Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Şuurlu Öğretmenler Derneği Erzurum Şubesi, eğitim sisteminde sürekli sistem değişikliği olmaması gerektiğini belirtti. Dernek yaptığı yazılı açıklamada, tek bir sınavın öğrencilerde stres yoğunluğunu artırdığına dikkat çekti ve sınavların sadece bilgiyi ölçmemesi gerektiğini ifade etti
ÖĞDER’den yapılan açıklama şöyle
Milli Eğitim Bakanlığının SBS ile ilgili yeni çalışmalar yaptığını, yeni bir sistem hazırlığında olduğunu medyadan farklı haber kaynaklarından duyuyoruz. Bu konuda Derneğimizin çekincelerini ve önerilerini paylaşmak istiyoruz.
Sık sık sistem değişikliği olmamalı
Ülkemizde son 10 yıldır çok fazla sistem değişiyor. Artık veliler ve öğrenciler sürekli sistem değişikliği istemiyorlar. ABD ve Alman modelinin bir tür karışımı veya iskandinav ülkeleri gibi devletleri örnek alarak yapılan değişikliklerin hiçbirisi tutmadı. Her 2-3 yılda bir yeni bir çözüm önerisi diye ortaya konulan çalışmaların tamamı başarısız olmuştur. Eğitim de sınav sisteminin yamalı bir bohça gibi sürekli yamanmaya çalışılması belirsizliğe yol açmaktadır. Bu konuda bir kurul oluşturularak ve çalışmalar istişare ile yürütülerek ortak akılla çözülmelidir. Her bakan döneminde artık bir sınav değişikliği yaşamak istemiyoruz. En az 20-30 yıl uygulanacak yerli, milli ve halkımızın ihtiyaçlarına cevap verecek adil bir sınav olmalı. Dershaneciliği bitireceğiz diye yapılan çalışmalar da başka yanlışlara sebebiyet vermemelidir.
Şu bir gerçek ki, eğitim sektöründe mükemmeli bulmak oldukça zor. Bir sistemin artıları da oluyor eksileri de. Önemli olan iyi bir düşünceden ve araştırmadan sonra zararı en az olan sistemi bulmak ve onu kullanmak önemlidir. Bunu yaparken de her kesimden uzman eğitimcilerle bir araya gelmek. Yoksa her gelen hükümete ve bakana göre sistem değişecektir ki, en kötü sistem bile sürekli sistemin değişmesinden daha iyidir.
Tek sınav doğru değil
Tek sınav sisteminde kişinin geleceğinin bir sınavla belirlenmesi stres yoğunluğunu arttırmaktadır. Bu nedenle kişinin performansının ve bilgisinin tek sınav yerine birkaç sınavla ölçülmesi daha makuldür. MEB yine tek sınav sistemine geçti. Olması gereken en az iki sınavla bilginin ölçülmesidir. Ancak bu iki veya daha fazla sınavı senelere yaymak da iyi değil. Olması gereken bir sene içinde yapılacak birkaç sınavla başarıyı ölçmektir. Örneğin yarı dönemde ve sene sonunda yapılacak olan iki sınav daha makul olurdu. Bir sınavda heyecandan, hastalıktan, stresten düşük puan alabilen bir öğrenci diğer bir sınavda eksiğini telafi edebilmelidir. Bir öğrencinin okuldaki Matematik başarısının nasıl ki bir yazılı ile ölçülmesi yanlışsa tek sınavla liselerde öğrenci almak da yanlıştır.
Sınavlar genel olmalı
Bu kadar çok öğrencinin sınavlara girdiği bir ortamda bölgesel veya yerel sınavların adil olmayacağını, torpilin ve adam kayırmanın önünü açacağını düşünüyoruz.
Sınavlar sadece bilgiyi ölçmemeli
Sınavlarda yorum , mantık soruları da olmalı. Sadece bilgiye dayalı sorular ezberciliği beraberinde getiriyor. Oyun çağındaki çocukların hayatlarının sıralarda geçiyor olması, başarının sadece testle ölçülmesi onların kişilik gelişimine de etki ediyor. Üstelik hayatın merkezine bilgiye dayalı sınav alındığı için milli ve manevi değerler ile karakter eğitimi ve kişilik gelişimi askıya alınıyor. Çocukların gündeminden “iyi insan olmak” kavramı çıkarılmış ve yerine “test, deneme, etüt, ödev,a şıkkı” gibi kavramlar gelmiştir. Bizler çocuklardan iyi insan olması yerine sınavda başarılı insan olmasını beliyoruz. Sınavlar amaç değil araç olmalıdır. Bunlara velilerde dikkat etmelidir.
