Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Türkiye'de öğretmen maaşları reel olarak geçen on yılda ikiye katlandı, bu gelişmeyle OECD genelinde öğretmen maaşlarında görülen en yüksek artışların yaşandığı ülkelerden biri Türkiye oldu. Türk öğretmenlerin Avrupa'daki meslektaşlarından "daha az" çalıştığı da belirtildi.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)'nün bu yılki "Bir Bakışta Eğitim (Education at a Glance)" raporu yayımlandı. Raporda devletin aldığı önlemlerle yüzde 7 azalmasına karşın Türkiye'nin "bir işte çalışmayan ya da herhangi bir eğitim görmeyen" 15-29 yaş arası kişilerin genel nüfusa oranının yüzde 35'e ulaştığı, OECD ortalamasının ise yüzde 15 olduğu belirtildi.
Cinsiyetler açısından ise kadınların yüzde 50'si, erkeklerin ise yüzde 20'si "ne istihdam ne de eğitim içinde" yer almıyor. Raporda, "Türkiye'de kadınlarla erkekler arasındaki bu farklılık, kadınların ailedeki yetiştirme görevleri ve ev işlerinden sorumlu olmalarından kaynaklanıyor" denildi.
15-29 yaş arasındakiler kayıp
Raporun "15-29 yaşındakiler nerede?" başlığıyla sunulan Türkiye bölümünde gençlerin çalışma hayatına zor geçmesinin genelde lise eğitimi görmemelerinden kaynaklandığı belirtildi. Türkiye'de 15-29 yaş aralığındaki kişilerin sadece üçte biri ortaokuldan sonra liseye devam ediyor. OECD ortalaması ise yüzde 68.
Raporun Türkiye hakkındaki değerlendirmesi
Raporda Türkiye ile ilgili değerlendirmeler şöyle:
-Üniversite mezunlarının edindikleri becerilerin piyasanın ihtiyaçlarıyla zor eşleştiği görülüyor.
-Finansal krizden sonra 15-29 yaş arası üniversite mezunları arasında istihdam oranı yüzde 8 azaldı, 2008'deki yüzde 62 oranı, 2011'de yüzde 54'e düştü. Rakam OECD'deki düşüşten yüksek oldu. OECD yıllık azalış ortalaması yüzde 5 idi.
-Türkiye eğitimin her kademesine katılımda ilerleme sağladı. 2011'da 5-14 yaş arası okullaşmada yüzde 95 oranına ulaşıldı. 15-19 yaş arası gençlerin eğitime katılımı 2001'de yüzde 30 iken, son onyılda ikiye katlanıp yüzde 64'e çıktı. Ancak 15-19 yaş okullaşması yüzde 84 olan OECD ortalamasının oldukça altında.
-Üniversite eğitimine erişim son onyılda güçlü iyileşme gösterdi, ancak diğer OECD ülkeleriyle kıyaslandığında hala düşük. 2011'de yetişkin nüfusun yüzde 14'ü üniversite eğitimine ulaştı, OECD ortalaması ise yüzde 32 idi. Erişim oranında gelecekteki büyüme potansiyeli, genç-yetişkinlerin (25-34 yaş arası) üniversite eğitimine erişimlerinin yüzde 19 olmasından dolayı görece sınırlı. OECD'de ise bu yaş grubunun üniversite eğitimine katılım ortalaması yüzde 30.
-Genel nüfusta lise ve üniversite bitirenlerin istihdam oranları sırasıyla yüzde 62 ve yüzde 76 ve OECD ortalamasından düşük. Türkiye'de üniversiteyi bitirmek iş bulmayı, diğer birçok OECD ülkesinden daha fazla kolaylaştırıyor.
-Birçok OECD ülkesinde 15-19 yaş arası kızlarda okullaşma erkeklere göre fazla Türkiye'de tam tersi olarak okullaşma erkeklerde 5 puan daha fazla. Okullaşma erkeklerde yüzde 67, kızlarda ise yüzde 65.
-Türkiye'de öğretmen maaşları reel olarak geçen on yılda ikiye katlandı, OECD'de öğretmen maaşlarında görülen en yüksek artışların yaşandığı ülkelerden biri Türkiye oldu. Ancak artışlara karşın öğretmen maaşları OECD ülkeleri ortalamasının oldukça altında: 15 yıllık bir deneyimden sonra ilkokul öğrencileri yılda 25 bin 189 dolar kazanıyor. OECD ortalaması ise 38 bin 136 dolar.
-1995-2011 arasında lise mezuniyet oranlarında OECD'deki en büyük artış Türkiye'de sağlandı.1995'te yüzde 37 olan lise mezuniyet oranı, 2011'de yüzde 56'ya yükseldi. Yıllık ortalama artış yüzde 2.6 oldu. OECD'de ise yıllık lise mezuniyeti artış oranı yüzde 0.6 idi. Aynı şekilde üniversitelerden mezun sayısı aynı dönemde dört kat arttı.
-Türkiye'de anaokullarında 23, ilkokullarda 21, liselerde 18 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor. OECD ve AB21 ülkelerinde 1 öğretmene 5-6 öğrenci daha az düşüyor.
