Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
YÖK, KHK uyarınca kapatılan vakıf yükseköğretim kurumu öğrencilerinden diğer yükseköğretim kurumlarına merkezi yerleştirme sonucu kayıt yaptıranların öğrenim ücretlerinin açıklandığını bildirdi.
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamaya göre, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin KHK uyarınca kapatılan vakıf yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrencilerden diğer yükseköğretim kurumlarına merkezi yerleştirme sonucunda kayıt yaptıranların öğrenim ücretleri ve ödeme süreci belirlendi.
Buna göre, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezince (ÖSYM) yerleştirilen öğrenciler, 2015-2016 eğitim öğretim döneminde ödemiş oldukları öğrenim ücretlerine Türkiye İstatistik Kurumunca (TÜİK) yayınlanan Ağustos 2016 dönemi tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) artış oranı (yüzde 8,05) uygulanarak hesaplanan ücreti, kayıt yaptırdıkları yükseköğretim kurumlarına ödeyecek.
Öğrencilerin, ödenecek ücretin tespiti için 2015-2016 eğitim-öğretim yılına ait ödemeleri, banka dekontu, makbuz, hesap ekstresi gibi belgelerle kanıtlamaları gerekiyor. Belgelerini ibraz edemeyenler, ücretlerini "www.yok.gov.tr/" adresinde yer alan tabloya göre ödeyecek.
Şehit ve gazi yakını ile engelli öğrenciler ücret ödemeyecek
2016-2017 eğitim-öğretim döneminden sonraki dönemlerde öğrenim ücretlerinin hesaplanmasında bir önceki yıl ödemiş oldukları ücrete ağustos ayı TÜFE artış oranları uygulanacak.
Bu eğitim öğretim yılı başlamadan kapatılan üniversitenin sağlamış olduğu erken ödeme indirimlerinden faydalanarak gelecek yıla ait ücretlerini peşin ödeyen öğrenciler, ödemelerini banka dekontu, makbuz, hesap ekstresi gibi belgelerle kanıtlamaları durumunda ilgili akademik yıl için ücret ödemeyecek. Yine bu eğitim öğretim yılı güz dönemi kayıtlarının tamamlanmış olması sebebiyle öğrenciler, ekim, kasım ve aralık aylarına ait ilk üç taksitin tamamını en geç 20 Aralık'a kadar, kalan diğer 6 taksiti ise ocak ayından başlamak ve haziran ayı dahil olmak üzere her ayın en geç 20'sine kadar ödeyecek.
Sonraki yıllarda ise öğrenim ücretleri eylül ayından başlamak üzere 9 eşit taksitte ve her ayın en geç 20'sine kadar ilgili yükseköğretim kurumunun belirleyeceği banka hesabına yatırılmak suretiyle verilecek.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) ve Dikey Geçiş Sistemi (DGS) ile belirli oranlarda burs kazanarak yerleşen öğrencilerin, yerleştirildikleri yıla ait tercih kılavuzunda özel koşul ve açıklamalarda yer alan hususlardan sadece öğrenim ücretine ilişkin hususlar uygulanacağından, burs, yurt, yemek gibi ilave destekler öğrencilere verilmeyecek.
Şehit ve gazi yakını ile engelli öğrenciler, durumlarını belgelendirmeleri şartıyla kapatılan vakıf yükseköğretim kurumundaki statüleri de esas alınarak ücret ödemeyecek.
Adaylar kayıt süreci ve ödeme tablosuna ilişkin bilgilere "http://www.yok.gov.tr/" sitesinden ulaşabilecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
YÖK, KHK uyarınca kapatılan vakıf yükseköğretim kurumu öğrencilerinden diğer yükseköğretim kurumlarına merkezi yerleştirme sonucu kayıt yaptıranların öğrenim ücretlerinin açıklandığını bildirdi.
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamaya göre, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin KHK uyarınca kapatılan vakıf yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrencilerden diğer yükseköğretim kurumlarına merkezi yerleştirme sonucunda kayıt yaptıranların öğrenim ücretleri ve ödeme süreci belirlendi.
Buna göre, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezince (ÖSYM) yerleştirilen öğrenciler, 2015-2016 eğitim öğretim döneminde ödemiş oldukları öğrenim ücretlerine Türkiye İstatistik Kurumunca (TÜİK) yayınlanan Ağustos 2016 dönemi tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) artış oranı (yüzde 8,05) uygulanarak hesaplanan ücreti, kayıt yaptırdıkları yükseköğretim kurumlarına ödeyecek.
Öğrencilerin, ödenecek ücretin tespiti için 2015-2016 eğitim-öğretim yılına ait ödemeleri, banka dekontu, makbuz, hesap ekstresi gibi belgelerle kanıtlamaları gerekiyor. Belgelerini ibraz edemeyenler, ücretlerini "www.yok.gov.tr/" adresinde yer alan tabloya göre ödeyecek.
Şehit ve gazi yakını ile engelli öğrenciler ücret ödemeyecek
2016-2017 eğitim-öğretim döneminden sonraki dönemlerde öğrenim ücretlerinin hesaplanmasında bir önceki yıl ödemiş oldukları ücrete ağustos ayı TÜFE artış oranları uygulanacak.
Bu eğitim öğretim yılı başlamadan kapatılan üniversitenin sağlamış olduğu erken ödeme indirimlerinden faydalanarak gelecek yıla ait ücretlerini peşin ödeyen öğrenciler, ödemelerini banka dekontu, makbuz, hesap ekstresi gibi belgelerle kanıtlamaları durumunda ilgili akademik yıl için ücret ödemeyecek. Yine bu eğitim öğretim yılı güz dönemi kayıtlarının tamamlanmış olması sebebiyle öğrenciler, ekim, kasım ve aralık aylarına ait ilk üç taksitin tamamını en geç 20 Aralık'a kadar, kalan diğer 6 taksiti ise ocak ayından başlamak ve haziran ayı dahil olmak üzere her ayın en geç 20'sine kadar ödeyecek.
