Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Twitter için 2014, "Dünya Kupası" ve "Oscar selfie"si yılı olurken, Türkiye'de "Dünya Kupası", "futbol liginde yaşanan heyecanlı maçlar" ve "Cumhurbaşkanlığı seçimi" en fazla konuşulan konulardı.
twitter"Twitter'de bir yıl" verilerine göre, dünya gündemindeki önemli olaylar Twitter'de de yer aldı.
Türkiye'de Twitter'in kullanımı politik haber takibi üzerineyken, bu eğilim yerini bu yıl futbola bıraktı.
Twitter istatistikleri, Türkiye'nin büyük bir futbol hayran kitlesi olduğunu gösterirken, en fazla konuşulan konu futbol oldu. Dünya Kupası karşılaşmaları, Fenerbahçe'nin şampiyonluğu ve derbiler, Twitter'deki kullanıcıların en çok tartıştığı konular içerisindeydi.
2014 Dünya Kupası, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de en çok tweet atılan konu olarak tarihe geçti. Özellikle 8 Temmuz'da yapılan Almanya-Brezilya karşılaşması Türkiye'de en çok konuşulan konu olarak ilk sıradaki yerini aldı.
İkinci sırayı, 10 Ekim'de Euro 2016 elemeleri için yapılan ilk milli maç olan ve Türkiye'nin 2-1 mağlup olduğu Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçı aldı. Diğer en çok konuşulan karşılaşmalar ise Fenerbahçe- Galatasaray derbisi (25 Ağustos) ve Fenerbahçe- Sivasspor (26 Eylül) şeklinde sıralandı.
Dünya Kupası sırasında 672 milyondan fazla tweet atıldı
Dünya Kupası sırasında dünya genelinde 672 milyondan fazla tweet atıldı. Bu, bir etkinlikle ilgili atılan en yüksek tweet sayısı oldu.
Her yıl "altın tweet" olarak ödüllendirilen en fazla retweet edilen tweet, dünya üzerinde kaç milyon twitterkullanıcısıyla hangi mesajın etkileşime geçtiği konusunda farklı bir hikaye anlatıyor. Bu yıl, Ellen Degeneres'in Oscar törenindeki tweeti, 2013'teki (Lea Michele) ve 2012'deki (Barack Obama) en fazla retweet edilmiş tweetleri de geçerek, yılın en çok retweet edilen tweet’i oldu. Ellen Degeneres'ın tweeti 3 milyondan fazla retweet edildi.
Dünya genelinde en fazla retweet edilen tweetlerden bazıları şöyle:
"Justin Bieber'in Twitter'da hayranlarına her zaman değerli olduklarını ve güçlü ve inançlı olmaları gerektiğini söylediği tweet 471 binden fazla retweetle paylaşıldı. One Direction'ın boyband yıldızı Niall Horan'ın hayranlarına gruba destek oldukları 4 yıl için attığı teşekkür tweeti, 366 bin 943 retweet aldı. Robin Williams'ı anmak için yazılan tweet de 327 bin 432 retweetle paylaşıldı."

> 2014 yılının Twitter'da en çok konuşulan ilk 3

Twitter için 2014, "Dünya Kupası" ve "Oscar selfie"si yılı olurken, Türkiye'de "Dünya Kupası", "futbol liginde yaşanan heyecanlı maçlar" ve "Cumhurbaşkanlığı seçimi" en fazla konuşulan konulardı.
twitter"Twitter'de bir yıl" verilerine göre, dünya gündemindeki önemli olaylar Twitter'de de yer aldı.
Türkiye'de Twitter'in kullanımı politik haber takibi üzerineyken, bu eğilim yerini bu yıl futbola bıraktı.
Twitter istatistikleri, Türkiye'nin büyük bir futbol hayran kitlesi olduğunu gösterirken, en fazla konuşulan konu futbol oldu. Dünya Kupası karşılaşmaları, Fenerbahçe'nin şampiyonluğu ve derbiler, Twitter'deki kullanıcıların en çok tartıştığı konular içerisindeydi.
2014 Dünya Kupası, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de en çok tweet atılan konu olarak tarihe geçti. Özellikle 8 Temmuz'da yapılan Almanya-Brezilya karşılaşması Türkiye'de en çok konuşulan konu olarak ilk sıradaki yerini aldı.
İkinci sırayı, 10 Ekim'de Euro 2016 elemeleri için yapılan ilk milli maç olan ve Türkiye'nin 2-1 mağlup olduğu Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçı aldı. Diğer en çok konuşulan karşılaşmalar ise Fenerbahçe- Galatasaray derbisi (25 Ağustos) ve Fenerbahçe- Sivasspor (26 Eylül) şeklinde sıralandı.
Dünya Kupası sırasında 672 milyondan fazla tweet atıldı
Dünya Kupası sırasında dünya genelinde 672 milyondan fazla tweet atıldı. Bu, bir etkinlikle ilgili atılan en yüksek tweet sayısı oldu.
Her yıl "altın tweet" olarak ödüllendirilen en fazla retweet edilen tweet, dünya üzerinde kaç milyon twitterkullanıcısıyla hangi mesajın etkileşime geçtiği konusunda farklı bir hikaye anlatıyor. Bu yıl, Ellen Degeneres'in Oscar törenindeki tweeti, 2013'teki (Lea Michele) ve 2012'deki (Barack Obama) en fazla retweet edilmiş tweetleri de geçerek, yılın en çok retweet edilen tweet’i oldu. Ellen Degeneres'ın tweeti 3 milyondan fazla retweet edildi.
Dünya genelinde en fazla retweet edilen tweetlerden bazıları şöyle:
"Justin Bieber'in Twitter'da hayranlarına her zaman değerli olduklarını ve güçlü ve inançlı olmaları gerektiğini söylediği tweet 471 binden fazla retweetle paylaşıldı. One Direction'ın boyband yıldızı Niall Horan'ın hayranlarına gruba destek oldukları 4 yıl için attığı teşekkür tweeti, 366 bin 943 retweet aldı. Robin Williams'ı anmak için yazılan tweet de 327 bin 432 retweetle paylaşıldı."