-Türkiye'de anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise öğretmenleri Avrupalı ve OECD'li meslektaşlarından yaklaşık 100 saat daha az ders veriyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye'de öğretmen maaşları reel olarak geçen on yılda ikiye katlandı, bu gelişmeyle OECD genelinde öğretmen maaşlarında görülen en yüksek artışların yaşandığı ülkelerden biri Türkiye oldu. Türk öğretmenlerin Avrupa'daki meslektaşlarından "daha az" çalıştığı da belirtildi.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)'nün bu yılki "Bir Bakışta Eğitim (Education at a Glance)" raporu yayımlandı. Raporda devletin aldığı önlemlerle yüzde 7 azalmasına karşın Türkiye'nin "bir işte çalışmayan ya da herhangi bir eğitim görmeyen" 15-29 yaş arası kişilerin genel nüfusa oranının yüzde 35'e ulaştığı, OECD ortalamasının ise yüzde 15 olduğu belirtildi.
Cinsiyetler açısından ise kadınların yüzde 50'si, erkeklerin ise yüzde 20'si "ne istihdam ne de eğitim içinde" yer almıyor. Raporda, "Türkiye'de kadınlarla erkekler arasındaki bu farklılık, kadınların ailedeki yetiştirme görevleri ve ev işlerinden sorumlu olmalarından kaynaklanıyor" denildi.
15-29 yaş arasındakiler kayıp
Raporun "15-29 yaşındakiler nerede?" başlığıyla sunulan Türkiye bölümünde gençlerin çalışma hayatına zor geçmesinin genelde lise eğitimi görmemelerinden kaynaklandığı belirtildi. Türkiye'de 15-29 yaş aralığındaki kişilerin sadece üçte biri ortaokuldan sonra liseye devam ediyor. OECD ortalaması ise yüzde 68.
Raporun Türkiye hakkındaki değerlendirmesi
Raporda Türkiye ile ilgili değerlendirmeler şöyle:
-Üniversite mezunlarının edindikleri becerilerin piyasanın ihtiyaçlarıyla zor eşleştiği görülüyor.
-Finansal krizden sonra 15-29 yaş arası üniversite mezunları arasında istihdam oranı yüzde 8 azaldı, 2008'deki yüzde 62 oranı, 2011'de yüzde 54'e düştü. Rakam OECD'deki düşüşten yüksek oldu. OECD yıllık azalış ortalaması yüzde 5 idi.
-Türkiye eğitimin her kademesine katılımda ilerleme sağladı. 2011'da 5-14 yaş arası okullaşmada yüzde 95 oranına ulaşıldı. 15-19 yaş arası gençlerin eğitime katılımı 2001'de yüzde 30 iken, son onyılda ikiye katlanıp yüzde 64'e çıktı. Ancak 15-19 yaş okullaşması yüzde 84 olan OECD ortalamasının oldukça altında.
-Üniversite eğitimine erişim son onyılda güçlü iyileşme gösterdi, ancak diğer OECD ülkeleriyle kıyaslandığında hala düşük. 2011'de yetişkin nüfusun yüzde 14'ü üniversite eğitimine ulaştı, OECD ortalaması ise yüzde 32 idi. Erişim oranında gelecekteki büyüme potansiyeli, genç-yetişkinlerin (25-34 yaş arası) üniversite eğitimine erişimlerinin yüzde 19 olmasından dolayı görece sınırlı. OECD'de ise bu yaş grubunun üniversite eğitimine katılım ortalaması yüzde 30.
-Genel nüfusta lise ve üniversite bitirenlerin istihdam oranları sırasıyla yüzde 62 ve yüzde 76 ve OECD ortalamasından düşük. Türkiye'de üniversiteyi bitirmek iş bulmayı, diğer birçok OECD ülkesinden daha fazla kolaylaştırıyor.
-Birçok OECD ülkesinde 15-19 yaş arası kızlarda okullaşma erkeklere göre fazla Türkiye'de tam tersi olarak okullaşma erkeklerde 5 puan daha fazla. Okullaşma erkeklerde yüzde 67, kızlarda ise yüzde 65.
-Türkiye'de öğretmen maaşları reel olarak geçen on yılda ikiye katlandı, OECD'de öğretmen maaşlarında görülen en yüksek artışların yaşandığı ülkelerden biri Türkiye oldu. Ancak artışlara karşın öğretmen maaşları OECD ülkeleri ortalamasının oldukça altında: 15 yıllık bir deneyimden sonra ilkokul öğrencileri yılda 25 bin 189 dolar kazanıyor. OECD ortalaması ise 38 bin 136 dolar.
-1995-2011 arasında lise mezuniyet oranlarında OECD'deki en büyük artış Türkiye'de sağlandı.1995'te yüzde 37 olan lise mezuniyet oranı, 2011'de yüzde 56'ya yükseldi. Yıllık ortalama artış yüzde 2.6 oldu. OECD'de ise yıllık lise mezuniyeti artış oranı yüzde 0.6 idi. Aynı şekilde üniversitelerden mezun sayısı aynı dönemde dört kat arttı.
-Türkiye'de anaokullarında 23, ilkokullarda 21, liselerde 18 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor. OECD ve AB21 ülkelerinde 1 öğretmene 5-6 öğrenci daha az düşüyor.
