Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, bilim olimpiyatına katılarak derece kazanan öğrencilere üniversiteye giriş sınavında ek puan verilmesine ilişkin yasayı MEB'e gönderdiklerini bildirdi.

yokYükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, bilim olimpiyatlarına katılarak derece kazanan öğrencilere, üniversiteye giriş sınavında ek puan verilmesine ilişkin yasa teklifini Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) gönderdiklerini bildirdi.

YÖK'ten yapılan açıklamada, Saraç'ın konuyla ilgili Twitter üzerinden paylaşımda bulunduğu belirtildi.

Saraç söz konusu paylaşımlarında, bilim olimpiyatlarına katılan ve dereceye giren öğrencilere ek puan verilmesi uygulamasına kanun müsaade etmediği için son verdiklerini ve konuya ilişkin çalışmaların sürdüğüne yönelik açıklamalarını anımsattı. 

Yeni YÖK olarak sorunlara hızlı çözüm üretme doğrultusunda adım atmaya devam ettiklerini belirten Saraç, "Bu kapsamda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık ile dün bir görüşme gerçekleştirdik. Yapmış olduğumuz görüşmede söz konusu öğrencilerimize ek puan verilmesi uygulamasının hukuki zeminini oluşturmak için yasa teklifinin MEB'e gönderilerek, Meclis'e sevk edilmesi sürecini başlattığımızı ifade ettik ve kendilerinin bu konuda desteklerini aldık"  ifadelerini kullandı.

> Dereceye giren öğrencilere ek puan hazırlığı

YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, bilim olimpiyatına katılarak derece kazanan öğrencilere üniversiteye giriş sınavında ek puan verilmesine ilişkin yasayı MEB'e gönderdiklerini bildirdi.

yokYükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, bilim olimpiyatlarına katılarak derece kazanan öğrencilere, üniversiteye giriş sınavında ek puan verilmesine ilişkin yasa teklifini Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) gönderdiklerini bildirdi.

YÖK'ten yapılan açıklamada, Saraç'ın konuyla ilgili Twitter üzerinden paylaşımda bulunduğu belirtildi.

Saraç söz konusu paylaşımlarında, bilim olimpiyatlarına katılan ve dereceye giren öğrencilere ek puan verilmesi uygulamasına kanun müsaade etmediği için son verdiklerini ve konuya ilişkin çalışmaların sürdüğüne yönelik açıklamalarını anımsattı. 

Yeni YÖK olarak sorunlara hızlı çözüm üretme doğrultusunda adım atmaya devam ettiklerini belirten Saraç, "Bu kapsamda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık ile dün bir görüşme gerçekleştirdik. Yapmış olduğumuz görüşmede söz konusu öğrencilerimize ek puan verilmesi uygulamasının hukuki zeminini oluşturmak için yasa teklifinin MEB'e gönderilerek, Meclis'e sevk edilmesi sürecini başlattığımızı ifade ettik ve kendilerinin bu konuda desteklerini aldık"  ifadelerini kullandı.

Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Aralık 2015 17:12

Gösterim: 1076

Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ömer Açıkgöz, "Sanayicilerimizin dediği gibi mesleki eğitimle ilgili 'kızıl elma' oluşturalım. O zaman mesleki eğitimden mezun adamlara asgari ücret vermeyecekler" dedi.
meslekTürkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde düzenlenen "Türkiye'de MeslekiEğitimin Yeniden Tasarlanması" başlıklı panelin açılış konuşmasını yapan Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, mesleki eğitim konusuyla ilgili 10 yılı aşkın süredir çalışma içerisinde olduklarını söyledi.
Özdebir, bu konuyla ilgili çalışma alanlarının imalat sanayi bazında olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin en büyük sermayesinin insan olduğunu kaydetti. Mesleki eğitim konusuyla ilgili çalışmalar neticesinde bu meselenin en önemli ayağınıeğitimcinin oluşturduğuna işaret eden Özdebir, bu alanda çok iyi yetişmiş öğretmenlere ihtiyaç duyulduğuna dikkati çekti.
Özdebir, öğretmen olacak kişinin yüksek öğretimden daha önce tespit edilmesi ve o kapsamda eğitimlere tabi tutulması gerektiğini dile getirerek, böyle bir sistemle atanacak öğretmen sıkıntısının da ortadan kalkacağını belirtti.
İmalat sanayinin, kullanılan araçlar açısından daha bilgi yoğun bir hale gelmeye başladığını ifade eden Özdebir, "Bu kasamda da çalışanlarımızdan beklentilerimiz de daha farklı hale gelmeye başladı ancak milli eğitimde temel bazı eksikliklerimiz var. En başında modüler sisteme geçtik ve mesleki eğitimi güçlendirme projesi altında ancak şu anda okullarımızda okutulan derslerin ve mezun olunan bölümlerin piyasada karşılığı yok. Ülkemizde mesleki yeterlilik kurumu kuruldu. Bu meslek standartlarını bizler oluşturuyoruz ama bizim modüllerimizi, öncelikli olarak piyasanın ihtiyacına göre yeniden şekillendirmemiz lazım" diye konuştu.
Özdebir, sanayide Ar-Ge ile inovasyon alanında ve piramidin tabanını oluşturan çok sayıda operatör düzeyinde elemana ihtiyaçları olduğunun altını çizdi.
"Mesleki eğitimden mezun adamlara asgari ücret vermeyecekler"
Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ömer Açıkgöz de mesleki eğitim konusuna verilen önem ve yapılan çalışmalar nedeniyle TEPAV yetkililerine teşekkür etti.
Açıkgöz, herkesin hemfikir olduğu mesleki eğitimin önemi konusunun abartıldığını söyledi.
O abartmanın da eğitim sektörü üzerinde heyecan yarattığını ifade eden Açıkgöz, "Mesleki eğitimle ilgili öncelikle sakin olmak gerekiyor. Evet sanayicilerimizin dediği gibi mesleki eğitimle ilgili 'kızıl elma' oluşturalım. O zaman mesleki eğitimden mezun adamlara asgari ücret vermeyecekler. Türkiye'deki mesleki eğitimin bir darboğazda olduğu konusunda hem katılımcılarla hem fikirim ancak bu darboğaz afili söylemlerle değil, daha derinlemesine analizlerle aşılabilir" değerlendirmesinde bulundu.
Açıkgöz, Türkiye'de mesleki eğitimin nicel olarak belli bir kapasiteye geldiğine işaret ederek, Milli Eğitim Bakanlığının yılda 4 milyar dolar civarında bir bütçeyle mesleki eğitimi desteklediğini aktardı.
Sanayicilerin mesleki eğitimle ilgili pozitif düşünceleri olduğunu vurgulayan Açıkgöz, "Sanayicilerimiz mesleki eğitim konusunda devlete çok güveniyorlar ve bütün sorumluluğu devletin üzerine atıyorlar. Bu yanılgıdan bir an önce kurtulmaları lazım. Çünkü mesleki eğitimi sadece devletin çözeceği bir sorun olarak göremeyiz" ifadesini kullandı.

