Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Kültür ve Kültür 2000 İlkokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi
Dünya çapında COVID-19 salgını sonrası, virüsün yayılmasını en aza indirgemenin bir yöntemi olarak sosyal mesafelendirme önlemleri dünyada olduğu gibi ülkemizde de alınmaktadır. Bu önlemlerin günlük rutininizde radikal değişikliklere sebep olması kaçınılmazdır. Sosyal mesafelendirme gereği alışkanlıklarınızı bir süre askıya almak zorunda olmanız insanın doğası gereği aradığınız belirlilik ve kontrol hissi deneyimine tehdit oluşturabilmektedir. Bu süreçte çocuğunuzla birlikte korku, kaygı, öfke veya kendini değersiz hissetme gibi duygular hissetmeniz mümkündür. Bu duyguları kabullenmenin ve çatışmamanın ilk yolu içinde bulunduğumuz durumun süreklilik içermediğini fark etmektir. Bunun yanı sıra alışkanlıklarınızı sürdürme isteğinin normal olduğunu fakat kendi kontrolünüz dışındaki bazı nedenlerle isteğinizi anında yapamayacağınızı kabul etmeniz yeni duruma adapte olmanızı kolaylaştıracaktır. Yeni durumlara alışmak için sizin ve çocuğunuzun zamana ihtiyacı olduğunu unutmayın. Bu koşulları günlük yaşam pratiğiniz içinde zaman ayırmakta güçlük çektiğiniz ‘kendinizi yeniden keşfetme, çocuğunuzun kendini keşfetmesine destek olma’ fırsatı olarak görmeniz mümkündür.
Kültür ve Kültür 2000 İlkokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi uzmanları, Koronavirüs tedbirleri sürecini ailecek iyi değerlendirebileceğiniz ve öğrencilerin kendilerini keşfetmeleri yolunda destek olacağını düşündükleri ev etkinliklerini derlediler.
- Sayfalarını kendisinin tasarladığı, boya kalemleriyle renklendirdiği bir günlük tutabilir.
- Rahat hissettiği bir köşe oluşturup kitap okuyabilir. Bu süreçte sizler de eşlik edebilirsiniz.
- Eğitici videolar izleyebilir. Minute Earth, Art for Kids Hub vb.
- Ailecek bir film seçerek izleyebilirsiniz. Filmin ardından çocuğunuza eğer senarist/yönetmen olsaydı nasıl değişiklikler yapardı,hatırında kalan sahneleri sorabilir ve bir paylaşım ortamı yaratabilirsiniz.
- Louvre Müzesi, Doğa Tarih Müzesi, Guggenheim Müzesi, Zeugma Mozaik Müzesi, Salvador Dali Müzesi, Ayasofya Müzesi, Beylerbeyi Sarayı, Vatikan Müzeleri ve Sistina Şapeli gibi dünyaca ünlü birçok müzeye internet adreslerinden girerek sanal turlar gerçekleştirebilirsiniz.
- Sevdiği bir müzik açıp dans edebilir/spor yapabilir.
- İnternet dergilerini takip edebilirsiniz.Tüm TUBİTAK dergilerine (Bilim Teknik, Bilim Genç, Bilim Çocuk ve Meraklı Minik dergileri) internet sitesinden ücretsiz ulaşabilirsiniz.
- Yeni ve eğlenceli yemek tarifleri deneyebilirsiniz.
- Hayal ettiğiniz her şey ile ilgili hayal panosu hazırlayabilirsiniz.
- Haritadan seçtiğiniz bir yer hakkında bilgi toplayabilir,araştırmanın ardından bu ülkeyi/şehri ziyaret etmek istiyorsanız araştırmalarınızı hayal panosuna asabilirsiniz.
- Birlikte tohum/çiçek ekebilir. Takibini yapmasını çocuğunuzdan isteyebilirsiniz.
- İnternet üzerinden yapılan masal saatlerine katılabilirsiniz. Okutopya vb.
- İllüstratör Gözde Eyce’nin sosyal medya hesabında çocuklara hayvan çizmeyi öğreten paylaşımlarını takip edebilirsiniz.
- Birlikte dikkat ve konsantrasyonu destekleyen kutu oyunları oynayabilirsiniz.
- Dilediğiniz kadar kelime yazıp bir kavonoza atabilir ardından her oyuncunun çektiği kelimeyi canlandırmasını sağlayabilirsiniz.
- Baharın gelmesiyle birlikte dolap içlerinde değişiklikler yapabilirsiniz. Örneğin en renkli kış kıyafetleri yarışması düzenleyebilirsiniz.
- Basit ve eğlenceli deneyler öğrenip evde deneyebilirsiniz.
- Evdeki atık malzemelerden faydalarak ailecek resim baskıları yapabilirsiniz. Belirlediğiniz tarih ve saatte evinizin uygun bir alanında resimlerinizi sergileyebilirsiniz.
- Çocuklarınızın hareket ihtiyaçlarını gidermek adına uygun koşullar dahilinde minderlerden,sandalyelerden ve kutulardan yararlanarak parkur oluşturabilirsiniz.
- Birlikte sihirli bir değnek yapıp neleri değiştirmek istediğiniz hakkında paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
- Gözlerinizi bağlayarak körebe oynayabilirsiniz.
- Origami yapmayı öğrenebilirsiniz.