Meslek okulları çoğaltılsın
Mesleki eğitimde kalite artırılsın.Sayıları çoğaltılsın. Meslek lisesi mezunlarına kendi alanları ile ilgili üniversite seçerken sınavlarda ek Puan verilsin. Mühendislikler için liselerden altyapı hazırlanmalıdır. İl ve ilçelerde düşük Puanlı Anadolu lisesi açmak yerine Tarım,medya,iletişim,sanat,zanaat alanında Meslek Liseleri çoğaltılsın. Meslek liselerinde iş bulma imkanı olmayan bölümler kapatılsın. Bölgelerde istihdama yönelik bölümler açılsın.
Liselerde ortak sınavları il MEM'ler yapsın
Liselerde uygulanan ortak sınavları İl MEB'ler organize etsin. İl zümrelerinden oluşacak bir komisyon ortak sorular hazırlasın. Öğrencilerin bu sınavları tatil olmadan 2 hafta önce yapılsın. Öğrenciler farklı okullarda bu ortak sınavlara girsin. Sınavlarda sadece test değil açık uçlu sorularda sorulsun. Sınav sonuçlarını sınav yapılan okullardaki öğretmenler okusun ve sisteme girsinler.
ABDULLAH İKİNCİ - ÖĞDER ERZURUM ŞUBE BAŞKANI
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Şuurlu Öğretmenler Derneği Erzurum Şubesi, eğitim sisteminde sürekli sistem değişikliği olmaması gerektiğini belirtti. Dernek yaptığı yazılı açıklamada, tek bir sınavın öğrencilerde stres yoğunluğunu artırdığına dikkat çekti ve sınavların sadece bilgiyi ölçmemesi gerektiğini ifade etti
ÖĞDER’den yapılan açıklama şöyle
Milli Eğitim Bakanlığının SBS ile ilgili yeni çalışmalar yaptığını, yeni bir sistem hazırlığında olduğunu medyadan farklı haber kaynaklarından duyuyoruz. Bu konuda Derneğimizin çekincelerini ve önerilerini paylaşmak istiyoruz.
Sık sık sistem değişikliği olmamalı
Ülkemizde son 10 yıldır çok fazla sistem değişiyor. Artık veliler ve öğrenciler sürekli sistem değişikliği istemiyorlar. ABD ve Alman modelinin bir tür karışımı veya iskandinav ülkeleri gibi devletleri örnek alarak yapılan değişikliklerin hiçbirisi tutmadı. Her 2-3 yılda bir yeni bir çözüm önerisi diye ortaya konulan çalışmaların tamamı başarısız olmuştur. Eğitim de sınav sisteminin yamalı bir bohça gibi sürekli yamanmaya çalışılması belirsizliğe yol açmaktadır. Bu konuda bir kurul oluşturularak ve çalışmalar istişare ile yürütülerek ortak akılla çözülmelidir. Her bakan döneminde artık bir sınav değişikliği yaşamak istemiyoruz. En az 20-30 yıl uygulanacak yerli, milli ve halkımızın ihtiyaçlarına cevap verecek adil bir sınav olmalı. Dershaneciliği bitireceğiz diye yapılan çalışmalar da başka yanlışlara sebebiyet vermemelidir.
Şu bir gerçek ki, eğitim sektöründe mükemmeli bulmak oldukça zor. Bir sistemin artıları da oluyor eksileri de. Önemli olan iyi bir düşünceden ve araştırmadan sonra zararı en az olan sistemi bulmak ve onu kullanmak önemlidir. Bunu yaparken de her kesimden uzman eğitimcilerle bir araya gelmek. Yoksa her gelen hükümete ve bakana göre sistem değişecektir ki, en kötü sistem bile sürekli sistemin değişmesinden daha iyidir.
Tek sınav doğru değil
Tek sınav sisteminde kişinin geleceğinin bir sınavla belirlenmesi stres yoğunluğunu arttırmaktadır. Bu nedenle kişinin performansının ve bilgisinin tek sınav yerine birkaç sınavla ölçülmesi daha makuldür. MEB yine tek sınav sistemine geçti. Olması gereken en az iki sınavla bilginin ölçülmesidir. Ancak bu iki veya daha fazla sınavı senelere yaymak da iyi değil. Olması gereken bir sene içinde yapılacak birkaç sınavla başarıyı ölçmektir. Örneğin yarı dönemde ve sene sonunda yapılacak olan iki sınav daha makul olurdu. Bir sınavda heyecandan, hastalıktan, stresten düşük puan alabilen bir öğrenci diğer bir sınavda eksiğini telafi edebilmelidir. Bir öğrencinin okuldaki Matematik başarısının nasıl ki bir yazılı ile ölçülmesi yanlışsa tek sınavla liselerde öğrenci almak da yanlıştır.
