Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, konuşmasının bir bölümünde hükümetin dershanelerin kapatılacağı şeklindeki açıklamalarına destek verdi. "Dershanelerin kaldırılması yerinde bir uygulamadır" diyen Bahçeli, "Zaten sınavların kaldırılacağı bir ortamda dershanelere gerek kalmayacaktır" dedi. Dershanelerde çalışan öğretmen ve yardımcı personelin de Milli Eğitim Bakanlığı kadrosuna alınarak geleceklerinin garanti altına alınması gerektiğini ifade eden Bahçeli, "Dershanelerin özel okullara dönüşmesi teşvik edilmeli ve buralardaki birikimin kaybedilmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır" diye konuştu.
Bahçeli, sivil şehitlik konusunda da açıklamalar yaptı. Bahçeli, "Sivil şehitlikle ilgili meramımızı ve eleştirilerimizi ya anlamayan ya da anladığı halde bunu itiraf edemeyen kötü niyetli bazı kesimler, meseleyi çok farklı mecralara çekerek kutsallarımızı hırpalamaya ve ayrışma konusu haline getirmeye kalkışmışlardır" derken, "Bizim, hatır veya siyasi çıkar uğruna AK Parti gibi şehitlik tanımına ilave yapmaya, birilerine keyfimizce şehitlik payesi vermeye veya almaya bırakınız teşebbüs etmeyi, kafamızın bir köşesinden dahi geçirmemiz tabiatıyla mümkün değildir" diye konuştu.
"Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarını hain, katledilmelerini vacip olarak gören, milli direnişi eşkıyalık olarak tanımlayan, bunlara karşı girişilen mücadelede ölenleri şehit olarak kabul eden anlayışın bugün de belini doğrulttuğu görülmektedir" diyen Bahçeli, şehitlik konusunda şunları kaydetti:
"Bizim Dürrizade'ye değil, milli mücadelenin yanında olmuş ve karşı fetvayla Hakk'a ve doğruya destek vermiş merhum Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Börekçi'ye saygımız ve hayranlığımız vardır. Kahramanla caniyi karıştıran, şehitle kelleyi bir gören, maktulle katili yer değiştiren AK Parti zihniyetinin Dürrizade benzeri bir tavır içinde olması, esasen dünün hangi mirasını devraldığını ve takip ettiğini de açıklıkla ortaya koymaktadır."
4+4+4 DÜZENLEMESİ
MHP Genel Başkanı Bahçeli, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülerek kabul edilen 4+4+4 düzenlemesiyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. "Bir defa, bu denli hayati nitelikli bir kanun teklifinin aceleyle hazırlanmış olması, üstelik hiçbir müzakereye veya karşılıklı fikir alışverişine konu olmaması güvenirliğini olabildiğince sakatlamıştır" diyen Bahçeli "Geleceğimizi birebir etkileyecek, maddi ve manevi gelişmemize doğrudan tesir edecek eğitimin, dar ve kısıtlı bir alana indirgenmesi ve bu da yetmezmiş gibi geçmişten intikam alma heveslerine payanda yapılması AK Parti'nin samimiyetsizliğini açıkça gözler önüne sermiştir" diye konuştu.
MHP lideri Bahçeli, 4+4+4 düzenlemesiyle ilgili olarak, "Bu zihniyet halen yürürlükte bulunan eğitim sistemini; 'darbe ürünü, dayatma, 28 Şubat uygulaması, faşist baskı' gibi sözlerle tanımlarken, amacının okul, eğitim veya gelecek nesiller olmadığını bir kez daha göstermiştir. İtiraf etmek lazımdır ki, 28 Şubatların izleri silinecek, açtıkları çukurlar kapatılacak ve diktikleri hendekler düzleştirilecekse, işe önce darbe dönemlerinin siyasi mahsullerinden başlamak sanıyorum son derece isabetli olacaktır" şeklinde konuştu.
