Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Gezi Parkı sürecine destek verdiği gerekçe gösterilerek istifaya zorlanan Prof. Dr. Erhan Erkut'un öğretim üyeliği görevine son verildi
Gezi Parkı protestolarına verdiği destek nedeniyle istifaya zorlanarak rektörlük görevinden alınan eski Özyeğin Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Erhan Erkut’un üniversitedeki öğretim üyeliği görevine de son verildi.
Eski Özyeğin Üniversitesi Kurucu Rektörü ve öğretim üyesi Erhan Erkut üniversiteden ayrıldı. Erkut ayrılışını üniversitedeki öğretim üyelerine gönderdiği bir e-mail ile paylaştı.
Gezi Parkı sürecine destek verdiği gerekçe gösterilerek istifaya zorlanan Erkut, 1 Temmuz’da üniversitenin mütevelli heyetine istifasını sunarak görevinden ayrılmıştı.
T24’ün edindiği bilgiye göre, 2013-2014 öğretim döneminin başlamasına birkaç gün kala Erhan Erkut’un öğretim üyeliğine de son verildi. Rektörlükten istifasının ardından Erkut’un görevine öğretim üyesi olarak devam edeceği açıklanmıştı.
Prof. Erkut’un Özyeğin Üniversitesi’ndeki özgeçmişi de kaldırıldı.
‘İktidara gelen rövanş almaya koyuluyor’
Gezi Parkı protestoları sürecinde sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaşananlara tepki gösteren Erkut, şunları söylemişti:
“Ülkeyi yönetenler kendilerinde farklı düşünenlere zalimce davranmışlar hep. Yöneten değişmiş, farklı olan değişmiş, ama uygulama değişmemiş.
"Cumhuriyetin Beyaz Mağdurları" kitabının yazarı Yıldıray Oğur'u tebrik ediyorum. Bir sonraki kitabı da birincinin kronolojik devamı olabilir.
Bu kitabı keşke daha önce okumuş olsaydım. Diktatörlüklerin davranış biçimleri ve stratejileri hakkında önemli bilgiler içeriyor.
Taşa, sopaya gaz ne kadar doğru ise, kitaba, karanfile, şarkıya gaz o kadar yanlıştır.
Sistem ezme/ezilme üzerine kurulu olunca iktidara gelen rövanş almaya koyuluyor. Olan takım tutmayıp sadece demokrasi isteyenlere oluyor.”
Erkut’un rektörlükten istifa süreci
Rektörlük görevini bırakan ancak aynı üniversite ders vermeye devam edeceğini açıklayan Erkut’un istifasında mütevelli heyetinin Gezi olayları sırasındaki tutumu nedeniyle Erkut’a yaptıkları baskının etkili olduğu iddia edilmişti.
1 Temmuz itibariyle görevi bırakan Erkut, görevinden ayrılmasının ardından öğrencilerine şöyle bir mail atmıştı:
“Değerli Özyeğin Üniversitesi mensupları,
1 Ocak 2008’de başladığım rektörlük görevim süresince bana duyulan güven ve sunulan fırsatları, tüm deneyim ve yetkinliklerim ve sizlerin emsalsiz desteğiyle birleştirerek üniversitemiz için birlikte çok sağlam bir temel attık. Artık üniversitemiz kuruluş sürecini büyük ölçüde tamamladı ve büyüme sürecine girdi. Eminim bu sürecin benim için keyifli olduğu kadar yorucu olduğunun sizler de farkındasınız.
Bundan sonra üniversitemizin ikinci dönemi, yani büyümesini tamamlama ve kurumsallaşma dönemi. Bu dönemde gereken rektör formasyonunun kuruluş döneminden daha farklı olması gerektiğini baştan beri düşündüğümü biliyorsunuz. Açıkçası kendimi hep “kuruluş dönemi rektörü” olarak gördüm ve kanımca kuruluş dönemimiz sona erdi.
1 Temmuz itibariyle rektörlük görevimden ayrılacağımı ve görevimi rektör vekili olarak Prof. Dr. Esra Gençtürk’e devredeceğimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Özyeğin Üniversitesi’nde bir öğretim üyesi olarak görevime devam edeceğim ve rektör vekilimize tüm gücümle destek olacağım.
Ortada hep birlikte yarattığımız bir eser var ve bunun idealimizdeki üniversiteye doğru evrilmesine destek vermeye hepimizin devam edeceğine hiç şüphem yok. Bana vermiş olduğunuz desteklerinizden dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Aynı desteği rektör vekilimiz Esra Gençtürk’e de vereceğinize inanıyorum. Üniversitemizi gelecekte güzel günler bekliyor. Hep birlikte yola devam edeceğiz ve üniversitemizi layık olduğu yere taşıyacağız.”
Prof. Dr. Erhan Erkut kimdir?
Prof. Erhan Erkut, lisans derecesini 1980 yılında, Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden; doktorasını 1986 yılında, Florida Üniversitesi’nden aldı.
1985-2005 yılları arasında Alberta Üniversitesi’nde ders verdi. Cenevre, Ohio State, NIDA (Bangkok), Boğaziçi ve Sabancı Üniversitelerinde konuk öğretim üyeliği yaptı.
“INFORMS Teaching of Management Science Practice Award” ile “3M Teaching Fellowship” başta olmak üzere dokuz eğitim ödülünü ve Canadian Operational Research Society tarafından verilmiş beş başarı ödülünü almaya hak kazandı.
“Kanada Doğal Bilimler ve Mühendislik Araştırma Birliği” tarafından yürütülen bölgesel haberleşme ağı tasarımı projesi dahil, 11 dış kaynaklı projede liderlik görevinde bulunan Prof. Dr. Erkut, Alberta Üniversitesi’nde Centre for Excellence in Operations adlı uygulamalı araştırma merkezini kurdu.