Sınavlar genel olmalı
Bu kadar çok öğrencinin sınavlara girdiği bir ortamda bölgesel veya yerel sınavların adil olmayacağını, torpilin ve adam kayırmanın önünü açacağını düşünüyoruz.
Sınavlar sadece bilgiyi ölçmemeli
Sınavlarda yorum , mantık soruları da olmalı. Sadece bilgiye dayalı sorular ezberciliği beraberinde getiriyor. Oyun çağındaki çocukların hayatlarının sıralarda geçiyor olması, başarının sadece testle ölçülmesi onların kişilik gelişimine de etki ediyor. Üstelik hayatın merkezine bilgiye dayalı sınav alındığı için milli ve manevi değerler ile karakter eğitimi ve kişilik gelişimi askıya alınıyor. Çocukların gündeminden “iyi insan olmak” kavramı çıkarılmış ve yerine “test, deneme, etüt, ödev,a şıkkı” gibi kavramlar gelmiştir. Bizler çocuklardan iyi insan olması yerine sınavda başarılı insan olmasını beliyoruz. Sınavlar amaç değil araç olmalıdır. Bunlara velilerde dikkat etmelidir.
Meslek okulları çoğaltılsın
Mesleki eğitimde kalite artırılsın.Sayıları çoğaltılsın. Meslek lisesi mezunlarına kendi alanları ile ilgili üniversite seçerken sınavlarda ek Puan verilsin. Mühendislikler için liselerden altyapı hazırlanmalıdır. İl ve ilçelerde düşük Puanlı Anadolu lisesi açmak yerine Tarım,medya,iletişim,sanat,zanaat alanında Meslek Liseleri çoğaltılsın. Meslek liselerinde iş bulma imkanı olmayan bölümler kapatılsın. Bölgelerde istihdama yönelik bölümler açılsın.
Liselerde ortak sınavları il MEM'ler yapsın
Liselerde uygulanan ortak sınavları İl MEB'ler organize etsin. İl zümrelerinden oluşacak bir komisyon ortak sorular hazırlasın. Öğrencilerin bu sınavları tatil olmadan 2 hafta önce yapılsın. Öğrenciler farklı okullarda bu ortak sınavlara girsin. Sınavlarda sadece test değil açık uçlu sorularda sorulsun. Sınav sonuçlarını sınav yapılan okullardaki öğretmenler okusun ve sisteme girsinler.
ABDULLAH İKİNCİ - ÖĞDER ERZURUM ŞUBE BAŞKANI
Son Güncelleme: Pazartesi, 08 Nisan 2013 08:51
Gösterim: 1677
23 Nisan'da okullar tatil edilecek mi? Törenler nasıl kutlanacak?
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarında bu yıl değişikliğe gidiliyor. Yeni yönetmeliğe göre, 23 Nisan törenlerinde stadyum kutlaması yapılmayacak ve devlet büyüklerinin koltuklarına çocukların oturtulması uygulaması da kaldırılıyor.
23 Nisan çocuk bayramlarında geleneksel hale gelen Cumhurbaşkanı, Başbakan gibi devlet koltuklarına çocukların oturtulması uygulaması bu yıldan itibaren kaldırıldı.
Geçen yıl 5 Mayıs’ta yürürlüğe giren milli bayram kutlama yönetmeliği, bu yıl ilk kez 23 Nisan’da uygulanacak. Yeni yönetmeliğe göre 23 Nisan’da stadyum kutlaması da yapılmayacak. Her yıl Başkent’te 19 Mayıs Stadyumu’nda binlerce öğrencinin katıldığı gösteriler bu yıl yapılmayacak. Bu yıl Ankara Valiliği, gündüz Ankara Arena Kapalı Spor Salonu’nda ve Gençlik Parkı’nda tüm vatandaşların katılacağı bir gösteri ve şenlik hazırlığı yapıyor. Yeni yönetmelikle, Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve devlet protokolünün katıldığı 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı resmi töreni de tarihe karıştı. Her 19 Mayıs’ta sergilenen Samsun’dan getirilen bayrak ve toprağın teslimi gibi uygulamalar da yapılmayacak.
