Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Mehmet Boy - Sevinç Eğitim Kurumları Genel Müdürü
Sevinç Eğitim Kurumları, Türkiye genelindeki kolej ve kurs merkezlerinde öğrencilerine yurt dışı kariyer kapılarını aralayan vizyoner eğitim planını tanıttı. Çift Diploma Programı şeklinde adlandırılan yeni eğitim modeli, öğrencilere lise eğitimi esnasında hem Milli Eğitim Bakanlığı müfredatını hem de ABD lise müfredatını tamamlayarak aynı anda iki diploma alma imkanı sunacak.

mehmet_boySevinç Eğitim Kurumlarının geleceğin iş dünyasında fark yaratacak bireyleri yetiştirmeye duyduğu heyecanın ve önemin göstergesi olan program, öğrenciler ve veliler arasında büyük yankı uyandırarak şimdiden ilgi görmeye başladı. Nitekim Türkiye’deki eğitimin kalitesi de bir kez daha güncellenmiş oldu.

İKİ KÜLTÜRÜ TEK ÇATIDA BİRLEŞTİREN
ÇİFT DİPLOMA PROGRAMI EĞİTİMDE FARK YARATIYOR

1986 yılından beri köklü bir kurum olarak büyüyen Sevinç Eğitim Kurumları, yakın zamanda öğrencileri uluslararası standartta bir eğitim planına dahil ederek, global iş dünyasının ihtiyaç duyduğu becerilerle donatan Çift Diploma Programı’nı başlattı. Öğrencilere aynı anda Amerika ve Türkiye eğitim sistemlerini deneyimleme şansı sunan program, sadece akademik başarıyı değil, aynı zamanda kariyer hedeflerini ve bireysel perspektifi genişletme amacı da taşıyor. Program sonunda alınan ABD lise diploması, dünya genelinde kabul gören bir diploma olduğundan, öğrencilerin uluslararası bilinirlikteki prestijli üniversitelere geçişini hızlandırıyor. Ayrıca İngilizce dil becerilerinin gelişmesine katkı sağlayarak uluslararası iletişim kurma yetisini artırıyor ve kariyer hedeflerindeki ülke sınırlarından kaynaklı bariyerleri ortadan kaldırıyor.
Nitelikli programın diğer kolu ise Türkiye müfredatına uygun şekilde ilerleyerek öğrencilerin milli değerlere saygılı ve bilinçli bireyler olarak gelişmesini sağlıyor. Sevinç Eğitim Kurumlarının başlangıçtan itibaren Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, çağdaş ve modern vizyonunu en iyi şekilde tanımlayan bu yeni eğitim modeli, hem kendi ülke kültürünü ve tarihini yakından tanıyan, hem de global gelişmeleri takip ederek dünya standartlarını yakalamış, bakış açısı geniş bireyler yetiştirmeyi hedefliyor. Dolayısıyla iki yönlü eğitim anlayışı akademik başarıya ve yüksek kariyer beklentilerine ek olarak; farklı kültürlere açık, anlayışlı ve bakış açısı geniş gelecek nesiller vaat ediyor.

ÇİFT DİPLOMA DÖNEMİ GLOBAL EĞİTİM VE İŞ SAHASINI DÖNÜŞTÜRECEK
Sevinç çatısının çevik ve ihtiyaç odaklı yaklaşımının en güzel örneklerinden olan Çift Diploma Programı, dünyanın değişen ihtiyaçlarını ve geleceğin iş dünyasının gereksinimlerini eş zamanlı şekilde ele alarak, öğrencilere uluslararası arenada fark yaratma şansı tanıyor. Sevinç Eğitim Kurumlarına ait kurs merkezlerinde ilk defa uygulanan bu program, kurum bünyesine haklı gurur tanımlarken, yeni dönem lise öğrencilerine daha fazla seçenek sunarak gelecek planlarını en iyi şekilde yapma avantajı sağlıyor. Öğrenci potansiyelini mümkün olan en üst düzeye çıkararak hayallere ulaşma imkanını artıran vizyoner program, dinamik ve gelişime açık eğitim şeklinin tanımını da yeniden yapıyor.
En temelde geleceğe dair umut duyan nesiller eğitmeyi hedefleyen Çift Diploma Programı, öğrencilerin uluslararası standartta eğitim alarak global iş dünyasının ihtiyaçlarına hazırlanmasına da yardımcı oluyor. Bunun için gerekli olan beceri ve yetileri ise kapsamlı şekilde sunarak öğrencileri hem bireysel hem akademik anlamda donatıyor. Kolay ve hızlı üniversite kabul süreçleri, kendinden emin ve farkındalığı yüksek bireyler, gelişmiş İngilizce becerileri ve çok kültürlü bir altyapı gibi bir dizi avantajı beraberinde getiren yenilikçi eğitim ahlakı, dünya standartlarını dönüştürme gücüyle öne çıkıyor.
Taşıdığı her özellik ile Sevinç yapısının çevik ve yenilikçi marka bilincini yansıtan program, Türkiye eğitim standartlarına yeni bir eşik atlatarak yerel değerleri de pekiştiriyor. Kültürel birikimin global sahadaki taşıyıcısı haline gelecek sonraki nesiller, geleceğin fark yaratan bireyleri haline dönüşme ayrıcalığı yaşıyor.

SEVİNÇ EĞİTİM KURUMLARI HAKKINDA
Sevinç Eğitim Kurumları; 1986 yılında yenilikçi, çağdaş ve Atatürkçü eğitim anlayışıyla İstanbul merkezli bir dershane olarak yolculuğuna başladı. Bugün bünyesinde Sevinç Kurs Merkezi, Sevinç Koleji, Sevinç Anaokulu, Sevinç Yayınları ve Sevinç Portal markalarını bulunduran kurum; İstanbul ve Ankara’daki toplam 31 kurs merkezi, İstanbul, Antalya, Kıbrıs’da bulunan 7 koleji ve İstanbul, Kıbrıs, Antalya’da 5 adet bağımsız anaokulu ile büyümesini sürdürüyor.
Temelinde “Köklü geçmiş ve çağdaş gelecek” mottosu yer alan Sevinç Eğitim Kurumlarının her bir kampüsü, Yaşayan Okul konseptinin bir parçası olan steril, donanımlı ve modern spor tesisleri ile sadece eğitimde değil hayatın her alanında kendine yeten, üretken, yaratıcı ve öz güvenli bireyler yetiştirerek topluma katkı sağlıyor. Modern eğitim sistemleri arasına; “Randevulu Etüt”, “İnteraktif Öğrenme”, “Karekodlu ve Dijital Yayınlar”, “Yapay Zeka Destekli Ölçme Değerlendirme”, “Öğretmen ve Veli Akademisi” gibi birçok çağdaş ve akıllı teknik dahil eden kurum, öğrenciye ve öğretmene verdiği değer ile 38 yıllık deneyimini gelecek nesillere aktarmaya devam ediyor.

 

> Sevinç Çift Diploma Programı Geleceğin İş Dünyasını Değiştirme Yolunda

Mehmet Boy - Sevinç Eğitim Kurumları Genel Müdürü
Sevinç Eğitim Kurumları, Türkiye genelindeki kolej ve kurs merkezlerinde öğrencilerine yurt dışı kariyer kapılarını aralayan vizyoner eğitim planını tanıttı. Çift Diploma Programı şeklinde adlandırılan yeni eğitim modeli, öğrencilere lise eğitimi esnasında hem Milli Eğitim Bakanlığı müfredatını hem de ABD lise müfredatını tamamlayarak aynı anda iki diploma alma imkanı sunacak.

mehmet_boySevinç Eğitim Kurumlarının geleceğin iş dünyasında fark yaratacak bireyleri yetiştirmeye duyduğu heyecanın ve önemin göstergesi olan program, öğrenciler ve veliler arasında büyük yankı uyandırarak şimdiden ilgi görmeye başladı. Nitekim Türkiye’deki eğitimin kalitesi de bir kez daha güncellenmiş oldu.

İKİ KÜLTÜRÜ TEK ÇATIDA BİRLEŞTİREN
ÇİFT DİPLOMA PROGRAMI EĞİTİMDE FARK YARATIYOR

1986 yılından beri köklü bir kurum olarak büyüyen Sevinç Eğitim Kurumları, yakın zamanda öğrencileri uluslararası standartta bir eğitim planına dahil ederek, global iş dünyasının ihtiyaç duyduğu becerilerle donatan Çift Diploma Programı’nı başlattı. Öğrencilere aynı anda Amerika ve Türkiye eğitim sistemlerini deneyimleme şansı sunan program, sadece akademik başarıyı değil, aynı zamanda kariyer hedeflerini ve bireysel perspektifi genişletme amacı da taşıyor. Program sonunda alınan ABD lise diploması, dünya genelinde kabul gören bir diploma olduğundan, öğrencilerin uluslararası bilinirlikteki prestijli üniversitelere geçişini hızlandırıyor. Ayrıca İngilizce dil becerilerinin gelişmesine katkı sağlayarak uluslararası iletişim kurma yetisini artırıyor ve kariyer hedeflerindeki ülke sınırlarından kaynaklı bariyerleri ortadan kaldırıyor.
Nitelikli programın diğer kolu ise Türkiye müfredatına uygun şekilde ilerleyerek öğrencilerin milli değerlere saygılı ve bilinçli bireyler olarak gelişmesini sağlıyor. Sevinç Eğitim Kurumlarının başlangıçtan itibaren Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, çağdaş ve modern vizyonunu en iyi şekilde tanımlayan bu yeni eğitim modeli, hem kendi ülke kültürünü ve tarihini yakından tanıyan, hem de global gelişmeleri takip ederek dünya standartlarını yakalamış, bakış açısı geniş bireyler yetiştirmeyi hedefliyor. Dolayısıyla iki yönlü eğitim anlayışı akademik başarıya ve yüksek kariyer beklentilerine ek olarak; farklı kültürlere açık, anlayışlı ve bakış açısı geniş gelecek nesiller vaat ediyor.

ÇİFT DİPLOMA DÖNEMİ GLOBAL EĞİTİM VE İŞ SAHASINI DÖNÜŞTÜRECEK
Sevinç çatısının çevik ve ihtiyaç odaklı yaklaşımının en güzel örneklerinden olan Çift Diploma Programı, dünyanın değişen ihtiyaçlarını ve geleceğin iş dünyasının gereksinimlerini eş zamanlı şekilde ele alarak, öğrencilere uluslararası arenada fark yaratma şansı tanıyor. Sevinç Eğitim Kurumlarına ait kurs merkezlerinde ilk defa uygulanan bu program, kurum bünyesine haklı gurur tanımlarken, yeni dönem lise öğrencilerine daha fazla seçenek sunarak gelecek planlarını en iyi şekilde yapma avantajı sağlıyor. Öğrenci potansiyelini mümkün olan en üst düzeye çıkararak hayallere ulaşma imkanını artıran vizyoner program, dinamik ve gelişime açık eğitim şeklinin tanımını da yeniden yapıyor.
En temelde geleceğe dair umut duyan nesiller eğitmeyi hedefleyen Çift Diploma Programı, öğrencilerin uluslararası standartta eğitim alarak global iş dünyasının ihtiyaçlarına hazırlanmasına da yardımcı oluyor. Bunun için gerekli olan beceri ve yetileri ise kapsamlı şekilde sunarak öğrencileri hem bireysel hem akademik anlamda donatıyor. Kolay ve hızlı üniversite kabul süreçleri, kendinden emin ve farkındalığı yüksek bireyler, gelişmiş İngilizce becerileri ve çok kültürlü bir altyapı gibi bir dizi avantajı beraberinde getiren yenilikçi eğitim ahlakı, dünya standartlarını dönüştürme gücüyle öne çıkıyor.
Taşıdığı her özellik ile Sevinç yapısının çevik ve yenilikçi marka bilincini yansıtan program, Türkiye eğitim standartlarına yeni bir eşik atlatarak yerel değerleri de pekiştiriyor. Kültürel birikimin global sahadaki taşıyıcısı haline gelecek sonraki nesiller, geleceğin fark yaratan bireyleri haline dönüşme ayrıcalığı yaşıyor.

