Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Steve Jobs'un hayatı film oluyor. Amerikan bilişim şirketi Apple'ın geçen yıl hayata veda eden kurucusu Steve Jobs'u beyaz perdede Ashton Kutcher canlandıracak.
Amerikan "Variety" dergisinin haberine göre Joshua Michael Stern tarafından yönetilecek filmde, Jobs'un hippilikten 21. yüzyılın en etkili teknokratlarından birine nasıl dönüştüğü anlatılacak.
"Jobs" adlı filmin senaryosunu Matt Whiteley yazıyor.
34 yaşındaki Kutcher, teknolojiye duyduğu ilgiyle tanınıyor. 2009'da sosyal paylaşım sitesi Twitter'i kullanan ilk ünlülerden biri olan Kutcher, FourSquare ve Skype gibi teknoloji şirketlerine yatırım yapıyor.
Kutcher, Charlie Sheen'in ardından oynamaya başladığı "Two and a Half Man" adlı dizide de internet milyarderi Walden Schmidt'i canlandırıyor.
Jobs, 6 Ekim 2011'de uzun süre mücadele ettiği pankreas kanserine yenik düşmüştü
Üst Kategori: ROOT Kategori: Eğitim Teknolojsi
Steve Jobs'un hayatı film oluyor. Amerikan bilişim şirketi Apple'ın geçen yıl hayata veda eden kurucusu Steve Jobs'u beyaz perdede Ashton Kutcher canlandıracak.
Amerikan "Variety" dergisinin haberine göre Joshua Michael Stern tarafından yönetilecek filmde, Jobs'un hippilikten 21. yüzyılın en etkili teknokratlarından birine nasıl dönüştüğü anlatılacak.
"Jobs" adlı filmin senaryosunu Matt Whiteley yazıyor.
34 yaşındaki Kutcher, teknolojiye duyduğu ilgiyle tanınıyor. 2009'da sosyal paylaşım sitesi Twitter'i kullanan ilk ünlülerden biri olan Kutcher, FourSquare ve Skype gibi teknoloji şirketlerine yatırım yapıyor.
Kutcher, Charlie Sheen'in ardından oynamaya başladığı "Two and a Half Man" adlı dizide de internet milyarderi Walden Schmidt'i canlandırıyor.
Jobs, 6 Ekim 2011'de uzun süre mücadele ettiği pankreas kanserine yenik düşmüştü
Son Güncelleme: Salı, 03 Nisan 2012 11:00
Gösterim: 1479
Artık ekranları katlayabileceğiz. Uzun zamandır beklediğimiz ama bir türlü göremediğimiz katlanan ekran hayali gerçek oluyor. LG, katlabilen e-kağıtların seri üretimine başladı.
Katlanabilir ekranlar uzun yıllardır kullanıcıların gerçekleşmesini dört gözle beklediği en büyük hayallerden biri hiç şüphesiz. Ancak bugüne kadar bu tür ekranları sadece CES, MWC ve CTIA gibi teknoloji devlerini buluşturan fuarlarda gördük.
LG ise rakiplerinden bir adım öne çıkarak katlanabilir ekranlı e-kağıdın seri üretimine başladı.
LG, her ne kadar konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmış olmasa da, Kore merkezli birçok gazete konuyu sıcağı sıcağına sayfalarında yer verdi.
Üretime giren bu ekranların bir diğer özelliği de
(hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Eğitim Teknolojsi
Artık ekranları katlayabileceğiz. Uzun zamandır beklediğimiz ama bir türlü göremediğimiz katlanan ekran hayali gerçek oluyor. LG, katlabilen e-kağıtların seri üretimine başladı.
Katlanabilir ekranlar uzun yıllardır kullanıcıların gerçekleşmesini dört gözle beklediği en büyük hayallerden biri hiç şüphesiz. Ancak bugüne kadar bu tür ekranları sadece CES, MWC ve CTIA gibi teknoloji devlerini buluşturan fuarlarda gördük.
LG ise rakiplerinden bir adım öne çıkarak katlanabilir ekranlı e-kağıdın seri üretimine başladı.
LG, her ne kadar konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmış olmasa da, Kore merkezli birçok gazete konuyu sıcağı sıcağına sayfalarında yer verdi.