23 Nisan'da okullar tatil edilecek mi?
23 Nisan bu yıl Salı gününe denk geliyor. Bu nedenle okulların bir gün süreyle tatil edilmesi bekleniyor. Bakanlıktan henüz resmi bir açıklama gelmedi.
(kaynak Milliyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
23 Nisan'da okullar tatil edilecek mi? Törenler nasıl kutlanacak?
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarında bu yıl değişikliğe gidiliyor. Yeni yönetmeliğe göre, 23 Nisan törenlerinde stadyum kutlaması yapılmayacak ve devlet büyüklerinin koltuklarına çocukların oturtulması uygulaması da kaldırılıyor.
23 Nisan çocuk bayramlarında geleneksel hale gelen Cumhurbaşkanı, Başbakan gibi devlet koltuklarına çocukların oturtulması uygulaması bu yıldan itibaren kaldırıldı.
Geçen yıl 5 Mayıs’ta yürürlüğe giren milli bayram kutlama yönetmeliği, bu yıl ilk kez 23 Nisan’da uygulanacak. Yeni yönetmeliğe göre 23 Nisan’da stadyum kutlaması da yapılmayacak. Her yıl Başkent’te 19 Mayıs Stadyumu’nda binlerce öğrencinin katıldığı gösteriler bu yıl yapılmayacak. Bu yıl Ankara Valiliği, gündüz Ankara Arena Kapalı Spor Salonu’nda ve Gençlik Parkı’nda tüm vatandaşların katılacağı bir gösteri ve şenlik hazırlığı yapıyor. Yeni yönetmelikle, Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve devlet protokolünün katıldığı 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı resmi töreni de tarihe karıştı. Her 19 Mayıs’ta sergilenen Samsun’dan getirilen bayrak ve toprağın teslimi gibi uygulamalar da yapılmayacak.
23 Nisan'da okullar tatil edilecek mi?
23 Nisan bu yıl Salı gününe denk geliyor. Bu nedenle okulların bir gün süreyle tatil edilmesi bekleniyor. Bakanlıktan henüz resmi bir açıklama gelmedi.
(kaynak Milliyet)
Son Güncelleme: Pazar, 07 Nisan 2013 12:29
Gösterim: 4502
Kim Milyoner Olmak İster’de bugüne kadar pek rastlanmayan bir olay yaşandı. Yarışmaya katılan Melis Semerci, 5. soruyu bilemeyince bir anda ağzından “h…r” küfrü çıktı
ATV'de yayınlanan "Kim Milyoner Olmak İster" yarışmasında küfür şoku yaşandı. Kenan Işık'ın sunduğu yarışmada 4. Soruya kadar başarılı performans gösteren Melis Semerci, 5. soruda elenince ağzından çıkan kelimelere hakim olamadı. Semerci "h....r" diyerek şaşkınlığını gizleyemedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kim Milyoner Olmak İster’de bugüne kadar pek rastlanmayan bir olay yaşandı. Yarışmaya katılan Melis Semerci, 5. soruyu bilemeyince bir anda ağzından “h…r” küfrü çıktı
ATV'de yayınlanan "Kim Milyoner Olmak İster" yarışmasında küfür şoku yaşandı. Kenan Işık'ın sunduğu yarışmada 4. Soruya kadar başarılı performans gösteren Melis Semerci, 5. soruda elenince ağzından çıkan kelimelere hakim olamadı. Semerci "h....r" diyerek şaşkınlığını gizleyemedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 08 Nisan 2013 14:39
Gösterim: 2261
MEB tarafından okullara geçen yıldan itibaren 43 Z-kütüphane kuruldu. Yeni nesil kütüphaneler olarak nitelenen Z-kütüphanelerin tasarımlarında, ''Da Vinci Dönergeci''nden, Piri Reis'in 500 yıllık haritasına, İslam bilim adamlarının mekanik çalışmalarından, İstanbul Boğazı siluetine kadar farklı görseller kullanıldı
Okuma kültürünün geliştirilmesi için bilgisayardan elektronik eğitim materyallerine, internetten zeka oyunlarına kadar çocukların ilgisini çekebilecek birçok materyalin bulunduğu zenginleştirilmiş kütüphanelerin (Z-kütüphane) sayısı hızla artıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okul kütüphanelerini ''kitap koleksiyonu'' olmaktan çıkarmak amacıyla zevkli, eğlendirici, estetik ve çocukların hayal dünyalarını harekete geçirici malzemelerle desteklenmiş yenilikçi Z-kütüphane modelleri tasarladı.
Diğer ülkelerdeki okul kütüphaneleri örnek alınarak ilkokul ve ortaokullar için 3, liseler için 2 farklı tasarım geliştirildi.