-Türkiye'de anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise öğretmenleri Avrupalı ve OECD'li meslektaşlarından yaklaşık 100 saat daha az ders veriyor.
Son Güncelleme: Cuma, 28 Haziran 2013 09:50
Gösterim: 2495
Gençler, ne ister? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünkü konuşmasında “Harçları kaldırdık.”, “Bursları arttırdık.” , “Yeni yurtlar açtık.” diyerek, gençlere sordu: Daha ne istiyorsunuz?
Özgür Bolat, Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde gençlerin hayattan ve ailelerinden ne beklediklerini ve ailelerin gençlere nasıl yaklaşması gerektiğini yazdı. Bolat, çocuklarına her türlü imkanı sağladıklarını düşünen ekonomik durumu iyi olan ailelerin aslında çocuklarını asıl önemli olan sevgi ve ilgiden yoksun bıraktıklarını belirtti. Başbakan'ın açıklamalarını da bu bağlamda değerlendirdi.
Özgür Bolat’ın bugünkü yazısı;
Gençler, ne ister?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünkü konuşmasında “Harçları kaldırdık.”, “Bursları arttırdık.” , “Yeni yurtlar açtık.” diyerek, gençlere sordu: Daha ne istiyorsunuz?
Gençler, gerçekte ne ister?
HER ŞEYİ VAR AMA ÇALIŞMIYOR
2 ay önce, bir işadamı ile konuşuyorum.
Yönetici, çocuğundan şikayetçi.
“Çok zeki ama çalışmıyor. Ya odasında bilgisayar oynuyor ya da arkadaşları ile geziyor. Gezerken, oyun oynarken çok mutlu ama ders çalış dediğimde hemen kükrüyor. Dediklerimi umursamıyor.”
Sonra devam ediyor.
“Onun için gece gündüz çalışıyoruz. En iyi okula gidiyor. İstediği hoca eve geliyor. Tatilini yurtdışında geçiriyor. Ama onun tek sorumluluğu var. Onu da yapmıyor.Sizce ne yapmalıyım?”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Gençler, ne ister? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünkü konuşmasında “Harçları kaldırdık.”, “Bursları arttırdık.” , “Yeni yurtlar açtık.” diyerek, gençlere sordu: Daha ne istiyorsunuz?
Özgür Bolat, Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde gençlerin hayattan ve ailelerinden ne beklediklerini ve ailelerin gençlere nasıl yaklaşması gerektiğini yazdı. Bolat, çocuklarına her türlü imkanı sağladıklarını düşünen ekonomik durumu iyi olan ailelerin aslında çocuklarını asıl önemli olan sevgi ve ilgiden yoksun bıraktıklarını belirtti. Başbakan'ın açıklamalarını da bu bağlamda değerlendirdi.
Özgür Bolat’ın bugünkü yazısı;
Gençler, ne ister?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünkü konuşmasında “Harçları kaldırdık.”, “Bursları arttırdık.” , “Yeni yurtlar açtık.” diyerek, gençlere sordu: Daha ne istiyorsunuz?
Gençler, gerçekte ne ister?
HER ŞEYİ VAR AMA ÇALIŞMIYOR
2 ay önce, bir işadamı ile konuşuyorum.
Yönetici, çocuğundan şikayetçi.
“Çok zeki ama çalışmıyor. Ya odasında bilgisayar oynuyor ya da arkadaşları ile geziyor. Gezerken, oyun oynarken çok mutlu ama ders çalış dediğimde hemen kükrüyor. Dediklerimi umursamıyor.”
Sonra devam ediyor.
“Onun için gece gündüz çalışıyoruz. En iyi okula gidiyor. İstediği hoca eve geliyor. Tatilini yurtdışında geçiriyor. Ama onun tek sorumluluğu var. Onu da yapmıyor.Sizce ne yapmalıyım?”
Son Güncelleme: Perşembe, 27 Haziran 2013 09:40
Gösterim: 2421
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Seviye Belirleme Sınavı'na (SBS) ilişkin, sene sonunda çok tercih edilen bazı okullar için yazılıların dışında bir değerlendirme sınavı yapılabileceğini bildirdi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi Kapanış Konferansı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Avcı, SBS ile ilgili yaptığı açıklamada çalışmaların devam ettiğini belirtti.
Özellikle müfredattaki konuların esas alınacağı sene içi sınavların merkezi bir sistemle yapılacağını belirten Avcı, şöyle devam etti:
''Zaten yapılan, yani matemikte, Türkçe'de yapılan sene içi yazılı sınavlardan bazılarını, daha sonra okullara girişte değerlendirmeye esas teşkil etmek, değerlendirmeye katmak üzere merkezi bir organizasyonla yapacağız. Çocuklar sene içinde ne kadar sınav oluyorsa onların içinden seçeceğiz ama merkezi olacak, ilave sınava girilmeyecek. Zaten çocuklarımızın normal müfredat gereği sene içerisinde yapılan sınavların, biz merkezi bir denetimle yaparak daha nitelikli notlarla değerlendirilmesini sağlayacağız. İlave sınav getirmiyoruz ama sene içerisinde zaten yapılan yazılılardan bazılarını, daha sonraki okul girişlerini değerlendirmeye esas alacak şekilde merkezileştirmek için çalışıyoruz.''