> Mesleki eğitime yılda 4 milyar dolar

Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ömer Açıkgöz, "Sanayicilerimizin dediği gibi mesleki eğitimle ilgili 'kızıl elma' oluşturalım. O zaman mesleki eğitimden mezun adamlara asgari ücret vermeyecekler" dedi.
meslekTürkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde düzenlenen "Türkiye'de MeslekiEğitimin Yeniden Tasarlanması" başlıklı panelin açılış konuşmasını yapan Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, mesleki eğitim konusuyla ilgili 10 yılı aşkın süredir çalışma içerisinde olduklarını söyledi.
Özdebir, bu konuyla ilgili çalışma alanlarının imalat sanayi bazında olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin en büyük sermayesinin insan olduğunu kaydetti. Mesleki eğitim konusuyla ilgili çalışmalar neticesinde bu meselenin en önemli ayağınıeğitimcinin oluşturduğuna işaret eden Özdebir, bu alanda çok iyi yetişmiş öğretmenlere ihtiyaç duyulduğuna dikkati çekti.
Özdebir, öğretmen olacak kişinin yüksek öğretimden daha önce tespit edilmesi ve o kapsamda eğitimlere tabi tutulması gerektiğini dile getirerek, böyle bir sistemle atanacak öğretmen sıkıntısının da ortadan kalkacağını belirtti.
İmalat sanayinin, kullanılan araçlar açısından daha bilgi yoğun bir hale gelmeye başladığını ifade eden Özdebir, "Bu kasamda da çalışanlarımızdan beklentilerimiz de daha farklı hale gelmeye başladı ancak milli eğitimde temel bazı eksikliklerimiz var. En başında modüler sisteme geçtik ve mesleki eğitimi güçlendirme projesi altında ancak şu anda okullarımızda okutulan derslerin ve mezun olunan bölümlerin piyasada karşılığı yok. Ülkemizde mesleki yeterlilik kurumu kuruldu. Bu meslek standartlarını bizler oluşturuyoruz ama bizim modüllerimizi, öncelikli olarak piyasanın ihtiyacına göre yeniden şekillendirmemiz lazım" diye konuştu.
Özdebir, sanayide Ar-Ge ile inovasyon alanında ve piramidin tabanını oluşturan çok sayıda operatör düzeyinde elemana ihtiyaçları olduğunun altını çizdi.
"Mesleki eğitimden mezun adamlara asgari ücret vermeyecekler"
Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ömer Açıkgöz de mesleki eğitim konusuna verilen önem ve yapılan çalışmalar nedeniyle TEPAV yetkililerine teşekkür etti.
Açıkgöz, herkesin hemfikir olduğu mesleki eğitimin önemi konusunun abartıldığını söyledi.
O abartmanın da eğitim sektörü üzerinde heyecan yarattığını ifade eden Açıkgöz, "Mesleki eğitimle ilgili öncelikle sakin olmak gerekiyor. Evet sanayicilerimizin dediği gibi mesleki eğitimle ilgili 'kızıl elma' oluşturalım. O zaman mesleki eğitimden mezun adamlara asgari ücret vermeyecekler. Türkiye'deki mesleki eğitimin bir darboğazda olduğu konusunda hem katılımcılarla hem fikirim ancak bu darboğaz afili söylemlerle değil, daha derinlemesine analizlerle aşılabilir" değerlendirmesinde bulundu.
Açıkgöz, Türkiye'de mesleki eğitimin nicel olarak belli bir kapasiteye geldiğine işaret ederek, Milli Eğitim Bakanlığının yılda 4 milyar dolar civarında bir bütçeyle mesleki eğitimi desteklediğini aktardı.
Sanayicilerin mesleki eğitimle ilgili pozitif düşünceleri olduğunu vurgulayan Açıkgöz, "Sanayicilerimiz mesleki eğitim konusunda devlete çok güveniyorlar ve bütün sorumluluğu devletin üzerine atıyorlar. Bu yanılgıdan bir an önce kurtulmaları lazım. Çünkü mesleki eğitimi sadece devletin çözeceği bir sorun olarak göremeyiz" ifadesini kullandı.

Son Güncelleme: Salı, 08 Aralık 2015 10:16

Gösterim: 1142

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ramazanoğlu, kız çocuklarının okullaşma oranlarının artırılabilmesi için kız yurtları inşa edileceğini belirtti.

sema ramazanogluAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, "Kız çocuklarımızın ikinci 4 yıl ve üçüncü 4 yıl okullaşma süreçlerini uzatabilmemiz için kız yurtları inşa edeceğiz" dedi.

Denizli'de çeşitli etkinliklere katılan Ramazanoğlu, Çivril ilçesindeki programının ardından geldiği Baklan ilçesi Gazi Parkı'nda vatandaşlara hitap etti.