Projenin hayata geçirildiği 2012 yılından itibaren, İstanbul, Ankara, Denizli, Kastamonu, Şanlıurfa, Konya, Rize, Niğde, Kütahya, Muğla ve Afyonkarahisar'da bu tasarımların kullanıldığı 43 Z-kütüphane kuruldu.
Kütüphane tasarımlarında, ''Da Vinci'nin Şifresi'' kitabında yer alan ''Da Vinci Dönergeci''nden, Piri Reis'in 500 yıllık haritasına, İslam bilim adamlarının mekanik çalışmalarından, İstanbul Boğazı silüetine, İbni Sina'nın göze ilişkin tıbbi çizimlerinden, su kaldırma pompa düzeneğine kadar farklı görseller tercih edildi.
Canlı renkler, farklı raf modelli kitaplıklar, öğrencilerin yaş gruplarına göre ayarlandı. Klasik kütüphanelerdeki duvara dayalı rafların yerine ortada toplanmış, oval raflar kullanıldı.
Bilgisayarların, basılı, sesli ve elektronik kitapların bulunduğu Z-kütüphanelerde duvarlara, öğrencilerin çalışmalarını sergileyebileceği özel dizayn edilmiş malzemelerden yapılmış ahşap ve kumaş paneller yerleştirildi. Güncel çocuk edebiyatı kitapları, satranç, oyuncaklar, öğrenme ve zeka oyunları, CD, DVD ve bilgisayar oyunlarıyla filmlere ulaşılabilen kütüphanelerde, ziyaretçilerin konforu için yer minderleri, koltuk, kanepe gibi rahat oturma yerleri oluşturuldu.
"Yeni nesil kütüphane" olarak nitelenen Z-kütüphanelerde duvarlara, içerideki estetiği göstermesi amacıyla cam bölmeler yerleştirildi.
Çocuklar, ders dışında da gelip oyun oynayabiliyor
Pedagogların görüşleri doğrultusunda tasarlanan Z-kütüphaneler, öğrencilerin rahat ulaşabilmesi için okulların giriş katlarına yapıldı. Aynı zamanda çok amaçlı salonlar haline getirilerek gerektiğinde bir dersi işleme amaçlı kullanılabilinen kütüphanelerde, Türkçe dersinin yanı sıra "okuma becerileri", "yazarlık ve yazma becerileri" dersiyle "zeka oyunları" dersleri de işlenebiliyor.
Hafta içi saat 20.00'ye kadar açık olan kütüphaneler, hafta sonları da hizmet veriyor. Çocuklar dersin dışında isterlerse buralarda oyun oynayabiliyor. Kütüphanelerde, okuma saatleri, film izleme seansları, sesli masal okuma gibi çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
Yeni nesil kütüphanelerde, vatandaşların ihtiyaçlarına cevap verecek kurs, seminer ve eğitim çalışmalarıyla yazar ve şairlerle buluşma günleri tertip edilebiliyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
MEB tarafından okullara geçen yıldan itibaren 43 Z-kütüphane kuruldu. Yeni nesil kütüphaneler olarak nitelenen Z-kütüphanelerin tasarımlarında, ''Da Vinci Dönergeci''nden, Piri Reis'in 500 yıllık haritasına, İslam bilim adamlarının mekanik çalışmalarından, İstanbul Boğazı siluetine kadar farklı görseller kullanıldı
Okuma kültürünün geliştirilmesi için bilgisayardan elektronik eğitim materyallerine, internetten zeka oyunlarına kadar çocukların ilgisini çekebilecek birçok materyalin bulunduğu zenginleştirilmiş kütüphanelerin (Z-kütüphane) sayısı hızla artıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okul kütüphanelerini ''kitap koleksiyonu'' olmaktan çıkarmak amacıyla zevkli, eğlendirici, estetik ve çocukların hayal dünyalarını harekete geçirici malzemelerle desteklenmiş yenilikçi Z-kütüphane modelleri tasarladı.
Diğer ülkelerdeki okul kütüphaneleri örnek alınarak ilkokul ve ortaokullar için 3, liseler için 2 farklı tasarım geliştirildi.
Projenin hayata geçirildiği 2012 yılından itibaren, İstanbul, Ankara, Denizli, Kastamonu, Şanlıurfa, Konya, Rize, Niğde, Kütahya, Muğla ve Afyonkarahisar'da bu tasarımların kullanıldığı 43 Z-kütüphane kuruldu.
