Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, üniversiteye giriş sınavı yaklaşırken lise son sınıf öğrencilerine veli onayıyla verilen 25 günlük izin uygulamasını kaldırdı.
20 günü özürsüz ve veli izniyle 25 gün özürlü olmak üzere toplam 45 gün devamsızlık yapabilen son sınıf lise öğrencileri şimdi sadece 20 gün devamsızlık yapabilecekler.

Eğitimi aksatan uygulama

Dinçer, Milli Eğitim Eski Bakanı Hüseyin Çelik döneminde uygulanmaya başlanan ve Eski Bakan Nimet Çubukçu’nun da devam ettirdiği izin uygulamasına son verdi. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, kararın gerekçesini, “Yönetmelik neyi gerektiriyorsa artık o şekilde bir uygulama yapacağız. Eğitimi aksatan uygulamalar kural haline getirilemez. İstisnai durumlar dışında artık öğrencilere fazladan izin verilmeyecek” dediler. 

Önceki yıllarda sınavlardan önce yayınlanan genelgelerde, 25 günlük ek iznin öğrencilere moral vereceğine dikkat çekiliyordu.

> Lise öğrencilerine kötü haber

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, üniversiteye giriş sınavı yaklaşırken lise son sınıf öğrencilerine veli onayıyla verilen 25 günlük izin uygulamasını kaldırdı.
20 günü özürsüz ve veli izniyle 25 gün özürlü olmak üzere toplam 45 gün devamsızlık yapabilen son sınıf lise öğrencileri şimdi sadece 20 gün devamsızlık yapabilecekler.

Eğitimi aksatan uygulama

Dinçer, Milli Eğitim Eski Bakanı Hüseyin Çelik döneminde uygulanmaya başlanan ve Eski Bakan Nimet Çubukçu’nun da devam ettirdiği izin uygulamasına son verdi. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, kararın gerekçesini, “Yönetmelik neyi gerektiriyorsa artık o şekilde bir uygulama yapacağız. Eğitimi aksatan uygulamalar kural haline getirilemez. İstisnai durumlar dışında artık öğrencilere fazladan izin verilmeyecek” dediler. 

Önceki yıllarda sınavlardan önce yayınlanan genelgelerde, 25 günlük ek iznin öğrencilere moral vereceğine dikkat çekiliyordu.

Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 10:00

Gösterim: 3238

TBMM Genel Kurulu'nda, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasını öngören yasa teklifinin görüşmeleri sık sık tartışmalara sahne oluyor. 

AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner'in, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba konuşurken yerinden laf atarak kürsüye doğru yürümesi ve iki milletvekilinin yumruklaşması üzerine başlayan kavga nedeniyle birleşime ara verildi. Verilen arada, grup başkanvekilleri, Başkanvekili Sadık Yakut ile bir araya geldi. 

Yakut, birleşimi açarken, grup başkanvekillerine söz verdi. CHP Grup Başkanvekili Muharrem ince, 10 yıldır milletvekili olduğunu hatırlatarak, ''Ben böyle bir milletvekili görmedim. Meclis'te çıkan her 3 olaydan biri Metiner ile ilgili. Sürekli ön sıraya konuşlanıp, laf atıyor, tahrik ediyor. Bunun neyini savunacaksınız- Tutanaklara baktık, 'lan' diye laf atıyor, kürsüye geliyor, bir milletvekiline saldırıyor. Metiner gelecek, buradan özür dileyecek. İçtüzük açık, eğer kürsüdeki bir AK Parti'li milletvekiline bir CHP'li saldırsa, kınanması için oy kullanırım. Siz yakında bizim dokunulmazlığımızı da kaldırırsınız. Biz birsek siz üçsünüz. İriyarılar kümeleniyor hemen. Buna devam ederseniz Genel Kurul'a silahla gireriz. Başka bir şans bırakmıyorsunuz bize'' diye konuştu. 
AK Parti milletvekilleri, İnce'ye tepki gösterdi. İnce, Metiner'ın kınanmasını istedi. 

