Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Tekin, Türkiye'de eğitimde özel sektör payının yeterince olmadığına inanıyoruz. Türkiye'de özel okulculuğun en azından OECD ortalamasının üzerine çıkması için el birliğiyle çalışıyoruz. Hedefimiz 2020'li yıllarda en azından yüzde 15 seviyelerinde olan bir özel okulculuk olsun istiyoruz Türkiye'de." dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen "21. yüzyılda bir eğitim felsefesi oluşturmak ve özel okullar" konulu 1. Eğitim Kongresi, Belek Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde başladı. 

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, kongredeki açılış konuşmasına bir 12 Eylül darbesine karşı duran bir çerçinin hikayesi ile başladı. Yaklaşık 1,5 yıl önce göreve geldiğini ve bu süreçte ödemli adımlar attıklarını anlatan Tekin, Antalya'da gerçekleştirilen kongrenin de eğitim felsefesi konusunda önemli bir yol gösterici olacağını ifade etti. 

Özel okulların sayısının daha da artırılması gerektiğine işaret eden Tekin, şunları söyledi:

"Milli Eğitim Bakanlığı yönetici kadroları olarak Türkiye'de eğitimde özel sektör payının yeterince olmadığına inanıyoruz. 1,5 yıl içerisinde sayın Bakanımızla Türkiye'de özel okulculuğun en azından OECD ortalamasının üzerine çıkması için el birliğiyle çalışıyoruz. Hedefimiz 2020'li yıllarda en azından yüzde 15 seviyelerinde olan bir özel okulculuk olsun istiyoruz Türkiye'de."

Tekin, eğitime katkıda bulunan özel sektöre çalışmalarından ötürü teşekkür etti. 

"Eğitim özgür olarak şekillenmeli"

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci de eğitimin insanın davranışlarında, düşüncelerinde duygularında ve bilgisinde yaşanan nitelikli değişimi ve gelişimi ifade ettiğini belirtti.

Eğitimin okulun sınırları içine sokulduğundan itibaren özgürlüğünü yitirdiğini, tutsak edildiğini dile getiren Yelkenci, bu şekilde özgür eğitimden bahsetme şansının kalmadığını belirtti. İnsanın özgür, özgürlüğüne düşkün bir şekilde yaratıldığını ifade eden Yelkenci, eğitimin de bu açıdan özgür bırakılması gerektiğini kaydetti. 

Devletin her olguya her gerçeğe müdahale edip, onu kurumsallaştırarak kontrolü altına almak istediğini ve devletin kararından eğitimin de nasibini aldığını söyleyen Yelkenci, "Eğitimden vazgeçemeyeceğimize göre mevcut şartları doğal şartlara yakınlaştırmamız gerekiyor. Eğitimi özgür olarak şekillendirmeli, okulu mümkün olduğunca doğallaştırmalıyız" diye konuştu. 

"Batılı paradigmalardan esinlenmeli"

Eğitim şekillenirken batının yok sayılamayacağını öne süren Ömer Faruk Yelkenci, bir tarafın batıyı paradigma cenneti olarak gördüğünü ve oradan ithal edilecek paradigmalarla sorunun çözülebileceğini düşündüğünü, diğer bir tarafın ise batının paradigmalarının işe yaramayacağını düşündüğünü anlattı. Yelkenci, "Batılı paradigmaları olduğu gibi değil de onlardan esinlenmenin doğru olduğunu söylemek lazım. Bu çalışmayı yaparken amacımız dünyadaki tüm birikimlerden de istifade ederek kendi felsefemizi oluşturmak ve örnek amaçlarla yol açmaktır" dedi. 

Eğitimde sürekli yeni anlayışların oluşmasının verimsizliği ortaya koyduğunu dile getiren Yelkenci, eğitim felsefesinin oluşturulması konusunda kongrede önemli görüş ve düşüncelerin ortaya konulacağını bildirdi.

Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Ziya Selçuk da eğitim ile ilgili tartışmaların yüzyıllardır sürdüğünü, bu toplantının eğitim felsefesi açısından yararlı sonuçları ortaya koyacağını ifade etti. 

Milli Eğitim Müdürleri, Milli Eğitim Bakanlığı ile özel eğitim kurum temsilcilerinin katıldığı kongre 30 Kasım'a kadar devam edecek.

