Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
4+4+4 yeni eğitim sistemiyle sınıf öğretmenlerinin ek ders saati 15’ten 10 saate düşebilir.
MEB’in düzeltmesi gereken binlerce sorun arasından sonra şimdi de öğretmenlerin maaş karşılığı ders ve ek ders ücretleri hakkındaki esasları da yenilemesi gündeme gelmesi gerekmektedir. Aksi halde sınıf öğretmenlerinin ek dersi velilere kalmış gibi gözüküyor.
Örneğin birinci sınıfta zorunlu olmayan ve velinin isteğine bağlı olarak okutulacak olan Serbest Etkinlikler Dersinin bulunmadığı birinci sınıfta haftalık ders saati 26 saat olacaktır. Bu durumda 18 saat maaş karşılığı derse girmek zorunda olan sınıf öğretmeni hazırlık planlama dahil sadece 10 saat ek ders ücreti ile karşı karşıya kalacaktır. Şu anda ise 15 saat ücret almaktadır.
Bu ve benzeri düzenlemelerin yapılması gerekmektedir ama bakalım Bakanlık hangi sorunları yeni eğitim öğretime yetiştirebilecek.
HABERİN VİDEOSU
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
4+4+4 yeni eğitim sistemiyle sınıf öğretmenlerinin ek ders saati 15’ten 10 saate düşebilir.
MEB’in düzeltmesi gereken binlerce sorun arasından sonra şimdi de öğretmenlerin maaş karşılığı ders ve ek ders ücretleri hakkındaki esasları da yenilemesi gündeme gelmesi gerekmektedir. Aksi halde sınıf öğretmenlerinin ek dersi velilere kalmış gibi gözüküyor.
Örneğin birinci sınıfta zorunlu olmayan ve velinin isteğine bağlı olarak okutulacak olan Serbest Etkinlikler Dersinin bulunmadığı birinci sınıfta haftalık ders saati 26 saat olacaktır. Bu durumda 18 saat maaş karşılığı derse girmek zorunda olan sınıf öğretmeni hazırlık planlama dahil sadece 10 saat ek ders ücreti ile karşı karşıya kalacaktır. Şu anda ise 15 saat ücret almaktadır.
Bu ve benzeri düzenlemelerin yapılması gerekmektedir ama bakalım Bakanlık hangi sorunları yeni eğitim öğretime yetiştirebilecek.
HABERİN VİDEOSU
Son Güncelleme: Çarşamba, 27 Haziran 2012 09:30
Gösterim: 4896
Hürriyet değil Zaman yazarı yazdı: İMAM HATİPLER MİSYONUNU TAMAMLADI. Bu alan bataklık bir alan.
Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne, bugünkü köşe yazısında İmam Hatipler'le ilgili dikkat çekici satırlara imza attı. Bu okulların artık misyonunu tamamladığını iddia eden Türköne, 4+4+4 eğitim sistemiyle artık İmam Hatip okullarına ihtiyaç kalmadığını öne sürdü. Eleştirilerini bir adım daha ileri götüren Türköne, 'İmam-Hatiplerin artık misyonunu tamamladığını ve bu okullar üzerine inşa edilecek din eğitiminin ve doğrudan genel eğitimin gelecekte büyük sorunlara yol açacağını düşünüyorum. Bu alan bataklık bir alan.' diye yazdı.
İşte Türköne'nin o yazısı
İmam-Hatip okulları misyonunu tamamladı mı? İmam-Hatipler, tartışmalı tarihleri boyunca sıradan eğitim kurumları olmadılar.Mezunlarına bir kimlik, kişilik hatta dünya görüşü kazandırdılar.