Kütüphane tasarımlarında, ''Da Vinci'nin Şifresi'' kitabında yer alan ''Da Vinci Dönergeci''nden, Piri Reis'in 500 yıllık haritasına, İslam bilim adamlarının mekanik çalışmalarından, İstanbul Boğazı silüetine, İbni Sina'nın göze ilişkin tıbbi çizimlerinden, su kaldırma pompa düzeneğine kadar farklı görseller tercih edildi.
Canlı renkler, farklı raf modelli kitaplıklar, öğrencilerin yaş gruplarına göre ayarlandı. Klasik kütüphanelerdeki duvara dayalı rafların yerine ortada toplanmış, oval raflar kullanıldı.
Bilgisayarların, basılı, sesli ve elektronik kitapların bulunduğu Z-kütüphanelerde duvarlara, öğrencilerin çalışmalarını sergileyebileceği özel dizayn edilmiş malzemelerden yapılmış ahşap ve kumaş paneller yerleştirildi. Güncel çocuk edebiyatı kitapları, satranç, oyuncaklar, öğrenme ve zeka oyunları, CD, DVD ve bilgisayar oyunlarıyla filmlere ulaşılabilen kütüphanelerde, ziyaretçilerin konforu için yer minderleri, koltuk, kanepe gibi rahat oturma yerleri oluşturuldu.
"Yeni nesil kütüphane" olarak nitelenen Z-kütüphanelerde duvarlara, içerideki estetiği göstermesi amacıyla cam bölmeler yerleştirildi.
Çocuklar, ders dışında da gelip oyun oynayabiliyor
Pedagogların görüşleri doğrultusunda tasarlanan Z-kütüphaneler, öğrencilerin rahat ulaşabilmesi için okulların giriş katlarına yapıldı. Aynı zamanda çok amaçlı salonlar haline getirilerek gerektiğinde bir dersi işleme amaçlı kullanılabilinen kütüphanelerde, Türkçe dersinin yanı sıra "okuma becerileri", "yazarlık ve yazma becerileri" dersiyle "zeka oyunları" dersleri de işlenebiliyor.
Hafta içi saat 20.00'ye kadar açık olan kütüphaneler, hafta sonları da hizmet veriyor. Çocuklar dersin dışında isterlerse buralarda oyun oynayabiliyor. Kütüphanelerde, okuma saatleri, film izleme seansları, sesli masal okuma gibi çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
Yeni nesil kütüphanelerde, vatandaşların ihtiyaçlarına cevap verecek kurs, seminer ve eğitim çalışmalarıyla yazar ve şairlerle buluşma günleri tertip edilebiliyor.
Son Güncelleme: Pazartesi, 08 Nisan 2013 09:27
Gösterim: 2490
Milli Eğitim Bakanlığı ders müfredatına bilinçli internet ve teknolojiyi doğru kullanma yöntemleriyle ilgili dersler konmalı, çocuklar ve gençler dijital vatandaşlığı, dijital vatandaş olmanın kurallarını ilkokullardan başlamak üzere verilecek dijital vatandaşlık eğitimi ile almalıdır. Çocukları ve gençleri internetin olumsuz etkilerinden korumak için de özel arama motoru ve internet RTÜK'ü kurulsun.
AK Parti Kadın Kolları Başkanlığının düzenlediği, "İnternet Kullanımının Toplum Üzerindeki Psikolojik ve Sosyal Etkileri Çalıştayı''nda uzmanların gündeme getirdiği öneriler, sonuç raporunda bir araya getirildi.
AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı tarafından geçen ay, ilgili kurumların yöneticileri, akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlediği çalıştayda, katılımcıların gündeme getirdiği öneriler sonuç raporunda bir araya getirildi.
TBMM Başkanlığı başta olmak üzere ilgili kurumlarla da paylaşılan raporda, gençler ve çocukların günlük hayatına giren internetin zararlarının asgari düzeye indirilmesi için alınabilecek yasal ve teknik tedbirler sıralandı.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) son verilerine göre, Türkiye'de vatandaşların yaklaşık yüzde 45'inin interneti gündelik hayatında kullandığına vurgu yapılan raporda, "İnternetin muazzam bir icat olduğunu kabul etmemek mümkün değildir ancak her gülün bir dikeni olduğu gibi internetin de pek çok dikkat edilmesi gereken yönleri vardır" ifadeleri yer aldı.
