Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Boğaziçi Üniversitesi, sürdürülebilirlik konusunda Avrupa Birliği Projesi’nin Türkiye temsilcisi oldu
Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi (BU-SDCPC), yüksek eğitimde sürdürebilir gelişme yönündeki çalışmaları desteklemek amacıyla Avrupa’daki 33 ülkeden 55 partneri bir araya getiren ve 2013 yılından bu yana devam eden UE4SD projesinin ülke temsilcisi oldu.
Sürdürülebilir kalkınma konusunda uygulamalı araştırmaları desteklemek ve teşvik etmek amacıyla 2007 yılında hayata geçen Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi, UE4SD projesinin Türkiye temsilcisi oldu.
Erasmus Akademik Ağı ‘Yaşam Boyu Eğitim’ programı kapsamında Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilecek ve üç yıl sürecek olan proje, sürdürülebilir gelişme için eğitim ve yüksek eğitimde kaliteyi arttırıcı hamleler arasında bağ kurmaya odaklanacak.
UE4SD projesi, akademik pratikte ve programda üniversite eğitmenleri için olanaklar yaratarak sürdürülebilir gelişme için eğitim ile bağlantılı profesyonel yetkinlik ve akademik liderlik kapasitesini geliştirmek için yenilik arayışlarında bulunmayı amaçlıyor. Bu proje ile akademik geçmişi ve uzmanlık alanları ne olursa olsun, öğrencilerin sürdürülebilirlik konusunda küresel ve mesleki sorumluluklarını anlamak ve uygulamak için öğretmenlerin neler yapabileceğinin ortaya konması hedefleniyor.
Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi (BU-SDCPC) UE4SD projesinin partneri olarak mesleki tecrübelerini projedeki diğer partner kurumlarla paylaşma, karşılaştırma ve sürdürülebilir kalkınma için eğitim kabiliyetine odaklanma yoluyla projeye katkıda bulunacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Boğaziçi Üniversitesi, sürdürülebilirlik konusunda Avrupa Birliği Projesi’nin Türkiye temsilcisi oldu
Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi (BU-SDCPC), yüksek eğitimde sürdürebilir gelişme yönündeki çalışmaları desteklemek amacıyla Avrupa’daki 33 ülkeden 55 partneri bir araya getiren ve 2013 yılından bu yana devam eden UE4SD projesinin ülke temsilcisi oldu.
Sürdürülebilir kalkınma konusunda uygulamalı araştırmaları desteklemek ve teşvik etmek amacıyla 2007 yılında hayata geçen Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi, UE4SD projesinin Türkiye temsilcisi oldu.
Erasmus Akademik Ağı ‘Yaşam Boyu Eğitim’ programı kapsamında Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilecek ve üç yıl sürecek olan proje, sürdürülebilir gelişme için eğitim ve yüksek eğitimde kaliteyi arttırıcı hamleler arasında bağ kurmaya odaklanacak.
UE4SD projesi, akademik pratikte ve programda üniversite eğitmenleri için olanaklar yaratarak sürdürülebilir gelişme için eğitim ile bağlantılı profesyonel yetkinlik ve akademik liderlik kapasitesini geliştirmek için yenilik arayışlarında bulunmayı amaçlıyor. Bu proje ile akademik geçmişi ve uzmanlık alanları ne olursa olsun, öğrencilerin sürdürülebilirlik konusunda küresel ve mesleki sorumluluklarını anlamak ve uygulamak için öğretmenlerin neler yapabileceğinin ortaya konması hedefleniyor.
Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi (BU-SDCPC) UE4SD projesinin partneri olarak mesleki tecrübelerini projedeki diğer partner kurumlarla paylaşma, karşılaştırma ve sürdürülebilir kalkınma için eğitim kabiliyetine odaklanma yoluyla projeye katkıda bulunacak.
