2015 eğitim öğretim yılına ilişkin istatistiklere göre, ilkokul kademesinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 18, ortaokullarda 17 ve liselerde 14 olarak gerçekleşmişti.
-Okullardan internet alt yapısı, tablet veya etkileşimli tamamlanma oranı yüzde 35,31'den yüzde 100'e çıkarılacak.
-Kütüphane sayısı artırılacak.
-Kütüphanesi olan okul oranı, yüzde 39,2'den yüzde 50'ye çıkaracak.
-Okul, öğrenci ve öğretmenlerin yaptığı patent ve faydalı model başvuru sayısı arttırılacak.
-Engellilerin kullanımına yönelik düzenleme yapılan okul veya kurum oranını yüzde 42,47'den yüzde 100'e çıkarılacak."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
MEB, gelecek 4 yılı içeren yeni Stratejik Plan taslağında, tüm ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısını 15'e düşürülmesi hedefini koydu
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2015-2019 yıllarını kapsayan yeni Stratejik Plan taslağında, Türkiye genelinde tüm ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısını 15'e düşürülmesi hedefini koydu.
MEB, tüm eğitim kademelerinde ilişkin 2015-2019 yılları arasında yapılacak çalışmalarını içeren ''Stratejik Plan'' taslağı Kalkınma Bakanlığına gönderdi.
Bakanlık, stratejik plana ilişkin, 37 bin 551 iç, 32 bin 350 dış olmak üzere 69 bin 901 paydaşa eğitim sisteminden neler beklediklerine dair anket uygulandı. 238 sivil toplum kuruluşu, 175 üniversite, 72 eğitim fakültesi, 140 gazeteci ve köşe yazarından görüş aldı ve 9 çalıştayda bin 365 katılımcıyla stratejik plan çalışmalarını müzakere etti.
MEB Stratejik Plan koordinasyon ekibince, yaklaşık 35 bin sayfa uluslararası metin, rapor, belge ve nitelikli eğitim verdiği kabul edilen ülkelerin eğitim sistemleri incelendi. İncelemeler sonucunda bireye özgü, bireyin ilgi ve yeteneklerini ön planda tutan "her çocuğun dahi bir tarafı vardır" felsefesi ve bilgi eksenli eğitim-öğretimin aynı zamanda beceri, tutum ve davranış eksenli bir yöne evrildiği hususu öne çıktı. Bu hususlar, plana yansıtıldı.
Hedef eğitimde kaliteyi artırmak
"Hayata hazır, sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştiren bir eğitim sistemi" vizyonuyla hazırlanan plan, eğitim ve öğretime erişim, eğitim ve öğretimde kalite ile kurumsal kapasitenin geliştirilmesi eksenlerinde kurgulandı.
Eğitime erişim kapsamında, artan ve çeşitlenen eğitim talebini karşılamak, okul öncesi eğitim başta olmak üzere bütün eğitim kademelerinde katılımı arttırmak ve devamı sağlamak, özel politika gerektiren grupların azami derecede eğitime erişebildiği ve hayat boyu öğrenme kapsamında herkese, her yerde ve her zaman eğitim imkanlarının sunulduğu bir eğitim sistemi oluşturmak; kalitenin artırılması kapsamında ise öğrencilerin akademik başarılarının yanı sıra bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişiminin desteklenmesini, en az bir yabancı dili iyi bir şekilde öğrenmesini, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi amaçlandı.
Sınav odaklı değil beceri ve tutuma dayalı bir eğitim hedeflendi
Planda, eğitimin sınav odaklı olmasından ziyade bilgi, beceri, tutum ve davranış odaklı olması, kazanımlara dayalı bir ölçme değerlendirme sisteminin oluşturulması, sağlıklı ve güvenli eğitim ortamlarının sağlanması, eğitim ile istihdam ilişkisinin güçlü bir şekilde kurulması, okullarda sosyal, sanatsal, kültürel ve sportif faaliyetlerin sayısı, çeşidi ve öğrencilerin söz konusu faaliyetlere katılım oranının artırılması, okuma kültürünün yaygınlaştırılması, hayat boyu rehberlik hizmeti alt yapısının oluşturulması, rehberlik faaliyetleri kapsamında kurum ve kuruluşlar ile işbirliği yapılması, rehberlik ve araştırma merkezlerinin hizmet kalitesinin artırılması gibi tedbirler yer aldı.
