Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
YÖK, eğitim fakülteleri ortaöğretim alan öğretmenliği programlarına önümüzdeki öğretim yılından itibaren öğrenci alınmaya devam edileceğini ve 2014-2015 öğretim yılından itibaren alan öğretmenliği bölümlerinin öğrenim süresinin 5 yıldan 4 yıla düşürüldüğünü bildirdi.
Eğitimtercihi- YÖK, ortaöğretim alan öğretmenliği programları hakkında duyuru yaptı.
YÖK’ten yapılan yazılı açıklamada, öğretmen yetiştirmede rekabet ve niteliğin artırılması amacıyla eğitim fakülteleri ortaöğretim alan öğretmenliği programlarına önümüzdeki öğretim yılından itibaren öğrenci alınmaya devam edileceği ve 2014-2015 öğretim yılından itibaren alan öğretmenliği bölümlerinin öğrenim süresinin 5 yıldan 4 yıla düşürülmesine karar verildiği bildirildi.
Ayrıca 2015-2016 öğretim yılından itibaren Eğitim Bilimleri Enstitüleri bünyesinde alan öğretmenliği tezsiz yüksek lisans programlarına yeniden öğrenci alınacağı da belirtildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
YÖK, eğitim fakülteleri ortaöğretim alan öğretmenliği programlarına önümüzdeki öğretim yılından itibaren öğrenci alınmaya devam edileceğini ve 2014-2015 öğretim yılından itibaren alan öğretmenliği bölümlerinin öğrenim süresinin 5 yıldan 4 yıla düşürüldüğünü bildirdi.
Eğitimtercihi- YÖK, ortaöğretim alan öğretmenliği programları hakkında duyuru yaptı.
YÖK’ten yapılan yazılı açıklamada, öğretmen yetiştirmede rekabet ve niteliğin artırılması amacıyla eğitim fakülteleri ortaöğretim alan öğretmenliği programlarına önümüzdeki öğretim yılından itibaren öğrenci alınmaya devam edileceği ve 2014-2015 öğretim yılından itibaren alan öğretmenliği bölümlerinin öğrenim süresinin 5 yıldan 4 yıla düşürülmesine karar verildiği bildirildi.
Ayrıca 2015-2016 öğretim yılından itibaren Eğitim Bilimleri Enstitüleri bünyesinde alan öğretmenliği tezsiz yüksek lisans programlarına yeniden öğrenci alınacağı da belirtildi.
Son Güncelleme: Cuma, 18 Nisan 2014 13:30
Gösterim: 1534
YÖK, binlerce adayın merakla beklediği pedagojik formasyonla ilgili akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yaptı. YÖK'ten yapılan açıklamada pedagojik formasyon sertifika programları, lisans mezunları, 3. ve 4. sınıf öğrencileri için 2 yarıyıl, 2. sınıf öğrencileri için 4 yarıyıl, 1. sınıf öğrencileri için ise 6 yarıyıl sürecek
Yükseköğretim Kurulu, pedagojik formasyon sertifika programlarının normal öğrenim süresinin lisans mezunları, 3. ve 4. sınıf öğrencileri için 2 yarıyıl, 2. sınıf öğrencileri için 4 yarıyıl, 1. sınıf öğrencileri için ise 6 yarıyıl olacağını bildirdi.
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamaya göre, hayat boyu öğrenme kapsamında kişisel gelişim programı olarak değerlendirilen pedagojik formasyon eğitimi sertifika programları, lisans eğitiminden ayrı olarak YÖK tarafından izin verilen üniversitelerde açılıyor.
Bu kapsamda YÖK, eğitim fakültesi bulunan üniversitelere gelecek günlerde bir form gönderecek ve programa katılmak isteyen lisans öğrencileri için ön kayıt yapmaları istenecek. Daha sonra bu formlar, YÖK’te değerlendirilecek ve açılması kesinleşen alan ve kontenjanlara bağlı olarak üniversiteler, kesin kayıt yapacak. Lisans öğrencilerinden programa başvuruda herhangi bir seçme yöntemi uygulanmayacak ancak bazı üniversiteler kapasitelerinin üstünde başvuru olduğunda belirleyecekleri bazı kriterlere göre sıralama yapabilecek.