''SBS ile ilgili sene sonunda yazılıların dışında bir değerlendirme sınavı olacak mı'' sorusuna Avcı, ''Bazı okullar için olabilir. Düz liseleri Anadolu lisesi haline getiriyoruz. Dolayısıyla oralarda zaten adrese dayalı yerleşme mümkün olacak. Onun dışında kapısında çok büyük yığılma olan okullar için sene içerisinde alınan notlar dışında da bir sınav değerlendirilmesi yapılabilir'' karşılığını verdi.
Özel eğitim çalışmaları
Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi'ne ilişkin açıklamalarda da bulunan Avcı, 2002'de 1,3 milyar dolar olan engellilere yönelik sosyal transferler ve yardımların proje tutarının, geçen yıl 20 milyar liraya yükseltildiğini, bunun üçte birinin Milli Eğitim Bakanlığının engellilere yönelik çalışmaları için ayrıldığını vurguladı. Avcı, bütün dünyada sosyal transferlerin azaldığı dönemde, Türkiye'nin büyük bir başarıya imza attığını sözlerine ekledi.
Avcı, Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi Kapanış Konferansı'nda yaptığı konuşmada, engelli çocukların eğitim imkanlarını iyileştirmenin, özel eğitime ihtiyacı olan çocukları hiçbir ayrımcılığa uğramadan eğitime eriştirebilmenin ve toplumla bütünleşmelerini sağlanmanın bakanlıklarının öncelikli hedefleri arasında yer aldığını vurgulayarak, söz konusu projenin de özel eğitim hizmetlerini iyileştirmek amacıyla yapıldığını söyledi.
Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında geliştirilen ''Engellsiz Okul Modeli''nin amaçlarına paralel olduğuna işaret eden Avcı, bu modelin özel eğitime ihtiyaç duyan bireylerin eğitimsel ve kişisel gelişimlerini desteklediğini dile getirdi.
MEB olarak tüm okulların erişilebilir olmasını sağlamak için çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Avcı, şöyle konuştu:
''Eğitim müfredatımızın engelli çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde yapılandırılması ve bu alandaki öğretmen yeterliliklerinin geliştirilmesi önceliklerimiz arasındadır. Okullarımızda engelliler için rampaların, asansörlerin, tuvaletlerin ve diğer fiziki düzenlemelerin hızlı bir şekilde tamamlanması için de çalışıyoruz. Bütün çalışmalarımızdaki temel gayretimiz, okullarımızdaki herkesi kucaklayıcı olma özelliğini pekiştirmek ve bütün çocuklarımızın akranlarıyla birlikte aynı ortamlarda eğitime erişebilmelerini sağlayabilmektir.''
Toplumsal bilinci ve farkındalığı artıramadıkça tüm bu çalışmaların etkisiz kalacağını veya istendiği kadar etkili olmayacağını vurgulayan Avcı, ön yargılı bakış açısının, engelli çocukların eğitimininin önündeki en büyük engeli oluşturduğuna dikkati çekti.
MEB Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik de projede hedeflenenlerin başarıyla sonuçlandığını, proje çıktılarının ülke geneline yaygınlaştırılmasının amaca ulaşıldığını göstergesi olduğunu kaydetti.
MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mustafa Baloğlu, engelli öğrencilerin en iyi şartlarda eğitim alabilmesi amacıyla 2011'de başlatılan projenin finansmanının Türkiye ve AB tarafından sağlandığını bildirdi.
İran’la eğitim antlaşması
Avcı, toplantıdan ayrılırken bir gazetecinin ''İran ile yapılan eğitim anlaşmasına ilişkin olumsuz iddialar atıldı'' ifadeleri üzerine Türkiye'nin 50'yi aşkın ülkeyle eğitim kültür işbirliği anlaşması olduğunu, bunların Dışişleri Bakanlığının da onayı alınarak imzalandığını ifade etti. Avcı,
''İran ile imzalanan eğitim işbirliği anlaşmasının da diğer eğitim işbirliği anlaşmalarından hiçbir farkı yok. Zaten bu anlaşmalar standart hükümler içeriyor. Dolayısıyla İran, Irak, Lükssemburg, Fransa, İngiltere ile herkesle bizim genel ilkeler doğrultusunda eğitim işbirliği anlaşmalarımız vardır. İran ile imzalanan eğitim işbirliği anlaşmamız da bu çerçevede imzalanmış uluslararası anlaşmadır. Orada da Türkiye'yi rahatsız edecek, Türk milli eğitimini rahatsız edecek hiçbir hüküm yoktur.''
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Seviye Belirleme Sınavı'na (SBS) ilişkin, sene sonunda çok tercih edilen bazı okullar için yazılıların dışında bir değerlendirme sınavı yapılabileceğini bildirdi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi Kapanış Konferansı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Avcı, SBS ile ilgili yaptığı açıklamada çalışmaların devam ettiğini belirtti.
