Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

2001'den 2012'ye kadar Türkiye'deki üniversitelerde kayıtlı öğrenim gören uluslararası öğrenci sayısı 15 bin 505'ten, 31 bin 170'e ulaştı.

Alınan bilgiye göre, 2001-2002 döneminden 2011-2012'ye kadar Türkiye'deki uluslararası öğrenci sayısı, üniversitelerdeki eğitim kalitesine ve özellikle Türkiye'nin yurt dışındaki artan prestijine paralel artış gösterdi.

ÖSYM verilerine göre, 2001-2002 eğitim sezonunda, 2 bin 707 olan kayıt yaptıran uluslararası öğrenci sayısı, 2011-2012'de 3 katına çıkarak, 8 bin 410'a yükseldi. Kayıt yaptıranlardaki bu artış toplamdaki öğrenci sayısını da yukarı taşıdı. Aynı dönemler dahilinde, kayıtlı toplam uluslararası öğrenci sayısı 15 bin 505'ten 31 bin 170'e ulaştı. Bu öğrencilerin 4 bin 257'si Azerbaycan, 4 bin 110'u Türkmenistanlı olurken, Almanya, Yunanistan, Bulgaristan, Moğolistan ve Rusya gibi 40'dan fazla ülkeden yabancı öğrenci de, Türkiye'de öğrenim görüyor.

Son 3 yılda en fazla kayıt yaptıran ülkelerin başında da Türkmenistan ve Azerbaycan gelirken, Somalili öğrenci sayısındaki artış dikkati çekiyor. 2009-2010 döneminde bu ülkeden 6 öğrenci gelirken, 2011-2012'de Türkiye'de öğrenim gören Somalili öğrenci sayısı 242'ye çıktı.

> Türkiye’deki uluslararası öğrenci sayısı iki kat arttı

2001'den 2012'ye kadar Türkiye'deki üniversitelerde kayıtlı öğrenim gören uluslararası öğrenci sayısı 15 bin 505'ten, 31 bin 170'e ulaştı.

Alınan bilgiye göre, 2001-2002 döneminden 2011-2012'ye kadar Türkiye'deki uluslararası öğrenci sayısı, üniversitelerdeki eğitim kalitesine ve özellikle Türkiye'nin yurt dışındaki artan prestijine paralel artış gösterdi.

ÖSYM verilerine göre, 2001-2002 eğitim sezonunda, 2 bin 707 olan kayıt yaptıran uluslararası öğrenci sayısı, 2011-2012'de 3 katına çıkarak, 8 bin 410'a yükseldi. Kayıt yaptıranlardaki bu artış toplamdaki öğrenci sayısını da yukarı taşıdı. Aynı dönemler dahilinde, kayıtlı toplam uluslararası öğrenci sayısı 15 bin 505'ten 31 bin 170'e ulaştı. Bu öğrencilerin 4 bin 257'si Azerbaycan, 4 bin 110'u Türkmenistanlı olurken, Almanya, Yunanistan, Bulgaristan, Moğolistan ve Rusya gibi 40'dan fazla ülkeden yabancı öğrenci de, Türkiye'de öğrenim görüyor.

Son 3 yılda en fazla kayıt yaptıran ülkelerin başında da Türkmenistan ve Azerbaycan gelirken, Somalili öğrenci sayısındaki artış dikkati çekiyor. 2009-2010 döneminde bu ülkeden 6 öğrenci gelirken, 2011-2012'de Türkiye'de öğrenim gören Somalili öğrenci sayısı 242'ye çıktı.

