Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 2003 yılında Ataşehir’de kiraladığı binada faaliyete geçen Fenerbahçe Koleji’nin "İmam Hatip Lisesi"ne dönüştürülmesi için düğmeye basıldığı öğrenildi. F.Bahçe camiası ayaklanırken, Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü Halil Asılsoy, olayı doğruladı ancak oraya İmam Hatip Lisesi yapılacağı iddialarını yalanladı...

fenerbahce_kolejiBinayı 10 yıllığına kiralayan ve sözleşmeyi önümüzdeki seneden itibaren 10 yıl daha uzatmak isteyen Fenerbahçe yönetimine Milli Eğitim Bakanlığı "Hayır" dedi.

Sarı lacivertli kulübün eğitimden sorumlu yöneticisi Turan Şahin, konuyla ilgili olarak hurriyet.com.tr’ye şu açıklamayı yaptı; 

Açıklama için tıklayın

> Fenerbahçe Koleji, ‘imam hatip’e dönüştürülüyor

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 2003 yılında Ataşehir’de kiraladığı binada faaliyete geçen Fenerbahçe Koleji’nin "İmam Hatip Lisesi"ne dönüştürülmesi için düğmeye basıldığı öğrenildi. F.Bahçe camiası ayaklanırken, Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü Halil Asılsoy, olayı doğruladı ancak oraya İmam Hatip Lisesi yapılacağı iddialarını yalanladı...

fenerbahce_kolejiBinayı 10 yıllığına kiralayan ve sözleşmeyi önümüzdeki seneden itibaren 10 yıl daha uzatmak isteyen Fenerbahçe yönetimine Milli Eğitim Bakanlığı "Hayır" dedi.

Sarı lacivertli kulübün eğitimden sorumlu yöneticisi Turan Şahin, konuyla ilgili olarak hurriyet.com.tr’ye şu açıklamayı yaptı; 

Açıklama için tıklayın

Son Güncelleme: Cuma, 30 Kasım 2012 13:19

Gösterim: 3521

Milli Eğitim Bakanlığı’nın gelecek sene uygulamaya koyacağı okullarda kıyafeti serbest hala getiren düzenlemeyle okullarda önlük ve forma devri sona erecek. Peki tarihsel bir geçmişe dayanan siyah önlük ve beyaz yakanın kökeni nereye uzanıyor. İşte okul formalarının tarihsel serüveni…

Siyah önlük üzerinde bembeyaz kolalı yakaların yerini önce mavi önlükler aldı, ardından formalar... Alınan serbest kıyafet kararıyla önlük artık fotoğraflarda kalan bir anı olacak.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, ilk olarak Orta Çağ Avrupa'sında Cizvit papazlarının açtığı okullardaki öğrencilerin diğer öğrencilerden ilk bakışta ayrılması için bulduğu çözüm olan ''siyah önlük ve beyaz yaka'' serüveni, yüzyıllar sonra Cumhuriyet döneminde Türkiye'ye geldi.

İsmet İnönü'nün Başbakan olduğu 1930'lardaki tek parti döneminde ''zengin ve fakir öğrenciler arasındaki farkın ortaya çıkmaması'' için siyah önlük kullanıldı. Dünyada yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle, öğrencilerin kıyafetleri en basit ve ucuz kumaş olan krizetten siyah önlük, beyaz yaka, siyah ayakkabı oldu. Yoksulluğu örten bu kıyafet 1990'lı yıllara kadar kullanıldı.

Okullarda siyah önlük zorunluluğuna 1989-1990 eğitim-öğretim yılında, yayımlanan genelgeyle son verildi. Dönemin Milli Eğitim Bakanı merhum Avni Akyol, yayımladığı genelgede, bakanlığa yazılı ve şifahi başvurular yapıldığını, ''Yurdun çeşitli yerlerinde okul yöneticileri, öğretmenler, veliler ve öğrencilerle yapılan toplantılarda siyah önlüklerin değiştirilmesi fikrinin büyük oranda tasvip edildiğini'' belirterek, konuyla ilgili bazı valiliklerden görüş istendiğini bildirdi.