''Burayı koruyamazsak hiçbir yeri koruyamayız'' 
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır da ''İşin farkında mısınız bilmiyorum. Siyaset, devlet adamı, olgun insanın özelliği, bir adımın sonrasını görmesidir. Burnumuzun ucunu görmüyorsak sürekli alnımız duvara çarpacaktır. Bu kürsüye saldırılmasını kınıyorum. Eğer burayı koruyamazsak hiçbir yeri koruyamayız. Metiner'de bir arıza var. Kusura bakmasın. Kendi grup başkanvekillerinin gücü yetmiyor. Lütfen yapma, laf atma' diyorlar'' diye konuştu. 
 Meclis'in çalışma saatlerine işaret eden Şandır, ''Gece saatlerinde bu görüşmeyi yaparsanız içimizde en sakin insan bile kontrol edilemeyen davranışlara girer. 13-14 saat çalışılıyor. Bindik bir alamete ...Hiç mi akıllı adam yok aranızda- Yarın devam edelim diyen'' dedi. 
''Silah bu Meclis'te olmamalı'' 
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, olayın herkesi üzdüğünü belirterek, ''Nereden gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin kürsüye yürüme fiili kabul edilemez. Bu kürsü milletin kürsüsüdür. Elbette kınıyoruz. Bunu yaparken konuşmalarda saldırı, hakaret eden varsa, onları da kınamamız gerekir. Hepimiz bütün hareketlerimize, konuşmalarımıza dikkat etmeliyiz. Meclis'in gerilmemesi gerekiyor'' diye konuştu. 
İnce'nin silahla ilgili sözlerine, ''kastettiğinin bu olduğunu sanmıyorum, silah bu Meclis'te olmamalı'' diyerek tepki gösteren Canikli, ifadeyi kayıtlardan çıkarmak gerektiğini söyledi. 
Bunun üzerine İnce, ''Silah taşımıyorum. AKP milletvekilleri, 'biz çoğunluğuz, biz döveriz' ruhiyeti içinde. Biz kendimizi dövdürmeyiz. Ne gerekiyorsa onu yapacağız'' dedi. 
''Metiner'in hareketi kınama cezası gerektiren fiildir'' 
TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, ''üzücü hadiseyi Başkanlık Divanı olarak kınıyoruz. Metiner'in hareketi, kınama cezasını gerektiren fiildir. İçtüzük uyarınca kınama cezası verilmesini teklif ediyorum'' dedi. 
Metiner'in savunma yapabileceğini belirten Yakut, kendisinin salonda olmaması üzerine, teklifi oya sundu. Metiner'e kınama cezası verilmesi, AK Parti milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmedi. CHP'liler, AK Parti milletvekillerine tepki gösterdi. 
Yakut, daha sonra konuşmasını tamamlaması için CHP'li Ağbaba'ya söz verdi. Ağbaba'nın kürsüye geldiği sırada, bir başka tartışma yaşandı. CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ümit Özgümüş ve Şevki Kulkuloğlu, AK Parti Malatya Milletvekili Mustafa Şahin'e doğru yürümek istedi, bazı milletvekilleri araya girerek kendilerini engelledi, Şahin'i de oturduğu yerden uzaklaştırdı. 
     Genel Kurul'da gerginliğin artması üzerine Yakut, birleşime yeniden ara verdi. Arada, AK Parti Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, milletvekillerini sakinleştirmeye çalıştı. 
''Birimiz ölürse mutlu mu olacaksınız-''
Verilen aranın ardından TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Ağbaba'yı kürsüye çağırdı. 
Bu sırada başta CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören olmak üzere milletvekilleri Meclis'in çalışmasına devam etmesine tepki gösterdi. Ören, ''Neye yetiştirmeye çalışıyorsunuz, yazıktır, günahtır, ayıptır. Sinirlerimiz bitti, sinir diye bir şey kalmadı'' dedi.
AK Parti sıralarından itirazların gelmesi üzerine Ören, ''Birimiz ölürse, mutlu mu olacaksınız- Niye gülüyorsunuz, yanlış bir şey mi dedim-'' diye bağırdı. 
Ören'in bağırmaya devam etmesi üzerine, CHP milletvekilleri yanına geldi ve Ören'i oturtarak, sakinleştirmeye çalıştı. Bu sırada AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek, Ören'in yanına gelerek, bir süre konuştu. 
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi de Genel Kurul'da gergin bir atmosferin olduğunu ifade ederek, ''Bu teklifi, sabaha kadar sonuçlandıralım demek, yeni gerginliklere neden olacak demektir. Her yeni oturumda, bir önceki oturumun gerginliği giderilemediği için yeni gerginlik başlıyor. Bunu tavsiye etmiyorum'' diye konuştu. Hamzaçebi, Yakut'tan, birleşimi kapatmasını istedi. 
Bunun üzerine Yakut, TBMM İçtüzüğü'nün ''gürültü ve kavga''başlıklı 68. maddesi dayanarak, bugün saat 14.00'de toplanmak üzere, birleşimi kapattığını duyurdu. 
Teklifin görüşmeleri 23. madde üzerinden sürecek. 

> TBMM’de 4+4+4 mesaisi gergin başladı

TBMM Genel Kurulu'nda, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasını öngören yasa teklifinin görüşmeleri sık sık tartışmalara sahne oluyor. 

AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner'in, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba konuşurken yerinden laf atarak kürsüye doğru yürümesi ve iki milletvekilinin yumruklaşması üzerine başlayan kavga nedeniyle birleşime ara verildi. Verilen arada, grup başkanvekilleri, Başkanvekili Sadık Yakut ile bir araya geldi. 

Yakut, birleşimi açarken, grup başkanvekillerine söz verdi. CHP Grup Başkanvekili Muharrem ince, 10 yıldır milletvekili olduğunu hatırlatarak, ''Ben böyle bir milletvekili görmedim. Meclis'te çıkan her 3 olaydan biri Metiner ile ilgili. Sürekli ön sıraya konuşlanıp, laf atıyor, tahrik ediyor. Bunun neyini savunacaksınız- Tutanaklara baktık, 'lan' diye laf atıyor, kürsüye geliyor, bir milletvekiline saldırıyor. Metiner gelecek, buradan özür dileyecek. İçtüzük açık, eğer kürsüdeki bir AK Parti'li milletvekiline bir CHP'li saldırsa, kınanması için oy kullanırım. Siz yakında bizim dokunulmazlığımızı da kaldırırsınız. Biz birsek siz üçsünüz. İriyarılar kümeleniyor hemen. Buna devam ederseniz Genel Kurul'a silahla gireriz. Başka bir şans bırakmıyorsunuz bize'' diye konuştu. 
AK Parti milletvekilleri, İnce'ye tepki gösterdi. İnce, Metiner'ın kınanmasını istedi. 