- Bu ve benzeri etkinliklerin yanı sıra çocuğunuzun kendi yeterliliğini geliştirmesine fırsat vermek adına oyun kurgulaması için serbest zaman tanıyabilirsiniz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Rehberlik Haberleri
Kültür ve Kültür 2000 İlkokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi
Dünya çapında COVID-19 salgını sonrası, virüsün yayılmasını en aza indirgemenin bir yöntemi olarak sosyal mesafelendirme önlemleri dünyada olduğu gibi ülkemizde de alınmaktadır. Bu önlemlerin günlük rutininizde radikal değişikliklere sebep olması kaçınılmazdır. Sosyal mesafelendirme gereği alışkanlıklarınızı bir süre askıya almak zorunda olmanız insanın doğası gereği aradığınız belirlilik ve kontrol hissi deneyimine tehdit oluşturabilmektedir. Bu süreçte çocuğunuzla birlikte korku, kaygı, öfke veya kendini değersiz hissetme gibi duygular hissetmeniz mümkündür. Bu duyguları kabullenmenin ve çatışmamanın ilk yolu içinde bulunduğumuz durumun süreklilik içermediğini fark etmektir. Bunun yanı sıra alışkanlıklarınızı sürdürme isteğinin normal olduğunu fakat kendi kontrolünüz dışındaki bazı nedenlerle isteğinizi anında yapamayacağınızı kabul etmeniz yeni duruma adapte olmanızı kolaylaştıracaktır. Yeni durumlara alışmak için sizin ve çocuğunuzun zamana ihtiyacı olduğunu unutmayın. Bu koşulları günlük yaşam pratiğiniz içinde zaman ayırmakta güçlük çektiğiniz ‘kendinizi yeniden keşfetme, çocuğunuzun kendini keşfetmesine destek olma’ fırsatı olarak görmeniz mümkündür.
Kültür ve Kültür 2000 İlkokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi uzmanları, Koronavirüs tedbirleri sürecini ailecek iyi değerlendirebileceğiniz ve öğrencilerin kendilerini keşfetmeleri yolunda destek olacağını düşündükleri ev etkinliklerini derlediler.
- Sayfalarını kendisinin tasarladığı, boya kalemleriyle renklendirdiği bir günlük tutabilir.
- Rahat hissettiği bir köşe oluşturup kitap okuyabilir. Bu süreçte sizler de eşlik edebilirsiniz.
- Eğitici videolar izleyebilir. Minute Earth, Art for Kids Hub vb.
- Ailecek bir film seçerek izleyebilirsiniz. Filmin ardından çocuğunuza eğer senarist/yönetmen olsaydı nasıl değişiklikler yapardı,hatırında kalan sahneleri sorabilir ve bir paylaşım ortamı yaratabilirsiniz.
- Louvre Müzesi, Doğa Tarih Müzesi, Guggenheim Müzesi, Zeugma Mozaik Müzesi, Salvador Dali Müzesi, Ayasofya Müzesi, Beylerbeyi Sarayı, Vatikan Müzeleri ve Sistina Şapeli gibi dünyaca ünlü birçok müzeye internet adreslerinden girerek sanal turlar gerçekleştirebilirsiniz.
- Sevdiği bir müzik açıp dans edebilir/spor yapabilir.
- İnternet dergilerini takip edebilirsiniz.Tüm TUBİTAK dergilerine (Bilim Teknik, Bilim Genç, Bilim Çocuk ve Meraklı Minik dergileri) internet sitesinden ücretsiz ulaşabilirsiniz.
- Yeni ve eğlenceli yemek tarifleri deneyebilirsiniz.
- Hayal ettiğiniz her şey ile ilgili hayal panosu hazırlayabilirsiniz.
- Haritadan seçtiğiniz bir yer hakkında bilgi toplayabilir,araştırmanın ardından bu ülkeyi/şehri ziyaret etmek istiyorsanız araştırmalarınızı hayal panosuna asabilirsiniz.
- Birlikte tohum/çiçek ekebilir. Takibini yapmasını çocuğunuzdan isteyebilirsiniz.
- İnternet üzerinden yapılan masal saatlerine katılabilirsiniz. Okutopya vb.
- İllüstratör Gözde Eyce’nin sosyal medya hesabında çocuklara hayvan çizmeyi öğreten paylaşımlarını takip edebilirsiniz.
- Birlikte dikkat ve konsantrasyonu destekleyen kutu oyunları oynayabilirsiniz.
- Dilediğiniz kadar kelime yazıp bir kavonoza atabilir ardından her oyuncunun çektiği kelimeyi canlandırmasını sağlayabilirsiniz.
- Baharın gelmesiyle birlikte dolap içlerinde değişiklikler yapabilirsiniz. Örneğin en renkli kış kıyafetleri yarışması düzenleyebilirsiniz.
- Basit ve eğlenceli deneyler öğrenip evde deneyebilirsiniz.
- Evdeki atık malzemelerden faydalarak ailecek resim baskıları yapabilirsiniz. Belirlediğiniz tarih ve saatte evinizin uygun bir alanında resimlerinizi sergileyebilirsiniz.
- Çocuklarınızın hareket ihtiyaçlarını gidermek adına uygun koşullar dahilinde minderlerden,sandalyelerden ve kutulardan yararlanarak parkur oluşturabilirsiniz.
