Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Dün Göktürk-2 uydusu için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı ODTÜ Yerleşkesi'ndeki tören sırasında çıkan olaylarda polisin attığı gaz bombası başına isabet eden öğrenci beyin kanaması geçirdi.
Polisin attığı gaz bombası başına isabet eden Ankara Üniversitesi Hukuk 2. sınıf öğrencisi Barış Barışık beyin kanaması geçirdi. Barışık’ın bilincinin kapalı olduğu ve yoğun bakımda tutulduğu öğrenildi. Bir öğrencinin ağır yaralandığı, onlarca üniversitelinin hafif yara aldığı eylemde, ODTÜ'de ağır yaralanan Barış Barışık gaz bombasıyla yaralandı. Barış Barışık’ın hayati tehlikesinin sürdüğü ve Ankara Hastanesi’nde müşade altında tutulduğu ifade edildi.
(kaynak milliyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Dün Göktürk-2 uydusu için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı ODTÜ Yerleşkesi'ndeki tören sırasında çıkan olaylarda polisin attığı gaz bombası başına isabet eden öğrenci beyin kanaması geçirdi.
Polisin attığı gaz bombası başına isabet eden Ankara Üniversitesi Hukuk 2. sınıf öğrencisi Barış Barışık beyin kanaması geçirdi. Barışık’ın bilincinin kapalı olduğu ve yoğun bakımda tutulduğu öğrenildi. Bir öğrencinin ağır yaralandığı, onlarca üniversitelinin hafif yara aldığı eylemde, ODTÜ'de ağır yaralanan Barış Barışık gaz bombasıyla yaralandı. Barış Barışık’ın hayati tehlikesinin sürdüğü ve Ankara Hastanesi’nde müşade altında tutulduğu ifade edildi.
(kaynak milliyet)
Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Aralık 2012 12:05
Gösterim: 1640
Eğitim-İş, üniversiteye giriş sınavlarında adaylara “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinden soru sorulmasına tepki gösterdi. Sendikadan yapılan açıklamada eğitimin dinselleştirilmesine vurgu yapılarak, ÖSYM’nin de AKP’nin dindar(!) ve kindar nesil yetiştirme politikalarına alet edildiği belirtildi.
Eğitim-İş, üniversite adaylarına YGS ve LYS sınavlarında “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinden soru sorulmasına tepki gösterdi. Eğitim-İş, din dersinden sınavlarda soru sorulmasını AKP’nin eğitimi dinselleştirmesi amacına yönelik bir uygulama olarak değerlendirdi. Kararın, ÖSYM’nin değil, 2002’den beri eğitimin bilimsel, laik, demokratik içeriğini yok etmeye çalışan siyasi iktidarın kararı olduğu belirtildi.
Sendikadan yapılan açıklama şöyle;
"AKP’nin eğitimin bütünüyle dinselleştirilmesi amacına yönelik bir adım da ÖSYM tarafından atıldı. ÖSYM, ortaöğretim ve yükseköğretime geçiş sınavlarında “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi”nden de soru sorulacağını açıklamıştır. Bu karar ÖSYM’nin değil, 2002’den beri eğitimin bilimsel, laik, demokratik içeriğini yok etmeye çalışan siyasi iktidarın kararıdır.
Henüz bir sınavı bile doğru dürüst yapamayan, nerdeyse yaptığı her sınava şaibe karışan, şifre skandallarıyla sarsılan ÖSYM’nin “Din kültürü ve Ahlak bilgisi” dersleriyle ilgili soru sorulmasını gündeme getirerek yeni bir tartışma başlatması oldukça manidardır.
İktidarın siyasi politikalarını uygulamayı görevi kabul eden ÖSYM, siyasal iktidarın dindar(!) ve kindar nesil yetiştirme amacına uygun olarak hareket etmektedir. Ancak bu karar bilimsel ve pedagojik açıdan yanlıştır.