Lisans eğitimine paralel olarak yürütülecek programlar, mezunlar için açılan programlarla aynı usul ve esaslara tabi olacak. İlgili üniversiteler, programların yürütülmesinde kendi imkanlarına ve öğrenci ihtiyaçlarına göre, gündüz, akşam, hafta sonu gibi farklı alternatifler sunabilecek; bunların dışında yaz okulu uygulaması (uygulamalı dersler hariç), uzaktan öğretim (uygulamalı dersler hariç) ve gerek duyulduğunda açık öğretim fakültesinden yararlanabilecek. Pedagojik formasyon eğitimi programlarıyla ilgili usul ve esaslar güncellenerek gelecek günlerde YÖK’ün web sayfasından ilan edilecek.
Lisans mezunları için pedagojik formasyon eğitimi programı açmasına izin verilen üniversitelerde, kontenjanlar dahilinde mayısta ÖSYM tarafından kılavuz hazırlanacak. Bu kılavuza dayalı olarak, şubattaki yerleştirmede herhangi bir üniversiteye yerleşemeyen, yerleştiği halde kayıt yaptıramayan adaylar, başvurularını ve tercihlerini yenileyebilecek. Kayıt hakkı kazanan öğrenciler, ilgili üniversitelere başvurarak 2014-2015 öğretim yılı yaz döneminden itibaren 2 dönem olarak düzenlenecek bu programlara başlayacak. Yaz dönemi açılamayan ilgili üniversitelerde programın ilk döneminde yer alan teorik dersler, ilgili üniversiteler ya da işbirliği yapacakları birimler ve kurumlar tarafından uzaktan ve açık öğretim yoluyla sunulacak.
Halen üniversitelerin son sınıfında, yani 8. dönemde bulunan ve ilgili lisans programlarına devam eden öğrenciler, program açılmasına izin verilen üniversitelerde eğitim/eğitim bilimleri fakültelerine başvurarak açılacak programlara kayıt yaptıracak. Bu öğrenciler için açılacak programlar, 2013-2014 öğretim yılı yaz dönemi ve 2014-2015 öğretim yılı güz dönemi olmak üzere 2 dönem halinde düzenlenecek.
3. ve 2. sınıf öğrencileri
Halen üniversitelerin 3. sınıfında, yani 6. dönemde bulunan ve ilgili lisans programlarına kayıtlı olan öğrenciler, program açılmasına izin verilen üniversitelerde eğitim/eğitim bilimleri fakültelerine 2014-2015 öğretim yılı başında kayıt döneminde başvurarak kayıt yaptıracak. Bu öğrenciler için açılacak programlar, 2014-2015 öğretim yılı güz dönemi ve 2014-2015 öğretim yılı bahar dönemi olmak üzere 2 dönem halinde düzenlenecek.
Halen ilgili lisans programlarının 2. sınıfında, yani 4. dönemde bulunan öğrenciler, program açılmasına izin verilen üniversitelerde eğitim/eğitim bilimleri fakültelerine 2014-2015 öğretim yılı başında kayıt döneminde başvurarak kayıt yaptıracak. Bu öğrenciler için açılacak programlar, 2014-2015 öğretim yılı güz döneminde başlamak üzere 4 dönem halinde düzenlenecek.
1. sınıf öğrencileri
Halen üniversitelerin 1. sınıfında, yani 2. dönemde olup ilgili lisans programlarına devam eden öğrenciler, program açılmasına izin verilen üniversitelerde eğitim/eğitim bilimleri fakültelerine, 2014-2015 öğretim yılı başında başvurarak kayıt yaptıracaklar. Bu öğrenciler için açılacak programlar, 2014-2015 öğretim yılı güz döneminde başlamak üzere altı dönem halinde düzenlenecek. İzleyen öğretim yıllarında ise ikinci sınıfın üstündeki lisans öğrencilerinden yeni kayıt alınmayacak. Bu öğrenciler, istedikleri takdirde mezunlar için açılan programlara başvurabilecek.
Açıköğretim öğrencileri
Öğretmenliğe başvurabilecek lisans alanları içinde yer alıp uzaktan ve açık öğretim programlarına (Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı, Coğrafya, Felsefe vb.) devam eden öğrenciler, örgün eğitim programlarına devam eden öğrencilerle aynı koşullarda kayıtlı bulundukları üniversitelerde pedagojik formasyon programları açılmışsa bu programlara başvurabilecek.
Bünyesinde eğitim/eğitim bilimleri fakültesi olmayan ve pedagojik formasyon programı açılmayan üniversitelerin lisans programlarına devam eden öğrenciler, aynı ildeki ya da başka bir ildeki program açılmasına izin verilen üniversitelere başvurabilecek.
