Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Türkiye Özel Okullar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Gülan, ''Yabancı okullar ve bir kısım Türk özel okullarında, bazı derslerin öğretimi yabancı dille yapılıyor. Bu ilkokul ve ortaokul bölümlerinde değil, sadece lise bölümünde yapılabiliyor. Kararda yapılan tanım, azınlık okulu tanımına giriyor. Yabancı dil ve lehçelerde yapılan eğitim azınlık okullarında yapılan eğitimle açıklanabilir" dedi.

Demokratikleşme Paketiyle farklı dil ve lehçelerde özel okul açılabilmesi kararı, bu özel okulların hangi statüde olacağını gündeme getirdi.   

Türkiye'de özel öğretim kurumları bünyesinde özel Türk okullarının yanı sıra azınlık, uluslararası ve yabancı özel okullar da bulunuyor.

Milli Eğitim Bakanlığının geçen seneki verilerine göre, bin 399 özel Türk anaokulu, 4 azınlık anaokulu eğitim faaliyetlerini sürdürüyor. Azınlık anaokullarındaki 15 derslikte 144 öğrenci eğitim görürken, 59 öğretmen de görev yapıyor.

Türkiye'de bunun dışında özel okul bünyesinde 616 özel Türk anasınıfında 24 bin 198 öğrenci, 2 bin 309 öğretmen ve bin 947 derslik; 12 azınlık anasınıfında ise 329 öğrenci, 17 öğretmen, 24 derslik bulunuyor.

İlkokul ve ortaokullarda durum

Verilere göre, 27 özel azınlık ilkokulu 124 derslik, bin 195 öğrenci ve 275 öğretmenle hizmet veriyor. 

Ortaokul bünyesinde ise 21 özel azınlık ortaokulunda toplam 129 derslik, bin 120 öğrenci, 254 öğretmen bulunuyor.

Bu okulların yanı sıra Türkiye'de, 934 öğrencisi, 236 öğretmeni, 101 dersliğiyle 11 azınlık lisesi; 60 öğrencisi, 80 öğretmen, 26 dersliğiyle 4 uluslararası lise; 8 bin 370 öğrenci, bin 6 öğretmen, 403 dersliğiyle ise 14 yabancı lise eğitim veriyor.

''Karar yönetim kurulu toplantısında ele alınacak''

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cem Gülan, AA muhabirine, derneğin perşembe günü yapılacak yönetim kurulu toplantısında özel okullarla ilgili alınan kararın ele alınacağını bildirdi.

Demokratikleşme paketinde yer alan farklı dil ve lehçelerde özel okul açılabilmesi kararıyla ilgisi olabilecek bazı okulların bulunduğunu belirtti. Bunlardan birisinin uluslararası okullar olduğunu söyleyen Gülan, ''Bu okullar farklı dilde eğitim yapabilir ancak sadece yabancı uyruklu öğrenciler bu okullara gidebilir'' dedi.

Yabancı okullar ve bir kısım Türk özel okullarında, bazı derslerin öğretiminin yabancı dille yapıldığını hatırlatan Gülan, bunun ilkokul ve ortaokul bölümlerinde değil sadece lise bölümünde yapılabileceğini söyledi. Gülan, ''Lisede fizik, kimya, biyoloji ve matematiği yabancı dilde yapabilirler. Bu da bir kısım derslerin öğretiminin yabancı dilde yapılmasıdır'' dedi.

''Azınlık okulu tanımına giriyor''

Azınlık okullarının ise farklı olduğunu, Lozan Anlaşması ila bu hakkı elde ettiklerini belirten Gülan, azınlık okulları olarak sadece Ermeni, Rum ve Musevi okullarının yabancı dilde eğitim yapabildiğini söyledi.

Kararda yapılan tanımın, azınlık okulu tanımına girebileceğini ifade eden Gülan, ''Yabancı dil ve lehçelerde yapılan eğitim azınlık okullarında yapılan eğitimle açıklanabilir. Ama bu da sadece Lozan'a bağlı bir durum. Şu an Anayasa ve Temel Eğitim Kanunu'nda 'eğitim dili Türkçe'dir der"' diye konuştu.

Bu kararın hayata geçirilebilmesi için kanunlarda da değişiklik yapılması gerektiğini söyleyen Gülan, Özel Okullar Birliğinin, eğitim dilinin ana öğretici dil olması ancak herkesin de anadilini öğrenebilmesi için tedbir alınması gerektiğine inandığını kaydetti.

Gülan, farklı dil ve lehçelerde eğitim vermek için açılan özel okulların denetimine ilişkin bazı sıkıntılar yaşanabileceğini iddia etti. 

''Doğru adres özel okullar değil''

Bunun doğru adresinin özel okullar olmadığını ileri süren Gülan, bu konuya ilişkin görüşlerinin alınmadığını, resmi okullar dahil edilmeden özel okullar üzerinden konuya çözüm bulunmak istendiği görüşünü savundu.

Farklı dillerde pedagojik formasyona sahip öğretmeni bulmanın da zor olduğunu ileri süren Gülan, ''Biz İngilizce, Fransızca, Almanca eğitim verecek öğretmen bulmakta zorlanıyoruz, diğer dillerde nasıl bulacağız. Yine de yapılacaksa devlet kontrolünde, resmi elden yapılması lazım'' diye konuştu.

Gülan, ''Açıklanana benzer durum azınlık okulunda vardır. Ancak bu okullar da fizik, kimya, biyolojiyi Ermenice öğretebilecek öğretmen bulamadığı için Türkçe yapıyor" dedi.

2923 sayılı kanun ne içeriyor?

Demokratikleşme Paketiyle, Türkçe dışındaki dillerde eğitim ve öğretim konusunu düzenleyen, 2923 Sayılı Kanun'a eklenecek yeni hükümle, Özel Eğitim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, farklı dil ve lehçelerde özel öğretim kurumu açılabilecek.

Mevcut 2923 sayılı Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanunu, eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller, yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okullar ile Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğreniminin tabi olacağı esasları düzenliyor.

Kanunda, milletlerarası andlaşma hükümleri saklı olmak üzere, resmi ve özel her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında okutulacak yabancı dillerin ve yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar da belirleniyor. Buna göre:

''Eğitim ve öğretim kurumlarında, Türk vatandaşlarına Türkçe'den başka hiçbir dil, ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Ancak Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi için Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere özel kurslar açılabilir; bu kurslarda ve diğer dil kurslarında aynı maksatla dil dersleri oluşturulabiliyor.''

''Bu kurslar ve derslerde, Cumhuriyet'in Anayasa'da belirtilen temel niteliklerine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı öğretim yapılamaz'' ifadesinin yer aldığı kanunda, bu kursların ve derslerin açılmasına ve denetimine ilişkin esas ve usullerin Milli Eğitim Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlendiği belirtiliyor.

Yabancı dille okutulamayan dersler

Kanuna göre, ilköğretim, ortaöğretim ve yaygın eğitim kurumlarında, Atatürkçü düşünce, Atatürk ilke ve inkılaplarını konu olarak alan Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Türk Dili ve edebiyatı, tarih, coğrafya, sosyal bilgiler, din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri ve Türk kültürüyle ilgili diğer dersler; yabancı dille okutulamıyor ve öğretilemiyor. Öğrencilere, eğitim ve öğretimleri süresince bu derslerle ilgili araştırma görevleri ve ödevler, Türkçe'den başka hiçbir dille yaptırılamıyor.

Türkiye'de eğitimi ve öğretimi yapılacak yabancı diller, Bakanlar Kurulu kararıyla tespit ediliyor. İlköğretim, ortöğretim ve yaygın eğitim kurumlarında yabancı dille eğitim ve öğretimi yapılacak dersler ile okullar Milli Eğitim Bakanlığınca belirleniyor.

5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nda ise yabancı okullar, ''yabancılar tarafından açılmış özel okullar'', azınlık okulları ''Rum, Ermeni ve Musevi azınlıklar tarafından kurulmuş, Lozan Antlaşması ile güvence altına alınmış ve kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencilerin devam ettiği okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim özel okulları'' ve milletlerarası özel öğretim kurumları ise ''yalnız yabancı uyruklu öğrencilerin devam edebilecekleri özel öğretim kurumları'' olarak tanımlanıyor.

> Farklı dil ve lehçeler için doğru adres özel okullar değil

Türkiye Özel Okullar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Gülan, ''Yabancı okullar ve bir kısım Türk özel okullarında, bazı derslerin öğretimi yabancı dille yapılıyor. Bu ilkokul ve ortaokul bölümlerinde değil, sadece lise bölümünde yapılabiliyor. Kararda yapılan tanım, azınlık okulu tanımına giriyor. Yabancı dil ve lehçelerde yapılan eğitim azınlık okullarında yapılan eğitimle açıklanabilir" dedi.

Demokratikleşme Paketiyle farklı dil ve lehçelerde özel okul açılabilmesi kararı, bu özel okulların hangi statüde olacağını gündeme getirdi.   