Türkiye'yi İmam Hatip Lisesi mezunu bir başbakan yönetiyor
Bugünün muhafazakâr hegemonyası içinde çelik çekirdeği, bugün sayıları yüz binlere varan İmam-Hatiplilerin oluşturması, başlıktaki soruya verilecek cevabı sorunlu hale getiriyor. Türkiye, İmam-Hatip lisesi mezunu bir başbakan tarafından yönetiliyor. Yakın kadrosunda çok sayıda İmam-Hatipli var. Son eğitim reformu İmam-Hatiplerin önünü açacak, itibarını yükseltecek şekilde ilerliyor. 4+4+4'ün ikinci aşaması için bazı okullar İmam-Hatip ortaokullarına dönüştürülüyor. Peki doğru mu? Bu soruya İmam-Hatipleri değil, Türkiye'nin din eğitimi ihtiyacı başta olmak üzere eğitim alanında geçirdiği değişimi merkeze alarak cevap vermemiz gerekmez mi?
Misyonlarını tamamladılar
İmam-Hatiplerin artık misyonunu tamamladığını ve bu okullar üzerine inşa edilecek din eğitiminin ve doğrudan genel eğitimin gelecekte büyük sorunlara yol açacağını düşünüyorum. Bu alan bataklık bir alan. Mevsime göre sular çekiliyor, mevsime göre her adımınız batağa gömülüyor. İmam-Hatip modelinin eğitim sistemi içindeki ağırlığı din eğitimi sorununu çözmüyor, tersine sürekli bir siyasî bir kavga konusu olarak gündemde tutuyor. Devlet iktidarı için verilen kavganın gerekçelerinden birini bu tartışma oluşturuyor. Halbuki İmam-Hatiplerin karşıladığı ihtiyacın artık devletin dışına çıkartılması, yani sivil topluma emanet edilmesi gerekiyor.
Halk ve devletin yegane uzlaşma noktasıydı
Önce İmam-Hatip okullarının, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na dayandığını hatırlatalım. Bu okullar, eğitimde devlet tekelinin eseri. Müslüman halk, devletle kavga etmeden din eğitimi ihtiyacını karşılamak için bu kapıyı zorladı. Uzun askerî vesayet dönemlerinde İmam-Hatipler, yıllar boyu halk ile devletin neredeyse yegane uzlaşma alanı olarak kaldı. Bu okulların tamamına yakınının binası doğrudan halk tarafından yapıldı. Yanlarına pansiyonlar inşa edildi. Masrafları hayırseverler marifetiyle karşılandı. Yine bu okullar sayesinde başka türlü tahsil imkânı bulamayacak gençler, toplumun üst katlarına tırmanma imkânı buldu. İmam-Hatipler İslâm ülkeleri de dahil, dünyada bir benzeri olmayan Türkiye'ye özgü din eğitimi modelidir. Bu model başarılı oldu. Yıllar boyu halk, bu okullar üzerinden ceberrut devletle aralarındaki buzları çözmeyi başardı. Tabii her dönemde de bu okullar bitmez tükenmez siyasî kavgaların merkezinde yer aldılar.
İmam-Hatip modeli, din eğitiminin genel eğitim ile kaynaştırılmasına dayanır. Hem genel eğitimi almayı hem de din eğitiminden yararlanmayı bu model mümkün kılmıştır. Genel lise eğitimi alanlar için devlet, bu okullar aracılığıyla din eğitimi imkânı sunmaktadır.
İmam hatipler'e alternatif kurumlar var
Bugün bu okullara duyulan ihtiyacı karşılayacak alternatifler var. Toplum, her ara dönemde mağdur edilen bu okullara alternatif eğitim kurumları oluşturdu. Din eğitimi ihtiyacı artık organik ve daha samimi şekillerde karşılanıyor. Sivil toplum gelişti. Devletin himayesine girmeden gelecek nesilleri yetiştirecek sağlam kurumlar ortaya çıktı. Din eğitimi ihtiyacı genel eğitim içinde artan oranlarda doğrudan sivil toplum organizasyonları tarafından karşılanıyor. Diyanet İşleri'nin hafızlık eğitimini sürdürdüğü Kur'an kursları ise geleneksel din eğitimi ihtiyacına tatmin edici bir şekilde cevap veriyor.