Ayrıca, eğitim ve öğretimde, kalitenin belirleyici unsurlarından birisi olan öğretmen niteliğinin artırılması için mesleği genel ve özel alan yeterlilikleri belirlenerek öğretmenlerin, mesleki gelişimine yönelik Okul Temelli Mesleki Gelişim Modelinin yaygınlaştırılması hedeflendi.
Öğrencilerin uluslararası hareketliliği artırılacak
Stratejik Planda, yer alan hedeflerden bazıları şöyle:
"- Uygulamada olan veya uygulanacak öğretim programlarının ve kullanılan ders kitaplarının etki analizleri yapılacak bu analizler ışığında güncelleme çalışmaları yapılacak.
-Öğrencilerin, farklı kültürleri tanıyarak birlikte yaşama bilincini edinmeleri için ulusal ve uluslararası hareketliliği teşvik edilecek.
-Öğrenci ve öğretmenlerin uluslararası hareketliliğini destekleyen proje, protokol ve burslardan yararlanan birey sayısı artırılacak.
-FATİH Projesi kapsamında eğitim ve öğretim sisteminin teknolojiyle entegrasyonunu ve Z-Kitaplar ve elektronik ders içeriklerinin de eğitim kurumlarında daha etkin kullanılması sağlanacak.
-Eğitim sisteminin performansının değerlendirilmesine imkan tanıyacak şekilde yayınlanacak olan Türkiye Yeterlilikler ile Milli Eğitim Kalite Çerçevesine uygun olarak öğrenci kazanımlarının izlenebilmesini için ulusal düzeyde çoklu değerlendirme mekanizması geliştirilecek.
-Açık öğretim okullarındaki eğitim ve öğretimin kalitesi artırılacak.
-Mesleki ve teknik eğitimin kalitesinin artırılması için sektörle etkin bir işbirliğine gidilerek hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin sektörle ilgili güncel bilgi ve becerileri kazanmaları sağlanacak.
-Eğitimden erken ayrılma oranı yüzde 50'ye düşürülecek.
-Öğrencilerin en az bir yabancı dili iyi derecede öğrenmesine yönelik düzenlemeler yapılacak.
-Ayrıca öğrenci hareketliliğine destek olacağı düşünülen uluslararası tanınırlığı olan diploma ve sertifikasyon sistemi geliştirilecek.
-Eğitim ve öğretimden ayrılma oranını ve 10 gün ve üzeri devamsızlık yapan öğrenci oranı yüzde 50'ye düşürülecek.
-Özel eğitiminin okul öncesindeki payı yüzde 9,16'dan yüzde 23'e, ilkokuldaki payı yüzde 3,31'den yüzde 6'ya, ortaokuldaki payı yüzde 3,51'den yüzde 7'ye çıkarılacak.
-Özel yetenekli öğrencilerle ilgili öğretim süreçleri konusunda aile, öğretmen, yönetici ve maarif müfettişlerine eğitimler verilecek.
-Organize sanayi bölgelerinde bulunan özel mesleki ve teknik okul sayısının 20'den 120'ye çıkarılacak.
-Türkiye genelinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısını ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde 15'e düşürülecek. MEB'in yayımladığı 2014-2015 eğitim öğretim yılına ilişkin istatistiklere göre, ilkokul kademesinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 18, ortaokullarda 17 ve liselerde 14 olarak gerçekleşmişti.
-Okullardan internet alt yapısı, tablet veya etkileşimli tamamlanma oranı yüzde 35,31'den yüzde 100'e çıkarılacak.