Akyol, gelen görüşlerde ''Siyah önlüğün ilköğretim çağındaki çocukları psikolojik yönden olumsuz etkilediğinin dile getirildiği, siyah önlük uygulamasına son verilmesi ve yerine çeşitli renk (deniz mavisi, lacivert, gri) ve modeldeki önlüklerin kullanılmasının ifade edildiğini'' söyleyerek, bu görüş ve anketler doğrultusunda, okullarda deniz mavisi, lacivert, siyah ve gri renklerden birinin önlük rengi olarak seçilmesinin kararlaştırıldığını belirtti. Bu dönemden itibaren siyah önlüklerin yerini mavi önlükler aldı.

En çok genelge yayımlanan konulardan biri

Milli Eğitim Bakanlığı'nda, öğrenci kıyafetleri, en çok genelge yayımlanan konulardan biri oldu. Milli Eğitim bakanlarından Hikmet Uluğbay 1997'de, Metin Bostancıoğlu 1999'da, Necdet Tekin 2002'de, Hüseyin Çelik de 2006, 2007 ve 2008 yıllarında yayımladıkları genelgelerle öğrencilerin kılık-kıyafetlerinin nasıl olacağı konularında uyarılarda bulundular.

Ayrıca konuyla ilgili Milli Eğitim müsteşarlarından merhum Bener Cordan'ın imzasıyla 1998, İsmail Bircan'ın imzasıyla 2002'de, Necat Birinci imzasıyla da 2005'te genelge yayımladı.

Bu arada, Necdet Tekin 2002'de, liselerdeki kız öğrencilerin pantolon giyebilmelerine imkan tanıyan genelge yayımladı. Türkiye'de yaşanan iklim farklılıklarına dikkati çeken Tekin, öğrenci velilerinden yoğun istek geldiğini, bu isteklerin değerlendirilmesi sonucunda ortaöğretim kurumlarındaki kız öğrencilerin siyah, füme, gri renk pantolon giyebileceklerini belirtti.

Okul Kıyafetleri Çalıştayı

Haziran 2009'da ise ''Okul Kıyafetleri Çalıştayı'' düzenlendi. Çalıştayın sonucunda ortaya konulan raporda yeni bir uygulamanın başlatılması öngörüldü. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Okul Kıyafetlerini Değerlendirme Çalıştayı'ndan çıkan raporlarda yer verilen konuları, bilimsel değerlendirmeleri kapsamlı bir şekilde ele alacaklarını ve bir politika oluşturacaklarını bildirmiş, alınacak kararın uygulamasının 2009-2010 eğitim-öğretim yılına yetişmeyeceğini kaydetmişti.

27 Kasım'da alınan kararla serbest oldu

Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı okul öğrencilerinin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmeliğin yürürlüğe konulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, 27 Kasım'da, Resmi Gazete'de yayımlandı. Yıllardır tartışılan okullarda kıyafet serbestliği de yayımlanan yönetmelikle sağlanmış oldu.

Yönetmelikle, MEB'e bağlı resmi ve özel okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin kılık ve kıyafetlerine dair usul ve esaslar düzenlendi.

Yönetmelikte belirlenen sınırlamalar dışında okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde kılık ve kıyafet serbest olacak. Öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamayacak cliquez sur ce lien. Ancak, velilerin en az yüzde altmışının muvafakatiyle, MEB'e bağlı özel kurumlara ait okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde 4'üncü maddede yer alan sınırlamalara uyulmak kaydıyla, okul yönetimlerince okul kıyafeti belirlenebilecek.