Bu kurumlar dini eğitim ihtiyacını karşılayamıyor
Söylenecek söz: İmam-Hatipler artık tarihi misyonunu tamamladı. Bu okullar vasıtasıyla toplumun din eğitimi ihtiyacını karşılamak artık doğru değil. Genel eğitim içine sokulan seçmeli dersler, zaten bu okulların gördüğü ihtiyacı karşılayacak. Artık miadını dolduran bu okullarda ısrar etmek, sadece bu okullardan mezun olanların nostaljik özlemlerini tatmin eder. Ne din eğitimine, ne de eğitim sistemine bir katkı sağlamaz. Genel eğitim sistemi, bu modelin baskısı altında ezilir. Daha ötesi din eğitimi ihtiyacını hep devlet iktidarının sınırları içine hapseder. Siyaset bu mevzu üzerinden kutuplaşmaya ve verimsiz tartışmalara sürüklenir.
İmam-Hatipler çok hayırlı hizmetler yaptılar. Türkiye'ye çok şey kazandırdılar. Ama artık görev tamamlandı, ömürleri sona erdi. Sayıları meslekî ihtiyacı karşılayacak ölçüde sınırlanmalı ve genel eğitim içinde din eğitimi ihtiyacını karşılayan okul modeli olmaktan çıkartılmalı.
(haber7)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hürriyet değil Zaman yazarı yazdı: İMAM HATİPLER MİSYONUNU TAMAMLADI. Bu alan bataklık bir alan.
Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne, bugünkü köşe yazısında İmam Hatipler'le ilgili dikkat çekici satırlara imza attı. Bu okulların artık misyonunu tamamladığını iddia eden Türköne, 4+4+4 eğitim sistemiyle artık İmam Hatip okullarına ihtiyaç kalmadığını öne sürdü. Eleştirilerini bir adım daha ileri götüren Türköne, 'İmam-Hatiplerin artık misyonunu tamamladığını ve bu okullar üzerine inşa edilecek din eğitiminin ve doğrudan genel eğitimin gelecekte büyük sorunlara yol açacağını düşünüyorum. Bu alan bataklık bir alan.' diye yazdı.
İşte Türköne'nin o yazısı
İmam-Hatip okulları misyonunu tamamladı mı? İmam-Hatipler, tartışmalı tarihleri boyunca sıradan eğitim kurumları olmadılar.Mezunlarına bir kimlik, kişilik hatta dünya görüşü kazandırdılar.
Türkiye'yi İmam Hatip Lisesi mezunu bir başbakan yönetiyor
Bugünün muhafazakâr hegemonyası içinde çelik çekirdeği, bugün sayıları yüz binlere varan İmam-Hatiplilerin oluşturması, başlıktaki soruya verilecek cevabı sorunlu hale getiriyor. Türkiye, İmam-Hatip lisesi mezunu bir başbakan tarafından yönetiliyor. Yakın kadrosunda çok sayıda İmam-Hatipli var. Son eğitim reformu İmam-Hatiplerin önünü açacak, itibarını yükseltecek şekilde ilerliyor. 4+4+4'ün ikinci aşaması için bazı okullar İmam-Hatip ortaokullarına dönüştürülüyor. Peki doğru mu? Bu soruya İmam-Hatipleri değil, Türkiye'nin din eğitimi ihtiyacı başta olmak üzere eğitim alanında geçirdiği değişimi merkeze alarak cevap vermemiz gerekmez mi?
Misyonlarını tamamladılar
İmam-Hatiplerin artık misyonunu tamamladığını ve bu okullar üzerine inşa edilecek din eğitiminin ve doğrudan genel eğitimin gelecekte büyük sorunlara yol açacağını düşünüyorum. Bu alan bataklık bir alan. Mevsime göre sular çekiliyor, mevsime göre her adımınız batağa gömülüyor. İmam-Hatip modelinin eğitim sistemi içindeki ağırlığı din eğitimi sorununu çözmüyor, tersine sürekli bir siyasî bir kavga konusu olarak gündemde tutuyor. Devlet iktidarı için verilen kavganın gerekçelerinden birini bu tartışma oluşturuyor. Halbuki İmam-Hatiplerin karşıladığı ihtiyacın artık devletin dışına çıkartılması, yani sivil topluma emanet edilmesi gerekiyor.