''Burayı koruyamazsak hiçbir yeri koruyamayız'' 
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır da ''İşin farkında mısınız bilmiyorum. Siyaset, devlet adamı, olgun insanın özelliği, bir adımın sonrasını görmesidir. Burnumuzun ucunu görmüyorsak sürekli alnımız duvara çarpacaktır. Bu kürsüye saldırılmasını kınıyorum. Eğer burayı koruyamazsak hiçbir yeri koruyamayız. Metiner'de bir arıza var. Kusura bakmasın. Kendi grup başkanvekillerinin gücü yetmiyor. Lütfen yapma, laf atma' diyorlar'' diye konuştu. 
 Meclis'in çalışma saatlerine işaret eden Şandır, ''Gece saatlerinde bu görüşmeyi yaparsanız içimizde en sakin insan bile kontrol edilemeyen davranışlara girer. 13-14 saat çalışılıyor. Bindik bir alamete ...Hiç mi akıllı adam yok aranızda- Yarın devam edelim diyen'' dedi. 
''Silah bu Meclis'te olmamalı'' 
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, olayın herkesi üzdüğünü belirterek, ''Nereden gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin kürsüye yürüme fiili kabul edilemez. Bu kürsü milletin kürsüsüdür. Elbette kınıyoruz. Bunu yaparken konuşmalarda saldırı, hakaret eden varsa, onları da kınamamız gerekir. Hepimiz bütün hareketlerimize, konuşmalarımıza dikkat etmeliyiz. Meclis'in gerilmemesi gerekiyor'' diye konuştu. 
İnce'nin silahla ilgili sözlerine, ''kastettiğinin bu olduğunu sanmıyorum, silah bu Meclis'te olmamalı'' diyerek tepki gösteren Canikli, ifadeyi kayıtlardan çıkarmak gerektiğini söyledi. 
Bunun üzerine İnce, ''Silah taşımıyorum. AKP milletvekilleri, 'biz çoğunluğuz, biz döveriz' ruhiyeti içinde. Biz kendimizi dövdürmeyiz. Ne gerekiyorsa onu yapacağız'' dedi. 
''Metiner'in hareketi kınama cezası gerektiren fiildir'' 
TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, ''üzücü hadiseyi Başkanlık Divanı olarak kınıyoruz. Metiner'in hareketi, kınama cezasını gerektiren fiildir. İçtüzük uyarınca kınama cezası verilmesini teklif ediyorum'' dedi. 
Metiner'in savunma yapabileceğini belirten Yakut, kendisinin salonda olmaması üzerine, teklifi oya sundu. Metiner'e kınama cezası verilmesi, AK Parti milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmedi. CHP'liler, AK Parti milletvekillerine tepki gösterdi. 
Yakut, daha sonra konuşmasını tamamlaması için CHP'li Ağbaba'ya söz verdi. Ağbaba'nın kürsüye geldiği sırada, bir başka tartışma yaşandı. CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ümit Özgümüş ve Şevki Kulkuloğlu, AK Parti Malatya Milletvekili Mustafa Şahin'e doğru yürümek istedi, bazı milletvekilleri araya girerek kendilerini engelledi, Şahin'i de oturduğu yerden uzaklaştırdı. 
     Genel Kurul'da gerginliğin artması üzerine Yakut, birleşime yeniden ara verdi. Arada, AK Parti Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, milletvekillerini sakinleştirmeye çalıştı. 
''Birimiz ölürse mutlu mu olacaksınız-''
Verilen aranın ardından TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Ağbaba'yı kürsüye çağırdı. 
Bu sırada başta CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören olmak üzere milletvekilleri Meclis'in çalışmasına devam etmesine tepki gösterdi. Ören, ''Neye yetiştirmeye çalışıyorsunuz, yazıktır, günahtır, ayıptır. Sinirlerimiz bitti, sinir diye bir şey kalmadı'' dedi.
AK Parti sıralarından itirazların gelmesi üzerine Ören, ''Birimiz ölürse, mutlu mu olacaksınız- Niye gülüyorsunuz, yanlış bir şey mi dedim-'' diye bağırdı. 
Ören'in bağırmaya devam etmesi üzerine, CHP milletvekilleri yanına geldi ve Ören'i oturtarak, sakinleştirmeye çalıştı. Bu sırada AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek, Ören'in yanına gelerek, bir süre konuştu. 
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi de Genel Kurul'da gergin bir atmosferin olduğunu ifade ederek, ''Bu teklifi, sabaha kadar sonuçlandıralım demek, yeni gerginliklere neden olacak demektir. Her yeni oturumda, bir önceki oturumun gerginliği giderilemediği için yeni gerginlik başlıyor. Bunu tavsiye etmiyorum'' diye konuştu. Hamzaçebi, Yakut'tan, birleşimi kapatmasını istedi. 
Bunun üzerine Yakut, TBMM İçtüzüğü'nün ''gürültü ve kavga''başlıklı 68. maddesi dayanarak, bugün saat 14.00'de toplanmak üzere, birleşimi kapattığını duyurdu. 
Teklifin görüşmeleri 23. madde üzerinden sürecek. 

Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 09:42

Gösterim: 1705

Nefesler tutuldu, heyecan dorukta. Üniversiteye hazırlanan gençlere seslenen Gediz Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanı Orhan Keskin, "Kaygının azı yarar, çoğu zarar. Sınav stresi, bilinenleri unutturur" dedi

Nefesler tutuldu, heyecan dorukta; üniversiteye hazırlanan gençler, 160 dakikalık YGS'de terleyecek. Gediz Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanı Orhan Keskin, "Kaygının azı yarar, çoğu zarar. Aşırı kaygı ve sınav stresi, bilinenleri unutturur" dedi. Haftalardır pazar günü yapılacak YGS'ye hazırlanan öğrencilerin önünde sadece 160 dakikalık bir maraton var. Bu süreyi en iyi şekilde kullanıp, 160 soru arasından en çok doğru cevabı verenler, üniversiteye doğru önemli yol alacak. Gediz Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanı Orhan Keskin, heyecanla sınavı bekleyen adaylara uyarılarda bulundu. Keskin, başarmanın yolunun stresle başetmekten geçtiğine dikkat çekti: "Sınavı, bir yarışma oyunu olarak kabul edin. Kazanıp kazanamayacağınızı değil, soruların cevaplarını düşünün. YGS öncesinde ve sırasında asla olumsuz düşüncelere kapılmayın. Unutmayın, kaygının azı yarar, çoğu zarardır. Aşırı kaygı ve sınav stresi hafızayı bloke edebilir, bilinenleri unutturabilir. 'Başarmamam için sebep yok, elimden geleni yapmalıyım' diyerek kendinizi motive edin, hep olumlu düşünün."

ÖNCE KİTABA GÖZ ATIN

Orhan Keskin, başarılı olabilmek için uyarılarını şöyle kaydetti: "Önce kitapçığa göz atın. Bu, kitapçığa hâkim olmanızı ve heyecanınızın azalmasını sağlar, kesinlikle vakit kaybettirmez. Bir bölüme başlamadan önce hızla gözden geçirin; 10 saniyelik bu ön inceleme, doğru cevap verme şansını artıracaktır. Sınava, en iyi olduğunuz dersten başlayın. Bu size moral aşılayacak, kendinize güven duymanızı sağlayacaktır. Her soruda cevap kâğıdını işaretlemeyin, her sayfa sonunda işaretlemeyi tercih edin. Böylece en az 5 dakika kazanırsınız. İşaretleme için daha kısa sürede cevap boşluğunu doldurmanızı sağlayacak geniş uçlu kalem kullanın, bu sayede ciddi zaman kazanırsınız. Hız ile isabet arasında uygun bir denge kurun. Bir soruda belirli süre geçtiği halde çözüme ulaşamazsanız soruyu bırakın."

ÖNEMLİ OLAN BAKIŞ AÇISI

Bu konuda adaylara seslenen Doğa Okulları eğitim uzmanları da şu uyarılarda bulundu:

 Evden çıkmadan sınavla ilgili belgeler son kez kontrol edilmeli ve mutlaka sabah kahvaltısı yapılmalı. Kahvaltının fazla sulu olmamasına, glikoz ağırlıklı olmasına dikkat edin. Sınavda giyilecek elbisenin yeni olmasından çok rahat olmasını göz önünde bulundurun.

 Sınav sisteminin en önemli avantajı telafi edilebilir özelliğinin olmasıdır. İlk aşama sınavında iyi veya kötü netice almak, o kadar anlamlı olmamaktadır. Çünkü sistem gereği YGS, LYS ve okul başarıları ile bir bütünlük arz etmektedir. YGS'den elde edilen puanın MF, TM ve TS puanlarının en çok yüzde 30-35'ini oluşturduğu, geri kalan yüzde 60-65'i olan daha büyük payın LYS'den elde edileceğini unutmamalıdır.

ELEKTRONİK CİHAZ SINAVI GEÇERSİZ KILAR

 Sınav binalarında hiçbir eşya emanete alınmayacağından, adayların sınav binalarına gerekli belgeler dışında herhangi bir eşya getirmemeleri gerekiyor.

 Sınavın yapıldığı her bir salona en az bir duvar saati bulunucak. Kalem, silgi, kalemtıraş gibi gereçler ile şeker, peçete ÖSYM tarafından sağlanacak. Adaylar sınava şeffaf pet şişe içinde su getirebilecekler.

 Çanta, cep telefonu, saat, kablosuz iletişim sağlayan bluetooth gibi cihazlar ile kulaklık, elektronik/mekanik cihaz, çağrı cihazı, telsiz, fotoğraf, makinesi, cep bilgisayarı, hesap makinesi gibi her türlü bilgisayar özelliği bulunan cihazları taşıdığı tespit edilen adayın sınavı geçersiz sayılacak.

 Adayın yüzünün, kimlik tespitini sağlayacak biçimde açık olması gerekiyor.

 Yerine oturan aday, sınava giriş belgesi ile nüfus cüzdanı veya pasaportunu sırasının üzerine koyacak.

 Üzerinde adayın fotoğraf, T.C. Kimlik Numarası, adı ve soyadı bulunan cevap kağıtlarıyla içinde kalem, silgi, şeker ve peçete bulunan kutular dağıtılacak.

 Adaylar soru kitapçıklarında yer alan sayfaların baskısını hızlıca kontrol ettikten sonra, kitapçığın kapağı üzerindeki adı, soyadı, T.C. Kimlik Numarası ile salon numarası bilgilerini dolduracak, soru kitapçık numarasını cevap kağıdında "Soru Kitapçık Numarası"nı yazıp kodlayacak.

GEZİN, MORAL DEPOLAYIN

 Sınav olunacak yeri önceden görmek sınav kaygısını azaltır.

 Cumartesi günü ağır hareket gerektirecek bedensel ve zihinsel etkinliklerden uzak kalın.

 Sınav heyecanı uyandıracak konuşmalardan uzak durmayı tercih edin.

 Sınav öncesi rahat bir biçimde gezip, sevdiklerinizle sohbet edin ve bolca moral depolayın.

 Akşam yemeğine dikkat edin. Hafif olması, susatacak cinste olmaması önemli.