Ramazanoğlu, Bakanlığın icraat alanının, toplumun inşası olduğunu, aile ve toplumun tüm dezavantajlı gruplarının hizmet alanlarında bulunduğunu ifade ederek "Yaşlılarımız, engelli kardeşlerimiz, şehitlerimiz, gazilerimiz, bakıma muhtaçlarımız, kadınlarımız, çocuklarımız, hastalarımız, yetimlerimiz, öksüzlerimiz, işte bizim dezavantajlı dediğimiz bütün o vicdanımızın içine sığdırdığımız bütün hepsi, bizim sorumluluk alanımız" diye konuştu.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, Milli Eğitim Bakanlığından sonra en büyük bütçeli bakanlık olduğuna işaret eden Ramazanoğlu, şunları söyledi:

"Bu bakanlık, vicdan bakanlığı. Hepimiz, elimizi vicdanımıza koyduğumuz zaman 'Bu ülkede gözümüzün görmediği, kulağımızın duymadığı bir noktada bir aç yoktur, bir gözü yaşlı yoktur, bir yetim yoktur' dediğimiz zaman biz, işlerimizin çoğunu halletmiş olacağız. Tabii ki sosyal problemlerimizi biliyoruz, onları nasıl çözeceğimize dair projelerimiz var, yatırımlarımız var, müjdelerimiz var. Özellikle kız çocuklarımızın ikinci 4 yıl ve üçüncü 4 yıl okullaşma süreçlerini uzatabilmemiz için kız yurtları inşa edeceğiz."

> Kız yurtları inşa edilecek

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ramazanoğlu, kız çocuklarının okullaşma oranlarının artırılabilmesi için kız yurtları inşa edileceğini belirtti.

sema ramazanogluAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, "Kız çocuklarımızın ikinci 4 yıl ve üçüncü 4 yıl okullaşma süreçlerini uzatabilmemiz için kız yurtları inşa edeceğiz" dedi.

Denizli'de çeşitli etkinliklere katılan Ramazanoğlu, Çivril ilçesindeki programının ardından geldiği Baklan ilçesi Gazi Parkı'nda vatandaşlara hitap etti.

Ramazanoğlu, Bakanlığın icraat alanının, toplumun inşası olduğunu, aile ve toplumun tüm dezavantajlı gruplarının hizmet alanlarında bulunduğunu ifade ederek "Yaşlılarımız, engelli kardeşlerimiz, şehitlerimiz, gazilerimiz, bakıma muhtaçlarımız, kadınlarımız, çocuklarımız, hastalarımız, yetimlerimiz, öksüzlerimiz, işte bizim dezavantajlı dediğimiz bütün o vicdanımızın içine sığdırdığımız bütün hepsi, bizim sorumluluk alanımız" diye konuştu.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, Milli Eğitim Bakanlığından sonra en büyük bütçeli bakanlık olduğuna işaret eden Ramazanoğlu, şunları söyledi:

"Bu bakanlık, vicdan bakanlığı. Hepimiz, elimizi vicdanımıza koyduğumuz zaman 'Bu ülkede gözümüzün görmediği, kulağımızın duymadığı bir noktada bir aç yoktur, bir gözü yaşlı yoktur, bir yetim yoktur' dediğimiz zaman biz, işlerimizin çoğunu halletmiş olacağız. Tabii ki sosyal problemlerimizi biliyoruz, onları nasıl çözeceğimize dair projelerimiz var, yatırımlarımız var, müjdelerimiz var. Özellikle kız çocuklarımızın ikinci 4 yıl ve üçüncü 4 yıl okullaşma süreçlerini uzatabilmemiz için kız yurtları inşa edeceğiz."

Son Güncelleme: Pazartesi, 07 Aralık 2015 10:40

Gösterim: 3328

Galatasaray Lisesi’nin 534’üncü kuruluş yıl dönümü, düzenlenen törenle kutlandı. Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanı İnan Kıraç, bu yeni çağda eğitimin çok önemli olduğunu belirtti. Kıraç, “Fakat bir acı tarafı daha var. Eğitimde de son 20 senede çok gerilemişiz. Eğer dünyanın ilk 20’si içinde kalacaksak bir tek Galatasaray veya Galatasaray gibi 4-5 okulla bir yere varmamız mümkün değil” dedi.

inan kiracGalatasaray Lisesi’nin 534’üncü kuruluş yıl dönümü, lisenin Beyoğlu’ndaki tarihi eğitim binasında Galatasaray Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen törenle kutlandı. İnan Kıraç, törende yaptığı konuşmada, bu yıl 50’nci yılını kutlayan mezun sayısının 92 olduğunu, 13 kişinin vefat ettiğini belirterek, 10 kişiye ulaşamadıklarını ve törene 69 kişinin katıldığını söyledi. Galatasaray Eğitim Vakfı’nın en büyük bağışlarını bu toplantıdan sonra aldığını dile getiren Kıraç, “Nesiller arasında acayip bir farklılık olmaya başladı. Çocuklarımızla konuşurken bile şaşırıyoruz. Bizle konuşurken elleriyle istediği bilgileri istediği kişiye veriyor. Ne öğrenmek isterse internete giriyor ve bilgiyi alıyor. Dolayısıyla eskisi gibi birbirimize bağlılığımız ne kadar devam edecek, nerede interneti kullanacağımız, Galatasaray’ın verdikleri nerede kalacak? Bunların muhakkak tartışılması ve bir çare bulunması lazım. Yoksa birbirimizle konuşamayan, anlamayan bir yapıya dönüşeceğiz diye bir korkum var” diye konuştu. Son 10 senede Türkiye’nin en iyi talebelerinin Galatasaray Lisesi’nde okuduğunu ve kuradan çıkan çocukların da lisenin öğrencileriyle bir noktada birleştiğini anlatan Kıraç, “Ne sizler gibi ne de bizler gibi bu çocuklar. Tek gayeleri çalışmak. Sabahlara kadar bütün laboratuvarları, kütüphaneleri açık tutuyoruz. Bu çocuklar okuldan mezun oldukları an İngilizce, Fransızca ve Latince’yi bilir halde oluyorlar. En iyiyi alan bir yapıyız” diye konuştu.

Bu yeni çağda eğitim çok önemli

İnan Kıraç, Osmanlı’nın okuyan çocukları askere almama kararı olmasına rağmen, kumandanların Alman olmaması nedeniyle çocukların da askere alındığını ve Çanakkale Savaşları’nda çok sayıda Galatasaraylı gencin hayatını kaybettiğini hatırlattı. Atatürk’ün yanında bulunan ve Cumhuriyet’e inanan 71 kişiden 23’ünün Galatasaray mezunu olduğunu anlatan Kıraç, Atatürk’ün Galatasaray Lisesi Müdürü’nü önce mebus, ardından meclis başkanı yaptığını, dolayısıyla Atatürk’ün Galatasaray’a düşkünlüğünün bundan olduğunu söyledi. Kıraç, “Bu yeni çağda eğitim çok önemli, fakat bir acı tarafı daha var. Eğitimde de son 20 senede çok gerilemişiz. Bir tek Galatasaray veya Galatasaray gibi 4-5 okulla bir yere varmamız mümkün değil eğer dünyanın ilk 20’si içinde kalacaksak” ifadelerini kullandı.