Son Güncelleme: Çarşamba, 10 Aralık 2014 11:45

Gösterim: 726

Yabancı dil eğitimi kaç yaşında başlamalı? Çocuklara ikinci dili nasıl öğretilir? Çocuk iki anadili aynı anda nasıl öğrenir? Çocuğun yabancı dil eğitiminde anne babalar genel olarak nelere dikkat etmeliler? Çocuğun ikinci dili doğduğu andan itibaren duyması için yabancı bakıcı tutmak doğru bir tercih mi? İşte çocukların ikinci dili öğrenmesi için dikkat etmeniz gerekenler;

Yabancı dil eğitimine ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi olduğunu biliriz hep. Peki ama kaç yaşında başlamalı bu eğitim? İkinci dil eğitimi sırasında ebeveynler nelere dikkat etmeli? Yabancı bakıcı tutmak iyi bir çözüm olabilir mi? Anne babaların çocuklarda yabancı dil eğitimi konusunda en çok merak ettiği soruları Emsey Hospital'dan Psikolog Tuba Yıldırım Üstünel cevapladı. İşte Üstünel'in Mynet Kadın'a verdiği yanıtlar...

Çocuklar büyürken doğal süreçler içinde kendi ana dillerini öğrenirler. Dil becerisi, öncelikle duymakla ilgili bir durumdur. Çocuk duymaya başladığı andan itibaren dil gelişimi de başlar. Anne karnındaki bebeğin iç kulağı, yani duyma organı pek çok organdan daha önce gelişimini tamamlar.

6 aylık bebekler anne karnında, annelerinin sesleri ile hareket edebilir hale gelir. Yani bebek daha doğmadan anadili ile tanışır. Çocuk, anadilinin konuşulmadığı bir ülkede yaşıyor olsa bile, dil gelişiminin tüm evreleri içinde anadilini mutlaka duyması ve geliştirmesi gerekir.

İnsan beyni dil öğrenirken ilginç bir yöntemle 8-9 yaşına kadar anadilini beynin anadil bölgesi olarak tanımlanan bir bölgesine kaydeder. Anadilin ilgili bölgeye işlenip kaydedilmesinden sonra öğrenilen diğer diller artık farklı bir bölgeye yerleştiriliyor. Bu yüzden yaş ilerledikçe dil öğrenmek daha zorlaşıyor ve daha çabuk unutuluyor.

Çocuklar yaklaşık iki yaşına kadar az sayıda sözel ifade kullanıyor fakat her şeyi beynine kaydediyor. 4-5 yaşına geldiğinde ise dili kullanma becerisini kazanıyor.

Küçük yaşlardaki çocuklarda yabancı dil öğretimi sırasında hem kendi anadilinde hem de öğrendiği ikinci dilde bazı gecikmeler yaşanması normal olarak karşılanmalıdır.

Bu gecikmenin sebebi, yaşı küçük çocukların aynı kelimenin farklı dillerdeki karşılıklarını hemen hemen aynı zamanda öğrenmesidir. O nedenle dil öğreniminde en önemli kural, ailenin çocuğun konuşma çabalarını pekiştirmesi ve desteklemesidir.

Çocuklara yabancı bir dili öğretmenin kesin bir kuralı ve yaşı yoktur. Ancak yabancı dil eğitimine 3 yaşından önce başlanması dilin öğrenilmesini kolaylaştırıyor. Genellikle bir dilin etkin bir şekilde kullanımı 4 yaş itibariyle mümkün oluyor ancak 3 yaş öncesi çocuklar bir yabancı dile ne kadar fazla maruz kalırlarsa bu dili konuşmaları o kadar hızlı oluyor.

Doğumdan itibaren yabancı dil eğitimi, en azından bebeği öğretilmek istenen dile maruz bırakarak, onunla konuşarak ve müzik dinleterek başlatılabilir. Bebeklere söylenebilecek ya da dinletilecek İngilizce ninni bile onların dili hafızasına kaydetmesini sağlar.

İngilizce eğitime küçük yaşta başlanmasa bile, çok geç kalınmış sayılmaz. Dil öğrenme yeteneği ilerleyen yaşlarda da devam eder. Örneğin, 5 yaşına kadar bir çocuk yabancı dil konuşulan bir okula gönderilirse, daha önce dil öğrenmeye başlayan çocuklarla arasındaki farkı hızla kapatabilir.

Ergenliğe geçmeden önce yabancı dille tanışan çocuklar, bu yabancı dili sürekli ve düzenli şekilde yaşamına sokarsa, aksansız şekilde anadili gibi bu dilleri konuşabilir.

Bir çocuğun bebeklikten 3 yaşına kadar olan zamanda çevresinde sürekli olarak konuşulan dili, ergenliğe kadar olan zaman diliminde, öğrenmeye yatkınlığı sürer. Ayrıca öğretmeye başlanılan diğer dillerin çocuğun yaşamındaki sürekliliğini sağlamaya da özen gösterilmelidir.

Anne babanın farklı anadili konuşuyor olması çocukta dil sorunu yaratır mı? Çocuk iki anadili aynı anda nasıl öğrenir?

Anne ve babası farklı ana dillere sahip çocukların doğumdan itibaren iki dile maruz kalmasının hiçbir zararı yoktur. 0-3 yaş arasındaki bebeklerin bile anadili dışında bir yabancı dile maruz kalırsa "aynı anda öğrenme" denilen yöntemle her iki dili de öğrenebilmesi mümkündür. Bebeklikten 3 yaşa kadar olan süreçte düzenli şekilde 2 ya da daha fazla dile maruz kalan çocukların bu dilleri öğrenme şekline "aynı anda öğrenme" denir. Bu duruma otomatik öğrenme de denilebilir.

5 yaşından önce ikinci dile maruz kalma, beynin dili öğrenme mekanizması açısından daha doğal bir süreç yaşaması anlamına gelir. Bu çocuklar beyinlerine iki dili de kodluyor ve iki dil arasında kendiliğinden geçiş yapabiliyor. Üstelik çocuk hangi ebeveyniyle hangi dili konuşacağını bilerek konuşuyor ve dilleri birbirine karıştırmıyor.

Eğer bir bebekle düzenli ve tutarlı şekilde ikiden fazla dil konuşuluyorsa, bebek belirli bir yaşa geldiğinde bu dillerin hepsini anlama ve kullanma kapasitesi ortaya çıkar. Burada önemli olan nokta, çocukla iletişimde olan kişilerin dilleri düzenli ve tutarlı şekilde konuşmasıdır. Bu yaklaşım, "tek ebeveyn tek dil" kuralıyla özetlenir. Çocukla iletişimi olan kişilerden her biri tek bir dili benimsemeli ve çocuğa hitaben yaptığı konuşmalarda diğer dile geçmeden hep bu dili konuşmalıdır.

