Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dün akşam Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kızılcahamam kampında “Kız-erkek öğrenciler aynı evde kalıyor, bu yapımıza ters. Vali Beye bunun talimatını verdik, bir şekilde denetimi yapılacak” açıklamaları için Erdoğan’ın öğrenci evlerinin denetleneceği yönünde bir konuşması olmadığını belirterek, “Düpedüz asparagas” demişti. Bugün de Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında o sözleri yinelemesi kafalarda soru işareti bıraktı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dün akşam Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kızılcahamam kampında, yurt yetersizliğinden yakınan milletvekillerini yanıtlarken, “Denizli’de şahit olduk, yurtların yetersizliği beraberinde çeşitli sıkıntılar doğuruyor. Kız-erkek öğrenciler aynı evde kalıyor, bu yapımıza ters. Vali Beye bunun talimatını verdik, bir şekilde denetimi yapılacak” açıklamaları için Başbakan Tayyip Erdoğan’ın öğrenci evlerinin denetleneceği yönünde bir konuşması olmadığını belirterek, “Düpedüz asparagas” demişti. Bugün de Başbakan Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada "Görsel ve sosyal medyada bazı konular yer aldı. Ben karakteri itibariyle farklı bir siyasetçiyim. Ve bir yerde konuştuğumu inkar etme anlayışına sahip bir insan değilim. Ne yapıyorsak inanarak yaparız, ne söylüyorsak da arkasında durarak söyleriz. Öyle eğilip bükülerek birşeyi sürdürmenin hesabı içinde olmadım, olmam." açıklaması Arınç'ı yalanlar nitelikteydi.
Arınç ne demişti?
Gazetelere yansıdığı şekliyle ‘özel evlerde kalan talebelerin şu veya bu şekilde denetlenecekler’ veya baskınlar yapılacağı şeklindeki yazılanlar gerçeği hiçbir şekilde yansıtmamaktadır. Düpedüz asparagas bir haberdir. Bizim böyle bir yetkimiz yok düşüncemiz de yok. Başbakanın buna benzer bir ifadesi de kesinlikle söz konusu değil. Ama Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı olan tüm yurtların, özel ticari amaçlarla kişiler tarafından açılmış olan yurtların da denetlenmesi hem Milli Eğitim Bakanlığımızın hem de Gençlik ve Spor Bakanlığının görevleri içindedir. Yoksa özel kiralanmış evlerde kimler kalıyor, kimlerle birlikte kalıyor, ne yapıyorlar, ne yapmıyorlar, bunlar bizim ilgi alanımız içerisinde değil. Bunu kesinlikle reddediyorum bu tür haberleri ve maksatlı buluyorum.”
Başbakan Erdoğan ne dedi?
Başbakan "Ne söylüyorsak da arkasında durarak söyleriz" dedi
“Görsel ve sosyal medyada bazı konular yer aldı. Ben karakteri itibariyle farklı bir siyasetçiyim. Ve bir yerde konuştuğumu inkar etme anlayışına sahip bir insan değilim. Ne yapıyorsak inanarak yaparız, ne söylüyorsak da arkasında durarak söyleriz. Öyle eğilip bükülerek birşeyi sürdürmenin hesabı içinde olmadım, olmam.”
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Kızılcahamam kampında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın öğrenci evlerinin denetleneceği yönünde bir konuşması olmadığını belirterek, “Düpedüz asparagas” dedi.
İşte Arınç’ın Hürriyet’te yayınlanan dünkü açıklaması;
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Gençlik ve Spor bakanımıza yöneltilen bir soru oldu. Özellikle üniversitelerde öğrencilerin çok yoğun bulunduğu illerde Kredi Yurtlar Kurumu’nun yaptığı ve denetiminde bulunduğu yurtların yeterli olmadığı, öğrencilerin dışarıda kaldıkları, bazılarının özel ev kiraladıkları, bazılarının da başka özerk kişilere ait adı yurt olan yerlerde barındırdıkları ifade edildi. Başbakanımız, Gençlik ve Spor Bakanımıza yurtların sayısının süratle sayısının artırılması yurtlarda olası yaşanabilecek olumsuzluklara karşı bakanlığın görevini en iyi şekilde yapması ortaya çıktı. Yani yaşanabilecek olumsuzluklar nedir? Bir yurtta yapılması gerekli olmayan bazı yasak eylemler olarak gösterilen belki de yasadışı bazı suç haline gelebilecek veya disiplinsizlik sayılabilecek olayların yaşanmasıdır. Bunların sokaklarda çok örneklerini görüyoruz ama bu örneklerin bir yurda taşınmasının yurttaki öğrencileri rahatsız edebileceği konusunda esasen bakanlığın var olan denetim görevlerinin daha iyi bir şekilde yapılması konuşuldu. Bunu ben de biliyorum, bunun açıklanmasında da hiçbir mahsur yok.