> Hedef: Özel okulların payını yüzde 15 seviyesine çıkarmak

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Tekin, Türkiye'de eğitimde özel sektör payının yeterince olmadığına inanıyoruz. Türkiye'de özel okulculuğun en azından OECD ortalamasının üzerine çıkması için el birliğiyle çalışıyoruz. Hedefimiz 2020'li yıllarda en azından yüzde 15 seviyelerinde olan bir özel okulculuk olsun istiyoruz Türkiye'de." dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen "21. yüzyılda bir eğitim felsefesi oluşturmak ve özel okullar" konulu 1. Eğitim Kongresi, Belek Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde başladı. 

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, kongredeki açılış konuşmasına bir 12 Eylül darbesine karşı duran bir çerçinin hikayesi ile başladı. Yaklaşık 1,5 yıl önce göreve geldiğini ve bu süreçte ödemli adımlar attıklarını anlatan Tekin, Antalya'da gerçekleştirilen kongrenin de eğitim felsefesi konusunda önemli bir yol gösterici olacağını ifade etti. 

Özel okulların sayısının daha da artırılması gerektiğine işaret eden Tekin, şunları söyledi:

"Milli Eğitim Bakanlığı yönetici kadroları olarak Türkiye'de eğitimde özel sektör payının yeterince olmadığına inanıyoruz. 1,5 yıl içerisinde sayın Bakanımızla Türkiye'de özel okulculuğun en azından OECD ortalamasının üzerine çıkması için el birliğiyle çalışıyoruz. Hedefimiz 2020'li yıllarda en azından yüzde 15 seviyelerinde olan bir özel okulculuk olsun istiyoruz Türkiye'de."

Tekin, eğitime katkıda bulunan özel sektöre çalışmalarından ötürü teşekkür etti. 

"Eğitim özgür olarak şekillenmeli"

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci de eğitimin insanın davranışlarında, düşüncelerinde duygularında ve bilgisinde yaşanan nitelikli değişimi ve gelişimi ifade ettiğini belirtti.

Eğitimin okulun sınırları içine sokulduğundan itibaren özgürlüğünü yitirdiğini, tutsak edildiğini dile getiren Yelkenci, bu şekilde özgür eğitimden bahsetme şansının kalmadığını belirtti. İnsanın özgür, özgürlüğüne düşkün bir şekilde yaratıldığını ifade eden Yelkenci, eğitimin de bu açıdan özgür bırakılması gerektiğini kaydetti. 

Devletin her olguya her gerçeğe müdahale edip, onu kurumsallaştırarak kontrolü altına almak istediğini ve devletin kararından eğitimin de nasibini aldığını söyleyen Yelkenci, "Eğitimden vazgeçemeyeceğimize göre mevcut şartları doğal şartlara yakınlaştırmamız gerekiyor. Eğitimi özgür olarak şekillendirmeli, okulu mümkün olduğunca doğallaştırmalıyız" diye konuştu. 

"Batılı paradigmalardan esinlenmeli"

Eğitim şekillenirken batının yok sayılamayacağını öne süren Ömer Faruk Yelkenci, bir tarafın batıyı paradigma cenneti olarak gördüğünü ve oradan ithal edilecek paradigmalarla sorunun çözülebileceğini düşündüğünü, diğer bir tarafın ise batının paradigmalarının işe yaramayacağını düşündüğünü anlattı. Yelkenci, "Batılı paradigmaları olduğu gibi değil de onlardan esinlenmenin doğru olduğunu söylemek lazım. Bu çalışmayı yaparken amacımız dünyadaki tüm birikimlerden de istifade ederek kendi felsefemizi oluşturmak ve örnek amaçlarla yol açmaktır" dedi. 

Eğitimde sürekli yeni anlayışların oluşmasının verimsizliği ortaya koyduğunu dile getiren Yelkenci, eğitim felsefesinin oluşturulması konusunda kongrede önemli görüş ve düşüncelerin ortaya konulacağını bildirdi.

Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Ziya Selçuk da eğitim ile ilgili tartışmaların yüzyıllardır sürdüğünü, bu toplantının eğitim felsefesi açısından yararlı sonuçları ortaya koyacağını ifade etti. 

