Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Gaziantep'te 16 yıl önce eşinin ölümünün ardından servis şoförlüğüne başlayan Nesrin Kale, kendisine emanet edilen öğrencilerin ulaşımını "anne hassasiyetiyle" sağlıyor.

kadin servis soforuGaziantep'te eşinin ölümünün ardından çocuklarının geçimini sağlamak için 16 yıldır servis şoförlüğü yapan Nesrin Kale, kendisine emanet edilen öğrencileri "anne hassasiyetiyle" taşıyor.

Eşinin şoförlüğünü yaptığı serviste hostes olarak çalışan Nesrin Kale'nin yaşamı, 16 yıl önce eşinin kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesiyle değişti. Kale, borçlarını ödeyip, üç çocuğunun geçimini sağlamak için servis şoförlüğüne başladı.

Kadınların da bu işi yapabileceğini gösteren Kale, kendisine emanet edilen öğrencileri de "anne hassasiyetiyle" taşıyor.

Gaziantep'te azmi, cesareti ve özverisiyle "Yılın Annesi" ödülüne layık görülen Kale, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 25 yıl önce eşiyle taşımacılık sektörüne girdiklerini söyledi.

Kadınlar boynunu büküp evde oturmasın

Çalıştığı sürede eşinden kalan borçları kapattığını, eski aracını değiştirip yenisini aldığını vurgulayan Kale, "Eşim ölmeden önce bana ehliyet almıştı. Borçlarımız çoktu. Eşim de zaten bu sıkıntılardan vefat etti. Bütün veliler, arkadaşlar bana destek oldu. Onlar sayesinde borçları kapattık" dedi.

Velilerin ilk etapta kendisini görünce şaşırdığını ancak daha sonra alıştığını bildiren Kale, "Bazı veliler, anne olduğum için bana daha kolay güveniyor. Bazıları da canını emanet ettiği için temkinli davranıyor ama alışınca çok mutlu oluyorlar" diye konuştu.

Kendi gibi imkansızlıklar içinde bulunan kadınlara da seslenen Kale, "Kadınlar boynunu büküp evde oturmasın. 'Kaderim buymuş' diyerek başkalarının eline bakmasın. Ellerinde ne imkan varsa değerlendirmeye çalışsın" önerilerinde bulundu.

> Öğrencileri anne hassasiyetiyle okula ulaştırıyor

Gaziantep'te 16 yıl önce eşinin ölümünün ardından servis şoförlüğüne başlayan Nesrin Kale, kendisine emanet edilen öğrencilerin ulaşımını "anne hassasiyetiyle" sağlıyor.

kadin servis soforuGaziantep'te eşinin ölümünün ardından çocuklarının geçimini sağlamak için 16 yıldır servis şoförlüğü yapan Nesrin Kale, kendisine emanet edilen öğrencileri "anne hassasiyetiyle" taşıyor.

Eşinin şoförlüğünü yaptığı serviste hostes olarak çalışan Nesrin Kale'nin yaşamı, 16 yıl önce eşinin kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesiyle değişti. Kale, borçlarını ödeyip, üç çocuğunun geçimini sağlamak için servis şoförlüğüne başladı.

Kadınların da bu işi yapabileceğini gösteren Kale, kendisine emanet edilen öğrencileri de "anne hassasiyetiyle" taşıyor.

Gaziantep'te azmi, cesareti ve özverisiyle "Yılın Annesi" ödülüne layık görülen Kale, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 25 yıl önce eşiyle taşımacılık sektörüne girdiklerini söyledi.

Kadınlar boynunu büküp evde oturmasın

Çalıştığı sürede eşinden kalan borçları kapattığını, eski aracını değiştirip yenisini aldığını vurgulayan Kale, "Eşim ölmeden önce bana ehliyet almıştı. Borçlarımız çoktu. Eşim de zaten bu sıkıntılardan vefat etti. Bütün veliler, arkadaşlar bana destek oldu. Onlar sayesinde borçları kapattık" dedi.

Velilerin ilk etapta kendisini görünce şaşırdığını ancak daha sonra alıştığını bildiren Kale, "Bazı veliler, anne olduğum için bana daha kolay güveniyor. Bazıları da canını emanet ettiği için temkinli davranıyor ama alışınca çok mutlu oluyorlar" diye konuştu.

Kendi gibi imkansızlıklar içinde bulunan kadınlara da seslenen Kale, "Kadınlar boynunu büküp evde oturmasın. 'Kaderim buymuş' diyerek başkalarının eline bakmasın. Ellerinde ne imkan varsa değerlendirmeye çalışsın" önerilerinde bulundu.

Son Güncelleme: Cuma, 09 Ekim 2015 16:47

Gösterim: 838

Milli Eğitim Bakanı Avcı, “Seçilen okullara, yeni teknolojiye uygun makine, ekipman ve donanım için işsizlik sigortası fonundan kaynak aktarılması sağlanacak. İş birliğine dahil edilen okullarda okuyan öğrencilere iş ve meslek danışmanları tarafından iş arama becerileri, görüşme ve mülakat teknikleri, danışmanlık ve rehberlik hizmeti de verilecek” dedi.

iso meb

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, seçilen okullara, yeni teknolojiye uygun makine, ekipman ve donanım için işsizlik sigortası fonundan kaynak aktarılmasının sağlanacağını, iş birliğine dahil edilen okullardaki öğrencilere iş ve meslek danışmanlarınca iş arama becerileri, görüşme ve mülakat teknikleri, danışmanlık ve rehberlik hizmeti verileceğini belirterek, "Bu okullardan mezun olanlar işbaşı eğitim programından öncelikle yararlanacak. İşbaşı eğitim programı süresince katılımcının ücretini, genel sağlık sigortasını, iş kazası meslek hastalığı sigorta primini biz ödeyeceğiz" diye konuştu.

İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü Mesleki Eğitim Bölümü tarafından geliştirilen "Okul Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli" projesi, Milli Eğitim Bakanı Avcı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ahmet Erdem ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan tarafından hayata geçirildi.