Son Güncelleme: Cuma, 26 Aralık 2014 16:11
Gösterim: 1159
Uluslararası Türkmen-Türk Üniversitesi, öğretim elemanı alacak
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)ile Türkmenistan Hükümeti Eğitim Bakanlığı arasında düzenlenen protokol gereği 2547 Sayılı Kanunun 39. Maddesi kapsamında Türkmenistan’ın Aşkabat şehrinde yer alan Uluslararası Türkmen - Türk Üniversitesi’ne İngiliz/Amerikan Edebiyatı, Bilgisayar Mühendisliği ve Tekstil Mühendisliği alanlarında öğretim üyesi alınacak.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan duyuruya göre, başvuru yapmak isteyen adayların özgeçmişlerini ve telefon numaralarını Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. "> Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresine elektronik posta yoluyla göndermeleri gerekiyor. Adaylarda, doktora derecesinde ve üstünde akademik ünvana sahip olmak, en az üç yıllık akademik tecrübesi olmak şartı aranıyor. Görevlendirilecek öğretim üyelerinden 1-4 kadro derecesinde olan öğretim üyeleri için aylık 2850 Amerikan Doları; 5 ve altındaki kadro derecesinde olan öğretim üyeleri için aylık 2400 Amerikan Doları ücret ödenecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Uluslararası Türkmen-Türk Üniversitesi, öğretim elemanı alacak
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)ile Türkmenistan Hükümeti Eğitim Bakanlığı arasında düzenlenen protokol gereği 2547 Sayılı Kanunun 39. Maddesi kapsamında Türkmenistan’ın Aşkabat şehrinde yer alan Uluslararası Türkmen - Türk Üniversitesi’ne İngiliz/Amerikan Edebiyatı, Bilgisayar Mühendisliği ve Tekstil Mühendisliği alanlarında öğretim üyesi alınacak.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan duyuruya göre, başvuru yapmak isteyen adayların özgeçmişlerini ve telefon numaralarını Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. "> Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresine elektronik posta yoluyla göndermeleri gerekiyor. Adaylarda, doktora derecesinde ve üstünde akademik ünvana sahip olmak, en az üç yıllık akademik tecrübesi olmak şartı aranıyor. Görevlendirilecek öğretim üyelerinden 1-4 kadro derecesinde olan öğretim üyeleri için aylık 2850 Amerikan Doları; 5 ve altındaki kadro derecesinde olan öğretim üyeleri için aylık 2400 Amerikan Doları ücret ödenecek.
Son Güncelleme: Pazartesi, 22 Aralık 2014 09:35
Gösterim: 1804
İstanbul Medeniyet Üniversitesine TSE ISO-EN 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesi verildi
Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Başkanı Hulusi Şentürk, "AB üyesi olmayıp Avrupa Standartlar Teşkilatı'na üyeliği başarabilen tek ülke Türkiye ve tek kurum da Türk Standardları Enstitüsü. Bunun başka bir örneği yoktur" dedi.
Şentürk, TSE'nin Gebze ilçesindeki Kalite Kampüsü'nde düzenlenen törende, Türkiye'deki kurumların kalite yönetim sistemlerine gösterdikleri hassasiyetin sevindirici olduğunu ancak olayın belge almakla bitmediğini söyledi.
Kalitenin bisiklet sürmek gibi sürekli pedal çevirmek zorunda kalınan bir uğraş olduğuna dikkati çeken Şentürk, "Kalite yönetim sistemlerini kurmak yetmiyor, bu sistemin belgelendirme aşamasının da kaliteli olması gerekiyor. Yani belgenizin de kaliteli olması lazım. Bu konuda da TSE'nin kalitesi tartışılmaz seviyededir. Dolayısıyla İstanbul Medeniyet Üniversitesi, bu kalite yolculuğunda kendi alanlarıyla ilgili birçok kalite ve standardı arttırıcı çalışmalar ve belgelerle daha üst derece hizmet vermeye devam edecektir" diye konuştu.
Birkaç ay önce Brezilya'da Dünya Standartlar Teşkilatı'nın yönetim kurulu seçimi yapıldığını, en çok oyu TSE'nin aldığını dile getiren Şentürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen hafta SMIIC'in genel sekreterlik seçimi vardı. Türkiye, Tunus, İran ve Pakistan olmak üzere 4 ülke adaydı. Enteresan bir şey oldu. Diğer ülkeler Türkiye'nin kaybetmesinin SMIIC'e zarar vereceğini çünkü TSE'nin yakalamış olduğu seviyenin hiçbir ülkede olmadığını belirttiler ve kendi aralarında uzlaşı komitesi oluşturdular. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kamerun üçlüsü tek tek ülkelerle görüştü. Bunun sonucunda tüm adaylar Türkiye lehine geri çekildi ve TSE, ittifakla genel sekreterliği aldı. Bu, TSE'nin hem bölgesel hem de uluslararası alanda nasıl karizmaya, algıya sahip olduğunun çok güzel örneğidir."
