Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Çanakkale Savaşlarına, Galatasaray, İstanbul Erkek, Kabataş Erkek, Vefa, Ankara, İzmir Erkek, Aydın, Erzurum, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Konya, Adana, Kastamonu Abdurrahman Paşa, Trabzon, Yozgat, Kayseri ve Sivas Liseleri ile İstanbul Darü’l-muallimini ve Balıkesir Darü’l-muallimini öğrencileri ve genç öğretmenleri katılmıştır.

sakin_onerDr. Sakin Öner
Çanakkale Zaferi’nin 107. Yıldönümünde Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşlarında şehit düşen liseli ve üniversiteli öğrencilerin ve bıyığı terlememiş Onbeşlilerin (1315’lilerin) hatırasını yâd etmek istiyorum. Bu savaşların  ağır şartları, İstanbul ve Anadolu’daki medreseler, liseler ve Darülfünun gibi eğitim kurumlarının tamamına yakınının düzenli bir öğretim hayatı sürmelerini engellemiştir. Öğrencilerin ve genç öğretmenlerin çoğunun askere gitmesi nedeniyle, okulların çoğu boşalmış ve hastane, karargâh gibi çeşitli hizmetlerde kullanılmıştır. Ayrıca okulların büyük bir kısmında öğretmen ve öğrenci yokluğundan eğitim-öğretime ara verilmek zorunda kalınmıştır.
Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşlarında, eğitimli ve aydın bir nesil kaybettik. Özellikle Çanakkale Savaşlarında ortaya çıkan asker ihtiyacı üzerine, henüz askerlik çağına gelmemiş lise, üniversite ve medrese öğrencileri eğitimlerini yarıda bırakarak gönüllü olarak orduya katılmışlardır. Gönüllüler, öğrenci ve darülfünun taburları adıyla çeşitli cephelerde savaşmışlardır.  Mustafa Kemal Atatürk bu kaybı şöyle ifade etmiştir: “Biz Çanakkale'de bir Darülfünün (üniversite) gömdük”. Çanakkale’de hezimete uğrayan İngiliz generali Oglander ise şu tespiti yapmıştır: “Çekildik... Çanakkale’yi geçemedik ama Türk milletinin genç neslini, eğitimli neslini, çiçeğini yok ettik. Dolayısıyla geleceğini yok ettik. Bellerini zor doğrulturlar.”
Çanakkale Zaferi’nin 107. yıldönümünde bu savaşlarda şehit düşen liseli ve üniversiteli öğrencilerin yazdıkları, hazin fakat hazin olduğu kadar onurlu destandan söz etmek istiyorum. Bu savaş, “Çanakkale içinde Aynalı Çarşı” türküsündeki gibi ülkeye “Gençliğim eyvah” dedirten bir savaştır. Ama o askerlik çağında bile olmayan öğrencilerin cesaret aşılayan mücadelesi hem Çanakkale’den zaferle dönenlerin hem de sonraki kuşakların vatanı müdafaa kararlılığını artırmıştır. “Çanakkale ruhu” dediğimiz, vatanın bağımsızlığı ve milletin hürriyeti için canını ve kanını feda etme şuurunun ve iradesinin doğmasını sağlamıştır.
1909-1914 yılları arasında Askerî Mükellefiyet Kanunu’na göre, Sultaniye (Lise) öğrencilerinin askere alınması mümkün değildi.  Fakat cephede asker ihtiyacı doğunca Sultan V. Mehmet Reşat bir emirle Askerî Mükellefiyet Kanunu’nda bir değişiklik yaptırarak lise öğrencilerini de cepheye çağırmak zorunda kalmıştır. Kanunun 42. maddesindeki “Sultaniye 10. Sınıf öğrencilerinin askere alınamayacağı” şeklindeki fıkra, gelecekte uygulanmak üzere ertelenmiştir. Harbiye Nezareti de bir tebliğ yayınlayarak, 1314 (1896) doğumlu 19 yaşındakilerin henüz askerlik hizmetine çağrılmamışları ile 1315 (1897) doğumlu 18 yaşındakilerin bedenleri gelişmiş ve silah kullanmaya kabiliyetli olanların kıtalara teslim olmalarını istemiştir. İşte “Hey onbeşli onbeşli / Tokat yolları taşlı” diye başlayan Tokat türküsü, 18 yaşında askere alınan ve hepsi Çanakkale’de şehit düşen 1315 doğumlulara yakılan bir türküdür.
Çanakkale Savaşlarına, o dönemde adları Sultani olan Galatasaray, İstanbul Erkek, Kabataş Erkek, Vefa, Ankara, İzmir Erkek, Aydın, Erzurum, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Konya, Adana, Kastamonu Abdurrahman Paşa, Trabzon, Yozgat, Kayseri ve Sivas Liseleri ile İstanbul Darü’l-muallimini (Erkek Muallim Mektebi) ve Balıkesir Darü’l-muallimini öğrencileri ve genç öğretmenleri katılmıştır. Çoğu savaşta şehit düştüler ve bu yüzden okulları o yıllarda mezun vermedi. Balıkesir’de yayınlanan Karesi Gazetesi’nin o günlerde verdiği bir habere göre, babaları Balkan Savaşı’nda şehit düşen ve Edirne Lisesi’nden Balıkesir Lisesi’ne yatılı olarak nakledilen 25 izci öğrencinin tamamı gönüllü olarak Çanakkale’ye gitmiş ve orada şehit düşmüşlerdir.
Gönüllü olarak savaşa katılan İstanbul liselerinin öğrencilerinden oluşan İstanbul Alayı, iki üç gün süren bir askeri eğitimden sonra 16 Mayıs 1915’te cepheye sevk edildiler. 2. Tümene dâhil olan İstanbul Alayı, Kabatepe bölgesinde “Kanlısırt” adı verilen dar bir tepeye yerleştirilir. Cephe o kadar kalabalıktır ki, siperlerde  adeta üst üste yığınak halindedirler. Tümenin başındaki Yarbay Hasan Bey üstlerine, ”Bunlar daha yeni geldiler, biraz cepheyi tanısınlar, sabah çatışmalara girsinler” derse de fakat sözünü dinletemez. 18 Mayıs 1915’i 19 Mayıs 1915’e bağlayan gece saat 03.30’da düşman mevzilerine ani bir saldırı planlanır. Saldırıdan önce, marş söylenmeyecek ve borazan çalınmayacaktır. Düşman, gündüzden keşif uçaklarıyla bu hazırlığı tespit eder. 2. Tümen tam saldırıya kalkarken gençler, emre rağmen coşku ile milli marşlar söylemeye başlarlar. O anda hazır olan düşman, ani bir taarruzla saldırır. Bu baskında maalesef 2500’ün üzerinde liseli ve üniversiteli genç şehit düşer.
Bugün İstanbul Erkek Lisesi’nin tarihi binasındaki (Düyun-ı Umumiye binasındaki) tarihi saatler, 50 İstanbul Erkek Liseli şehidin şehadet saati olan 03.30’da durmaktadır. İstanbul Erkek Lisesi’nin “sarı-siyah” renkleri de, Çanakkale’de şehit düşen öğrencilerinin, bugünkü kardeşlerine armağanıdır. Balkan Savaşları'na gönüllü olarak katılan Kabataş Erkek Lisesi öğretmen ve son sınıf öğrencilerinin çoğunun şehit ve gazi olması üzerine, okul flamasının kırmızı-beyaz olan renkleri, 7 Mart 1913'te kırmızı-siyah olarak değiştirilmiştir. Vefa Lisesi’nin Fransızca öğretmeni Ahmet Rıfkı Efendi de Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür. Bugün,  Ahmet Rıfkı Efendi’nin adı Vefa Lisesi’nin Öğretmenler Odası’na verilmiştir.
 Çanakkale Savaşlarına o dönemin yüksek öğretim öğrencileri de katılmıştır. 1915'te İstanbul Darülfünunu 1. sınıfında öğrenim gören 2 bin 500 Tıbbiyeli, okullarını bırakarak Çanakkale'ye koştular. İki tümen halinde Gelibolu'ya gelen gençler, bir Anzak baskını sonucu şehit oldular. 1915’de fakülte bir süre kapalı kaldı ve okul yaralılar hastanesi olarak kullanıldı. Okul bir yıl aradan sonra 4 Mart 1916 tarihinde yeniden açıldı. Büyük bir hekim açığı ortaya çıktığı için okula, lise ve idadi mezuniyeti aranmaksızın öğrenci alınıp kaybedilen zamanın telafisi için tatil yapılmayarak  derslere bütün yıl devam edildi. 1915 yılında mezun olamayan son sınıf da mezun edildi. Bu nedenle sonraki yıl açılışında siyaha boyanan Darülfünun, 1921 yılında hiç mezun veremedi.
 I. Dünya ve Çanakkale Savaşı’nda, İstanbul ve Anadolu’daki medreselerin çoğu kapandı. Medreselerin çok sayıda öğrencisi askere alındı. Ekim 1914’te “Darü’l-Hilafeti’l-Âliye Medresesi” adıyla birleştirilen İstanbul medreselerine, 1914-1915’te 2.880 öğrenci kaydedildi. Ancak aynı yıl başlayan I. Dünya Savaşı nedeniyle pek çok öğrenci Çanakkale ve diğer cephelere gönderildi. Bu yüzden sonraki öğretim yılında, ancak 1.354 öğrenci okuma imkânı bulabildi. Aralık 1912’de açılan “Medresetü’l-Vaizin”e 150’den fazla öğrenci kaydedildi. Fakat I. Dünya Savaşı dolayısıyla askere alınan bu öğrencilerin çoğu şehit ve gazi oldu.
 Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşlarında 100 bine yakın okumuş ve aydın gencimizi, yani bir nesli kaybettik, Bu kaybın olumsuz etkileri Türk İstiklal Harbi'nde ve Cumhuriyet Türkiyesi’nde de görülmüştür. Genç ve eğitimli bir neslin savaşlarda yitirilmesi, ülke genelinde ekonomik ve sosyal açıdan ciddi bir açığın meydana gelmesine sebep olmuştur. Fakat Çanakkale Savaşları kazanılmasaydı, Osmanlı devleti ömrünü 1915’te tamamlardı, Maneviyatı bozulan Türk milleti, İstiklal Savaşı’nı yapamaz, Türkiye Cumhuriyeti kurulamazdı. Bağımsız bir toplum olma yerine, ABD veya İngiliz mandası olur, onların himayesine girerdik. Çanakkale Muharebeleri ve sonunda kazanılan zaferle, Balkan Savaşı felaketi ile bozulan milletin ve ordunun maneviyatı düzelmiş, onuru kurtulmuştur. Bu zafer, Mustafa Kemal Paşa’nın askeri dehasının ortaya çıkmasına ve Millî Mücadele ruhunun doğmasına yol açmıştır. Çanakkale’de Türk milleti büyük bir özgüven kazanmıştır. Bu zaferle millet, kurtarıcı liderini bulduğu ve büyük bir özgüven kazandığı için Millî Mücadele’ye başlama cesaretini göstermiştir. Bu sonuçlarıyla Çanakkale Zaferi, İstiklal Savaşı’nın önsözüdür.
Çanakkale Zaferi’nin 107. yıldönümünde, gençliklerini yaşamayıp hayallerini bir yana bırakarak, vatanın bağımsızlığı ve milletin hürriyeti aşkıyla gönüllü olarak savaşa katılıp kanlarını ve canlarını seve seve fedâ eden liseli ve üniversiteli öğrenciler ile öğretmenlerin aziz hâtırasını rahmet ve şükranla anıyorum. Hâtıralarını asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Bizlere bu büyük zaferin gururunu armağan eden, başta Kurucu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, bütün şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyor, ruhları şâd, mekanları cennet olsun diyorum.