50'den fazla uluslararası hakemli dergi makalesi bulunan Prof. Erkut, 2005 – 2007 yılları arasında Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı görevinde bulundu.
Erkut’un iki kızı Kanada’da anneleriyle birlikte kalıyor ve eğitim görüyor.
Kaynak T24
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Gezi Parkı sürecine destek verdiği gerekçe gösterilerek istifaya zorlanan Prof. Dr. Erhan Erkut'un öğretim üyeliği görevine son verildi
Gezi Parkı protestolarına verdiği destek nedeniyle istifaya zorlanarak rektörlük görevinden alınan eski Özyeğin Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Erhan Erkut’un üniversitedeki öğretim üyeliği görevine de son verildi.
Eski Özyeğin Üniversitesi Kurucu Rektörü ve öğretim üyesi Erhan Erkut üniversiteden ayrıldı. Erkut ayrılışını üniversitedeki öğretim üyelerine gönderdiği bir e-mail ile paylaştı.
Gezi Parkı sürecine destek verdiği gerekçe gösterilerek istifaya zorlanan Erkut, 1 Temmuz’da üniversitenin mütevelli heyetine istifasını sunarak görevinden ayrılmıştı.
T24’ün edindiği bilgiye göre, 2013-2014 öğretim döneminin başlamasına birkaç gün kala Erhan Erkut’un öğretim üyeliğine de son verildi. Rektörlükten istifasının ardından Erkut’un görevine öğretim üyesi olarak devam edeceği açıklanmıştı.
Prof. Erkut’un Özyeğin Üniversitesi’ndeki özgeçmişi de kaldırıldı.
‘İktidara gelen rövanş almaya koyuluyor’
Gezi Parkı protestoları sürecinde sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaşananlara tepki gösteren Erkut, şunları söylemişti:
“Ülkeyi yönetenler kendilerinde farklı düşünenlere zalimce davranmışlar hep. Yöneten değişmiş, farklı olan değişmiş, ama uygulama değişmemiş.
"Cumhuriyetin Beyaz Mağdurları" kitabının yazarı Yıldıray Oğur'u tebrik ediyorum. Bir sonraki kitabı da birincinin kronolojik devamı olabilir.
Bu kitabı keşke daha önce okumuş olsaydım. Diktatörlüklerin davranış biçimleri ve stratejileri hakkında önemli bilgiler içeriyor.
Taşa, sopaya gaz ne kadar doğru ise, kitaba, karanfile, şarkıya gaz o kadar yanlıştır.
Sistem ezme/ezilme üzerine kurulu olunca iktidara gelen rövanş almaya koyuluyor. Olan takım tutmayıp sadece demokrasi isteyenlere oluyor.”
Erkut’un rektörlükten istifa süreci
Rektörlük görevini bırakan ancak aynı üniversite ders vermeye devam edeceğini açıklayan Erkut’un istifasında mütevelli heyetinin Gezi olayları sırasındaki tutumu nedeniyle Erkut’a yaptıkları baskının etkili olduğu iddia edilmişti.
1 Temmuz itibariyle görevi bırakan Erkut, görevinden ayrılmasının ardından öğrencilerine şöyle bir mail atmıştı:
“Değerli Özyeğin Üniversitesi mensupları,
1 Ocak 2008’de başladığım rektörlük görevim süresince bana duyulan güven ve sunulan fırsatları, tüm deneyim ve yetkinliklerim ve sizlerin emsalsiz desteğiyle birleştirerek üniversitemiz için birlikte çok sağlam bir temel attık. Artık üniversitemiz kuruluş sürecini büyük ölçüde tamamladı ve büyüme sürecine girdi. Eminim bu sürecin benim için keyifli olduğu kadar yorucu olduğunun sizler de farkındasınız.
Bundan sonra üniversitemizin ikinci dönemi, yani büyümesini tamamlama ve kurumsallaşma dönemi. Bu dönemde gereken rektör formasyonunun kuruluş döneminden daha farklı olması gerektiğini baştan beri düşündüğümü biliyorsunuz. Açıkçası kendimi hep “kuruluş dönemi rektörü” olarak gördüm ve kanımca kuruluş dönemimiz sona erdi.
1 Temmuz itibariyle rektörlük görevimden ayrılacağımı ve görevimi rektör vekili olarak Prof. Dr. Esra Gençtürk’e devredeceğimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Özyeğin Üniversitesi’nde bir öğretim üyesi olarak görevime devam edeceğim ve rektör vekilimize tüm gücümle destek olacağım.
Ortada hep birlikte yarattığımız bir eser var ve bunun idealimizdeki üniversiteye doğru evrilmesine destek vermeye hepimizin devam edeceğine hiç şüphem yok. Bana vermiş olduğunuz desteklerinizden dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Aynı desteği rektör vekilimiz Esra Gençtürk’e de vereceğinize inanıyorum. Üniversitemizi gelecekte güzel günler bekliyor. Hep birlikte yola devam edeceğiz ve üniversitemizi layık olduğu yere taşıyacağız.”
Prof. Dr. Erhan Erkut kimdir?
Prof. Erhan Erkut, lisans derecesini 1980 yılında, Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden; doktorasını 1986 yılında, Florida Üniversitesi’nden aldı.
1985-2005 yılları arasında Alberta Üniversitesi’nde ders verdi. Cenevre, Ohio State, NIDA (Bangkok), Boğaziçi ve Sabancı Üniversitelerinde konuk öğretim üyeliği yaptı.
“INFORMS Teaching of Management Science Practice Award” ile “3M Teaching Fellowship” başta olmak üzere dokuz eğitim ödülünü ve Canadian Operational Research Society tarafından verilmiş beş başarı ödülünü almaya hak kazandı.
