Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Eğitim Reformu Girişimi tarafından hazırlanan rapor, okul öncesi eğitimde okullaşma oranında yaklaşık 10 puanlık bir artış olduğunu ortaya çıkardı. İlkokulda erkek çocuklarının okullaşma oranı yüzde 96 olurken, kız çocuklarının okullaşma oranı yüzde 96,6 ile erkek öğrencileri geride bıraktı.
Eğitim Reformu Girişimi'nin (ERG) her yıl hazırladığı Eğitim İzleme Raporu'nun 8'incisi açıklandı.
Sabancı Üniversitesi'nin Karaköy Yerleşkesi’nde düzenlenen basın toplantısında, ERG Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İpek Gürkaynak, ERG Direktör Vekili Işık Tüzün ve ERG Politika Analisti Yaprak Sarıışık'ın raporla ilgili detayları paylaştı.
Toplantıda konuşan Tüzün, eğitim sisteminde önemli değişiklik ve yenilikler olduğunu anlatarak, "Milli Eğitim Bakanlığı'nın gerçekten de hakkını vermek lazım. Türkiye genelinde derslik başına düşen öğrenci sayısında, ciddi düşüş var. Yurt genelinde derslik başına düşen öğrenci sayısı, 34'e indi. Ancak yine de Güneydoğu’da derslik başına 42, İstanbul’da 44 öğrenci düşüyor. Geçtiğimiz yıl bu sayı, Güneydoğu’da 62 ve İstanbul’da 54'tü. İyileşmelere rağmen bölgesel eşitsizliklerin tam olarak giderilemediğini görüyoruz" diye konuştu.
Prof. Dr. Gürkaynak da eğitim sisteminde kaliteyi artırmanın yolunun nitelikli öğretmenden geçtiğini anlattı.
Sarıışık ise devlet okullarına güvenin azaldığını söyleyerek, velilerin giderek özel okullara yöneldiğini kaydetti.
İlkokulda kızların okullaşma oranı erkekleri geçti
"2015 Eğitim İzleme Raporu"nda dikkati çeken bazı bulgular, şöyle sıralandı:
"2014-2015 eğitim-öğretim yılında, ilkokulda okullaşma oranı bir önceki yıl yüzde 99,6 iken, 2015’te yüzde 96,3 oldu. Kız çocuklarının ilkokulda okullaşma oranı 2015’de yüzde 96,6 oranını yakalarken, erkek çocukları yüzde 96’da kaldı. Ortaokulda bu oran, yüzde 94,5 iken bu yıl yüzde 94,4 oldu. Okul öncesi okullaşma oranında ise 2014’te 42,5 olan okullaşma oranı, yüzde 53,8’e yükseldi. İlkokul okullaşma oranlarında yüzde 3,3 oranında, ortaokulda ise yüzde 0,2 oranında bir düşüş yaşandı. Ortaöğretimde net okullaşma oranı, yüzde 76,7’den yüzde 79,4’e çıktı."
Özel liselerdeki öğrenci sayısı yüzde 15 arttı
Rapora göre, anaokullarındaki öğrenci sayısında artış hızı bir önceki yıl yüzde 11 iken, bu yıl yüzde 21’e yükseldi. Özel anaokulu sayısı yüzde 16 oranında, resmi anaokulu sayısı yüzde 8 oranında arttı.
Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı tüm okul türlerinde ortalama 19-20, özel kurumlarda ise 12-14 arasında gerçekleşti. Özel ilkokullarda öğrenci sayısı, 2013-2014 eğitim-öğretim yılına oranla 2014-2015 eğitim-öğretim yılında yüzde 10 arttı. Resmi ilkokullarda ise bu oran, yüzde 3 azaldı. Ortaokul düzeyinde de özel okullarda öğrenci sayısı yüzde 15 artarken, devlete ait liselerde yüzde 5 azaldı.
Lise sayısı yüzde 6 oranında arttı
2014 yılından itibaren Türkiye'deki 18-24 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 35'i, kadınların yüzde 41’i ortaöğretimi tamamlamadan eğitimden ayrıldı.
Genel ortaöğretimde okul sayısı yüzde 6, imam hatip lisesi sayısı yüzde 19 arttı. Öğrenci sayıları açısından bakıldığında ise mesleki ve teknik eğitimde yüzde 1, imam hatip liselerindeki öğrenci sayısı ise yüzde 15 yükseldi.
Türkiye genelinde liselerde net okullaşma oranı yüzde 76,7'den yüzde 79,4'e yükselirken, derslik başına düşen öğrenci sayısı 29'dan 26'ya düştü. İmam hatip liselerinde ise derslik başına düşen öğrenci sayısı 28'den 26'ya indi.
En kalabalık sınıfların bulunduğu İstanbul'da, ilköğretimde derslikteki öğrenci sayısı 39'dan 37'ye indi.
Rehber öğretmen başına 650'ye yakın öğrenci düşüyor
Raporda, ÖABT (Öğretmenlik Alan Bilgi Testi) 2014 sonuçlarında öğretmenlerin kendi alanlarında 50 sorudan 25 doğru ortalamasına ulaştığı belirtildi.
ÖABT sonuçlarına göre, Türkçe öğretmenleri 50 sorudan 32’sini doğru yaparak en başarılı, Fransızca ve Almanca öğretmenleri ise 12 soruyu doğru cevaplayarak en başarısız grup oldu.
27 bin 798 rehber öğretmenin görev yaptığı, rehber öğretmen başına 650’ye yakın öğrenci düştüğü aktarılan raporda, öğretmen başına düşen öğrenci sayısında ilkokulda 31 öğrenciyle Şırnak en kalabalık sınıfların olduğu il, Tunceli ise derslik başına 11 öğrenci sayısıyla yurt genelinde sınıf mevcutlarının en düşük kaldığı il olarak gösterildi.
Tarım işçisi 2 çocuktan 1’i okulu bırakıyor
Raporda ayrıca, ilköğretime devam eden engelli çocukların lise çağına geldiklerinde örgün eğitim dışında kaldığına vurgu yapıldı. Bu durumda olan 98 bin 384 çocuğun ilkokula, 117 bin 16 çocuğun ortaokula ve ancak 41 bin 770'inin ortaöğretime devam ettiği belirtildi.