 Akşam fazla geç olmamak kaydıyla dinlenmeye geçin.
yaşar özay (sabah) 

> Aşırı kaygı bilinenleri unutturuyor

Nefesler tutuldu, heyecan dorukta. Üniversiteye hazırlanan gençlere seslenen Gediz Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanı Orhan Keskin, "Kaygının azı yarar, çoğu zarar. Sınav stresi, bilinenleri unutturur" dedi

Nefesler tutuldu, heyecan dorukta; üniversiteye hazırlanan gençler, 160 dakikalık YGS'de terleyecek. Gediz Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanı Orhan Keskin, "Kaygının azı yarar, çoğu zarar. Aşırı kaygı ve sınav stresi, bilinenleri unutturur" dedi. Haftalardır pazar günü yapılacak YGS'ye hazırlanan öğrencilerin önünde sadece 160 dakikalık bir maraton var. Bu süreyi en iyi şekilde kullanıp, 160 soru arasından en çok doğru cevabı verenler, üniversiteye doğru önemli yol alacak. Gediz Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanı Orhan Keskin, heyecanla sınavı bekleyen adaylara uyarılarda bulundu. Keskin, başarmanın yolunun stresle başetmekten geçtiğine dikkat çekti: "Sınavı, bir yarışma oyunu olarak kabul edin. Kazanıp kazanamayacağınızı değil, soruların cevaplarını düşünün. YGS öncesinde ve sırasında asla olumsuz düşüncelere kapılmayın. Unutmayın, kaygının azı yarar, çoğu zarardır. Aşırı kaygı ve sınav stresi hafızayı bloke edebilir, bilinenleri unutturabilir. 'Başarmamam için sebep yok, elimden geleni yapmalıyım' diyerek kendinizi motive edin, hep olumlu düşünün."

ÖNCE KİTABA GÖZ ATIN

Orhan Keskin, başarılı olabilmek için uyarılarını şöyle kaydetti: "Önce kitapçığa göz atın. Bu, kitapçığa hâkim olmanızı ve heyecanınızın azalmasını sağlar, kesinlikle vakit kaybettirmez. Bir bölüme başlamadan önce hızla gözden geçirin; 10 saniyelik bu ön inceleme, doğru cevap verme şansını artıracaktır. Sınava, en iyi olduğunuz dersten başlayın. Bu size moral aşılayacak, kendinize güven duymanızı sağlayacaktır. Her soruda cevap kâğıdını işaretlemeyin, her sayfa sonunda işaretlemeyi tercih edin. Böylece en az 5 dakika kazanırsınız. İşaretleme için daha kısa sürede cevap boşluğunu doldurmanızı sağlayacak geniş uçlu kalem kullanın, bu sayede ciddi zaman kazanırsınız. Hız ile isabet arasında uygun bir denge kurun. Bir soruda belirli süre geçtiği halde çözüme ulaşamazsanız soruyu bırakın."

ÖNEMLİ OLAN BAKIŞ AÇISI

Bu konuda adaylara seslenen Doğa Okulları eğitim uzmanları da şu uyarılarda bulundu:

 Evden çıkmadan sınavla ilgili belgeler son kez kontrol edilmeli ve mutlaka sabah kahvaltısı yapılmalı. Kahvaltının fazla sulu olmamasına, glikoz ağırlıklı olmasına dikkat edin. Sınavda giyilecek elbisenin yeni olmasından çok rahat olmasını göz önünde bulundurun.

 Sınav sisteminin en önemli avantajı telafi edilebilir özelliğinin olmasıdır. İlk aşama sınavında iyi veya kötü netice almak, o kadar anlamlı olmamaktadır. Çünkü sistem gereği YGS, LYS ve okul başarıları ile bir bütünlük arz etmektedir. YGS'den elde edilen puanın MF, TM ve TS puanlarının en çok yüzde 30-35'ini oluşturduğu, geri kalan yüzde 60-65'i olan daha büyük payın LYS'den elde edileceğini unutmamalıdır.

ELEKTRONİK CİHAZ SINAVI GEÇERSİZ KILAR

 Sınav binalarında hiçbir eşya emanete alınmayacağından, adayların sınav binalarına gerekli belgeler dışında herhangi bir eşya getirmemeleri gerekiyor.

 Sınavın yapıldığı her bir salona en az bir duvar saati bulunucak. Kalem, silgi, kalemtıraş gibi gereçler ile şeker, peçete ÖSYM tarafından sağlanacak. Adaylar sınava şeffaf pet şişe içinde su getirebilecekler.

 Çanta, cep telefonu, saat, kablosuz iletişim sağlayan bluetooth gibi cihazlar ile kulaklık, elektronik/mekanik cihaz, çağrı cihazı, telsiz, fotoğraf, makinesi, cep bilgisayarı, hesap makinesi gibi her türlü bilgisayar özelliği bulunan cihazları taşıdığı tespit edilen adayın sınavı geçersiz sayılacak.

 Adayın yüzünün, kimlik tespitini sağlayacak biçimde açık olması gerekiyor.

 Yerine oturan aday, sınava giriş belgesi ile nüfus cüzdanı veya pasaportunu sırasının üzerine koyacak.

 Üzerinde adayın fotoğraf, T.C. Kimlik Numarası, adı ve soyadı bulunan cevap kağıtlarıyla içinde kalem, silgi, şeker ve peçete bulunan kutular dağıtılacak.