Üretime giren bu ekranların bir diğer özelliği de
(hürriyet)
Son Güncelleme: Pazartesi, 02 Nisan 2012 17:16
Gösterim: 1434
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, FATİH Projesi'nin, Kamu İhale Kanunu (KİK) dışında tutulmasına yönelik eleştirilere, ''Henüz ortada öküz bile yokken buzağı aramanın manası yok. Lütfen daha soğukkanlı, rasyonel analizler yapalım'' yanıtını verdi. Dinçer, zorunlu eğitimi kademelendirerek 12 yıla çıkaran kanun teklifinin, TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerinde Hükümet adına söz aldı.
Dinçer'in kürsüye gelmesiyle birlikte CHP Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi ve Muharrem İnce dışındaki CHP milletvekilleri, salonu terk etti.
Bu sırada konuşmasına devam eden Dinçer, FATİH Projesi'nin, bugüne kadarki en kapsamlı ve büyük projelerden biri olduğunu belirtti. Dinçer, bu projenin, teknolojik özellikler nedeniyle ülkede henüz oluşmamış sektörleri teşvik edecek, bir alan yaratabilecek bir proje olduğunu söyledi.
Dinçer, FATİH Projesi'nin, eğitim sisteminde fırsat eşitliği yaratmanın yanı sıra Türkiye'de bilişim teknolojisi yaratma gücüne sahip bir içerik taşıdığını vurguladı. Dinçer, projenin, sadece Milli Eğitim Bakanlığı için değil, bütün alanlar için çok önemli olduğunu dile getirdi.
Türkiye'de tablet bilgisayar üretildiğini, yerli firmanın olduğunu ancak yerli ürünün bulunmadığını belirten Dinçer, ''Akıllı tahtanın bazı ögelerini, ülkemizde elektrik, elektronik sanayide çalışan firmalar üretiyor. Ama komple akıllı tahta üretimiyle ilgili altyapı yok. 15 Nisan'dan itibaren üretime geçebilecek şekilde, bizden ihaleyi alan firmanın hazırlıkları var'' dedi.
Sadece firmanın değil, ürünün de yerli olmasına önem verdiklerini ifade eden Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Katma değer yaratmanın, sektör oluşturmanın en önemli tarafı burada oluşuyor. Bakanlık olarak, bu işin tek başına altından kalkacak durumda değiliz bu nedenle bakanlıklar olarak birlikte çalışıyoruz. 2014'e kadar tablet bilgisayarlarda en az yüzde 55, akıllı tahtada ise en az yüzde 79 yerlilik oranına çıkmayı hedefleyen bir strateji belirledik. Tablet bilgisayarla ilgili şunu arzu etmez miyiz; bu ülkede üretilsin ve alalım. KİK'de yerli firmaları teşvik eden bir düzenleme var. Yerli firmaların teşvikiyle ilgili yüzde 15'e kadar fiyat avantajı sağlama imkanı getiriliyor. 100 liralık ürün için 85 liraya kadar yerli firma fiyat verirse, ihaleyi alabiliyor. Ama 84 liraya yabancı firma fiyat veriyorsa, o alıyor. Bu düzenlemeleri inceledik, yerli firmaların bu tür ihaleleri alma oranı yüzde 2.
Bütün okullarda çocuklar radyasyondan korunsun diye sınıflarımıza kabloyla internet hizmeti götüreceğiz. Bu ciddi yatırım gerektirmektedir. Sadece internet hizmetleri için şu anda yılda 90 milyon liraya yakın bedel ödüyoruz. Türkiye'de 42 bin okula, 503 bin dersliğimize internet hizmeti gitmeye başladığında, altyapı için ciddi kaynak gerekiyor. Bu kaynağı internet hizmeti üretecek firmalara devretmek, yap-işlet-devret modeli üzerinden almak istiyoruz. Ama internet hizmetleri cari, diğeri yatırım hizmetleri. 5018 sayılı kanunda, normal şartlarda ancak 3 yıl süreyle ihaleye çıkma şansımız var. Yatırımın da içine girmesi halinde hiçbir firmanın, 3 yıllık sözleşmeyle işin içine girebileceğini düşünmüyoruz. Bu yüzden 15 yıla kadar sözleşme yapabilecek bir yetki talep ediyoruz.''
