Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

YÖK Başkanı Saraç,"Bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz" dedi.

 

yok_akademikYükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç, akademisyenlerin bilimsel faaliyetlerine erişilmesine imkan tanıyacak Yükseköğretim Akademik Arama (YÖKAkademik) sisteminin büyük fayda sağlayacağını belirterek "Bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz" dedi.

 

Saraç, YÖK'teki "YÖKAkademik Sistemi Tanıtım Toplantısı"nda, akademisyenlerin bilimsel faaliyet, kitap, makale, patent ve dersleri ile üniversitelerin performanslarını gösteren verilere kolay ve güvenilir şekilde ulaşabilmenin, başta akademisyenler olmak üzere devlet kurumları, özel sektör ve araştırmacıların ihtiyacı haline geldiğini anlattı. Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ihtiyacı karşılamak üzere bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık bir şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz. Akademisyenlerin bizzat kendilerinin sisteme girdiği bilgileri temel alması dolayısıyla sistemin sunduğu verilerin güvenlik düzeyi yüksektir. YÖKAkademik'in, akademik boyutunun yanı sıra başta bakanlıklar olmak üzere kamu kurumları ve kuruluşlarının, hatta sanayi kuruluşları ve bütünü ile özel sektörün, YÖKAkademik üzerinden üniversitelerle işbirliği yapması daha kolay olacak, nitelikli bilgiye ve nitelikli beyin gücüne daha rahat ulaşabilecek. Sistem İngilizce arama seçeneği ile yurt dışı akademik çevrelerin de arama yapmasını mümkün kılıyor. Bunun yükseköğretimin uluslararasılaşmasına katkı sağlayacağı aşikardır."

 

Bilgilere tek noktadan erişilecek

 

Sistemle üniversitelerde görevli akademisyenlerin kişisel akademik bilgileri ve faaliyet çıktılarına tek bir noktadan elektronik ortamda erişilebilecek. "akademik.yok.gov.tr" adresinde hizmet veren sisteme kullanıcılar, bilgisayarlarından veya cep telefonlarından ulaşabilecek.

 

Sistem üzerinden yayınlanan bilgiler, YÖKSİS akademik özgeçmiş sistemi ve tez merkezi uygulamalarına YÖK, üniversiteler veya akademisyenler tarafından girilen verilerden oluşuyor. Verilerin güvenilirliği için mümkün olduğunca kaynağından alınması hedeflendi. Yabancı dil bilgisinin ÖSYM, proje bilgilerinin Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, KOSGEB ve üniversiteler, yayın bilgilerinin ulusal ve uluslararası yayın veri tabanlarından, patent bilgisinin ise Türk Patent Enstitüsünden alınmasına yönelik protokoller de imza aşamasında.

 

Sistemde, akademisyenlerin adı, soyadı, bilim ve faaliyet alanlarını içeren anahtar kelimeler ile kitap, makale, tez, patent, proje, bildiri ve sanatsal faaliyetler gibi alt başlıklarda arama yapılabilecek.

 

YÖKAkademik sisteminde, profil sayfasında yayınlanan bilgilerin tamamı ilgili akademisyenin kontrolü altında olacak ve tüm güncellemeler yine akademisyenler tarafından yapılacak.

 

Sisteme, akademisyenlerden 74 bin 384'ü makale, 42 bin 441'i kitap, 66 bin 196'sı bildiri, 61 bin 636'sı ders, 129 bin 352'si akademik görev, 51 bin 980'i idari görev, 135 bin 974'ü öğrenim bilgisi, 85 bin 209'u üniversite dışı deneyim, bin 292'si patent bilgisi, 57 bin 587'si proje bilgisi, 60 bin 969'u Üniversiteler Arası Kurul temel alan verisi, 118 bin 153'ü yabancı dil bilgisi, 412 bin 804'ü de tez bilgisi girişi yaptı.


> YÖK'ten arama motoru: YÖKakademik

YÖK Başkanı Saraç,"Bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz" dedi.

 

yok_akademikYükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç, akademisyenlerin bilimsel faaliyetlerine erişilmesine imkan tanıyacak Yükseköğretim Akademik Arama (YÖKAkademik) sisteminin büyük fayda sağlayacağını belirterek "Bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz" dedi.