Milli Eğitim Müdürleri, Milli Eğitim Bakanlığı ile özel eğitim kurum temsilcilerinin katıldığı kongre 30 Kasım'a kadar devam edecek.

Son Güncelleme: Cuma, 28 Kasım 2014 12:21

Gösterim: 1042

MEB Özel Öğretim Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, “Eğitim özgürlük ister, çünkü insan tabiatı itibariyle özgür yaratılmıştır. Devletin mantığında ise kontrol etme vardır. Eğitim de bundan etkilenmektedir. Eğitimi mümkün olduğunca doğallaştırmak zorundayız.” dedi.

MEB 1. Eğitim Kongresi “21. Yüzyılda bir eğitim felsefesi oluşturmak” başlığıyla Antalya'da başladı.

MEB Özel Öğretim Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci’nin konuşmasında öne çıkan satırbaşları;

Eğitim özgürlük ister, çünkü insan tabiatı itibariyle özgür yaratılmıştır. Devletin mantığında ise kontrol etme vardır. Eğitim de bundan etkilenmektedir. Eğitimi mümkün olduğunca doğallaştırmak zorundayız. Tartışmanın çıkış noktası Batı'yı paradigma cenneti olarak gören bir zihniyet vardır. Diğer taraf ise batıya cephe alır. Bu iki tutum da yanlıştır. Batıyı reddetmeden o birikimden faydalanmamız gerektiğine inanıyoruz. Felsefe ile uygulamayı birleştiremediğimiz için sorunlarımız büyümüştür.

Yelkenci şunları söyledi;

Eğitim şekillenirken batının yok sayılamayacağını öne süren Ömer Faruk Yelkenci, bir tarafın batıyı paradigma cenneti olarak gördüğünü ve oradan ithal edilecek paradigmalarla sorunun çözülebileceğini düşündüğünü, diğer bir tarafın ise batının paradigmalarının işe yaramayacağını düşündüğünü anlattı. Yelkenci, "Batılı paradigmaları olduğu gibi değil de onlardan esinlenmenin doğru olduğunu söylemek lazım. Bu çalışmayı yaparken amacımız dünyadaki tüm birikimlerden de istifade ederek kendi felsefemizi oluşturmak ve örnek amaçlarla yol açmaktır" dedi. 

Eğitimde sürekli yeni anlayışların oluşmasının verimsizliği ortaya koyduğunu dile getiren Yelkenci, eğitim felsefesinin oluşturulması konusunda kongrede önemli görüş ve düşüncelerin ortaya konulacağını bildirdi.

Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Ziya Selçuk da eğitim ile ilgili tartışmaların yüzyıllardır sürdüğünü, bu toplantının eğitim felsefesi açısından yararlı sonuçları ortaya koyacağını ifade etti. 

Milli Eğitim Müdürleri, Milli Eğitim Bakanlığı ile özel eğitim kurum temsilcilerinin katıldığı kongre 30 Kasım'a kadar devam edecek.

> ‘Eğitimi mümkün olduğunca doğallaştırmak zorundayız’

MEB Özel Öğretim Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, “Eğitim özgürlük ister, çünkü insan tabiatı itibariyle özgür yaratılmıştır. Devletin mantığında ise kontrol etme vardır. Eğitim de bundan etkilenmektedir. Eğitimi mümkün olduğunca doğallaştırmak zorundayız.” dedi.

MEB 1. Eğitim Kongresi “21. Yüzyılda bir eğitim felsefesi oluşturmak” başlığıyla Antalya'da başladı.

MEB Özel Öğretim Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci’nin konuşmasında öne çıkan satırbaşları;

Eğitim özgürlük ister, çünkü insan tabiatı itibariyle özgür yaratılmıştır. Devletin mantığında ise kontrol etme vardır. Eğitim de bundan etkilenmektedir. Eğitimi mümkün olduğunca doğallaştırmak zorundayız. Tartışmanın çıkış noktası Batı'yı paradigma cenneti olarak gören bir zihniyet vardır. Diğer taraf ise batıya cephe alır. Bu iki tutum da yanlıştır. Batıyı reddetmeden o birikimden faydalanmamız gerektiğine inanıyoruz. Felsefe ile uygulamayı birleştiremediğimiz için sorunlarımız büyümüştür.