“Kanada Doğal Bilimler ve Mühendislik Araştırma Birliği” tarafından yürütülen bölgesel haberleşme ağı tasarımı projesi dahil, 11 dış kaynaklı projede liderlik görevinde bulunan Prof. Dr. Erkut, Alberta Üniversitesi’nde Centre for Excellence in Operations adlı uygulamalı araştırma merkezini kurdu.
50'den fazla uluslararası hakemli dergi makalesi bulunan Prof. Erkut, 2005 – 2007 yılları arasında Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı görevinde bulundu.
Erkut’un iki kızı Kanada’da anneleriyle birlikte kalıyor ve eğitim görüyor.
Kaynak T24
Son Güncelleme: Cuma, 06 Eylül 2013 14:38
Gösterim: 2220
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, öğretmenlerin özellikle eş durumundan ötürü mağdur olmamaları için ellerinden geldiği kadar gayret gösterdiklerini belirtti. Avcı, "Yarın (bugün) akşama kadar herhalde bir neticeye ulaşırız çünkü okullar açılmadan bu sorunu da minimize etmek için çok yoğun çalışıyoruz" dedi.
Avcı, Eskişehir Öğretmenevi’nde yaptığı açıklamada, öğretmenlerin özellikle eş durumundan ötürü mağdur olmamaları için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini söyledi. Bakan Avcı, "Biliyorsunuz bu konuda düzenleme yapıldı fakat malesef eş durumundan ataması yapılamamış, sayıları az da olsa bir grup yani bizim büyük nüfusumuza oranla Milli Eğitim camiası çok büyük bir camia az da olsa derken bile çok sayılardan bahsediyoruz. Bize göre az da olsa eş durumundan ötürü atanamamış öğretmen arkadaşlarımız var" diye konuştu.
Öğretmenlerin bu konudaki sorunuyla yakından ilgilendiklerine dikkati çeken Avcı, "Arkadaşlarımız şu anda bile bu sorunu olabildiğince minimize etmek için yoğun bir gayret içerisindeler. O çalışmaların neticesini aldığımız zaman da en azından sorunu minimize ettiğimizi söyleyebilecek duruma gelebileceğiz. Yarın akşama kadar herhalde bir neticeye ulaşırız çünkü okullar açılmadan bu sorunu da minimize etmek için çok yoğun çalışıyoruz."
Avcı, açıklamanın ardından, İstanbul'a gitmek üzere Eskişehir Öğretmenevi'nden ayrıldı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, öğretmenlerin özellikle eş durumundan ötürü mağdur olmamaları için ellerinden geldiği kadar gayret gösterdiklerini belirtti. Avcı, "Yarın (bugün) akşama kadar herhalde bir neticeye ulaşırız çünkü okullar açılmadan bu sorunu da minimize etmek için çok yoğun çalışıyoruz" dedi.
Avcı, Eskişehir Öğretmenevi’nde yaptığı açıklamada, öğretmenlerin özellikle eş durumundan ötürü mağdur olmamaları için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini söyledi. Bakan Avcı, "Biliyorsunuz bu konuda düzenleme yapıldı fakat malesef eş durumundan ataması yapılamamış, sayıları az da olsa bir grup yani bizim büyük nüfusumuza oranla Milli Eğitim camiası çok büyük bir camia az da olsa derken bile çok sayılardan bahsediyoruz. Bize göre az da olsa eş durumundan ötürü atanamamış öğretmen arkadaşlarımız var" diye konuştu.
Öğretmenlerin bu konudaki sorunuyla yakından ilgilendiklerine dikkati çeken Avcı, "Arkadaşlarımız şu anda bile bu sorunu olabildiğince minimize etmek için yoğun bir gayret içerisindeler. O çalışmaların neticesini aldığımız zaman da en azından sorunu minimize ettiğimizi söyleyebilecek duruma gelebileceğiz. Yarın akşama kadar herhalde bir neticeye ulaşırız çünkü okullar açılmadan bu sorunu da minimize etmek için çok yoğun çalışıyoruz."
Avcı, açıklamanın ardından, İstanbul'a gitmek üzere Eskişehir Öğretmenevi'nden ayrıldı.
Son Güncelleme: Cuma, 06 Eylül 2013 11:01
Gösterim: 1524
Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde fişleme iddiası
Afyon Kocatepe Üniversitesi tarafından uygulanan anketle öğrencilerin fişlendiği iddia edildi.
Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde fişleme iddiası. Üniversitelilere uygulanan bir ankette öğrencilerin siyasi kimlikleri tespit edilmeye çalışıldığı iddia edildi. Ankette “Aşağıdaki siyasi kimliklerden hangisi sizi en iyi tanımlar?, Hayatınızda hiç protesto gösterisine katıldınız mı?, Yarın seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz? gibi sorular “üniversitede fişleme mi yapılıyor?” iddiasını gündeme getirdi.
Ankette şu sorular yer aldı;
-Aşağıdaki siyasi kimliklerden hangisi sizi en iyi tanımlar?
-Herhangi bir dernek ya da kulübe üye misiniz?
-Hayatınızda hiç protesto gösterisine katıldınız mı” diye sorulan ankette, öğrencilerin sosyal medya kullanımı da öğrenilmeye çalışıldı.
Sosyal medyadan anketin fotoğraflarını paylaşan öğrenciler fişlendiklerini ileri sürerken, Afyon Kocatepe Üniversitesi ise ankettin sadece sosyoloji bölümünde yüksek lisans yapan öğrencilere uygulandığını ve fotoğrafların fotomontaj olduğunu öne sürdü.