 

Saraç, YÖK'teki "YÖKAkademik Sistemi Tanıtım Toplantısı"nda, akademisyenlerin bilimsel faaliyet, kitap, makale, patent ve dersleri ile üniversitelerin performanslarını gösteren verilere kolay ve güvenilir şekilde ulaşabilmenin, başta akademisyenler olmak üzere devlet kurumları, özel sektör ve araştırmacıların ihtiyacı haline geldiğini anlattı. Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ihtiyacı karşılamak üzere bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık bir şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz. Akademisyenlerin bizzat kendilerinin sisteme girdiği bilgileri temel alması dolayısıyla sistemin sunduğu verilerin güvenlik düzeyi yüksektir. YÖKAkademik'in, akademik boyutunun yanı sıra başta bakanlıklar olmak üzere kamu kurumları ve kuruluşlarının, hatta sanayi kuruluşları ve bütünü ile özel sektörün, YÖKAkademik üzerinden üniversitelerle işbirliği yapması daha kolay olacak, nitelikli bilgiye ve nitelikli beyin gücüne daha rahat ulaşabilecek. Sistem İngilizce arama seçeneği ile yurt dışı akademik çevrelerin de arama yapmasını mümkün kılıyor. Bunun yükseköğretimin uluslararasılaşmasına katkı sağlayacağı aşikardır."

 

Bilgilere tek noktadan erişilecek

 

Sistemle üniversitelerde görevli akademisyenlerin kişisel akademik bilgileri ve faaliyet çıktılarına tek bir noktadan elektronik ortamda erişilebilecek. "akademik.yok.gov.tr" adresinde hizmet veren sisteme kullanıcılar, bilgisayarlarından veya cep telefonlarından ulaşabilecek.

 

Sistem üzerinden yayınlanan bilgiler, YÖKSİS akademik özgeçmiş sistemi ve tez merkezi uygulamalarına YÖK, üniversiteler veya akademisyenler tarafından girilen verilerden oluşuyor. Verilerin güvenilirliği için mümkün olduğunca kaynağından alınması hedeflendi. Yabancı dil bilgisinin ÖSYM, proje bilgilerinin Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, KOSGEB ve üniversiteler, yayın bilgilerinin ulusal ve uluslararası yayın veri tabanlarından, patent bilgisinin ise Türk Patent Enstitüsünden alınmasına yönelik protokoller de imza aşamasında.

 

Sistemde, akademisyenlerin adı, soyadı, bilim ve faaliyet alanlarını içeren anahtar kelimeler ile kitap, makale, tez, patent, proje, bildiri ve sanatsal faaliyetler gibi alt başlıklarda arama yapılabilecek.

 

YÖKAkademik sisteminde, profil sayfasında yayınlanan bilgilerin tamamı ilgili akademisyenin kontrolü altında olacak ve tüm güncellemeler yine akademisyenler tarafından yapılacak.

 

Sisteme, akademisyenlerden 74 bin 384'ü makale, 42 bin 441'i kitap, 66 bin 196'sı bildiri, 61 bin 636'sı ders, 129 bin 352'si akademik görev, 51 bin 980'i idari görev, 135 bin 974'ü öğrenim bilgisi, 85 bin 209'u üniversite dışı deneyim, bin 292'si patent bilgisi, 57 bin 587'si proje bilgisi, 60 bin 969'u Üniversiteler Arası Kurul temel alan verisi, 118 bin 153'ü yabancı dil bilgisi, 412 bin 804'ü de tez bilgisi girişi yaptı.