> Atatürk: “Biz Çanakkale'de bir Darülfünün (üniversite) gömdük”

Çanakkale Savaşlarına, Galatasaray, İstanbul Erkek, Kabataş Erkek, Vefa, Ankara, İzmir Erkek, Aydın, Erzurum, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Konya, Adana, Kastamonu Abdurrahman Paşa, Trabzon, Yozgat, Kayseri ve Sivas Liseleri ile İstanbul Darü’l-muallimini ve Balıkesir Darü’l-muallimini öğrencileri ve genç öğretmenleri katılmıştır.

sakin_onerDr. Sakin Öner
Çanakkale Zaferi’nin 107. Yıldönümünde Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşlarında şehit düşen liseli ve üniversiteli öğrencilerin ve bıyığı terlememiş Onbeşlilerin (1315’lilerin) hatırasını yâd etmek istiyorum. Bu savaşların  ağır şartları, İstanbul ve Anadolu’daki medreseler, liseler ve Darülfünun gibi eğitim kurumlarının tamamına yakınının düzenli bir öğretim hayatı sürmelerini engellemiştir. Öğrencilerin ve genç öğretmenlerin çoğunun askere gitmesi nedeniyle, okulların çoğu boşalmış ve hastane, karargâh gibi çeşitli hizmetlerde kullanılmıştır. Ayrıca okulların büyük bir kısmında öğretmen ve öğrenci yokluğundan eğitim-öğretime ara verilmek zorunda kalınmıştır.
Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşlarında, eğitimli ve aydın bir nesil kaybettik. Özellikle Çanakkale Savaşlarında ortaya çıkan asker ihtiyacı üzerine, henüz askerlik çağına gelmemiş lise, üniversite ve medrese öğrencileri eğitimlerini yarıda bırakarak gönüllü olarak orduya katılmışlardır. Gönüllüler, öğrenci ve darülfünun taburları adıyla çeşitli cephelerde savaşmışlardır.  Mustafa Kemal Atatürk bu kaybı şöyle ifade etmiştir: “Biz Çanakkale'de bir Darülfünün (üniversite) gömdük”. Çanakkale’de hezimete uğrayan İngiliz generali Oglander ise şu tespiti yapmıştır: “Çekildik... Çanakkale’yi geçemedik ama Türk milletinin genç neslini, eğitimli neslini, çiçeğini yok ettik. Dolayısıyla geleceğini yok ettik. Bellerini zor doğrulturlar.”
Çanakkale Zaferi’nin 107. yıldönümünde bu savaşlarda şehit düşen liseli ve üniversiteli öğrencilerin yazdıkları, hazin fakat hazin olduğu kadar onurlu destandan söz etmek istiyorum. Bu savaş, “Çanakkale içinde Aynalı Çarşı” türküsündeki gibi ülkeye “Gençliğim eyvah” dedirten bir savaştır. Ama o askerlik çağında bile olmayan öğrencilerin cesaret aşılayan mücadelesi hem Çanakkale’den zaferle dönenlerin hem de sonraki kuşakların vatanı müdafaa kararlılığını artırmıştır. “Çanakkale ruhu” dediğimiz, vatanın bağımsızlığı ve milletin hürriyeti için canını ve kanını feda etme şuurunun ve iradesinin doğmasını sağlamıştır.
1909-1914 yılları arasında Askerî Mükellefiyet Kanunu’na göre, Sultaniye (Lise) öğrencilerinin askere alınması mümkün değildi.  Fakat cephede asker ihtiyacı doğunca Sultan V. Mehmet Reşat bir emirle Askerî Mükellefiyet Kanunu’nda bir değişiklik yaptırarak lise öğrencilerini de cepheye çağırmak zorunda kalmıştır. Kanunun 42. maddesindeki “Sultaniye 10. Sınıf öğrencilerinin askere alınamayacağı” şeklindeki fıkra, gelecekte uygulanmak üzere ertelenmiştir. Harbiye Nezareti de bir tebliğ yayınlayarak, 1314 (1896) doğumlu 19 yaşındakilerin henüz askerlik hizmetine çağrılmamışları ile 1315 (1897) doğumlu 18 yaşındakilerin bedenleri gelişmiş ve silah kullanmaya kabiliyetli olanların kıtalara teslim olmalarını istemiştir. İşte “Hey onbeşli onbeşli / Tokat yolları taşlı” diye başlayan Tokat türküsü, 18 yaşında askere alınan ve hepsi Çanakkale’de şehit düşen 1315 doğumlulara yakılan bir türküdür.
Çanakkale Savaşlarına, o dönemde adları Sultani olan Galatasaray, İstanbul Erkek, Kabataş Erkek, Vefa, Ankara, İzmir Erkek, Aydın, Erzurum, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Konya, Adana, Kastamonu Abdurrahman Paşa, Trabzon, Yozgat, Kayseri ve Sivas Liseleri ile İstanbul Darü’l-muallimini (Erkek Muallim Mektebi) ve Balıkesir Darü’l-muallimini öğrencileri ve genç öğretmenleri katılmıştır. Çoğu savaşta şehit düştüler ve bu yüzden okulları o yıllarda mezun vermedi. Balıkesir’de yayınlanan Karesi Gazetesi’nin o günlerde verdiği bir habere göre, babaları Balkan Savaşı’nda şehit düşen ve Edirne Lisesi’nden Balıkesir Lisesi’ne yatılı olarak nakledilen 25 izci öğrencinin tamamı gönüllü olarak Çanakkale’ye gitmiş ve orada şehit düşmüşlerdir.