Nisan 2014 İtibariyle |
Programın Başlama |
Programın Bitiş |
Programın Normal |
Lisans Mezunları |
2013-2014 |
2014-2015 |
İki Yarıyıl |
4. Sınıf Öğrencileri |
2013-2014 |
2014-2015 |
İki Yarıyıl |
3. Sınıf Öğrencileri |
2014-2015 |
2014-2015 |
İki Yarıyıl |
2. Sınıf Öğrencileri |
2014-2015 |
2015-2016 |
Dört Yarıyıl |
1. Sınıf Öğrencileri |
2014-2015 |
2016-2017 |
Altı Yarıyıl |
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
YÖK, binlerce adayın merakla beklediği pedagojik formasyonla ilgili akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yaptı. YÖK'ten yapılan açıklamada pedagojik formasyon sertifika programları, lisans mezunları, 3. ve 4. sınıf öğrencileri için 2 yarıyıl, 2. sınıf öğrencileri için 4 yarıyıl, 1. sınıf öğrencileri için ise 6 yarıyıl sürecek
Yükseköğretim Kurulu, pedagojik formasyon sertifika programlarının normal öğrenim süresinin lisans mezunları, 3. ve 4. sınıf öğrencileri için 2 yarıyıl, 2. sınıf öğrencileri için 4 yarıyıl, 1. sınıf öğrencileri için ise 6 yarıyıl olacağını bildirdi.
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamaya göre, hayat boyu öğrenme kapsamında kişisel gelişim programı olarak değerlendirilen pedagojik formasyon eğitimi sertifika programları, lisans eğitiminden ayrı olarak YÖK tarafından izin verilen üniversitelerde açılıyor.
Bu kapsamda YÖK, eğitim fakültesi bulunan üniversitelere gelecek günlerde bir form gönderecek ve programa katılmak isteyen lisans öğrencileri için ön kayıt yapmaları istenecek. Daha sonra bu formlar, YÖK’te değerlendirilecek ve açılması kesinleşen alan ve kontenjanlara bağlı olarak üniversiteler, kesin kayıt yapacak. Lisans öğrencilerinden programa başvuruda herhangi bir seçme yöntemi uygulanmayacak ancak bazı üniversiteler kapasitelerinin üstünde başvuru olduğunda belirleyecekleri bazı kriterlere göre sıralama yapabilecek.
Lisans eğitimine paralel olarak yürütülecek programlar, mezunlar için açılan programlarla aynı usul ve esaslara tabi olacak. İlgili üniversiteler, programların yürütülmesinde kendi imkanlarına ve öğrenci ihtiyaçlarına göre, gündüz, akşam, hafta sonu gibi farklı alternatifler sunabilecek; bunların dışında yaz okulu uygulaması (uygulamalı dersler hariç), uzaktan öğretim (uygulamalı dersler hariç) ve gerek duyulduğunda açık öğretim fakültesinden yararlanabilecek. Pedagojik formasyon eğitimi programlarıyla ilgili usul ve esaslar güncellenerek gelecek günlerde YÖK’ün web sayfasından ilan edilecek.
Lisans mezunları için pedagojik formasyon eğitimi programı açmasına izin verilen üniversitelerde, kontenjanlar dahilinde mayısta ÖSYM tarafından kılavuz hazırlanacak. Bu kılavuza dayalı olarak, şubattaki yerleştirmede herhangi bir üniversiteye yerleşemeyen, yerleştiği halde kayıt yaptıramayan adaylar, başvurularını ve tercihlerini yenileyebilecek. Kayıt hakkı kazanan öğrenciler, ilgili üniversitelere başvurarak 2014-2015 öğretim yılı yaz döneminden itibaren 2 dönem olarak düzenlenecek bu programlara başlayacak. Yaz dönemi açılamayan ilgili üniversitelerde programın ilk döneminde yer alan teorik dersler, ilgili üniversiteler ya da işbirliği yapacakları birimler ve kurumlar tarafından uzaktan ve açık öğretim yoluyla sunulacak.