Son Güncelleme: Perşembe, 03 Mart 2016 13:50

Gösterim: 1387

İzmir Üniversitesinde gerçekleşen ‘Farklı Bakış Açıları ile Cinayet Dosyaları’ isimli panelde, son yıllarda milyonlarca kişi tarafından ilgi ile izlenen olay yeri inceleme dizilerinin adli tıp ve adli bilimler alanlarının toplum tarafından tanınmasını sağladığını söylendi.

izu_yusuf_yasarİzmir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı koordinatörlüğünde, İzmir Üniversitesi Hukuk Kulübü ve Kariyer Hukuk Derneği işbirliği ile düzenlenen ‘Farklı Bakış Açıları ile Cinayet Dosyaları’ isimli panel İzmir Üniversitesinde, öğrencilerin yoğun katılımı ile gerçekleşti. Türkiye ve dünyadaki ilginç cinayet dosyalarının masaya yatırıldığı panelin açılış konuşmasını İzmir Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Merdan Hekimoğlu yaptı. İki oturumdan oluşan panelde, Prof. Dr. Nevzat Alkan, ‘Ölüm yerinin tıbbi açıdan değerlendirilmesi’, Avukat Ahmet Sinan Sürücü, ‘Cinayet dosyalarında müdafinin önemi’, Doç. Dr. Yusuf Yaşar, ‘Bir cinayet olgusuna kriminolojik bakış’, Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş, ‘Otopsi ve otopsi sonrası incelemeler’, Dr. Ekrem Malkoç, ‘Romanlarda ve TV Dizilerinde Kriminalistik İncelemeler’, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hâkim Ömer Faruk Ceylan ise ‘Hâkim bakış açısıyla cinayet dosyası’ konularındaki görüşlerini aktardı.

Ekonomik durumu ve eğitim seviyesi ortalamanın üzerinde
Türkiye ve dünyada pek çok insanın hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan terör saldırıları, canlı bomba olan insanlar hakkında soru işaretlerini yeniden gündeme getirdi. Canlı bombaların, psikoza sokulmuş ya da ilaç etkisi altında beyinleri yıkanan kimseler olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yusuf Yaşar, bu durumun gelecekte suç bilimi ile ilgilenenlerin üzerinde duracağı bir konu olduğunu belirtti. Yaşar, “Son dönemlerde ortaya çıkan vahşi hislerle adam öldürme vakalarında ve seri katillerin ortaya çıkma süreçlerinde, dış etkilerin varlığı ya da yokluğu konusunda araştırma yapılmasının zamanı geldi. Canlı bombalar da bu kapsamdadır” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Nevzat Alkan ise 181 canlı bomba üzerinde yapılan bir araştırmaya göre canlı bombaların yüzde 50’den fazlasının ekonomik durumu ve eğitim seviyesinin ortalamanın oldukça üzerinde yer aldığını belirtti.

Programlar suçun tanınmasında etkili
Son dönemde toplumun büyük bir kesimi tarafından ilgi ile izlenen olay yeri inceleme dizileri ve bazı televizyon programlarını değerlendiren Prof. Dr. Alkan, bu dizilerde yaratılan içeriğin yalnızca yüzde 40’ının doğru, yüzde 60’ının ise konunun çarpıcı hale gelmesi için oluşturulan senaryolardan ibaret olduğunu söyledi. Normal olaylar üzerinden yürütülen belgesellerin, daha doğru bir içeriği yansıttığını vurgulayan Alkan, “Mevcut dizi ve belgeseller, adli tıp ve adli bilimler alanlarının toplum tarafından tanınmasını sağlıyor. Bir de Müge Anlı örneği var. Bu programlara kötü ya da iyi diyen de var ama ben bu programları önemsiyorum” dedi. Dizi ve programlar sayesinde, yaşadıkları olayların suç unsuru taşıdığını fark edip, suç duyurusunda bulunan kişilerle karşılaştıklarına değinen Prof. Dr. Alkan “Müge Anlı’nın yaptığı tarzdaki programlar, toplumda kuşkucu bakış açısı yaratıyor. Olay yeri inceleme dizilerinde ortaya çıkanlar ise beklentiyi artırıyor. İnsanlar bir kıl ile her şeyin çözülmesini bekliyor” dedi.