 Adaylar soru kitapçıklarında yer alan sayfaların baskısını hızlıca kontrol ettikten sonra, kitapçığın kapağı üzerindeki adı, soyadı, T.C. Kimlik Numarası ile salon numarası bilgilerini dolduracak, soru kitapçık numarasını cevap kağıdında "Soru Kitapçık Numarası"nı yazıp kodlayacak.

GEZİN, MORAL DEPOLAYIN

 Sınav olunacak yeri önceden görmek sınav kaygısını azaltır.

 Cumartesi günü ağır hareket gerektirecek bedensel ve zihinsel etkinliklerden uzak kalın.

 Sınav heyecanı uyandıracak konuşmalardan uzak durmayı tercih edin.

 Sınav öncesi rahat bir biçimde gezip, sevdiklerinizle sohbet edin ve bolca moral depolayın.

 Akşam yemeğine dikkat edin. Hafif olması, susatacak cinste olmaması önemli.

 Akşam fazla geç olmamak kaydıyla dinlenmeye geçin.
yaşar özay (sabah) 

Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 09:02

Gösterim: 1707

Sınav yapıcam

Coğrafya: Öğretmenlerin Hanya’yı Konya’yı gördüğü ülke hangisidir?

Edebiyat: Failatün failatün failatün

failün şeklinde... Yani, üç vurup bir sayılarak, aruz vezninde dövülen öğretmenlerin fail’i kimdir?

Din kültürü: Allah yarattı demeden, Yaradan’a sığınıp sopalandıklarına göre, öğretmenlerin dini nedir?

Tarih: Öğretmenlerin resmen haşat edildiği meydan savaşıyla, Mercidabık arasındaki benzerlikleri sıralayın.

Matematik: Havuz problemi. Çembere alınıp, etrafları sarılarak, Güven Park’taki havuza atıla atıla kaç öğretmen sığar?

Geometri: Kafasına tekme atılan öğretmen yamulup, sekiz olduysa... Neresine tekme atarsan kare olur?

Türkçe: Ben böyle memleketin taa...... Cümlesindeki noktalı yerleri doldurunuz.

Yabancı dil: Sayın Başbakanımız “bundan böyle hangi dilden anlıyorsanız, o dilden” dediğine göre... Laftan anlamadıkları için ağzı burnu kırılan öğretmenlerimiz, hangi dilden anlar?

Kimya: Gözüne biber gazı sıkılan öğretmen, gözüne ne sıkarak acısını hafifletir? (Maaşıyla geçinemediği için pazarda limon satmak zorunda kalan  öğretmenler kopya vermesin lütfen.)

Biyoloji: Öğretmenin vurduğu yerde gül biterse, polisin vurduğu yerde ne biter?

Fizik: Eşşek sudan gelinceye kadar dövülen öğretmen, 100 metreyi yerlerde 10 saniyede sürükleniyorsa... Tazyikli suyla yerlerde sürüklenen öğretmen, aynı mesafeyi kaç saniyede kateder?

Beden: Panzer mi hızlıdır, Toma mı?

Resim: Dayak yiye yiye suratının “şakülü kayan” öğretmen, Pablo Picasso’nun hangi tablosunu andırır?

Müzik: Karakolda ayna var, ayna var, hicaz makamında... Öğretmenim canım benim, canım benim, ne makamındadır?

Mantık: Hükümetimizin milli eğitim sloganı “oku, düşün, uygula, neticelendir”ken... Yani, başharfleri “odun”ken... Öğretmenlerimiz niye odun’la değil de, lastik cop’la dövülür?

Yurttaşlık bilgisi: Evlatlarımızın geleceği için çırpınan öğretmenlerimizi öldüresiye döverlerken gıkınız çıkmıyorsa...

Siz hangi yurdun yurttaşısınız?
Yılmaz Özdil (hürriyet) 

> Çıkarın kâğıt kalemi

Sınav yapıcam

Coğrafya: Öğretmenlerin Hanya’yı Konya’yı gördüğü ülke hangisidir?

Edebiyat: Failatün failatün failatün

failün şeklinde... Yani, üç vurup bir sayılarak, aruz vezninde dövülen öğretmenlerin fail’i kimdir?

Din kültürü: Allah yarattı demeden, Yaradan’a sığınıp sopalandıklarına göre, öğretmenlerin dini nedir?

Tarih: Öğretmenlerin resmen haşat edildiği meydan savaşıyla, Mercidabık arasındaki benzerlikleri sıralayın.

Matematik: Havuz problemi. Çembere alınıp, etrafları sarılarak, Güven Park’taki havuza atıla atıla kaç öğretmen sığar?

Geometri: Kafasına tekme atılan öğretmen yamulup, sekiz olduysa... Neresine tekme atarsan kare olur?

Türkçe: Ben böyle memleketin taa...... Cümlesindeki noktalı yerleri doldurunuz.

Yabancı dil: Sayın Başbakanımız “bundan böyle hangi dilden anlıyorsanız, o dilden” dediğine göre... Laftan anlamadıkları için ağzı burnu kırılan öğretmenlerimiz, hangi dilden anlar?

Kimya: Gözüne biber gazı sıkılan öğretmen, gözüne ne sıkarak acısını hafifletir? (Maaşıyla geçinemediği için pazarda limon satmak zorunda kalan  öğretmenler kopya vermesin lütfen.)

Biyoloji: Öğretmenin vurduğu yerde gül biterse, polisin vurduğu yerde ne biter?

Fizik: Eşşek sudan gelinceye kadar dövülen öğretmen, 100 metreyi yerlerde 10 saniyede sürükleniyorsa... Tazyikli suyla yerlerde sürüklenen öğretmen, aynı mesafeyi kaç saniyede kateder?

