Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

735. Yıl Karaman Türk Dil Bayramı etkinlikleri kapsamında hazırlanan ''Türkçe Treni'' Ankara Tren Garı'ndan düzenlen törenle Karaman'a yola çıktı.

türkçe treniMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Çocuklara ve gençlere okuma alışkanlığını kazandırmak için zorlayıcı değil, cezbedici yöntemler kullanmak zorundayız. Aksi halde çocuklarımızı kendilerini ifade edebilmenin ve özgürleştirmenin yegane aracı olan dilden ve dilin imkanlarından mahrum etmiş olacağız'' dedi.

735. Yıl Karaman Türk Dil Bayramı etkinlikleri kapsamında hazırlanan ''Türkçe Treni'' Ankara Tren Garı'ndan düzenlen törenle Karaman'a yola çıktı.

Tören katılan Milli Eğitim Bakanı Dinçer, bütün yolculukların başlangıcının bir veda ve ayrılık ifade ettiğini, hüznü anlattığını belirterek, ''Bu yüzdün pek çoğumuz uğurlama törenlerinden, ayrılıklardan çok fazla hoşlanmayız ama bu trenin adı da yolcuları da gideceği yer de hiçbirimizin yabancısı değil'' dedi.

Yola çıkacak ''Türkçe Treni''nde yazarların, sanatçıların da yer alacağını belirten Dinçer, ''Türk Dil Bayramı'nın 735. yılında Türkçe'nin başkenti unvanını gururla taşıyan Karaman'da, Gençliğin Türkçe Kurultayı'nın gerçekleşecek olmasından çok büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu kurultayda yeni anayasanın ve hukukun dilini tartışacak gençlerimize küçük bir tavsiyede bulunmak istiyorum, gençlerimiz ne kadar çok okur ve kelime dağarcıklarını ne kadar geliştirirlerse, bu çabayı ve özeni gösterdikleri oranda düşünce ve duygularını ifade etme imkanına kavuşacaklardır'' diye konuştu.

Bir toplumun kültür düzeyinin yükselmesinin, dilinin gelişmişliğiyle doğrudan orantılı olduğunu ifade eden Dinçer, dünyanın en eski ve köklü dillerinden biri olan Türkçe'nin dünyada yaklaşık 200 milyon insan tarafından konuşulduğunu söyledi.

Dinçer, ''Ancak bu büyük hazineyi kendimizin kılmak için onu her gün yeniden kazanmamız, Yahya Kemal gibi 'Türkçe ağzımda annemin sütüdür' diyerek, bir dil bilincini, özenini, sevgisini daima diri tutmamız gerekmektedir''dedi.

‘Okumayan bir nesil yetişmekte’

Bakan Dinçer, şöyle devam etti:

''Eğer bugün bizler günde ortalama 300-400 kelimeyle kendimizi ifade ediyorsak, üstelik bu kelimeleri doğru ve güzel telaffuz etmiyor ve doğru yazamıyorsak bu büyük hazinenin imkanlarından faydalanamıyoruz demektir. Mutlaka her birimizin birer yazar, birer şair gibi dilin bütün ifade imkanlarına sahip olması beklenemez. Ama hepimizin Türkçe'yi doğru, güzel ve sade kullanma yolunda bir çabası mutlaka olmalıdır. Bunu da yasaklarla, yaptırımlarla değil, dil bilincini, dil sevgisini oluşturarak sağlamalıyız. Bu konuda sadece öğretmenlerimize, anne-babalara, kurumlara değil tek tek hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir.''

En etkili öğrenme yolunun kitap okumak olduğunu vurgulayan Dinçer, öğrencilerin okuma becerilerini geliştirmelerinin ve okuma yazma alışkanlığı kazanmalarının özellikle ilköğretim çağında şekillendiğini söyledi.

Dinçer, ''Bakanlık olarak çocuk ve gençlerin Türk ve Dünya edebiyatından seçkin örnekleriyle, uygun yaşlarda tanışarak okuma zevki ve alışkanlığını kazanmaları için çalışmalarımıza hız vermiş bulunmaktayız. Türkçemizin güzel ve etkili kullanıldığı eserler aracılığıyla çocuklarımızın söz varlıklarını zenginleştirebildiğimiz oranda Türkçe'nin büyük mirasına sahip çıkacak bilinçli gençlerimizin sayısını da çoğaltacağız'' diye konuştu.

Bugün sadece Türkiye'de değil dünyanın diğer ülkelerinde de okumayan bir nesil yetişmeye başladığını ifade eden Dinçer, televizyon, internet, bilgisayar gibi teknolojilerle önemli ölçüde değişen hayatta çocuklara ve gençlere okuma alışkanlığını kazandırmak ve gençleri kütüphanelere çekmek için zorlayıcı değil, cezbedici yöntemler kullanmanın zorunlu olduğunu belirtti. Dinçer, ''Aksi halde çocuklarımızı kendilerini ifade edebilmenin ve özgürleştirmenin yegane aracı olan dilden ve dilin imkanlarından mahrum etmiş olacağız'' dedi.