''İstediği işi vereceği anlamına gelmez''
Bakan Dinçer, FATİH Projesi'nin bir AR-GE projesi olduğuna işaret ederek, Ar-Ge projelerinde TÜBİTAK, TÜRKSAT'ta pek çok düzenlemeyle KİK'in dışına çıkan uygulamalar bulunduğunu belirtti.
AR-GE projesi olan bu projenin, KİK süreçlerine tabi olmasının, süreçleri yönetmelerine engel bir sonuç doğuracağını kaydeden Dinçer, KİK'in 3. maddesinde çok sayıda istisna bulunduğunu anımsattı. Dinçer, ''Bunun dışına çıkması, hukuksuz, bakanlığın tek başına istediği işi, istediği kişiye vereceği anlamına gelmez. Ulaştırma Bakanlığı, Kamu İhale Kurumu, Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, bunun hukukunu birlikte düzenleyecek. Bu düzenlemeler çerçevesinde ihaleye çıkacaklar. Bunları da açıkça siz de takip edebileceksiniz, çünkü çok şeffaf, açık şekilde ortaya koyacağız'' diye konuştu.
''Öküzün altında buzağı aramak'' atasözüne işaret eden Dinçer, ''Henüz ortada öküz bile yokken buzağı aramanın manası yok. Lütfen daha soğukkanlı, rasyonel analizler yapalım. Yaptığımız düzenlemede ikazlarınızı yapın ama ortada bir şey yokken belirli kurum ve kişileri töhmet altında bırakacak açıklamalardan kaçınalım'' dedi.
''20 milyar dolara göz dikmiş Hükümet''
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, sataşma olduğu gerekçesiyle Dinçer'e yanıt verdi. Hamzaçebi, teklife, neden ''KİK'e tabi olmaksızın ancak yerli sermaye arasında rekabete açık şekilde yapılır'' şeklinde yazılmasından kaçınıldığını sordu. Hamzaçebi, ''20 milyar dolarlık bir alım var; bir bölümünü devlet, önemli bir bölümünü aileler yapacaktır. 20 milyar dolara göz dikmiş bir Hükümet var, niye kaçıyorsunuz, karanlık alanlar yaratıyorsunuz- Eğer, 'rekabete açık şekilde' diye eklemezseniz, 20 milyar doları, Hükümet kendi yandaşlarına paylaştıracaktır demektir'' görüşünü savundu.
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli de Hamzaçebi'nin sözlerine cevap vererek, böyle bir ihale yapıldığında, uluslararası bir firmanın alacağını söyledi. Canikli, mevcut şartlara göre ihale yapılması halinde ya İngiliz ya ABD ya da İsrail firmasının bunu alacağını belirterek, ''Bu sistemi savunarak, yabancı firmaların avukatlığını mı yapıyorsunuz- Şu andaki şartlara göre ihale yapıldığında hiçbir yerli firmanın alma şansı yok'' dedi.
CHP Grup Başkanvekili Hamzaçebi ise ''Hükümetiniz, hangi yerli sermaye grubunun burada temsilcisidir'' diye sordu. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, kimseden ahlak dersi alacak hallerinin olmadığını belirterek, ''Ahlak; yetim hakkı yememektir, ihale takip etmemektir, bir kanun çıkarılırken çocuklara verilecek bilgisayarların alımını KİK dışına çıkarmamak, helal, haramı bilmektir, kısa yoldan zengin olmamaktır, fakir fukaranın fitre ve zekat paralarına göz dikmemektir, Bosna paralarını yememektir. Sizden alacak ahlak dersimiz yok, sizin çok iyi bir ders almaya ihtiyacınız var'' diye konuştu.
AK Parti Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, meslek lisesinden katsayının kaldırılması haberinin bile meslek liselerine talebi arttırdığını, 28 Şubat öncesinin rakamlarına ulaştığını söyledi.