Gönüllü olarak savaşa katılan İstanbul liselerinin öğrencilerinden oluşan İstanbul Alayı, iki üç gün süren bir askeri eğitimden sonra 16 Mayıs 1915’te cepheye sevk edildiler. 2. Tümene dâhil olan İstanbul Alayı, Kabatepe bölgesinde “Kanlısırt” adı verilen dar bir tepeye yerleştirilir. Cephe o kadar kalabalıktır ki, siperlerde  adeta üst üste yığınak halindedirler. Tümenin başındaki Yarbay Hasan Bey üstlerine, ”Bunlar daha yeni geldiler, biraz cepheyi tanısınlar, sabah çatışmalara girsinler” derse de fakat sözünü dinletemez. 18 Mayıs 1915’i 19 Mayıs 1915’e bağlayan gece saat 03.30’da düşman mevzilerine ani bir saldırı planlanır. Saldırıdan önce, marş söylenmeyecek ve borazan çalınmayacaktır. Düşman, gündüzden keşif uçaklarıyla bu hazırlığı tespit eder. 2. Tümen tam saldırıya kalkarken gençler, emre rağmen coşku ile milli marşlar söylemeye başlarlar. O anda hazır olan düşman, ani bir taarruzla saldırır. Bu baskında maalesef 2500’ün üzerinde liseli ve üniversiteli genç şehit düşer.
Bugün İstanbul Erkek Lisesi’nin tarihi binasındaki (Düyun-ı Umumiye binasındaki) tarihi saatler, 50 İstanbul Erkek Liseli şehidin şehadet saati olan 03.30’da durmaktadır. İstanbul Erkek Lisesi’nin “sarı-siyah” renkleri de, Çanakkale’de şehit düşen öğrencilerinin, bugünkü kardeşlerine armağanıdır. Balkan Savaşları'na gönüllü olarak katılan Kabataş Erkek Lisesi öğretmen ve son sınıf öğrencilerinin çoğunun şehit ve gazi olması üzerine, okul flamasının kırmızı-beyaz olan renkleri, 7 Mart 1913'te kırmızı-siyah olarak değiştirilmiştir. Vefa Lisesi’nin Fransızca öğretmeni Ahmet Rıfkı Efendi de Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür. Bugün,  Ahmet Rıfkı Efendi’nin adı Vefa Lisesi’nin Öğretmenler Odası’na verilmiştir.
 Çanakkale Savaşlarına o dönemin yüksek öğretim öğrencileri de katılmıştır. 1915'te İstanbul Darülfünunu 1. sınıfında öğrenim gören 2 bin 500 Tıbbiyeli, okullarını bırakarak Çanakkale'ye koştular. İki tümen halinde Gelibolu'ya gelen gençler, bir Anzak baskını sonucu şehit oldular. 1915’de fakülte bir süre kapalı kaldı ve okul yaralılar hastanesi olarak kullanıldı. Okul bir yıl aradan sonra 4 Mart 1916 tarihinde yeniden açıldı. Büyük bir hekim açığı ortaya çıktığı için okula, lise ve idadi mezuniyeti aranmaksızın öğrenci alınıp kaybedilen zamanın telafisi için tatil yapılmayarak  derslere bütün yıl devam edildi. 1915 yılında mezun olamayan son sınıf da mezun edildi. Bu nedenle sonraki yıl açılışında siyaha boyanan Darülfünun, 1921 yılında hiç mezun veremedi.
 I. Dünya ve Çanakkale Savaşı’nda, İstanbul ve Anadolu’daki medreselerin çoğu kapandı. Medreselerin çok sayıda öğrencisi askere alındı. Ekim 1914’te “Darü’l-Hilafeti’l-Âliye Medresesi” adıyla birleştirilen İstanbul medreselerine, 1914-1915’te 2.880 öğrenci kaydedildi. Ancak aynı yıl başlayan I. Dünya Savaşı nedeniyle pek çok öğrenci Çanakkale ve diğer cephelere gönderildi. Bu yüzden sonraki öğretim yılında, ancak 1.354 öğrenci okuma imkânı bulabildi. Aralık 1912’de açılan “Medresetü’l-Vaizin”e 150’den fazla öğrenci kaydedildi. Fakat I. Dünya Savaşı dolayısıyla askere alınan bu öğrencilerin çoğu şehit ve gazi oldu.
 Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşlarında 100 bine yakın okumuş ve aydın gencimizi, yani bir nesli kaybettik, Bu kaybın olumsuz etkileri Türk İstiklal Harbi'nde ve Cumhuriyet Türkiyesi’nde de görülmüştür. Genç ve eğitimli bir neslin savaşlarda yitirilmesi, ülke genelinde ekonomik ve sosyal açıdan ciddi bir açığın meydana gelmesine sebep olmuştur. Fakat Çanakkale Savaşları kazanılmasaydı, Osmanlı devleti ömrünü 1915’te tamamlardı, Maneviyatı bozulan Türk milleti, İstiklal Savaşı’nı yapamaz, Türkiye Cumhuriyeti kurulamazdı. Bağımsız bir toplum olma yerine, ABD veya İngiliz mandası olur, onların himayesine girerdik. Çanakkale Muharebeleri ve sonunda kazanılan zaferle, Balkan Savaşı felaketi ile bozulan milletin ve ordunun maneviyatı düzelmiş, onuru kurtulmuştur. Bu zafer, Mustafa Kemal Paşa’nın askeri dehasının ortaya çıkmasına ve Millî Mücadele ruhunun doğmasına yol açmıştır. Çanakkale’de Türk milleti büyük bir özgüven kazanmıştır. Bu zaferle millet, kurtarıcı liderini bulduğu ve büyük bir özgüven kazandığı için Millî Mücadele’ye başlama cesaretini göstermiştir. Bu sonuçlarıyla Çanakkale Zaferi, İstiklal Savaşı’nın önsözüdür.
Çanakkale Zaferi’nin 107. yıldönümünde, gençliklerini yaşamayıp hayallerini bir yana bırakarak, vatanın bağımsızlığı ve milletin hürriyeti aşkıyla gönüllü olarak savaşa katılıp kanlarını ve canlarını seve seve fedâ eden liseli ve üniversiteli öğrenciler ile öğretmenlerin aziz hâtırasını rahmet ve şükranla anıyorum. Hâtıralarını asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Bizlere bu büyük zaferin gururunu armağan eden, başta Kurucu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, bütün şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyor, ruhları şâd, mekanları cennet olsun diyorum.