Son Güncelleme: Pazartesi, 25 Şubat 2013 14:14

Gösterim: 1757

Türkiye, matematik’te 50 ülke arasında 35. sırada yer alırken Avrupa ülkeleri arasında ise son sıraya kadar düştü

Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması Sınavı (TIMSS) ile Türkiye’nin matematik ve fen eğitimdeki analizi çıkartıldı. Matematik için 4. sınıflarda 50 ülke arasında 35’inci olduk. Avrupa ülkeleri arasında da son sırada yer aldık.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin Turhan, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemil Yücel, Eğitim Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Engin Karadağ, 2011 yılından yapılan Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması Sınavı (TIMSS) sonunda Türkiye’nin matematik ve fen eğitimdeki analizini çıkarttı. Turan, TIMSS 2011’in bütün dünya ülkelerin katıldığı bir çalışma olduğunu belirterek, bu çalışmada her ülkenin raporunun çıkartıldığını belirterek, şöyle konuştu: “Birçok ülke bu sınavlara katılıyor. Çalışmalarda her ülke kendi için çıkarımlarda bulunuyor. Bu sınav 4 yılda bir yapılıyor. TIMSS 2011 verileri ocak 2013’te açıklandı ve şubat ayında paylaşıldı. Raporu değerlendirdik. Türkiye’de son 150 yılda eğitimdeki buz dağı eriyor. Eğitimde çok önemli çabalar sarf edildi. Batının eğitim modelleri alındı. Ama bunlar çalışmıyor. Her ülkenin kendine özgü eğitim modelleri var. Türkiye, kendine özgün modelleri geliştirmek zorunda. Bu rapor, Türkiye’de sosyal adaletin bozulduğunu söylüyor. Giderek uçurum artıyor. Kamu ve özel sektör, Türkiye’de eğitim politikalarını tamamen kazananlar üzerine inşa ediyor. Anadolu insanını çoğunluğunun gittiği okular göz ardı ediliyor. Kırsal kesimin çocukları daha başarısız, sosyo-ekonomik statüleri düşük olan öğrencilerimiz daha başarısız. Matematiği bütün çocuklarımızın öğrenebileceği bir yapıya getirmek zorundayız.”

Avrupa ülkeleri bazından son sıradayız

ESOGÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Engin Karadağ da TIMSS’in Boston Üniversitesi tarafından yürütüldüğünü ve örneklem çalışmalarını da bu üniversite tarafından yapıldığını bildirdi. Türkiye’de TIMSS 2011 sınavına 4. sınıflarda 257 okul, 7 bin 500 öğrencinin, 8. sınıflarda 239 okul ve 6 bin 928 öğrencinin katıldığını anlatan Doç. Dr. Karadağ, şöyle devam etti: “TIMSS, öğrencilerin özgüvenleri, tutumları, elde bulundurdukları materyaller, okul ortamları gibi çeşitli eğitim ve başarıyı etkileyen kaynakların ölçümünü de yapıyor. Sınava toplam 60 ülke katıldı. Matematik için 4. sınıflarda 469 puan ortalamayla 50 ülke arasında 35’inci sıradayız. Avrupa ülkeleri bazından son sıradayız. 8. sınıflarda da 24’üncü, Avrupa ülkeleri arasında da son sıradaki Makedonya’dan önce geliyoruz. 4. sınıflarda kızlar ile erkekler arasındaki puan ortalamaları birbirini yakın, 8. sınıflarda da kız öğrenciler, erkeklere oranla daha başarılı. ‘Üst düzey’ diyebileceğimiz öğrenci kitlesinden dünyada 8. sınıflar arasında 10. sıradayız. Alt kesimdeki öğrencileri düşündüğümüzde dünya sıralamasında son sıradayız. 4. sınıflarda da 8. inci sınıflarda da geometride başarılı değiliz. Muhakeme yeteneği açısında 4. sınıflarda 37. sıradayız. Evde bulanan eğitimsel kaynaklar açısından da Fas ve Kanada’dan sonra bu açıdan en kötü ülkeyiz.