Halen üniversitelerin son sınıfında, yani 8. dönemde bulunan ve ilgili lisans programlarına devam eden öğrenciler, program açılmasına izin verilen üniversitelerde eğitim/eğitim bilimleri fakültelerine başvurarak açılacak programlara kayıt yaptıracak. Bu öğrenciler için açılacak programlar, 2013-2014 öğretim yılı yaz dönemi ve 2014-2015 öğretim yılı güz dönemi olmak üzere 2 dönem halinde düzenlenecek.
3. ve 2. sınıf öğrencileri
Halen üniversitelerin 3. sınıfında, yani 6. dönemde bulunan ve ilgili lisans programlarına kayıtlı olan öğrenciler, program açılmasına izin verilen üniversitelerde eğitim/eğitim bilimleri fakültelerine 2014-2015 öğretim yılı başında kayıt döneminde başvurarak kayıt yaptıracak. Bu öğrenciler için açılacak programlar, 2014-2015 öğretim yılı güz dönemi ve 2014-2015 öğretim yılı bahar dönemi olmak üzere 2 dönem halinde düzenlenecek.
Halen ilgili lisans programlarının 2. sınıfında, yani 4. dönemde bulunan öğrenciler, program açılmasına izin verilen üniversitelerde eğitim/eğitim bilimleri fakültelerine 2014-2015 öğretim yılı başında kayıt döneminde başvurarak kayıt yaptıracak. Bu öğrenciler için açılacak programlar, 2014-2015 öğretim yılı güz döneminde başlamak üzere 4 dönem halinde düzenlenecek.
1. sınıf öğrencileri
Halen üniversitelerin 1. sınıfında, yani 2. dönemde olup ilgili lisans programlarına devam eden öğrenciler, program açılmasına izin verilen üniversitelerde eğitim/eğitim bilimleri fakültelerine, 2014-2015 öğretim yılı başında başvurarak kayıt yaptıracaklar. Bu öğrenciler için açılacak programlar, 2014-2015 öğretim yılı güz döneminde başlamak üzere altı dönem halinde düzenlenecek. İzleyen öğretim yıllarında ise ikinci sınıfın üstündeki lisans öğrencilerinden yeni kayıt alınmayacak. Bu öğrenciler, istedikleri takdirde mezunlar için açılan programlara başvurabilecek.
Açıköğretim öğrencileri
Öğretmenliğe başvurabilecek lisans alanları içinde yer alıp uzaktan ve açık öğretim programlarına (Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı, Coğrafya, Felsefe vb.) devam eden öğrenciler, örgün eğitim programlarına devam eden öğrencilerle aynı koşullarda kayıtlı bulundukları üniversitelerde pedagojik formasyon programları açılmışsa bu programlara başvurabilecek.
Bünyesinde eğitim/eğitim bilimleri fakültesi olmayan ve pedagojik formasyon programı açılmayan üniversitelerin lisans programlarına devam eden öğrenciler, aynı ildeki ya da başka bir ildeki program açılmasına izin verilen üniversitelere başvurabilecek.
Nisan 2014 İtibariyle |
Programın Başlama |
Programın Bitiş |
Programın Normal |
Lisans Mezunları |
2013-2014 |
2014-2015 |
İki Yarıyıl |
4. Sınıf Öğrencileri |
2013-2014 |
2014-2015 |
İki Yarıyıl |
3. Sınıf Öğrencileri |
2014-2015 |
2014-2015 |
İki Yarıyıl |
2. Sınıf Öğrencileri |
2014-2015 |
2015-2016 |
Dört Yarıyıl |
1. Sınıf Öğrencileri |
2014-2015 |
2016-2017 |
Altı Yarıyıl |
Son Güncelleme: Perşembe, 17 Nisan 2014 20:27
Gösterim: 3355
Personel alım ilanlarının hızlı, kolay ve tek elden ulaşılabilir olması amacıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla "Kamu Personeli alımı İlanları Genelgesi" yayımlandı.
Resmi Gazete'de yer alan genelgede, kamu kurum ve kuruluşlarına farklı statü ve usullerle personel alındığı ve personel alım ilanlarının Resmi Gazete, çeşitli gazeteler, kurum resmi internet siteleri ve benzeri araçlarla kamuoyuna duyurulduğu belirtildi.
Personel alım ilanlarının yayımlanmasında kurum ve kuruluşlarca farklı yöntemlerin kullanılmasının, duyuruların adaylarca takibini güçleştirdiği ifade edilen genelgede, kamu hizmetlerine girmenin Anayasal düzeyde korunan bir hak olduğu dikkate alındığında, bu hakkın kullanımında etkinliğin ve şeffaflığın artırılmasının, personel alım ilanlarının hızlı, kolay ve tek elden ulaşılabilir olmasını gerektirdiği vurgulandı.