SEVİNÇ EĞİTİM KURUMLARI HAKKINDA
Sevinç Eğitim Kurumları; 1986 yılında yenilikçi, çağdaş ve Atatürkçü eğitim anlayışıyla İstanbul merkezli bir dershane olarak yolculuğuna başladı. Bugün bünyesinde Sevinç Kurs Merkezi, Sevinç Koleji, Sevinç Anaokulu, Sevinç Yayınları ve Sevinç Portal markalarını bulunduran kurum; İstanbul ve Ankara’daki toplam 31 kurs merkezi, İstanbul, Antalya, Kıbrıs’da bulunan 7 koleji ve İstanbul, Kıbrıs, Antalya’da 5 adet bağımsız anaokulu ile büyümesini sürdürüyor.
Temelinde “Köklü geçmiş ve çağdaş gelecek” mottosu yer alan Sevinç Eğitim Kurumlarının her bir kampüsü, Yaşayan Okul konseptinin bir parçası olan steril, donanımlı ve modern spor tesisleri ile sadece eğitimde değil hayatın her alanında kendine yeten, üretken, yaratıcı ve öz güvenli bireyler yetiştirerek topluma katkı sağlıyor. Modern eğitim sistemleri arasına; “Randevulu Etüt”, “İnteraktif Öğrenme”, “Karekodlu ve Dijital Yayınlar”, “Yapay Zeka Destekli Ölçme Değerlendirme”, “Öğretmen ve Veli Akademisi” gibi birçok çağdaş ve akıllı teknik dahil eden kurum, öğrenciye ve öğretmene verdiği değer ile 38 yıllık deneyimini gelecek nesillere aktarmaya devam ediyor.

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 01 Temmuz 2024 13:57

Gösterim: 209

Emine BÖRÜHAN - BİL Eğitim Kurumları Anaokulu-İlkokul Eğitim Koordinatörü

“BİL Koleji Anaokulları ve Çocuk Üniversiteleri olarak, eğitimimizin standart çerçevesini belirleyerek mutlu, kendinden emin, sorumluluk bilinci yüksek bireyler yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Holistik Öğrenme Modeli kapsamında uyguladığımız Keşif Temelli Eğitim Yaklaşımımız ile öğrencilerimizin keşfetme, düşünme, planlama, sorgulama becerilerini geliştiriyoruz.”


emine_boruhan_nisan_2024BİL Eğitim Kurumları Olarak okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
BİL Eğitim Kurumları olarak okul öncesinde Keşif Temelli Eğitim Sistemini benimsemekteyiz. Öğrencilerin meraklarını ve ilgilerini kullanarak kendi bilgi ve becerilerini geliştirmelerine yardımcı oluyoruz. Öğrencilere sorular sorma, araştırma yapma, deneyler yapma ve problem çözme gibi beceriler kazandırmayı hedefliyoruz. Öğrenme süreci öğrencilerin keşfetmelerine dayanan bir yaklaşımdır. Öğrencilere belirli bir konuyu keşfetmek için fırsatlar sunulur ve aktif olarak bilgi edinmeleri teşvik edilir. Öğretmen daha çok bir rehber rolü üstlenir ve öğrencilerin merak duygularını teşvik eder, sorular sormalarını sağlar ve onları yönlendirir. Öğrenciler aktif olarak bilgi arar, analiz eder, sentezler ve sonuçlar çıkarır. Bu sayede daha derinlemesine anlama, eleştirel düşünme, problem çözme becerileri geliştirilir.

Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Okul öncesi dönemde oyun ile öğrenme, çocukların sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişimini desteklemek için önemli bir rol oynar. Oyun, çocukların dünyayı keşfetmelerine ve deneyim kazanmalarına olanak tanır. Ayrıca problem çözme becerilerini geliştirir, hayal gücü ve yaratıcılığı teşvik eder.
Oyun ile öğrenme uygulamasında şu faktörlere dikkat edilebilir:
* Serbest Oyun: Çocuklara serbest zaman ve alan sağlanmalıdır. Kendi ilgi alanlarına göre oynamalarına izin verilmelidir.
* Rol Oyunları: Çocuklar farklı rolleri deneyerek empati kurmayı öğrenirler.
* Manipülatif Oyuncaklar: Bloklar, yapbozlar veya yapıştırıcı gibi materyallerle yapılan etkinlikler el-göz koordinasyonunu geliştirir ve ince motor becerileri destekler.
* Doğa Etkinlikleri: Doğa etkinlikleri çocuklara doğayla bağ kurmayı sağlar ve doğal dünya hakkında bilgi edinmelerine yardımcı olur.
* Müzik ve Sanat Aktiviteleri: Müzik dinlemek veya enstrüman çalmak gibi müzik aktiviteleri dil gelişimi üzerinde olumlu etki yaratırken; resim yapmak veya modelleme yapmak gibi sanat faaliyetleri de hayal gücünü teşvik eder.
* Drama Etkinlikleri: Drama aktiviteleri çocukların kendilerini ifade etmelerine yardım ederken sosyal becerilerini de geliştirir.
* Hikaye Anlatma: Hikaye anlatma veya kitap okuma aktiviteleri dil becerisi kazandırarak hayal gücünü besler.

Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Çocukların dil öğrenme yetenekleri yaşları ilerledikçe azalır, bu yüzden erken yaşlarda yabancı dil eğitimine başlamak önemlidir. Okul öncesi dönemde, dil öğrenimi genellikle oyunlar, şarkılar, hikayeler ve doğal etkileşim yoluyla gerçekleştirilir. Öğretim yöntemleri arasında dil immersion (daldırma), yabancı dilde şarkılar ve hikayeler, görsel destekler ve tekrar gibi teknikler bulunur.
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi, çocuğun dil edinme yeteneği en yüksek olduğu dönemde başlamalıdır. Genellikle 3-6 yaş arası çocuklar için ideal bir zaman dilimidir. Ancak, her çocuğun gelişimi farklı olduğundan, bazı çocuklar daha erken veya daha geç yaşlarda da yabancı dil öğrenebilir.
Yabancı dil eğitiminde uygulanabilecek bazı yöntemler şunlardır:
1. Doğal Dil Edinimi: Çocukların ana dillerini öğrendikleri gibi doğal bir ortamda yabancı dile maruz kalmalarını sağlamak etkilidir. Yani, günlük hayatta rutin aktiviteler sırasında ve oyunlar aracılığıyla yabancı dile temas etmeleri sağlanabilir.
2. Şarkılar ve Rhyme'lar: Yabancı dilde şarkılara ve rhymelara yer vermek, kelime dağarcığını geliştirmeye yardım eder ve ritmik yapıları sayesinde telaffuz becerisini destekler.
3. Hikaye Anlatma: Yabancı dili kullanarak hikayeler anlatmak veya kitap okumak hem kelime bilgisini artırır hem de dinleme becerisini geliştirir.
4. Oyun Tabanlı Öğrenme: Oyun tabanlı etkinlikler, çocukların yaratıcılıklarını kullanarak iletişim kurmayı teşvik eder ve motivasyonu artırır.
5. Görsel Destekleyiciler: Renkli resimler, kartlar veya diğer görsel materyaller kullanarak yeni kelimelerin öğretilmesi kolaylaştırılabilir.
6. Teknoloji Kullanımı: Etkileşimli uygulamalar veya dijital hikaye kitapları gibi teknoloji araçları da yabancı dil öğrenimine katkıda bulunabilir.

Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?
1. Destekleyici bir ortam sağlamak: Ev ortamını çocuğun öğrenmeyi teşvik edecek şekilde düzenlemek önemlidir. Oyuncaklar, kitaplar ve diğer etkileşimli materyallerle dolu bir oyun alanı oluşturarak çocuğun keşfetme ve deneyim kazanma kabiliyetini destekleyebilirsiniz.
2. İlgili ve katılımcı olmak: Çocuğunuzun okul faaliyetlerine aktif olarak katılmak, onları desteklemek ve ilgili olduğunu göstermek önemlidir.
3. Okul ile iletişimi sürdürmek: Okulla düzenli olarak iletişim halinde olmak, öğretmenlerden çocuğunuzun  gelişimiyle ilgili bilgi almanızı sağlayacaktır.
4. Günlük rutinleri desteklemek: Evdeki günlük rutinleri kurallarla belirleyerek çocukların disiplin kazanmasına yardım edebilirsiniz.
5. Dil gelişimini teşvik etmek: Çocuğun dil becerilerini geliştirmeye yönelik aktivitelere evde de yer verebilirsiniz.
6. Foto albüm hazırlama: 
Bu sayede çocukların her dönemini foto albüm şeklinde onlarla paylaşabilir, gelecekte hatıralarını daha iyi kavramalarına yardımcı olabilirsiniz.
7. Motivasyon: Her fırsatta başarıyla tamamladıkları her çalışmadan .zevk duymalarını sağlamayı amaçlamanız gerekmektedir. Nitelikli bir iş yaptıklarında bunları takdir edip dikkate aldığınızda
çocuğunuzun motivasyonu da artacaktır.

Okul öncesinde eğitim teknolojilerinden ve uygulamalarından nasıl yararlanılıyor?
Okul öncesi eğitimde eğitim teknolojileri ve uygulamaları, çocukların öğrenme deneyimlerini zenginleştirmek ve gelişimlerine destek olmak için kullanılmaktadır. İşte okul öncesi eğitimde yaygın olarak kullanılan bazı eğitim teknolojileri ve uygulamaları:
1. E-Kitaplar: Elektronik kitaplar, interaktif özellikleri sayesinde çocuklara daha etkileşimli bir okuma deneyimi sunar.
2. E-Öğrenme Oyunları: Tablet veya bilgisayar gibi cihazlarda kullanılabilen e-öğrenme oyunları çocukların matematik, dil, mantık vb. alanlardaki becerilerini geliştirebilir.
3. Etkileşimli Tahta (Akıllı Tahta): Okullarda sınıf ortamında kullanılabilen akıllı tahtalar ile interaktif dersler sunulabilir.
4. Müzik Uygulamalar: Söyleyerek, dinleyerek müzik aletlerinden keyif alarak zaman geçirebilirsiniz.
5. Blok Programlama Oyunları: Çocukların problem çözme yeteneklerini ve mantık düşünmelerini desteklemek amacıyla blok programlama oyunları kullanılır.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMU SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Okul öncesi eğitim kurumları seçerken aşağıdaki faktörlere dikkat etmek önemlidir:
1. Eğitim Felsefesi ve Programı: Kurumun eğitim felsefesi ve programı çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde olmalıdır.
2. Nitelikli Öğretmenler: Çocukların iyi bir eğitim alabilmesi için nitelikli öğretmenlerin bulunduğu bir kurum seçmek önemlidir.
3. Uygun Ortam ve Donanım: Okulda çocukların güvenli, temiz ve uygun ortamlarda oyun oynaması için yeterli alan olmalıdır. Ayrıca, okulun donanımının da çocukların gelişimi için uygun olduğuna dikkat edilmelidir.
4. Kültürel Çeşitlilik: 
Çocukların başka kültürleri tanımaları ve kabul etmeleri için erken yaşta farklı kültürlere maruz kalmaları önemlidir.
5. İletişim Kanalları: Okulla iletişimin kolay olduğu bir kurumu tercih etmek önemlidir. Kurum yönetimi ile sürekli iletişim halinde olabilmek veya düzenli olarak toplantılara katılıp bilgi almak önemlidir.
6. Referans Kontrolü: Başka velilerden veya mevcut öğrenci ailelerinden referans almak, kurum hakkında daha fazla bilgi sahibi olmanızı sağlayabilir.
7. Fiyatlandırma Politikası: Ebeveyn olarak bütçenizi de göz önünde bulundurmanız gerekmektedir ancak sadece okul ücretleri üzerinden değil "değer" üzerinden karar vermelisiniz. Bazı durumlarda ucuz olan okul ücretleri sizin istediği kalitede ebeveyn-öğrenci memnuniyetini sağlamayabilir, buna dikkat etmelisiniz.
Tüm bu faktörleri gözeterek yapılan araştırma sonrasında en uygun okul öncesi eğitim kurumunu seçebilirsiniz.