Bahçeli, eğitim sistemindeki düzenlemenin en hayırlı ve olumlu tarafının imam hatip liselerinin ortaokul kısmının açılması ve Kur'an-ı Kerim ve Hazreti Peygamber'in hayatının seçmeli ders olarak kabul edilmesi olduğunu söyledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, konuşmasının bir bölümünde hükümetin dershanelerin kapatılacağı şeklindeki açıklamalarına destek verdi. "Dershanelerin kaldırılması yerinde bir uygulamadır" diyen Bahçeli, "Zaten sınavların kaldırılacağı bir ortamda dershanelere gerek kalmayacaktır" dedi. Dershanelerde çalışan öğretmen ve yardımcı personelin de Milli Eğitim Bakanlığı kadrosuna alınarak geleceklerinin garanti altına alınması gerektiğini ifade eden Bahçeli, "Dershanelerin özel okullara dönüşmesi teşvik edilmeli ve buralardaki birikimin kaybedilmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır" diye konuştu.
Bahçeli, sivil şehitlik konusunda da açıklamalar yaptı. Bahçeli, "Sivil şehitlikle ilgili meramımızı ve eleştirilerimizi ya anlamayan ya da anladığı halde bunu itiraf edemeyen kötü niyetli bazı kesimler, meseleyi çok farklı mecralara çekerek kutsallarımızı hırpalamaya ve ayrışma konusu haline getirmeye kalkışmışlardır" derken, "Bizim, hatır veya siyasi çıkar uğruna AK Parti gibi şehitlik tanımına ilave yapmaya, birilerine keyfimizce şehitlik payesi vermeye veya almaya bırakınız teşebbüs etmeyi, kafamızın bir köşesinden dahi geçirmemiz tabiatıyla mümkün değildir" diye konuştu.
"Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarını hain, katledilmelerini vacip olarak gören, milli direnişi eşkıyalık olarak tanımlayan, bunlara karşı girişilen mücadelede ölenleri şehit olarak kabul eden anlayışın bugün de belini doğrulttuğu görülmektedir" diyen Bahçeli, şehitlik konusunda şunları kaydetti:
"Bizim Dürrizade'ye değil, milli mücadelenin yanında olmuş ve karşı fetvayla Hakk'a ve doğruya destek vermiş merhum Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Börekçi'ye saygımız ve hayranlığımız vardır. Kahramanla caniyi karıştıran, şehitle kelleyi bir gören, maktulle katili yer değiştiren AK Parti zihniyetinin Dürrizade benzeri bir tavır içinde olması, esasen dünün hangi mirasını devraldığını ve takip ettiğini de açıklıkla ortaya koymaktadır."
4+4+4 DÜZENLEMESİ
MHP Genel Başkanı Bahçeli, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülerek kabul edilen 4+4+4 düzenlemesiyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. "Bir defa, bu denli hayati nitelikli bir kanun teklifinin aceleyle hazırlanmış olması, üstelik hiçbir müzakereye veya karşılıklı fikir alışverişine konu olmaması güvenirliğini olabildiğince sakatlamıştır" diyen Bahçeli "Geleceğimizi birebir etkileyecek, maddi ve manevi gelişmemize doğrudan tesir edecek eğitimin, dar ve kısıtlı bir alana indirgenmesi ve bu da yetmezmiş gibi geçmişten intikam alma heveslerine payanda yapılması AK Parti'nin samimiyetsizliğini açıkça gözler önüne sermiştir" diye konuştu.
MHP lideri Bahçeli, 4+4+4 düzenlemesiyle ilgili olarak, "Bu zihniyet halen yürürlükte bulunan eğitim sistemini; 'darbe ürünü, dayatma, 28 Şubat uygulaması, faşist baskı' gibi sözlerle tanımlarken, amacının okul, eğitim veya gelecek nesiller olmadığını bir kez daha göstermiştir. İtiraf etmek lazımdır ki, 28 Şubatların izleri silinecek, açtıkları çukurlar kapatılacak ve diktikleri hendekler düzleştirilecekse, işe önce darbe dönemlerinin siyasi mahsullerinden başlamak sanıyorum son derece isabetli olacaktır" şeklinde konuştu.
Bahçeli, eğitim sistemindeki düzenlemenin en hayırlı ve olumlu tarafının imam hatip liselerinin ortaokul kısmının açılması ve Kur'an-ı Kerim ve Hazreti Peygamber'in hayatının seçmeli ders olarak kabul edilmesi olduğunu söyledi.