Yanan binayı teslim ettiğim gün ayrılacağım

Galatasaray Üniversitesi’nin kuruluşuyla ilgili bilgi veren Kıraç, “Geçtiğimiz yıllarda İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü binası yandı. Ardından üniversitemizin bahçesindeki taş binayı istediler, ‘alırız’ dediler. Sonra anladılar ki Galatasaray’dan bir şey alamıyorlar çünkü Galatasaray’ın her şeyi üniversitesine ait. Bazen genç arkadaşlarıma onu söylüyorum. Artık Galatasaray bir bütün. Ne olur bu ayrımları yapmayın. Galatasaray liseli de üniversiteli de kulübü de. Birlik ve beraberlik şart. Bu olmadığı takdirde bir şey olmuyor” diye konuştu. Vakıf olarak 35 yılda 240 projeyi hayata geçirdiklerini, bu devrede de 304 milyon dolar para toplandığını ve Galatasaray için kullanıldığını anlatan Kıraç, mezunlara Galatasaray Eğitim Vakfı’na maddi katkıda bulunmaları çağrısı yaptı. İnan Kıraç, Galatasaray Üniversitesi’nde çıkan yangının üzerinden 35 ay geçtiğini hatırlatarak, şunları söyledi:

“Bugüne kadar bir netice alamadım. Başlangıcı çok doğru, hiçbir sorun yok, avan proje kabul edildi, onda da sorun yok. Ama kalktı bir Galatasaraylı mezunumuz ihbarda bulundu ve bizi kilitledi. Oradaki 3 bina, bizim zamanımızda bildiğimiz ve 3’üncü derece tarihi eserdir. Bu birinci dereceye çevrildi, birileri çevirdi. Dolayısıyla orada kilitlendik. ‘Niye kurum çalışmıyor?’ diye kurumu tehdit ettim. ‘Yaparsanız, bunu böyle çıkarırsanız sizi mahkemeye vereceğim’ dedim. Bunu muhakkak aşacağım. Bu mücadelenin içine bilfiil giriyorum. Başka çaremiz yok. Hem rektörüm hem müdürem hem de başkanlarım öyle zannediyorum ki bizi yalnız bırakmayacaklar. Küçük ve yanlış şeyler yapıyoruz. Bazı yanlışlar yapıyoruz. Bin mektup yazdılar bana. ‘Nerede? Niçin? Neden?’ Diyorum ki her şeyi, herkesin önünde konuşamam ama bunu anlatmak mümkün değil. Her şeyi herkesin önünde konuşmak kadar yanlış bir şey yok. Hele ki bugünkü Türkiyemizde. Bunu aşacağız. Bu 35 ayın bedeli de başka şekilde ağır.” Bundan önceki toplantıda bir söz verdiğini hatırlatan Kıraç, duygulanarak “Geçen yıl 77 yaşındaydım. Yanan binayı teslim ettiğim gün ayrılacağım sözü. Bitirince ayrılacağım” diyerek, konuşmasını tamamladı.

50 yıl önce okula giren 10 kız öğrenciden biriyim

Galatasaray Lisesi Müdürü Meral Mercan 1965 yılının kendisi için özel bir yanı olduğunu, lisenin bu yılda karma eğitime geçtiğini ifade ederek, 50 yıl önce okula giren 10 kız öğrenciden biri ve şimdi okul müdürü olarak hitap etmekten ayrı bir mutluluk duyduğunu dile getirdi. Lisenin, eğitim ve öğretimde ulaştığı başarı düzeyini sürekli yükselttiğini anlatan Mercan, lisenin akademik başarılarıyla ilgili şu bilgileri verdi:

“Lisans yerleştirme sınavında 3 öğrencimiz, 4 farklı puan türünde, 4 Türkiye şampiyonluğu, bir öğrencimiz Türkiye ikinciliği, ilk 10’da yer alan 8 öğrencimiz 21 farklı derece, ilk binde yer alan 79 öğrencimiz 405 farklı derece kazanmışlardır. Yurtdışına başvuran öğrencilerimiz ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve Kanada’da 50 farklı üniversiteden kabul almışlardır. Yurtdışında okumayı tercih eden 11 öğrencimiz, dünyanın en prestijli üniversitelerine kayıt yaptırmayı tercih etmişlerdir. Öğrencilerimizin burada aldıkları eğitim, başarılarını arttırarak sürdürmelerine olanak tanımaktadır. Türkiye’nin en iyi öğrencilerini alan bu okulun üniversite sınavlarında gösterdiği başarı doğallaştırılabilir. Ancak lisemizde öğrenim gören öğrencilerimizin üçte biri, Galatasaray İlkokulu’ndan sınavsız geçiş yapan öğrencilerimizdir.”

Özhan Canaydın adına ödül verildi

Galatasaraylılar Derneği Genel Sekreteri Mehmet Selim Yavuz da derneğin çalışmaları ve projelerine ait bilgi verdi. Törene, Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ertuğrul Karsak’ın yanı sıra eski mezunlar katıldı. Galatasaray Eğitim Vakfı tarafından 5 yıl önce hayatını kaybeden eski Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Özhan Canaydın adına spor ödülleri verildi. ENKA Spor Kulübü’nden tenisçi Çağla Büyükakçay’ın ödülünü annesi Seçil Büyükakçay, GS Kulübü Yelken Takımı’ndan Deniz Çınar ve Ateş Çınar, Galatasaray Üniversitesi Futsal Takımı adına takım kaptanı Burak Demir, Galatasaray Lisesi Atletizm Takımı’ndan Necmettin Berk Yoleri ödüllerini, Özhan Canaydın’ın oğlu Murat Canaydın’ın elinden aldı. Törende daha sonra 1940 mezunu Necdet Bayraktar ve 1965 mezunu 69 kişiye berat ve madalyaları verildi. Öte yandan lise binasına asılan, üzerinde yanan Galatasaray Üniversitesi’nin fotoğrafı ile “2 sene 10 ay 15 gün” yazılı pankart dikkati çekti.