> Okul formalarının tarihsel serüveni…

Milli Eğitim Bakanlığı’nın gelecek sene uygulamaya koyacağı okullarda kıyafeti serbest hala getiren düzenlemeyle okullarda önlük ve forma devri sona erecek. Peki tarihsel bir geçmişe dayanan siyah önlük ve beyaz yakanın kökeni nereye uzanıyor. İşte okul formalarının tarihsel serüveni…

Siyah önlük üzerinde bembeyaz kolalı yakaların yerini önce mavi önlükler aldı, ardından formalar... Alınan serbest kıyafet kararıyla önlük artık fotoğraflarda kalan bir anı olacak.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, ilk olarak Orta Çağ Avrupa'sında Cizvit papazlarının açtığı okullardaki öğrencilerin diğer öğrencilerden ilk bakışta ayrılması için bulduğu çözüm olan ''siyah önlük ve beyaz yaka'' serüveni, yüzyıllar sonra Cumhuriyet döneminde Türkiye'ye geldi.

İsmet İnönü'nün Başbakan olduğu 1930'lardaki tek parti döneminde ''zengin ve fakir öğrenciler arasındaki farkın ortaya çıkmaması'' için siyah önlük kullanıldı. Dünyada yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle, öğrencilerin kıyafetleri en basit ve ucuz kumaş olan krizetten siyah önlük, beyaz yaka, siyah ayakkabı oldu. Yoksulluğu örten bu kıyafet 1990'lı yıllara kadar kullanıldı.

Okullarda siyah önlük zorunluluğuna 1989-1990 eğitim-öğretim yılında, yayımlanan genelgeyle son verildi. Dönemin Milli Eğitim Bakanı merhum Avni Akyol, yayımladığı genelgede, bakanlığa yazılı ve şifahi başvurular yapıldığını, ''Yurdun çeşitli yerlerinde okul yöneticileri, öğretmenler, veliler ve öğrencilerle yapılan toplantılarda siyah önlüklerin değiştirilmesi fikrinin büyük oranda tasvip edildiğini'' belirterek, konuyla ilgili bazı valiliklerden görüş istendiğini bildirdi.

Akyol, gelen görüşlerde ''Siyah önlüğün ilköğretim çağındaki çocukları psikolojik yönden olumsuz etkilediğinin dile getirildiği, siyah önlük uygulamasına son verilmesi ve yerine çeşitli renk (deniz mavisi, lacivert, gri) ve modeldeki önlüklerin kullanılmasının ifade edildiğini'' söyleyerek, bu görüş ve anketler doğrultusunda, okullarda deniz mavisi, lacivert, siyah ve gri renklerden birinin önlük rengi olarak seçilmesinin kararlaştırıldığını belirtti. Bu dönemden itibaren siyah önlüklerin yerini mavi önlükler aldı.

En çok genelge yayımlanan konulardan biri

Milli Eğitim Bakanlığı'nda, öğrenci kıyafetleri, en çok genelge yayımlanan konulardan biri oldu. Milli Eğitim bakanlarından Hikmet Uluğbay 1997'de, Metin Bostancıoğlu 1999'da, Necdet Tekin 2002'de, Hüseyin Çelik de 2006, 2007 ve 2008 yıllarında yayımladıkları genelgelerle öğrencilerin kılık-kıyafetlerinin nasıl olacağı konularında uyarılarda bulundular.

Ayrıca konuyla ilgili Milli Eğitim müsteşarlarından merhum Bener Cordan'ın imzasıyla 1998, İsmail Bircan'ın imzasıyla 2002'de, Necat Birinci imzasıyla da 2005'te genelge yayımladı.

Bu arada, Necdet Tekin 2002'de, liselerdeki kız öğrencilerin pantolon giyebilmelerine imkan tanıyan genelge yayımladı. Türkiye'de yaşanan iklim farklılıklarına dikkati çeken Tekin, öğrenci velilerinden yoğun istek geldiğini, bu isteklerin değerlendirilmesi sonucunda ortaöğretim kurumlarındaki kız öğrencilerin siyah, füme, gri renk pantolon giyebileceklerini belirtti.