Son Güncelleme: Salı, 03 Nisan 2012 14:38
Gösterim: 1910
ZORUNLU EĞİTİMİ KADEMELİ OLARAK 12 YILA ÇIKARTAN '4+4+4' SİSTEMİ TARTIŞILIRKEN, SOSYAL MEDYADA BİR ARAYA GELEN GENÇLER 'KARMA EĞİTİM'İN KALDIRILMASI TALEBİNİ GÜNDEME TAŞIDI
TWİTTER'DA BİR GRUP TARAFINDAN 'KARMA EĞİTİME HAYIR' SLOGANIYLA BAŞLATILAN KAMPANYA, GÜNÜN EN ÇOK KONUŞULAN KONUSU OLDU
Zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkartan '4+4+4' sistemi tartışılırken, sosyal medyada bir araya gelen gençler 'karma eğitim'in kaldırılması talebini gündeme taşıdı.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de en fazla üyeye sahip sosyal paylaşım sitelerinden biri olarak öne çıkan 'Twitter'da eğitim sistemi de tartışılan konular arasındaki yerini aldı. Söz konusu platformda 'Karma Eğitime Hayır' sloganıyla bir grubun başlattığı tartışma, kısa sürede günün en çok konuşulan konusu haline geldi. Yaklaşık 3 saatte 5 bin kullanıcının yorum yaparak katıldığı tartışmada, ilk ve ortaöğretimde uygulanan 'karma eğitim sistemi'nin kaldırılması konusu ele alındı. Karma eğitimin
kaldırılması halinde kız çocuklarının okullaşma oranının da artacağını savunan grup, bunun Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine getirilip, sunulacak bir teklifle yasalaşmasını istedi. Söz konusu grubun ortaya koyduğu görüşün karşısında yer alan bir başka grup ise, 'karma eğitim sistemi'ne karşı çıkanları 'gericilik' ile suçladı. 'Mustafa Kemal'in Askerleriyiz' adını kullanan grup, 'Karma Eğitime Hayır' sloganıyla başlatılan tartışmayı farklı bir platforma çekerek, bu durumun yanlışlarını
ortaya koymaya çalıştı. İki grup arasındaki tartışmaya katılanların sayısı artış gösterirken, site üzerinden yapılan bazı yorumlar şöyle:
Emre Gürbüz: "Batı dünyası bugün karma eğitimi yüzyılın pedagojik yanlışı olarak değerlendiriyor. Biz Müslüman bir toplumsak buna neden 'Evet' diyelim?"
Abdullah Ecevit Öksüz: "Karma eğitim, Türkiye'de hala kızların okullaşma oranının önündeki en büyük engellerden biri."
Gürsel Olca: "Karma eğitime 'Hayır' demek, psikososyal bozukluğu olan bir nesil demektir. Yani şu olur; kendini ifade edemeyen, içi başka dışı başka bir nesil."
Halil Aka Tokyophone: "Bu arada 'Karma Eğitime Hayır' diyen büyükler, çocuk dördüncü sınıfa geldiğinde hangi mesleği seçeceğine kendi karar veriyorsa, bırakın buna da kendisi karar versin.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
ZORUNLU EĞİTİMİ KADEMELİ OLARAK 12 YILA ÇIKARTAN '4+4+4' SİSTEMİ TARTIŞILIRKEN, SOSYAL MEDYADA BİR ARAYA GELEN GENÇLER 'KARMA EĞİTİM'İN KALDIRILMASI TALEBİNİ GÜNDEME TAŞIDI
TWİTTER'DA BİR GRUP TARAFINDAN 'KARMA EĞİTİME HAYIR' SLOGANIYLA BAŞLATILAN KAMPANYA, GÜNÜN EN ÇOK KONUŞULAN KONUSU OLDU
Zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkartan '4+4+4' sistemi tartışılırken, sosyal medyada bir araya gelen gençler 'karma eğitim'in kaldırılması talebini gündeme taşıdı.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de en fazla üyeye sahip sosyal paylaşım sitelerinden biri olarak öne çıkan 'Twitter'da eğitim sistemi de tartışılan konular arasındaki yerini aldı. Söz konusu platformda 'Karma Eğitime Hayır' sloganıyla bir grubun başlattığı tartışma, kısa sürede günün en çok konuşulan konusu haline geldi. Yaklaşık 3 saatte 5 bin kullanıcının yorum yaparak katıldığı tartışmada, ilk ve ortaöğretimde uygulanan 'karma eğitim sistemi'nin kaldırılması konusu ele alındı. Karma eğitimin
kaldırılması halinde kız çocuklarının okullaşma oranının da artacağını savunan grup, bunun Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine getirilip, sunulacak bir teklifle yasalaşmasını istedi. Söz konusu grubun ortaya koyduğu görüşün karşısında yer alan bir başka grup ise, 'karma eğitim sistemi'ne karşı çıkanları 'gericilik' ile suçladı. 'Mustafa Kemal'in Askerleriyiz' adını kullanan grup, 'Karma Eğitime Hayır' sloganıyla başlatılan tartışmayı farklı bir platforma çekerek, bu durumun yanlışlarını
ortaya koymaya çalıştı. İki grup arasındaki tartışmaya katılanların sayısı artış gösterirken, site üzerinden yapılan bazı yorumlar şöyle:
Emre Gürbüz: "Batı dünyası bugün karma eğitimi yüzyılın pedagojik yanlışı olarak değerlendiriyor. Biz Müslüman bir toplumsak buna neden 'Evet' diyelim?"