İSO'daki protokol imza töreninde konuşan Milli Eğitim Bakanı Avcı, projenin hayırlı olmasını ve yeni bir model olarak örnek çalışmaların önünü açmasını temenni etti.

Esprili bir dille, "Burayı alkışlamanız gerekiyor" diyen Avcı, "Arkadaşlarımız söylenmesi gereken pek çok şeyi, benim de söyleyebileceğim pek çok şeyi daha güzel bir şekilde söylediler. Onun için fazla vaktinizi almayacağım. Onun için alkışa ihtiyacım var. Arada siz alkışlarken neleri söylemesem de olur, notlarıma onun için bakacağım" ifadelerini kullandı.

Bakan Avcı'nın bu sözleri salondakilerin gülümsemesine neden oldu. 

Ara eleman tabirini kullanmıyoruz

Mesleki eğitimin önemine dikkati çeken Avcı, özellikle sanayi kuruluşlarının mesleki eğitime doğrudan katılmasının Milli Eğitim Bakanlığı için çok önemli olduğunu vurguladı.

Avcı, "Sanayi kuruluşlarının sahip olduğu engin birikim ve tecrübelerin, Milli Eğitim Bakanlığı'nın mesleki eğitimdeki tecrübesi ve insan kaynakları gücüyle buluşmasından çok önemli neticeler elde edeceğimizi düşünüyoruz. Mesleki eğitimde yetişen gençlerimiz için kullanılan 'ara eleman' tabirini artık kullanmıyoruz. Mesleki eğitimden geçen öğrencilerimizin ülke kalkınmasında ve sanayileşmesinde ara değil 'ana eleman' olarak rol üstleneceklerine inanıyoruz. Çalışmalarımızı buna göre, hedeflerimizi buna göre belirliyoruz" diye konuştu.

Mezunlar işbaşı eğitim programından yararlanacaklar

Proje için hazırlanan protokol çerçevesinde seçilen okul ve öğrencilerle ilgili bilgiler veren Avcı, sözlerine şöyle devam etti:

"Seçilen okullara, yeni teknolojiye uygun makine, ekipman ve donanım için işsizlik sigortası fonundan kaynak aktarılması sağlanacak. İşbirliğine dahil edilen okullarda okuyan öğrencilere iş ve meslek danışmanları tarafından iş arama becerileri, görüşme ve mülakat teknikleri, danışmanlık ve rehberlik hizmeti de verilecek. Bu okullardan mezun olanlar işbaşı eğitim programından öncelikle yararlanacak. İşbaşı eğitim programı süresince katılımcının ücretini, genel sağlık sigortasını, iş kazası meslek hastalığı sigorta primini biz ödeyeceğiz. Programdan yararlanan öğrencilerimize işletme kadrosunda işe alındığında işveren payı sigorta prim desteği de verilecek. İş birliği yapılan okullarda işverenlerin talepleri doğrultusunda işsizlere yönelik meslek edindirme eğitimleri yapıldığında eğitici ücretleri, kursiyer cep harçlığı, genel sağlık sigortası ve iş kazası meslek hastalığı sigorta primlerini de ödeyeceğiz. Bu iş birliği sonunda sanayi kuruluşlarımızın üretim gücü ile okullarımızdaki eğitim tecrübesi birleşecek ve karşılıklı akış içinde yeni eğitim imkanları ortaya çıkacak. Protokole arkadaşlarımız 'İstanbul modeli' adını uygun bulmuşlar. İnşallah bu model çok başarılı olacak."

İSO Başkanı Bahçıvan: Eğitime özel ilgi gösteriyoruz

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan da "Okul Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli" projesinin çok büyük bir emeğin ürünü olduğuna vurgu yaptı.

Bahçıvan, şöyle konuştu:

"Türkiye’nin en büyük ve en köklü sanayi odası olan İstanbul Sanayi Odası, diğer konulardan farklı olarak eğitime özel bir ilgi göstererek çok büyük bir değer vermektedir. Eğitim bağlamında, nitelikli iş gücü en öncelikli başlıklarımız arasında yer almakta ve çalışmalarımızı bu yönde çeşitli faaliyetlerle sürdürmekteyiz. Bu kapsamda iş birliğine ayrı bir değer vermekte ve başlıca paydaşlarımızdan Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birlikte sanayimize, eğitim ve üretim hayatımıza önemli katkılar yapacak çalışmalar yürütmekteyiz. Biz sanayicilere, mesleki eğitime ve gençlerimize değer katacağına inandığımız çok önemli bir projeyi bugün burada bulunan kıymetli paydaşlarımızla birlikte uygulama safhasına getirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İstanbul özelinde okul-sanayi iş birliğini daha işlevsel hale getirebilmek adına paydaşlarımız arasında olan İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte firmaların da içinde olacağı bu projeyi geliştirdik. Projemiz çok büyük bir emek ve çabanın ürünü."

Konuşmaların ardından Milli Eğitim Bakanı Avcı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Erdem ve İSO Başkanı Bahçıvan tarafından imzalanan protokolle "Okul Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli" projesi hayata geçirildi.

Bakan Avcı, imza sırasında da esprilerini sürdürdü. Protokolün imzalanması için masaya konulan kalem yazmayınca Avcı, cebinden çıkardığı kalemi Bakan Erdem'e verdi. Bu sırada görevliler de Erdem'e kalem uzattı. İmzaların atılmasının ardından Bakan Avcı, Bahçıvan'a dönerek, "İmzayı atanlar alıp ceplerine koymasınlar diye böyle gereksiz tedbirlere müracaat ediyorlar. Dolayısıyla bundan sonraki törenlerde inşallah sanayicimiz çok daha ileri noktalarda olacak" dedi.

Bu sözleri üzerine katılımcılardan biri Avcı'ya kalem hediye etti. Bakan Avcı da "Bu kadar da arabesk yapmayın. En esaslı kalem, silgili kurşun kalem" ifadelerini kullandı.

İmzalanan protokolle, mesleki eğitim kurumları ile sanayi ve sektör birlikleri arasında iş birlikleri sağlanarak arz talep uyumsuzluğunun giderilmesi, yönetimsel ve operasyonel yeni bir mesleki ve teknik eğitim modeli oluşturulması hedefleniyor.