Beden: Panzer mi hızlıdır, Toma mı?

Resim: Dayak yiye yiye suratının “şakülü kayan” öğretmen, Pablo Picasso’nun hangi tablosunu andırır?

Müzik: Karakolda ayna var, ayna var, hicaz makamında... Öğretmenim canım benim, canım benim, ne makamındadır?

Mantık: Hükümetimizin milli eğitim sloganı “oku, düşün, uygula, neticelendir”ken... Yani, başharfleri “odun”ken... Öğretmenlerimiz niye odun’la değil de, lastik cop’la dövülür?

Yurttaşlık bilgisi: Evlatlarımızın geleceği için çırpınan öğretmenlerimizi öldüresiye döverlerken gıkınız çıkmıyorsa...

Siz hangi yurdun yurttaşısınız?
Yılmaz Özdil (hürriyet) 

Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 12:30

Gösterim: 1611

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Halkımız bize diyor ki böyle böyle, düz liselerde, ortaokulda Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatı seçmeli ders olsun. Kimse buna mecbur edilmiyor. İsteyen girecek bu derse. İsteyen girmeyecek. Kimse mecbur değil. Niye bundan rahatsız oluyorlar'' dedi. 
basbakan_erdoganErdoğan, kesintisiz eğitimi 12 yıla çıkaran kanun tasarısına yönelik muhalefet partilerinin tutumu ve sivil toplum örgütlerinin yaptıkları eylemler ile ortaokul ve liselerde Kuran-ı Kerim ile Hazreti Muhammed'in hayatının seçmeli ders olarak okutulması ile ilgili bir soru üzerine şunları kaydetti:
''Şüphesiz ki gösteri ve yürüyüşün hepsi kanuna tabidir. Kanuna tabi olarak gösteri ve yürüyüş yapılıyorsa ve oradaki valilik kalkıp da şurada bunu yapacaksınız deyip de orada yapılıyorsa orada bu gösteriyi yapanların güvenliğini sağlamakla görevlidir emniyet yetkilisi. Bunu sağlar. Ama yok böyle bir izin almadan, haber bile vermeden bu tür adımlar atılıyorsa her taraf kırılıp dökülüyorsa orada da bu defa çevrenin emniyetini, güvenliğini almakla görevlidir.
Şimdi görünen o ki bu noktada bazı sıkıntılar ortada var. Polisimiz burada çevrenin güvenliğini alma ihtiyacını hissettiği için böyle bir adımı atmış olabilir. Yurt dışında olduğum için işin detayını tam bilmiyorum. Fakat ben bugüne kadar ortaya koyduğu işlevi ile her zaman polisimiz dayak yiyen konumuna düşmüştür. Bunu da görüyoruz.'' 
MHP'ye teşekkür
Özellikle sendikaların yaptığı eylemlerin türünün çok açık ve net ortada olduğunu belirten Erdoğan, CHP'nin Tandoğan Meydanı'nda yaptığı mitinge de değindi.
CHP'nin grup toplantısı ile ilgili gayet güzel bir açıklamayı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın zaten yaptığını kaydeden Erdoğan, ''Yıllarca TBMM Başkanlığı yapmış bir insan olarak, Grup toplantısının nerede olabileceğini Sayın Arınç ifade etti'' dedi.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Sayın Genel Başkan herhalde adresi şaşırdı ki böyle bir grup toplantısını Tandoğan Meydanı'nda yapma zaruretini hissetti. Orada da tabii beklediğinin veya beklentilerinin cevabını alamadı. Fakat üslup tabii bir siyasetçiye, bir genel başkana yakışan bir üslup değil. Onun için de biz aynı üslubu kullanmama sözü verdik. Onun için de kullanmayacağız.
Bir diğer konu, düz liselerde seçmeli ders konusu, Kuran-ı Kerim ve Hazreti Muhammed'in hayatı ile ilgili. Burada siyaset yapıyoruz değil mi- Parlamentodayız, grubumuz var. Bizim de MHP, CHP, BDP'nin de grubu var. Yani bizim seçmeli ders olarak halkımızdan aldığımız bir talebi orada gündeme getirmekten daha doğal ne olur- Halkımız bize diyor ki böyle böyle, düz liselerde, ortaokulda Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatı seçmeli ders olsun. Kimse buna mecbur edilmiyor. İsteyen girecek bu derse. İsteyen girmeyecek. Kimse mecbur değil. Niye bundan rahatsız oluyorlar- Yani KESK'in mensubunu tekme tokat o derse mi sokacaklar- Yok. Çocuğunu tekme tokat o derse mi sokacaklar- Yok. Niye rahatsız oluyorsun- Hiç rahatsız olmaya gerek yok ama dert başka. Dert işte burada ayrımcı damgasını vuruyorlar. Hemen iyot gibi ortaya çıkıyorlar. Kim kimdir sorusunun yanıtını burada bulabilirsiniz.
Başka talepler varmış... Siz de grup olarak demokratik bir ortamda teklifinizi getirirsiniz ve bu teklifiniz makul karşılanırsa buna yönelik de Meclis'te böyle bir karar alınabilir. Ama niçin demokrasinin gereği olarak parlamento içerisinde bu yola başvurmuyorsun da hala sokaklarda bu işi arıyorsun- Burada otoriter bir rejim yok, burada totaliter bir rejim yok, burada otokratik bir rejim yok. Demokratik yollarla iktidara gelmiş parti, demokratik yollarla parlamentoda yerini almış gruplar var. İşte MHP de geldi teklifini ortaya koydu. Biz de teklifimizi ortaya koyduk. Tekliflerimiz az çok farkla, ayrı da olsa birbiriyle neredeyse örtüşen teklifler. Nitekim her iki partinin de desteğiyle buradan geçmiş oldu. Ben MHP'ye de verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum. Diğer partilerden de destek veren varsa onlara da ayrıca teşekkür ediyorum.''