Üniversite yönetimi "fotomontaj" dedi
Üniversitenin öğrencileri fişlediği iddiaları asılsız olduğunu savunan üniversitenin açıklaması şöyle:
04.09.2013 akşamından itibaren üniversitemiz hakkında ‘AKÜ’de fişleme gibi anket’ ve benzeri başlıklarla bir asılsız haberin öncelikle sosyal medyada, daha sonra çeşitli internet sitelerinde yer aldığı görülmektedir. Öğrenci bilgi sisteminde yer alan bir anket gibi gösterilmeye çalışılan görüntüler, fotomontajla art niyetli kişiler tarafından oluşturulmuştur. Bu ise, kayıt döneminde öğrencilerde olumsuz bir intiba meydana getirmeyi amaçlayan kötü niyetli bir kampanyanın ürünüdür. Anket çalışması, Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Osman Konuk yönetiminde yapılmakta olan “Sosyal medyanın siyasal toplumsallaşmaya etkileri: Üniversite öğrencileri örneği’’ adlı doktora tezinin veri toplama aracı olarak uygulanmaktadır sildentadal.com.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde fişleme iddiası
Afyon Kocatepe Üniversitesi tarafından uygulanan anketle öğrencilerin fişlendiği iddia edildi.
Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde fişleme iddiası. Üniversitelilere uygulanan bir ankette öğrencilerin siyasi kimlikleri tespit edilmeye çalışıldığı iddia edildi. Ankette “Aşağıdaki siyasi kimliklerden hangisi sizi en iyi tanımlar?, Hayatınızda hiç protesto gösterisine katıldınız mı?, Yarın seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz? gibi sorular “üniversitede fişleme mi yapılıyor?” iddiasını gündeme getirdi.
Ankette şu sorular yer aldı;
-Aşağıdaki siyasi kimliklerden hangisi sizi en iyi tanımlar?
-Herhangi bir dernek ya da kulübe üye misiniz?
-Hayatınızda hiç protesto gösterisine katıldınız mı” diye sorulan ankette, öğrencilerin sosyal medya kullanımı da öğrenilmeye çalışıldı.
Sosyal medyadan anketin fotoğraflarını paylaşan öğrenciler fişlendiklerini ileri sürerken, Afyon Kocatepe Üniversitesi ise ankettin sadece sosyoloji bölümünde yüksek lisans yapan öğrencilere uygulandığını ve fotoğrafların fotomontaj olduğunu öne sürdü.
Üniversite yönetimi "fotomontaj" dedi
Üniversitenin öğrencileri fişlediği iddiaları asılsız olduğunu savunan üniversitenin açıklaması şöyle:
04.09.2013 akşamından itibaren üniversitemiz hakkında ‘AKÜ’de fişleme gibi anket’ ve benzeri başlıklarla bir asılsız haberin öncelikle sosyal medyada, daha sonra çeşitli internet sitelerinde yer aldığı görülmektedir. Öğrenci bilgi sisteminde yer alan bir anket gibi gösterilmeye çalışılan görüntüler, fotomontajla art niyetli kişiler tarafından oluşturulmuştur. Bu ise, kayıt döneminde öğrencilerde olumsuz bir intiba meydana getirmeyi amaçlayan kötü niyetli bir kampanyanın ürünüdür. Anket çalışması, Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Osman Konuk yönetiminde yapılmakta olan “Sosyal medyanın siyasal toplumsallaşmaya etkileri: Üniversite öğrencileri örneği’’ adlı doktora tezinin veri toplama aracı olarak uygulanmaktadır sildentadal.com.
Son Güncelleme: Perşembe, 05 Eylül 2013 13:31
Gösterim: 1868
ODTÜ'lü öğrenciler, kayıt zamanı cemaat adına öğrencilere yurt sağlamaya çalıştıklarını iddia ettikleri başörtülü öğrencileri kampüste protesto etti.
ODTÜ 'lü öğrenciler, yurt kayıtlarının yapıldığı dönemlerde okul bahçesine gelerek cemaat adına öğrencilere yurt sağlamaya çalışan başörtülü öğrencilerden oluşan grubu protesto etti.
Başörtülü öğrencilerden kimlik isteyen grup, kimliği olmayanların kalkıp gitmelerini istedi. Okulda istemedikleri kişilere herhangi bir çalışma yaptırmayacaklarını söyleyen gruptaki bir öğrenci, başka bir öğrenci velisinin tepkisiyle karşılaştı. “Sana ne kardeşim benim düşüncemden” diyerek öğrenciye tepki gösteren veli, yaşananlara anlam vermekte güçlük çekti.
ODTÜ'lüler tepkilerini 'Cemaatin ODTÜ seferi' başlığıyla paylaşıma açtı. Videoyu dolaşıma sokan ODTÜ'lüler altına şu notu da ekledi:
"Yeni kayıt olan öğrencileri iftiralarla, yalanlarla kendi yurtlarında kalmaya zorlayan cemaat üyelerini ODTÜ'den kovduk. "
Sosyal medyada gündem oldu
ODTÜ'lü öğrencilerin videosu sosyal medyada da büyük yankı buldu. Twitter 'da hızla yayılan haber için "#DikkatODTÜdeFaşizmVar, #OdtüYıkılsınYerineAvmYapılsın, #odtuegeziolmayacak şeklinde hashtaglar oluşturuldu.
Bunun üzerine çevresinden yardım talep eden başörtülü öğrenciler, çareyi üniversiteden ayrılarak buldu.
ODTÜ Mezunlar Birliği Vakfı açıklama yaptı
ODTÜ Mezunlar Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Öztürk, ODTÜ'de başörtülü öğrencilere yönelik sözlü saldırıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, ODTÜ Mezunlar Birliği Vakfı (ODTÜ-MEBİVA) olarak son birkaç gündür kayıtlar dolayısıyla üniversitede meydana gelen, basın ve sosyal medyaya da yansıyan şiddet olayları sebebi ile açıklama yapma gereğini duyduğunu belirtti.