Dünyanın, dijital çağı yaşadığını dile getiren Işık, ''Türkiye olarak ya geçmişte uçak ve otomobilde olduğu gibi dijital çağı ıskalayacağız, uzaktan bakacağız ya da dijital çağın efendileri mi olacağız; temel soru budur, bu milli bir davadır. Yerli tablet markası oluşturmak istiyorsak KİK dışında tutmak zorundayız'' dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Eğitim Teknolojsi
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, FATİH Projesi'nin, Kamu İhale Kanunu (KİK) dışında tutulmasına yönelik eleştirilere, ''Henüz ortada öküz bile yokken buzağı aramanın manası yok. Lütfen daha soğukkanlı, rasyonel analizler yapalım'' yanıtını verdi. Dinçer, zorunlu eğitimi kademelendirerek 12 yıla çıkaran kanun teklifinin, TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerinde Hükümet adına söz aldı.
Dinçer'in kürsüye gelmesiyle birlikte CHP Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi ve Muharrem İnce dışındaki CHP milletvekilleri, salonu terk etti.
Bu sırada konuşmasına devam eden Dinçer, FATİH Projesi'nin, bugüne kadarki en kapsamlı ve büyük projelerden biri olduğunu belirtti. Dinçer, bu projenin, teknolojik özellikler nedeniyle ülkede henüz oluşmamış sektörleri teşvik edecek, bir alan yaratabilecek bir proje olduğunu söyledi.
Dinçer, FATİH Projesi'nin, eğitim sisteminde fırsat eşitliği yaratmanın yanı sıra Türkiye'de bilişim teknolojisi yaratma gücüne sahip bir içerik taşıdığını vurguladı. Dinçer, projenin, sadece Milli Eğitim Bakanlığı için değil, bütün alanlar için çok önemli olduğunu dile getirdi.
Türkiye'de tablet bilgisayar üretildiğini, yerli firmanın olduğunu ancak yerli ürünün bulunmadığını belirten Dinçer, ''Akıllı tahtanın bazı ögelerini, ülkemizde elektrik, elektronik sanayide çalışan firmalar üretiyor. Ama komple akıllı tahta üretimiyle ilgili altyapı yok. 15 Nisan'dan itibaren üretime geçebilecek şekilde, bizden ihaleyi alan firmanın hazırlıkları var'' dedi.
Sadece firmanın değil, ürünün de yerli olmasına önem verdiklerini ifade eden Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Katma değer yaratmanın, sektör oluşturmanın en önemli tarafı burada oluşuyor. Bakanlık olarak, bu işin tek başına altından kalkacak durumda değiliz bu nedenle bakanlıklar olarak birlikte çalışıyoruz. 2014'e kadar tablet bilgisayarlarda en az yüzde 55, akıllı tahtada ise en az yüzde 79 yerlilik oranına çıkmayı hedefleyen bir strateji belirledik. Tablet bilgisayarla ilgili şunu arzu etmez miyiz; bu ülkede üretilsin ve alalım. KİK'de yerli firmaları teşvik eden bir düzenleme var. Yerli firmaların teşvikiyle ilgili yüzde 15'e kadar fiyat avantajı sağlama imkanı getiriliyor. 100 liralık ürün için 85 liraya kadar yerli firma fiyat verirse, ihaleyi alabiliyor. Ama 84 liraya yabancı firma fiyat veriyorsa, o alıyor. Bu düzenlemeleri inceledik, yerli firmaların bu tür ihaleleri alma oranı yüzde 2.
Bütün okullarda çocuklar radyasyondan korunsun diye sınıflarımıza kabloyla internet hizmeti götüreceğiz. Bu ciddi yatırım gerektirmektedir. Sadece internet hizmetleri için şu anda yılda 90 milyon liraya yakın bedel ödüyoruz. Türkiye'de 42 bin okula, 503 bin dersliğimize internet hizmeti gitmeye başladığında, altyapı için ciddi kaynak gerekiyor. Bu kaynağı internet hizmeti üretecek firmalara devretmek, yap-işlet-devret modeli üzerinden almak istiyoruz. Ama internet hizmetleri cari, diğeri yatırım hizmetleri. 5018 sayılı kanunda, normal şartlarda ancak 3 yıl süreyle ihaleye çıkma şansımız var. Yatırımın da içine girmesi halinde hiçbir firmanın, 3 yıllık sözleşmeyle işin içine girebileceğini düşünmüyoruz. Bu yüzden 15 yıla kadar sözleşme yapabilecek bir yetki talep ediyoruz.''