Sonraki yıllarda ise öğrenim ücretleri eylül ayından başlamak üzere 9 eşit taksitte ve her ayın en geç 20'sine kadar ilgili yükseköğretim kurumunun belirleyeceği banka hesabına yatırılmak suretiyle verilecek.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) ve Dikey Geçiş Sistemi (DGS) ile belirli oranlarda burs kazanarak yerleşen öğrencilerin, yerleştirildikleri yıla ait tercih kılavuzunda özel koşul ve açıklamalarda yer alan hususlardan sadece öğrenim ücretine ilişkin hususlar uygulanacağından, burs, yurt, yemek gibi ilave destekler öğrencilere verilmeyecek.
Şehit ve gazi yakını ile engelli öğrenciler, durumlarını belgelendirmeleri şartıyla kapatılan vakıf yükseköğretim kurumundaki statüleri de esas alınarak ücret ödemeyecek.
Adaylar kayıt süreci ve ödeme tablosuna ilişkin bilgilere "http://www.yok.gov.tr/" sitesinden ulaşabilecek.
Son Güncelleme: Çarşamba, 30 Kasım 2016 15:35
Gösterim: 2112
YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, "Üyelerimiz, rektör seçilecek üniversiteleri ziyaret edecek, öğretim üyeleriyle, araştırma görevlileriyle ve öğrencilerle bu üniversitenin içinde bulunduğu şartları değerlendirecek." dedi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, rektör adayıbelirleme sürecinde YÖK üyelerinin rektör seçilecek üniversiteleri ziyaret edeceğini belirterek, "Öğretim üyeleriyle, araştırma görevlileriyle ve öğrencilerle bu üniversitenin içinde bulunduğu şartları değerlendirecek, geleceğe yönelik ne gibi atılımlar yapması gerektiği hususunda görüşlerini alacaklar." dedi.
Saraç, "Şimdiye kadar rektörlük seçimiyle ilgili olarak rektör adayı ve akademik kariyerlerini hasrettikleri üniversitenin geleceğiyle ilgili kendilerinin fikri sorulmayan belli bir kesim vardı. Araştırma görevlileri ve öğrenciler. Bunların da fikirlerini alacağız." diye konuştu.
YÖK, 29 Ekim'de 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile değiştirilen rektör belirleme sürecinde yapılan düzenlemenin ardından, rektör ataması öncesinde üniversitelerin tüm bileşenlerinin görüşlerinin alınacağı yeni bir uygulama başlattı.
Buna göre, YÖK üyeleri rektör ataması yapılacak üniversiteleri ziyaret ederek, öğrencilerden akademisyenlere, üniversitelerin bulunduğu şehrin ticaret odalarından, sanayicilerine kadar üniversitenin tüm bileşenlerinden görüş alacak ve üniversitenin ihtiyaçlarına uygun rektör adayını belirleyecek.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, geçen günlerde rektörlük seçimiyle ilgili değişiklik yapıldığını, üç aşamalı seçim sürecinin ilk aşamasının kaldırıldığını belirterek, konuyla ilgili olumlu, olumsuz pek çok düşüncenin dile getirildiğine dikkati çekti.
YÖK olarak rektörlük seçimlerinde değişikliğe gidilmesinin çok yerinde bir karar olduğunu düşündüklerini vurgulayan Saraç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Rektörlük seçimleri, pek çok üniversitede istisnaları tabii ki var, gerginlik oluşturuyor ve hocalar arasında bir husumet oluşuyordu. Bu seçimin diğer bir olumsuzluğu da vardı, gerçekten hoca profilini doldurabilecek bazı adayların niye az oy aldığını kendilerine sorduğumuzda şu cevaplarla karşılaşıyorduk sıklıkla, 'Bu üniversitenin atama yükseltme kriterleri yok. Bu sorunu çözeceğiz dedik. Bundan dolayı, oy vermedi kimse bize' veya 'Bu üniversitenin hocalarının pek çoğu bu ilde kalmıyorlar. Komşu ilden geliyor derslerini verip gidiyorlar. Öğrencileriyle hemhal olamıyor, onlarla ilgilenemiyorlar. Biz bu sorunu çözeceğiz dedik, kimse bize oy vermedi.' şeklinde pek çok şikayetler söz konusuydu. Bunu rektörlerimiz de gayet iyi biliyor."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın rektörlük seçimlerinin kaldırılmasına ilişkin görüşünü Külliye'de ifade ettiğinde, bütün rektörlerin kendisini alkışlarla desteklediğini aktaran Saraç, yeni YÖK anlayışıyla, yeni duruma göre, yeni bir vaziyet almak istediklerini ifade etti.
YÖK üyeleri ziyaret edecek
Rektörlük seçimleriyle ilgili değişiklik yapılmasının ardından, üniversiteleri ziyaret etme kararı aldıklarını belirten Saraç, "Şimdiye kadar rektörlük seçimiyle ilgili, rektör adayı ve kendi üniversitesinin geleceğiyle ilgili kendilerinin fikri sorulmayan belli bir kesim vardı, araştırma görevlileri ve öğrenciler. Bunların da fikirlerini alacağız." dedi.