"Belgelendirme ücretinin yüzde 80'i yurt dışına gidiyor"
Şentürk, bazı firmaların Türkiye'deki pazara güçlü girebilmek ve pazarı ele geçirmek için mümessilleri eliyle TSE'yi karalayıcı iddia ve ithamlarının kamuoyuna yansıdığını anlatarak, "Bu, bizi üzüyor. AB üyesi olmayıp Avrupa Standartlar Teşkilatı'na üyeliği başarabilen tek ülke Türkiye ve tek kurum da Türk Standardları Enstitüsü. Bunun başka örneği yoktur. Bunun ekonomik savaş olduğunu iyi görmemiz gerekiyor. Sadece TSE yetmez, Türkiye'nin bunun gibi birkaç kuruluşa daha ihtiyacı var ama biz var olanları sırf ticari pazarı ele geçirmek için iddia ve ithamlarla zedelersek ülkemize zarar vermiş oluruz" ifadesini kullandı.
Türkiye'deki belgelendirme pazarının büyüklüğünün 1,5 milyar dolar olduğunu ve yüzde 80'inin yurt dışına gittiğine işaret eden Şentürk,
"Başta TSE olmak üzere bizim gibi kuruluşlar her sene milyarlarca avromuzun Türkiye'de kalmasının mücadelesini veren kuruluşlardır. Sadece üniversitelerimizin bizi tercih etmesi yetmiyor, ülkedeki tüm kurum ve kuruluşların bu tür milli kuruluşlara destek olması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Okur da Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri hedefine ulaşması konusunda gerekli bilgiyi oluşturmak için araştırma amaçlı kurulduklarını söyledi.
Üniversitenin, kurulduğu ilk günden beri birtakım planlamalar yaptıklarını dile getiren Okur, bunlardan birisinin de kalite yönetim sistemi olduğunu kaydetti.
Okur, bu süreçte üniversitenin tüm elemanlarının periyodik eğitimden geçtiğini ve son denetimde de kalite belgesini almaya hak kazandığını anlatarak, önemli kısmın belgeyi almak değil, devam ettirmek olduğunu sözlerine ekledi.
Konuşmaların ardından Şentürk, Okur'a ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesini takdim etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
İstanbul Medeniyet Üniversitesine TSE ISO-EN 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesi verildi
Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Başkanı Hulusi Şentürk, "AB üyesi olmayıp Avrupa Standartlar Teşkilatı'na üyeliği başarabilen tek ülke Türkiye ve tek kurum da Türk Standardları Enstitüsü. Bunun başka bir örneği yoktur" dedi.
Şentürk, TSE'nin Gebze ilçesindeki Kalite Kampüsü'nde düzenlenen törende, Türkiye'deki kurumların kalite yönetim sistemlerine gösterdikleri hassasiyetin sevindirici olduğunu ancak olayın belge almakla bitmediğini söyledi.
Kalitenin bisiklet sürmek gibi sürekli pedal çevirmek zorunda kalınan bir uğraş olduğuna dikkati çeken Şentürk, "Kalite yönetim sistemlerini kurmak yetmiyor, bu sistemin belgelendirme aşamasının da kaliteli olması gerekiyor. Yani belgenizin de kaliteli olması lazım. Bu konuda da TSE'nin kalitesi tartışılmaz seviyededir. Dolayısıyla İstanbul Medeniyet Üniversitesi, bu kalite yolculuğunda kendi alanlarıyla ilgili birçok kalite ve standardı arttırıcı çalışmalar ve belgelerle daha üst derece hizmet vermeye devam edecektir" diye konuştu.