Mevsimlik tarım işçisi olan 18 yaş altı çocukların yüzde 50'sinin okullarını terk ettiği ve okula devam edenlerin yüzde 57'sinin de düzenli okula gitmediğinin saptandığı raporda, okula gittiği halde, ev işi dahil çeşitli işlerde çalıştırılan çocuk sayısı 7 milyon olarak açıklanırken, çalıştırılan çocukların eğitimi terk oranı ise yüzde 21 olarak ifade edildi.
Suriyeli çocuklar, eğitim dışında kalıyor
Rapora göre, Güneydoğu’da derslik başına düşen öğrenci sayısı 62’den 42’ye düştü. Mardin, Muş, Şanlıurfa ve Van’da öğretmenlerin en uzun görev yapma süresi ise 4 yıl oldu. Öğrenci devamsızlıklarının da öğretmenleri en az 5-8 yıl değişmeyenlerde yüzde 40 düştüğü görüldü.
Raporda ayrıca, sayıları 1,7 milyona ulaşan Suriyeli sığınmacıların yarısının çocuk olmasına rağmen okula gidemediği ve sadece 65 bininin kamplarda ve 7 bin 500'ünün örgün öğretim içinde eğitim gördüğü de kaydedildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğitim Reformu Girişimi tarafından hazırlanan rapor, okul öncesi eğitimde okullaşma oranında yaklaşık 10 puanlık bir artış olduğunu ortaya çıkardı. İlkokulda erkek çocuklarının okullaşma oranı yüzde 96 olurken, kız çocuklarının okullaşma oranı yüzde 96,6 ile erkek öğrencileri geride bıraktı.
Eğitim Reformu Girişimi'nin (ERG) her yıl hazırladığı Eğitim İzleme Raporu'nun 8'incisi açıklandı.
Sabancı Üniversitesi'nin Karaköy Yerleşkesi’nde düzenlenen basın toplantısında, ERG Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İpek Gürkaynak, ERG Direktör Vekili Işık Tüzün ve ERG Politika Analisti Yaprak Sarıışık'ın raporla ilgili detayları paylaştı.
Toplantıda konuşan Tüzün, eğitim sisteminde önemli değişiklik ve yenilikler olduğunu anlatarak, "Milli Eğitim Bakanlığı'nın gerçekten de hakkını vermek lazım. Türkiye genelinde derslik başına düşen öğrenci sayısında, ciddi düşüş var. Yurt genelinde derslik başına düşen öğrenci sayısı, 34'e indi. Ancak yine de Güneydoğu’da derslik başına 42, İstanbul’da 44 öğrenci düşüyor. Geçtiğimiz yıl bu sayı, Güneydoğu’da 62 ve İstanbul’da 54'tü. İyileşmelere rağmen bölgesel eşitsizliklerin tam olarak giderilemediğini görüyoruz" diye konuştu.
Prof. Dr. Gürkaynak da eğitim sisteminde kaliteyi artırmanın yolunun nitelikli öğretmenden geçtiğini anlattı.
Sarıışık ise devlet okullarına güvenin azaldığını söyleyerek, velilerin giderek özel okullara yöneldiğini kaydetti.
İlkokulda kızların okullaşma oranı erkekleri geçti
"2015 Eğitim İzleme Raporu"nda dikkati çeken bazı bulgular, şöyle sıralandı:
"2014-2015 eğitim-öğretim yılında, ilkokulda okullaşma oranı bir önceki yıl yüzde 99,6 iken, 2015’te yüzde 96,3 oldu. Kız çocuklarının ilkokulda okullaşma oranı 2015’de yüzde 96,6 oranını yakalarken, erkek çocukları yüzde 96’da kaldı. Ortaokulda bu oran, yüzde 94,5 iken bu yıl yüzde 94,4 oldu. Okul öncesi okullaşma oranında ise 2014’te 42,5 olan okullaşma oranı, yüzde 53,8’e yükseldi. İlkokul okullaşma oranlarında yüzde 3,3 oranında, ortaokulda ise yüzde 0,2 oranında bir düşüş yaşandı. Ortaöğretimde net okullaşma oranı, yüzde 76,7’den yüzde 79,4’e çıktı."
Özel liselerdeki öğrenci sayısı yüzde 15 arttı
Rapora göre, anaokullarındaki öğrenci sayısında artış hızı bir önceki yıl yüzde 11 iken, bu yıl yüzde 21’e yükseldi. Özel anaokulu sayısı yüzde 16 oranında, resmi anaokulu sayısı yüzde 8 oranında arttı.
Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı tüm okul türlerinde ortalama 19-20, özel kurumlarda ise 12-14 arasında gerçekleşti. Özel ilkokullarda öğrenci sayısı, 2013-2014 eğitim-öğretim yılına oranla 2014-2015 eğitim-öğretim yılında yüzde 10 arttı. Resmi ilkokullarda ise bu oran, yüzde 3 azaldı. Ortaokul düzeyinde de özel okullarda öğrenci sayısı yüzde 15 artarken, devlete ait liselerde yüzde 5 azaldı.
Lise sayısı yüzde 6 oranında arttı
2014 yılından itibaren Türkiye'deki 18-24 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 35'i, kadınların yüzde 41’i ortaöğretimi tamamlamadan eğitimden ayrıldı.
Genel ortaöğretimde okul sayısı yüzde 6, imam hatip lisesi sayısı yüzde 19 arttı. Öğrenci sayıları açısından bakıldığında ise mesleki ve teknik eğitimde yüzde 1, imam hatip liselerindeki öğrenci sayısı ise yüzde 15 yükseldi.
Türkiye genelinde liselerde net okullaşma oranı yüzde 76,7'den yüzde 79,4'e yükselirken, derslik başına düşen öğrenci sayısı 29'dan 26'ya düştü. İmam hatip liselerinde ise derslik başına düşen öğrenci sayısı 28'den 26'ya indi.
En kalabalık sınıfların bulunduğu İstanbul'da, ilköğretimde derslikteki öğrenci sayısı 39'dan 37'ye indi.
