Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Coğrafi teknolojileri kullanarak veri analizi yapan danışmanlık şirketi Maptriks, Türkiye’nin eğitim haritasını çıkardı. İlkokul, ortaokul ve ortaöğretim seviyesinde öğrenci ve öğretmen en çok İstanbul’dayken en az da Tunceli’de bulunuyor. Buna rağmen liselere giriş sınavında (LGS) Tunceli, en başarılı ikinci il olarak öne çıkıyor. İstanbul’da öğretmen başına 20 öğrenci düşerken Tunceli’de bir öğretmene 10 öğrenci düşüyor.

egitim_harita












Coğrafi teknolojileri kullanarak veri analizi yapan danışmanlık şirketi
Maptriks, Türkiye’nin eğitim haritasını çıkardı. Türkiye’nin en büyük veri kataloğuna sahip olan şirket 30’dan fazla kaynağı kullanarak analiz yapıyor. Okulların açılmasıyla eğitim sektörünü mercek altına alan Maptriks, Türkiye’deki eğitim kurumlarını inceledi. 

Eğitimde göze çarpan iki şehir: İstanbul ve Tunceli

Türkiye’deki toplam öğrenci sayısı 16.544.407 toplam öğretmen sayısı ise 1.026.026. Maptriks’in araştırmalarına göre ilkokul, ortaokul ve ortaöğretimde iki şehir öne çıkıyor: İstanbul ve Tunceli. İlkokul, ortaokul ve ortaöğretim seviyeleri ayrı ayrı incelendiğinde en çok öğrenci ve öğretmen İstanbul’dayken en az öğrenci ve öğretmen Tunceli’de bulunuyor. İstanbul’da ilkokul, ortaokul ve ortaöğretimde toplam 2.945.700 öğrenci ve 149.900 öğretmen bulunurken Tunceli’de 9.252 öğrenci ve 879 öğretmen var. 

egitim_harita

İstanbul’da öğretmen başına 20, Tunceli’de 10 öğrenci düşüyor

Öğretmen ve öğrenci açısından en kalabalık il olan İstanbul’da öğretmen başına yaklaşık 20 öğrenci düşerken en az öğretmen ve öğrencinin bulunduğu Tunceli’de bir öğretmene 10 öğrenci düşüyor. Türkiye geneline bakıldığında öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 16. Başarı sıralamasına bakıldığında ise 2019 yılında yapılan LGS'de toplam net sayısı baz alınarak yapılan değerlendirmede, Tunceli, en başarılı illerde ikinci sıradayken İstanbul 42. sırada yer aldı. 

Özel okul artışında İstanbul, Ankara, Bursa önde

Resmi, özel okul dağılımlarına bakıldığında ise İstanbul her üç okul türünde de (ilkokul, ortaokul, ortaöğretim) en çok özel okulu bulunduran şehir olarak öne çıkıyor. İstanbul’da 2.045 özel okul bulunurken Artvin, Ardahan, Muş (ilkokul), Bilecik, Artvin, Ardahan (ortaokul), Bayburt, Ardahan, Kilis’te (ortaöğretim) özel okul bulunmuyor. Maptriks’in yaptığı 2016-2019 yılları arasındaki son 3 yıllık incelemede özel okullardaki artışta İstanbul öne çıkıyor.2016’da 1.585 olan özel okul sayısı 2019’da 2.045 olmuş. Aradaki fark 460. İstanbul’u artan 212 okul ile Ankara ve 115 ile Bursa takip ediyor. 

Erzurum’da 121 ilkokul kapandı

İlkokul düzeyinde 2016-2019 yılları arasında karşılaştırma yapıldığında azalan okullar da dikkat çekiyor. İlkokul sayısında azalışın en fazla olduğu iller: Erzurum 121, Diyarbakır 110, samsun 83, Kahramanmaraş 80, Sivas 61. Türkiye genelinde toplam okul sayılarına bakıldığında son 3 yıl içinde ilkokullarda azalma, ortaokul ve ortaöğretim düzeyindekilerde artış görülüyor. 2016’da toplam ilkokul sayısı 26.522 iken 2019’da bu sayı 24.739’a düşmüş.

Eğitim alanında öğrencilerin başarılı olabilmesi ve daha iyi bir eğitim alabilmeleri için dersliklerdeki toplam öğrenci sayısı ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı gibi o ile ait parametrelerin büyük önem taşıdığını belirten Maptriks CEO’su Akgün Karlıbel, uzun yıllardır eğitim alanında öne çıkan bir il olma özelliğine sahip olan Tunceli’ye bakıldığında, bu konulara yönelik yapılan iyileştirmeler ile eğitimde başarının sağlandığı görüldüğünü söylüyor: “2018-2019 eğitim istatistiklerine göre Türkiye’de derslik başına düşen öğrenci sayısı ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı en az Tunceli’de. Okul sayılarındaki değişimin yüksek olduğu illerde son 3 yıl içerisindeki çocuk nüfusu, göç hızı, eğitim harcamalarının toplam tüketim harcamaları içerisindeki payı gibi verilerdeki değişimler araştırıldı. Örneğin ilkokul sayısında azalışın en fazla olduğu il olan Erzurum’da 2016 yılında 0-14 yaş grubu çocuk nüfusu 204.201 iken, 2019’da bu sayı 189.982’ye düşmüş. Sivas ilinin 2015-2016 döneminde aldığı göç 22.966 iken, 2017 - 2018 döneminde aldığı göç 45.861’e yükselmiş. Eğitim hizmetleri harcamasının (TL/Ay) ortalama hane harcaması (TL/Ay) içerisindeki payı incelendiğinde Diyarbakır, Kahramanmaraş, Samsun’da yüzde 1, Erzurum ve Sivas’ta ise yüzde 2 oranında olduğu görülüyor.” 

 

İlkokul

Ortaokul

Ortaöğretim

Toplam

Öğrenci

5.267.378

5.627.075

5.649.594

16.544.407

Öğretmen

300.732

354.060

371.234

1.026.026

Okul

24.739

18.935

12.506

56.180

 

 

 

 

 

 

 

 

 

> Türkiye’nin eğitim haritası ortaya çıktı

Coğrafi teknolojileri kullanarak veri analizi yapan danışmanlık şirketi Maptriks, Türkiye’nin eğitim haritasını çıkardı. İlkokul, ortaokul ve ortaöğretim seviyesinde öğrenci ve öğretmen en çok İstanbul’dayken en az da Tunceli’de bulunuyor. Buna rağmen liselere giriş sınavında (LGS) Tunceli, en başarılı ikinci il olarak öne çıkıyor. İstanbul’da öğretmen başına 20 öğrenci düşerken Tunceli’de bir öğretmene 10 öğrenci düşüyor.

egitim_harita












Coğrafi teknolojileri kullanarak veri analizi yapan danışmanlık şirketi
Maptriks, Türkiye’nin eğitim haritasını çıkardı. Türkiye’nin en büyük veri kataloğuna sahip olan şirket 30’dan fazla kaynağı kullanarak analiz yapıyor. Okulların açılmasıyla eğitim sektörünü mercek altına alan Maptriks, Türkiye’deki eğitim kurumlarını inceledi. 

Eğitimde göze çarpan iki şehir: İstanbul ve Tunceli

Türkiye’deki toplam öğrenci sayısı 16.544.407 toplam öğretmen sayısı ise 1.026.026. Maptriks’in araştırmalarına göre ilkokul, ortaokul ve ortaöğretimde iki şehir öne çıkıyor: İstanbul ve Tunceli. İlkokul, ortaokul ve ortaöğretim seviyeleri ayrı ayrı incelendiğinde en çok öğrenci ve öğretmen İstanbul’dayken en az öğrenci ve öğretmen Tunceli’de bulunuyor. İstanbul’da ilkokul, ortaokul ve ortaöğretimde toplam 2.945.700 öğrenci ve 149.900 öğretmen bulunurken Tunceli’de 9.252 öğrenci ve 879 öğretmen var. 

egitim_harita

İstanbul’da öğretmen başına 20, Tunceli’de 10 öğrenci düşüyor

Öğretmen ve öğrenci açısından en kalabalık il olan İstanbul’da öğretmen başına yaklaşık 20 öğrenci düşerken en az öğretmen ve öğrencinin bulunduğu Tunceli’de bir öğretmene 10 öğrenci düşüyor. Türkiye geneline bakıldığında öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 16. Başarı sıralamasına bakıldığında ise 2019 yılında yapılan LGS'de toplam net sayısı baz alınarak yapılan değerlendirmede, Tunceli, en başarılı illerde ikinci sıradayken İstanbul 42. sırada yer aldı. 

Özel okul artışında İstanbul, Ankara, Bursa önde

Resmi, özel okul dağılımlarına bakıldığında ise İstanbul her üç okul türünde de (ilkokul, ortaokul, ortaöğretim) en çok özel okulu bulunduran şehir olarak öne çıkıyor. İstanbul’da 2.045 özel okul bulunurken Artvin, Ardahan, Muş (ilkokul), Bilecik, Artvin, Ardahan (ortaokul), Bayburt, Ardahan, Kilis’te (ortaöğretim) özel okul bulunmuyor. Maptriks’in yaptığı 2016-2019 yılları arasındaki son 3 yıllık incelemede özel okullardaki artışta İstanbul öne çıkıyor.2016’da 1.585 olan özel okul sayısı 2019’da 2.045 olmuş. Aradaki fark 460. İstanbul’u artan 212 okul ile Ankara ve 115 ile Bursa takip ediyor. 

Erzurum’da 121 ilkokul kapandı

İlkokul düzeyinde 2016-2019 yılları arasında karşılaştırma yapıldığında azalan okullar da dikkat çekiyor. İlkokul sayısında azalışın en fazla olduğu iller: Erzurum 121, Diyarbakır 110, samsun 83, Kahramanmaraş 80, Sivas 61. Türkiye genelinde toplam okul sayılarına bakıldığında son 3 yıl içinde ilkokullarda azalma, ortaokul ve ortaöğretim düzeyindekilerde artış görülüyor. 2016’da toplam ilkokul sayısı 26.522 iken 2019’da bu sayı 24.739’a düşmüş.

Eğitim alanında öğrencilerin başarılı olabilmesi ve daha iyi bir eğitim alabilmeleri için dersliklerdeki toplam öğrenci sayısı ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı gibi o ile ait parametrelerin büyük önem taşıdığını belirten Maptriks CEO’su Akgün Karlıbel, uzun yıllardır eğitim alanında öne çıkan bir il olma özelliğine sahip olan Tunceli’ye bakıldığında, bu konulara yönelik yapılan iyileştirmeler ile eğitimde başarının sağlandığı görüldüğünü söylüyor: “2018-2019 eğitim istatistiklerine göre Türkiye’de derslik başına düşen öğrenci sayısı ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı en az Tunceli’de. Okul sayılarındaki değişimin yüksek olduğu illerde son 3 yıl içerisindeki çocuk nüfusu, göç hızı, eğitim harcamalarının toplam tüketim harcamaları içerisindeki payı gibi verilerdeki değişimler araştırıldı. Örneğin ilkokul sayısında azalışın en fazla olduğu il olan Erzurum’da 2016 yılında 0-14 yaş grubu çocuk nüfusu 204.201 iken, 2019’da bu sayı 189.982’ye düşmüş. Sivas ilinin 2015-2016 döneminde aldığı göç 22.966 iken, 2017 - 2018 döneminde aldığı göç 45.861’e yükselmiş. Eğitim hizmetleri harcamasının (TL/Ay) ortalama hane harcaması (TL/Ay) içerisindeki payı incelendiğinde Diyarbakır, Kahramanmaraş, Samsun’da yüzde 1, Erzurum ve Sivas’ta ise yüzde 2 oranında olduğu görülüyor.” 

 

İlkokul

Ortaokul

Ortaöğretim

Toplam

Öğrenci

5.267.378

5.627.075

5.649.594

16.544.407

Öğretmen

300.732

354.060

371.234

1.026.026

Okul

24.739

18.935

12.506

56.180

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 21 Ekim 2019 11:11

Gösterim: 2129

dernekSon dönemnlerde bazı özel okullarda yaşanan ekonomik sıkıntıların bazı çevrelerce abartılarak, karalama kampanyasına dönüştürüldüğüne dikkat çeken eğitim dernekleri, ortak bir açıklama yaparak, "Bu ülkede asırlık özel okullar vardır. Özel okullardan milyonlarca başarılı öğrenci yetişmiştir. Özel okullarımız eğitim sistemimizin vazgeçilmez bir parçasıdır." dediler.

Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK), TÖDER, ÖZDER, ÖZKURBİR VE ÖZDEBİR derneklerinin oluşturduğu ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI PLATFORMU, ortak açıklamada şu görüşleri dile getirdiler:

 

"Ortak Basın Duyurusu

 

Ülkemizde genel ekonomik duruma bağlı olarak bütün sektörlerde belirli dönemlerde sıkıntılar yaşanabilmektedir. İçinde bulunduğumuz yıl özel okul sektöründe bazı sıkıntılar gözlemlenmektedir. Ancak bu durum bazı çevrelerce abartılmakta ve özel okullarımızı karalama boyutuna dönüştürülmektedir. Bu ülkede asırlık özel okullar vardır. Özel okullardan milyonlarca başarılı öğrenci yetişmiştir. Özel okullarımız eğitim sistemimizin vazgeçilmez bir parçasıdır. 

 

 

Elbette eğitim gibi önemli bir sektörde ortaya çıkabilecek olumsuzluklar göz ardı edilemez. Ancak 12.000 özel okulun içinde az sayıdaki sıkıntılı kurumu sanki bütün özel okullarda böyle bir durum varmış gibi yansıtmak son derece yanlıştır. Ülkemizin eğitim geçmişinde önemli bir paya sahip olan özel okullar hem eğitimimize önemli katkılarda bulunmakta hem de resmî okullarımıza birçok konuda öncülük etmektedir. Özel okullarda 1.5 milyona yakın öğrenci okumaktadır. Bu okullar resmî okullarımızın yükünü paylaştığı gibi ciddi ölçüde de istihdam yaratmaktadır. Yapılan eleştirilerde bu gerçek göz önünde bulundurulmalıdır. 

 

 

Son yıllarda özel okullarda yaşanan ekonomik sorunların ortaya çıkmaması için Milli Eğitim Bakanlığımız ve Özel öğretim kurumları Genel müdürlüğümüz gerekli çalışmayı yapmaktadır. Bu çalışmalara biz de gerekli desteği sağlayacağız. Okul açma ve yürütme konusunda daha dikkatli bir yol izlenmesi bir zorunluluktur. Kurulan okulların ve kurucuların mali yeterlilikleri ve eğitim geçmişleri hem bakanlığımız hem de özel okulların çatısı durumunda olan sivil toplum kuruluşlarımız tarafından denetlenmelidir. 

 

 

Okulların ekonomik sıkıntıya düşmesinin isim hakkı veren kurumlarla bir ilgisi yoktur. Tek bir okul da, herhangi bir zincire bağlı okul da ekonomik sıkıntıya düşebilir. Büyük organizasyonlarda aksayan bir kurumu organizasyondaki diğer kurumlar desteklediği için daha az olumsuzluk yaşanabilir. Bu konuda sektörü lekeleyecek genellemelerden titizlikle kaçınmak gerekir. Tabi ki atılacak somut adımları destekleyeceğiz. Alınacak tedbirlerin sektörün girişim isteğini kırmamasına da dikkat edilmelidir.

 

2001 den sonraki süreçte Türkiye’deki özel okul oranını yüzde 2.7 den yüzde 15 lere çıkması planlamalarda öngörülen ve hükümetler tarafından desteklenen bir gelişmedir. Uygulamada hatalar varsa giderilir ancak ülkemiz eğitimi için çok önemli gördüğümüz bu gelişmenin duraksaması düşünülemez. 

 

 

Özel okulların daha iyi hizmet verebilmesi için eğitimde KDV kaldırılmalıdır. Öğrencilere teşvik kapsamında verilen eğitim öğretim desteği devam etmeli, istihdamın yükü azaltılmalıdır. Bir öğrencinin devlete maliyeti resmî okullarda 8 bin lira civarındadır. Çocuğunu özel okula gönderen veliler devletimizi bu maliyetten kurtarmaktadır. Bu nedenle verilen destekler devletimize ek bir yük getirmeyecektir. Birçok ülkede bu tür destekler başarıyla uygulanmaktadır. 

 

 

Biz özel okullarımızı temsil eden dernekler olarak tüm özel okullarımızı desteklemeye; gözlem, istişare hizmet içi eğitim ve denetim çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu anlamda velilerimizin dilek ve şikayetlerini derneklerimize doğrudan iletmelerini de rica ediyoruz."

Nurullah Dal - TÖZOK Başkanı, İbrahim Taşel - TÖDER Başkanı, Ahmet Akça - ÖZDER Başkanı, Hami Koç - ÖZKURBİR Başkanı, Naci Atalay - ÖZDEBİR Başkanı


> Özel okullardan 'Ortak Açıklama'

dernekSon dönemnlerde bazı özel okullarda yaşanan ekonomik sıkıntıların bazı çevrelerce abartılarak, karalama kampanyasına dönüştürüldüğüne dikkat çeken eğitim dernekleri, ortak bir açıklama yaparak, "Bu ülkede asırlık özel okullar vardır. Özel okullardan milyonlarca başarılı öğrenci yetişmiştir. Özel okullarımız eğitim sistemimizin vazgeçilmez bir parçasıdır." dediler.

Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK), TÖDER, ÖZDER, ÖZKURBİR VE ÖZDEBİR derneklerinin oluşturduğu ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI PLATFORMU, ortak açıklamada şu görüşleri dile getirdiler:

 

"Ortak Basın Duyurusu

 

Ülkemizde genel ekonomik duruma bağlı olarak bütün sektörlerde belirli dönemlerde sıkıntılar yaşanabilmektedir. İçinde bulunduğumuz yıl özel okul sektöründe bazı sıkıntılar gözlemlenmektedir. Ancak bu durum bazı çevrelerce abartılmakta ve özel okullarımızı karalama boyutuna dönüştürülmektedir. Bu ülkede asırlık özel okullar vardır. Özel okullardan milyonlarca başarılı öğrenci yetişmiştir. Özel okullarımız eğitim sistemimizin vazgeçilmez bir parçasıdır. 

 

 

Elbette eğitim gibi önemli bir sektörde ortaya çıkabilecek olumsuzluklar göz ardı edilemez. Ancak 12.000 özel okulun içinde az sayıdaki sıkıntılı kurumu sanki bütün özel okullarda böyle bir durum varmış gibi yansıtmak son derece yanlıştır. Ülkemizin eğitim geçmişinde önemli bir paya sahip olan özel okullar hem eğitimimize önemli katkılarda bulunmakta hem de resmî okullarımıza birçok konuda öncülük etmektedir. Özel okullarda 1.5 milyona yakın öğrenci okumaktadır. Bu okullar resmî okullarımızın yükünü paylaştığı gibi ciddi ölçüde de istihdam yaratmaktadır. Yapılan eleştirilerde bu gerçek göz önünde bulundurulmalıdır. 

 

 

Son yıllarda özel okullarda yaşanan ekonomik sorunların ortaya çıkmaması için Milli Eğitim Bakanlığımız ve Özel öğretim kurumları Genel müdürlüğümüz gerekli çalışmayı yapmaktadır. Bu çalışmalara biz de gerekli desteği sağlayacağız. Okul açma ve yürütme konusunda daha dikkatli bir yol izlenmesi bir zorunluluktur. Kurulan okulların ve kurucuların mali yeterlilikleri ve eğitim geçmişleri hem bakanlığımız hem de özel okulların çatısı durumunda olan sivil toplum kuruluşlarımız tarafından denetlenmelidir. 

 

 

Okulların ekonomik sıkıntıya düşmesinin isim hakkı veren kurumlarla bir ilgisi yoktur. Tek bir okul da, herhangi bir zincire bağlı okul da ekonomik sıkıntıya düşebilir. Büyük organizasyonlarda aksayan bir kurumu organizasyondaki diğer kurumlar desteklediği için daha az olumsuzluk yaşanabilir. Bu konuda sektörü lekeleyecek genellemelerden titizlikle kaçınmak gerekir. Tabi ki atılacak somut adımları destekleyeceğiz. Alınacak tedbirlerin sektörün girişim isteğini kırmamasına da dikkat edilmelidir.

 

2001 den sonraki süreçte Türkiye’deki özel okul oranını yüzde 2.7 den yüzde 15 lere çıkması planlamalarda öngörülen ve hükümetler tarafından desteklenen bir gelişmedir. Uygulamada hatalar varsa giderilir ancak ülkemiz eğitimi için çok önemli gördüğümüz bu gelişmenin duraksaması düşünülemez. 

 

 

Özel okulların daha iyi hizmet verebilmesi için eğitimde KDV kaldırılmalıdır. Öğrencilere teşvik kapsamında verilen eğitim öğretim desteği devam etmeli, istihdamın yükü azaltılmalıdır. Bir öğrencinin devlete maliyeti resmî okullarda 8 bin lira civarındadır. Çocuğunu özel okula gönderen veliler devletimizi bu maliyetten kurtarmaktadır. Bu nedenle verilen destekler devletimize ek bir yük getirmeyecektir. Birçok ülkede bu tür destekler başarıyla uygulanmaktadır. 

 

 

Biz özel okullarımızı temsil eden dernekler olarak tüm özel okullarımızı desteklemeye; gözlem, istişare hizmet içi eğitim ve denetim çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu anlamda velilerimizin dilek ve şikayetlerini derneklerimize doğrudan iletmelerini de rica ediyoruz."

Nurullah Dal - TÖZOK Başkanı, İbrahim Taşel - TÖDER Başkanı, Ahmet Akça - ÖZDER Başkanı, Hami Koç - ÖZKURBİR Başkanı, Naci Atalay - ÖZDEBİR Başkanı


Son Güncelleme: Pazartesi, 23 Eylül 2019 17:24

Gösterim: 1538

Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM, Siyasi Partilerin 2018 Seçim Bildirgelerini karşılaştırarak bir EĞİTİM ANALİZİ hazırladı. Eğitim Alanındaki Politika ve Vaatlerin Karşılaştırıldığı bu raporda TEDMEM, siyasi partilerin eğitime ve eğitim içindeki alt alanlara bakış açılarını yansıtırken, aynı zamanda hem siyasi partilere hem de seçmene yönelik dikkat çekici bir söylemde bulundu.

secim_gorseSeçim Bildirgelerinde Eğitim Alanındaki Politika ve Vaatlerin Karşılaştırılması

Seçim bildirgeleri, toplum ile devlet arasındaki bağı kuran siyasi partilerin iktidara geldikleri takdirde yürütecekleri politikaları kamuoyuna açıkladıkları bildiri metinleridir. 80 milyon nüfusa sahip ülkemizde 17 milyondan fazla öğrencinin örgün eğitime kayıtlı olduğu düşünüldüğünde seçim bildirgeleri kapsamı içinde toplumun tüm kesimlerini kaçınılmaz olarak etkileyecek konuların başında “eğitim” başlığının geldiği açıktır.
Mevcut çalışmanın ana hedefi 2018 Cumhurbaşkanı Seçimi ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesinde mecliste grubu bulunan beş siyasi partinin 2018 genel seçim bildirgelerinde yer alan eğitim politikalarını karşılaştırmalı olarak ele almaktır. Bu çalışma siyasi partilerin seçim bildirgeleri olarak yayımlanan metinlerle sınırlıdır. Siyasi partilerin seçim bildirgelerinde yer almayan ancak seçim çalışmalarında dile getirilen söylem, politika ve vaatler bu çalışmanın kapsamına dahil edilmemiştir.
Bu kapsamda çalışmanın odağındaki partiler; (partilerin meclis grubundaki milletvekili sayılarına göre sırasıyla) Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve İYİ Parti olarak belirlenmiştir.
Araştırmada kullanılan yöntem nitel araştırma süreçlerinden biri olan doküman incelemesidir. Süreçte ilk olarak seçim bildirgeleri incelenmiş, eğitim politikalarında yer verilmesinin önemli olduğu düşünülen temalar belirlenmiştir. Bu kapsamda ortaya çıkan 23 tematik başlık sırasıyla şu şekildedir;
1. Eğitime Temel Yaklaşım
2. Eğitimde Erişim, Eşitlik ve Adalet
3. Ana Dilde Eğitim
4. Bakanlık Teşkilatı ve Yönetişim İlkeleri
5. Okul Yönetimi
6. Öğretmen Yetiştirme, Öğretmen Niteliği ve İstihdamı
7. Eğitim Finansmanı
8. Özel Öğretim
9. Okul Öncesi Eğitim
10. Temel Eğitim ve Ortaöğretim
11. Mesleki Eğitim
12. Kademeler Arası Geçiş Sınavları
13. Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri
14. Özel Eğitim
15. Eğitimin İçeriği
16. Din Eğitimi
17. Eğitim Ortamları ve Fiziksel Altyapı
18. Okul Güvenliği
19. Yükseköğretim
20. Yurtlar
21. Teknoloji
22. Hayat Boyu Öğrenme
23. Eğitim İstihdam İlişkisi