Yelkenci şunları söyledi;

Eğitim şekillenirken batının yok sayılamayacağını öne süren Ömer Faruk Yelkenci, bir tarafın batıyı paradigma cenneti olarak gördüğünü ve oradan ithal edilecek paradigmalarla sorunun çözülebileceğini düşündüğünü, diğer bir tarafın ise batının paradigmalarının işe yaramayacağını düşündüğünü anlattı. Yelkenci, "Batılı paradigmaları olduğu gibi değil de onlardan esinlenmenin doğru olduğunu söylemek lazım. Bu çalışmayı yaparken amacımız dünyadaki tüm birikimlerden de istifade ederek kendi felsefemizi oluşturmak ve örnek amaçlarla yol açmaktır" dedi. 

Eğitimde sürekli yeni anlayışların oluşmasının verimsizliği ortaya koyduğunu dile getiren Yelkenci, eğitim felsefesinin oluşturulması konusunda kongrede önemli görüş ve düşüncelerin ortaya konulacağını bildirdi.

Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Ziya Selçuk da eğitim ile ilgili tartışmaların yüzyıllardır sürdüğünü, bu toplantının eğitim felsefesi açısından yararlı sonuçları ortaya koyacağını ifade etti. 

Milli Eğitim Müdürleri, Milli Eğitim Bakanlığı ile özel eğitim kurum temsilcilerinin katıldığı kongre 30 Kasım'a kadar devam edecek.

Son Güncelleme: Cuma, 28 Kasım 2014 12:24

Gösterim: 1211

Kadir Has Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, bazı vakıf üniversitelerinde "ticari" kaygılarla kontenjanlarda yaşanan nicelik artışının mezun öğrencilerde nitelik kaybına neden olduğunu belirterek "Vakıf üniversitelerinde, mezunların uluslararası iş piyasalarında işe yerleşebilme konusunda rekabet edilmeli. Kontenjan konusunda değil" dedi. 

Doç. Dr. Ahmet Kasım Hanİzmir'de gazetecilerle sohbet toplantısında buluşan Han, doğru üniversite seçiminde dikkat edilmesi gereken kriterleri anlattı.

Han, öğrencilere üniversite seçimi yaparken, geleceklerini doğru şekillendirecek, kendilerini iş hayatına hazırlayacak ve bir dünya vatandaşı olmaları konusunda yollarını açacak kurumları tercih etmeleri önerisinde bulunarak, "Üniversiteleri, sadece basit anlamda eğitim veren, diploma kazandıran ya da araştırma yapan kurumlar olarak tanımlamak çok kısıtlayıcı ve dar bir yaklaşım olacaktır" diye konuştu. 

"Gerçek üniversitenin" bilim ile şekillenen ve öğrencilerine dünya çapında bir gelecek hazırlayan yapıda olması gerektiğini ifade eden Han, şunları söyledi:

"Üniversitelerin felsefesinin, eğitim ve araştırma çalışmaları kadar toplumdaki ve dünyadaki gelişmeleri sürekli izleyen,  gelişmelere önceden tahmin ederek yeni açılımlar tasarlayan, yenilikler geliştiren ve öncülük eden, yaşamın her alanında toplumun nabzını tutarak sosyal projeler üreten, topluma, ülkeye ve insanlığa katkı sağlayan kurumlar olarak şekillenmesi zaruridir."

"Üniversiteler, kontenjan rekabeti yeri değildir"

Vakıf üniversitelerin temelinde eğitim olan bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu kaydeden Han, şöyle devam etti:

"Üniversitemiz, vakıf kimliği ile uyumlu biçimde, üzerine düşen toplumsal sorumluluğun hakkını vermeyi önemsemektedir. Bu çerçevede aldığımız bir kararla, İstanbul dışına çıkarak, dünyada ve Türkiye’de üniversite kavramı nedir, üniversite eğitiminde hakim trendler nelerdir, küresel istihdam piyasasının gereksinimleri çerçevesinde sağlıklı üniversite eğitimi nasıl olmalıdır, üniversite ve meslek seçiminin kriterleri nedir, başlıkları temelinde ebeveyn ve öğrencilerimizi bilgilendirmek üzere bir program başlattık. Amacımız üniversite tanıtımından ziyade, ne yazık ki eğitim meselesinin ciddiyetine uygun olmayan biçimde piyasalaşan üniversite “satış” rekabetinin dışına çıkarak velilerimizi, öğrencilerimizi ve eğitim alanındaki paydaşlarımızı olan sayın öğretmen, idareci ve rehber hocalarımızı bilgilendirmek. Tanıtım zihniyetiyle değil, bilinçlendirme hedefiyle hareket ediyoruz."