‘Türkçe, bizim milli kimliğimizdir’

Karaman Valisi Süleyman Kahraman da Türkçe Treni'nin geçen yıl Haydarpaşa Garı'ndan hareket ettiğini anımsatarak, bu yıl da Ankara'dan yola çıkarak, Kırıkkale, Kayseri'den geçip Karaman'a ulaşacağını belirtti.

Türkçe'nin yolunda yolcu olmayı ve bu yolculuğu önemsediklerini belirten Kahraman, ''Türkçe'nin her kelimesinde bizi birbirimize bağlayan anlamlar saklıdır. Türkçe'nin her kelimesi bize tek olmadığımızı, olamayacağımızı öğretir. Türkçe Treni aslında şehirler arasında değil, gönüller arasında bir yolculuk gerçekleştirecektir. İstiyor ve diliyoruz ki bu topraklarda yaşayan her insan Türkçemizin anlamından haberdar olsun'' dedi.

AK Parti Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün ise dilin insanlar aracındaki temel iletişim aracı olduğunu ifade ederek, dilin aynı zamanda milletleri millet yapan temel unsurların başında geldiğini söyledi.

Akgün, ''Türkçe bizim milli kimliğimiz, onurumuz ve Türkçe'ye sahip çıkmak, onun gelişmesi, güzelleşmesi için mücadele etmek bizim deyişimizle en büyük vatanseverliktir diye düşünüyoruz'' dedi.

TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ise Türk Dil Bayramı kutlamalarında demir yollarının da dahil edilmesinden duyduğu memnuniyeti belirterek, trenlerin bir ulaşım aracının olmanın yanında kültür taşıyıcısı da olduğunu belirtti.

Trenin, Kırıkkale ve Kayseri garlarında çeşitli etkinlikler yapacağını anlatan Karaman, yüksek hızlı tren ile Karaman'a ulaşmanın kolaylaştığını anımsattı.

Karaman Belediye Başkanı Kamil Uğurlu da Karaman'ın dil başkenti ilan edildiğini ifade ederek, Türkçe üzerine yazılmış bütün eserleri, yazıları toplayarak büyük bir merkez oluşturmayı planladıklarını söyledi.

Konuşmaların ardından katılımcılarla Türkçe Treni'nin yanına giden Bakan Dinçer, hareket memurunun şapkasını takıp, hareket diskini kullanarak treni uğurladı.


> Bakan Dinçer ‘Türkçe Treni’ni yolcu etti

735. Yıl Karaman Türk Dil Bayramı etkinlikleri kapsamında hazırlanan ''Türkçe Treni'' Ankara Tren Garı'ndan düzenlen törenle Karaman'a yola çıktı.

türkçe treniMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Çocuklara ve gençlere okuma alışkanlığını kazandırmak için zorlayıcı değil, cezbedici yöntemler kullanmak zorundayız. Aksi halde çocuklarımızı kendilerini ifade edebilmenin ve özgürleştirmenin yegane aracı olan dilden ve dilin imkanlarından mahrum etmiş olacağız'' dedi.

735. Yıl Karaman Türk Dil Bayramı etkinlikleri kapsamında hazırlanan ''Türkçe Treni'' Ankara Tren Garı'ndan düzenlen törenle Karaman'a yola çıktı.

Tören katılan Milli Eğitim Bakanı Dinçer, bütün yolculukların başlangıcının bir veda ve ayrılık ifade ettiğini, hüznü anlattığını belirterek, ''Bu yüzdün pek çoğumuz uğurlama törenlerinden, ayrılıklardan çok fazla hoşlanmayız ama bu trenin adı da yolcuları da gideceği yer de hiçbirimizin yabancısı değil'' dedi.

Yola çıkacak ''Türkçe Treni''nde yazarların, sanatçıların da yer alacağını belirten Dinçer, ''Türk Dil Bayramı'nın 735. yılında Türkçe'nin başkenti unvanını gururla taşıyan Karaman'da, Gençliğin Türkçe Kurultayı'nın gerçekleşecek olmasından çok büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu kurultayda yeni anayasanın ve hukukun dilini tartışacak gençlerimize küçük bir tavsiyede bulunmak istiyorum, gençlerimiz ne kadar çok okur ve kelime dağarcıklarını ne kadar geliştirirlerse, bu çabayı ve özeni gösterdikleri oranda düşünce ve duygularını ifade etme imkanına kavuşacaklardır'' diye konuştu.

Bir toplumun kültür düzeyinin yükselmesinin, dilinin gelişmişliğiyle doğrudan orantılı olduğunu ifade eden Dinçer, dünyanın en eski ve köklü dillerinden biri olan Türkçe'nin dünyada yaklaşık 200 milyon insan tarafından konuşulduğunu söyledi.