Halk ve devletin yegane uzlaşma noktasıydı
Önce İmam-Hatip okullarının, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na dayandığını hatırlatalım. Bu okullar, eğitimde devlet tekelinin eseri. Müslüman halk, devletle kavga etmeden din eğitimi ihtiyacını karşılamak için bu kapıyı zorladı. Uzun askerî vesayet dönemlerinde İmam-Hatipler, yıllar boyu halk ile devletin neredeyse yegane uzlaşma alanı olarak kaldı. Bu okulların tamamına yakınının binası doğrudan halk tarafından yapıldı. Yanlarına pansiyonlar inşa edildi. Masrafları hayırseverler marifetiyle karşılandı. Yine bu okullar sayesinde başka türlü tahsil imkânı bulamayacak gençler, toplumun üst katlarına tırmanma imkânı buldu. İmam-Hatipler İslâm ülkeleri de dahil, dünyada bir benzeri olmayan Türkiye'ye özgü din eğitimi modelidir. Bu model başarılı oldu. Yıllar boyu halk, bu okullar üzerinden ceberrut devletle aralarındaki buzları çözmeyi başardı. Tabii her dönemde de bu okullar bitmez tükenmez siyasî kavgaların merkezinde yer aldılar.
İmam-Hatip modeli, din eğitiminin genel eğitim ile kaynaştırılmasına dayanır. Hem genel eğitimi almayı hem de din eğitiminden yararlanmayı bu model mümkün kılmıştır. Genel lise eğitimi alanlar için devlet, bu okullar aracılığıyla din eğitimi imkânı sunmaktadır.
İmam hatipler'e alternatif kurumlar var
Bugün bu okullara duyulan ihtiyacı karşılayacak alternatifler var. Toplum, her ara dönemde mağdur edilen bu okullara alternatif eğitim kurumları oluşturdu. Din eğitimi ihtiyacı artık organik ve daha samimi şekillerde karşılanıyor. Sivil toplum gelişti. Devletin himayesine girmeden gelecek nesilleri yetiştirecek sağlam kurumlar ortaya çıktı. Din eğitimi ihtiyacı genel eğitim içinde artan oranlarda doğrudan sivil toplum organizasyonları tarafından karşılanıyor. Diyanet İşleri'nin hafızlık eğitimini sürdürdüğü Kur'an kursları ise geleneksel din eğitimi ihtiyacına tatmin edici bir şekilde cevap veriyor.
Bu kurumlar dini eğitim ihtiyacını karşılayamıyor
Söylenecek söz: İmam-Hatipler artık tarihi misyonunu tamamladı. Bu okullar vasıtasıyla toplumun din eğitimi ihtiyacını karşılamak artık doğru değil. Genel eğitim içine sokulan seçmeli dersler, zaten bu okulların gördüğü ihtiyacı karşılayacak. Artık miadını dolduran bu okullarda ısrar etmek, sadece bu okullardan mezun olanların nostaljik özlemlerini tatmin eder. Ne din eğitimine, ne de eğitim sistemine bir katkı sağlamaz. Genel eğitim sistemi, bu modelin baskısı altında ezilir. Daha ötesi din eğitimi ihtiyacını hep devlet iktidarının sınırları içine hapseder. Siyaset bu mevzu üzerinden kutuplaşmaya ve verimsiz tartışmalara sürüklenir.
İmam-Hatipler çok hayırlı hizmetler yaptılar. Türkiye'ye çok şey kazandırdılar. Ama artık görev tamamlandı, ömürleri sona erdi. Sayıları meslekî ihtiyacı karşılayacak ölçüde sınırlanmalı ve genel eğitim içinde din eğitimi ihtiyacını karşılayan okul modeli olmaktan çıkartılmalı.
(haber7)
Son Güncelleme: Çarşamba, 27 Haziran 2012 09:04
Gösterim: 4258
Hürriyet Gazetesi Yazarı Yalçın Bayer’in bugünkü yazısından.
Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Selahattin Özel, zorunlu seçmeli ‘Kuranı Kerim ve Hz. Muhammed’in Hayatı’ dersleriyle ilgili okullarda form dağıtılmasının laikliğe, din ve inanç özgürlüğüne aykırı olduğunu belirtiyor.