Rehber öğretmen başına 650'ye yakın öğrenci düşüyor
Raporda, ÖABT (Öğretmenlik Alan Bilgi Testi) 2014 sonuçlarında öğretmenlerin kendi alanlarında 50 sorudan 25 doğru ortalamasına ulaştığı belirtildi.
ÖABT sonuçlarına göre, Türkçe öğretmenleri 50 sorudan 32’sini doğru yaparak en başarılı, Fransızca ve Almanca öğretmenleri ise 12 soruyu doğru cevaplayarak en başarısız grup oldu.
27 bin 798 rehber öğretmenin görev yaptığı, rehber öğretmen başına 650’ye yakın öğrenci düştüğü aktarılan raporda, öğretmen başına düşen öğrenci sayısında ilkokulda 31 öğrenciyle Şırnak en kalabalık sınıfların olduğu il, Tunceli ise derslik başına 11 öğrenci sayısıyla yurt genelinde sınıf mevcutlarının en düşük kaldığı il olarak gösterildi.
Tarım işçisi 2 çocuktan 1’i okulu bırakıyor
Raporda ayrıca, ilköğretime devam eden engelli çocukların lise çağına geldiklerinde örgün eğitim dışında kaldığına vurgu yapıldı. Bu durumda olan 98 bin 384 çocuğun ilkokula, 117 bin 16 çocuğun ortaokula ve ancak 41 bin 770'inin ortaöğretime devam ettiği belirtildi.
Mevsimlik tarım işçisi olan 18 yaş altı çocukların yüzde 50'sinin okullarını terk ettiği ve okula devam edenlerin yüzde 57'sinin de düzenli okula gitmediğinin saptandığı raporda, okula gittiği halde, ev işi dahil çeşitli işlerde çalıştırılan çocuk sayısı 7 milyon olarak açıklanırken, çalıştırılan çocukların eğitimi terk oranı ise yüzde 21 olarak ifade edildi.
Suriyeli çocuklar, eğitim dışında kalıyor
Rapora göre, Güneydoğu’da derslik başına düşen öğrenci sayısı 62’den 42’ye düştü. Mardin, Muş, Şanlıurfa ve Van’da öğretmenlerin en uzun görev yapma süresi ise 4 yıl oldu. Öğrenci devamsızlıklarının da öğretmenleri en az 5-8 yıl değişmeyenlerde yüzde 40 düştüğü görüldü.
Raporda ayrıca, sayıları 1,7 milyona ulaşan Suriyeli sığınmacıların yarısının çocuk olmasına rağmen okula gidemediği ve sadece 65 bininin kamplarda ve 7 bin 500'ünün örgün öğretim içinde eğitim gördüğü de kaydedildi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Eylül 2015 17:13
Gösterim: 2251
Danıştay 8. Dairesi, 2014 YGS sorularının yüzde 20'sinin yayımlanmasına ilişkin ÖSYM Yönetim Kurulunun 12 Mart 2014 tarihli kararının iptaline karar verdi.
Danıştay 8. Dairesi, 2014 YGS sorularının yüzde 20'sinin yayımlanmasına ilişkin ÖSYM Yönetim Kurulunun 12 Mart 2014 tarihli kararının iptaline karar verdi.
Ankara Barosu, "2014 YGS"de sorulacak soruların yüzde 20'sinin yayımlanmasına ilişkin ÖSYM Yönetim Kurulu kararının iptali için Danıştay'da dava açtı.
Danıştay 8. Dairesi, söz konusu ÖSYM kararını oy çokluğuyla iptal etti. Daire, daha önce söz konusu kararın yürütmesini durdurmuştu.
Kararda, Anayasa'daki hukuk devleti ilkesine atıfta bulunularak, adil yargılanma, bilgi edinme haklarının Anayasa'da güvenceye alındığı, idarenin her türlü işlem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu anlatıldı.
Bireylerin idari makamlara başvurmaları ve kendileri veya faaliyet alanlarıyla ilgili konularda bilgi edinme haklarını kullanmalarının, eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkeleri temelinde demokratik ve şeffaf yönetimin bir gereği olduğunun altı çizilen kararda, idari faaliyetlerin yürütülmesi sırasında bireysel hak ve özgürlüklere duyarlı davranılmasının hukuk devletinin en temel niteliği olduğu belirtildi.
İdarelerin yapacağı işlemlerde hukuki güvenlik ve açıklık ilkelerine uymasının hukuk devletinin gereği olduğu ifade edilen kararda, bilgi edinme hak ve özgürlüğünün şeffaflık ilkesi kapsamında taşıdığı öneme değinildi.
Bilgi edinme hakkının ilgililerin karar alma süreçlerine katılabilmelerine, denetim mekanizmalarının etkin bir şekilde işletilebilmesine ve hak arama özgürlüğünün etkili bir şekilde kullanmasına olanak sağladığı aktarılan kararda, bu nedenle şeffaflığın sağlanamadığı bir yönetim modelinde, hak ve yükümlülüklerin kullanılmasının da tam anlamıyla gerçekleşmeyeceği kaydedildi.
ÖSYM tarafından merkezi olarak yapılan ve yüzbinlerce öğrencinin katıldığı sınavların hemen akabinde soru ve cevapları kamuoyuna açıklama şeklinde bir teamül bulunduğu belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Daha önceki yıllarda yapılan sınavların soru ve cevaplarını 6114 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca açıklayan davalı idarenin dava konusu işlemle soru ve cevapları yayımlamama kararı alması, hatalı soru ve cevapların tespit edilememesine ve katılımcıların mağduriyet yaşamasına sebebiyet verecektir. Soruların ve cevaplarının bilinmediği ve tartışılmadığı ortamda da ne idarece hatalı sorunun iptaline karar verilebilecek ne de katılımcılar haklarını arayabilecektir. Bir başka ifadeyle sınavda sorulan sorular ve idarece kabul edilen cevaplara ilişkin olarak kamuoyuna bilgi verilmemesi halinde, sorular ve (resmi) cevapları hakkında herhangi bir bilgisi olmayan bir katılımcının sınav sonucuna itiraz hakkının fiilen ortadan kalkacağı ya da zorlaşacağı, bunun da hak arama özgürlüğünün sınırlanması anlamına geleceği açıktır."