CSI etkisi ortaya çıktı
Romanlarda ve televizyon dizilerinde kriminalistik incelemelerin ne şekilde yansıtıldığını anlatan Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği görevinden emekli İzmir Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Ekrem Malkoç da, bu tür dizilerin yaygınlaşmasının ardından ‘CSI etkisi’ denilen bir kavramın ortaya çıktığını söyledi. Malkoç, “Bu dizilerin, izleyici veya adli mekanizmalardaki karar vericiler üzerinde bırakmış oldukları ve bilimsel değeri bulunmayan, her türlü davada suçluları beraat ettirme ve hüküm kararı vermeme eğilimleri, CSI etkisi olarak tanımlanıyor. Bu, henüz akademik inceleme konusu olmuş değil. 2006 yılında bu dizilerin izlenme oranlarının incelendiği bir çalışmaya göre bir gecede 30 milyon kişinin CSI dizisi izlediği ortaya çıktı. 70 milyon kişi de yayınlanan üç CSI dizisinden en az bir tanesini izlemiş. Bir gecede bu kadar kişinin bu dizileri izlediği göz önüne alındığında bu etkinin ortaya çıkması çok doğal olarak görünüyor” açıklamasında bulundu.

Otopsiyi uzmanlar yapmalı
Panelde, otopsi ve otopsi sonrası incelemeler konusundaki değerlendirmelerini aktaran Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş ise kişilerin ölüm sebebini ortaya koyan otopsi işleminin hukuki süreci etkileyen hayati öneme sahip olduğunu belirtti ve şunları aktardı: “Ölü muayenesine kapalı otopsi deniliyor fakat bu doğru değil. Otopsi yapılıyorsa profesyonel ekipler tarafından yapılmasının zorunlu hale getirilmesini istiyoruz, bu amatör kişilerin yapabileceği bir işlem değil. Otopsi, yapılması zorunlu işlemlerden biri olmasına rağmen Türkiye’de çoğu zaman yapılamıyor. Bu yüzden de hukuk sürecinde ortaya atılan iddiaları kanıtlamak için yıllarca çaba harcanıyor.”

> Olay yeri inceleme dizileri adli bilimlere ilgiyi artırdı

İzmir Üniversitesinde gerçekleşen ‘Farklı Bakış Açıları ile Cinayet Dosyaları’ isimli panelde, son yıllarda milyonlarca kişi tarafından ilgi ile izlenen olay yeri inceleme dizilerinin adli tıp ve adli bilimler alanlarının toplum tarafından tanınmasını sağladığını söylendi.

izu_yusuf_yasarİzmir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı koordinatörlüğünde, İzmir Üniversitesi Hukuk Kulübü ve Kariyer Hukuk Derneği işbirliği ile düzenlenen ‘Farklı Bakış Açıları ile Cinayet Dosyaları’ isimli panel İzmir Üniversitesinde, öğrencilerin yoğun katılımı ile gerçekleşti. Türkiye ve dünyadaki ilginç cinayet dosyalarının masaya yatırıldığı panelin açılış konuşmasını İzmir Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Merdan Hekimoğlu yaptı. İki oturumdan oluşan panelde, Prof. Dr. Nevzat Alkan, ‘Ölüm yerinin tıbbi açıdan değerlendirilmesi’, Avukat Ahmet Sinan Sürücü, ‘Cinayet dosyalarında müdafinin önemi’, Doç. Dr. Yusuf Yaşar, ‘Bir cinayet olgusuna kriminolojik bakış’, Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş, ‘Otopsi ve otopsi sonrası incelemeler’, Dr. Ekrem Malkoç, ‘Romanlarda ve TV Dizilerinde Kriminalistik İncelemeler’, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hâkim Ömer Faruk Ceylan ise ‘Hâkim bakış açısıyla cinayet dosyası’ konularındaki görüşlerini aktardı.

Ekonomik durumu ve eğitim seviyesi ortalamanın üzerinde
Türkiye ve dünyada pek çok insanın hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan terör saldırıları, canlı bomba olan insanlar hakkında soru işaretlerini yeniden gündeme getirdi. Canlı bombaların, psikoza sokulmuş ya da ilaç etkisi altında beyinleri yıkanan kimseler olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yusuf Yaşar, bu durumun gelecekte suç bilimi ile ilgilenenlerin üzerinde duracağı bir konu olduğunu belirtti. Yaşar, “Son dönemlerde ortaya çıkan vahşi hislerle adam öldürme vakalarında ve seri katillerin ortaya çıkma süreçlerinde, dış etkilerin varlığı ya da yokluğu konusunda araştırma yapılmasının zamanı geldi. Canlı bombalar da bu kapsamdadır” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Nevzat Alkan ise 181 canlı bomba üzerinde yapılan bir araştırmaya göre canlı bombaların yüzde 50’den fazlasının ekonomik durumu ve eğitim seviyesinin ortalamanın oldukça üzerinde yer aldığını belirtti.