Diğer ebeveyn de çocukla iletişimini daima kendi benimsediği diğer dilde devam ettirmelidir. Bu şekilde karışıklık durumu engellenir ve çocuk sağlıklı şekilde, sunulan tüm dillere hâkimiyet sağlayabilir. Yapılan araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlara göre, 2 yaşındaki bir çocuk aynı anda 4 ayrı dili öğrenme becerisine sahip oluyor. Bazı görüşlerin aksine son araştırmalar çocukların hiç zorlanmadan ve her bir dili kendi gramer yapısı içinde, kendi akustiğiyle öğrenebildiğini ve dilleri asla birbirine karıştırmadıklarını gösteriyor.

Çocuğun ikinci dili doğduğu andan itibaren duyması için yabancı bakıcı tutmak doğru bir tercih mi?

İkinci dilin çocuğa verilebilecek en erken dönemde verilmesi, dilin öğrenilmesi açısından önemlidir. İkinci bir dili en kolay ve doğru yollarla öğrenmeleri için 6 yaş öncesinde o dil konusunda eğitime başlamak avantaj sağlayabilir. Bu dönem çocukların dinleme becerilerinin en esnek olduğu, öğrenmek için en fazla istek ve merak duydukları ve motivasyonlarının da en yüksek olduğu dönemdir.

İkinci bir dilin gelişimi açısından bu dönemi değerlendirmek çok yararlı sonuçlar verir. Şarkılar, şarkılı oyunlar, parmak oyunları çocukların ikinci bir dili öğrenirken işlerini kolaylaştıran yöntemlerin başında gelir. İkinci dil eğitimini çocuğa kimin vereceği konusu aileyi düşündüren konular arasındadır. İkinci dilin, anadili o dil olan biri tarafından verilmesi en idealidir. Çocukların aksanı olan bir kişiden o dili duymaları ve öğrenmeye çalışmaları ideal bir durum değildir. O aksana alışarak dili öğrendikten sonra anadili olan bir kişiden duyduklarında söylenenlerin anlamını kavramaları zor olabilir. Dili öğrendikten sonra farklı aksanları duyması yararlıdır, anlaması da daha kolaydır.

Yabancı bir bakıcının çocuğa en büyük katkısı iyi bir dil eğitimini de beraberinde getiriyor olmasıdır. Çocuğunun dil öğrenmesini isteyen anne babalar için farklı bir yol olan yabancı çocuk bakıcı seçimi çiftleri zorlasa da, çocuğun geleceği için faydalı olabiliyor.

Anne baba ile farklı bir dilde ya da aksanda konuşan bakıcı çocuğun anadil gelişimini nasıl etkiler?

Öncelikle birden fazla dilin olması konuşma ve dil bozukluğuna yol açmaz. Çok sık olmasa da iki dilin birden kullanımına bağlı olarak konuşma gecikmesi denilen bir tür konuşma geliştirememe ya da konuşma becerisinin kendisinden beklenen düzeyin altında olması durumuna neden olabilir. İki dili eş zamanlı olarak öğrenen çocuklarda bu belli bir ölçüye kadar normal kabul edilir. Bu nedenle bu çocukların dikkatle izlenip gelişimlerinin takip edilmesi önemlidir. Eğer çocukta konuşma gelişiminin gecikmesi yaşanırsa bir uzmana danışılmalıdır.

Anne babayla aynı dilde fakat farklı bir aksanda konuşan bakıcı, çocukta kafa karışıklığına neden olabilir. Çocuk en fazla duyduğu dili ve aksanı öğrenme eğilimindedir. Çocuk anne babasının aksanını 3 yaşına kadar kavrar. Bu yaştan sonra farklı aksanlı bakıcı çocuğun aksanında çok fazla değişikliğe yol açmayabilir. Fakat doğumundan itibaren anne babadan farklı bir aksanla konuşan bakıcıyla çok fazla zaman geçiren çocuk, bakıcının aksanını alabilir.

Çocuğun yabancı dil eğitiminde anne babalar genel olarak nelere dikkat etmeliler?

Dil öğrenmenin zeka ve hafıza gelişimi açısından ciddi yararları vardır. Gerek kendi ana dilini öğrenirken gerekse başka bir dili öğrenirken ailenin tutumu son derece önemlidir. Tek ihtiyaçları sadece biraz desteklenmek olabilir. Aile dil eğitiminde özellikle şu noktalara dikkat etmelidir:

• Çocuğa yaşına uygun dil eğitimini verin.

• Bunun için öğretilecek dili iyi bilen bir kişiyle çalışın.

• Önce oyunlarla dil öğretimine geçin.

• Bir dil öğrenmeye çalışan çocuğa o dili bilmiyorsanız asla müdahale etmeyin.

• Olayı bir ders gibi görmeyin ve asla ders gibi çalıştırmayın.

• Bir dil konuşularak öğrenilir. Konuşurken yanlışlar yapılacağını da unutmayın.

• Küçük öykü kitaplarıyla dil gelişimine destek verin.

• Günlük kısa programlarla başlayın. Daha başında yabancı dilden soğumasına sebep olmayın.

• Dil yavaş yavaş öğrenilir ve önce uzun süre alıcı dil belleğine kaydedilir. Bir anda öğrendiklerinin size geri dönmesini beklemeyin.

> Çocuklara ikinci dil nasıl öğretilir?

Yabancı dil eğitimi kaç yaşında başlamalı? Çocuklara ikinci dili nasıl öğretilir? Çocuk iki anadili aynı anda nasıl öğrenir? Çocuğun yabancı dil eğitiminde anne babalar genel olarak nelere dikkat etmeliler? Çocuğun ikinci dili doğduğu andan itibaren duyması için yabancı bakıcı tutmak doğru bir tercih mi? İşte çocukların ikinci dili öğrenmesi için dikkat etmeniz gerekenler;

Yabancı dil eğitimine ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi olduğunu biliriz hep. Peki ama kaç yaşında başlamalı bu eğitim? İkinci dil eğitimi sırasında ebeveynler nelere dikkat etmeli? Yabancı bakıcı tutmak iyi bir çözüm olabilir mi? Anne babaların çocuklarda yabancı dil eğitimi konusunda en çok merak ettiği soruları Emsey Hospital'dan Psikolog Tuba Yıldırım Üstünel cevapladı. İşte Üstünel'in Mynet Kadın'a verdiği yanıtlar...