Dinçer, ''Ancak bu büyük hazineyi kendimizin kılmak için onu her gün yeniden kazanmamız, Yahya Kemal gibi 'Türkçe ağzımda annemin sütüdür' diyerek, bir dil bilincini, özenini, sevgisini daima diri tutmamız gerekmektedir''dedi.

‘Okumayan bir nesil yetişmekte’

Bakan Dinçer, şöyle devam etti:

''Eğer bugün bizler günde ortalama 300-400 kelimeyle kendimizi ifade ediyorsak, üstelik bu kelimeleri doğru ve güzel telaffuz etmiyor ve doğru yazamıyorsak bu büyük hazinenin imkanlarından faydalanamıyoruz demektir. Mutlaka her birimizin birer yazar, birer şair gibi dilin bütün ifade imkanlarına sahip olması beklenemez. Ama hepimizin Türkçe'yi doğru, güzel ve sade kullanma yolunda bir çabası mutlaka olmalıdır. Bunu da yasaklarla, yaptırımlarla değil, dil bilincini, dil sevgisini oluşturarak sağlamalıyız. Bu konuda sadece öğretmenlerimize, anne-babalara, kurumlara değil tek tek hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir.''

En etkili öğrenme yolunun kitap okumak olduğunu vurgulayan Dinçer, öğrencilerin okuma becerilerini geliştirmelerinin ve okuma yazma alışkanlığı kazanmalarının özellikle ilköğretim çağında şekillendiğini söyledi.

Dinçer, ''Bakanlık olarak çocuk ve gençlerin Türk ve Dünya edebiyatından seçkin örnekleriyle, uygun yaşlarda tanışarak okuma zevki ve alışkanlığını kazanmaları için çalışmalarımıza hız vermiş bulunmaktayız. Türkçemizin güzel ve etkili kullanıldığı eserler aracılığıyla çocuklarımızın söz varlıklarını zenginleştirebildiğimiz oranda Türkçe'nin büyük mirasına sahip çıkacak bilinçli gençlerimizin sayısını da çoğaltacağız'' diye konuştu.

Bugün sadece Türkiye'de değil dünyanın diğer ülkelerinde de okumayan bir nesil yetişmeye başladığını ifade eden Dinçer, televizyon, internet, bilgisayar gibi teknolojilerle önemli ölçüde değişen hayatta çocuklara ve gençlere okuma alışkanlığını kazandırmak ve gençleri kütüphanelere çekmek için zorlayıcı değil, cezbedici yöntemler kullanmanın zorunlu olduğunu belirtti. Dinçer, ''Aksi halde çocuklarımızı kendilerini ifade edebilmenin ve özgürleştirmenin yegane aracı olan dilden ve dilin imkanlarından mahrum etmiş olacağız'' dedi.

‘Türkçe, bizim milli kimliğimizdir’

Karaman Valisi Süleyman Kahraman da Türkçe Treni'nin geçen yıl Haydarpaşa Garı'ndan hareket ettiğini anımsatarak, bu yıl da Ankara'dan yola çıkarak, Kırıkkale, Kayseri'den geçip Karaman'a ulaşacağını belirtti.

Türkçe'nin yolunda yolcu olmayı ve bu yolculuğu önemsediklerini belirten Kahraman, ''Türkçe'nin her kelimesinde bizi birbirimize bağlayan anlamlar saklıdır. Türkçe'nin her kelimesi bize tek olmadığımızı, olamayacağımızı öğretir. Türkçe Treni aslında şehirler arasında değil, gönüller arasında bir yolculuk gerçekleştirecektir. İstiyor ve diliyoruz ki bu topraklarda yaşayan her insan Türkçemizin anlamından haberdar olsun'' dedi.

AK Parti Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün ise dilin insanlar aracındaki temel iletişim aracı olduğunu ifade ederek, dilin aynı zamanda milletleri millet yapan temel unsurların başında geldiğini söyledi.

Akgün, ''Türkçe bizim milli kimliğimiz, onurumuz ve Türkçe'ye sahip çıkmak, onun gelişmesi, güzelleşmesi için mücadele etmek bizim deyişimizle en büyük vatanseverliktir diye düşünüyoruz'' dedi.

TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ise Türk Dil Bayramı kutlamalarında demir yollarının da dahil edilmesinden duyduğu memnuniyeti belirterek, trenlerin bir ulaşım aracının olmanın yanında kültür taşıyıcısı da olduğunu belirtti.

Trenin, Kırıkkale ve Kayseri garlarında çeşitli etkinlikler yapacağını anlatan Karaman, yüksek hızlı tren ile Karaman'a ulaşmanın kolaylaştığını anımsattı.

Karaman Belediye Başkanı Kamil Uğurlu da Karaman'ın dil başkenti ilan edildiğini ifade ederek, Türkçe üzerine yazılmış bütün eserleri, yazıları toplayarak büyük bir merkez oluşturmayı planladıklarını söyledi.