Programlar suçun tanınmasında etkili
Son dönemde toplumun büyük bir kesimi tarafından ilgi ile izlenen olay yeri inceleme dizileri ve bazı televizyon programlarını değerlendiren Prof. Dr. Alkan, bu dizilerde yaratılan içeriğin yalnızca yüzde 40’ının doğru, yüzde 60’ının ise konunun çarpıcı hale gelmesi için oluşturulan senaryolardan ibaret olduğunu söyledi. Normal olaylar üzerinden yürütülen belgesellerin, daha doğru bir içeriği yansıttığını vurgulayan Alkan, “Mevcut dizi ve belgeseller, adli tıp ve adli bilimler alanlarının toplum tarafından tanınmasını sağlıyor. Bir de Müge Anlı örneği var. Bu programlara kötü ya da iyi diyen de var ama ben bu programları önemsiyorum” dedi. Dizi ve programlar sayesinde, yaşadıkları olayların suç unsuru taşıdığını fark edip, suç duyurusunda bulunan kişilerle karşılaştıklarına değinen Prof. Dr. Alkan “Müge Anlı’nın yaptığı tarzdaki programlar, toplumda kuşkucu bakış açısı yaratıyor. Olay yeri inceleme dizilerinde ortaya çıkanlar ise beklentiyi artırıyor. İnsanlar bir kıl ile her şeyin çözülmesini bekliyor” dedi.

CSI etkisi ortaya çıktı
Romanlarda ve televizyon dizilerinde kriminalistik incelemelerin ne şekilde yansıtıldığını anlatan Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği görevinden emekli İzmir Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Ekrem Malkoç da, bu tür dizilerin yaygınlaşmasının ardından ‘CSI etkisi’ denilen bir kavramın ortaya çıktığını söyledi. Malkoç, “Bu dizilerin, izleyici veya adli mekanizmalardaki karar vericiler üzerinde bırakmış oldukları ve bilimsel değeri bulunmayan, her türlü davada suçluları beraat ettirme ve hüküm kararı vermeme eğilimleri, CSI etkisi olarak tanımlanıyor. Bu, henüz akademik inceleme konusu olmuş değil. 2006 yılında bu dizilerin izlenme oranlarının incelendiği bir çalışmaya göre bir gecede 30 milyon kişinin CSI dizisi izlediği ortaya çıktı. 70 milyon kişi de yayınlanan üç CSI dizisinden en az bir tanesini izlemiş. Bir gecede bu kadar kişinin bu dizileri izlediği göz önüne alındığında bu etkinin ortaya çıkması çok doğal olarak görünüyor” açıklamasında bulundu.

Otopsiyi uzmanlar yapmalı
Panelde, otopsi ve otopsi sonrası incelemeler konusundaki değerlendirmelerini aktaran Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş ise kişilerin ölüm sebebini ortaya koyan otopsi işleminin hukuki süreci etkileyen hayati öneme sahip olduğunu belirtti ve şunları aktardı: “Ölü muayenesine kapalı otopsi deniliyor fakat bu doğru değil. Otopsi yapılıyorsa profesyonel ekipler tarafından yapılmasının zorunlu hale getirilmesini istiyoruz, bu amatör kişilerin yapabileceği bir işlem değil. Otopsi, yapılması zorunlu işlemlerden biri olmasına rağmen Türkiye’de çoğu zaman yapılamıyor. Bu yüzden de hukuk sürecinde ortaya atılan iddiaları kanıtlamak için yıllarca çaba harcanıyor.”

Son Güncelleme: Pazartesi, 29 Şubat 2016 12:50

Gösterim: 2706

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Doğu Anadolu Gözlemevi Projesi ile uzayın Erzurum'dan izleneceğini ve geçmişte olduğu gibi Erzurum'dan araştırılacağını söyledi.