> İnan Kıraç: Yanan binayı teslim ettiğimde ayrılacağım

Galatasaray Lisesi’nin 534’üncü kuruluş yıl dönümü, düzenlenen törenle kutlandı. Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanı İnan Kıraç, bu yeni çağda eğitimin çok önemli olduğunu belirtti. Kıraç, “Fakat bir acı tarafı daha var. Eğitimde de son 20 senede çok gerilemişiz. Eğer dünyanın ilk 20’si içinde kalacaksak bir tek Galatasaray veya Galatasaray gibi 4-5 okulla bir yere varmamız mümkün değil” dedi.

inan kiracGalatasaray Lisesi’nin 534’üncü kuruluş yıl dönümü, lisenin Beyoğlu’ndaki tarihi eğitim binasında Galatasaray Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen törenle kutlandı. İnan Kıraç, törende yaptığı konuşmada, bu yıl 50’nci yılını kutlayan mezun sayısının 92 olduğunu, 13 kişinin vefat ettiğini belirterek, 10 kişiye ulaşamadıklarını ve törene 69 kişinin katıldığını söyledi. Galatasaray Eğitim Vakfı’nın en büyük bağışlarını bu toplantıdan sonra aldığını dile getiren Kıraç, “Nesiller arasında acayip bir farklılık olmaya başladı. Çocuklarımızla konuşurken bile şaşırıyoruz. Bizle konuşurken elleriyle istediği bilgileri istediği kişiye veriyor. Ne öğrenmek isterse internete giriyor ve bilgiyi alıyor. Dolayısıyla eskisi gibi birbirimize bağlılığımız ne kadar devam edecek, nerede interneti kullanacağımız, Galatasaray’ın verdikleri nerede kalacak? Bunların muhakkak tartışılması ve bir çare bulunması lazım. Yoksa birbirimizle konuşamayan, anlamayan bir yapıya dönüşeceğiz diye bir korkum var” diye konuştu. Son 10 senede Türkiye’nin en iyi talebelerinin Galatasaray Lisesi’nde okuduğunu ve kuradan çıkan çocukların da lisenin öğrencileriyle bir noktada birleştiğini anlatan Kıraç, “Ne sizler gibi ne de bizler gibi bu çocuklar. Tek gayeleri çalışmak. Sabahlara kadar bütün laboratuvarları, kütüphaneleri açık tutuyoruz. Bu çocuklar okuldan mezun oldukları an İngilizce, Fransızca ve Latince’yi bilir halde oluyorlar. En iyiyi alan bir yapıyız” diye konuştu.

Bu yeni çağda eğitim çok önemli

İnan Kıraç, Osmanlı’nın okuyan çocukları askere almama kararı olmasına rağmen, kumandanların Alman olmaması nedeniyle çocukların da askere alındığını ve Çanakkale Savaşları’nda çok sayıda Galatasaraylı gencin hayatını kaybettiğini hatırlattı. Atatürk’ün yanında bulunan ve Cumhuriyet’e inanan 71 kişiden 23’ünün Galatasaray mezunu olduğunu anlatan Kıraç, Atatürk’ün Galatasaray Lisesi Müdürü’nü önce mebus, ardından meclis başkanı yaptığını, dolayısıyla Atatürk’ün Galatasaray’a düşkünlüğünün bundan olduğunu söyledi. Kıraç, “Bu yeni çağda eğitim çok önemli, fakat bir acı tarafı daha var. Eğitimde de son 20 senede çok gerilemişiz. Bir tek Galatasaray veya Galatasaray gibi 4-5 okulla bir yere varmamız mümkün değil eğer dünyanın ilk 20’si içinde kalacaksak” ifadelerini kullandı.

Yanan binayı teslim ettiğim gün ayrılacağım

Galatasaray Üniversitesi’nin kuruluşuyla ilgili bilgi veren Kıraç, “Geçtiğimiz yıllarda İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü binası yandı. Ardından üniversitemizin bahçesindeki taş binayı istediler, ‘alırız’ dediler. Sonra anladılar ki Galatasaray’dan bir şey alamıyorlar çünkü Galatasaray’ın her şeyi üniversitesine ait. Bazen genç arkadaşlarıma onu söylüyorum. Artık Galatasaray bir bütün. Ne olur bu ayrımları yapmayın. Galatasaray liseli de üniversiteli de kulübü de. Birlik ve beraberlik şart. Bu olmadığı takdirde bir şey olmuyor” diye konuştu. Vakıf olarak 35 yılda 240 projeyi hayata geçirdiklerini, bu devrede de 304 milyon dolar para toplandığını ve Galatasaray için kullanıldığını anlatan Kıraç, mezunlara Galatasaray Eğitim Vakfı’na maddi katkıda bulunmaları çağrısı yaptı. İnan Kıraç, Galatasaray Üniversitesi’nde çıkan yangının üzerinden 35 ay geçtiğini hatırlatarak, şunları söyledi:

“Bugüne kadar bir netice alamadım. Başlangıcı çok doğru, hiçbir sorun yok, avan proje kabul edildi, onda da sorun yok. Ama kalktı bir Galatasaraylı mezunumuz ihbarda bulundu ve bizi kilitledi. Oradaki 3 bina, bizim zamanımızda bildiğimiz ve 3’üncü derece tarihi eserdir. Bu birinci dereceye çevrildi, birileri çevirdi. Dolayısıyla orada kilitlendik. ‘Niye kurum çalışmıyor?’ diye kurumu tehdit ettim. ‘Yaparsanız, bunu böyle çıkarırsanız sizi mahkemeye vereceğim’ dedim. Bunu muhakkak aşacağım. Bu mücadelenin içine bilfiil giriyorum. Başka çaremiz yok. Hem rektörüm hem müdürem hem de başkanlarım öyle zannediyorum ki bizi yalnız bırakmayacaklar. Küçük ve yanlış şeyler yapıyoruz. Bazı yanlışlar yapıyoruz. Bin mektup yazdılar bana. ‘Nerede? Niçin? Neden?’ Diyorum ki her şeyi, herkesin önünde konuşamam ama bunu anlatmak mümkün değil. Her şeyi herkesin önünde konuşmak kadar yanlış bir şey yok. Hele ki bugünkü Türkiyemizde. Bunu aşacağız. Bu 35 ayın bedeli de başka şekilde ağır.” Bundan önceki toplantıda bir söz verdiğini hatırlatan Kıraç, duygulanarak “Geçen yıl 77 yaşındaydım. Yanan binayı teslim ettiğim gün ayrılacağım sözü. Bitirince ayrılacağım” diyerek, konuşmasını tamamladı.