Bu kapsamda bütün kamu kurum ve kuruluşlarının, bu genelgenin yayımlandığı tarihten geçerli olmak üzere, personel alım ilanlarının yayımlanması konusunda genelgeye uygun hareket etmesi istendi.
Tüm ilanlar tek sitede yayımlanacak
Genelgeye göre, kamu kurum ve kuruluşlarının, statü ayrımı yapılmaksızın, işçi, memur, sözleşmeli ve benzeri bütün personel alım ilanları Devlet Personel Başkanlığının internet sitesinde yayımlanacak.
Personel alım ilanlarının yayımlanmasına ilişkin ilgili mevzuatta yer alan hususların uygulanmasına devam edilecek. Bu genelge kapsamında Devlet Personel Başkanlığınca yayımlanacak ilanlara ilişkin her türlü hukuki sorumluluk ilgili kamu kurum ve kuruluşuna ait olacak.
Personel alım ilanları, ilanın kurumlar tarafından ne zaman yayımlanacağı belirtilerek bu tarihten en az beş gün önce Devlet Personel Başkanlığına gönderilecek. Bu süreye yetiştirilemeyen ivedi durumlarda Devlet Personel Başkanlığı ile görüşülerek hareket edilecek.
Personel alım ilanları, ilgili kurum tarafından belirtilen tarihte, Devlet Personel Başkanlığınca yayımlanacak. İlanın yayımlanma zamanında veya metninde değişiklik yapılması gerektiğinde, bu durum ivedilikle Devlet Personel Başkanlığına bildirilecek.
İlanların gönderilme usulü ve bu genelgenin uygulanması ile ilgili diğer hususlar Devlet Personel Başkanlığınca belirlenerek kamu kurum ve kuruluşlarına duyurulacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Personel alım ilanlarının hızlı, kolay ve tek elden ulaşılabilir olması amacıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla "Kamu Personeli alımı İlanları Genelgesi" yayımlandı.
Resmi Gazete'de yer alan genelgede, kamu kurum ve kuruluşlarına farklı statü ve usullerle personel alındığı ve personel alım ilanlarının Resmi Gazete, çeşitli gazeteler, kurum resmi internet siteleri ve benzeri araçlarla kamuoyuna duyurulduğu belirtildi.
Personel alım ilanlarının yayımlanmasında kurum ve kuruluşlarca farklı yöntemlerin kullanılmasının, duyuruların adaylarca takibini güçleştirdiği ifade edilen genelgede, kamu hizmetlerine girmenin Anayasal düzeyde korunan bir hak olduğu dikkate alındığında, bu hakkın kullanımında etkinliğin ve şeffaflığın artırılmasının, personel alım ilanlarının hızlı, kolay ve tek elden ulaşılabilir olmasını gerektirdiği vurgulandı.
Bu kapsamda bütün kamu kurum ve kuruluşlarının, bu genelgenin yayımlandığı tarihten geçerli olmak üzere, personel alım ilanlarının yayımlanması konusunda genelgeye uygun hareket etmesi istendi.
Tüm ilanlar tek sitede yayımlanacak
Genelgeye göre, kamu kurum ve kuruluşlarının, statü ayrımı yapılmaksızın, işçi, memur, sözleşmeli ve benzeri bütün personel alım ilanları Devlet Personel Başkanlığının internet sitesinde yayımlanacak.
Personel alım ilanlarının yayımlanmasına ilişkin ilgili mevzuatta yer alan hususların uygulanmasına devam edilecek. Bu genelge kapsamında Devlet Personel Başkanlığınca yayımlanacak ilanlara ilişkin her türlü hukuki sorumluluk ilgili kamu kurum ve kuruluşuna ait olacak.
Personel alım ilanları, ilanın kurumlar tarafından ne zaman yayımlanacağı belirtilerek bu tarihten en az beş gün önce Devlet Personel Başkanlığına gönderilecek. Bu süreye yetiştirilemeyen ivedi durumlarda Devlet Personel Başkanlığı ile görüşülerek hareket edilecek.
Personel alım ilanları, ilgili kurum tarafından belirtilen tarihte, Devlet Personel Başkanlığınca yayımlanacak. İlanın yayımlanma zamanında veya metninde değişiklik yapılması gerektiğinde, bu durum ivedilikle Devlet Personel Başkanlığına bildirilecek.