 

hikmet_kocak_dag_teleskopKoçak, Üniversite Konukevi'nde Atatürk Üniversitesi Astrofizik Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATASAM) Müdürü Doç.Dr. Cahit Yeşilyaprak ile düzenlediği basın toplantısıyla TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'nin bilimsel ve teknik işbirliği, Kalkınma Bakanlığı ile Erzurum Valiliği, bölgede yer alan 40 üniversitesi ve 7 gözlemevinin desteği ile kurulacak Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) hakkında bilgi verdi. Tarihinde eğitim, ticaret ve kültür merkezi konumunda bulunan Erzurum'un Atatürk Üniversitesi ile eğitim ve bilide çok ayrı bir yere geldiğini ifade eden Koçak, Erzurum'un Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) projesiyle bir "gözlemevi şehri" olacağını söyledi. Koçak, Atatürk Üniversitesi bünyesinde kurulacak olan DAG için bugüne kadar 76 milyon lira yatırım yapıldığını belirten Koçak, "Uzay, Erzurum'dan izlenecek, geçmişte olduğu gibi Erzurum'dan araştırılacak. Erzurum'un gözüyle uzaya bakacağız. Teleskop ihalesi geçen yıl yapıldı ve inşaat başlayacak. 3 bin 170 rakımlı Karakaya tepelerinde 2 bin 500 dönümlük arazinin tahsisi yapıldı, altyapısı tamamlandı ve 2019'da ilk ışık alınacak. Erzurum uzay araştırmaları ve uzay turizminin merkezi olacak" dedi.

 

"Türkiye'nin en büyük teleskobuna sahip olacak"

 

ATASAM Müdürü Doç. Dr. Yeşilyaprak da çalışmaları yaklaşık 5 yıldır devam eden DAG projesinin, Türkiye'nin astronomi, astrofizik ve uzay bilimleri alanındaki en büyük projesi ve yatırımı olduğunu söyledi. DAG'ın Türkiye'nin ilk kırmızı ötesi teleskopuna sahip olacağını ifade eden Yeşilyaprak, "Bu Türkiye'nin en büyük projelerinden biri. ATASAM tarafından yürütülen projede sona yaklaşıyoruz. Gözlemevinin kurulacağı alan ıslah edildi, elektrik ve fiber hatları döşendi. Teleskop ve kubbe ihaleleri yapıldı. DAG Projesi 4 metre çapındaki aynası ile Türkiye'nin en büyük teleskopuna sahip olacağı gibi konumu itibarıyla da uzay araştırmalarına ışık tutacak" diye konuştu.


> Türkiye'nin en büyük teleskopu Erzurum'a kuruluyor

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Doğu Anadolu Gözlemevi Projesi ile uzayın Erzurum'dan izleneceğini ve geçmişte olduğu gibi Erzurum'dan araştırılacağını söyledi.

 

hikmet_kocak_dag_teleskopKoçak, Üniversite Konukevi'nde Atatürk Üniversitesi Astrofizik Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATASAM) Müdürü Doç.Dr. Cahit Yeşilyaprak ile düzenlediği basın toplantısıyla TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'nin bilimsel ve teknik işbirliği, Kalkınma Bakanlığı ile Erzurum Valiliği, bölgede yer alan 40 üniversitesi ve 7 gözlemevinin desteği ile kurulacak Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) hakkında bilgi verdi. Tarihinde eğitim, ticaret ve kültür merkezi konumunda bulunan Erzurum'un Atatürk Üniversitesi ile eğitim ve bilide çok ayrı bir yere geldiğini ifade eden Koçak, Erzurum'un Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) projesiyle bir "gözlemevi şehri" olacağını söyledi. Koçak, Atatürk Üniversitesi bünyesinde kurulacak olan DAG için bugüne kadar 76 milyon lira yatırım yapıldığını belirten Koçak, "Uzay, Erzurum'dan izlenecek, geçmişte olduğu gibi Erzurum'dan araştırılacak. Erzurum'un gözüyle uzaya bakacağız. Teleskop ihalesi geçen yıl yapıldı ve inşaat başlayacak. 3 bin 170 rakımlı Karakaya tepelerinde 2 bin 500 dönümlük arazinin tahsisi yapıldı, altyapısı tamamlandı ve 2019'da ilk ışık alınacak. Erzurum uzay araştırmaları ve uzay turizminin merkezi olacak" dedi.