Ancak gazetelere yansıdığı şekliyle ‘özel evlerde kalan talebelerin şu veya bu şekilde denetlenecekler’ veya baskınlar yapılacağı şeklindeki yazılanlar gerçeği hiçbir şekilde yansıtmamaktadır. Düpedüz asparagas bir haberdir. Bizim böyle bir yetkimiz yok düşüncemiz de yok. Başbakanın buna benzer bir ifadesi de kesinlikle söz konusu değil. Ama Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı olan tüm yurtların, özel ticari amaçlarla kişiler tarafından açılmış olan yurtların da denetlenmesi hem Milli Eğitim Bakanlığımızın hem de Gençlik ve Spor Bakanlığının görevleri içindedir. Yoksa özel kiralanmış evlerde kimler kalıyor, kimlerle birlikte kalıyor, ne yapıyorlar, ne yapmıyorlar, bunlar bizim ilgi alanımız içerisinde değil. Bunu kesinlikle reddediyorum bu tür haberleri ve maksatlı buluyorum.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dün akşam Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kızılcahamam kampında “Kız-erkek öğrenciler aynı evde kalıyor, bu yapımıza ters. Vali Beye bunun talimatını verdik, bir şekilde denetimi yapılacak” açıklamaları için Erdoğan’ın öğrenci evlerinin denetleneceği yönünde bir konuşması olmadığını belirterek, “Düpedüz asparagas” demişti. Bugün de Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında o sözleri yinelemesi kafalarda soru işareti bıraktı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dün akşam Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kızılcahamam kampında, yurt yetersizliğinden yakınan milletvekillerini yanıtlarken, “Denizli’de şahit olduk, yurtların yetersizliği beraberinde çeşitli sıkıntılar doğuruyor. Kız-erkek öğrenciler aynı evde kalıyor, bu yapımıza ters. Vali Beye bunun talimatını verdik, bir şekilde denetimi yapılacak” açıklamaları için Başbakan Tayyip Erdoğan’ın öğrenci evlerinin denetleneceği yönünde bir konuşması olmadığını belirterek, “Düpedüz asparagas” demişti. Bugün de Başbakan Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada "Görsel ve sosyal medyada bazı konular yer aldı. Ben karakteri itibariyle farklı bir siyasetçiyim. Ve bir yerde konuştuğumu inkar etme anlayışına sahip bir insan değilim. Ne yapıyorsak inanarak yaparız, ne söylüyorsak da arkasında durarak söyleriz. Öyle eğilip bükülerek birşeyi sürdürmenin hesabı içinde olmadım, olmam." açıklaması Arınç'ı yalanlar nitelikteydi.
Arınç ne demişti?
Gazetelere yansıdığı şekliyle ‘özel evlerde kalan talebelerin şu veya bu şekilde denetlenecekler’ veya baskınlar yapılacağı şeklindeki yazılanlar gerçeği hiçbir şekilde yansıtmamaktadır. Düpedüz asparagas bir haberdir. Bizim böyle bir yetkimiz yok düşüncemiz de yok. Başbakanın buna benzer bir ifadesi de kesinlikle söz konusu değil. Ama Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı olan tüm yurtların, özel ticari amaçlarla kişiler tarafından açılmış olan yurtların da denetlenmesi hem Milli Eğitim Bakanlığımızın hem de Gençlik ve Spor Bakanlığının görevleri içindedir. Yoksa özel kiralanmış evlerde kimler kalıyor, kimlerle birlikte kalıyor, ne yapıyorlar, ne yapmıyorlar, bunlar bizim ilgi alanımız içerisinde değil. Bunu kesinlikle reddediyorum bu tür haberleri ve maksatlı buluyorum.”
Başbakan Erdoğan ne dedi?
Başbakan "Ne söylüyorsak da arkasında durarak söyleriz" dedi
“Görsel ve sosyal medyada bazı konular yer aldı. Ben karakteri itibariyle farklı bir siyasetçiyim. Ve bir yerde konuştuğumu inkar etme anlayışına sahip bir insan değilim. Ne yapıyorsak inanarak yaparız, ne söylüyorsak da arkasında durarak söyleriz. Öyle eğilip bükülerek birşeyi sürdürmenin hesabı içinde olmadım, olmam.”
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Kızılcahamam kampında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın öğrenci evlerinin denetleneceği yönünde bir konuşması olmadığını belirterek, “Düpedüz asparagas” dedi.
İşte Arınç’ın Hürriyet’te yayınlanan dünkü açıklaması;
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Gençlik ve Spor bakanımıza yöneltilen bir soru oldu. Özellikle üniversitelerde öğrencilerin çok yoğun bulunduğu illerde Kredi Yurtlar Kurumu’nun yaptığı ve denetiminde bulunduğu yurtların yeterli olmadığı, öğrencilerin dışarıda kaldıkları, bazılarının özel ev kiraladıkları, bazılarının da başka özerk kişilere ait adı yurt olan yerlerde barındırdıkları ifade edildi. Başbakanımız, Gençlik ve Spor Bakanımıza yurtların sayısının süratle sayısının artırılması yurtlarda olası yaşanabilecek olumsuzluklara karşı bakanlığın görevini en iyi şekilde yapması ortaya çıktı. Yani yaşanabilecek olumsuzluklar nedir? Bir yurtta yapılması gerekli olmayan bazı yasak eylemler olarak gösterilen belki de yasadışı bazı suç haline gelebilecek veya disiplinsizlik sayılabilecek olayların yaşanmasıdır. Bunların sokaklarda çok örneklerini görüyoruz ama bu örneklerin bir yurda taşınmasının yurttaki öğrencileri rahatsız edebileceği konusunda esasen bakanlığın var olan denetim görevlerinin daha iyi bir şekilde yapılması konuşuldu. Bunu ben de biliyorum, bunun açıklanmasında da hiçbir mahsur yok.
Ancak gazetelere yansıdığı şekliyle ‘özel evlerde kalan talebelerin şu veya bu şekilde denetlenecekler’ veya baskınlar yapılacağı şeklindeki yazılanlar gerçeği hiçbir şekilde yansıtmamaktadır. Düpedüz asparagas bir haberdir. Bizim böyle bir yetkimiz yok düşüncemiz de yok. Başbakanın buna benzer bir ifadesi de kesinlikle söz konusu değil. Ama Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı olan tüm yurtların, özel ticari amaçlarla kişiler tarafından açılmış olan yurtların da denetlenmesi hem Milli Eğitim Bakanlığımızın hem de Gençlik ve Spor Bakanlığının görevleri içindedir. Yoksa özel kiralanmış evlerde kimler kalıyor, kimlerle birlikte kalıyor, ne yapıyorlar, ne yapmıyorlar, bunlar bizim ilgi alanımız içerisinde değil. Bunu kesinlikle reddediyorum bu tür haberleri ve maksatlı buluyorum.”