Okulun bu yılki mezuniyet töreninde açılan “Bu Daha Başlangıç. Mücadeleye Devam” pankartı için ODTÜ Rektörlüğünden gereğini yapmasını istediklerini ancak rektörlüğün ise hiçbir şey yapmayarak, ODTÜ’yü kendi malı olarak gören bu küçük azınlık grubunun okulda istediği gibi davranmasına zımnen de olsa izin verdiğini belirten Öztürk, şunları kaydetti:
"Yeni kayıtların yapıldığı bugünlerde ise anayasal haklarını kullanarak kendilerini ifade etmek isteyen öğrencilerin stantları bu gruplarca dağıtılmaktadır. Yasalara uygun bir şekilde kendi anlayışlarına göre kayıt için gelen yeni öğrencilere rehberlik etmek isteyenlere ise şiddet uygulanmaktadır
Rektörümüzün 2013 mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada belirttiği 'evrensel anlamda insan hakları ve temel özgürlüklerin güvence altına alındığı, gerçekten çoğulcu bir demokratik ülke' sözünün gereğini yapmasını beklemekteyiz. Üniversitemiz, çoğulculuğun gereği olarak yasalar çerçevesinde herkesin kendisini ifade edebildiği bir yer mi olacaktır, yoksa sol ve sosyalist arkadaşlarımızın da tasvip etmediğini bildiğimiz, bu şiddeti kendilerine hak gören azınlıkların egemenliğinde mi kalacaktır?
Bütün ODTÜ mezun ve öğrencilerini ifade özgürlüğüne yapılan saldırıları kınamaya çağırıyoruz. ODTÜ Rektörlüğümüzün okulumuzda olan bu şiddet olayları karşısında gereken idari ve hukuki tedbirleri almasını ve kamuoyu ile paylaşmasını talep ediyoruz."
AK Parti’den tepki
AK Parti Genel Merkez Üniversiteler Başkanı Nurettin Çelik de AA muhabirine yaptığı açıklamada, ODTÜ'de yaşanan başörtülü öğrencilere yönelik sözlü taciz eyleminin kabul edilemeyeceğini belirterek, kınadığını söyledi.
ODTÜ'de kayıt dönemi nedeniyle bi çok kurum, kuruluş ve STK gibi kendilerinin de "AK Gençlik" adıyla bir tanıtım standı kurmak istediklerini ancak daha önceden örgütlü 50-60 kişilik marjinal bir grubun kendilerine izin vermediğin ve stant için getirilen malzemeleri kullanılamayacak şekilde parçaladıklarını ifade eden Çelik, özel güvenlik mensuplarının bu gruba müdahale etmediğini, yaşananlara sessiz kaldığını ve AK Gençlik Standı'ndaki arkadaşlarının ancak polis nezaretinde güvenli bir şekilde üniversiteden ayrıldıklarını vurguladı.
ODTÜ'de görevli olduğu söylenen bazı kişilerin, ODTÜ'yü yeni kazanan öğrencileri gar ve otogarda kendilerini üniversitenin resmi görevlileri gibi karşıladıklarını ve bu öğrencileri marjinal gruplara yönelendirdiklerini dile getiren Çelik, örgütlü bir şekilde bu işleri yürütenlerin bugünkü saldırıyı da organize ettiklerini aktardı.
Çelik, başörtülü iki öğrenci ve bir öğrenci velisine yönelik sözlü saldırının da aynı kişilerce yapıldığını belirterek, "Taciz eylemini gerçekleştirenlerin öğrenci olup olmadığı bile belli değil. Başörtülü arkadaşlar rektörlükten tutanak tutulmasını istiyor ama hiçbir işlem yapılmıyor. ODTÜ'nün özel güvenliği bu kişilere göz yumuyor" diye konuştu.
Nurettin Çelik, yaşanan olayın "faşist, başkasına yaşama hakkı tanımayan ve Türkiye'yi karıştırmak, istikrarı bozmak isteyenlerin" son eylemi olduğunu da kaydetti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
ODTÜ'lü öğrenciler, kayıt zamanı cemaat adına öğrencilere yurt sağlamaya çalıştıklarını iddia ettikleri başörtülü öğrencileri kampüste protesto etti.
ODTÜ 'lü öğrenciler, yurt kayıtlarının yapıldığı dönemlerde okul bahçesine gelerek cemaat adına öğrencilere yurt sağlamaya çalışan başörtülü öğrencilerden oluşan grubu protesto etti.
Başörtülü öğrencilerden kimlik isteyen grup, kimliği olmayanların kalkıp gitmelerini istedi. Okulda istemedikleri kişilere herhangi bir çalışma yaptırmayacaklarını söyleyen gruptaki bir öğrenci, başka bir öğrenci velisinin tepkisiyle karşılaştı. “Sana ne kardeşim benim düşüncemden” diyerek öğrenciye tepki gösteren veli, yaşananlara anlam vermekte güçlük çekti.
ODTÜ'lüler tepkilerini 'Cemaatin ODTÜ seferi' başlığıyla paylaşıma açtı. Videoyu dolaşıma sokan ODTÜ'lüler altına şu notu da ekledi:
"Yeni kayıt olan öğrencileri iftiralarla, yalanlarla kendi yurtlarında kalmaya zorlayan cemaat üyelerini ODTÜ'den kovduk. "
Sosyal medyada gündem oldu
ODTÜ'lü öğrencilerin videosu sosyal medyada da büyük yankı buldu. Twitter 'da hızla yayılan haber için "#DikkatODTÜdeFaşizmVar, #OdtüYıkılsınYerineAvmYapılsın, #odtuegeziolmayacak şeklinde hashtaglar oluşturuldu.
Bunun üzerine çevresinden yardım talep eden başörtülü öğrenciler, çareyi üniversiteden ayrılarak buldu.
ODTÜ Mezunlar Birliği Vakfı açıklama yaptı
ODTÜ Mezunlar Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Öztürk, ODTÜ'de başörtülü öğrencilere yönelik sözlü saldırıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, ODTÜ Mezunlar Birliği Vakfı (ODTÜ-MEBİVA) olarak son birkaç gündür kayıtlar dolayısıyla üniversitede meydana gelen, basın ve sosyal medyaya da yansıyan şiddet olayları sebebi ile açıklama yapma gereğini duyduğunu belirtti.