Temalar belirlendikten sonra, seçim bildirgeleri içerik açısından incelenmiş ve siyasi partilerin eğitim alanındaki politikaları ve vaatleri yukarıdaki temalar bazında gruplandırılmıştır. Siyasi partilerin politika ve vaatleri partilerin meclis grubundaki milletvekili sayılarına göre sırasıyla tabloda sunulmuştur. Böylece siyasi partilerin eğitim alanında aynı konu veya temada seçmene sundukları politika ve vaatlerin yalın ve anlaşılabilir bir sistematik içinde algılanmasına, kamuoyunun sağlıklı bir okuma ve değerlendirme yapmasına katkı sağlanması amaçlanmıştır. Bu çalışma aynı zamanda eğitim alanında bir sivil toplum örgütü olmanın gereği olarak siyasi partilerin eğitimle ilgili politika ve öncelikleri hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesine katkı sağlamayı ve eğitimle ilgili konularda farkındalığı artırmayı amaçlamaktadır.
Değerlendirme
24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanı Seçimi ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesi siyasi partiler tarafından yayımlanan seçim bildirgelerinin eğitim hizmetlerine ilişkin politikalar bakımından incelendiği mevcut çalışmanın öne çıkan değerlendirmelerine aşağıda yer verilmiştir.
Eğitime Temel Yaklaşım: Genel olarak bakıldığında tüm partilerin eğitime yönelik bütüncül bir çerçeve çizme çabası olduğu söylenebilir. Ancak partilerin ana vurguları birbirinden farklılık göstermektedir. Örneğin, AK Parti öğrencilerin bireysel gelişimlerini ele alırken, bilgi, beceri ve yeterlikleri ön plana çıkarmaktadır. CHP, Cumhuriyet değerleri ve evrensel değerleri ön plana çıkarırken, HDP’nin söylemi evrensel çocuk hakları ve ekolojik perspektifi ele almaktadır. MHP ve İYİ Parti milli ve ahlaki değerleri eğitim politikalarının odağına alırken, aynı zamanda bilgi toplumuna da referansla bir yaklaşım ortaya koymaktadır. AK Parti’nin eğitim politikalarında da bu boyutlara değinilmiştir. Ayrıca, CHP ve HDP eğitim sisteminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin politikalar sunmaktadır.
Eğitimde Erişim, Eşitlik ve Adalet: Siyasi partiler eğitimde erişim, eşitlik ve adalet başlıkları kapsamında fırsat ve imkân eşitliği ile dezavantajlı gruplara yönelik çeşitli politikalara yer vermiştir. Eğitimde fırsat ve imkân eşitliğinin sağlanmasına ilişkin vurgular tüm partilerce paylaşılırken, doğrudan okullar ve bölgeler arasındaki farkların kapatılmasına yönelik önerilere AK Parti, CHP ve HDP yer vermiştir. Eğitimin niteliği söz konusu olduğunda AK Parti eğitim kalite endeksinin oluşturulmasını; CHP PISA değerlendirmesinde OECD ortalamasına, nitelikte ise AB standartlarına ulaşılması hedeflerini ifade etmektedir. İYİ Parti de CHP gibi PISA değerlendirmesini kriter alarak PISA endeksinde 5 yıl içinde ilk 20 ülke arasına girmeyi hedef olarak ifade etmiştir. HDP ve CHP nitelikli eğitime parasız erişim konusuna değinen iki parti olmuştur.
Çalışan çocuklara yönelik politika belirleyen partiler arasında AK Parti, CHP, HDP ve İYİ Parti yer almaktadır. AK Parti, CHP, HDP ve İYİ Parti cezaevlerindeki öğrencilerin eğitime erişimine ilişkin politikalara bildirgelerinde yer vermiştir. Toplumsal cinsiyet ve engellilik durumuna ilişkin eğitim politikalarının bildirgelere yansıtılması oldukça olumludur. Gazi ve şehit ailelerine yönelik pozitif ayrıcalık sağlayan eğitim politikaları AK Parti, CHP ve İYİ Parti seçim bildirgelerinde yer almıştır. Türkiye’deki azınlıklara ve mültecilere yönelik eğitim politikaları söz konusu olduğunda AK Parti Roman vatandaşları ve Suriyeli mülteci nüfusu odağına almış, CHP yalnızca Roman vatandaşları ilgilendiren önerilere yer vermiş, HDP mülteci çocuklara yönelik politika önerisi sunmuş, MHP ve İYİ Parti ise bildirgelerinde bu konulara ilişkin beyanatta bulunmamıştır.
Anadilde Eğitim: AK Parti ve İYİ Parti anadilde eğitimle ilgili politikalarına bildirgelerinde yer vermemiştir. CHP anadilin öğrenimine vurgu yapmakta, HDP ise hak temelli bir yaklaşımdan yola çıkarak anadilde eğitimi savunmaktadır. MHP anadilde eğitime karşı olduğunu belirtmektedir.
Bakanlık Teşkilatı ve Yönetişim İlkeleri: AK Parti ve HDP yönetişim konusunda katılımcılığı öne çıkarırken; CHP hesap verebilirlik, şeffaflık, liyakat gibi yönetişim ilkelerini ele almıştır. Ayrıca CHP teftiş sisteminin, İYİ Parti ise Talim Terbiye Kurulunun yeninden yapılandırılmasını hedefleyerek, doğrudan Bakanlık teşkilatında düzenlemeleri içeren politikalar belirlemiştir.