- Birlikte sihirli bir değnek yapıp neleri değiştirmek istediğiniz hakkında paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
- Gözlerinizi bağlayarak körebe oynayabilirsiniz.
- Origami yapmayı öğrenebilirsiniz.
- Bu ve benzeri etkinliklerin yanı sıra çocuğunuzun kendi yeterliliğini geliştirmesine fırsat vermek adına oyun kurgulaması için serbest zaman tanıyabilirsiniz.
Son Güncelleme: Çarşamba, 25 Mart 2020 11:55
Gösterim: 1150
Sosyal medya platformları, eğlenmek ve kişi ya da topluluklarla iletişim kurmak gibi amaçların yanında maalesef siber zorbalık için de oldukça yaygın bir şekilde kullanılıyor. Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, siber zorbalıkla ilgili 11 gerçeği sıralayarak ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulunuyor.
- Kızlar erkeklere göre 3 kat daha fazla siber zorbalığa uğruyor
- Her 10 gençten sadece 1’i siber zorbalığı anne babasına anlatıyor
Sosyal medya platformları, eğlenmek ve kişi ya da topluluklarla iletişim kurmak gibi amaçların yanında maalesef siber zorbalık için de oldukça yaygın bir şekilde kullanılıyor. Sosyal medya kullanımının gençler arasında daha yoğun olmasından dolayı da ebeveynlere birçok sorumluluk düşüyor. Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, siber zorbalıkla ilgili 11 gerçeği sıralayarak ebeveynleri uyarıyor ve önemli tavsiyelerde bulunuyor.
1. 12 ile 17 yaş arasındaki gençlerin yaklaşık %37'si siber zorbalığa maruz kalıyor.
2. Gençlerin %95'i sosyal medya kullanıyor ve büyük çoğunluğu mobil cihazlarından internete erişiyor. Bu da mobil cihazları siber zorbalık için en yaygın araç haline getiriyor.
3. Öğrencilerin %23'ü online ortamda başka bir kişiye kötü veya acımasız bir şey söylediğini veya yaptığını belirtiyor. Aynı zamanda öğrencilerin %27’si de kendilerine siber zorbalık yapıldığını söylüyor.
4. Kızların siber zorbalığa uğramaları da erkeklerden daha fazla. Genç kızların %15'i en az dört farklı türde taciz edici online davranışın hedefi oluyorken, erkeklerde bu oran ise %5.
5. LGBTQ+ öğrencilerinin yaklaşık yarısı online ortamlarda taciz yaşıyor. Bu oran ortalamadan daha yüksek.
6. Instagram, çoğu genç insanın en fazla siber zorbalığa maruz kaldığı sosyal medya platformu. Ankete katılanların %42'si bu platformda taciz yaşadığını belirtti.
7. Siber zorbalığa maruz kalan gençler, hem kendine zarar verme hem de intihar girişiminde siber zorbalığa maruz kalmayanlara oranla daha fazla risk altında.
8. Gençlerin %83'ü, sosyal medya şirketlerinin kendi platformlarında siber zorbalıkla mücadele etmek için daha fazlasını yapması gerektiğine inanıyor.
9. Gençlerin %60'ı bir arkadaşının siber zorbalığa uğradığına tanık olmuş ancak hiçbir müdahalede bulunmamışlar.
10. Her 10 genç kurbandan sadece 1'i, bir ebeveyni veya güvenilir bir yetişkini yaşadığı zorbalık konusunda bilgilendiriyor.
11. Her 5 öğrenciden 4'ü (%81), anonim olarak siber zorbalığa müdahale etmelerinin daha kolay olduğunu söylüyor.
EBEVEYNLER NELER YAPMALI?
Çocuklarının siber zorbalığa maruz kaldığını fark eden ya da öğrenen ebeveynlerin dikkatli davranmaları gerektiğini ifade eden Alev Akkoyunlu, siber zorbalık karşısında ailelerin nasıl davranması gerektiğini 7 maddede sıralıyor.
1. Çocuğunuzu dinleyin. Çocuğunuza, siber zorbalık kurbanı olduğunda bunun utanılacak bir şey olmadığını hatırlatın.
2. Çocuğunuza güven verin. Ne olursa olsun onun yanında olacağınızı hissettirin ve yardımcı olmaya çalışın.
3. Zorbalığı durdurmak için birlikte çalışın. Çocuklarınıza karşı gerçekleşen zorbalıkları ve kanıtları kaydedin, ekran görüntüsünü alın, ilgili yerlere raporlayın ve zorbayı engelleyin.
4. Okul yöneticileri ve diğer ebeveynlerle konuşun. Konuyla ilgili öğretmenlerle ve diğer ebeveynlerle konuşun. Sorunun farkında olmalarını ve endişelerinizi anlamalarını sağlayın.
5. Durumu takip edin. Çocuğunuzla konuşmaya devam edin ve onu daima dinleyin. “Bugün okul nasıldı?” gibi soruların çoğu zaman “İyiydi” cevapları olması normal. Takibe devam edin, bu duruma karşı homurdansa dahi, olumlu olmaya çalışın ve bunu sürdürün.
6. Zorbalıkla ilgilenen kurumlara danışın. Daha fazla tavsiye için, zorbalıkla mücadele eden kuruluşlarla iletişim kurmayı deneyin.
7. Ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik yazılımı kullanın. Çocuğunuzun çevrimiçi aktivitelerini izleyebileceğiniz ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik çözümü edinin.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Rehberlik Haberleri
Sosyal medya platformları, eğlenmek ve kişi ya da topluluklarla iletişim kurmak gibi amaçların yanında maalesef siber zorbalık için de oldukça yaygın bir şekilde kullanılıyor. Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, siber zorbalıkla ilgili 11 gerçeği sıralayarak ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulunuyor.
- Kızlar erkeklere göre 3 kat daha fazla siber zorbalığa uğruyor
- Her 10 gençten sadece 1’i siber zorbalığı anne babasına anlatıyor
Sosyal medya platformları, eğlenmek ve kişi ya da topluluklarla iletişim kurmak gibi amaçların yanında maalesef siber zorbalık için de oldukça yaygın bir şekilde kullanılıyor. Sosyal medya kullanımının gençler arasında daha yoğun olmasından dolayı da ebeveynlere birçok sorumluluk düşüyor. Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, siber zorbalıkla ilgili 11 gerçeği sıralayarak ebeveynleri uyarıyor ve önemli tavsiyelerde bulunuyor.
1. 12 ile 17 yaş arasındaki gençlerin yaklaşık %37'si siber zorbalığa maruz kalıyor.
2. Gençlerin %95'i sosyal medya kullanıyor ve büyük çoğunluğu mobil cihazlarından internete erişiyor. Bu da mobil cihazları siber zorbalık için en yaygın araç haline getiriyor.
3. Öğrencilerin %23'ü online ortamda başka bir kişiye kötü veya acımasız bir şey söylediğini veya yaptığını belirtiyor. Aynı zamanda öğrencilerin %27’si de kendilerine siber zorbalık yapıldığını söylüyor.
4. Kızların siber zorbalığa uğramaları da erkeklerden daha fazla. Genç kızların %15'i en az dört farklı türde taciz edici online davranışın hedefi oluyorken, erkeklerde bu oran ise %5.
5. LGBTQ+ öğrencilerinin yaklaşık yarısı online ortamlarda taciz yaşıyor. Bu oran ortalamadan daha yüksek.
6. Instagram, çoğu genç insanın en fazla siber zorbalığa maruz kaldığı sosyal medya platformu. Ankete katılanların %42'si bu platformda taciz yaşadığını belirtti.
7. Siber zorbalığa maruz kalan gençler, hem kendine zarar verme hem de intihar girişiminde siber zorbalığa maruz kalmayanlara oranla daha fazla risk altında.
8. Gençlerin %83'ü, sosyal medya şirketlerinin kendi platformlarında siber zorbalıkla mücadele etmek için daha fazlasını yapması gerektiğine inanıyor.
9. Gençlerin %60'ı bir arkadaşının siber zorbalığa uğradığına tanık olmuş ancak hiçbir müdahalede bulunmamışlar.
10. Her 10 genç kurbandan sadece 1'i, bir ebeveyni veya güvenilir bir yetişkini yaşadığı zorbalık konusunda bilgilendiriyor.
11. Her 5 öğrenciden 4'ü (%81), anonim olarak siber zorbalığa müdahale etmelerinin daha kolay olduğunu söylüyor.
EBEVEYNLER NELER YAPMALI?
Çocuklarının siber zorbalığa maruz kaldığını fark eden ya da öğrenen ebeveynlerin dikkatli davranmaları gerektiğini ifade eden Alev Akkoyunlu, siber zorbalık karşısında ailelerin nasıl davranması gerektiğini 7 maddede sıralıyor.
1. Çocuğunuzu dinleyin. Çocuğunuza, siber zorbalık kurbanı olduğunda bunun utanılacak bir şey olmadığını hatırlatın.
2. Çocuğunuza güven verin. Ne olursa olsun onun yanında olacağınızı hissettirin ve yardımcı olmaya çalışın.
3. Zorbalığı durdurmak için birlikte çalışın. Çocuklarınıza karşı gerçekleşen zorbalıkları ve kanıtları kaydedin, ekran görüntüsünü alın, ilgili yerlere raporlayın ve zorbayı engelleyin.
4. Okul yöneticileri ve diğer ebeveynlerle konuşun. Konuyla ilgili öğretmenlerle ve diğer ebeveynlerle konuşun. Sorunun farkında olmalarını ve endişelerinizi anlamalarını sağlayın.
5. Durumu takip edin. Çocuğunuzla konuşmaya devam edin ve onu daima dinleyin. “Bugün okul nasıldı?” gibi soruların çoğu zaman “İyiydi” cevapları olması normal. Takibe devam edin, bu duruma karşı homurdansa dahi, olumlu olmaya çalışın ve bunu sürdürün.
6. Zorbalıkla ilgilenen kurumlara danışın. Daha fazla tavsiye için, zorbalıkla mücadele eden kuruluşlarla iletişim kurmayı deneyin.
7. Ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik yazılımı kullanın. Çocuğunuzun çevrimiçi aktivitelerini izleyebileceğiniz ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik çözümü edinin.