Konuşmaların ardından katılımcılarla Türkçe Treni'nin yanına giden Bakan Dinçer, hareket memurunun şapkasını takıp, hareket diskini kullanarak treni uğurladı.


Son Güncelleme: Perşembe, 10 May 2012 13:56

Gösterim: 2076

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ‘12 Yıllık Zorunlu Eğitime Yönelik Uygulamalar Genelgesi’yle, ilköğretime başlama yaşının 66 ay olduğunu belirterek, “66. ayını dolduran çocuğumuzu biz okula zorunlu olarak kayıt edeceğiz. Kayıt yaptırmayan veliye de bunun hesabını soracağız” dedi.

milli eğitim bakanı ömer dinçerDinçer, Turgut Özal Üniversitesi'nde öğrencilerle bir araya geldi. Üniversite öğrencilerine zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkaran kanun ve uygulamasıyla ilgili bilgi veren Bakan Dinçer, kanuna yönelik pek çok eleştirinin yapıldığını hatırlattı.

''Türkiye'de alışılmış düzene o kadar çok sahip çıkıyoruz ki farklı bir düşünce ve uygulama söz konusu olduğunda onun getireceği faydalardan çok değişimin risklerini hissediyoruz'' diyen Bakan Dinçer, her değişimin beraberinde bir takım riskler de taşıdığını belirtti.

Değişimin, birtakım beklentiler için yapıldığını ve bunun topluma sağlayacağı faydaların algılanması gerektiğini dile getiren Dinçer, bunun, riskleri görmeye çalışmaktan çok daha olumlu sonuçlar doğuracağını söyledi.

Bakan Dinçer, şöyle devam etti:

''Biz normal şartlarda '6 yaşında eğitime başlıyoruz' diyoruz ama fiilen böyle değil. Pek çok ili kapsayan bir analiz yaptırdım bu kararları vermeden önce. Türkiye'de ortalama okula başlama yaşı 74-76 ay, geçtiğimiz dönemle alakalı. Gerçekte kanun '72 aydan itibaren başlayın' demekle birlikte, yönetmelikte yapılan düzenleme ile eylül de başlayan okul için aralık ayı sonunda 72. ayını dolduran çocuklar kayıt yaptırırlar diye bir düzenleme yaptığımız için 69. aydan itibaren yani 68. ayı doldurmuş, 69. aydan itibaren çocuklarımızı okula kayıt etmeye başlıyoruz, 84. aya kadar. Yani aşağı yukarı 16 aylık zaman farkı olan çocuklarımızı kaydediyoruz. Bunun ortalaması ise 74-76 aydır.

Şimdi biz yeni bir düzenleme ile 66. ayı alt limit olarak belirledik. Yani 66. ayını dolduran çocuğumuzu biz okula zorunlu olarak kayıt edeceğiz. Kayıt yaptırmayan veliye de bunun hesabını soracağız. 66. aydan itibaren kayıt yaparsak ulusal düzeyde bir ortalama aldığınızda, ortalama 72 aya düşmeyi başarıyoruz.

Bu açıdan bakıldığında Türkiye gerçek anlamda okula başlama yaşına dair uygulamaya şimdi ulaştı.''

> Bakan Dinçer’den 66 ay açıklaması

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ‘12 Yıllık Zorunlu Eğitime Yönelik Uygulamalar Genelgesi’yle, ilköğretime başlama yaşının 66 ay olduğunu belirterek, “66. ayını dolduran çocuğumuzu biz okula zorunlu olarak kayıt edeceğiz. Kayıt yaptırmayan veliye de bunun hesabını soracağız” dedi.

milli eğitim bakanı ömer dinçerDinçer, Turgut Özal Üniversitesi'nde öğrencilerle bir araya geldi. Üniversite öğrencilerine zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkaran kanun ve uygulamasıyla ilgili bilgi veren Bakan Dinçer, kanuna yönelik pek çok eleştirinin yapıldığını hatırlattı.

''Türkiye'de alışılmış düzene o kadar çok sahip çıkıyoruz ki farklı bir düşünce ve uygulama söz konusu olduğunda onun getireceği faydalardan çok değişimin risklerini hissediyoruz'' diyen Bakan Dinçer, her değişimin beraberinde bir takım riskler de taşıdığını belirtti.

Değişimin, birtakım beklentiler için yapıldığını ve bunun topluma sağlayacağı faydaların algılanması gerektiğini dile getiren Dinçer, bunun, riskleri görmeye çalışmaktan çok daha olumlu sonuçlar doğuracağını söyledi.