Okul Yönetimi: Okul yönetimi konusunu yalnızca AK Parti ve CHP ele almıştır. AK Parti okul yönetimine ilişkin olarak okul yöneticiliğinin profesyonelleşmesi ile birlikte mesleki teknik eğitimde okul yönetim modelinin geliştirilmesini önerirken, CHP okul temelli bütçe ve okul aile birliklerinin yönetime katılmalarına ilişkin bir politika önerisinde bulunmuştur.
Eğitim Finansmanı: AK Parti, CHP ve İYİ Parti eğitime ayrılan kaynakların artırılmasına yönelik politikada ortaklaşmaktadır. CHP ve HDP’nin seçim bildirgelerinde parasız eğitime ilişkin politika önerileri yer almaktadır.
Özel Öğretim: AK Parti ve İYİ Parti, seçim bildirgesinde genel olarak eğitimde özelleşmenin ve özel sektör yatırımlarının payının artırılmasına ilişkin olumlu bir yaklaşım benimsediklerini ortaya koymaktadır. İYİ Parti’nin özel öğretime ilişkin yaklaşım ve politikaları görece daha kapsamlıdır. CHP okul öncesinin yaygınlaştırılması kapsamında ailelerin desteklenmesi yönünde öneri sunmuştur. HDP ve MHP seçim bildirgelerinde özel öğretime ilişkin yaklaşım ve politikalarına yer vermemiştir.
Okul Öncesi Eğitim: Okul öncesi eğitime yönelik politikalar kapsamında AK Parti, CHP ve İYİ Parti’nin ilkokul öncesi en az bir yıl süreyle her çocuk için okul öncesi eğitimin gerekliliği ve okullaşma oranlarının artırılması üzerinden ortak söylemlere yoğunlaştıkları görülmektedir. MHP ise okul öncesi eğitim ile ahlaki ve manevi değerler ilişkisini öne çıkararak okul öncesi eğitimin daha erken yaşta başlaması ve yaygınlaştırılması gerektiğine odaklanmıştır. HDP ve İYİ Parti’nin bu tema altındaki önerilerini çocuk bakım hizmetleri kapsamında ele aldığı görülmektedir. HDP ve İYİ Parti ulaşılabilir, ücretsiz ve nitelikli kreşlerin yaygınlaştırılması konusunda politika önerileri ortaya koymaktadır.
Temel Eğitim ve Ortaöğretim: Temel eğitim ve ortaöğretime ilişkin politikalar konusunda AK Parti ve CHP’nin söylemlerinin tam gün eğitime geçiş hedefinde ortaklaştığı görülmektedir. CHP ve İYİ Parti okul öncesi bir yıl olmak üzere zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılması hedeflerini dile getirmektedir. AK Parti ve İYİ Parti ilköğretim ve ortaöğretim kademelerinde burs politikalarına ağırlık verirken, CHP’nin zorunlu eğitim politikalarının kesintisiz temel eğitimin niteliği üzerinden yürütüldüğü görülmektedir. MHP ve HDP doğrudan temel eğitim ve ortaöğretime işaret eden söylemlere yer vermemiştir. MHP tüm kademelerde temel konularda istikrar sağlanmasını öne çıkarmaktadır. CHP ve İYİ Parti uluslararası değerlendirmeleri dikkate alarak zorunlu eğitim çağındaki öğrencilerin bu sınavlarda daha yüksek puanlar elde etmelerini sağlayacak politikaları hedefleri arasında göstermiştir. HDP ise eğitim sistemindeki mevcut yapı yerine yeniden yapılandırılma gerekliliğini ifade etmektedir.
Mesleki Eğitim: HDP dışında kalan tüm partilerin mesleki eğitime yönelik politikalarının temelinin mesleki eğitim ve istihdam ilişkisine dayandığı görülmektedir. Mesleki eğitim çatısı altında AK Parti tematik lise uygulamasını yaygınlaştırmayı hedeflerken CHP teknoloji liseleri kurulmasını öngörmektedir. Seçim bildirgelerinde mesleki eğitimin yönetimi konusuna yer veren AK Parti, CHP ve İYİ Parti’nin ortaklaştığı söylemler bulunmakla birlikte İYİ Parti’nin ayrıca mesleki eğitimin kapsamı ve içeriğini de ele aldığı görülmektedir. CHP ve İYİ Parti benzer şekilde meslek liselerindeki öğrencilerin sigorta koşullarını iyileştirme hedefini ortaya koymaktadır. AK Parti ve CHP Organize Sanayi Bölgeleri içerisinde kurulacak meslek liselerinin yaygınlaştırılmasını desteklemektedir. HDP ise seçim bildirgesinde mesleki eğitime yönelik politika hedeflerine yer vermemiştir.
Kademeler Arası Geçiş Sınavları: Genel olarak bakıldığında kademeler arası geçiş sınavları için AK Parti temel becerileri ölçmeyi odağa almaktadır. CHP’nin doğrudan sınavları kaldırmak üzerine olmasa da dolaylı olarak sınav stresinin azaltılmasına vurgu yaptığı, HDP’nin ise tüm merkezi sınavların kaldırılacağının altını çizdiği görülmektedir. MHP ve İYİ Parti temel eğitim ve ortaöğretimde müfredat ve sınav sisteminin istikrarı ve yeniden düzenlenmesine yönelik uygulama önerilerine sahiptir. CHP ve İYİ Parti’nin ortaklaştığı politika önerisi sınav ücretlerinin kaldırılması yönündedir.
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık: AK Parti ve MHP, rehberlik hizmetlerinin mesleki yönlendirme boyutunu ön plana çıkararak yükseköğretime geçiş bağlamına ağırlık vermiştir. AK Parti “kariyer merkezleri” ile yükseköğretime geçiş için etkili bir rehberlik sağlamayı amaçlamaktadır. MHP rehberlik hizmetlerini eğitimin niteliğine destek bağlamında ele almıştır. CHP ve İYİ Parti’nin ise rehberlik hizmetleri anlayışında ilköğretim sonrası liselere yönlendirmeyi odağına aldığı görülmektedir. CHP bu konuda RAM’ların niteliğine dayalı bir politika benimserken, İYİ Parti rehber öğretmenlerin niteliğine ilişkin söylemlerde bulunmuştur. HDP’nin bu konudaki yaklaşım ve politika önerilerine seçim bildirgesinde yer verilmemiştir.
Özel Eğitim: AK Parti, HDP ve İYİ Parti özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar için eğitime erişim ve eşitlik ilkelerini öncelikli politika olarak benimserken, CHP ise özel gereksinimli çocukların erken teşhisi ve eğitime erken başlaması üzerine yoğunlaşmaktadır. AK Parti özel eğitimde müfredat ve materyal çeşitliliğine değinmekte, CHP ise özel eğitim sürelerini dikkate alan politikalar öne sürmektedir. Diğer partilerden farklı olarak AK Parti ve İYİ Parti’nin özel eğitim kapsamında üstün zekâlı ve üstün yeteneklilere ağırlık verdiği görülmektedir. MHP’nin bu konudaki yaklaşım ve politika önerilerine seçim bildirgesinde yer verilmemiştir.
Öğretmen Yetiştirme, Öğretmen Niteliği ve İstihdamı: Partilerin 2018 Seçim Bildirgelerinde öğretmenlere yönelik politikalar incelendiğinde partiler arasında ortaklaşan hususlar olduğu görülmektedir. AK Parti ve CHP’nin ortaklaştığı husus Öğretmenlik Meslek Kanunu olurken; Öğretmen Akademilerinin kurulması AK Parti ve İYİ Parti tarafından dile getirilmektedir. Sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılması hedefi ise CHP, HDP ve İYİ Parti bildirgelerinde yer bulmuştur. Öğretmenlere yönelik ek gösterge başta olmak üzere ekonomik iyileştirmeler CHP, MHP ve İYİ Parti tarafından beyan edilmiştir. Öğretmenlik mesleğinin statüsü ile ilgili hedefleri olan partiler ise CHP ve İYİ Parti’dir. Atanamayan öğretmenlerle ilgili kadro ihdasının yapılması CHP, MHP, HDP ve İYİ Parti bildirgelerinde yer almıştır.
Eğitimin İçeriği: Müfredatın çağın gerekliliklerine uygun şekilde planlanması hedefi AK Parti, CHP ve MHP tarafından dile getirilirken İYİ Parti modern becerilerin müfredata eklenmesi ifadesini kullanmayı tercih etmiştir. CHP ve HDP farklı konularda zorunlu ders ekleme hedefinden bahsederken MHP manevi ve kültürel yozlaşmaya karşı seçmeli ders içeriklerine, İYİ Parti tüm seviyelerde kodlama ve programlama derslerinin müfredata eklenmesine, AK Parti ise girişimcilik ve finansal okuryazarlık gibi becerilerin diğer derslere entegre edilmesine vurgu yapmıştır. Yabancı dil eğitimine ilişkin politikalarına bildirgelerinde yer veren iki parti ise AK Parti ve CHP’dir. Diğer partilerden farklı olarak AK Parti sanat ve estetik duygusunu geliştirecek müfredatın oluşturulmasını da hedeflemektedir.
Din Eğitimi: AK Parti ve İYİ Parti din eğitimine yönelik politikalarına seçim bildirgelerinde yer vermezken CHP’nin din eğitimine ilişkin politikalarının odağını İmam Hatip okullarında verilen eğitimin niteliği oluşturmuştur. HDP zorunlu din derslerini kaldırmaya yönelik bir hedef belirlemişken MHP Anadolu irfanını öne çıkaran bir din öğretimini ortaya koymuştur.
Eğitim Ortamları ve Fiziksel Altyapı: Partilerin eğitim ortamlarına ilişkin hedefleri incelendiğinde AK Parti ve CHP’nin okulların fiziksel koşullarını iyileştirme yönündeki politikalarını detaylandırdığı görülmektedir. HDP ve İYİ Parti ise okul dışı öğrenme vurgusu üzerinden şehirdeki öğrenme alanlarının artırılması yönünde politikalar belirlemiştir. MHP eğitim ortamlarına ilişkin politika önerisini bilgi toplumunun gerektirdiği standartlar üzerinden tanımlamıştır.
Okul Güvenliği: Okul güvenliğine yönelik politikalar AK Parti ve CHP’nin seçim bildirgelerinde yer bulmuştur. AK Parti okul güvenliğinde kamera sistemlerine ilişkin hedeflerini ortaya koyarken CHP okul güvenliğini proje kapsamında ele alacağını ifade etmiştir.
Yükseköğretim: Yükseköğretim kurumlarının nitelikli bir eğitim sunarak, bireylerin ve toplumun kalkınmasına hizmet etmesi gerekliliği siyasi partilerin yükseköğretime yönelik politikalarında ortak çıkış noktası olarak görülmektedir. Bu hizmetin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için bilimsellik, özerklik, şeffaflık ve dinamiklik gibi bazı ilkelerin altı çizilmiştir. Ayrıca CHP, HDP ve İYİ Parti seçim bildirgelerinde, YÖK’ün kaldırılması ve üniversite özerkliğine dokunmamak şartıyla daha etkin bir çatının kurulması yönünde önerilerde bulunmaktadır. AK Parti ise üniversite yönetimlerinin örgütlenmesine yönelik reform önerisini yeni bir çerçeve yasa ile gerçekleştireceğini belirtmiştir.
AK Parti, CHP ve İYİ Parti seçim bildirgelerinde gençlerin hareketliliği ve üniversite işbirliklerinin arttırılmasına yönelik politika önerilerinde bulunurken, HDP ve MHP seçim bildirgelerinde bu konuya ilişkin bir ifade yer almamıştır. AK Parti, üniversitelerin nitelikli öğretim elemanı ihtiyaçlarını karşılamak için yurtiçi veya yurtdışı yüksek lisans ve doktora eğitimlerine yönelik desteklere vurgu yaparken, İYİ Parti yurtdışında yetişmiş Türk akademisyenlere yönelik tersine beyin göçü politikası uygulayacaklarını belirtmiştir. CHP akademisyenlerin özlük haklarına, HDP ve İYİ Parti ise düşünce özgürlüğüne vurgu yaparken, MHP akademik personele yönelik politika önerisine yer vermemiştir.
Yurtlar: Yurt ve barınma hizmetlerine yönelik olarak politika önerilerinde bulunan partilerin temel hedefi her öğrencinin bu hizmetten yararlanabilmesi yönündedir. Dolayısıyla var olan yurt sayısının arttırılması ve erişimin genişletilmesi öncelikler arasında yer almaktadır. Ayrıca yurtların niteliklerinin yükseltilmesi de temel hedefler arasındadır. HDP ücretsiz yurt ve barınma imkânının altını çizmiş, sağlanamadığı noktada ise kira yardımı verileceğini belirtmiştir. CHP ise benzer şekilde kira yardımına yönelik politika üretirken, KYK yurt ücretlerinde %50 indirim vaat etmiştir. AK Parti tüm düzeylerdeki yurt sorunlarının çözüleceğini beyan etmiştir. İYİ Parti ve HDP barınma ihtiyacına ilişkin mağduriyetlerin sonuçlarına işaret etmekle birlikte yurtlardaki yaşam standartlarının yükseltilmesini hedeflemişlerdir.
Hayat Boyu Öğrenme: AK Parti, CHP, HDP ve İYİ Parti bireylerin kişisel ve mesleki gelişimleri için hayat boyu öğrenme kavramına ilişkin politika önerileri sunarken, MHP bu konuya yönelik politikalarına yer vermemiştir.
Teknoloji: 2018 seçim bildirgelerinde, AK Parti, CHP ve İYİ Parti eğitim teknolojisinin içeriği ve öğretim uygulamalarına vurgu yaparken, MHP eğitim ve teknoloji ilişkisine dayalı temel yaklaşımını bildirmiş ve bilgi toplumu standartlarını referans almıştır. HDP ise bu konuya ilişkin politika önerilerine seçim bildirgesinde yer vermemiştir.
Eğitim-İstihdam İlişkisi: 2018 seçim bildirgelerinde partilerin ortak vurgusu eğitim ile istihdam ilişkisinin iyileştirilmesi ve geliştirilmesidir. AK Parti, CHP ve İYİ Parti’nin seçim bildirgelerinde isimleri ve görev ve sorumluluklarına yönelik verilen detayları farklılaşmasına rağmen, eğitim istihdam sürecini yönetecek çeşitli merkez ve programların geliştirileceği bildirilmiştir. MHP ve HDP’nin seçim bildirgelerinde ise bu konuda bir söyleme yer verilmemiş ve eğitim-istihdam ilişkisine görece olarak daha az vurgu yapılmıştır.
Genel olarak bakıldığında partilerin eğitime temel yaklaşımlarının hak temelli olması eğitim ve eğitim sistemine yönelik tartışmaların konuşulduğu ve konuşulacağı düzlem bakımından umut vadetmektedir. Demokratik bir sistemin doğası gereği, tüm siyasi partiler belirli bir ideolojik bakış açısıyla politika önerilerini sunmakta ve bir programlarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda siyasi partilerin eğitime temel yaklaşımları da farklılık göstermektedir. Ancak erişim, eşitlik, adalet başlığı altında ele alınan politikalar aslında toplumda, her alanda süregelen adaletsizliklerin bir yansıması niteliğindedir. Toplumsal adaletin tesisinde dezavantajlı konumda olan tüm kesimler için nitelikli bir eğitime erişim sağlanması için partiler arasında ve toplumda uzlaşı sağlanması, sadece eğitim ve eğitim sisteminin değil ortak yaşam kültürünün iyileştirilebilmesi için hayatidir. Bu alanda toplumsal uzlaşıya dayalı olarak atılması gereken adımlar ve ortaya konması gereken siyasi irade, hak temelli yaklaşımın neden kapsayıcı olması gerektiğine yönelik vurgu açısından da oldukça önemlidir. Türk Eğitim Derneği olarak temennimiz, 2018 Cumhurbaşkanı Seçimi ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi sonrasında siyasi partilerin hak temelli yaklaşımları ile erişim, eşitlik ve adalet vurguları etrafında bir araya gelerek eğitim sorunlarına çözüm üretebilecekleri anlayış ve uzlaşı ikliminin inşa edilmesidir.
Eğitim sistemlerinin çağı yakalamak üzere sürekli kendini yenilemesi elbette şarttır. Eğitimin içeriğinde değişiklikler olabilir, yöntem ve teknikler değişebilir, ama eğitimin temel yapısal unsurlarının özellikle öğrencileri doğrudan ilgilendiren kısımlarının öngörülebilir olması beklenmektedir. Yapılacak olan güncellemelerin anlamlı bir bütün içinde işlemesi amacıyla, eğitim sisteminin temel kurgusunun sağlam ve ekosistem anlayışına dayalı olarak inşa edilmesi bir önkoşul niteliğindedir. Dolayısıyla eğitimin amaçlarından, Bakanlık teşkilatlanmasına, yapısal kurgusundan finansmanına kadar ortak aklı baz alan bir kurgu ile seçimden seçime değişmesi gerekmeyen bir eğitim sisteminin eksikliği bugün hala devam etmektedir.
Siyaseten vaat edilenler ve ortaya konan politikalar teorik düzlemde ne kadar doğru olsa da, kaynak ve finansman bakımından temellendirilmemiş olmaları sebebiyle hala birer iyi niyet beyanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca çok partili hayata geçişten bu güne siyasi deneyimler göstermektedir ki, seçim bildirgelerinde veya seçim meydanlarında dile getirilen vaatlerin pek çoğu seçimlerin sonrasında unutulmaktadır. Seçim öncesi siyasi partilerin eğitim alanında vaatlerinin unutulmaması, toplumun ve özellikle de genç kuşakların demokrasiye olan inancını ve güvenini güçlendirici bir etkiye sahip olacaktır. Bu nedenle seçim bildirgelerinde yer alan eğitimle ilgili politikaların ve vaatlerin toplumsal hafızada fikri takibinin yapılması önem arz etmektedir.
Doksan yıllık bir sivil toplum kuruluşu olarak, demokratik bir sistem içinde siyasi partilerin seçim bildirgelerinde eğitimle ilgili politika ve vaatlerinde farklılıkları ve çeşitlilikleri değerli ve önemli görüyoruz. Türk Eğitim Derneği olarak temennimiz, seçim bildirgelerinde yer alan politikaların ve vaatlerin seçim kurtarmanın ötesine geçmesi, seçim sonrası unutulmadan takibinin yapılması ve siyasi partilerce seçim sonrasında eyleme geçirilerek nesil kurtarmaya dönüştürülmesidir.