Son Güncelleme: Perşembe, 19 Mart 2020 11:33
Gösterim: 1256
İstanbul Bilgi Üniversitesi, “Down Sendromunda Ergoterapi ve Multidisipliner Yaklaşım Semineri”ne ev sahipliği yaptı. 21 Mart Dünya Down Sendromlular Günü’nde Dolapdere Kampüsü’nde düzenlenen etkinlikte, uzman isimlerin sunum ve konuşmalarının yanı sıra birçok tasarım, dans ve ebeveyn-çocuk atölyeleri gerçekleştirildi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölümü ve öğrencilerinin iş birliğiyle düzenlenen seminerde birçok uzman ergoterapist, fizyoterapist, diyetisyen, özel eğitimci ve psikolog bir araya geldi. Down sendromunda kişilerin günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlıklarını ve yaşam kalitelerini artırmayı amaçlayan uzmanlar, farklı disiplinlerin bakış açılarını katılımcılarla paylaşarak down sendromu hakkında farkındalık yaratmaya çalıştı.
Gelişimin desteklenmesi gerekiyor
Seminerde söz alan BİLGİ Ergoterapi Bölüm Başkan Vekili Doç. Dr. Deniz Demirci, down sendromlu çocuklar hakkında bilgi verdi. Down sendromlu çocukların gelişiminin normal çocuklara oranla daha yavaş gerçekleştiğine dikkat çeken Doç. Dr. Demirci, “Gelişimin farklı seyri nedeniyle sadece özel eğitim değil; fizyoterapiden ergoterapiye, psikologdan diyetistene kadar geniş ve multidisipliner ekipler tarafından uygulanan rehabilitasyon programlarıyla gelişimin desteklenmesi gerekiyor. Biz de bu seminerle kamuoyunda bu bilinci oluşturmak ve down sendromu hakkında farkındalık yaratmayı hedefliyoruz” dedi.
Kişiye özel yöntemlerle rehabilite
Farklı disiplinlerden profesyonellerin birlikte çalışmasının önemine bir vurgu da BİLGİ Ergoterapi Bölümü Araştırma Görevlisi Başak Çağla Arslan’dan geldi. Ergoterapistlerin down sendromlu bireylerin günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlık kazanması ve yaşam kalitelerini artırması için çalıştığını belirten Arslan, “Ergoterapinin down sendromlu bireylerin günlük rutinlerinde ve okul hayatında yol gösterici bir rolü var. Kullandığımız tedavi yöntemleri çalışılan alan ve kişiye göre farklılık gösteriyor. Her birey rehabilitasyon sürecine aktif katılıyor ve kişiye özel yöntemler geliştiriliyor. Örneğin fiziksel olarak sıkıntı yaşayan bireyler için fizyoterapistler tarafından temel motor gelişim becerileri ve ergoterapistler tarafından duyu bütünleme terapisi gibi yaklaşımlar uygulanıyor” dedi.
Down sendromlu çocuklar İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde düzenlenen seminerin ardından gerçekleştirilen atölyelerde BİLGİ Ergoterapi Bölümü öğrencileriyle birlikte tişört tasarlama ve yüz boyama atölyelerinin yanı sıra zumba ve farklı dans etkinliklerine katılarak unutulmaz bir gün geçirdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Rehberlik Haberleri
İstanbul Bilgi Üniversitesi, “Down Sendromunda Ergoterapi ve Multidisipliner Yaklaşım Semineri”ne ev sahipliği yaptı. 21 Mart Dünya Down Sendromlular Günü’nde Dolapdere Kampüsü’nde düzenlenen etkinlikte, uzman isimlerin sunum ve konuşmalarının yanı sıra birçok tasarım, dans ve ebeveyn-çocuk atölyeleri gerçekleştirildi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölümü ve öğrencilerinin iş birliğiyle düzenlenen seminerde birçok uzman ergoterapist, fizyoterapist, diyetisyen, özel eğitimci ve psikolog bir araya geldi. Down sendromunda kişilerin günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlıklarını ve yaşam kalitelerini artırmayı amaçlayan uzmanlar, farklı disiplinlerin bakış açılarını katılımcılarla paylaşarak down sendromu hakkında farkındalık yaratmaya çalıştı.
Gelişimin desteklenmesi gerekiyor
Seminerde söz alan BİLGİ Ergoterapi Bölüm Başkan Vekili Doç. Dr. Deniz Demirci, down sendromlu çocuklar hakkında bilgi verdi. Down sendromlu çocukların gelişiminin normal çocuklara oranla daha yavaş gerçekleştiğine dikkat çeken Doç. Dr. Demirci, “Gelişimin farklı seyri nedeniyle sadece özel eğitim değil; fizyoterapiden ergoterapiye, psikologdan diyetistene kadar geniş ve multidisipliner ekipler tarafından uygulanan rehabilitasyon programlarıyla gelişimin desteklenmesi gerekiyor. Biz de bu seminerle kamuoyunda bu bilinci oluşturmak ve down sendromu hakkında farkındalık yaratmayı hedefliyoruz” dedi.
Kişiye özel yöntemlerle rehabilite
Farklı disiplinlerden profesyonellerin birlikte çalışmasının önemine bir vurgu da BİLGİ Ergoterapi Bölümü Araştırma Görevlisi Başak Çağla Arslan’dan geldi. Ergoterapistlerin down sendromlu bireylerin günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlık kazanması ve yaşam kalitelerini artırması için çalıştığını belirten Arslan, “Ergoterapinin down sendromlu bireylerin günlük rutinlerinde ve okul hayatında yol gösterici bir rolü var. Kullandığımız tedavi yöntemleri çalışılan alan ve kişiye göre farklılık gösteriyor. Her birey rehabilitasyon sürecine aktif katılıyor ve kişiye özel yöntemler geliştiriliyor. Örneğin fiziksel olarak sıkıntı yaşayan bireyler için fizyoterapistler tarafından temel motor gelişim becerileri ve ergoterapistler tarafından duyu bütünleme terapisi gibi yaklaşımlar uygulanıyor” dedi.