Son Güncelleme: Cuma, 18 Mart 2022 10:32

Gösterim: 1730

Sınavlara hazırlık kurslarında Türkiye’nin önde gelen markaları arasında yer alan Doğru Cevap Eğitim Kurumları, Kunduz ile kurumsal işbirliği imzaladı. Doğru Cevap Eğitim Kurumları öğrencileri tüm takıldıkları sorulara Kunduz sayesinde anında çözümlere ulaşma imkanı kazanırken, Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su Kerem Özdemir ve Kunduz Kurumsal Operasyonlar Müdürü Alper Akgün işbirliği hakkında sorularımızı yanıtladı.

kunduz_dogru_cevapKunduz ve Doğru Cevap Eğitim Kurumları’nın nasıl buluştuğunu ve nasıl bir çerçevede iş birliği yapacağı ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Kerem Özdemir: Doğru Cevap Eğitim Kurumları değişen eğitim ihtiyaçlarını göz önüne alarak 2022 – 2023 eğitim öğretim yılına bünyesine yeni konseptler ekleyerek hazırlanıyor. Kunduz iş birliği de bu hazırlıkların en önemlilerinden. Eğitimde pandemiyle birlikte de hayatımıza giren dijital ihtiyaçlara Kunduz uygulaması hem hızlı hem de kaliteli şekilde cevap veriyor. Kurumsal iş birlikleri olduğunu bildiğimiz Kunduz ile de öğrencilerimize nerede ve ne zaman isterlerse yararlanabilecekleri bir online eğitim platformu sunmak istedik.