Kent ve kırsal kesim arasında uçurum var

Doç. Dr. Karadağ, kent ile kırsal kesim arasında da matematik ve fen açısından uçurumun bulunduğunu vurgulayarak, “TIMSS, sınavı yaparken öğrencileri ekonomik açıdan da grupluyor. Üst sosyo-ekonomik seviyede Türkiye’de yüzde 14’lük öğrenci kitlesi var. Buna karşılık ekonomik açıdan düşük düzeydeki öğrenciler yüzde 63’lük bir kesim. Fas ve Yemen’den sonra bu kesimdeki yığılmada en kötü üçüncü ülkeyiz. Sosyal, ekonomik yapıyla başarı arasında bir yapı var” diye konuştu.

Türkiye’nin deneyimli öğretmen sayısı bakımından da dünyada son sıralarda yer alıyor.

> Türkiye matematikte sınıfta kaldı

Türkiye, matematik’te 50 ülke arasında 35. sırada yer alırken Avrupa ülkeleri arasında ise son sıraya kadar düştü

Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması Sınavı (TIMSS) ile Türkiye’nin matematik ve fen eğitimdeki analizi çıkartıldı. Matematik için 4. sınıflarda 50 ülke arasında 35’inci olduk. Avrupa ülkeleri arasında da son sırada yer aldık.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin Turhan, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemil Yücel, Eğitim Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Engin Karadağ, 2011 yılından yapılan Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması Sınavı (TIMSS) sonunda Türkiye’nin matematik ve fen eğitimdeki analizini çıkarttı. Turan, TIMSS 2011’in bütün dünya ülkelerin katıldığı bir çalışma olduğunu belirterek, bu çalışmada her ülkenin raporunun çıkartıldığını belirterek, şöyle konuştu: “Birçok ülke bu sınavlara katılıyor. Çalışmalarda her ülke kendi için çıkarımlarda bulunuyor. Bu sınav 4 yılda bir yapılıyor. TIMSS 2011 verileri ocak 2013’te açıklandı ve şubat ayında paylaşıldı. Raporu değerlendirdik. Türkiye’de son 150 yılda eğitimdeki buz dağı eriyor. Eğitimde çok önemli çabalar sarf edildi. Batının eğitim modelleri alındı. Ama bunlar çalışmıyor. Her ülkenin kendine özgü eğitim modelleri var. Türkiye, kendine özgün modelleri geliştirmek zorunda. Bu rapor, Türkiye’de sosyal adaletin bozulduğunu söylüyor. Giderek uçurum artıyor. Kamu ve özel sektör, Türkiye’de eğitim politikalarını tamamen kazananlar üzerine inşa ediyor. Anadolu insanını çoğunluğunun gittiği okular göz ardı ediliyor. Kırsal kesimin çocukları daha başarısız, sosyo-ekonomik statüleri düşük olan öğrencilerimiz daha başarısız. Matematiği bütün çocuklarımızın öğrenebileceği bir yapıya getirmek zorundayız.”

Avrupa ülkeleri bazından son sıradayız

ESOGÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Engin Karadağ da TIMSS’in Boston Üniversitesi tarafından yürütüldüğünü ve örneklem çalışmalarını da bu üniversite tarafından yapıldığını bildirdi. Türkiye’de TIMSS 2011 sınavına 4. sınıflarda 257 okul, 7 bin 500 öğrencinin, 8. sınıflarda 239 okul ve 6 bin 928 öğrencinin katıldığını anlatan Doç. Dr. Karadağ, şöyle devam etti: “TIMSS, öğrencilerin özgüvenleri, tutumları, elde bulundurdukları materyaller, okul ortamları gibi çeşitli eğitim ve başarıyı etkileyen kaynakların ölçümünü de yapıyor. Sınava toplam 60 ülke katıldı. Matematik için 4. sınıflarda 469 puan ortalamayla 50 ülke arasında 35’inci sıradayız. Avrupa ülkeleri bazından son sıradayız. 8. sınıflarda da 24’üncü, Avrupa ülkeleri arasında da son sıradaki Makedonya’dan önce geliyoruz. 4. sınıflarda kızlar ile erkekler arasındaki puan ortalamaları birbirini yakın, 8. sınıflarda da kız öğrenciler, erkeklere oranla daha başarılı. ‘Üst düzey’ diyebileceğimiz öğrenci kitlesinden dünyada 8. sınıflar arasında 10. sıradayız. Alt kesimdeki öğrencileri düşündüğümüzde dünya sıralamasında son sıradayız. 4. sınıflarda da 8. inci sınıflarda da geometride başarılı değiliz. Muhakeme yeteneği açısında 4. sınıflarda 37. sıradayız. Evde bulanan eğitimsel kaynaklar açısından da Fas ve Kanada’dan sonra bu açıdan en kötü ülkeyiz.