Down sendromlu çocuklar İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde düzenlenen seminerin ardından gerçekleştirilen atölyelerde BİLGİ Ergoterapi Bölümü öğrencileriyle birlikte tişört tasarlama ve yüz boyama atölyelerinin yanı sıra zumba ve farklı dans etkinliklerine katılarak unutulmaz bir gün geçirdi.
Son Güncelleme: Cuma, 22 Mart 2019 11:10
Gösterim: 1921
Çocuk gelişim uzmanı ve akademisyen Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal, Bilkent Center’da annelerle buluştu. Çocukların davranışları ve annelik konusunda bilgiler veren ünlü isim “Çocuklarınızın elinizde telefon görürse telefon, kitap görürse kitaba merakı olur. Akıllı telefonlara dokunduğumuz kadar çocuklara dokunmuyoruz” dedi.
Bu yıl 20. yılını kutlayan Bilkent Center, Mart ayında düzenlediği etkinliklere bir yenisini daha ekledi. Instagram’da 1 milyona yakın takipçisi bulunan, Akademisyen Anne hesabından çocuk gelişimi ve annelik üzerine yaptığı paylaşımlarla dikkat çeken Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal, çocukların teknolojiyle uyumunun da anlatıldığı bir söyleşi düzenledi. Yoğun katılımın olduğu etkinlikte genç annelerle bir araya gelen Kangal, çocukların küçük yaştaki öğrenme alışkanlıklarının bütün hayatını etkilediğine dikkat çekerek, özellikle ailelerin çocuklarına doğru mesajlar verip doğru bir rol model olmaları gerektiğini ifade etti.
ÖĞRENME ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRİYOR
Çocuklarının gelişimi konusunda zamane annelerinin daha dikkatli davrandığını ifade eden Akademisyen Anne, toplum tarafından kabul görülen bazı yanlış bilgilere de açıklık getirdi. Bilgilerini deneyimleriyle harmanlayan Kangal “Çocuklarınız akıllı telefonları zeki oldukları için değil sizden gördüğü için taklit ediyor. Çocuklarınızın elinizde telefon görürse telefon, kitap görürse kitaba merakı olur. Çocuklarınıza doğru mesajlar verin. Teknoloji bir nimet ve bunu düzgün kullanmamız gerekiyor. Akıllı telefonlara dokunduğumuz kadar çocuklara dokunmuyoruz ve gözlerine bakmıyoruz. Onlarla sağlıklı iletişim kurarak hayatı daha kolay öğrenmesini sağlayın” dedi. Küçük çocukların oyalanmaları için TV, telefon ve tablet karşısında en az 3-4 saat vakit geçirmelerinin doğru olmadığını ifade eden Akademisyen Anne, “Oradaki görüntüler çok hareketli ve renkli. Eğitici videolar, programlar çocuğunuza belki bir şeyler öğretiyor fakat çocuklarınızın öğrenme şeklini değiştiriyor. Küçük yaşta hareketli renkli bir öğrenme kabiliyetini kavrayan çocuk, okula başladığında ise durağan öğretmenlerden bir şey öğrenemiyor. Bu durum okula ve hayata uyum konusunda büyük sorunlar oluşturuyor” dedi.
ÇEVRE ÇOCUĞUN İKİNCİ ÖĞRETMENİDİR
Genç annelerle tecrübelerini paylaşan Kangal, “Çevre çocuğun ikinci öğretmenidir. Çocuklarınızı ıssız bir sokağa bırakabilir misiniz? Sosyal paylaşım siteleri tıpkı o sokaklar gibi. Tamamen kontrol dışı bilinçaltına mesajlar gönderen videolar, çocukların gelişimini olumsuz etkiliyor. Hiç izletmemektense kulağınızı izlediği videolara verin, kontrol edin ve odalarında tek başına izlemelerine izin vermeyin” ifadelerini kullandı. Söyleşinin sonunda annelerin sorularını da yanıtlayan Kangal, sağlıklı bireylerin yetişebilmesi için altın değerinde önerilerde bulundu. Annelere rehber niteliğindeki söyleşinin ardından Kangal, Oyunperest isimli kitabını sevenleri için imzaladı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Rehberlik Haberleri
Çocuk gelişim uzmanı ve akademisyen Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal, Bilkent Center’da annelerle buluştu. Çocukların davranışları ve annelik konusunda bilgiler veren ünlü isim “Çocuklarınızın elinizde telefon görürse telefon, kitap görürse kitaba merakı olur. Akıllı telefonlara dokunduğumuz kadar çocuklara dokunmuyoruz” dedi.
Bu yıl 20. yılını kutlayan Bilkent Center, Mart ayında düzenlediği etkinliklere bir yenisini daha ekledi. Instagram’da 1 milyona yakın takipçisi bulunan, Akademisyen Anne hesabından çocuk gelişimi ve annelik üzerine yaptığı paylaşımlarla dikkat çeken Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal, çocukların teknolojiyle uyumunun da anlatıldığı bir söyleşi düzenledi. Yoğun katılımın olduğu etkinlikte genç annelerle bir araya gelen Kangal, çocukların küçük yaştaki öğrenme alışkanlıklarının bütün hayatını etkilediğine dikkat çekerek, özellikle ailelerin çocuklarına doğru mesajlar verip doğru bir rol model olmaları gerektiğini ifade etti.