> Siyasi partilerin 2018 seçim bildirgelerinde eğitim

Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM, Siyasi Partilerin 2018 Seçim Bildirgelerini karşılaştırarak bir EĞİTİM ANALİZİ hazırladı. Eğitim Alanındaki Politika ve Vaatlerin Karşılaştırıldığı bu raporda TEDMEM, siyasi partilerin eğitime ve eğitim içindeki alt alanlara bakış açılarını yansıtırken, aynı zamanda hem siyasi partilere hem de seçmene yönelik dikkat çekici bir söylemde bulundu.

secim_gorseSeçim Bildirgelerinde Eğitim Alanındaki Politika ve Vaatlerin Karşılaştırılması

Seçim bildirgeleri, toplum ile devlet arasındaki bağı kuran siyasi partilerin iktidara geldikleri takdirde yürütecekleri politikaları kamuoyuna açıkladıkları bildiri metinleridir. 80 milyon nüfusa sahip ülkemizde 17 milyondan fazla öğrencinin örgün eğitime kayıtlı olduğu düşünüldüğünde seçim bildirgeleri kapsamı içinde toplumun tüm kesimlerini kaçınılmaz olarak etkileyecek konuların başında “eğitim” başlığının geldiği açıktır.
Mevcut çalışmanın ana hedefi 2018 Cumhurbaşkanı Seçimi ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesinde mecliste grubu bulunan beş siyasi partinin 2018 genel seçim bildirgelerinde yer alan eğitim politikalarını karşılaştırmalı olarak ele almaktır. Bu çalışma siyasi partilerin seçim bildirgeleri olarak yayımlanan metinlerle sınırlıdır. Siyasi partilerin seçim bildirgelerinde yer almayan ancak seçim çalışmalarında dile getirilen söylem, politika ve vaatler bu çalışmanın kapsamına dahil edilmemiştir.
Bu kapsamda çalışmanın odağındaki partiler; (partilerin meclis grubundaki milletvekili sayılarına göre sırasıyla) Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve İYİ Parti olarak belirlenmiştir.
Araştırmada kullanılan yöntem nitel araştırma süreçlerinden biri olan doküman incelemesidir. Süreçte ilk olarak seçim bildirgeleri incelenmiş, eğitim politikalarında yer verilmesinin önemli olduğu düşünülen temalar belirlenmiştir. Bu kapsamda ortaya çıkan 23 tematik başlık sırasıyla şu şekildedir;
1. Eğitime Temel Yaklaşım
2. Eğitimde Erişim, Eşitlik ve Adalet
3. Ana Dilde Eğitim
4. Bakanlık Teşkilatı ve Yönetişim İlkeleri
5. Okul Yönetimi
6. Öğretmen Yetiştirme, Öğretmen Niteliği ve İstihdamı
7. Eğitim Finansmanı
8. Özel Öğretim
9. Okul Öncesi Eğitim
10. Temel Eğitim ve Ortaöğretim
11. Mesleki Eğitim
12. Kademeler Arası Geçiş Sınavları
13. Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri
14. Özel Eğitim
15. Eğitimin İçeriği
16. Din Eğitimi
17. Eğitim Ortamları ve Fiziksel Altyapı
18. Okul Güvenliği
19. Yükseköğretim
20. Yurtlar
21. Teknoloji
22. Hayat Boyu Öğrenme
23. Eğitim İstihdam İlişkisi

Temalar belirlendikten sonra, seçim bildirgeleri içerik açısından incelenmiş ve siyasi partilerin eğitim alanındaki politikaları ve vaatleri yukarıdaki temalar bazında gruplandırılmıştır. Siyasi partilerin politika ve vaatleri partilerin meclis grubundaki milletvekili sayılarına göre sırasıyla tabloda sunulmuştur. Böylece siyasi partilerin eğitim alanında aynı konu veya temada seçmene sundukları politika ve vaatlerin yalın ve anlaşılabilir bir sistematik içinde algılanmasına, kamuoyunun sağlıklı bir okuma ve değerlendirme yapmasına katkı sağlanması amaçlanmıştır. Bu çalışma aynı zamanda eğitim alanında bir sivil toplum örgütü olmanın gereği olarak siyasi partilerin eğitimle ilgili politika ve öncelikleri hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesine katkı sağlamayı ve eğitimle ilgili konularda farkındalığı artırmayı amaçlamaktadır.
Değerlendirme
24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanı Seçimi ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesi siyasi partiler tarafından yayımlanan seçim bildirgelerinin eğitim hizmetlerine ilişkin politikalar bakımından incelendiği mevcut çalışmanın öne çıkan değerlendirmelerine aşağıda yer verilmiştir.
Eğitime Temel Yaklaşım: Genel olarak bakıldığında tüm partilerin eğitime yönelik bütüncül bir çerçeve çizme çabası olduğu söylenebilir. Ancak partilerin ana vurguları birbirinden farklılık göstermektedir. Örneğin, AK Parti öğrencilerin bireysel gelişimlerini ele alırken, bilgi, beceri ve yeterlikleri ön plana çıkarmaktadır. CHP, Cumhuriyet değerleri ve evrensel değerleri ön plana çıkarırken, HDP’nin söylemi evrensel çocuk hakları ve ekolojik perspektifi ele almaktadır. MHP ve İYİ Parti milli ve ahlaki değerleri eğitim politikalarının odağına alırken, aynı zamanda bilgi toplumuna da referansla bir yaklaşım ortaya koymaktadır. AK Parti’nin eğitim politikalarında da bu boyutlara değinilmiştir. Ayrıca, CHP ve HDP eğitim sisteminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin politikalar sunmaktadır.
Eğitimde Erişim, Eşitlik ve Adalet: Siyasi partiler eğitimde erişim, eşitlik ve adalet başlıkları kapsamında fırsat ve imkân eşitliği ile dezavantajlı gruplara yönelik çeşitli politikalara yer vermiştir. Eğitimde fırsat ve imkân eşitliğinin sağlanmasına ilişkin vurgular tüm partilerce paylaşılırken, doğrudan okullar ve bölgeler arasındaki farkların kapatılmasına yönelik önerilere AK Parti, CHP ve HDP yer vermiştir. Eğitimin niteliği söz konusu olduğunda AK Parti eğitim kalite endeksinin oluşturulmasını; CHP PISA değerlendirmesinde OECD ortalamasına, nitelikte ise AB standartlarına ulaşılması hedeflerini ifade etmektedir. İYİ Parti de CHP gibi PISA değerlendirmesini kriter alarak PISA endeksinde 5 yıl içinde ilk 20 ülke arasına girmeyi hedef olarak ifade etmiştir. HDP ve CHP nitelikli eğitime parasız erişim konusuna değinen iki parti olmuştur.
Çalışan çocuklara yönelik politika belirleyen partiler arasında AK Parti, CHP, HDP ve İYİ Parti yer almaktadır. AK Parti, CHP, HDP ve İYİ Parti cezaevlerindeki öğrencilerin eğitime erişimine ilişkin politikalara bildirgelerinde yer vermiştir. Toplumsal cinsiyet ve engellilik durumuna ilişkin eğitim politikalarının bildirgelere yansıtılması oldukça olumludur. Gazi ve şehit ailelerine yönelik pozitif ayrıcalık sağlayan eğitim politikaları AK Parti, CHP ve İYİ Parti seçim bildirgelerinde yer almıştır. Türkiye’deki azınlıklara ve mültecilere yönelik eğitim politikaları söz konusu olduğunda AK Parti Roman vatandaşları ve Suriyeli mülteci nüfusu odağına almış, CHP yalnızca Roman vatandaşları ilgilendiren önerilere yer vermiş, HDP mülteci çocuklara yönelik politika önerisi sunmuş, MHP ve İYİ Parti ise bildirgelerinde bu konulara ilişkin beyanatta bulunmamıştır.
Anadilde Eğitim: AK Parti ve İYİ Parti anadilde eğitimle ilgili politikalarına bildirgelerinde yer vermemiştir. CHP anadilin öğrenimine vurgu yapmakta, HDP ise hak temelli bir yaklaşımdan yola çıkarak anadilde eğitimi savunmaktadır. MHP anadilde eğitime karşı olduğunu belirtmektedir.
Bakanlık Teşkilatı ve Yönetişim İlkeleri: AK Parti ve HDP yönetişim konusunda katılımcılığı öne çıkarırken; CHP hesap verebilirlik, şeffaflık, liyakat gibi yönetişim ilkelerini ele almıştır. Ayrıca CHP teftiş sisteminin, İYİ Parti ise Talim Terbiye Kurulunun yeninden yapılandırılmasını hedefleyerek, doğrudan Bakanlık teşkilatında düzenlemeleri içeren politikalar belirlemiştir.