Çocuklar büyürken doğal süreçler içinde kendi ana dillerini öğrenirler. Dil becerisi, öncelikle duymakla ilgili bir durumdur. Çocuk duymaya başladığı andan itibaren dil gelişimi de başlar. Anne karnındaki bebeğin iç kulağı, yani duyma organı pek çok organdan daha önce gelişimini tamamlar.

6 aylık bebekler anne karnında, annelerinin sesleri ile hareket edebilir hale gelir. Yani bebek daha doğmadan anadili ile tanışır. Çocuk, anadilinin konuşulmadığı bir ülkede yaşıyor olsa bile, dil gelişiminin tüm evreleri içinde anadilini mutlaka duyması ve geliştirmesi gerekir.

İnsan beyni dil öğrenirken ilginç bir yöntemle 8-9 yaşına kadar anadilini beynin anadil bölgesi olarak tanımlanan bir bölgesine kaydeder. Anadilin ilgili bölgeye işlenip kaydedilmesinden sonra öğrenilen diğer diller artık farklı bir bölgeye yerleştiriliyor. Bu yüzden yaş ilerledikçe dil öğrenmek daha zorlaşıyor ve daha çabuk unutuluyor.

Çocuklar yaklaşık iki yaşına kadar az sayıda sözel ifade kullanıyor fakat her şeyi beynine kaydediyor. 4-5 yaşına geldiğinde ise dili kullanma becerisini kazanıyor.

Küçük yaşlardaki çocuklarda yabancı dil öğretimi sırasında hem kendi anadilinde hem de öğrendiği ikinci dilde bazı gecikmeler yaşanması normal olarak karşılanmalıdır.

Bu gecikmenin sebebi, yaşı küçük çocukların aynı kelimenin farklı dillerdeki karşılıklarını hemen hemen aynı zamanda öğrenmesidir. O nedenle dil öğreniminde en önemli kural, ailenin çocuğun konuşma çabalarını pekiştirmesi ve desteklemesidir.

Çocuklara yabancı bir dili öğretmenin kesin bir kuralı ve yaşı yoktur. Ancak yabancı dil eğitimine 3 yaşından önce başlanması dilin öğrenilmesini kolaylaştırıyor. Genellikle bir dilin etkin bir şekilde kullanımı 4 yaş itibariyle mümkün oluyor ancak 3 yaş öncesi çocuklar bir yabancı dile ne kadar fazla maruz kalırlarsa bu dili konuşmaları o kadar hızlı oluyor.

Doğumdan itibaren yabancı dil eğitimi, en azından bebeği öğretilmek istenen dile maruz bırakarak, onunla konuşarak ve müzik dinleterek başlatılabilir. Bebeklere söylenebilecek ya da dinletilecek İngilizce ninni bile onların dili hafızasına kaydetmesini sağlar.

İngilizce eğitime küçük yaşta başlanmasa bile, çok geç kalınmış sayılmaz. Dil öğrenme yeteneği ilerleyen yaşlarda da devam eder. Örneğin, 5 yaşına kadar bir çocuk yabancı dil konuşulan bir okula gönderilirse, daha önce dil öğrenmeye başlayan çocuklarla arasındaki farkı hızla kapatabilir.

Ergenliğe geçmeden önce yabancı dille tanışan çocuklar, bu yabancı dili sürekli ve düzenli şekilde yaşamına sokarsa, aksansız şekilde anadili gibi bu dilleri konuşabilir.

Bir çocuğun bebeklikten 3 yaşına kadar olan zamanda çevresinde sürekli olarak konuşulan dili, ergenliğe kadar olan zaman diliminde, öğrenmeye yatkınlığı sürer. Ayrıca öğretmeye başlanılan diğer dillerin çocuğun yaşamındaki sürekliliğini sağlamaya da özen gösterilmelidir.

Anne babanın farklı anadili konuşuyor olması çocukta dil sorunu yaratır mı? Çocuk iki anadili aynı anda nasıl öğrenir?

Anne ve babası farklı ana dillere sahip çocukların doğumdan itibaren iki dile maruz kalmasının hiçbir zararı yoktur. 0-3 yaş arasındaki bebeklerin bile anadili dışında bir yabancı dile maruz kalırsa "aynı anda öğrenme" denilen yöntemle her iki dili de öğrenebilmesi mümkündür. Bebeklikten 3 yaşa kadar olan süreçte düzenli şekilde 2 ya da daha fazla dile maruz kalan çocukların bu dilleri öğrenme şekline "aynı anda öğrenme" denir. Bu duruma otomatik öğrenme de denilebilir.

5 yaşından önce ikinci dile maruz kalma, beynin dili öğrenme mekanizması açısından daha doğal bir süreç yaşaması anlamına gelir. Bu çocuklar beyinlerine iki dili de kodluyor ve iki dil arasında kendiliğinden geçiş yapabiliyor. Üstelik çocuk hangi ebeveyniyle hangi dili konuşacağını bilerek konuşuyor ve dilleri birbirine karıştırmıyor.

Eğer bir bebekle düzenli ve tutarlı şekilde ikiden fazla dil konuşuluyorsa, bebek belirli bir yaşa geldiğinde bu dillerin hepsini anlama ve kullanma kapasitesi ortaya çıkar. Burada önemli olan nokta, çocukla iletişimde olan kişilerin dilleri düzenli ve tutarlı şekilde konuşmasıdır. Bu yaklaşım, "tek ebeveyn tek dil" kuralıyla özetlenir. Çocukla iletişimi olan kişilerden her biri tek bir dili benimsemeli ve çocuğa hitaben yaptığı konuşmalarda diğer dile geçmeden hep bu dili konuşmalıdır.

Diğer ebeveyn de çocukla iletişimini daima kendi benimsediği diğer dilde devam ettirmelidir. Bu şekilde karışıklık durumu engellenir ve çocuk sağlıklı şekilde, sunulan tüm dillere hâkimiyet sağlayabilir. Yapılan araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlara göre, 2 yaşındaki bir çocuk aynı anda 4 ayrı dili öğrenme becerisine sahip oluyor. Bazı görüşlerin aksine son araştırmalar çocukların hiç zorlanmadan ve her bir dili kendi gramer yapısı içinde, kendi akustiğiyle öğrenebildiğini ve dilleri asla birbirine karıştırmadıklarını gösteriyor.