50 yıl önce okula giren 10 kız öğrenciden biriyim

Galatasaray Lisesi Müdürü Meral Mercan 1965 yılının kendisi için özel bir yanı olduğunu, lisenin bu yılda karma eğitime geçtiğini ifade ederek, 50 yıl önce okula giren 10 kız öğrenciden biri ve şimdi okul müdürü olarak hitap etmekten ayrı bir mutluluk duyduğunu dile getirdi. Lisenin, eğitim ve öğretimde ulaştığı başarı düzeyini sürekli yükselttiğini anlatan Mercan, lisenin akademik başarılarıyla ilgili şu bilgileri verdi:

“Lisans yerleştirme sınavında 3 öğrencimiz, 4 farklı puan türünde, 4 Türkiye şampiyonluğu, bir öğrencimiz Türkiye ikinciliği, ilk 10’da yer alan 8 öğrencimiz 21 farklı derece, ilk binde yer alan 79 öğrencimiz 405 farklı derece kazanmışlardır. Yurtdışına başvuran öğrencilerimiz ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve Kanada’da 50 farklı üniversiteden kabul almışlardır. Yurtdışında okumayı tercih eden 11 öğrencimiz, dünyanın en prestijli üniversitelerine kayıt yaptırmayı tercih etmişlerdir. Öğrencilerimizin burada aldıkları eğitim, başarılarını arttırarak sürdürmelerine olanak tanımaktadır. Türkiye’nin en iyi öğrencilerini alan bu okulun üniversite sınavlarında gösterdiği başarı doğallaştırılabilir. Ancak lisemizde öğrenim gören öğrencilerimizin üçte biri, Galatasaray İlkokulu’ndan sınavsız geçiş yapan öğrencilerimizdir.”

Özhan Canaydın adına ödül verildi

Galatasaraylılar Derneği Genel Sekreteri Mehmet Selim Yavuz da derneğin çalışmaları ve projelerine ait bilgi verdi. Törene, Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ertuğrul Karsak’ın yanı sıra eski mezunlar katıldı. Galatasaray Eğitim Vakfı tarafından 5 yıl önce hayatını kaybeden eski Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Özhan Canaydın adına spor ödülleri verildi. ENKA Spor Kulübü’nden tenisçi Çağla Büyükakçay’ın ödülünü annesi Seçil Büyükakçay, GS Kulübü Yelken Takımı’ndan Deniz Çınar ve Ateş Çınar, Galatasaray Üniversitesi Futsal Takımı adına takım kaptanı Burak Demir, Galatasaray Lisesi Atletizm Takımı’ndan Necmettin Berk Yoleri ödüllerini, Özhan Canaydın’ın oğlu Murat Canaydın’ın elinden aldı. Törende daha sonra 1940 mezunu Necdet Bayraktar ve 1965 mezunu 69 kişiye berat ve madalyaları verildi. Öte yandan lise binasına asılan, üzerinde yanan Galatasaray Üniversitesi’nin fotoğrafı ile “2 sene 10 ay 15 gün” yazılı pankart dikkati çekti.

Son Güncelleme: Pazartesi, 07 Aralık 2015 11:29

Gösterim: 1252

FATİH Projesi kapsamında yapılan Eğitim Teknolojileri Zirvesi’nde konuşan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, “Eğitimin geleneksel birikimini ve yöntemlerini muhafaza ederken zamanın ruhuna göre bir güncelleme, bir formatlamaya gereksinim vardır” dedi.

nabiavci teknoloji zirveMillî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, FATİH projesi kapsamında ilki düzenlenen Eğitim Teknolojileri Zirvesi´nin açılışına katıldı.

Bakan Avcı, Eğitim Teknolojileri Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, eğitimin dünyanın tüm ülkelerinde artık daha karmaşık ve daha meşakkatli bir görev haline geldiğini söyledi.

Bugünkü eğitim modelinin, okul binalarının özelliklerinden sınıfta oturma düzenlerine kadar 19. yüzyılda şekillenmiş bir anlayışın ürünü olduğunu belirten Bakan Avcı, Sanayi devriminin oluşturduğu insan gücü ihtiyacını gidermek, fabrikalara eleman temin etmek üzere örgütlenmiş bir eğitim modelinin aynı anlayışla bugün de yoluna devam etmesi artık çok zor" diye konuştu.

Eğitimin öğretmen-öğrenci ilişkisi üzerine inşa edilen bir başka özelliğinin bulunduğuna değinen Bakan Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu ontolojik münasebetten, yetiştirmeye, yönlendirmeye dayalı bu temelden vazgeçmemiz de mümkün görünmüyor. Demek ki eğitimin geleneksel birikimini ve yöntemlerini muhafaza ederken zamanın ruhuna göre bir güncelleme, yenileme, sizlerin aşina olduğu bir kelimeyle ifade edecek olursak bir formatlamaya gereksinim vardır. Üstelik bir defa güncelleyip uzun süre idare etmemiz de artık mümkün değil. Eğitim süreçlerini ve eğitim ortamlarını, esas cevheri, ana özü koruyarak sürekli bir güncellemenin ve yenilenmenin neredeyse otomatiğe bağlandığı bir dinamizme kavuşturmak gerekiyor."

Okullar, bilgi ve enformasyon aktarımında merkez olma özelliklerini kaybetti

Bakan Avcı, insanlığın 20. yüzyılın sonlarında büyük bir dönüşüm yaşadığını, dijital devrimin, çalışma biçimlerini ve iletişim becerilerini değiştirdiğini, sosyalleşmenin, bir toplum içinde yaşama ihtiyacının da şekil ve yön değiştirdiğini anlattı. Bakan Avcı, şehirlerin, mahallelerin, okulların tesis ettiği ilişki biçimlerinin, büyük oranda artık dijital veriler üzerinde yükselen sanal dünyaya kaydığını belirtti.