''İstediği işi vereceği anlamına gelmez''
Bakan Dinçer, FATİH Projesi'nin bir AR-GE projesi olduğuna işaret ederek, Ar-Ge projelerinde TÜBİTAK, TÜRKSAT'ta pek çok düzenlemeyle KİK'in dışına çıkan uygulamalar bulunduğunu belirtti.
AR-GE projesi olan bu projenin, KİK süreçlerine tabi olmasının, süreçleri yönetmelerine engel bir sonuç doğuracağını kaydeden Dinçer, KİK'in 3. maddesinde çok sayıda istisna bulunduğunu anımsattı. Dinçer, ''Bunun dışına çıkması, hukuksuz, bakanlığın tek başına istediği işi, istediği kişiye vereceği anlamına gelmez. Ulaştırma Bakanlığı, Kamu İhale Kurumu, Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, bunun hukukunu birlikte düzenleyecek. Bu düzenlemeler çerçevesinde ihaleye çıkacaklar. Bunları da açıkça siz de takip edebileceksiniz, çünkü çok şeffaf, açık şekilde ortaya koyacağız'' diye konuştu.
''Öküzün altında buzağı aramak'' atasözüne işaret eden Dinçer, ''Henüz ortada öküz bile yokken buzağı aramanın manası yok. Lütfen daha soğukkanlı, rasyonel analizler yapalım. Yaptığımız düzenlemede ikazlarınızı yapın ama ortada bir şey yokken belirli kurum ve kişileri töhmet altında bırakacak açıklamalardan kaçınalım'' dedi.
''20 milyar dolara göz dikmiş Hükümet''
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, sataşma olduğu gerekçesiyle Dinçer'e yanıt verdi. Hamzaçebi, teklife, neden ''KİK'e tabi olmaksızın ancak yerli sermaye arasında rekabete açık şekilde yapılır'' şeklinde yazılmasından kaçınıldığını sordu. Hamzaçebi, ''20 milyar dolarlık bir alım var; bir bölümünü devlet, önemli bir bölümünü aileler yapacaktır. 20 milyar dolara göz dikmiş bir Hükümet var, niye kaçıyorsunuz, karanlık alanlar yaratıyorsunuz- Eğer, 'rekabete açık şekilde' diye eklemezseniz, 20 milyar doları, Hükümet kendi yandaşlarına paylaştıracaktır demektir'' görüşünü savundu.
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli de Hamzaçebi'nin sözlerine cevap vererek, böyle bir ihale yapıldığında, uluslararası bir firmanın alacağını söyledi. Canikli, mevcut şartlara göre ihale yapılması halinde ya İngiliz ya ABD ya da İsrail firmasının bunu alacağını belirterek, ''Bu sistemi savunarak, yabancı firmaların avukatlığını mı yapıyorsunuz- Şu andaki şartlara göre ihale yapıldığında hiçbir yerli firmanın alma şansı yok'' dedi.
CHP Grup Başkanvekili Hamzaçebi ise ''Hükümetiniz, hangi yerli sermaye grubunun burada temsilcisidir'' diye sordu. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, kimseden ahlak dersi alacak hallerinin olmadığını belirterek, ''Ahlak; yetim hakkı yememektir, ihale takip etmemektir, bir kanun çıkarılırken çocuklara verilecek bilgisayarların alımını KİK dışına çıkarmamak, helal, haramı bilmektir, kısa yoldan zengin olmamaktır, fakir fukaranın fitre ve zekat paralarına göz dikmemektir, Bosna paralarını yememektir. Sizden alacak ahlak dersimiz yok, sizin çok iyi bir ders almaya ihtiyacınız var'' diye konuştu.
AK Parti Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, meslek lisesinden katsayının kaldırılması haberinin bile meslek liselerine talebi arttırdığını, 28 Şubat öncesinin rakamlarına ulaştığını söyledi.
Dünyanın, dijital çağı yaşadığını dile getiren Işık, ''Türkiye olarak ya geçmişte uçak ve otomobilde olduğu gibi dijital çağı ıskalayacağız, uzaktan bakacağız ya da dijital çağın efendileri mi olacağız; temel soru budur, bu milli bir davadır. Yerli tablet markası oluşturmak istiyorsak KİK dışında tutmak zorundayız'' dedi.
Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 07:31
Gösterim: 2001
Türkiye'de neredeyse tüm evlerde cep telefonu bulunurken, hanelerde cep telefonu bulunma oranı yüzde 91,9.
Türkler, teknolojiyi sevdi. Türkiye'de neredeyse tüm evlerde cep telefonu bulunurken, hanelerde cep telefonu bulunma oranı yüzde 91,9.
AA muhabirinin Ekonomi Bakanlığı'nın ve Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerinden derlediği bilgilere göre, Türk insanı teknolojiye alıştı ve teknolojinin getirdiği, hayatı kolaylaştıran imkanlardan yararlanıyor.
Türk evlerinin yarıya yakınında internet bulunurken, internete erişim imkanı olan hane oranı yüzde 42,9. Girişimlerde ise bu oran yüzde 90,9'a yükseliyor. Evlerdeki bilgisayar sayısına bakıldığında, masaüstü bilgisayar bulunma oranının yüzde 34,3, taşınabilir bilgisayar bulunma oranının ise yüzde 22,6 olduğu görülüyor.
Türkiye'de bilgisayar kullanım oranına bakıldığında ise hemen hemen her iki kişiden 1'inin bilgisayar kullandığı görülürken, 2011 itibarıyla bilgisayar kullanım oranı yüzde 46,4 oldu. Bilgisayar kullanım oranında erkekler, kadınları geride bırakırken, kadınların bilgisayar kullanım oranı yüzde 36,9, erkeklerin bilgisayar kullanım oranı ise aynı dönemde yüzde 56,1 olarak gerçekleşti.
İnternet kullanımında da kadınların internet kullanım oranı yüzde 35,3, erkeklerin internet kullanım oranı ise yüzde 54,9 oldu. Kentte internet kullanım oranı yüzde 53,2, kırda internet kullanım oranı da yüzde 25,7 oldu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Eğitim Teknolojsi
Türkiye'de neredeyse tüm evlerde cep telefonu bulunurken, hanelerde cep telefonu bulunma oranı yüzde 91,9.
Türkler, teknolojiyi sevdi. Türkiye'de neredeyse tüm evlerde cep telefonu bulunurken, hanelerde cep telefonu bulunma oranı yüzde 91,9.
AA muhabirinin Ekonomi Bakanlığı'nın ve Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerinden derlediği bilgilere göre, Türk insanı teknolojiye alıştı ve teknolojinin getirdiği, hayatı kolaylaştıran imkanlardan yararlanıyor.
Türk evlerinin yarıya yakınında internet bulunurken, internete erişim imkanı olan hane oranı yüzde 42,9. Girişimlerde ise bu oran yüzde 90,9'a yükseliyor. Evlerdeki bilgisayar sayısına bakıldığında, masaüstü bilgisayar bulunma oranının yüzde 34,3, taşınabilir bilgisayar bulunma oranının ise yüzde 22,6 olduğu görülüyor.
Türkiye'de bilgisayar kullanım oranına bakıldığında ise hemen hemen her iki kişiden 1'inin bilgisayar kullandığı görülürken, 2011 itibarıyla bilgisayar kullanım oranı yüzde 46,4 oldu. Bilgisayar kullanım oranında erkekler, kadınları geride bırakırken, kadınların bilgisayar kullanım oranı yüzde 36,9, erkeklerin bilgisayar kullanım oranı ise aynı dönemde yüzde 56,1 olarak gerçekleşti.
İnternet kullanımında da kadınların internet kullanım oranı yüzde 35,3, erkeklerin internet kullanım oranı ise yüzde 54,9 oldu. Kentte internet kullanım oranı yüzde 53,2, kırda internet kullanım oranı da yüzde 25,7 oldu.
Son Güncelleme: Pazar, 01 Nisan 2012 12:10
Gösterim: 4205
Ayrancı Anadolu Lisesi öğrencilerinin bölge birinciliği kazandığı ''Bugün Kaç Kalori Harcadınız?'' adlı TÜBİTAK projesi, bir çip ve yazılım sayesinde kişinin gün boyu tüm hareketlerinde harcadığı enerjiyi kişiye özel hesaplayabiliyor.