Okul Kıyafetleri Çalıştayı

Haziran 2009'da ise ''Okul Kıyafetleri Çalıştayı'' düzenlendi. Çalıştayın sonucunda ortaya konulan raporda yeni bir uygulamanın başlatılması öngörüldü. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Okul Kıyafetlerini Değerlendirme Çalıştayı'ndan çıkan raporlarda yer verilen konuları, bilimsel değerlendirmeleri kapsamlı bir şekilde ele alacaklarını ve bir politika oluşturacaklarını bildirmiş, alınacak kararın uygulamasının 2009-2010 eğitim-öğretim yılına yetişmeyeceğini kaydetmişti.

27 Kasım'da alınan kararla serbest oldu

Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı okul öğrencilerinin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmeliğin yürürlüğe konulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, 27 Kasım'da, Resmi Gazete'de yayımlandı. Yıllardır tartışılan okullarda kıyafet serbestliği de yayımlanan yönetmelikle sağlanmış oldu.

Yönetmelikle, MEB'e bağlı resmi ve özel okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin kılık ve kıyafetlerine dair usul ve esaslar düzenlendi.

Yönetmelikte belirlenen sınırlamalar dışında okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde kılık ve kıyafet serbest olacak. Öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamayacak cliquez sur ce lien. Ancak, velilerin en az yüzde altmışının muvafakatiyle, MEB'e bağlı özel kurumlara ait okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde 4'üncü maddede yer alan sınırlamalara uyulmak kaydıyla, okul yönetimlerince okul kıyafeti belirlenebilecek.

Son Güncelleme: Cuma, 30 Kasım 2012 11:54

Gösterim: 16792

Antalya’da basketbol takımları yüzünden iki farklı lisenin öğrencileri adeta meydan savaşı yaptı

Edinilen bilgiye göre, dün öğle saatlerinde Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne ait Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda İlhami Tankut Anadolu Lisesi ile Borsa Anadolu Lisesi basketbol takımları arasında oynanan maçın sonlarına doğru tribünde kavga başladı. Öğrenciler arasındaki kavga, salondan sokağa taştı. İki okul öğrencilerinin Büyükşehir Belediyesi önünde devam eden kavgasını ayırmak isteyen öğretmenleri başarısız olunca, olay yerine çok sayıda polis sevk edildi. Yaklaşık yarım saat süren kavgada her iki okul öğrencilerinin 'Burası Antalya buradan çıkış yok', 'Vur vur inlesin' sloganları ve kavga görüntüleri, kameralar tarafından saniye saniye görüntülendi. Olay yerine gelen polis ekiplerinin müdahalesi ile ayrılan öğrenci grupları, öğretmenlerinin nezaretinde uzaklaştırıldı.

> Liseli öğrencilerinin kavgası sokaklara taştı

Antalya’da basketbol takımları yüzünden iki farklı lisenin öğrencileri adeta meydan savaşı yaptı

Edinilen bilgiye göre, dün öğle saatlerinde Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne ait Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda İlhami Tankut Anadolu Lisesi ile Borsa Anadolu Lisesi basketbol takımları arasında oynanan maçın sonlarına doğru tribünde kavga başladı. Öğrenciler arasındaki kavga, salondan sokağa taştı. İki okul öğrencilerinin Büyükşehir Belediyesi önünde devam eden kavgasını ayırmak isteyen öğretmenleri başarısız olunca, olay yerine çok sayıda polis sevk edildi. Yaklaşık yarım saat süren kavgada her iki okul öğrencilerinin 'Burası Antalya buradan çıkış yok', 'Vur vur inlesin' sloganları ve kavga görüntüleri, kameralar tarafından saniye saniye görüntülendi. Olay yerine gelen polis ekiplerinin müdahalesi ile ayrılan öğrenci grupları, öğretmenlerinin nezaretinde uzaklaştırıldı.