Özellikle müfredattaki konuların esas alınacağı sene içi sınavların merkezi bir sistemle yapılacağını belirten Avcı, şöyle devam etti:
''Zaten yapılan, yani matemikte, Türkçe'de yapılan sene içi yazılı sınavlardan bazılarını, daha sonra okullara girişte değerlendirmeye esas teşkil etmek, değerlendirmeye katmak üzere merkezi bir organizasyonla yapacağız. Çocuklar sene içinde ne kadar sınav oluyorsa onların içinden seçeceğiz ama merkezi olacak, ilave sınava girilmeyecek. Zaten çocuklarımızın normal müfredat gereği sene içerisinde yapılan sınavların, biz merkezi bir denetimle yaparak daha nitelikli notlarla değerlendirilmesini sağlayacağız. İlave sınav getirmiyoruz ama sene içerisinde zaten yapılan yazılılardan bazılarını, daha sonraki okul girişlerini değerlendirmeye esas alacak şekilde merkezileştirmek için çalışıyoruz.''
''SBS ile ilgili sene sonunda yazılıların dışında bir değerlendirme sınavı olacak mı'' sorusuna Avcı, ''Bazı okullar için olabilir. Düz liseleri Anadolu lisesi haline getiriyoruz. Dolayısıyla oralarda zaten adrese dayalı yerleşme mümkün olacak. Onun dışında kapısında çok büyük yığılma olan okullar için sene içerisinde alınan notlar dışında da bir sınav değerlendirilmesi yapılabilir'' karşılığını verdi.
Özel eğitim çalışmaları
Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi'ne ilişkin açıklamalarda da bulunan Avcı, 2002'de 1,3 milyar dolar olan engellilere yönelik sosyal transferler ve yardımların proje tutarının, geçen yıl 20 milyar liraya yükseltildiğini, bunun üçte birinin Milli Eğitim Bakanlığının engellilere yönelik çalışmaları için ayrıldığını vurguladı. Avcı, bütün dünyada sosyal transferlerin azaldığı dönemde, Türkiye'nin büyük bir başarıya imza attığını sözlerine ekledi.
Avcı, Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi Kapanış Konferansı'nda yaptığı konuşmada, engelli çocukların eğitim imkanlarını iyileştirmenin, özel eğitime ihtiyacı olan çocukları hiçbir ayrımcılığa uğramadan eğitime eriştirebilmenin ve toplumla bütünleşmelerini sağlanmanın bakanlıklarının öncelikli hedefleri arasında yer aldığını vurgulayarak, söz konusu projenin de özel eğitim hizmetlerini iyileştirmek amacıyla yapıldığını söyledi.
Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında geliştirilen ''Engellsiz Okul Modeli''nin amaçlarına paralel olduğuna işaret eden Avcı, bu modelin özel eğitime ihtiyaç duyan bireylerin eğitimsel ve kişisel gelişimlerini desteklediğini dile getirdi.
MEB olarak tüm okulların erişilebilir olmasını sağlamak için çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Avcı, şöyle konuştu:
''Eğitim müfredatımızın engelli çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde yapılandırılması ve bu alandaki öğretmen yeterliliklerinin geliştirilmesi önceliklerimiz arasındadır. Okullarımızda engelliler için rampaların, asansörlerin, tuvaletlerin ve diğer fiziki düzenlemelerin hızlı bir şekilde tamamlanması için de çalışıyoruz. Bütün çalışmalarımızdaki temel gayretimiz, okullarımızdaki herkesi kucaklayıcı olma özelliğini pekiştirmek ve bütün çocuklarımızın akranlarıyla birlikte aynı ortamlarda eğitime erişebilmelerini sağlayabilmektir.''
Toplumsal bilinci ve farkındalığı artıramadıkça tüm bu çalışmaların etkisiz kalacağını veya istendiği kadar etkili olmayacağını vurgulayan Avcı, ön yargılı bakış açısının, engelli çocukların eğitimininin önündeki en büyük engeli oluşturduğuna dikkati çekti.
MEB Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik de projede hedeflenenlerin başarıyla sonuçlandığını, proje çıktılarının ülke geneline yaygınlaştırılmasının amaca ulaşıldığını göstergesi olduğunu kaydetti.
MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mustafa Baloğlu, engelli öğrencilerin en iyi şartlarda eğitim alabilmesi amacıyla 2011'de başlatılan projenin finansmanının Türkiye ve AB tarafından sağlandığını bildirdi.
İran’la eğitim antlaşması
Avcı, toplantıdan ayrılırken bir gazetecinin ''İran ile yapılan eğitim anlaşmasına ilişkin olumsuz iddialar atıldı'' ifadeleri üzerine Türkiye'nin 50'yi aşkın ülkeyle eğitim kültür işbirliği anlaşması olduğunu, bunların Dışişleri Bakanlığının da onayı alınarak imzalandığını ifade etti. Avcı,
''İran ile imzalanan eğitim işbirliği anlaşmasının da diğer eğitim işbirliği anlaşmalarından hiçbir farkı yok. Zaten bu anlaşmalar standart hükümler içeriyor. Dolayısıyla İran, Irak, Lükssemburg, Fransa, İngiltere ile herkesle bizim genel ilkeler doğrultusunda eğitim işbirliği anlaşmalarımız vardır. İran ile imzalanan eğitim işbirliği anlaşmamız da bu çerçevede imzalanmış uluslararası anlaşmadır. Orada da Türkiye'yi rahatsız edecek, Türk milli eğitimini rahatsız edecek hiçbir hüküm yoktur.''