 


> BİL Eğitim Kurumları Keşif Temelli Eğitim Modeli ile okul öncesinde fark yaratıyor

Emine BÖRÜHAN - BİL Eğitim Kurumları Anaokulu-İlkokul Eğitim Koordinatörü

“BİL Koleji Anaokulları ve Çocuk Üniversiteleri olarak, eğitimimizin standart çerçevesini belirleyerek mutlu, kendinden emin, sorumluluk bilinci yüksek bireyler yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Holistik Öğrenme Modeli kapsamında uyguladığımız Keşif Temelli Eğitim Yaklaşımımız ile öğrencilerimizin keşfetme, düşünme, planlama, sorgulama becerilerini geliştiriyoruz.”


emine_boruhan_nisan_2024BİL Eğitim Kurumları Olarak okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
BİL Eğitim Kurumları olarak okul öncesinde Keşif Temelli Eğitim Sistemini benimsemekteyiz. Öğrencilerin meraklarını ve ilgilerini kullanarak kendi bilgi ve becerilerini geliştirmelerine yardımcı oluyoruz. Öğrencilere sorular sorma, araştırma yapma, deneyler yapma ve problem çözme gibi beceriler kazandırmayı hedefliyoruz. Öğrenme süreci öğrencilerin keşfetmelerine dayanan bir yaklaşımdır. Öğrencilere belirli bir konuyu keşfetmek için fırsatlar sunulur ve aktif olarak bilgi edinmeleri teşvik edilir. Öğretmen daha çok bir rehber rolü üstlenir ve öğrencilerin merak duygularını teşvik eder, sorular sormalarını sağlar ve onları yönlendirir. Öğrenciler aktif olarak bilgi arar, analiz eder, sentezler ve sonuçlar çıkarır. Bu sayede daha derinlemesine anlama, eleştirel düşünme, problem çözme becerileri geliştirilir.

Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Okul öncesi dönemde oyun ile öğrenme, çocukların sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişimini desteklemek için önemli bir rol oynar. Oyun, çocukların dünyayı keşfetmelerine ve deneyim kazanmalarına olanak tanır. Ayrıca problem çözme becerilerini geliştirir, hayal gücü ve yaratıcılığı teşvik eder.
Oyun ile öğrenme uygulamasında şu faktörlere dikkat edilebilir:
* Serbest Oyun: Çocuklara serbest zaman ve alan sağlanmalıdır. Kendi ilgi alanlarına göre oynamalarına izin verilmelidir.
* Rol Oyunları: Çocuklar farklı rolleri deneyerek empati kurmayı öğrenirler.
* Manipülatif Oyuncaklar: Bloklar, yapbozlar veya yapıştırıcı gibi materyallerle yapılan etkinlikler el-göz koordinasyonunu geliştirir ve ince motor becerileri destekler.
* Doğa Etkinlikleri: Doğa etkinlikleri çocuklara doğayla bağ kurmayı sağlar ve doğal dünya hakkında bilgi edinmelerine yardımcı olur.
* Müzik ve Sanat Aktiviteleri: Müzik dinlemek veya enstrüman çalmak gibi müzik aktiviteleri dil gelişimi üzerinde olumlu etki yaratırken; resim yapmak veya modelleme yapmak gibi sanat faaliyetleri de hayal gücünü teşvik eder.
* Drama Etkinlikleri: Drama aktiviteleri çocukların kendilerini ifade etmelerine yardım ederken sosyal becerilerini de geliştirir.
* Hikaye Anlatma: Hikaye anlatma veya kitap okuma aktiviteleri dil becerisi kazandırarak hayal gücünü besler.

Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Çocukların dil öğrenme yetenekleri yaşları ilerledikçe azalır, bu yüzden erken yaşlarda yabancı dil eğitimine başlamak önemlidir. Okul öncesi dönemde, dil öğrenimi genellikle oyunlar, şarkılar, hikayeler ve doğal etkileşim yoluyla gerçekleştirilir. Öğretim yöntemleri arasında dil immersion (daldırma), yabancı dilde şarkılar ve hikayeler, görsel destekler ve tekrar gibi teknikler bulunur.
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi, çocuğun dil edinme yeteneği en yüksek olduğu dönemde başlamalıdır. Genellikle 3-6 yaş arası çocuklar için ideal bir zaman dilimidir. Ancak, her çocuğun gelişimi farklı olduğundan, bazı çocuklar daha erken veya daha geç yaşlarda da yabancı dil öğrenebilir.
Yabancı dil eğitiminde uygulanabilecek bazı yöntemler şunlardır:
1. Doğal Dil Edinimi: Çocukların ana dillerini öğrendikleri gibi doğal bir ortamda yabancı dile maruz kalmalarını sağlamak etkilidir. Yani, günlük hayatta rutin aktiviteler sırasında ve oyunlar aracılığıyla yabancı dile temas etmeleri sağlanabilir.
2. Şarkılar ve Rhyme'lar: Yabancı dilde şarkılara ve rhymelara yer vermek, kelime dağarcığını geliştirmeye yardım eder ve ritmik yapıları sayesinde telaffuz becerisini destekler.
3. Hikaye Anlatma: Yabancı dili kullanarak hikayeler anlatmak veya kitap okumak hem kelime bilgisini artırır hem de dinleme becerisini geliştirir.
4. Oyun Tabanlı Öğrenme: Oyun tabanlı etkinlikler, çocukların yaratıcılıklarını kullanarak iletişim kurmayı teşvik eder ve motivasyonu artırır.
5. Görsel Destekleyiciler: Renkli resimler, kartlar veya diğer görsel materyaller kullanarak yeni kelimelerin öğretilmesi kolaylaştırılabilir.
6. Teknoloji Kullanımı: Etkileşimli uygulamalar veya dijital hikaye kitapları gibi teknoloji araçları da yabancı dil öğrenimine katkıda bulunabilir.

Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?
1. Destekleyici bir ortam sağlamak: Ev ortamını çocuğun öğrenmeyi teşvik edecek şekilde düzenlemek önemlidir. Oyuncaklar, kitaplar ve diğer etkileşimli materyallerle dolu bir oyun alanı oluşturarak çocuğun keşfetme ve deneyim kazanma kabiliyetini destekleyebilirsiniz.
2. İlgili ve katılımcı olmak: Çocuğunuzun okul faaliyetlerine aktif olarak katılmak, onları desteklemek ve ilgili olduğunu göstermek önemlidir.
3. Okul ile iletişimi sürdürmek: Okulla düzenli olarak iletişim halinde olmak, öğretmenlerden çocuğunuzun  gelişimiyle ilgili bilgi almanızı sağlayacaktır.
4. Günlük rutinleri desteklemek: Evdeki günlük rutinleri kurallarla belirleyerek çocukların disiplin kazanmasına yardım edebilirsiniz.
5. Dil gelişimini teşvik etmek: Çocuğun dil becerilerini geliştirmeye yönelik aktivitelere evde de yer verebilirsiniz.
6. Foto albüm hazırlama: 
Bu sayede çocukların her dönemini foto albüm şeklinde onlarla paylaşabilir, gelecekte hatıralarını daha iyi kavramalarına yardımcı olabilirsiniz.
7. Motivasyon: Her fırsatta başarıyla tamamladıkları her çalışmadan .zevk duymalarını sağlamayı amaçlamanız gerekmektedir. Nitelikli bir iş yaptıklarında bunları takdir edip dikkate aldığınızda
çocuğunuzun motivasyonu da artacaktır.

Okul öncesinde eğitim teknolojilerinden ve uygulamalarından nasıl yararlanılıyor?
Okul öncesi eğitimde eğitim teknolojileri ve uygulamaları, çocukların öğrenme deneyimlerini zenginleştirmek ve gelişimlerine destek olmak için kullanılmaktadır. İşte okul öncesi eğitimde yaygın olarak kullanılan bazı eğitim teknolojileri ve uygulamaları:
1. E-Kitaplar: Elektronik kitaplar, interaktif özellikleri sayesinde çocuklara daha etkileşimli bir okuma deneyimi sunar.
2. E-Öğrenme Oyunları: Tablet veya bilgisayar gibi cihazlarda kullanılabilen e-öğrenme oyunları çocukların matematik, dil, mantık vb. alanlardaki becerilerini geliştirebilir.
3. Etkileşimli Tahta (Akıllı Tahta): Okullarda sınıf ortamında kullanılabilen akıllı tahtalar ile interaktif dersler sunulabilir.
4. Müzik Uygulamalar: Söyleyerek, dinleyerek müzik aletlerinden keyif alarak zaman geçirebilirsiniz.
5. Blok Programlama Oyunları: Çocukların problem çözme yeteneklerini ve mantık düşünmelerini desteklemek amacıyla blok programlama oyunları kullanılır.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMU SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Okul öncesi eğitim kurumları seçerken aşağıdaki faktörlere dikkat etmek önemlidir:
1. Eğitim Felsefesi ve Programı: Kurumun eğitim felsefesi ve programı çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde olmalıdır.
2. Nitelikli Öğretmenler: Çocukların iyi bir eğitim alabilmesi için nitelikli öğretmenlerin bulunduğu bir kurum seçmek önemlidir.
3. Uygun Ortam ve Donanım: Okulda çocukların güvenli, temiz ve uygun ortamlarda oyun oynaması için yeterli alan olmalıdır. Ayrıca, okulun donanımının da çocukların gelişimi için uygun olduğuna dikkat edilmelidir.
4. Kültürel Çeşitlilik: 
Çocukların başka kültürleri tanımaları ve kabul etmeleri için erken yaşta farklı kültürlere maruz kalmaları önemlidir.
5. İletişim Kanalları: Okulla iletişimin kolay olduğu bir kurumu tercih etmek önemlidir. Kurum yönetimi ile sürekli iletişim halinde olabilmek veya düzenli olarak toplantılara katılıp bilgi almak önemlidir.
6. Referans Kontrolü: Başka velilerden veya mevcut öğrenci ailelerinden referans almak, kurum hakkında daha fazla bilgi sahibi olmanızı sağlayabilir.
7. Fiyatlandırma Politikası: Ebeveyn olarak bütçenizi de göz önünde bulundurmanız gerekmektedir ancak sadece okul ücretleri üzerinden değil "değer" üzerinden karar vermelisiniz. Bazı durumlarda ucuz olan okul ücretleri sizin istediği kalitede ebeveyn-öğrenci memnuniyetini sağlamayabilir, buna dikkat etmelisiniz.
Tüm bu faktörleri gözeterek yapılan araştırma sonrasında en uygun okul öncesi eğitim kurumunu seçebilirsiniz.

 


Son Güncelleme: Cumartesi, 04 May 2024 14:46

Gösterim: 523

Türkiye’nin nesilden nesile devredilerek yenilenen köklü eğitim kurumu Sevinç Eğitim Kurumları Türk eğitim sistemini ileri seviyeye taşıyacak bir açılım başlattı. Sevinç Eğitim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Boy 38 yıldır istikrarlı bir şekilde büyüyen ve gelişen markanın Türkiye’ye açılım hedeflerini ve eğitime getirecekleri yeni soluğun heyecanını artı eğitim’e anlattı.

mehmet_boy_nisan_2024Boy, “Sadece öğrencilere ve eğitimcilere değil, ilkelerimizle uyumlu yatırımcılara da kapılarımızı araladığımızı gösteren eğitim kataloglarını ve yatırımcı kitapçığını, Sevinç Eğitim Kurumları Pazarlama biriminin ve Genel Müdürlük ekibinin özverili çalışmaları sayesinde Türkiye genelindeki 13 bin adrese kurum markalı kutular içinde 3 gün gibi kısa bir sürede ulaştırmayı başardık” diye konuştu.