Türkiye'de özel öğretim kurumları bünyesinde özel Türk okullarının yanı sıra azınlık, uluslararası ve yabancı özel okullar da bulunuyor.

Milli Eğitim Bakanlığının geçen seneki verilerine göre, bin 399 özel Türk anaokulu, 4 azınlık anaokulu eğitim faaliyetlerini sürdürüyor. Azınlık anaokullarındaki 15 derslikte 144 öğrenci eğitim görürken, 59 öğretmen de görev yapıyor.

Türkiye'de bunun dışında özel okul bünyesinde 616 özel Türk anasınıfında 24 bin 198 öğrenci, 2 bin 309 öğretmen ve bin 947 derslik; 12 azınlık anasınıfında ise 329 öğrenci, 17 öğretmen, 24 derslik bulunuyor.

İlkokul ve ortaokullarda durum

Verilere göre, 27 özel azınlık ilkokulu 124 derslik, bin 195 öğrenci ve 275 öğretmenle hizmet veriyor. 

Ortaokul bünyesinde ise 21 özel azınlık ortaokulunda toplam 129 derslik, bin 120 öğrenci, 254 öğretmen bulunuyor.

Bu okulların yanı sıra Türkiye'de, 934 öğrencisi, 236 öğretmeni, 101 dersliğiyle 11 azınlık lisesi; 60 öğrencisi, 80 öğretmen, 26 dersliğiyle 4 uluslararası lise; 8 bin 370 öğrenci, bin 6 öğretmen, 403 dersliğiyle ise 14 yabancı lise eğitim veriyor.

''Karar yönetim kurulu toplantısında ele alınacak''

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cem Gülan, AA muhabirine, derneğin perşembe günü yapılacak yönetim kurulu toplantısında özel okullarla ilgili alınan kararın ele alınacağını bildirdi.

Demokratikleşme paketinde yer alan farklı dil ve lehçelerde özel okul açılabilmesi kararıyla ilgisi olabilecek bazı okulların bulunduğunu belirtti. Bunlardan birisinin uluslararası okullar olduğunu söyleyen Gülan, ''Bu okullar farklı dilde eğitim yapabilir ancak sadece yabancı uyruklu öğrenciler bu okullara gidebilir'' dedi.

Yabancı okullar ve bir kısım Türk özel okullarında, bazı derslerin öğretiminin yabancı dille yapıldığını hatırlatan Gülan, bunun ilkokul ve ortaokul bölümlerinde değil sadece lise bölümünde yapılabileceğini söyledi. Gülan, ''Lisede fizik, kimya, biyoloji ve matematiği yabancı dilde yapabilirler. Bu da bir kısım derslerin öğretiminin yabancı dilde yapılmasıdır'' dedi.

''Azınlık okulu tanımına giriyor''

Azınlık okullarının ise farklı olduğunu, Lozan Anlaşması ila bu hakkı elde ettiklerini belirten Gülan, azınlık okulları olarak sadece Ermeni, Rum ve Musevi okullarının yabancı dilde eğitim yapabildiğini söyledi.

Kararda yapılan tanımın, azınlık okulu tanımına girebileceğini ifade eden Gülan, ''Yabancı dil ve lehçelerde yapılan eğitim azınlık okullarında yapılan eğitimle açıklanabilir. Ama bu da sadece Lozan'a bağlı bir durum. Şu an Anayasa ve Temel Eğitim Kanunu'nda 'eğitim dili Türkçe'dir der"' diye konuştu.

Bu kararın hayata geçirilebilmesi için kanunlarda da değişiklik yapılması gerektiğini söyleyen Gülan, Özel Okullar Birliğinin, eğitim dilinin ana öğretici dil olması ancak herkesin de anadilini öğrenebilmesi için tedbir alınması gerektiğine inandığını kaydetti.

Gülan, farklı dil ve lehçelerde eğitim vermek için açılan özel okulların denetimine ilişkin bazı sıkıntılar yaşanabileceğini iddia etti. 

''Doğru adres özel okullar değil''

Bunun doğru adresinin özel okullar olmadığını ileri süren Gülan, bu konuya ilişkin görüşlerinin alınmadığını, resmi okullar dahil edilmeden özel okullar üzerinden konuya çözüm bulunmak istendiği görüşünü savundu.

Farklı dillerde pedagojik formasyona sahip öğretmeni bulmanın da zor olduğunu ileri süren Gülan, ''Biz İngilizce, Fransızca, Almanca eğitim verecek öğretmen bulmakta zorlanıyoruz, diğer dillerde nasıl bulacağız. Yine de yapılacaksa devlet kontrolünde, resmi elden yapılması lazım'' diye konuştu.

Gülan, ''Açıklanana benzer durum azınlık okulunda vardır. Ancak bu okullar da fizik, kimya, biyolojiyi Ermenice öğretebilecek öğretmen bulamadığı için Türkçe yapıyor" dedi.

2923 sayılı kanun ne içeriyor?

Demokratikleşme Paketiyle, Türkçe dışındaki dillerde eğitim ve öğretim konusunu düzenleyen, 2923 Sayılı Kanun'a eklenecek yeni hükümle, Özel Eğitim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, farklı dil ve lehçelerde özel öğretim kurumu açılabilecek.

Mevcut 2923 sayılı Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanunu, eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller, yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okullar ile Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğreniminin tabi olacağı esasları düzenliyor.

Kanunda, milletlerarası andlaşma hükümleri saklı olmak üzere, resmi ve özel her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında okutulacak yabancı dillerin ve yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar da belirleniyor. Buna göre:

''Eğitim ve öğretim kurumlarında, Türk vatandaşlarına Türkçe'den başka hiçbir dil, ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Ancak Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi için Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere özel kurslar açılabilir; bu kurslarda ve diğer dil kurslarında aynı maksatla dil dersleri oluşturulabiliyor.''

''Bu kurslar ve derslerde, Cumhuriyet'in Anayasa'da belirtilen temel niteliklerine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı öğretim yapılamaz'' ifadesinin yer aldığı kanunda, bu kursların ve derslerin açılmasına ve denetimine ilişkin esas ve usullerin Milli Eğitim Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlendiği belirtiliyor.

Yabancı dille okutulamayan dersler

Kanuna göre, ilköğretim, ortaöğretim ve yaygın eğitim kurumlarında, Atatürkçü düşünce, Atatürk ilke ve inkılaplarını konu olarak alan Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Türk Dili ve edebiyatı, tarih, coğrafya, sosyal bilgiler, din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri ve Türk kültürüyle ilgili diğer dersler; yabancı dille okutulamıyor ve öğretilemiyor. Öğrencilere, eğitim ve öğretimleri süresince bu derslerle ilgili araştırma görevleri ve ödevler, Türkçe'den başka hiçbir dille yaptırılamıyor.

Türkiye'de eğitimi ve öğretimi yapılacak yabancı diller, Bakanlar Kurulu kararıyla tespit ediliyor. İlköğretim, ortöğretim ve yaygın eğitim kurumlarında yabancı dille eğitim ve öğretimi yapılacak dersler ile okullar Milli Eğitim Bakanlığınca belirleniyor.

5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nda ise yabancı okullar, ''yabancılar tarafından açılmış özel okullar'', azınlık okulları ''Rum, Ermeni ve Musevi azınlıklar tarafından kurulmuş, Lozan Antlaşması ile güvence altına alınmış ve kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencilerin devam ettiği okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim özel okulları'' ve milletlerarası özel öğretim kurumları ise ''yalnız yabancı uyruklu öğrencilerin devam edebilecekleri özel öğretim kurumları'' olarak tanımlanıyor.

Son Güncelleme: Salı, 01 Ekim 2013 17:54

Gösterim: 1294

AÜ ile UNFPA arasında imzalanan iş birliği protokolüyle mevsimlik işçilerin çocuklarının ve yetişkinlerin okuryazarlık oranları belirlenip, eğitimden sağlığa, bilimden kişisel beceriye kadar bir çok alanda programlar verilecek

Anadolu Üniversitesi (AÜ) ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) arasında imzalanan "Göç Okulu" projesi iş birliği protokolüyle mevsimlik işçilerin çocuklarının ve yetişkinlerin okuryazarlık oranları belirlenip, eğitimden sağlığa, bilimden kişisel beceriye kadar bir çok alanda programlar verilecek. 

Türkiye’de ilk kez oluşturulacak bu pilot okul sayesinde, Eskişehir'in Alpu ilçesi ve merkeze bağlı Sevinçler köyünde yaşayan göçer ailelerle sağlıktan eğitime, bilimden kişisel eğitim programlarına kadar geniş bir alanda çalışma yürütülecek.

AÜ İletişim Bilimleri Fakültesi bünyesinde iki yıl sürdürülecek proje, söz konusu yerleşim yerlerine gelen göçer ailelerin bulunduğu bölgelerde kurulacak kamp alanında gerçekleştirilecek. Mevsimlik göç belgeseli ve belgesel fotoğraf çalışmaları ise projenin diğer bir ayağını oluşturacak.