 

"Türkiye'nin en büyük teleskobuna sahip olacak"

 

ATASAM Müdürü Doç. Dr. Yeşilyaprak da çalışmaları yaklaşık 5 yıldır devam eden DAG projesinin, Türkiye'nin astronomi, astrofizik ve uzay bilimleri alanındaki en büyük projesi ve yatırımı olduğunu söyledi. DAG'ın Türkiye'nin ilk kırmızı ötesi teleskopuna sahip olacağını ifade eden Yeşilyaprak, "Bu Türkiye'nin en büyük projelerinden biri. ATASAM tarafından yürütülen projede sona yaklaşıyoruz. Gözlemevinin kurulacağı alan ıslah edildi, elektrik ve fiber hatları döşendi. Teleskop ve kubbe ihaleleri yapıldı. DAG Projesi 4 metre çapındaki aynası ile Türkiye'nin en büyük teleskopuna sahip olacağı gibi konumu itibarıyla da uzay araştırmalarına ışık tutacak" diye konuştu.


Son Güncelleme: Perşembe, 25 Şubat 2016 16:54

Gösterim: 1311

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yükseköğretim Kurulu üyeliklerine Prof. Dr. Hayati Develi ile Prof. Dr. Mehmet Şişman'ı atadı.

 

yokCumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanYükseköğretim Kurulu (YÖK) üyeliklerine Prof. Dr. Hayati Develi ile Prof. Dr. Mehmet Şişman'ı atadı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Erdoğan'ın, YÖK üyeliklerine Prof. Dr. Develi ile yeniden Prof. Dr. Şişman'ın Üniversitelerarası Kurulca yapılan seçimlerini, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 6'ncı maddesinin b/5 bendi gereğince onayladığı bildirildi.


> YÖK'e 2 yeni üye atandı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yükseköğretim Kurulu üyeliklerine Prof. Dr. Hayati Develi ile Prof. Dr. Mehmet Şişman'ı atadı.

 

yokCumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanYükseköğretim Kurulu (YÖK) üyeliklerine Prof. Dr. Hayati Develi ile Prof. Dr. Mehmet Şişman'ı atadı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Erdoğan'ın, YÖK üyeliklerine Prof. Dr. Develi ile yeniden Prof. Dr. Şişman'ın Üniversitelerarası Kurulca yapılan seçimlerini, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 6'ncı maddesinin b/5 bendi gereğince onayladığı bildirildi.


Son Güncelleme: Cumartesi, 27 Şubat 2016 13:25

Gösterim: 1140

Okan Üniversitesi Girişimcilik Dersi’nde “İş bulmak benim zamanımda kolaydı, şimdi çok zor” diyen DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş teknolojinin binlerce işi ortadan kaldırdığını, kaldırmaya devam edeceğini söyledi. Ateş öğrencilere “Kolları sıvayın ve iş hayatına sıkı başlayın” tavsiyesinde bulundu.

hakan_ates_denizbankOkan Üniversitesi’nin Türkiye’de ilk kez başlattığı Girişimcilik Dersi’ne 24 Şubat 2016 Çarşamba günü DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş konuk oldu. Bankacılıktaki başarısının arkasında kan, ter ve gözyaşı olduğunu söyleyen Ateş gençlere çocukluk döneminden ve iş hayatından anılar anlatarak tavsiyelerde bulundu. “Cesur ve ısrarcı davranmak ve vazgeçmemek hayatta öncelik vermeniz gereken özelliklerinizden olmalı” diyen Ateş, DenizBank’ın hikayesinin bir otel odasında, bir sicil numarasıyla başladığını ifade etti. “En aptal söz söylenmeyendir. En aptal soru sorulmayandır” diyen Ateş konuşmasında başarıyı getirecek kişilik özelliklerini özgüven ve analitik düşünme yeteneği olarak belirtti.

Gençleri “İş bulmak benim zamanımda kolaydı, şimdi çok zor çünkü teknoloji binlerce işi ortadan kaldırdı. Bu nedenle yarın 100 binler, milyonlar iş bulmakta bugünkü kadar şanslı olmayacak” sözleriyle uyaran Ateş öğrencilere “Kolları sıvayın. İş hayatına sıkı başlayın. İşinizi severek yapın, çok çalışın” önerisinde bulundu.