-Kütüphane sayısı artırılacak.
-Kütüphanesi olan okul oranı, yüzde 39,2'den yüzde 50'ye çıkaracak.
-Okul, öğrenci ve öğretmenlerin yaptığı patent ve faydalı model başvuru sayısı arttırılacak.
-Engellilerin kullanımına yönelik düzenleme yapılan okul veya kurum oranını yüzde 42,47'den yüzde 100'e çıkarılacak."
Son Güncelleme: Perşembe, 16 Nisan 2015 12:40
Gösterim: 2036
Eğitim Reformu Girişimi, Çelikel Eğitim Vakfı işbirliğiyle, mesleki ve teknik Anadolu liselerinde okuyan genç kadınların yaşadığı toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikleri ve bu eşitsizliklerin kadınların mesleki kimlik ve becerilerine olan etkisini araştırdı.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ve Çelikel Eğitim Vakfı’nın (ÇEV), Friedrich Ebert Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin finansal desteğiyle, iki mesleki ve teknik Anadolu lisesinde gerçekleştirdiği, Meslek Liselerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Ümraniye ve Şişli Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri Örneği başlıklı araştırmanın raporu yayımlandı.
Mesleki ve teknik Anadolu liselerinde eğitimine devam eden genç kadınların yaşadığı toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikleri inceleyebilmek amacıyla yürütülen nitel çalışmada, Ümraniye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile Şişli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi 24 genç kadın, 14 genç erkek ve 9 öğretmen ile odak grup görüşmeleri yapıldı. Özellikle toplumsal cinsiyet temelli eşitsizliğin kadınların mesleki kimlik ve becerilerine olan etkisinin ele alındığı raporda, bu durumun mesleki eğitimin kalitesi ile ilişkisi de değerlendiriliyor.
Toplantıda açış konuşması yapan ERG Direktör Vekili Işık Tüzün araştırmayla ilgili olarak şunları söyledi; “Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefliyorsak, sadece okullulaşma oranlarıyla tatmin olamayız. Beklentimiz, eğitimin kadınların bireysel olarak güçlenmelerine ve kadının toplumsal konumunun iyileşmesine katkıda bulunması olmalıdır. Oysa Türkiye’de eğitimde cinsiyetçi tutumlara ve içeriklere yaygın biçimde rastlıyoruz. Mesleki ve teknik eğitim de geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin dönüştürülmek bir yana, pekiştirildiği alanlar arasında. Araştırmanın bulguları da toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığın, meslek liselerinin önemli bir sorunu olduğunu ortaya koyuyor. Eşitlikçi ve içermeci bir eğitim sistemi için toplumsal cinsiyet eşitliğinin eğitimin tüm kademelerinde içselleştirilmesi gerekiyor.”
Çelikel Eğitim Vakfı Kurumsal İletişim Yöneticisi Gökçe Babayiğit de yaptığı konuşmada; “Eğitimin niteliğinin iyileştirilmesine yönelik politikaların izlenmesi ve geliştirilmesinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine odaklanan kapsamlı çalışmalar sınırlı sayıda. Bu nedenle, bu çalışmanın önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. Yapılan görüşmelerde işaret edilen konuların izlenebilmesi ve çözümü için eşitlik ekseninde kurgulanacak bir eğitim sisteminin gelişimine katkıda bulunabilmeyi hedefliyoruz.’’ dedi.