Alper Akgün: Kunduz’un eğitim kurumları iş birlikleri popülerliğini çok hızlı bir şekilde arttırıyor. Doğru Cevap Eğitim Kurumlarının öğrencilerine de bu iş birliği sayesinde ulaşacağımız için çok mutluyuz. Kunduz öğrencilerin diledikleri zamanda ve diledikleri yerde çözemedikleri sorulara en hızlı ve en kaliteli çözümleri alabilecekleri bir uygulama. Doğru Cevap Eğitim Kurumları öğrencileri de bundan sonra tüm takıldıkları sorulara Kunduz sayesinde anında çözümler alacak. Kunduz’da soru-çözüm desteği dışında binlerce videolu konu anlatım ve 20 binden fazla çözümlü soru havuzu var. Öğrenciler yine istedikleri zaman bu içeriklerden de yararlanabilecek.

KUNDUZ VERİMLİLİĞİ ARTIRIYOR
Bu iş birliği için neden Kunduz’u tercih ettiniz? Sizler için avantajları ve Kunduz’u öne çıkarana neler ?

Kerem Özdemir: Kunduz, eğitim sisteminin en büyük ihtiyacı olan “her öğrenci biriciktir” mantığına sahip bir uygulama. Hizmetlerini de bu fikre göre oluşturduğunu gördüğümüz Kunduz uygulaması öğrencilerimize 15 dakika gibi kısa bir sürede takıldıkları soruların nasıl çözüldüğünü öğrenme şansı sunuyor. İşte Kunduz öğrencilerimizin diledikleri yerden diledikleri kadar sorularını sormalarını ve uzman eğitmenler tarafından kısa bir süre içerisinde açıklamalı çözümler almalarını sağlıyor. Biz de eğitim kurumu olarak soru-çözüm saatlerimizi öğrencilerin diğer eksiklerini tamamlamak için daha verimli değerlendirebiliyoruz. Böylece öğrencilerimizi hem dijital ortamda zaman-mekan kısıtlaması olmadan hem de şubelerimizde teknolojik donanımlı sınıflarda uzman öğretmenlerimiz rehberliğinde yüz yüze konu anlatımı ve soru çözümleri ile eksiksiz bir şekilde sınavlarına hazırlamayı hedefliyoruz.
 

KUNDUZ HER AN YANINIZDA OLAN ÖZEL ÖĞRETMEN
Dijitalleşen eğitim dünyasında ortaya çıkan ihtiyaçlar neler ve Kunduz bunlara nasıl çözüm oluyor?

Alper Akgün: Aslında ihtiyaçlar dijitalleşen eğitim dünyasında da eğitim tarihinin başından beri de hiç değişmedi. Her öğrenci birbirinden öğrenme biçiminden ilgi alanlarına kadar çok farklı. Bu öğrencilerin her gün farklı değişkenler tarafından etkilendiğini de düşündüğümüzde hepsini bir sınıfta toplayıp tek tip bir eğitim üzerinden öğrenme süreçlerini verimli geçirmelerini bekleyemeyiz. 100 yıl önce de şimdi de sorun maalesef aynı. Bu probleme bir çözüm olarak Kunduz, öğrencinin okul ve sonrasında ihtiyaçlarını çok iyi dinleyen ve onu tanıyan, öğrenme tekniğini ve ihtiyaçlarını bilen ve en önemlisi her an yanında olabilen bir özel öğretmen görevi görüyor.

Kunduz, Doğru Cevap Eğitim Kurumu öğrencilerine nasıl ve hangi noktalarda destek olacak?
Kerem Özdemir: Öğrencilerimizin hepsi Kunduz üyeliğine sahip olacak. Bu şekilde Kunduz’un en popüler ürünü olan soru-çözüm desteğinden yararlanabilecekler. Çalışma rutinlerinin istedikleri anında, ne zaman ihtiyaç duyarlarsa takıldıkları soruların fotoğrafını çekip Kunduz’a atacaklar. Kunduz’un 48 binden fazla uzman eğitmeni de bu sorulara hızlı ve kaliteli bir şekilde açıklamalı çözüm iletecek. Öğrencilerimizin çözemedikleri soruları anında öğrenerek çalışma rutinlerini aksatmamaları bizim için çok değerli. Ayrıca Kunduz’da 20 binden fazla çözümlü soru testleri ve videolu konu anlatımları mevcut. Öğrencilerimiz yine diledikleri an ve yerde ihtiyaçları olan dersten ve konudan yeni nesil konu anlatımlarına ulaşıp pekiştirici soruları çözebilecekler. Kısacası Kunduz öğrencilerimizin çalışma rutininin her adımında onların yanında olacak.

KUNDUZ İLE 24 SAAT ÖĞRENCİLERİMİZE DESTEK SAĞLAYABİLİYORUZ
Bir eğitim kurumu olarak Kunduz’un etkisini öğrencilerinizin üzerinde nasıl ölçmeyi düşünüyorsunuz?
Kerem Özdemir: Kunduz ile yapılan iş birliğinde öğrencilerimizin sınav hazırlık süreçlerinde yoğun bir şekilde soru çözümü gerçekleştiriyor. Kurumlarımızda öğretmenlerimizden destek alırken evde ya da kurum dışında yapmış olduğu çalışmalarda anlık olarak çözüme ulaşabilmeleri adına Kunduz’la kurumsal iş birliği yaptık. Bu sayede kurumlarımızda öğretmenlerimizin öğrencilerle birebir çalışma sürelerini uzatmayı planladık. Aynı zamanda öğrencilerin soru sormaktan çekindiği durumlar da olabiliyor. Bu durumu da ortadan kaldırmak adına bu uygulamanın öğrencilerimize desteği olacağını düşündük.