Bu protokol, "Okul Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli" projesinin, İstanbul'dan başlamak üzere, ülkedeki mesleki ve teknik eğitim sisteminin yapısının, ekonomik ve insan kaynaklarına dayalı gereksinimlerinin giderilmesini ve sektörlerin nitelikli iş gücü ihtiyacının verimli bir şekilde karşılanmasını sağlayacak.

> Okul-Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli Projesi nitelikli eleman sağlayacak

Milli Eğitim Bakanı Avcı, “Seçilen okullara, yeni teknolojiye uygun makine, ekipman ve donanım için işsizlik sigortası fonundan kaynak aktarılması sağlanacak. İş birliğine dahil edilen okullarda okuyan öğrencilere iş ve meslek danışmanları tarafından iş arama becerileri, görüşme ve mülakat teknikleri, danışmanlık ve rehberlik hizmeti de verilecek” dedi.

iso meb

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, seçilen okullara, yeni teknolojiye uygun makine, ekipman ve donanım için işsizlik sigortası fonundan kaynak aktarılmasının sağlanacağını, iş birliğine dahil edilen okullardaki öğrencilere iş ve meslek danışmanlarınca iş arama becerileri, görüşme ve mülakat teknikleri, danışmanlık ve rehberlik hizmeti verileceğini belirterek, "Bu okullardan mezun olanlar işbaşı eğitim programından öncelikle yararlanacak. İşbaşı eğitim programı süresince katılımcının ücretini, genel sağlık sigortasını, iş kazası meslek hastalığı sigorta primini biz ödeyeceğiz" diye konuştu.

İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü Mesleki Eğitim Bölümü tarafından geliştirilen "Okul Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli" projesi, Milli Eğitim Bakanı Avcı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ahmet Erdem ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan tarafından hayata geçirildi.

İSO'daki protokol imza töreninde konuşan Milli Eğitim Bakanı Avcı, projenin hayırlı olmasını ve yeni bir model olarak örnek çalışmaların önünü açmasını temenni etti.

Esprili bir dille, "Burayı alkışlamanız gerekiyor" diyen Avcı, "Arkadaşlarımız söylenmesi gereken pek çok şeyi, benim de söyleyebileceğim pek çok şeyi daha güzel bir şekilde söylediler. Onun için fazla vaktinizi almayacağım. Onun için alkışa ihtiyacım var. Arada siz alkışlarken neleri söylemesem de olur, notlarıma onun için bakacağım" ifadelerini kullandı.

Bakan Avcı'nın bu sözleri salondakilerin gülümsemesine neden oldu. 

Ara eleman tabirini kullanmıyoruz

Mesleki eğitimin önemine dikkati çeken Avcı, özellikle sanayi kuruluşlarının mesleki eğitime doğrudan katılmasının Milli Eğitim Bakanlığı için çok önemli olduğunu vurguladı.

Avcı, "Sanayi kuruluşlarının sahip olduğu engin birikim ve tecrübelerin, Milli Eğitim Bakanlığı'nın mesleki eğitimdeki tecrübesi ve insan kaynakları gücüyle buluşmasından çok önemli neticeler elde edeceğimizi düşünüyoruz. Mesleki eğitimde yetişen gençlerimiz için kullanılan 'ara eleman' tabirini artık kullanmıyoruz. Mesleki eğitimden geçen öğrencilerimizin ülke kalkınmasında ve sanayileşmesinde ara değil 'ana eleman' olarak rol üstleneceklerine inanıyoruz. Çalışmalarımızı buna göre, hedeflerimizi buna göre belirliyoruz" diye konuştu.

Mezunlar işbaşı eğitim programından yararlanacaklar

Proje için hazırlanan protokol çerçevesinde seçilen okul ve öğrencilerle ilgili bilgiler veren Avcı, sözlerine şöyle devam etti:

"Seçilen okullara, yeni teknolojiye uygun makine, ekipman ve donanım için işsizlik sigortası fonundan kaynak aktarılması sağlanacak. İşbirliğine dahil edilen okullarda okuyan öğrencilere iş ve meslek danışmanları tarafından iş arama becerileri, görüşme ve mülakat teknikleri, danışmanlık ve rehberlik hizmeti de verilecek. Bu okullardan mezun olanlar işbaşı eğitim programından öncelikle yararlanacak. İşbaşı eğitim programı süresince katılımcının ücretini, genel sağlık sigortasını, iş kazası meslek hastalığı sigorta primini biz ödeyeceğiz. Programdan yararlanan öğrencilerimize işletme kadrosunda işe alındığında işveren payı sigorta prim desteği de verilecek. İş birliği yapılan okullarda işverenlerin talepleri doğrultusunda işsizlere yönelik meslek edindirme eğitimleri yapıldığında eğitici ücretleri, kursiyer cep harçlığı, genel sağlık sigortası ve iş kazası meslek hastalığı sigorta primlerini de ödeyeceğiz. Bu iş birliği sonunda sanayi kuruluşlarımızın üretim gücü ile okullarımızdaki eğitim tecrübesi birleşecek ve karşılıklı akış içinde yeni eğitim imkanları ortaya çıkacak. Protokole arkadaşlarımız 'İstanbul modeli' adını uygun bulmuşlar. İnşallah bu model çok başarılı olacak."

İSO Başkanı Bahçıvan: Eğitime özel ilgi gösteriyoruz

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan da "Okul Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli" projesinin çok büyük bir emeğin ürünü olduğuna vurgu yaptı.