Abdullah Ecevit Öksüz: "Karma eğitim, Türkiye'de hala kızların okullaşma oranının önündeki en büyük engellerden biri."
Gürsel Olca: "Karma eğitime 'Hayır' demek, psikososyal bozukluğu olan bir nesil demektir. Yani şu olur; kendini ifade edemeyen, içi başka dışı başka bir nesil."
Halil Aka Tokyophone: "Bu arada 'Karma Eğitime Hayır' diyen büyükler, çocuk dördüncü sınıfa geldiğinde hangi mesleği seçeceğine kendi karar veriyorsa, bırakın buna da kendisi karar versin.
Son Güncelleme: Salı, 03 Nisan 2012 14:21
Gösterim: 2485
Ankara'da oturdukları evdeki sobadan çıkan gazdan zehirlenerek hayatını kaybeden Aydın ailesinin son görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, 5 yaşındaki Ece Sıla ve 1 yaşındaki Hira Gül zehirlendikleri sobanın önünde eğleniyor.
Ankara'nın Keciören ilçesinde, apartmanın kapıcı dairesinde kömür sobasından sızan karbonmonoksit gazından zehirlenen Ahmet Aydın, eşi Betül Aydın ve çocukları 5 yaşındaki Ece Sıla ile 1 yaşındaki Hira Gül'ün son görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde YSK'da çılaşan Ahmet Aydın, evinde müzik setinden çalan oyun havasında çocuklarının oynamasını cep telefonu ile görüntülüyor.
Görüntülerde dikkat çeken en çarpıcı nokta ise minik kızların, zehirlendikleri sobanın önünde birkaç gün sonra başlarına geleceklerden habersiz gönüllerince eğlenmesi. Bir başka görüntüde ise Ahmet Aydın, memleketi Nevşehir'de Kızılırmak nehri kenarında tuttuğu balıkları mangalda pişiriyor.
Aydın ailesinin cenazelerinin Nevşehir'in Gülşehir ilçesine bağlı Abuşağı beldesine getirileceği ve burada toprağa verileceği öğrenildi.
(sabah)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ankara'da oturdukları evdeki sobadan çıkan gazdan zehirlenerek hayatını kaybeden Aydın ailesinin son görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, 5 yaşındaki Ece Sıla ve 1 yaşındaki Hira Gül zehirlendikleri sobanın önünde eğleniyor.
Ankara'nın Keciören ilçesinde, apartmanın kapıcı dairesinde kömür sobasından sızan karbonmonoksit gazından zehirlenen Ahmet Aydın, eşi Betül Aydın ve çocukları 5 yaşındaki Ece Sıla ile 1 yaşındaki Hira Gül'ün son görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde YSK'da çılaşan Ahmet Aydın, evinde müzik setinden çalan oyun havasında çocuklarının oynamasını cep telefonu ile görüntülüyor.
Görüntülerde dikkat çeken en çarpıcı nokta ise minik kızların, zehirlendikleri sobanın önünde birkaç gün sonra başlarına geleceklerden habersiz gönüllerince eğlenmesi. Bir başka görüntüde ise Ahmet Aydın, memleketi Nevşehir'de Kızılırmak nehri kenarında tuttuğu balıkları mangalda pişiriyor.