> KESK'in mensubunu tekme tokat o derse mi sokacaklar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Halkımız bize diyor ki böyle böyle, düz liselerde, ortaokulda Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatı seçmeli ders olsun. Kimse buna mecbur edilmiyor. İsteyen girecek bu derse. İsteyen girmeyecek. Kimse mecbur değil. Niye bundan rahatsız oluyorlar'' dedi. 
basbakan_erdoganErdoğan, kesintisiz eğitimi 12 yıla çıkaran kanun tasarısına yönelik muhalefet partilerinin tutumu ve sivil toplum örgütlerinin yaptıkları eylemler ile ortaokul ve liselerde Kuran-ı Kerim ile Hazreti Muhammed'in hayatının seçmeli ders olarak okutulması ile ilgili bir soru üzerine şunları kaydetti:
''Şüphesiz ki gösteri ve yürüyüşün hepsi kanuna tabidir. Kanuna tabi olarak gösteri ve yürüyüş yapılıyorsa ve oradaki valilik kalkıp da şurada bunu yapacaksınız deyip de orada yapılıyorsa orada bu gösteriyi yapanların güvenliğini sağlamakla görevlidir emniyet yetkilisi. Bunu sağlar. Ama yok böyle bir izin almadan, haber bile vermeden bu tür adımlar atılıyorsa her taraf kırılıp dökülüyorsa orada da bu defa çevrenin emniyetini, güvenliğini almakla görevlidir.
Şimdi görünen o ki bu noktada bazı sıkıntılar ortada var. Polisimiz burada çevrenin güvenliğini alma ihtiyacını hissettiği için böyle bir adımı atmış olabilir. Yurt dışında olduğum için işin detayını tam bilmiyorum. Fakat ben bugüne kadar ortaya koyduğu işlevi ile her zaman polisimiz dayak yiyen konumuna düşmüştür. Bunu da görüyoruz.'' 
MHP'ye teşekkür
Özellikle sendikaların yaptığı eylemlerin türünün çok açık ve net ortada olduğunu belirten Erdoğan, CHP'nin Tandoğan Meydanı'nda yaptığı mitinge de değindi.
CHP'nin grup toplantısı ile ilgili gayet güzel bir açıklamayı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın zaten yaptığını kaydeden Erdoğan, ''Yıllarca TBMM Başkanlığı yapmış bir insan olarak, Grup toplantısının nerede olabileceğini Sayın Arınç ifade etti'' dedi.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Sayın Genel Başkan herhalde adresi şaşırdı ki böyle bir grup toplantısını Tandoğan Meydanı'nda yapma zaruretini hissetti. Orada da tabii beklediğinin veya beklentilerinin cevabını alamadı. Fakat üslup tabii bir siyasetçiye, bir genel başkana yakışan bir üslup değil. Onun için de biz aynı üslubu kullanmama sözü verdik. Onun için de kullanmayacağız.
Bir diğer konu, düz liselerde seçmeli ders konusu, Kuran-ı Kerim ve Hazreti Muhammed'in hayatı ile ilgili. Burada siyaset yapıyoruz değil mi- Parlamentodayız, grubumuz var. Bizim de MHP, CHP, BDP'nin de grubu var. Yani bizim seçmeli ders olarak halkımızdan aldığımız bir talebi orada gündeme getirmekten daha doğal ne olur- Halkımız bize diyor ki böyle böyle, düz liselerde, ortaokulda Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatı seçmeli ders olsun. Kimse buna mecbur edilmiyor. İsteyen girecek bu derse. İsteyen girmeyecek. Kimse mecbur değil. Niye bundan rahatsız oluyorlar- Yani KESK'in mensubunu tekme tokat o derse mi sokacaklar- Yok. Çocuğunu tekme tokat o derse mi sokacaklar- Yok. Niye rahatsız oluyorsun- Hiç rahatsız olmaya gerek yok ama dert başka. Dert işte burada ayrımcı damgasını vuruyorlar. Hemen iyot gibi ortaya çıkıyorlar. Kim kimdir sorusunun yanıtını burada bulabilirsiniz.
Başka talepler varmış... Siz de grup olarak demokratik bir ortamda teklifinizi getirirsiniz ve bu teklifiniz makul karşılanırsa buna yönelik de Meclis'te böyle bir karar alınabilir. Ama niçin demokrasinin gereği olarak parlamento içerisinde bu yola başvurmuyorsun da hala sokaklarda bu işi arıyorsun- Burada otoriter bir rejim yok, burada totaliter bir rejim yok, burada otokratik bir rejim yok. Demokratik yollarla iktidara gelmiş parti, demokratik yollarla parlamentoda yerini almış gruplar var. İşte MHP de geldi teklifini ortaya koydu. Biz de teklifimizi ortaya koyduk. Tekliflerimiz az çok farkla, ayrı da olsa birbiriyle neredeyse örtüşen teklifler. Nitekim her iki partinin de desteğiyle buradan geçmiş oldu. Ben MHP'ye de verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum. Diğer partilerden de destek veren varsa onlara da ayrıca teşekkür ediyorum.''

Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 07:01

Gösterim: 1435


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.