Son Güncelleme: Salı, 05 Kasım 2013 13:21
Gösterim: 1595
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kız ve erkeklerin aynı evlerde kaldığı ihbarlarını bir kenara atamayacaklarını belirterek, "Valiliklerimizle, emniyet teşkilatımızla bu tür ihbarları değerlendirip, üzerine gidiyoruz" dedi.
Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Erdoğan, "Biz sorumluluk makamında, muhafazakar demokrat bir parti olarak herkesin çocukları bize emanettir. Biz kızların, erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik, etmiyoruz" dedi.
Başbakan Erdoğan şunları söyledi;
Görsel ve sosyal medyada bazı konular yer aldı. Ben karakteri itibariyle farklı bir siyasetçiyim. Ve bir yerde konuştuğumu inkar etme anlayışına sahip bir insan değilim. Ne yapıyorsak inanarak yaparız, ne söylüyorsak da arkasında durarak söyleriz. Öyle eğilip bükülerek birşeyi sürdürmenin hesabı içinde olmadım, olmam.
“Ne yapmamız gerektiğini biliriz”
Bu ülkede başbakanlık görevini bu millet bize verdi. iktidarı da vize verdi. şunu da unutmayalım ki biz muhafazakar demokrat bir partiyiz.
Ve partimiz olarak da neler yaptığımızı, neler yapmamız gerektiğini biliriz.
“Kimin yaşam tarzına müdahale ettik?”
Kimsenin yaşam tarzına karışmadığımızı söylememize rağmen bir çok yerde, yaşam tarzımız şöyle değiştirildi böyle değiştirildi gibi ithamlarla karşı karşıyayız. 4,5 yıl ben belediye başkanlığı yaptım. Aynı ithamlarla karşı karşıya olduk. Yaptığımız belediye başkanlığında biz sonunda o söylenenlerden dolayı değil, bir şiirden dolayı içeri atıldık.
Niye? Suyu bulandırdın dediler.
Şimdi 11 yıldır biz türkiye’yi yönetiyoruz. Dikkat edin hep yine buna benzer arayışlar devam ediyor.
11 yıllık şu yönetimde Ak Parti iktidarı kimin yaşam tarzına müdahale etti? Karıştı? Sen niçin şöyle böyle yaşıyorsun böyle bir durum mu söz konusu oldu?
Bu ülkede birileri zulme uğradıysa o muhafazakar kesimdir. Zulme uğrayan hep muhafazakar kesim olmuştur. Eğitimde sağlıkta adalette emniyette yapılmıştır. Ve şu anda bu devran değiştiği için birileri birşeyler kapmaya çalışıyorlar.
Şunu bir defa bilmemiz lazım biz sorumluluk mevkiinde olan muhafazakar demokrat bir parti olarak, bu ülkede ebeveynlerin herkesin çocukları bize emanettir.
“Yurtlarımızda kızlarımızın erkek öğrencilerle ayrıştırma çabasına devam ediyoruz”
Biz kızların erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik etmiyoruz. Bazı gazeteler şöyle yazmış. Ne yazarlarsa yazsınlar. Dünyada eğitim öğretim psikolojisinin içinde bile açıklaması yapılamaz. Biz buna da müdahil olduk, yurtlarımızda kızlarımızın erkek öğrencilerle ayrıştırma çabasına devam ediyoruz.
Bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyacına cevap veremediğimiz için evlerde kalma noktasında sıkıntı yaşanıyor. Buralarda güvenlik güçlerimize gelen istihbarı bilgiler var. Valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar. Bundan niye rahatsız oluyor? Bazı köşe yazarları inadına bu tür şeyleri yazıp çizecekler diye biz bu ihbarları bir kenara atamayız.
“Biz böyle bir sorumluluğun manen altına girmeyiz”
Bunlar aynı apartmanın içinde daire komşuları ihbarı yapıyor. Buralarda nelerin olduğu belli değil. Karma karışık her şey olabiliyor. Anneler babalar feryad ediyor. Bu adımlar atılacaktır. Bunlara da kusura bakmasınlar muhafazakar demokrat olarak müdahil olmak zorundayız. Bu yaşam tarzına müdahale değildir. Yorumlayanlar varsa aynen devam etsinler. Ama biz böyle bir sorumluluğun manen altına giremeyiz.
“Annelerin babaların asla müsaade etmeyeceğini biliyorum”
Bu ülkede annelerin babaların kahir ekseriyetini bu işlere asla müsaade etmeyeceğini bilen insanın. Damdan düşen bir insanım. Nerede nasıl seslerin yükseldiğini bilen insanım. Bu işte biz kararlı adım atmaya mecburuz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kız ve erkeklerin aynı evlerde kaldığı ihbarlarını bir kenara atamayacaklarını belirterek, "Valiliklerimizle, emniyet teşkilatımızla bu tür ihbarları değerlendirip, üzerine gidiyoruz" dedi.
Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Erdoğan, "Biz sorumluluk makamında, muhafazakar demokrat bir parti olarak herkesin çocukları bize emanettir. Biz kızların, erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik, etmiyoruz" dedi.
Başbakan Erdoğan şunları söyledi;
Görsel ve sosyal medyada bazı konular yer aldı. Ben karakteri itibariyle farklı bir siyasetçiyim. Ve bir yerde konuştuğumu inkar etme anlayışına sahip bir insan değilim. Ne yapıyorsak inanarak yaparız, ne söylüyorsak da arkasında durarak söyleriz. Öyle eğilip bükülerek birşeyi sürdürmenin hesabı içinde olmadım, olmam.
“Ne yapmamız gerektiğini biliriz”
Bu ülkede başbakanlık görevini bu millet bize verdi. iktidarı da vize verdi. şunu da unutmayalım ki biz muhafazakar demokrat bir partiyiz.
Ve partimiz olarak da neler yaptığımızı, neler yapmamız gerektiğini biliriz.