Han, kontenjan arttırmanın, öğrencilere "müşteri" olarak bakmanın mezunların niteliğinde kayba neden olduğunu savunarak, "Vakıf üniversitelerinde mezunların, uluslararası iş piyasalarında işe yerleşebilme konusunda rekabet edilmeli. Kontenjan konusunda değil. Biz mezunlarımızla bu konuda rekabet ediyoruz. Bizde 'gel vatandaş' mantığı yok. Mezunlarımızı dünyadaki iş olanaklarına cevap verecek şekilde yetiştirmeye çalışıyoruz" diye konuştu.

Han, Kadir Has Üniversitesi'nin çok sayıda öğrenciden ziyade, nitelikli sayıda öğrenci yetiştirmeyi hedeflediğini, üniversitelerinde okuyan öğrencilerin yüzde 82'sinin burslu olduğunu sözlerine ekledi.

> ‘Üniversiteler, kontenjan rekabeti yeri değildir’

Kadir Has Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, bazı vakıf üniversitelerinde "ticari" kaygılarla kontenjanlarda yaşanan nicelik artışının mezun öğrencilerde nitelik kaybına neden olduğunu belirterek "Vakıf üniversitelerinde, mezunların uluslararası iş piyasalarında işe yerleşebilme konusunda rekabet edilmeli. Kontenjan konusunda değil" dedi. 

Doç. Dr. Ahmet Kasım Hanİzmir'de gazetecilerle sohbet toplantısında buluşan Han, doğru üniversite seçiminde dikkat edilmesi gereken kriterleri anlattı.

Han, öğrencilere üniversite seçimi yaparken, geleceklerini doğru şekillendirecek, kendilerini iş hayatına hazırlayacak ve bir dünya vatandaşı olmaları konusunda yollarını açacak kurumları tercih etmeleri önerisinde bulunarak, "Üniversiteleri, sadece basit anlamda eğitim veren, diploma kazandıran ya da araştırma yapan kurumlar olarak tanımlamak çok kısıtlayıcı ve dar bir yaklaşım olacaktır" diye konuştu. 

"Gerçek üniversitenin" bilim ile şekillenen ve öğrencilerine dünya çapında bir gelecek hazırlayan yapıda olması gerektiğini ifade eden Han, şunları söyledi:

"Üniversitelerin felsefesinin, eğitim ve araştırma çalışmaları kadar toplumdaki ve dünyadaki gelişmeleri sürekli izleyen,  gelişmelere önceden tahmin ederek yeni açılımlar tasarlayan, yenilikler geliştiren ve öncülük eden, yaşamın her alanında toplumun nabzını tutarak sosyal projeler üreten, topluma, ülkeye ve insanlığa katkı sağlayan kurumlar olarak şekillenmesi zaruridir."

"Üniversiteler, kontenjan rekabeti yeri değildir"

Vakıf üniversitelerin temelinde eğitim olan bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu kaydeden Han, şöyle devam etti:

"Üniversitemiz, vakıf kimliği ile uyumlu biçimde, üzerine düşen toplumsal sorumluluğun hakkını vermeyi önemsemektedir. Bu çerçevede aldığımız bir kararla, İstanbul dışına çıkarak, dünyada ve Türkiye’de üniversite kavramı nedir, üniversite eğitiminde hakim trendler nelerdir, küresel istihdam piyasasının gereksinimleri çerçevesinde sağlıklı üniversite eğitimi nasıl olmalıdır, üniversite ve meslek seçiminin kriterleri nedir, başlıkları temelinde ebeveyn ve öğrencilerimizi bilgilendirmek üzere bir program başlattık. Amacımız üniversite tanıtımından ziyade, ne yazık ki eğitim meselesinin ciddiyetine uygun olmayan biçimde piyasalaşan üniversite “satış” rekabetinin dışına çıkarak velilerimizi, öğrencilerimizi ve eğitim alanındaki paydaşlarımızı olan sayın öğretmen, idareci ve rehber hocalarımızı bilgilendirmek. Tanıtım zihniyetiyle değil, bilinçlendirme hedefiyle hareket ediyoruz."