Son Güncelleme: Cuma, 30 Kasım 2012 09:56

Gösterim: 2357

Okullarda kıyafeti serbest hale getiren yeni düzenlemenin ardından yapılan bir araştırma, çocukların giyim tercihlerinde erkek çocukların kız çocuklarına göre daha çok marka tercih ettiğini ortaya çıkardı

Araştırmaya göre, erkek çocuklar markalı ürünleri kız çocuklardan daha fazla tercih ediyor. Kız çocuklarda bu oran 51,2 iken erkeklerde yüzde 60’ı buluyor. Marka seçiminde ise arkadaşlar en etkin kesim.

Bugün Gazetesi’nin haberine göre, ergenlik çağındaki öğrenciler arasında yapılan araştırmada, erkek çocukların giyimde markalı ürünleri kızlardan daha fazla tercih ettiği ortaya çıktı. Erciyes Üniversitesi (ERÜ) tarafından yapılan araştırmaya 160'şar kız ve erkek lise öğrencisi katıldı. Öğrenciler alt ve üst sosyoekonomik gruplardan seçildi. Araştırmada kız çocuklarının yüzde 51,2'si markalı ürünleri tercih ettiğini belirtti. Erkek çocuklarının ise yüzde 60'ı "Marka benim için önemlidir ve markalı ürünleri tercih ederim" cevabını verdi.

Kızlar erkeklere göre daha şanslı

Araştırmayı yapan ekipten ERÜ Öğretim Görevlisi Raziye Pekşen Akça, "Aslında biz toplum olarak kızların daha gösterişe, süse meraklı olduğunu düşünüyoruz ama bu süreçte ergenlerde de bir değişim olmuş. Ergenler gerek rol model aldığı sanatçıyla empati kurmaya çalışması, gerekse de beğenilme isteğiyle giysiyi yaşamının merkez noktasına oturtuyor. Kendi tarzlarını ve kendi imajlarını oluşturmaya başlıyorlar ama bu süreçte bir takım külfetler de getiriyor. Bunların olabilmesi için ekonomik olgular gerekli. Bu evrede kızlar daha şanslı. Çünkü, bir ürünü farklı şekilde kombine edebiliyorlar" diye konuştu.

Marka seçiminde 'arkadaş' çok etkili

Çocukların sosyal medyada gördükleri kişileri rol model olarak alabildiklerine dikkati çeken Raziye Pekşen Akça şunları söyledi: ''Araştırma kapsamında ergen gençlere 'Giysi seçerken önceliğin nedir' diye sorduk. 'Kişisel zevklerim, arkadaşlarımın zevkleri, ailemin zevkleri ya da dini inanışlarım' cevaplarını aldık. Özellikle üst sosyoekonomik gruptaki gençler 'Arkadaşlarımın tercihi doğrultusunda ben markayı seçerim' dedi."

Alt gelir grubu paylaşımcı

Gençlere 'Kıyafetlerinizi takas eder misiniz, ağabeyinizin, ablanızın giydiği bir kıyafeti giyer misiniz' sorusun da yönelttiklerini belirten Raziye Pekşen Akça, "Alt sosyoekonomik gruptaki çocuklar 'Giyerim, hatta arkadaşımın ihtiyacını gidermek için ona veririm' dedi. Ancak, üst sosyoekonomik gruptaki çocuk 'Hayır, benim bir kişiliğim, bir tarzım var, asla kıyafetimi başkasıyla paylaşmam ve marka benim için önemlidir, hep üst düzeydeki markaları almayı tercih ederim' cevabını verdi. Aslında bu bizim tüketim kültürünü empoze etmemizden kaynaklanıyor'' diye konuştu.

(bugün)

> Erkekler çocuklar marka giyime daha meraklı

Okullarda kıyafeti serbest hale getiren yeni düzenlemenin ardından yapılan bir araştırma, çocukların giyim tercihlerinde erkek çocukların kız çocuklarına göre daha çok marka tercih ettiğini ortaya çıkardı

Araştırmaya göre, erkek çocuklar markalı ürünleri kız çocuklardan daha fazla tercih ediyor. Kız çocuklarda bu oran 51,2 iken erkeklerde yüzde 60’ı buluyor. Marka seçiminde ise arkadaşlar en etkin kesim.