Kent ve kırsal kesim arasında uçurum var

Doç. Dr. Karadağ, kent ile kırsal kesim arasında da matematik ve fen açısından uçurumun bulunduğunu vurgulayarak, “TIMSS, sınavı yaparken öğrencileri ekonomik açıdan da grupluyor. Üst sosyo-ekonomik seviyede Türkiye’de yüzde 14’lük öğrenci kitlesi var. Buna karşılık ekonomik açıdan düşük düzeydeki öğrenciler yüzde 63’lük bir kesim. Fas ve Yemen’den sonra bu kesimdeki yığılmada en kötü üçüncü ülkeyiz. Sosyal, ekonomik yapıyla başarı arasında bir yapı var” diye konuştu.

Türkiye’nin deneyimli öğretmen sayısı bakımından da dünyada son sıralarda yer alıyor.

Son Güncelleme: Cumartesi, 23 Şubat 2013 15:18

Gösterim: 2726

Ankara Valiliği, bir ilköğretim okulunda öğrencilere üst üste iki kez karma aşı yapılmasının ardından, okul müdürü ile 4 sağlık personelini görevden uzaklaştırdı.

Ankara'nın Mamak ilçesinde bir ilköğretim okulu öğrencilerine üst üste iki kez aynı aşının yapıldığının ortaya çıkmasının ardından okul müdürü ile 4 sağlık personeli görevden uzaklaştırıldı.

Ankara Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Alper Tunga İlkokulu'nda, Toplum Sağlığı Merkezi görevlilerince birinci sınıf öğrencilerinden 51'ine, 20 Şubat 2013'te karma aşı (difteri, boğmaca, tetanoz, polia) yapıldığı ancak bu aşının 24 Aralık 2012'de de yapıldığının anlaşılması üzerine konuyla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi.

Sorumlu sağlık ve milli eğitim personeli hakkında başlatılan soruşturma kapsamında, 2'si doktor 4 sağlık görevlisiyle okul müdürünün görevden uzaklaştırıldığı kaydedildi.

Çocuk Sağlığı ve Hastalığı uzmanı dahil bir sağlık ekibinin, söz konusu okula giderek aşılanan öğrencileri muayene ettiği, kolunda kızarıklık olduğu tespit edilenlere soğuk pansuman uygulandığı bildirilen açıklamada, velilerle de toplantı yapılarak aşıya bağlı lokal etki dışında bir yan etki beklenmediği bilgisinin iletildiği ifade edildi.

> Yanlış aşı, okul müdürü ve sağlıkçıları işinden etti

Ankara Valiliği, bir ilköğretim okulunda öğrencilere üst üste iki kez karma aşı yapılmasının ardından, okul müdürü ile 4 sağlık personelini görevden uzaklaştırdı.

Ankara'nın Mamak ilçesinde bir ilköğretim okulu öğrencilerine üst üste iki kez aynı aşının yapıldığının ortaya çıkmasının ardından okul müdürü ile 4 sağlık personeli görevden uzaklaştırıldı.