Bu uygulama eşitlik ilkesine de aykırıdır. “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersiyle ilgili olarak sorulacak beş soru, YGS sayısal öğrencilerini 5(beş) puan, eşit ağırlık öğrencilerini 10(on) puan, sözel öğrencilerini 15(onbeş) puan; LGS 4’te ise sorulacak olan 8 soru öğrencileri 8(sekiz) ile 12(on iki) puan arasında etkilemektedir. Bu durum, din ağırlıklı eğitim veren okullara önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Bu uygulamanın temel hedeflerinden birisi de ilk ve ortaöğretimde seçmeli olan din içerikli dersleri zorunlu hale getirmektir. Öğrencilere bu dersleri seçmeleri için öğrencilere okul yönetimleri tarafından yapılan baskılara, aileler de katılacak, din içerikli dersler fiilen zorunlu dersler halini alacaktır.
Uygulamanın laik, bilimsel ve ulusal bir eğitimde yeri olmamalıdır. Okullarımız bir taraftan zorunlu ve seçmeli din dersleriyle dini bir eğitime yönlendirilirken diğer taraftan bilimsel ve laik eğitim bitirilmekte, müfredatların içi boşaltılmakta, sanat ve spor eğitimi okullardan dışlanmaktadır.
Mezhepler bakımından çeşitlilik olan ülkemizde, toplumu ve eğitimi bir mezhebe göre düzenlemenin çok ciddi sıkıntılara yol açacağı aşikârdır. Bu durum birleştirici olmaktan çok ayrıştırıcı olacaktır. Ancak siyasal iktidar, siyasi hedeflerine varabilmek için toplumu ayrıştırarak açık açık din sömürüsü yapmaktan kaçınmamaktadır.
Yaşananlar, bu iktidarın ekonomik ve siyasal anlamda 12 Eylül rejiminin devamı olduğunun ve hatta zaman zaman ondan çok daha ileri gitmekte olduğunun da bir göstergesidir.
Eğitim-İş olarak, savunduğumuz ilke, din derslerinin belli bir bilinç düzeyinde verilmesi, seçmeli olması ve notla değerlendirilmemesidir.
Siyasal iktidarın yanlış politikalarını deşifre etmeye, eğitim çalışanlarına ve halkımıza anlatmaya devam edeceğiz. Bu konuda hiçbir hukuksal ve meşru mücadeleden geri durmayacağız. Her zaman bilimsel, laik demokratik, ulusal ve parasız bir eğitim sisteminin mücadelesini vereceğiz."
Eğitim-İş Merkez Yönetim Kurulu
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğitim-İş, üniversiteye giriş sınavlarında adaylara “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinden soru sorulmasına tepki gösterdi. Sendikadan yapılan açıklamada eğitimin dinselleştirilmesine vurgu yapılarak, ÖSYM’nin de AKP’nin dindar(!) ve kindar nesil yetiştirme politikalarına alet edildiği belirtildi.
Eğitim-İş, üniversite adaylarına YGS ve LYS sınavlarında “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinden soru sorulmasına tepki gösterdi. Eğitim-İş, din dersinden sınavlarda soru sorulmasını AKP’nin eğitimi dinselleştirmesi amacına yönelik bir uygulama olarak değerlendirdi. Kararın, ÖSYM’nin değil, 2002’den beri eğitimin bilimsel, laik, demokratik içeriğini yok etmeye çalışan siyasi iktidarın kararı olduğu belirtildi.
Sendikadan yapılan açıklama şöyle;
"AKP’nin eğitimin bütünüyle dinselleştirilmesi amacına yönelik bir adım da ÖSYM tarafından atıldı. ÖSYM, ortaöğretim ve yükseköğretime geçiş sınavlarında “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi”nden de soru sorulacağını açıklamıştır. Bu karar ÖSYM’nin değil, 2002’den beri eğitimin bilimsel, laik, demokratik içeriğini yok etmeye çalışan siyasi iktidarın kararıdır.
Henüz bir sınavı bile doğru dürüst yapamayan, nerdeyse yaptığı her sınava şaibe karışan, şifre skandallarıyla sarsılan ÖSYM’nin “Din kültürü ve Ahlak bilgisi” dersleriyle ilgili soru sorulmasını gündeme getirerek yeni bir tartışma başlatması oldukça manidardır.