Aydın ailesinin cenazelerinin Nevşehir'in Gülşehir ilçesine bağlı Abuşağı beldesine getirileceği ve burada toprağa verileceği öğrenildi.
(sabah)
Son Güncelleme: Salı, 03 Nisan 2012 11:29
Gösterim: 2124
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, sınavlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Özellikle eğitim sisteminde sınavlara ihtiyaç duyulmayacak bir zemini, altyapıyı kurma zorunluluğu bulunduğunu söyledi.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Eğitim Enstitüsü Eğitim Bakanları düzeyindeki 1. Mütevelli Heyeti Toplantısı'na katılan Bakan Dinçer, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunun Meclis'ten geçtiğinin hatırlatılması üzerine Bakan Dinçer, kanunun Türk eğitim sistemine daha demokratik ve esnek bir yapı getireceğini söyledi.
Kanunun devletle milleti daha yakın hale getirdiğini vurgulayan Dinçer, düzenlemenin, ülkede bu zamana kadar yapılan ideolojik mahiyetli tartışmaların pek çoğuna artık gerek kalmadığını ve toplumun her kesiminin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir eğitim sistemini kurgulamanın mümkün olduğunu gösterdiğini anlattı.
Dinçer, bundan sonraki eğitim uygulamalarında çok daha başarılı sonuçlar alacaklarını belirterek, en azından sosyo-psikolojik bir rahatlığa erildiğini düşündüğünü dile getirdi.
Kanunun detaylarına ilişkin soru üzerine Dinçer, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise seviyesindeki düzenlemeler için ekip kurduklarını ve geniş kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini, çok yakında konuyla ilgili kamuoyunun da bilgilendirileceğini dile getirdi.
'Özel okullara teşvik paketi hazırlanıyor' şeklindeki haberlerin hatırlatılarak, ''Böyle bir hazırlık var mı'' diye sorulması üzerine Bakan Dinçer, şunları kaydetti:
''Ulusal düzeyde yatırımların teşvik edilmesiyle ilgili bir hazırlık yapılıyordu. Bu Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun yürüttüğü bir hazırlıktı. Dolayısıyla o hazırlıkta, özel sektörün eğitimden daha çok pay almasını sağlayacak türden teşvikle ilgili çalışmalar yer almıştı. Özellikle mesleki eğitimin teşvik edilmesiyle ilgili özel bir uygulamayı bu kanuna ekleyecektik. Fakat yapılan tartışmaların ve gergin geçen sürecin etkisiyle bu kanuna onu ekleme imkanımız olmamıştı. Büyük ihtimalle mesleki eğitim teşvikini de oraya ekleyerek teşvik kanununda bu uygulama için bir düzenleme yapılacak. Beklentimiz o doğrultuda.''
Sınav, öğrenci seçmek için olmayacak
''YGS'nin kaldırılacağını Başbakan söylemişti. Hafta sonu da YGS yapıldı. Samsun'da da üzücü bir olay yaşandı. Bazı öğrenciler de sağlık sorunları nedeniyle sınava giremedi. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz olur mu'' şeklindeki soru üzerine Dinçer, Başbakan Erdoğan'ın sınavlarla ilgili sözlerini kendileri için bir vizyon olarak ele aldıklarını söyledi. Eğitim sisteminde sınavlara ihtiyaç duyulmayacak bir zemini altyapıyı kurmanın zorunluluğuna işaret eden Dinçer, ''Onun için de yoğun bir şekilde çaba sarf ediyoruz. Şunu belirtmeliyim aslında 'belki sınavlar kaldırılacak' demek ifade olarak yanlış sonuç doğurabilir'' dedi.