“Kimin yaşam tarzına müdahale ettik?”
Kimsenin yaşam tarzına karışmadığımızı söylememize rağmen bir çok yerde, yaşam tarzımız şöyle değiştirildi böyle değiştirildi gibi ithamlarla karşı karşıyayız. 4,5 yıl ben belediye başkanlığı yaptım. Aynı ithamlarla karşı karşıya olduk. Yaptığımız belediye başkanlığında biz sonunda o söylenenlerden dolayı değil, bir şiirden dolayı içeri atıldık.
Niye? Suyu bulandırdın dediler.
Şimdi 11 yıldır biz türkiye’yi yönetiyoruz. Dikkat edin hep yine buna benzer arayışlar devam ediyor.
11 yıllık şu yönetimde Ak Parti iktidarı kimin yaşam tarzına müdahale etti? Karıştı? Sen niçin şöyle böyle yaşıyorsun böyle bir durum mu söz konusu oldu?
Bu ülkede birileri zulme uğradıysa o muhafazakar kesimdir. Zulme uğrayan hep muhafazakar kesim olmuştur. Eğitimde sağlıkta adalette emniyette yapılmıştır. Ve şu anda bu devran değiştiği için birileri birşeyler kapmaya çalışıyorlar.
Şunu bir defa bilmemiz lazım biz sorumluluk mevkiinde olan muhafazakar demokrat bir parti olarak, bu ülkede ebeveynlerin herkesin çocukları bize emanettir.
“Yurtlarımızda kızlarımızın erkek öğrencilerle ayrıştırma çabasına devam ediyoruz”
Biz kızların erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik etmiyoruz. Bazı gazeteler şöyle yazmış. Ne yazarlarsa yazsınlar. Dünyada eğitim öğretim psikolojisinin içinde bile açıklaması yapılamaz. Biz buna da müdahil olduk, yurtlarımızda kızlarımızın erkek öğrencilerle ayrıştırma çabasına devam ediyoruz.
Bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyacına cevap veremediğimiz için evlerde kalma noktasında sıkıntı yaşanıyor. Buralarda güvenlik güçlerimize gelen istihbarı bilgiler var. Valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar. Bundan niye rahatsız oluyor? Bazı köşe yazarları inadına bu tür şeyleri yazıp çizecekler diye biz bu ihbarları bir kenara atamayız.
“Biz böyle bir sorumluluğun manen altına girmeyiz”
Bunlar aynı apartmanın içinde daire komşuları ihbarı yapıyor. Buralarda nelerin olduğu belli değil. Karma karışık her şey olabiliyor. Anneler babalar feryad ediyor. Bu adımlar atılacaktır. Bunlara da kusura bakmasınlar muhafazakar demokrat olarak müdahil olmak zorundayız. Bu yaşam tarzına müdahale değildir. Yorumlayanlar varsa aynen devam etsinler. Ama biz böyle bir sorumluluğun manen altına giremeyiz.
“Annelerin babaların asla müsaade etmeyeceğini biliyorum”
Bu ülkede annelerin babaların kahir ekseriyetini bu işlere asla müsaade etmeyeceğini bilen insanın. Damdan düşen bir insanım. Nerede nasıl seslerin yükseldiğini bilen insanım. Bu işte biz kararlı adım atmaya mecburuz.
Son Güncelleme: Salı, 05 Kasım 2013 12:18
Gösterim: 1758
Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, Türklere karşı 1984-1989 döneminde uygulanan politikaların güncel tarih ders kitaplarında yer aldığını bildirdi.
Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, 1984-1989 yılları arasında ülkede Türklere karşı uygulanan asimilasyon politikasının güncel ders kitaplarında yer aldığını açıkladı.
Sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu’nun (BAF) konuyla ilgili bilgi talebi üzerine yazılı bir açıklama yapan Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, zorla isim değiştirme olaylarının 1989 öncesi ülkede hakim olan totaliter rejim konusunun öğretilmesi çerçevesinde günümüzde okutulan ders kitaplarında bulunduğunu belirtti.
Bakanlık açıklamasında, 6. 10. ve 11. sınıfların Tarih ve Medeniyet Dersi kitaplarında "Soya Dönüş" olarak adlandırılan ve Türklere karşı uygulanan asimilasyon politikasının, 1944-1989 yılları arasındaki ülke tarihini anlatan dersler içinde yer alan bir konu olduğu kaydedildi.
Açıklamada ayrıca, "Soya Dönüş" konusunun Sovyetler Birliği, İtalya, Almanya ve Doğu Avrupa’daki totaliter rejimler dönemi çerçevesinde de ele alındığı vurgulandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, Türklere karşı 1984-1989 döneminde uygulanan politikaların güncel tarih ders kitaplarında yer aldığını bildirdi.
Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, 1984-1989 yılları arasında ülkede Türklere karşı uygulanan asimilasyon politikasının güncel ders kitaplarında yer aldığını açıkladı.
Sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu’nun (BAF) konuyla ilgili bilgi talebi üzerine yazılı bir açıklama yapan Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı, zorla isim değiştirme olaylarının 1989 öncesi ülkede hakim olan totaliter rejim konusunun öğretilmesi çerçevesinde günümüzde okutulan ders kitaplarında bulunduğunu belirtti.
Bakanlık açıklamasında, 6. 10. ve 11. sınıfların Tarih ve Medeniyet Dersi kitaplarında "Soya Dönüş" olarak adlandırılan ve Türklere karşı uygulanan asimilasyon politikasının, 1944-1989 yılları arasındaki ülke tarihini anlatan dersler içinde yer alan bir konu olduğu kaydedildi.
Açıklamada ayrıca, "Soya Dönüş" konusunun Sovyetler Birliği, İtalya, Almanya ve Doğu Avrupa’daki totaliter rejimler dönemi çerçevesinde de ele alındığı vurgulandı.