İktidarın siyasi politikalarını uygulamayı görevi kabul eden ÖSYM, siyasal iktidarın dindar(!) ve kindar nesil yetiştirme amacına uygun olarak hareket etmektedir. Ancak bu karar bilimsel ve pedagojik açıdan yanlıştır.
Bu uygulama eşitlik ilkesine de aykırıdır. “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersiyle ilgili olarak sorulacak beş soru, YGS sayısal öğrencilerini 5(beş) puan, eşit ağırlık öğrencilerini 10(on) puan, sözel öğrencilerini 15(onbeş) puan; LGS 4’te ise sorulacak olan 8 soru öğrencileri 8(sekiz) ile 12(on iki) puan arasında etkilemektedir. Bu durum, din ağırlıklı eğitim veren okullara önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Bu uygulamanın temel hedeflerinden birisi de ilk ve ortaöğretimde seçmeli olan din içerikli dersleri zorunlu hale getirmektir. Öğrencilere bu dersleri seçmeleri için öğrencilere okul yönetimleri tarafından yapılan baskılara, aileler de katılacak, din içerikli dersler fiilen zorunlu dersler halini alacaktır.
Uygulamanın laik, bilimsel ve ulusal bir eğitimde yeri olmamalıdır. Okullarımız bir taraftan zorunlu ve seçmeli din dersleriyle dini bir eğitime yönlendirilirken diğer taraftan bilimsel ve laik eğitim bitirilmekte, müfredatların içi boşaltılmakta, sanat ve spor eğitimi okullardan dışlanmaktadır.
Mezhepler bakımından çeşitlilik olan ülkemizde, toplumu ve eğitimi bir mezhebe göre düzenlemenin çok ciddi sıkıntılara yol açacağı aşikârdır. Bu durum birleştirici olmaktan çok ayrıştırıcı olacaktır. Ancak siyasal iktidar, siyasi hedeflerine varabilmek için toplumu ayrıştırarak açık açık din sömürüsü yapmaktan kaçınmamaktadır.
Yaşananlar, bu iktidarın ekonomik ve siyasal anlamda 12 Eylül rejiminin devamı olduğunun ve hatta zaman zaman ondan çok daha ileri gitmekte olduğunun da bir göstergesidir.
Eğitim-İş olarak, savunduğumuz ilke, din derslerinin belli bir bilinç düzeyinde verilmesi, seçmeli olması ve notla değerlendirilmemesidir.
Siyasal iktidarın yanlış politikalarını deşifre etmeye, eğitim çalışanlarına ve halkımıza anlatmaya devam edeceğiz. Bu konuda hiçbir hukuksal ve meşru mücadeleden geri durmayacağız. Her zaman bilimsel, laik demokratik, ulusal ve parasız bir eğitim sisteminin mücadelesini vereceğiz."
Eğitim-İş Merkez Yönetim Kurulu
Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Aralık 2012 10:05
Gösterim: 1686
Yalova'daki bir okulda Roman ailelerin çocuklarına dini soruları içeren anket dağıtılması tepkiye yol açtı.
Uludağ Üniversitesi'nde yüksek lisans öğrencisi olan Ayşe Taşyürek tez çalışması olan anketi, İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doçent İsmail Sağlam ile hazırladı.
İlköğretim okulundaki Roman öğrencilere dağıtılan anketleri velilerin doldurması istendi.
Ankette, Romanların çocuklarına nasıl bir dini eğitim verdiğinin belirlenmeye çalışıldığı belirtildi ve 61 farklı soru yöneltildi.
Ankette bu sorular yer aldı
"Allah’ın varlığına ve birliğine inanır mısınız?", "Abdest alır mısınız?", "Hangi sıklıkta dua edersiniz?" gibi soruların sorulduğu anket, Romanlar Derneği’nin tepkisini çekti.