Dinçer, sınavların öğrenci seçmeye yönelik yapılması ve hem sınav öncesinde hem de sınav sonrasındaki tüm eğitim sistemini belirleyici rol oynamasının iki önemli sorun olduğuna işaret eden Dinçer, şöyle konuştu:
''Bireylerin yetersizliklerini tamamlayacak bir sınav ve dershane anlayışından çok toplum davranışı haline dönüşmüş bir sınav anlayışı ortaya çıktı. Öyleyse eğer sorun bu ise bunu çözecek tedbirler almalıyız. Mesela biz lise eğitiminden sonra SBS sınavını yapmak gerektiği kanaatindeyiz. Ama bu sınav, öğrenci seçmek için değil. Eğitim sisteminin başarısını ölçmek, öğrencilerimizin sahip olması gereken bilgi ve yetenekleri kazanıp kazanmadıklarını görmek için yapılmalı. Çünkü bu eğitim sistemine feed-back sağlayacak. Dolayısıyla öğrenci seçme esaslı sınavlardan bahsederek, 'yapmayacağız' demek daha doğru olabilir. ''
Ne kadarlık bir zaman öngörüyorsunuz'' sorusuna üzerine Dinçer, zaman vermenin doğru olmayacağını söyledi.
Dinçer, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunun yeni eğitim döneminde uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin soruya da ''uygulamak için çaba sarf edecekleri'' karşılığını verdi.
YGS'nin yılda birkaç kez yapılmasının, Fatih Projesi ile bağlantılı olup olmadığına ilişkin soruyu ise Dinçer, ''Fatih Projesi ile bağlantılı değil. Bu imtihanları ÖSYM yapıyor. Dolayısıyla ÖSYM ayrıca bir ekip kurdu, çalışıyor'' diye yanıtladı.
Dinçer, bu düzenlemenin kimleri kapsadığına ilişkin soruya da sadece üniversiteye giriş sınavında, YGS'de geçerli olacağını kaydetti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, sınavlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Özellikle eğitim sisteminde sınavlara ihtiyaç duyulmayacak bir zemini, altyapıyı kurma zorunluluğu bulunduğunu söyledi.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Eğitim Enstitüsü Eğitim Bakanları düzeyindeki 1. Mütevelli Heyeti Toplantısı'na katılan Bakan Dinçer, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunun Meclis'ten geçtiğinin hatırlatılması üzerine Bakan Dinçer, kanunun Türk eğitim sistemine daha demokratik ve esnek bir yapı getireceğini söyledi.
Kanunun devletle milleti daha yakın hale getirdiğini vurgulayan Dinçer, düzenlemenin, ülkede bu zamana kadar yapılan ideolojik mahiyetli tartışmaların pek çoğuna artık gerek kalmadığını ve toplumun her kesiminin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir eğitim sistemini kurgulamanın mümkün olduğunu gösterdiğini anlattı.
Dinçer, bundan sonraki eğitim uygulamalarında çok daha başarılı sonuçlar alacaklarını belirterek, en azından sosyo-psikolojik bir rahatlığa erildiğini düşündüğünü dile getirdi.
Kanunun detaylarına ilişkin soru üzerine Dinçer, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise seviyesindeki düzenlemeler için ekip kurduklarını ve geniş kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini, çok yakında konuyla ilgili kamuoyunun da bilgilendirileceğini dile getirdi.
'Özel okullara teşvik paketi hazırlanıyor' şeklindeki haberlerin hatırlatılarak, ''Böyle bir hazırlık var mı'' diye sorulması üzerine Bakan Dinçer, şunları kaydetti:
''Ulusal düzeyde yatırımların teşvik edilmesiyle ilgili bir hazırlık yapılıyordu. Bu Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun yürüttüğü bir hazırlıktı. Dolayısıyla o hazırlıkta, özel sektörün eğitimden daha çok pay almasını sağlayacak türden teşvikle ilgili çalışmalar yer almıştı. Özellikle mesleki eğitimin teşvik edilmesiyle ilgili özel bir uygulamayı bu kanuna ekleyecektik. Fakat yapılan tartışmaların ve gergin geçen sürecin etkisiyle bu kanuna onu ekleme imkanımız olmamıştı. Büyük ihtimalle mesleki eğitim teşvikini de oraya ekleyerek teşvik kanununda bu uygulama için bir düzenleme yapılacak. Beklentimiz o doğrultuda.''