Son Güncelleme: Salı, 05 Kasım 2013 11:06
Gösterim: 1410
Diyarbakır'da 2013-2014 eğitim öğretim yılında 5. ve 6. sınıflarda okuyan yaklaşık 75 bin öğrenciden 28 bin 760'ı "Matematik Uygulamaları", 26 bin 315'i "Peygamber Efendimizin Hayatı", 24 bin 655'i "Kur'an-ı Kerim", 17 bin 623'ü "Yabancı Dil", 13 bin 23'ü ise Kürtçe'nin de yer aldığı ''Yaşayan Diller ve Lehçeler" dersini tercih etti.
Diyarbakırlı öğrenciler zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanun kapsamında yeniden düzenlenen ve pek çok yeniliği içeren 4+4+4 eğitim sisteminde geçen yıl sayısı artırılan seçmeli ders konusunda bu yıl da tercihini yaptı.
Talim Terbiye Kurulu'nca belirlenen müfredat doğrultusunda 5. ve 6. sınıfta okuyan öğrenciler eğitim öğretim yılı boyunca haftada 2 saat tercih ettikleri derste eğitim görme imkanı buluyor.
Öğrencilerin seçmeli ders tercihlerini AA muhabirine değerlendiren İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Hadi Ağırbaş, öğrencilerin geçen yıl olduğu gibi bu eğitim öğretim yılında da kendi iradeleri ile seçmeli ders konusunda tercihini yaptığını söyledi.
Ağırbaş, sisteme kaydı düşen 5. ve 6. sınıflarda okuyan 75 bin öğrencinin yüzde 20'ye yakınının "Yaşayan Dil ve Lehçeler" dersini tercih ettiğini belirterek, öğrencilerin en çok tercih de bulundukları 5 derse ilişkin ise şu bilgileri verdi:
"Öğrencilerimizin 28 bin 760'ı 'Matematik Uygulamaları', 26 bin 315'i 'Peygamber Efendimizin Hayatı', 24 bin 655'i 'Kur'an-ı Kerim', 17 bin 623'ü 'Yabancı Dil', 13 bin 23 öğrenci ise Kürtçe'nin de yer aldığı 'Yaşayan Diller ve Lehçeler'i tercih etti."
İlde geçen yıl 6 bin 413 öğrencinin "Yaşayan Dil ve Lehçeler" dersini tercih ettiğine dikkati çeken Ağırbaş, "Geçen yıl sadece 5. sınıflarca tercih yapılıyorken bu yıl kademeli olarak 6. sınıflar da tercihte bulundu. Geçen yıl ikinci sırada tercih edilen 'Matematik Uygulamaları' bu yıl birinci sıraya yükselirken, geçen yıl 6. sırada yer alan 'Yaşayan Dil ve Lehçeler' dersi bu yıl 5. sırada tercih edildi. Çocuklar kendi dillerini, yaşadıkları bölgede konuşulan Kürtçe ve Zazaca'yı öğrenmek için talepte bulunuyor, devletimiz de bu talebi karşılıyor" diye konuştu.
Öğrenciler bu yıl en çok matematik dersini seçti
Ağırbaş, öğrencilerin en çok öğrenmek istediği dersin matematik olduğunu vurgulayarak, bu dersin diğer tüm alanlara da kaynaklık teşkil etmesi bakımından önemli olduğunu belirtti.
Ağırbaş, Kürtçe ve Zazaca'nın eğitiminde bu dilleri konuşabilen, öğrencilere bilgisini aktarabilen, belgesi olan öğretmenlerden yararlandıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Ayrıca belgesi olmayıp da bu dersi verebildiğini beyan eden Türkçe, Sosyal bilgiler ve İngilizce branşları başta olmak üzere diğer branş öğretmenlerini de görevlendiriyoruz. Bu dersleri veren şu anda yeterince öğretmen var. Bölge üniversitelerinde açılan Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinden lisans ve yüksek lisans mezunu öğretmenler yetişinceye kadar biz bu arkadaşlardan yararlanmaya devam edeceğiz. Lisans ve yüksek lisansını tamamlayan öğretmen adayları yetiştikten sonra da öğrencilerimiz bu dilleri daha iyi öğrenme imkanı bulacak."
"Ana dilimi seviyorum ve öğrenmek istiyorum"
Kayapınar ilçesindeki İMKB Hattat Hamid Aytaç Ortaokulunda 350 öğrenci seçmeli ders olarak Kürtçe ve Zazacayı tercih etti.
Kürtçe eğitim veren öğretmen Fedli Zaman, Kürtçeyi seçmeli ders olarak seçen öğrencilerden bir kısmının hiç Kürtçe bilmediğini, bir kısmının ise kısmen konuşabildiğini söyledi.
"Öğrenciler aile fertlerinin kullandığı bu dili öğrenmek istiyor. Kürtçe ve Zazaca öğrenmeye istekliler" diyen Zaman, öğrencilere günlük yaşamda konuşabilecek derecede Kürtçe öğretmeye çalıştıklarını belirtti.
Zaman, gırtlak yapıları Kürtçe konuşmaya yatkın olan öğrencilerin bu dili öğrenirken zorlanmadığını kaydetti.
Öğrencilerden Sadiye Baykan, Kürtçe'nin ana dili olduğunu bu nedenle kısmen bildiği bu dili geliştirmek istediğini söyledi.
Derslerde Kürtçe okuyabildiğini, yazı yazmayı da öğrendiğini anlatan Baykan, "Ana dilimi bilmek istiyorum. Dilimi geliştirerek arkadaşlarımla Kürtçe konuşmak, şarkı söylemek isterim" dedi.