Kararda, davalı idarenin her yıl ortalama 4 bin soru sorulduğu, soru ve cevapların yayımlanması nedeniyle aynı soruların bir başka sınavda tekrar sorulamadığı, bu durumun sınırlı sayıda soru bulunan havuza yeni sorular eklenme zorunluluğunu doğuracağı şeklindeki savunmasının, idareye, Anayasa ile tanımış hak arama hürriyeti ile bilgi edinme hakkını ihlal yetkisi vermeyeceği kaydedildi.
Katılımcıların sınavlarda yaptıkları/yapamadıkları sorulara ilişkin yanlışlarını/doğrularını, eksiklerini bilmek istemelerinin en doğal hakları olduğu belirtilen kararda, "Bu durumda, davalı idarece hukuki güvenlik, açıklık ve şeffaflık ilkelerine aykırı olarak tesis edilen ve 2014 YGS'de sorulacak soruların belli bir kısmının yayımlanmaması niteliğinde bulunan dava konusu işlemin, ülkemizin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan ve 'hukuk devleti'nin vazgeçilmez ilkelerinden olan 'hak arama özgürlüğü', 'adil yargılanma hakkı' ve 'mahkemeye başvuru hakkı'nı doğrudan veya dolaylı olarak ihlal ettiği sonucuna varılmıştır" denildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Danıştay 8. Dairesi, 2014 YGS sorularının yüzde 20'sinin yayımlanmasına ilişkin ÖSYM Yönetim Kurulunun 12 Mart 2014 tarihli kararının iptaline karar verdi.
Danıştay 8. Dairesi, 2014 YGS sorularının yüzde 20'sinin yayımlanmasına ilişkin ÖSYM Yönetim Kurulunun 12 Mart 2014 tarihli kararının iptaline karar verdi.
Ankara Barosu, "2014 YGS"de sorulacak soruların yüzde 20'sinin yayımlanmasına ilişkin ÖSYM Yönetim Kurulu kararının iptali için Danıştay'da dava açtı.
Danıştay 8. Dairesi, söz konusu ÖSYM kararını oy çokluğuyla iptal etti. Daire, daha önce söz konusu kararın yürütmesini durdurmuştu.
Kararda, Anayasa'daki hukuk devleti ilkesine atıfta bulunularak, adil yargılanma, bilgi edinme haklarının Anayasa'da güvenceye alındığı, idarenin her türlü işlem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu anlatıldı.
Bireylerin idari makamlara başvurmaları ve kendileri veya faaliyet alanlarıyla ilgili konularda bilgi edinme haklarını kullanmalarının, eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkeleri temelinde demokratik ve şeffaf yönetimin bir gereği olduğunun altı çizilen kararda, idari faaliyetlerin yürütülmesi sırasında bireysel hak ve özgürlüklere duyarlı davranılmasının hukuk devletinin en temel niteliği olduğu belirtildi.
İdarelerin yapacağı işlemlerde hukuki güvenlik ve açıklık ilkelerine uymasının hukuk devletinin gereği olduğu ifade edilen kararda, bilgi edinme hak ve özgürlüğünün şeffaflık ilkesi kapsamında taşıdığı öneme değinildi.
Bilgi edinme hakkının ilgililerin karar alma süreçlerine katılabilmelerine, denetim mekanizmalarının etkin bir şekilde işletilebilmesine ve hak arama özgürlüğünün etkili bir şekilde kullanmasına olanak sağladığı aktarılan kararda, bu nedenle şeffaflığın sağlanamadığı bir yönetim modelinde, hak ve yükümlülüklerin kullanılmasının da tam anlamıyla gerçekleşmeyeceği kaydedildi.
ÖSYM tarafından merkezi olarak yapılan ve yüzbinlerce öğrencinin katıldığı sınavların hemen akabinde soru ve cevapları kamuoyuna açıklama şeklinde bir teamül bulunduğu belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Daha önceki yıllarda yapılan sınavların soru ve cevaplarını 6114 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca açıklayan davalı idarenin dava konusu işlemle soru ve cevapları yayımlamama kararı alması, hatalı soru ve cevapların tespit edilememesine ve katılımcıların mağduriyet yaşamasına sebebiyet verecektir. Soruların ve cevaplarının bilinmediği ve tartışılmadığı ortamda da ne idarece hatalı sorunun iptaline karar verilebilecek ne de katılımcılar haklarını arayabilecektir. Bir başka ifadeyle sınavda sorulan sorular ve idarece kabul edilen cevaplara ilişkin olarak kamuoyuna bilgi verilmemesi halinde, sorular ve (resmi) cevapları hakkında herhangi bir bilgisi olmayan bir katılımcının sınav sonucuna itiraz hakkının fiilen ortadan kalkacağı ya da zorlaşacağı, bunun da hak arama özgürlüğünün sınırlanması anlamına geleceği açıktır."
Kararda, davalı idarenin her yıl ortalama 4 bin soru sorulduğu, soru ve cevapların yayımlanması nedeniyle aynı soruların bir başka sınavda tekrar sorulamadığı, bu durumun sınırlı sayıda soru bulunan havuza yeni sorular eklenme zorunluluğunu doğuracağı şeklindeki savunmasının, idareye, Anayasa ile tanımış hak arama hürriyeti ile bilgi edinme hakkını ihlal yetkisi vermeyeceği kaydedildi.
Katılımcıların sınavlarda yaptıkları/yapamadıkları sorulara ilişkin yanlışlarını/doğrularını, eksiklerini bilmek istemelerinin en doğal hakları olduğu belirtilen kararda, "Bu durumda, davalı idarece hukuki güvenlik, açıklık ve şeffaflık ilkelerine aykırı olarak tesis edilen ve 2014 YGS'de sorulacak soruların belli bir kısmının yayımlanmaması niteliğinde bulunan dava konusu işlemin, ülkemizin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan ve 'hukuk devleti'nin vazgeçilmez ilkelerinden olan 'hak arama özgürlüğü', 'adil yargılanma hakkı' ve 'mahkemeye başvuru hakkı'nı doğrudan veya dolaylı olarak ihlal ettiği sonucuna varılmıştır" denildi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Eylül 2015 15:12
Gösterim: 1082
MEB tarafından öğrenci ve mezunlar için ücretsiz açılacak destekleme ve yetiştirme kurslarıyla ilgili e-kılavuz yayımlandı.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından öğrenci ve mezunlar için ücretsiz açılacak destekleme ve yetiştirme kurslarıyla (DYK) ilgili e-kılavuz yayımlandı.