Her yaş grubuna eğitim

AÜ Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın, yaptığı açıklamada, vizyonu yaşam boyu öğrenme merkezli bir dünya üniversitesi unvanına kavuşmak olan AÜ'nün önemli iş birlikleri gerçekleştirdiğini vurguladı.

AÜ'nün hedefinin gelecek 3 yıl içinde 60 ülkeye ulaşmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Aydın, şöyle konuştu:

"Organizasyon yeteneğimiz dışında çok önemli bir diğer özelliğimiz ise çeşitliliğimizin çok olmasıdır. Her yaş grubuna hitap eden örgün eğitim, açıköğretim, uzaktan öğretim ve sertifika programlarını kullanıyoruz. Tematik çeşitliliğimiz, ülke çeşitliliğimiz, program çeşitliliğimiz ve öğretim üyesi çeşitliliğimiz var. Bilgi ve iletişim teknolojileri konusunda dünyada en ileri düzeyde altyapıya sahip olan bir üniversiteyiz. Dijital kitaplar, sesli kitaplar ve sertifika programları ile tam yaşam boyu eğitim üniversitesiyiz. Bu nedenle çok önemli bir iş birliğinin başlayacağını düşünüyorum. Geniş bir coğrafyada global kurumlarla iş birliğimizi sürdürüyoruz. Bu kapsamda UNFPA ile çalışma yürüteceğiz. Bu iş birliğimizin adı da 'Göç Okulu'dur. Bu iş birliğinin hayırlı olmasını diliyorum."

> Göçer ailelerin çocukları için okul projesi

AÜ ile UNFPA arasında imzalanan iş birliği protokolüyle mevsimlik işçilerin çocuklarının ve yetişkinlerin okuryazarlık oranları belirlenip, eğitimden sağlığa, bilimden kişisel beceriye kadar bir çok alanda programlar verilecek

Anadolu Üniversitesi (AÜ) ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) arasında imzalanan "Göç Okulu" projesi iş birliği protokolüyle mevsimlik işçilerin çocuklarının ve yetişkinlerin okuryazarlık oranları belirlenip, eğitimden sağlığa, bilimden kişisel beceriye kadar bir çok alanda programlar verilecek. 

Türkiye’de ilk kez oluşturulacak bu pilot okul sayesinde, Eskişehir'in Alpu ilçesi ve merkeze bağlı Sevinçler köyünde yaşayan göçer ailelerle sağlıktan eğitime, bilimden kişisel eğitim programlarına kadar geniş bir alanda çalışma yürütülecek.

AÜ İletişim Bilimleri Fakültesi bünyesinde iki yıl sürdürülecek proje, söz konusu yerleşim yerlerine gelen göçer ailelerin bulunduğu bölgelerde kurulacak kamp alanında gerçekleştirilecek. Mevsimlik göç belgeseli ve belgesel fotoğraf çalışmaları ise projenin diğer bir ayağını oluşturacak.

Her yaş grubuna eğitim

AÜ Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın, yaptığı açıklamada, vizyonu yaşam boyu öğrenme merkezli bir dünya üniversitesi unvanına kavuşmak olan AÜ'nün önemli iş birlikleri gerçekleştirdiğini vurguladı.

AÜ'nün hedefinin gelecek 3 yıl içinde 60 ülkeye ulaşmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Aydın, şöyle konuştu:

"Organizasyon yeteneğimiz dışında çok önemli bir diğer özelliğimiz ise çeşitliliğimizin çok olmasıdır. Her yaş grubuna hitap eden örgün eğitim, açıköğretim, uzaktan öğretim ve sertifika programlarını kullanıyoruz. Tematik çeşitliliğimiz, ülke çeşitliliğimiz, program çeşitliliğimiz ve öğretim üyesi çeşitliliğimiz var. Bilgi ve iletişim teknolojileri konusunda dünyada en ileri düzeyde altyapıya sahip olan bir üniversiteyiz. Dijital kitaplar, sesli kitaplar ve sertifika programları ile tam yaşam boyu eğitim üniversitesiyiz. Bu nedenle çok önemli bir iş birliğinin başlayacağını düşünüyorum. Geniş bir coğrafyada global kurumlarla iş birliğimizi sürdürüyoruz. Bu kapsamda UNFPA ile çalışma yürüteceğiz. Bu iş birliğimizin adı da 'Göç Okulu'dur. Bu iş birliğinin hayırlı olmasını diliyorum."

Son Güncelleme: Çarşamba, 02 Ekim 2013 09:59

Gösterim: 1488

Milli Eğitim Bakanı Avcı, 2012’de yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) en çok kopya çekilen illeri açıkladı.

2010-KPSS eğitim bilimleri testinde soruların sızdırılarak kopya çekilmesiyla ilgili soruşturma 3. yılını doldururken, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 2012 KPSS lisans sınavında ortaya çıkan kopya olaylarını açıkladı. Bakan Avcı’nın verdiği bilgiye göre Hakkâri’de 56, Diyarbakır ’da 53, Şanlıurfa’da 12 aday kopya çekti.

BDP ’li Adil Zozani, 2012-KPSS’de de kopya iddialarını Meclis gündemine taşıdı. Zozani, önergesinde “Sınavları geçersiz sayılanların çoğunlukla Hakkâri ve Şırnak ilinden olduğuna dair iddialar bulunmaktadır” dedi ve sınavları iptal edilen kişi sayısını ve dağılımı sordu. ÖSYM Yönetim Kurulu’nun kararıyla oluşturulan komisyonun sınav esnasında yapılan kamera kayıtlarını incelediğini ve kopya çeken adayların tespit edildiğini belirten Avcı’nın verdiği bilgiye göre 2012-2013 yıllarında KPSS, YGS ve LYS’de 198.

2012 KPSS lisans sınavında Hakkâri merkezde 56, Diyarbakır merkezde 53, Şanlıurfa merkezde 12, Bursa, Şırnak, Mardin ve Çanakkale merkezde ise birer adayın kopya çektiği ortaya çıktı.

2012 KPSS Ortaöğretim Önlisans sınavında ise Ankara kuzey, Bitlis merkez, Kırşehir merkez, Konya merkez, Van merkez, Van Erciş, Mardin merkez, Siirt merkezde 1’er kişi, Diyarbakır merkezde 2, Diyarbakır Bismil’de 5, Diyarbakır Ergani’de 6, Şanlıurfa merkezde 6, Batman merkezde 4 kişi kopya çektiği gerekçesiyle işlem yapıldı.

2012 LYS’de Adıyaman merkezde 3, Ankara kuzeyde 2, Antalya merkezde 2, Bingöl merkezde 2, Eskişehir merkezde 2, Hakkâri merkezde 2, İstanbul 2. bölgede 6, İstanbul 3. bölgede 3, İstanbul 4. bölgede 3, Konya merkezde 2, Şanlıurfa merkezde 5 kopya olayına rastlandı.

2012 YGS’de Antalya merkezde 1, Hatay Dörtyol’da 1, İstanbul 1. Bölgede 1, İstanbul 5. Bölgede 2, Zonguldak merkezde 1, Kilis merkez-de 1, 2013 YGS’de ise İzmir güneyde 1, Mardin merkezde 1, Batman merkezde 1 kişi hakkında kopya ile ilgili işlem yapıldı.

> Bakan Avcı açıkladı, en çok bu illerde kopya çekildi

Milli Eğitim Bakanı Avcı, 2012’de yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) en çok kopya çekilen illeri açıkladı.

2010-KPSS eğitim bilimleri testinde soruların sızdırılarak kopya çekilmesiyla ilgili soruşturma 3. yılını doldururken, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 2012 KPSS lisans sınavında ortaya çıkan kopya olaylarını açıkladı. Bakan Avcı’nın verdiği bilgiye göre Hakkâri’de 56, Diyarbakır ’da 53, Şanlıurfa’da 12 aday kopya çekti.

BDP ’li Adil Zozani, 2012-KPSS’de de kopya iddialarını Meclis gündemine taşıdı. Zozani, önergesinde “Sınavları geçersiz sayılanların çoğunlukla Hakkâri ve Şırnak ilinden olduğuna dair iddialar bulunmaktadır” dedi ve sınavları iptal edilen kişi sayısını ve dağılımı sordu. ÖSYM Yönetim Kurulu’nun kararıyla oluşturulan komisyonun sınav esnasında yapılan kamera kayıtlarını incelediğini ve kopya çeken adayların tespit edildiğini belirten Avcı’nın verdiği bilgiye göre 2012-2013 yıllarında KPSS, YGS ve LYS’de 198.

2012 KPSS lisans sınavında Hakkâri merkezde 56, Diyarbakır merkezde 53, Şanlıurfa merkezde 12, Bursa, Şırnak, Mardin ve Çanakkale merkezde ise birer adayın kopya çektiği ortaya çıktı.

2012 KPSS Ortaöğretim Önlisans sınavında ise Ankara kuzey, Bitlis merkez, Kırşehir merkez, Konya merkez, Van merkez, Van Erciş, Mardin merkez, Siirt merkezde 1’er kişi, Diyarbakır merkezde 2, Diyarbakır Bismil’de 5, Diyarbakır Ergani’de 6, Şanlıurfa merkezde 6, Batman merkezde 4 kişi kopya çektiği gerekçesiyle işlem yapıldı.