Bakan Dinçer, şöyle devam etti:

''Biz normal şartlarda '6 yaşında eğitime başlıyoruz' diyoruz ama fiilen böyle değil. Pek çok ili kapsayan bir analiz yaptırdım bu kararları vermeden önce. Türkiye'de ortalama okula başlama yaşı 74-76 ay, geçtiğimiz dönemle alakalı. Gerçekte kanun '72 aydan itibaren başlayın' demekle birlikte, yönetmelikte yapılan düzenleme ile eylül de başlayan okul için aralık ayı sonunda 72. ayını dolduran çocuklar kayıt yaptırırlar diye bir düzenleme yaptığımız için 69. aydan itibaren yani 68. ayı doldurmuş, 69. aydan itibaren çocuklarımızı okula kayıt etmeye başlıyoruz, 84. aya kadar. Yani aşağı yukarı 16 aylık zaman farkı olan çocuklarımızı kaydediyoruz. Bunun ortalaması ise 74-76 aydır.

Şimdi biz yeni bir düzenleme ile 66. ayı alt limit olarak belirledik. Yani 66. ayını dolduran çocuğumuzu biz okula zorunlu olarak kayıt edeceğiz. Kayıt yaptırmayan veliye de bunun hesabını soracağız. 66. aydan itibaren kayıt yaparsak ulusal düzeyde bir ortalama aldığınızda, ortalama 72 aya düşmeyi başarıyoruz.

Bu açıdan bakıldığında Türkiye gerçek anlamda okula başlama yaşına dair uygulamaya şimdi ulaştı.''

Son Güncelleme: Perşembe, 10 May 2012 13:43

Gösterim: 2419

Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık, 12 yıllık zorunlu eğitime yönelik uygulamalara ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2012-2013 eğitim ve öğretim yılı için 30 Eylül 2012 tarihi itibarıyla 66 ayını tamamlayan tüm çocukların okul kayıt işlemlerinin e-okul sistemi üzerinden merkezden yapılacağını belirtti.

okula kayıtlar nasıl yapılacakKocabıyık, ilköğretime başlama yaşının 66 ay olduğunu belirterek, velilerin 60-66 aylık çocuklarını ilkokula başlatmak istemeleri durumunda Haziran ayındaki kayıt döneminde okullara dilekçe verebileceklerini bildirdi.

Kayıtların, öğretmenlerden oluşan heyetin onayıyla gerçekleştirileceğini ifade eden Kocabıyık, ''60-66 ay dönemindeki çocukların dilekçeyle ilkokula başlamalarının ardından uyum sağlayamamaları durumunda veli istediği zaman çocuğunu çekip okul öncesi eğitime kaydettirebilecek'' dedi.

Kocabıyık, ''İlkokul birinci sınıf akademik başarı odaklı bir dönem olmaktan çıkıp daha çok çocuğun oyunla öğrendiği, okula uyumunun geliştirildiği, sosyalleştiği, müzikle, resimle, oyun oynayarak öğrendiği bir dönem haline getirilecek'' diye konuştu.

Kapıtılan okullar değerlendirilecek

Kocabıyık, zorunlu eğitimi kademeli olarak arttıran sistemin uygulanmaya başlamasıyla okul binası ihtiyacı doğacağını belirterek, ''Kapattığımız okulların tespiti ve değerlendirmelerini illerden istedik. Yeniden açılacak durumdaysa imkanlar ölçüsünde yeniden o okulları elden geçirip açacağız'' dedi.

Daha önce 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin, yatılı ilköğretim bölge okulunda (YİBO) eğitim gördüğünü, 1, 2, 3, 4 ve 5. sınıfların ise gündüzlü eğitim aldığını hatırlatan Kocabıyık, ''Yeni düzenlemeyle 5, 6, 7 ve 8. sınıfları yatılı okullara alabileceğiz.  İsterlerse yatılı kalarak öğretime devam edebilecekler. 1, 2, 3 ve 4. sınıflar ise gündüzlü eğitim görecek'' dedi.

İmam hatip ortaokullarına kayıtlar

İmam hatip ortaokulları kayıtlarına ilişkin de bilgi veren Kocabıyık, ilk dört yılı bitiren öğrencinin, e-okul sisteminden ikinci dörtteki döneme kayıt olacağını söyledi.Kocabıyık, ''Hem çocuk hem ailesi imam hatip ortaokulunu tercih ederse istediği imam hatip ortaokuluna başvurduğunda kayıt taşıyacak, kaydını oraya alacak'' diye konuştu.

> Yeni sistemde 'okula kayıtlar' nasıl yapılacak?

Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık, 12 yıllık zorunlu eğitime yönelik uygulamalara ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2012-2013 eğitim ve öğretim yılı için 30 Eylül 2012 tarihi itibarıyla 66 ayını tamamlayan tüm çocukların okul kayıt işlemlerinin e-okul sistemi üzerinden merkezden yapılacağını belirtti.

okula kayıtlar nasıl yapılacakKocabıyık, ilköğretime başlama yaşının 66 ay olduğunu belirterek, velilerin 60-66 aylık çocuklarını ilkokula başlatmak istemeleri durumunda Haziran ayındaki kayıt döneminde okullara dilekçe verebileceklerini bildirdi.