Birkaç ay önce Brezilya'da Dünya Standartlar Teşkilatı'nın yönetim kurulu seçimi yapıldığını, en çok oyu TSE'nin aldığını dile getiren Şentürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen hafta SMIIC'in genel sekreterlik seçimi vardı. Türkiye, Tunus, İran ve Pakistan olmak üzere 4 ülke adaydı. Enteresan bir şey oldu. Diğer ülkeler Türkiye'nin kaybetmesinin SMIIC'e zarar vereceğini çünkü TSE'nin yakalamış olduğu seviyenin hiçbir ülkede olmadığını belirttiler ve kendi aralarında uzlaşı komitesi oluşturdular. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kamerun üçlüsü tek tek ülkelerle görüştü. Bunun sonucunda tüm adaylar Türkiye lehine geri çekildi ve TSE, ittifakla genel sekreterliği aldı. Bu, TSE'nin hem bölgesel hem de uluslararası alanda nasıl karizmaya, algıya sahip olduğunun çok güzel örneğidir."
"Belgelendirme ücretinin yüzde 80'i yurt dışına gidiyor"
Şentürk, bazı firmaların Türkiye'deki pazara güçlü girebilmek ve pazarı ele geçirmek için mümessilleri eliyle TSE'yi karalayıcı iddia ve ithamlarının kamuoyuna yansıdığını anlatarak, "Bu, bizi üzüyor. AB üyesi olmayıp Avrupa Standartlar Teşkilatı'na üyeliği başarabilen tek ülke Türkiye ve tek kurum da Türk Standardları Enstitüsü. Bunun başka örneği yoktur. Bunun ekonomik savaş olduğunu iyi görmemiz gerekiyor. Sadece TSE yetmez, Türkiye'nin bunun gibi birkaç kuruluşa daha ihtiyacı var ama biz var olanları sırf ticari pazarı ele geçirmek için iddia ve ithamlarla zedelersek ülkemize zarar vermiş oluruz" ifadesini kullandı.
Türkiye'deki belgelendirme pazarının büyüklüğünün 1,5 milyar dolar olduğunu ve yüzde 80'inin yurt dışına gittiğine işaret eden Şentürk,
"Başta TSE olmak üzere bizim gibi kuruluşlar her sene milyarlarca avromuzun Türkiye'de kalmasının mücadelesini veren kuruluşlardır. Sadece üniversitelerimizin bizi tercih etmesi yetmiyor, ülkedeki tüm kurum ve kuruluşların bu tür milli kuruluşlara destek olması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Okur da Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri hedefine ulaşması konusunda gerekli bilgiyi oluşturmak için araştırma amaçlı kurulduklarını söyledi.
Üniversitenin, kurulduğu ilk günden beri birtakım planlamalar yaptıklarını dile getiren Okur, bunlardan birisinin de kalite yönetim sistemi olduğunu kaydetti.
Okur, bu süreçte üniversitenin tüm elemanlarının periyodik eğitimden geçtiğini ve son denetimde de kalite belgesini almaya hak kazandığını anlatarak, önemli kısmın belgeyi almak değil, devam ettirmek olduğunu sözlerine ekledi.
Konuşmaların ardından Şentürk, Okur'a ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesini takdim etti.
Son Güncelleme: Cuma, 28 Kasım 2014 10:14
Gösterim: 1310
ABD'de dün Teksas Üniversitesi'nin araştırma laboratuvarından kaybolduğu açıklanan yaklaşık 100 insan beyninin, öğretim üyelerinin araştırma ya da eğitim için kullanılamayacağına karar vermesi üzerine 12 yıl önce yok edildiği ortaya çıktı.
Austin'deki Teksas Üniversitesi tarafından yapılan açıklamada, tam olarak kaç beynin yok edildiğinin bilinmediği belirtildi. Açıklamada, "Araştırmacı ve eğitimci olarak korumamız altına verilen örneklerin olası bilimsel değerine büyük saygı duyuyoruz. Örneklerin yok edilmesi kararının niçin alındığı ve nasıl uygulandığını bulmak için bir komite kurulmuştur" ifadesi kullanıldı.
Teksas Üniversitesi, formaldehit dolu kavanozlara konulmuş 200 beyinden oluşan koleksiyonunu 28 yıl önce Austin Devlet Hastanesi'nden devralmıştı.