İşte o anketten sorular
“Sayın Hanımefendi ve Beyefendi;
Bu anket sorulan bilimsel bir araştırmaya veri elde etmek için hazırlanmıştır. Sizden isim, soy isim, adres bildirmeniz istenmemektedir. Amacımız ‘Romanlar’ın, çocuklarına nasıl bir ortamda ve hangi şekillerde dini eğitim verdiklerini tespit etmektir. Sizden aldığımız bilgilerin değerlendirmelerini yaparak bilimsel sonuçlara ulaşmak ve karşılaşılan sorunlara çözüm önerileri ortaya koymak bu çalışmanın temel hedefidir. Soruları dikkatle okuyup, görüş ve durumunuzu yansıtan şıkkı işaretlemede göstereceğiniz dikkat, bizi bu hedefe ulaştıracaktır. Anket için zaman ayırıp, görüş ve fikirlerinizi bizimle paylaştığınız ve katkılarınız için sizlere şimdiden teşekkür ederim. Saygılarımla...” sözleriyle başlayan anketteki bazı sorular ve seçenekleri şöyle:
- Allah’ın varlığına ve birliğine inanır mısınız?
Evet, Allah’ın varlığına ve birliğine de inanırım.
Evet, Allah’ın sadece varlığına inanırım.
Hayır, Allah’a inanmam.
- Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hak peygamber olduğuna inanır mısınız?
Evet, Hz. Muhammed’i hak peygamber olarak görürüm. Hakkında bilgi sahibiyim.
Evet, Hz. Muhammed’i hak peygamber olarak görürüm. Fakat hakkında bir bilgim yok.
Hayır, Evet, Hz. Muhammed’i hak peygamber olarak görmüyorum.
- Erkek çocuğunuza sünnet töreni yaptınız mı?
Evet yaptırdım.
Hayır, Çünkü Erkek çocuğum yok.
Hayır, erkek çocuğumu sünnet ettirmedim. Çünkü yaşı uygun değil.
Hayır, erkek çocuğumu sünnet ettirtmeyeceğim.
Bu konuda yorum yapmak istemiyorum.
- Oruç tutar mısınız?
Ramazan’da, özel gün ve gecelerde oruç tutarım.
Sadece Ramazan’da oruç tutarım.
Ramazan’da bazen oruç tutarım.
Hiç oruç tutmadım.
Bu konuda hiçbir fikrim yok.
- Gusül abdesti alır mısınız?
Evet, gusülsüz dolaşmam.
Evet, Ara sıra gusül abdesti alırım.
Hayır, hiç gusül abdesti almam.
- Elbiselerinizin temizliğine dikkat eder misiniz?
Dernek Başkanı Necdet Karabulut, anketin sadece Romanlara yönelik olmasını ‘ayrımcılık ve dinsizlikle itham’ olarak değerlendirdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yalova'daki bir okulda Roman ailelerin çocuklarına dini soruları içeren anket dağıtılması tepkiye yol açtı.
Uludağ Üniversitesi'nde yüksek lisans öğrencisi olan Ayşe Taşyürek tez çalışması olan anketi, İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doçent İsmail Sağlam ile hazırladı.
İlköğretim okulundaki Roman öğrencilere dağıtılan anketleri velilerin doldurması istendi.
Ankette, Romanların çocuklarına nasıl bir dini eğitim verdiğinin belirlenmeye çalışıldığı belirtildi ve 61 farklı soru yöneltildi.
Ankette bu sorular yer aldı
"Allah’ın varlığına ve birliğine inanır mısınız?", "Abdest alır mısınız?", "Hangi sıklıkta dua edersiniz?" gibi soruların sorulduğu anket, Romanlar Derneği’nin tepkisini çekti.