Çocuğun ikinci dili doğduğu andan itibaren duyması için yabancı bakıcı tutmak doğru bir tercih mi?

İkinci dilin çocuğa verilebilecek en erken dönemde verilmesi, dilin öğrenilmesi açısından önemlidir. İkinci bir dili en kolay ve doğru yollarla öğrenmeleri için 6 yaş öncesinde o dil konusunda eğitime başlamak avantaj sağlayabilir. Bu dönem çocukların dinleme becerilerinin en esnek olduğu, öğrenmek için en fazla istek ve merak duydukları ve motivasyonlarının da en yüksek olduğu dönemdir.

İkinci bir dilin gelişimi açısından bu dönemi değerlendirmek çok yararlı sonuçlar verir. Şarkılar, şarkılı oyunlar, parmak oyunları çocukların ikinci bir dili öğrenirken işlerini kolaylaştıran yöntemlerin başında gelir. İkinci dil eğitimini çocuğa kimin vereceği konusu aileyi düşündüren konular arasındadır. İkinci dilin, anadili o dil olan biri tarafından verilmesi en idealidir. Çocukların aksanı olan bir kişiden o dili duymaları ve öğrenmeye çalışmaları ideal bir durum değildir. O aksana alışarak dili öğrendikten sonra anadili olan bir kişiden duyduklarında söylenenlerin anlamını kavramaları zor olabilir. Dili öğrendikten sonra farklı aksanları duyması yararlıdır, anlaması da daha kolaydır.

Yabancı bir bakıcının çocuğa en büyük katkısı iyi bir dil eğitimini de beraberinde getiriyor olmasıdır. Çocuğunun dil öğrenmesini isteyen anne babalar için farklı bir yol olan yabancı çocuk bakıcı seçimi çiftleri zorlasa da, çocuğun geleceği için faydalı olabiliyor.

Anne baba ile farklı bir dilde ya da aksanda konuşan bakıcı çocuğun anadil gelişimini nasıl etkiler?

Öncelikle birden fazla dilin olması konuşma ve dil bozukluğuna yol açmaz. Çok sık olmasa da iki dilin birden kullanımına bağlı olarak konuşma gecikmesi denilen bir tür konuşma geliştirememe ya da konuşma becerisinin kendisinden beklenen düzeyin altında olması durumuna neden olabilir. İki dili eş zamanlı olarak öğrenen çocuklarda bu belli bir ölçüye kadar normal kabul edilir. Bu nedenle bu çocukların dikkatle izlenip gelişimlerinin takip edilmesi önemlidir. Eğer çocukta konuşma gelişiminin gecikmesi yaşanırsa bir uzmana danışılmalıdır.

Anne babayla aynı dilde fakat farklı bir aksanda konuşan bakıcı, çocukta kafa karışıklığına neden olabilir. Çocuk en fazla duyduğu dili ve aksanı öğrenme eğilimindedir. Çocuk anne babasının aksanını 3 yaşına kadar kavrar. Bu yaştan sonra farklı aksanlı bakıcı çocuğun aksanında çok fazla değişikliğe yol açmayabilir. Fakat doğumundan itibaren anne babadan farklı bir aksanla konuşan bakıcıyla çok fazla zaman geçiren çocuk, bakıcının aksanını alabilir.

Çocuğun yabancı dil eğitiminde anne babalar genel olarak nelere dikkat etmeliler?

Dil öğrenmenin zeka ve hafıza gelişimi açısından ciddi yararları vardır. Gerek kendi ana dilini öğrenirken gerekse başka bir dili öğrenirken ailenin tutumu son derece önemlidir. Tek ihtiyaçları sadece biraz desteklenmek olabilir. Aile dil eğitiminde özellikle şu noktalara dikkat etmelidir:

• Çocuğa yaşına uygun dil eğitimini verin.

• Bunun için öğretilecek dili iyi bilen bir kişiyle çalışın.

• Önce oyunlarla dil öğretimine geçin.

• Bir dil öğrenmeye çalışan çocuğa o dili bilmiyorsanız asla müdahale etmeyin.

• Olayı bir ders gibi görmeyin ve asla ders gibi çalıştırmayın.

• Bir dil konuşularak öğrenilir. Konuşurken yanlışlar yapılacağını da unutmayın.

• Küçük öykü kitaplarıyla dil gelişimine destek verin.

• Günlük kısa programlarla başlayın. Daha başında yabancı dilden soğumasına sebep olmayın.

• Dil yavaş yavaş öğrenilir ve önce uzun süre alıcı dil belleğine kaydedilir. Bir anda öğrendiklerinin size geri dönmesini beklemeyin.

Son Güncelleme: Cuma, 21 Kasım 2014 09:24

Gösterim: 8488

Ebeveynlerin verdiği eğitimin çocukların zekası üzerindeki etkisinin fazla olmadığı belirlendi.

ABD'de yapılan araştırma, sanılanın aksine ebeveynlerin iyi eğitim vermesinin çocuğun zekasını çok geliştirmediğini, asıl rolü genlerin oynadığını gösterdi.

Florida Üniversitesi'nden Kevin Beaver, daha önceki araştırmaların çocuğun zekasının, akşam kitap okumak gibi ebeveynlerin bazı davranışlarıyla artabileceğini gösterdiğini ancak yaptıkları çalışmanın bunun doğru olmadığını ortaya koyduğunu vurguladı.

Ebeveynlerin eğitimi ve çocuğun zekası arasındaki ilişkiyi araştıran bilim adamları, çalışmaya genetik etkenlerin önemini incelemek üzere evlat edinilmiş gençleri de dahil etti.

Ebeveynlerin davranışlarını değerlendiren, gençleri 18 ve 26 yaşında IQ testine tabi tutan bilim adamları, eğitimin zeka üzerine etkisinin genler kadar olmadığı sonucuna vardı.

Ancak bilim adamları, bu sonuçların çocuklara eğitim verilmesinin bırakılması anlamına gelmediğine, ebeveynlerin eğitiminin dil, kelime hazinesi ve yazma becerisine büyük katkıda bulunduğuna dikkati çekti. 