Okul Yönetimi: Okul yönetimi konusunu yalnızca AK Parti ve CHP ele almıştır. AK Parti okul yönetimine ilişkin olarak okul yöneticiliğinin profesyonelleşmesi ile birlikte mesleki teknik eğitimde okul yönetim modelinin geliştirilmesini önerirken, CHP okul temelli bütçe ve okul aile birliklerinin yönetime katılmalarına ilişkin bir politika önerisinde bulunmuştur.
Eğitim Finansmanı: AK Parti, CHP ve İYİ Parti eğitime ayrılan kaynakların artırılmasına yönelik politikada ortaklaşmaktadır. CHP ve HDP’nin seçim bildirgelerinde parasız eğitime ilişkin politika önerileri yer almaktadır.
Özel Öğretim: AK Parti ve İYİ Parti, seçim bildirgesinde genel olarak eğitimde özelleşmenin ve özel sektör yatırımlarının payının artırılmasına ilişkin olumlu bir yaklaşım benimsediklerini ortaya koymaktadır. İYİ Parti’nin özel öğretime ilişkin yaklaşım ve politikaları görece daha kapsamlıdır. CHP okul öncesinin yaygınlaştırılması kapsamında ailelerin desteklenmesi yönünde öneri sunmuştur. HDP ve MHP seçim bildirgelerinde özel öğretime ilişkin yaklaşım ve politikalarına yer vermemiştir.
Okul Öncesi Eğitim: Okul öncesi eğitime yönelik politikalar kapsamında AK Parti, CHP ve İYİ Parti’nin ilkokul öncesi en az bir yıl süreyle her çocuk için okul öncesi eğitimin gerekliliği ve okullaşma oranlarının artırılması üzerinden ortak söylemlere yoğunlaştıkları görülmektedir. MHP ise okul öncesi eğitim ile ahlaki ve manevi değerler ilişkisini öne çıkararak okul öncesi eğitimin daha erken yaşta başlaması ve yaygınlaştırılması gerektiğine odaklanmıştır. HDP ve İYİ Parti’nin bu tema altındaki önerilerini çocuk bakım hizmetleri kapsamında ele aldığı görülmektedir. HDP ve İYİ Parti ulaşılabilir, ücretsiz ve nitelikli kreşlerin yaygınlaştırılması konusunda politika önerileri ortaya koymaktadır.
Temel Eğitim ve Ortaöğretim: Temel eğitim ve ortaöğretime ilişkin politikalar konusunda AK Parti ve CHP’nin söylemlerinin tam gün eğitime geçiş hedefinde ortaklaştığı görülmektedir. CHP ve İYİ Parti okul öncesi bir yıl olmak üzere zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılması hedeflerini dile getirmektedir. AK Parti ve İYİ Parti ilköğretim ve ortaöğretim kademelerinde burs politikalarına ağırlık verirken, CHP’nin zorunlu eğitim politikalarının kesintisiz temel eğitimin niteliği üzerinden yürütüldüğü görülmektedir. MHP ve HDP doğrudan temel eğitim ve ortaöğretime işaret eden söylemlere yer vermemiştir. MHP tüm kademelerde temel konularda istikrar sağlanmasını öne çıkarmaktadır. CHP ve İYİ Parti uluslararası değerlendirmeleri dikkate alarak zorunlu eğitim çağındaki öğrencilerin bu sınavlarda daha yüksek puanlar elde etmelerini sağlayacak politikaları hedefleri arasında göstermiştir. HDP ise eğitim sistemindeki mevcut yapı yerine yeniden yapılandırılma gerekliliğini ifade etmektedir.
Mesleki Eğitim: HDP dışında kalan tüm partilerin mesleki eğitime yönelik politikalarının temelinin mesleki eğitim ve istihdam ilişkisine dayandığı görülmektedir. Mesleki eğitim çatısı altında AK Parti tematik lise uygulamasını yaygınlaştırmayı hedeflerken CHP teknoloji liseleri kurulmasını öngörmektedir. Seçim bildirgelerinde mesleki eğitimin yönetimi konusuna yer veren AK Parti, CHP ve İYİ Parti’nin ortaklaştığı söylemler bulunmakla birlikte İYİ Parti’nin ayrıca mesleki eğitimin kapsamı ve içeriğini de ele aldığı görülmektedir. CHP ve İYİ Parti benzer şekilde meslek liselerindeki öğrencilerin sigorta koşullarını iyileştirme hedefini ortaya koymaktadır. AK Parti ve CHP Organize Sanayi Bölgeleri içerisinde kurulacak meslek liselerinin yaygınlaştırılmasını desteklemektedir. HDP ise seçim bildirgesinde mesleki eğitime yönelik politika hedeflerine yer vermemiştir.
Kademeler Arası Geçiş Sınavları: Genel olarak bakıldığında kademeler arası geçiş sınavları için AK Parti temel becerileri ölçmeyi odağa almaktadır. CHP’nin doğrudan sınavları kaldırmak üzerine olmasa da dolaylı olarak sınav stresinin azaltılmasına vurgu yaptığı, HDP’nin ise tüm merkezi sınavların kaldırılacağının altını çizdiği görülmektedir. MHP ve İYİ Parti temel eğitim ve ortaöğretimde müfredat ve sınav sisteminin istikrarı ve yeniden düzenlenmesine yönelik uygulama önerilerine sahiptir. CHP ve İYİ Parti’nin ortaklaştığı politika önerisi sınav ücretlerinin kaldırılması yönündedir.
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık: AK Parti ve MHP, rehberlik hizmetlerinin mesleki yönlendirme boyutunu ön plana çıkararak yükseköğretime geçiş bağlamına ağırlık vermiştir. AK Parti “kariyer merkezleri” ile yükseköğretime geçiş için etkili bir rehberlik sağlamayı amaçlamaktadır. MHP rehberlik hizmetlerini eğitimin niteliğine destek bağlamında ele almıştır. CHP ve İYİ Parti’nin ise rehberlik hizmetleri anlayışında ilköğretim sonrası liselere yönlendirmeyi odağına aldığı görülmektedir. CHP bu konuda RAM’ların niteliğine dayalı bir politika benimserken, İYİ Parti rehber öğretmenlerin niteliğine ilişkin söylemlerde bulunmuştur. HDP’nin bu konudaki yaklaşım ve politika önerilerine seçim bildirgesinde yer verilmemiştir.
Özel Eğitim: AK Parti, HDP ve İYİ Parti özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar için eğitime erişim ve eşitlik ilkelerini öncelikli politika olarak benimserken, CHP ise özel gereksinimli çocukların erken teşhisi ve eğitime erken başlaması üzerine yoğunlaşmaktadır. AK Parti özel eğitimde müfredat ve materyal çeşitliliğine değinmekte, CHP ise özel eğitim sürelerini dikkate alan politikalar öne sürmektedir. Diğer partilerden farklı olarak AK Parti ve İYİ Parti’nin özel eğitim kapsamında üstün zekâlı ve üstün yeteneklilere ağırlık verdiği görülmektedir. MHP’nin bu konudaki yaklaşım ve politika önerilerine seçim bildirgesinde yer verilmemiştir.
Öğretmen Yetiştirme, Öğretmen Niteliği ve İstihdamı: Partilerin 2018 Seçim Bildirgelerinde öğretmenlere yönelik politikalar incelendiğinde partiler arasında ortaklaşan hususlar olduğu görülmektedir. AK Parti ve CHP’nin ortaklaştığı husus Öğretmenlik Meslek Kanunu olurken; Öğretmen Akademilerinin kurulması AK Parti ve İYİ Parti tarafından dile getirilmektedir. Sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılması hedefi ise CHP, HDP ve İYİ Parti bildirgelerinde yer bulmuştur. Öğretmenlere yönelik ek gösterge başta olmak üzere ekonomik iyileştirmeler CHP, MHP ve İYİ Parti tarafından beyan edilmiştir. Öğretmenlik mesleğinin statüsü ile ilgili hedefleri olan partiler ise CHP ve İYİ Parti’dir. Atanamayan öğretmenlerle ilgili kadro ihdasının yapılması CHP, MHP, HDP ve İYİ Parti bildirgelerinde yer almıştır.
Eğitimin İçeriği: Müfredatın çağın gerekliliklerine uygun şekilde planlanması hedefi AK Parti, CHP ve MHP tarafından dile getirilirken İYİ Parti modern becerilerin müfredata eklenmesi ifadesini kullanmayı tercih etmiştir. CHP ve HDP farklı konularda zorunlu ders ekleme hedefinden bahsederken MHP manevi ve kültürel yozlaşmaya karşı seçmeli ders içeriklerine, İYİ Parti tüm seviyelerde kodlama ve programlama derslerinin müfredata eklenmesine, AK Parti ise girişimcilik ve finansal okuryazarlık gibi becerilerin diğer derslere entegre edilmesine vurgu yapmıştır. Yabancı dil eğitimine ilişkin politikalarına bildirgelerinde yer veren iki parti ise AK Parti ve CHP’dir. Diğer partilerden farklı olarak AK Parti sanat ve estetik duygusunu geliştirecek müfredatın oluşturulmasını da hedeflemektedir.
Din Eğitimi: AK Parti ve İYİ Parti din eğitimine yönelik politikalarına seçim bildirgelerinde yer vermezken CHP’nin din eğitimine ilişkin politikalarının odağını İmam Hatip okullarında verilen eğitimin niteliği oluşturmuştur. HDP zorunlu din derslerini kaldırmaya yönelik bir hedef belirlemişken MHP Anadolu irfanını öne çıkaran bir din öğretimini ortaya koymuştur.
Eğitim Ortamları ve Fiziksel Altyapı: Partilerin eğitim ortamlarına ilişkin hedefleri incelendiğinde AK Parti ve CHP’nin okulların fiziksel koşullarını iyileştirme yönündeki politikalarını detaylandırdığı görülmektedir. HDP ve İYİ Parti ise okul dışı öğrenme vurgusu üzerinden şehirdeki öğrenme alanlarının artırılması yönünde politikalar belirlemiştir. MHP eğitim ortamlarına ilişkin politika önerisini bilgi toplumunun gerektirdiği standartlar üzerinden tanımlamıştır.
Okul Güvenliği: Okul güvenliğine yönelik politikalar AK Parti ve CHP’nin seçim bildirgelerinde yer bulmuştur. AK Parti okul güvenliğinde kamera sistemlerine ilişkin hedeflerini ortaya koyarken CHP okul güvenliğini proje kapsamında ele alacağını ifade etmiştir.
Yükseköğretim: Yükseköğretim kurumlarının nitelikli bir eğitim sunarak, bireylerin ve toplumun kalkınmasına hizmet etmesi gerekliliği siyasi partilerin yükseköğretime yönelik politikalarında ortak çıkış noktası olarak görülmektedir. Bu hizmetin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için bilimsellik, özerklik, şeffaflık ve dinamiklik gibi bazı ilkelerin altı çizilmiştir. Ayrıca CHP, HDP ve İYİ Parti seçim bildirgelerinde, YÖK’ün kaldırılması ve üniversite özerkliğine dokunmamak şartıyla daha etkin bir çatının kurulması yönünde önerilerde bulunmaktadır. AK Parti ise üniversite yönetimlerinin örgütlenmesine yönelik reform önerisini yeni bir çerçeve yasa ile gerçekleştireceğini belirtmiştir.
AK Parti, CHP ve İYİ Parti seçim bildirgelerinde gençlerin hareketliliği ve üniversite işbirliklerinin arttırılmasına yönelik politika önerilerinde bulunurken, HDP ve MHP seçim bildirgelerinde bu konuya ilişkin bir ifade yer almamıştır. AK Parti, üniversitelerin nitelikli öğretim elemanı ihtiyaçlarını karşılamak için yurtiçi veya yurtdışı yüksek lisans ve doktora eğitimlerine yönelik desteklere vurgu yaparken, İYİ Parti yurtdışında yetişmiş Türk akademisyenlere yönelik tersine beyin göçü politikası uygulayacaklarını belirtmiştir. CHP akademisyenlerin özlük haklarına, HDP ve İYİ Parti ise düşünce özgürlüğüne vurgu yaparken, MHP akademik personele yönelik politika önerisine yer vermemiştir.
Yurtlar: Yurt ve barınma hizmetlerine yönelik olarak politika önerilerinde bulunan partilerin temel hedefi her öğrencinin bu hizmetten yararlanabilmesi yönündedir. Dolayısıyla var olan yurt sayısının arttırılması ve erişimin genişletilmesi öncelikler arasında yer almaktadır. Ayrıca yurtların niteliklerinin yükseltilmesi de temel hedefler arasındadır. HDP ücretsiz yurt ve barınma imkânının altını çizmiş, sağlanamadığı noktada ise kira yardımı verileceğini belirtmiştir. CHP ise benzer şekilde kira yardımına yönelik politika üretirken, KYK yurt ücretlerinde %50 indirim vaat etmiştir. AK Parti tüm düzeylerdeki yurt sorunlarının çözüleceğini beyan etmiştir. İYİ Parti ve HDP barınma ihtiyacına ilişkin mağduriyetlerin sonuçlarına işaret etmekle birlikte yurtlardaki yaşam standartlarının yükseltilmesini hedeflemişlerdir.
Hayat Boyu Öğrenme: AK Parti, CHP, HDP ve İYİ Parti bireylerin kişisel ve mesleki gelişimleri için hayat boyu öğrenme kavramına ilişkin politika önerileri sunarken, MHP bu konuya yönelik politikalarına yer vermemiştir.
Teknoloji: 2018 seçim bildirgelerinde, AK Parti, CHP ve İYİ Parti eğitim teknolojisinin içeriği ve öğretim uygulamalarına vurgu yaparken, MHP eğitim ve teknoloji ilişkisine dayalı temel yaklaşımını bildirmiş ve bilgi toplumu standartlarını referans almıştır. HDP ise bu konuya ilişkin politika önerilerine seçim bildirgesinde yer vermemiştir.
Eğitim-İstihdam İlişkisi: 2018 seçim bildirgelerinde partilerin ortak vurgusu eğitim ile istihdam ilişkisinin iyileştirilmesi ve geliştirilmesidir. AK Parti, CHP ve İYİ Parti’nin seçim bildirgelerinde isimleri ve görev ve sorumluluklarına yönelik verilen detayları farklılaşmasına rağmen, eğitim istihdam sürecini yönetecek çeşitli merkez ve programların geliştirileceği bildirilmiştir. MHP ve HDP’nin seçim bildirgelerinde ise bu konuda bir söyleme yer verilmemiş ve eğitim-istihdam ilişkisine görece olarak daha az vurgu yapılmıştır.
Genel olarak bakıldığında partilerin eğitime temel yaklaşımlarının hak temelli olması eğitim ve eğitim sistemine yönelik tartışmaların konuşulduğu ve konuşulacağı düzlem bakımından umut vadetmektedir. Demokratik bir sistemin doğası gereği, tüm siyasi partiler belirli bir ideolojik bakış açısıyla politika önerilerini sunmakta ve bir programlarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda siyasi partilerin eğitime temel yaklaşımları da farklılık göstermektedir. Ancak erişim, eşitlik, adalet başlığı altında ele alınan politikalar aslında toplumda, her alanda süregelen adaletsizliklerin bir yansıması niteliğindedir. Toplumsal adaletin tesisinde dezavantajlı konumda olan tüm kesimler için nitelikli bir eğitime erişim sağlanması için partiler arasında ve toplumda uzlaşı sağlanması, sadece eğitim ve eğitim sisteminin değil ortak yaşam kültürünün iyileştirilebilmesi için hayatidir. Bu alanda toplumsal uzlaşıya dayalı olarak atılması gereken adımlar ve ortaya konması gereken siyasi irade, hak temelli yaklaşımın neden kapsayıcı olması gerektiğine yönelik vurgu açısından da oldukça önemlidir. Türk Eğitim Derneği olarak temennimiz, 2018 Cumhurbaşkanı Seçimi ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi sonrasında siyasi partilerin hak temelli yaklaşımları ile erişim, eşitlik ve adalet vurguları etrafında bir araya gelerek eğitim sorunlarına çözüm üretebilecekleri anlayış ve uzlaşı ikliminin inşa edilmesidir.
Eğitim sistemlerinin çağı yakalamak üzere sürekli kendini yenilemesi elbette şarttır. Eğitimin içeriğinde değişiklikler olabilir, yöntem ve teknikler değişebilir, ama eğitimin temel yapısal unsurlarının özellikle öğrencileri doğrudan ilgilendiren kısımlarının öngörülebilir olması beklenmektedir. Yapılacak olan güncellemelerin anlamlı bir bütün içinde işlemesi amacıyla, eğitim sisteminin temel kurgusunun sağlam ve ekosistem anlayışına dayalı olarak inşa edilmesi bir önkoşul niteliğindedir. Dolayısıyla eğitimin amaçlarından, Bakanlık teşkilatlanmasına, yapısal kurgusundan finansmanına kadar ortak aklı baz alan bir kurgu ile seçimden seçime değişmesi gerekmeyen bir eğitim sisteminin eksikliği bugün hala devam etmektedir.
Siyaseten vaat edilenler ve ortaya konan politikalar teorik düzlemde ne kadar doğru olsa da, kaynak ve finansman bakımından temellendirilmemiş olmaları sebebiyle hala birer iyi niyet beyanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca çok partili hayata geçişten bu güne siyasi deneyimler göstermektedir ki, seçim bildirgelerinde veya seçim meydanlarında dile getirilen vaatlerin pek çoğu seçimlerin sonrasında unutulmaktadır. Seçim öncesi siyasi partilerin eğitim alanında vaatlerinin unutulmaması, toplumun ve özellikle de genç kuşakların demokrasiye olan inancını ve güvenini güçlendirici bir etkiye sahip olacaktır. Bu nedenle seçim bildirgelerinde yer alan eğitimle ilgili politikaların ve vaatlerin toplumsal hafızada fikri takibinin yapılması önem arz etmektedir.
Doksan yıllık bir sivil toplum kuruluşu olarak, demokratik bir sistem içinde siyasi partilerin seçim bildirgelerinde eğitimle ilgili politika ve vaatlerinde farklılıkları ve çeşitlilikleri değerli ve önemli görüyoruz. Türk Eğitim Derneği olarak temennimiz, seçim bildirgelerinde yer alan politikaların ve vaatlerin seçim kurtarmanın ötesine geçmesi, seçim sonrası unutulmadan takibinin yapılması ve siyasi partilerce seçim sonrasında eyleme geçirilerek nesil kurtarmaya dönüştürülmesidir.