Araştırma raporunun bulgularını sunan ERG Araştırma Asistanı Ayşegül Taşıtman, okullarda sunulan program türleri ile geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Taşıtman, “Okul ve sınıf ortamında erkeklerin yoğun olması, bazı genç kadınların
motivasyonunu düşürebiliyor ve okula giderken mutsuz hissetmelerine neden olabiliyor. Motivasyon düşüklüğü, kimi zaman akademik başarıyla da paralel giderek, genç kadınların mesleki becerilerini geliştirmelerinin önünde engel oluşturabiliyor. Özellikle genç kadınların erkeklere kıyasla uygulama ve staj aşamalarına daha az dahil oldukları yapılan görüşmelerde bir çok kez ifade edildi. Genç kadınların paylaştıkları deneyimler göz önünde bulundurularak, okul ortamının, sınıf içi uygulamaların, okul ortamının toplumsal cinsiyet eşitliği dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Araştırmanın başlıca bulguları
• Mesleki ve teknik eğitimin niteliği açısından, öğretim programları ve sınıf içi uygulamaların toplumsal cinsiyet bakış açısıyla gözden geçirilmesi gerekmektedir.
• Okul ortamlarında genç kadınların okuldaki varlığı dikkate alınarak, kullanılan alanlar toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı şekilde yeniden düzenlenmelidir.
• Genç kadınlar, genç erkeklere kıyasla, okul kültürü ve mesleki eğitim konusunda yeterli yönlendirme ve bilgilendirme olmadan meslek liselerine yerleşmektedirler.
• Eğitim aldıkları alanda staj yapan ya da çalışan genç kadınların, çalışma alanlarının "kadın rolleri", "kadın meslekleri" ile sınırlandığı ya da genç kadınlara pozitif ayrımcılık yapıldığı düşünülerek kadınların gelişimini engelleyen yaklaşımların söz konusu olduğu görülmektedir.
• Okullarda giderek azalan rehberlik saatlerinin önemi ve işlevi artırılarak, toplumsal cinsiyet eşitliğini dikkate alan uygulamalarla, özellikle genç kadınların mesleki gelişimi ve istihdamı için rehberlik hizmetleri güçlendirilmelidir. Bu hizmeti veren öğretmenlerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık kazanmış olmaları gerekir.
• Okullar ve işletmeler arasında yeterince ilişki kurulamamaktadır. Mevcut işbirliklerinin de toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla yeniden gözden geçirilmesinde yarar olacaktır.
• Okulda edinilen beceriler ile iş piyasasında talep edilen beceriler arasında uyumsuzluk söz konusudur.
• Öğretmenlerin ve idarecilerin mesleki gelişim etkinlikleri, okul ve sınıf içinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesine katkı sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmelidir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğitim Reformu Girişimi, Çelikel Eğitim Vakfı işbirliğiyle, mesleki ve teknik Anadolu liselerinde okuyan genç kadınların yaşadığı toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikleri ve bu eşitsizliklerin kadınların mesleki kimlik ve becerilerine olan etkisini araştırdı.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ve Çelikel Eğitim Vakfı’nın (ÇEV), Friedrich Ebert Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin finansal desteğiyle, iki mesleki ve teknik Anadolu lisesinde gerçekleştirdiği, Meslek Liselerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Ümraniye ve Şişli Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri Örneği başlıklı araştırmanın raporu yayımlandı.
Mesleki ve teknik Anadolu liselerinde eğitimine devam eden genç kadınların yaşadığı toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikleri inceleyebilmek amacıyla yürütülen nitel çalışmada, Ümraniye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile Şişli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi 24 genç kadın, 14 genç erkek ve 9 öğretmen ile odak grup görüşmeleri yapıldı. Özellikle toplumsal cinsiyet temelli eşitsizliğin kadınların mesleki kimlik ve becerilerine olan etkisinin ele alındığı raporda, bu durumun mesleki eğitimin kalitesi ile ilişkisi de değerlendiriliyor.
Toplantıda açış konuşması yapan ERG Direktör Vekili Işık Tüzün araştırmayla ilgili olarak şunları söyledi; “Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefliyorsak, sadece okullulaşma oranlarıyla tatmin olamayız. Beklentimiz, eğitimin kadınların bireysel olarak güçlenmelerine ve kadının toplumsal konumunun iyileşmesine katkıda bulunması olmalıdır. Oysa Türkiye’de eğitimde cinsiyetçi tutumlara ve içeriklere yaygın biçimde rastlıyoruz. Mesleki ve teknik eğitim de geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin dönüştürülmek bir yana, pekiştirildiği alanlar arasında. Araştırmanın bulguları da toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığın, meslek liselerinin önemli bir sorunu olduğunu ortaya koyuyor. Eşitlikçi ve içermeci bir eğitim sistemi için toplumsal cinsiyet eşitliğinin eğitimin tüm kademelerinde içselleştirilmesi gerekiyor.”