Ankara Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Alper Tunga İlkokulu'nda, Toplum Sağlığı Merkezi görevlilerince birinci sınıf öğrencilerinden 51'ine, 20 Şubat 2013'te karma aşı (difteri, boğmaca, tetanoz, polia) yapıldığı ancak bu aşının 24 Aralık 2012'de de yapıldığının anlaşılması üzerine konuyla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi.

Sorumlu sağlık ve milli eğitim personeli hakkında başlatılan soruşturma kapsamında, 2'si doktor 4 sağlık görevlisiyle okul müdürünün görevden uzaklaştırıldığı kaydedildi.

Çocuk Sağlığı ve Hastalığı uzmanı dahil bir sağlık ekibinin, söz konusu okula giderek aşılanan öğrencileri muayene ettiği, kolunda kızarıklık olduğu tespit edilenlere soğuk pansuman uygulandığı bildirilen açıklamada, velilerle de toplantı yapılarak aşıya bağlı lokal etki dışında bir yan etki beklenmediği bilgisinin iletildiği ifade edildi.

Son Güncelleme: Cumartesi, 23 Şubat 2013 13:19

Gösterim: 1887

2013 ÖMSS Yerleştirme işlemleri öncesi, Çalışma Bakanı Faruk Çelik’ten engellilere din görevlisi kadrosu için erteleme duyurusu geldi. Din görevlisi adayları 'Din Görevlisi Yeterlik Sınavı'ndan sonra atanacak

Bakan Çelik, bin 994 engelliye verilecek din görevlisi kadrosuna Din Görevlisi Yeterlik Sınavı'ndan sonra atama yapılacağını bildirdi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Mart ayında Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) kapsamında yerleştirilecek engelli memur kadro sayısının 6 bin 121 olacağını, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bin 994 din görevlisi kadrosu için yerleştirme işleminin de yeterlik sınavı sonuçları açıklandıktan sonra yapılacağını bildirdi.

Bakan Çelik, yaptığı yazılı açıklamada, 2013 yılı engelli memur yerleştirmeleri için başvuruların 28 Şubat-8 Mart tarihleri arasında yapılacağını, atama yapılması planlanan 8 bin 115 engelli memur kadrosunun, bin 994'ünün Diyanet İşleri Başkanlığı'nın din görevlisi kadrosunun oluşturduğunu hatırlattı.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın atamalarda KPSS veya Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) yanında ''Yeterlilik Belgesine Sahip Olma'' şartı da aradığını ifade eden Çelik, Başkanlığın yaptığı açıklamada, 2013 yılı Din Görevlisi Yeterlik Sınavı başvurularının 11–25 Şubat tarihleri arasında alınacağını ve yeterlik sınavının yazılı aşamasını 17 Mart tarihinde gerçekleştirileceği belirttiğine işaret etti.

Yazılı sınavdan sonra ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı'nca uygulamalı mülakat sınavında yapılacağını kaydeden Çelik, engelli adayların da atamalarının yapılabilmesi için bu sınava girerek yeterlik belgesine sahip olmaları gerektiğini vurguladı.

Çelik, şunları kaydetti:

"Din görevlisi kadroları için yerleştirme işlemi, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yeterlik sınavı süreci sonuçlandıktan sonra ÖSYM Başkanlığı'nın sınav takvimi de göz önünde bulundurularak daha sonra duyurulacak bir tarihte yapılacak.''

> ÖMSS yerleştirmelerinde atanacaklara duyuru

2013 ÖMSS Yerleştirme işlemleri öncesi, Çalışma Bakanı Faruk Çelik’ten engellilere din görevlisi kadrosu için erteleme duyurusu geldi. Din görevlisi adayları 'Din Görevlisi Yeterlik Sınavı'ndan sonra atanacak

Bakan Çelik, bin 994 engelliye verilecek din görevlisi kadrosuna Din Görevlisi Yeterlik Sınavı'ndan sonra atama yapılacağını bildirdi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Mart ayında Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) kapsamında yerleştirilecek engelli memur kadro sayısının 6 bin 121 olacağını, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bin 994 din görevlisi kadrosu için yerleştirme işleminin de yeterlik sınavı sonuçları açıklandıktan sonra yapılacağını bildirdi.