İlkeli eğitim anlayışıyla 38 yıldır istikrarlı şekilde eğitim modelini yenileyen Sevinç Eğitim Kurumları, kurum kimliğini bütün Türkiye’ye yaymayı hedefleyen yeni açılım kararı aldı.
1986 yılında Bakırköy’de dershane olarak başladığı yolculuğu, bugün İstanbul’da birden fazla şubesiyle sürdüren Sevinç Eğitim Kurumlarının, kısa sürede güvenilir ve köklü bir eğitim kurumu olarak Türkiye eğitimine yön veren çatılardan biri haline geldiğini ifade eden Sevinç Eğitim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Boy, büyüme serüvenindeki ana etkenin hızlı değişimlere ayak uydurma gereksinimi olduğunu belirtiyor. Kurumun, özellikle son yıllarda sınav sisteminde yapılan değişikliklerin oluşturduğu olumsuz koşulları ortadan kaldıran hedefe yönelik ve nitelikli eğitim metotlarını İstanbul dışına dağıtma hedeflerinden ise şu şekilde bahsediyor: “1986 yılında çağdaş eğitim anlayışıyla başladığımız yolculuğun bugün nesilden nesile aktarılan 3. kuşağını sürdürüyor ve başlangıçta çıktığımız ana ilkelerden ayrılmadan hedeflerimizi sürekli güncelliyoruz. Sektördeki çevik ve yenilikçi adımlarımız sayesinde sahip olduğumuz kolej, kurs ve anaokulu kimliklerini hem geleneksel değerleri hem de uluslararası gelişmeleri takip ederek en doğru şekilde ilerletiyoruz. Eğitimci aile geçmişinin de getirdiği bilgi birikimi ve ahlak ile ilerlerken bugün, özellikle İstanbul eğitiminde fark yaratan önemli bir konumda bulunuyoruz. Bu nedenle bu modern modeli Türkiye’nin diğer büyük şehirlerine de götürerek Sevinç kalitesini daha geniş bir alana ulaştırmak istiyoruz.”

sevinc_nisan_2024SEVİNÇ’İN NİTELİKLİ EĞİTİM STANDARTLARI BÜYÜME EŞİĞİNDE
Sevinç Eğitim Kurumları olarak Türkiye açılımı için ne gibi hamleler yaptınız?
Sevinç çatısı olarak yaklaşık 1 senedir her alanda kendimizi güncelliyor ve büyük çaplı bir açılıma hazırlanıyorduk. Harcadığımız yoğun emekler sonucu aldığımız bu kararı destekleyecek şekilde kolej, kurs ve anaokulu eğitim modellerini bütün detaylarıyla anlatan üç ayrı katalog hazırladık. Her biri uzun ve titiz çalışmalar sonucu ortaya çıkan tanıtım kataloglarında, uyguladığımız eğitime fark getiren teknikleri ve kullandığımız nitelikli sistemleri vurguladık. Ayrıca prensiplerimizle bağdaşan girişimcilere ulaşmak için özel olarak yatırımcılara hitap eden bir kitapçık da hazırladık. Bu kitapçıkta ise Sevinç franchise sistemine dahil olmanın yatırımcılara sağladığı avantajları detaylı şekilde ele aldık.
Sadece öğrencilere ve eğitimcilere değil, ilkelerimizle uyumlu yatırımcılara da kapılarımızı araladığımızı gösteren eğitim kataloglarını ve yatırımcı kitapçığını, Sevinç Eğitim Kurumları Pazarlama biriminin ve Genel Müdürlük ekibinin özverili çalışmaları sayesinde Türkiye genelindeki 13 bin adrese kurum markalı kutular içinde kargoladık. Sevinç olarak, sadece 3 gün gibi kısa bir sürede gerçekleşen bu çalışmanın tam olarak planladığımız gibi ilerlemiş olmasının gururunu yaşıyoruz.

SEVİNÇ’Lİ OLMAK İSTEYEN KİŞİ VE KURUMLARI TİTİZLİKLE DEĞERLENDİRİYORUZ
Yaptığınız bu çalışmanın sonuçlarını bizimle paylaşmak ister misiniz?
Türkiye’ye açılımın Sevinç Eğitim Kurumları adına taşıdığı anlam oldukça büyük. Çünkü yürüttüğümüz kataloglama ve kargolama sürecinin ardından Türkiye’de faaliyet gösteren tüm özel öğretim kolej, kurs ve anaokuluna ulaşmayı başardık. Bunun sonucunda sahip olduğumuz kendini kanıtlamış, modern ve karizmatik eğitim modeli ile tüm Türkiye’den yoğun ilgi gördük. Yaptığımız başarılı iletişim çalışmalarının ardından Türkiye’nin dört bir yanından franchise başvurusu almaya başladık. Şu an ise Sevinç’li olmak isteyen kişi ve kurumları titizlikle değerlendirme, kurum prensiplerimizi en iyi şekilde taşıyacak adayları belirleme aşamasındayız.

DAHA FAZLA ÖĞRENCİYE NİTELİKLİ EĞİTİM SUNMAYI HEDEFLİYORUZ
Açılım hedeflerini kısaca özetleyebilir misiniz?
Sevinç Eğitim Kurumları olarak Türkiye açılımıyla birlikte eğitim sektöründe yeni bir çığır açmaya ve uzun süredir hedeflediğimiz eğitimde fırsat eşitliğini tekrar gündeme getirmeye hazırlanıyoruz. Nesillerdir devam eden eğitimde mükemmeliyet ve kalite arayışını ülke geneline yayarak herkes için ulaşılabilir kılmayı ve bunun sonucunda çok daha fazla öğrenciye nitelikli eğitim sunmayı hedefliyoruz. Attığımız bu önemli adımın, Sevinç’li olarak geleceğe yatırım yapacak franchise şubelerimize eğitimde yenilikçi bakış açımızı aktaracak olmasından ötürü büyük heyecan duyuyoruz.

TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDAN FRANCHISE BAŞVURUSU ALIYORUZ
• Eğitimci aile geçmişinin de getirdiği bilgi birikimi ve ahlak ile ilerlerken bugün, özellikle İstanbul eğitiminde fark yaratan önemli bir konumda bulunuyoruz. Bu nedenle bu modern modeli Türkiye’nin diğer büyük şehirlerine de götürerek Sevinç kalitesini daha geniş bir alana ulaştırmak istiyoruz.
• Nesillerdir devam eden eğitimde mükemmeliyet ve kalite arayışını ülke geneline yayarak herkes için ulaşılabilir kılmayı ve bunun sonucunda çok daha fazla öğrenciye nitelikli eğitim sunmayı hedefliyoruz.
• Yürüttüğümüz kataloglama ve kargolama sürecinin ardından Türkiye’de faaliyet gösteren tüm özel öğretim kolej, kurs ve anaokuluna ulaşmayı başardık. Bunun sonucunda sahip olduğumuz kendini kanıtlamış, modern ve karizmatik eğitim modeli ile tüm Türkiye’den yoğun ilgi gördük.
• Sahip olduğumuz kendini kanıtlamış, modern ve karizmatik eğitim modeli ile tüm Türkiye’den yoğun ilgi gördük. Yaptığımız başarılı iletişim çalışmalarının ardından Türkiye’nin dört bir yanından franchise başvurusu almaya başladık.

> Sevinç Eğitim Kurumları Türkiye’ye Açılıyor!

Türkiye’nin nesilden nesile devredilerek yenilenen köklü eğitim kurumu Sevinç Eğitim Kurumları Türk eğitim sistemini ileri seviyeye taşıyacak bir açılım başlattı. Sevinç Eğitim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Boy 38 yıldır istikrarlı bir şekilde büyüyen ve gelişen markanın Türkiye’ye açılım hedeflerini ve eğitime getirecekleri yeni soluğun heyecanını artı eğitim’e anlattı.

mehmet_boy_nisan_2024Boy, “Sadece öğrencilere ve eğitimcilere değil, ilkelerimizle uyumlu yatırımcılara da kapılarımızı araladığımızı gösteren eğitim kataloglarını ve yatırımcı kitapçığını, Sevinç Eğitim Kurumları Pazarlama biriminin ve Genel Müdürlük ekibinin özverili çalışmaları sayesinde Türkiye genelindeki 13 bin adrese kurum markalı kutular içinde 3 gün gibi kısa bir sürede ulaştırmayı başardık” diye konuştu.

İlkeli eğitim anlayışıyla 38 yıldır istikrarlı şekilde eğitim modelini yenileyen Sevinç Eğitim Kurumları, kurum kimliğini bütün Türkiye’ye yaymayı hedefleyen yeni açılım kararı aldı.
1986 yılında Bakırköy’de dershane olarak başladığı yolculuğu, bugün İstanbul’da birden fazla şubesiyle sürdüren Sevinç Eğitim Kurumlarının, kısa sürede güvenilir ve köklü bir eğitim kurumu olarak Türkiye eğitimine yön veren çatılardan biri haline geldiğini ifade eden Sevinç Eğitim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Boy, büyüme serüvenindeki ana etkenin hızlı değişimlere ayak uydurma gereksinimi olduğunu belirtiyor. Kurumun, özellikle son yıllarda sınav sisteminde yapılan değişikliklerin oluşturduğu olumsuz koşulları ortadan kaldıran hedefe yönelik ve nitelikli eğitim metotlarını İstanbul dışına dağıtma hedeflerinden ise şu şekilde bahsediyor: “1986 yılında çağdaş eğitim anlayışıyla başladığımız yolculuğun bugün nesilden nesile aktarılan 3. kuşağını sürdürüyor ve başlangıçta çıktığımız ana ilkelerden ayrılmadan hedeflerimizi sürekli güncelliyoruz. Sektördeki çevik ve yenilikçi adımlarımız sayesinde sahip olduğumuz kolej, kurs ve anaokulu kimliklerini hem geleneksel değerleri hem de uluslararası gelişmeleri takip ederek en doğru şekilde ilerletiyoruz. Eğitimci aile geçmişinin de getirdiği bilgi birikimi ve ahlak ile ilerlerken bugün, özellikle İstanbul eğitiminde fark yaratan önemli bir konumda bulunuyoruz. Bu nedenle bu modern modeli Türkiye’nin diğer büyük şehirlerine de götürerek Sevinç kalitesini daha geniş bir alana ulaştırmak istiyoruz.”

sevinc_nisan_2024SEVİNÇ’İN NİTELİKLİ EĞİTİM STANDARTLARI BÜYÜME EŞİĞİNDE
Sevinç Eğitim Kurumları olarak Türkiye açılımı için ne gibi hamleler yaptınız?
Sevinç çatısı olarak yaklaşık 1 senedir her alanda kendimizi güncelliyor ve büyük çaplı bir açılıma hazırlanıyorduk. Harcadığımız yoğun emekler sonucu aldığımız bu kararı destekleyecek şekilde kolej, kurs ve anaokulu eğitim modellerini bütün detaylarıyla anlatan üç ayrı katalog hazırladık. Her biri uzun ve titiz çalışmalar sonucu ortaya çıkan tanıtım kataloglarında, uyguladığımız eğitime fark getiren teknikleri ve kullandığımız nitelikli sistemleri vurguladık. Ayrıca prensiplerimizle bağdaşan girişimcilere ulaşmak için özel olarak yatırımcılara hitap eden bir kitapçık da hazırladık. Bu kitapçıkta ise Sevinç franchise sistemine dahil olmanın yatırımcılara sağladığı avantajları detaylı şekilde ele aldık.
Sadece öğrencilere ve eğitimcilere değil, ilkelerimizle uyumlu yatırımcılara da kapılarımızı araladığımızı gösteren eğitim kataloglarını ve yatırımcı kitapçığını, Sevinç Eğitim Kurumları Pazarlama biriminin ve Genel Müdürlük ekibinin özverili çalışmaları sayesinde Türkiye genelindeki 13 bin adrese kurum markalı kutular içinde kargoladık. Sevinç olarak, sadece 3 gün gibi kısa bir sürede gerçekleşen bu çalışmanın tam olarak planladığımız gibi ilerlemiş olmasının gururunu yaşıyoruz.