Her üniversitenin kendine has şartları olduğunu, özellikle Anadolu'daki üniversitelerin il ve bölge ilişkisinde farklılıklar arz ettiğinin altını çizen Saraç, tek bir rektör profili belirlenerek, bu profile göre bütün üniversitelere rektör seçilmesinin doğru olmadığını, artık bu tutumdan vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı.
Saraç, YÖK üyelerinin gelecek hafta rektörlük seçimi yapılacak üniversiteleri ziyaret ederek temaslarda bulunacaklarını bildirerek, şunları söyledi: "Üyelerimiz, üniversitenin bütün bileşenlerinin görüşlerini alacaklar, öğretim üyeleri yanı sıra araştırma görevlisi ve öğrenciler ile de temasta bulunacaklar, ilin valisi, sanayi ve ticaret odası başkanları, kalkınma ajansı temsilcileri ile de görüşülecek ve en nihayet bu ziyaretler, görüşmeler ve değerlendirmeler bir rapor haline dönüşecek. En nihayet o üniversite için bir rektör profili ortaya çıkacak. Bu profile göre başvuru yapan adaylar arasında bir seçim yapacağız." dedi.
Rektörün performans raporu sunulacak
Yeni YÖK anlayışı içerisinde üniversitelerin sunduğu hizmetlerin kalitesinin arttırılması ve rektörlerin verimliliğinin yükseltilmesi noktasında yeni bir uygulamaya imza atacaklarını ifade eden Saraç, atanan rektörlere görevlerinin ikinci yılın sonunda performanslarının değerlendirileceği bir sistem getireceklerini söyledi.
YÖK Başkanı Saraç, şunları kaydetti: "Rektörlük 4 yıllık bir süreç. Mevcut sistemde rektör atandıktan sonra, bir sonraki değerlendirmesi, eğer ikinci defa aday olacaksa, 4 yılın sonunda oluyor. Yükseköğretim Kurulu olarak, 2 yılın sonunda rektörümüz gelsin, üniversitesinde başta koymuş olduğu hedeflerin ne kadarına ulaştı, bölgesine ne katkı sağladı, bilimsel açıdan üniversiteyi ne derece yükseltti, bunlarla ilgili bize bilgi versin ve rapor sunsun. YÖK de durumu değerlendirip Cumhurbaşkanlığı makamına rektörün performansına dair bir rapor arz etsin, istiyoruz."
Saraç, bu konudaki performans sisteminin, yeni YÖK'ün gerçekleştirdiği projelerdeki yenilikçi yöntemi yansıtan bir gelişme olacağını belirtti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, "Üyelerimiz, rektör seçilecek üniversiteleri ziyaret edecek, öğretim üyeleriyle, araştırma görevlileriyle ve öğrencilerle bu üniversitenin içinde bulunduğu şartları değerlendirecek." dedi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, rektör adayıbelirleme sürecinde YÖK üyelerinin rektör seçilecek üniversiteleri ziyaret edeceğini belirterek, "Öğretim üyeleriyle, araştırma görevlileriyle ve öğrencilerle bu üniversitenin içinde bulunduğu şartları değerlendirecek, geleceğe yönelik ne gibi atılımlar yapması gerektiği hususunda görüşlerini alacaklar." dedi.
Saraç, "Şimdiye kadar rektörlük seçimiyle ilgili olarak rektör adayı ve akademik kariyerlerini hasrettikleri üniversitenin geleceğiyle ilgili kendilerinin fikri sorulmayan belli bir kesim vardı. Araştırma görevlileri ve öğrenciler. Bunların da fikirlerini alacağız." diye konuştu.
YÖK, 29 Ekim'de 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile değiştirilen rektör belirleme sürecinde yapılan düzenlemenin ardından, rektör ataması öncesinde üniversitelerin tüm bileşenlerinin görüşlerinin alınacağı yeni bir uygulama başlattı.
Buna göre, YÖK üyeleri rektör ataması yapılacak üniversiteleri ziyaret ederek, öğrencilerden akademisyenlere, üniversitelerin bulunduğu şehrin ticaret odalarından, sanayicilerine kadar üniversitenin tüm bileşenlerinden görüş alacak ve üniversitenin ihtiyaçlarına uygun rektör adayını belirleyecek.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, geçen günlerde rektörlük seçimiyle ilgili değişiklik yapıldığını, üç aşamalı seçim sürecinin ilk aşamasının kaldırıldığını belirterek, konuyla ilgili olumlu, olumsuz pek çok düşüncenin dile getirildiğine dikkati çekti.
YÖK olarak rektörlük seçimlerinde değişikliğe gidilmesinin çok yerinde bir karar olduğunu düşündüklerini vurgulayan Saraç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Rektörlük seçimleri, pek çok üniversitede istisnaları tabii ki var, gerginlik oluşturuyor ve hocalar arasında bir husumet oluşuyordu. Bu seçimin diğer bir olumsuzluğu da vardı, gerçekten hoca profilini doldurabilecek bazı adayların niye az oy aldığını kendilerine sorduğumuzda şu cevaplarla karşılaşıyorduk sıklıkla, 'Bu üniversitenin atama yükseltme kriterleri yok. Bu sorunu çözeceğiz dedik. Bundan dolayı, oy vermedi kimse bize' veya 'Bu üniversitenin hocalarının pek çoğu bu ilde kalmıyorlar. Komşu ilden geliyor derslerini verip gidiyorlar. Öğrencileriyle hemhal olamıyor, onlarla ilgilenemiyorlar. Biz bu sorunu çözeceğiz dedik, kimse bize oy vermedi.' şeklinde pek çok şikayetler söz konusuydu. Bunu rektörlerimiz de gayet iyi biliyor."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın rektörlük seçimlerinin kaldırılmasına ilişkin görüşünü Külliye'de ifade ettiğinde, bütün rektörlerin kendisini alkışlarla desteklediğini aktaran Saraç, yeni YÖK anlayışıyla, yeni duruma göre, yeni bir vaziyet almak istediklerini ifade etti.