“Siber güvenliğe büyük önem veriyoruz”

Bir öğrencinin “Telefondan ve internetten yaptığımız bankacılık işlemlerinde güvenliği nasıl sağlıyorsunuz?” sorusunu Ateş şöyle cevapladı: “Siber saldırılar günümüzün en önemli konuları arasında yer alıyor. Birçok kurum gibi biz de bu saldırılara maruz kalıyoruz. Sistemimize dünyanın her yerinden gelen günlük ortalama saldırı adeti 430 bin. Ancak güçlü altyapımız ve güvenlik sistemlerimizi sayesinde operasyonel riskimiz bu anlamda çok düşük. Ama her zaman temkinli olmakta fayda var. O nedenle tahtaya vuralım. Çünkü bu hâlâ korkmamız gereken bir durumdur. Dünyanın meselesidir siber saldırılar. Hacker’larla ilgili gençler arasında bir yarışma yapıyoruz. Bu sayede hem biz açıklarımızı görüyoruz hem de onları bu desteklerinden ötürü ödüllendiriyoruz“.

> Hakan Ateş'ten gençlere: Kolları sıvayın

Okan Üniversitesi Girişimcilik Dersi’nde “İş bulmak benim zamanımda kolaydı, şimdi çok zor” diyen DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş teknolojinin binlerce işi ortadan kaldırdığını, kaldırmaya devam edeceğini söyledi. Ateş öğrencilere “Kolları sıvayın ve iş hayatına sıkı başlayın” tavsiyesinde bulundu.

hakan_ates_denizbankOkan Üniversitesi’nin Türkiye’de ilk kez başlattığı Girişimcilik Dersi’ne 24 Şubat 2016 Çarşamba günü DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş konuk oldu. Bankacılıktaki başarısının arkasında kan, ter ve gözyaşı olduğunu söyleyen Ateş gençlere çocukluk döneminden ve iş hayatından anılar anlatarak tavsiyelerde bulundu. “Cesur ve ısrarcı davranmak ve vazgeçmemek hayatta öncelik vermeniz gereken özelliklerinizden olmalı” diyen Ateş, DenizBank’ın hikayesinin bir otel odasında, bir sicil numarasıyla başladığını ifade etti. “En aptal söz söylenmeyendir. En aptal soru sorulmayandır” diyen Ateş konuşmasında başarıyı getirecek kişilik özelliklerini özgüven ve analitik düşünme yeteneği olarak belirtti.

Gençleri “İş bulmak benim zamanımda kolaydı, şimdi çok zor çünkü teknoloji binlerce işi ortadan kaldırdı. Bu nedenle yarın 100 binler, milyonlar iş bulmakta bugünkü kadar şanslı olmayacak” sözleriyle uyaran Ateş öğrencilere “Kolları sıvayın. İş hayatına sıkı başlayın. İşinizi severek yapın, çok çalışın” önerisinde bulundu.

“Siber güvenliğe büyük önem veriyoruz”

Bir öğrencinin “Telefondan ve internetten yaptığımız bankacılık işlemlerinde güvenliği nasıl sağlıyorsunuz?” sorusunu Ateş şöyle cevapladı: “Siber saldırılar günümüzün en önemli konuları arasında yer alıyor. Birçok kurum gibi biz de bu saldırılara maruz kalıyoruz. Sistemimize dünyanın her yerinden gelen günlük ortalama saldırı adeti 430 bin. Ancak güçlü altyapımız ve güvenlik sistemlerimizi sayesinde operasyonel riskimiz bu anlamda çok düşük. Ama her zaman temkinli olmakta fayda var. O nedenle tahtaya vuralım. Çünkü bu hâlâ korkmamız gereken bir durumdur. Dünyanın meselesidir siber saldırılar. Hacker’larla ilgili gençler arasında bir yarışma yapıyoruz. Bu sayede hem biz açıklarımızı görüyoruz hem de onları bu desteklerinden ötürü ödüllendiriyoruz“.

Son Güncelleme: Perşembe, 25 Şubat 2016 11:05

Gösterim: 1392


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.