MEB'in internet sitesinden yayımlanan e-kılavuza göre, DYK'lara 21 Eylül-2 Ekim 2015'de öğrenci başvuruları alınacak. DYK’lar, 1.dönem, 2.dönem ve 3. dönem (yaz kursları) olmak üzere üç dönemde açılacak.
1. dönem kursları 3 Ekim 2015'te başlayacak ve 24 Ocak 2016'da sona erecek. 2. dönem kursları ise 8 Şubat 2016'da başlayacak. 2. dönem kursları ve yıllık kurslar 17 Haziran 2016'da tamamlanmış olacak. 3. dönem yaz kursları ise 20 Haziran-11 Eylül 2016 tarihleri arasında düzenlenecek. Öğrenciler ders ve öğretmen tercihinde bulunabilecek.
Ortaokulların 5, 6 ve 7. sınıflarındaki öğrenciler ile 9,10 ve 11. sınıflarındaki öğrenciler en fazla 3 dersten haftalık toplam 12 saate kadar; 8. sınıftaki öğrenciler ise en fazla 6 dersten 18 saate kadar; ortaöğretim kurumlarının 12. sınıfındaki öğrenciler ve mezun durumdakiler ise en fazla 6 dersten 24 saate kadar haftalık kurs alabilecekler.
Kurslarda her bir öğrenci ve kursiyer için, hafta içi günde en fazla 2 dersten 4 saate kadar, hafta sonları ise bir günde en fazla 5 dersten 8 saate kadar kurs verilebilecek.
Kurslarla ilgili ders programları ve haftalık örnek ders çizelgeleri ile kazanım testleri, tarama testleri Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğünün resmi internet sayfasında ve e-kurs modülünde yayımlanacak.
Kurslara, MEB'e bağlı resmi ve özel ortaokullar, imam-hatip ortaokulları, resmi ve özel ortaöğretim kurumları ve açık öğretim kurumlarına devam eden her sınıf seviyesindeki istekli öğrenciler ile mezun durumdaki kursiyerler başvurabilecek.
Başvuru koşulları
Kursa katılmak isteyen örgün eğitime devam eden öğrenciler, okul veya kurumlarından alacakları Eğitim Bilişim Ağı (eba) şifresi ile e-kurs modülü üzerinden veya bizzat kurs müdürlüğüne kurs açılan derslerle ilgili başvuru yapabilecekler.
İstenen derslerden kurs açılmaması durumunda talepler kurs merkezine yazılı olarak iletilebilecek. Açık öğretim öğrencileri, başvurularını örgün kurs merkezleri, kursiyerler ise halk eğitim merkezleri aracılığıyla yaygın eğitim kurs müdürlüklerine bulundukları sınıf düzeyini gösterir belge veya diploma ile bizzat başvurarak yapacaklar ve kurs şifrelerini alacaklar.
Her bir kurs programına devam edecek sınıftaki öğrenci, kursiyer sayısı 10’dan az olamayacak. Sınıf mevcudunun 20 olması esas olacak. Bu sayı dolmadan yeni bir sınıf açılamayacak.
Sınıf mevcudu en fazla 25’e kadar çıkartılabilecek. Kursa devam eden öğrenci, kursiyer sayısının 10’un altına düşmesi durumunda kursun birleştirilmesi veya kapatılıp kapatılmamasına o ay sonunda komisyon tarafından karar verilecek.
E-kurs modülü üzerinden başvuru yapacak öğrenci, açık öğretim öğrencisi ve mezunlara eba/e-kurs kullanım şifresi verilecek.
Kayıt yaptıran öğrencilerin devamları zorunlu olacak. Her kurs döneminde okutulması gereken toplam ders saatinin özürsüz olarak 10'da birine kadar devam etmeyen öğrencilerin kurs kaydı silinecek. Aynı dönemde başka bir kursa devam edemeyecek.
Diploma notuna da bakılacak
Merkezler, e-kurs modülü üzerinden öğrencilerin bir önceki yıla ait ağırlıklı yılsonu başarı puanı, Bakanlıkça veya kurs müdürlüğünce yapılacak tarama test sonuçları, kursiyerlerin diploma notu gibi ölçülebilir kriterleri de dikkate alarak sınıf oluşturma iş ve işlemlerini yapacaklar.
Kurslarda görev almak isteyen kadrolu öğretmenler, Mebbis şifreleri ile e-kurs modülünden görev almak istedikleri kurs tercihini yaparak başvuruda bulunacaklar.
Öğretmenler, ilçe içinde görev almak istedikleri kurs merkezlerinden üç tercihte veya tüm ilçede herhangi bir okulda görev alma isteğinde bulunabilecekler.
Derslere öğretmen atamaları, kurs merkezi müdürlüğü tarafından öğrenci tercihleri ve ihtiyaçlar da göz önünde bulundurularak yapılacak.
Ücretli öğretmenler, e-kurs üzerinden sisteme ilk girişte oluşturabilecekleri şifreler ile başvuru yaparak, ilgili evrakları komisyonlara ulaştıracaklar.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
MEB tarafından öğrenci ve mezunlar için ücretsiz açılacak destekleme ve yetiştirme kurslarıyla ilgili e-kılavuz yayımlandı.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından öğrenci ve mezunlar için ücretsiz açılacak destekleme ve yetiştirme kurslarıyla (DYK) ilgili e-kılavuz yayımlandı.
MEB'in internet sitesinden yayımlanan e-kılavuza göre, DYK'lara 21 Eylül-2 Ekim 2015'de öğrenci başvuruları alınacak. DYK’lar, 1.dönem, 2.dönem ve 3. dönem (yaz kursları) olmak üzere üç dönemde açılacak.