Bahçıvan, şöyle konuştu:

"Türkiye’nin en büyük ve en köklü sanayi odası olan İstanbul Sanayi Odası, diğer konulardan farklı olarak eğitime özel bir ilgi göstererek çok büyük bir değer vermektedir. Eğitim bağlamında, nitelikli iş gücü en öncelikli başlıklarımız arasında yer almakta ve çalışmalarımızı bu yönde çeşitli faaliyetlerle sürdürmekteyiz. Bu kapsamda iş birliğine ayrı bir değer vermekte ve başlıca paydaşlarımızdan Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birlikte sanayimize, eğitim ve üretim hayatımıza önemli katkılar yapacak çalışmalar yürütmekteyiz. Biz sanayicilere, mesleki eğitime ve gençlerimize değer katacağına inandığımız çok önemli bir projeyi bugün burada bulunan kıymetli paydaşlarımızla birlikte uygulama safhasına getirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İstanbul özelinde okul-sanayi iş birliğini daha işlevsel hale getirebilmek adına paydaşlarımız arasında olan İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte firmaların da içinde olacağı bu projeyi geliştirdik. Projemiz çok büyük bir emek ve çabanın ürünü."

Konuşmaların ardından Milli Eğitim Bakanı Avcı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Erdem ve İSO Başkanı Bahçıvan tarafından imzalanan protokolle "Okul Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli" projesi hayata geçirildi.

Bakan Avcı, imza sırasında da esprilerini sürdürdü. Protokolün imzalanması için masaya konulan kalem yazmayınca Avcı, cebinden çıkardığı kalemi Bakan Erdem'e verdi. Bu sırada görevliler de Erdem'e kalem uzattı. İmzaların atılmasının ardından Bakan Avcı, Bahçıvan'a dönerek, "İmzayı atanlar alıp ceplerine koymasınlar diye böyle gereksiz tedbirlere müracaat ediyorlar. Dolayısıyla bundan sonraki törenlerde inşallah sanayicimiz çok daha ileri noktalarda olacak" dedi.

Bu sözleri üzerine katılımcılardan biri Avcı'ya kalem hediye etti. Bakan Avcı da "Bu kadar da arabesk yapmayın. En esaslı kalem, silgili kurşun kalem" ifadelerini kullandı.

İmzalanan protokolle, mesleki eğitim kurumları ile sanayi ve sektör birlikleri arasında iş birlikleri sağlanarak arz talep uyumsuzluğunun giderilmesi, yönetimsel ve operasyonel yeni bir mesleki ve teknik eğitim modeli oluşturulması hedefleniyor.

Bu protokol, "Okul Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli" projesinin, İstanbul'dan başlamak üzere, ülkedeki mesleki ve teknik eğitim sisteminin yapısının, ekonomik ve insan kaynaklarına dayalı gereksinimlerinin giderilmesini ve sektörlerin nitelikli iş gücü ihtiyacının verimli bir şekilde karşılanmasını sağlayacak.

Son Güncelleme: Cuma, 09 Ekim 2015 16:32

Gösterim: 1462

Çorum'da ördüğü dantelleri satarak oğlunun üniversiteyi bitirmesini sağlayan Hülya Eyvazlı, aşçılık eğitimi alan oğlunun lokanta açma hayalini gerçekleştirdi.

dantel okumakÇorum'da, ördüğü dantelleri satarak üniversitede eğitim gören oğluna harçlık gönderen üç çocuk annesi Hülya Eyvazlı, mezun olan oğlunun lokanta açma hayalini de gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor.

Çorumlu anne 48 yaşındaki Eyvazlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 27 yaşındaki oğlu Çağlar Eyvazlı'nın 2007 yılında Adnan Menderes Üniversitesi'ni kazanarak turizm ve otelcilik alanında eğitime başladığını anlattı. Bu süreçte oğlunu okutma derdinin artarak devam ettiğini vurgulayan Eyvazlı, oğluna harçlık göndermek için dantel örüp satmaya başladığını söyledi.

Mikrokredi ile 2008 yılında tanışmasının ardından ilk olarak 700 liralık kredi kullandığını ifade eden Eyvazlı, kullandığı bu para ile dantel örmek için gerekli ip ve diğer malzemeleri aldığını belirtti.

Üniversitede aşçılık eğitimi alan oğlunun masraflarını gidermek için 5 yıl dantel örerek para kazandığını anlatan Eyvazlı, "O yıllarda oğluma harçlık göndermek için dantel ördüm. Daha sonra emeğimi, göz nurumu katarak yaptığım bu dantelleri satıp parasını da oğluma gönderdim. Ben oğlumu bu paralarla okuttum" dedi.

Oğlunun lokanta hayalini de gerçekleştirdi

Eyvazlı, oğlunun üniversitede okuduğu yıllarda lokanta açmak istediğini bildirerek, şöyle devam etti:

"Mezun olduktan sonra bu hayali daha da güçlendi. Ben de bir anne olarak oğlumun hayallerinin önüne geçmedim, bu hayalinin de önüne geçmek istemedim. Daha sonra yine mikrokrediye başvurarak bin lira kredi çektim. Bununla da açacağımız lokantaya pirinç, bulgur başta olmak üzere çeşitli gıda maddeleri aldım."

Oğlunun hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığına işaret eden Eyvazlı, "Oğlumun hayalini gerçekleştirdim ve bu hayalde ben de yer aldım. Şimdi oğlumla çalışıyorum. Zaman zaman yemekleri oğlum bazı zamanlar da ben yapıyorum. Oğlum askere gidecek ama iş yerimiz açık kalacak. Benim de hayalim burayı büyütmek daha iyi lokantaya sahip olmak" diye konuştu.

Mikrokredi ile hayatının da değiştiğine de değinen Eyvazlı, oğlunun yakında nişanlanıp dünya evine gireceğini kendi mücadelesinin de ömür boyu süreceğini sözlerine ekledi.

> Oğlunu dantel örerek okuttu

Çorum'da ördüğü dantelleri satarak oğlunun üniversiteyi bitirmesini sağlayan Hülya Eyvazlı, aşçılık eğitimi alan oğlunun lokanta açma hayalini gerçekleştirdi.

dantel okumakÇorum'da, ördüğü dantelleri satarak üniversitede eğitim gören oğluna harçlık gönderen üç çocuk annesi Hülya Eyvazlı, mezun olan oğlunun lokanta açma hayalini de gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor.