"Ödevler bile internetten"
Raporda, internet kullanımının, "sanal hayat içinde gerçeklikten uzaklaşma" sorununu gündeme getirdiği kaydedilirken, "Birçok şeye internetten anında erişmek mümkün hale gelmiştir. Bundan dolayı insanların bekleme ve sabretme gibi önemli özellikleri yıpranmaktadır. Ayrıca bu durum insanları kolaycılığa sevk etmekte, öğrenmeleri gereken konuları nasılsa internette kolayca bulacakları düşüncesiyle öğrenmemelerine yol açmaktadır. Çocuklar ve gençler ödevlerini yaparken bile çok uğraşmadan ve çaba sarf etmeden cevapları internetten bulabilmektedir" ifadelerine yer verildi.
Ebeveynlerin çocuklara, gerçek hayatta tanımadıkları yabancılarla konuşmamalarının tavsiye etmelerine rağmen çocukların internette kiminle neyi paylaşacağının bilinmediğine ve denetlenemediğine değinilen raporda, ''Çocuklar, sosyal paylaşım sitelerinde kimlik kargaşası yaşayabilmektedir. Gerçek hayatta farklı, sosyal paylaşım sitelerinde farklı davranabilmektedirler. Sanal ortamlarda kendilerini farklı yansıtabilmekte ve istedikleri kimliğe bürünebilmektedirler" ifadeleri yer aldı.
Raporda yer alan bazı tespit ve öneriler şöyle :
-40 yaş üstü bireyler internet kullanımı konusunda gençlere göre daha az bilgilidir. Gençler interneti daha yaygın kullanmaktadır. Dijital okuryazarlık ebeveynler arasında düşüktür. Anneler ve babalar bu konuda çocukları kadar bilgili değiller.
-Teknoloji ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla 'dijital dil' kavramı ortaya çıkmıştır. Dijital dili ailelerin bilmiyor olmasından ve hemen hemen her gün yeni şeyler ortaya çıkmaya başladığından kuşak çatışmasının süresi 1-2 yıla düşmüş durumdadır.
-Birçok şeye internetten anında erişmek mümkün hale gelmiştir. Bundan dolayı insanların bekleme ve sabretme gibi önemli özellikleri yıpranmaktadır. Ayrıca bu durum insanları kolaycılığa sevk etmekte. Öğrenmemelerine yol açmaktadır.
-Gençler interneti bilgiye ulaşma aracı olarak kullanmanın ötesinde daha çok sosyal amaçlar için kullanmaktadır.
-Çocukların ve gençlerin güvenli internet kullanmasını desteklemek amacıyla çocuklara özel arama motoru geliştirilmelidir.
-Uzun saatler internet kullanımı hareketsizliğe ve bunun sonucu olarak da obeziteye yol açmakta ve kemik gelişimine zarar vermektedir.
-Milli Eğitim Bakanlığı ders müfredatına bilinçli internet ve teknolojiyi doğru kullanma yöntemleriyle ilgili dersler konmalıdır. Bu alanda irade eğitimi de verilmelidir. İnternetin yanlış kullanılmaması konusunda kişilerin iradelerine nasıl hakim olacakları öğretilmelidir.
-Çocuklar ve gençler dijital vatandaşlığı, dijital vatandaş olmanın kurallarını ilkokullardan başlamak üzere verilecek dijital vatandaşlık eğitimi ile almalıdır.
-İnternet ortamındaki yayınların değerlendirilmesi ve toplumun her kesimi açısından internet ortamının daha güvenli hale getirilmesi için RTÜK benzeri bağımsız bir yapıya sahip, bağımsız bütçeli bir kurum oluşturulması düşünülebilir.
-Anne ve babalar teknolojiyi kullanmayı öğrenmeli ve çocuklarını internetin zararlarından korumak için filtreler konusunda bilinçlendirilmelidir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı ders müfredatına bilinçli internet ve teknolojiyi doğru kullanma yöntemleriyle ilgili dersler konmalı, çocuklar ve gençler dijital vatandaşlığı, dijital vatandaş olmanın kurallarını ilkokullardan başlamak üzere verilecek dijital vatandaşlık eğitimi ile almalıdır. Çocukları ve gençleri internetin olumsuz etkilerinden korumak için de özel arama motoru ve internet RTÜK'ü kurulsun.
AK Parti Kadın Kolları Başkanlığının düzenlediği, "İnternet Kullanımının Toplum Üzerindeki Psikolojik ve Sosyal Etkileri Çalıştayı''nda uzmanların gündeme getirdiği öneriler, sonuç raporunda bir araya getirildi.
AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı tarafından geçen ay, ilgili kurumların yöneticileri, akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlediği çalıştayda, katılımcıların gündeme getirdiği öneriler sonuç raporunda bir araya getirildi.