1. dönem kursları 3 Ekim 2015'te başlayacak ve 24 Ocak 2016'da sona erecek. 2. dönem kursları ise 8 Şubat 2016'da başlayacak. 2. dönem kursları ve yıllık kurslar 17 Haziran 2016'da tamamlanmış olacak. 3. dönem yaz kursları ise 20 Haziran-11 Eylül 2016 tarihleri arasında düzenlenecek. Öğrenciler ders ve öğretmen tercihinde bulunabilecek.
Ortaokulların 5, 6 ve 7. sınıflarındaki öğrenciler ile 9,10 ve 11. sınıflarındaki öğrenciler en fazla 3 dersten haftalık toplam 12 saate kadar; 8. sınıftaki öğrenciler ise en fazla 6 dersten 18 saate kadar; ortaöğretim kurumlarının 12. sınıfındaki öğrenciler ve mezun durumdakiler ise en fazla 6 dersten 24 saate kadar haftalık kurs alabilecekler.
Kurslarda her bir öğrenci ve kursiyer için, hafta içi günde en fazla 2 dersten 4 saate kadar, hafta sonları ise bir günde en fazla 5 dersten 8 saate kadar kurs verilebilecek.
Kurslarla ilgili ders programları ve haftalık örnek ders çizelgeleri ile kazanım testleri, tarama testleri Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğünün resmi internet sayfasında ve e-kurs modülünde yayımlanacak.
Kurslara, MEB'e bağlı resmi ve özel ortaokullar, imam-hatip ortaokulları, resmi ve özel ortaöğretim kurumları ve açık öğretim kurumlarına devam eden her sınıf seviyesindeki istekli öğrenciler ile mezun durumdaki kursiyerler başvurabilecek.
Başvuru koşulları
Kursa katılmak isteyen örgün eğitime devam eden öğrenciler, okul veya kurumlarından alacakları Eğitim Bilişim Ağı (eba) şifresi ile e-kurs modülü üzerinden veya bizzat kurs müdürlüğüne kurs açılan derslerle ilgili başvuru yapabilecekler.
İstenen derslerden kurs açılmaması durumunda talepler kurs merkezine yazılı olarak iletilebilecek. Açık öğretim öğrencileri, başvurularını örgün kurs merkezleri, kursiyerler ise halk eğitim merkezleri aracılığıyla yaygın eğitim kurs müdürlüklerine bulundukları sınıf düzeyini gösterir belge veya diploma ile bizzat başvurarak yapacaklar ve kurs şifrelerini alacaklar.
Her bir kurs programına devam edecek sınıftaki öğrenci, kursiyer sayısı 10’dan az olamayacak. Sınıf mevcudunun 20 olması esas olacak. Bu sayı dolmadan yeni bir sınıf açılamayacak.
Sınıf mevcudu en fazla 25’e kadar çıkartılabilecek. Kursa devam eden öğrenci, kursiyer sayısının 10’un altına düşmesi durumunda kursun birleştirilmesi veya kapatılıp kapatılmamasına o ay sonunda komisyon tarafından karar verilecek.
E-kurs modülü üzerinden başvuru yapacak öğrenci, açık öğretim öğrencisi ve mezunlara eba/e-kurs kullanım şifresi verilecek.
Kayıt yaptıran öğrencilerin devamları zorunlu olacak. Her kurs döneminde okutulması gereken toplam ders saatinin özürsüz olarak 10'da birine kadar devam etmeyen öğrencilerin kurs kaydı silinecek. Aynı dönemde başka bir kursa devam edemeyecek.
Diploma notuna da bakılacak
Merkezler, e-kurs modülü üzerinden öğrencilerin bir önceki yıla ait ağırlıklı yılsonu başarı puanı, Bakanlıkça veya kurs müdürlüğünce yapılacak tarama test sonuçları, kursiyerlerin diploma notu gibi ölçülebilir kriterleri de dikkate alarak sınıf oluşturma iş ve işlemlerini yapacaklar.
Kurslarda görev almak isteyen kadrolu öğretmenler, Mebbis şifreleri ile e-kurs modülünden görev almak istedikleri kurs tercihini yaparak başvuruda bulunacaklar.
Öğretmenler, ilçe içinde görev almak istedikleri kurs merkezlerinden üç tercihte veya tüm ilçede herhangi bir okulda görev alma isteğinde bulunabilecekler.
Derslere öğretmen atamaları, kurs merkezi müdürlüğü tarafından öğrenci tercihleri ve ihtiyaçlar da göz önünde bulundurularak yapılacak.
Ücretli öğretmenler, e-kurs üzerinden sisteme ilk girişte oluşturabilecekleri şifreler ile başvuru yaparak, ilgili evrakları komisyonlara ulaştıracaklar.
Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Eylül 2015 10:33
Gösterim: 1402
Özel okul teşviki almaya hak kazanan öğrencilerin tercih süresi yarın bitiyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, özel okulda okumak isteyen öğrencilere verdiği eğitim desteğini kazanan öğrecilerin tercih süresi 4 Eylül’de başlamıştı. Teşvik almaya hak kazanan öğrencilerin tercih başvurusu süresi yarın bitiyor.
Yerleştirme sonuçları 11 Eylül’de belli olacak. Sonuçların açıklanmasının ardından nakil ve kesin kayıt işlemleri 14-21 Eylül tarihleri arasında yapılacak.
Ek yerleştirme sonuçlarının ilanı 22 Eylül’de, ek yerleştirme kayıt işlemleri ise 22-30 Eylül’de gerçekleştirilecek.
15 okul tercih edilecek
Eğitim ve öğretim desteği tercihi yapmaya hak kazanmış öğrencinin velisi/vasisi, başvuru ve yerleştirme takviminde belirtilen tarihlerde tercih işlemlerini yapıp, destek kapsamında kazanmış olduğu okula yine belirtilen tarihlerde kesin kayıt işlemini yaptıracak. Kesin kayıt işlemlerinde nakil onay işleminin tamamlanmasından veli/vasi sorumlu olacak.
Kesin kayıt döneminde işlemi yapılmayan öğrenci, hakkını kaybedecek. Destek almaya hak kazanan öğrencilerin veli ve vasileri, e-Okul üzerinden en fazla 15 okul tercih edebilecek.