Son Güncelleme: Çarşamba, 13 Haziran 2018 14:15

Gösterim: 1652

Ahmet Sait YURTSEVEN / Kültür –Bir Yönetim Kurulu Başkanı

ahmet_sait_yurtsevenMilli Eğitim Bakanlığı; 2018 yılında bütçeden en yüksek payı (203,8 milyar TL ) alarak birinci sırada yer aldı. Bütçeden en büyük payı almış olmanın yanı sıra bu paranın, Milli Eğitimin belirlediği, eğitimde kalite, akademik ve kariyer liseleri, proje üretme gibi Türkiye’de eğitimin memnuniyet verici hale getirilmesinde harcanması daha büyük önem taşımaktadır. Sık sık değişen eğitim, müfredat, program sistemleri ile bir yere varılması mümkün değildir. Çalışmalarda mutlaka resmi ve özel okullarda yıllarca çalışmış, kurucu, yönetici olarak görev almış, elini taşın altına koyabilecek tecrübeli kadrolar ile birlikte yürünmelidir. Alana inmemiş, onun çilesini çekmemiş kişilerle isabetli karar alınması bizce mümkün değildir. Hedeflenmesi gereken temel unsur ise başarıyı, değişim ve güvenin meyvesi olarak görmek, toplumsal, bilimsel, teknik ve ekonomik koşullardaki değişimi yakından izlemek, bilgi birikimi ve deneyimi, değişim ile harmanlamak ve bunu öğrencinin hizmetine sunarak başarıyı yakalamak kısacası ‘Eğitimde Toplam Kalite’ anlayışını oluşturmaktır.
Türkiye’de Resmi ve Özel okulların durumu ve özel okullaşma oranı
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de; 10 bin 73 okul öncesi, 24 bin 967 ilkokul, 18 bin 745 ortaokul, 11 bin 783 lise olmak üzere toplam 65.568 okul bulunuyor. Bu okullarda 1 milyon 30 bin 130 öğretmen ile toplam 17 milyon 885 bin 248 öğrenci eğitim görüyor.
Özel okulların Ekonomik olarak devlete katkısı nedir?
Şu an Türkiye’de özel okul sayısı 11 bin 694, bu okullarda 1 milyon 351 bin 712 öğrenci eğitim görmektedir. Öğrencilerin; 739 bin 791 'ini erkek,611 bin 921'ini ise kızlar oluşturuyor. Türkiye’de Özel Okullaşma oranı:2017-2018 de %8,3’tür. 2002-2017 yılları arasında açılan özel okul sayısı 8 bin 781’dir. Özetle bu okullar devletin üzerinden ekonomik olarak nasıl bir yükü kaldırıyor bakacak olursak;
A-On bin özel okul binası istihdam maliyeti:
B-Öğrenci maliyeti: 8.850.000.000 TL
C-Öğretmen Maliyeti:11.000.000.000 TL
D- Personel maliyeti:
E- Kitap, kırtasiye, yakıt ve diğer giderler:
Kısacası; özel okulların devlete; ekonomi, eğitim, yönetici, öğretmen, bina ve personel olarak azımsanmayacak derecede katkısı vardır. İşin en acısı, bünyesinde 10.000 işçi çalıştıran sayılı iş adamına Türkiye’de verilen değer, destek ve imkanların bünyesinde 100 binlerce personel istihdam eden bu kurumlara hak ettiklerince değer verilmemesidir.
Özel Sektörde Temel Lise ve Temel Ortaokulların Yeri
TEMEL LİSELER
Şu an Türkiye’de, toplam 972 temel lise ve 100 civarında temel ortaokul var. Yaklaşık 240.000 öğrenci eğitim görmekte. Bu öğrencilerin devlete maliyeti en az, illere göre 5. 000 ile 10.000 TL arasında. Toplam yıllık devlete maliyeti: 7000X240 000=1.680.000 milyon TL
30.000 öğretmen görev yapmakta. Devlete yıllık maliyeti:7000x30.000=210.000.000 X12=2.520.000.000 milyon TL
10.000 personel görev yapmaktadır. Devlete yıllık Maliyeti:4000X10.000=40.000.000X12=480.000.000 milyon TL
Temel Liselerde 30.000 civarında derslik bulunmaktadır. Türkiye’deki tüm lise sayısı 11.360 tır. Özel liselerin içinde Temel liselerin payı% 10 civarındadır. Türkiye’de halen okullarımızın %26 sında ikili öğretim yapmaktadır. Aynı zamanda temel liseler mezun öğrencilere üniversiteye hazırlık kursu vermekte olup dershanelerin bıraktığı boşluğu doldurmakta ve ihtiyacı gidermektedir. Temel liseler, öğrencilerine hem Anadolu Lisesi programı uygulamakta hem de üniversiteye hazırlamakta olup öğrencinin bir de özel öğretim kursuna ihtiyaç bırakmamaktadır.
ÖZEL ÖĞRETİM KURSLARI
Bu konuda şunu söyleyebiliriz ki 2575 resmi izinli özel kurslar, ruhsatlarındaki derslerden değil tüm üniversiteye hazırlık derslerinden hizmet vermektedir. Ayrıca Türkiye’de muhtelif kurslar ile birlikte kurs sayısı resmi ve gayrı resmi 7.000 e yaklaşmıştır.
KİŞİSEL GELİŞİM KURSLARI
Bu kursların, ruhsatlarında belirtilen alan ve amaçlarına uygun hizmet verilmesi sağlanmalı, Bakanlık tarafından sıkı denetime tabi tutularak, gençlerimizin yeteneklerini geliştirme kişisel becerilerini ortaya koyma, sanatsal alanda ilerlemeyi sağlama, teknolojiyi iyi kullanma gibi alanda okulların veremediği alanlarda boşluğu doldurmalıdır.
RESMİ VE ÖZEL LİSELERİN DURUMU
Şu anki tüm liseler 4 yıl eğitim vermektedir. Liseler 9 sınıftan itibaren branşlara ayrılmalı, öğrenciler alan ve ilgi dışı dersler ile meşgul edilmemeli. Kariyer liseleri oluşturulmalı. Okul süresi 3+1 olmalı. Öğrenci 3 yıl okul eğitimi alıp lise diploması alıp isterse dördüncü sınıfta üniversiteye hazırlık eğitimine katılabilmeli. Yani dördüncü sınıf ekstra üniversite hedefi olanlar için sınavlara hazırlık sınıfı olmalı.
KÜLTÜR-BİR OLARAK ÖNERİLERİMİZ
1- 1000’den fazla temel lise ve ortaokul binasının boşaltılmaması ve istihdamı,
2- 240.000 lise öğrencisinin devlet okullarına yük olmaması,
3- 30.000 öğretmen, 10.000 personel, işsiz kalmaması,
4- Temel lisede üniversiteye hazırlanan 10 binlerce mezun öğrencinin merdiven altı kurumlara ayrıca para ödememesi,
5- Temel lise öğrencilerinin okullarında hem lise müfredatı hem de üniversiteye hazırlık müfredatını aynı anda ve ikinci ücret ödemeden aldıkları,
6- Bakanlık tarafından özel okul öğrencilerine verilen teşviklerinin kesilmemesi, tam tersine her öğrenciye verilerek özel okula ilgiyi artırması ve resmi okullardan az da olsa öğrenci, öğretmen, personel, bina istihdam yükünün kaldırılması;
7- Böylelikle Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi ve özel okulların kalite, disiplin, başarı, alanlarında tatlı bir rekabetin yaşanacağı Temel liselerin, sıkı denetlenmesi, müstakil girişli binalarda eğitime hizmet vermesine devam etmesini, en azından 2023 yılına kadar süre tanınmasından yanayız.
8- Mezun öğrencilere temel liseler bu gün olduğu gibi resmi kayıtlı olarak üniversiteye hazırlık kursu vermeli,
9- Resmi ve özel okullar, kendi öğrencilerine takviye kursu verdikleri gibi, dışardan öğrencilere de kendisinde program mevcut olan kademede (ilkokullar ilkokul öğrencilerine, ortaokullar ortaokul öğrencilerine, liseler lise öğrencilerine) ücretli takviye ve yetiştirme kursu verebilmeli,
10- Böylelikle öğrencinin bir üst sınavlara hazırlanması için dışardan ayrıca bir kursa ihtiyacı kalmayacak, merdiven altı dershanecilik de iltifat görmeyecektir,
11- Resmi ve Özel Okullar kaliteli eğitim vermede, üst sınavlara öğrenci yetiştirmede yarışacaktır.
Son olarak; KÜLTÜR-BİR olarak Hükümetimizin, Bakanlığımızın ve Eğitim kuruluşlarının hazırlayacağı programlara, çalışmalara, oluşturulacak komisyonlara katılmaktan, hizmet vermekten mutluluk duyarız. Bundan sonraki çalışmalara davet edilerek katkı sunmayı talep ve arz ediyoruz.

KÜLTÜR-BİR HAKKINDA
Kültür-Bir (Özel Kültür Öğretim Kurumları Birliği) olarak Türkiye genelinde
eğitim alanında pek çok hizmet gerçekleştiriyoruz. Özel okullar arasında eğitim öğretim ve
yönetim konularında birlik sağlamak, okullar arasındaki yardımlaşma ve dayanışmayı
temin etmek, resmî ve özel kurumlar karşısında okulları temsil edip çıkarlarını korumak ve
her derecede ki muhtaç öğrencilere eğitim-öğretim desteği sağlayarak burs ve benzeri
yardımlarda bulunmak derneğimizin başlıca gayelerini oluşturmaktadır.
Kültür-Bir, Türkiye genelinde yüzlerce üyesi ile öğrencilere başarılı olabileceği imkanlar
sağlar ve okulları da bu konuda sıkı bir takibe tabi tutar. Yetkili merci ve makamlardan
alınan izinle Türkiye genelinde toplantı, proje, hizmet içi eğitim, eğitim kampları, deneme
sınavları düzenler ve farklı programlar tertip eder.


• NOT: İstatisiki veriler, T.C Milli Eğitim Bakanlığı/Resmi İstatistikler/Milli Eğitim İstatistikleri/2017-2018 Özet Tablolar’dan alınmıştır.