Son Güncelleme: Salı, 25 Haziran 2013 14:27
Gösterim: 2164
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, MEB’e kapatılması için çalışma yapılması talimatı verdiği dershaneler, yeni eğitim yılı fiyatlarıyla dudak uçuklattı.
Başbakan Erdoğan’ın “Dershaneler kapanacak ya da özel okul olacak” açıklamalarının ardından başlayan süreç devam ederken dershanelerin öğrencilerden aldığı ücretlerdeki artış özel okul ve üniversiteleri geçti.
Star Gazetesi’nin haberine göre, İstanbul’da dershane fiyatları 4 bin 500 TL’den 22 bin TL’ye kadar çıkıyor. Sınıf mevcudu birkaç kişiden oluşan ve üniversite kazanma garantisi veren yıllık 22 bin TL ücretli dershane ücretleri 16 bin 500 TL’den başlayan vakıf üniversitelerini solluyor.
4 yılda 88 bin TL ödeniyor
Böylece 4 yıllık lise öğrenimi boyunca LYS’ye hazırlanan bir öğrencinin dershaneye verdiği para 88 bin TL’yi buluyor. Özel eğitim veren dershane yöneticileri, “Biz öğrencinin en iyi şekilde sınava hazırlanacağı sınıflarda bu fiyatları uyguluyoruz. Sınavlar kaldığı sürece bu tür özel eğitim de talep edildikçe, bizim bu bölümlerimiz de mevcut olacak” diyor. Tüm Özel Eğitim Kurumları Başkanı Enver Yücel ise çözümün kolej dershanelerde olduğunu belirterek “Çözümü buldum ve yaptım. Dershane ile okulu bir araya getirdim. Uğur Hazırlık Anadolu Lisesi’nde hem lise diploması verilecek hem de üniversiteye giriş kesinleşecek dershane eğitimi var” diye konuştu.
Kaynak Star
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, MEB’e kapatılması için çalışma yapılması talimatı verdiği dershaneler, yeni eğitim yılı fiyatlarıyla dudak uçuklattı.
Başbakan Erdoğan’ın “Dershaneler kapanacak ya da özel okul olacak” açıklamalarının ardından başlayan süreç devam ederken dershanelerin öğrencilerden aldığı ücretlerdeki artış özel okul ve üniversiteleri geçti.
Star Gazetesi’nin haberine göre, İstanbul’da dershane fiyatları 4 bin 500 TL’den 22 bin TL’ye kadar çıkıyor. Sınıf mevcudu birkaç kişiden oluşan ve üniversite kazanma garantisi veren yıllık 22 bin TL ücretli dershane ücretleri 16 bin 500 TL’den başlayan vakıf üniversitelerini solluyor.
4 yılda 88 bin TL ödeniyor
Böylece 4 yıllık lise öğrenimi boyunca LYS’ye hazırlanan bir öğrencinin dershaneye verdiği para 88 bin TL’yi buluyor. Özel eğitim veren dershane yöneticileri, “Biz öğrencinin en iyi şekilde sınava hazırlanacağı sınıflarda bu fiyatları uyguluyoruz. Sınavlar kaldığı sürece bu tür özel eğitim de talep edildikçe, bizim bu bölümlerimiz de mevcut olacak” diyor. Tüm Özel Eğitim Kurumları Başkanı Enver Yücel ise çözümün kolej dershanelerde olduğunu belirterek “Çözümü buldum ve yaptım. Dershane ile okulu bir araya getirdim. Uğur Hazırlık Anadolu Lisesi’nde hem lise diploması verilecek hem de üniversiteye giriş kesinleşecek dershane eğitimi var” diye konuştu.
Kaynak Star
Son Güncelleme: Çarşamba, 26 Haziran 2013 09:42
Gösterim: 4173
Geçtiğimiz hafta sona eren üniversite sınavının ardından Vakıf üniversiteleri, başarılı öğrencileri kapma yarışına başladı. Verilen burslar 2 bin 500 liraya kadar çıkarken, burslara ek ayrıca yabancı dil eğitimi, konaklama gibi çeşitli fırsatlar sunuluyor.
Lisans Yerleştirme Sınavları’nın (LYS) sona ermesinin ardından tercih dönemi başlıyor. Üniversite adaylarını sınav kadar olmasa da zorlu bir tercih dönemi bekliyor. Devlet ve özel olmak üzere sayıları 170’e varan üniversiteler arasından adaylar bir seçim yapmak zorunda. Vakıf üniversiteleri de öğrencileri çekmek için şimdiden büyük bir yarış içine girdi.
Geçen hafta sonu başlayan ve dün sona eren Lisans Yerleştirme Sınavı'yla (LYS) birlikte vakıf üniversiteleri sağladıkları burs imkanlarıyla başarılı öğrencileri kapabilmek adına adeta yarışa girdi. Üniversitelerin sunduğu burslar aylık 200 lira-2 bin 500 lira arasında değişirken, burslara ek olarak çeşitli fırsatlar da sunuluyor. Bunlar arasında ücretsiz dizüstü bilgisayarın yanı sıra kira yardımı, yurt dışında dil kursu ve staj, ücretsiz yurtlarda barınma gibi pekçok fırsat sunuluyor. Yarışın içinde sadece vakıf üniversiteleri değil, devlet üniversiteleri de bulunuyor. Türkiye'nin en prestijli devlet üniversiteleri arasında yer alan Boğaziçi, ODTÜ ve İTÜ de öğrencileri kendilerine çekmek için cazip fırsatlar sunuyor.