Eğitim ve öğretim desteği tercih işlemleri için tıklayınız
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Özel okul teşviki almaya hak kazanan öğrencilerin tercih süresi yarın bitiyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, özel okulda okumak isteyen öğrencilere verdiği eğitim desteğini kazanan öğrecilerin tercih süresi 4 Eylül’de başlamıştı. Teşvik almaya hak kazanan öğrencilerin tercih başvurusu süresi yarın bitiyor.
Yerleştirme sonuçları 11 Eylül’de belli olacak. Sonuçların açıklanmasının ardından nakil ve kesin kayıt işlemleri 14-21 Eylül tarihleri arasında yapılacak.
Ek yerleştirme sonuçlarının ilanı 22 Eylül’de, ek yerleştirme kayıt işlemleri ise 22-30 Eylül’de gerçekleştirilecek.
15 okul tercih edilecek
Eğitim ve öğretim desteği tercihi yapmaya hak kazanmış öğrencinin velisi/vasisi, başvuru ve yerleştirme takviminde belirtilen tarihlerde tercih işlemlerini yapıp, destek kapsamında kazanmış olduğu okula yine belirtilen tarihlerde kesin kayıt işlemini yaptıracak. Kesin kayıt işlemlerinde nakil onay işleminin tamamlanmasından veli/vasi sorumlu olacak.
Kesin kayıt döneminde işlemi yapılmayan öğrenci, hakkını kaybedecek. Destek almaya hak kazanan öğrencilerin veli ve vasileri, e-Okul üzerinden en fazla 15 okul tercih edebilecek.
Eğitim ve öğretim desteği tercih işlemleri için tıklayınız
Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Eylül 2015 12:18
Gösterim: 2155
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK Genel Kurul üyeleri ve üniversite rektörlerini kabul etti. Erdoğan, bugün üniversitelerde 148 bin 903 akademik personelin bulunduğuna işaret ederek, "Nicelik sorununu büyük ölçüde çözdüğümüze göre, bundan sonra artık dikkatimizi ve imkanlarımızı niteliğin yükseltilmesine hasredebiliriz. Ülkemizden, dünyadaki başarılı üniversiteler listelerine, onlarca üniversitenin girmesini sağlamak mecburiyetindeyiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK Genel Kurul üyeleri ve üniversite rektörlerini kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabulde yaptığı konuşmada, genel olarak eğitim sisteminin özel olarak da yükseköğretim kurumlarının, üniversitelerin meselelerini konuşmak ve tartışmak üzere bir araya gelindiğini ancak toplantının milletçe üzüntü ve öfke içinde olunan bir günde gerçekleştiğini dile getirdi.
Erdoğan, bugün daha ziyade eğitim meseleleri üzerinde fikir teatisinde bulunmak istediğini dile getirerek, terörün, gündemi kilitlemesine, bloke etmesine izin vermeyeceklerini kaydetti. Terör örgütüyle ve diğer çetelerle mücadele ederken aynı zamanda devletin ve milletin tüm işlerini de hassasiyetle takip edeceklerini, gündemdeki işleri hayata geçireceklerini vurgulayan Erdoğan, hitap ettiği kişilere, "Türkiye'nin yükseköğretim alanında katettiği mesafenin en yakın şahitleri sizlersiniz" dedi.
Erdoğan, sorunların, sıkıntıların, eksiklerin, ihtiyaçların olduğunu ifade ederek, yükseköğretime geçişteki tıkanıklığın açılmış olmasının dahi Türkiye için tarihi önemde bir başarı olduğunu söyledi.
Geçen 12 yılda, Türkiye'nin 81 ilinin tamamında üniversite kurarak, vakıf üniversitelerini teşvik ederek, 76 olan üniversite sayısını 193'e çıkararak, bu meseleyi çözdüklerini belirten Erdoğan, 2002'de Türkiye'de 532 fakülte varken, bugün bunun bin 579'a yükseldiğini anlattı.
İleri teknoloji gerektiren çalışmalara ağırlık verilmeli
Endüstri sayısının 289'dan 631'e, yüksekokul sayısının 173'ten 485'e, meslek yüksek okulu sayısının ise 417'den 923'e yükseldiğini aktaran Erdoğan, aynı şekilde profesör sayısının 9 bin 396'dan 20 bin 879'a, doçent sayısının 5 bin 367'den 14 bin 140'a, yardımcı doçent sayısının 11 bin 190'dan 33 bin 323'e, okutman sayısının ise 5 bin 435'den 10 bin 239'a ulaştığını bildirdi.
Erdoğan, bugün üniversitelerde 148 bin 903 akademik personelin bulunduğuna işaret ederek, "Nicelik sorununu büyük ölçüde çözdüğümüze göre, bundan sonra artık dikkatimizi ve imkanlarımızı niteliğin yükseltilmesine hasredebiliriz. Ülkemizden, dünyadaki başarılı üniversiteler listelerine, onlarca üniversitenin girmesini sağlamak mecburiyetindeyiz" dedi.
Akademik başarılarıyla araştırma, geliştirme faaliyetlerinde elde ettikleri sonuçlarla Türkiye'nin gurur kaynağı üniversiteleri görecekleri günlerin yakın olduğuna inandığını dile getiren Erdoğan, bir önceki yıla göre, bir sonraki yılın daha başarılı olduğunu görmenin, bu umutlarını artırdığını söyledi.
Erdoğan, bunun için hem hükümete hem de üniversitelere düşen çok önemli görevlerin olduğunun altını çizerek, Türkiye'nin altyapısı güçlü alanları sanayiye, tarıma, hayvancılığa, madenciliğe olduğu kadar, ileri teknoloji gerektiren çalışmalara da ağırlık verilmesi gerektiğini kaydetti.