Kayıtların, öğretmenlerden oluşan heyetin onayıyla gerçekleştirileceğini ifade eden Kocabıyık, ''60-66 ay dönemindeki çocukların dilekçeyle ilkokula başlamalarının ardından uyum sağlayamamaları durumunda veli istediği zaman çocuğunu çekip okul öncesi eğitime kaydettirebilecek'' dedi.

Kocabıyık, ''İlkokul birinci sınıf akademik başarı odaklı bir dönem olmaktan çıkıp daha çok çocuğun oyunla öğrendiği, okula uyumunun geliştirildiği, sosyalleştiği, müzikle, resimle, oyun oynayarak öğrendiği bir dönem haline getirilecek'' diye konuştu.

Kapıtılan okullar değerlendirilecek

Kocabıyık, zorunlu eğitimi kademeli olarak arttıran sistemin uygulanmaya başlamasıyla okul binası ihtiyacı doğacağını belirterek, ''Kapattığımız okulların tespiti ve değerlendirmelerini illerden istedik. Yeniden açılacak durumdaysa imkanlar ölçüsünde yeniden o okulları elden geçirip açacağız'' dedi.

Daha önce 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin, yatılı ilköğretim bölge okulunda (YİBO) eğitim gördüğünü, 1, 2, 3, 4 ve 5. sınıfların ise gündüzlü eğitim aldığını hatırlatan Kocabıyık, ''Yeni düzenlemeyle 5, 6, 7 ve 8. sınıfları yatılı okullara alabileceğiz.  İsterlerse yatılı kalarak öğretime devam edebilecekler. 1, 2, 3 ve 4. sınıflar ise gündüzlü eğitim görecek'' dedi.

İmam hatip ortaokullarına kayıtlar

İmam hatip ortaokulları kayıtlarına ilişkin de bilgi veren Kocabıyık, ilk dört yılı bitiren öğrencinin, e-okul sisteminden ikinci dörtteki döneme kayıt olacağını söyledi.Kocabıyık, ''Hem çocuk hem ailesi imam hatip ortaokulunu tercih ederse istediği imam hatip ortaokuluna başvurduğunda kayıt taşıyacak, kaydını oraya alacak'' diye konuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 10 May 2012 12:05

Gösterim: 2954

Gaziosmanpaşa'da 17 yaşındaki Tuğçe C., tartıştığı komşusu Azeri uyruklu Reyhan Hüseyinzade ve kızı Günay Hüseyinzade'yi (22) bıçaklayarak öldürdü.

liseli kız 2 kişi öldürdüEVLERİNE MİSAFİRLİĞE GİTTİ

Olay, Karadeniz Mahallesi Menderes Caddesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre lise öğrencisi T. C., Azeri uyruklu Reyhan Hüseyinzade ve kızı Günay Hüseyinzade'nin evine misafirliğe gitti. Reyhan Hüseyinzade ve T. C. arasında henüz bilinmeyen bir sebeple tartışma çıktı. Kısa sürede büyüyen tartışma sırasında T. C., yanındaki taşıdığı bıçakla Reyhan Hüseyinzade'yi sırtından bıçakladı.

ÇEVRESİNDEN YARDIM İSTEDİ

Günay Hüseyinzade ise annesinin bıçaklanmasının ardından bağırarak komşulardan yardım istedi. T. C. Günay Hüseyinzade'yi de bıçaklamaya başladı. Boğazından ve göğsünden bıçaklanan Günay Hüseyinzade de kanlar içinde yere yığılırken, T. C. evden çıkarak kayıplara karıştı. Sesleri duyan komşular eve geldiklerinde anne kızın kanlar içinde yerde yattığını gördü. Komşular olayı hemen polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Anne-kız ihbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldı. Reyhan Hüseyinzade götürüldüğü Özel Bahat Halk Hastanesi'nde, Günay Hüseyinzade de Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Komşularını bıçakladıktan sonra kayıplara karışan T. C. bir süre sonra Polis Merkezi'ne teslim oldu.

Reyhan Hüseyinzade'nin cenazesi Adli Tıp Kurumu Morguna kaldırılırken, kızı Günay Hüseyinzade'nin cesedi ise Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Morguna kaldırıldı. Reyhan Hüseyinzade'nin eşinin TIR şoförü olduğu, iş için Ankara'ya gittiği haberi de Ankara'da aldığı öğrenildi.

(haber7)

> Lise öğrencisi kız, 2 kişiyi öldürdü

Gaziosmanpaşa'da 17 yaşındaki Tuğçe C., tartıştığı komşusu Azeri uyruklu Reyhan Hüseyinzade ve kızı Günay Hüseyinzade'yi (22) bıçaklayarak öldürdü.

liseli kız 2 kişi öldürdüEVLERİNE MİSAFİRLİĞE GİTTİ

Olay, Karadeniz Mahallesi Menderes Caddesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre lise öğrencisi T. C., Azeri uyruklu Reyhan Hüseyinzade ve kızı Günay Hüseyinzade'nin evine misafirliğe gitti. Reyhan Hüseyinzade ve T. C. arasında henüz bilinmeyen bir sebeple tartışma çıktı. Kısa sürede büyüyen tartışma sırasında T. C., yanındaki taşıdığı bıçakla Reyhan Hüseyinzade'yi sırtından bıçakladı.