Özel’in bu konudaki açıklaması şöyle:
“AKP hükümeti, ‘dindar ve kindar nesil’ yetiştirme projesini eğitime getirdiği 4+4+4 sistemi ile yürürlüğe koydu. Bu kanunla dünyanın laik hiçbir ülkesinde görülmeyecek şekilde ‘Kuran-ı Kerim ile Hz. Muhammed’in Hayatı’ dersleri de yasayla zorunlu seçmeli hale getirildi. Daha kanun çıkar çıkmaz okul müdürleri öğrenci velilerine bir form dağıtarak söz konusu derslerle ilgili olarak veli ve öğrencilerden ‘Kuran-ı Kerim’, ‘Hazreti Peygamberimizin Hayatı’, ‘Kuran-ı Kerim ve Hazreti Peygamberimizin Hayatı’ ile ‘Kararsızım’ seçeneklerinden birini işaretlemeleri istendi.
Buna karşın “İstemiyorum” şıkkı, seçenekler arasında yer almadı
Böyle bir formun dağıtılması, kişileri inançlarını açıklamaya, tercih yapmaya zorladığı için din ve vicdan özgürlüğüne aykırıdır.
Sünni İslam öğretilmekte ve bu ders doğrudan Alevi çocukların asimilasyonuna hizmet etmektedir. Öğrenci velilerimiz, içinde bulunduğumuz aylarda seçmeli derslerle karar vermek durumundalar. Temmuz ayında okullarda seçmeli derslerin sınıfları büyük ölçüde belli olacaktır. Bu süreçte Alevi Bektaşi Federasyonu olarak okullarda bir mahalle baskısı kurulabileceğine ilişkiler kaygılarımız mevcuttur. Anne-babalar, ‘Öğrencinin notunun kırılabileceği’, bu iki seçmeli dersi tercih etmemesi durumunda çocuğunun fişlenebileceği veya daha iyi not alabileceği endişesiyle hareket etmemelidir. Öğrenci velilerine ‘Sen Müslüman değil misin?’,
‘Sen dine karşı mısın?’ türündeki baskı amaçlı sorular sorulduğunda veya yönlendirme yapıldığında ailelerin federasyonumuz ve federasyonumuzla bağlı derneklerle irtibata geçmesini istiyoruz.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hürriyet Gazetesi Yazarı Yalçın Bayer’in bugünkü yazısından.
Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Selahattin Özel, zorunlu seçmeli ‘Kuranı Kerim ve Hz. Muhammed’in Hayatı’ dersleriyle ilgili okullarda form dağıtılmasının laikliğe, din ve inanç özgürlüğüne aykırı olduğunu belirtiyor.
Özel’in bu konudaki açıklaması şöyle:
“AKP hükümeti, ‘dindar ve kindar nesil’ yetiştirme projesini eğitime getirdiği 4+4+4 sistemi ile yürürlüğe koydu. Bu kanunla dünyanın laik hiçbir ülkesinde görülmeyecek şekilde ‘Kuran-ı Kerim ile Hz. Muhammed’in Hayatı’ dersleri de yasayla zorunlu seçmeli hale getirildi. Daha kanun çıkar çıkmaz okul müdürleri öğrenci velilerine bir form dağıtarak söz konusu derslerle ilgili olarak veli ve öğrencilerden ‘Kuran-ı Kerim’, ‘Hazreti Peygamberimizin Hayatı’, ‘Kuran-ı Kerim ve Hazreti Peygamberimizin Hayatı’ ile ‘Kararsızım’ seçeneklerinden birini işaretlemeleri istendi.
Buna karşın “İstemiyorum” şıkkı, seçenekler arasında yer almadı
Böyle bir formun dağıtılması, kişileri inançlarını açıklamaya, tercih yapmaya zorladığı için din ve vicdan özgürlüğüne aykırıdır.