Kitap, yurt, ulaşım da ücretsiz
Fatih: 2013 YGS-LYS' deki sıralamada ilk 100'e girip Fatih Üniversitesi'ni tercih edenlere 1.000, ilk 500'e girenlere 750, ilk 1.000'e girenlere 500, ilk 5 bine girenlere ise 250 lira aylık özel burs veriliyor. Özel bursun devamı için not ortalaması şartı aranırken, üniversite bünyesinde bölüm değiştiren öğrenciler burs haklarını kaybediyor.
Koç: Koç Üniversitesi'nde pek çok burs bulunuyor. Tam burslu olarak en üst sıralamalarda yerleştirilecek 30 öğrenciye verilen Semahat-Nusret Arsel ve Suna-İnan Kıraç Üstün Başarı Bursu'nda öğrencilere 10 ay süreyle ayda 600 lira burs desteği sağlanıyor. Burs, tek seferlik 2 bin liralık giriş başarı ödülünü de kapsıyor. Özel Başarı Bursu kazanan öğrencilere ise 10 ay boyunca 530 lira ödeme yapılıyor.
Sabancı: Sabancı bünyesinde tam bursluluk statüsünde 3 farklı burs bulunuyor. Sabancı Üniversitesi'nde giriş sıralamasına göre ilk 9'da olan öğrencilere verilen ‘Üstün Başarı Sakıp Sabancı Bursu'nda 2 kişilik odada yurt ücretinden muafiyet, her yıl 9 ay boyunca ayda 500 lira nakit ödeme bulunuyor.
İstanbul Aydın: Lisans programlarından birini ilk üç sırada tercih eden ilk 250 içerisindeki adaylara yurt dışında ücretsiz yüksek lisans ve doktora eğitiminin yanı sıra aylık 500 lira, 251 ile 500 arasındaki adaylara yurt dışında ücretsiz doktora eğitimi ve aylık 500 lira, 501 ile 1.000 arasındaki adaylara ise yurt dışında ücretsiz yüksek lisans eğitimine ek olarak 500 lira burs desteği sunuyor.
Bilkent: 8 ay boyunca aylık 520 lira katkı bursunun yanı sıra iki kişilik ranzalı odalarda ücretsiz yurt olanağı bulunuyor. Yurtta kalmayı tercih etmeyen Kapsamlı Burslu öğrencilerinin aylık katkı bursu ise 675 liraya yükseltiliyor.
Bahçeşehir: LYS puan türünde ilk 100'e girenler yemek ve kitap bursu ile aylık 1.000 lira nakit destek veya Washington DC'de veya Toronto'da hazırlık sınıfı okuma şansına sahip oluyor.
Beykent: LYS puan sıralamasında Türkiye genelinde ilk bine giren ve üniversitenin burslu ya da ücretli programlarını tercih ederek kesin kayıt yaptıran öğrencilere, her yıl 9 ay süreyle 800 TL burs veriliyor.
İzmir Ekonomi: İlgili puan türünde ek puanla derece yapanlar hariç yerleştirme puanlarına göre yapılan sıralamada Türkiye genelinde ilk 100 içinde yer alan öğrencilere bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin lira ve yılda 9 ay süresince aylık 1.200 lira, ilk 200 içinde yer alan öğrencilere bir defaya mahsus olmak üzere 4 bin lira ve yılda 9 ay süresince aylık 950 lira, ilk 500 içinde yer alan öğrencilere bir defaya mahsus olmak üzere 3 bin lira ve yılda 9 ay süresince aylık 700 lira, ilk bin içinde yer alan öğrencilere bir defaya mahsus olmak üzere 2 bin 500 lira ve yılda 9 ay süresince aylık 600 lira veriliyor.
Okan: Dil puan türü dışındaki puan türlerinde, ilk 1.000'den gelenlere akademik yılda 1.000 lira aylık ve yurt, dil puan türünde ilk 100' den gelenlere 1.000 lira aylık imkanı var.
Zirve: Tüm öğrencilere eğitimleri süresince kullanmak üzere ücretsiz dizüstü bilgisayar veriliyor. Burslar aylık 200 ila 2 bin 400 lira arasında.
Kaynak: Star gazetesi
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Geçtiğimiz hafta sona eren üniversite sınavının ardından Vakıf üniversiteleri, başarılı öğrencileri kapma yarışına başladı. Verilen burslar 2 bin 500 liraya kadar çıkarken, burslara ek ayrıca yabancı dil eğitimi, konaklama gibi çeşitli fırsatlar sunuluyor.
Lisans Yerleştirme Sınavları’nın (LYS) sona ermesinin ardından tercih dönemi başlıyor. Üniversite adaylarını sınav kadar olmasa da zorlu bir tercih dönemi bekliyor. Devlet ve özel olmak üzere sayıları 170’e varan üniversiteler arasından adaylar bir seçim yapmak zorunda. Vakıf üniversiteleri de öğrencileri çekmek için şimdiden büyük bir yarış içine girdi.