Bugün Gazetesi’nin haberine göre, ergenlik çağındaki öğrenciler arasında yapılan araştırmada, erkek çocukların giyimde markalı ürünleri kızlardan daha fazla tercih ettiği ortaya çıktı. Erciyes Üniversitesi (ERÜ) tarafından yapılan araştırmaya 160'şar kız ve erkek lise öğrencisi katıldı. Öğrenciler alt ve üst sosyoekonomik gruplardan seçildi. Araştırmada kız çocuklarının yüzde 51,2'si markalı ürünleri tercih ettiğini belirtti. Erkek çocuklarının ise yüzde 60'ı "Marka benim için önemlidir ve markalı ürünleri tercih ederim" cevabını verdi.

Kızlar erkeklere göre daha şanslı

Araştırmayı yapan ekipten ERÜ Öğretim Görevlisi Raziye Pekşen Akça, "Aslında biz toplum olarak kızların daha gösterişe, süse meraklı olduğunu düşünüyoruz ama bu süreçte ergenlerde de bir değişim olmuş. Ergenler gerek rol model aldığı sanatçıyla empati kurmaya çalışması, gerekse de beğenilme isteğiyle giysiyi yaşamının merkez noktasına oturtuyor. Kendi tarzlarını ve kendi imajlarını oluşturmaya başlıyorlar ama bu süreçte bir takım külfetler de getiriyor. Bunların olabilmesi için ekonomik olgular gerekli. Bu evrede kızlar daha şanslı. Çünkü, bir ürünü farklı şekilde kombine edebiliyorlar" diye konuştu.

Marka seçiminde 'arkadaş' çok etkili

Çocukların sosyal medyada gördükleri kişileri rol model olarak alabildiklerine dikkati çeken Raziye Pekşen Akça şunları söyledi: ''Araştırma kapsamında ergen gençlere 'Giysi seçerken önceliğin nedir' diye sorduk. 'Kişisel zevklerim, arkadaşlarımın zevkleri, ailemin zevkleri ya da dini inanışlarım' cevaplarını aldık. Özellikle üst sosyoekonomik gruptaki gençler 'Arkadaşlarımın tercihi doğrultusunda ben markayı seçerim' dedi."

Alt gelir grubu paylaşımcı

Gençlere 'Kıyafetlerinizi takas eder misiniz, ağabeyinizin, ablanızın giydiği bir kıyafeti giyer misiniz' sorusun da yönelttiklerini belirten Raziye Pekşen Akça, "Alt sosyoekonomik gruptaki çocuklar 'Giyerim, hatta arkadaşımın ihtiyacını gidermek için ona veririm' dedi. Ancak, üst sosyoekonomik gruptaki çocuk 'Hayır, benim bir kişiliğim, bir tarzım var, asla kıyafetimi başkasıyla paylaşmam ve marka benim için önemlidir, hep üst düzeydeki markaları almayı tercih ederim' cevabını verdi. Aslında bu bizim tüketim kültürünü empoze etmemizden kaynaklanıyor'' diye konuştu.

(bugün)

Son Güncelleme: Cuma, 30 Kasım 2012 11:35

Gösterim: 2231

Trabzon'da, dere kenarına inşa edilen belediye binası ‘tehlikeli’ olduğu gerekçesiyle boşaltılınca, binaya eski okulları selde yıkılan öğrenciler yerleştirildi. Veliler yüreği ağzında çocuklarını okula gönderiyor.