YÖK üyeleri ziyaret edecek
Rektörlük seçimleriyle ilgili değişiklik yapılmasının ardından, üniversiteleri ziyaret etme kararı aldıklarını belirten Saraç, "Şimdiye kadar rektörlük seçimiyle ilgili, rektör adayı ve kendi üniversitesinin geleceğiyle ilgili kendilerinin fikri sorulmayan belli bir kesim vardı, araştırma görevlileri ve öğrenciler. Bunların da fikirlerini alacağız." dedi.
Her üniversitenin kendine has şartları olduğunu, özellikle Anadolu'daki üniversitelerin il ve bölge ilişkisinde farklılıklar arz ettiğinin altını çizen Saraç, tek bir rektör profili belirlenerek, bu profile göre bütün üniversitelere rektör seçilmesinin doğru olmadığını, artık bu tutumdan vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı.
Saraç, YÖK üyelerinin gelecek hafta rektörlük seçimi yapılacak üniversiteleri ziyaret ederek temaslarda bulunacaklarını bildirerek, şunları söyledi: "Üyelerimiz, üniversitenin bütün bileşenlerinin görüşlerini alacaklar, öğretim üyeleri yanı sıra araştırma görevlisi ve öğrenciler ile de temasta bulunacaklar, ilin valisi, sanayi ve ticaret odası başkanları, kalkınma ajansı temsilcileri ile de görüşülecek ve en nihayet bu ziyaretler, görüşmeler ve değerlendirmeler bir rapor haline dönüşecek. En nihayet o üniversite için bir rektör profili ortaya çıkacak. Bu profile göre başvuru yapan adaylar arasında bir seçim yapacağız." dedi.
Rektörün performans raporu sunulacak
Yeni YÖK anlayışı içerisinde üniversitelerin sunduğu hizmetlerin kalitesinin arttırılması ve rektörlerin verimliliğinin yükseltilmesi noktasında yeni bir uygulamaya imza atacaklarını ifade eden Saraç, atanan rektörlere görevlerinin ikinci yılın sonunda performanslarının değerlendirileceği bir sistem getireceklerini söyledi.
YÖK Başkanı Saraç, şunları kaydetti: "Rektörlük 4 yıllık bir süreç. Mevcut sistemde rektör atandıktan sonra, bir sonraki değerlendirmesi, eğer ikinci defa aday olacaksa, 4 yılın sonunda oluyor. Yükseköğretim Kurulu olarak, 2 yılın sonunda rektörümüz gelsin, üniversitesinde başta koymuş olduğu hedeflerin ne kadarına ulaştı, bölgesine ne katkı sağladı, bilimsel açıdan üniversiteyi ne derece yükseltti, bunlarla ilgili bize bilgi versin ve rapor sunsun. YÖK de durumu değerlendirip Cumhurbaşkanlığı makamına rektörün performansına dair bir rapor arz etsin, istiyoruz."
Saraç, bu konudaki performans sisteminin, yeni YÖK'ün gerçekleştirdiği projelerdeki yenilikçi yöntemi yansıtan bir gelişme olacağını belirtti.
Son Güncelleme: Cuma, 25 Kasım 2016 17:35
Gösterim: 2110
İçişleri Bakanlığı ile YÖK arasında, Türkiye'deki yabancı öğrenci, akademisyen ve ailelerinin ikamet izni işlemlerinin üniversitelerce yürütülmesi ile veri paylaşımına ilişkin protokol imzalandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İçişleri Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu(YÖK) arasında, Türkiye'deki yabancı öğrenci, akademisyen ve ailelerinin ikamet izni işlemlerinin üniversitelerce yürütülmesine ilişkin protokol imza töreninde, "Özellikle yabancı uyruklu öğrenciler ile akademisyenler ve ailelerinin ikamet izni işlemlerinde gerekli belgeler üniversiteler aracılığıyla toplanabilecek." dedi. İçişleri Bakanlığı'nda düzenlenen törenle İçişleri Bakanlığı ile YÖK arasında yabancı uyruklu öğrenci ve akademisyenlere ilişkin protokol imzalandı.
Bakan Süleyman Soylu, imza töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dünya ile entegrasyonunu devam ettirdiğini belirterek, Türkiye'nin vizyonuna uyan bir protokolün imzalandığını ifade etti.
Özellikle Türkiye ile bütünleşmek isteyen insanların şartları çerçevesinde vatandaşlık haklarına ilişkin çalışmaların sürdüğünü anlatan Bakan Soylu, yine yurt dışından özellikle Türkiye'ye gelmek isteyenlere yönelik başlatılan Turkuaz kart çalışmasının hükümetin önemli bir başarısı olduğunu kaydetti.
Soylu, ihracatçılara kategorilerine göre, yeşil pasaport verme anlayışının da bu fotoğrafın bir parçası olduğunu vurguladı.
Bakan Soylu, Türkiye'nin 81 ilinde üniversite bulunduğuna, etrafındaki ülkelere yükseköğretim hayatında örnek bir anlayışı ortaya koyduğuna işaret ederek, bu durumun Türkiye'yi üniversite açısından bir cazibe merkezi haline getirdiğini anlattı.