Sınav, öğrenci seçmek için olmayacak
''YGS'nin kaldırılacağını Başbakan söylemişti. Hafta sonu da YGS yapıldı. Samsun'da da üzücü bir olay yaşandı. Bazı öğrenciler de sağlık sorunları nedeniyle sınava giremedi. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz olur mu'' şeklindeki soru üzerine Dinçer, Başbakan Erdoğan'ın sınavlarla ilgili sözlerini kendileri için bir vizyon olarak ele aldıklarını söyledi. Eğitim sisteminde sınavlara ihtiyaç duyulmayacak bir zemini altyapıyı kurmanın zorunluluğuna işaret eden Dinçer, ''Onun için de yoğun bir şekilde çaba sarf ediyoruz. Şunu belirtmeliyim aslında 'belki sınavlar kaldırılacak' demek ifade olarak yanlış sonuç doğurabilir'' dedi.
Dinçer, sınavların öğrenci seçmeye yönelik yapılması ve hem sınav öncesinde hem de sınav sonrasındaki tüm eğitim sistemini belirleyici rol oynamasının iki önemli sorun olduğuna işaret eden Dinçer, şöyle konuştu:
''Bireylerin yetersizliklerini tamamlayacak bir sınav ve dershane anlayışından çok toplum davranışı haline dönüşmüş bir sınav anlayışı ortaya çıktı. Öyleyse eğer sorun bu ise bunu çözecek tedbirler almalıyız. Mesela biz lise eğitiminden sonra SBS sınavını yapmak gerektiği kanaatindeyiz. Ama bu sınav, öğrenci seçmek için değil. Eğitim sisteminin başarısını ölçmek, öğrencilerimizin sahip olması gereken bilgi ve yetenekleri kazanıp kazanmadıklarını görmek için yapılmalı. Çünkü bu eğitim sistemine feed-back sağlayacak. Dolayısıyla öğrenci seçme esaslı sınavlardan bahsederek, 'yapmayacağız' demek daha doğru olabilir. ''
Ne kadarlık bir zaman öngörüyorsunuz'' sorusuna üzerine Dinçer, zaman vermenin doğru olmayacağını söyledi.
Dinçer, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunun yeni eğitim döneminde uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin soruya da ''uygulamak için çaba sarf edecekleri'' karşılığını verdi.
YGS'nin yılda birkaç kez yapılmasının, Fatih Projesi ile bağlantılı olup olmadığına ilişkin soruyu ise Dinçer, ''Fatih Projesi ile bağlantılı değil. Bu imtihanları ÖSYM yapıyor. Dolayısıyla ÖSYM ayrıca bir ekip kurdu, çalışıyor'' diye yanıtladı.
Dinçer, bu düzenlemenin kimleri kapsadığına ilişkin soruya da sadece üniversiteye giriş sınavında, YGS'de geçerli olacağını kaydetti.
Son Güncelleme: Salı, 03 Nisan 2012 14:19
Gösterim: 1878
Bakan Dinçer, derslik ihtiyacını gidermek için okullardaki sınıf işgallerinin bitirilmesini istedi. En az 42 bin 500 müdür odası sınıfa çevrilecek
Milli Eğitim Bakanlığı, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla artan derslik ihtiyacını müdür saltanatını sonlandırarak çözecek. Bakanlık, müdür odası olarak sınıfların işgal edilmesini bitirmek için harekete geçti. Müdür odasının 32 metrekareden büyük olmaması, müdür yardımcılarının da aynı odada çalışmaları yönünde çalışma başlatıldı.
ANTALYA'DA BAŞLADI
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, il milli eğitim müdürlerine gönderdiği genelge ile yönetici odalarının yeniden düzenlenmesi için talimat verdi. Bakan Dinçer, genelgesinde, temel ve ortaöğretimde okullaşma oranının artışına paralel olarak derslik ihtiyacının da her geçen gün arttığını belirterek, derslik başına düşen öğrenci sayısının 30'un altına çekilmesi ve eğitim-öğretimin daha nitelikli ve kaliteli hale getirilmesi içen her yıl çok önemli miktarda kamu kaynağının yeni okul veya derslik yapımına tahsis edildiğini hatırlattı isverigeapotek.com. Bakan Dinçer, derslik ihtiyacının her geçen gün artmasına rağmen okullarda yapılan incelemelerde bazı okul mekanlarının mimari projesine uygun olarak kullanılmadığını, derslik olarak belirlenen eğitim öğretim alanlarının yönetici odası ya da büro olarak kullanıldığını tespit ettiklerini bildirdi. Sınıfların müdür odası olarak kullanılmasına son verilmesini kesin bir dille isteyen Bakan Dinçer, tüm okullara şu talimatnameyi gönderdi:
Eğitim yapılan ihtiyaç programlarında ve Bakanlığın tip projelerinde esas alınan ölçüye uygun olarak idari bürolar 16'metrekare'den müdür odaları ise 32 metrekareden büyük olmayacak.