Araştırmanın sonuçları "Intelligence" dergisine yayımlandı.

> Genler zekada eğitimden daha fazla rol oynuyor

Ebeveynlerin verdiği eğitimin çocukların zekası üzerindeki etkisinin fazla olmadığı belirlendi.

ABD'de yapılan araştırma, sanılanın aksine ebeveynlerin iyi eğitim vermesinin çocuğun zekasını çok geliştirmediğini, asıl rolü genlerin oynadığını gösterdi.

Florida Üniversitesi'nden Kevin Beaver, daha önceki araştırmaların çocuğun zekasının, akşam kitap okumak gibi ebeveynlerin bazı davranışlarıyla artabileceğini gösterdiğini ancak yaptıkları çalışmanın bunun doğru olmadığını ortaya koyduğunu vurguladı.

Ebeveynlerin eğitimi ve çocuğun zekası arasındaki ilişkiyi araştıran bilim adamları, çalışmaya genetik etkenlerin önemini incelemek üzere evlat edinilmiş gençleri de dahil etti.

Ebeveynlerin davranışlarını değerlendiren, gençleri 18 ve 26 yaşında IQ testine tabi tutan bilim adamları, eğitimin zeka üzerine etkisinin genler kadar olmadığı sonucuna vardı.

Ancak bilim adamları, bu sonuçların çocuklara eğitim verilmesinin bırakılması anlamına gelmediğine, ebeveynlerin eğitiminin dil, kelime hazinesi ve yazma becerisine büyük katkıda bulunduğuna dikkati çekti. 

Araştırmanın sonuçları "Intelligence" dergisine yayımlandı.

Son Güncelleme: Salı, 04 Kasım 2014 11:10

Gösterim: 612

IQ’nun kelime anlamı nedir? Normal bir insanın IQ aralığı kaç olmalıdır? Çocuğunuzun IQ’sunu yükseltmesine nasıl yardımcı olabilirsiniz? IQ seviyesi çalışmalarla yükseltilebilir mi? IQ seviyesinin yükselmesinde neler etkili? Einstein’ın IQ seviyesi nedir? İşte IQ ile ilgili tüm merak edilenler;

İngilizce ‘intelligence quotient ' kelimelerinin baş harflerinden oluşan IQ, zekâyı ölçme amaçlı birkaç farklı standartlaştırılmış testlerden çıkarılan değer anlamına gelir. IQ deyimi Almanca Intelligenz quotient olarak Alman psikolog Wilhelm Stern tarafından 1912 yılında Alfred Binet ve Theodore Simon'un tasarladığı zekâyı ölçme amaçlı birkaç farklı standartlaştırılmış testlerden çıkarılan değerdir ve insanlar arasında zekayı kıyaslamanın bir yoludur. IQ sonuçları çeşitli nedenlere; örneğin, ölümlülük, hastalıklılık, ailevi, sosyal konum ve önemli unvanlarla ve ailesel IQ ile ilişkilendirilmiş olsa da kalıtsallık miktarı ve kalıtsallığının tartışma konusu olup olmasında halen anlaşmazlıklar vardır.

Toplumda, yüksek IQ’ye sahip olan herkesin başarılı olacağı kanısı hakimdir fakat, yüksek IQ’lu bireyler için bu her zaman geçerli değildir. Buna rağmen yüksek IQ pek çok şeye bakış açımızı değiştirir. Özellikle eğitimsel faaliyetlerde bizim hayatımızı oldukça kolaylaştırır. Önceleri IQ derecesinin, kişi yetişkin olduğunda sabitlendiği düşünülse de, bazı yeni araştırmalar IQ derecesinin arttırılabileceğini göstermiştir.

Normal IQ seviyesi

 Normal bir insanın IQ seviyesi 90-110 arasındadır.

Ünlü Fizikçi Albert Einstein’ın IQ seviyesi

Ünlü Fizikçi Albert Einstein’ın IQ skoru 160’tı.









İşte IQ Düzeyleri

0-25 arası ağır gerilik

26-50 arası orta gerilik

51-75 arası hafif gerilik

76-90 arası sınır zeka

91-110 arası normal zeka

111-125 arası ileri zeka

126-140 arası üstün zeka

140-155 arası çok üstün zeka

156 ve üzeri deha

Peki IQ seviyesi yükseltilebilir mi?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kitap okuma deneyimi IQ'yu artırmada etkili

ABD'de bir grup akademisyen, çocuk gelişimi üzerine 8 farklı çalışmanın sonuçlarını değerlendirerek, kitap okuma deneyiminin IQ seviyesinin yükseltilmesinde etkili olduğu sonucuna ulaştı.

Akademisyenler, zihinsel gelişime ilişkin araştırmalarda, özellikle 4 yaşın altındaki çocuklara etkileşimli kitap okunmasına ilişkin önerilerin öne çıktığını tespit ederek, "etkileşimli kitap okuma deneyiminin bir çocuğun IQ'sunu en az 6 puan yükseltebileceğine" işaret etti.

Araştırma ekibinin makalesi, "Perspectives on Psychological Science" dergisinin Ocak 2013 sayısında, John Protzko, Joshua Aronson ve Clancy Blair imzasıyla yayımlandı.

Makalede, araştırmalar sırasında anne ve babaların etkileşimli okumayla ilgili eğitim programlarına katıldığı ve kitabı okurken çocuklara ucu açık sorular yöneltmek ya da çocukları mümkün olduğunca ayrıntılı açıklama yapmaya teşvik etmek gibi "müdahalelerin", onları okuma deneyiminin aktif bir parçası kılmaya yardımcı olduğu belirtiliyor.

Amerikalı akademisyenler, okuma deneyiminin "etkileşimli" olmaması durumunda, IQ gelişimi açısından benzer bir sonuca ulaşılamayabileceğini ise özellikle vurguluyor.

7 günde Einstein gibi olmak mümkün mü?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

7 günde Einstein gibi olmak mümkün mü? Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal Bölümü’nden Prof. Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı.

Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık IQ artırma programı









Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığınız elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.

Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.

Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.

Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.

Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.

Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.

Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.

iQ’su yüksek olanlar olmayanlara göre daha mutlu

 

 

 

 

 

 

  manlig-halsa.se

 

 

"Psychological Medicine" dergisinde yayımlanan araştırmada, İngiliz bilim adamları, düşük IQ seviyesinin genellikle düşük gelir, çeşitli sağlık sorunları, günlük yaşamda başkalarının yardımına ihtiyaç duyma ile ilişkilendirildiğini ve tüm bu unsurların da mutsuzluğa katkıda bulunduğunu açıkladı.

6 bin 870 kişinin katıldığı çalışmada araştırmacılar, katılımcılara kendilerini mutlu hissedip hissetmediklerini sordu.

"Kendisini çok mutlu hissettiğini" söyleyen katılımcıların yüzde 43'ünün, IQ seviyesi 120-129 olan grupta yer aldığı belirlendi.

"Kendisini çok mutsuz" hissedenlerin büyük bir kısmının ise IQ seviyesi 70-79 olan grupta olduğu ortaya çıktı.

Araştırmayı yöneten Angela Hassiotis, elde edilen sonuçların normal zeka seviyesinin altındaki kişilerin kendilerini mutsuz hissetme olasılığının daha yüksek olduğuna işaret ettiğini söyledi.

Hassiotis, yoksul ailelerin çocuklarına yönelik uzun süreli stratejilerin, çocukların hem zeka seviyesine hem de mutluluklarına olumlu etki yapabileceğine dikkati çekti.

Araştırmada, zeka seviyesi düşük kişilere daha fazla destek verilmesi gerektiği belirtildi.

> Çocuğunuzun IQ seviyesini nasıl yükseltebilirsiniz?

IQ’nun kelime anlamı nedir? Normal bir insanın IQ aralığı kaç olmalıdır? Çocuğunuzun IQ’sunu yükseltmesine nasıl yardımcı olabilirsiniz? IQ seviyesi çalışmalarla yükseltilebilir mi? IQ seviyesinin yükselmesinde neler etkili? Einstein’ın IQ seviyesi nedir? İşte IQ ile ilgili tüm merak edilenler;

İngilizce ‘intelligence quotient ' kelimelerinin baş harflerinden oluşan IQ, zekâyı ölçme amaçlı birkaç farklı standartlaştırılmış testlerden çıkarılan değer anlamına gelir. IQ deyimi Almanca Intelligenz quotient olarak Alman psikolog Wilhelm Stern tarafından 1912 yılında Alfred Binet ve Theodore Simon'un tasarladığı zekâyı ölçme amaçlı birkaç farklı standartlaştırılmış testlerden çıkarılan değerdir ve insanlar arasında zekayı kıyaslamanın bir yoludur. IQ sonuçları çeşitli nedenlere; örneğin, ölümlülük, hastalıklılık, ailevi, sosyal konum ve önemli unvanlarla ve ailesel IQ ile ilişkilendirilmiş olsa da kalıtsallık miktarı ve kalıtsallığının tartışma konusu olup olmasında halen anlaşmazlıklar vardır.

Toplumda, yüksek IQ’ye sahip olan herkesin başarılı olacağı kanısı hakimdir fakat, yüksek IQ’lu bireyler için bu her zaman geçerli değildir. Buna rağmen yüksek IQ pek çok şeye bakış açımızı değiştirir. Özellikle eğitimsel faaliyetlerde bizim hayatımızı oldukça kolaylaştırır. Önceleri IQ derecesinin, kişi yetişkin olduğunda sabitlendiği düşünülse de, bazı yeni araştırmalar IQ derecesinin arttırılabileceğini göstermiştir.

Normal IQ seviyesi

 Normal bir insanın IQ seviyesi 90-110 arasındadır.

Ünlü Fizikçi Albert Einstein’ın IQ seviyesi

Ünlü Fizikçi Albert Einstein’ın IQ skoru 160’tı.









İşte IQ Düzeyleri

0-25 arası ağır gerilik

26-50 arası orta gerilik

51-75 arası hafif gerilik

76-90 arası sınır zeka

91-110 arası normal zeka

111-125 arası ileri zeka

126-140 arası üstün zeka

140-155 arası çok üstün zeka

156 ve üzeri deha

Peki IQ seviyesi yükseltilebilir mi?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kitap okuma deneyimi IQ'yu artırmada etkili

ABD'de bir grup akademisyen, çocuk gelişimi üzerine 8 farklı çalışmanın sonuçlarını değerlendirerek, kitap okuma deneyiminin IQ seviyesinin yükseltilmesinde etkili olduğu sonucuna ulaştı.

Akademisyenler, zihinsel gelişime ilişkin araştırmalarda, özellikle 4 yaşın altındaki çocuklara etkileşimli kitap okunmasına ilişkin önerilerin öne çıktığını tespit ederek, "etkileşimli kitap okuma deneyiminin bir çocuğun IQ'sunu en az 6 puan yükseltebileceğine" işaret etti.

Araştırma ekibinin makalesi, "Perspectives on Psychological Science" dergisinin Ocak 2013 sayısında, John Protzko, Joshua Aronson ve Clancy Blair imzasıyla yayımlandı.

Makalede, araştırmalar sırasında anne ve babaların etkileşimli okumayla ilgili eğitim programlarına katıldığı ve kitabı okurken çocuklara ucu açık sorular yöneltmek ya da çocukları mümkün olduğunca ayrıntılı açıklama yapmaya teşvik etmek gibi "müdahalelerin", onları okuma deneyiminin aktif bir parçası kılmaya yardımcı olduğu belirtiliyor.

Amerikalı akademisyenler, okuma deneyiminin "etkileşimli" olmaması durumunda, IQ gelişimi açısından benzer bir sonuca ulaşılamayabileceğini ise özellikle vurguluyor.

7 günde Einstein gibi olmak mümkün mü?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

7 günde Einstein gibi olmak mümkün mü? Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal Bölümü’nden Prof. Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı.

Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık IQ artırma programı









Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığınız elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.

Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.

Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.

Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.

Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.

Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.

Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.

iQ’su yüksek olanlar olmayanlara göre daha mutlu

 

 

 

 

 

 

  manlig-halsa.se

 

 

"Psychological Medicine" dergisinde yayımlanan araştırmada, İngiliz bilim adamları, düşük IQ seviyesinin genellikle düşük gelir, çeşitli sağlık sorunları, günlük yaşamda başkalarının yardımına ihtiyaç duyma ile ilişkilendirildiğini ve tüm bu unsurların da mutsuzluğa katkıda bulunduğunu açıkladı.