SEVİNÇ’Lİ OLMAK İSTEYEN KİŞİ VE KURUMLARI TİTİZLİKLE DEĞERLENDİRİYORUZ
Yaptığınız bu çalışmanın sonuçlarını bizimle paylaşmak ister misiniz?
Türkiye’ye açılımın Sevinç Eğitim Kurumları adına taşıdığı anlam oldukça büyük. Çünkü yürüttüğümüz kataloglama ve kargolama sürecinin ardından Türkiye’de faaliyet gösteren tüm özel öğretim kolej, kurs ve anaokuluna ulaşmayı başardık. Bunun sonucunda sahip olduğumuz kendini kanıtlamış, modern ve karizmatik eğitim modeli ile tüm Türkiye’den yoğun ilgi gördük. Yaptığımız başarılı iletişim çalışmalarının ardından Türkiye’nin dört bir yanından franchise başvurusu almaya başladık. Şu an ise Sevinç’li olmak isteyen kişi ve kurumları titizlikle değerlendirme, kurum prensiplerimizi en iyi şekilde taşıyacak adayları belirleme aşamasındayız.

DAHA FAZLA ÖĞRENCİYE NİTELİKLİ EĞİTİM SUNMAYI HEDEFLİYORUZ
Açılım hedeflerini kısaca özetleyebilir misiniz?
Sevinç Eğitim Kurumları olarak Türkiye açılımıyla birlikte eğitim sektöründe yeni bir çığır açmaya ve uzun süredir hedeflediğimiz eğitimde fırsat eşitliğini tekrar gündeme getirmeye hazırlanıyoruz. Nesillerdir devam eden eğitimde mükemmeliyet ve kalite arayışını ülke geneline yayarak herkes için ulaşılabilir kılmayı ve bunun sonucunda çok daha fazla öğrenciye nitelikli eğitim sunmayı hedefliyoruz. Attığımız bu önemli adımın, Sevinç’li olarak geleceğe yatırım yapacak franchise şubelerimize eğitimde yenilikçi bakış açımızı aktaracak olmasından ötürü büyük heyecan duyuyoruz.

TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDAN FRANCHISE BAŞVURUSU ALIYORUZ
• Eğitimci aile geçmişinin de getirdiği bilgi birikimi ve ahlak ile ilerlerken bugün, özellikle İstanbul eğitiminde fark yaratan önemli bir konumda bulunuyoruz. Bu nedenle bu modern modeli Türkiye’nin diğer büyük şehirlerine de götürerek Sevinç kalitesini daha geniş bir alana ulaştırmak istiyoruz.
• Nesillerdir devam eden eğitimde mükemmeliyet ve kalite arayışını ülke geneline yayarak herkes için ulaşılabilir kılmayı ve bunun sonucunda çok daha fazla öğrenciye nitelikli eğitim sunmayı hedefliyoruz.
• Yürüttüğümüz kataloglama ve kargolama sürecinin ardından Türkiye’de faaliyet gösteren tüm özel öğretim kolej, kurs ve anaokuluna ulaşmayı başardık. Bunun sonucunda sahip olduğumuz kendini kanıtlamış, modern ve karizmatik eğitim modeli ile tüm Türkiye’den yoğun ilgi gördük.
• Sahip olduğumuz kendini kanıtlamış, modern ve karizmatik eğitim modeli ile tüm Türkiye’den yoğun ilgi gördük. Yaptığımız başarılı iletişim çalışmalarının ardından Türkiye’nin dört bir yanından franchise başvurusu almaya başladık.

Son Güncelleme: Salı, 23 Nisan 2024 13:44

Gösterim: 450

Saliha YÜCEL - Anaokulu Koordinatörü / Dilek CAMBAZOĞLU - CEO – Girne Koleji
 

saliha_yucel_dilek_cambazoglu“Milli Eğitim programındaki kazanım ve hedeflerin yanı sıra 21. Yüzyıl yetkinliklerini ve bu yüzyılın becerilerini temel alarak eklektik bir okul öncesi programı uyguluyoruz. Her ay üzerinde durduğumuz farklı bir tema ile öğrencilerimizin merakını merkeze koyuyoruz ve onların sorular sorarak, araştırmalar yaparak, gözlemleyerek, öğrendiklerini değerlendirerek sonuca ulaşmalarını hedefliyoruz.” 


Okul öncesi kademesinde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz? Bu modeli nasıl belirlediniz?

Okul öncesi dönem çocukların temel alışkanlıkları kazandığı ve dünyayı keşfetmeye çalıştıkları sihirli zamanlardır. Öğrenmenin en yoğun olduğu, ileriki yaşamlarında ihtiyaç duyacakları becerileri kazanmaya başladıkları için kritik bir öneme sahiptir. Bu yüzden okul öncesi programımızda öğrencilerimizin yaşamlarında ihtiyaç duyacakları sosyal, duyuşsal ve devinimsel becerilere yer veriyoruz.

Milli Eğitim programındaki kazanım ve hedeflerin yanı sıra21. Yüzyıl yetkinliklerini ve bu yüzyılın becerilerini temel alarak eklektik bir okul öncesi programı uyguluyoruz. Her ay üzerinde durduğumuz farklı bir tema ile öğrencilerimizin merakını merkeze koyuyoruz ve onların sorular sorarak, araştırmalar yaparak, gözlemleyerek, öğrendiklerini değerlendirerek sonuca ulaşmalarını hedefliyoruz. Böylece öğrencilerimiz sınıfın birer öznesi olarak kendi öğrenme sorumluklarını alıyorlar.

Diğer taraftan uyguladığımız yaşam becerileri, erken okur yazarlık çalışmaları, anadil etkinlikleriyle öğrencilerimizin ilkokula başlarken bağımsız davranabilmelerini, kendilerine güven duymalarını, doğru ve farklı yollarla iletişim kurabilmelerini, sorumluluk almalarını, kendi haklarını korumalarını ve başkalarının haklarına saygı göstermelerini sağlıyoruz.


YARIM GÜN İNGİLİZCE PROGRAMI UYGULANIYOR
Okul öncesinde yabancı dil eğitiminin oldukça önemli olduğunu biliyoruz. Bu çerçevede kurumunuzdaki yabancı dil uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Yabancı dil eğitimi okul öncesi programımızda önemli bir yer tutuyor. Çünkü Girne Koleji’nde öğrencilerimizin yaratıcı bakış açısına sahip, evrensel değerleri bilen birer dünya vatandaşı olmalarını hedefliyoruz. Bununla birlikte yabancı dil eğitimi dil öğrenme yeteneğinin en yüksek olduğu dönemde yani okul öncesinde başlarsa dil öğreniminin yanında çocuğun kültürel farkındalığını geliştirir, beyin gelişimini destekler ve ileriki yaşlarda dil öğrenme kapasitesini artırır.

Okul öncesinde uyguladığımız yarım gün İngilizce programı (Half Day English Programme) ile öğrencilerimizin yabancı dili oyunlarla eğlenceli bir şekilde edinmelerini hedefliyoruz. Sözel iletişimde farklı dillerin de olduğunu fark eden, hedef dili oyunlarına ve konuşmalarına dahil eden öğrencilerimiz bu dili sünger gibi çekerler ve hızlı bir öğrenme serüveni yaşayarak ikinci yabancı dili de öğrenmeye istekli bir hale gelirler. İngilizcenin ardından ikinci yabancı dilinde öğrenildiği durumunda yaratıcılığın, eleştirel düşünme becerilerinin ve zihnin esnekliğinin önemli ölçüde arttığını rahatlıkla ifade edebiliriz. Ayrıca çocuklar yabancı dil öğrenmeye ne kadar erken başlarsa hedef dildeki telaffuzları da o kadar çok benimseyebileceğini ve yeni sesler çıkarabileceğini unutmamalıyız.

Girne Koleji’nin yabancı dil programının bir diğer yapı taşını ise ‘Oracy’ yaklaşımı oluşturur. Okullarımızda çift dilde konuşmanın yanı sıra aktif dinleme, çift dilde iletişim kurma becerisi, öğrenme sürecinin temel bir parçası olarak görülür. Yabancı dil ve okul öncesi öğretmenlerimizin sınıflarda aktif rol alarak birlikte uyguladıkları oracy etkinlikleri bir davranış bilinci olarak programda yer alır.

 

Okul öncesinde öğretmenler hangi niteliklere sahip olmalı? Türkiye’de okul öncesi öğretmenlerinin aldığı eğitimler kurumların bu alandaki ihtiyaçlarını karşılayabiliyor mu?

Okul öncesi öğretmenleri sorumlu olduğu yaş grubunun özelliklerine hakim, alan bilgisi geniş, dikkat ve gözlem yanı güçlü, yaratıcı, üretken, duyarlı, organize etme becerisi yüksek, hoşgörülü, dış görünüşü ve tavırları ile örnek olacak nitelikte olmalıdır. Okul öncesi öğretmenleri sorumlu oldukları yaş gruplarının çok küçük olmaları sebebiyle sürekli sınıfta ya da sınıfa yakın alanlarda bulunmak, düzenli aralıklarla ve ihtiyaç dahilinde velilerle iletişim halinde olmak, hafta içi yapılacak etkinlikleri organize etmek ve çalışmaları tamamlamak durumundadır.

Girne Koleji’nde görev yapan okul öncesi öğretmenlerimiz de bu etkenler doğrultusunda uyumlu, ekip çalışma becerisi yüksek, öğrenmeye ve gelişmeye açık, hızlı organize olan kişilerden oluşmaktadır.

Türkiye’deki yükseköğretim kurumları öğretmenleri lisans sürecinde gerekli donanımlara sahip bir şekilde mezun etmektedir. Biz Girne Koleji olarak kendimizde özgü bir eğitim programı uyguladığımız için birlikte yol aldığımız öğretmenlerimizin hem kurum kültürümüzle ilgili hem de son yıllarda gelişen eğitim programlarını üniversitemiz aracılığıyla ve sıklıkla düzenlediğimiz eğitim içerikleri ile sağlıyoruz. Her yıl tekrarlanan eğitimlerimiz olmakla beraber sene içinde değişebilen ve ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda düzenlediğimiz eğitimlerimiz de öğretmen akademilerimizde yer almaktadır.

 

Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?

Çocuğun yaşamının ilk yıllarında en etkili kişiler, ailesidir. Okul öncesi eğitim kurumuna başlamadan önce ve başladıktan sonra aileye düşen görev ve sorumlulukları aşağıdaki başlıklar ile açıklayabiliriz.
* Sorumluluk Kazandırma:Çocuklara sosyal olarak kabul edilebilir davranışları öğretmek, olumlu model olmak ve doğrudan yönlendirmeler yaparak onların kültürel ve sosyal normlara göre davranmayı öğrenmelerine yardımcı olmak ailelere düşen görevler arasındadır.
* Uygun Ev Ortamı: Erken çocukluk döneminde ev ortamında, sevgi ve güven içerisinde sunulan zihinsel uyarıcılar çocuğun çok yönlü gelişimine temel oluşturur. Ev ortamının çocukların gelişim düzeylerine ve amaçlarına göre sağlıklı, güvenli ve ilgi çekici bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Kaza olasılıklarını giderici önlemlerin alındığı, çocukların gereksinimlerinin karşılanmasını engelleyecek kısıtlama ve aksaklıkların olmadığı, çocukların özgürce oynayıp çalıştıkları ortamlar çocukların bilişsel, sosyal ve duygusal gelişiminin en üst düzeyde desteklenebilmesi için şarttır.
* Model Olma: Okul öncesi eğitim döneminde çocuklar taklit etme eğilimindedir. Bu taklit etme eğilimine, en sık gördüğü ailesini taklit ederek başlar. Onlarla girdiği etkileşim sonunda kazandığı davranış kalıplarını pekiştirerek kalıcılaştırması, etkileşim alanlarını genişletmesi için anaokulları kaçınılmaz birer paylaşım alanıdır. Çocuk aile içinde temel kazanımları öğrenirken bunları pekiştirme fırsatını da okul öncesi eğitim kurumlarında bulmaktadır.
* Okul ve Öğretmen ile İş Birliği Yapma: Çocuğun ilk yaşamında öğrendiği deneyimleri yansıttığı ve yaşıtlarıyla ilk sosyal etkileşime girdiği yerler anaokullarıdır. Okulda düzenlenen etkinliklere katılmak, çocuğun öğretmeniyle düzenli iletişim kurmak ailenin de okul düzenine alışmasını kolaylaştıracaktır. Bununla birlikte çocuk ailesi tarafından okula hazırlanmalı, okula karşı olumlu tutum geliştirmesi konusunda desteklenmelidir. 


OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ZORUNLU OLMALI
Sizce ülkemizde okul öncesi eğitiminde karşılaşılan temel sorunlar nelerdir? Bunlarla ilgili çözüm önerileriniz neler?
Okul öncesi eğitime verilen önemin, ülkemizde giderek yaygınlaşması ile birlikte henüz zorunlu hale getirilmemiştir. Bireyin yaşamında oldukça önemli bir yer tutan okul öncesi eğitimin önemi tüm dünyada kabul edilmiş bir gerçektir. Yapılan araştırmalar okul öncesi eğitim alan çocukların almayanlara kıyasla, bilişsel gelişiminin daha ileride olduğunu, ilkokula hazır bulunuşluklarının yüksek olduğunu, daha kolay uyum sağladıklarını ve okul başarılarının daha yüksek olduğunu, sosyal ve duygusal, sözel, zihinsel ve fiziksel gelişim açısından daha yetkin olduklarını, başkalarının duygularını tanıyarak empati kurmayı öğrendiklerini, sorunlarla başa çıkma konusunda daha başarılı olduklarını ve daha üretken, daha yaratıcı olduklarını göstermiştir. Bu sebeple okul öncesi okul öncesi eğitim ciddiye alınmalıdır ve kesinlikle zorunlu hale getirilmelidir.

Ülkenin farklı yerlerinde ve farklı koşullardaki çocukların ihtiyaçlarına yönelik nitelikli okul öncesi eğitim kurumlarının sayılarının artırılması, var olan kurumlardaki fiziksel ve materyal eksikliğinin giderilmesi gerekmektedir.

Türkiye’de 3-5 yaş aralığındaki çocukların okul öncesi eğitime erişimini artırmak için anne-babaları teşvik edecek programlar oluşturulmalı, okul öncesi eğitim veren kurumlar yaygınlaştırılmalı, okul öncesi öğretmenlerinin mesleki gelişimine önem verilmelidir.

 

> ‘Okul öncesinde 21. yüzyıl becerilerini temel alan eklektik bir program uyguluyoruz’

Saliha YÜCEL - Anaokulu Koordinatörü / Dilek CAMBAZOĞLU - CEO – Girne Koleji
 

saliha_yucel_dilek_cambazoglu“Milli Eğitim programındaki kazanım ve hedeflerin yanı sıra 21. Yüzyıl yetkinliklerini ve bu yüzyılın becerilerini temel alarak eklektik bir okul öncesi programı uyguluyoruz. Her ay üzerinde durduğumuz farklı bir tema ile öğrencilerimizin merakını merkeze koyuyoruz ve onların sorular sorarak, araştırmalar yaparak, gözlemleyerek, öğrendiklerini değerlendirerek sonuca ulaşmalarını hedefliyoruz.” 


Okul öncesi kademesinde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz? Bu modeli nasıl belirlediniz?

Okul öncesi dönem çocukların temel alışkanlıkları kazandığı ve dünyayı keşfetmeye çalıştıkları sihirli zamanlardır. Öğrenmenin en yoğun olduğu, ileriki yaşamlarında ihtiyaç duyacakları becerileri kazanmaya başladıkları için kritik bir öneme sahiptir. Bu yüzden okul öncesi programımızda öğrencilerimizin yaşamlarında ihtiyaç duyacakları sosyal, duyuşsal ve devinimsel becerilere yer veriyoruz.

Milli Eğitim programındaki kazanım ve hedeflerin yanı sıra21. Yüzyıl yetkinliklerini ve bu yüzyılın becerilerini temel alarak eklektik bir okul öncesi programı uyguluyoruz. Her ay üzerinde durduğumuz farklı bir tema ile öğrencilerimizin merakını merkeze koyuyoruz ve onların sorular sorarak, araştırmalar yaparak, gözlemleyerek, öğrendiklerini değerlendirerek sonuca ulaşmalarını hedefliyoruz. Böylece öğrencilerimiz sınıfın birer öznesi olarak kendi öğrenme sorumluklarını alıyorlar.

Diğer taraftan uyguladığımız yaşam becerileri, erken okur yazarlık çalışmaları, anadil etkinlikleriyle öğrencilerimizin ilkokula başlarken bağımsız davranabilmelerini, kendilerine güven duymalarını, doğru ve farklı yollarla iletişim kurabilmelerini, sorumluluk almalarını, kendi haklarını korumalarını ve başkalarının haklarına saygı göstermelerini sağlıyoruz.


YARIM GÜN İNGİLİZCE PROGRAMI UYGULANIYOR
Okul öncesinde yabancı dil eğitiminin oldukça önemli olduğunu biliyoruz. Bu çerçevede kurumunuzdaki yabancı dil uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Yabancı dil eğitimi okul öncesi programımızda önemli bir yer tutuyor. Çünkü Girne Koleji’nde öğrencilerimizin yaratıcı bakış açısına sahip, evrensel değerleri bilen birer dünya vatandaşı olmalarını hedefliyoruz. Bununla birlikte yabancı dil eğitimi dil öğrenme yeteneğinin en yüksek olduğu dönemde yani okul öncesinde başlarsa dil öğreniminin yanında çocuğun kültürel farkındalığını geliştirir, beyin gelişimini destekler ve ileriki yaşlarda dil öğrenme kapasitesini artırır.

Okul öncesinde uyguladığımız yarım gün İngilizce programı (Half Day English Programme) ile öğrencilerimizin yabancı dili oyunlarla eğlenceli bir şekilde edinmelerini hedefliyoruz. Sözel iletişimde farklı dillerin de olduğunu fark eden, hedef dili oyunlarına ve konuşmalarına dahil eden öğrencilerimiz bu dili sünger gibi çekerler ve hızlı bir öğrenme serüveni yaşayarak ikinci yabancı dili de öğrenmeye istekli bir hale gelirler. İngilizcenin ardından ikinci yabancı dilinde öğrenildiği durumunda yaratıcılığın, eleştirel düşünme becerilerinin ve zihnin esnekliğinin önemli ölçüde arttığını rahatlıkla ifade edebiliriz. Ayrıca çocuklar yabancı dil öğrenmeye ne kadar erken başlarsa hedef dildeki telaffuzları da o kadar çok benimseyebileceğini ve yeni sesler çıkarabileceğini unutmamalıyız.

Girne Koleji’nin yabancı dil programının bir diğer yapı taşını ise ‘Oracy’ yaklaşımı oluşturur. Okullarımızda çift dilde konuşmanın yanı sıra aktif dinleme, çift dilde iletişim kurma becerisi, öğrenme sürecinin temel bir parçası olarak görülür. Yabancı dil ve okul öncesi öğretmenlerimizin sınıflarda aktif rol alarak birlikte uyguladıkları oracy etkinlikleri bir davranış bilinci olarak programda yer alır.

 

Okul öncesinde öğretmenler hangi niteliklere sahip olmalı? Türkiye’de okul öncesi öğretmenlerinin aldığı eğitimler kurumların bu alandaki ihtiyaçlarını karşılayabiliyor mu?

Okul öncesi öğretmenleri sorumlu olduğu yaş grubunun özelliklerine hakim, alan bilgisi geniş, dikkat ve gözlem yanı güçlü, yaratıcı, üretken, duyarlı, organize etme becerisi yüksek, hoşgörülü, dış görünüşü ve tavırları ile örnek olacak nitelikte olmalıdır. Okul öncesi öğretmenleri sorumlu oldukları yaş gruplarının çok küçük olmaları sebebiyle sürekli sınıfta ya da sınıfa yakın alanlarda bulunmak, düzenli aralıklarla ve ihtiyaç dahilinde velilerle iletişim halinde olmak, hafta içi yapılacak etkinlikleri organize etmek ve çalışmaları tamamlamak durumundadır.

Girne Koleji’nde görev yapan okul öncesi öğretmenlerimiz de bu etkenler doğrultusunda uyumlu, ekip çalışma becerisi yüksek, öğrenmeye ve gelişmeye açık, hızlı organize olan kişilerden oluşmaktadır.

Türkiye’deki yükseköğretim kurumları öğretmenleri lisans sürecinde gerekli donanımlara sahip bir şekilde mezun etmektedir. Biz Girne Koleji olarak kendimizde özgü bir eğitim programı uyguladığımız için birlikte yol aldığımız öğretmenlerimizin hem kurum kültürümüzle ilgili hem de son yıllarda gelişen eğitim programlarını üniversitemiz aracılığıyla ve sıklıkla düzenlediğimiz eğitim içerikleri ile sağlıyoruz. Her yıl tekrarlanan eğitimlerimiz olmakla beraber sene içinde değişebilen ve ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda düzenlediğimiz eğitimlerimiz de öğretmen akademilerimizde yer almaktadır.

 

Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?

Çocuğun yaşamının ilk yıllarında en etkili kişiler, ailesidir. Okul öncesi eğitim kurumuna başlamadan önce ve başladıktan sonra aileye düşen görev ve sorumlulukları aşağıdaki başlıklar ile açıklayabiliriz.
* Sorumluluk Kazandırma:Çocuklara sosyal olarak kabul edilebilir davranışları öğretmek, olumlu model olmak ve doğrudan yönlendirmeler yaparak onların kültürel ve sosyal normlara göre davranmayı öğrenmelerine yardımcı olmak ailelere düşen görevler arasındadır.
* Uygun Ev Ortamı: Erken çocukluk döneminde ev ortamında, sevgi ve güven içerisinde sunulan zihinsel uyarıcılar çocuğun çok yönlü gelişimine temel oluşturur. Ev ortamının çocukların gelişim düzeylerine ve amaçlarına göre sağlıklı, güvenli ve ilgi çekici bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Kaza olasılıklarını giderici önlemlerin alındığı, çocukların gereksinimlerinin karşılanmasını engelleyecek kısıtlama ve aksaklıkların olmadığı, çocukların özgürce oynayıp çalıştıkları ortamlar çocukların bilişsel, sosyal ve duygusal gelişiminin en üst düzeyde desteklenebilmesi için şarttır.
* Model Olma: Okul öncesi eğitim döneminde çocuklar taklit etme eğilimindedir. Bu taklit etme eğilimine, en sık gördüğü ailesini taklit ederek başlar. Onlarla girdiği etkileşim sonunda kazandığı davranış kalıplarını pekiştirerek kalıcılaştırması, etkileşim alanlarını genişletmesi için anaokulları kaçınılmaz birer paylaşım alanıdır. Çocuk aile içinde temel kazanımları öğrenirken bunları pekiştirme fırsatını da okul öncesi eğitim kurumlarında bulmaktadır.
* Okul ve Öğretmen ile İş Birliği Yapma: Çocuğun ilk yaşamında öğrendiği deneyimleri yansıttığı ve yaşıtlarıyla ilk sosyal etkileşime girdiği yerler anaokullarıdır. Okulda düzenlenen etkinliklere katılmak, çocuğun öğretmeniyle düzenli iletişim kurmak ailenin de okul düzenine alışmasını kolaylaştıracaktır. Bununla birlikte çocuk ailesi tarafından okula hazırlanmalı, okula karşı olumlu tutum geliştirmesi konusunda desteklenmelidir. 


OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ZORUNLU OLMALI
Sizce ülkemizde okul öncesi eğitiminde karşılaşılan temel sorunlar nelerdir? Bunlarla ilgili çözüm önerileriniz neler?
Okul öncesi eğitime verilen önemin, ülkemizde giderek yaygınlaşması ile birlikte henüz zorunlu hale getirilmemiştir. Bireyin yaşamında oldukça önemli bir yer tutan okul öncesi eğitimin önemi tüm dünyada kabul edilmiş bir gerçektir. Yapılan araştırmalar okul öncesi eğitim alan çocukların almayanlara kıyasla, bilişsel gelişiminin daha ileride olduğunu, ilkokula hazır bulunuşluklarının yüksek olduğunu, daha kolay uyum sağladıklarını ve okul başarılarının daha yüksek olduğunu, sosyal ve duygusal, sözel, zihinsel ve fiziksel gelişim açısından daha yetkin olduklarını, başkalarının duygularını tanıyarak empati kurmayı öğrendiklerini, sorunlarla başa çıkma konusunda daha başarılı olduklarını ve daha üretken, daha yaratıcı olduklarını göstermiştir. Bu sebeple okul öncesi okul öncesi eğitim ciddiye alınmalıdır ve kesinlikle zorunlu hale getirilmelidir.