ÖĞRENME ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRİYOR
Çocuklarının gelişimi konusunda zamane annelerinin daha dikkatli davrandığını ifade eden Akademisyen Anne, toplum tarafından kabul görülen bazı yanlış bilgilere de açıklık getirdi. Bilgilerini deneyimleriyle harmanlayan Kangal “Çocuklarınız akıllı telefonları zeki oldukları için değil sizden gördüğü için taklit ediyor. Çocuklarınızın elinizde telefon görürse telefon, kitap görürse kitaba merakı olur. Çocuklarınıza doğru mesajlar verin. Teknoloji bir nimet ve bunu düzgün kullanmamız gerekiyor. Akıllı telefonlara dokunduğumuz kadar çocuklara dokunmuyoruz ve gözlerine bakmıyoruz. Onlarla sağlıklı iletişim kurarak hayatı daha kolay öğrenmesini sağlayın” dedi. Küçük çocukların oyalanmaları için TV, telefon ve tablet karşısında en az 3-4 saat vakit geçirmelerinin doğru olmadığını ifade eden Akademisyen Anne, “Oradaki görüntüler çok hareketli ve renkli. Eğitici videolar, programlar çocuğunuza belki bir şeyler öğretiyor fakat çocuklarınızın öğrenme şeklini değiştiriyor. Küçük yaşta hareketli renkli bir öğrenme kabiliyetini kavrayan çocuk, okula başladığında ise durağan öğretmenlerden bir şey öğrenemiyor. Bu durum okula ve hayata uyum konusunda büyük sorunlar oluşturuyor” dedi.
ÇEVRE ÇOCUĞUN İKİNCİ ÖĞRETMENİDİR
Genç annelerle tecrübelerini paylaşan Kangal, “Çevre çocuğun ikinci öğretmenidir. Çocuklarınızı ıssız bir sokağa bırakabilir misiniz? Sosyal paylaşım siteleri tıpkı o sokaklar gibi. Tamamen kontrol dışı bilinçaltına mesajlar gönderen videolar, çocukların gelişimini olumsuz etkiliyor. Hiç izletmemektense kulağınızı izlediği videolara verin, kontrol edin ve odalarında tek başına izlemelerine izin vermeyin” ifadelerini kullandı. Söyleşinin sonunda annelerin sorularını da yanıtlayan Kangal, sağlıklı bireylerin yetişebilmesi için altın değerinde önerilerde bulundu. Annelere rehber niteliğindeki söyleşinin ardından Kangal, Oyunperest isimli kitabını sevenleri için imzaladı.
Son Güncelleme: Cuma, 22 Mart 2019 11:16
Gösterim: 1879
Dr. Gülsen Meral, okul öncesi mutlaka yapılması gereken muayeneleri ve tetkikleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Okul çağı çocuklarının fiziksel, ruhsal ve zihinsel sağlıkları okul başarısını çok yakından etkiliyor. Acıbadem Taksim Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülsen Meral, “Okul başarısızlığı olan çocuklarda sorunun yalnızca akademik açıdan değerlendirilmemesi gerekir. Bu dönemde çocuklarımızın sağlıklı bir beyin ve vücut gelişimi için kontrollerinin yapılarak sağlık sorunlarının tedavi edilmesi onları hem kış hastalıklarına karşı korunaklı kılacak hem de beyin ve vücut gelişiminin dengeli olmasını sağlayacaktır” diyor.
1.MOTOR ve BİLİŞSEL GELİŞİM KONTROLÜ
Çocukların okul başarısı için rutin fiziksel büyüme ve gelişme takibinin yanında motor ve bilişsel gelişimleri için testlerinin de okul öncesi yapılması şart. Bu aynı zamanda, çocuğun öğrenmeye yatkın olduğu ağırlıklı duyularının tespiti, dolayısıyla akademik başarısı için faydalı. Zira kimi çocukların işitsel öğrenmeleri ön plandayken kimi çocukların görsel öğrenme becerileri ön planda olabiliyor.
2.GÖRME ve İŞİTME TESTİ
Okula başlamadan önce görme ve işitme testlerinin yapılması okul başarısı için olmazsa olmaz kurallar arasında yer alıyor. Çünkü duyma ya da görme fonksiyonlarının yeteri kadar sağlıklı olmadığının farkına varılmaması çocuğun “başarısızım”, “yapamıyorum” diyerek kendine güvenini kaybetmesine ve içine kapanmasına da neden oluyor. Ayrıca, görmede sıkıntı olmasa da iki senede bir göz muayenesini yenilemek gerekiyor.
3.DEMİR EKSİKLİĞİNE KARŞI KAN TAHLİLİ
Çocukluk çağında en sık rastlanan sorunlardan biri de demir eksikliği anemisi. Kansızlık (demir eksikliği anemisi) çocukların zeka gelişimini ve beraberinde okul başarısını etkileyen çok önemli bir sorun. Ancak tespiti ve tedavisi de bir o kadar basit. Bu nedenle böyle önemli bir sorunun okul öncesinde araştırılması şart.