Çevre coğrafyadaki ülkelerle ilişkilerin, sadece ticari değil, kültürel ve eğitim boyutunda da en üst noktaya taşınması gerektiğine dikkati çeken Soylu, "Bütün bunları sağlarken ve gerçekleştirirken de bürokrasiyi azaltmalıyız, en önemli meselelerden biri budur." dedi.
Bakan Soylu, imzalanan protokolle özellikle yabancı uyruklu öğrenci, akademisyen ve ailelerinin ikamet izni işlemlerinde gerekli belgelerin üniversiteler aracılığıyla toplanabileceğini ifade etti.
Daha önce ikamet izin işlemleri için göç müdürlüklerine başvuru yapılması gerektiğini anımsatan Soylu, bu başvuru merkezlerine göçle ilgili meselesi olan herkesin müracaat ettiğinden büyük bir yoğunluğun yaşandığını aktardı.
Soylu, "Şimdi biz YÖK ile yaptığımız protokol ile üniversiteler, bunları kendileri gerçekleştirecekler ve bize gönderip biz bunların ikamet izinlerini ortaya koyacağız. Böylece üniversiteler, yabancı öğrencilerin daha rahat kabulünü sağlama imkanına sahip olabilecekler hem de bu konudaki bürokratik işlemlerin oluşturduğu zaman engeli kalkacak." diye konuştu.
Ayrıca veri paylaşımını YÖK ile yapacaklarını bildiren Soylu, "Bu, gerek teknik gerek zaman açısından önemli. Bu bizim işlemlerimizde de bize önemli bir fırsat ve tasarruf sağlayacak. Bu açıdan hem YÖK ile ortaya koyacağımız protokolün İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü aynı zamanda YÖK açısından karşılıklı bir fırsata dönüşeceği, aynı zamanda hızlı çabuk, etkin ve verimli bir hizmet anlayışına dönüşeceği açıktır. Hem ülkemizin, hem hükümetimizin politikalarına hem de öncelediğimiz ve odak olarak oluşturduğumuz insana hizmete yönelik çok önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Bilim hayatına iki önemli katkı sağlayacak"
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, protokolle bilim hayatına katkı anlamında iki büyük yararın söz konusu olacağını vurgulayarak, birincisinin Türkiye'ye öğrenim için gelen öğrencilerin kayıtlarından sonra oturum için müracaat ettiğini belirtti.
Daha önce bu oturum için müracaat süreçlerinin valiliklerde ve İçişleri Bakanlığına bağlı ilgili birimlerde yürütüldüğünü, bu durumun akademik kitle açısından sürecin uzamasına neden olduğunu kaydeden Prof. Dr. Saraç, "Artık bu protokolle ülkemize gelen yabancı uyruklu öğrenciler ve doktora sonrası gelen araştırmacı ve akademisyenler, eşleri ve çocukları tüm başvuruları üniversitelerce yürütülecek. Bu çok önemli bir gelişim yükseköğretim için." diye konuştu.
Protokolün asıl devrim niteliğinde sayabilecek katkısının Türkiye'de doktora eğitimini tamamlayan yabancı uyruklu öğrencilere yönelik olduğunu işaret eden Prof. Dr. Saraç, bu öğrencilerin eğitimlerini tamamladıktan sonra 15 gün içinde ülkeyi terk etme durumunda kaldıklarını ve oturum izinlerinin iptal edildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Ama gelişmiş ülkelere baktığımızda, kendi yetiştirdikleri bu doktora öğrencilerinin arasında seçme yapıp ülkelerinin bilim hayatına katkı sağlayacakları kendi ülkelerinde tutmak için teşvik edici unsurlar kullanıyorlar. Bir taraftan gelişmiş ülkeler, bu beyinleri kendi ülkelerinde tutmak isterken, biz, yetiştirdiğimiz kendi kaynaklarımızla en iyi üniversitelerimizde doktoralarını tamamlattığımız bu çocukların hemen ülkemizi terk etmesini temin eden mevzuatımız vardı. Şimdi bu protokolle ülkemizde doktorasını tamamlayanlar ve ülkemizin imkanlarıyla yetişen beyinlerden istifade etme imkanı ortaya çıkacak. Bunlar doktora sonrası ülkemizde, akademide, üniversitelerimizde, araştırma merkezlerinde Türkiye'nin kalkınmasına ve bilim hayatına katkıya devam edebilecekler. Dolayısıyla İçişleri Bakanlığı ile YÖK arasında imzalanan bu protokol, kalite odaklı uluslararasılaşma süreci için çok önemli bir merhale olarak görüyoruz."
Protokol ne getiriyor?
İçişleri Bakanlığı ile YÖK arasında imzalanan protokolle yabancı öğrenci, akademisyen ve bunların ailelerinin ikamet izni işlemlerinde gerekli belgeler, üniversiteler aracılığıyla toplanacak. Bu sayede ülkeye gelen yabancı öğrenci ve akademisyenlerin işlemleri, ikamet izni randevusu olmadan hızlı bir şekilde tamamlanacak.
Veri paylaşımını içeren protokol ile de yabancı öğrencilerin kayıt dondurma, kayıt yenileme, öğrenimi sürdürmeyeceği konusunda ortaya çıkan kanıtlar (başarısızlık, devamsızlık gibi) ve ilişik kesme gibi durumları, ilgili yükseköğretim kurumlarınca valiliklere bildirilecek.