İdari bürolar tek odada toplanacak ve müdür yardımcıları gerektiğinde birlikte aynı odayı kullanacak.
İl müdürlükleri ve bakanlık denetmenleri, 7 Mayıs 2012 tarihine kadar okullardaki amaç dışı kullanılan derslikleri tespit ederek bakanlığa bildirecek. Türkiye'de yaklaşık olarak 42 bin 500 okuldan en az birer derslik sağlanması hedefleniyor. Dinçer, "Şu an sadece Antalya'da başladı. Okul binalarında müdür, müdür yardımcısı ve idarecilerin kendileri için kullandıkları odalar tekrar tanzim edilip eski projedeki haline döndürülüyor. Antalya'da 470 derslik kazandık. Yeni uygulama ile her il düzeyinde okul okul gezilip okulun ilk yapılış projesine uygun hale getirip derslik kazanacağız" diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bakan Dinçer, derslik ihtiyacını gidermek için okullardaki sınıf işgallerinin bitirilmesini istedi. En az 42 bin 500 müdür odası sınıfa çevrilecek
Milli Eğitim Bakanlığı, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla artan derslik ihtiyacını müdür saltanatını sonlandırarak çözecek. Bakanlık, müdür odası olarak sınıfların işgal edilmesini bitirmek için harekete geçti. Müdür odasının 32 metrekareden büyük olmaması, müdür yardımcılarının da aynı odada çalışmaları yönünde çalışma başlatıldı.
ANTALYA'DA BAŞLADI
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, il milli eğitim müdürlerine gönderdiği genelge ile yönetici odalarının yeniden düzenlenmesi için talimat verdi. Bakan Dinçer, genelgesinde, temel ve ortaöğretimde okullaşma oranının artışına paralel olarak derslik ihtiyacının da her geçen gün arttığını belirterek, derslik başına düşen öğrenci sayısının 30'un altına çekilmesi ve eğitim-öğretimin daha nitelikli ve kaliteli hale getirilmesi içen her yıl çok önemli miktarda kamu kaynağının yeni okul veya derslik yapımına tahsis edildiğini hatırlattı isverigeapotek.com. Bakan Dinçer, derslik ihtiyacının her geçen gün artmasına rağmen okullarda yapılan incelemelerde bazı okul mekanlarının mimari projesine uygun olarak kullanılmadığını, derslik olarak belirlenen eğitim öğretim alanlarının yönetici odası ya da büro olarak kullanıldığını tespit ettiklerini bildirdi. Sınıfların müdür odası olarak kullanılmasına son verilmesini kesin bir dille isteyen Bakan Dinçer, tüm okullara şu talimatnameyi gönderdi:
Eğitim yapılan ihtiyaç programlarında ve Bakanlığın tip projelerinde esas alınan ölçüye uygun olarak idari bürolar 16'metrekare'den müdür odaları ise 32 metrekareden büyük olmayacak.
İdari bürolar tek odada toplanacak ve müdür yardımcıları gerektiğinde birlikte aynı odayı kullanacak.
İl müdürlükleri ve bakanlık denetmenleri, 7 Mayıs 2012 tarihine kadar okullardaki amaç dışı kullanılan derslikleri tespit ederek bakanlığa bildirecek. Türkiye'de yaklaşık olarak 42 bin 500 okuldan en az birer derslik sağlanması hedefleniyor. Dinçer, "Şu an sadece Antalya'da başladı. Okul binalarında müdür, müdür yardımcısı ve idarecilerin kendileri için kullandıkları odalar tekrar tanzim edilip eski projedeki haline döndürülüyor. Antalya'da 470 derslik kazandık. Yeni uygulama ile her il düzeyinde okul okul gezilip okulun ilk yapılış projesine uygun hale getirip derslik kazanacağız" diye konuştu.
Son Güncelleme: Salı, 03 Nisan 2012 11:04
Gösterim: 2572