> Özel Öğretim Kurumlarının Ekonomideki Yeri

Ahmet Sait YURTSEVEN / Kültür –Bir Yönetim Kurulu Başkanı

ahmet_sait_yurtsevenMilli Eğitim Bakanlığı; 2018 yılında bütçeden en yüksek payı (203,8 milyar TL ) alarak birinci sırada yer aldı. Bütçeden en büyük payı almış olmanın yanı sıra bu paranın, Milli Eğitimin belirlediği, eğitimde kalite, akademik ve kariyer liseleri, proje üretme gibi Türkiye’de eğitimin memnuniyet verici hale getirilmesinde harcanması daha büyük önem taşımaktadır. Sık sık değişen eğitim, müfredat, program sistemleri ile bir yere varılması mümkün değildir. Çalışmalarda mutlaka resmi ve özel okullarda yıllarca çalışmış, kurucu, yönetici olarak görev almış, elini taşın altına koyabilecek tecrübeli kadrolar ile birlikte yürünmelidir. Alana inmemiş, onun çilesini çekmemiş kişilerle isabetli karar alınması bizce mümkün değildir. Hedeflenmesi gereken temel unsur ise başarıyı, değişim ve güvenin meyvesi olarak görmek, toplumsal, bilimsel, teknik ve ekonomik koşullardaki değişimi yakından izlemek, bilgi birikimi ve deneyimi, değişim ile harmanlamak ve bunu öğrencinin hizmetine sunarak başarıyı yakalamak kısacası ‘Eğitimde Toplam Kalite’ anlayışını oluşturmaktır.
Türkiye’de Resmi ve Özel okulların durumu ve özel okullaşma oranı
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de; 10 bin 73 okul öncesi, 24 bin 967 ilkokul, 18 bin 745 ortaokul, 11 bin 783 lise olmak üzere toplam 65.568 okul bulunuyor. Bu okullarda 1 milyon 30 bin 130 öğretmen ile toplam 17 milyon 885 bin 248 öğrenci eğitim görüyor.
Özel okulların Ekonomik olarak devlete katkısı nedir?
Şu an Türkiye’de özel okul sayısı 11 bin 694, bu okullarda 1 milyon 351 bin 712 öğrenci eğitim görmektedir. Öğrencilerin; 739 bin 791 'ini erkek,611 bin 921'ini ise kızlar oluşturuyor. Türkiye’de Özel Okullaşma oranı:2017-2018 de %8,3’tür. 2002-2017 yılları arasında açılan özel okul sayısı 8 bin 781’dir. Özetle bu okullar devletin üzerinden ekonomik olarak nasıl bir yükü kaldırıyor bakacak olursak;
A-On bin özel okul binası istihdam maliyeti:
B-Öğrenci maliyeti: 8.850.000.000 TL
C-Öğretmen Maliyeti:11.000.000.000 TL
D- Personel maliyeti:
E- Kitap, kırtasiye, yakıt ve diğer giderler:
Kısacası; özel okulların devlete; ekonomi, eğitim, yönetici, öğretmen, bina ve personel olarak azımsanmayacak derecede katkısı vardır. İşin en acısı, bünyesinde 10.000 işçi çalıştıran sayılı iş adamına Türkiye’de verilen değer, destek ve imkanların bünyesinde 100 binlerce personel istihdam eden bu kurumlara hak ettiklerince değer verilmemesidir.
Özel Sektörde Temel Lise ve Temel Ortaokulların Yeri
TEMEL LİSELER
Şu an Türkiye’de, toplam 972 temel lise ve 100 civarında temel ortaokul var. Yaklaşık 240.000 öğrenci eğitim görmekte. Bu öğrencilerin devlete maliyeti en az, illere göre 5. 000 ile 10.000 TL arasında. Toplam yıllık devlete maliyeti: 7000X240 000=1.680.000 milyon TL
30.000 öğretmen görev yapmakta. Devlete yıllık maliyeti:7000x30.000=210.000.000 X12=2.520.000.000 milyon TL
10.000 personel görev yapmaktadır. Devlete yıllık Maliyeti:4000X10.000=40.000.000X12=480.000.000 milyon TL
Temel Liselerde 30.000 civarında derslik bulunmaktadır. Türkiye’deki tüm lise sayısı 11.360 tır. Özel liselerin içinde Temel liselerin payı% 10 civarındadır. Türkiye’de halen okullarımızın %26 sında ikili öğretim yapmaktadır. Aynı zamanda temel liseler mezun öğrencilere üniversiteye hazırlık kursu vermekte olup dershanelerin bıraktığı boşluğu doldurmakta ve ihtiyacı gidermektedir. Temel liseler, öğrencilerine hem Anadolu Lisesi programı uygulamakta hem de üniversiteye hazırlamakta olup öğrencinin bir de özel öğretim kursuna ihtiyaç bırakmamaktadır.
ÖZEL ÖĞRETİM KURSLARI
Bu konuda şunu söyleyebiliriz ki 2575 resmi izinli özel kurslar, ruhsatlarındaki derslerden değil tüm üniversiteye hazırlık derslerinden hizmet vermektedir. Ayrıca Türkiye’de muhtelif kurslar ile birlikte kurs sayısı resmi ve gayrı resmi 7.000 e yaklaşmıştır.
KİŞİSEL GELİŞİM KURSLARI
Bu kursların, ruhsatlarında belirtilen alan ve amaçlarına uygun hizmet verilmesi sağlanmalı, Bakanlık tarafından sıkı denetime tabi tutularak, gençlerimizin yeteneklerini geliştirme kişisel becerilerini ortaya koyma, sanatsal alanda ilerlemeyi sağlama, teknolojiyi iyi kullanma gibi alanda okulların veremediği alanlarda boşluğu doldurmalıdır.
RESMİ VE ÖZEL LİSELERİN DURUMU
Şu anki tüm liseler 4 yıl eğitim vermektedir. Liseler 9 sınıftan itibaren branşlara ayrılmalı, öğrenciler alan ve ilgi dışı dersler ile meşgul edilmemeli. Kariyer liseleri oluşturulmalı. Okul süresi 3+1 olmalı. Öğrenci 3 yıl okul eğitimi alıp lise diploması alıp isterse dördüncü sınıfta üniversiteye hazırlık eğitimine katılabilmeli. Yani dördüncü sınıf ekstra üniversite hedefi olanlar için sınavlara hazırlık sınıfı olmalı.
KÜLTÜR-BİR OLARAK ÖNERİLERİMİZ
1- 1000’den fazla temel lise ve ortaokul binasının boşaltılmaması ve istihdamı,
2- 240.000 lise öğrencisinin devlet okullarına yük olmaması,
3- 30.000 öğretmen, 10.000 personel, işsiz kalmaması,
4- Temel lisede üniversiteye hazırlanan 10 binlerce mezun öğrencinin merdiven altı kurumlara ayrıca para ödememesi,
5- Temel lise öğrencilerinin okullarında hem lise müfredatı hem de üniversiteye hazırlık müfredatını aynı anda ve ikinci ücret ödemeden aldıkları,
6- Bakanlık tarafından özel okul öğrencilerine verilen teşviklerinin kesilmemesi, tam tersine her öğrenciye verilerek özel okula ilgiyi artırması ve resmi okullardan az da olsa öğrenci, öğretmen, personel, bina istihdam yükünün kaldırılması;
7- Böylelikle Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi ve özel okulların kalite, disiplin, başarı, alanlarında tatlı bir rekabetin yaşanacağı Temel liselerin, sıkı denetlenmesi, müstakil girişli binalarda eğitime hizmet vermesine devam etmesini, en azından 2023 yılına kadar süre tanınmasından yanayız.
8- Mezun öğrencilere temel liseler bu gün olduğu gibi resmi kayıtlı olarak üniversiteye hazırlık kursu vermeli,
9- Resmi ve özel okullar, kendi öğrencilerine takviye kursu verdikleri gibi, dışardan öğrencilere de kendisinde program mevcut olan kademede (ilkokullar ilkokul öğrencilerine, ortaokullar ortaokul öğrencilerine, liseler lise öğrencilerine) ücretli takviye ve yetiştirme kursu verebilmeli,
10- Böylelikle öğrencinin bir üst sınavlara hazırlanması için dışardan ayrıca bir kursa ihtiyacı kalmayacak, merdiven altı dershanecilik de iltifat görmeyecektir,
11- Resmi ve Özel Okullar kaliteli eğitim vermede, üst sınavlara öğrenci yetiştirmede yarışacaktır.
Son olarak; KÜLTÜR-BİR olarak Hükümetimizin, Bakanlığımızın ve Eğitim kuruluşlarının hazırlayacağı programlara, çalışmalara, oluşturulacak komisyonlara katılmaktan, hizmet vermekten mutluluk duyarız. Bundan sonraki çalışmalara davet edilerek katkı sunmayı talep ve arz ediyoruz.

KÜLTÜR-BİR HAKKINDA
Kültür-Bir (Özel Kültür Öğretim Kurumları Birliği) olarak Türkiye genelinde
eğitim alanında pek çok hizmet gerçekleştiriyoruz. Özel okullar arasında eğitim öğretim ve
yönetim konularında birlik sağlamak, okullar arasındaki yardımlaşma ve dayanışmayı
temin etmek, resmî ve özel kurumlar karşısında okulları temsil edip çıkarlarını korumak ve
her derecede ki muhtaç öğrencilere eğitim-öğretim desteği sağlayarak burs ve benzeri
yardımlarda bulunmak derneğimizin başlıca gayelerini oluşturmaktadır.
Kültür-Bir, Türkiye genelinde yüzlerce üyesi ile öğrencilere başarılı olabileceği imkanlar
sağlar ve okulları da bu konuda sıkı bir takibe tabi tutar. Yetkili merci ve makamlardan
alınan izinle Türkiye genelinde toplantı, proje, hizmet içi eğitim, eğitim kampları, deneme
sınavları düzenler ve farklı programlar tertip eder.


• NOT: İstatisiki veriler, T.C Milli Eğitim Bakanlığı/Resmi İstatistikler/Milli Eğitim İstatistikleri/2017-2018 Özet Tablolar’dan alınmıştır.

Son Güncelleme: Pazar, 10 Şubat 2019 15:01

Gösterim: 1672

İlki 2014 yılında gerçekleştirilen ve eğitim dünyasının beğenisini kazanan Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri, 2018 yılında beşinci kez düzenleniyor.

odulartı eğitim dergisi ve egitimtercihi.com web sitesi okuyucularının oylarıyla verilen 5. Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri bu yıl 15 kategoride dağıtılacak.

Eğitim dünyasında gerçekleştirilen çalışmaların, sektör liderlerinin, sektöre hizmet sunan ve gelişmesine katkı sağlayan proje, kişi ve kurumların ödüllendirildiği Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’ne başvurular 21 Mayıs 2018’de başlıyor.

Eğitim dünyasını temsil eden sivil toplum kurumlarının da desteğiyle düzenlenecek olan Eğitimde Başarı Ödülleri 11 Ekim 2018’de düzenlenecek Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri Gecesi’nde sahiplerini bulacak.

5. Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’nin kategorilerinde oylamaya katılmak isteyenler proje ve adaylık başvurularını 14 Haziran 2018 tarihine kadar yapmaları gerekiyor.

Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’nde buluşalım…

ÖDÜL TAKVİMİ

Başvurular: 21 Mayıs – 25 Temmuz 2018
Oylama: 1 Ağustos – 7 Ekim 2018

Ödül Töreni: 18 Ekim 2018

KATEGORİLER

* Yılın Eğitim Girişimcisi

* Yılın Okul Mimarisi

* Yılın Eğitim Profesyoneli

* Yılın Sosyal Sorumluluk Projesi

* Yılın Eğitim Çözümleri Şirketi

* Yılın Bürokratı

* Yılın Milli Eğitim Müdürü

* Yılın Öğretmeni

* Yılın Eğitimci Akademisyeni

* Yılın Sivil Toplum Kurumu

* Yılın Eğitim Programı

* Yılın Eğitim Dostu Şirketi

* Yılın Eğitim Araştırması

* Yılın Eğitim Gazetecisi

* Yılın Yaşam Boyu Eğitim Ödülü

 

Bilgi ve Katılım Hakkında:

Cem Kaçmaz

0212 283 55 65

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

> 5. YILIN EĞİTİMDE BAŞARI ÖDÜLLERİ

İlki 2014 yılında gerçekleştirilen ve eğitim dünyasının beğenisini kazanan Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri, 2018 yılında beşinci kez düzenleniyor.

odulartı eğitim dergisi ve egitimtercihi.com web sitesi okuyucularının oylarıyla verilen 5. Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri bu yıl 15 kategoride dağıtılacak.

Eğitim dünyasında gerçekleştirilen çalışmaların, sektör liderlerinin, sektöre hizmet sunan ve gelişmesine katkı sağlayan proje, kişi ve kurumların ödüllendirildiği Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’ne başvurular 21 Mayıs 2018’de başlıyor.

Eğitim dünyasını temsil eden sivil toplum kurumlarının da desteğiyle düzenlenecek olan Eğitimde Başarı Ödülleri 11 Ekim 2018’de düzenlenecek Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri Gecesi’nde sahiplerini bulacak.

5. Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’nin kategorilerinde oylamaya katılmak isteyenler proje ve adaylık başvurularını 14 Haziran 2018 tarihine kadar yapmaları gerekiyor.

Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’nde buluşalım…

ÖDÜL TAKVİMİ

Başvurular: 21 Mayıs – 25 Temmuz 2018
Oylama: 1 Ağustos – 7 Ekim 2018

Ödül Töreni: 18 Ekim 2018

KATEGORİLER

* Yılın Eğitim Girişimcisi

* Yılın Okul Mimarisi

* Yılın Eğitim Profesyoneli

* Yılın Sosyal Sorumluluk Projesi

* Yılın Eğitim Çözümleri Şirketi

* Yılın Bürokratı

* Yılın Milli Eğitim Müdürü

* Yılın Öğretmeni

* Yılın Eğitimci Akademisyeni

* Yılın Sivil Toplum Kurumu

* Yılın Eğitim Programı

* Yılın Eğitim Dostu Şirketi

* Yılın Eğitim Araştırması

* Yılın Eğitim Gazetecisi

* Yılın Yaşam Boyu Eğitim Ödülü

 

Bilgi ve Katılım Hakkında:

Cem Kaçmaz

0212 283 55 65

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son Güncelleme: Salı, 17 Temmuz 2018 15:43

Gösterim: 1803


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.