Ayrıca doktora sonrası araştırmacıların ikamet izin başvuruları da YÖK Başkanlığı aracılığıyla yapılabilecek, YÖK'ün görüşleri değerlendirilerek valiliklerce sonuçlandırılacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
İçişleri Bakanlığı ile YÖK arasında, Türkiye'deki yabancı öğrenci, akademisyen ve ailelerinin ikamet izni işlemlerinin üniversitelerce yürütülmesi ile veri paylaşımına ilişkin protokol imzalandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İçişleri Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu(YÖK) arasında, Türkiye'deki yabancı öğrenci, akademisyen ve ailelerinin ikamet izni işlemlerinin üniversitelerce yürütülmesine ilişkin protokol imza töreninde, "Özellikle yabancı uyruklu öğrenciler ile akademisyenler ve ailelerinin ikamet izni işlemlerinde gerekli belgeler üniversiteler aracılığıyla toplanabilecek." dedi. İçişleri Bakanlığı'nda düzenlenen törenle İçişleri Bakanlığı ile YÖK arasında yabancı uyruklu öğrenci ve akademisyenlere ilişkin protokol imzalandı.
Bakan Süleyman Soylu, imza töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dünya ile entegrasyonunu devam ettirdiğini belirterek, Türkiye'nin vizyonuna uyan bir protokolün imzalandığını ifade etti.
Özellikle Türkiye ile bütünleşmek isteyen insanların şartları çerçevesinde vatandaşlık haklarına ilişkin çalışmaların sürdüğünü anlatan Bakan Soylu, yine yurt dışından özellikle Türkiye'ye gelmek isteyenlere yönelik başlatılan Turkuaz kart çalışmasının hükümetin önemli bir başarısı olduğunu kaydetti.
Soylu, ihracatçılara kategorilerine göre, yeşil pasaport verme anlayışının da bu fotoğrafın bir parçası olduğunu vurguladı.
Bakan Soylu, Türkiye'nin 81 ilinde üniversite bulunduğuna, etrafındaki ülkelere yükseköğretim hayatında örnek bir anlayışı ortaya koyduğuna işaret ederek, bu durumun Türkiye'yi üniversite açısından bir cazibe merkezi haline getirdiğini anlattı.
Çevre coğrafyadaki ülkelerle ilişkilerin, sadece ticari değil, kültürel ve eğitim boyutunda da en üst noktaya taşınması gerektiğine dikkati çeken Soylu, "Bütün bunları sağlarken ve gerçekleştirirken de bürokrasiyi azaltmalıyız, en önemli meselelerden biri budur." dedi.
Bakan Soylu, imzalanan protokolle özellikle yabancı uyruklu öğrenci, akademisyen ve ailelerinin ikamet izni işlemlerinde gerekli belgelerin üniversiteler aracılığıyla toplanabileceğini ifade etti.
Daha önce ikamet izin işlemleri için göç müdürlüklerine başvuru yapılması gerektiğini anımsatan Soylu, bu başvuru merkezlerine göçle ilgili meselesi olan herkesin müracaat ettiğinden büyük bir yoğunluğun yaşandığını aktardı.
Soylu, "Şimdi biz YÖK ile yaptığımız protokol ile üniversiteler, bunları kendileri gerçekleştirecekler ve bize gönderip biz bunların ikamet izinlerini ortaya koyacağız. Böylece üniversiteler, yabancı öğrencilerin daha rahat kabulünü sağlama imkanına sahip olabilecekler hem de bu konudaki bürokratik işlemlerin oluşturduğu zaman engeli kalkacak." diye konuştu.
Ayrıca veri paylaşımını YÖK ile yapacaklarını bildiren Soylu, "Bu, gerek teknik gerek zaman açısından önemli. Bu bizim işlemlerimizde de bize önemli bir fırsat ve tasarruf sağlayacak. Bu açıdan hem YÖK ile ortaya koyacağımız protokolün İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü aynı zamanda YÖK açısından karşılıklı bir fırsata dönüşeceği, aynı zamanda hızlı çabuk, etkin ve verimli bir hizmet anlayışına dönüşeceği açıktır. Hem ülkemizin, hem hükümetimizin politikalarına hem de öncelediğimiz ve odak olarak oluşturduğumuz insana hizmete yönelik çok önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Bilim hayatına iki önemli katkı sağlayacak"
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, protokolle bilim hayatına katkı anlamında iki büyük yararın söz konusu olacağını vurgulayarak, birincisinin Türkiye'ye öğrenim için gelen öğrencilerin kayıtlarından sonra oturum için müracaat ettiğini belirtti.
Daha önce bu oturum için müracaat süreçlerinin valiliklerde ve İçişleri Bakanlığına bağlı ilgili birimlerde yürütüldüğünü, bu durumun akademik kitle açısından sürecin uzamasına neden olduğunu kaydeden Prof. Dr. Saraç, "Artık bu protokolle ülkemize gelen yabancı uyruklu öğrenciler ve doktora sonrası gelen araştırmacı ve akademisyenler, eşleri ve çocukları tüm başvuruları üniversitelerce yürütülecek. Bu çok önemli bir gelişim yükseköğretim için." diye konuştu.