Bu değişimin bir sonucu olarak okul dışı bilgi merkezlerinin çoğaldığını, okulların bilgi ve enformasyon aktarımında merkez olma özelliklerini kaybettiğini dile getiren Bakan Avcı, şunları kaydetti:

"Öğrencilerimiz, okul dışında örgütlenen bu kaynaklardan yoğun bir biçimde beslenmeye başladı, talepleri de beklentileri de bu anlamda değişime uğradı. Eğitim teknolojilerindeki, bilgi ve enformasyon kaynaklarındaki bu hızlı değişim, bizi eğitim kurumlarımızı yeniden tasarlamaya da icbar ediyor. Bu nedenle eğitim teknolojileriyle donattığımız okullarımızı, oluşan yeni kaynaklarla buluşturuyoruz. Eğitim materyallerinin olağanüstü çeşitlenmesi, zamanın gerçekleri, yaşanan değişimler, eğitimi tepeden tırnağa yeniden tasarlama zorunluluğunu da beraberinde getiriyor.

Biz bakanlık olarak eğitim süreçlerini gözden geçirme zorunluluğunun farkındayız ve bu konuya odaklanmış durumdayız. FATİH, işte bu amaçla gerçekleştirilen büyük bir eğitim hamlesinin adıdır.

Türkiye´nin FATİH projesi ve Eğitim Bilişim Ağı (EBA) ile eğitim teknolojilerinde önemli bir konuma yükseldiğini bildiren Bakan Avcı, "Hem sayısal büyüklük hem de nitelik bakımdan artık bunu rahatça söyleyebiliyoruz. Eğitim teknolojilerindeki yenilikleri FATİH projesiyle okullarımıza taşırken, EBA´yla da günün şartlarına cevap verecek muhtevayı öğretmen ve öğrencilerimize iyi tasarlanmış bir ortamda sunuyoruz. Bakanlığımızın teknolojideki yenilikleri eğitime yansıtma çalışmalarını sadece cihaz temin etme ya da tablet dağıtma düzeyinde bırakmadığını, donanım imkanlarını müfredatla ve yeni eğitim mimarisiyle birleştirme konusunda da çok önemli ve ciddi çalışmalar yaptığını belirtmek isterim" değerlendirmesini yaptı.

Bu çalışmaları öğretmenlerle birlikte yaparken üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve sektör temsilcilerinin birikimlerinden de yararlanmak istediklerini dile getiren Bakan Avcı, Eğitim Teknolojileri Zirvesi´nin de bu çalışmaların bir ürünü olduğunu söyledi.

Eğitim teknolojilerinin eğitime uyarlanmasında pek çok parametrenin gündemlerine geldiğini, standartların ve stratejlerin incelikli çalışmalarla belirlendiğini anlatan Bakan Avcı, "Ümit ediyorum ki burada sunulacak bildiriler ve tartışmalar, bu yönde bize yol gösterecek ve çok değerli katkılar sunacak" dedi.

Bakan Avcı, konuşmasının ardından Google Eğitim Direktörü Bram Bout´a plaket takdim etti. Bakan Avcı, Bout´a, ceketinin üst cebine takması için dolma kalem hediye etti.

FATİH, bilişim sektöründe çok önemli istihdam sağlıyor

Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Dinçer Ateş, FATİH projesinin plan olmaktan çıkarak hayat bulduğunu, adına yakışır şekilde bir eğitim hareketine, teknolojide bir kalkınma hamlesine dönüştüğünü ifade etti.

Dünyanın en büyük eğitim teknolojisi hamlesi haline gelen FATİH’le bugün dersliklerin, patenti Millî Eğitim Bakanlığına ait olan etkileşimli tahtalarla donatıldığını, tasarımı Türkiye´de yapılan tablet bilgisayar setlerinin şimdiye kadar 9´uncu sınıf öğrencilerine ve öğretmenlere ulaştırıldığını, çok fonksiyonlu network yazıcıların okullardaki yerini aldığını dile getiren Genel Müdür Ateş, "3 yıl önce hayal edilmesi bile zor olan bu donanım, yazılım, altyapı ve sistemlere bugün itibarıyla sahibiz" dedi.

Genel Müdür Ateş, FATİH´in Türkiye’de yerli bilişim sektörünü teşvik eden, sektörde çok önemli bir istihdamın oluşmasını sağlayan, küresel bilişim sektörünün dikkatini ülkeye çeken, Türkiye’nin kısa ve orta vadede eğitim donanımı, eğitim içeriği ve eğitim yazılımları ihraç eden konuma ulaşmasına önayak olacak bir hacme sahip olduğunu kaydetti. Kapsamını daha da genişletilerek gelecek yıllarda da zirveyi devam ettirme arzusunda olduklarını söyledi.

Zirvede, dünya "F" klavye şampiyonlarının klavyeyle anlık yazdıkları konuşmaları ekrana yansıtıldı.

> Eğitimde formatlamaya gereksinim var

FATİH Projesi kapsamında yapılan Eğitim Teknolojileri Zirvesi’nde konuşan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, “Eğitimin geleneksel birikimini ve yöntemlerini muhafaza ederken zamanın ruhuna göre bir güncelleme, bir formatlamaya gereksinim vardır” dedi.

nabiavci teknoloji zirveMillî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, FATİH projesi kapsamında ilki düzenlenen Eğitim Teknolojileri Zirvesi´nin açılışına katıldı.

Bakan Avcı, Eğitim Teknolojileri Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, eğitimin dünyanın tüm ülkelerinde artık daha karmaşık ve daha meşakkatli bir görev haline geldiğini söyledi.

Bugünkü eğitim modelinin, okul binalarının özelliklerinden sınıfta oturma düzenlerine kadar 19. yüzyılda şekillenmiş bir anlayışın ürünü olduğunu belirten Bakan Avcı, Sanayi devriminin oluşturduğu insan gücü ihtiyacını gidermek, fabrikalara eleman temin etmek üzere örgütlenmiş bir eğitim modelinin aynı anlayışla bugün de yoluna devam etmesi artık çok zor" diye konuştu.