Bakan Çelik, yaptığı yazılı açıklamada, 2013 yılı engelli memur yerleştirmeleri için başvuruların 28 Şubat-8 Mart tarihleri arasında yapılacağını, atama yapılması planlanan 8 bin 115 engelli memur kadrosunun, bin 994'ünün Diyanet İşleri Başkanlığı'nın din görevlisi kadrosunun oluşturduğunu hatırlattı.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın atamalarda KPSS veya Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) yanında ''Yeterlilik Belgesine Sahip Olma'' şartı da aradığını ifade eden Çelik, Başkanlığın yaptığı açıklamada, 2013 yılı Din Görevlisi Yeterlik Sınavı başvurularının 11–25 Şubat tarihleri arasında alınacağını ve yeterlik sınavının yazılı aşamasını 17 Mart tarihinde gerçekleştirileceği belirttiğine işaret etti.

Yazılı sınavdan sonra ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı'nca uygulamalı mülakat sınavında yapılacağını kaydeden Çelik, engelli adayların da atamalarının yapılabilmesi için bu sınava girerek yeterlik belgesine sahip olmaları gerektiğini vurguladı.

Çelik, şunları kaydetti:

"Din görevlisi kadroları için yerleştirme işlemi, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yeterlik sınavı süreci sonuçlandıktan sonra ÖSYM Başkanlığı'nın sınav takvimi de göz önünde bulundurularak daha sonra duyurulacak bir tarihte yapılacak.''

Son Güncelleme: Cumartesi, 23 Şubat 2013 13:39

Gösterim: 1725

Şanlıurfa Harran Üniversitesinde 211. Üniversitelerarası Kurul toplantısında açıklamalarda bulunan YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, akademisyenliğin cazibesinin ve itibarının her manada arttırılması gerektiğini söyledi.

Çetinsaya, “gerçekten önümüzde önemli bir problem var. Akademisyenliğin cazibesi ve itibarı çok önemli bir derecede erozyona uğradı. Bunun nedenlerinden bir tanesinin geçmişte yaşanan baskılar ve yasaklar var” ifadelerini kullandı.

Akademisyenliğin erozyona uğramasının bir diğer nedeninin ise özlük hakları konusu olduğunu belirten YÖK Başkanı Çetinsaya, “devlet üniversitelerinden hep özel sektöre ve vakıf üniversitelerine doğru bir kaçış başladı. Devlet her yıl bin kişiyi yurt dışına doktora yapmak için çağrıda bulunuyor ancak bu sayı 400’lerde kalıyor. Araştırdığınız zaman bunun özlük haklarından dolayı olduğunu görüyorsunuz. En parlak beyinlerimizi üniversitelerde kalmaya, araştırma yapmaya ikna edemezsek küresel rekabette nasıl rekabet edeceğiz? O nedenle olay maaşların yetersizliği, diğer sektörlerden geriye kalma meselesi değildir. Olay 2023’te iyi sıralarda olmak isteyen bir ülkenin en parlak beyinlerini akademide tutabilme meselesidir. En parlak beyinleri üniversitede tutabilme sürecinde hepinizi desteklemeye davet ediyorum” diye konuştu.