Okulun bu yılki mezuniyet töreninde açılan “Bu Daha Başlangıç. Mücadeleye Devam” pankartı için ODTÜ Rektörlüğünden gereğini yapmasını istediklerini ancak rektörlüğün ise hiçbir şey yapmayarak, ODTÜ’yü kendi malı olarak gören bu küçük azınlık grubunun okulda istediği gibi davranmasına zımnen de olsa izin verdiğini belirten Öztürk, şunları kaydetti:
"Yeni kayıtların yapıldığı bugünlerde ise anayasal haklarını kullanarak kendilerini ifade etmek isteyen öğrencilerin stantları bu gruplarca dağıtılmaktadır. Yasalara uygun bir şekilde kendi anlayışlarına göre kayıt için gelen yeni öğrencilere rehberlik etmek isteyenlere ise şiddet uygulanmaktadır
Rektörümüzün 2013 mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada belirttiği 'evrensel anlamda insan hakları ve temel özgürlüklerin güvence altına alındığı, gerçekten çoğulcu bir demokratik ülke' sözünün gereğini yapmasını beklemekteyiz. Üniversitemiz, çoğulculuğun gereği olarak yasalar çerçevesinde herkesin kendisini ifade edebildiği bir yer mi olacaktır, yoksa sol ve sosyalist arkadaşlarımızın da tasvip etmediğini bildiğimiz, bu şiddeti kendilerine hak gören azınlıkların egemenliğinde mi kalacaktır?
Bütün ODTÜ mezun ve öğrencilerini ifade özgürlüğüne yapılan saldırıları kınamaya çağırıyoruz. ODTÜ Rektörlüğümüzün okulumuzda olan bu şiddet olayları karşısında gereken idari ve hukuki tedbirleri almasını ve kamuoyu ile paylaşmasını talep ediyoruz."
AK Parti’den tepki
AK Parti Genel Merkez Üniversiteler Başkanı Nurettin Çelik de AA muhabirine yaptığı açıklamada, ODTÜ'de yaşanan başörtülü öğrencilere yönelik sözlü taciz eyleminin kabul edilemeyeceğini belirterek, kınadığını söyledi.
ODTÜ'de kayıt dönemi nedeniyle bi çok kurum, kuruluş ve STK gibi kendilerinin de "AK Gençlik" adıyla bir tanıtım standı kurmak istediklerini ancak daha önceden örgütlü 50-60 kişilik marjinal bir grubun kendilerine izin vermediğin ve stant için getirilen malzemeleri kullanılamayacak şekilde parçaladıklarını ifade eden Çelik, özel güvenlik mensuplarının bu gruba müdahale etmediğini, yaşananlara sessiz kaldığını ve AK Gençlik Standı'ndaki arkadaşlarının ancak polis nezaretinde güvenli bir şekilde üniversiteden ayrıldıklarını vurguladı.
ODTÜ'de görevli olduğu söylenen bazı kişilerin, ODTÜ'yü yeni kazanan öğrencileri gar ve otogarda kendilerini üniversitenin resmi görevlileri gibi karşıladıklarını ve bu öğrencileri marjinal gruplara yönelendirdiklerini dile getiren Çelik, örgütlü bir şekilde bu işleri yürütenlerin bugünkü saldırıyı da organize ettiklerini aktardı.
Çelik, başörtülü iki öğrenci ve bir öğrenci velisine yönelik sözlü saldırının da aynı kişilerce yapıldığını belirterek, "Taciz eylemini gerçekleştirenlerin öğrenci olup olmadığı bile belli değil. Başörtülü arkadaşlar rektörlükten tutanak tutulmasını istiyor ama hiçbir işlem yapılmıyor. ODTÜ'nün özel güvenliği bu kişilere göz yumuyor" diye konuştu.
Nurettin Çelik, yaşanan olayın "faşist, başkasına yaşama hakkı tanımayan ve Türkiye'yi karıştırmak, istikrarı bozmak isteyenlerin" son eylemi olduğunu da kaydetti.
Son Güncelleme: Cuma, 06 Eylül 2013 09:49
Gösterim: 2534
Sınavla öğrenci alan okulların tarihi çok eskilere dayanıyor. 1955 yılından itibaren hizmet vermeye başlayan ve yabancı dilde eğitim sunan kolejler öğrencilerini sınavla seçiyordu. Ortaöğretime geçişte merkezi sınavlar hep var olurken, LGS, OKS, ve SBS şeklinde farklı uygulamalar yapıldı
Türkiye'de ortaöğretime yerleştirme sürecinde merkezi sınavlar belirleyici olurken, sınavlar çeşitli dönemlerde yöntem ve içerik olarak farklılık gösterdi. Türkiye genelinde kimi zaman tek, kimi zaman birden çok sınavlar uygulandı. Yeni dönemde ise derslerin yazılı sınavlarını Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) yapacağı bir sistem alacak.
Türkiye'deki ortaöğretime geçiş sistemine ilişkin SETA'nın hazırladığı rapor ve derlenen bilgilere göre, sınavla öğrenci alan okulların tarihi çok eskilere dayanıyor. 1955 yılından itibaren hizmet vermeye başlayan ve yabancı dilde eğitim sunan kolejler öğrencilerini sınavla seçiyordu.
Daha sonra öğrencilerini sınavla alan 1964 yılında itibaren fen lisesi, 1985 yılından itibaren Anadolu imam hatip liseleri, 1990 yılından itibaren Anadolu öğretmen liseleri ile 2003 yılında faaliyete geçen sosyal bilimler lisesi kurulmaya başladı.