Sünni İslam öğretilmekte ve bu ders doğrudan Alevi çocukların asimilasyonuna hizmet etmektedir. Öğrenci velilerimiz, içinde bulunduğumuz aylarda seçmeli derslerle karar vermek durumundalar. Temmuz ayında okullarda seçmeli derslerin sınıfları büyük ölçüde belli olacaktır. Bu süreçte Alevi Bektaşi Federasyonu olarak okullarda bir mahalle baskısı kurulabileceğine ilişkiler kaygılarımız mevcuttur. Anne-babalar, ‘Öğrencinin notunun kırılabileceği’, bu iki seçmeli dersi tercih etmemesi durumunda çocuğunun fişlenebileceği veya daha iyi not alabileceği endişesiyle hareket etmemelidir. Öğrenci velilerine ‘Sen Müslüman değil misin?’,
‘Sen dine karşı mısın?’ türündeki baskı amaçlı sorular sorulduğunda veya yönlendirme yapıldığında ailelerin federasyonumuz ve federasyonumuzla bağlı derneklerle irtibata geçmesini istiyoruz.”
Son Güncelleme: Cumartesi, 30 Haziran 2012 09:16
Gösterim: 3744
YÖK, bugün başlayan ve üç gün sürecek toplantıyla 20 üniversitenin rektör adaylarını belirleyecek.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), bugün Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya başkanlığında rektör seçimlerini görüşmek üzere toplanacak. Toplantı 27-28 Haziran 2012 tarihlerinde de devam edecek.
Akdeniz, Ankara, Atatürk, Boğaziçi, Cumhuriyet, Çukurova, Dicle, Dokuz Eylül, Ege, Erciyes, Fırat, Gazi, Gaziantep, İnönü, İstanbul Teknik, Karadeniz Teknik, Ondokuz Mayıs, Orta Doğu Teknik, Trakya ve Yıldız Teknik üniversitelerinde, görev süreleri sona eren rektörlerin yerine 14-15-16 Haziran 2012 tarihlerinde aday seçimleri gerçekleştirilmişti.
Seçimlerin ardından her bir üniversite, seçimlerde en fazla oy alan 6'şar adayın ismini YÖK'e bildirdi. YÖK de bugün başlayacak genel kurul toplantısıyla rektör adayları ile görüşecek. Her bir üniversitenin en fazla 6 adayı olduğu için YÖK, her üniversiteden yaklaşık 100'ün üzerinde adayı dinleyecek.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3'er ismin belirlenmesinin ardından Cumhurbaşkanı, bu isimler arasından rektör atayacak. Sonuçların Cumhurbaşkanlığına sunulma tarihi 2 Temmuz 2012 olarak öngörülüyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
YÖK, bugün başlayan ve üç gün sürecek toplantıyla 20 üniversitenin rektör adaylarını belirleyecek.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), bugün Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya başkanlığında rektör seçimlerini görüşmek üzere toplanacak. Toplantı 27-28 Haziran 2012 tarihlerinde de devam edecek.
Akdeniz, Ankara, Atatürk, Boğaziçi, Cumhuriyet, Çukurova, Dicle, Dokuz Eylül, Ege, Erciyes, Fırat, Gazi, Gaziantep, İnönü, İstanbul Teknik, Karadeniz Teknik, Ondokuz Mayıs, Orta Doğu Teknik, Trakya ve Yıldız Teknik üniversitelerinde, görev süreleri sona eren rektörlerin yerine 14-15-16 Haziran 2012 tarihlerinde aday seçimleri gerçekleştirilmişti.
Seçimlerin ardından her bir üniversite, seçimlerde en fazla oy alan 6'şar adayın ismini YÖK'e bildirdi. YÖK de bugün başlayacak genel kurul toplantısıyla rektör adayları ile görüşecek. Her bir üniversitenin en fazla 6 adayı olduğu için YÖK, her üniversiteden yaklaşık 100'ün üzerinde adayı dinleyecek.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3'er ismin belirlenmesinin ardından Cumhurbaşkanı, bu isimler arasından rektör atayacak. Sonuçların Cumhurbaşkanlığına sunulma tarihi 2 Temmuz 2012 olarak öngörülüyor.