okul_trabzonTakvim Gazetesi’nin haberine göre, Trabzon'un Köprübaşı İlçesi'ne bağlı Beşköy Beldesi, 7 Ağustos 1998'de yaşanan sel felaketiyle adeta yerle bir oldu. Felakette 75 bina yıkıldı, 44 kişiyi heyelan yuttu. Zamanla yaralarını sarmaya çalışan beldede öğrenciler, başka bir ilçedeki yatılı bölge okuluna verildi. Belediye binası ise, beldenin 2 kilometre çıkışındaki dere yatağına yapıldı. Bir süre burada hizmet veren belediye, 'riskli bölgede bulunması ve merkeze uzaklığı' nedeniyle taşındı. Belediye belde girişindeki prefabrik yapıda hizmet vermeye başlarken 'riskli belediye binası' da 2008 yılında Milli Eğitim Müdürlüğü'ne devredildi.

MEB, 2009’da binayı okula dönüştürdü

MİLLİ Eğitim Müdürlüğü belediyenin boşalttığı binayı başka ilçelerde eğitim gören Beşköylü çocukların evlerine yakın yerde eğitim görmesi için okula dönüştürdü. Derenin kenarındaki bina 2009 yılından itibaren Adnan Kahveci İlköğretim Okulu olarak hizmet vermeye başladı. 150 mevcutlu okulda öğrenciler

30 metre uçurumun kenarındaki binada tehlikelerle iç içe eğitim görmeye başladı. Aileler ise her yağmurda ve sel riskinde yürekleri ağızda nöbet tutar oldu.

'Burası hazır mezarlık'

BEŞKÖY Belde Başkanı Yahya Narmanlı 'Burası hazır mezarlık' diye isyan etti. AKŞAM'a okulun önünde açıklama yapan Narmanlı, 'Veliler çocukları korkuyla okula gönderiyor. Zamanında belediye binasının riskli olduğuna kanaat getirildi ve benden önceki başkan döneminde bina merkeze taşındı. Bu arada okul yeri aranıyordu, geçici olarak burası Milli Eğitim'e verildi. Burada risk vardı ama acil ihtiyaç olduğu için okul buraya taşındı. Herkes yeni bir okulun yapılmasını umut ediyordu. Ancak başvurduğumuz hiçbir yerden sonuç çıkmadı. Burası her açıdan riskli' diye konuştu.

Önü arkası sağı solu tehlike

Beşköy Belde Başkanı Yahya Narmanlı okuldaki öğrencileri bekleyen tehlikeleri sıraladı:

Okulun üzerinde Şahinkayalar Dağı var. Okul dağdan gelebilecek sel-çığın en kolay yıkabileceği yerde.

Tam karşısında kaya-lar var, zaman zaman kopmalar oluyor, çocuklarımız da bu kayanın altında oynuyor.

Alt kısmı Manahoz deresi. Bahçeyle dere arasında sadece tel örgü var. Bir çocuk düşse, cesedini bile bulamayız.

HES boruları okulun 4-5 metre yanından geçiyor, mayın gibi.

Bir süre önce biri patladı, metrelerce havaya su fışkırdı. Okunun önünde

patlasa, binayı sarsar, çocuk varsa uçurur.

Çocuğumuz gelince şükrediyoruz!

- Dursun Karataş (Veli): Akşam çocuk eve gelince herkes şükrediyor. Oğlum Ali'yi okula gönderirken tedirgin oluyorum. Bir belde huzursuz, kimse sesimizi duymuyor. Yeter artık çektiklerimiz.

- İsmail Ekmekçi (Veli): Bir gün burada minik canlar gidecek, bizim feryadımızı ancak o zaman duyacaklar. Çaresiziz, anlayın artık. Parası olan çocuklarını başka yerde okutuyor. Biz ne yapalım?

(takvim)

> Trabzon’da akıl almaz uygulama!