Akademik iş gücü planlamasın ciddi sorunların olduğunu belirten YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü; “akademisyenliğin cazibesi bu ülkenin topraklarında arttırılmalıdır. Her şeyden önce daha çok akademisyen yetiştirmeliyiz. Büyüme rakamlarını yakalayabilmemiz için kesinlikle öğretim üyesi sayılarımızı arttırmamız lazım. Hoca başına düşen öğrenci sayısında ciddi farklılıklar var bunun için öğretim görevlisi sayımızı arttırmamız lazım. ”

“MESLEKİ EĞİTİMDE YÖK’ÜN DE DIŞINDA BİR REFORMA İHTİYACIMIZ VAR

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, ön lisans, lisans ve doktora kademlerinde farklı politikalar izlemenin kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, özellikle mesleki eğitimde bir reformun şart olduğunu söyledi. Çetinsaya, “bu artık kaçınılmaz bir şey. Bu konuda yaptığımız çalışmalar ve yeni süreçte önerdiklerimiz var. Ama bunun da dışında YÖK’ün ötesinde bir reform ihtiyacımız var. ” Çetinsaya, ikinci öğretimin de kademeli olarak azaltılması gerektiğini ifade etti.

Yüksek Lisans ve Doktora konusunda da açıklamalarda bulunan YÖK Başkanı Çetinsaya, “bu konuda kesinlikle sayımızı arttırmamız gerekiyor. Bazı üniversitelere bazı bölümlerde yüksek lisans ve doktora yaptırma konusunda daha fazla şans vermeliyiz ki araştırmayı teşvik edelim. Her manada öğretim görevlilerimizi AR-GE’ye yönlendirmeli ve üniversitelerimizi araştırma konusunda teşvik etmeliyiz ” diye konuştu. Çetinsaya, “öğretim üyelerinin AR-GE’ye yönelmelerindeki engelleri ortadan kaldırmak önemli bir faktördür. Bu engelleri kaldırmak bizim için bir vazifedir” dedi.

Daha sonra üniversiteler ile toplu ilişkileri konusuna değinen YÖK Başkanı Çetinsaya, üniversiteler üzerinde 30-40 yıllık süreç içerisinde çok ciddi baskıların yalandığına dikkat çekti. Çetinsaya, “Unutmayalım ki; hepimiz o süreçlerden geçtik. Bırakınız ülkenin siyasi meseleleri üzerinde tez yapıp kafa yormayı, bu ülkede 2'nci Abdülhamit üzerine doktora tezi yapmak bile mesele yapıldı. İnsanlar bu yüzden araştırıldılar, soruşturdular, akademik yükselmeleri engellendi. Bunları hepsini maalesef gördük. Bu tez yüzden branşlarını değiştiren arkadaşlarımız oldu. Bunlar siyasi konularda değil, Kürt meselesi, kalkınma ve çevre meselesi gibi konularda değil, bir tarihsel mesele bile akademik kariyer amaçlayan insanların burunlarından fitil fitil getirildi. Artık o engeller kalmadı. Allaha şükür o süreçleri aştık” ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından Harran Üniversitesi Rektörü İbrahim Halil Mutlu, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’ya divit takımı hediye etti. Toplantı daha sonra basına kapalı bir şekilde devam etti.

> ‘Akademisyenliğin itibarı artırılmalı’

Şanlıurfa Harran Üniversitesinde 211. Üniversitelerarası Kurul toplantısında açıklamalarda bulunan YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, akademisyenliğin cazibesinin ve itibarının her manada arttırılması gerektiğini söyledi.

Çetinsaya, “gerçekten önümüzde önemli bir problem var. Akademisyenliğin cazibesi ve itibarı çok önemli bir derecede erozyona uğradı. Bunun nedenlerinden bir tanesinin geçmişte yaşanan baskılar ve yasaklar var” ifadelerini kullandı.

Akademisyenliğin erozyona uğramasının bir diğer nedeninin ise özlük hakları konusu olduğunu belirten YÖK Başkanı Çetinsaya, “devlet üniversitelerinden hep özel sektöre ve vakıf üniversitelerine doğru bir kaçış başladı. Devlet her yıl bin kişiyi yurt dışına doktora yapmak için çağrıda bulunuyor ancak bu sayı 400’lerde kalıyor. Araştırdığınız zaman bunun özlük haklarından dolayı olduğunu görüyorsunuz. En parlak beyinlerimizi üniversitelerde kalmaya, araştırma yapmaya ikna edemezsek küresel rekabette nasıl rekabet edeceğiz? O nedenle olay maaşların yetersizliği, diğer sektörlerden geriye kalma meselesi değildir. Olay 2023’te iyi sıralarda olmak isteyen bir ülkenin en parlak beyinlerini akademide tutabilme meselesidir. En parlak beyinleri üniversitede tutabilme sürecinde hepinizi desteklemeye davet ediyorum” diye konuştu.