Çorumlu anne 48 yaşındaki Eyvazlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 27 yaşındaki oğlu Çağlar Eyvazlı'nın 2007 yılında Adnan Menderes Üniversitesi'ni kazanarak turizm ve otelcilik alanında eğitime başladığını anlattı. Bu süreçte oğlunu okutma derdinin artarak devam ettiğini vurgulayan Eyvazlı, oğluna harçlık göndermek için dantel örüp satmaya başladığını söyledi.

Mikrokredi ile 2008 yılında tanışmasının ardından ilk olarak 700 liralık kredi kullandığını ifade eden Eyvazlı, kullandığı bu para ile dantel örmek için gerekli ip ve diğer malzemeleri aldığını belirtti.

Üniversitede aşçılık eğitimi alan oğlunun masraflarını gidermek için 5 yıl dantel örerek para kazandığını anlatan Eyvazlı, "O yıllarda oğluma harçlık göndermek için dantel ördüm. Daha sonra emeğimi, göz nurumu katarak yaptığım bu dantelleri satıp parasını da oğluma gönderdim. Ben oğlumu bu paralarla okuttum" dedi.

Oğlunun lokanta hayalini de gerçekleştirdi

Eyvazlı, oğlunun üniversitede okuduğu yıllarda lokanta açmak istediğini bildirerek, şöyle devam etti:

"Mezun olduktan sonra bu hayali daha da güçlendi. Ben de bir anne olarak oğlumun hayallerinin önüne geçmedim, bu hayalinin de önüne geçmek istemedim. Daha sonra yine mikrokrediye başvurarak bin lira kredi çektim. Bununla da açacağımız lokantaya pirinç, bulgur başta olmak üzere çeşitli gıda maddeleri aldım."

Oğlunun hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığına işaret eden Eyvazlı, "Oğlumun hayalini gerçekleştirdim ve bu hayalde ben de yer aldım. Şimdi oğlumla çalışıyorum. Zaman zaman yemekleri oğlum bazı zamanlar da ben yapıyorum. Oğlum askere gidecek ama iş yerimiz açık kalacak. Benim de hayalim burayı büyütmek daha iyi lokantaya sahip olmak" diye konuştu.

Mikrokredi ile hayatının da değiştiğine de değinen Eyvazlı, oğlunun yakında nişanlanıp dünya evine gireceğini kendi mücadelesinin de ömür boyu süreceğini sözlerine ekledi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 28 Eylül 2015 15:02

Gösterim: 930

Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca çocukların okullarda sağlıklı beslenmelerini amaçlayan "Okullarda yiyecek ve içecek standartları"na ilişkin çalışma yapıldı.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca çocukların okullarda sağlıklı beslenmelerini amaçlayan "Okullarda yiyecek ve içecek standartları"na ilişkin çalışma yapıldı.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Bekir Keskinkılıç, Türkiye Halk Sağlığı Kurumunda düzenlediği basın toplantısında Milli Eğitim Bakanlığına sunulan çalışma hakkında bilgi verdi.

Sağlıklı beslenme konusunda erken yaşta başlayan alışkanlıkların, yaşam tarzının insanların hastalıklardan uzak yaşamasını önemli ölçüde etkilediğini belirten Keskinkılıç, bu doğrultuda yaklaşık 4 yıldır önemli bir çalışma yürüttüklerini bildirdi.

2013'te ilköğretim çağındaki öğrenciler arasında bir araştırma yaptıklarını aktaran Keskinkılıç, "7-8 yaş grubunda beslenme alışkanlıkları araştırması yaptık, gördüğümüz maalesef çocuklarımızın 4'te birinin daha bu yaşlarda kilo problemiyle başbaşa kaldığı" dedi.

Yiyecek ve içecekler 3 grupta sınıflandırıldı

Keskinkılıç, çocuklara sağlıklı yaşama alışkanlıklarını kazandırmak amacıyla okullardaki yiyecek ve içecekler ile televizyon kanallarındaki reklamları kapsayan bir düzenleme yaptıklarını söyledi. Keskinkılıç, sağlık açısından yararlı ya da zararlı olan yiyecekleri 3 grupta değerlendirerek, bir kitapçık hazırladıklarını bildirdi.

Yiyecekleri trafik ışıkları şeklinde yeşil, turuncu ve kırmızı şeklinde değerlendirdiklerini belirten Keskinkılıç, "Yeşil grupta 'istediğiniz kadar tüketebilirsiniz' diyoruz, kırmızı grupta 'mümkün olduğunca tüketmeyin' diyoruz, turuncu grupta ise miktarlarına bağlı kalınarak tüketilmesini öneriyoruz" diye konuştu.

Kola ve cips kırmızı listede

2011'de okul kantinlerinde satılması yasaklanan kola ve cipsler, bu yılki çalışmada da kırmızı grupta yer aldı.

Yeşil grupta, süt ve süt ürünleri, meyve ve sebzeler, kırmızı grupta asitli, aromalı içecekler, kızartmalar, cipsler, çikolatalar, hamurlu ve şerbetli tatlılar yer aldığını anlatan Keskinkılıç, turuncu grupta ise fazla tüketildiğinde kırmızı listede yer alabilecek, doğru oranlarda tüketilmesi istenen ürünlerin bulunduğunu ifadesini.

Reklamlarla ilgili düzenleme

Çocukların olumsuz ürünlerin fazla tüketilmesini önlemek için reklamlar konusunda da bir düzenleme yaptıklarını vurgulayan Keskinkılıç, "Düzenlemede, bütün televizyon kanallarında çocuk programlarındaki reklamlarda Sağlık Bakanlığının belirlediği liste esas alınıyor" dedi.

Keskinkılıç, düzenlemeyi Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna ilettiklerini bildirdi.

Düzenlemenin henüz uygulamaya geçmediğini ifade eden Keskinkılıç, "Henüz kantin düzenlemesi bir tebliğ şeklinde, uygulamaya geçmesi için bir kaç adım daha var. Milli Eğitim Bakanlığımız bunu kendi içerisinde değerlendirecek ve uygulamaya koyacak" diye konuştu.