Bilgisayar yazılımı, bele takılan küçük bir ivmeölçerin gün içinde kaydettiği fiziksel aktivitelerin kalori hesabına çevrilmesine imkan tanıyor. Böylece kişinin aldığı besinler ile hareketlerinin oranı otomatik olarak hesaplanabiliyor.
Ayrancı Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencileri Işıl Puralı ve Destina Büyükgenç'in fizik öğretmeni Soner Cengizoğlu'nun danışmanlığında geliştirdiği ''Bugün Kaç Kalori Harcadınız?'' isimli projeleri 43 https://pharmaciepourhomme.fr/. TÜBİTAK Ortaöğretim Öğrencileri Arası Proje Yarışması'nda uygulamalı fizik alanında Ankara bölge birincisi seçilerek, finalde yarışmaya hak kazandı.
Projeyi geliştiren öğrencilerden Puralı, şişmanlıkla mücadelede temel unsurun kişinin günlük enerji ihtiyacı ile kalori alımı arasında dengenin kurulması olduğuna işaret etti.
Bütün gıdaların porsiyon veya gram başına ne kadar enerji içerdiklerinin ayrıntılı olarak hesaplamanın mümkün olduğunu dile getiren Puralı, ''Ancak bireylerin günlük hayatlarında ne kadar enerji sarf ettiklerini nicel olarak ölçmek kolay değil, hatta sıradan bir insanın günlük hayatı için imkansızdır'' dedi.
Bir insan günde ne kadar enerji harcar? sorusunu bilimsel metotlarla tam olarak yanıtlamak için çalışmalara başladıklarını anlatan Puralı, çalışmalarında ODTÜ'de çipler üzerine çalışmaların yürütüldüğü Mikroelektromekanik Sistemler Merkezi'nden de destek aldıklarını söyledi.
İçinde çip barındıran bir ivmeölçer yardımıyla kişinin gün boyu tüm hareketlerinde harcadığı enerji kişiye özel hesaplayabildiklerini belirten Puralı, ''Projemizde iki farklı algoritma geliştirdik. Bir algoritmamız yürüme ve koşma, diğer algoritma da ayakta durma ve yatma konumlarını ayırt edebiliyor. Böylece kişinin saniye cinsinden ne zaman hangi işi yaptığını kaydedebiliyoruz'' dedi.
Sporculara özel versiyonlar da çıkarılabilir
Bu sistemi kullanarak bir kişinin günlük ne kadar enerji harcadığını otomatik olarak hesaplayabileceklerini belirten Puralı, şöyle devam etti:
Kolay taşınır, küçük boyutlu, üç eksenli bir ivmeölçer kullanarak, deneklerin fiziksel aktivitelerini kaydettik. Bu kayıtlardan geliştirdiğimiz bazı algoritmaları kullanarak; deneğin yatma, oturma, yürüme, koşma, merdiven çıkma, merdiven inme aktivitelerine ait süreleri belirleyip, enerji sarfını kesintisiz, güvenilir ve kişiye özel biçimde hesaplayabilen bir yöntem geliştirdik.
Kişinin her aktivitesinden elde ettiği skorlar, kilo, yaş ve cinsiyete göre belirlenen bir fonksiyonla işlendikten sonra enerji harcaması sayısal olarak belirlenebiliyor. Diyetisyenler bu verileri kullanarak günlük enerji harcamasını dikkate alarak kişiye özel programlar çıkarabilecekler.
Projenin danışmanı Soner Cengizoğlu da çip barındıran ivmeölçer cihazının vücuttaki en sabit bölge olan bel kısmına bağlandığında kişinin günlük yaşamındaki tüm hareketlerinin yazılım vasıtasıyla bilgisayara aktarılabildiğini anlattı. Cengizoğlu, bu kayıtların her birinin belli katsayı ile çarpılarak günlük enerji tüketiminin kişiye özel hesaplanabildiğini belirtti.
Cengizoğlu, projedeki ana amacın ölçüm ve analiz işlemlerini kesintisiz yapan bir cihaz geliştirmek olduğunu sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Eğitim Teknolojsi
Ayrancı Anadolu Lisesi öğrencilerinin bölge birinciliği kazandığı ''Bugün Kaç Kalori Harcadınız?'' adlı TÜBİTAK projesi, bir çip ve yazılım sayesinde kişinin gün boyu tüm hareketlerinde harcadığı enerjiyi kişiye özel hesaplayabiliyor.