Han, kontenjan arttırmanın, öğrencilere "müşteri" olarak bakmanın mezunların niteliğinde kayba neden olduğunu savunarak, "Vakıf üniversitelerinde mezunların, uluslararası iş piyasalarında işe yerleşebilme konusunda rekabet edilmeli. Kontenjan konusunda değil. Biz mezunlarımızla bu konuda rekabet ediyoruz. Bizde 'gel vatandaş' mantığı yok. Mezunlarımızı dünyadaki iş olanaklarına cevap verecek şekilde yetiştirmeye çalışıyoruz" diye konuştu.

Han, Kadir Has Üniversitesi'nin çok sayıda öğrenciden ziyade, nitelikli sayıda öğrenci yetiştirmeyi hedeflediğini, üniversitelerinde okuyan öğrencilerin yüzde 82'sinin burslu olduğunu sözlerine ekledi.

Son Güncelleme: Cuma, 28 Kasım 2014 09:19

Gösterim: 1499

MEB, 26-27 Kasım tarihlerinde yapılan TEOG birinci dönem ortak sınavlarının soru ve cevaplarını internet sitesinde yayınladı.

Milli Eğitim Bakanlığı, 26-27 Kasım’da 8. sınıflar için yapılan TEOG birinci dönem ortak sınavlarının soru ve cevaplarını yayınladı. 

İlk oturumu 26 Kasım  Çarşamba günü yapılan ve dünkü ikinci oturumla sona eren ortak sınavlarda öğrencilere yöneltilen Türkçe, matematik, din kültürü, fen ve teknoloji, inkılap tarihi, İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Musevilik derslerine ilişkin dört kitapçık türüne ait sorular ve cevap anahtarlarına, MEB'in internet sitesi www.meb.gov.tr adresinden ulaşılabilecek.

26/27 Kasım 2014 Tarihli 8.Sınıf I.Dönem Ortak Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı için linklere tıklayın

DERSLER KİTAPÇIKLAR
Türkçe  A Kitapçığı    B Kitapçığı  C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
Matematik  A Kitapçığı   B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
Din Kültürü  A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
Fen ve Teknoloji   A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
İnkilap Tarihi A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
İngilizce  A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
Almanca  A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
Fransızca  A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
İtalyanca A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı 
Musevilik A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı 

 

> MEB, TEOG soru ve cevaplarını yayınladı

MEB, 26-27 Kasım tarihlerinde yapılan TEOG birinci dönem ortak sınavlarının soru ve cevaplarını internet sitesinde yayınladı.

Milli Eğitim Bakanlığı, 26-27 Kasım’da 8. sınıflar için yapılan TEOG birinci dönem ortak sınavlarının soru ve cevaplarını yayınladı. 

İlk oturumu 26 Kasım  Çarşamba günü yapılan ve dünkü ikinci oturumla sona eren ortak sınavlarda öğrencilere yöneltilen Türkçe, matematik, din kültürü, fen ve teknoloji, inkılap tarihi, İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Musevilik derslerine ilişkin dört kitapçık türüne ait sorular ve cevap anahtarlarına, MEB'in internet sitesi www.meb.gov.tr adresinden ulaşılabilecek.

26/27 Kasım 2014 Tarihli 8.Sınıf I.Dönem Ortak Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı için linklere tıklayın

DERSLER KİTAPÇIKLAR
Türkçe  A Kitapçığı    B Kitapçığı  C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
Matematik  A Kitapçığı   B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
Din Kültürü  A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
Fen ve Teknoloji   A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
İnkilap Tarihi A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
İngilizce  A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
Almanca  A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
Fransızca  A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı  Görme Engelliler
İtalyanca A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı 
Musevilik A Kitapçığı  B Kitapçığı C Kitapçığı  D Kitapçığı 

 

Son Güncelleme: Cuma, 28 Kasım 2014 10:09

Gösterim: 2317

Karabük'te, uygun koşulları taşımadığı iddia edilen kız öğrenci yurdu kapatılmak istenince, yurtta kalan öğrenciler durumu protesto etti.