Kolej olarak açılan ve şimdilerde Anadolu lisesi olarak bilinen okullar ise 1999 yılına kadar öğrencilerini ilkokuldan itibaren merkezi sınavla aldı. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim uygulamasının başlamasıyla Anadolu liselerinin ortaokul kısmı kapanmış, Anadolu liseleri hazırlık ve üç yıllık lise eğitimi vermeye başladı. Yeni düzenlemeyle öğrenciler, 8. sınıftan itibaren Anadolu liselerine yerleşmek için sınava girmeye başladı.
LGS, OKS, SBS
Türkiye'de ortaöğretime geçişte merkezi sınavlar hep var olmuş, ancak bu sınavların yöntemleri farklılıklar göstermişti.
Liselere Giriş Sınavı (LGS), Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS), Seviye Belirleme Sınavları, Seviye Belirleme Sınavı (SBS) uygulanan farklı sınav sistemleriydi.
2000'li yıllarda sınavla öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına LGS ile yerleştirme yapılırken, 2004 yılından itibaren OKS'ye geçilmiş, 2008 yılında son kez yapılan OKS ile bu sistem de terkedildi. OKS sistemine geçilerek özel okullar ile polis kolejine öğrenci alımları da bu sınavla yapılmaya başlandı.
İlköğretim 6, 7 ve 8. sınıflar için düzenlenen SBS'lere ise 2008 yılında geçildi, bu yılda sadece 6 ve 7. sınıflar için SBS düzenlendi. 2009 yılından itibaren ise bu sınav ilköğretim 8. sınıflara uygulandı.
MEB, SBS sınavlarına geçişin sebeplerini açıklayan bir kitapçık hazırlayarak, değişikliğin müfredattaki yenilenmeye bağlı olarak, farklı bir ölçme sınavının yapılmasına gereksinim duyulduğu ifade edilmişti.
İlerleyen süreçte SBS'ler kademeli olarak kaldırıldı ve sadece ilköğretim 8. sınıflara uygulanır hale geldi. SBS ise 2012-2013 eğitim öğretim yılında son kez yapıldı.
MEB, ortaöğretime geçişte yeni sistemi dün kamuoyuyla paylaştı. Gelecek yıldan itibaren 6 temel ders için 8. sınıfta öğretmen tarafından dönemsel yapılan sınavlardan biri merkezi olarak gerçekleştirilecek. Bu yeni sistemde, yeni bir sınav olmayacak, öğrencilerin her dersten zaten girdikleri yazılıları Milli Eğitim Bakanlığı merkezi olarak yapacak.
Diğer ülkelerde durum nedir?
Ortaöğretime geçişte her ülkenin farklı uygulamaları bulunuyor. ABD, Japonya, İngiltere (Gramer okulu), Macaristan, Güney Kore ile Hollanda merkezi sınavla liseye öğrenci alırken, Çin, Fransa, İtalya, Singapur ortaokul bitirme sınavı uyguluyor. Bazı ülkelerde sadece okul notları, öğretmen görüşü, okul bazlı giriş sınavı da etkili bir yöntem olarak kullanılıyor.
Ülkelere göre uygulamalar şöyle:
ABD'de liseye geçişte öğrenciler adrese dayalı olarak evlerine yakın bir liseye yerleşebildiği gibi, sınavla da bazı okullara yerleşebiliyor. Bazı eyaletlerde önemli devlet okulları öğrencilerini sınavla seçiyor.
Çin'de, ortaöğretimde birinci kademeyi bitiren öğrenciler yılda bir kez ve yerelde yapılan giriş sınavına katılıyor. Sonuçlara göre okullar kontenjan belirleyerek öğrenci alıyor. Çin, genel liselerin kalitesini desteklemek için giriş sınavlarını destekliyor.
Almanya'da, okul türlerine yönlendirme erken yaşlarda başlıyor. İlkokulu bitirenler başarılarına ve öğretmenlerinin değerlendirmelerine göre okullara yerleşiyor.
Fransa'da ise liseyi bitirmek için bitirme sınavına giren öğrenciler, sınavda belirlenen derslerin sorularını yanıtlıyor. Okul notlarının da önemli olduğu eğitim sisteminde üst öğrenime geçişte öğrencinin temel değerleri de önemli yer tutuyor.
İtalya'da genel ve meslek liselerine geçebilmek için ortaokul bitirme sınavında başarılı olmak ve diploma almak şartı aranıyor. Başarılı olanlar istediği liseyi tercih edebiliyor.
Güney Kore'de öğrenciler liselere yerleştirilirken seçme sınavına giriyor ve yerleştirmede notları da etkili oluyor.
İngiltere'de merkezi sınavla öğrenci seçme uygulaması yer almıyor. Burada, genel okullara herhangi bir ölçüte bağlı kalınmaksızın kayıtlar yapılıyor. Farklı adlardaki diğer okullar ise öğrenci seçimini kendisi belirliyor.
Finlandiya'da ise ülke genelinde yapılan bir sınav yok. Liseye gelen öğrenciler ortaöğretimdeki başarı notlarına göre gruplandırılıyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Sınavla öğrenci alan okulların tarihi çok eskilere dayanıyor. 1955 yılından itibaren hizmet vermeye başlayan ve yabancı dilde eğitim sunan kolejler öğrencilerini sınavla seçiyordu. Ortaöğretime geçişte merkezi sınavlar hep var olurken, LGS, OKS, ve SBS şeklinde farklı uygulamalar yapıldı
Türkiye'de ortaöğretime yerleştirme sürecinde merkezi sınavlar belirleyici olurken, sınavlar çeşitli dönemlerde yöntem ve içerik olarak farklılık gösterdi. Türkiye genelinde kimi zaman tek, kimi zaman birden çok sınavlar uygulandı. Yeni dönemde ise derslerin yazılı sınavlarını Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) yapacağı bir sistem alacak.