Öğrencilerden Sisem Zaman ise anne ve babasının evde sürekli Kürtçe konuştuğunu, Kürtçeyi öğrenerek onlarla sohbet etmek istediğini belirtti. Kürtçe okuyabildiğini ancak yazamadığını ifade eden Zaman, "Ana dilimi seviyorum ve öğrenmek istiyorum" diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Diyarbakır'da 2013-2014 eğitim öğretim yılında 5. ve 6. sınıflarda okuyan yaklaşık 75 bin öğrenciden 28 bin 760'ı "Matematik Uygulamaları", 26 bin 315'i "Peygamber Efendimizin Hayatı", 24 bin 655'i "Kur'an-ı Kerim", 17 bin 623'ü "Yabancı Dil", 13 bin 23'ü ise Kürtçe'nin de yer aldığı ''Yaşayan Diller ve Lehçeler" dersini tercih etti.
Diyarbakırlı öğrenciler zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanun kapsamında yeniden düzenlenen ve pek çok yeniliği içeren 4+4+4 eğitim sisteminde geçen yıl sayısı artırılan seçmeli ders konusunda bu yıl da tercihini yaptı.
Talim Terbiye Kurulu'nca belirlenen müfredat doğrultusunda 5. ve 6. sınıfta okuyan öğrenciler eğitim öğretim yılı boyunca haftada 2 saat tercih ettikleri derste eğitim görme imkanı buluyor.
Öğrencilerin seçmeli ders tercihlerini AA muhabirine değerlendiren İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Hadi Ağırbaş, öğrencilerin geçen yıl olduğu gibi bu eğitim öğretim yılında da kendi iradeleri ile seçmeli ders konusunda tercihini yaptığını söyledi.
Ağırbaş, sisteme kaydı düşen 5. ve 6. sınıflarda okuyan 75 bin öğrencinin yüzde 20'ye yakınının "Yaşayan Dil ve Lehçeler" dersini tercih ettiğini belirterek, öğrencilerin en çok tercih de bulundukları 5 derse ilişkin ise şu bilgileri verdi:
"Öğrencilerimizin 28 bin 760'ı 'Matematik Uygulamaları', 26 bin 315'i 'Peygamber Efendimizin Hayatı', 24 bin 655'i 'Kur'an-ı Kerim', 17 bin 623'ü 'Yabancı Dil', 13 bin 23 öğrenci ise Kürtçe'nin de yer aldığı 'Yaşayan Diller ve Lehçeler'i tercih etti."
İlde geçen yıl 6 bin 413 öğrencinin "Yaşayan Dil ve Lehçeler" dersini tercih ettiğine dikkati çeken Ağırbaş, "Geçen yıl sadece 5. sınıflarca tercih yapılıyorken bu yıl kademeli olarak 6. sınıflar da tercihte bulundu. Geçen yıl ikinci sırada tercih edilen 'Matematik Uygulamaları' bu yıl birinci sıraya yükselirken, geçen yıl 6. sırada yer alan 'Yaşayan Dil ve Lehçeler' dersi bu yıl 5. sırada tercih edildi. Çocuklar kendi dillerini, yaşadıkları bölgede konuşulan Kürtçe ve Zazaca'yı öğrenmek için talepte bulunuyor, devletimiz de bu talebi karşılıyor" diye konuştu.
Öğrenciler bu yıl en çok matematik dersini seçti
Ağırbaş, öğrencilerin en çok öğrenmek istediği dersin matematik olduğunu vurgulayarak, bu dersin diğer tüm alanlara da kaynaklık teşkil etmesi bakımından önemli olduğunu belirtti.
Ağırbaş, Kürtçe ve Zazaca'nın eğitiminde bu dilleri konuşabilen, öğrencilere bilgisini aktarabilen, belgesi olan öğretmenlerden yararlandıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Ayrıca belgesi olmayıp da bu dersi verebildiğini beyan eden Türkçe, Sosyal bilgiler ve İngilizce branşları başta olmak üzere diğer branş öğretmenlerini de görevlendiriyoruz. Bu dersleri veren şu anda yeterince öğretmen var. Bölge üniversitelerinde açılan Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinden lisans ve yüksek lisans mezunu öğretmenler yetişinceye kadar biz bu arkadaşlardan yararlanmaya devam edeceğiz. Lisans ve yüksek lisansını tamamlayan öğretmen adayları yetiştikten sonra da öğrencilerimiz bu dilleri daha iyi öğrenme imkanı bulacak."
"Ana dilimi seviyorum ve öğrenmek istiyorum"
Kayapınar ilçesindeki İMKB Hattat Hamid Aytaç Ortaokulunda 350 öğrenci seçmeli ders olarak Kürtçe ve Zazacayı tercih etti.
Kürtçe eğitim veren öğretmen Fedli Zaman, Kürtçeyi seçmeli ders olarak seçen öğrencilerden bir kısmının hiç Kürtçe bilmediğini, bir kısmının ise kısmen konuşabildiğini söyledi.
"Öğrenciler aile fertlerinin kullandığı bu dili öğrenmek istiyor. Kürtçe ve Zazaca öğrenmeye istekliler" diyen Zaman, öğrencilere günlük yaşamda konuşabilecek derecede Kürtçe öğretmeye çalıştıklarını belirtti.
Zaman, gırtlak yapıları Kürtçe konuşmaya yatkın olan öğrencilerin bu dili öğrenirken zorlanmadığını kaydetti.
Öğrencilerden Sadiye Baykan, Kürtçe'nin ana dili olduğunu bu nedenle kısmen bildiği bu dili geliştirmek istediğini söyledi.
Derslerde Kürtçe okuyabildiğini, yazı yazmayı da öğrendiğini anlatan Baykan, "Ana dilimi bilmek istiyorum. Dilimi geliştirerek arkadaşlarımla Kürtçe konuşmak, şarkı söylemek isterim" dedi.
Öğrencilerden Sisem Zaman ise anne ve babasının evde sürekli Kürtçe konuştuğunu, Kürtçeyi öğrenerek onlarla sohbet etmek istediğini belirtti. Kürtçe okuyabildiğini ancak yazamadığını ifade eden Zaman, "Ana dilimi seviyorum ve öğrenmek istiyorum" diye konuştu.