Ülkenin farklı yerlerinde ve farklı koşullardaki çocukların ihtiyaçlarına yönelik nitelikli okul öncesi eğitim kurumlarının sayılarının artırılması, var olan kurumlardaki fiziksel ve materyal eksikliğinin giderilmesi gerekmektedir.

Türkiye’de 3-5 yaş aralığındaki çocukların okul öncesi eğitime erişimini artırmak için anne-babaları teşvik edecek programlar oluşturulmalı, okul öncesi eğitim veren kurumlar yaygınlaştırılmalı, okul öncesi öğretmenlerinin mesleki gelişimine önem verilmelidir.

 

Son Güncelleme: Salı, 23 Nisan 2024 14:17

Gösterim: 500

Elif Cebeciler - Sevinç Eğitim Kurumları Mali ve İdari İşler Direktörü  

elif_cebeciler_sevinc_koleji“Cam Tavan kavramı, kadınların iş dünyasında yüksek seviyelere ulaşmalarını engelleyen görünmez ancak güçlü engelleri ifade eder. Bu engeller, genellikle cinsiyet temelli ön yargılar, toplumsal beklentiler ve kurumsal yapılarla ilişkilidir. Kendi kurumumda ben bu durumla hiç karşılaşmadım, Sevinç Eğitim Kurumlarında 18 yıllık kariyerimde her zaman desteklendim ve şu anda da Mali ve İdari İşler Direktörü olarak kurumun üst düzey yöneticisi olarak görevime devam etmekteyim.”

İş dünyasında kadınların daha fazla yer almaya başladığı dönemdeyiz. İş dünyasında kadınların yarattığı farklar neler?
İş dünyasında kadınların daha fazla yer almaya başladığı dönemde bütün alanlarda olumlu değişiklikler ve katkıların olduğunu hep birlikte görmekteyiz. İş dünyasında kadınların organizasyonlara çeşitlilik ve farklı perspektifler kattığını düşünüyorum. Farklı bakış açılarına ve deneyimlere sahip kişilerin bir araya gelmesi, daha yaratıcı ve inovatif çözümlerin ortaya çıkmasına olanak tanımakta, kadın liderler genellikle empati, işbirliği ve iletişim becerilerine vurgu yapmaktadır. Bu liderlik tarzları, daha etkili ekiplerin oluşturulmasına yardımcı olur. Ayrıca farklı liderlik stilleri organizasyonlara esneklik sağlayabilir. Kadın çalışan sayısı fazla olan kurum ve kuruluşlarda işverenlere daha geniş bir yetenek yelpazesi sunmakta ve en iyi yetenekleri keşfedilmesine de yardımcı olmaktadır. Kadınların iş dünyasındaki etkin rolünün çalışan memnuniyetini artırdığı da yıllardır gözlemlenen bir durumdur. Eşit fırsatlar ve adalet duygusu, çalışanların şirkete bağlılığını artırmaktadır. Kadın girişimcilerin ve liderlerin sayısındaki artışın yaratıcı ekonomiye katkıda bulunduğunu da vurgulamamız gerekir. Kadınların iş dünyasında daha fazla yer alması, farklı sektörlerde yeni fikirlerin ve projelerin ortaya çıkmasına olanak tanımakta ve kadının estetik, hoşgörü ve nezaketin timsali olmasının sürecin keyifle ilerlemesini sağladığını düşünmekteyim. Bununla birlikte cinsiyet eşitliği ve kadınların iş dünyasındaki başarılarını teşvik eden bir döngü oluşturduğunu düşünüyorum. 

CİNSİYET TEMELLİ ÖN YARGILAR AŞILMALI
Kadınların iş dünyasında karşılaştığı engeller “Cam Tavan” kavramıyla ifade ediliyor. Kadınların iş yaşamında karşılaştığı engeller neler? Kendi deneyimlerinizden yola çıkarak değerlendirme yapabilir misiniz?
Evet "Cam Tavan" kavramı, kadınların iş dünyasında yüksek seviyelere ulaşmalarını engelleyen görünmez ancak güçlü engelleri ifade eder. Bu engeller, genellikle cinsiyet temelli ön yargılar, toplumsal beklentiler ve kurumsal yapılarla ilişkilidir. Kendi kurumumda ben bu durumla hiç karşılaşmadım, Sevinç Eğitim Kurumlarında 18 yıllık kariyerimde her zaman desteklendim ve daha iyi olmam için iş birliği halinde olduğumuz bir çalışma ortamı sunuldu bana. Kariyer hayatımda olumsuz etkilerle karşılaşmasam da maalesef sektörde daha genellememiz gerekirse iş dünyasında bu durumla karşılaşan hemcinslerim için süreci değerlendirmem daha doğru olacaktır.
Yaygın engellerden birinin cinsiyet temelli ön yargılar olduğunu düşünüyorum. Bu ön yargılar; kadınların liderlik yetenekleri, karar alma becerileri ve teknik bilgileri konusundaki yeteneklerinin sorgulandığı süreçlerdir. Oysaki yukarıda da konuştuğumuz gibi kadınların iş dünyasına esneklik, çeşitlilik ve farklı perspektifler kattığını düşünüyorum. Farklı bakış açılarına ve deneyimlere sahip kişilerin bir araya gelmesi, daha yaratıcı ve inovatif çözümlerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
Erkek meslektaşlarına kıyasla kariyerlerinde yükselme konusunda eşit fırsatlara sahip olamayabiliyorlar. Bu durum genel anlamda iş dünyasının bir sorunudur ancak artık bu durumun azaldığını ve hemcinslerimin iş dünyasında çok güçlü pozisyonlarda olduğunu görmekteyiz. Hem kadınlar hem erkekler için iş dünyasında olumsuz etkiler mutlaka vardır ancak ben Sevinç Eğitim Kurumları ailesinde her zaman desteklendim ve şu anda da Mali ve İdari İşler Direktörü olarak kurumun üst düzey yöneticisi olarak görevime devam etmekteyim. 

Eğitim sektörü kadınlar için hangi zorlukları barındırıyor? Eğitim dünyası kadın yeteneklerinden yeterince faydalanabiliyor mu?
Eğitim sektörü, kadınlar için zorluklar içeren bir alan olarak nitelendirilmemelidir; aksine kadınlar için en konforlu çalışma alanlarından biri eğitim sektörüdür. Sevinç Eğitim Kurumlarında görev yapan ve uzun yıllardır emek veren öğretmenlerimizin bu sektörde fazlasıyla mutlu olduklarına şahit oluyorum. Bu durum kurumum adına büyük bir memnuniyet kaynağıdır. 

GELECEK NESİLLER İÇİN İLHAM KAYNAĞI OLABİLİRLER
Eğitimde kadın yönetici olmanın kolay ve zor yanları neler?
Eğitimde kadın yönetici olmanın çoğunlukla kolay yanları bulunsa da zorluklarına da değinmek gerekir. Kadınlar, genellikle eğitim ortamlarında liderlik ve iletişim becerilerine sahip oldukları için bu yeteneklerini yönetici pozisyonlarında avantajlı bir şekilde kullanabilmektedirler. Ayrıca öğrenci ve öğretmenlerle daha yakın bir ilişki kurma konusunda doğal bir eğilime sahip olmaları, eğitim ortamlarında daha sağlıklı bir çalışma atmosferi yaratmalarına olanak tanımaktadır. Genç kadın eğitimciler ve öğrenciler için mentorluk yapma ve rol model olma konusunda etkili olabilirler, gelecek nesiller için ilham kaynağı olabilirler.
Ancak bu süreçte kadın yöneticiler ve öğretmenler aile sorumlulukları ile iş sorumlulukları arasında denge kurmakta zorlanabilirler. Özellikle eğitim sektöründe dönemsel yoğunluklar ve özel günlerde çalışma ihtiyacı, bu dengeyi zorlaştırabilmektedir. Bu zorlukların genellikle kısa vadeli olduğunu belirtmek önemlidir. Bahsedilen süreç diğer sektörlerde yılın tamamını kapsarken bizim sektörümüzde genellikle özel zamanlarda yaşanmaktadır. 

Eğitim sektöründe kadın yönetici ağırlığı artarken kadın girişimci sayısı neden az? Sektörde girişimci kadın sayısını artırmak için neler yapılmalı?
Kadın yönetici ağırlığının artmasına rağmen kadın girişimci sayısının neden az olduğu çeşitli faktörlere dayanabilir. Toplumsal cinsiyet normları ve beklentileri, kadınların girişimci olma konusundaki kararlarını etkileyebilir. Girişimcilik genellikle riskli olarak algılanabilir ve bu, kadınları daha güvenli görünen kariyer yollarına yönlendirebilir. Bu güvenli yollardan en popüler olanı aslında eğitim sektörüdür, ki yukarıda birden fazla olumlu sebebini belirtmiştik.
Kadın girişimcilerin sayısını artırmak için, mentorluk ve ağ oluşturma önemlidir. Girişimcilikle ilgili deneyimi olan kadınların genç girişimcilere rehberlik etmeleri ve destek vermeleri, girişimcilik ekosistemini güçlendirebileceğini düşünüyorum. Kadınların girişimcilik konusundaki potansiyellerini fark etmeleri ve toplumun genelinde girişimcilikle ilgili olumlu bir kültürün oluşturulması için toplumsal değişim ve farkındalık önemlidir. 

EŞİT FIRSATLAR İÇİN MÜCADELE EDİN
Eğitim sektöründe ve iş yaşamında yönetici olmak isteyen kadınlara tavsiyeleriniz neler olur?
Eğitim sektörü ve iş dünyasında yönetici olmak isteyen hemcinslerime yönelik tavsiyelerim var: Kendinizi sürekli olarak geliştirin. Eğer eğitim sektöründe veya iş dünyasında yönetici olmayı hedefliyorsanız, sektördeki gelişmeleri takip edin ve yeni beceriler kazanmaya odaklanın. Aynı zamanda liderlik yeteneklerinizi geliştirmeye önem verin. İş yaşamında etkili olmanın bir yolu, güçlü bir profesyonel ağa sahip olmaktır. Sektör içi etkinliklere katılın, iş dünyasıyla ilgili topluluklara üye olun ve mentörlük ilişkileri kurun. Kendi değerinizi bilmek ve ona inanmak önemlidir; başkalarının sizi nasıl gördüğü değil, kendinizi mutlu ve güvende hissettiğiniz çalışma alanlarında bulunmaya özen gösterin. Kendinize güveninizi artırın ve başarılarınızı öne çıkarın.
Farklı liderlik stillerini anlamaya çalışın ve kendinize uygun olanı bulun. Empati, işbirliği ve etkili iletişim gibi liderlik özelliklerinizi geliştirmeye odaklanın. İlerleme ve başarı genellikle girişkenlik ve risk alma yeteneğiyle ilişkilidir. Yeni fırsatları keşfedin, proje liderliği üstlenin ve konfor alanınızı genişletin.
İş yaşamında cinsiyet eşitliği konusunda farkındalığı artırın ve eşit fırsatlar için mücadele edin. Eğitim sektöründe ve iş yaşamında yönetici olmak isteyen kadınlar genellikle aile sorumlulukları ile başa çıkmak zorunda kalabilir. İyi bir iş ve aile dengesi kurmak için planlama yapın ve destek sistemleri oluşturun. Ekip üyelerinizle bağlantı kurun, geri bildirim alın ve verin, açık iletişim kurarak takımınızla güçlü bir ilişki oluşturun.
Kariyerinizde ilerleme fırsatlarını değerlendirirken cinsiyet eşitliği ve çeşitlilik konusuna odaklanan şirketlere yönelin. Sizi destekleyen ve potansiyelinizi tanıyan bir iş ortamı seçmek önemlidir. Bu konuda kendimi şanslı görüyorum; Sevinç ailesinde mutlu olmamın en büyük ispatı, 18 yıldır bu ailenin bir üyesi olmamdan anlaşılmaktadır diye düşünüyorum.
Yönetici pozisyonlarına yükselmeye çalışırken kendi sağlığınıza ve kişisel yaşamınıza dikkat edin. Sürdürülebilir bir kariyer ve yaşam dengesi için kendinize bakım yapın. Unutmayın ki herkesin kariyer yolu farklıdır, bu nedenle kendi hedeflerinize ve değerlerinize uygun bir liderlik yolu izleyin.