Keskinkılıç, çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıklarını kazanabilmelerini, neleri yiyip, neleri yememeleri konusunda bilinçlenmelerini amaçladıklarına işaret ederek, bu başarıldığı takdirde daha sağlıklı nesillerin yetişeceğine dikkati çekti.

Araştırmayı her yıl yapmayı planlıyoruz

Keskinkılıç, her yıl okullardaki beslenme alışkanlıklarına ilişkin araştırma yapmayı planladıklarını söyledi.

Türkiye'nin 53 ülkede obezite ile en başı dertte olan ülkelerden birisi olduğuna belirten Keskinkılıç, obezite problemini azaltmayı ya da artışı durdurmayı hedeflediklerini vurguladı.

Çocukların aşırı kilolu yetişkinleri örnek almaması gerektiğini ifade eden Keskinkılıç, "Eğer bir şey yapmazsak çocuklarımız, erişkinleri örnek alırlarsa durum felaket olacak, maalesef kötü örneklerden biri de benim" dedi.

Keskinkılıç, geçen yıl okul kantinlerinde uyulması gereken hijyen rehberi yayınlandığını belirterek, kısa sürede hiçbir okul kantininde hijyen kuralları konusunda eğitim almamış personelin kalmayacağını kaydetti.

> Okullardaki yiyeceklere kriterler geliyor

Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca çocukların okullarda sağlıklı beslenmelerini amaçlayan "Okullarda yiyecek ve içecek standartları"na ilişkin çalışma yapıldı.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca çocukların okullarda sağlıklı beslenmelerini amaçlayan "Okullarda yiyecek ve içecek standartları"na ilişkin çalışma yapıldı.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Bekir Keskinkılıç, Türkiye Halk Sağlığı Kurumunda düzenlediği basın toplantısında Milli Eğitim Bakanlığına sunulan çalışma hakkında bilgi verdi.

Sağlıklı beslenme konusunda erken yaşta başlayan alışkanlıkların, yaşam tarzının insanların hastalıklardan uzak yaşamasını önemli ölçüde etkilediğini belirten Keskinkılıç, bu doğrultuda yaklaşık 4 yıldır önemli bir çalışma yürüttüklerini bildirdi.

2013'te ilköğretim çağındaki öğrenciler arasında bir araştırma yaptıklarını aktaran Keskinkılıç, "7-8 yaş grubunda beslenme alışkanlıkları araştırması yaptık, gördüğümüz maalesef çocuklarımızın 4'te birinin daha bu yaşlarda kilo problemiyle başbaşa kaldığı" dedi.

Yiyecek ve içecekler 3 grupta sınıflandırıldı

Keskinkılıç, çocuklara sağlıklı yaşama alışkanlıklarını kazandırmak amacıyla okullardaki yiyecek ve içecekler ile televizyon kanallarındaki reklamları kapsayan bir düzenleme yaptıklarını söyledi. Keskinkılıç, sağlık açısından yararlı ya da zararlı olan yiyecekleri 3 grupta değerlendirerek, bir kitapçık hazırladıklarını bildirdi.

Yiyecekleri trafik ışıkları şeklinde yeşil, turuncu ve kırmızı şeklinde değerlendirdiklerini belirten Keskinkılıç, "Yeşil grupta 'istediğiniz kadar tüketebilirsiniz' diyoruz, kırmızı grupta 'mümkün olduğunca tüketmeyin' diyoruz, turuncu grupta ise miktarlarına bağlı kalınarak tüketilmesini öneriyoruz" diye konuştu.

Kola ve cips kırmızı listede

2011'de okul kantinlerinde satılması yasaklanan kola ve cipsler, bu yılki çalışmada da kırmızı grupta yer aldı.

Yeşil grupta, süt ve süt ürünleri, meyve ve sebzeler, kırmızı grupta asitli, aromalı içecekler, kızartmalar, cipsler, çikolatalar, hamurlu ve şerbetli tatlılar yer aldığını anlatan Keskinkılıç, turuncu grupta ise fazla tüketildiğinde kırmızı listede yer alabilecek, doğru oranlarda tüketilmesi istenen ürünlerin bulunduğunu ifadesini.

Reklamlarla ilgili düzenleme

Çocukların olumsuz ürünlerin fazla tüketilmesini önlemek için reklamlar konusunda da bir düzenleme yaptıklarını vurgulayan Keskinkılıç, "Düzenlemede, bütün televizyon kanallarında çocuk programlarındaki reklamlarda Sağlık Bakanlığının belirlediği liste esas alınıyor" dedi.

Keskinkılıç, düzenlemeyi Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna ilettiklerini bildirdi.

Düzenlemenin henüz uygulamaya geçmediğini ifade eden Keskinkılıç, "Henüz kantin düzenlemesi bir tebliğ şeklinde, uygulamaya geçmesi için bir kaç adım daha var. Milli Eğitim Bakanlığımız bunu kendi içerisinde değerlendirecek ve uygulamaya koyacak" diye konuştu.

Keskinkılıç, çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıklarını kazanabilmelerini, neleri yiyip, neleri yememeleri konusunda bilinçlenmelerini amaçladıklarına işaret ederek, bu başarıldığı takdirde daha sağlıklı nesillerin yetişeceğine dikkati çekti.

Araştırmayı her yıl yapmayı planlıyoruz

Keskinkılıç, her yıl okullardaki beslenme alışkanlıklarına ilişkin araştırma yapmayı planladıklarını söyledi.

Türkiye'nin 53 ülkede obezite ile en başı dertte olan ülkelerden birisi olduğuna belirten Keskinkılıç, obezite problemini azaltmayı ya da artışı durdurmayı hedeflediklerini vurguladı.

Çocukların aşırı kilolu yetişkinleri örnek almaması gerektiğini ifade eden Keskinkılıç, "Eğer bir şey yapmazsak çocuklarımız, erişkinleri örnek alırlarsa durum felaket olacak, maalesef kötü örneklerden biri de benim" dedi.

Keskinkılıç, geçen yıl okul kantinlerinde uyulması gereken hijyen rehberi yayınlandığını belirterek, kısa sürede hiçbir okul kantininde hijyen kuralları konusunda eğitim almamış personelin kalmayacağını kaydetti.