İlanların gönderilme usulü ve bu genelgenin uygulanması ile ilgili diğer hususlar Devlet Personel Başkanlığınca belirlenerek kamu kurum ve kuruluşlarına duyurulacak.
Son Güncelleme: Çarşamba, 16 Nisan 2014 08:12
Gösterim: 1010
YÖK Başkanı Çetinsaya, yükseköğretimin yapılanması konusundaki çalışmanın tamamlandığını ve 12 Mayıs'ta Erzurum'daki Üniversitelerarası Kurul Toplantısı'nda paylaşılacağını bildirdi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, EDU SUMMIT I. Eğitim Zirvesi'nin açılışında konuşma yaptı.
Çetinsaya, yükseköğretim sisteminin yeniden yapılandırılması konusunda toplumun her kesiminde konsensüs bulunduğunu ve 21. yüzyıl Türkiye'sinin ve dünyasının şartlarına uygun bir yeniden yapılandırma ihtiyacının belirgin olduğunu söyledi.
Çetinsaya, 1980'lerin başında, o günün koşullarında oluşturulmuş terazinin, bugünkü yükseköğretimin ağırlığını taşıması ve sistemi işletebilmesinin mümkün olmadığını dile getirerek, "Bu, çok eleştirdiğimiz vesayetçi, merkeziyetçi anlayış zihniyet anlamında da değil, bir bürokratik müessese olarak mümkün değil. İsteseniz de yürütemeyeceğiniz bir durumda çünkü 27-30 üniversite, birkaç yüz bin öğrenci için kurgulanmış bir yapının, bugün 5,5 milyon öğrencinin, 150 bin öğretim üyesinin, 180 üniversitenin oluşturduğu yapıda, küreselleşme dinamiklerinin hızlı çalıştığı bir ortamda, mevcut haliyle gidebilmesi, yürüyebilmesi mümkün değil" diye konuştu.
Bir an önce sistemi çağdaş Türkiye'nin ve dünyanın dinamiklerine uygun şekilde dönüştürebilmek çabasında olduklarını ifade eden Çetinsaya, bunu yapabilmek için mevcut durumu iyi analiz etmek gerektiğini vurguladı.
Çetinsaya, "Nerede durduğumuzu iyi bilirsek, nereye gideceğimizi ancak öyle işaret edebiliriz. Benim aşağı yukarı son 2 yıldır yaptığım çalışmalar bu çerçevede gelişti: 'Mevcut durumumuz nedir?', 'Önümüzdeki 10 yılda nasıl bir yol haritası izlemeliyiz?', 'Hangi stratejik hedeflere doğru yönelmeliyiz?'. Çalışma tamamlandı ve 12 Mayıs'ta Erzurum'daki Üniversitelerarası Kurul Toplantısı'nda da tüm kamuoyuyla paylaşacağım" dedi.
Öncelikle istatistik sistemini tekrar inşa ettiklerini, istatistik.yok.gov.tr adresinde oluşturulan veri bankasıyla Türkiye'deki üniversite sisteminin istatistiğine yer verildiğini anlatan Çetinsaya, şu bilgileri paylaştı:
"Şu anda 5 milyon 450 bin öğrencimiz var Türkiye'de yükseköğretim sistemi içerisinde. Bunun yüzde 32'si ön lisans, yüzde 62'si lisans, yüzde 6'sı lisansüstü programlarda okuyor. Genel olarak bütün sisteme bakıldığında yüzde 47'sinin açık öğretim sistemi içerisindeki öğrenciler olduğunu görüyoruz. İkinci öğretimin ise tüm öğrenciler içerisinde yüzde 12 ama sadece yüz yüze eğitim için düşünüldüğünde yüzde 25'lik bir payı var. Genel olarak baktığımızda sistemin yarısı açık öğretim, yüzde 32'si ön lisans, yüzde 25'i de ikinci öğretim şeklinde yapılanmış. Uzaktan öğretim ise sadece yüzde 1,7'yi oluşturuyor. Tüm sistem içerisinde, benim hesaplarıma göre 351 bin öğrenci vakıf üniversitelerimizde, 10 bin öğrenci de vakıf meslek yüksekokullarında okuyor. Açık öğretim sistemini dışarıda bırakırsak, tüm sistemin yüzde 10-15 aralığını vakıf üniversitelerimiz temsil ediyor."