2012 LYS’de Adıyaman merkezde 3, Ankara kuzeyde 2, Antalya merkezde 2, Bingöl merkezde 2, Eskişehir merkezde 2, Hakkâri merkezde 2, İstanbul 2. bölgede 6, İstanbul 3. bölgede 3, İstanbul 4. bölgede 3, Konya merkezde 2, Şanlıurfa merkezde 5 kopya olayına rastlandı.

2012 YGS’de Antalya merkezde 1, Hatay Dörtyol’da 1, İstanbul 1. Bölgede 1, İstanbul 5. Bölgede 2, Zonguldak merkezde 1, Kilis merkez-de 1, 2013 YGS’de ise İzmir güneyde 1, Mardin merkezde 1, Batman merkezde 1 kişi hakkında kopya ile ilgili işlem yapıldı.

Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Eylül 2013 09:09

Gösterim: 1451

Bugün açıklanan “Demokratikleşme Paketi” ile özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilebilecek, ilkokullardaki öğrenci andı uygulaması kaldırılacak ve öğretmenler okullarda derslere başörtüsü ile girebilecek.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısıyla yeni "Demokratikleşme Paketi"ni açıklıyor.

Başbakan Erdoğan, "Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilmesini mümkün hale getiriyoruz" dedi. Paketle birlikte kamuda başörtüsü serbestliği üç kurum dışında serbest hale getirildi. 

TSK, yargı ve Emniyet hariç diğer kamu kurumlarında başörtüsü serbest oldu. Artık öğretmenler okullarda derslere başörtüsü ile girebilecek.

Erdoğan'ın yaptığı açıklamda ilkokullardaki "Andımız" uygulamasının da kaldırıldığını belirtti.

İşte demokrasi paketinde eğitimle ilgili yer alan başlıklar;

-Demokratikleşme Paketi doğrultusunda  "Kılık kıyafet yönetmeliği” değiştirilerek  kamu kurumlarında başörtü yasağı kaldırılıyor

-Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilebilecek

lkokullardaki öğrenci andı uygulaması kaldırılıyor 

-Öğretmenler okullarda derslere türbanla girebilecek.

-Nevşehir Üniversitesi'nin ismini Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirilecek

-Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kuruluyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Demokratikleşme Paketi'ndeki reformların bir kısmı yasal düzenleme, bir kısmı ise idari düzenlemelerle hayata geçirilebilecek.

Siyasi partilere devlet yardımı için yüzde 7 olan mevcut oranın yüzde 3’e çeken, kamu kurumlarında başörtüsü yasağı ve ilkokullardaki öğrenci andı uygulamasını kaldıran, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu kurulmasını öngören düzenlemelerin yanı sıra paketle, Türk Ceza Kanunu'nda belirli harflerin kullanılmasından dolayı var olan cezai müeyyide kaldırılıyor. Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açacak, köy isimlerinin değiştirilmesinin önündeki yasal engel kaldırılacak, Nevşehir Üniversitesinin ismini Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştiricek paket,  idari ve toplumsal hayata ilişkin pek çok düzenleme içeriyor. Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı Demokratikleşme Paketi, şu düzenlemeleri içeriyor:

-Öncelikle seçim sistemi değiştirilerek önemli bir adım atılıp seçim sistemi tartışmaya açılacak. AK Parti, yüzde 10 barajıyla devam edilmesi, barajı yüzde 5’e çekip, 5’li gruplandırmayla 'Daraltılmış Bölge Seçim Sistemi' uygulanması ve ülke barajı tamamen kaldırılarak, Dar Bölge Seçim Sistemini getirme seçeneklerini diğer siyasi partilerin görüşüne sunacak.

-Siyasi partilere devlet yardımının kapsamı genişletiliyor. Siyasi Partiler Kanunu’nun Ek 1’inci maddesini değiştirilerek, devlet yardımı için yüzde 7 olan mevcut oranı yüzde 3’e çekiliyor. Buna göre seçime katılan siyasi partilerden yüzde 3’ü aşan oranda oy alanlara da, Hazineden ayrılan toplam kaynak içinden devlet yardımı yapılacak.

-Siyasi partilerin teşkilatlanmalarına kolaylık getiriliyor. Siyasi Partiler Kanunu’nun 20’inci Maddesini değiştiriyor; ilçede teşkilatlanma için beldelerde teşkilat kurma zorunluluğunu kaldırılıyor. Mevcut durumda, bir ilçede teşkilatlanmak için, ilçe sınırları içerisindeki beldelerin en az yarısında teşkilat kurma zorunluluğu kaldırıyor, “Beldelerde teşkilat kurulması zorunlu değildir” ibaresini getiriliyor.

-Siyasi partilerde eş genel başkanlığın önünü açılıyor. Bu çerçevede Seçim Kanunu’nun 15’inci Maddesi’ne bir ek yapılacak, tüzüklerindre yer almak ve 2 kişiden fazla olmamak kaydıyla partilere eş genel başkanı sistemini uygulama imkanı getirilecek.

-Siyasi partillere üyelikte engelleri kaldırılıyor. Siyasi Partiler Kanunu’nun 11’inci maddesinde yapılacak değişiklikle, siyasi partilere üye olmayı daraltan, kısıtlayan bazı engelleri ortadan kaldırılıyor. Seçim Kanunu hükümlerine göre, oy verme hakkına sahip olan herkesin, siyasi partilere de üye olabilmesinin önünü açılıyor.  Bu amaçla, 11’inci Maddenin 'B' Bendindeki 6 kısıtlayıcı engeli ortadan kaldırılacak.

-Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılacak değişiklikle farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda imkanı getirilecek. 298 Sayılı Kanunu’nun ilgili maddesideğiştirilecek ve böylece siyasi parti ve adaylar tarafından yapılacak her türlü propaganda da Türkçe’nin yanında farklı dil ve lehçelerin de kullanılabilmesini mümkün hale getirilecek.

-Ön seçimlerde farklı dil ve lehçelerde propaganda imkanını getiriliyor. Siyasi Partiler Kanunu’nun 43’üncü Maddesi'ndeki kısıtlayıcı hüküm kaldırılarak, ön seçimlerde de Türkçe’den başka bir dil ya da lehçeyle propaganda imkanını tüm partilere sağlanacak.

-Nefret saikiyle işlenmesi durumunda belirli suçların cezalarını daha da artırılacak. Belirli suçlar, kişinin, dili, ırkı, milliyeti, rengi, cinsiyeti, engelliliği, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini veya mezhebi nedeniyle işlenirse, cezası daha da ağırlaşacak.

-Ayrımcılıkla daha etkin mücadele için ceza miktarları artırılıyor. Kişinin, inançlarının gereğini yerine getirmesi dolayısıyla, belli haklarını kullanmasını, belli haklardan yararlanmasını engelleyenler, ceza kapsamına alınıyor. Bu sebeple işlenen suçun cezası da 1 yıldan 3 yıla kadar artırılıyor. Hiç kimse, dilinden, ırkından, milletinden, renginden, inancından ve inancının gereğini yerine getirmekten dolayı ayrımcılığa maruz kalmaması hedefleniyor.

-Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu kuruluyor. Ayrımcılık yasağının ihlali halinde, konuya ilişkin görev ve yetkisi bulunan kamu makamları, ihlali sona erdirmek, sonuçlarını gidermek, tekrarlanmasını önlemek üzere gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılınacak.

-Yaşam tarzına saygı, Türk Ceza Kanunu ile güvence altına alınacak. Türk Ceza Kanunu’nda yapılacak değişiklikle, dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesi de ceza kapsamına alınıyor. Dini ibadet ve ayinlerin, "bireysel" olarak da yapılmasının engellenmesini aynı şekilde bu kapsama alınacak. Cebir veya tehdit kullanarak, ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale edenlere, ya da bunları değiştirmeye zorlayanlar, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak.

-Türk Ceza Kanunu'nda belirli hafrlerin kullanılmasından dolayı var olan cezai müeyyide kaldırılıyor. Böylece fiilen de uygulama alanı kalmayan ihlaller, ceza kanununundan çıkarılıyor. X,Q ve W gibi son dönemde sıkça kullanılan harflerin kullanımı yasal olarak serbest hale gelecek.

-2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkındaki Kanun'da yapılacak değişiklikle toplantı yer ve güzergahlarının belirlenmesinde "katılımcılık" ilkesi getirilecek. Mülki Amir, ilgili Sivil Toplum Örgütlerinin görüşlerini almak suretiyle, nihai kararını verecek.

-Toplantı gösteri ve yürüyüşlerinin sürelerini uzatılıyor. Açık yerlerde, güneşin batışından bir saat önceye kadar sürebilen toplantılar, güneş batmadan dağılacak şekilde, kapalı yerlerde saat 23’e kadar süren toplantılar da, saat 24’e kadar yapılabilecek.

-Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde hükümet komiseri uygulamasına son veriliyor. Mevcut durumda, "Hükümet Komiseri" tarafından üstlenen yükümlülükler, artık Düzenleme Kurulları tarafından yerine getirilecek. Kurul, toplantının amacının dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesinin imkansız olduğunu gördüğü durumda, dağılma kararı alacak ve durumu kolluk amirine bildirecek. Gösteri ve yürüyüş, kanuna aykırı hale gelirse, Düzenleme Kurulu, gösteri ve yürüyüşün sona erdiğini ilan edecek ve bunu kolluk amirine bildirecek. Düzenleme Kurulu bu görevi yerine getirmezse, o mahallin en büyük mülki amiri, toplantıyla ilgili kararını verecek.

-Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açılacak. Türkçe dışındaki dillerde eğitim ve öğretim konusunu düzenleyen, 2923 Sayılı Kanun'a eklenecek yeni hükümle, Özel Eğitim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, farklı dil ve lehçelerde özel öğretim kurumu açılabilecek. Bu kurumlarda eğitim ve öğretimin yapılacağı dil ve lehçeler Bakanlar Kurulu’nca tespit edilecek. Milli Eğitim Bakanlığı, bu tür kurumların açılmasına ve denetimine ilişkin esasları çıkaracağı bir yönetmelikle düzenleyecek. Programlar, Kanun’da yer aldığı gibi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenecek.Yine mevcut kanunda yer aldığı gibi, bu okullarda da belli dersler Türkçe olacak.

-Köy isimlerinin değiştirilmesinin önündeki yasal engel kaldırılıyor. 1949 tarihli İl İdaresi Kanunu’nun 2’nci maddesinde yer alan ibare kaldırarak, köylerin 1980’lere kadar kullandıkları tarihi isimlerini yeniden almasını mümkün hale getirilecek. Mevcut Kanun’da belirtildiği gibi, köy isimlerinin değiştirilmesi, İçişleri Bakanlığı'nın oluruyla gerçekleşecek.

- İlçe isimlerinin değiştirilmesi için mevcut kanun hükmünce yasal düzenleme gerekiyor. İl ve İlçe isimlerinin değiştirilmesi yönünde talepler Bakanlar Kurulu tarafından değerlendirilecek.

-Nevşehir Üniversitesi'nin ismini Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirilecek.

-Kişisel verilerin korunmasına yasal güvence getirilecek. 12 Eylül 2010’da yapılan anayasa değişikliği referandumu sonrası yürürlüğe giren Anayasa değişikliğiyle, kişisel verilere Anayasal güvence getirilmişti. Anayasa maddesinin uygulamasını sağlamak için taslağı hazır olan sözkonusu kanun, kısa zamanda Meclis'e sevk edilecek. Kişilerin özel bilgileri, ilgisiz kişiler tarafından kullanılamayacak, ilgisiz kişilerle paylaşılamayacak.

-Yardım toplamada kısıtlamalar kaldırılıyor. Kurban derisi, fitre ve zekat toplama konusunda Türk Hava Kurumu’na (THK) verilen yetki,   ilgili kanunun 8’inci maddesindeki söz konusu hükmün kaldırılmasıyla birlikte THK'dan alınacak.

-Kılık Kıyafet Yönetmeliği'ni değiştirerek, kamu kurumlarında başörtüsü yasağı kaldırılıyor. Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmeliğin 5’inci maddesinde değişiklik yaparak, kadın çalışanların giyimleri üzerindeki ayrımcı ihlalleri kaldırılacak. Resmi üniforma giymek zorunda olan, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve hakim ve Savcılar bu düzenlemenin kapsamına girmeyecek.

-İlkokullardaki öğrenci andı uygulamasını kaldırılıyor. 1933 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgeyle başlatılan "Andımız" uygulaması, ortaokulların ardından şimdi de ilköğretimde kaldırılacak.

-Mor Gabriel, (Deyrulumur Manastırı) Arazisi, Manastır Vakfı'na iade ediliyor. 2003, 2008 ve 2011 yılında yapılan düzenlemelerle, mağduriyetlerin giderilmesi için atılan adımlar çerçevesinde 250’den fazla iade yapılmış ve 2,5 milyar Liralık mülk hak sahiplerine teslim edilmişti.

-Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kuruluyor. Roman vatandaşların dil ve kültürleri ile, karşılaştıkları sorunlara ilişkin araştırmalar yapmak, çözüm önerileri üretmek amacıyla, bir il üniversitesi bünyesinde, Roman Enstitüsü kurulacak.

 

 

 

 

> Öğretmenlere başörtüsü serbestliği

Bugün açıklanan “Demokratikleşme Paketi” ile özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilebilecek, ilkokullardaki öğrenci andı uygulaması kaldırılacak ve öğretmenler okullarda derslere başörtüsü ile girebilecek.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısıyla yeni "Demokratikleşme Paketi"ni açıklıyor.

Başbakan Erdoğan, "Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilmesini mümkün hale getiriyoruz" dedi. Paketle birlikte kamuda başörtüsü serbestliği üç kurum dışında serbest hale getirildi. 

TSK, yargı ve Emniyet hariç diğer kamu kurumlarında başörtüsü serbest oldu. Artık öğretmenler okullarda derslere başörtüsü ile girebilecek.

Erdoğan'ın yaptığı açıklamda ilkokullardaki "Andımız" uygulamasının da kaldırıldığını belirtti.

İşte demokrasi paketinde eğitimle ilgili yer alan başlıklar;

-Demokratikleşme Paketi doğrultusunda  "Kılık kıyafet yönetmeliği” değiştirilerek  kamu kurumlarında başörtü yasağı kaldırılıyor

-Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilebilecek

lkokullardaki öğrenci andı uygulaması kaldırılıyor 

-Öğretmenler okullarda derslere türbanla girebilecek.

-Nevşehir Üniversitesi'nin ismini Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirilecek

-Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kuruluyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Demokratikleşme Paketi'ndeki reformların bir kısmı yasal düzenleme, bir kısmı ise idari düzenlemelerle hayata geçirilebilecek.

Siyasi partilere devlet yardımı için yüzde 7 olan mevcut oranın yüzde 3’e çeken, kamu kurumlarında başörtüsü yasağı ve ilkokullardaki öğrenci andı uygulamasını kaldıran, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu kurulmasını öngören düzenlemelerin yanı sıra paketle, Türk Ceza Kanunu'nda belirli harflerin kullanılmasından dolayı var olan cezai müeyyide kaldırılıyor. Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açacak, köy isimlerinin değiştirilmesinin önündeki yasal engel kaldırılacak, Nevşehir Üniversitesinin ismini Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştiricek paket,  idari ve toplumsal hayata ilişkin pek çok düzenleme içeriyor. Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı Demokratikleşme Paketi, şu düzenlemeleri içeriyor:

-Öncelikle seçim sistemi değiştirilerek önemli bir adım atılıp seçim sistemi tartışmaya açılacak. AK Parti, yüzde 10 barajıyla devam edilmesi, barajı yüzde 5’e çekip, 5’li gruplandırmayla 'Daraltılmış Bölge Seçim Sistemi' uygulanması ve ülke barajı tamamen kaldırılarak, Dar Bölge Seçim Sistemini getirme seçeneklerini diğer siyasi partilerin görüşüne sunacak.

-Siyasi partilere devlet yardımının kapsamı genişletiliyor. Siyasi Partiler Kanunu’nun Ek 1’inci maddesini değiştirilerek, devlet yardımı için yüzde 7 olan mevcut oranı yüzde 3’e çekiliyor. Buna göre seçime katılan siyasi partilerden yüzde 3’ü aşan oranda oy alanlara da, Hazineden ayrılan toplam kaynak içinden devlet yardımı yapılacak.

-Siyasi partilerin teşkilatlanmalarına kolaylık getiriliyor. Siyasi Partiler Kanunu’nun 20’inci Maddesini değiştiriyor; ilçede teşkilatlanma için beldelerde teşkilat kurma zorunluluğunu kaldırılıyor. Mevcut durumda, bir ilçede teşkilatlanmak için, ilçe sınırları içerisindeki beldelerin en az yarısında teşkilat kurma zorunluluğu kaldırıyor, “Beldelerde teşkilat kurulması zorunlu değildir” ibaresini getiriliyor.

-Siyasi partilerde eş genel başkanlığın önünü açılıyor. Bu çerçevede Seçim Kanunu’nun 15’inci Maddesi’ne bir ek yapılacak, tüzüklerindre yer almak ve 2 kişiden fazla olmamak kaydıyla partilere eş genel başkanı sistemini uygulama imkanı getirilecek.

-Siyasi partillere üyelikte engelleri kaldırılıyor. Siyasi Partiler Kanunu’nun 11’inci maddesinde yapılacak değişiklikle, siyasi partilere üye olmayı daraltan, kısıtlayan bazı engelleri ortadan kaldırılıyor. Seçim Kanunu hükümlerine göre, oy verme hakkına sahip olan herkesin, siyasi partilere de üye olabilmesinin önünü açılıyor.  Bu amaçla, 11’inci Maddenin 'B' Bendindeki 6 kısıtlayıcı engeli ortadan kaldırılacak.

-Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılacak değişiklikle farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda imkanı getirilecek. 298 Sayılı Kanunu’nun ilgili maddesideğiştirilecek ve böylece siyasi parti ve adaylar tarafından yapılacak her türlü propaganda da Türkçe’nin yanında farklı dil ve lehçelerin de kullanılabilmesini mümkün hale getirilecek.

-Ön seçimlerde farklı dil ve lehçelerde propaganda imkanını getiriliyor. Siyasi Partiler Kanunu’nun 43’üncü Maddesi'ndeki kısıtlayıcı hüküm kaldırılarak, ön seçimlerde de Türkçe’den başka bir dil ya da lehçeyle propaganda imkanını tüm partilere sağlanacak.

-Nefret saikiyle işlenmesi durumunda belirli suçların cezalarını daha da artırılacak. Belirli suçlar, kişinin, dili, ırkı, milliyeti, rengi, cinsiyeti, engelliliği, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini veya mezhebi nedeniyle işlenirse, cezası daha da ağırlaşacak.

-Ayrımcılıkla daha etkin mücadele için ceza miktarları artırılıyor. Kişinin, inançlarının gereğini yerine getirmesi dolayısıyla, belli haklarını kullanmasını, belli haklardan yararlanmasını engelleyenler, ceza kapsamına alınıyor. Bu sebeple işlenen suçun cezası da 1 yıldan 3 yıla kadar artırılıyor. Hiç kimse, dilinden, ırkından, milletinden, renginden, inancından ve inancının gereğini yerine getirmekten dolayı ayrımcılığa maruz kalmaması hedefleniyor.

-Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu kuruluyor. Ayrımcılık yasağının ihlali halinde, konuya ilişkin görev ve yetkisi bulunan kamu makamları, ihlali sona erdirmek, sonuçlarını gidermek, tekrarlanmasını önlemek üzere gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılınacak.

-Yaşam tarzına saygı, Türk Ceza Kanunu ile güvence altına alınacak. Türk Ceza Kanunu’nda yapılacak değişiklikle, dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesi de ceza kapsamına alınıyor. Dini ibadet ve ayinlerin, "bireysel" olarak da yapılmasının engellenmesini aynı şekilde bu kapsama alınacak. Cebir veya tehdit kullanarak, ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale edenlere, ya da bunları değiştirmeye zorlayanlar, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak.

-Türk Ceza Kanunu'nda belirli hafrlerin kullanılmasından dolayı var olan cezai müeyyide kaldırılıyor. Böylece fiilen de uygulama alanı kalmayan ihlaller, ceza kanununundan çıkarılıyor. X,Q ve W gibi son dönemde sıkça kullanılan harflerin kullanımı yasal olarak serbest hale gelecek.

-2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkındaki Kanun'da yapılacak değişiklikle toplantı yer ve güzergahlarının belirlenmesinde "katılımcılık" ilkesi getirilecek. Mülki Amir, ilgili Sivil Toplum Örgütlerinin görüşlerini almak suretiyle, nihai kararını verecek.

-Toplantı gösteri ve yürüyüşlerinin sürelerini uzatılıyor. Açık yerlerde, güneşin batışından bir saat önceye kadar sürebilen toplantılar, güneş batmadan dağılacak şekilde, kapalı yerlerde saat 23’e kadar süren toplantılar da, saat 24’e kadar yapılabilecek.

-Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde hükümet komiseri uygulamasına son veriliyor. Mevcut durumda, "Hükümet Komiseri" tarafından üstlenen yükümlülükler, artık Düzenleme Kurulları tarafından yerine getirilecek. Kurul, toplantının amacının dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesinin imkansız olduğunu gördüğü durumda, dağılma kararı alacak ve durumu kolluk amirine bildirecek. Gösteri ve yürüyüş, kanuna aykırı hale gelirse, Düzenleme Kurulu, gösteri ve yürüyüşün sona erdiğini ilan edecek ve bunu kolluk amirine bildirecek. Düzenleme Kurulu bu görevi yerine getirmezse, o mahallin en büyük mülki amiri, toplantıyla ilgili kararını verecek.

-Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açılacak. Türkçe dışındaki dillerde eğitim ve öğretim konusunu düzenleyen, 2923 Sayılı Kanun'a eklenecek yeni hükümle, Özel Eğitim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, farklı dil ve lehçelerde özel öğretim kurumu açılabilecek. Bu kurumlarda eğitim ve öğretimin yapılacağı dil ve lehçeler Bakanlar Kurulu’nca tespit edilecek. Milli Eğitim Bakanlığı, bu tür kurumların açılmasına ve denetimine ilişkin esasları çıkaracağı bir yönetmelikle düzenleyecek. Programlar, Kanun’da yer aldığı gibi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenecek.Yine mevcut kanunda yer aldığı gibi, bu okullarda da belli dersler Türkçe olacak.

-Köy isimlerinin değiştirilmesinin önündeki yasal engel kaldırılıyor. 1949 tarihli İl İdaresi Kanunu’nun 2’nci maddesinde yer alan ibare kaldırarak, köylerin 1980’lere kadar kullandıkları tarihi isimlerini yeniden almasını mümkün hale getirilecek. Mevcut Kanun’da belirtildiği gibi, köy isimlerinin değiştirilmesi, İçişleri Bakanlığı'nın oluruyla gerçekleşecek.

- İlçe isimlerinin değiştirilmesi için mevcut kanun hükmünce yasal düzenleme gerekiyor. İl ve İlçe isimlerinin değiştirilmesi yönünde talepler Bakanlar Kurulu tarafından değerlendirilecek.

-Nevşehir Üniversitesi'nin ismini Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirilecek.

-Kişisel verilerin korunmasına yasal güvence getirilecek. 12 Eylül 2010’da yapılan anayasa değişikliği referandumu sonrası yürürlüğe giren Anayasa değişikliğiyle, kişisel verilere Anayasal güvence getirilmişti. Anayasa maddesinin uygulamasını sağlamak için taslağı hazır olan sözkonusu kanun, kısa zamanda Meclis'e sevk edilecek. Kişilerin özel bilgileri, ilgisiz kişiler tarafından kullanılamayacak, ilgisiz kişilerle paylaşılamayacak.

-Yardım toplamada kısıtlamalar kaldırılıyor. Kurban derisi, fitre ve zekat toplama konusunda Türk Hava Kurumu’na (THK) verilen yetki,   ilgili kanunun 8’inci maddesindeki söz konusu hükmün kaldırılmasıyla birlikte THK'dan alınacak.

-Kılık Kıyafet Yönetmeliği'ni değiştirerek, kamu kurumlarında başörtüsü yasağı kaldırılıyor. Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmeliğin 5’inci maddesinde değişiklik yaparak, kadın çalışanların giyimleri üzerindeki ayrımcı ihlalleri kaldırılacak. Resmi üniforma giymek zorunda olan, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve hakim ve Savcılar bu düzenlemenin kapsamına girmeyecek.

-İlkokullardaki öğrenci andı uygulamasını kaldırılıyor. 1933 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgeyle başlatılan "Andımız" uygulaması, ortaokulların ardından şimdi de ilköğretimde kaldırılacak.

-Mor Gabriel, (Deyrulumur Manastırı) Arazisi, Manastır Vakfı'na iade ediliyor. 2003, 2008 ve 2011 yılında yapılan düzenlemelerle, mağduriyetlerin giderilmesi için atılan adımlar çerçevesinde 250’den fazla iade yapılmış ve 2,5 milyar Liralık mülk hak sahiplerine teslim edilmişti.

-Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kuruluyor. Roman vatandaşların dil ve kültürleri ile, karşılaştıkları sorunlara ilişkin araştırmalar yapmak, çözüm önerileri üretmek amacıyla, bir il üniversitesi bünyesinde, Roman Enstitüsü kurulacak.

 

 

 

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Eylül 2013 13:27

Gösterim: 3378

Heybeliada'nın Ümit Tepesi'nde yer alan ve 1971'de kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu, sınıfları, kütüphanesi, yemekhanesi, yatakhaneleriyle eğitim vermeye hazır halde ziyaretçilerini ağırlıyor. 

Ayatriada Manastırı, 1971'de kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu ve 1985 yılından bu yana öğrencisi olmadığı için kapalı bulunan Heybeliada Rum Erkek Lisesi, her gün saat 08.30-16.30 saatleri arasında kapılarını vatandaşların ziyaretine açıyor. 

Manastırın ana kapısından içeri giren ziyaretçiler, bahçede, üzerinde Atatürk'ün İngilizce olarak "Yurtta sulh, dünyada sulh / Peace at home, peace in the world" ile Türkçe olarak "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözünün yazılı olduğu Atatürk büstü ve Türk bayrağı ile karşılaşıyor. 

Son derece bakımlı bir bahçenin içinde lise ile 1971'de kapatılan Ruhban Okulu'nun bulunduğu tarihi bina, Ayatriada Kilisesi, patrik ve rahiplerinin mezarları yer alıyor. Bahçede, üzerinde Ermenice ve Karamanlıca yazılar bulunan tarihi su kuyusu da görenlerin dikkatini çekiyor.  