Son Güncelleme: Salı, 05 Kasım 2013 11:55
Gösterim: 1413
İstanbul’da toplam 13 bin 479 çocuğun okula başlaması, veli dilekçesi ve doktor raporuyla bir yıl ertelendi. Geçen yıl ilkokul 1’inci sınıfa başlayan öğrenci sayısı 271 bin 697 iken bu sayı 2013’te 222 bin 729’a düştü.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız’ın Hürriyet’ten Gönül Koca’ya verdiği bilgiye göre, İstanbul’da toplam 13 bin 479 çocuğun okula başlaması, veli dilekçesi ve doktor raporuyla bir yıl ertelendi.
Veli dilekçesi veren 66-68 aylıkların sayısı 11 bin 400 iken, 68 ay ve üzeri olup rapor alanların sayısı ise 2 bin 79 oldu. 2012’de ilk defa uygulanan 4+4+4 eğitim sistemi ile okul başlama yaşı 66 ay olarak belirlendi ve büyük tartışmalara neden oldu. 66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen veliden ‘okula başlamaya uygun olmadığı’na dair doktor raporu istendi. Milli Eğitim Bakanlığı 2013’te yaptığı düzenleme ile 66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen velilerden, rapor yerine dilekçe vermesini istedi.Bu düzenlemenin İstanbul’da 1’inci sınıfa kayıt yaptıran öğrenci sayısını düşürdüğü ortaya çıktı. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız’ın verdiği bilgiye göre, geçen yıl ilkokul 1’inci sınıfa başlayan öğrenci sayısı 271 bin 697 iken bu sayı 2013’te 222 bin 729’a düştü. 66-68 aylıklardan 11 bin 400’ü veli dilekçesi ile okula başlamayı bir yıl ertelerken, aynı grupta kayıt yaptıranların sayısı 38 bin 640 oldu. 68 ay ve üzeri rapor alanların sayısı 2 bin 79 olurken, aynı grupta okula başlayanların sayısı ise 161 bin 496 oldu.
45 çok programlı lise
Muammer Yıldız ayrıca, halk arasında ‘düz lise’ olarak bilinen genel liselerin kapatılmasının ardından, sınavla öğrenci alan okullara gidemeyenler için çalışmalara başladıklarını söyledi. Her ilçede bir meslek lisesi içinde ‘Çok Programlı Lise’ (ÇPL) oluşturduklarını belirten Yıldız şu bilgileri verdi: “Düz liseler kapanınca öğrencilere imam hatip, meslek ve açıköğretim lisesi seçenekleri kalıyordu. Bir de özel okullar var ama onlar da herkes için bir seçenek olmayabiliyor. Açıköğretim de Milli Eğitim Müdürü olarak önerdiğim bir lise türü değil. Çünkü örgün eğitim veren okulun bir havası, bir iklimi var. Öğrenciler bunu yaşamalı diye düşünüyorum. Programımızı da ona göre yaptık. Bütün ilçe Milli Eğitim ve 327 meslek lisesi müdürleri ile bizzat toplantı yaptım. Eğer meslek lisesi hâlâ memleket meselesi ise okul müdürlüklerinin, velilere meslek liselerinin avantajlarını, sunduğu meslek imkanları, öğrenciler üniversite sınavlarında kendi alanlarını seçerlerse elde edecekleri ek puanları anlatarak, meslek liselerine olan ön yargıların kırılmasını istedim. Ama bütün bunlara rağmen veli hâlâ ‘Ben çocuğumu genel liseye göndermek istiyorum’ derse de onlar seçeneksiz kalmamalıydı. Her ilçemizi bir il olarak düşündük ve o yönde program yaptık. Çünkü daha önce İstanbul genelinde 19 ÇPL vardı. Bu yıl meslek liselerin bünyesindeki ÇPL sayısını 45’e çıkardık. Her ilçede bir ÇPL açmış olduk, öğrencilerimizi buralara kayıt ettik. Veli bilgilendirmeleri, düz lise tercihini önemli ölçüde azalttı. Geçen yıl bu liseleri tercih eden yaklaşık 55 bin öğrenci varken, çalışmalarımız sonucunda ÇPL’leri seçenlerin sayısı 14 bin 596’ya düştü.”
247 bin açıköğretimli
Yıldız’ın verdiği bilgilere göre İstanbul’da açıköğretim liselerinde kayıtlı öğrenci sayısı toplam 247 bin 431. Genel açıköğretimde 197 bin 226, mesleki açıköğretimde ise 50 bin 205 öğrenci bulunuyor. Genel açıköğretimlerde erkek öğrencilerin sayısı 105 bin 675 iken, kızların sayısı 91 bin 551. Mesleki açıköğretimde ise erkeklerin sayısı 23 bin 674, kızların sayısı ise 26 bin 441.
İlçelere performans kriteri
Muammer Yıldız ayrıca, ilde yeni bir performans uygulaması başlatacaklarını açıkladı. Kurulacak yeni sistemle okullar her ay düzenlediği etkinlikleri, öğrenciler için yapılan çalışmaları vs. sisteme işleyecek. Ay sonunda da hangi okulun neler yaptığı, ne kadar başarılı olduğu gibi sonuçlar ortaya çıkacak. Yıldız, performans kriterleri ile ilgili şu yorumu yaptı: “Bu kriterler arasında sportif, sanatsal etkinlikler, öğrencilerin devamsızlık oranları, sınav başarıları yer alacak. Henüz kriterleri tam olarak belirlemedik. Bu kriterleri başarıyla tamamlayan ilçeleri ödüllendireceğiz ama başarısız olanlara ceza vermeyeceğiz. Kesinlikle okullarımızı, müdürlerimizi cezalandırmak gibi bir amacımız yok. ”
Kaynak Hürriyet
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İstanbul’da toplam 13 bin 479 çocuğun okula başlaması, veli dilekçesi ve doktor raporuyla bir yıl ertelendi. Geçen yıl ilkokul 1’inci sınıfa başlayan öğrenci sayısı 271 bin 697 iken bu sayı 2013’te 222 bin 729’a düştü.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız’ın Hürriyet’ten Gönül Koca’ya verdiği bilgiye göre, İstanbul’da toplam 13 bin 479 çocuğun okula başlaması, veli dilekçesi ve doktor raporuyla bir yıl ertelendi.