Kayıp beyinler arasında 1966'da üniversitenin saat kulesinden 16 kişiyi vurarak öldüren Charles Whitman'ın beyninin de bulunduğu iddialarına yanıt veren Teksas Üniversitesi Sözcüsü Gary Suswein, iddiaları şehir efsanesi olarak niteledi.
Koleksiyonun küratörlerinden Prof. Dr. Tim Schallert, dün koleksiyonun yarısının kayıp olduğunu açıklamış, diğer küratör Prof. Dr. Lawrence Cormack da "60 kavanoz içindeki beyinlerin Cadılar Bayramı muzipliği için öğrenciler tarafından aşırılmış'' olabileceğini söylemişti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
ABD'de dün Teksas Üniversitesi'nin araştırma laboratuvarından kaybolduğu açıklanan yaklaşık 100 insan beyninin, öğretim üyelerinin araştırma ya da eğitim için kullanılamayacağına karar vermesi üzerine 12 yıl önce yok edildiği ortaya çıktı.
Austin'deki Teksas Üniversitesi tarafından yapılan açıklamada, tam olarak kaç beynin yok edildiğinin bilinmediği belirtildi. Açıklamada, "Araştırmacı ve eğitimci olarak korumamız altına verilen örneklerin olası bilimsel değerine büyük saygı duyuyoruz. Örneklerin yok edilmesi kararının niçin alındığı ve nasıl uygulandığını bulmak için bir komite kurulmuştur" ifadesi kullanıldı.
Teksas Üniversitesi, formaldehit dolu kavanozlara konulmuş 200 beyinden oluşan koleksiyonunu 28 yıl önce Austin Devlet Hastanesi'nden devralmıştı.
Kayıp beyinler arasında 1966'da üniversitenin saat kulesinden 16 kişiyi vurarak öldüren Charles Whitman'ın beyninin de bulunduğu iddialarına yanıt veren Teksas Üniversitesi Sözcüsü Gary Suswein, iddiaları şehir efsanesi olarak niteledi.
Koleksiyonun küratörlerinden Prof. Dr. Tim Schallert, dün koleksiyonun yarısının kayıp olduğunu açıklamış, diğer küratör Prof. Dr. Lawrence Cormack da "60 kavanoz içindeki beyinlerin Cadılar Bayramı muzipliği için öğrenciler tarafından aşırılmış'' olabileceğini söylemişti.
Son Güncelleme: Perşembe, 04 Aralık 2014 16:27
Gösterim: 1496
Yüzüncü Yıl Üniversitesinde (YYÜ), eğitim gören 17 farklı ülkeden 200'ün üzerinde lisansüstü öğrenci, gecede bir araya geldi.
YYÜ'de, üç yıl önce Mevlana Programı ve ikili anlaşmalarla çok sayıda yabancı uyruklu öğrencinin Türkiye'de eğitim görmesinin önü açıldı.
Aralarında bölge ülkeleri Suriye, İran, Irak'tan yoğun olmak üzere İngiltere, Güney Kore, Azerbaycan gibi 17 farklı ülkeden lisansüstü eğitime başvuran 207 öğrenci, rektörlüğün düzenlediği tanışma gecesinde bir araya geldi.
Türkçe, Kürtçe, Farsça şarkılar eşliğinde halay çekerek eğlenen öğrenciler, gece sayesinde kendi ülkelerini tanıtma fırsatı da buldu.
Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (BBAUM) Müdürü Doç. Dr. Eray Çelik, gazetecilere yaptığı açıklamada, son üç yıldır komşu ülkelerden lisans üstü öğrenci alımıyla ilgili ciddi bir çalışma yürüttüklerini belirtti.
Çelik, "İkinci dönem için yarından itibaren ilana çıkıyoruz. Yine çok yoğun bir talep var. Bu yıl ilan yaptığımız ülkelerin sayısını da arttırdık" şeklinde konuştu.
Çelik, yakın zamanda bir ekibin Azerbaycan ve Gürcistan'a gideceğini, oradaki üniversitelerle de anlaşmalar yapmayı planladıklarını vurguladı.