Bina hakkında AA muhabirine bilgi veren Bursa Metropoliti ve Ayatriada Manastırı Başrahibi Elpidophoros Lambriniadis, manastırın 9. yüzyılda Aziz Fotios, okulun da 1844 yılında Patrik 4. Germanos tarafından kurulduğunu anlattı. 

Manastırın 1894'te büyük İstanbul depreminde olduğu gibi çöktüğünü belirten Lambriniadis, bina tekrar inşa edilirken, manastır formunun kullanılmadığını ve okul olarak yapıldığını söyledi. 

Ruhban Okulu, 127 yıl hizmet verdi

Yeni binanın 1896'da açıldığını ve depremlere rağmen o günden bugüne hiçbir zarar görmediğini ifade eden Lambriniadis, şöyle konuştu:

"Burada lise ve ruhban okulu bulunuyordu. Lise 3 yıllık eğitim veriyordu ve liseden mezun olanlar ilahiyat bölümüne geçiyor ve 4 yıl daha okuyordu. Din adamlarımız, 7 yıllık eğitim alıyordu. Ruhban Okulu, 1971'e kadar, 127 yıl hiç bir engel çıkmadan faaliyetine devam etti. 1971'de devlet, okulumuzu kapattı. Bu tarihten sonra manastır ve lise hayatına devam etti. Ancak öğrencimiz yok, çünkü azınlığımızın İstanbul'da liseye ihtiyacı yok. İstanbul'da 3 lisemiz var. Asıl ihtiyacımız olan Ruhban Okulu'ydu ama o da hala kapalı.

Ruhban Okulu, açık kaldığı dönemde binden fazla mezun verdi. Bu okuldan mezun olan ruhaniler, bütün Ortodoks dünyasının en önemli ilahiyatçıları sayılıyordu. Bütün patrikhaneler Ortodoks, hatta Katolik, Proteston ve Anglikan kilisesi buraya bir öğrenci gönderiyordu. Hatta bir dönem Etiyopya'dan bir öğrenci eğitim aldı ve ilahiyatı buradan öğrendi. Patrikhanemizin bütün patrikleri, metropolitleri, episkoposları, başepiskoposları, rahipleri bu okulun mezunuydu. Bu okulun bütün Ortodoks dünyasında önemi çok büyük."

"Okul, eğitime hazır"

Okulu, kapatıldığı günden bu yana en iyi şekilde koruduklarını anlatan Lambriniadis, "Okul eğitime hazır, durumu çok iyi. Açılması durumunda, izni yarın öbür gün alırsak, bir hafta içinde faaliyete geçebilir. Çünkü birinci sınıf için 25 öğrenci ve iki de dil hocası gerekiyor. Çünkü birinci sınıf hazırlık olacak. Açılması ve faaliyete geçmesi çok kolay, yeter ki gerekli izin alınsın" ifadelerini kullandı.

Lambriniadis, okulun tadilatı için bir proje hazırladıklarını, bahçenin alt kısmına kongre merkezi yapmayı düşündüklerini belirterek, "Kongre merkezi yapıldıktan sonra okul açılır veya açılmaz, burası tekrar canlanabilir. İnşallah onu da gerçekleştirebiliriz" dedi. 

Salondaki ikonaların sırrı

AA ekibine Ruhban Okulu'nu gezdiren Lambriniadis, duvarlarında okul ve manastır için önem arz eden kişilerin fotoğraflarının yer aldığı tören salonu hakkında bilgi verdi.

Lambriniadis, mezuniyet, akademik yıl açılış törenleri ile bayramlarda ayinlerden sonra kabul ve resepsiyonların verildiği salonda, bugün de kongre ve toplantı yapıldığını, resepsiyon verildiğini söyledi. 

Başrahip Lambriniadis, salona girildiğinde sağ tarafta dikkati çeken ikonaların geçmişini de şöyle anlattı: 

"Bu ikonalar çok değerli ve tarihi. 16. yüzyıldan kalma. İkonaların yeri kilisedir. Patrikhanenin Heybeliada'da iki manastırı vardı. Bu iki büyük manastır aynı anda bir okuldu. Hem manastır hem okul. Ayatriada Manastırı, Ruhban Okulu'nu ihtiva ediyordu. Diğeri Meryem Ana Manastırı, Rum azınlığının ticaret azınlığını misafir ediyordu. O manastır, devlet tarafından kamulaştırıldı ve şu anda da Deniz Lisesi. O binayı boşalttığımızda ikonaları ve kütüphaneyi buraya getirdik."

"Herşey orijinalliğini koruyor"

Ruhban Okulu bölümünde yer alan ve kapatıldığı günkü orijinalliğini koruyan sınıfları da gezdiren Lambriniadis, şu bilgileri verdi: 

"Burada 4 sınıf var. Sınıflar eskiden olduğu gibi aynı durumda, korunmuş, eski sıralar, eski sandalyeler, sol elini kullanan öğrenciler için özel sıralar, kara tahta... Herşey orijinal halini koruyor. Bizim için okulun böyle kalması çok önemli. Çünkü bize tarihimizi hatırlatıyor.

Ruhban Okulu kapatıldıktan sonra fazla bir şey yapmadık, orijinal halini koruduk. Sadece duvarları boyadık, ışıklandırma, ısınmak için merkezi ısınma sistemi, pencerelerin izolasyonunu yaptık. Okul açıldığında bir müze bölümü hazırlayacağız ve herşeyi yenileceğiz. Bunların artık tarihi değeri var, pratik bir değeri olamaz. Eşyaları müzede sergileyeceğiz. Eskiden kandillerin asıldığı kancalar da hala duruyor. Okulumuz tarihi, güzel bir yer. Fakat biz burayı bir müze olarak değil, okul olarak kullanmak istiyoruz."

"Okulun laboratuvarı"; kütüphane

Manastırın bünyesindeki okulun bodrum katında yer alan, beş salondan oluşan kütüphanede ise dünyanın en eski matbu eserleri yer alıyor.

Hemen hemen her dilden 30 bine yakın eserin yer aldığı kütüphane hakkında da bilgi veren Lambriniadis, "Burası Ruhban Okulu'nun laboratuvarı" dedi.

Kitapların "çok değerli, önemli ve eski" olduğunu vurgulayan Lambriniadis, şunları söyledi: 

"Ruhban Okulu, bu kütüphane olduğu için Ayatriada Manastırı içinde kuruldu. Kütüphane, bugün yaklaşık 30 bin kitap içeriyor. Eskiden el yazmaları da vardı, güvenlik nedeniyle Patrikhane'ye götürdük ve orada özel bir odada korunuyor. Okulun kuruluşundan sonra bütün profesörler, başrahip ve okul müdürleri kendi kütüphanelerini buraya bağışladı ve umarım gelecekte daha büyük hale gelir. En eski kitap 1498 yılına ait."

"İslam diniyle çok ilgileniyoruz" 

İlahiyat okuyan bir kişinin, tarih, coğrafya, felsefe, edebiyat, kilise ile ilgili her konudan ve diğer dinlerden haberinin olması gerektiğini belirten Lambriniadis, şunları söyledi:

"Biz İstanbul'da İslam diniyle çok ilgileniyoruz. Buradan mezun olan bir din adamı, İslamı çok iyi bilmeli. Patrikhane asırlardır İslam ile barış içinde yaşıyor. Komşumuzun kim olduğunu, kime inandığını ve İslam tarihini çok iyi bilmeliyiz. Öğrencilerimiz madem ki Patrikhane'nin bir ruhanisi olacak, İslam bilgisinin çok iyi olması gerekiyor. Özellikle İslam dini bizim için çok önemlidir." 

Kütüphane şartlarının iyileştirilmesi için Selanik Üniversitesi'nden öğrencilerle çalıştıklarını belirten Lambriniadis, "Kitaplarımız yavaş yavaş yıpranıyor, bunların revizyona ihtiyacı var. Bunun için Selanik Üniversitesi vasıtası ve AB'nin desteğiyle özel bir program hazırlıyoruz. Revizyon gerektiren kitapları koruma altına alıp, düzelteceğiz ki zamana dayansınlar."

Kütüphanedeki kitapları dijital ortama aktarmak için program ve bütçe hazırladılarını, sponsor aradıklarını belirten Lambriniadis, kütüphanenin herkesin kullanımına açık olduğunu bildirdi.

> Heybeliada Ruhban Okulu eğitime hazır

Heybeliada'nın Ümit Tepesi'nde yer alan ve 1971'de kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu, sınıfları, kütüphanesi, yemekhanesi, yatakhaneleriyle eğitim vermeye hazır halde ziyaretçilerini ağırlıyor. 

Ayatriada Manastırı, 1971'de kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu ve 1985 yılından bu yana öğrencisi olmadığı için kapalı bulunan Heybeliada Rum Erkek Lisesi, her gün saat 08.30-16.30 saatleri arasında kapılarını vatandaşların ziyaretine açıyor. 