Veli dilekçesi veren 66-68 aylıkların sayısı 11 bin 400 iken, 68 ay ve üzeri olup rapor alanların sayısı ise 2 bin 79 oldu. 2012’de ilk defa uygulanan 4+4+4 eğitim sistemi ile okul başlama yaşı 66 ay olarak belirlendi ve büyük tartışmalara neden oldu. 66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen veliden ‘okula başlamaya uygun olmadığı’na dair doktor raporu istendi. Milli Eğitim Bakanlığı 2013’te yaptığı düzenleme ile 66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen velilerden, rapor yerine dilekçe vermesini istedi.Bu düzenlemenin İstanbul’da 1’inci sınıfa kayıt yaptıran öğrenci sayısını düşürdüğü ortaya çıktı. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız’ın verdiği bilgiye göre, geçen yıl ilkokul 1’inci sınıfa başlayan öğrenci sayısı 271 bin 697 iken bu sayı 2013’te 222 bin 729’a düştü. 66-68 aylıklardan 11 bin 400’ü veli dilekçesi ile okula başlamayı bir yıl ertelerken, aynı grupta kayıt yaptıranların sayısı 38 bin 640 oldu. 68 ay ve üzeri rapor alanların sayısı 2 bin 79 olurken, aynı grupta okula başlayanların sayısı ise 161 bin 496 oldu.
45 çok programlı lise
Muammer Yıldız ayrıca, halk arasında ‘düz lise’ olarak bilinen genel liselerin kapatılmasının ardından, sınavla öğrenci alan okullara gidemeyenler için çalışmalara başladıklarını söyledi. Her ilçede bir meslek lisesi içinde ‘Çok Programlı Lise’ (ÇPL) oluşturduklarını belirten Yıldız şu bilgileri verdi: “Düz liseler kapanınca öğrencilere imam hatip, meslek ve açıköğretim lisesi seçenekleri kalıyordu. Bir de özel okullar var ama onlar da herkes için bir seçenek olmayabiliyor. Açıköğretim de Milli Eğitim Müdürü olarak önerdiğim bir lise türü değil. Çünkü örgün eğitim veren okulun bir havası, bir iklimi var. Öğrenciler bunu yaşamalı diye düşünüyorum. Programımızı da ona göre yaptık. Bütün ilçe Milli Eğitim ve 327 meslek lisesi müdürleri ile bizzat toplantı yaptım. Eğer meslek lisesi hâlâ memleket meselesi ise okul müdürlüklerinin, velilere meslek liselerinin avantajlarını, sunduğu meslek imkanları, öğrenciler üniversite sınavlarında kendi alanlarını seçerlerse elde edecekleri ek puanları anlatarak, meslek liselerine olan ön yargıların kırılmasını istedim. Ama bütün bunlara rağmen veli hâlâ ‘Ben çocuğumu genel liseye göndermek istiyorum’ derse de onlar seçeneksiz kalmamalıydı. Her ilçemizi bir il olarak düşündük ve o yönde program yaptık. Çünkü daha önce İstanbul genelinde 19 ÇPL vardı. Bu yıl meslek liselerin bünyesindeki ÇPL sayısını 45’e çıkardık. Her ilçede bir ÇPL açmış olduk, öğrencilerimizi buralara kayıt ettik. Veli bilgilendirmeleri, düz lise tercihini önemli ölçüde azalttı. Geçen yıl bu liseleri tercih eden yaklaşık 55 bin öğrenci varken, çalışmalarımız sonucunda ÇPL’leri seçenlerin sayısı 14 bin 596’ya düştü.”
247 bin açıköğretimli
Yıldız’ın verdiği bilgilere göre İstanbul’da açıköğretim liselerinde kayıtlı öğrenci sayısı toplam 247 bin 431. Genel açıköğretimde 197 bin 226, mesleki açıköğretimde ise 50 bin 205 öğrenci bulunuyor. Genel açıköğretimlerde erkek öğrencilerin sayısı 105 bin 675 iken, kızların sayısı 91 bin 551. Mesleki açıköğretimde ise erkeklerin sayısı 23 bin 674, kızların sayısı ise 26 bin 441.
İlçelere performans kriteri
Muammer Yıldız ayrıca, ilde yeni bir performans uygulaması başlatacaklarını açıkladı. Kurulacak yeni sistemle okullar her ay düzenlediği etkinlikleri, öğrenciler için yapılan çalışmaları vs. sisteme işleyecek. Ay sonunda da hangi okulun neler yaptığı, ne kadar başarılı olduğu gibi sonuçlar ortaya çıkacak. Yıldız, performans kriterleri ile ilgili şu yorumu yaptı: “Bu kriterler arasında sportif, sanatsal etkinlikler, öğrencilerin devamsızlık oranları, sınav başarıları yer alacak. Henüz kriterleri tam olarak belirlemedik. Bu kriterleri başarıyla tamamlayan ilçeleri ödüllendireceğiz ama başarısız olanlara ceza vermeyeceğiz. Kesinlikle okullarımızı, müdürlerimizi cezalandırmak gibi bir amacımız yok. ”
Kaynak Hürriyet
Son Güncelleme: Salı, 05 Kasım 2013 10:52
Gösterim: 1318