Akademik iş gücü planlamasın ciddi sorunların olduğunu belirten YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü; “akademisyenliğin cazibesi bu ülkenin topraklarında arttırılmalıdır. Her şeyden önce daha çok akademisyen yetiştirmeliyiz. Büyüme rakamlarını yakalayabilmemiz için kesinlikle öğretim üyesi sayılarımızı arttırmamız lazım. Hoca başına düşen öğrenci sayısında ciddi farklılıklar var bunun için öğretim görevlisi sayımızı arttırmamız lazım. ”

“MESLEKİ EĞİTİMDE YÖK’ÜN DE DIŞINDA BİR REFORMA İHTİYACIMIZ VAR

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, ön lisans, lisans ve doktora kademlerinde farklı politikalar izlemenin kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, özellikle mesleki eğitimde bir reformun şart olduğunu söyledi. Çetinsaya, “bu artık kaçınılmaz bir şey. Bu konuda yaptığımız çalışmalar ve yeni süreçte önerdiklerimiz var. Ama bunun da dışında YÖK’ün ötesinde bir reform ihtiyacımız var. ” Çetinsaya, ikinci öğretimin de kademeli olarak azaltılması gerektiğini ifade etti.

Yüksek Lisans ve Doktora konusunda da açıklamalarda bulunan YÖK Başkanı Çetinsaya, “bu konuda kesinlikle sayımızı arttırmamız gerekiyor. Bazı üniversitelere bazı bölümlerde yüksek lisans ve doktora yaptırma konusunda daha fazla şans vermeliyiz ki araştırmayı teşvik edelim. Her manada öğretim görevlilerimizi AR-GE’ye yönlendirmeli ve üniversitelerimizi araştırma konusunda teşvik etmeliyiz ” diye konuştu. Çetinsaya, “öğretim üyelerinin AR-GE’ye yönelmelerindeki engelleri ortadan kaldırmak önemli bir faktördür. Bu engelleri kaldırmak bizim için bir vazifedir” dedi.

Daha sonra üniversiteler ile toplu ilişkileri konusuna değinen YÖK Başkanı Çetinsaya, üniversiteler üzerinde 30-40 yıllık süreç içerisinde çok ciddi baskıların yalandığına dikkat çekti. Çetinsaya, “Unutmayalım ki; hepimiz o süreçlerden geçtik. Bırakınız ülkenin siyasi meseleleri üzerinde tez yapıp kafa yormayı, bu ülkede 2'nci Abdülhamit üzerine doktora tezi yapmak bile mesele yapıldı. İnsanlar bu yüzden araştırıldılar, soruşturdular, akademik yükselmeleri engellendi. Bunları hepsini maalesef gördük. Bu tez yüzden branşlarını değiştiren arkadaşlarımız oldu. Bunlar siyasi konularda değil, Kürt meselesi, kalkınma ve çevre meselesi gibi konularda değil, bir tarihsel mesele bile akademik kariyer amaçlayan insanların burunlarından fitil fitil getirildi. Artık o engeller kalmadı. Allaha şükür o süreçleri aştık” ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından Harran Üniversitesi Rektörü İbrahim Halil Mutlu, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’ya divit takımı hediye etti. Toplantı daha sonra basına kapalı bir şekilde devam etti.

Son Güncelleme: Cumartesi, 23 Şubat 2013 11:37

Gösterim: 1615


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.