Öğrencinin bireysel çalıştığı zaman diliminde de Kunduz’un bize sağladığı Yönetim Paneli ile takip ve desteğin 24 saat üzerinden kontrol edilebiliyor olmasının, öğrencinin gelişimini hızlandırmamıza destek sağlayacak bir eğitim aracı olacağını düşündük. Kunduz, kurumsal bir çözüm ortağımız olarak öğrencilerimizin sorduğu soruların istatistiklerini, konu dağılımlarını bizlere verebilmektedir. Böylece öğrenci eksiklerini başarı takip sistemimiz (BTS) ve öğretmen tespitleri dışında bağımsız sistemden de almış olacağız. Bu şekilde Kunduz’a sorulan soruların bireysel, sınıf, ders, konu bazında dağılımını da öğrenerek kendi istatistiklerimizle birleştirerek öğrencilerimizde tam öğrenmeyi gerçekleştirmiş olacağız.




> Kunduz - Doğru Cevap işbirliği ile öğrenciler kazanacak

Sınavlara hazırlık kurslarında Türkiye’nin önde gelen markaları arasında yer alan Doğru Cevap Eğitim Kurumları, Kunduz ile kurumsal işbirliği imzaladı. Doğru Cevap Eğitim Kurumları öğrencileri tüm takıldıkları sorulara Kunduz sayesinde anında çözümlere ulaşma imkanı kazanırken, Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su Kerem Özdemir ve Kunduz Kurumsal Operasyonlar Müdürü Alper Akgün işbirliği hakkında sorularımızı yanıtladı.

kunduz_dogru_cevapKunduz ve Doğru Cevap Eğitim Kurumları’nın nasıl buluştuğunu ve nasıl bir çerçevede iş birliği yapacağı ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Kerem Özdemir: Doğru Cevap Eğitim Kurumları değişen eğitim ihtiyaçlarını göz önüne alarak 2022 – 2023 eğitim öğretim yılına bünyesine yeni konseptler ekleyerek hazırlanıyor. Kunduz iş birliği de bu hazırlıkların en önemlilerinden. Eğitimde pandemiyle birlikte de hayatımıza giren dijital ihtiyaçlara Kunduz uygulaması hem hızlı hem de kaliteli şekilde cevap veriyor. Kurumsal iş birlikleri olduğunu bildiğimiz Kunduz ile de öğrencilerimize nerede ve ne zaman isterlerse yararlanabilecekleri bir online eğitim platformu sunmak istedik.

Alper Akgün: Kunduz’un eğitim kurumları iş birlikleri popülerliğini çok hızlı bir şekilde arttırıyor. Doğru Cevap Eğitim Kurumlarının öğrencilerine de bu iş birliği sayesinde ulaşacağımız için çok mutluyuz. Kunduz öğrencilerin diledikleri zamanda ve diledikleri yerde çözemedikleri sorulara en hızlı ve en kaliteli çözümleri alabilecekleri bir uygulama. Doğru Cevap Eğitim Kurumları öğrencileri de bundan sonra tüm takıldıkları sorulara Kunduz sayesinde anında çözümler alacak. Kunduz’da soru-çözüm desteği dışında binlerce videolu konu anlatım ve 20 binden fazla çözümlü soru havuzu var. Öğrenciler yine istedikleri zaman bu içeriklerden de yararlanabilecek.

KUNDUZ VERİMLİLİĞİ ARTIRIYOR
Bu iş birliği için neden Kunduz’u tercih ettiniz? Sizler için avantajları ve Kunduz’u öne çıkarana neler ?

Kerem Özdemir: Kunduz, eğitim sisteminin en büyük ihtiyacı olan “her öğrenci biriciktir” mantığına sahip bir uygulama. Hizmetlerini de bu fikre göre oluşturduğunu gördüğümüz Kunduz uygulaması öğrencilerimize 15 dakika gibi kısa bir sürede takıldıkları soruların nasıl çözüldüğünü öğrenme şansı sunuyor. İşte Kunduz öğrencilerimizin diledikleri yerden diledikleri kadar sorularını sormalarını ve uzman eğitmenler tarafından kısa bir süre içerisinde açıklamalı çözümler almalarını sağlıyor. Biz de eğitim kurumu olarak soru-çözüm saatlerimizi öğrencilerin diğer eksiklerini tamamlamak için daha verimli değerlendirebiliyoruz. Böylece öğrencilerimizi hem dijital ortamda zaman-mekan kısıtlaması olmadan hem de şubelerimizde teknolojik donanımlı sınıflarda uzman öğretmenlerimiz rehberliğinde yüz yüze konu anlatımı ve soru çözümleri ile eksiksiz bir şekilde sınavlarına hazırlamayı hedefliyoruz.
 

KUNDUZ HER AN YANINIZDA OLAN ÖZEL ÖĞRETMEN
Dijitalleşen eğitim dünyasında ortaya çıkan ihtiyaçlar neler ve Kunduz bunlara nasıl çözüm oluyor?

Alper Akgün: Aslında ihtiyaçlar dijitalleşen eğitim dünyasında da eğitim tarihinin başından beri de hiç değişmedi. Her öğrenci birbirinden öğrenme biçiminden ilgi alanlarına kadar çok farklı. Bu öğrencilerin her gün farklı değişkenler tarafından etkilendiğini de düşündüğümüzde hepsini bir sınıfta toplayıp tek tip bir eğitim üzerinden öğrenme süreçlerini verimli geçirmelerini bekleyemeyiz. 100 yıl önce de şimdi de sorun maalesef aynı. Bu probleme bir çözüm olarak Kunduz, öğrencinin okul ve sonrasında ihtiyaçlarını çok iyi dinleyen ve onu tanıyan, öğrenme tekniğini ve ihtiyaçlarını bilen ve en önemlisi her an yanında olabilen bir özel öğretmen görevi görüyor.