Çetinsaya, çalışmalarda Türkiye'nin gelecek 10 yılı için oluşturulan 3 temel stratejik hedefin başlığını, "Nicel Büyümeden Nitelikli Büyümeye", "Nitelikli Öğretim Üyesi Yetiştirmek" ve "Uluslararasılaşma" şeklinde sıraladı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
YÖK Başkanı Çetinsaya, yükseköğretimin yapılanması konusundaki çalışmanın tamamlandığını ve 12 Mayıs'ta Erzurum'daki Üniversitelerarası Kurul Toplantısı'nda paylaşılacağını bildirdi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, EDU SUMMIT I. Eğitim Zirvesi'nin açılışında konuşma yaptı.
Çetinsaya, yükseköğretim sisteminin yeniden yapılandırılması konusunda toplumun her kesiminde konsensüs bulunduğunu ve 21. yüzyıl Türkiye'sinin ve dünyasının şartlarına uygun bir yeniden yapılandırma ihtiyacının belirgin olduğunu söyledi.
Çetinsaya, 1980'lerin başında, o günün koşullarında oluşturulmuş terazinin, bugünkü yükseköğretimin ağırlığını taşıması ve sistemi işletebilmesinin mümkün olmadığını dile getirerek, "Bu, çok eleştirdiğimiz vesayetçi, merkeziyetçi anlayış zihniyet anlamında da değil, bir bürokratik müessese olarak mümkün değil. İsteseniz de yürütemeyeceğiniz bir durumda çünkü 27-30 üniversite, birkaç yüz bin öğrenci için kurgulanmış bir yapının, bugün 5,5 milyon öğrencinin, 150 bin öğretim üyesinin, 180 üniversitenin oluşturduğu yapıda, küreselleşme dinamiklerinin hızlı çalıştığı bir ortamda, mevcut haliyle gidebilmesi, yürüyebilmesi mümkün değil" diye konuştu.
Bir an önce sistemi çağdaş Türkiye'nin ve dünyanın dinamiklerine uygun şekilde dönüştürebilmek çabasında olduklarını ifade eden Çetinsaya, bunu yapabilmek için mevcut durumu iyi analiz etmek gerektiğini vurguladı.
Çetinsaya, "Nerede durduğumuzu iyi bilirsek, nereye gideceğimizi ancak öyle işaret edebiliriz. Benim aşağı yukarı son 2 yıldır yaptığım çalışmalar bu çerçevede gelişti: 'Mevcut durumumuz nedir?', 'Önümüzdeki 10 yılda nasıl bir yol haritası izlemeliyiz?', 'Hangi stratejik hedeflere doğru yönelmeliyiz?'. Çalışma tamamlandı ve 12 Mayıs'ta Erzurum'daki Üniversitelerarası Kurul Toplantısı'nda da tüm kamuoyuyla paylaşacağım" dedi.
Öncelikle istatistik sistemini tekrar inşa ettiklerini, istatistik.yok.gov.tr adresinde oluşturulan veri bankasıyla Türkiye'deki üniversite sisteminin istatistiğine yer verildiğini anlatan Çetinsaya, şu bilgileri paylaştı:
"Şu anda 5 milyon 450 bin öğrencimiz var Türkiye'de yükseköğretim sistemi içerisinde. Bunun yüzde 32'si ön lisans, yüzde 62'si lisans, yüzde 6'sı lisansüstü programlarda okuyor. Genel olarak bütün sisteme bakıldığında yüzde 47'sinin açık öğretim sistemi içerisindeki öğrenciler olduğunu görüyoruz. İkinci öğretimin ise tüm öğrenciler içerisinde yüzde 12 ama sadece yüz yüze eğitim için düşünüldüğünde yüzde 25'lik bir payı var. Genel olarak baktığımızda sistemin yarısı açık öğretim, yüzde 32'si ön lisans, yüzde 25'i de ikinci öğretim şeklinde yapılanmış. Uzaktan öğretim ise sadece yüzde 1,7'yi oluşturuyor. Tüm sistem içerisinde, benim hesaplarıma göre 351 bin öğrenci vakıf üniversitelerimizde, 10 bin öğrenci de vakıf meslek yüksekokullarında okuyor. Açık öğretim sistemini dışarıda bırakırsak, tüm sistemin yüzde 10-15 aralığını vakıf üniversitelerimiz temsil ediyor."