Bilgisayar yazılımı, bele takılan küçük bir ivmeölçerin gün içinde kaydettiği fiziksel aktivitelerin kalori hesabına çevrilmesine imkan tanıyor. Böylece kişinin aldığı besinler ile hareketlerinin oranı otomatik olarak hesaplanabiliyor.
Ayrancı Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencileri Işıl Puralı ve Destina Büyükgenç'in fizik öğretmeni Soner Cengizoğlu'nun danışmanlığında geliştirdiği ''Bugün Kaç Kalori Harcadınız?'' isimli projeleri 43 https://pharmaciepourhomme.fr/. TÜBİTAK Ortaöğretim Öğrencileri Arası Proje Yarışması'nda uygulamalı fizik alanında Ankara bölge birincisi seçilerek, finalde yarışmaya hak kazandı.
Projeyi geliştiren öğrencilerden Puralı, şişmanlıkla mücadelede temel unsurun kişinin günlük enerji ihtiyacı ile kalori alımı arasında dengenin kurulması olduğuna işaret etti.
Bütün gıdaların porsiyon veya gram başına ne kadar enerji içerdiklerinin ayrıntılı olarak hesaplamanın mümkün olduğunu dile getiren Puralı, ''Ancak bireylerin günlük hayatlarında ne kadar enerji sarf ettiklerini nicel olarak ölçmek kolay değil, hatta sıradan bir insanın günlük hayatı için imkansızdır'' dedi.
Bir insan günde ne kadar enerji harcar? sorusunu bilimsel metotlarla tam olarak yanıtlamak için çalışmalara başladıklarını anlatan Puralı, çalışmalarında ODTÜ'de çipler üzerine çalışmaların yürütüldüğü Mikroelektromekanik Sistemler Merkezi'nden de destek aldıklarını söyledi.
İçinde çip barındıran bir ivmeölçer yardımıyla kişinin gün boyu tüm hareketlerinde harcadığı enerji kişiye özel hesaplayabildiklerini belirten Puralı, ''Projemizde iki farklı algoritma geliştirdik. Bir algoritmamız yürüme ve koşma, diğer algoritma da ayakta durma ve yatma konumlarını ayırt edebiliyor. Böylece kişinin saniye cinsinden ne zaman hangi işi yaptığını kaydedebiliyoruz'' dedi.
Sporculara özel versiyonlar da çıkarılabilir
Bu sistemi kullanarak bir kişinin günlük ne kadar enerji harcadığını otomatik olarak hesaplayabileceklerini belirten Puralı, şöyle devam etti:
Kolay taşınır, küçük boyutlu, üç eksenli bir ivmeölçer kullanarak, deneklerin fiziksel aktivitelerini kaydettik. Bu kayıtlardan geliştirdiğimiz bazı algoritmaları kullanarak; deneğin yatma, oturma, yürüme, koşma, merdiven çıkma, merdiven inme aktivitelerine ait süreleri belirleyip, enerji sarfını kesintisiz, güvenilir ve kişiye özel biçimde hesaplayabilen bir yöntem geliştirdik.
Kişinin her aktivitesinden elde ettiği skorlar, kilo, yaş ve cinsiyete göre belirlenen bir fonksiyonla işlendikten sonra enerji harcaması sayısal olarak belirlenebiliyor. Diyetisyenler bu verileri kullanarak günlük enerji harcamasını dikkate alarak kişiye özel programlar çıkarabilecekler.
Projenin danışmanı Soner Cengizoğlu da çip barındıran ivmeölçer cihazının vücuttaki en sabit bölge olan bel kısmına bağlandığında kişinin günlük yaşamındaki tüm hareketlerinin yazılım vasıtasıyla bilgisayara aktarılabildiğini anlattı. Cengizoğlu, bu kayıtların her birinin belli katsayı ile çarpılarak günlük enerji tüketiminin kişiye özel hesaplanabildiğini belirtti.
Cengizoğlu, projedeki ana amacın ölçüm ve analiz işlemlerini kesintisiz yapan bir cihaz geliştirmek olduğunu sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 28 Mart 2012 14:29
Gösterim: 2693