Kunduz, Doğru Cevap Eğitim Kurumu öğrencilerine nasıl ve hangi noktalarda destek olacak?
Kerem Özdemir: Öğrencilerimizin hepsi Kunduz üyeliğine sahip olacak. Bu şekilde Kunduz’un en popüler ürünü olan soru-çözüm desteğinden yararlanabilecekler. Çalışma rutinlerinin istedikleri anında, ne zaman ihtiyaç duyarlarsa takıldıkları soruların fotoğrafını çekip Kunduz’a atacaklar. Kunduz’un 48 binden fazla uzman eğitmeni de bu sorulara hızlı ve kaliteli bir şekilde açıklamalı çözüm iletecek. Öğrencilerimizin çözemedikleri soruları anında öğrenerek çalışma rutinlerini aksatmamaları bizim için çok değerli. Ayrıca Kunduz’da 20 binden fazla çözümlü soru testleri ve videolu konu anlatımları mevcut. Öğrencilerimiz yine diledikleri an ve yerde ihtiyaçları olan dersten ve konudan yeni nesil konu anlatımlarına ulaşıp pekiştirici soruları çözebilecekler. Kısacası Kunduz öğrencilerimizin çalışma rutininin her adımında onların yanında olacak.

KUNDUZ İLE 24 SAAT ÖĞRENCİLERİMİZE DESTEK SAĞLAYABİLİYORUZ
Bir eğitim kurumu olarak Kunduz’un etkisini öğrencilerinizin üzerinde nasıl ölçmeyi düşünüyorsunuz?
Kerem Özdemir: Kunduz ile yapılan iş birliğinde öğrencilerimizin sınav hazırlık süreçlerinde yoğun bir şekilde soru çözümü gerçekleştiriyor. Kurumlarımızda öğretmenlerimizden destek alırken evde ya da kurum dışında yapmış olduğu çalışmalarda anlık olarak çözüme ulaşabilmeleri adına Kunduz’la kurumsal iş birliği yaptık. Bu sayede kurumlarımızda öğretmenlerimizin öğrencilerle birebir çalışma sürelerini uzatmayı planladık. Aynı zamanda öğrencilerin soru sormaktan çekindiği durumlar da olabiliyor. Bu durumu da ortadan kaldırmak adına bu uygulamanın öğrencilerimize desteği olacağını düşündük.

Öğrencinin bireysel çalıştığı zaman diliminde de Kunduz’un bize sağladığı Yönetim Paneli ile takip ve desteğin 24 saat üzerinden kontrol edilebiliyor olmasının, öğrencinin gelişimini hızlandırmamıza destek sağlayacak bir eğitim aracı olacağını düşündük. Kunduz, kurumsal bir çözüm ortağımız olarak öğrencilerimizin sorduğu soruların istatistiklerini, konu dağılımlarını bizlere verebilmektedir. Böylece öğrenci eksiklerini başarı takip sistemimiz (BTS) ve öğretmen tespitleri dışında bağımsız sistemden de almış olacağız. Bu şekilde Kunduz’a sorulan soruların bireysel, sınıf, ders, konu bazında dağılımını da öğrenerek kendi istatistiklerimizle birleştirerek öğrencilerimizde tam öğrenmeyi gerçekleştirmiş olacağız.




Son Güncelleme: Salı, 15 Mart 2022 13:34

Gösterim: 1335

Eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sosyal medya hesabından koranavirüse yakalandığını duyurdu.

ziya_selcukEski Bakan Selçuk, instagram hesabından yaptığı paylaşımla “sonunda yakalandım” diyerek hastalık süreciyle ilgili bilgi verdi. Kısa sürede 300 binin üzerinde beğeni ve 11 binin üzerinde yorum yapılan paylaşımında Selçuk, yeni kitabı hakkında da bilgi verdi.



ziya_selcuk

> Eski Bakan Ziya Selçuk 'sonunda' yakalandı

Eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sosyal medya hesabından koranavirüse yakalandığını duyurdu.

ziya_selcukEski Bakan Selçuk, instagram hesabından yaptığı paylaşımla “sonunda yakalandım” diyerek hastalık süreciyle ilgili bilgi verdi. Kısa sürede 300 binin üzerinde beğeni ve 11 binin üzerinde yorum yapılan paylaşımında Selçuk, yeni kitabı hakkında da bilgi verdi.



ziya_selcuk

Son Güncelleme: Pazartesi, 07 Mart 2022 10:05

Gösterim: 1212

İELEV Okulları tarafından düzenlenen Almanya’da Yükseköğrenim Fuarı (AYÖF), bu yıl dördüncü kez gerçekleşecek. 19 Mart Cumartesi günü online olarak konuklarını ağırlamaya hazırlanan fuarda Almanya'da yükseköğrenim olanakları, koşulları ve fırsatlarına dair bilgiler uzman isimler ve Almanya’nın önde gelen üniversiteleri tarafından paylaşılacak.

ielev_ayof_2022Yükseköğrenimine yurt dışında devam etmek isteyen Türk öğrenciler için sunduğu eğitim fırsatları ve mezuniyet sonrası iş imkanları ile en çok tercih edilen ülkelerin başında gelen Almanya, 40.000 Türk öğrenciye ev sahipliği yapıyor. Almanya genelinde ise 120 üniversite, 213 uygulamalı bilimler yüksekokulu ve 57 güzel sanatlar yüksekokulu bulunuyor. Almanya, özellikle staj ve iş olanaklarıyla öğrencilere büyük fırsatlar sunuyor.
Almanya’da ve Almanca konuşulan ülkelerde yükseköğrenim görmek isteyen gençlere ve ailelerine rehberlik etmek amacıyla İELEV Okulları tarafından düzenlenen Almanya’da Yükseköğrenim Fuarı (AYÖF)19 Mart Cumartesi günü online olarak gerçekleştirilecek.
Almanya İstanbul Başkonsolosu Johannes Regenbrecht’in de katılacağı fuarın öğleden önceki bölümünde, alanında uzman konuşmacılar Almanya yükseköğrenimine dair merak edilen eğitim, üniversite başvuru koşulları, öğrencilik, yaşam koşulları, IB ve GIB diploma programları gibi konularda bilgi verecekler. Programın öğleden sonraki bölümünde ise ziyaretçiler, merak edilen tüm soruların cevaplarını paralel olarak gerçekleştirilecek 10 oturumda ve 16 Alman üniversitesi sunumunda bulabilecek.
Almanya'da yükseköğrenime dair uzman isimlere ve Almanya’nın önde gelen üniversitelerineev sahipliği yapacakonline etkinliğin konuşmacıları arasındaise İELEV Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Argun, İELEV Eğitim Kurumları Genel Müdürü Burak Kılanç,İELEV Eğitim Komitesi Başkanı Dr. Selçuk Tuzcuoğlu, İELEV Özel Lisesi Müdürleri Thomas Stahlmann & Özlem Katran Akarsu, İstanbul Erkek Lisesi Almanca Bölüm Başkanı Thomas Frey, Almanya İstanbul Başkonsolosu Johannes Regenbrecht,WDA İcra Kurulu Başkanı Dr. Peter Fornell ve Alman Lisesi YK Başkanı, ZFA Bölge TemsilcisiProf. Dr. H. Özden Özkaya Ferendeci yer alıyor.
Geleneksel hale gelen Almanya’da Yükseköğrenim Fuarı’na, bu yıl Almanya’dan 16 üniversite, Avusturya’dan da 1 üniversite katılım gösterirken gün boyu sürecek dolu dolu programıylaAlmanya'da ve Almanca konuşulan ülkelerde yükseköğrenim olanakları paylaşılacak.
Detaylı program, konuşmacılar ve başvuru için linke tıklayınız.