Son Güncelleme: Salı, 29 Eylül 2015 16:29

Gösterim: 834

Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle yeni yıldan itibaren yürürlüğe girecek "stajyer ehliyet" uygulamasından önce ehliyet almak isteyenler, sürücü kurslarında yoğunluk oluşturdu.

surucu ehliyetKarayolları Trafik Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle yeni yıldan itibaren yürürlüğe girecek "stajyer ehliyet" uygulamasından önce ehliyet almak isteyenler, sürücü kurslarında yoğunluk oluşturdu.

"Stajyer ehliyet" uygulamasından önce ehliyet almak isteyenler için sürücü kurslarına kayıt süresi, bugün saat 17.00'de doluyor.

Türkiye Sürücü Kursları Konfederasyonu (TUSEKON) Yönetim Kurulu Üyesi ve Doğu Anadolu Sürücü Kursları Federasyonu Başkan Vekili Kenan Çetin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, stajyer ehliyet uygulamasının 1 Ocak 2016'da yürürlüğe gireceğini hatırlattı.

Çetin, stajyer sürücülük, meydana gelen trafik kazaların önlenmesi için Milli Eğitim Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından müfredata konulmuş faydalı bir sistem olduğunu belirtti.

Sürücülerin 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren stajyer sürücü belgesi alacaklarına dikkati çeken Çetin, şöyle konuştu:

"Stajyer ehliyette 7-8 madde var. Bunlardan bazıları, 3 defa kırmızı ışık ihlali, 100 ceza puanından 75 ceza puanını doldurması, alkollü olarak araç kullanması, hız limitlerinin üç kez ihlal etmesi gibi durumlarda ehliyeti iptal edilecek. Böylelikle ehliyeti iptal olanlar tekrardan sürücü kurslarına gidip kayıt yaptırarak, direksiyon ve teori eğitimlerini aldıktan sonra tekrardan o 2 yıllık stajyerehliyet süreci başlayacaktır. Hatalara, kazalara tekrar sebebiyet vermezlerse asıl belgelerini tekrar gidip trafik tescil bürolarından alabilecekler."

Çetin, "stajyer ehliyetin" getirdiği yeni kurallara tabi olmak istemeyenlerin sürücü kurslarına akın ettiğini, kurs kaydı için bugün son gün olduğunu ifade ederek, "10 Ekim'de bir sınavımız olacak. Bu sınava yetişmek için insanlar telaş içerisinde. Sürücü kurslarının işleri yoğunlaştı ama kontenjan sınırlaması olduğu için kontenjanlar doldu" dedi.

Yeni uygulama gerekliydi memnunuz

Yeni uygulamanın son derece yerinde olduğunu beliren Çetin, Türkiye trafik kazalarında dünya genelinde ilk sıralarda yer aldığını, binlerce insanın trafik kazasında hayatını kaybettiğini vurguladı. Çetin, "10 milyarlarca maddi zararlar oluyor. Bu kazaların yüzde 75'i sürücü hatasından kaynaklanıyor. 'Stajyer' uygulaması da sürücü kusurlarının, hatalarının azaltılması için bakanlık tarafından yapılmış bir uygulamadır, çok iyi olacaktır. Sürücülerimiz dikkatli ve kurallara uygun bir şekilde araç kullanma mecburiyeti içerisine gelecekler, hoşgörülü olacaklardır. Bundan çok memnunuz. Hatta trafiğin düzene girebilmesi için sürücü olma sürecinin daha da zorlaşmasını istiyoruz" diye konuştu.

Kurs fiyatları

Çetin, 2016'dan itibaren kurs ücretlerinin artış beklendiğini de kaydetti.

Taban fiyat uygulaması için konfederasyon olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşmelerinin devam ettiğini dile getiren Çetin, yeni dönemde sürücü kursu ücretlerinin 2 bin ile 2 bin 500 lira arasında olmasını tahmin ettiklerini söyledi.

Ağrı'daki bir sürücü kursunun müdürü Adem Alparslan ise stajyer dönem ehliyet uygulamasından dolayı aşırı talep olduğunu ve Türkiye genelindeki yoğunluktan dolayı zaman zaman Milli Eğitim Bakanlığı Bilişim Sisteminde (MEBSİS) aksaklık yaşandığını kaydetti.

"Stajyer ehliyet" uygulamasıyla kalitenin daha da artacağına inandıklarını ifade eden Alparslan, uygulamanın trafik kazalarının azalmasına da katkı sağlayacağını söyledi.

Stajyerlikten kurtulmak, kurallara uymama hakkı tanımıyor

Güvenli sürüş teknikleri uzmanı Özgül Sular ise sürücülükte "stajyerliğin" kamuoyunda olumsuz bir konu gibi algılandığını ancak sürücülerin trafiğe adaptasyonu açısından yararlı bir uygulama olduğunu belirtti.

Bazı Avrupa ülkelerinde "stajyer sürücülerin",  bu süreçte yanlarında ehliyeti olan bir refakatçiyle araç kullanabildiğine işaret eden Sular, şunları kaydetti:

"Stajyer ehliyete kalmamak için sürücü kurslarına kayıtlarda son dönemde yüzde 20-30 civarında artış yaşandı. Stajyerliğe kalmama isteği şu anlama mı geliyor; 'Ben kurallara uymayacağım. Bu yüzden bir an önce ehliyetimi alayım, yasadan etkilenmeyeyim'. Bu yasa, herkes için faydalı. Bu anlayışla ele alınmasını doğru bulmuyoruz."

Yeni döneme kalmamak için son gün kayıt yaptıran kursiyerlerden Bilal Yerlikaya ise Ağrı'da esnaf olduğunu belirterek,  "Ehliyet için 2 yıllık stajyer ehliyetuygulamasının geleceğini duydum. İki yıl staj görmek istemediğimden gelip hemen kaydımı yaptırdım. Kursta yoğunluk vardı bende ancak kendime kontenjanda yer bulabildim. 10 Ekim'deki sınava girebileceğim" dedi.