İşte o anketten sorular
“Sayın Hanımefendi ve Beyefendi;
Bu anket sorulan bilimsel bir araştırmaya veri elde etmek için hazırlanmıştır. Sizden isim, soy isim, adres bildirmeniz istenmemektedir. Amacımız ‘Romanlar’ın, çocuklarına nasıl bir ortamda ve hangi şekillerde dini eğitim verdiklerini tespit etmektir. Sizden aldığımız bilgilerin değerlendirmelerini yaparak bilimsel sonuçlara ulaşmak ve karşılaşılan sorunlara çözüm önerileri ortaya koymak bu çalışmanın temel hedefidir. Soruları dikkatle okuyup, görüş ve durumunuzu yansıtan şıkkı işaretlemede göstereceğiniz dikkat, bizi bu hedefe ulaştıracaktır. Anket için zaman ayırıp, görüş ve fikirlerinizi bizimle paylaştığınız ve katkılarınız için sizlere şimdiden teşekkür ederim. Saygılarımla...” sözleriyle başlayan anketteki bazı sorular ve seçenekleri şöyle:
- Allah’ın varlığına ve birliğine inanır mısınız?
Evet, Allah’ın varlığına ve birliğine de inanırım.
Evet, Allah’ın sadece varlığına inanırım.
Hayır, Allah’a inanmam.
- Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hak peygamber olduğuna inanır mısınız?
Evet, Hz. Muhammed’i hak peygamber olarak görürüm. Hakkında bilgi sahibiyim.
Evet, Hz. Muhammed’i hak peygamber olarak görürüm. Fakat hakkında bir bilgim yok.
Hayır, Evet, Hz. Muhammed’i hak peygamber olarak görmüyorum.
- Erkek çocuğunuza sünnet töreni yaptınız mı?
Evet yaptırdım.
Hayır, Çünkü Erkek çocuğum yok.
Hayır, erkek çocuğumu sünnet ettirmedim. Çünkü yaşı uygun değil.
Hayır, erkek çocuğumu sünnet ettirtmeyeceğim.
Bu konuda yorum yapmak istemiyorum.
- Oruç tutar mısınız?
Ramazan’da, özel gün ve gecelerde oruç tutarım.
Sadece Ramazan’da oruç tutarım.
Ramazan’da bazen oruç tutarım.
Hiç oruç tutmadım.
Bu konuda hiçbir fikrim yok.
- Gusül abdesti alır mısınız?
Evet, gusülsüz dolaşmam.
Evet, Ara sıra gusül abdesti alırım.
Hayır, hiç gusül abdesti almam.
- Elbiselerinizin temizliğine dikkat eder misiniz?
Dernek Başkanı Necdet Karabulut, anketin sadece Romanlara yönelik olmasını ‘ayrımcılık ve dinsizlikle itham’ olarak değerlendirdi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Aralık 2012 11:53
Gösterim: 1842
Kocaeli'de lise öğrencilerini taşıyan öğrenci servisi takla attı. Kazada 15 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı.
Kaza İzmit'e bağlı Bayındırlık Kalıcı Konutları yakınlarında meydana geldi. Okul bitiminde Özcan Kan Anadolu Öğretmen Lisesi öğrencilerinin içinde bulunduğu sürücüsünün adı henüz belli olmayan 41 P 5245 plakalı okul servisi henüz yola çıkmışken Umuttepe'ye seyir halinde olan Bahattin Ö. idaresindeki 41 DR 597 plakalı otomobille çarpıştı.
Çarpışmanın etkisiyle servis takla attı. Olay yerine çok sayıda ambulans ve polis ekibi sevk edildi. Serviste bulunan öğrencilerden Rabia D., Burcu K., Ülfet K., İrem G. Nilüfer Y. ve öğretmen Cihan A. ve otomobil sürücüsü Bahatttin Ö. ilk müdahalelerin ardından Umuttepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Diğer yaralılardan 3'ü Seka Devlet Hastanesi'ne 2'si Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne ve 3'ü de Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yaralıların hastanedeki tedavisi sürerken polis kazayla ilgili soruşturma başlattı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kocaeli'de lise öğrencilerini taşıyan öğrenci servisi takla attı. Kazada 15 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı.
Kaza İzmit'e bağlı Bayındırlık Kalıcı Konutları yakınlarında meydana geldi. Okul bitiminde Özcan Kan Anadolu Öğretmen Lisesi öğrencilerinin içinde bulunduğu sürücüsünün adı henüz belli olmayan 41 P 5245 plakalı okul servisi henüz yola çıkmışken Umuttepe'ye seyir halinde olan Bahattin Ö. idaresindeki 41 DR 597 plakalı otomobille çarpıştı.