Protokolün asıl devrim niteliğinde sayabilecek katkısının Türkiye'de doktora eğitimini tamamlayan yabancı uyruklu öğrencilere yönelik olduğunu işaret eden Prof. Dr. Saraç, bu öğrencilerin eğitimlerini tamamladıktan sonra 15 gün içinde ülkeyi terk etme durumunda kaldıklarını ve oturum izinlerinin iptal edildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Ama gelişmiş ülkelere baktığımızda, kendi yetiştirdikleri bu doktora öğrencilerinin arasında seçme yapıp ülkelerinin bilim hayatına katkı sağlayacakları kendi ülkelerinde tutmak için teşvik edici unsurlar kullanıyorlar. Bir taraftan gelişmiş ülkeler, bu beyinleri kendi ülkelerinde tutmak isterken, biz, yetiştirdiğimiz kendi kaynaklarımızla en iyi üniversitelerimizde doktoralarını tamamlattığımız bu çocukların hemen ülkemizi terk etmesini temin eden mevzuatımız vardı. Şimdi bu protokolle ülkemizde doktorasını tamamlayanlar ve ülkemizin imkanlarıyla yetişen beyinlerden istifade etme imkanı ortaya çıkacak. Bunlar doktora sonrası ülkemizde, akademide, üniversitelerimizde, araştırma merkezlerinde Türkiye'nin kalkınmasına ve bilim hayatına katkıya devam edebilecekler. Dolayısıyla İçişleri Bakanlığı ile YÖK arasında imzalanan bu protokol, kalite odaklı uluslararasılaşma süreci için çok önemli bir merhale olarak görüyoruz."
Protokol ne getiriyor?
İçişleri Bakanlığı ile YÖK arasında imzalanan protokolle yabancı öğrenci, akademisyen ve bunların ailelerinin ikamet izni işlemlerinde gerekli belgeler, üniversiteler aracılığıyla toplanacak. Bu sayede ülkeye gelen yabancı öğrenci ve akademisyenlerin işlemleri, ikamet izni randevusu olmadan hızlı bir şekilde tamamlanacak.
Veri paylaşımını içeren protokol ile de yabancı öğrencilerin kayıt dondurma, kayıt yenileme, öğrenimi sürdürmeyeceği konusunda ortaya çıkan kanıtlar (başarısızlık, devamsızlık gibi) ve ilişik kesme gibi durumları, ilgili yükseköğretim kurumlarınca valiliklere bildirilecek.
Ayrıca doktora sonrası araştırmacıların ikamet izin başvuruları da YÖK Başkanlığı aracılığıyla yapılabilecek, YÖK'ün görüşleri değerlendirilerek valiliklerce sonuçlandırılacak.
Son Güncelleme: Cuma, 28 Ekim 2016 13:23
Gösterim: 1962
YÖK, 19 üniversiteye yapılacak rektör ataması için aday adaylarının bugünden itibaren 28 Kasım 2016 Pazartesi günü mesai saati bitimine kadar başvurabileceği duyuruldu.
Yükseköğretim Kurulundan (YÖK) yapılan açıklamada, "Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi", "Ardahan Üniversitesi", "Artvin Çoruh Üniversitesi” "Bartın Üniversitesi", "Batman Üniversitesi", "Bitlis Eren Üniversitesi", "Çankırı Karatekin Üniversitesi", "Gümüşhane Üniversitesi", "Hakkari Üniversitesi", "Iğdır Üniversitesi", "İzmir Bakırçay Üniversitesi", "İzmir Demokrasi Üniversitesi" "Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi", "Kırklareli Üniversitesi", "Kilis 7 Aralık Üniversitesi", "Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi", "Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi", "Siirt Üniversitesi" ve "Yalova Üniversitesi"ne rektör ataması yapılacağı bildirildi.
Açıklamada, aday adaylarının bugünden itibaren 28 Kasım mesai saati bitimine kadar YÖK Başkanlığı’na başvurabileceği belirtildi.
Rektör ataması için aday adayı başvurusunda bulunacak kişilerde, "Profesör olarak en az üç yıl görev yapmış olması, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine göre devlet memuru olarak istihdam edilebilmek için engel bir halin bulunmaması, rektör olarak atama işleminin ikmal edildiği tarih itibarıyla 67 yaşını tamamlamamış olması" şartlarının arandığı kaydedildi.
Açıklamada, aday adayı tarafından bizzat ya da posta ile YÖK Başkanlığına iletilebilecek başvuru formlarının ayrıca "
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
" mail adresine de elektronik postayla gönderilebileceği kaydedildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
YÖK, 19 üniversiteye yapılacak rektör ataması için aday adaylarının bugünden itibaren 28 Kasım 2016 Pazartesi günü mesai saati bitimine kadar başvurabileceği duyuruldu.
Yükseköğretim Kurulundan (YÖK) yapılan açıklamada, "Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi", "Ardahan Üniversitesi", "Artvin Çoruh Üniversitesi” "Bartın Üniversitesi", "Batman Üniversitesi", "Bitlis Eren Üniversitesi", "Çankırı Karatekin Üniversitesi", "Gümüşhane Üniversitesi", "Hakkari Üniversitesi", "Iğdır Üniversitesi", "İzmir Bakırçay Üniversitesi", "İzmir Demokrasi Üniversitesi" "Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi", "Kırklareli Üniversitesi", "Kilis 7 Aralık Üniversitesi", "Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi", "Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi", "Siirt Üniversitesi" ve "Yalova Üniversitesi"ne rektör ataması yapılacağı bildirildi.
Açıklamada, aday adaylarının bugünden itibaren 28 Kasım mesai saati bitimine kadar YÖK Başkanlığı’na başvurabileceği belirtildi.
Rektör ataması için aday adayı başvurusunda bulunacak kişilerde, "Profesör olarak en az üç yıl görev yapmış olması, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine göre devlet memuru olarak istihdam edilebilmek için engel bir halin bulunmaması, rektör olarak atama işleminin ikmal edildiği tarih itibarıyla 67 yaşını tamamlamamış olması" şartlarının arandığı kaydedildi.