Geçen hafta sonu başlayan ve dün sona eren Lisans Yerleştirme Sınavı'yla (LYS) birlikte vakıf üniversiteleri sağladıkları burs imkanlarıyla başarılı öğrencileri kapabilmek adına adeta yarışa girdi. Üniversitelerin sunduğu burslar aylık 200 lira-2 bin 500 lira arasında değişirken, burslara ek olarak çeşitli fırsatlar da sunuluyor. Bunlar arasında ücretsiz dizüstü bilgisayarın yanı sıra kira yardımı, yurt dışında dil kursu ve staj, ücretsiz yurtlarda barınma gibi pekçok fırsat sunuluyor. Yarışın içinde sadece vakıf üniversiteleri değil, devlet üniversiteleri de bulunuyor. Türkiye'nin en prestijli devlet üniversiteleri arasında yer alan Boğaziçi, ODTÜ ve İTÜ de öğrencileri kendilerine çekmek için cazip fırsatlar sunuyor.
Kitap, yurt, ulaşım da ücretsiz
Fatih: 2013 YGS-LYS' deki sıralamada ilk 100'e girip Fatih Üniversitesi'ni tercih edenlere 1.000, ilk 500'e girenlere 750, ilk 1.000'e girenlere 500, ilk 5 bine girenlere ise 250 lira aylık özel burs veriliyor. Özel bursun devamı için not ortalaması şartı aranırken, üniversite bünyesinde bölüm değiştiren öğrenciler burs haklarını kaybediyor.
Koç: Koç Üniversitesi'nde pek çok burs bulunuyor. Tam burslu olarak en üst sıralamalarda yerleştirilecek 30 öğrenciye verilen Semahat-Nusret Arsel ve Suna-İnan Kıraç Üstün Başarı Bursu'nda öğrencilere 10 ay süreyle ayda 600 lira burs desteği sağlanıyor. Burs, tek seferlik 2 bin liralık giriş başarı ödülünü de kapsıyor. Özel Başarı Bursu kazanan öğrencilere ise 10 ay boyunca 530 lira ödeme yapılıyor.
Sabancı: Sabancı bünyesinde tam bursluluk statüsünde 3 farklı burs bulunuyor. Sabancı Üniversitesi'nde giriş sıralamasına göre ilk 9'da olan öğrencilere verilen ‘Üstün Başarı Sakıp Sabancı Bursu'nda 2 kişilik odada yurt ücretinden muafiyet, her yıl 9 ay boyunca ayda 500 lira nakit ödeme bulunuyor.
İstanbul Aydın: Lisans programlarından birini ilk üç sırada tercih eden ilk 250 içerisindeki adaylara yurt dışında ücretsiz yüksek lisans ve doktora eğitiminin yanı sıra aylık 500 lira, 251 ile 500 arasındaki adaylara yurt dışında ücretsiz doktora eğitimi ve aylık 500 lira, 501 ile 1.000 arasındaki adaylara ise yurt dışında ücretsiz yüksek lisans eğitimine ek olarak 500 lira burs desteği sunuyor.
Bilkent: 8 ay boyunca aylık 520 lira katkı bursunun yanı sıra iki kişilik ranzalı odalarda ücretsiz yurt olanağı bulunuyor. Yurtta kalmayı tercih etmeyen Kapsamlı Burslu öğrencilerinin aylık katkı bursu ise 675 liraya yükseltiliyor.
Bahçeşehir: LYS puan türünde ilk 100'e girenler yemek ve kitap bursu ile aylık 1.000 lira nakit destek veya Washington DC'de veya Toronto'da hazırlık sınıfı okuma şansına sahip oluyor.
Beykent: LYS puan sıralamasında Türkiye genelinde ilk bine giren ve üniversitenin burslu ya da ücretli programlarını tercih ederek kesin kayıt yaptıran öğrencilere, her yıl 9 ay süreyle 800 TL burs veriliyor.
İzmir Ekonomi: İlgili puan türünde ek puanla derece yapanlar hariç yerleştirme puanlarına göre yapılan sıralamada Türkiye genelinde ilk 100 içinde yer alan öğrencilere bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin lira ve yılda 9 ay süresince aylık 1.200 lira, ilk 200 içinde yer alan öğrencilere bir defaya mahsus olmak üzere 4 bin lira ve yılda 9 ay süresince aylık 950 lira, ilk 500 içinde yer alan öğrencilere bir defaya mahsus olmak üzere 3 bin lira ve yılda 9 ay süresince aylık 700 lira, ilk bin içinde yer alan öğrencilere bir defaya mahsus olmak üzere 2 bin 500 lira ve yılda 9 ay süresince aylık 600 lira veriliyor.
Okan: Dil puan türü dışındaki puan türlerinde, ilk 1.000'den gelenlere akademik yılda 1.000 lira aylık ve yurt, dil puan türünde ilk 100' den gelenlere 1.000 lira aylık imkanı var.
Zirve: Tüm öğrencilere eğitimleri süresince kullanmak üzere ücretsiz dizüstü bilgisayar veriliyor. Burslar aylık 200 ila 2 bin 400 lira arasında.
Kaynak: Star gazetesi
Son Güncelleme: Salı, 25 Haziran 2013 08:40
Gösterim: 2433