Kuzey Iraklı çift, YYÜ'de lisans üstü eğitim alıyor
Kuzey Iraklı Abdullah Bahram Hıdır, eşi ve iki çocuğuyla Hevler'den Van'a geldiğini ve YYÜ İlahiyat Fakültesi İslami Hukuk üzerine lisansüstü eğitim gördüğünü ifade etti.
Üniversite yönetimine, hocalarına teşekkür eden Hıdır, Van ve bölge insanının kendilerini ülkelerinden uzakta hissettirmediğini söyledi.
Diş Hekimliği Fakültesinde lisansüstü eğitim gördüğünü ifade eden Lana Bahram Hıdır ise "Van çok güzel bir şehir ve bize yabancı bir yer gibi gelmiyor. Üniversitemiz ile ülkemiz üniversiteleri arasında imzalanan anlaşma bizim için çok önemli. Bizim için bir fırsat oldu. İnternetten araştırma yaptığımızda eşimle okuyabileceğimiz tek yeri bulduk" diye konuştu.
Konuşmasını Kürtçe yapan Raşit İslam da İslami Hukuk üzerine lisans üstü eğitim almak üzere YYÜ'ye geldiğini ifade ederek, kendilerine verilen fırsattan dolayı üniversite yönetimine teşekkür etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Yüzüncü Yıl Üniversitesinde (YYÜ), eğitim gören 17 farklı ülkeden 200'ün üzerinde lisansüstü öğrenci, gecede bir araya geldi.
YYÜ'de, üç yıl önce Mevlana Programı ve ikili anlaşmalarla çok sayıda yabancı uyruklu öğrencinin Türkiye'de eğitim görmesinin önü açıldı.
Aralarında bölge ülkeleri Suriye, İran, Irak'tan yoğun olmak üzere İngiltere, Güney Kore, Azerbaycan gibi 17 farklı ülkeden lisansüstü eğitime başvuran 207 öğrenci, rektörlüğün düzenlediği tanışma gecesinde bir araya geldi.
Türkçe, Kürtçe, Farsça şarkılar eşliğinde halay çekerek eğlenen öğrenciler, gece sayesinde kendi ülkelerini tanıtma fırsatı da buldu.
Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (BBAUM) Müdürü Doç. Dr. Eray Çelik, gazetecilere yaptığı açıklamada, son üç yıldır komşu ülkelerden lisans üstü öğrenci alımıyla ilgili ciddi bir çalışma yürüttüklerini belirtti.
Çelik, "İkinci dönem için yarından itibaren ilana çıkıyoruz. Yine çok yoğun bir talep var. Bu yıl ilan yaptığımız ülkelerin sayısını da arttırdık" şeklinde konuştu.
Çelik, yakın zamanda bir ekibin Azerbaycan ve Gürcistan'a gideceğini, oradaki üniversitelerle de anlaşmalar yapmayı planladıklarını vurguladı.
Kuzey Iraklı çift, YYÜ'de lisans üstü eğitim alıyor
Kuzey Iraklı Abdullah Bahram Hıdır, eşi ve iki çocuğuyla Hevler'den Van'a geldiğini ve YYÜ İlahiyat Fakültesi İslami Hukuk üzerine lisansüstü eğitim gördüğünü ifade etti.
Üniversite yönetimine, hocalarına teşekkür eden Hıdır, Van ve bölge insanının kendilerini ülkelerinden uzakta hissettirmediğini söyledi.
Diş Hekimliği Fakültesinde lisansüstü eğitim gördüğünü ifade eden Lana Bahram Hıdır ise "Van çok güzel bir şehir ve bize yabancı bir yer gibi gelmiyor. Üniversitemiz ile ülkemiz üniversiteleri arasında imzalanan anlaşma bizim için çok önemli. Bizim için bir fırsat oldu. İnternetten araştırma yaptığımızda eşimle okuyabileceğimiz tek yeri bulduk" diye konuştu.
Konuşmasını Kürtçe yapan Raşit İslam da İslami Hukuk üzerine lisans üstü eğitim almak üzere YYÜ'ye geldiğini ifade ederek, kendilerine verilen fırsattan dolayı üniversite yönetimine teşekkür etti.
Son Güncelleme: Çarşamba, 26 Kasım 2014 09:22
Gösterim: 1022