Son Güncelleme: Salı, 26 Haziran 2012 13:51
Gösterim: 4333
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde ikinci öğretimler için 00:50'ye ders konulunca öğrenciler sanal âlemde tepki gösterdi.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde, ikinci öğretimler için gece 00.50’ye ders konulunca öğrenciler sanal âlemde isyan etti.
Twit’lerine “#gecedersmiolur”, “#gecedersolmaz” etiketi koyan öğrenciler, gece dersine esprili bir dille tepki gösterdi. İki gün aralıksız süren Twitter isyanının sonucunda dün ders programı siteden kaldırıldı. Sonucun ne olacağı konusunda ise net bir açıklama yapılmadı...
Öğrencilerin Twitter isyanından birkaçı:
- Evladım neye horluyorsun söyle hep beraber horlayalım.
- Sen 00.50’ye ders koy ondan sonra tebrikler kızın hamile.
- Hocaaaaaaam! Arkadaş benim rüyama bakıyor.
- Gece ders çalışmak olmaz uyumak varken ne alaka.
- Gece sinema seansı olur ama gece ders seansı olmaz.
- Öğrencinin cebindeki üç kuruş paraya göz dikip gece bire ders koyan adamdan rektör olmaz ancak IMF’ye memur olur.
- Marmara Üniversitesi diye yazılır, ögrencilere çektirilen zulüm diye okunur.
- Gece dersinde yoklama, derse katılan 12 ögrenci, 34 vampir, 25 kurt adam, 13 hayalet, 8 canki, 21 sarhoş, 4 evsiz.
- Gece aşk olur uyku olur içki olur ders olmaz.
- Hocam istediğimiz sorudan uyuyabiliyor muyuz?
- Hocam, istediğimiz rüyayı boş bırakabiliyor muyuz?
İKİNCİ ÖĞRETİM NEDİR?
Normal öğretimden birkaç puan daha düşük olarak kayıt yaptırılabiliyor. Harç parası daha fazla. Genellikle 17.00’de başlayan dersler, üniversiteye göre, 20.00 - 21.00’de sona eriyor.
(habertürk)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde ikinci öğretimler için 00:50'ye ders konulunca öğrenciler sanal âlemde tepki gösterdi.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde, ikinci öğretimler için gece 00.50’ye ders konulunca öğrenciler sanal âlemde isyan etti.
Twit’lerine “#gecedersmiolur”, “#gecedersolmaz” etiketi koyan öğrenciler, gece dersine esprili bir dille tepki gösterdi. İki gün aralıksız süren Twitter isyanının sonucunda dün ders programı siteden kaldırıldı. Sonucun ne olacağı konusunda ise net bir açıklama yapılmadı...
Öğrencilerin Twitter isyanından birkaçı:
- Evladım neye horluyorsun söyle hep beraber horlayalım.
- Sen 00.50’ye ders koy ondan sonra tebrikler kızın hamile.
- Hocaaaaaaam! Arkadaş benim rüyama bakıyor.
- Gece ders çalışmak olmaz uyumak varken ne alaka.
- Gece sinema seansı olur ama gece ders seansı olmaz.
- Öğrencinin cebindeki üç kuruş paraya göz dikip gece bire ders koyan adamdan rektör olmaz ancak IMF’ye memur olur.
- Marmara Üniversitesi diye yazılır, ögrencilere çektirilen zulüm diye okunur.
- Gece dersinde yoklama, derse katılan 12 ögrenci, 34 vampir, 25 kurt adam, 13 hayalet, 8 canki, 21 sarhoş, 4 evsiz.
- Gece aşk olur uyku olur içki olur ders olmaz.
- Hocam istediğimiz sorudan uyuyabiliyor muyuz?
- Hocam, istediğimiz rüyayı boş bırakabiliyor muyuz?
İKİNCİ ÖĞRETİM NEDİR?
Normal öğretimden birkaç puan daha düşük olarak kayıt yaptırılabiliyor. Harç parası daha fazla. Genellikle 17.00’de başlayan dersler, üniversiteye göre, 20.00 - 21.00’de sona eriyor.
(habertürk)
Son Güncelleme: Salı, 26 Haziran 2012 11:19
Gösterim: 5556