Çetinsaya, çalışmalarda Türkiye'nin gelecek 10 yılı için oluşturulan 3 temel stratejik hedefin başlığını, "Nicel Büyümeden Nitelikli Büyümeye", "Nitelikli Öğretim Üyesi Yetiştirmek" ve "Uluslararasılaşma" şeklinde sıraladı.
Son Güncelleme: Çarşamba, 16 Nisan 2014 12:34
Gösterim: 1282
Çocuklar, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin ihlali durumunda BM Çocuk Hakları Komitesi'ne bireysel başvuru yapabilecek.
Çocuklara bireysel başvuru hakkı tanıyan Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Haklarına Dair Sözleşme İhtiyari Protokolü, 10 ülkenin gerekli prosedürleri tamamlamasıyla yürürlüğe girdi.
BM Cenevre Ofisi'nden yapılan yazılı açıklamada, bugün itibarıyla yürürlüğe giren protokolün, çocuk haklarının ihlali durumunda BM Çocuk Hakları Komitesi'ne başvuru hakkı tanıdığı bildirildi.
Protokole göre, başvurunun yapılabilmesi için iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekiyor.
BM Genel Kurulu'nda 19 Kasım 2011'de kabul edilen ve birçok ülkenin imzaladığı protokol ile ilgili prosedürleri bugüne kadar Almanya, Arnavutluk, Bolivya, Gabon, İspanya, Karadağ, Kosta Rika, Portekiz, Slovakya ve Tayland tamamladı. Protokolle ilgili gerekli onay prosedürlerini 10 ülkenin tamamlamasıyla protokol yürürlüğe girmiş oldu.
Açıklamada görüşlerine yer verilen BM insan hakları uzmanları, protokolün imzalanmasının çocuk hakları açısından yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu belirtti.
Çocukların artık haklarını kullanma ve arama konusunda daha da güçlendiğini vurgulayan uzmanlar, Çocuk Haklarına Dair BM Sözleşmesi'nin imzalanmasının üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen çocukların haklarının her gün şiddet, istismar ve taciz de dahil olmak üzere pek çok yolla ihlal edilmesinin üzücü bir gerçek olduğunu bildirdi.
İhtiyari protokolü 24 Eylül 2012'de imzalayan Türkiye'de ise protokol, iç hukuktaki onay aşamalarının tamamlanmasının ardından yürürlüğe girebilecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Çocuklar, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin ihlali durumunda BM Çocuk Hakları Komitesi'ne bireysel başvuru yapabilecek.
Çocuklara bireysel başvuru hakkı tanıyan Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Haklarına Dair Sözleşme İhtiyari Protokolü, 10 ülkenin gerekli prosedürleri tamamlamasıyla yürürlüğe girdi.
BM Cenevre Ofisi'nden yapılan yazılı açıklamada, bugün itibarıyla yürürlüğe giren protokolün, çocuk haklarının ihlali durumunda BM Çocuk Hakları Komitesi'ne başvuru hakkı tanıdığı bildirildi.
Protokole göre, başvurunun yapılabilmesi için iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekiyor.
BM Genel Kurulu'nda 19 Kasım 2011'de kabul edilen ve birçok ülkenin imzaladığı protokol ile ilgili prosedürleri bugüne kadar Almanya, Arnavutluk, Bolivya, Gabon, İspanya, Karadağ, Kosta Rika, Portekiz, Slovakya ve Tayland tamamladı. Protokolle ilgili gerekli onay prosedürlerini 10 ülkenin tamamlamasıyla protokol yürürlüğe girmiş oldu.
Açıklamada görüşlerine yer verilen BM insan hakları uzmanları, protokolün imzalanmasının çocuk hakları açısından yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu belirtti.
Çocukların artık haklarını kullanma ve arama konusunda daha da güçlendiğini vurgulayan uzmanlar, Çocuk Haklarına Dair BM Sözleşmesi'nin imzalanmasının üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen çocukların haklarının her gün şiddet, istismar ve taciz de dahil olmak üzere pek çok yolla ihlal edilmesinin üzücü bir gerçek olduğunu bildirdi.
İhtiyari protokolü 24 Eylül 2012'de imzalayan Türkiye'de ise protokol, iç hukuktaki onay aşamalarının tamamlanmasının ardından yürürlüğe girebilecek.
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 Nisan 2014 15:31
Gösterim: 1070