ÇEVRESİNDEN YARDIM İSTEDİ

Günay Hüseyinzade ise annesinin bıçaklanmasının ardından bağırarak komşulardan yardım istedi. T. C. Günay Hüseyinzade'yi de bıçaklamaya başladı. Boğazından ve göğsünden bıçaklanan Günay Hüseyinzade de kanlar içinde yere yığılırken, T. C. evden çıkarak kayıplara karıştı. Sesleri duyan komşular eve geldiklerinde anne kızın kanlar içinde yerde yattığını gördü. Komşular olayı hemen polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Anne-kız ihbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldı. Reyhan Hüseyinzade götürüldüğü Özel Bahat Halk Hastanesi'nde, Günay Hüseyinzade de Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Komşularını bıçakladıktan sonra kayıplara karışan T. C. bir süre sonra Polis Merkezi'ne teslim oldu.

Reyhan Hüseyinzade'nin cenazesi Adli Tıp Kurumu Morguna kaldırılırken, kızı Günay Hüseyinzade'nin cesedi ise Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Morguna kaldırıldı. Reyhan Hüseyinzade'nin eşinin TIR şoförü olduğu, iş için Ankara'ya gittiği haberi de Ankara'da aldığı öğrenildi.

(haber7)

Son Güncelleme: Perşembe, 10 May 2012 12:35

Gösterim: 3266

İl ve ilçelerde örgütlü bir Aile ve Çocuk Bakanlığı kurulması planlanıyor. Çocuğa yönelik suçların cezalarında ağırlaştırıcı düzenlemeler yapılacak. Evinden kaçan çocuklar için özel koruma merkezleri oluşturulacak.

sokak çocuklarına devlet koruması

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, çocuğa karşı işlenen suçlara getirilecek cezalardan, ülke çapında “çocuk koruma” sisteminin geliştirilmesine kadar çok sayıda yeni düzenleme yapılmasına olanak sağlayacak “Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi”, Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu’nun imzasına açıldı. Belgeye göre, önümüzdeki 4 yıllık süreçte çocuk hakları ile ilgili mevzuatta köklü değişiklikler yapılacak. Aile ve çocuk hizmetlerinin Türkiye genelinde koordinasyonunun sürdürülebilmesi amacıyla il ve ilçelerde örgütlü ve icracı yapıda Aile ve Çocuk Bakanlığı kurulacak.

Belgeye göre çocuk hakları alanında 2016’ya kadar hayata geçirilecek faaliyetler özetle şöyle:

-  Anayasa ve yasalarda çocuğa ilişkin hükümler ayrı birer madde halinde düzenlenecek. Mevzuattan çocuk haklarının uygulanmasına engel teşkil edecek hükümler çıkarılacak. Her türlü çocuk istismarının tespiti ve caydırıcı önlemlerin geliştirilmesi için yasal düzenlemeler yapılacak. Çocuğa yönelik suçların cezalarını ağırlaştırıcı düzenlemeler yapılacak.

-  Suça sürüklenen çocuklara ceza hukuku yaklaşımı dışında bakabilen yeni bir özgün çocuk hukuku yaklaşımı geliştirilecek.

-  Üniversitelerde Çocuk Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezleri açılacak ve enstitüler kurulacak.

-  Eğitim kurumlarında engelli çocukların eğitim imkânlarından yararlanmalarını kolaylaştırmak için tüm okullarda “çocuk dostu” mimari düzenlemeler yapılacak. Eğitimde fiziki, sözel ve duygusal her türlü şiddetin önlenmesi için yeni bir model oluşturulacak.

-  “Çocuk sağlığı standartları” belirlenecek. Bütün çocuklara, bu standartlara uygun şekilde, öncelikle aileleri, ailelerin yetersizliği halinde ise, ilgili kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından düzenli ve sürekli hizmet sunulacak.

-  Evlerinden kaçan çocuklar için “özel koruma merkezleri” açılacak. Aileye dönüşü sağlanan çocuklar ise izlenecek ve desteklenecek.

-  Ülke ölçekli etkin bir “Çocuk Koruma Sistemi” yapılandırılacak.

-  Aile ve çocuk hizmetlerinin Türkiye genelinde koordinasyonun sürdürülebilmesi amacıyla il ve ilçelerde örgütlü ve icracı yapıda Aile ve Çocuk Bakanlığı kurulacak. Strateji Belgesi’nin uygulanma ve koordinasyon görevi de kurulması öngörülen bu bakanlığa ait olacak.

-  Çocuk haklarının uluslararası alanda savunulması ve çocuk acil yardımlarını gerçekleştirmek amacıyla “Türkiye Çocuk Fonu” oluşturulacak. Hükümet, fon için kaynak ayıracak.