Önümüzde 2023 hedeflerimiz var
Artık üretmenin tek başına yetmediğini belirten Erdoğan, "Araştırmak, geliştirmek, tasarlamak, en az üretmek kadar önemli hale geldi. Kamu kuruluşlarıyla özel sektörüyle üniversitesiyle el ele vererek güçlerimizi ve imkanlarımızı en iyi şekilde kullanarak süratle bunu başarmalıyız" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin geçen 12 yılda daha önceki 30, 50, 70 yıla denk hizmetleri hayata geçirdiğine vurgu yaparak, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Şimdi önümüzde 2023 hedeflerimiz var. Yaşanan hiçbir olumsuzluğun bizi bu hedeflerimizden uzaklaştırmasına asla izin vermeyeceğiz. Sadece bununla da yetinmeyeceğiz, hemen arkasından 2053, 2071 vizyonumuzu hayata geçirmenin çabası içerisinde olacağız. Türkiye'nin önünü terörle, çetelerle, siyasi ve sosyal çalkantılarla kesmek isteyenlere verilecek en güzel cevap bu olacaktır. Yüksek öğretim kurumumuzun ve üniversite rektörlerimizin, milletimizin kendilerinden beklentilerinin bilincinde olduğuna inanıyorum. Öğrencilerimize ve öğretim elemanlarımıza yeni öğrenim yılında başarılar diliyor, hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK Genel Kurul üyeleri ve üniversite rektörlerini kabul etti. Erdoğan, bugün üniversitelerde 148 bin 903 akademik personelin bulunduğuna işaret ederek, "Nicelik sorununu büyük ölçüde çözdüğümüze göre, bundan sonra artık dikkatimizi ve imkanlarımızı niteliğin yükseltilmesine hasredebiliriz. Ülkemizden, dünyadaki başarılı üniversiteler listelerine, onlarca üniversitenin girmesini sağlamak mecburiyetindeyiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK Genel Kurul üyeleri ve üniversite rektörlerini kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabulde yaptığı konuşmada, genel olarak eğitim sisteminin özel olarak da yükseköğretim kurumlarının, üniversitelerin meselelerini konuşmak ve tartışmak üzere bir araya gelindiğini ancak toplantının milletçe üzüntü ve öfke içinde olunan bir günde gerçekleştiğini dile getirdi.
Erdoğan, bugün daha ziyade eğitim meseleleri üzerinde fikir teatisinde bulunmak istediğini dile getirerek, terörün, gündemi kilitlemesine, bloke etmesine izin vermeyeceklerini kaydetti. Terör örgütüyle ve diğer çetelerle mücadele ederken aynı zamanda devletin ve milletin tüm işlerini de hassasiyetle takip edeceklerini, gündemdeki işleri hayata geçireceklerini vurgulayan Erdoğan, hitap ettiği kişilere, "Türkiye'nin yükseköğretim alanında katettiği mesafenin en yakın şahitleri sizlersiniz" dedi.
Erdoğan, sorunların, sıkıntıların, eksiklerin, ihtiyaçların olduğunu ifade ederek, yükseköğretime geçişteki tıkanıklığın açılmış olmasının dahi Türkiye için tarihi önemde bir başarı olduğunu söyledi.
Geçen 12 yılda, Türkiye'nin 81 ilinin tamamında üniversite kurarak, vakıf üniversitelerini teşvik ederek, 76 olan üniversite sayısını 193'e çıkararak, bu meseleyi çözdüklerini belirten Erdoğan, 2002'de Türkiye'de 532 fakülte varken, bugün bunun bin 579'a yükseldiğini anlattı.
İleri teknoloji gerektiren çalışmalara ağırlık verilmeli
Endüstri sayısının 289'dan 631'e, yüksekokul sayısının 173'ten 485'e, meslek yüksek okulu sayısının ise 417'den 923'e yükseldiğini aktaran Erdoğan, aynı şekilde profesör sayısının 9 bin 396'dan 20 bin 879'a, doçent sayısının 5 bin 367'den 14 bin 140'a, yardımcı doçent sayısının 11 bin 190'dan 33 bin 323'e, okutman sayısının ise 5 bin 435'den 10 bin 239'a ulaştığını bildirdi.
Erdoğan, bugün üniversitelerde 148 bin 903 akademik personelin bulunduğuna işaret ederek, "Nicelik sorununu büyük ölçüde çözdüğümüze göre, bundan sonra artık dikkatimizi ve imkanlarımızı niteliğin yükseltilmesine hasredebiliriz. Ülkemizden, dünyadaki başarılı üniversiteler listelerine, onlarca üniversitenin girmesini sağlamak mecburiyetindeyiz" dedi.
Akademik başarılarıyla araştırma, geliştirme faaliyetlerinde elde ettikleri sonuçlarla Türkiye'nin gurur kaynağı üniversiteleri görecekleri günlerin yakın olduğuna inandığını dile getiren Erdoğan, bir önceki yıla göre, bir sonraki yılın daha başarılı olduğunu görmenin, bu umutlarını artırdığını söyledi.
Erdoğan, bunun için hem hükümete hem de üniversitelere düşen çok önemli görevlerin olduğunun altını çizerek, Türkiye'nin altyapısı güçlü alanları sanayiye, tarıma, hayvancılığa, madenciliğe olduğu kadar, ileri teknoloji gerektiren çalışmalara da ağırlık verilmesi gerektiğini kaydetti.
Önümüzde 2023 hedeflerimiz var
Artık üretmenin tek başına yetmediğini belirten Erdoğan, "Araştırmak, geliştirmek, tasarlamak, en az üretmek kadar önemli hale geldi. Kamu kuruluşlarıyla özel sektörüyle üniversitesiyle el ele vererek güçlerimizi ve imkanlarımızı en iyi şekilde kullanarak süratle bunu başarmalıyız" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin geçen 12 yılda daha önceki 30, 50, 70 yıla denk hizmetleri hayata geçirdiğine vurgu yaparak, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Şimdi önümüzde 2023 hedeflerimiz var. Yaşanan hiçbir olumsuzluğun bizi bu hedeflerimizden uzaklaştırmasına asla izin vermeyeceğiz. Sadece bununla da yetinmeyeceğiz, hemen arkasından 2053, 2071 vizyonumuzu hayata geçirmenin çabası içerisinde olacağız. Türkiye'nin önünü terörle, çetelerle, siyasi ve sosyal çalkantılarla kesmek isteyenlere verilecek en güzel cevap bu olacaktır. Yüksek öğretim kurumumuzun ve üniversite rektörlerimizin, milletimizin kendilerinden beklentilerinin bilincinde olduğuna inanıyorum. Öğrencilerimize ve öğretim elemanlarımıza yeni öğrenim yılında başarılar diliyor, hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum."
Son Güncelleme: Salı, 08 Eylül 2015 17:00
Gösterim: 1500