Trabzon'da, dere kenarına inşa edilen belediye binası ‘tehlikeli’ olduğu gerekçesiyle boşaltılınca, binaya eski okulları selde yıkılan öğrenciler yerleştirildi. Veliler yüreği ağzında çocuklarını okula gönderiyor.

okul_trabzonTakvim Gazetesi’nin haberine göre, Trabzon'un Köprübaşı İlçesi'ne bağlı Beşköy Beldesi, 7 Ağustos 1998'de yaşanan sel felaketiyle adeta yerle bir oldu. Felakette 75 bina yıkıldı, 44 kişiyi heyelan yuttu. Zamanla yaralarını sarmaya çalışan beldede öğrenciler, başka bir ilçedeki yatılı bölge okuluna verildi. Belediye binası ise, beldenin 2 kilometre çıkışındaki dere yatağına yapıldı. Bir süre burada hizmet veren belediye, 'riskli bölgede bulunması ve merkeze uzaklığı' nedeniyle taşındı. Belediye belde girişindeki prefabrik yapıda hizmet vermeye başlarken 'riskli belediye binası' da 2008 yılında Milli Eğitim Müdürlüğü'ne devredildi.

MEB, 2009’da binayı okula dönüştürdü

MİLLİ Eğitim Müdürlüğü belediyenin boşalttığı binayı başka ilçelerde eğitim gören Beşköylü çocukların evlerine yakın yerde eğitim görmesi için okula dönüştürdü. Derenin kenarındaki bina 2009 yılından itibaren Adnan Kahveci İlköğretim Okulu olarak hizmet vermeye başladı. 150 mevcutlu okulda öğrenciler

30 metre uçurumun kenarındaki binada tehlikelerle iç içe eğitim görmeye başladı. Aileler ise her yağmurda ve sel riskinde yürekleri ağızda nöbet tutar oldu.

'Burası hazır mezarlık'

BEŞKÖY Belde Başkanı Yahya Narmanlı 'Burası hazır mezarlık' diye isyan etti. AKŞAM'a okulun önünde açıklama yapan Narmanlı, 'Veliler çocukları korkuyla okula gönderiyor. Zamanında belediye binasının riskli olduğuna kanaat getirildi ve benden önceki başkan döneminde bina merkeze taşındı. Bu arada okul yeri aranıyordu, geçici olarak burası Milli Eğitim'e verildi. Burada risk vardı ama acil ihtiyaç olduğu için okul buraya taşındı. Herkes yeni bir okulun yapılmasını umut ediyordu. Ancak başvurduğumuz hiçbir yerden sonuç çıkmadı. Burası her açıdan riskli' diye konuştu.

Önü arkası sağı solu tehlike

Beşköy Belde Başkanı Yahya Narmanlı okuldaki öğrencileri bekleyen tehlikeleri sıraladı:

Okulun üzerinde Şahinkayalar Dağı var. Okul dağdan gelebilecek sel-çığın en kolay yıkabileceği yerde.

Tam karşısında kaya-lar var, zaman zaman kopmalar oluyor, çocuklarımız da bu kayanın altında oynuyor.

Alt kısmı Manahoz deresi. Bahçeyle dere arasında sadece tel örgü var. Bir çocuk düşse, cesedini bile bulamayız.

HES boruları okulun 4-5 metre yanından geçiyor, mayın gibi.

Bir süre önce biri patladı, metrelerce havaya su fışkırdı. Okunun önünde

patlasa, binayı sarsar, çocuk varsa uçurur.

Çocuğumuz gelince şükrediyoruz!

- Dursun Karataş (Veli): Akşam çocuk eve gelince herkes şükrediyor. Oğlum Ali'yi okula gönderirken tedirgin oluyorum. Bir belde huzursuz, kimse sesimizi duymuyor. Yeter artık çektiklerimiz.

- İsmail Ekmekçi (Veli): Bir gün burada minik canlar gidecek, bizim feryadımızı ancak o zaman duyacaklar. Çaresiziz, anlayın artık. Parası olan çocuklarını başka yerde okutuyor. Biz ne yapalım?

(takvim)

Son Güncelleme: Cuma, 30 Kasım 2012 15:04

Gösterim: 3360


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.