Türkiye'deki ortaöğretime geçiş sistemine ilişkin SETA'nın hazırladığı rapor ve derlenen bilgilere göre, sınavla öğrenci alan okulların tarihi çok eskilere dayanıyor. 1955 yılından itibaren hizmet vermeye başlayan ve yabancı dilde eğitim sunan kolejler öğrencilerini sınavla seçiyordu.
Daha sonra öğrencilerini sınavla alan 1964 yılında itibaren fen lisesi, 1985 yılından itibaren Anadolu imam hatip liseleri, 1990 yılından itibaren Anadolu öğretmen liseleri ile 2003 yılında faaliyete geçen sosyal bilimler lisesi kurulmaya başladı.
Kolej olarak açılan ve şimdilerde Anadolu lisesi olarak bilinen okullar ise 1999 yılına kadar öğrencilerini ilkokuldan itibaren merkezi sınavla aldı. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim uygulamasının başlamasıyla Anadolu liselerinin ortaokul kısmı kapanmış, Anadolu liseleri hazırlık ve üç yıllık lise eğitimi vermeye başladı. Yeni düzenlemeyle öğrenciler, 8. sınıftan itibaren Anadolu liselerine yerleşmek için sınava girmeye başladı.
LGS, OKS, SBS
Türkiye'de ortaöğretime geçişte merkezi sınavlar hep var olmuş, ancak bu sınavların yöntemleri farklılıklar göstermişti.
Liselere Giriş Sınavı (LGS), Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS), Seviye Belirleme Sınavları, Seviye Belirleme Sınavı (SBS) uygulanan farklı sınav sistemleriydi.
2000'li yıllarda sınavla öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına LGS ile yerleştirme yapılırken, 2004 yılından itibaren OKS'ye geçilmiş, 2008 yılında son kez yapılan OKS ile bu sistem de terkedildi. OKS sistemine geçilerek özel okullar ile polis kolejine öğrenci alımları da bu sınavla yapılmaya başlandı.
İlköğretim 6, 7 ve 8. sınıflar için düzenlenen SBS'lere ise 2008 yılında geçildi, bu yılda sadece 6 ve 7. sınıflar için SBS düzenlendi. 2009 yılından itibaren ise bu sınav ilköğretim 8. sınıflara uygulandı.
MEB, SBS sınavlarına geçişin sebeplerini açıklayan bir kitapçık hazırlayarak, değişikliğin müfredattaki yenilenmeye bağlı olarak, farklı bir ölçme sınavının yapılmasına gereksinim duyulduğu ifade edilmişti.
İlerleyen süreçte SBS'ler kademeli olarak kaldırıldı ve sadece ilköğretim 8. sınıflara uygulanır hale geldi. SBS ise 2012-2013 eğitim öğretim yılında son kez yapıldı.
MEB, ortaöğretime geçişte yeni sistemi dün kamuoyuyla paylaştı. Gelecek yıldan itibaren 6 temel ders için 8. sınıfta öğretmen tarafından dönemsel yapılan sınavlardan biri merkezi olarak gerçekleştirilecek. Bu yeni sistemde, yeni bir sınav olmayacak, öğrencilerin her dersten zaten girdikleri yazılıları Milli Eğitim Bakanlığı merkezi olarak yapacak.
Diğer ülkelerde durum nedir?
Ortaöğretime geçişte her ülkenin farklı uygulamaları bulunuyor. ABD, Japonya, İngiltere (Gramer okulu), Macaristan, Güney Kore ile Hollanda merkezi sınavla liseye öğrenci alırken, Çin, Fransa, İtalya, Singapur ortaokul bitirme sınavı uyguluyor. Bazı ülkelerde sadece okul notları, öğretmen görüşü, okul bazlı giriş sınavı da etkili bir yöntem olarak kullanılıyor.
Ülkelere göre uygulamalar şöyle:
ABD'de liseye geçişte öğrenciler adrese dayalı olarak evlerine yakın bir liseye yerleşebildiği gibi, sınavla da bazı okullara yerleşebiliyor. Bazı eyaletlerde önemli devlet okulları öğrencilerini sınavla seçiyor.
Çin'de, ortaöğretimde birinci kademeyi bitiren öğrenciler yılda bir kez ve yerelde yapılan giriş sınavına katılıyor. Sonuçlara göre okullar kontenjan belirleyerek öğrenci alıyor. Çin, genel liselerin kalitesini desteklemek için giriş sınavlarını destekliyor.
Almanya'da, okul türlerine yönlendirme erken yaşlarda başlıyor. İlkokulu bitirenler başarılarına ve öğretmenlerinin değerlendirmelerine göre okullara yerleşiyor.
Fransa'da ise liseyi bitirmek için bitirme sınavına giren öğrenciler, sınavda belirlenen derslerin sorularını yanıtlıyor. Okul notlarının da önemli olduğu eğitim sisteminde üst öğrenime geçişte öğrencinin temel değerleri de önemli yer tutuyor.
İtalya'da genel ve meslek liselerine geçebilmek için ortaokul bitirme sınavında başarılı olmak ve diploma almak şartı aranıyor. Başarılı olanlar istediği liseyi tercih edebiliyor.
Güney Kore'de öğrenciler liselere yerleştirilirken seçme sınavına giriyor ve yerleştirmede notları da etkili oluyor.
İngiltere'de merkezi sınavla öğrenci seçme uygulaması yer almıyor. Burada, genel okullara herhangi bir ölçüte bağlı kalınmaksızın kayıtlar yapılıyor. Farklı adlardaki diğer okullar ise öğrenci seçimini kendisi belirliyor.
Finlandiya'da ise ülke genelinde yapılan bir sınav yok. Liseye gelen öğrenciler ortaöğretimdeki başarı notlarına göre gruplandırılıyor.
Son Güncelleme: Perşembe, 05 Eylül 2013 11:31
Gösterim: 3810