Çarpışmanın etkisiyle servis takla attı. Olay yerine çok sayıda ambulans ve polis ekibi sevk edildi. Serviste bulunan öğrencilerden Rabia D., Burcu K., Ülfet K., İrem G. Nilüfer Y. ve öğretmen Cihan A. ve otomobil sürücüsü Bahatttin Ö. ilk müdahalelerin ardından Umuttepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Diğer yaralılardan 3'ü Seka Devlet Hastanesi'ne 2'si Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne ve 3'ü de Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yaralıların hastanedeki tedavisi sürerken polis kazayla ilgili soruşturma başlattı.
Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Aralık 2012 11:35
Gösterim: 1735
İstanbul Üniversitesi’nde büyük gün geldi. 6 rektör adayının katıldığı seçimler için yarın sandık başına gidilecek
Türkiye'nin en köklü eğitim kurumu İstanbul Üniversitesi, rektörünü seçmek için yarın sandığa gidiyor. Seçimlerde 6 aday kıyasıya mücadele verecek
"Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi" sıralamasına 8 yıldır Türkiye'den giren tek üniversite olan İstanbul Üniversitesi aynı zamanda, 559 yıllık tarihi ve 89 bin öğrencisiyle Türkiye'nin en büyük üniversitelerinden biri. Üniversitenin yarın yapılacak rektörlük seçimlerinde 2700'ün üzerindeki profesör, doçent, yardımcı doçent İÜ Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu'nda oy kullanacak. Seçim, internetten de canlı olarak yayımlanacak.
ORTAK VAAT ÖZGÜR ÜNİVERSİTE
Son 32 yıldır tıp doktorlarının rektör olduğu üniversitede bu gelenek değişmeyecek gibi. Adaylardan 5'i tıp fakültesinden. Adaylar hem web sitelerinden, hem de Twitter'dan projelerini paylaşıyor. Prof. Dr. Yunus Söylet, 4 yıllık döneminde 90 projeyi hayata geçirdiklerini belirterek, "Yeni dönemde de en önemli önceliğim, akademik özgürlüklerin desteklenmesi olacak" diyor. Adaylar arasında öne çıkan Prof. Dr. Harun Cansız, üniversiteyi yönetirken adaletten, eşitlikten ve hakkaniyetten ayrılmayacağını belirterek, "Şeffaflığa riayet edecek, ulaşılabilir rektörünüz olacağım" vaadinde bulunuyor. Prof. Dr. İbrahim Keleş, kadın öğretim üyelerine, emzirme odasından bebekler için kreş vaat ediyor. Prof. Dr. Raşit Tükel, en yüksek oyu alanın rektörlüğe seçilmesine vurgu yaparken, üçüncü ve son kez rektörlüğe aday olan Prof. Dr. Faruk Erzengin, en büyük sorunun üniversitede yaşanan beyin göçü olduğunun altını çiziyor. Rektörlük seçimlerinin tıp profesörü olmayan tek adayı olan Prof. Dr. Mehmet Canatar ise "Sağlığımızı güvenle emanet ettiğimiz tabiplerimize değil, sosyal bilimci bir rektöre evet demenizi diliyorum" diyerek, oy istiyor.
KİM KİMDİR?
Prof. Dr. Yunus Söylet: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. 2008'de yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini aldı ve Cumhurbaşkanı Gül tarafından rektör olarak atandı.
Prof. Dr. Harun Cansız: 1959 yılında Trabzon, Maçka'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı'nda uzman olarak görev yapıyor. Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK Genel Kurulu üyeliğine seçimi, Temmuz 2010'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylandı.
Prof. Dr. Raşit Tükel: İstanbul Üniversitesi İTF Psikiyatri Anabilim Dalı'nda Ayaktan Tedavi Birimi sorumluluğunu yürütüyor.
Prof. Dr. İbrahim Keleş: İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor.