TBMM Başkanlığı başta olmak üzere ilgili kurumlarla da paylaşılan raporda, gençler ve çocukların günlük hayatına giren internetin zararlarının asgari düzeye indirilmesi için alınabilecek yasal ve teknik tedbirler sıralandı.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) son verilerine göre, Türkiye'de vatandaşların yaklaşık yüzde 45'inin interneti gündelik hayatında kullandığına vurgu yapılan raporda, "İnternetin muazzam bir icat olduğunu kabul etmemek mümkün değildir ancak her gülün bir dikeni olduğu gibi internetin de pek çok dikkat edilmesi gereken yönleri vardır" ifadeleri yer aldı.
"Ödevler bile internetten"
Raporda, internet kullanımının, "sanal hayat içinde gerçeklikten uzaklaşma" sorununu gündeme getirdiği kaydedilirken, "Birçok şeye internetten anında erişmek mümkün hale gelmiştir. Bundan dolayı insanların bekleme ve sabretme gibi önemli özellikleri yıpranmaktadır. Ayrıca bu durum insanları kolaycılığa sevk etmekte, öğrenmeleri gereken konuları nasılsa internette kolayca bulacakları düşüncesiyle öğrenmemelerine yol açmaktadır. Çocuklar ve gençler ödevlerini yaparken bile çok uğraşmadan ve çaba sarf etmeden cevapları internetten bulabilmektedir" ifadelerine yer verildi.
Ebeveynlerin çocuklara, gerçek hayatta tanımadıkları yabancılarla konuşmamalarının tavsiye etmelerine rağmen çocukların internette kiminle neyi paylaşacağının bilinmediğine ve denetlenemediğine değinilen raporda, ''Çocuklar, sosyal paylaşım sitelerinde kimlik kargaşası yaşayabilmektedir. Gerçek hayatta farklı, sosyal paylaşım sitelerinde farklı davranabilmektedirler. Sanal ortamlarda kendilerini farklı yansıtabilmekte ve istedikleri kimliğe bürünebilmektedirler" ifadeleri yer aldı.
Raporda yer alan bazı tespit ve öneriler şöyle :
-40 yaş üstü bireyler internet kullanımı konusunda gençlere göre daha az bilgilidir. Gençler interneti daha yaygın kullanmaktadır. Dijital okuryazarlık ebeveynler arasında düşüktür. Anneler ve babalar bu konuda çocukları kadar bilgili değiller.
-Teknoloji ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla 'dijital dil' kavramı ortaya çıkmıştır. Dijital dili ailelerin bilmiyor olmasından ve hemen hemen her gün yeni şeyler ortaya çıkmaya başladığından kuşak çatışmasının süresi 1-2 yıla düşmüş durumdadır.
-Birçok şeye internetten anında erişmek mümkün hale gelmiştir. Bundan dolayı insanların bekleme ve sabretme gibi önemli özellikleri yıpranmaktadır. Ayrıca bu durum insanları kolaycılığa sevk etmekte. Öğrenmemelerine yol açmaktadır.
-Gençler interneti bilgiye ulaşma aracı olarak kullanmanın ötesinde daha çok sosyal amaçlar için kullanmaktadır.
-Çocukların ve gençlerin güvenli internet kullanmasını desteklemek amacıyla çocuklara özel arama motoru geliştirilmelidir.
-Uzun saatler internet kullanımı hareketsizliğe ve bunun sonucu olarak da obeziteye yol açmakta ve kemik gelişimine zarar vermektedir.
-Milli Eğitim Bakanlığı ders müfredatına bilinçli internet ve teknolojiyi doğru kullanma yöntemleriyle ilgili dersler konmalıdır. Bu alanda irade eğitimi de verilmelidir. İnternetin yanlış kullanılmaması konusunda kişilerin iradelerine nasıl hakim olacakları öğretilmelidir.
-Çocuklar ve gençler dijital vatandaşlığı, dijital vatandaş olmanın kurallarını ilkokullardan başlamak üzere verilecek dijital vatandaşlık eğitimi ile almalıdır.
-İnternet ortamındaki yayınların değerlendirilmesi ve toplumun her kesimi açısından internet ortamının daha güvenli hale getirilmesi için RTÜK benzeri bağımsız bir yapıya sahip, bağımsız bütçeli bir kurum oluşturulması düşünülebilir.
-Anne ve babalar teknolojiyi kullanmayı öğrenmeli ve çocuklarını internetin zararlarından korumak için filtreler konusunda bilinçlendirilmelidir.
Son Güncelleme: Cumartesi, 06 Nisan 2013 13:46
Gösterim: 2433