> "Stajyer ehliyet" öncesi sürücü kurslarında yoğunluk

Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle yeni yıldan itibaren yürürlüğe girecek "stajyer ehliyet" uygulamasından önce ehliyet almak isteyenler, sürücü kurslarında yoğunluk oluşturdu.

surucu ehliyetKarayolları Trafik Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle yeni yıldan itibaren yürürlüğe girecek "stajyer ehliyet" uygulamasından önce ehliyet almak isteyenler, sürücü kurslarında yoğunluk oluşturdu.

"Stajyer ehliyet" uygulamasından önce ehliyet almak isteyenler için sürücü kurslarına kayıt süresi, bugün saat 17.00'de doluyor.

Türkiye Sürücü Kursları Konfederasyonu (TUSEKON) Yönetim Kurulu Üyesi ve Doğu Anadolu Sürücü Kursları Federasyonu Başkan Vekili Kenan Çetin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, stajyer ehliyet uygulamasının 1 Ocak 2016'da yürürlüğe gireceğini hatırlattı.

Çetin, stajyer sürücülük, meydana gelen trafik kazaların önlenmesi için Milli Eğitim Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından müfredata konulmuş faydalı bir sistem olduğunu belirtti.

Sürücülerin 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren stajyer sürücü belgesi alacaklarına dikkati çeken Çetin, şöyle konuştu:

"Stajyer ehliyette 7-8 madde var. Bunlardan bazıları, 3 defa kırmızı ışık ihlali, 100 ceza puanından 75 ceza puanını doldurması, alkollü olarak araç kullanması, hız limitlerinin üç kez ihlal etmesi gibi durumlarda ehliyeti iptal edilecek. Böylelikle ehliyeti iptal olanlar tekrardan sürücü kurslarına gidip kayıt yaptırarak, direksiyon ve teori eğitimlerini aldıktan sonra tekrardan o 2 yıllık stajyerehliyet süreci başlayacaktır. Hatalara, kazalara tekrar sebebiyet vermezlerse asıl belgelerini tekrar gidip trafik tescil bürolarından alabilecekler."

Çetin, "stajyer ehliyetin" getirdiği yeni kurallara tabi olmak istemeyenlerin sürücü kurslarına akın ettiğini, kurs kaydı için bugün son gün olduğunu ifade ederek, "10 Ekim'de bir sınavımız olacak. Bu sınava yetişmek için insanlar telaş içerisinde. Sürücü kurslarının işleri yoğunlaştı ama kontenjan sınırlaması olduğu için kontenjanlar doldu" dedi.

Yeni uygulama gerekliydi memnunuz

Yeni uygulamanın son derece yerinde olduğunu beliren Çetin, Türkiye trafik kazalarında dünya genelinde ilk sıralarda yer aldığını, binlerce insanın trafik kazasında hayatını kaybettiğini vurguladı. Çetin, "10 milyarlarca maddi zararlar oluyor. Bu kazaların yüzde 75'i sürücü hatasından kaynaklanıyor. 'Stajyer' uygulaması da sürücü kusurlarının, hatalarının azaltılması için bakanlık tarafından yapılmış bir uygulamadır, çok iyi olacaktır. Sürücülerimiz dikkatli ve kurallara uygun bir şekilde araç kullanma mecburiyeti içerisine gelecekler, hoşgörülü olacaklardır. Bundan çok memnunuz. Hatta trafiğin düzene girebilmesi için sürücü olma sürecinin daha da zorlaşmasını istiyoruz" diye konuştu.

Kurs fiyatları

Çetin, 2016'dan itibaren kurs ücretlerinin artış beklendiğini de kaydetti.

Taban fiyat uygulaması için konfederasyon olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşmelerinin devam ettiğini dile getiren Çetin, yeni dönemde sürücü kursu ücretlerinin 2 bin ile 2 bin 500 lira arasında olmasını tahmin ettiklerini söyledi.

Ağrı'daki bir sürücü kursunun müdürü Adem Alparslan ise stajyer dönem ehliyet uygulamasından dolayı aşırı talep olduğunu ve Türkiye genelindeki yoğunluktan dolayı zaman zaman Milli Eğitim Bakanlığı Bilişim Sisteminde (MEBSİS) aksaklık yaşandığını kaydetti.

"Stajyer ehliyet" uygulamasıyla kalitenin daha da artacağına inandıklarını ifade eden Alparslan, uygulamanın trafik kazalarının azalmasına da katkı sağlayacağını söyledi.

Stajyerlikten kurtulmak, kurallara uymama hakkı tanımıyor

Güvenli sürüş teknikleri uzmanı Özgül Sular ise sürücülükte "stajyerliğin" kamuoyunda olumsuz bir konu gibi algılandığını ancak sürücülerin trafiğe adaptasyonu açısından yararlı bir uygulama olduğunu belirtti.

Bazı Avrupa ülkelerinde "stajyer sürücülerin",  bu süreçte yanlarında ehliyeti olan bir refakatçiyle araç kullanabildiğine işaret eden Sular, şunları kaydetti:

"Stajyer ehliyete kalmamak için sürücü kurslarına kayıtlarda son dönemde yüzde 20-30 civarında artış yaşandı. Stajyerliğe kalmama isteği şu anlama mı geliyor; 'Ben kurallara uymayacağım. Bu yüzden bir an önce ehliyetimi alayım, yasadan etkilenmeyeyim'. Bu yasa, herkes için faydalı. Bu anlayışla ele alınmasını doğru bulmuyoruz."

Yeni döneme kalmamak için son gün kayıt yaptıran kursiyerlerden Bilal Yerlikaya ise Ağrı'da esnaf olduğunu belirterek,  "Ehliyet için 2 yıllık stajyer ehliyetuygulamasının geleceğini duydum. İki yıl staj görmek istemediğimden gelip hemen kaydımı yaptırdım. Kursta yoğunluk vardı bende ancak kendime kontenjanda yer bulabildim. 10 Ekim'deki sınava girebileceğim" dedi.

Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Eylül 2015 14:46

Gösterim: 1310


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.