Medyaya ‘çocuk ayarı’

-  Medya ile ilgili yasal düzenlemeler ve uygulamalar çocuk hakları temelinde yeniden düzenlenecek. İhlallere yönelik etkin ve ağırlaştırılmış yaptırımlar uygulanacak.

‘Alo Çocuk Hakları’

-  Çocuk hakları uygulamaları ve ihlalleri ile ilgili izleme ve değerlendirme yapacak bir “Türkiye Çocuk Konseyi”, Kamu Denetçiliği Kurumu içinde Çocuk Ombudsmanlığı kurulacak.

-  Eğitim ve araştırma odaklı “Alo Türkiye Çocuk Hakları” modeli hazırlanacak.

(milliyet)

> Evden kaçan çocuklara artık devlet bakacak

İl ve ilçelerde örgütlü bir Aile ve Çocuk Bakanlığı kurulması planlanıyor. Çocuğa yönelik suçların cezalarında ağırlaştırıcı düzenlemeler yapılacak. Evinden kaçan çocuklar için özel koruma merkezleri oluşturulacak.

sokak çocuklarına devlet koruması

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, çocuğa karşı işlenen suçlara getirilecek cezalardan, ülke çapında “çocuk koruma” sisteminin geliştirilmesine kadar çok sayıda yeni düzenleme yapılmasına olanak sağlayacak “Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi”, Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu’nun imzasına açıldı. Belgeye göre, önümüzdeki 4 yıllık süreçte çocuk hakları ile ilgili mevzuatta köklü değişiklikler yapılacak. Aile ve çocuk hizmetlerinin Türkiye genelinde koordinasyonunun sürdürülebilmesi amacıyla il ve ilçelerde örgütlü ve icracı yapıda Aile ve Çocuk Bakanlığı kurulacak.

Belgeye göre çocuk hakları alanında 2016’ya kadar hayata geçirilecek faaliyetler özetle şöyle:

-  Anayasa ve yasalarda çocuğa ilişkin hükümler ayrı birer madde halinde düzenlenecek. Mevzuattan çocuk haklarının uygulanmasına engel teşkil edecek hükümler çıkarılacak. Her türlü çocuk istismarının tespiti ve caydırıcı önlemlerin geliştirilmesi için yasal düzenlemeler yapılacak. Çocuğa yönelik suçların cezalarını ağırlaştırıcı düzenlemeler yapılacak.

-  Suça sürüklenen çocuklara ceza hukuku yaklaşımı dışında bakabilen yeni bir özgün çocuk hukuku yaklaşımı geliştirilecek.

-  Üniversitelerde Çocuk Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezleri açılacak ve enstitüler kurulacak.

-  Eğitim kurumlarında engelli çocukların eğitim imkânlarından yararlanmalarını kolaylaştırmak için tüm okullarda “çocuk dostu” mimari düzenlemeler yapılacak. Eğitimde fiziki, sözel ve duygusal her türlü şiddetin önlenmesi için yeni bir model oluşturulacak.

-  “Çocuk sağlığı standartları” belirlenecek. Bütün çocuklara, bu standartlara uygun şekilde, öncelikle aileleri, ailelerin yetersizliği halinde ise, ilgili kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından düzenli ve sürekli hizmet sunulacak.

-  Evlerinden kaçan çocuklar için “özel koruma merkezleri” açılacak. Aileye dönüşü sağlanan çocuklar ise izlenecek ve desteklenecek.

-  Ülke ölçekli etkin bir “Çocuk Koruma Sistemi” yapılandırılacak.

-  Aile ve çocuk hizmetlerinin Türkiye genelinde koordinasyonun sürdürülebilmesi amacıyla il ve ilçelerde örgütlü ve icracı yapıda Aile ve Çocuk Bakanlığı kurulacak. Strateji Belgesi’nin uygulanma ve koordinasyon görevi de kurulması öngörülen bu bakanlığa ait olacak.

-  Çocuk haklarının uluslararası alanda savunulması ve çocuk acil yardımlarını gerçekleştirmek amacıyla “Türkiye Çocuk Fonu” oluşturulacak. Hükümet, fon için kaynak ayıracak.

Medyaya ‘çocuk ayarı’

-  Medya ile ilgili yasal düzenlemeler ve uygulamalar çocuk hakları temelinde yeniden düzenlenecek. İhlallere yönelik etkin ve ağırlaştırılmış yaptırımlar uygulanacak.

‘Alo Çocuk Hakları’

-  Çocuk hakları uygulamaları ve ihlalleri ile ilgili izleme ve değerlendirme yapacak bir “Türkiye Çocuk Konseyi”, Kamu Denetçiliği Kurumu içinde Çocuk Ombudsmanlığı kurulacak.

-  Eğitim ve araştırma odaklı “Alo Türkiye Çocuk Hakları” modeli hazırlanacak.

(milliyet)

Son Güncelleme: Perşembe, 10 May 2012 11:29

Gösterim: 1813


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.