Prof. Dr. Faruk Erzengin: İstanbul Tıp Fakültesi'nin eski dekanı olan Erzengin, aynı fakültenin Kardiyoloji Anabilim Dalı'nda görevini sürdürüyor.
Prof. Dr. Mehmet Canatar: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. Halen İÜ Edebiyat Fakültesi Senatörü, aynı zamanda Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı ve Arşivcilik Anabilim Dalı Başkanı.
(sabah)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İstanbul Üniversitesi’nde büyük gün geldi. 6 rektör adayının katıldığı seçimler için yarın sandık başına gidilecek
Türkiye'nin en köklü eğitim kurumu İstanbul Üniversitesi, rektörünü seçmek için yarın sandığa gidiyor. Seçimlerde 6 aday kıyasıya mücadele verecek
"Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi" sıralamasına 8 yıldır Türkiye'den giren tek üniversite olan İstanbul Üniversitesi aynı zamanda, 559 yıllık tarihi ve 89 bin öğrencisiyle Türkiye'nin en büyük üniversitelerinden biri. Üniversitenin yarın yapılacak rektörlük seçimlerinde 2700'ün üzerindeki profesör, doçent, yardımcı doçent İÜ Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu'nda oy kullanacak. Seçim, internetten de canlı olarak yayımlanacak.
ORTAK VAAT ÖZGÜR ÜNİVERSİTE
Son 32 yıldır tıp doktorlarının rektör olduğu üniversitede bu gelenek değişmeyecek gibi. Adaylardan 5'i tıp fakültesinden. Adaylar hem web sitelerinden, hem de Twitter'dan projelerini paylaşıyor. Prof. Dr. Yunus Söylet, 4 yıllık döneminde 90 projeyi hayata geçirdiklerini belirterek, "Yeni dönemde de en önemli önceliğim, akademik özgürlüklerin desteklenmesi olacak" diyor. Adaylar arasında öne çıkan Prof. Dr. Harun Cansız, üniversiteyi yönetirken adaletten, eşitlikten ve hakkaniyetten ayrılmayacağını belirterek, "Şeffaflığa riayet edecek, ulaşılabilir rektörünüz olacağım" vaadinde bulunuyor. Prof. Dr. İbrahim Keleş, kadın öğretim üyelerine, emzirme odasından bebekler için kreş vaat ediyor. Prof. Dr. Raşit Tükel, en yüksek oyu alanın rektörlüğe seçilmesine vurgu yaparken, üçüncü ve son kez rektörlüğe aday olan Prof. Dr. Faruk Erzengin, en büyük sorunun üniversitede yaşanan beyin göçü olduğunun altını çiziyor. Rektörlük seçimlerinin tıp profesörü olmayan tek adayı olan Prof. Dr. Mehmet Canatar ise "Sağlığımızı güvenle emanet ettiğimiz tabiplerimize değil, sosyal bilimci bir rektöre evet demenizi diliyorum" diyerek, oy istiyor.
KİM KİMDİR?
Prof. Dr. Yunus Söylet: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. 2008'de yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini aldı ve Cumhurbaşkanı Gül tarafından rektör olarak atandı.
Prof. Dr. Harun Cansız: 1959 yılında Trabzon, Maçka'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı'nda uzman olarak görev yapıyor. Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK Genel Kurulu üyeliğine seçimi, Temmuz 2010'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylandı.
Prof. Dr. Raşit Tükel: İstanbul Üniversitesi İTF Psikiyatri Anabilim Dalı'nda Ayaktan Tedavi Birimi sorumluluğunu yürütüyor.
Prof. Dr. İbrahim Keleş: İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor.
Prof. Dr. Faruk Erzengin: İstanbul Tıp Fakültesi'nin eski dekanı olan Erzengin, aynı fakültenin Kardiyoloji Anabilim Dalı'nda görevini sürdürüyor.
Prof. Dr. Mehmet Canatar: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. Halen İÜ Edebiyat Fakültesi Senatörü, aynı zamanda Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı ve Arşivcilik Anabilim Dalı Başkanı.
(sabah)
Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Aralık 2012 08:39
Gösterim: 2011