Yeşil Mahalle'de bulunan ve uygun koşulları taşımadığı iddiasıyla Karabük Valiliği tarafından boşaltılmasına karar verilen yurtta, öğrenciler yurdun giriş kapısında toplandı.

"Sayın Vali Gelsin" yazılı döviz açan öğrenciler, yurtlarını boşaltmaya gelen yetkililerle bir süre görüştü. Görüşmelerde zaman zaman tartışmalar yaşanırken bazı öğrencilerin ağladığı görüldü. 

Karabük Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Kadir Özbek, gazetecilere yaptığı açıklamada, Karabük Valiliği'nin yurdu, bir akaryakıt istasyonuna yakın olduğu gerekçesiyle kapatılmasına karar verdiğini savundu. 

Binanın pansiyon olarak işletilmesi için sahiplerinin belediyeye müracaat ettiğini belirten Özbek, "Buranın pansiyon olarak açılabilmesi için de aynı şartları taşıması gerekir. Gerekçe can güvenliği. Öğrencilerimiz biraz hissi davranıyorlar. Bizim onlara karşı bir düşmanlık ve garazımız olamaz. Onları sevdiğimiz ve korumak istediğimiz için böyle bir karar alındı. Bu kararın uygulanması için buraya geldik" diye konuştu 

Yurtta kalan öğrencilerden Şule Hal, hiç kimsenin kendisini yurdundan çıkaramayacağını, yurtta bir aile olduklarını söyledi. 

Ceren Karayağız da ailesinin kendisini çok büyük zorluklar ile okula gönderdiğini belirterek, "Ailemiz buraya bizi okumak için gönderdi. Bizi hiç kimse durduk yerde sokağa atamaz" dedi.

Yurdu boşaltmaya gelen yetkililer, yurt sahiplerine yarına kadar müsaade tanıyarak ayrıldı.

> Yurtları kapatılmak istenen öğrencilerden protesto

Karabük'te, uygun koşulları taşımadığı iddia edilen kız öğrenci yurdu kapatılmak istenince, yurtta kalan öğrenciler durumu protesto etti.

Yeşil Mahalle'de bulunan ve uygun koşulları taşımadığı iddiasıyla Karabük Valiliği tarafından boşaltılmasına karar verilen yurtta, öğrenciler yurdun giriş kapısında toplandı.

"Sayın Vali Gelsin" yazılı döviz açan öğrenciler, yurtlarını boşaltmaya gelen yetkililerle bir süre görüştü. Görüşmelerde zaman zaman tartışmalar yaşanırken bazı öğrencilerin ağladığı görüldü. 

Karabük Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Kadir Özbek, gazetecilere yaptığı açıklamada, Karabük Valiliği'nin yurdu, bir akaryakıt istasyonuna yakın olduğu gerekçesiyle kapatılmasına karar verdiğini savundu. 

Binanın pansiyon olarak işletilmesi için sahiplerinin belediyeye müracaat ettiğini belirten Özbek, "Buranın pansiyon olarak açılabilmesi için de aynı şartları taşıması gerekir. Gerekçe can güvenliği. Öğrencilerimiz biraz hissi davranıyorlar. Bizim onlara karşı bir düşmanlık ve garazımız olamaz. Onları sevdiğimiz ve korumak istediğimiz için böyle bir karar alındı. Bu kararın uygulanması için buraya geldik" diye konuştu 

Yurtta kalan öğrencilerden Şule Hal, hiç kimsenin kendisini yurdundan çıkaramayacağını, yurtta bir aile olduklarını söyledi. 

Ceren Karayağız da ailesinin kendisini çok büyük zorluklar ile okula gönderdiğini belirterek, "Ailemiz buraya bizi okumak için gönderdi. Bizi hiç kimse durduk yerde sokağa atamaz" dedi.

Yurdu boşaltmaya gelen yetkililer, yurt sahiplerine yarına kadar müsaade tanıyarak ayrıldı.

Son Güncelleme: Cuma, 28 Kasım 2014 09:07

Gösterim: 1026


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.