6 bin 870 kişinin katıldığı çalışmada araştırmacılar, katılımcılara kendilerini mutlu hissedip hissetmediklerini sordu.

"Kendisini çok mutlu hissettiğini" söyleyen katılımcıların yüzde 43'ünün, IQ seviyesi 120-129 olan grupta yer aldığı belirlendi.

"Kendisini çok mutsuz" hissedenlerin büyük bir kısmının ise IQ seviyesi 70-79 olan grupta olduğu ortaya çıktı.

Araştırmayı yöneten Angela Hassiotis, elde edilen sonuçların normal zeka seviyesinin altındaki kişilerin kendilerini mutsuz hissetme olasılığının daha yüksek olduğuna işaret ettiğini söyledi.

Hassiotis, yoksul ailelerin çocuklarına yönelik uzun süreli stratejilerin, çocukların hem zeka seviyesine hem de mutluluklarına olumlu etki yapabileceğine dikkati çekti.

Araştırmada, zeka seviyesi düşük kişilere daha fazla destek verilmesi gerektiği belirtildi.

Son Güncelleme: Çarşamba, 12 Kasım 2014 19:04

Gösterim: 14156

Uzmanlar, konuşma tarzının kişinin karakterini ele verdiğini belirtiyor. İşte karşınızdaki kişinin konuşma tarzına göre kişiliği

Kişinin konuşma tarzı iç dünyasının kapılarını aralamada önemli ipuçları veriyor. Uzmanlara göre konuşma tarzı karşımızdaki kişilerin kişiliklerini ele vermekte önemli rol oynuyor. İşte karşınızdaki kişinin konuşma tarzına göre kişiliği

Duyarlı ve duygusal olarak güvenilir insanlar

Bu yapıdaki insanlar genelde konuşurken düşünürler. Bu nedenle gaf yapmamaya ve pot kırmamaya özen gösterirler. Söylediklerini ve kiminle konuştukları konusunda bilinçlidirler. Kolay, anlaşılır ve az, öz konuşurlar. Kendilerini kanıtlamak gibi bir düşünceleri yoktur. Bu tarz insanlar, hem duygusal hem de iş hayatında güvenilirdir.

Konuşurken sizi alaya alan ve küfürlü konuşan insanlar

Bu tarz konuşan insanlar sizin neşelenmeniz için bu tarzda konuştuklarını söylerler. Sürekli olarak takılıyorum kelimesini kullanırlar. Bu tarz insanlar kıskanç, mutsuz kişilerdir.

Konuştuğunuz kelimelerin daima aksini iddia eden kişiler

Bu tarz insanlar, sizi kendine rakip görürler, sizi tehdit olarak algılarlar. Bu nedenle, sürekli olarak kendini ispatlama kavgasına tutuşurlar. Bu tarz insanlar ile iş ya da arkadaşlık yapmamak lazımdır.

Konuşurken başkaları hakkında dedikodu yapanlar

Başkaları hakkında dedikodu yapıp sizin görüşünüzü almaya çalışırlar. Burada ki amaç, bu bilgileri başkaları ile paylaşmaktır. Dedikodu, dedikodudan beslenir. Bu tarz insanlara dikkat etmek, uzak durmak gereklidir. Çünkü, kıskanç ve rekabetçi insanlar bu tarz konuşmaktadır.

Konuşurken sürekli alttan alan ve haklısın diyen kişiler

Sürekli olarak haklı olduğunuzu dile getirirler. Bu tarz insanlar umursamaz ve değer vermeyen kişilerdir. Bencildirler ve hayatları sadece kendileri etrafında döner. Başlarda hoşunuza gitse de zamanla size zarar verirler.

> Konuşma tarzı kişinin karakterini ele veriyor

Uzmanlar, konuşma tarzının kişinin karakterini ele verdiğini belirtiyor. İşte karşınızdaki kişinin konuşma tarzına göre kişiliği

Kişinin konuşma tarzı iç dünyasının kapılarını aralamada önemli ipuçları veriyor. Uzmanlara göre konuşma tarzı karşımızdaki kişilerin kişiliklerini ele vermekte önemli rol oynuyor. İşte karşınızdaki kişinin konuşma tarzına göre kişiliği

Duyarlı ve duygusal olarak güvenilir insanlar

Bu yapıdaki insanlar genelde konuşurken düşünürler. Bu nedenle gaf yapmamaya ve pot kırmamaya özen gösterirler. Söylediklerini ve kiminle konuştukları konusunda bilinçlidirler. Kolay, anlaşılır ve az, öz konuşurlar. Kendilerini kanıtlamak gibi bir düşünceleri yoktur. Bu tarz insanlar, hem duygusal hem de iş hayatında güvenilirdir.

Konuşurken sizi alaya alan ve küfürlü konuşan insanlar

Bu tarz konuşan insanlar sizin neşelenmeniz için bu tarzda konuştuklarını söylerler. Sürekli olarak takılıyorum kelimesini kullanırlar. Bu tarz insanlar kıskanç, mutsuz kişilerdir.

Konuştuğunuz kelimelerin daima aksini iddia eden kişiler

Bu tarz insanlar, sizi kendine rakip görürler, sizi tehdit olarak algılarlar. Bu nedenle, sürekli olarak kendini ispatlama kavgasına tutuşurlar. Bu tarz insanlar ile iş ya da arkadaşlık yapmamak lazımdır.

Konuşurken başkaları hakkında dedikodu yapanlar

Başkaları hakkında dedikodu yapıp sizin görüşünüzü almaya çalışırlar. Burada ki amaç, bu bilgileri başkaları ile paylaşmaktır. Dedikodu, dedikodudan beslenir. Bu tarz insanlara dikkat etmek, uzak durmak gereklidir. Çünkü, kıskanç ve rekabetçi insanlar bu tarz konuşmaktadır.

Konuşurken sürekli alttan alan ve haklısın diyen kişiler

Sürekli olarak haklı olduğunuzu dile getirirler. Bu tarz insanlar umursamaz ve değer vermeyen kişilerdir. Bencildirler ve hayatları sadece kendileri etrafında döner. Başlarda hoşunuza gitse de zamanla size zarar verirler.

Son Güncelleme: Pazartesi, 03 Kasım 2014 16:14

Gösterim: 1173


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.