Manastırın ana kapısından içeri giren ziyaretçiler, bahçede, üzerinde Atatürk'ün İngilizce olarak "Yurtta sulh, dünyada sulh / Peace at home, peace in the world" ile Türkçe olarak "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözünün yazılı olduğu Atatürk büstü ve Türk bayrağı ile karşılaşıyor. 

Son derece bakımlı bir bahçenin içinde lise ile 1971'de kapatılan Ruhban Okulu'nun bulunduğu tarihi bina, Ayatriada Kilisesi, patrik ve rahiplerinin mezarları yer alıyor. Bahçede, üzerinde Ermenice ve Karamanlıca yazılar bulunan tarihi su kuyusu da görenlerin dikkatini çekiyor.  

Bina hakkında AA muhabirine bilgi veren Bursa Metropoliti ve Ayatriada Manastırı Başrahibi Elpidophoros Lambriniadis, manastırın 9. yüzyılda Aziz Fotios, okulun da 1844 yılında Patrik 4. Germanos tarafından kurulduğunu anlattı. 

Manastırın 1894'te büyük İstanbul depreminde olduğu gibi çöktüğünü belirten Lambriniadis, bina tekrar inşa edilirken, manastır formunun kullanılmadığını ve okul olarak yapıldığını söyledi. 

Ruhban Okulu, 127 yıl hizmet verdi

Yeni binanın 1896'da açıldığını ve depremlere rağmen o günden bugüne hiçbir zarar görmediğini ifade eden Lambriniadis, şöyle konuştu:

"Burada lise ve ruhban okulu bulunuyordu. Lise 3 yıllık eğitim veriyordu ve liseden mezun olanlar ilahiyat bölümüne geçiyor ve 4 yıl daha okuyordu. Din adamlarımız, 7 yıllık eğitim alıyordu. Ruhban Okulu, 1971'e kadar, 127 yıl hiç bir engel çıkmadan faaliyetine devam etti. 1971'de devlet, okulumuzu kapattı. Bu tarihten sonra manastır ve lise hayatına devam etti. Ancak öğrencimiz yok, çünkü azınlığımızın İstanbul'da liseye ihtiyacı yok. İstanbul'da 3 lisemiz var. Asıl ihtiyacımız olan Ruhban Okulu'ydu ama o da hala kapalı.

Ruhban Okulu, açık kaldığı dönemde binden fazla mezun verdi. Bu okuldan mezun olan ruhaniler, bütün Ortodoks dünyasının en önemli ilahiyatçıları sayılıyordu. Bütün patrikhaneler Ortodoks, hatta Katolik, Proteston ve Anglikan kilisesi buraya bir öğrenci gönderiyordu. Hatta bir dönem Etiyopya'dan bir öğrenci eğitim aldı ve ilahiyatı buradan öğrendi. Patrikhanemizin bütün patrikleri, metropolitleri, episkoposları, başepiskoposları, rahipleri bu okulun mezunuydu. Bu okulun bütün Ortodoks dünyasında önemi çok büyük."

"Okul, eğitime hazır"

Okulu, kapatıldığı günden bu yana en iyi şekilde koruduklarını anlatan Lambriniadis, "Okul eğitime hazır, durumu çok iyi. Açılması durumunda, izni yarın öbür gün alırsak, bir hafta içinde faaliyete geçebilir. Çünkü birinci sınıf için 25 öğrenci ve iki de dil hocası gerekiyor. Çünkü birinci sınıf hazırlık olacak. Açılması ve faaliyete geçmesi çok kolay, yeter ki gerekli izin alınsın" ifadelerini kullandı.

Lambriniadis, okulun tadilatı için bir proje hazırladıklarını, bahçenin alt kısmına kongre merkezi yapmayı düşündüklerini belirterek, "Kongre merkezi yapıldıktan sonra okul açılır veya açılmaz, burası tekrar canlanabilir. İnşallah onu da gerçekleştirebiliriz" dedi. 

Salondaki ikonaların sırrı

AA ekibine Ruhban Okulu'nu gezdiren Lambriniadis, duvarlarında okul ve manastır için önem arz eden kişilerin fotoğraflarının yer aldığı tören salonu hakkında bilgi verdi.

Lambriniadis, mezuniyet, akademik yıl açılış törenleri ile bayramlarda ayinlerden sonra kabul ve resepsiyonların verildiği salonda, bugün de kongre ve toplantı yapıldığını, resepsiyon verildiğini söyledi. 

Başrahip Lambriniadis, salona girildiğinde sağ tarafta dikkati çeken ikonaların geçmişini de şöyle anlattı: 

"Bu ikonalar çok değerli ve tarihi. 16. yüzyıldan kalma. İkonaların yeri kilisedir. Patrikhanenin Heybeliada'da iki manastırı vardı. Bu iki büyük manastır aynı anda bir okuldu. Hem manastır hem okul. Ayatriada Manastırı, Ruhban Okulu'nu ihtiva ediyordu. Diğeri Meryem Ana Manastırı, Rum azınlığının ticaret azınlığını misafir ediyordu. O manastır, devlet tarafından kamulaştırıldı ve şu anda da Deniz Lisesi. O binayı boşalttığımızda ikonaları ve kütüphaneyi buraya getirdik."

"Herşey orijinalliğini koruyor"

Ruhban Okulu bölümünde yer alan ve kapatıldığı günkü orijinalliğini koruyan sınıfları da gezdiren Lambriniadis, şu bilgileri verdi: 

"Burada 4 sınıf var. Sınıflar eskiden olduğu gibi aynı durumda, korunmuş, eski sıralar, eski sandalyeler, sol elini kullanan öğrenciler için özel sıralar, kara tahta... Herşey orijinal halini koruyor. Bizim için okulun böyle kalması çok önemli. Çünkü bize tarihimizi hatırlatıyor.

Ruhban Okulu kapatıldıktan sonra fazla bir şey yapmadık, orijinal halini koruduk. Sadece duvarları boyadık, ışıklandırma, ısınmak için merkezi ısınma sistemi, pencerelerin izolasyonunu yaptık. Okul açıldığında bir müze bölümü hazırlayacağız ve herşeyi yenileceğiz. Bunların artık tarihi değeri var, pratik bir değeri olamaz. Eşyaları müzede sergileyeceğiz. Eskiden kandillerin asıldığı kancalar da hala duruyor. Okulumuz tarihi, güzel bir yer. Fakat biz burayı bir müze olarak değil, okul olarak kullanmak istiyoruz."

"Okulun laboratuvarı"; kütüphane

Manastırın bünyesindeki okulun bodrum katında yer alan, beş salondan oluşan kütüphanede ise dünyanın en eski matbu eserleri yer alıyor.

Hemen hemen her dilden 30 bine yakın eserin yer aldığı kütüphane hakkında da bilgi veren Lambriniadis, "Burası Ruhban Okulu'nun laboratuvarı" dedi.

Kitapların "çok değerli, önemli ve eski" olduğunu vurgulayan Lambriniadis, şunları söyledi: 

"Ruhban Okulu, bu kütüphane olduğu için Ayatriada Manastırı içinde kuruldu. Kütüphane, bugün yaklaşık 30 bin kitap içeriyor. Eskiden el yazmaları da vardı, güvenlik nedeniyle Patrikhane'ye götürdük ve orada özel bir odada korunuyor. Okulun kuruluşundan sonra bütün profesörler, başrahip ve okul müdürleri kendi kütüphanelerini buraya bağışladı ve umarım gelecekte daha büyük hale gelir. En eski kitap 1498 yılına ait."

"İslam diniyle çok ilgileniyoruz" 

İlahiyat okuyan bir kişinin, tarih, coğrafya, felsefe, edebiyat, kilise ile ilgili her konudan ve diğer dinlerden haberinin olması gerektiğini belirten Lambriniadis, şunları söyledi:

"Biz İstanbul'da İslam diniyle çok ilgileniyoruz. Buradan mezun olan bir din adamı, İslamı çok iyi bilmeli. Patrikhane asırlardır İslam ile barış içinde yaşıyor. Komşumuzun kim olduğunu, kime inandığını ve İslam tarihini çok iyi bilmeliyiz. Öğrencilerimiz madem ki Patrikhane'nin bir ruhanisi olacak, İslam bilgisinin çok iyi olması gerekiyor. Özellikle İslam dini bizim için çok önemlidir." 

Kütüphane şartlarının iyileştirilmesi için Selanik Üniversitesi'nden öğrencilerle çalıştıklarını belirten Lambriniadis, "Kitaplarımız yavaş yavaş yıpranıyor, bunların revizyona ihtiyacı var. Bunun için Selanik Üniversitesi vasıtası ve AB'nin desteğiyle özel bir program hazırlıyoruz. Revizyon gerektiren kitapları koruma altına alıp, düzelteceğiz ki zamana dayansınlar."

Kütüphanedeki kitapları dijital ortama aktarmak için program ve bütçe hazırladılarını, sponsor aradıklarını belirten Lambriniadis, kütüphanenin herkesin kullanımına açık olduğunu bildirdi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Eylül 2013 07:44

Gösterim: 2301


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.