Eğitimin öğretmen-öğrenci ilişkisi üzerine inşa edilen bir başka özelliğinin bulunduğuna değinen Bakan Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu ontolojik münasebetten, yetiştirmeye, yönlendirmeye dayalı bu temelden vazgeçmemiz de mümkün görünmüyor. Demek ki eğitimin geleneksel birikimini ve yöntemlerini muhafaza ederken zamanın ruhuna göre bir güncelleme, yenileme, sizlerin aşina olduğu bir kelimeyle ifade edecek olursak bir formatlamaya gereksinim vardır. Üstelik bir defa güncelleyip uzun süre idare etmemiz de artık mümkün değil. Eğitim süreçlerini ve eğitim ortamlarını, esas cevheri, ana özü koruyarak sürekli bir güncellemenin ve yenilenmenin neredeyse otomatiğe bağlandığı bir dinamizme kavuşturmak gerekiyor."

Okullar, bilgi ve enformasyon aktarımında merkez olma özelliklerini kaybetti

Bakan Avcı, insanlığın 20. yüzyılın sonlarında büyük bir dönüşüm yaşadığını, dijital devrimin, çalışma biçimlerini ve iletişim becerilerini değiştirdiğini, sosyalleşmenin, bir toplum içinde yaşama ihtiyacının da şekil ve yön değiştirdiğini anlattı. Bakan Avcı, şehirlerin, mahallelerin, okulların tesis ettiği ilişki biçimlerinin, büyük oranda artık dijital veriler üzerinde yükselen sanal dünyaya kaydığını belirtti.

Bu değişimin bir sonucu olarak okul dışı bilgi merkezlerinin çoğaldığını, okulların bilgi ve enformasyon aktarımında merkez olma özelliklerini kaybettiğini dile getiren Bakan Avcı, şunları kaydetti:

"Öğrencilerimiz, okul dışında örgütlenen bu kaynaklardan yoğun bir biçimde beslenmeye başladı, talepleri de beklentileri de bu anlamda değişime uğradı. Eğitim teknolojilerindeki, bilgi ve enformasyon kaynaklarındaki bu hızlı değişim, bizi eğitim kurumlarımızı yeniden tasarlamaya da icbar ediyor. Bu nedenle eğitim teknolojileriyle donattığımız okullarımızı, oluşan yeni kaynaklarla buluşturuyoruz. Eğitim materyallerinin olağanüstü çeşitlenmesi, zamanın gerçekleri, yaşanan değişimler, eğitimi tepeden tırnağa yeniden tasarlama zorunluluğunu da beraberinde getiriyor.

Biz bakanlık olarak eğitim süreçlerini gözden geçirme zorunluluğunun farkındayız ve bu konuya odaklanmış durumdayız. FATİH, işte bu amaçla gerçekleştirilen büyük bir eğitim hamlesinin adıdır.

Türkiye´nin FATİH projesi ve Eğitim Bilişim Ağı (EBA) ile eğitim teknolojilerinde önemli bir konuma yükseldiğini bildiren Bakan Avcı, "Hem sayısal büyüklük hem de nitelik bakımdan artık bunu rahatça söyleyebiliyoruz. Eğitim teknolojilerindeki yenilikleri FATİH projesiyle okullarımıza taşırken, EBA´yla da günün şartlarına cevap verecek muhtevayı öğretmen ve öğrencilerimize iyi tasarlanmış bir ortamda sunuyoruz. Bakanlığımızın teknolojideki yenilikleri eğitime yansıtma çalışmalarını sadece cihaz temin etme ya da tablet dağıtma düzeyinde bırakmadığını, donanım imkanlarını müfredatla ve yeni eğitim mimarisiyle birleştirme konusunda da çok önemli ve ciddi çalışmalar yaptığını belirtmek isterim" değerlendirmesini yaptı.

Bu çalışmaları öğretmenlerle birlikte yaparken üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve sektör temsilcilerinin birikimlerinden de yararlanmak istediklerini dile getiren Bakan Avcı, Eğitim Teknolojileri Zirvesi´nin de bu çalışmaların bir ürünü olduğunu söyledi.

Eğitim teknolojilerinin eğitime uyarlanmasında pek çok parametrenin gündemlerine geldiğini, standartların ve stratejlerin incelikli çalışmalarla belirlendiğini anlatan Bakan Avcı, "Ümit ediyorum ki burada sunulacak bildiriler ve tartışmalar, bu yönde bize yol gösterecek ve çok değerli katkılar sunacak" dedi.

Bakan Avcı, konuşmasının ardından Google Eğitim Direktörü Bram Bout´a plaket takdim etti. Bakan Avcı, Bout´a, ceketinin üst cebine takması için dolma kalem hediye etti.

FATİH, bilişim sektöründe çok önemli istihdam sağlıyor

Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Dinçer Ateş, FATİH projesinin plan olmaktan çıkarak hayat bulduğunu, adına yakışır şekilde bir eğitim hareketine, teknolojide bir kalkınma hamlesine dönüştüğünü ifade etti.

Dünyanın en büyük eğitim teknolojisi hamlesi haline gelen FATİH’le bugün dersliklerin, patenti Millî Eğitim Bakanlığına ait olan etkileşimli tahtalarla donatıldığını, tasarımı Türkiye´de yapılan tablet bilgisayar setlerinin şimdiye kadar 9´uncu sınıf öğrencilerine ve öğretmenlere ulaştırıldığını, çok fonksiyonlu network yazıcıların okullardaki yerini aldığını dile getiren Genel Müdür Ateş, "3 yıl önce hayal edilmesi bile zor olan bu donanım, yazılım, altyapı ve sistemlere bugün itibarıyla sahibiz" dedi.

Genel Müdür Ateş, FATİH´in Türkiye’de yerli bilişim sektörünü teşvik eden, sektörde çok önemli bir istihdamın oluşmasını sağlayan, küresel bilişim sektörünün dikkatini ülkeye çeken, Türkiye’nin kısa ve orta vadede eğitim donanımı, eğitim içeriği ve eğitim yazılımları ihraç eden konuma ulaşmasına önayak olacak bir hacme sahip olduğunu kaydetti. Kapsamını daha da genişletilerek gelecek yıllarda da zirveyi devam ettirme arzusunda olduklarını söyledi.

Zirvede, dünya "F" klavye şampiyonlarının klavyeyle anlık yazdıkları konuşmaları ekrana yansıtıldı.

Son Güncelleme: Pazartesi, 07 Aralık 2015 10:32

Gösterim: 1801


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.