> Almanya’da Yükseköğrenim Fuarı 19 Mart’ta

İELEV Okulları tarafından düzenlenen Almanya’da Yükseköğrenim Fuarı (AYÖF), bu yıl dördüncü kez gerçekleşecek. 19 Mart Cumartesi günü online olarak konuklarını ağırlamaya hazırlanan fuarda Almanya'da yükseköğrenim olanakları, koşulları ve fırsatlarına dair bilgiler uzman isimler ve Almanya’nın önde gelen üniversiteleri tarafından paylaşılacak.

ielev_ayof_2022Yükseköğrenimine yurt dışında devam etmek isteyen Türk öğrenciler için sunduğu eğitim fırsatları ve mezuniyet sonrası iş imkanları ile en çok tercih edilen ülkelerin başında gelen Almanya, 40.000 Türk öğrenciye ev sahipliği yapıyor. Almanya genelinde ise 120 üniversite, 213 uygulamalı bilimler yüksekokulu ve 57 güzel sanatlar yüksekokulu bulunuyor. Almanya, özellikle staj ve iş olanaklarıyla öğrencilere büyük fırsatlar sunuyor.
Almanya’da ve Almanca konuşulan ülkelerde yükseköğrenim görmek isteyen gençlere ve ailelerine rehberlik etmek amacıyla İELEV Okulları tarafından düzenlenen Almanya’da Yükseköğrenim Fuarı (AYÖF)19 Mart Cumartesi günü online olarak gerçekleştirilecek.
Almanya İstanbul Başkonsolosu Johannes Regenbrecht’in de katılacağı fuarın öğleden önceki bölümünde, alanında uzman konuşmacılar Almanya yükseköğrenimine dair merak edilen eğitim, üniversite başvuru koşulları, öğrencilik, yaşam koşulları, IB ve GIB diploma programları gibi konularda bilgi verecekler. Programın öğleden sonraki bölümünde ise ziyaretçiler, merak edilen tüm soruların cevaplarını paralel olarak gerçekleştirilecek 10 oturumda ve 16 Alman üniversitesi sunumunda bulabilecek.
Almanya'da yükseköğrenime dair uzman isimlere ve Almanya’nın önde gelen üniversitelerineev sahipliği yapacakonline etkinliğin konuşmacıları arasındaise İELEV Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Argun, İELEV Eğitim Kurumları Genel Müdürü Burak Kılanç,İELEV Eğitim Komitesi Başkanı Dr. Selçuk Tuzcuoğlu, İELEV Özel Lisesi Müdürleri Thomas Stahlmann & Özlem Katran Akarsu, İstanbul Erkek Lisesi Almanca Bölüm Başkanı Thomas Frey, Almanya İstanbul Başkonsolosu Johannes Regenbrecht,WDA İcra Kurulu Başkanı Dr. Peter Fornell ve Alman Lisesi YK Başkanı, ZFA Bölge TemsilcisiProf. Dr. H. Özden Özkaya Ferendeci yer alıyor.
Geleneksel hale gelen Almanya’da Yükseköğrenim Fuarı’na, bu yıl Almanya’dan 16 üniversite, Avusturya’dan da 1 üniversite katılım gösterirken gün boyu sürecek dolu dolu programıylaAlmanya'da ve Almanca konuşulan ülkelerde yükseköğrenim olanakları paylaşılacak.
Detaylı program, konuşmacılar ve başvuru için linke tıklayınız.

Son Güncelleme: Perşembe, 10 Mart 2022 14:05

Gösterim: 912

İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İrfan Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı olarak atandı.

irfan_erdogan2006 – 2008 yılları arasında MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı olarak da görev yapan Prof. Dr. İrfan Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı görevine getirildi. Boğaziçi Üniversitesi Rektörünün dekanlık için aday gösterdiği Prof. Dr. İrfan Erdoğan, YÖK Genel Kurulu’ndan da onay alarak göreve atandı.
Eğitim alanında birçok kitabın da yazarı olan Erdoğan, İsmail Baltacıoğlu’nun hayatını anlattığı otobiyografik romanı ile dikkatleri çekti. Geçen yıl hayatını kaybeden Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu ile ortak bir kitap çalışmasına imza atan Erdoğan, sayısız makalesi ve konferanslarıyla eğitim alanına yaptığı değerli katkıları ile tanınıyor.

> Prof. Dr. İrfan Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı oldu

İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İrfan Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı olarak atandı.

irfan_erdogan2006 – 2008 yılları arasında MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı olarak da görev yapan Prof. Dr. İrfan Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı görevine getirildi. Boğaziçi Üniversitesi Rektörünün dekanlık için aday gösterdiği Prof. Dr. İrfan Erdoğan, YÖK Genel Kurulu’ndan da onay alarak göreve atandı.
Eğitim alanında birçok kitabın da yazarı olan Erdoğan, İsmail Baltacıoğlu’nun hayatını anlattığı otobiyografik romanı ile dikkatleri çekti. Geçen yıl hayatını kaybeden Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu ile ortak bir kitap çalışmasına imza atan Erdoğan, sayısız makalesi ve konferanslarıyla eğitim alanına yaptığı değerli katkıları ile tanınıyor.

Son Güncelleme: Cumartesi, 05 Mart 2022 09:25

Gösterim: 1987


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.