 

> ‘Kadınlar iş dünyasına esneklik, çeşitlilik ve farklı perspektifler kazandırıyor’

Elif Cebeciler - Sevinç Eğitim Kurumları Mali ve İdari İşler Direktörü  

elif_cebeciler_sevinc_koleji“Cam Tavan kavramı, kadınların iş dünyasında yüksek seviyelere ulaşmalarını engelleyen görünmez ancak güçlü engelleri ifade eder. Bu engeller, genellikle cinsiyet temelli ön yargılar, toplumsal beklentiler ve kurumsal yapılarla ilişkilidir. Kendi kurumumda ben bu durumla hiç karşılaşmadım, Sevinç Eğitim Kurumlarında 18 yıllık kariyerimde her zaman desteklendim ve şu anda da Mali ve İdari İşler Direktörü olarak kurumun üst düzey yöneticisi olarak görevime devam etmekteyim.”

İş dünyasında kadınların daha fazla yer almaya başladığı dönemdeyiz. İş dünyasında kadınların yarattığı farklar neler?
İş dünyasında kadınların daha fazla yer almaya başladığı dönemde bütün alanlarda olumlu değişiklikler ve katkıların olduğunu hep birlikte görmekteyiz. İş dünyasında kadınların organizasyonlara çeşitlilik ve farklı perspektifler kattığını düşünüyorum. Farklı bakış açılarına ve deneyimlere sahip kişilerin bir araya gelmesi, daha yaratıcı ve inovatif çözümlerin ortaya çıkmasına olanak tanımakta, kadın liderler genellikle empati, işbirliği ve iletişim becerilerine vurgu yapmaktadır. Bu liderlik tarzları, daha etkili ekiplerin oluşturulmasına yardımcı olur. Ayrıca farklı liderlik stilleri organizasyonlara esneklik sağlayabilir. Kadın çalışan sayısı fazla olan kurum ve kuruluşlarda işverenlere daha geniş bir yetenek yelpazesi sunmakta ve en iyi yetenekleri keşfedilmesine de yardımcı olmaktadır. Kadınların iş dünyasındaki etkin rolünün çalışan memnuniyetini artırdığı da yıllardır gözlemlenen bir durumdur. Eşit fırsatlar ve adalet duygusu, çalışanların şirkete bağlılığını artırmaktadır. Kadın girişimcilerin ve liderlerin sayısındaki artışın yaratıcı ekonomiye katkıda bulunduğunu da vurgulamamız gerekir. Kadınların iş dünyasında daha fazla yer alması, farklı sektörlerde yeni fikirlerin ve projelerin ortaya çıkmasına olanak tanımakta ve kadının estetik, hoşgörü ve nezaketin timsali olmasının sürecin keyifle ilerlemesini sağladığını düşünmekteyim. Bununla birlikte cinsiyet eşitliği ve kadınların iş dünyasındaki başarılarını teşvik eden bir döngü oluşturduğunu düşünüyorum. 

CİNSİYET TEMELLİ ÖN YARGILAR AŞILMALI
Kadınların iş dünyasında karşılaştığı engeller “Cam Tavan” kavramıyla ifade ediliyor. Kadınların iş yaşamında karşılaştığı engeller neler? Kendi deneyimlerinizden yola çıkarak değerlendirme yapabilir misiniz?
Evet "Cam Tavan" kavramı, kadınların iş dünyasında yüksek seviyelere ulaşmalarını engelleyen görünmez ancak güçlü engelleri ifade eder. Bu engeller, genellikle cinsiyet temelli ön yargılar, toplumsal beklentiler ve kurumsal yapılarla ilişkilidir. Kendi kurumumda ben bu durumla hiç karşılaşmadım, Sevinç Eğitim Kurumlarında 18 yıllık kariyerimde her zaman desteklendim ve daha iyi olmam için iş birliği halinde olduğumuz bir çalışma ortamı sunuldu bana. Kariyer hayatımda olumsuz etkilerle karşılaşmasam da maalesef sektörde daha genellememiz gerekirse iş dünyasında bu durumla karşılaşan hemcinslerim için süreci değerlendirmem daha doğru olacaktır.
Yaygın engellerden birinin cinsiyet temelli ön yargılar olduğunu düşünüyorum. Bu ön yargılar; kadınların liderlik yetenekleri, karar alma becerileri ve teknik bilgileri konusundaki yeteneklerinin sorgulandığı süreçlerdir. Oysaki yukarıda da konuştuğumuz gibi kadınların iş dünyasına esneklik, çeşitlilik ve farklı perspektifler kattığını düşünüyorum. Farklı bakış açılarına ve deneyimlere sahip kişilerin bir araya gelmesi, daha yaratıcı ve inovatif çözümlerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
Erkek meslektaşlarına kıyasla kariyerlerinde yükselme konusunda eşit fırsatlara sahip olamayabiliyorlar. Bu durum genel anlamda iş dünyasının bir sorunudur ancak artık bu durumun azaldığını ve hemcinslerimin iş dünyasında çok güçlü pozisyonlarda olduğunu görmekteyiz. Hem kadınlar hem erkekler için iş dünyasında olumsuz etkiler mutlaka vardır ancak ben Sevinç Eğitim Kurumları ailesinde her zaman desteklendim ve şu anda da Mali ve İdari İşler Direktörü olarak kurumun üst düzey yöneticisi olarak görevime devam etmekteyim. 

Eğitim sektörü kadınlar için hangi zorlukları barındırıyor? Eğitim dünyası kadın yeteneklerinden yeterince faydalanabiliyor mu?
Eğitim sektörü, kadınlar için zorluklar içeren bir alan olarak nitelendirilmemelidir; aksine kadınlar için en konforlu çalışma alanlarından biri eğitim sektörüdür. Sevinç Eğitim Kurumlarında görev yapan ve uzun yıllardır emek veren öğretmenlerimizin bu sektörde fazlasıyla mutlu olduklarına şahit oluyorum. Bu durum kurumum adına büyük bir memnuniyet kaynağıdır. 

GELECEK NESİLLER İÇİN İLHAM KAYNAĞI OLABİLİRLER
Eğitimde kadın yönetici olmanın kolay ve zor yanları neler?
Eğitimde kadın yönetici olmanın çoğunlukla kolay yanları bulunsa da zorluklarına da değinmek gerekir. Kadınlar, genellikle eğitim ortamlarında liderlik ve iletişim becerilerine sahip oldukları için bu yeteneklerini yönetici pozisyonlarında avantajlı bir şekilde kullanabilmektedirler. Ayrıca öğrenci ve öğretmenlerle daha yakın bir ilişki kurma konusunda doğal bir eğilime sahip olmaları, eğitim ortamlarında daha sağlıklı bir çalışma atmosferi yaratmalarına olanak tanımaktadır. Genç kadın eğitimciler ve öğrenciler için mentorluk yapma ve rol model olma konusunda etkili olabilirler, gelecek nesiller için ilham kaynağı olabilirler.
Ancak bu süreçte kadın yöneticiler ve öğretmenler aile sorumlulukları ile iş sorumlulukları arasında denge kurmakta zorlanabilirler. Özellikle eğitim sektöründe dönemsel yoğunluklar ve özel günlerde çalışma ihtiyacı, bu dengeyi zorlaştırabilmektedir. Bu zorlukların genellikle kısa vadeli olduğunu belirtmek önemlidir. Bahsedilen süreç diğer sektörlerde yılın tamamını kapsarken bizim sektörümüzde genellikle özel zamanlarda yaşanmaktadır. 

Eğitim sektöründe kadın yönetici ağırlığı artarken kadın girişimci sayısı neden az? Sektörde girişimci kadın sayısını artırmak için neler yapılmalı?
Kadın yönetici ağırlığının artmasına rağmen kadın girişimci sayısının neden az olduğu çeşitli faktörlere dayanabilir. Toplumsal cinsiyet normları ve beklentileri, kadınların girişimci olma konusundaki kararlarını etkileyebilir. Girişimcilik genellikle riskli olarak algılanabilir ve bu, kadınları daha güvenli görünen kariyer yollarına yönlendirebilir. Bu güvenli yollardan en popüler olanı aslında eğitim sektörüdür, ki yukarıda birden fazla olumlu sebebini belirtmiştik.
Kadın girişimcilerin sayısını artırmak için, mentorluk ve ağ oluşturma önemlidir. Girişimcilikle ilgili deneyimi olan kadınların genç girişimcilere rehberlik etmeleri ve destek vermeleri, girişimcilik ekosistemini güçlendirebileceğini düşünüyorum. Kadınların girişimcilik konusundaki potansiyellerini fark etmeleri ve toplumun genelinde girişimcilikle ilgili olumlu bir kültürün oluşturulması için toplumsal değişim ve farkındalık önemlidir. 

EŞİT FIRSATLAR İÇİN MÜCADELE EDİN
Eğitim sektöründe ve iş yaşamında yönetici olmak isteyen kadınlara tavsiyeleriniz neler olur?
Eğitim sektörü ve iş dünyasında yönetici olmak isteyen hemcinslerime yönelik tavsiyelerim var: Kendinizi sürekli olarak geliştirin. Eğer eğitim sektöründe veya iş dünyasında yönetici olmayı hedefliyorsanız, sektördeki gelişmeleri takip edin ve yeni beceriler kazanmaya odaklanın. Aynı zamanda liderlik yeteneklerinizi geliştirmeye önem verin. İş yaşamında etkili olmanın bir yolu, güçlü bir profesyonel ağa sahip olmaktır. Sektör içi etkinliklere katılın, iş dünyasıyla ilgili topluluklara üye olun ve mentörlük ilişkileri kurun. Kendi değerinizi bilmek ve ona inanmak önemlidir; başkalarının sizi nasıl gördüğü değil, kendinizi mutlu ve güvende hissettiğiniz çalışma alanlarında bulunmaya özen gösterin. Kendinize güveninizi artırın ve başarılarınızı öne çıkarın.
Farklı liderlik stillerini anlamaya çalışın ve kendinize uygun olanı bulun. Empati, işbirliği ve etkili iletişim gibi liderlik özelliklerinizi geliştirmeye odaklanın. İlerleme ve başarı genellikle girişkenlik ve risk alma yeteneğiyle ilişkilidir. Yeni fırsatları keşfedin, proje liderliği üstlenin ve konfor alanınızı genişletin.
İş yaşamında cinsiyet eşitliği konusunda farkındalığı artırın ve eşit fırsatlar için mücadele edin. Eğitim sektöründe ve iş yaşamında yönetici olmak isteyen kadınlar genellikle aile sorumlulukları ile başa çıkmak zorunda kalabilir. İyi bir iş ve aile dengesi kurmak için planlama yapın ve destek sistemleri oluşturun. Ekip üyelerinizle bağlantı kurun, geri bildirim alın ve verin, açık iletişim kurarak takımınızla güçlü bir ilişki oluşturun.
Kariyerinizde ilerleme fırsatlarını değerlendirirken cinsiyet eşitliği ve çeşitlilik konusuna odaklanan şirketlere yönelin. Sizi destekleyen ve potansiyelinizi tanıyan bir iş ortamı seçmek önemlidir. Bu konuda kendimi şanslı görüyorum; Sevinç ailesinde mutlu olmamın en büyük ispatı, 18 yıldır bu ailenin bir üyesi olmamdan anlaşılmaktadır diye düşünüyorum.
Yönetici pozisyonlarına yükselmeye çalışırken kendi sağlığınıza ve kişisel yaşamınıza dikkat edin. Sürdürülebilir bir kariyer ve yaşam dengesi için kendinize bakım yapın. Unutmayın ki herkesin kariyer yolu farklıdır, bu nedenle kendi hedeflerinize ve değerlerinize uygun bir liderlik yolu izleyin.

 

Son Güncelleme: Cuma, 29 Mart 2024 09:15

Gösterim: 418


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.