Çelikel Eğitim Vakfı Kurumsal İletişim Yöneticisi Gökçe Babayiğit de yaptığı konuşmada; “Eğitimin niteliğinin iyileştirilmesine yönelik politikaların izlenmesi ve geliştirilmesinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine odaklanan kapsamlı çalışmalar sınırlı sayıda. Bu nedenle, bu çalışmanın önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. Yapılan görüşmelerde işaret edilen konuların izlenebilmesi ve çözümü için eşitlik ekseninde kurgulanacak bir eğitim sisteminin gelişimine katkıda bulunabilmeyi hedefliyoruz.’’ dedi.
Araştırma raporunun bulgularını sunan ERG Araştırma Asistanı Ayşegül Taşıtman, okullarda sunulan program türleri ile geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Taşıtman, “Okul ve sınıf ortamında erkeklerin yoğun olması, bazı genç kadınların
motivasyonunu düşürebiliyor ve okula giderken mutsuz hissetmelerine neden olabiliyor. Motivasyon düşüklüğü, kimi zaman akademik başarıyla da paralel giderek, genç kadınların mesleki becerilerini geliştirmelerinin önünde engel oluşturabiliyor. Özellikle genç kadınların erkeklere kıyasla uygulama ve staj aşamalarına daha az dahil oldukları yapılan görüşmelerde bir çok kez ifade edildi. Genç kadınların paylaştıkları deneyimler göz önünde bulundurularak, okul ortamının, sınıf içi uygulamaların, okul ortamının toplumsal cinsiyet eşitliği dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Araştırmanın başlıca bulguları
• Mesleki ve teknik eğitimin niteliği açısından, öğretim programları ve sınıf içi uygulamaların toplumsal cinsiyet bakış açısıyla gözden geçirilmesi gerekmektedir.
• Okul ortamlarında genç kadınların okuldaki varlığı dikkate alınarak, kullanılan alanlar toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı şekilde yeniden düzenlenmelidir.
• Genç kadınlar, genç erkeklere kıyasla, okul kültürü ve mesleki eğitim konusunda yeterli yönlendirme ve bilgilendirme olmadan meslek liselerine yerleşmektedirler.
• Eğitim aldıkları alanda staj yapan ya da çalışan genç kadınların, çalışma alanlarının "kadın rolleri", "kadın meslekleri" ile sınırlandığı ya da genç kadınlara pozitif ayrımcılık yapıldığı düşünülerek kadınların gelişimini engelleyen yaklaşımların söz konusu olduğu görülmektedir.
• Okullarda giderek azalan rehberlik saatlerinin önemi ve işlevi artırılarak, toplumsal cinsiyet eşitliğini dikkate alan uygulamalarla, özellikle genç kadınların mesleki gelişimi ve istihdamı için rehberlik hizmetleri güçlendirilmelidir. Bu hizmeti veren öğretmenlerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık kazanmış olmaları gerekir.
• Okullar ve işletmeler arasında yeterince ilişki kurulamamaktadır. Mevcut işbirliklerinin de toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla yeniden gözden geçirilmesinde yarar olacaktır.
• Okulda edinilen beceriler ile iş piyasasında talep edilen beceriler arasında uyumsuzluk söz konusudur.
• Öğretmenlerin ve idarecilerin mesleki gelişim etkinlikleri, okul ve sınıf içinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesine katkı sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmelidir.
Son Güncelleme: Çarşamba, 15 Nisan 2015 15:34
Gösterim: 1620