4.MİNERAL ve VİTAMİN KONTROLÜ
Çocukların yaşına uygun beyin fonksiyonlarının düzgün çalışması ve bedensel gelişimi için D vitamini, B vitamini ve çinko gibi vücudun işlevinde elzem olan vitamin ve minerallerin kandaki yeterlilik düzeyinin kontrolünün yapılması büyük önem taşıyor.
5.BÜYÜME GELİŞME MUAYENESİ
Çocukların kendi yaşıtlarına göre kilo ve boy gelişiminde sapma olup olmadığı, sapma varsa nedenlerinin öğrenilmesi, tedaviye başlanması gerekiyor. Beynin ve vücudun sağlıklı çalışması için genel bir check up muayenesinde fayda var.
6.DENGELİ BESLENMENİN DÜZENLENMESİ
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülsen Meral, “Okul başarısının altın kurallarından biri de beslenmedir. Yapılan çalışmalarda; sabah erken başlanan bir kahvaltı ile okul başarısı arasında yakın ilişki olduğu gösterilmiştir. Beslenmesinde karbonhidrat, protein ve yağ dengesi yaşına uygun olmalıdır. Özellikle ergenlik döneminde büyümenin artması ve vücudun kalsiyum ihtiyacı sebebiyle beslenme dengesi gelecekte çocuklarımızın sağlıklı bir beden ve kemik yapısına sahip olması bakımından önemlidir” diyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Rehberlik Haberleri
Dr. Gülsen Meral, okul öncesi mutlaka yapılması gereken muayeneleri ve tetkikleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Okul çağı çocuklarının fiziksel, ruhsal ve zihinsel sağlıkları okul başarısını çok yakından etkiliyor. Acıbadem Taksim Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülsen Meral, “Okul başarısızlığı olan çocuklarda sorunun yalnızca akademik açıdan değerlendirilmemesi gerekir. Bu dönemde çocuklarımızın sağlıklı bir beyin ve vücut gelişimi için kontrollerinin yapılarak sağlık sorunlarının tedavi edilmesi onları hem kış hastalıklarına karşı korunaklı kılacak hem de beyin ve vücut gelişiminin dengeli olmasını sağlayacaktır” diyor.
1.MOTOR ve BİLİŞSEL GELİŞİM KONTROLÜ
Çocukların okul başarısı için rutin fiziksel büyüme ve gelişme takibinin yanında motor ve bilişsel gelişimleri için testlerinin de okul öncesi yapılması şart. Bu aynı zamanda, çocuğun öğrenmeye yatkın olduğu ağırlıklı duyularının tespiti, dolayısıyla akademik başarısı için faydalı. Zira kimi çocukların işitsel öğrenmeleri ön plandayken kimi çocukların görsel öğrenme becerileri ön planda olabiliyor.
2.GÖRME ve İŞİTME TESTİ
Okula başlamadan önce görme ve işitme testlerinin yapılması okul başarısı için olmazsa olmaz kurallar arasında yer alıyor. Çünkü duyma ya da görme fonksiyonlarının yeteri kadar sağlıklı olmadığının farkına varılmaması çocuğun “başarısızım”, “yapamıyorum” diyerek kendine güvenini kaybetmesine ve içine kapanmasına da neden oluyor. Ayrıca, görmede sıkıntı olmasa da iki senede bir göz muayenesini yenilemek gerekiyor.
3.DEMİR EKSİKLİĞİNE KARŞI KAN TAHLİLİ
Çocukluk çağında en sık rastlanan sorunlardan biri de demir eksikliği anemisi. Kansızlık (demir eksikliği anemisi) çocukların zeka gelişimini ve beraberinde okul başarısını etkileyen çok önemli bir sorun. Ancak tespiti ve tedavisi de bir o kadar basit. Bu nedenle böyle önemli bir sorunun okul öncesinde araştırılması şart.
4.MİNERAL ve VİTAMİN KONTROLÜ
Çocukların yaşına uygun beyin fonksiyonlarının düzgün çalışması ve bedensel gelişimi için D vitamini, B vitamini ve çinko gibi vücudun işlevinde elzem olan vitamin ve minerallerin kandaki yeterlilik düzeyinin kontrolünün yapılması büyük önem taşıyor.
5.BÜYÜME GELİŞME MUAYENESİ
Çocukların kendi yaşıtlarına göre kilo ve boy gelişiminde sapma olup olmadığı, sapma varsa nedenlerinin öğrenilmesi, tedaviye başlanması gerekiyor. Beynin ve vücudun sağlıklı çalışması için genel bir check up muayenesinde fayda var.
6.DENGELİ BESLENMENİN DÜZENLENMESİ
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülsen Meral, “Okul başarısının altın kurallarından biri de beslenmedir. Yapılan çalışmalarda; sabah erken başlanan bir kahvaltı ile okul başarısı arasında yakın ilişki olduğu gösterilmiştir. Beslenmesinde karbonhidrat, protein ve yağ dengesi yaşına uygun olmalıdır. Özellikle ergenlik döneminde büyümenin artması ve vücudun kalsiyum ihtiyacı sebebiyle beslenme dengesi gelecekte çocuklarımızın sağlıklı bir beden ve kemik yapısına sahip olması bakımından önemlidir” diyor.
Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Eylül 2018 11:31
Gösterim: 1904