Açıklamada, aday adayı tarafından bizzat ya da posta ile YÖK Başkanlığına iletilebilecek başvuru formlarının ayrıca "
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
" mail adresine de elektronik postayla gönderilebileceği kaydedildi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 21 Kasım 2016 12:40
Gösterim: 1695
YÖK, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından yabancı uyruklu ve yurt dışında lise öğrenimi gören Türk uyruklu öğrencilerin, Türk üniversitelerine giriş sistemine ilişkin yeni bir düzenleme hazırlığına başladı.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, 2010-2011 eğitim öğretim yılından itibaren yılda bir kez yapılan merkezi Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı'nın (YÖS) kaldırılarak, yabancı uyruklu ya da lisenin tamamını yurt dışında tamamlayan Türk uyruklu öğrencilerin üniversitelerce belirlenen sınav ya da kriterlere göre kayıt hakkı kazandığını anımsatarak, bunun yabancı öğrenci sayısının artmasına katkı sağladığını belirtti.
Bu kapsamda, bazı üniversitelerin ilgili ülkelerde yapılan genel sınavları, bazı üniversitelerin ise ortaöğretim başarı puanını kriter olarak kabul ettiğini dile getiren Saraç, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından YÖK olarak yabancı uyruklu öğrencilerin Türk yükseköğretim sistemine kabulüne ilişkin sistemi yeniden gözden geçirme ihtiyacı duyduklarını ifade etti.
"Sınav, pek çok ülkede de gerçekleştirilebilecek"
Prof. Dr. Saraç, Türkiye'deki yükseköğretim programları için yurt dışından kabul edilecek öğrencilere ilişkin yeni düzenleme hazırlığında olduklarını bildirdi.
Yeni düzenlemeye ilişkin Saraç, şu bilgileri aktardı: "Önümüzdeki günlerde YÖK olarak, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığına (ÜAK) yabancı uyruklu öğrencilerin rektörlüklerde oluşturulacak bir kurul tarafından yılda bir ya da iki kez belli standartta bir sınav yapılmasını gündeme getiriyoruz. Bu konuda üniversitelerimizin inisiyatif kullanmalarını, YÖK'ün sadece koordinatör görevi üstlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu sınav Türkiye'de yapılabileceği gibi, pek çok ülkede de gerçekleştirilebilecek. Her üniversitenin bu sınavdaki puanları değerlendirerek öğrenci kabul edebilmesini öngörüyoruz. Bu yeni sınav ve kabul sistemi ile ülkemize nitelikli öğrencinin gelmesinin sağlanmasının yanı sıra, FETÖ ve diğer terör örgütleriyle iltisaklı olanların Türk üniversitelerinde öğrenim görmelerinin önüne geçilmesi de amaçlanıyor."
Saraç, "ÜAK'a götüreceğimiz öneri ile getirilecek sınav sistemi ile yabancı uyruklular dışında yurt dışında öğrenim gören Türk uyruklu öğrencilere ilişkin de terör örgütleri bağlamında bir önlem alınmış olacak." dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
YÖK, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından yabancı uyruklu ve yurt dışında lise öğrenimi gören Türk uyruklu öğrencilerin, Türk üniversitelerine giriş sistemine ilişkin yeni bir düzenleme hazırlığına başladı.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, 2010-2011 eğitim öğretim yılından itibaren yılda bir kez yapılan merkezi Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı'nın (YÖS) kaldırılarak, yabancı uyruklu ya da lisenin tamamını yurt dışında tamamlayan Türk uyruklu öğrencilerin üniversitelerce belirlenen sınav ya da kriterlere göre kayıt hakkı kazandığını anımsatarak, bunun yabancı öğrenci sayısının artmasına katkı sağladığını belirtti.
Bu kapsamda, bazı üniversitelerin ilgili ülkelerde yapılan genel sınavları, bazı üniversitelerin ise ortaöğretim başarı puanını kriter olarak kabul ettiğini dile getiren Saraç, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından YÖK olarak yabancı uyruklu öğrencilerin Türk yükseköğretim sistemine kabulüne ilişkin sistemi yeniden gözden geçirme ihtiyacı duyduklarını ifade etti.
"Sınav, pek çok ülkede de gerçekleştirilebilecek"
Prof. Dr. Saraç, Türkiye'deki yükseköğretim programları için yurt dışından kabul edilecek öğrencilere ilişkin yeni düzenleme hazırlığında olduklarını bildirdi.
Yeni düzenlemeye ilişkin Saraç, şu bilgileri aktardı: "Önümüzdeki günlerde YÖK olarak, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığına (ÜAK) yabancı uyruklu öğrencilerin rektörlüklerde oluşturulacak bir kurul tarafından yılda bir ya da iki kez belli standartta bir sınav yapılmasını gündeme getiriyoruz. Bu konuda üniversitelerimizin inisiyatif kullanmalarını, YÖK'ün sadece koordinatör görevi üstlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu sınav Türkiye'de yapılabileceği gibi, pek çok ülkede de gerçekleştirilebilecek. Her üniversitenin bu sınavdaki puanları değerlendirerek öğrenci kabul edebilmesini öngörüyoruz. Bu yeni sınav ve kabul sistemi ile ülkemize nitelikli öğrencinin gelmesinin sağlanmasının yanı sıra, FETÖ ve diğer terör örgütleriyle iltisaklı olanların Türk üniversitelerinde öğrenim görmelerinin önüne geçilmesi de amaçlanıyor."
Saraç, "ÜAK'a götüreceğimiz öneri ile getirilecek sınav sistemi ile yabancı uyruklular dışında yurt dışında öğrenim gören Türk uyruklu öğrencilere ilişkin de terör örgütleri bağlamında bir önlem alınmış olacak." dedi.
Son Güncelleme: Perşembe, 27 Ekim 2016 15:54
Gösterim: 1991